1001 Hadis Işığında İmam Ali


İmâm Ali'ye Düşmanlık Besleyen, Kıyâmet Gününde Pişman Olacaktır



Yüklə 1,94 Mb.
səhifə37/38
tarix07.08.2018
ölçüsü1,94 Mb.
#67829
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38

İmâm Ali'ye Düşmanlık Besleyen, Kıyâmet Gününde Pişman Olacaktır


970- Resulullah (s.a.a): "Kim Ali'yi severse, kökü temiz olur ve kim ona düşmanlık beslerse, Kıyâmet gününde pişman olacaktır."[1]

 

[1]- Câmiü'l-Ahbâr, s.17, El-İsnâ Aşeriyye, s.62.



İmâm Ali'ye Düşmanlık Besleyen, Cehennemde Ebedî Olarak Kalacaktır


971- Ebû Basîr, İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s) şöyle duyduğunu nakletmiştir:

"Ali'nin düşmanları, ebedi olarak, (cehennem) ateşinde kalacaklardır. Allah da şöyle buyurmaktadır: "Onlar, ondan asla çıkmayacaklardır." [1]

 

[1]- Ayyâşî Tefsiri, c.1, s.317, Nurü's-Sekaleyn Tefsiri, c.1, s.627.



Resulullah'ın Bedduası


972- İmâm Ali Rızâ'nın (a.s) babaları kanalıyla Resu-lullah'tan (s.a.a) şöyle rivâyet ettiği nakledilmiştir:

"Ali bendendir, ben de Ali'denim; Allah, Ali'yle savaşanı öldürsün ve Ali'ye muhalefet edene, Allah lanet etsin. Ali, benden sonra yaratıkların imâmıdır. Kim Ali'den öne geçerse, benden öne geçmiştir, kim ondan ayrılırsa, benden ayrılmıştır; kim başkasını ona tercih ederse, bana tercih etmiştir. Ben onunla barışık olanla barışığım ve onunla savaşana karşı savaş hâlindeyim, onu sevenin dostu ve ona düşman olanın düşmanıyım."[1]

973- Resulullah (s.a.a), Hz. Ali'ye (a.s) hitaben: "Ya Ali, Allah seninle savaşanı öldürsün ve sana düşman olana düşman olsun."[2]

 

[1]- El-Emâlî (Şeyh Sadûk), s.525, Bihârü'l-Envâr, c.38, s.109.



[2]- El-Müsterşed, s.605, Keşfü'l-Yakîn, s.247 (az farkla).

İmâm Ali'ye Eziyet Eden, Resulullah'a Eziyet Etmiştir


974- Resulullah (s.a.a): "Kim, Ali'ye eziyet ederse, bana eziyet etmiştir. Bana eziyet eden de Allah'a eziyet etmiştir."[1]

975- Senetli bir hadiste de, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakledilmiştir:

"Kim, Ali'ye eziyet ederse, hiç şüphesiz bana eziyet etmiştir." Bu sözü üç defa tekrarladı.[2]

976- Resulullah (s.a.a): "Ali'yi seven, hiç şüphesiz beni sevmiştir. Ali'ye düşman olan, hiç şüphesiz bana düşman olmuştur. Ali'ye eziyet eden, hiç kuşkusuz bana eziyet etmiştir ve bana eziyet eden ise şüphesiz Allah (azze ve celle)'ye eziyet etmiştir."[3]

 

[1]- İhkâkü'l-Hak, c.6, s.389, Müsned-i Ahmed b. Hambel, c.4, s.534, Et-Terâif, s.75.



[2]- İhkâkü'l-Hak, c.6, s.388, Yenâbîü'l-Mevedde, s.232.

[3]- Zehâirü'l-Ukbâ, s.65.



İmâm Ali'ye Düşmanlık Besleyen, Resulullah'a Düşmanlık Beslemiştir


977- Abdullah b. Mes'ûd, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmektedir:

"Kim, beni seviyorsa, mutlaka Ali'yi de sevsin; kim de Ali'ye düşmanlık yaparsa, bana düşmanlık yapmıştır ve kim bana düşmanlık yaparsa, hiç şüphesiz Allah (azze ve celleye)'e düşmanlık yapmıştır; Allah'a düşmanlık yapanı da Allah (cehennem) ateşine sokar."[1]

978- Selmân da, Resulullah'ın (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:

"Ya Ali, seni seven, benim sevenimdir ve sana düşman olan, banim düşmanımdır."[2]

 

[1]- İhkâkü'l-Hak, c.6, s.401.



[2]- Menâkıb-u Ali b. Ebî Tâlib, s.196, İhkâkü'l-Hak, c.6, s.404.

İmâm Ali İle Savaşan, Resulullah İle Savaşmıştır


979- Resulullah (s.a.a): "Ya Ali, beni sevdiğini zannedip de sana düşman kesilen, yalancıdır. Ya Ali, kim seninle savaşırsa, hiç şüphesiz benimle savaşmıştır; benimle savaşan ise şüphesiz Allah'la savaşmıştır. Ya Ali, sana düşman olan, bana düşman olmuştur; bana düşman olan ise hiç kuşkusuz Allah'a düşman olmuştur ve Allah böyle bir kimseyi helak edecek ve cehennem ateşine sokacaktır."[1]

980- Resulullah (s.a.a): "Ya Ali, senin savaşın, benim savaşımdır ve senin barışın, benim barışımdır."[2]

 

[1]- Gâyetü'l-Merâm, c.1, s.94.



[2]- Evâl'il-Liâlî, c.4, s.87, İhkâkü'l-Hak, c.6, s.441 (az farkla).

İmâm Ali'yi Yalnız Bırakan, Yalnız Kalır


981- Zeyd b. Sûhan, Hüzeyfe b. Yemân'dan nakletmiştir; Resulullah'tan (s.a.a) duydum ki şöyle buyuruyordu:

"Ali, iyilerin emiri ve fâcirlerin katilidir; ona yardım edene, yardım edilir ve onu yalnız bırakan, yalnız kalır. Bilin ki, hiç şüphesiz, hak onunla birliktedir, onu takip eder. O hâlde, siz de sürekli onunla birlikte olun."[1]

982- Kâsım b. Abdülgaffar, Resulullah'ın (s.a.a) şöyle dua ettiğini duyduğunu nakletmektedir:

"Allah'ım, Ali'ye yardım edene, yardımcı ol. Allah'ım, Ali'ye değer verene, değer ver. Allah'ım, Ali'yi yalnız bırakanı, yalnız bırak."[2]

 

[1]- İsbâtü'l-Hüdât, c.2, s.210 [1]- Keşfü'l-Ğumme, c.1, s.148 (senedindeki cüzi farkla), İhkâkü'l-Hak, c.4, s.237, Abekâtü'l-Envâr, c.1, s.401 (az farkla).



[2]- İhkâkü'l-Hak, c.7, s.80.

5. Bölüm


• İmâm Ali'nin (a.s) Mazlumiyeti

• İmâm Ali'nin (a.s) Vasiyeti

• İmâm Ali'nin (a.s) Şehâdeti



İmâm Ali'nin Mazlumiyeti



İmâm Ali'nin, Resulullah'tan Sonraki Mazlumiyeti


983- İmâm Ali Rızâ (a.s), senetli bir hadiste, babaları kanalıyla, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmektedir:

"Ya Ali, benden sonra sen, mazlum olacaksın. Sana karşı savaşan kimsenin vay haline ve ne mutlu, seninle birlikte savaşan kimseye! Ya Ali, sen benden sonra, benim sözüm ve benim dilimle konuşursun. Seni reddeden kimsenin vay haline ve ne mutlu senin sözünü kabul eden kimseye. Ya Ali, benden sonra sen bu ümmetin efendisi ve imâmı ve benim onlara halifemsin; kim senden ayrılırsa, Kıyâmet günü benden ayrılmış olur ve kim seninle birlikte olursa, Kıyâmet günü benimle birlikte olur…"[1]

984- Resulullah (s.a.a), Hz. Ali'ye (a.s) hitaben:

"Ya Ali, benden sonra sen mazlum olacaksın. Sana zulmeden, bana zulmeder; sana insaflı davranan, bana insaflı davranmış olur; seni inkâr eden, beni inkâr eder; seni seven, beni sever; sana düşman olan, bana düşman olur; sana itâat eden, bana itâat eder ve sana karşı gelen, bana karşı gelmiş olur."[2]

985- Resulullah (s.a.a): "Kim, benim vefatımdan sonra, yerime oturacak şu Ali'ye zulmederse, benim nübüvvetimi ve benden önceki peygamberlerin nübüvvetini inkâr etmiş gibi olur."[3]

986- İmâm Ali Rızâ (a.s), babalarından, onlar da Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmişlerdir:

"Ya Ali, sen benden sonra, mazlum olacaksın. Sana zulmeden ve (hakkına) tecavüz eden kimsenin vay haline! Ne mutlu, sana uyan ve sana karşı, cüretkar davranmayan kimseye!…"[4]

 

[1]- Bişâretü'l-Mustafâ, s.125, İsbâtü'l-Hüdât, c.1, s.483 (az farkla).



[2]- Bihârü'l-Envâr, c.27, s.61.

[3]- Behcü's-Sabâğa, c.4, s.542, İsbâtü'l-Hüdât, c.2, s.222, Bihârü'l-Envâr, c.27, s.60.

[4]- Uyûn-u Ahbâr-ir Rızâ, c.1, s.303, Bişâretü'l-Mustafâ, s.220, İsbâtü'l-Hüdât, c.1, s.265.


Yüklə 1,94 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin