13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI



Yüklə 0,68 Mb.
səhifə4/5
tarix02.08.2018
ölçüsü0,68 Mb.
#66120
1   2   3   4   5
Duruşmaya kısa bir ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Mahkeme Başkanı: “Savcı Bey buyurun.”



Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle sanık Okan İşgör’e sorularıma devam etmek istiyorum. Oğullar grubundan bahsediyor Ulaş Özel bazı toplantılar yapıldığından ve bu toplantılara da Kıvanç, Hasan, Davut, Serkan Güvenlikçi Serkan, Bülent isimli şahısların katıldığından Kuzu Taşımacılıktan bahsediyor. Bu kişiler hakkında bilgi verir misiniz? Sizin de Davut ismindeki şahsın kayınbiraderiniz olduğu kayınpederinizin MİT bölge müdürü olduğu şeklinde bayanları var ne diyorsunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim Oğullarla ilgili öyle bir dernek olmadığını benim de böyle bir derneğe üye olmadığımı belirttim. Bu Taylan Çolak’ın kendi radyo fir… radyosuyla ilgili bir şey. Davut Teziçler doğrudur daha önce Taylan Çolak’ın komşusu olan kişidir. Tanıştıktan sonra kız kardeşimle evlenmiştir. Taylan Çolak evlenmelerine vesile olmuştur. Kendisi şu an sağlık ürünleri satan bir firması vardır. Onun dışında bu Oğulların üyeleri diye anlattığı Ulaş Özel’in şahıslar bahsettiğim gibi Taylan Çolak’ın silah sattığı ticari ilişkileri olan müşterileridir. Kendilerinden bir kısmını ismini saydığınız Ercan Kuzu’yu Kıvanç Kayalar’ı tanırım. Zaman zaman ofisime misafirliğime gelmişlerdir. Ercan Kuzu benimle aynı sektörde nakliyecilik yapmaktadır aynı bölgede Ambarlı Limanlar bölgesinde. Kıvanç Kayalar’ın tekstil fabrikası vardır. Kendisiyle iş konusunda bir yakınlığımız birlikteliğimiz yoktur sadece arkadaş olarak görüşürüz. Şimdi Ulaş Özel’in ofisimde uyuşturucu pazarlıkları yapıldığı kaçakçılık şubeyle birlikte bu yapılan görüşmelere istinaden operasyonlar yapıldığı. Kaçakçıların yakalandığını yönünde beyanı olmuştur. Şimdi efendim ben daha önce bir örgüt vesilesiyle jandarmayla bir ilişkiye girdim. Bu ilişkiler çerçevesinde de hem vurularak mağdur oldum Hem ismin deşifre olarak mağdur oldum. Bir de çapraz sorgumun başlangıcında okuduğunuz gibi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Laik Anayasal düzenini tanımayan mahkemelerine çıkmayan bu sebeple devletin mahkemeye çıkaramadığı insanlara yapılan operasyonlar neticesinde gerçekler ortaya çıkartılınca iftiralarına maruz kaldım. Bu kadar mağdur oldum. Bana verilen bir söz vardı benim parayla pulla işim yoktu. Can güvenliğimden ötürü silah ruhsatı vereceklerdi. Ben bu kadar aktif olarak devletle birlikte örgütlerle mücadele etmişim. Bana bir silah ruhsatını vermemişler deşifre olmuşum adım çıkmış çalıştığım bölgede de herkes gazetelerde bu haberleri okumuşlar. Dolayısıyla jandarmayla olan ilişkilerim ayyuka çıkmış. Buna rağmen bu kadar hedef olmuşken vurulmuşken birde ben bunları yaptığımda bekardım. 2002 yılında evlendim 2 tane çocuğum oldu. Bu kadar deşifre olup silahlı saldırıya uğramışken akıllanmayacağım bunlar bana ders olmayacak bunlar bana tecrübe olmayacak kendi şirketimde babamın adına ve kendi adıma kayıtlı şirkette eniştemin çalıştığı bir şirkette uyuşturucu kaçakçılarıyla mücadele edeceğim. Benim menfaatim ne? Yani bana ne sağla… can güvenliği sağlamıyorlar, bir para çıkar ilişkim yok. Bana bir koruma şeyi sağlayamamışlar zaten daha önce 2 kere vurulmuşum. Bir silah ruhsatını bile bin dereden su getirtmişler vermemişler. Bu kadar deşifre olmuş mağdur olmuşken hala ders almayacağım kendi şirketimde kaçakçılıkla mücadele edeceğim. Bu benim ne haddimedir ne de kabul edebileceğim bir şey değildir. Kendimi o kadar hedef gösterebilecek bir insan değilim. 2 tane de çocuk sahibiyim hadi terörle mücadele ettiğim dönemde bekardım sorumluluklarım yoktu sadece kendim vardım. Ondan sonra kendi herkesin tanıdığı bir çevrede herkesin bildiği 1000 tane dolabın döndüğü Ambarlı Limanlarında kaç tane farklı fraksiyonun olduğu kaç tane illegal grubun olduğu bir yerde alenen göstere göstere kendi şirketimde bunu yapacağım. Şimdi uyuşturucu kaçakçıları yani benden daha aptal insanlar değiller. Adam mal gönderecek yurtdışına kaldı ki ben uluslararası nakliye yapan bir firma değilim ben sadece yurtdışından gelen konteynırların sal dorselerle yani arkası düz dorselerle konteynırlar tırlarımızın üstüne yüklenir. Gümrüklü sahadan mühürlü alırız. İlgili antrepolara veya gümrüklere götürür konteynırı teslim ederiz. Biz malın ne olduğunu görmeyiz içini görmeyiz. Şimdi ben ihracat yapmayacağım. Yani yurtdışına mal göndermeyeceğim. Uluslararası transport yapmayacağım uyuşturucu kaçakçıları aptal mı ben bu işle iştigal etmezken malımızı nasıl götüreceksin demeyecekler bana. Yani böyle bir ortamda herkesin beni tanıdığı bir ortamda kendimi hedef göstereceğim kaldı ki uyuşturucu kaçakçılığı yapan insanların onların da Ambarlı’da Beylikdüzü’nde, Büyükçekmece’de bu işi araştırmadan yapmayacakları aşikar. Ambarlı’da beni kime sorsalar geçmiş ilişkilerim basına yansıdığı için deşifre olduğum için herkeste şu intiba var. Burada da aynı intiba var. Bu adam muhbir bu adam işte ajan bu adam şöyle bu adam böyle. Hangi eroin kaçakçısı uyuşturucu kaçakçısını böyle bir riski göze alır malını bana verir? Efendim bu iddia akla ve mantığa aykırı bir iddiadır. Ben böyle bir oluşum içerisinde bulunmadım kabul etmiyorum. Kız kardeşimin eşinin babasının MİT müdürüyle olduğu iddiayla ilgili olarak. Cuma günü yaptığım savunmamda kız kardeşimin eşinin turizm bakanlığından almış olduğu ve babasının Marmaris turizm bölge müdürlüğü görevindeyken 77 yılında kanser hastalığından vefat ettiğine dair belgeyi Mahkemenize sunmuştum. Dolayısıyla bırakın benim bırakın kız kardeşimin tanımadığı bir insanı bizim eniştemizin de yok MİT bölge müdürü görevde diye anlatması mantıksızdır yani abes bir şeydir. Onu da kabul etmiyorum. Sayın Savcım orada birkaç sorunuz daha vardı uzun sürdüğünüz için e söylediğiniz için bazı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Serkan güvenlikçi komutan Serkan olarak biliyorum. İsrail’e eğitim almak için gönderilmişti şeklinde. Bir kişiden daha bahsediyor Oğullar grubundan.”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim."

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimdir Serkan?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim."

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ulaş’ın başka bir ismi var mıydı? Ulaş Özel’in?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim biz kendisine Serkan diye hitap ederdik. Yani hatta burada bile yine Serkan diye şey yapıyoruz. Yani Serkan bütün çevremizde herkes Serkan diye bilir. Kendi ailesi de Serkan diye hitap eder.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başka bir isim kullanır mıydı? Mustafa Kemal vesaire?”

Sanık Okan İşgör: “Yok yok efendim yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Savaş İmre isminde sahte kimlik Hüseyin Yanç’ın fotoğrafı yapışmış vaziyette ele geçirmiş. Bu ismi duydunuz mu Savaş İmre kimdir?”

Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim duymadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hüseyin Yanç’a sahte kimlik düzenlenmesi konusunda herhangi bir teklifiniz oldu mu?”

Sanık Okan İşgör: “Kesinlikle olmadı efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Beyanlarını dinlediniz duruşma sırasında kredi kartı borcunu ödeyemediğini bu nedenle, pardon çekilen kredinin geri ödemesinin yapılamadığını bu nedenle sahte kimlikle bir şirket kurulup bunun üzerinden ödenebileceğini teklif ettiğinizi söyledi, bu konuda ne diyorsunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim 15 bin lira gibi bir kredi çekildi kendiside benim yanımda çalışıyordu kafeteryayı açtığımda daha sonra yapamadı yani işte o işle ilgilenemedi, ayrıldı. Bir kısım taksitlerini ödedim tam rakamlarını bilmiyorum yalnız 15 bin lira kredinin yarısı ödenmişti ne kadar taksit kaldığını bilmiyorum 7, 8 bin lira bilemediniz 10 bin lira için bir şirket kurmanın o riske girmenin kabul edilebilecek bir tarafı yoktur böyle bir şey doğru değil efendim. Benim o yönde telkinlerim olmadı kendisine.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hüseyin Yanç’ın 12. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı sırada da verdiği bir dilekçe üzerine 27.12.2011 tarihinde alınan ifadesinde şöyle bir beyanı var. 2008 yılı içerisinde geçimini sağlamak için limanda 4, 5 ay komisyonculuk yapmaya devam ettim. Ulaş Özel’in tırları için iş bulup komisyon aldığım için onun yazıhanesine gidip geliyordum bu dönemde Okan İşgör Göktuğ lojistik isimli şirketi kapattığı için Ulaş Özel’in limandaki yazıhanesini kullanıyordu. Okan İşgör ile kavgalı olduğumdan dolayı o olmadığı zamanlarda yazıhaneye gidiyordum yazıhanesine gittiğim bir gün akşam saatlerinde Ulaş Özel’in parçalanmış vaziyette bulunan kaleşnikof marka bir silahı birleştirmeye çalıştığını gördüm. Kendisi silahı birleştiremeyince bana vererek, silahı birleştirmemi istedi ancak yeni boyanmış olması nedeniyle bende silahı birleştiremedim. Daha sonra Ulaş Özel silahı Yakuplu’daki evine götürdü. Evi Okan İşgör birlikte genellikle bayan arkadaşlarıyla buluşmak için kullanıyorlardı. Bu beyanlarına ne diyorsunuz Yakuplu’daki eve o kaleşnikofu götürdüğünü söylüyor, siz biliyor musunuz Yakuplu’daki evini Ulaş Özel’in, sizde kullandınız mı o evi?”

Sanık Okan İşgör: “Yakuplu’daki evi biliyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Adresini verebilir misiniz?”

Sanık Okan İşgör: “Kavaklı merkez mahallesi, Bilim yuva sitesi ikinci kısım daire ve apartman numarasını bilmiyorum ama kayıtlardaki adres doğrudur şimdi ben hatırlayamıyorum da dava dosyasındaki adres doğrudur. Bu eve benim gittiğim doğrudur benim ikametgahımda bu evdedir, sebebi de ikametgahımı aldım nakil tarihi incelendiğinde görülecektir icralara maruz kaldığım tarihte kendi oturduğum evin eşyaları birkaç kere haciz edildi usanmıştım artık her seferinde eşyaların kaldırılmasından o sebeple adresimi Ulaş Özel’in evine nakil aldım ve daha sonra kendi dairemi satıp borçları ödeyip Beylikdüzü’ne taşındıktan sonra tekrar adresimi Ulaş Özel’in evinden şu an ikamet ettiğim adrese nakil aldım o sebeple adresim bir süre oradadır, evi de zaman zaman gittiğim doğrudur ama ben o evde ne bir silah gördüm ne bahsedilen kaleşnikof gördüm, böyle bir şey görmedim. Altay şirketinin ofisini kullanmam bir bakıma doğrudur, ben Ulaş… Hüseyin Yanç zaten benim yanımdan nakliyeciliği bıraktığım için ayrıldı. Kafeterya ve kebap salonunu açtığım dönemde birkaç hafta benimle çalıştı dolayısıyla ben nakliyeciliği bıraktıktan sonra sadece ve sadece kebap salonuyla kafeteryayla ilgilendim. Ancak bir şirketi tavsiye ederken bir adres göstermek zorundasınız bende şirketime ait evrakları 2008 yılının başında koliledim Ulaş Özel’in 2 odalı ofisinin arka odasına koli halinde depoladım. Kendisine zaman zaman evrak lazım olduğunda ya da şirketle ilgili herhangi bir şey gündeme geldiğinde gidip oradan evrak alıyordum. Şirketimi Timur Özgönül ile 2008 yılında 2008 yılının Temmuz ya da Ağustos ayı gibi devrettim. Timur Özgönül’de şirketimi devir aldıktan sonra kendi aracıyla gelip koliler halinde şirketime ait evrakları Ulaş Özel’in ofisinden teslim aldı Ulaş Özel’in ofisini ben bu şekilde kullandım, zaten nakliyeciliği bıraktığım için kafeterya ve kebap salonuyla ilgilendiğim için Ulaş Özel’in ofisini kullanmak gibi bir yetkim şeyim olmadı yani ofisi kullanmadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet Savaş İmre kimdir Savaş İmre?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Aynı tarihli beyanında şöyle diyor; Okan İşgör için çektiğim kredi borcundan dolayı zor duruma düştüm Okan İşgör bana borcunu ödemeyince bana sahte kimlik çıkartma teklifinde bulundu. Bunun nedeni sahte kimlik üzerinden şirket kurarak buradan gelir elde edip borçlarımı kapatmaktı. Zor durumda olmam nedeniyle bu teklifi kabul ettim. Ulaş Özel, Tarkan Erdör ve İsmail Doğanay limanda bilmediğim bir yerde 2 adet sahte kimlik yaptırdılar, ben Savaş İmre adına düzenlenmiş sahte kimlikle Beylikdüzü’nde Migros’un karşısında bulunan notere gittim. Ancak kimlikte soy isim yanlış yazılmış olması nedeniyle işlem gerçekleşmedi. Ben kimliği noterde bıraktım ancak Tarkan Erdör bu kimliği alarak Ulaş Özel’e verdi, bu kimliği Ulaş Özel’den bir daha istemedim. Ulaş Özel kendisinden elde edilen diğer 3 sahte kimliği etrafında bulunan kişilere kendisinin istihbarat elemanı olarak göstermek ve illegal işlerinde kullanmak için yaptırmıştır. Burada ismi geçen Tarkan Erdör, İsmail Doğanay isimli şahısları tanıyor musunuz, sizin bunlara bir talimatınız oldu mu sahte kimlik hazırlanması konusunda?”

Sanık Okan İşgör: “Tanıyorum efendim İsmail Onur Doğanay’ı da tanıyorum, Tarkan Erdör’ü de tanıyorum. İsmail Doğanay Onur Doğanay 2008 yılının son aylarında birkaç ay yanlış hatırlamıyorsam bir buçuk, iki ay kadar benim kafeteryamda çalıştı daha sonra ayrıldı ve cezaevine girdi. Tarkan Erdör’de yine Hüseyin Yanç’ın Ulaş Özel ve benim ortak tanıdığım bir kişidir. Zaman zaman kafeteryama gelirdi benim şoförlerimden Deniz Aydoğdu’nun arkadaşıdır. O vesileyle kendi Ulaş ve Hüseyin tanıştı bende o ve… Deniz Aydoğdu vesilesiyle tanıştım. Kendisiyle 2008 yılından sonra bir irtibatım olmadı telefon kayıtlarında da Hüseyin’le arkadaş olduğu görülecektir ve o şahıslarla hiçbir zaman böyle kanunsuz illegal tabir edilecek bir girişimim işim olmadı. Kendileri bana abi derlerdi, kafeteryamda gelir yemek yerlerdi Onur İsmail Doğanay’da bir buçuk iki ay kadar yanımda çalıştı ve daha sonra irtibatımız kesildi kendileriyle bu bağlamda tanışıklığım vardır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Taylan Çolak ismi biraz önce geçti bu şahsın güvenlik şirketi var mıdır?”

Sanık Okan İşgör: “Kimin efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Taylan Çolak.”

Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim güvenlik şirketi yoktur tek işi silah distribütörlüğü ve ruhsat müşavirliği silah ruhsat müşavirliği.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yedigün Savunma Sanayi İnşaat Nakliyat Turizm, Otomotiv ve Ticaret Limitet Şirketi midi?”

Sanık Okan İşgör: “Danza’yı biliyorum Yedi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne olarak biliyorsunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Danza.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Danza.”

Sanık Okan İşgör: “Evet Diyarbakır, Ankara, Niğde, Zonguldak, Ankara Danza olarak biliyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Okan İşgör: “Yenigün hakkında bir bilgim yok efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nuray Çolak tanıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Eşidir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “98 yılında kurulmuş bir şirket var bu şekilde Türkiye’de.”

Sanık Okan İşgör: “Zaten.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Harp silah mühimmat yapan sanayi müesseselerin kontrolü hakkında 3760 sayılı kanunun 1 Şubat 95 tarih sayılı resmi gazetede yayınlanan kontrole tabi silah ve mühimmat listesi patlayıcı maddeleriyle ilgili sayılı tüzük yasasına uymakla ilgili mercilerden izin almak kaydıyla silah mermi savunma sanayi ilgili silahların satışı, tamiri, boyama, kaplama, yedek parça satışı, imali, ihracatını, komisyonculuğunu yapmak ve ana sözleşmemizde yazılı olan diğer işleri bir şirketten bahsediliyor bu şirket bahsettiğiniz şahsa mı ait?”

Sanık Okan İşgör: “Danza’yı biliyorum efendim Yenigünü bilmiyorum, yalnız işyeri villadadır, üst katını ikametgah olarak kullanır bodrum katını şirket merkezi olarak kullanır benim bildiğim Amerikan kimmer ve car silahlarının Türkiye resmi distribütörü olduğu onun dışında ruhsat müşavirliği yaptığı ve silah kaçakçılıktan bir soruşturmaya uğrayıp uğramadığını bilmiyorum böyle bir şey duymadım sadece 2009 yılının sonlarında evrakta sahtecilik bu ruhsat işleri çıkartırken evrakta sahtecilik yaptığı iddiasıyla tutuklandığını biliyorum ne kadar doğru olup olmadığı bilgisinde benim bilgim yok sadece duyduğum bu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Açık kaynaklarda da Makedonya’dan Gazze’deki kardeşlerine yardım adı altında İHH İnsanı Yardım Vakfı adı altında bir vakıfla ilgili haber yer almakta. Makedonya oğullar derneği ve beraberindeki diğer kardeş derneklerin toplamış oldukları 13 bin 500 Avro’luk yardımı Gazze’ye ulaştırmak üzere vakfımıza teslim ettiler diye bir haber yer almakta burada Makedonya oğullar derneği fahri başkanı Taylan Çolak.”

Sanık Okan İşgör: “Evet bende öyle tanıyorum kendisini.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Olarak onun beyanatına yer vermişler. Aynı şahıs mıdır bahsedilen şahıs?”

Sanık Okan İşgör: “Aynı şahıs efendim aynı şahıs efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine size ait olan cep telefonu rehber kayıtlarında Zülfikarr olarak kaydedilen çift R’li 536 5804854 numaralı telefon var. Bu telefon numarasını sanıklardan Ünal İnanç, Ufuk Akkaya, Mustafa Hüseyin Buzoğlu, Ahmet Hurşit Tolon 530 3131395 Zülfikar olarak kayıtlı ayrı bir numarası, Erol Mütercimler, Ufuk Akkaya, Tunç Akkoç isimli şahısların irtibatı olduğu anlaşılıyor. Kimdir Zülfikar olarak (bir kelime anlaşılmadı).”

Sanık Okan İşgör: “Bu gazetecidir efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne gazetesi, hangi gazete?”

Sanık Okan İşgör: “Sabah Gazetesindeydi yanlış hatırlamıyorsam şimdi Habertürk Gazetesinde olması lazım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Arkadaşınız mı nereden tanıyorsunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Biz tanıştığımızda gazeteciydi Sabah Gazetesinde.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yusuf Ethem Akbulut bir klip çekildiğinden bahsetti sizin klip işleriyle uğraştığınızdan bahsetti o konu nedir açıklar mısınız?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim dava dosyasında fotoğrafları olacak Ulusoy Müzik Yapım Firması vardır Özkan Ulusoy kendisiyle bu bahse konu arazide Şile’deki arazide Ege Çubukçu ve Pamela Spense klip çektik onların bir de baktım adlı şarkısına, kendileriyle öyle bir ilişkimiz oldu. Daha sonra farklı projelerimiz vardı maddi imkansızlıktan gerçekleştiremedik bu projeleri sadece single single olarak çıkarttık o şarkıyı, yani öyle bir ilişkimiz vardır gerçektir bütün müzik kanallarında yayınlanmıştır yani internetten de burada internet varsa anında görebileceğiniz bir olaydır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin Yusuf Ethem Akbulut’la tanışmanız kaç yılında başladı, ne zaman ilişkilere başladınız?”

Sanık Okan İşgör: “İki bin, 2007 yılında şark tayine gitmeden birkaç önce.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kendisiyle çekilmiş fotoğraflarınız dijitallerde ele geçirilmiş Beylikdüzü Beykent Şelale evleri A 5 Blok daire 1’de seagate marka 80 GB’lık hard disk içerisinde Yusuf Ethem Akbulut’la çekindiğiniz fotoğraflar var.”

Sanık Okan İşgör: “Ekrana verebilir miyiz efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kameraya (bir kelime anlaşılmadı).”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim doğrudur Yusuf Ethem Akbulut’la baştaki resim Avcılar’da bir kafede çekilmiştir onun yanındaki resimdeki kişi Sanür endüstriyel gıdada ortak olduğu kişi Erhan Şuözer’dir, bunlar 2010 yılında Yusuf Ethem Akbulut şarktan döndükten sonra çekilmiştir fabrikayı kurma aşamasında olan bir birlikteliktir. Aşağıdaki resimde 2 kişi var. O Cem Kırca dediğim Almanya’daki arkadaşım yanındaki ise Uluç Kırca, Cem Kırca’nın kardeşidir 2006 yılında yanlış hatırlamıyorsam veya 2005 yılında İstanbul’a geldiğinde havalimanından kendini yolcu ederken çekmiş olduğum resimdir o bahsettiğim cenaze olayıyla ilgili diğer resimdeki kişi ise yine Cem Kırca ve Abdullah Göçeri o Sat astsubay.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangileri o şu tarihin olduğu yerdekiler mi?”

Sanık Okan İşgör: “Evet tarihin tarihin olduğu yerdedir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangisidir ortadaki mi?”

Sanık Okan İşgör: “Yeşil montlu olan Abdullah Göçeri’dir Sat astsubay.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Okan İşgör: “Beyaz gömlekli olan Cem Kırca’dır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Astsubay olarak bahsettiğiniz şahıs değil mi Sattan ayrılan.”

Sanık Okan İşgör: “Evet evet o cenaze için Manisa’ya beraber gidip döndük İstanbul’dan kendisini yolcu ettim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet bu Yusuf Ethem’le buluştuğunuz yer neresidir yani mekan olarak.”

Sanık Okan İşgör: “Koska helvacısı tabir edilen E 5 üzerindeki bir kafeterya bizim kendi muhitimizde Avcılar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine dijitallerde bir kamuflaj giymiş kişiyle çekilmiş fotoğrafınız var ama çok net olarak alınmamış buraya.”

Sanık Okan İşgör: “Ulaş Özel’in de olduğu mu efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ulaş mıdır bu yanınızdaki şahıs şöyle çok yakından bakabilirseniz baskı olarak çıkarılmış yanınızdaki kamuflajlı açık arazide çekilmiş bir fotoğraf var.”

Sanık Okan İşgör: “O kişi Bülent Kuru’dur, Bülent Kuru astsubay.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Görevde miydi o tarihte?”

Sanık Okan İşgör: “Evet görevdeydi bahse konu arazide çekilmiş bir fotoğraf.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Neresidir o arazi?”

Sanık Okan İşgör: “Şile Avcı Koru.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne korusu.”

Sanık Okan İşgör: “Avcı koru tabir edilen bir arazi orayı kiralamak istiyordum işte yine bu outdoor aktivitelerine yönelik ihaleye açıldı bedel çok yüksek olduğu için ben giremedim Samanyolu TV aldı orayı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Poyrazköy’e gittiniz mi siz, Keçilik mevkisine?”

Sanık Okan İşgör: “Ben Keçiliğe bir kere gittim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne yapmaya gittiniz oraya?”

Sanık Okan İşgör: “O da 2009 yılı yazı olması lazım 2009 yılı yazı ailemle çocuklarımla birlikte hafta sonu pikniğe gittik Poyrazköy’e deniz kenarına.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine sizin dijitallerinizden ele geçirilen bir Word belgesi içerisinde şöyle bir yazı var şehide kelle Öcalan piçine sayın diyen zevat şimdi kalkmış diye başlıyor Word belgesi bu vatan bu topraklar bizim şehitlerimizin gazilerimizin emaneti bizim yolumuzu şehitlerimiz aydınlatıyor. Yönümüzü rotamızı şehitlerimiz çiziyor onlardan aldığımız güçle kararlı şekilde yürüyor. Türkiye’yi büyütmenin Türkiye’yi yüceltmenin tüm şehitlerimize, tüm gazilerimize karşı boynumuz dik, alnımız ak kalmanın mücadelesini veriyoruz. Şimdi sıra şehitler üzerinden pirim yapmaya mı geldi, kelle derken aklın neredeydi teröristleri Habur’da karşılayan onun emrindeki bürokratlar, Savcılar değil miydi? Şehit aileleri valilikleri önünde gösteri yaptığında açılıma karşı yürüyüş yaptığında emrindeki polisler tarafından coplanırken aklı neredeydi. Gerdeğe girebilen ama askere elverişli olmayan oğlu vardı değil mi birde bu adamın. Takdir yüce Türk halkının şeklinde bir metin var, siz mi yazdınız bu yazıyı?”

Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereden aldınız?”

Sanık Okan İşgör: “Ben hiçbir zaman öyle bir metin yazmadım öyle bir metin almadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin bilgisayarınızdan çıkmış bu yazı.”

Sanık Okan İşgör: “O benim bilgisayarıma gelen maillerimin içinden olabilir, bana gelen maillerden olabilir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereden geliyordu genelde size mailler, bir mail grubuna dahil misiniz?”

Sanık Okan İşgör: “Benim bir mail grubuna dahilliğim yoktur yalnız bu mail ortamında göndermelerde çok yönlü kişi gönderebiliyor listesindeki veya listesinin listesindekilere gönderdiğinde internet ortamında bu yayılabiliyor. Orada kimin gönderdiği yazılıysa kim olduğunu söyleyebilirim tanıdığım biriyse. Ama benim böyle bir mail yazmışlığım böyle bir mail göndermişliğim yok. Böyle mailler geldiğinde de forward ederek devamını sağladığım sürekliliğini sağladığım söz konusu değildir dijital verilerimin incelendiğinden de bu net bir şekilde görülmüştür.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Size ait olduğu iddia edilen Beylikdüzü Marmara Mahallesi Ambarlı Limanı Martport Terminalinde bulunan Alperen Dürüm isimli işyeri size mi aittir?”

Sanık Okan İşgör: “Ortağıydım efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada dokümanlar ele geçirilmiş bunların üzerinde bir tanesinde Vural w ile wesbori, elmınt, mycal şeklinde notlar alınmış bunları hatırlıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Hatırlıyorum efendim kendisi Azerbaycanlıdır Azerbaycan Bakü’dedir kendisi.”


Yüklə 0,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin