13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI


Duruşmaya saat 8.30’a kadar ara verildi



Yüklə 0,76 Mb.
səhifə8/11
tarix02.08.2018
ölçüsü0,76 Mb.
#66114
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11
Duruşmaya saat 8.30’a kadar ara verildi,

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,

Bu arada bir kısım sanıklar müdafilerinden Avukat Hasan Gürbüz, Mehmet Tolga Akalın ve Ramazan Işıkların’ın da geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındılar.

Sanık Nusret Senem’in beyanlarına devamla” Sayın başkanım konuşmamın başında Sayın Haşıloğlu ile ilgili bir değerlendirme yaparken bir noktayı eksik bırakmışım onu öncelikle ifade etmek istiyorum sayın başkanım Aydın Yüksek sözlerini devam ettirirken sizi de izam edecek şekilde bir beyanda bulundu dedi ki sayın Haşıloğlu başkan sizden açıklamalar yapmanızı istiyor tarzında tutanağa böyle geçti ben kesinlikle ben şahsım olarak söylüyorum kesinlikle böyle bir şey olabileceğini hiçbir şekilde ihtimal vermiyorum inanmıyorum bunu açık olarak söyleyeyim ama sayın başkanım eğer böyle bir istekte bulunuyorsa bir yargıç bir sanıktan ki bu üçüncü vaka oldu böyle bir şey istiyorsa bu son derece önemlidir ve o sayın yargıçta eğer gerekli görüyorsanız sayın başkanda bu konuda bir açıklama yapmalıdır bu mahkemenin adil bir yargılama yapıp yapmaması açısından bu bence dönem noktasıdır. Onu açıkça söyleyeyim şimdi sayın başkanım ben konuşurken sayın Haşıloğlu elinde Eymür’ün sentez isimli kitabını okuyordu bende görüyorum buradan burası duruşma sayın yargıç kitap okuyabilir, istediği kitabı da okuyabilir, beğenebilirde sayın Eymür’ü biz da sayın yargıcın eğer burası Eymür’den ilham alacaksa vahimdir bu Eymür’ün o sentez kitabını daha bir ay olmadı dört defa mahkum ettirdik biz bize yaptığı iftiralar ve yalanlar nedeniyle dört defa mahkum ettirdik. 20 milyar TL tazminat ödedi basında da çıktı bu Eymür ile ilgili olarak Tuncay Güney konusunda sabah gazetesinde yapılan bir yayın neticesinde MİT bir açıklama yaptı biliyorsunuz kendi sitesine koydu dedi ki bu Eymür denen adam ve Kontur terör dairesi 1997 yılında lav ettik. Yasa dışı işler yaptığı için lav ettik dedi. O yasa dışı işler nedir? ben size burada susurluk raporunu içeriğinden bazı şeyler anlattım Yeşil Eymür’e ne diyor? Baba, babacığım Yeşil denen adam kim güneydoğuda onlarca faili meçhul’ün faili Eymür denen adam bu peki bu Eymür denen adam kim bir ay önce Vatan gazetesine manşet oldu. Sibel Edmoos FIB ajanı Susurluk olayının arkasında, içinde Kontur terör dairesi var. Amerika namına cinayetler işledi Türkiye’de ve Amerikan o susurluk olayını kapattı. Eymür’ü de alıp Amerika’ya Washington’a götürdü dedi. Eymür denen adam bu Eymür’den kılavuz olmaz sayın yargıçların eğer Eymür’den esinlenerek bu dava yürütülmeye çalışılıyor ise buradan hiçbir şey çıkaramazsınız susurluk raporunun içerine lütfen bakın burda tam metni var. Orada kendi suçlarını anlatan mektubu var Eymür’ün eğer Sayın Haşıloğlu Eymür’den bir şey öğrenecekse o belgeleri lütfen getirtin ve içine bakın o belgelerinde ne olduğunu, Eymür’ünde kim olduğunu iyi öğrenirsiniz. Sayın Haşıloğlu bu belgeyi evinde okuyabilir tabi ama biz burda konuşuyoruz biz sayın heyetinize hiçbir saygısızlıkta bulunmuyorsunuz sayın yargıçlarımızda bize karşı hiçbir saygısızlıkta bulunmamaları gerekir.”

Mahkeme Başkanı " Nusret bey Doğu Perinçek’in talebi üzerine istendi o kitap değil mi Doğu bey siz istediniz yani istendi bu”



Sanık Nusret Senem” Kitabın olmasına bir şey demiyorum efendim olabilir kitap tabi ki isteyeceksiniz bizde istiyoruz o kitabı bizde hatta sunduk. Ama sayın hakimin ortaya çıkan durumlarıyla birlikte değerlendirdiğim zaman aklıma bu anlattığım hususlar maalesef geldi. Ben hiçbir yargıçla ilgili böyle bir düşüncemin bir sanığın aklında olmaması gerektiğini düşünürüm bu yargılama hassas bir konudur. Bu konularda şüphesiz yargıçlarında dikkat etmemeleri gerekin ve böyle istifhamlara yol açmamaları görevleri gereğidir diye düşünüyorum sayın başkanım şimdi konuma dönüyorum ben emniyette yasadışı şekilde örgütlenme yapan 57 üst düzey emniyet görevlisiyle ilgili 29 Ocak 2008 günü Ankara C. Başsavcılığına bir başvuru yapmıştım. Emniyet genel müdürlüğü, il emniyet müdürlükleri ve Emniyetin çeşitli birimlerinde komiser, Baş komiser, emniyet amiri, emniyet müdür rütbelerinde olan kiler bunlar bu konuyla ilgili olarak daha sonra bir soruşturma açıldı bu soruşturma neticesinde de bir soruşturmaya gerek olmadığı gerek şeklinde bir karar verildi ben bu karara itiraz ettim işçi partisi genel sekreteri olarak sonra o itirazda bir karara bağlandı fakat bizler gözaltına alınıp tutuklandıktan hemen sonra o listede yer alan dört emniyet mensubu birlikte bir dilekçe verip beni şikayet ettiler ayrıca emniyet genel müdürlüğü istihbarat daire başkanı Ramazan Akyürek ile ayrı bir dilekçe vererek beni şikayet etti. Kendilerine hakaret ettiğim iddiasıyla bu belgeyi 57 kişilik bu listeyi emniyet genel müdür vekili bir yıl süreyle emniyet genel müdürü tayin edilmemişken emniyet genel müdür vekilliği yapmış olan Doktor Necati Altıntaş ve iki tana üst düzey emniyet müdürü birlikte hazırlamışlar iddianamede bunun belgesi var. Bu hazırlanan belgeyi ben savcılığa intikal ettirmişim dilekçemde bu kişilerin isimlerinden de söz etmemişim sadece belgeyi o listenin dilekçemin arkasına ilave etmişim bu şikayetler üzerine hakkımdaki davaların iddianamelerini mahkemenize sunmuştum şimdide kararları çıktı o kararlardan birinden kısa bir pasaj okumak istiyorum Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi 2 Haziran 2009 tarihinde karar verdi karar şöyle iddia savunma dosyadaki bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde sanığın suç tarihinde işçi partisi genel sekreteri görevini yaptığı, kendisine ulaştırılan bilgi notu başlıkla tarihsiz, Doktor Necati Altıntaş imzalı dilekçesine ekli olarak bir kısım emniyet mensuplarının F tipi örgütlenme içerisinde oldukları şeklinde 4 sayfadan müteşekkil dilekçeyi ekleyerek Cumhuriyet Başsavcılığına 29.01.2008 tarihli dilekçeyle suç duyurusunda bulunduğu, dilekçesinde müştekilerin isimlerinden bahsetmediği, suç olduğu kanaatiyle şikayet hakkını kullandığı, Cumhuriyet savcılığına 31.01.2008 tarihinde dilekçenin 4483 sayılı yasanın değişik 4 son maddesindeki unsurları taşımadığından bahisle işleme konulmamasına karar verildiği, itiraz en kesinleştiği anlaşılmış bu şekilde gelişen olaydan sanığın şikayet hakkını kullanması dışında katılanlara suç yükler herhangi bir iddiasının bulunmadığı kanaatine varılmakla sanık savunmasına itibar edilerek beraatına karar verildi deniyor. Kararı takdim edeceğim heyetinize, sayın başkanım şimdi bizim özellikle benim hakkımda polisin ne kadar bir ön yargıyla nasıl bir husumetle hareket ettiğini gösteren kanıtlardı bu sunduğum kararlar büromda yaktığım iddiası da aynı şekilde polisin servis ettiğin bir konu onu da kanıtlarını da takdim ettim heyetinize bu olayda da aynı şekilde polis içerisinde yasadışı faaliyet yürüten, bir örgütlenme yapan grubu elbette ki şikayet edeceğiz bu her Türk vatandaşının görevi bir partinin genel sekreteri olarak benim tabii görevim netice olarak görevimizi yapmışız ama görevini yapmak bile polisin husumetine uğramaktan insanı kurtarmıyor. Bu davanın soruşturmasını yürüten polis ekibinin durumu budur. Savcıların durumunu onlarca örneğini herkes anlatıyor zaten onu söylemeye bile gerek yok polisin durumu da bu bu dava işte bu husumetlerle hareket eden, Türkiye’nin başına çorap örmek hevesindeki bir tarikatın Türkiye’ye hakim olmak istemesinin hizmetinde olan bir ekibin işi onun için biz bu davanın temelinin kesinlikle çok boş ve çürük olduğunu ifade ediyoruz ve kanıtlıyoruz bu belgelerle bunun için sundum bu belgeyi de sadece polisler mi böyle şimdi savcıların hakkımızdaki iddialarıyla ilgili bir bölüm sunmak istiyorum. Birinci iddianamede sayın savcıların işçi partisi ile ilgili bazı yorumları var bu yorumlardan sadece iki örnek sunacağım sayın yargıçlar birincisi şüpheli Doğu Perinçek ve grubunda ele geçirilen dönemin kara kuvvetleri komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın 2005 yılı içerisinde İzmir ve Balıkesir illerinde gerçekleştireceği ziyaret ve alınacak güvenlik önlemleri planlarının hangi maksatla temin edildiği ve bulundurulduğu anlaşılmış değildir bir siyasi başkanı yada mensupları bir kuvvet komutanımızı hangi maksatla takip etmektedir. Aynı parti merkezinde ele geçirilen diğer krokilerle birlikte bu husus düşünüldüğünde akıllara örgütün dönemin Kara Kuvvetleri komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a da suikast hazırlığında olduğu gibi korkunç ve canice planlardan başkan bir şey gelmemektedir. iddianame sayfa 71 birinci iddianame, ikinci örnek yine savcıların yorumu örgütün kısa süre içerisinde gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeyi planladığı amaçlarına ulaşmak için gözlerinin ne kadar kararttıkları acımazımca kanlı eylemlere ne şikilde devam ettikleri, Danıştay saldırısıyla elde edemedikleri kaos ve anarşi ortamını Yargıtay saldırısı ve NATO saldırısıyla ulaşmayı amaçladıkları görülmüştür. iddianame sayfa 70 sıfatlar aynen şöyle sayın başkanım yorumlar ve sıfatlar bir kuvvet komutanını takip etmek, Yaşar Büyükanıt’a suikast hazırlığı, korkunç ve canice planlar, kısa süre içerisinde gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi planlanan eylemler, amaca ulaşmak için gözünü karartmak, acımasızca eylemlere devam etmek, Danıştay saldırısı ile elde edilemeyen kaos ortamını Yargıtay’a ve NATO saldırılarıyla ulaşmak savcıların nitelemeleri bunlar suikast iddiaları korkunç, canice kan emici eylemler zalimce fiillerle suçlanıyor ve karalanıyoruz peki delili ne bunların delili ne? Bunların hiçbir delili yok partide bulunmayan, arama tutanaklarında olmayan 2 tane CD’deki ne edüğü belirsiz kime ait olduğu belli olmayan bizlere ait olmadığı kesin olan bir kısım Word belgeleri veya pdf dosyaları vesaire bazı CD’ler içerisinde mahkemeniz hiçbir delile dayanmayan bu iddianameleri maalesef kabul etti, kabul etti ve kamu oyunda bu davanın başladığı tarihe kadar büyük bir psikolojik savaş kampanyası yürütüldü bu konuda hakkımızda ve partimizi karalamak için sonra ne gördük biz bunların hukuk dışı deliller olduğunu bizimle ilgili olmadığın kanıtladık sorgularımızda ikinci iddianame çıktı ikinci iddianamede savcıların değerlendirmeleri bu konuda şöyle örgütün tasarladığı eylemler başlıklı bölümünde ikinci iddianamenin Yargıtay binasına sabotaj ve Yargıtay görevlilerine suikast, Kara Kuvvetleri Komutana Yaşar Büyükanıt’a suikast; NATO görevlilerine suikast ve NATO karargahına sabotaj iddiaları konularında şöyle diyorlar. Yargıtay binası veya Yüksek yargı görevlilerine bir eylem için hazırlandığı şüphesi doğmuştur ancak bu eylem planının hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasını geçtiğine dair delil elde edilemediğinden suç istinadına konu edilmemiştir. İkinci iddianame sayfa 103 NATO karargahına sabotaj veya NATO görevlilerine suikast planlandığın yönünden şüphe oluşmuş isede bu eylemin hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasına geçtiğine dair delil edilemediğinden suç istinadına konu edilmemiştir. İddianame sayfa 104 ikinci iddianame 104 Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a karşı suikast eylem planı hazırlık hareketlerinin tamamlanıp teşebbüs aşamasına geçtiğine dair delil elde edilemediğinden suç istinadına konu edilmemiştir iddianame sayfa 105 sayın yargıcım o zaman hazırlık hareketlerine dahi konu olmayan hiçbir eylemin söz konusu olmadığı bu istinatları neden iddianameye koyuyorsunuz, neden suçlama konusu yaptınız birinci iddianamede, Üçüncü iddianamede tekrar eski birinci görüşe dönmüşler savcılık makamı bir Cumhuriyet makamıdır ve tutarlı olmak zorundadır. Husumetle hareket edemez savcılar bizim ideolojik düşmanlarımız değil olamazlar farklı fikirleri olsa bile bunu iddianamelerine yansıtamazlar. Ama bir ideolojik husumetle hareket edildiğinin açık kanıtları karşısındayız bu yorumları yapanların hiçbir şekilde bizim hukuk nazarında yürüteceğimiz mücadeleden nasip almayacaklarını düşünmesinler bunun mutlak suretle hukuk nazarında hesabı sorulur. Bugün sorulur, yarın sorulur bunun hiçbir kurtuluşu yoktur. Bir partiyi böylesine alçakça ithamlar karşısında karalayacaksınız ve bu böyle kalacak bu böyle kalmaz ve kalmayacak böyle söyledim diye sayın savcılar benim hakkımda suç duyurusunda bulundular şimdi Silivri’de yargılanıyorum isterlerse bununla ilgilide suç duyurusunda bulunabilirler. Ama ben hukukçuyum bunu hukuk nazarında soracağımızı o zamanda söyledim, şimdide söylüyorum bu hiçbir şekilde savcılık göreviyle bağdaşır bir değerlendirme ve yorum değil hiçbir illiyet bağı kuramazlar o bulanan belgelerin hepsini burda tek tek önünüzde anlattık tek tek anlattık onları hiçbiriyle işçi partisinin bağını kuracak en ufak emare dahi yoktur. ancak bize düşman olan bir kuvvet o yorumları yapabilir. O yorumlar başka türlü yapılamaz hiçbir şekilde yapılamaz hepimiz hukukçuyuz hangi illiyet bağıyla 2005 yılında Büyükanıt’ın gezisi basına vermek için verir, emniyete veriliyor bu, başka yere veriliyor her yerde oluyor yani öyle bir şey belge bulunsa ne olacak bulunsa ne olacak işçi partisinde 2005 2007 yılında 2008 yılında ben onu ne yapacağım işçi partisinde tutup ta onla nasıl böyle bir yorum yapabilir canice, canice bir eylem falan yorumlar yapılamaz bu yorumların altında kalmayacağız sayın başkanım ben son olarak bir noktaya daha değinmek istiyorum tutukluluğumla ilgili Ceza kanunun 314/2 Silahla terör örgütüne üye olmak, 326/2 ve 135. maddelerinden tutuklanma talebiyle 29 Mart günü hakimliğe sevk edildim 12. Ağır Ceza mahkemesi 29.03.2008 günü 2008/38 sayılı tutuklama müzekkeresiyle Ceza kanunun 326/2. maddesinde yazılı suç gerekçesiyle yani devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek amaç dışında kullanmak, hile ile almak gerekçesiyle tutuklanmama karar verdi. Dava dosyalarından klasör 390 dizi 24’de bu belge bulunmaktadır. Tutuklama müzekkeresi Ceza kanunun 314 ve 135. maddelerinde yazılı suçlar nedeniyle tutuklanmamı ise mahkeme kabul etmedi sayın yargıç kabul etmedi bu yönlerden tutuklama istemini reddetti. Ceza Kanunun 314/2 terörle mücadele kanunun 5 ve Ceza kanunun 314/3 ve 220/4 maddeleri yollamasıyla Ceza kanunun 135/2 ve 334. maddelerin tatbiki ile hakkımda dava açıldı iddianamedeki istinatlar bunlar görüldüğü gibi sayın başkanım iddianamede Ceza kanunun 326/2. maddesinden cezalandırılmamı sayın savcılar talep etmemişlerdir. Böyle bir istinat yok yani benim hakkımda tutuklama kararına dayanak yapılan Ceza kanunun 326/2. maddesinden hakkımda bir istinat yok bir dava açılmamış durumda iddianamede yer almayan ceza talep edilmeyen bir suçtan dolayı tutukluyum kovuşturma aşamasında ve başkaca bir tutuklama kararı da verilmiş değil, nitekim benzer bir durumla ilgili olarak sayın iddia makamı kovuşturma devam ederken şüphelilerden sanık Aydın Yüksek ve Muzaffer Şenocak hakkında tutuklama dayanak gösterilen maddeler içinde ceza kanunun 314. maddesinin olmamasını gerekçe göstererek bu suçtan sanıkların tutuklanmasını talep etti, heyetinizde bu talebi bir ara kararla reddetti. iddianame ile birlikte salıverilmemi gerektiren ve 18 aydır tutuklu bulunmama neden olan bir tutuklama maddesi yok sayın yargıçlar bir tutuklama maddesi yok 326’da bir tutuklu olmadığıma göre yani şuanda hürriyeti tahdit edilmiş bir sanık durumundayım her tahliye talebinden sonra gerek savcılık mütalaasında, gerek mahkemenin verdiği tutuklamayı reddi kararlarında ceza kanunun 100/3 maddesinin bu maddede sayılan suçlardan yargılandıkları gerekçe gösterilerek reddediliyor. 100/3 Ceza kanunun 326/2. maddesi Ceza muhakemeleri usulü kanunun 100/3. maddesinde sayılan suçlardan değil. Ceza Kanunun 334. maddesinden hakkımda istinat var bu suçta ceza kanunun bu maddesi de Ceza muhakemeleri kanunun 100/3. maddesinde sayılan suçlardan değil, yani mahkemenizin tutuklamayı red gerekçesine konu ettiği 100/3.maddeye benim durumum hiçbir şekilde uymamaktadır. Bu ceza hükümlerini, istinadı ve ceza muhakemeleri usulü kanunun 100/3. maddesindeki durumu sayın heyetinizin bir daha değerlendirmesin özellikle talep ediyorum ve tahliyeme karara verilmesini istirham ediyorum teşekkür ediyorum “

Sanık İsmail Sağır söz istedi verildi; Sayın başkanım öğleden sonraki arada buradan çıkarken arkamızdan hakaret çakallar gidiyor diye falan diye kelime konuştular eğer o çakal diyen kimseyi göremedim ama ona söylüyorum o çakal kelimesini ona yediririm biz sizin karşınızda saygımızı yitirmemizi istemedikleri için mesela böyle tantana çıkmasını istiyorlar “

Mahkeme Başkanı " kimse kimseye o tarz hareket edemez”

Sanık İsmail Sağır “ efendim biz burda çıkarken hepimize söylediler çakallar gidiyor diye “

Mahkeme Başkanı " kimse söylersiniz onu oturun gereğini yapar mahkeme”

Sanık İsmail Sağır “ E gereğini yapın diyorum bende bunu talep ediyorum”

Mahkeme Başkanı " söyleyin kim söyledi size”

Sanık İsmail Sağır “ kim olduğunu görsem zaten size söylemeden ben kedim söylerim kendisine”

Mahkeme Başkanı " nerde görmedik biz”

Sanık İsmail Sağır “ o şimdi mesajı almıştır yani “

Sanık Sevgi Erenerol müdafi Av. Vural Ergül söz istedi verildi; Danıştay ve Ergenekon davalarını mahkemece birleştirilmesinden sonra bizlere dağıtılan dosyaları incelediğimizde bir takım incelenmeyi gerektiren hususlar tespit ettim öncelikle bu hususlardan bir kaçının mahkemenizce araştırılması için talebi ifade etmek istiyorum efendim Alparslan Arslan Danıştay suikastını gerçekleştirmeden önce aracını götürüp Danıştay civarından bir noktada park etmiş, park ettiğini aracının çekilmemesi için yahut olay sonrasından kaçışının kolaylaşması açısından kendisine daha önceden verilmiş olduğunu düşündüğüm bir adet İstanbul Emniyet müdürlüğüne ait 1425 numaralı araç tanıtım kartı ele geçirilmiş biz Ergenekon davası kapsamında bugüne kadar ısrarla bütün olup bitenlerin ve hatta ülkemizi ciddi anlamda sıkıntıya sokan Danıştay cinayeti başta olmak üzere Hrant Dink, rahip Santaro’nun ve diğer menfur saldırıların tamamının Fethullah Gülen cemaatli mensubu polislerce tertiplenen bir oyun olduğunu iddia ediyorduk bu çerçevede Alparslan Arslan’a Danıştay suikastında yardımcı olan emniyet mensuplarının açıklığa kavuşturulması için bu emniyet görev kartının hangi birim tarafından kullanılmakta olduğu, hangi polise zimmetlendiği hususlarının açıklığa kavuşturulmasını talep ediyoruz bu husus Danıştay “

Mahkeme Başkanı " 1425 dediniz”

Av. Vural Ergül “evet efendim ben şimdi hemen Aydın abiyle göndereyim bunu klasör numaralarını da üzerine yazdım onun dışında efendim yine birde aynı şekilde Alparslan Arslan’ın hukuk bürosunda ele geçirilen ancak daha sonra kaybedilen bir delil var efendim kenarından 12.06.2002 yazılı termokimik yazısı bulanan bir gazete yabancı gazete kupürü efendim bu gazetenin kendisi olsa üzerinde durmayı gerektirmez ama 2002 tarihli bir gazetenin kupürünün kendisinde bulunmuş olması üstelik bununda daha sonra kaybedilmiş olması başından beri güvenimizi yitirmiş emniyet teşkilatına şüpheyle yaklaşmayı gerektirir. Dolayısıyla şimdi size bununda zaptını, tutanağı göndereceğim bu delile ilişkin daha sonra akıbet araştırması yapılmış mı yapılmamış mı? burada deniyor ki söz konusu kupür bulunduğunda bilahare mahkemenize gönderilecektir deniyor bulundu mu bulunmadı mı ama bulunmadıysa bunu kaybeden ilgililerin hakkında ne işlem yapıldığı, bu belgenin içeriği, mahiyeti neydi bu hususları açıklığa kavuşturursak belki efendim sayın mahkemenizde bu menfur suikastı açıklığa kavuşturmak için yol almış olabiliriz diye düşünüyorum. İkinci efendim Osman’ım Yıldırım’ın az önceki beyanı üzerine bir hatırlatmada bulunmak istiyorum Osman’ım Yıldırım her ne kadar tanık yada gizli tanık olmadığını ileriye sürdüyse de burada 9 numaralı gizli tanığı dinlemek istediğimizde Osman’ım Yıldırım’ın huzurda hazır edilmesini talep ediyorum eğer ki Osman’ım Yıldırım gizli tanık 9 değilse o vakit savcıların ikinci bir Osman’ım klonlaması gerekecek o savcıların problemi ama ben talebimi burada dile getirmiş olayım efendim şimdi huzurda Danıştay ile Ergenekon’u bir birine bağlayan bir tek Osman’ım Yıldırım’ın yalanları var birde şu hayalet CD olduğunu belirttiğim 58 numaralı CD var şimdiye kadar 58 numaralı”

Sanık Osman Yıldırım “bağırarak konuştu”



Mahkeme Başkanı " bağırma yerinden, yerinden bağırma oturduğun yerden bağırma adaba uy, burda dil kesilmiyor onu başka yerde yaparsın sus tamam bitti tamam buyrun devam edin”

Av. Vural Ergül “ efendim Ergenekon’u Danıştay ile irtibatını ortaya koyduğu iddia olunan savcılık tarafından iddia olunan 58 numaralı klasörün içerisinde 14-15. sayfalarda yer alan benim hayalet CD adını taktığım iki kayıp CD var anımsarsanız bu CD’lerin en başında zarfını sormakla başlamıştım araştırmaya, savcılar bu konuda zarfın olduğunu iddia etmişlerdi yazıştık, çizişktik zarf ortaya çıkmadı sonra zarftan geçtik CD’lerin kendisini istemeye koyulduk mahkemenizde ara karar tesis etti bir örneğini tarafına verilmesini kararlaştırdı ancak bugüne kadar defaatle istememe rağmen hale bu CD bulabilmiş değiliz. Savcılar daha önce bunun devam eden soruşturma nedeniyle ikinci iddianamenin ekleri arasında olduğunu iddia ettiler. İkinci iddianame çıktı arasında bunun olmadığını gördük sonra savcılar yine bunun üçüncü iddianamede olabileceğini söylediler efendim üçüncü iddianamede çıktı orda da yok şimdi savcı bey zorlanırsa muhtemelen yine dördüncü iddianamenin ekleri arasında olabilir diye ilahi nihai bunu devam ettirecek bakın burada Danıştay ile Ergenekon arasında bir irtibat kurdunuz bunun yargılamasını yapıyorsunuz biz o noktada ortada delil olarak başkaca bir şey bulunmadığı halde üstünde ısrarla bu 58 numaralı klasörün içindeki CD’nin üzerinde ısrarla duruyoruz defaatle talep ettik ancak mahkemenizde bugüne kadar bu konuda herhangi bir gelişme kaydedebilmiş değiliz efendim yeniden savcıların bu CD’i bulup çıkartmaları konusunda sayın mahkemenizin yardımını talep ediyorum efendim bu CD bulunsun bu CD’nin oluşturulma, değiştirilme tarihi belirlensin istiyorum bu nihayetinde benim en başından beri ileriye sürdüğüm çakma delillerden biri olarak Ergenekon ile Danıştay’ı birbirine bağlamak noktasındaki bu tertibi ortaya koymaya yetecek efendim yeri gelmişken meslektaşım üstadım tutuklu avukat Kemal Kerinçsiz’in hatırlatmasıyla birlikte aynı şekilde bende o talebe iştirak etmek istiyorum bu Osman’ım Yıldırım’ın maniple edildiğini iddia ettiğimiz zaten ziyadesiyle evraktan anlaşılıyor. Bu anlatımlarında ciddi bir yönlendirme görülüyor yani o metnin içeriğinden anlaşıldığı kadarıyla görevliler ki görevli oldukları birinin savcı olduğu belli, diğerinin de Mehmet Kurtbök olduğu TEM operaysan grup amiri olduğu belli bu ikisinin ekranı çevirdiği, yönlendirdiği vasairesi çok açık belli şimdi tabidir ki gizli tanığın kimliği açığa çıkmasın, tabiki terörle mücadelede yer alan güvenlik görevlilerinin kimliği açığa çıkmasın ama buna ilişkin zaten düzenleme yapılmış şimdi bu ilgililerin yani o kayıtlarda görünen ilgililerin görüntüleriyle seslerini bozmak suretiyle TRT’den yada TUBİTAK’tan bu her halükarda yaptırılabilir. Bu yaptırıldıktan sonra bu görüntülerin gizli tanığın kimliği açığa çıkmadan oradaki görevlilerin kimliği açığa çıkmadan ama orada gizli tanığa bir yönlendirme yapıldı mı? Yapılmadı mı? Hususunu açığa kavuşturacak şekilde bizim tespit edebilmemize imkân sağlayacak şekilde tarafımıza verilsin istiyoruz bu çerçevede bu işi pekâlâ TRT’de yapabilir TUBİTAK’da yapabilir. Bu CD’leri mahkemeniz kimlikleri tanınmayacak şekilde bozulmak maksadıyla ilgili kurumlara gönderecek olursa daha sonra bizlere bunlar verildiğinde hem hakikat açıklığa kavuşacaktır, hem de o gizli tanına yada görevlilere ilişkin kaygılarda ortadan kalkmış olacaktır. Bunu da talep ediyorum efendim şimdi fiilen sayın mahkemenizde artık yargılama yapmak imkansız bir hal aldı giderekte bu imkansızlaşıyor ne kadar üstün gayret gösterseniz gösterin efendim daha öncede söyledim psikolojik, biyolojik, entelektüel kapasiteniz burada bu yargılamanın artık gerçekten yapılabilmesine imkan sağlamaktan çok çok öte bakın efendim Tuncay Güney’in MİT personeli olup olmadığına ilişkin bir talebim olmuştu talebime ilkin yanıt vermediler ikincisinde talepte bulundum yine yanıt vermediler üçüncü talepte bulundum üçüncü talebime yanıt vermişler ama bunu neden fart edebildim ne solanda yer alan bu kadar arkadaşım fark edebildi ne savcılar kabul edebildiler, fark edebildiler kaldı ki savcılar kabul etselerdi onlar işlerine gelmediği için çok şeyi ifade etmeyebilirler ama bakın heyetinizde 4 hakim var 4 hakim dahi bunu fark edemedi dördüncü kez tekit yazmışız, dördüncü ket MİT’in gönderdiği cevaptan daha evvel bu konuya cevap verildiğini anladık diyeceğim o ki artık yargılamayı yapamaz, sürdüremez hale geldik heyetiniz bile tek işi Ergenekon davası olduğu halde MİT’ten gelen bir müzekkere cevabını atlayabiliyor. Bizimse burada tek başımıza, ofisimizdeki işlerimizle birlikte bu yazışma, çizişme bu dosya hacmi üzerinden gelebilmesine imkan yok bunu niye söyledim efendim bakın Zeynep de az önce bir dilekçe gönderdi Mayıs ayındaki talebine hale yanıt verilmiş değil bende efendim geçen gün müvekkilim Sevgi Erenerol için açılmış bir hukuk davasında savunmada bulunacağım bu 2008/503 sayıya kayıtlı müvekkilimde ele geçirildiği iddia olunan CD’lerden bir suret istedim buna ilişkin bir talepte bulundum sayın mahkemenizden ama mahkemeniz o gün buna ilişkin bir karar vermedi böyle mahkemenizin atladığı onlarca, yüzlerce karar var onları tespit edebilmek içinde buradaki gelişme trafiğini vesaire’i takip etmeyi bir yana bırakıp uzunca bir çalışma gerektiriyor. Ama bakın o CD ilişkin sayın mahkemeniz bir karar vermediği gibi aynı şekilde “

Mahkeme Başkanı " efendim gözden kaçmış olabilir onu yazıya dökün yani onu en azından yazıya dökün yazı daha sağlam olar meraklanmayın”


Yüklə 0,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin