“1+1=2 MODELİNİ KURMAK İÇİN İNSANOĞLU BELKİ BİN YILLAR HARCADI”
“1+1=2 MODELİNİ KURMAK İÇİN İNSANOĞLU BELKİ BİN YILLAR HARCADI”
Bu çalışma özgündür. Bireysel bir gayretin sonucudur. Ben ne yazarım, ne çizerim, ne de hukukçuyum... Haklarımızı bilmek için insan olmak gerekir ve yetişir… Bu çalışma; ALNIAK’ tan gençlere, adalet ve insanlıkla mizanı olanlara armağandır.
Bu coğrafyaya çok yakışan bir milletiz... Bu coğrafyada yaşayabilmenin bedelini her aileden yeterince gazi ve şehit vererek ödemiş bir milletin evlatlarıyız. Bilim, adalet, özgüven, ulusal birlik bizim devletimizin temel taşlarıdır.
Atatürk ve Cumhuriyet bizim en önemli varlığımızdır. Bizler Cumhuriyetin bekçileri ve evlatlarıyız. Saygı ve takdirlerimle bilginize sunarım... 2002 Yılında hazırlanan bu çalışma 2009 yılında sizin için yeniden düzenlenmiştir.
M. OKTAY ALNIAK
PROF.DR. YÜK. MÜH.
Mahkemeler nasıl çalışıyor? Bu işin bir modeli var mıdır?
Mahkemeler nasıl çalışıyor? Bu işin bir modeli var mıdır?
“Davacı, davalı, şahit, savcı, hakim” bir model teşkil ediyor....
Bu model de bir olay yorumlanırken;
Acaba?
Doğru mu?
Nasıl olmuş?
Nerede?
Kim görmüş?
Böyle bir şey var mı?
Sorularının somut cevabı aranıyor.
Suç ve ceza; olaylar, tanıklar, davacılar ve davalılar ile bir mahkeme kurulur.
Suç ve ceza; olaylar, tanıklar, davacılar ve davalılar ile bir mahkeme kurulur.
Elle tutulur ve gözle görülür şekilde konu incelenir.
Hukuka uygun, adil bir karar istihsal edilmeye çalışılır. İtirazlar olur. Yeniden davanın görülmesi veya onanması ile verilen karara razı olunur veya razı olunmaz.
Bazen hak arama işleminde sınırlar içindeki mahkemeler yetişmez. Sınırlar dışına çıkılır. Avrupa yolu görülür... Devlet işlerinde de böyle olur.
T.C.’nin hakkında Avrupa’da davalar vardır...
Hakim ve hekim olmadan olmuyor...
Hakim ve hekim olmadan olmuyor...
Keşke olabilse!..
Hayatta başı ağrımayan var mı?
Aspirin, doktor, polis, jandarma, hastane, karakol gerekli oluyor.
Reel sektör olur da reel hayat olmaz mı?
Adaletsiz bir düzen ve sağlıksız bir ortam insanoğlunu mahveder...
Adaletli ve sağlıklı oldukça insan oluruz.
Baş ağrısız bir yaşam dileyelim...
Hepimiz için; hakimsiz, savcısız, hekimsiz, baş ağrısı olmayan bir yaşam dileyelim!
4 Aralık 2009 Eczacılar kepenk indirmişler...
İnsanlar sokaklarda, camlar kırılmış...
İNSAN HAKLARI KAVRAMI
İNSAN HAKLARI KAVRAMI
T.C. ANAYASASINA GÖRE İNSAN HAKLARI
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze İNSAN HAKLARI
AVRUPA BİRLİĞİ’NDE İNSAN HAKLARI
EKONOMİ İLE DEMOKRASİ İLİŞKİSİ
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ
ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMELERİ
SONUÇ
Sorunsuz dünya, ülke, aile yok!
Sorunsuz dünya, ülke, aile yok!
Fert?
Her şey sade vatandaştan kaynaklanıyor!
Vatandaşı dünyanın merkezine oturtacağız deniyor.
Her şey birey odaklı olacak deniyor. Vatandaşın boğazı sıkılıyor.
%18 vergi!
%18 vergi!
Eğitimden vergi,
İlaçtan vergi,
Hastaneye gittin vergi,
Ekmek aldın vergi,
Soluk aldın vergi!
Sorun çıkardın vergi!
İnşallah paralı olunur. Ödenebilecek seviyede vergili bir ülke olunur.
Bu konularla ilgili konuşulursa insan hakları konusuna vakit kalmaz...
4milyar dolarlık vergi olur mu?
Olurmuş!
Nasıl ödenir?
4 bin lirası olmayan nereden bilsin?
İNSAN HAKLARI KAVRAMI
İNSAN HAKLARI KAVRAMI
1943 Ekiminde Moskova, 1945 Temmuzunda Potsdam konferanslarında; İnsan Haklarıyla ilgili evrensel tanımlamaların demokratik bir rejimin tesisine temel olabilecek hususlar olduğu görüşülmüştür.
1943 Ekiminde Moskova, 1945 Temmuzunda Potsdam konferanslarında; İnsan Haklarıyla ilgili evrensel tanımlamaların demokratik bir rejimin tesisine temel olabilecek hususlar olduğu görüşülmüştür.
İnsan haklarının esas alındığı demokratik bir düzen Faşizmin ve Nazizmin önlenmesi için bir çare olarak İkinci Dünya Harbi içindeki muhtelif konferanslarda müzakere edilmiştir.
İnsan Haklarının ihlal edilip edilmediği keyfiyeti Avrupa’da siyasal açıdan Assemble tarafından, yargısal açıdan da İnsan Hakları Mahkemesi tarafından denetlenmektedir.
“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” 10 Aralık 1948 de Birleşmiş Milletler tarafından onaylanmış ve BM Anlaşmasını imzalayan devletlerce kabul edilmiştir.
“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” 10 Aralık 1948 de Birleşmiş Milletler tarafından onaylanmış ve BM Anlaşmasını imzalayan devletlerce kabul edilmiştir.
Globalleşen bir dünya düzeninde bir düşünceye göre; Devletlerin küçülmesi sonucu meydana gelen boşluğu, uluslararası firmalar doldurmaktadır.
*“İnsan Hakları”, ferdi devletlere ve devletine karşı korunması için ihdas edilmiştir.
Bir görüşe göre insan hakları; “üstün, evrensel, hiç kimsenin üzerinde etki yapamayacağı, insanın kendi iradesiyle bile başkasına veremeyeceği, vazgeçemeyeceği, devredemeyeceği, alıp satamayacağı bunlardan yoksun kaldığı zaman insanlıktan uzaklaşmış sayılacağı Haklar Demeti” olarak tanımlanabilir.
Bir görüşe göre insan hakları; “üstün, evrensel, hiç kimsenin üzerinde etki yapamayacağı, insanın kendi iradesiyle bile başkasına veremeyeceği, vazgeçemeyeceği, devredemeyeceği, alıp satamayacağı bunlardan yoksun kaldığı zaman insanlıktan uzaklaşmış sayılacağı Haklar Demeti” olarak tanımlanabilir.
Son yıllarda ‘ekonomik sosyal ve kültürel haklarında insan hakları bağlamında gösterilmesi “insan hakları enflasyonu” kavramını çağrıştırmaktadır. *“ALNIAK”
T.C. ANAYASASINA GÖRE İNSAN HAKLARI
T.C. ANAYASASINA GÖRE İNSAN HAKLARI
Bir ülkede insan hakları durumunun incelenmesi için görevlendirilen raportör, o ülkede inceleme yaparak hazırladığı raporu Assamble’de ilgili komisyona sunar.
Bir ülkede insan hakları durumunun incelenmesi için görevlendirilen raportör, o ülkede inceleme yaparak hazırladığı raporu Assamble’de ilgili komisyona sunar.
Bir ülkede, vatandaş bir haksızlığa uğramışsa; kendi ülkesindeki iç hukuku tamamlamadan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat edemez.
Türkiye, Avrupa Konseyinin hem siyasal hem yargısal denetimini kabul etmiştir.
Türkiye’de İnsan Hakları Sözleşmesi ve Protokoller yasa hükmündedir ve iç hukukumuzun bir parçasıdır.
İnsan Hakları Sözleşmesinde yer alan “Yaşama Hakkı”, “İşkence, İnsanlık dışı ve onur kırıcı muamele yapılamaz” hükümleri T.C. Anayasasında zaten mevcuttur.
İnsan Hakları Sözleşmesinde yer alan “Yaşama Hakkı”, “İşkence, İnsanlık dışı ve onur kırıcı muamele yapılamaz” hükümleri T.C. Anayasasında zaten mevcuttur.
T.C. Anayasa’sı ile İnsan Hakları Sözleşmesi Hükümleri arasında çatışma veya Anayasada eksiklik varsa Sözleşme Uygulanır. “International Courtesy”
T.C Anayasa’sının 24 ve 25. maddelerinde; “Herkes inanç, vicdan, din ve kanaat hürriyetine sahiptir.” hükmü ile İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesindeki düşünce ve vicdan hürriyeti arasında paralellik mevcuttur. Lozan Anlaşması azınlık kavramını din kavramına dayandırır ve Türkiye’de Ermeniler, Yahudiler ve Rumlar azınlıktır. Başka azınlık yoktur.
1941 yılında Roosevelt ve Churchill Büyük Okyanusta buluşup, “savaş kazanılıp barışa erişildiğinde” insanların düşünce ve inanç özgürlüklerini güvenceye almaya yönelik “Atlantik Şartnamesi” adı verilen görüşmeyi yapmışlardır.
1941 yılında Roosevelt ve Churchill Büyük Okyanusta buluşup, “savaş kazanılıp barışa erişildiğinde” insanların düşünce ve inanç özgürlüklerini güvenceye almaya yönelik “Atlantik Şartnamesi” adı verilen görüşmeyi yapmışlardır.
Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirgesi 1948 yılında yayımlanmış ve T.C. bu bildirgeyi 1949 yılında kabul etmiştir. “Kabul etmeyen ülke var mıdır?”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ise 1950 yılında Roma’da imzalanarak gündeme girmiş, T.C. ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini 1950 yılında kabul etmiştir.
1998 yılında “Avrupa İnsan Hakları Komisyonu”nun yerini “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi” almıştır.
Uluslararası anlaşmalar T.C. Anayasası’nın 90. Maddesi gereği yasa düzeyindedir.
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan olarak çalışırken insan haklarına ve Avrupalılar’la imzaladığımız anlaşmalara uygunluğu gözetmek zorundadır.
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan olarak çalışırken insan haklarına ve Avrupalılar’la imzaladığımız anlaşmalara uygunluğu gözetmek zorundadır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi etik bir belge olup, temelde “bütün insanların özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğdukları” kabulüne dayanır.
Fizyolojik temizlik, akıl temizliği ve vicdan temizliği insan hakları kavramının bir gereğidir. Devletin vatandaşlarına bu temizlik terbiyesini eğitim ile vermesi bir görevdir.“Alnıak”
İnsan Hakları Bildirgesinde yer alan bazı hükümler felsefi açıdan bakıldığında kamu hakları lehine feragat nedeni ile temel kişi haklarının korunması bağlamında çelişkili hususlardır. “Toplum derken birey eziliyor”
OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE İNSAN HAKLARI
OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE İNSAN HAKLARI
Osmanlı İmparatorluğunda Sadrazamla Rumeli ve Anadolu Ayan Üyeleri arasında “ 1808 yılında Senedi İttifak” imzalanmış ve Osmanlı Padişahı tebaasına bazı taleplerini kendisine iletebilmeleri hususunda söz hakkı tanımıştır.
Osmanlı İmparatorluğunda Sadrazamla Rumeli ve Anadolu Ayan Üyeleri arasında “ 1808 yılında Senedi İttifak” imzalanmış ve Osmanlı Padişahı tebaasına bazı taleplerini kendisine iletebilmeleri hususunda söz hakkı tanımıştır.
1839 yılında Tanzimat Fermanı’yla, 1856 yılında Islahat Fermanı’yla, 1876 yılında Kanuni Esasi’nin kabulüyle süre gelen idare ve hukuk evrimi önemlidir. Bu çalışmalar; İnsan Hakları bağlamında, Osmanlı döneminde azınlıkların haklarının korunmasına yönelik çalışmalardır.
Egemenlik ülke içine ve dışına güç kullanma, yaptırım getirme hakkı olarak düşünüldüğünde; 1839 Tanzimat Fermanı yayımlanmasındaki dış güçlerin baskısı nedeni ile, 19. asırda Batının Osmanlı İmparatorluğu üzerinde egemen olduğu söylenebilir. “Şimdi ile ne farkı var? Alnıak”
Egemenlik ülke içine ve dışına güç kullanma, yaptırım getirme hakkı olarak düşünüldüğünde; 1839 Tanzimat Fermanı yayımlanmasındaki dış güçlerin baskısı nedeni ile, 19. asırda Batının Osmanlı İmparatorluğu üzerinde egemen olduğu söylenebilir. “Şimdi ile ne farkı var? Alnıak”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin belge olarak 1950 yılında tanzim edildiği nazara alındığında; Batının baskısıyla da olsa, 1839 yılında azınlıkların din ve vicdan özgürlüklerine ilişkin kabul edilen “Tanzimat Fermanı” Osmanlının İnsan Hakları kavramında batıdan 111 yıl öncelikli yazılı bir insan hakları medeniyetine sahip olduğu düşünülebilir. “Gelişmiş bazı ülkelerde insan hakları kavramı henüz yasal olarak kabul görmemiştir.”
1863 Berlin Konferansı ile Osmanlı İmparatorluğundaki Hıristiyan azınlıkları koruma görevini batı ülkeleri üzerine almışlardır.1923 Lozan Anlaşması Türkiye’deki Hıristiyan azınlıklara özel haklar tanımış ve Batı uzun süre Türkiye’yi bu konuda eleştirmek için bir neden bulamamıştır.
1863 Berlin Konferansı ile Osmanlı İmparatorluğundaki Hıristiyan azınlıkları koruma görevini batı ülkeleri üzerine almışlardır.1923 Lozan Anlaşması Türkiye’deki Hıristiyan azınlıklara özel haklar tanımış ve Batı uzun süre Türkiye’yi bu konuda eleştirmek için bir neden bulamamıştır.
“ Şimdilerde ne oldu?” Gayrimüslim vatandaşlar vatanlarından memnunlar... Batı şimdilerde başka bir gayri memnun kitleleri niçin yaratmaya çalışıyor? Bunların kendi ülkelerinde işleri yok mu? Kendileri her işlerini çözmüşler mi? İnsan hakları adına bir başka ülkenin iç işlerine karışmak mümkün müdür?
Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı İmparatorluğu Dünya Harbi’nin çıkacağını analiz etmiş ve Almanya ile ittifak yapmak istemiş, fakat Almanya tarafından bu ittifak uygun görülmemiştir.”refüze edilmiş.” Ayrıca İngiltere ile de ittifak yapmak istemiş, fakat bu talep İngiltere tarafından da uygun görülmemiştir. “refüze edilmiş.”
Birinci Dünya Harbi öncesinde, yeni dünya düzeni üzerinde Batı’da planlar yapılmış ve Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü sağlanarak 7 milyon kilometre karelik kaybedilen topraklar üzerinde 35 yeni devletin doğuşu sağlanmıştır.
Birinci Dünya Harbi öncesinde, yeni dünya düzeni üzerinde Batı’da planlar yapılmış ve Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü sağlanarak 7 milyon kilometre karelik kaybedilen topraklar üzerinde 35 yeni devletin doğuşu sağlanmıştır.
Bu planların yapılmasında İngiliz ve Fransız siyaseti önemli rol oynamıştır. Osmanlının parçalanması ve Orta Doğu petrollerinin 80 yıl boyunca Batı tarafından sömürülmesi insan haklarının Batı tarafından ihlali olarak görülebilir.
ABD stratejileri gereği; ABD’nin gönüllülerinin ve ABD subaylarının 1919-1922 yıllarında Anadolu Topraklarındaki icraatları ve planlarıyla, bugün arasında ne fark vardır?
Dünyanın düzenini kimler bozuyor?
Birinci ve İkinci Dünya Harbinde niza çıkaran ülkeleri kontrol etmek amacıyla İnsan Hakları ve Avrupa Birliği ana fikirleri gelişmiştir.
Kim niza çıkarmıştır?
Dünyanın düzenini bozanlar, dünyaya düzen kurmaya çalışıyorlar...
Almanya ve Japonya II. Dünya Harbi’ne sebep oldular.
Ceremesini kim çekti!
II. Dünya Harbi’nin çıkışında ABD ve İngiltere’nin rolü nedir?
Ceremesini kim çekti?
Osmanlının ve T.C.’nin insan haklarının ihlali ile ilgili somut bir kabahati olmamasına rağmen, Osmanlının tarih boyunca Batı tarafından tacizi, Osmanlı ve T.C.’nin Batı ile olan ilişkilerindeki gizli bir rekabeti ve Batının davranışlarındaki çelişkiyi göstermektedir.
Osmanlının ve T.C.’nin insan haklarının ihlali ile ilgili somut bir kabahati olmamasına rağmen, Osmanlının tarih boyunca Batı tarafından tacizi, Osmanlı ve T.C.’nin Batı ile olan ilişkilerindeki gizli bir rekabeti ve Batının davranışlarındaki çelişkiyi göstermektedir.
Batının tarih boyunca siyaseten ve ticareten Osmanlı İmparatorluğu’nun Topraklarında gözü olmuştur. Sonunda ne yapıp, ne edip kurt kuzuyu parçalamıştır... Bugün ne oluyor?
Batının yakın tarihimiz içinde T.C.’nin gelişmesinden kaygılandığı ve stratejik konumu itibari ile bölgesinde bir güç olan T.C.’ni her fırsatta insan hakları nedeni ile taciz ettiği bir vakadır.
Son 20 yıla bakıldığında; Batının ısrarlı olarak, bir devletin iç işlerine karıştığı, o devletin sosyal dayanışmasını bozduğu, o devlet içindeki olabilecek ayrımcılığı teşvik ettiği,ülkede kaos ve terör yaratmaya yardım ettiği görülmektedir.
Son 20 yıla bakıldığında; Batının ısrarlı olarak, bir devletin iç işlerine karıştığı, o devletin sosyal dayanışmasını bozduğu, o devlet içindeki olabilecek ayrımcılığı teşvik ettiği,ülkede kaos ve terör yaratmaya yardım ettiği görülmektedir.
Sonuç itibari ile kaos ve terörden ülke vatandaşları zarar görmektedir. Bu kargaşayı yaratmak, başka bir ülkenin iç işlerine karışmak suçtur...
Bu kargaşayı yaratanlar uluslararası platformlarda suçludurlar. Milletler ailesinde, demokratik düzende yaşayan toplumların düzenlerini bozmak insan haklarına aykırıdır. İster kişi, ister devlet olsun cezalandırılmaları gerekir...
Batı siyasetinin bu durumu düşünmemesi mümkün değildir.
Dünyaya düzen getirenler dünyanın düzenini bozuyor... Ne zamana kadar?
AVRUPA BİRLİĞİ’NDE İNSAN HAKLARI
AVRUPA BİRLİĞİ’NDE İNSAN HAKLARI
Atlantik Ötesi’nin (ABD), T.C.’nin AB’ye girmesi konusundaki Batıdan (AB) talepleri Aralık 2002 tarihinde KOPENHAG’da yapılan toplantıda olumlu bir sonuç vermemiştir. Şartlara göre değerlendirilmek üzere, Aralık 2004 tarihi için T.C. ve AB faaliyetlerinde yeni bir sayfa açılmıştır.
Atlantik Ötesi’nin (ABD), T.C.’nin AB’ye girmesi konusundaki Batıdan (AB) talepleri Aralık 2002 tarihinde KOPENHAG’da yapılan toplantıda olumlu bir sonuç vermemiştir. Şartlara göre değerlendirilmek üzere, Aralık 2004 tarihi için T.C. ve AB faaliyetlerinde yeni bir sayfa açılmıştır.
Avrupa Birliği Atlantik Ötesi ile rekabetçi bir zihniyet ile ittifak arayışı içinde olup gizli ve açık rekabet günümüzde devam etmektedir.
AB siyasi ve ekonomik nedenlerle ABD ile Atlantik Ötesi ittifakı iyi ilişkilerle sürdürürken, her fırsatta AB bağlamındaki ilişleri kuvvetlendirerek siyasi ve ekonomik güç olarak ABD karşıtı bir faaliyet geliştirmektedir.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde, Türkiye ile ilgili hazırlanan raporların içeriğinde ülkemizdeki insan haklarına vurgu ve bu konuda Türkiye’ye bir uyarı yapılmadan Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri değerlendirilmemektedir.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde, Türkiye ile ilgili hazırlanan raporların içeriğinde ülkemizdeki insan haklarına vurgu ve bu konuda Türkiye’ye bir uyarı yapılmadan Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri değerlendirilmemektedir.
T.C. devamlı taciz ediliyor...
Avrupa Birliği’ne Türkiye’nin girişi daha çok ekonomik ve ikinci planda bir siyasi mesele olmasına rağmen, insan hakları boyutu da sosyal çerçeve içinde her fırsatta gündeme getirilmektedir.
Avrupa Birliği’ne tam üyeliğin siyasi koşullarını belirleyen 21-23 Haziran 1993 tarihli Kopenhag Zirvesi Başkanlık Sonuçları Belgesi’nin ilgili paragrafı şöyledir: “Üyelik, aday ülkelerin, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan hakları ve azınlıkların korunmasını ve saygı görmesini güvence altında alan kurumların istikrara kavuşturulmuş olmasını gerektirmektedir.
Avrupa Birliği’ne tam üyeliğin siyasi koşullarını belirleyen 21-23 Haziran 1993 tarihli Kopenhag Zirvesi Başkanlık Sonuçları Belgesi’nin ilgili paragrafı şöyledir: “Üyelik, aday ülkelerin, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan hakları ve azınlıkların korunmasını ve saygı görmesini güvence altında alan kurumların istikrara kavuşturulmuş olmasını gerektirmektedir.
İnsan hakları konusunun Türkiye’nin sosyal ve siyasal kalkınmasının önemli bir unsuru olduğu dikkate alınmalıdır.
Türkiye’de insan haklarının tam anlamı ile gerçekleştirilmesi amacıyla yükselen talepler, kamu düzenine ve devletin birlik ve güvenliğine yönelik bir tehdit olarak geliştirilmeye dönüşmüştür. Bu faaliyetlerin odağında kimler vardır? Batının bu konudaki gayretinin asıl gerekçesi nedir?
Türkiye’de insan haklarının tam anlamı ile gerçekleştirilmesi amacıyla yükselen talepler, kamu düzenine ve devletin birlik ve güvenliğine yönelik bir tehdit olarak geliştirilmeye dönüşmüştür. Bu faaliyetlerin odağında kimler vardır? Batının bu konudaki gayretinin asıl gerekçesi nedir?
2002 yılında yapılmış bazı çalışmalarda Türk Sivil Toplum Örgütlerinin uluslararası örgütler ve Uluslararası Sivil Toplum Örgütleri ile işbirliğini kolaylaştıracak bir mevzuat düzenlemesine ihtiyaç olduğu ifade edilmektedir.
“Bu fikri uygun olarak değerlendirmiştim. “Alnıak”
2009 yılına gelindiğinde bazı sorular akla geliyor.
2009 yılına gelindiğinde bazı sorular akla geliyor.
Sivil Toplum Örgütleri,siyasal yapılanma amaçlarının dışında bir işle uğraşıyor mu?
Yabancı NGO’lar ile Türkiye’de örgütlenmiş STK’ların siyasal işbirliği dışında insanlıkla ve medeniyetle ilgili bir ilgi alanları var mıdır?
T.C.’nin bölünmesini stratejik-siyasi gaye edinmiş bazı örgütlerin hedeflerine yaklaşmaları ve mükemmel bir uyum içinde anlaşmaları kimler tarafından teşvik edilmektedir?
İnsan haklarına sahip çıkmak hiç kimsenin veya kurumun tekelinde değildir. Temiz insanların kendi akıl ve vicdanlarıyla haklarına sahip çıkmaları bir görevdir.
AB Temel Haklar Şartında, “herkes, özel ve aile yaşamına, konutuna ve aile haberleşmesine saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.” İfade edilmiş olup, kişilerin telefonlarının dinlenilmesi insan haklarına aykırı bir tutumdur.
AB Temel Haklar Şartında, “herkes, özel ve aile yaşamına, konutuna ve aile haberleşmesine saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.” İfade edilmiş olup, kişilerin telefonlarının dinlenilmesi insan haklarına aykırı bir tutumdur.
“ 2002 yılında not alınan bir konu! Türkiye dinlenme paronayasına tutuldu.”
Avrupa Birliği (AB) Temel Haklar Bildirgesinde yer alan önemli bir husus “ruhani ve manevi mirasının bilincinde olan Avrupa Birliği, bölünmez ve evrensel değerler olan insan onuru, özgürlük, eşitlik ve dayanışma değerleri üzerine inşa edilmiştir.” maddesi ile ifade edilmiş olup, AB’nin ruhani ve manevi mirasının oluşmasında ve bu denli bilinçlenmesinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun veya T.C’nin katkısının olduğu değerlendirilebilir.
Avrupa Birliği (AB) Temel Haklar Bildirgesi aşağıda sunulan hak ve taahhüt kümesini kapsamaktadır.
Avrupa Birliği (AB) Temel Haklar Bildirgesi aşağıda sunulan hak ve taahhüt kümesini kapsamaktadır.
Üye devletlerin ortak uluslararası yükümlülükleri ve anayasal gelenekleri,
Avrupa Birliği Antlaşması,
Topluluk Antlaşmaları,
Avrupa İnsan Hakları ve Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi,
AT ( Avrupa Topluluğu) ve Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen Sosyal Bildirgeler,
Avrupa Toplulukları Adalet Divanı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihat hukukundan kaynaklanan haklar.
EKONOMİ İLE DEMOKRASİ İLİŞKİSİ
EKONOMİ İLE DEMOKRASİ İLİŞKİSİ
İnsan yaratılışı itibari ile özgür olmayı seven yaşam hakkı, özgürlük hakkı ve mülkiyet hakkına sahip olmaya çalışan bir karaktere sahiptir.
İnsan yaratılışı itibari ile özgür olmayı seven yaşam hakkı, özgürlük hakkı ve mülkiyet hakkına sahip olmaya çalışan bir karaktere sahiptir.
Özgülükler, siyasal ve ekonomik olmak üzere iki kategoride değerlendirilebilir.
Siyasal özgürlükler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Seçme ve seçilme özgürlüğü,
Siyasi parti kurma özgürlüğü,
Siyasi partilere üye olma özgürlüğü,
Dernek kurma ve derneklere üye olma özgürlüğü,
Düşünce özgürlüğü,
İkamet (yerleşme) özgürlüğü,
Konut dokunulmazlığı hakkı.
Ekonomik özgürlükler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Ekonomik özgürlükler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Teşebbüs özgürlüğü,
Tercih özgürlüğü,
Mübadele özgürlüğü,
Sözleşme özgürlüğü,
Mülkiyet ve miras özgürlüğü,
Gelirini ve servetini istediği şekilde kullanma özgürlüğü
Sonuç olarak;
Siyasal özgürlüklerin olmadığı bir ortamda ekonomik özgürlüklerin gelişmesi güçtür.
Siyasal özgürlüklerin düzeyinin yüksek olduğu ülkelerde, piyasa ekonomisi daha iyi işleyebilmektedir.
Siyasal özgürlüklerin olmadığı bir sistemde piyasa ekonomisinin yerleşmesi mümkün değildir.
Özelleştirme adı ile yapılan bazı uygulamalarla, halkın malı olan kurumların yok fiyatına devlet tarafından bazı kişilere verilmesi ile devlet küçülmüştür.Fakir halk zenginleşmemiştir.
Özelleştirme adı ile yapılan bazı uygulamalarla, halkın malı olan kurumların yok fiyatına devlet tarafından bazı kişilere verilmesi ile devlet küçülmüştür.Fakir halk zenginleşmemiştir.
Borç faizlerini ödeyebilmek zorlaşmıştır.
Serbest pazar ekonomisi,
Özelleştirme,
İnsan hakları,
Vicdan, düşünce ve teşebbüs serbestiyeti,
Globalleşme gibi kavramlar nazara alındığında; söz konusu platformların, gelişmiş ülkelerin yararına bir mekanizma olarak faaliyet gösterdiği yorumlanabilir.
Gelişmemiş ülkeler ne yapsınlar?
Sanayileşmiş ülkelerde ortalama fert başına düşen milli gelir 22.000 dolar, gelişmekte olan ülkelerde 900 dolar ve gelişmemiş ülkelerde 300 dolar olarak tespit edilmiştir.
Sanayileşmiş ülkelerde ortalama fert başına düşen milli gelir 22.000 dolar, gelişmekte olan ülkelerde 900 dolar ve gelişmemiş ülkelerde 300 dolar olarak tespit edilmiştir.
“Günde bir dolar harcasanız, yılda 365 dolara ihtiyaç vardır...”
Gelişmiş ülkelerin gelişmemiş ülkelere yapmakta oldukları yardımlar daha ziyade teknik yardım ve yüksek faizle borç verme şeklinde gerçekleşmektedir. Bu durum; insan hakları açısından gelişmiş ülkelerin gelişmemiş olan ülkeleri kendilerine bağımlı yaptıkları şeklinde yorumlanabilir mi?
Cinsiyet, din, dil, ırk farkı gözetmeden insan haklarına ve temel hürriyetlere saygılı davranılacağı hususunda taahhütte bulunan ülkeler Helsinki Nihai Senedi’ni imzalamış ve T.C. de 1975 yılında bu sözleşmeye imza koymuştur.
Cinsiyet, din, dil, ırk farkı gözetmeden insan haklarına ve temel hürriyetlere saygılı davranılacağı hususunda taahhütte bulunan ülkeler Helsinki Nihai Senedi’ni imzalamış ve T.C. de 1975 yılında bu sözleşmeye imza koymuştur.
Dünyadaki ülkelerin kişi başına elde ettikleri milli gelire bakıldığında, yolsuzlukların yüksek ve insan haklarına riayetin düşük olduğu ülkelerde kişi başına düşen milli gelirin de düşük olduğu görülmektedir.
1990 yılında imzalanan Kopenhag Belgesi’nde; hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarına saygı gibi konular ön plana çıkarılmaktadır.
T.C. ve vatandaşları; Uluslararası sözleşmelere çok ilgili ve saygılı bir toplumdur. “Alnıak”
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2002 yılı sıralamasında Türkiye 57.sırada yer almaktadır. Türkiye’nin notu 3.6 ve Türkiye’nin milli geliri 2.900 dolar olarak verilmiştir.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2002 yılı sıralamasında Türkiye 57.sırada yer almaktadır. Türkiye’nin notu 3.6 ve Türkiye’nin milli geliri 2.900 dolar olarak verilmiştir.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün sıralamasında Danimarka’nın notu 10 ve milli geliri 32.848 dolardır.
Dünya Bankası’nın Aralık 2000 raporlarına göre günlük 1 doların altında bir gelirle yaşayan insanlar mutlak fakir insanlar olup, bunların oranı Türkiye’de % 2.5 tur.
( 0.025 x 65 Milyon =1,6 Milyon)
1,6 Milyon vatandaş Türkiye’de 360 dolar (mutlak fakir) gelire sahiptir.
3.7 milyon T.C. Vatandaşı işsizdir. “2009” yılı rakamlarıdır.
Türkiye’de yıllık geliri en iyi %5 ile en kötü %5 karşılaştırıldığında 29 katlık bir fark görülüyorsa; en kötü %5 ortalaması yıllık 500 dolar ise en iyi %5 ortalaması 29x500=14.500 dolar eder.
Türkiye’de yıllık geliri en iyi %5 ile en kötü %5 karşılaştırıldığında 29 katlık bir fark görülüyorsa; en kötü %5 ortalaması yıllık 500 dolar ise en iyi %5 ortalaması 29x500=14.500 dolar eder.
Güney Kıbrıs’ta fert başına ortalama 16.000 dolar, Kuzey Kıbrıs’ta ise 4.500 dolar gelir düşmektedir. “2002 yılı rakamlarıdır.”
Milli gelir artışı demokratikleşme ile aynı zamanda ekonomik özgürlüklerle de yakından ilgilidir. Demokratikleşme ile ekonomik özgürlükler daha hızlı gelişebilmektedir.
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ
“Moral teori” denilen ve çerçevede insan haklarının temeli üç ana unsur (öğe) ile açıklanabilir.
“Moral teori” denilen ve çerçevede insan haklarının temeli üç ana unsur (öğe) ile açıklanabilir.
“Otonomi” bireyin kendi özgürlüğünü sınırsız olarak başkalarının özgürlüğü ile çatışmadan kullanabilmesi hakkını tanımlar.
“Yararlı olma” Davranışlarımızda topluma yararlı olmak ve başkalarına zarar vermemek. Özgürlüğünüzü kendinize ve topluma yararlı olacak şekilde kullanma hakkına sahip olmak.
“Adalet” İnsanların birbirlerine karşı eşit ve dürüst bir şekilde davranmalarını tanımlayan faktör olup, adalet kavramının birinci ilkesi yaşamın kutsallığıdır.
İngiltere’de Magna Carta ile kralın haklarına belirli sınırlamalar getirilmiştir.
İngiltere’de Magna Carta ile kralın haklarına belirli sınırlamalar getirilmiştir.
Fransa Ulusal Meclisi’nin 26 Ağustos 1789 tarihinde kabul ettiği “İnsan Hakları Deklarasyonu” birinci maddesinde “insan hür doğar, hür yaşar ve eşit haklara sahiptir” denilmesine rağmen, bu beyanname sadece erkekleri kapsamış ve 1791 de Coline Deborah bir “Kadın Hakları Beyannamesi” hazırladığı için giyotinle cezalandırılmıştır.
“ Fransa’nın, İngiltere’nin ve ABD’nin insanları cezalandırma yöntemleri acaba nasıldı ve nasıldır?
İnsan Hakları Sözleşmesi bireyin haklarını ihlal eden Devlet Otoritesine karşı korunmasını hedefleyen sözleşmedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Basın Özgürlüğünü tanımaktadır.Türkiye’nin bu sözleşmeye taraf olduğu dönemlerde Hüseyin Cahit Yalçın, Bedii Faik, Metin Toker gibi yazarlar dönemin hükümetlerini eleştirdikleri için yazılarından dolayı mahkum olmuşlardır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Basın Özgürlüğünü tanımaktadır.Türkiye’nin bu sözleşmeye taraf olduğu dönemlerde Hüseyin Cahit Yalçın, Bedii Faik, Metin Toker gibi yazarlar dönemin hükümetlerini eleştirdikleri için yazılarından dolayı mahkum olmuşlardır.
“ Bugün nasıldır? Size sataşanları mahkemeye veriniz ve yeni bir gelir kaynağı oluşturunuz.”
“Yazarlar o zaman az kazanırlardı. Bugünkü yazarlar hem Avrupa’dan, hem Türkiye’den kazanıyorlar...
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi ile ulusal hukuk kuralları önem kazanır. Bizim nesil böyle büyüdü... Uluslararası anlaşmalara imza konuldu. Uluslararası hukuk kuralları ulusal hukuk kurallarından üstündür.
Egemenlik kayıtsız şartsız ...
İnsan hakları, evrensel niteliktedir. İnsan haklarının, coğrafi, siyasi, ideolojik, sosyal, ekonomik,kültürel veya diğer farklılıklar göz önüne alınmaksızın bütün insanlara uygulanması gerekir.
İnsan hakları, evrensel niteliktedir. İnsan haklarının, coğrafi, siyasi, ideolojik, sosyal, ekonomik,kültürel veya diğer farklılıklar göz önüne alınmaksızın bütün insanlara uygulanması gerekir.
Temek özgürlükler kapsamında
Birinci Kuşak Haklar: Can ve mal güvenliği, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, siyasi hak ve özgürlüklerdir.
İkinci Kuşak Haklar: Çalışma ve sağlıkla ilgili ekonomik ve sosyal haklar olup, devlet kaynaklarının hakça-adaletle dağıtımını gerektiren haklardır.
Üçüncü Kuşak Haklar: İleri teknoloji ve bilgisayar dünyasından kaynaklanan, kişiyi bu alanda emniyet, konfor, gizlilik ile ilgili konularda ilgilendiren haklardır.
“Teknoloji sınır tanımaz ve pasaport taşımaz” biçimindeki bir tanımda haklılık payı yüksektir.
“Teknoloji sınır tanımaz ve pasaport taşımaz” biçimindeki bir tanımda haklılık payı yüksektir.
İletişim imkanlarının ve kanallarının denetlenemez olduğu küreselleşen dünyamızda bireyin ve halkın düşüncelerini kontrol etmeye çalışan yönetimler etkinliklerini ve meşruiyetlerini kaybederler. Vatandaşları dinlemek ayıptır! Kapı dinlemek gibi bir şey...
Watergate olayı oldu. Nixon gitti!
Geleneksel uluslararası sözleşmelerde karşılıklılık ilkesi esastır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin uygulanması açısından ise, karşılıklılık ilkesi herhangi bir rol oynamamaktadır. Yani bir devlet insan haklarına saygı göstermeyi, diğer akit devletlerinde saygı göstermesi koşuluna bağlayamaz.
Güneş Batmayan İmparatorluklar dünyayı kaç asır ve nasıl sömürdüler?
Bugün ne yapılmak isteniyor?
Londra neresi Falkland adaları neresi?
Washington DC. neresi, Bağdat neresi?
ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMELERİ
ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMELERİ
İnsan haklarının sahiplenilmesinin ve genişlemesinin temel koşullarından birisi konuyla ilgili eğitimin geliştirilmesidir.
İnsan haklarının sahiplenilmesinin ve genişlemesinin temel koşullarından birisi konuyla ilgili eğitimin geliştirilmesidir.
Çocuk Hakları Sözleşmesi bir Birleşmiş Milletler Anlaşmasıdır.
Cenevre Beyannamesi 11 Kasım 1928 Tarihinde “Gazi Mustafa Kemal” tarafından imzalanmıştır. Çocukların korunması, gelişmesi, kollanması, bakımı, eğitimi konularında çocuk haklarının nüvesini teşkil eden bir belge olarak tarihi değer taşımaktadır.
“Çocuk anasından doğduğuna pişman edilmemelidir. S. Demirel”
Cenevre Beyannamesi
Cenevre Beyannamesi
“Umum Milletlerin erkek ve kadınları insanlığın haiz olduğu en mutena şeyi çocuğa vermeğe mecbur bulunduğunu rizki, milli ve dini hertürlü telkinler haricinde bir vazife olmak üzere kabul atiklerini Cenevre Beyannamesi ismi verilen bu Çocuk Hakları beyannamesi ile tasdik ederler.
1-Çocuk bedenen ve ruhen tabii bir suretle meşvurümu bulmağa müsait şartlar içinde bulundurulmalıdır.
2-Acıkan çocuk beslenmelidir.
Hasta çocuk tedavi edilmelidir.
Fikren geri kalan çocuk teşci edilmelidir.
Yoldan çıkmış çocuk doğru yola getirilmelidir.
Yarı terkedilmiş çocuk himaye altına alınmalı ve yardım görmelidir.
3-Çocuklar felaket zamanında en evvel yardım görmelidir.
4-Çocuk hayatını kazanabilecek bir hale getirilmelidir ve her türlü istismara karşı siyanet edilmelidir.
5.Çocuk en mütena meziyetlerinin kardaşlarının hizmetine vakıf edilmesi lazım geleceği hisleri ile büyütülmelidir.” *
UNICEF Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’dur.
UNICEF Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’dur.
UNICEF milliyet, ırk, dil, din ayrımı gözetmeksizin çocuklara daha iyi bir hayat fırsatı verilmesi için dünya çapında çalışma yapan İkinci Dünya Savaşından sonra organize olmuş bir Birleşmiş Milletler kuruluşudur.
Tarihte evrensel olarak bağlayıcı “Code of Child Rights” Çocuk Hakları Yasası olan sözleşme bir anlaşma içinde çocuk haklarının tüm konularını bir dizi uluslararası anlaşma arasından toparlayıp bir araya getirir.
Çocuk Hakları Sözleşmesi 54 maddeden oluşur ve 4 ana bölümde toplanır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi 54 maddeden oluşur ve 4 ana bölümde toplanır.
Yaşama (hayatta kalma) ile ilgili haklar.
Gelişme ile ilgili haklar,
Korunma ile ilgili haklar,
Kalıtım ile ilgili haklar.
İnsanlık elinden gelenin en iyisini çocuklara vermekle mükelleftir.
Yaşama hakkı çocuğun hayatta kalma hakkıdır. Doğduktan sonra varlığını sürdürmesini mümkün kılan bazı şartlar:
Yaşama hakkı çocuğun hayatta kalma hakkıdır. Doğduktan sonra varlığını sürdürmesini mümkün kılan bazı şartlar:
Yeterli bir hayat düzeyi,
Barınak, yani ev veya sıcak bir yuva ve aile,
Beslenme ve sağlık bakımına ulaşabilme (doktor, hizmet vs.).
Çocukların Gelişme Haklarına, çocukların doğal kapasitelerinin en yüksek gelişme mertebesine ulaşabilmesi girer. Burada en önemli etkenler şu şekilde sıralanabilir.
Eğitim,
Oyun ve dinlence,
Kültürel etkinlikler,
Haber alma,
Düşünce ve vicdan özgürlüğü,
Dinini seçme özgürlüğü
Çocukları Koruma Hakları, onların her türlü kötü muamele , ihmal ve sömürgeye karşı korunmasını içerir. Bu haklar aşağıdaki şekilde sıralanabilir
Çocukları Koruma Hakları, onların her türlü kötü muamele , ihmal ve sömürgeye karşı korunmasını içerir. Bu haklar aşağıdaki şekilde sıralanabilir
Yasal yaş altında işçi olarak kullanılması,
Uyuşturucudan, cinsel veya ticari sömürüden korunması,
Çocuk yaştakilerin savaşta asker olarak kullanılması,
İşkence veya ceza yasası sistemlerindeki aykırılıklar.
1993 yılından itibaren içinde Türkiye’nin de bulunduğu 153 ülke Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni onaylayarak çocuklarla ilgili ileriye dönük iyi niyetlerini belirtmiş oldular.
SONUÇ
SONUÇ
Toplum hayatında analar, babalar ve evlatlar var...
Toplum hayatında analar, babalar ve evlatlar var...
Aileler çocuklarla değer kazanır.
Çocuklar gelecektir ve umuttur.
Fidanlar zamanla ağaç olur, meyve verirler.
Meslek sahibi olurlar.
Anne ve baba olurlar.
Anaların yanında hep çocukturlar...
Sevinirlerse seviniriz.
Güvencemiz olurlar.
Onlardan sadece sağlıkları, cemiyete hayırlı birey olmaları istenir.
Evlatlardan sadece mutlu olmaları beklenir...
Terör olaylarında çocukları öne sürenler insanlık suçu işlerler. Bu dünyada ve öbür dünyada rahat yüzü göremezler. Mesut ve itibarlı olmazlar.
Dünyada her şey insanlar ve onların daha insanca bir hayat sürmesi içindir. Dünyanın merkezinde insan, insanın yüreğinde özgürlük ve demokrasi vardır.
Dünyada her şey insanlar ve onların daha insanca bir hayat sürmesi içindir. Dünyanın merkezinde insan, insanın yüreğinde özgürlük ve demokrasi vardır.
İnsan Haklarına dayalı ulusal bir siyaset, uluslararası barış ve güvenliğin ön şartıdır. Ulusal siyaset uluslararası saygınlık görmezse kalıcı barış olmaz...
Siyasal, ekonomik ve sosyal hak ve özgürlüklerin insanların yararına kullanıldığı Demokrasi denilen mekanizma insan haklarına sahip çıkılarak sağlanabilir.
İnsan hakları, bir kültür akımıdır. Gelişme yolundadır ve dinamiktir.
İnsan hakları, bir kültür akımıdır. Gelişme yolundadır ve dinamiktir.
Birinci ve İkinci Dünya Harpleri’nde insan haklarına dayalı ulusal siyaseti olmayan devlet ve toplum anlayışı ülke ve dünya barışını bozmuştur.
İnsan hakları kavramı; Devletin egemenlik (yaptırım) haklarını vatandaş yararına sınırlayıcı bir adalet mekanizması gibi yorumlanabilir.
İnsan haklarının anayasada yer alması önemli olmayıp, bunu uygulayacak bir yönetim, denetleyecek bir hukuk ve onun üstünlüğü ile hakkını talep edecek medeni ve eğitimli bir topluma sahip olmak önemlidir.
İnsan haklarının anayasada yer alması önemli olmayıp, bunu uygulayacak bir yönetim, denetleyecek bir hukuk ve onun üstünlüğü ile hakkını talep edecek medeni ve eğitimli bir topluma sahip olmak önemlidir.
Elinizi kaldırdığınızda yanınızdaki rahatsız oluyorsa, insan hakları ve demokrasiden nasiplenmemiş sayılırsınız.
Beraberliğinizin dostlarınıza, yakınlarınıza güven ve sevgi vermesi arzu edilir.
Esen rüzgarlar nedeniyle; birey ve ülke olarak global bir dünyanın, AB’nin üyesi olmak amacıyla toplum katmanlarında bir gayret görülüyor...
Esen rüzgarlar nedeniyle; birey ve ülke olarak global bir dünyanın, AB’nin üyesi olmak amacıyla toplum katmanlarında bir gayret görülüyor...
Dünya siyaseti de bunu teşvik ediyor.
2002-2006 yıllarında; AB veya Dünya vatandaşı olmak için aidiyet türbülansında bocalayan nesiller görüldü.
İnsan haklarına dayalı, sosyal ve ekonomik dengeleri sağlanmış, yüksek yaşam standartlarına erişmiş, saygın bir toplumun onurlu vatandaşları olmak önemli bir hedeftir.
Ulusal kimliği yüksek değer taşıyan vatandaşlar ve gençlik ile her engel aşılır.
Sevgi, saygı ve güven sağlam bir platform oluşturur.
Sevgi, saygı ve güven sağlam bir platform oluşturur.
İlim, özgüven, ulusal birlik Cumhuriyetin temel taşlarıdır.
Toplumun güvencesi gençler.
Siz çok önemlisiniz...
Korkmayın!
Nesiller 1071 yılından beri Anadolu’da yaşadı!
1914-1922 yılları mücadele yıllarımızdır...
Kim kazandı?
Emin olunuz yine kazanılacaktır...
Her türlü kaleme ve yıkıcı güce rağmen mutlaka başarılacaktır.
Adalet vardır! Düzgün olanlar, çok çalışanlar, işini güzel yapanlar, anayı babayı, insanı sevenler, memleketini sevenler daima kazanırlar...
2002 AB rüzgarında, sanki ürkek bir kalemle yazılmış sözcükler gibi geliyor... Doğrudur.
2002 AB rüzgarında, sanki ürkek bir kalemle yazılmış sözcükler gibi geliyor... Doğrudur.
2005 ve 2006 yıllarında yazılmış ve kitap halinde sunulmuş bir bakış açısıdır.
2009 Aralık ayına gelinmiş...
Son yıllarda neler olmuş?
Niza...
AB ve ABD kalemleriyle ve ekranlarıyla ülkeleri yönetiyor.
İnsan haklarını ve ülkeyi koruyacak sistemler ve yargı çökertiliyor.
Cumhuriyeti kuranlar, kollayanlar, koruyanlar kıskaca alınmış.
Cumhuriyetin koruyucu savcıları ve hakimleri nerede?
Gelişmiş ülkeler henüz insan haklarıyla ilgili sözleşmelere imza atmamışlar.
Harp, kargaşa insan haklarını rafa kaldırır.
Son 100 senede dünyada 100 kargaşa olmuş.
Bu kargaşaların altından kimler çıkmış?
Dünyayı idare etmeye çalışanlar idareyi adaletleriyle hak etmeliler.
Dünyayı İdare zordur...
Çok sorun vardır.
Herkes kendini idare etse daha iyi olur.
Kimseye ağırlık olmamak gerekir...
İnsan olmak haysiyetiyle insanlar kendi vatanında güven içinde, hür ve bağımsız, birlik ve dirlik içinde yaşamak istiyor.
İnsan olmak haysiyetiyle insanlar kendi vatanında güven içinde, hür ve bağımsız, birlik ve dirlik içinde yaşamak istiyor.
Türkiye Cumhuriyeti kurulurken bedeli ödenmiş.
70 Milyon nüfustan 7 Milyon nüfusa,
7 milyon km.kare yüzölçümünden 700 bin km.kare yüzölçümüne düşülmüştür.
İmparatorluk topraklarından onda dokuzu gitmiş!
Onda bir (1/10) nispeti zor kazanılmış...
Ona da Vatan denilmiş...
Gidecek başka yer yok!
Masum, fakat inançlı bir toplum!
Kararlı bir toplum...
Nezaketli ve inançlı bir toplum.
Anaya, babaya, vatana, millete sadakatli bir toplum!
Yüce Millet!
Vatanın bölünecek, verilecek yeri mi var?
Evrensel kurallar.
Evrensel kurallar.
Mühim olan insandır.
İnsan kutsal bir varlıktır.
Hakları vardır...
Kimsenin onu aşağılamaya ve canını almaya hakkı yoktur.
Baksanıza bölgeye, çevreye...
1990 -2010...
Yirmi yıldır komşuda acı ve ızdırab...
Acıyı çekenler kim?
Çocuklar, yaşlılar, sivil halk,
Masum insanlar...
Yirmi beş yıldır Türkiye’ye musallat edilmiş bir terör...
Sebebi ve kaynağı aynı...
KİM
KİM
NİÇİN?
NE MAKSATLA?
NEREDE?
NASIL?
NE YAPMALI?
Bölgesel barışı herkes kendi bölgesinde sağlasın.
Bölgesel barışı herkes kendi bölgesinde sağlasın.
Herkes kendi köyüne gitsin.
Herkes işine, gücüne baksın.
İnsan hakları konusunda hata yapanlar bir gün yargılanırlar.
Ne zaman?
Mümkün mü?
Demeyiniz!
Yargılandıklarını göreceğiz...
İnsan hakları...
İnsanların hakları...
Mukaddes olan haklar...
Bazen devletleri idare edenler çocuk gibi inatlaşırlar... Çocuk gibi saf olamıyorlar. Bu davranış biçimine strateji, politika diyorlar.
Devlet adamlarının tarih bilgisi ve hafızası olması gerekir...
Emel Doğramacı, “İnsan Hakları Konferansları” Kitabı, Çankaya Üniversitesi, 2000, ANKARA
Emel Doğramacı, “İnsan Hakları Konferansları” Kitabı, Çankaya Üniversitesi, 2000, ANKARA
ALNIAK M. Oktay,“Türkiye ve Batıda İnsan Hakları”, Pelikan Yayınları, 2005 ANKARA
ALNIAK M. Oktay, “Avrupa Birliği ve İnsan Hakları Hakkında Düşünceler”, Türk Yayınları, 2006 İSTANBUL
İnsan Hakları Kongresi, Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, 2000, ANKARA
* KAYNAK:HANCI İH. HEKİMİN YASAL SORUMLULUK VE HAKLARI (TIP VE SAĞLIK HUKUKU), TOPRAK OFSET, 1999, İZMİR. Prof.Dr.İ.Hamit Hancı Ege Üniv. Tıp Fak.. Adli Tıp Anabilim Dalı Bornova İZMİRWeb adresi: http://www.med.ege.edu.tr/~hanci (Tıp ve Sağlık Hukuku) hamithanci@tukport.net hamithanci@yahoo.com Ana sayfaİnternetten alınmıştır.(3)