Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangisi Vural wesbori, elmınt, mycal değişik isimler var hangisi Azerbaycanlıdır?”
Sanık Okan İşgör: “Onlar değil efendim onlar değil işyerimden alınan bir vardı Bakü diye yazar altında.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “0099450215-26-26 ve uzun numaralar var Xakaki Hakani Bakü yazıyor o mu?”
Sanık Okan İşgör: “Evet efendim o müşterimdir benim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Diğerini soruyorum ben Vural wesbori, elmınt, mycal.”
Sanık Okan İşgör: “Hatırlayamadım efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu diğer bu rakamlar.”
Sanık Okan İşgör: “Benim yazımla mı efendim?”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ve isimler nedir Hakani Bakü dediğiniz nedir?”
Sanık Okan İşgör: “O Bakü’de galericilik yapan lüks VİP araba galerisi olan bir şahıstır kendisi her ay ambarlı soyak limanından gelir Amerika’dan getirdiği Hommer tarzlı arabaların ithalatını yapar ambarlı gümrüğünden işlem yapacağı zaman da benim işyerim kafeteryam soyak limanının dibindedir. Gümrük müşavirleri işlemlerini yaparken o da benim orada zaman geçirir, yemek yer düzenli olarak her ay gelir araba ithalatı yapar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine bu Alperen Dürüm’de ele geçirilen buroç ibare bulunan 2009 yılına ait lacivert renkli ajanda da muhasebe Arıkan Muhittin iş merkezi B 5 blok no 14/2 Osmangazi, Bursa ve telefon numarası yazılı, hatırladınız mı bunu?”
Sanık Okan İşgör: “Evet hatırladım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nedir.”
Sanık Okan İşgör: “Muhasebe bürosu Emre Arıkan Emre Arıkan’ın babasının adresidir. Emre Arıkan bizim kafeteryaların ve kebap salonların muhasebesini tutan kişidir, işyeri Murat Saman adınadır kafeterya Murat Saman’ın bağkur primlerini 7, 8 milyar tutarında ödememiş.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım.”
Sanık Okan İşgör: “Onun için kendisine ulaşamadığımızda babasının adresini temin etmiştik Bursa’dan o şahsın babasıdır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Sanık Okan İşgör: “Emre Arıkan’ın.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O ajanda size mi ait?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ajanda size mi ait?”
Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim ajanda Murat Saman’la benim tarafımdan kullanılan işlerin girdi çıktı alışverişin hesapların yazıldığı bir ajandadır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Murat Saman size ait olduğunu iddia etmiş ve kişisel bilgiler kısmında da 533 9600138 İmer Ümit yazılı.”
Sanık Okan İşgör: “İmer.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İmer Ümit.”
Sanık Okan İşgör: “İmer Ümit gümrükçü efendim imer gümrükleme.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimdir.”
Sanık Okan İşgör: “Gümrük komisyoncusu imer gümrüklemede çalışan bir şahıs, ambarlı limanında imer gümrüklemenin.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ajandanın kişisel bilgiler bölümünde bu isim yazılı.”
Sanık Okan İşgör: “Efendim ajanlar zaten o ajandalar bizim gümrükçüler tarafından bize verilen dağıtılan ajandalar.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Sanık Okan İşgör: “Yani benim şahsımın parayla aldığı ya da şahsıma ait bir ajanda değil orada kullandığımız ajanda.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2 Ocak ve 2 Ocak sayfasında Gökhan yazılı Gökhan İlköz güm Hakan.”
Sanık Okan İşgör: “Gümrükçü Hakan.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nedir bunlar, bu şahıslar kimdir?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim bizim gümrükten müşterilerimiz limana, kafeteryaya gelip giden bazılarında da veresiye sayfası vardır. Yani güm demek gümrükçünün kısaltmasıdır gümrük komisyoncusunun.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine sizin telefon fihristinizde Beylikdüzü Şelale Evleri A 5 Blok Daire 1’deki ariş ibaresi yazılı fihriste Teoman Dedeoğlu 532 2810458 şeklinde bir telefon numarası kaydetmişsiniz. Sanıklardan Levent Temiz’in Teoman abi olarak kaydettiği bir şahıs, kimdir bu şahıs, sizin irtibatınız nedir?”
Sanık Okan İşgör: “Levent Temiz’i tanımam, Teoman Dedeoğlu benim 237. dönem yedek subay okulundan arkadaşımdır, devremdir.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Levent Temiz’den herhangi bir şekilde bahsetmedi öyle mi?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim Teoman Dedeoğlu’yla da öyle çok sık görüştüğüz yoktur, sadece yedek subay okulunda tanıştığımız için arkadaşlığımız vardır, 1994 senesinden bu olay oluncaya kadar 2 bilemediniz 3 kere görüşmüşlüğümüz vardır telefonla 1 kere de tesadüfen Beylikdüzü’nde karşılaştık yanında eşi vardı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine sizden ele geçirilen 17 numarası verilen bir dokümanda komker, PKK, KADEK, Emin Bozaslan, Upsahak sivindink şeklinde bir yurtdışı adresi kaydedilmiş bu nedir?”
Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim. Emin Bozaslan PKK’nın Ubsala sorumlusudur, kendisinin o isimlerle birlikte orada Edirne İstihbarat Şube Müdürlüğünün de telefonu vardır ya da alay komutanının olması lazım yanlış hatırlamıyorsam Sakin Özcan olması gerekiyor isim. Bu şahsın Türkiye’ye giriş yapacağına doğru bir bilgi gelmişti o bilgiyle ilgili efendim o.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine burada Mesut Kandemir İzmit İstihbarat Şube Müdürü telefon numarası, İstihbarat Grup Komutanı Ankara 312 ile başlayan telefon numarası, faks numaraları, Özcan Sakin Edirne İstihbarat Şube Müdürü telefon numaraları yazmışsınız el yazısıyla. Yapılan araştırmada da Mesut Kandemir’in İzmir İstihbarat Şube Müdürü Hasan Atilla Uğur’la bir kez görüşmesi var, Özcan Sakin İstihbarat Şube Müdürü sanıklardan Abdülmuttalip Tonçer’le 7 kez görüşmesi var. Bu kişilerle siz birebir görüştünüz mü, bu numaraları nereden temin ettiniz?”
Sanık Okan İşgör: “Açıklayayım efendim. Özcan Sakin’le telefonla görüştüm, ben Özcan Sakin’den önce.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Edirne İstihbarat Şube Müdürü.”
Sanık Okan İşgör: “Alay komutanı, pardon doğru İstihbarat Şube Müdürü.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O şekilde not alınmış.”
Sanık Okan İşgör: “Özcan Sakin’den önce Özgür Binbaşı vardı İstihbarat Şube Müdürü Edirne’de Ambarlı Limanlarında 2004 yılında yapılan bir operasyonda kendisiyle tanışmıştık. Daha sonra kendisi Edirne İstihbarat Şube Müdürü oldu, görüşmelerimiz bayramda devam böyle bayramlarda faks mesaj geçerdik kendisine o da bana geçerdi. Daha sonra bu PKK ile ilgili bilgi geldiğinde Edirne’den bu şahsın giriş yapacağı yönünde bilgi geldi. Ben o telefonu aradım o telefonu sabit telefondur İstihbarat Şube Müdürünün kullanmış olduğu sabit cep telefonudur. Yani müdür değişebilir o telefon sürekli o şubede sabittir ben kendisini aradım Özgür Binbaşının tayini Ankara’ya tayini çıktığını kendisinin yeni İstihbarat Şube Müdürü olduğunu söyledi ben de kendisine böyle böyle bir bilgi geldiğini bu bilgiyi ilettim ve bir daha kendisiyle görüşmedim konu bundan ibarettir. Yine Mesut Kandemir İzmit Kocaeli İzmit İstihbarat Şube Müdürü bir çevremizden bir insan JİTEM’ci diye tehdit edip dolandırmaya kalkmışlar ve haraç istemeye kalkmışlar. Kendisi de o dönemde İzmit Bölgesinde faaliyet gösteriyordu yakınımızın tehdit edildiği yakını ben Mesut Kandemir’i arayıp bu konuda bilgi verdim JİTEM’ci, kendini JİTEM’ci diye tanıtan şahıslar böyle böyle bir yakınımızın yakınını tehdit ediyorlarmış haraç istiyorlarmış diye. Kendisiyle ilgili birinin görüşmesini talep ettim Mesut Kandemir’le de irtibatım bundandır, kendisiyle yüz yüze görüşmüşlüğüm bu konu dışında bir araya gelmişliğim veya bahsettiğim hem Özcan Sakin’le hem Mesut Kandemir’le bu konular dışında herhangi bir görüşmem olmamıştır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz emniyet ifadenizde Hüseyin Yanç’ı efe isimli Tunceli’de çalışan tanıdığınız astsubayın gönderdiğini beyan etmişsiniz. Ancak Hüseyin Yanç Başçavuş Erkan Çınar’ın gönderdiğini beyan etti.”
Sanık Okan İşgör: “Aynı kişi efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Efe olarak tanıdığınız kişi kimdir, Erkan Çınar’ı nerede, ne şekilde siz tanıdınız, samimiyetiniz nedir, size çalışmak üzere eleman göndermesinin nedeni nedir?”
Sanık Okan İşgör: “Efe Erkan Çınar’dır efendim kendisi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kod adı mıdır nedir?”
Sanık Okan İşgör: “Tabi istihbaratçı olduğu için Efe kod geçer, istihbaratçı olduğu için. Kendisi 2000 yılı ile 2005 ya da tabi 2005 yılları arasında İstanbul’da görev yaptı İstihbarat Şube Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri Biriminde. Kendisi de yine limandaki liman bölgesinden ve Beylikdüzü bölgesinden sorumlu kısım amiriydi kendisiyle 2001 yılının sonunda tanıştım ya da 2001 yılının başında sonra ailecek görüşmeye başladık halende görüşmeye devam ederiz. Şu an Hakkari’de Jandarma İl Jandarma Alay Komutanlığı Cezaevi Bölük Komutanlığı Bünyesinde görev yapmaktadır. Hüseyin Yanç’ı da kendisi bana göndermiştir, göndermiş amacının sadece ve sadece Hüseyin Yanç’a yardımcı olmasıdır. Onun dışında bir amacı ya da onun dışında herhangi bir düşüncesi olduğunu tahmin etmiyorum çünkü Hüseyin Yanç yanıma geldi ayrılıncaya kadar iki, iki buçuk sene zarfında sadece işle ilgilenerek dürüstçe çalıştı ve bir mağduriyet neticesinde de ayrılmak zorunda kaldık.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ali Ergülmez ismindeki şahsı tanıyor musunuz, Ali Ergülmez?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim şahsı tanımıyorum ismini biliyorum sadece.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereden biliyorsunuz?”
Sanık Okan İşgör: “İstanbul, İstanbul İl Alay Komutanlığı yaptı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz İBDA-C ile ilgili olarak en son İhsan Güven cinayetinden sonra sizden bilgi almak için bir kısım kişilerin gelip görüştüğünü söylediniz kimler geldi, siz bu konuda İhsan Güven cinayeti konusunda ne biliyorsunuz, bu konuda özel bir bilgiye sahip misiniz?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim ilk önce İhsan Güven konusu geçmişken geçen gün ifadelerimde yanlış bir tabirde bulundum dost tarikatının lideri diye.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Sanık Okan İşgör: “Şimdi ölmüş bir insanın arkasından konuşup günaha girmek istemem o sözlerimi geri alıyorum çünkü benim İhsan Güven’in dost tarikatının lideri olduğu konusunda somut bir bilgi sahibi değilim vebalini almak istemem onu öncelikle belirtmek istiyorum. Şimdi İhsan Güven’i ben kendisini tanımam. Yalnız aşırı sağ faaliyetler masası ilgilendiği için İBDA-C örgüt üyelerinin bu eylemi yaptığına doğru duyum alınca aşırı sağ faaliyetler birimi geldiler benle bu konuyu paylaştılar ben İhsan Güven’i tanımadığımı dolayısıyla tanımadığım bir insan hakkında bir istihbaratı bilgiye sahip olmadığı belirttim o konuyla ilgili bir çalışmam olmadı. Zaten o zaman ben istihbarat şubeyle aktif olarak yani istihbarat noktasında aktif olarak görüşmüyordum ilişiğimi kesmiştim sadece o birimdeki tanıdığım yani arkadaşlık çerçevesinde tanıdığım insanlarla ilişki halindeydim yani bilgi alışverişi yapmıyorduk efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Bu Jandarmada çalıştığınızı söylediniz, kod adınız var mıydı?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Sizin kod adınız oldu mu?”
Sanık Okan İşgör: “Yok efendim olmadı. Zaten bir cezaevi olayları kapsamında çalıştım deşifre oldum, vuruldum ondan sonra aktif olarak ilişiğimi kestim.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şile’deki araziye Ulaş’la birlikte gittiniz mi hiç?”
Sanık Okan İşgör: “Gittik efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yanınızda kimler vardı?”
Sanık Okan İşgör: “Bir kere Hüseyin vardı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hüseyin Yanç.”
Sanık Okan İşgör: “Bir kere Bülent Kuru onun dışında hatırlamıyorum efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne yapmaya gittiniz?”
Sanık Okan İşgör: “Bir kere hafta sonu yaz sonuydu bu arama yapılan yerde bal petekleri kurmuşlardı o köyden birisi arı kovanı getiriyor oraya her yaz düzenli olarak oraya gittik, kestane topladık ve bal aldık Hüseyin ve Ulaş, ben üçümüzün gittiğinde. Onun dışında da bir kere ben orman işletme ilçe müdürlüğüne giderken Ulaş’la birlikte gittik, Bülent Kuru arkadaşımda nöbetten çıkmıştı, nöbet istirahatı vardı onu aldım çünkü yerle ilgili işte orada ne yapabiliriz, projeyi karalamasını taslak olarak gittik hazırladık hatta az önce bana göstermiş olduğunuz benim olduğum ve Bülent Kuru’nun da kamuflajlı olduğu resim o güne aittir. Ulaş Özel’in de aynı şekilde orada çekilmiş resmi olacaktır benim aracımla birlikte aracımda olacak orada plakası açık o tarihte Ulaş’la birlikte Bülent Kuru ben gittik onun dışında belki bir kere daha gitmişimdir ama yine bu yerle ilgilidir. Çünkü o bölgede bu kiralamak istediğim yerler dışında farklı bir irtibatımı ya da görüşmelerim yoktu tek ilişkim Şile Orman İşletme İlçe Müdürlüğündeydi.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz orada mesire alanı piknik yeri yapacaksınız.”
Sanık Okan İşgör: “Aynen.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Niye Satçılarla gidiyorsunuz yani bunun özel bir amacı var mı?”
Sanık Okan İşgör: “Özel bir amacı yok efendim, şimdi projemi incelediyseniz projemde yağmur barınakları var, konaklama yerleri var.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Sanık Okan İşgör: “Paintball parkuru kurulacak onun parkur çizelgesi var, işte giriş çıkışlar var yani sosyal tesis kamp alanı. Bahsettiğim gibi Hakan Çalışkan ve Bülent Kuru’da zaten mesai saatleri dışında hafta sonlarında bu tür sosyal etkinliklere katılan insanlar bu konuda tecrübeli olan insanlar o noktada Hakan, sadece ben Bülent Kuru’yla değil Hakan Çalışkan’la da gittim oraya. O Ulusoy yapımla ilgili orada bir program çekilmesi de söz konusuydu yine bu Sorvivor tarzında Outdoor etkinliklerine yönelik bir program çekmekte söz konusuydu tabi bu yerleri biz alamayınca bir tanesini bu avcı koru tabir ettiğimiz resmi çektiğimiz yeri Samanyolu TV aldı. Yine bunun gibi Kurna köyünde bir tane vardı orayı da Metro Turizm sahibi Galip Öztürk aldı yıllık 124 milyar bedelle yani ihale bedelleri bizi aştığı için biz giremedik ihalelere.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Ulaş Özel sizi Kemal Kerinçsiz’le görüşmek üzere bir yere bıraktığını daha sonrada Taksim’de dolaştığını beyan etti, yine size ait olan 532 3027353 numaralı telefonla Kemal Kerinçsiz’e ait olan 533 2949190 numaralı telefonlar arasında 3 Nisan 2007 tarihinde bir adet SMS kaydı tespit edilmiş. Genelde işte Nisan ayının ilk haftalarında kaymakam Kemal Bey’i anma toplantıları vesaire hukukçular birliği toplantıları vesaire oluyor. Böyle bir görüşmeniz oldu mu, siz kaymakam Kemal Bey’i anma toplantısı adı altında bir toplantıya katıldınız mı?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim kaymakam Kemal Bey’in kim olduğunu bilmem ki böyle bir toplantıya katılayım ben.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ulaş’ın söylediği sizi işte Kemal Kerinçsiz’le görüşmek üzere bıraktığı daha sonra Taksim’e gitti beyanına ne diyorsunuz?”
Sanık Okan İşgör: “Bununla ilgili detaylı ifademi vermiştim ama tekrar açıklayayım. Ben Kemal Kerinçsiz’i ilk defa bu salonda gördüm. Kemal Kerinçsiz’le daha önce hiçbir irtibatım, hiçbir görüşmem, hiçbir telefon görüşmem olmadı. Ben Ulaş Özel’le birlikte şu an avukatlığımı yapan Salim Purtaş Avukat Salim Purtaş’la birlikte Taksim’de Tayfun Eğilik isimli avukatın ofisine gittim. Taksim’in göbeğinde park yeri yok Ulaş Özel Avukatım Salim Purtaş’la beni araçtan indirdi biz Tayfun Eğilik’le görüşmeye girdik icra ve haciz evrakları dosyada mevcuttur, Tayfun Eğilik’in adresi de orada mevcuttur Taksim’in göbeğindedir, ben Tayfun Eğilik’le görüştüm tekrar Avukatım Salim Purtaş’la oradan ayrıldım Ulaş Özel beklediği yerden geldi bizi aldı oradan ayrıldık, o görüşmeyi Ulaş Özel yanlış hatırlıyor kesinlikle Taksim’de Tayfun Eğilik dışında hiçbir avukatla görüşmem olmamıştır. Kemal Kerinçsiz’in hukuk bürosunun nerede olduğunu bilmem bu olay başladıktan sonra soruşturma başladıktan sonra kendi avukatımdan öğrendiğime göre Sayın Kemal Kerinçsiz’in hukuk bürosu Aksaray’daymış. Ben Taksim’de Tayfun Eğilik’le görüştüm alacak verecek davasıdır icra emri, haciz evrakları ve ilgili avukatın adresi evraklarda mevcuttur efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kendisiyle herhangi bir avukatlık işi vesaire oldu mu Kemal Kerinçiz’le karşı tarafın avukatı da olabilir vesaire?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim o konuda şimdi şunu açıklamak istiyorum 3027353 telefon benim sürekli kullandığım bir telefon değildir, babamın telefonudur ancak babam yanımda iken zaman zaman telefonunu kullanıyorum yani şey değil sürekli değil.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şunun için soruyorum yapılan arama sırasında Kemal Kerinçsiz’den ele geçirilen Samsung marka 80 GB hard disk içerisinde telefon defteri 1 isimli bir Word belgesinde 532 3027353 Okan İşgör olarak kaydedilmiş.”
Sanık Okan İşgör: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani başka Okan İşgör var mı bu numarayı kullanan?”
Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim yok biz…”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onun için soruyorum.”
Sanık Okan İşgör: “Biz babamla biz aynı kartviziti kullanırdık ön tarafta benim ismim arka tarafta rahmetli babamın ismi, benim 3027353’te pardon babamın 30273…”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Babanızın Kemal Kerinçsiz’le bir işi oldu mu?”
Sanık Okan İşgör: “Ben tanıştığına şahit olmadım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.
Sanık Okan İşgör: “Ben tanıştığına şahit olmadım. Ayrıca bizim şirket adımıza kayıtlı 3027353 numaralı telefondan Kemal Kerinçsiz’e değil, Kemal Kerinçsiz’in telefonundan babamın kullandığı telefona bir adet mesaj var o dava dosyasında tutanaklara yanlış geçilmiş efendim onun kontrol edilmesini talep ediyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet HTS kayıtları istendi.”
Sanık Okan İşgör: “Yani ben Kemal Kerinçsiz’i tanımadığım gibi babamın da Kemal Kerinçsiz’i tanıdığına şahit olmadım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin kullandığınız e-posta adresleri sorulmuş okanısgor@hotmail.com.”
Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Birde sandokan34@hotmail.com .”
Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nedir sandokan34 neyin kısaltılmışıdır?”
Sanık Okan İşgör: “Sandokan efendim öyle eski, eski bir Hintli bir dövüş sanatçısı vardı onun ismidir.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım. Şimdi size dijitallerden ele geçirilen Ulaş Özel’e ait görüntüleri göstermek istiyorum. Bu görüntülerde yer alan mekanlar neresidir ve görüntülerde yer alan silahlar konusunda ne biliyorsunuz, 2007 yılında Ulaş Özel sizin yanınızda mıydı, 2007 yılında çekilmiş fotoğraflar var bunlarla ilgili açıklamalarınızı istiyorum?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim bu polis harekatın resmi internette de dolaşan bir resim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İlk başta short land diye var en başta.”
Sanık Okan İşgör: “Tamam efendim şu anda ekranda olan resim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “3. fotoğraf babaerdoğan.org diye bir şey var. O fotoğrafı gördünüz mü bir sonrakine geçelim.”
Sanık Okan İşgör: “Yok görmedim efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim, bir daha geçelim evet.”
Sanık Okan İşgör: “Yok tanımıyorum efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada tanıdığınız kimse var mı?”
Sanık Okan İşgör: “Yok kimseyi tanımıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gece bir daha gecelim gece.”
Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim görmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet bir sonra aress ımajçef.com.”
Sanık Okan İşgör: “Bilmiyorum efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu ismi kullandığını söyledi Yusuf Ethem aress internet.”
Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim benim bu konuda bir bilgim yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Geçelim bir sonrakine. Burası neresi bu kişilerden, bilginiz var mı?”
Sanık Okan İşgör: “Yok efendim bu internet resmi, internette dolaşan resimler.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nerede internette, hangi sitede var bunlar?”
Sanık Okan İşgör: “Bir site olarak bilmiyorum da.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani biz nereden temin edebiliriz aradığımız zaman.”
Sanık Okan İşgör: “Bilemiyorum efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İnternette dediğinize göre gölge timi.JPG olarak kaydedilmiş gölge timi.”
Sanık Okan İşgör: “Bilmiyorum efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Biliyor musunuz gölge timini?”
Sanık Okan İşgör: “Öyle bir şey duymadım efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi internette nerede gördünüz bu resmi?”
Sanık Okan İşgör: “Bu resmi internette gördüm ben.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gördünüz.”
Sanık Okan İşgör: “Evet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım. İlkbahar operasyon.JPG bir sonraki resim.”
Sanık Okan İşgör: “Bu konuda yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “19 Ocak 2007’de çekilmiş 8:18:51 yani altında tarihi atılı.”
Sanık Okan İşgör: “Yok efendim ben.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Helikopter araziye inik.”
Sanık Okan İşgör: “Bu resmi görmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bildiğiniz bir yer mi bunu daha önce Ulaş gösterdi mi size?”
Sanık Okan İşgör: “Yok hayır göstermedi efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir bilginiz var mı 2007 Ocak’ın 19’unda neredeydi Ulaş?”
Sanık Okan İşgör: “Bilemiyorum efendim benim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizinle beraber miydi?”
Sanık Okan İşgör: “Ha 2007’nin Ocak’ında şimdi efendim takvim olmadığı için bakamıyorum 2007’nin başında kurban bayramının arife günü benim yanımdan aktif olarak ayrıldı yani benim şirketimle ilişiğini kesti, o gün araba aldı, o gün benimle ilişiğini kesti, ondan sonra benim yanımda çalışmadı sadece kendi araçlarına yük vermemiz noktasında çünkü biz kendi 10, 15 aracımızın dışında günlük sirkülasyona göre liman bünyesindeki kooperatiflerden ve nakliyecilerden araç desteği alıyorduk. Dolayısıyla kendi araçlarımız gittikten sonra kiralık araçlara iş veriyorduk bu noktada Ulaş Özel’de benim şirketimin müdüründen Akın Süt’le, gerek Hüseyin Yanç gerek benle kendi aracına iş vermemiz noktasında talepte bulunuyordu yani kendisine iş veriyorduk ona benim yanımdan ayrıldıktan sonraki ilişkimiz tamamen onun kendi ticari faaliyetleriyle.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Sanık Okan İşgör: “İlgili kendi araçlarına yük vermemiz noktasında.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Operasyona katılıyorum, istihbarat topluyorum, Doğu’ya gideceğim, Batı’ya gideceğim vesaire böyle şeyler söylüyor muydu size?”
Sanık Okan İşgör: “Söylüyordu efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nerelere gidiyordu operasyonlara?”
Sanık Okan İşgör: “Nerelere gittiğini bilmiyorum sadece.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Silahı yok diyorsunuz nasıl operasyona gidiyor, ne yapıyordu?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim şimdi operasyonel grupta çalışıp çalışmadığını bilmiyorum sadece ist… kendi birikimleriyle ilgili kendi anlatımlarından istihbarı konularda çalıştığını duyuyorduk, yani şahit olduğum bir konu yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kime bilgi veriyordu?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim şimdi ben ASAF’cıyım geçmişte.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Sanık Okan İşgör: “Ben kendi çalıştığım birimdeki insanları tanıdım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “(bir kelime anlaşılmadı) ASÖF mü, ABÖF bölücü.”
Sanık Okan İşgör: “Onun çalıştığı yanlış hatırlamıyorsam ASOF olması lazım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “ASOF ha sol.”
Sanık Okan İşgör: “Evet, yani benim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani birbirinize şeyiniz olmuyor muydu yani paylaşımınız olmuyor muydu işte şu tarihte ben işte Tunceli’de şu araştırmayı yaptım veya işte şu kaçakçıları ihbar ettim vesaire.”
Sanık Okan İşgör: “Yok efendim olmuyordu yalnız şimdi İstanbul’dan çok İstanbul dışına çıktığı oluyordu zaten bu yönde kendi ortağının iş ortağı Celal Yılmaz’ın ifadeleri de var. Gidiyordu, bize söylüyordu abi ben İstanbul dışına gidiyorum işte şirkettekilerin bir ihtiyacı olursa seni arayacaklar ya da arabalarımı işsiz bırakma, arabalarıma yük ver noktasında bilgi veriyordu ama yaptığı faaliyetlerle ilgili bana bir bilgi verdiği ya da kiminle görüştüğünü bilmem mümkün değil o yönde bir bilgi verdiği yoktu bana. Zaten efendim istihbaratta gizlilik esastır, yani 1, benim ilgi alanıma giren bir konu değil, 2, ben aktif olarak çalışan bir insan değilim o dönemde biz tanıştığımız dönemde.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet para alıyor muydu bir yerden?”
Sanık Okan İşgör: “Bilmiyorum efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Size söylemiyor muydu şuradan şu kadar para aldım.”
Sanık Okan İşgör: “Yok o konuda bir bilgim yok efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim bu mekan neresidir, bilginiz bir yer mi kapısı, arka odası, koltuklar?”
Sanık Okan İşgör: “Kendi evine benziyor efendim kendi dairesine benziyor.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kıyafetler, tabanca var, bu tabancayı daha önce gördünüz mü?”
Sanık Okan İşgör: “Yok ben görmedim efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine aramalar sırasında da birtakım kamuflaj elbiseler askeri malzemeler ele geçirilmiş evinden, bunları gördünüz mü?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim ben Ulaş Özel’i resmi kıyafetle ve silahla hiç görmedim efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim benzeri.”
Sanık Okan İşgör: “Yok efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonraki.”
Sanık Okan İşgör: “Yok efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Telsiz kullandığını biliyor musunuz?”
Sanık Okan İşgör: “Şimdi efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2 tane tabanca var bakınız biri bacağında biri koltuk altında 2 tane tabanca.”
Sanık Okan İşgör: “Ben Ulaş Özel’de telsiz görmedim yalnız biz şirket olarak bir dönem telsiz kullandık limanda saha içerisinde çok görüşmeler olduğu için personelin bu izin alınan uzun kanal değil de.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim.”
Sanık Okan İşgör: “5 kilometre 5 kilometre, 7 kilometre alan içerisinde kanal bağlantısı almadan görüşülen telsizlerden...”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şu anda gördüğünüz bu telsiz mi?”
Sanık Okan İşgör: “Yok o bana ait, bana ait telsiz değil efendim ben piyasada satılan Motorola.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Değil demi, kulaklık sizin kullandığınız kulaklık mı, telsiz kulaklığı?”
Sanık Okan İşgör: “Liman, olabilir efendim kulaklık olabilir çünkü liman personelinde.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu şekilde miydi sizin kullandığınız kulaklıklar?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim konuşma şeyi yoktu sadece yakaya takılan mikrofonlu ve kulaklık vardı şöyle.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu ama bu farklı bir şey.”
Sanık Okan İşgör: “Yok değil bu efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet bir sonraki zannedersem internetten alınmış dediğiniz.”
Sanık Okan İşgör: “Polis özel harekat efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, bir sonrakine geçelim, burası neresidir?”
Sanık Okan İşgör: “Burası benim ofisim efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin ofisiniz böyle midir?”
Sanık Okan İşgör: “Evet efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “12 Nisan 2007 bu bir telsiz var o telsiz nedir, üzerinde telsiz var, birde bu kıyafette zannedersem askeri bir kıyafet.”
Sanık Okan İşgör: “Askeri kıyafet değil efendim, sivil kıyafet.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kolunda şey var sağ kolunda bir armatür bir şey var.”
Sanık Okan İşgör: “Belki bir… burada havacı komutanlarımız varsa sorabilirsek havacıların montuna benziyor.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sivil kıyafet dediniz?”
Sanık Okan İşgör: “Pantolon sivil efendim ayakkabıları sivil.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Üstündekini diyordum üstündekini telsiz takılı bir şeyinde sizin telsiziniz mi bu?”
Sanık Okan İşgör: “Ha bilmiyorum şimdi, nerede efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Omzunda telsiz var sol tarafında.”
Sanık Okan İşgör: “Ben göremiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir öncekine geçer misiniz, sırayla gitmiyor musunuz?”
Sanık Okan İşgör: “Ha bir sonraki.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçin. Ha evet.”
Sanık Okan İşgör: “Evet o bizim şirketimizde kullandığımız telsizler personelin kullandığı, burası da benim ofisimdir.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu pantolonda normal bir pantolon mu diyorsunuz.”
Sanık Okan İşgör: “Normal pantolon efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin masanız mı bu 12 Nisan 2007.”
Sanık Okan İşgör: “Evet efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ayrıldım dediniz o yıllarda biraz önce.”
Sanık Okan İşgör: “Efendim benim olma...”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ocak ayında sordum ayrıldım dediniz o tarih itibariyle.”
Sanık Okan İşgör: “Efendim şirketimde çalışmaktan ayrıldı ama her gün olmasa bile sürekli iş istemek için yanımıza gelip giden birisiydi yani ayrıldık derken.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Geldiği zaman masaya mı otururdu?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim bu.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Geldiği zaman masaya mı otururdu, sizin masanıza mı otururdu fotoğraf çekinirdi?”
Sanık Okan İşgör: “Benim olmadığım bir zamanda çekilmiş olabilir yani ben bu fotoğrafın çekildiğine şahit değilim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Geçelim.”
Sanık Okan İşgör: “Evet, arkadaki şiltler bana ait zaten.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Geçelim, evet bu görüntüyle ilgili.”
Sanık Okan İşgör: “Polis fotoğrafı efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir bilginiz var mı?”
Sanık Okan İşgör: “Yok herhangi bir bilgim yok.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim.”
Sanık Okan İşgör: “O da polis.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim, bir sonrakine.”
Sanık Okan İşgör: “Polis özel harekat efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim evet burada bir silah var elinde MP5 olarak tabir edilen silah.”
Sanık Okan İşgör: “Yok görmedim efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ve mekan neresi burası yer olarak?”
Sanık Okan İşgör: “Yok bilmiyorum burası neresi yani onun oturduğu apartman girişi değil efendim onun oturduğu apartman yeni bir apartman.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin mutfağınız veya işte çalıştığınız ofisinizin arka kısmı vesaire bir yer mi neresi burası?”
Sanık Okan İşgör: “Yok yok değil efendim. Diğer iş yerimizde plaza tarzında modern bir yerde efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Silahı gördünüz mü böyle bir silah (bir kelime anlaşılmadı).”
Sanık Okan İşgör: “Yok görmedim yalnız ya bu silahı görmedim de.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”
Sanık Okan İşgör: “Geçen gün Hüseyin Yanç ifadelerinde bir beyanda bulundu MP5 Okan İşgör’ün oğlunun şirkete geldiğinde çekildiği diye bu o fotoğraf değil yani bizim işyerimizde çekilmiş bir fotoğraf değil benim küçük oğlum vardı o dönemde 5, 6 yaşlarında onun plastik bir silahı vardı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buna benziyor mu o söylediği işte klip çekildi falan diyor bu silaha benziyor mu?”
Sanık Okan İşgör: “Yok bu değil bu değil efendim değil.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Değil de mi?”
Sanık Okan İşgör: “Değil.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burası da sizin büronuz değil.”
Sanık Okan İşgör: “Değil efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hüseyin Yanç’ın söylediklerini doğrulamıyor yani bu görüntü.”
Sanık Okan İşgör: “Yani bu fotoğraf doğrulamıyor.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet bir sonrakine geçelim.”
Sanık Okan İşgör: “Yok efendim ben burayı bilmiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O mekanı yine bilebildiniz mi?”
Sanık Okan İşgör: “Yok böyle bir mekan görmedim efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yer karoları şeyler halı veya şey.”
Sanık Okan İşgör: “Yok görmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet bir sonrakinde uzun namlulu bir silah var.”
Sanık Okan İşgör: “Yok efendim görmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nedir bu silahın markası, modeli bilir misiniz silahlardan anlar mısınız?”
Sanık Okan İşgör: “Yok bilmiyorum efendim bilmiyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim.”
Sanık Okan İşgör: “Yok efendim görmedim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim. Bu bayanı ve tabancayı biliyor musunuz?”
Sanık Okan İşgör: “Tabancayı bilmiyorum, bayanı tanıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimdir bayan?”
Sanık Okan İşgör: “Bayan arkadaşı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tabanca kime ait biliyor musunuz ufak bir tabanca?”
Sanık Okan İşgör: “Bilmiyorum efendim ilk defa görüyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım sorularım bu kadar.”
Mahkeme Başkanı: “Evet. Daha önce sabahta söylemiştim konuyla ilgili olarak yani açıklamasını istediğiniz ama adı geçen sanıkların soru sormasına izin vereceğim. Muzaffer Bey buyurun.”
Sanık Muzaffer Tekin söz istedi verildi: “Mahkemeniz vasıtasıyla sorular yöneltmek istiyorum. Beni tanıştırıldığını veya tanıdığını ifade etti. Zaman olarak onu kesinleştirir mi?”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Okan İşgör: “2007 yılının başı veya 2006 yılının sonu olması lazım tam hatırlamıyorum.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Şöyle menfur Danıştay saldırısından önce mi sonra mı o benim için yeterli?”
Sanık Okan İşgör: “Sonra, sonra.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Sonra. Peki, bu bahsettiğiniz ki, söylediniz birkaç kez yemek olayı planlı mı gelişti yoksa ani olarak mı şey yapılmıştır vuku bulmuştur, bunu bir daha mahkemeye ifade edebilir misiniz?”
Sanık Okan İşgör: “Kesinlikle planlı bir görüşme değildir. Daha önce ifadelerimde defalarca söylediğim gibi ben Rıdvan Altınok isimli arkadaşımı iş görüşmesine götürdüm iş görüşmesi çıkışı dönüşte bana zahmet verdiği için bana yemek ısmarlamak istediğini söyledi. Orduevine gittik ikinci kattı bir masaya oturduk biz masaya oturduktan sonra siz Rıdvan Altınok’un yanına geldi Muzaffer Tekin sarıldılar hal hatır ettiler Muzaffer Tekin’in ısrarı üzerine o masaya geçtik o masada yemek yedik.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Recep Altınok’un kimliği, geçmişi mesleğiyle ilgili bir kez daha mahkemeye şey yapabilir misiniz sunumda bulunabilir misiniz, kimdir?”
Sanık Okan İşgör: “Kendisi 1984’lü emekli yarbaydır. İstanbul’da görev yaparken bana ifade ettiği şekliyle şarka tayini çıktığı ve çocukları üniversitede okuduğu için istifa ettiği yönündedir, istifa ettikten sonra Ambarlı bölgesinde kısa bir süre Cihat isimli yine bizim bölgede faaliyet gösteren bir nakliyeciliyle ortaklık yapıp beklediği verimi alamadığı için nakliyeciliği bırakmıştır kendisiyle dorselerini alırken tanıştım emekli subaydır.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Peki bu yemek esnasında veya sizi uğurlarken sizden bir telefon alışverişi, adres alışverişi yaptım mı, müteakip günlerde özel gün dahil bu şekilde bir mesaj, telefon veya bireysel görüşmemiz oldu mu?”
Sanık Okan İşgör: “Benim Muzaffer Tekin’le tesadüfen aynı masada yemek yemem dışında ve kendisiyle birlikte değil ayrı ayrı katıldığımız bir bayanın cenazesi dışında hiçbir şekilde bir görüşmem olmamıştır. Kendisinden telefon alışverişim olmamıştır, kendisiyle farklı bir şekilde de irtibatım olmamıştır.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Peki o görüşmeden sonra ilk kez sizinle şahsen ne zaman, nerede karşılaştığımızı hatırlıyor musunuz?”
Sanık Okan İşgör: “Ben Sayın Başkanım ben 2 nolu cezaevinden 1 nolu cezaevine sevk geldim, ilk açık görüşümüzdü 4, 5 kişiydik salonda tutuklu olarak ben eşimle görüştüm, eşimi yolcu ederken Sayın Muzaffer Tekin geldi geçmiş olsun dedi, sizin hangi dava? Ben Şile kazıları dedim. Geçmiş olsun dedi Allah yardımcınız olsun dedi. O arada ben kendisine komutanım siz dedim beni tanımadınız herhalde dedi tanışıyor muyuz? Ben dedim Ömer Rıdvan Altınok’un arkadaşıyım bize dedim Fenerbahçe Orduevinde karşılaşmıştık bir yemek ısmarlamıştınız dedim, Ömer Rıdvan Altınok’u hatırladı, görüştüğümüzü hatırlamadı kendisi.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Kısa Sayın Başkanım sorularım bu kadarda şimdi Savcımızın sorduğu sorularla bir irtibat ve maddi gerçek aranıyor onu arz edeceğim. Birincisi devamlı Sayın Savcımız bir resim karesi gösteriyorlar, bir ayinde. Şimdi Savcımız tahmin ediyorum Cumhuriyetinin Savcısı olduğu için onu Fener Rum Patriğinde hani Mustafa Kemal şer ve hıyanet yuvası diyor ya orada zannediyor.”
Mahkeme Başkanı: “Biz sorular kapsamında kalalım.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Biz sorular kapsamında kalalım, yani soru soralım, cevap alalım.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Bir dakika efendim şimdi bir yere geleceğim çok önemli buradayken.”
Mahkeme Başkanı: “Yani değerlendirmelerimizi sonra.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Değerlendirme yapmıyorum orası Papa Eftim’in Türk Ortodoks Patrikhanesi yani Mustafa Kemal’in Atatürk’ün bize emanet ettiği.”
Mahkeme Başkanı: “Daha önce bununla ilgili savunmanız var, bunu biliyoruz.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Var mı, hatırlıyorsanız yeterli.”
Mahkeme Başkanı: “Tabi.”
Sanık Muzaffer Tekin: “İkincisi Sayın Başkanım cami gösterdi şimdi Savcı Bey o camideki şey Okan Bey’le irtibat kurmak istediği bir bayanın diyor doğru benim sınıf arkadaşım Atilla Turan isminde annesi vefat etmişti ona gittim, abimle gittim. Vecdi Bingül diye bir sınıf arkadaşımla gittim o cenazeye, o gösterdiği cami Sayın Kemal Kerinçsiz’in kayınbiraderi o da menfur Danıştay saldırısından 3, 4 ay sonra mı neydi vefat etti şeyde hatırladığım Koca Mustafa Paşa’da odur. O irtibat değil hemen onun arkasından Sayın Tuncay Özkan’la bir sarılmamı gösterdi sanki o camide beraber toplanmışız gibi o da Çağlayan’da Cumhuriyet mitinginde beni şey Tuncay Bey tanımaz ama ben gıyabında gerek televizyondan, gerek yazılarından kendisine bir sempati.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam anlaşıldı.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Duyduğum için önünü kestim sizin gibi dedim bu kadar yurtsever aydın bir insanı görmekten onur duydum sarılabilir miyim dedim yani ben sarıldım onu da bu vesileyle arz ediyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam konu anlaşıldı, konu anlaşıldı.”
Sanık Muzaffer Tekin: “Saygılarımla.”
Mahkeme Başkanı: “Alalım.”
Sanık Okan İşgör: “Efendim çok kısa bir açıklama yapayım bu konuyla ilgili.”
Mahkeme Başkanı: “Kemal Bey.”
Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi: “Değerli Başkanım birkaç sualim olacak yüksek müsaadenizle.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun buyurun.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Savcımızın fotoğraflarda göstermiş olduğu 2. 3. ve 4. kare fotoğraflarda kayınbiraderimin 45 yaşında vefat etmişti.”
Mahkeme Başkanı: “Evet Muzaffer Bey açıkladı şu anda.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Onun cenaze namazındaydık efendim ve Koca Mustafa Paşa’da defnedildi. Babası yaşlıdır astım hastasıdır evinden çıkamaz kayınvalidem de çok yaşlı bir insandır o yüzden cenazenin sahipliği bana kalmıştır orada da taziyeleri kabul ediyorum o söz konusu taziyelerde ki, bir cenaze merasimi veya cenaze namazı asla sözde örgütsel ilişkinin bir kanıtı olarak gösterilemez. Ki, ben her vakit namazında veya Cuma namazlarında herhangi bir cenazeye dahi iştirak eder hiç tanımadığım halde.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam soru so… konu anlaşıldı.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Başsağlığı dilerim. Efendim onu bir izahat edeyim önce dedim.”
Mahkeme Başkanı: “Konu anlaşıldı.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Şu sualim şu, Sayın Okan Bey bu cenazeye iştirak etmiş mi Koca Mustafa Paşadaki efendim kayınbiraderimin cenazesine tarih itibariyle de 22.9.2006 tarihidir efendim.”
Sanık Okan İşgör: “Efendim Koca Mustafa Paşadaki cenaze değil, ben buradaki sanıkların hiçbiriyle hiçbir ortamda, hiçbir cenaze ortamında hiçbir miting ortamında hiçbir kutlama ortamında, hiçbir toplantı ortamında bulunmadım.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yine efendim Sayın Savcımızın fotoğraflarda göstermiş olduğu benim o fotoğraf karelerinde yer aldığım etkinliklerin hiçbiri Cumhuriyet mitingleriyle alakalı değildir, kendisine sualim şu, benim katılmış olduğum herhangi bir etkinliğe kendisi katılmış mıdır veya beni böyle bir etkinlikte görmüş müdür?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim tekrar aynı cevabı vereceğim ben bu yaşıma kadar hiçbir Cumhuriyet mitingine, toplu gösteriye, yürüyüşe ve kendi işimle ilgili ticari toplantılarım dışında hiçbir toplantıya katılmadım.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam (bir kelime anlaşılmadı).”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Savcım Ulaş Bey’in ifadesini yorumlarken sanıyorum sehven bir yanlış yorumlama yaptı sanki kendileri başka bir semte gidip de Okan Bey’i ve avukatını bırakıp ondan sonra kendisinin Taksim’e çıkmış gibi bir izlenim edindim ben zannediyorum maddi bir hata. Oysa net ifadesinde Ulaş Bey şöyle diyor Savcılık ifadesinde; şahıslar tutuklanmadan önce Okan ile birlikte Taksim’e Kemal Kerinçsiz’in bürosuna gittik, yani bir başka yere gidip de kendisi Taksim’e değil doğrudan doğruya Taksim’e gidildiğini ifade ediyor Ulaş Bey onu ben bir maddi hata olarak algıladım efendim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “(bir kelime anlaşılmadı) duruşmada söyledi, duruşmada söyledi duruşmada.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim ifadesini okudum Değerli Savcımda o.”
Mahkeme Başkanı: “Duruşmadaki beyanın farklı olduğunu söylüyor Savcı Bey.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Değil efendim aynı ifadeyi tekrar etti ben bir daha.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Duruşmada o şekilde söyledi bırakıp geçtim Taksim’de dolaştım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ama yine Taksim’i kastetti Sayın Savcım böyle bir yanlış anlama olmasın diye onu.”
Mahkeme Başkanı: “Hani kendisinin Taksim’e gittiğini.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yani kendisinin de bizatihi Taksim’e gittiğini ifade ediyor.”
Mahkeme Başkanı: “Kendisi bizzat Taksim’e gitmiş, şeyden (bir kelime anlaşılmadı) farklı gibi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet efen… Hayır, efendim yok ifade şu, bakın şahıslar tutuklanmadan önce Okan ile birlikte Taksim’e Kemal Kerinçsiz’in bürosuna gittik Savcılık ifadesidir o ifadeyi aynı şekilde verdi burada.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.
Mahkeme Başkanı: “Şimdi farklı söyledi Savcı Bey diyor ki, sizin bürosuna bırakmış daha sonra kendisi Taksim’e gitmiş.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “İşte bu değil efendim ifade net birçok yerinde de bu.”
Mahkeme Başkanı: “İsterseniz sorarız biraz sonra.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi efendim. Ki, böyle bir vakıada yoktur sadece maddi vakıayı düzelteyim dedim efendim. Sayın Başkanım benim Okan Bey’e sorum 1. iddianamenin eklerinde yer alan 319. klasörün PDF 12, 13. sayfasında Sayın Katip arkadaşıma verdim onu açmamız mümkün olur mu, oradan bir sual soracağım efendim zannediyorum açık vaziyettedir sualim oradan olacak. PDF 12, 13 olacak efendim.”
Sanık Okan İşgör: “Bunlar bize mi ait?”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bu sayfa değil efendim.”
Mahkeme Başkanı: “PDF 12 bu 319. klasör PDF 12. sayfa.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yok efendim 11, 12 klasör sayfası 165, 166 ben 165 ve 166. sayfa o zaman 165, 166.”
Mahkeme Başkanı: “165 aşağısı.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Değil efendim telefon fihristi olacak çok altta en altta inin efendim PDF benim dediğim o sağdaki sayfalar bakın 157 diyor ya efendim en altta inin.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam, o dizi o.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ha dizi mi özür dilerim efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Burada 11, 12’ye bakalım sağdaki 11, 12.”
Mahkeme Başkanı: “Evet bu 17.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Aşağıya doğru geliyoruz.”
Mahkeme Başkanı: “16.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “11’e gelelim efendim önce, tamam bir ters çevirelim o var orada ters çevirin şimdi efendim o harfini.”
Mahkeme Başkanı: “Saat yönünde çevir, biraz büyütelim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “O’yu gördük mü efendim, ha bunun bir önceki sayfası olacak O oradan başlıyor Ö’ye geçmiş, bu sağ taraf olacak herhalde sağ tarafında.”
Mahkeme Başkanı: “Sağ tarafında alttaki şeyden (bir kelime anlaşılmadı).”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yok.”
Mahkeme Başkanı: “Yukarısı.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yukarıya.”
Mahkeme Başkanı: “Yukarı.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam efendim şimdi Sayın Başkanım bakıyoruz başından sonuna kadar sağ taraftaki O bölümünde Okan İşgör diye biri yok. Bu Değerli Mahkemenizin sanıklara dağıtmış olduğu CD, sadece bir Okan ismi var 5. sırada O Okan’dan.”
Mahkeme Başkanı: “Sizin telefonun sonu kaçtı?”
Sanık Okan İşgör: “7353 efendim 7353.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Buradaki sanığın alakası yok.”
Sanık Okan İşgör: “0532 3027353.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “O Okan’ın bu Okan’la alakası yok efendim. 6. sırada Okan, Okay’dan sonra gelen ama bu Okan’la alakası yok zaten soy isimde yazılmamış farkındaysanız efendim. O telefon numarasının da Sayın Okan Bey’in mahkemeye sunmuş olduğu telefonlarla hiçbir ilgi ve alakası yok. Gelelim 2. sayfasına efendim.”
Mahkeme Başkanı: “O telefonun farklı bir telefonda olma ihtimali var mı?”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yok ef… efendim 2. sayfaya gelince göreceğiz, şimdi O’nun 2. sayfası.”
Mahkeme Başkanı: “Bu hangi telefonun içeriği yukarıdan görebilir miyiz başına gelip de yukarı gel bir bakalım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim 532 3027353 numaralı telefonun benim fihristimde olduğu iddia ediliyor.”
Mahkeme Başkanı: “Onu demek istemedim yani bu hangi telefonun fihristi onu görme şansımız var mı yukarıdan?”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tabi efendim o çok uzun sayfa binlerce telefon var efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Yukarı gel, yukarı çık hemen hızlı bir şekilde.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ama O’ya gelmedik 2. sayfasına gelmedik.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam yani şey için başına bakıp hangi, hangi telefonun olduğuna bakalım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ha başına gelelim tamam efendim başına gelelim. Bu telefonlar efendim benim imza kampanyalarında, televizyon programlarda, konferanslarda temin edilen telefon numaraları ve birçoğunu da tanımıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Belki büyükçe bir kısmını, başında herhangi bir yazı yok efendim. Gelelim efendim O’nun 2. sayfasına.”
Mahkeme Başkanı: “Evet 12. sayfaya gel, 11 ve 12 bir alt sayfa.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bir alt sayfa şimdi sol tarafa bakıyoruz efendim yine Okan İşgör diye biri yok, peki en son O’da kim var efendim Orhan Doğan. Şimdi efendim bizim birleşen dosyamızda delil olarak sunulan şu belge var, sizlere gönderiyorum efendim en son Orhan Doğan’dan sonra 2, 4, 6, 7 tane telefon numarası ilave edilmiş ve bunların içerisinde de Okan İşgör’ün telefon numarası var, Değerli Başkanımıza bunu sunarsanız. Bakın en son telefon numarası Orhan Doğan burada da Orhan Doğan var efendim, Orhan Doğan’dan sonra sayıyorum 2, 4, 6, 8 telefon buraya ilave edilmiş. Yukarıdaki bütün telefonlar aynı, yani başka bir fihrist de yok yani bu anlamda bu fihrist yok başka bir fihrist yok, ben Sayın Savcıma da.”
Mahkeme Başkanı: “Burada 172. sayfa yazıyor.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “172 şimdi efendim bu birleşen davanın birleşen davanın ekleri arasına konulan güya benim telefon fihristtim olduğu iddia edilen tek sayfa bir fihrist efendim tek sayfa. Fakat buradan alındığı belli neden buradan alındığı belli en son Orhan Doğan var, diğerleri tamamen aynı ama bunun bir önceki sayfasını koymamışlar Emniyette bakınız yani 12. Ağır Ceza Mahkemesinden birleşen dava dosyasının ekinde sadece şu yaprak var, şu yaprak var. Orhan Doğan öncesindeki tüm telefonlar aynı ama altına sadece ilave yapılmış 8 adet telefon ilave. Benim size sunduğum 12 numaralı CD sizin tüm sanıklara dağıttığınız CD. Ben şunu Sayın Savcımıza da gönderelim maddi bir hata olmasın bu bendeki belgeler Sayın Mahkemenin tarafıma sunmuş olduğu ek delil klasörleri. Kaçıncı klasör, efendim klasörü hatırlamıyorum ama sayfası var. Ek klasö… şeyin.”
Mahkeme Başkanı: “319. klasör.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “12 Ağır Ceza Mahkemesinin tabi birleşen dava dosyasının. Yani Orhan Doğan’dan önce gelen tüm telefonlar aynı efendim hiçbir değişiklik yok telefon numaraları aynı, isimler aynı bir tek nokta bile farklı değil bir tek farklılık 12. Ağır Ceza Mahkemesinin delilleri arasında konulan o tek sayfa 6 tane ilave yapılmış Orhan Doğan’dan sonra bunların arasında da Okan İşgör geliyor.”
Mahkeme Başkanı: “Devam edelim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam efendim. Efendim bu tespitten sonra Sayın Okan Bey’e şu suallerimi soruyorum siz bu telefon numaranızı babanızın kullandığını iddia ettiğiniz numarayı bana ya da büromda çalışan avukatlara veya yardımcı personele verdiğinizi hatırlıyor musunuz efendim?”
Sanık Okan İşgör: “Hukuk büronuzun ismi nedir?”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Kerinçsiz hukuk bürosu olarak geçer.”
Sanık Okan İşgör: “Yok öyle bir hatırlamıyorum öyle bir şey.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki benim büroma telefon açarak herhangi bir şekilde numaranızı bırakmış olabilir misiniz, ihtimaller olarak değerlendiriyorum efendim.”
Sanık Okan İşgör: “Şimdi benim şirketimle ilgili ve şahsımla ilgili yaşadığım sıkıntılar belli. Benim şahsımla ilgili konularda zaten karşı taraf hep kamu olmuştur kendi avukatım var. Ancak icraları, hacizlere maruz kaldığım dönemde de bana icra ve haciz gönderen avukatların isimleri benim evimdeki resim evraklarda mevcut dolayısıyla sizle benim bilebileceğim ya da benim düşünebildiğim kadarıyla bir ilişkimiz olmayacağı için telefon vermem de söz konusu olamaz. Ama şirketim içinden birisinin ya da babamın vermesi mümkün olabilir mi o konuda da benim söyleyebileceğim bir şey yok olabilir de olmayabilir de ben sizinle hiç karşılaşmadım, tanışmadım bir araya gelmedim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim yine biraz daha etraflıca soruyorum kusura bakmayın çünkü tek bir mesaj dahi sözde örgütsel bağ olarak görülüyor o yüzen titizlikle üzerinde duruyorum o yüzden sorularımı affedin maruz görün. Şahsımın yaptığı televizyon programları imza kampanyaları siyasi parti faaliyetleri mesleki çalışmalarım ya da sizin sizin karşılaşmış olduğunuz hukuk sorunlar nedeniyle telefonunuzu bana ya da büroma vermiş olabilir misiniz? Veya televizyon programlarında televizyon kanalına bırakmış olabilir misiniz veya konferanslarda yanıma gelip de vermiş olabilir misiniz veya çalıştığım siyasi partiye gelip vermiş olabilir misiniz?”
Mahkeme Başkanı: “İhtimalli soru sormayalım doğrudan soralım, ihtimalli soru anlamsız yani bir vakıa var.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ben hatırlatma yapıyorum efendim o bakımdan belki bir ihtimal olarak çünkü ben Küçükçekmece ilçe başkanlığı yaptım, il yönetiminde görev aldım il başkan yard… bu görevleri yaptığımdan ötürü hatırlatıyorum, belki siyasi parti.”
Mahkeme Başkanı: “İhtimal değil, yani sizi görmediğini söyledi kendisi, sizi görmediğini söyledi, tanımıyorum dedi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hani buralara bir telefon numarası bırakmış olabilir mi diye düşündüm efendim o ihtimalle.”
Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim Kemal Kerinçsiz’in bahsettiği gibi ne bir konferans ne bir toplantı ne de farklı bir şekilde bir yere katılımım olmadı dolayısıyla öyle bir katılımım olmadığı için öyle bir yerde telefonumu vermem mümkün değildir.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Ulaş Özel Emniyet ifadesinde şöyle demiş efendim tabi bu ifadelerini burada düzeltti tahsiye etti ancak bütün bunları sormakta fayda var. Şöyle diyor efendim ifadesinde; Okan İşgör’ü bir keresinde ben araçla Kemal Kerinçsiz’in yanına götürdüm, kendisi içeri girdi ben Taksim’de dolaştım daha sonra tekrar onu aldım demiştir. Ulaş Özel yine Savcılık ifadesinde bu konuda şunu diyor bir ikinci ifade olarak şahıslar tutuklanmadan önce Okan ile birlikte Taksim’e Kemal Kerinçsiz’in bürosuna gittik daha doğrusu ben dışarıda bekledim Okan büroda Kemal Kerinçsiz ile görüştü demiştir. Siz benim ofisime herhangi bir sebeple geldiniz mi efendim?”
Sanık Okan İşgör: “Ben sizin ofisinize gelmedim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam. Ulaş Özel ifadesinde belirttiği gibi Taksim’de iddia ettiği büroma sizi bıraktı mı, büronun önüne veya binanın önüne veya bir başka sokağa?”
Mahkeme Başkanı: “Siz Kemal Kerinçsiz’in bürosunun nerede olduğunu biliyor musunuz?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim sadece aks… bu soruşturma başladıktan sonra Aksaray benim avukatım tarafından öğrendim Aksaray’daymış ama nerede olduğunu bilmiyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Okan İşgör: “Ben Ulaş Özel’le Avukat Kemal Kerinçsiz’in ofisine gitmedim Taksim’deki olayın detaylarını anlattım kendi Avukatım Salim Purtaş’la birlikte Tayfun Eğilik isimli avukatın ofisine gittim Ulaş Özel benim arabamla bizi bıraktı kendisi park sorunu olduğu için gitti Tayfun Eğilik’in yanından çıkışta gelip tekrar bizi aldı.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim mahkemede verdiğiniz 25.7.2011 tarihli şu ifade var mahkemede verdiğiniz ifade, kısaca hemen söylüyorum. Şimdi efendim ben Kemal Kerinçsiz’in ofisinin nerede olduğunu bilmiyorum. Bu olay olduktan sonra benim avukatımdan öğrendiğim Aksaray’daymış. Biz Taksim’e Ulaş Özel ve yine Avukatım Salim Purtaş ile birlikte gittik hacizler başladığında notunu aldım efendim buraya Tayfun Eğilik diye bir avukat Mustafa Kemal Bakır isimli bir şahıs tarafından bana 65 milyarlık bir icra gelmişti bir alışverişten ötürü bütün araçlarım üzerine haciz koymuştu ihtiyat tedbiri koymuştu. Avukatım Salim Purtaş ile birlikte Taksim’e Tayfun Eğilik’in ofisine gittik ödeme taahhüdünde bulunduk daha sonra araçlarımın üzerindeki ihtiyat tedbiri kaldırdı birkaç tane aracımı sattım tekrar avukatımla birlikte Taksim’deki ofise gidip ödemeleri yaptık. Taksim’deki Ulaş Özel’in beraber Avukat Kemal Kerinçsiz’in ofisine gittiğimiz dediği olay benim Tayfur Eğilik ile Mustafa Kemal Bakır adlı müvekkilin alacağından ötürü yapılan bir görüştürme görüşmedir demişsiniz ve bunun kanıtı olarak da icra takiplerini dosyaya sunmuşsunuz. Aynı ifadenizi emniyet ifadesinin 21. sayfasında da tekrar etmişsiniz birebir aynı ifade bu konuyu net bir şekilde bize açar mısınız siz Taksim’de Ulaş Özel’le kimin bürosuna gittiniz?”
Sanık Okan İşgör: “Çek, bir alışverişten ötürü çek verdiğim ve bu çekleri zamanında ödeyemediğim için tarafıma haciz işlemi başlatan bu icra emri gönderen icra emirlerini de ödeyemediğim için haciz işlemi başlatan Kemal Mustafa Kemal Bakır’ın Avukatı Tayfun Eğilik’in ofisine gittim adresi icra emrinin ve haciz evraklarının üzerinde mevcuttur, Taksim’dir.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tarihi nedir Okan Bey hatırlayabiliyor musunuz gittiğiniz tarih, yaklaşık olarak da olabilir?”
Sanık Okan İşgör: “2007 yıllarının başıydı tam tarih evrakların üzerinde mevcut o kadar çok icra ve hacze maruz kaldım ki şimdi hatırlayamıyorum. Ama hepsi resmi evrakların üstünde muhataplarıyla birlikte mevcuttur.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Siz bu beyanınızı teyidi anlamında dosyaya Küçükçekmece 3. İcra Müdürlüğünün 2006/9018 esas sayılı dosyasından tarafınıza gönderilen icra emri sunmuşsunuz. İcra emrinde alacaklı olarak Mustafa Kemal Bakır ajans vekili MKB ajan vekili Avukat Tayfun Eğilik ve adreste şöyle geçiyor Cumhuriyet Caddesi No:47/3 Taksim İstanbul, Ulaş Özel’le yani sizi bıraktığı yer birlikte gittiğiniz avukatınızla birlikte gittiğiniz yer, adres burası mıdır?”
Sanık Okan İşgör: “Doğrudur.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “MKB ajans limitet şirketinin sahibi ifadenizde belirttiğiniz Mustafa Kemal Bakır mıdır efendim?”
Sanık Okan İşgör: “Doğrudur.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bir limitet şirket çünkü.”
Sanık Okan İşgör: “Tam unvanı hatırlamamakla birlikte şirket ortağının Mustafa Kemal Bakır olduğunu net bir şekilde söylüyorum Mustafa Kemal Bakır.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sizin sunduğunuz ödeme emrinde tarih 2006 yılının 8. ayı yazılı yani size icra emrinin gönderildiği tarih Taksim’e bu tarihe yakın bir zaman mı önce gidemezsiniz çünkü icra emri bu tarihte gelmiş daha sonra gitmiş olmanız lazım bu tarihe göre değerlendirebilir misiniz gittiğiniz tarihi?”
Sanık Okan İşgör: “O tarihten sonra ben Mustafa Kemal Bakır’ın avukatıyla 4, 5 tane görüşme yaptım ve en son ödemeyi gerçekleştirdiğim tarih 2007 yıllarının Mart veya Nisan ayı olabilir tam olarak hatırlayamıyorum. Yalnız benim çekleri kestiğimden ödeyemediğimden itibaren o ofise 3, 4 kez gittim ben. Bir kere Ulaş Özel’le gittim, Avukatım Salim Purtaş’la Ulaş Özel’le birlikte ödeme taahhüdünde bulunmaya gittim ve sonrasında yine Ulaş Özel’in olmadığı ama Avukatım Salim Purtaş’la birlikte ödeme yapmaya gittim bu iddia edilen görüşmeden sonra ödeme yapmaya gittik.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ulaş Özel’le siz bu konuyu konuşup Ulaş Özel’de bu alacaklının isminde geçen Kemal ismine bakarak gittiğiniz ofisin benim olduğuna ilişkin bir yanılgıya düşmüş olabilir mi? Yani konuştunuz mu aranızda alacaklı Mustafa Kemal gibisinden.”
Sanık Okan İşgör: “Yok al… hayır, alacaklının kim olduğu yönünde kendisiyle bir konuşmamız olmadı yalnız aynı araçta gittik Avukatım Salim Purtaş’la ödeme taahhütleri ya da nasıl ödeme yapabileceğimiz, nasıl avukatla nasıl pazarlık edebileceğimiz konusunda Salim Bey’le biz kendi aramızda konuşuyorduk. Yalnız borcun neden kaynaklandığını ya da kime borcum olduğunu gittiğimiz kişinin kime avukatı olduğu yönünde Ulaş Özel’le birebir bir görüşmem olmadı, belki araç içerisinde avukatımla ikimizin yapmış olduğu görüşmelerden kulak dolgunluğu yaşamış olabilir onun haricinde kendisine bu konuda bir bilgi vermem söz konusu değil.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Değil. Siz Ulaş’a benim hakkımda herhangi bir konu konuştunuz mu, aranızda şahsım ile ilgili hukuki bir konu da olabilir bu, icra takipleri de olabilir, davalarla ilgili olabilir herhangi bir konuşma geçti mi benim ismim efendim?”
Sanık Okan İşgör: “Sayın Başkanım ben Kemal Kerinçsiz’i bu Ergenekon soruşturması başlayıp tutuklandıktan sonra medyadan tanıdım daha öncesinde Kemal Kerinçsiz’i hiçbir şekilde görmedim, görüşmedim. Dolayısıyla Kemal Kerinçsiz’i tanıdığıma yönelik anlatımlarımın ya da sağda solda ben bu şahsı tanıyorum diye Ulaş Özel’in tabiriyle hava atmam gibi bir durumlar söz konusu olamaz. Sabahtan beri Sayın Savcımız benim tanıdığım kişilerin veya tanımadığım kişilerin listesini sordu, ben tanıdıklarımı söyledim içinde birçok tanınmış milletvekili de var, medyatik insanlarda var dolayısıyla benim bu yönde tabiri caizse havaya atma gibi bir davranışımın olması söz konusu değildir. Kemal Kerinçsiz’i de Ergenekon soruşturmalarından önce ismini duymadığım için o kişi hakkında da ben şunu tanıyorum, Kemal Kerinçsiz ünlü birisi diye bir söylemim olması söz konusu değildir, böyle bir beyanlarım olmadı.”
Mahkeme Başkanı: “Bir açıklama yapayım bu Kemal Kerinçsiz sanık Kemal Kerinçsiz’le ilgili dosyamızda Samsung SGH D600 seri nolu cep telefonu ile ilgili açıklama var, biz bunla ilgili bir çalışma yapmıştık bu HTS raporlarına bunları eklemek için bu HTS raporun… pardon bu rehber bilgileri içerisinde ben O harfine baktım O harfi içerisinde klasör 297, dizi 112, 111, 110. sayfalarda telefon rehberiniz var telefonunuza ait bu polis raporu, bu sizin okumuş olduğunuz bölüm 1. dava klasörlerinden 319. klasör içerisinde başlık şu şekilde; 1. sayfayla 175. sayfaları arası Kemal Kerinçsiz’e ait dijital ortamdan alınmış dokümanlar yani telefon rehberi değil. Yani dijitallerden alınmış.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim, efendim zaten.”
Mahkeme Başkanı: “Yani telefon rehberi değil.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam o dijitalden alınan zaten efendim okursanız göreceksiniz Samsung marka.”
Mahkeme Başkanı: “Evet ya telefon rehberi (bir kelime anlaşılmadı) açıklamak istiyorum.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Dijitalden alınan telefon rehberi demiyorum zaten. Bakın okursanız okuyayım efendim tekrar bakın diyor ki, Kemal Kerinçsiz adlı şahıstan elde edilen Samsung marka S00WJ202294 seri nolu 80 GB hard disk içerisindeki telefon defteri başka yok efendim bu. Yani telefon fihristi değil.”
Mahkeme Başkanı: “Yani telefondan değil.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Değil tabi efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Zaten orada da büyük hatalar var, onları da Değerli Mahkemenize sunacağım benimle alakalı olmayan telefon defterleri sunulmuş. Onlar bir öyle bir karışık ki efendim onları da Değerli Mahkemenize getireceğim o konuyu da yani başka bir telefon defteri yok efendim bu, bunun dışında başka bir delil yok zaten size sunduğum fotokopi 12. Ağır Ceza Mahkemesinin ek delilleri arasından sunduğum efendim fotokopi.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ve başka bir sayfada çekmemişler tek sayfa çekmişler bakın orada ben işaretledim evet o sayfa.”
Mahkeme Başkanı: “172. sayfa evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet efendim. Yani başka bir fihrist de yok efendim bu şeydeki hard disk içerisinde yani bu şekilde bir fihrist.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yanlışlıkta olabilir Değerli Başkanım bunu ben demiyorum ama.”
Mahkeme Başkanı: “Ben, yanlışlık olabilir ben telefon rehberi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bana sunulan deliller bu, ben kişiyi tanımıyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Telefon rehberi diye algıladığım için böyle bir açıklama yapma gereği duydum.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Kimseyi herhangi bir suçlamam da söz konusu değil ama ortada olmayan bir delilinde getirtilmesi doğru olmaz o anlamda gerçeğin ortaya çıkması anlamında söyledim.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yoksa maddi hatalar da olabilir. Efendim siz avukatınızla beraber Taksim’e gittiğinizi ve vasıtayı da kullanan Ulaş Bey’in olduğunu söylediniz, sizi tam olarak nerede bıraktı Taksim’de Ulaş Bey?”
Sanık Okan İşgör: “Taksim Mcdonalds’dan Divan Otele giderken sağda parkın olduğu alanda bıraktı zaten Tayfun Eğilik’in ofisi de parkın karşısındaki binadadır.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Evet. Sizin işiniz bittiğinde Ulaş Bey’i telefonla arayarak beni alın dediniz mi? Siz mi dediniz, böyle bir telefon mu açtınız ona?”
Sanık Okan İşgör: “Zaten orada Ulaş Bey’le birlikte gitmemizin sebebi binaya avukatın binasına yakın park yerinin olmamasıydı kendisi bizi indirdi gitti görüşmemizi yaptıktan sonra çıkarken telefonu açıp gelip bıraktığı yerden bizi almasını söyledim gelip aldı o şekilde tekrar birlikte döndük.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Park yeriyle bina arasında ne kadar yaklaşık kaç metre mesafe var?”
Sanık Okan İşgör: “En yakın park yeri 1 kilometre civarında.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Kaç efendim.”
Sanık Okan İşgör: “1 kilometre.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “1 kilometre.”
Mahkeme Başkanı: “Ne kadar zaman kaldınız avukatlık bürosunda?”
Sanık Okan İşgör: “Takribi yirmi dakika, yarım saat.”
Mahkeme Başkanı: “Yirmi dakika, yarım saat evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ulaş Özel’le avukata bir defa mı gittiniz efendim, birlikte?”
Sanık Okan İşgör: “Ulaş Özel Avukatım Salim Purtaş ve ben üçümüz birlikte bir kere gittik.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bir kere gittiniz. Efendim benim üye olduğum çünkü yine dosyada mevcutta benzeri dernekler isimleri sayılmış o yüzden bunu sormak durumundayım Büyük Hukukçular Birliği, Büyük Güç Birliği ve Ayasofya Derneği ile bir ilişkiniz oldu mu? Bu derneklerin herhangi bir faaliyetine iştirak ettiniz mi?”
Sanık Okan İşgör: “Efendim bu derneklerin isimlerini ilk defa duyuyorum, benim kendi kurucusu olduğum Bakırköy 99 yılında, kurucu üyesi olduğum Bakırköy Motor Sporları Kulübü Derneği dışında hiçbir dernekle ve Marmara faaliyet gösterdiğim bölgedeki Marmara Nakliyeciler Derneği dışındaki hiçbir dernekle ilgim alakam yoktur hiçbir derneğin toplantısına katılmışlığım yoktur.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Siz Cumhuriyet mitinglerinin hangi tarihlerde yapıldığını biliyor musunuz?”
Mahkeme Başkanı: “Katılmadığını söyledi.”
Sanık Okan İşgör: “Bilmiyorum.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Cumhuriyet mitinglerinin hangi tarihlerde oldu?”
Mahkeme Başkanı: “Katılmadığını söyledi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hayır o katılmadığını söylüyor mukabil bir iddia var Sayın Başkanım.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam sorunun amacı nedir, sorunun amacı nedir? Katılmadım dedi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hayır Ulaş Bey’de diyor ki.”
Mahkeme Başkanı: “Yani genel kültür mü soracağız?”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ulaş Bey’in ifadesinde şöyle geçiyor efendim onu kabul değiştirdi ama Cumhuriyet mitinglerinin organizasyonları yapıldı ikisi tarafından diye bir iddia var o anlamda bunu çürütmek amacıyla soruyorum. Cumhuriyet mitinglerinin tarihlerini biliyor mu?”
Mahkeme Başkanı: “Biliyor musunuz?”
Sanık Okan İşgör: “Bilmiyorum efendim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “E organizasyonunu yapan insan bilmesi gerekir o anlamda efendim.”
Sanık Okan İşgör: “Efendim şimdi bir açıklama yapmak istiyorum çok kısa 2006 ve 2007 yılı benim en ciddi mali sıkıntı yaşadığım yıl. Affınıza sığınarak soruyorum ben 2 trilyon gibi bir rakamla battım evim gitti, bütün mal varlığım her şeyim gitti. O dönem zarfında benim babam 2 kere beyin kanaması geçirdi, bir kere felç geçirdi ve buna bağlı olarak da 2009 yılında kalp krizinden rahmetli oldu. Ben bu kadar ciddi sorunlarla uğraşırken bu iddia edilen olayların içinde olmam mümkün değil.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Okan İşgör: “Benim bu söylediklerimin aksini gösteren de tek bir delil bulunmamaktadır.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim Sayın Tuncay Özkan’da birçok defa açıkladılar Cumhuriyet mitinglerinin bizzat kendileri tarafından organize edildiğini şunu da çok rahat ifade edebilirim ki, Cumhuriyet mitingleri ulusalcı kesim tarafından organize edilmiştir, onların organizasyonunda milliyetçi kesim yoktur, milliyetçi bir kurum, kuruluş asla kesinlikle yoktur. Ha bireysel olarak katılmışlardır.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam soru soralım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ayrıdır o anlamda şunu soruyorum efendim yani bu net tespiti yapmak lazım.”
Mahkeme Başkanı: “Cevabını verdi. Soru, soruya cevap verdi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Cumhuriyet mitinglerinin kimler ya da hangi kurum ve kuruluşlar tarafından organize edildiği konusunda.”
Mahkeme Başkanı: “Başka soru soralım, başka soru soralım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bilgisi var mı?”
Mahkeme Başkanı: “Başka soru soralım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki efendim peki.”
Mahkeme Başkanı: “Cevap verdi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Çok rahatlıkla yalanlar yazılabiliyor efendim de bunların altından kalkamıyoruz sonra. Şahsıma ait HTS kayıtları incelendiğinde sizin tarafından kullandığı iddia edilen ancak babanız tarafından kullandığını beyan etmiş olduğunuz Göktuğ Uluslararası limitet şirket adına kayıtlı 0532 3027353 numaralı telefon ile benim iş hattı olarak kullandığım 533 2949190 nolu telefon arasında 3.4.2007 tarihinde sadece bir mesaj olduğu belirlenmiştir. Bu mesaj benim telefonumdan çekilmiş görünmektedir. Aynı anda bu mesajın öncesinde ve sonrasında birçok telefona onlarca aynı mesajın atıldığını tespit ettim efendim mahkemeye sunacağım. Muhtemelen yapmış olduğum televizyon programının ilan ve duyurumuna ilişkin bir mesaj olduğu kanaatindeyim. Birleşen dosyada yer alan 09.01.2011 tarihli tespit tutanağında ise bu 2 telefon arasında gerçekdışı bir şekilde 2 görüşme olarak belirtilmiş.”
Mahkeme Başkanı: “Açıklamamı yapıyorsunuz?”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Yok efendim soru soruyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Açıklama yapıyorsunuz.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Önünde bir açıklama yaptım efendim, resmi kayıtlar bile düzenlenen raporlar ile çok rahatlıkla çarpıtılabilmektedir.”
Mahkeme Başkanı: “Soruyu soralım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Benimle telefon ya da başkaca bir iletişim aracı ile herhangi bir görüşmeniz oldu mu?”
Sanık Okan İşgör: “Şimdi efendim benim Kemal Kerinçsiz’le hiçbir tanışıklığım yok, hiçbir ortamda bir arada buluşmuşluğum yok, hiçbir şekilde telefonla görüşmüşlüğüm yok.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam cevap verildi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Benden bir mesaj.”
Sanık Okan İşgör: “Ve bu bir mesaj beni Kemal Kerinçsiz’le irtibatlandıracaksa buna da benim Okan İşgör olarak yapabileceğim hiçbir şey yok.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki benden bir mesaj aldınız mı efendim?”
Sanık Okan İşgör: “Ben almadım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bu söz konusu iletinin olduğu 532 3027353 nolu telefonu Göktuğ şirketi adına bu telefonu sürekli babanız mı kullandı, sizin de arada bir kullandığınız oldu mu veya şirkette çalışanlarınız kullanmış olabilir mi bu telefonu bu konuda bir bilgi verebilir misiniz?”
Mahkeme Başkanı: “Bu telefonu babasınız ve sizin dışınızda başka kullanan oldu mu?”
Sanık Okan İşgör: “Belki şirkette ablamın eşi aynı zamanda müdür olan Akın Süt kullanmıştır ya da yine çalışanlardan bir tanesi rica edip kullanmış olabilir çünkü o babamın şirket adına yaptığımız işle ilgili kullanmış olduğu telefonudur.”
Mahkeme Başkanı: “Yani ücretini şirket mi ödüyordu?”
Sanık Okan İşgör: “Tabi şirket adına kayıtlı efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim birleşen davanın iddianamesinin 8. sayfasında Sayın Ulaş Özel’in ifadesine atfen şu beyana yer verilmiş Okan İşgör’ün yanında daha çok onun koruması gibi bulunduğunu derken böyle bir yorum kullanılmış benim hemen ismimin altında Ulaş Özel’in kendisinin sizin yani Okan İşgör’ün yanında koruma gibi bulunduğunu kastetmiştir. Siz iddianamenin bu bölümünü yanlış algılayarak sanki benim korumam gibi benim yanımda bulunduğunuz şekilde yorumlamışsınız ve İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/53 esas sayılı dosyasına yazdığınız 29.2.2012 tarihli savunmanızı şunu demişsiniz. Avukat Kemal Kerinçsiz ile her ne kadar HTS dökümlerinde bir adet mesaj kaydı çıkmış ise de kendisiyle tanıştığım Cumhuriyet mitinglerini organize ettiğim, korumalığını yaptığım yalandır. Korumalığını yaptığım bir kişiyle nasıl olur da sadece bir tane mesaj kaydı çıkar, ayrıca Cumhuriyet mitinglerini organize eden biri olarak nasıl olur da hiçbir mitingde ve mitinge katılanlar ile görüntü kaydım.”
Mahkeme Başkanı: “Soru soralım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam efendim kendisine önce beyanını soruyorum ki, bu beyan ona mı ait çünkü benim korumam olduğuna ilişkin bir savunmada bulunmuştur.”
Mahkeme Başkanı: “Evet.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Önce bu beyanını soruyorum ki, bu beyan.”
Mahkeme Başkanı: “Hatırladınız mı bu…”
Sanık Okan İşgör: “Efendim beyan bana aittir bu beyan benim tutuklandıktan sonra aylık talepler döneminde 12. Ağır Ceza Mahkemesinde yazmış olduğum savunma mahiyetinde talebimdir.”
Mahkeme Başkanı: “Yani sizin veya Ulaş’ın koruması koruma olma meselesi doğru mudur böyle bir şey var mıdır?”
Sanık Okan İşgör: “Öyle bir şey söz konusu değil efendim ben iddianamedeki aynı şekilde bende farklı yorumladım Kemal Kerinçsiz’in korumalığını yapmışım gibi bir ifade çıkarttım iddianameden onun için öyle bir savunma gereği ihtiyacı hissettim yani tanımadığım bir insana nasıl.”
Mahkeme Başkanı: “Yani doğru değildi dediniz?”
Sanık Okan İşgör: “Değil tabi efendim tanımadığım bir insanın nasıl korumalığını yapayım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sayın Başkanım Ulaş Bey’in aslında böyle bir iddiası yok. Ancak yanlış algılamış.”
Mahkeme Başkanı: “Söyledi kendisi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Ve bu şekliyle benim korumam olmadığına ilişkin savunmada bulunuyor.”
Mahkeme Başkanı: “Evet söylüyor.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Bu anlamda bunu teyit edeyim dedim efendim tamamen bir yanlış algılama. Ne Ulaş Bey’in böyle bir ifadesi var, nede iddianamede böyle bir iddia. Başkasının herhangi bir şekilde korumalığını yaptınız mı Okan Bey siz?”
Sanık Okan İşgör: “Kesinlikle hayır.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Birleşen dosyanın evrakları içerisinde bir beyanınızda Avukat Kemal Kerinçsiz’in tanımadığım hiçbir ortak dostumuz yoktur demişsiniz. Ki, Sayın Savcımda başından sonuna kadar okudu. Sizinle benim herhangi bir ortak tek bir telefonum dahi yok fihristte veya rehberlerde. Doğru mudur efendim, herhangi bir ortak dostumuz, tanışıklığımız herhangi biri var mıdır?”
Sanık Okan İşgör: “Kesinlikle yok.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam cevap verdi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim benim katılmış olduğum yaklaşık 30’a yakın etkinlik ek delil klasörlerinde bulunmaktadır, çekim kayıtlarıyla beraber emniyetten de gelmiştir orada söz konusu etkinliklere kimin katıldıkları da bellidir.”
Mahkeme Başkanı: “Katılmadığını söyledi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki efendim.”
Mahkeme Başkanı: "Katılmadığını söyledi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki.”
Mahkeme Başkanı: “Hatta söyledi babasının rahatsızlığından bahsetti, borcundan bahsetti, dinledik hep beraber burada.”
Sanık Okan İşgör: “Benim bu yönde de bir açıklama yapmak istiyorum Başkanım çok kısa.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Sanık Okan İşgör: “Zaten bütün taleplerimde benim suçlanmama yönelik iddialarla ilgili bu toplantı, katılım, ilgili şahıslarla görüştüğümle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü güvenlik şube müdürlüğünden bu kayıtların tutulduğuna dair arşiv olduğunu ben biliyorum. Bu kayıtlarla ilgili zaten dilekçelerimi gördünüz, size de yazmıştım aynı şekilde 13. Ağır Ceza Mahkemesine benim de maddi gerçeğin ortaya çıkartılması açısından bu taleplerimi herhalde 4, 5 kere dile getirdim.”
Mahkeme Başkanı: “Yani sizin iddianız ben böyle şey etkinliğe katılmadım.”
Sanık Okan İşgör: “Katılmadım efendim bu kadar da iddialı konuşuyorum.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki bu Cumhuriyet mitinglerinin organizesinde herhangi bir şekilde düzenlenmesinde katkınız oldu mu veya herhangi bir kişiyle bu konuda bir planlama yaptınız mı, benim dışımda?”
Mahkeme Başkanı: “(bir kelime anlaşılmadı) cevap verdi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Benim dışımda efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Buna cevap verdi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Cumhuriyet etkinliklerine dedi, söyledi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Tekrar yapmayalım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Peki Başkanım.”
Mahkeme Başkanı: “Tekrar yapmayalım bitirelim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Tamam efendim.”
Sanık Okan İşgör: “Kemal Bey bu Cumhuriyetçi bir çizgide olan bir insan değilim milliyetçi muhafazakar çizgide bir insanım, kesinlikle Cumhuriyet mitinglerine katılmadım.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam yani suç gibi göstermeyelim.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Telefon rehberinizde 10’a yakın avukat ismi var incelediğimde büyük bir nakliye şirketiniz, mevcut ve ticaret yapıyorsunuz. Ancak bu avukatlar arasında benim ismim geçmiyor herhangi bir ticari davanızda sizin avukatınız ya da karşı tarafın avukatı olarak yer aldığım konusunda herhangi bir bilginiz, görgünüz oldu mu, karşı taraf avukatı da olabilir, herhangi bir icra takibi olabilir, ticari dava olabilir, ceza olabilir.”
Sanık Okan İşgör: “Hayır alacaklılarımın tamamıyla kendim muhatap oldum, her ne kadar babamda muhatap olduysa bende birebir alacaklarımla veya alacaklarımın müdafileriyle birebir irtibat halindeydim çünkü ciddi ödemlerle hacizlerle karşı karşıyaydım bu planları ödeme olarak ben planlanıyordum onun için bütün muhatap olduğum avukatları tanıyorum, hiçbir alacaklının müdafisi olarak isminizi duymadım.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim sizleri tenzih olarak bunu soruyorum kesinlikle tenzih ediyorum bu düşüncede ve anlayışta olmadığınızı inanıyorum. Ancak iddianamede yer aldığından bunu soruyorum şahsım ve birçok kişi sözde Ergenekon soruşturmasından ötürü tutuklanınca çok uzun bir dönem görsel ve yazılı basında bu konu ve tutuklanan kişiler gündem konusu oldu aylarca, birçok kişi hiç tanımadığım halde sırf çevresinde psikolojik bir üstünlük sağlamak amacıyla beni tanıdıklarını da söyleyebilmişlerdir. Sizin Taksim’de bir avukata gittiğiniz tarih 2006 yılının 8. ayından sonraki tarihe rastlıyor, söylediniz 2007’nin başı dediniz. O dönemde basında ve kamuoyunda bilenen bir insanım çok özür diliyorum tekrar çevrenizde prestij sağlamak için Ulaş Özel’e çünkü Ulaş Özel’in bir iddiası var bu konuda bir beyanı. Ben Avukat Kemal Kerinçsiz’in bürosuna gittim demiş olabilir misiniz ağzınızdan böyle bir laf çıkmış olabilir mi?”
Sanık Okan İşgör: “Sayın Başkanım Kemal Kerinçsiz’in ismini Ergenekon soruşturmaları başladıktan sonra televizyonlarda gazetelerde çünkü bütün günlük gazeteleri takip eden haberleri takip eden birisi olarak Ergenekon soruşturması başladıktan sonra duydum. Önce televizyonda medyatik veya gündeme gelen birisi olup olmadığını bilmiyorum. Ayrıca benim bahsettiğim gibi Kemal Kerinçsiz’in ismini kullanarak çevreme üstünlük sağlamaya, reklam yapmaya hava atmaya çok özür dilerim böyle bir gereksinim olmadı. Ben kendi yaptığım işle ilgili olarak kendi sektörümde RODER başkanıyla beraber olan birisiyim, Uluslararası Nakliyeciler Derneğinin başkanıyla.”
Mahkeme Başkanı: “Yani bu ismi kullanmadınız neticesinde değil mi?”
Sanık Okan İşgör: “Tabi kullanmadım efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam, tamam.”
Sanık Okan İşgör: “Benim bu tür şeylere ihtiyacım yok ki yani.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun: “
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Efendim bunu sormamın tek sebebi Ulaş Bey’in bir cümlesi var ifadesinde. Son yıllarda kamuoyunda Ergenekon soruşturması olarak bilenen soruşturmada adları geçen subayları görüyordum bunların hemen her biri yanlarında koruma ve şoför gibi elemanlar bulundukları için Okan İşgör’de yanında bu görüntüyü vermek için beni götürüyordu. Kendisi hava atmayı çok severdi sürekli Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Kemal Kerinçsiz gibi kişilerle görüşüyor olduğundan bahisle havalı konuşmayı sever bu cümlesine istinaden.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Sordum efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Cevabını cevabını verdi.”
Sanık Kemal Kerinçsiz: “Çok teşekkür ediyorum efendim.”
Mahkeme Başkanı: “Buyurun oturunuz.”
Bu sırada sanık Murat Aplak’ın gelmiş olduğu görülmekte kimlik tespitinin yapılamamış olması karşısında huzura alındı ve Okan İşgör’ün çapraz sorgusuna ara verildi.
Mahkeme Başkanı: "Siz oturunuz Perşembe günü devam edeceğiz. Murat Aplak tamam oradan alabiliriz.”
Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.
Mahkeme Başkanı: “Yok şu anda sonlandıracağım. Sanık buraya kadar gelmiş kimlik tespitini yaparak duruşmaya ara vereceğiz. Murat Aplak.”
SANIK MURAT APLAK: Seyit Ali oğlu, Hatice’den olma, Çorum İli, Sungurlu İlçesi Kırankışla köyü nüfusuna kayıtlı, Eyüp İlçesi Silahtar Mahallesi Karadeniz caddesi no:23 daire:7’de İstanbul adresinde ikamet eder. Bekar olduğunu, ilköğretim mezunu olduğunu, mesleğinin önce mobilya sonra oto kiralama olduğunu, aylık geliri 1500–2000 TL olduğunu, kirada oturduğunu, 600 TL kira ödediğini beyan eder, cep telefon numarasın olmadığını, SGK’lı olduğunu beyan eder.”
Saatin 17:31 olduğu görüldü.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Bir sonraki duruşmaya sanıklar Şener Eruygur, Murat Aplak ve Zahide Ruhsar Şenoğlu’nun hazır edilmeleri için ilgili mercilere müzekkere yazılmasına,
Huzurda bulunan sanığa gelecek duruşma günü hazır olması gerektiğinin bildirilmesine,
Çağrılan sanıkların duruşmaya gelmemeleri halinde haklarında yakalama emri çıkarılacağı hususundaki ihtarın yeniden son kez yapılmasına,
Bu sebeple yargılamanın 28.06.2012 günü saat 09:00’a bırakılmasına oybirliği ile karar verildi.26/06/2012
BAŞKAN 32346 ÜYE 40244 ÜYE 41981 KATİP 139152
Dostları ilə paylaş: |