13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI



Yüklə 0,68 Mb.
səhifə2/5
tarix02.08.2018
ölçüsü0,68 Mb.
#66120
1   2   3   4   5

Duruşmaya kısa bir ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Mahkeme Başkanı: “Ulaş avukatın geldi mi? Okan, Akın İşgör sen gel. Savcı Bey buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle Sanık Okan İşgör’e birkaç soru yöneltmek istiyorum. İlk olarak 1999 yılında tutuklanıyorsunuz, cezaevindeyken IBDA-C örgütüyle ilgili yapılan çalışmalarda MİT’e, emniyete, jandarmaya vesaire bilgi verdiğiniz şeklinde beyanlarınız oldu.”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İlk jandarmayla, MİT’le veya emniyetle tanışmanız bu tarihte mi oldu?”

Sanık Okan İşgör: “Jandarmayla tanışmam Ambarlı limanında faaliyet gösterdiğim dönemde uğradığım silahlı saldırılardan sonra oldu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yıl olarak, tarih olarak verebilir misini ilk kimlerle görüştünüz?

Sanık Okan İşgör: “1998, 1998 senesinin Ekim ayı olabilir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kiminle görüştünüz ilk olarak?”

Sanık Okan İşgör: “Hacı Abdullah Doğan.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hacı Albay olarak geçiyor.”

Sanık Okan İşgör: “Evet Hacı Albay olarak geçen Hacı Abdullah Doğan Albayla.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O kiminle tanıştırdı sizi?”

Sanık Okan İşgör: “O beni istihbarat şube müdürü Abdurrahman Güven’le tanıştırdı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha sonra istihbarat verme yönünde bir çalışmanız mı oldu, Ambarlı limanıyla ilgili?”

Sanık Okan İşgör: “Evet daha sonra, daha sonra çalışmış olduğum bölgede onlarla irtibatım oldu, görüşmelerim devam etti.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu bölgede özellikle yasadışı terör örgütlerinin nakliye firmalarından vesaire haraç aldıkları şeklinde bir beyanınız oldu.”

Sanık Okan İşgör: “Efendim o beyanlarım doğrudur, bu ifadeleri şimdi daha dosyada en ince ayrıntısına kadar var. Ve o dönem DGM’de yetkili olan Kaya Kabacıoğlu’na bununla ilgili ben klasörlerce beyanlarım oldu. Şimdi burada da bunları (1 kelime anlaşılamadı)”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi dosyada, dosya numarasını verebilir misiniz?”

Sanık Okan İşgör: “Dosya numarasını bilmiyorum, yargılandığım yani tanık olarak örgütün sanık benim tanık olarak dinlendiğim davalar var. Üzerinden 12 sene geçti, numaralarını hatırlamıyorum, ama DGM kayıtlarında mevcuttur. Bu sorular burada aleni soruluyor, beni sıkıntıya sokuyor.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sıkıntıya sokan bir durum yok, bu şekilde Ergenekon Terör Örgütü davası ile ilgili olarak Gebze Dilovası’yla ilgili birtakım iddialar ileri sürüldü. Orada da yasadışı terör örgütlerinin haraç topladıkları ve buna o bölgede görev yapan birtakım görevlilerin göz yumdukları şeklinde beyanlar oldu. Tanık beyanlarını dinledik o nedenle açıklatmak için size bu konuyu soruyorum.”

Sanık Okan İşgör: “Anladım efendim, anladım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu Ergenekon Terör Örgütünün finans kaynaklarından birisi olarak da görülebilir. Nakliye şirketlerinden pay almak, onun için tek tek hangi örgütler alıyordu, isim olarak yani örgüt isimlerini. Emin Alkılıç ismini duydunuz mu?”

Sanık Okan İşgör: “Emin Alkılıç’ı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Emin Alkılıç isimli şahısla bir irtibatınız oldu mu?”

Sanık Okan İşgör: “Emin Alkılıç’ı, Emin Alkılıç’ı tanırım, kendisi beni vurdurmaya kalktı. Geçen günkü ifademde de bahsettiğim gibi 2 kişi yaralanmıştı, o saldırıyı yaptıran Emin Alkılıç’tır. Benim yaralandığım değil efendim, benim yaralandığım olay örgüt tarafından yapıldı.”

Mahkeme Başkanı: “Bu IBDA-C.”

Sanık Okan İşgör: “Ambarlı limanlarında, Ambarlı limanlarında yanlış hatırlamıyorsam tarihi 22 Ekim olması lazım veya Eylül olabilir, o saldırıyı yaptıran Emin Alkılıç’tı. Yani oradaki illegal oluşumun başında olanlardan birisiydi kendisi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi terör örgütüyle bağlantılıydı?”

Sanık Okan İşgör: “Emin Alkılıç’ın sol örgütlerle yanlış hatırlamıyorsam Dev Sol olması lazım veya DHKP-C.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başka hangi örgütler vardı?”

Sanık Okan İşgör: “Ercüment Hamlet vardı Hizbullahçı, daha doğrusu eski ülkücü olup, daha sonra İbrahim Baysan, Burhan Kavuncu’larla birlikte hareket edip Ambarlı limanlarında Hizbullah’ı temsilen o vardı. Onun haricinde Sabri Ok’un kardeşi Cemil Ok vardı o da PKK ile ilgili bağlantıları vardı. Onun dışında gayri meşru gruplar vardı mafya tabir edilen.”

Mahkeme Başkanı: “Kimler?”

Sanık Okan İşgör: “Muzaffer Dağdeviren vardı, yani şimdi artık her şeyi anlattım, Muzaffer Dağdeviren’de o dönem görüştüğüm Adil Serdar Saçan yaptığı bir operasyonla yakaladı. Kendisi çünkü farklı suçlardan da aranıyordu, Muzaffer Dağdeviren’in yakalanmasında Adil Serdar Saçan’la yaptığımız bir çalışmayla birlikte gerçekleştirdik. Yani benim oradaki ilişkilerim tamamen devletin yanında bu suç örgütlerine yönelik çalışmalar içinde bulundum ben, kesinlikle iddia edildiği gibi ya da şüphe uyandırdığı gibi ben orada devlet adına illegal bir oluşum içinde bulunmadım. Benim mücadelem zaten bu illegal oluşumlarla ve terör örgütlerine yönelikti.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “IBDA-C terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan dolayı gözaltına alınıyorsunuz doğru mudur?”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu bahsettiğiniz terör örgütünün mensupları ne şekilde yer alıyorlardı orada, yani görevleri neydi, bir şirket mi?”

Sanık Okan İşgör: “Şimdi efendim onların.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şirket temsilcisi mi, muhasebeci mi, neydi görevleri, nasıl görev yapıyorlardı?”

Sanık Okan İşgör: “Bunların bahsettiğim şahısların hepsi ya şirket sahibidir ya da kooperatifte üst düzey yöneticidir bu insanlar. Bunlar orada esnafın sırtından, çalışan, kooperatiflerde çalışan kamyoncu esnafının sırtından kazanan paralardan pay alarak nemalanıyorlardı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz bunları tespit ettiniz.”

Sanık Okan İşgör: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ve jandarmadaki ilgili istihbarat birimine.”

Sanık Okan İşgör: “Sadece jandarma değil efendim, jandarmada ilgili birim illegal mafya tabir edilen gruplarla ilgili Adil Serdar Saçan ve yine emniyet istihbarat şube müdür yardımcısı olacak o dönemde Serhat Kırdaz, ben onlarla görüşüyordum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O bölge emniyete mi bağlıydı?”

Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim o bölge jandarma bölgesiydi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Jandarma bölgesinde emniyet ne şekilde takip yapabilir?”

Sanık Okan İşgör: “İstihbarat amaçlı efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl?”

Sanık Okan İşgör: “İstihbarat amaçlı, bilgi toplama.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Adil Serdar Saçan organize.”

Sanık Okan İşgör: “Efendim onun da takip ettiği şahıslar vardı, bahsettiğim gibi Muzaffer Dağdeviren o dönemde sadece Ambarlı’da faaliyet göstermiyordu. Farklı yerlerde de illegal oluşumlar içerisindeymiş, Adil Serdar Saçan’la da o dönemde dediğim gibi ben 95 yılında Muş’ta yedek subaylık yapıp döndükten sonra Muş’ta tanıştığımız için zaman zaman İstanbul’da görüşüyorduk. Kendisi de benim o bölgede nakliyecilik yaptığım için bu şahıslar hakkında herhangi bir bilgin, duyumun var mı diye benimle zaman zaman görüşürdü. Özellikle de bu görüşmeleri kendi yardımcılarından Cengiz Demircan yapardı. Kendisiyle de görüşürdüm, Cengiz’le de görüşürdüm.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben şunu öğrenmek istiyorum, mafya gruplarıyla ilgili Adil Serdar Saçan başka yerlerde takip ediyordu, sizin jandarma bölgesinde de faaliyetler olduğu için operasyonla o kişiyi aldı. Onun dışında bahsettiğiniz Hizbullah, IBDA-C, Dev Sol veya DHKP-C terör örgütü mensuplarının orada haraç aldığını, pay aldıklarını biliyorsunuz. Bunları rapor ettiniz.”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İlgili birime.”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunları da mı emniyete verdiniz?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu bilgileri de terörle mücadeleden kime verdiniz?”

Sanık Okan İşgör: “Terörle mücadeleden benim kimseyle irtibatım yoktu, benim jandarma istihbarat şube müdürlüğünde Abdurrahman Güven, emniyet istihbarat şube müdürlüğünde Serhat Kırdaz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kişilere verdiniz, bunla ilgili olarak operasyon yapıldı mı, bu kişiler alındı mı?”

Sanık Okan İşgör: “Bu kişilere benim Ambarlı’da faaliyet gösterdiğim ve bu 2002 yılına kadar her, her yıl 2 kere operasyon yapılıyordu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bahsettiğiniz, ismi geçen şahıslar alındılar mı, haklarında dava açıldı mı?”

Sanık Okan İşgör: “Alındı, dava açılıp açılmadığını bilmiyorum 99 ve 98 yılında, yalnız iki üç kere operasyon yapıldı, alındılar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dosya içerisinde sizin haber elemanı olduğunuza dair yazılar var, silah ruhsatı alınması yönünde.”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Girişimleriniz olmuş, bu haber elemanlığı kayıtlı olarak ne zaman başladı tam olarak, jandarma haber elemanı olduğunuz?”

Sanık Okan İşgör: “1998 sonu ya da 1999 başı olması lazım yanlış hatırlamıyorsam.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin kullanmış olduğunuz cep telefonu numaraları var, bir hayli fazla.”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “212 8553551?”

Sanık Okan İşgör: “Ev telefonum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunu evde kullanıyorsunuz.”

Sanık Okan İşgör: “Evet ev telefonum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İşte kullandığınız sabit telefonunuz nedir?”

Sanık Okan İşgör: “İlk ofisimde 6242325 olması lazım ilk ofisim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “23?

Sanık Okan İşgör: “25.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “25 telefon, evet.”

Sanık Okan İşgör: “Evet, daha sonra 8754226, 27 ve 28.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “87542.”

Sanık Okan İşgör: “26, 27 ve 28.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “28, faks olarak vesaire kullandığınız?”

Sanık Okan İşgör: “874, şey 8754499 olması lazım yanlış hatırlamıyorsam.”

Mahkeme Başkanı: “Faks, faks.”

Sanık Okan İşgör: “Faks evet yanlış hatırlamıyorsam 4499 olması gerekiyor, çünkü.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu Göktuğ Lojistik Nakliyat şirketine mi ait bu bahsettiğiniz 212 ile başlayan numaralar?”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim, evet, evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Altay Lojistik diye bir şirketten bahsediliyor, o da mı size ait?”

Sanık Okan İşgör: “Evet o da bana aittir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunu ne zaman kurdunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Onu da yanlış hatırlamıyorsam 2004 yılı sonu veya 2005 yılı başlarında olması lazım, tam olarak hatırlayamıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Göktuğ nakliyat devam ederken ikinci bir şirket mi kurdunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim doğrudur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buna nasıl, niye ihtiyaç duydunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim Mahkemenize sunduğum evraklarda da görüldüğü gibi bir dönem sıkıntı yaşadım ben ticari olarak sıkıntı yaşadım. O dönem kurdum, aynı zamanda Şile’de daha önce de ifadelerimde bahsettiğim bir kum ocağım vardı. Altay’ın zaten evraklarını incelediğinizde ilk unvanının lojistik olmadığını görürsünüz. İlk unvanı kuyumculuk ve madencilikti, Şile’deki kum ocağımızı faaliyete sokmak açısından Göktuğ Lojistikten, Uluslararası taşımacılıktan ayrı olarak Altay Lojistiği kurduk, yalnız kum ocağını ruhsat nedeniyle çalıştıramayınca Altay Lojistik kaldı. Daha sonra onu unvan değiştirip Altay Lojistik Turizm, Altay Lojistik Turizm şimdi hatırlayamıyorum evrakları, resmi evraklarını Mahkemenize sundum, unvan değişikliği yaptık, unvan değişikliği yaptığımız tarih üzerinde mevcuttur. Yalnız o şirketi ben devredinceye kadar hiç kullanmadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu şirkete ait telefonlar var mıydı kullandığınız?”

Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim yoktu, şirket kullanılmadığı için yoktu. Yanlış hatırlamıyorsam fatura bastırmıştık, üzerlerinde de aynı şekilde Göktuğ Uluslararası taşımacılığın telefonları vardı. Zaten şirket aynı adresteydi, yine benim üzerimeydi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, cep telefonu olarak kullandığınız 538 8125962.”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kimin üzerine kayıtlıdır?”

Sanık Okan İşgör: “Şimdi efendim bir iki tane hazır kart kullandım, bir tanesi kendi adımadır, bir tanesi de bu tam olarak şimdi hatırlayamıyorum, Elazığ’da fabrikayı kurduğumuz, fabrika ortaklarından Erhan Şuözer’in üstüne olması lazım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Erhan.”

Sanık Okan İşgör: “Ya da eşinin üstüne.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şuözer.”

Sanık Okan İşgör: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “532 3717270.”

Sanık Okan İşgör: “Şirket adına kayıtlı efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Göktuğ Nakliyat üzerine kayıtlı.”

Sanık Okan İşgör: “Evet, 1995 ya da 96 senesinden beri benimdir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin dışınızda başka kullanan kimse var mıdır bu numarayı?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim o hattı 2004 yılı yazına kadar sürekli ben kullandım, 2004 yazında yeni işyerime geçince santralle bağlı olarak şirket merkezinde çalışan personeller kullandı. Yalnız bu telefonu dönem dönem babam kullandı, ben kullandım, şirket müdürümüz Akın Süt kullandı, tamamen iş telefonu ve müşterilerimize vermiş olduğumuz telefonlar olduğu için yani benim şirkete gitmediğim ya da tatilde olduğum, ya da mazeretim olduğu dönemlerde işle ilgilenemeyeceğim dönemlerde şirket personeli tarafından, yetkililer tarafından kullanılmıştır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “532 3027353.”

Sanık Okan İşgör: “Babamın telefonudur efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunu da mı siz kullanıyordunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Şimdi babam yanımdayken telefonunu kullanmış olabilirim ama onun dışında o telefonda alındığı tarihten itibaren babamın kontrolünde olan bir telefondur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Babanızın üzerine mi kayıtlıdır?”

Sanık Okan İşgör: “Hayır şirket adına.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “538 8125962?”

Sanık Okan İşgör: “Az önce bahsettiğim 2 hazır karttan biridir, o telefonlardan birisi benim adımadır, diğeri Erhan Şuözer’in adına olması lazım, o da Erhan Şuözer’in adına telefonu kullanmamın sebebi de bu işe niyetlendikten sonra, bu fabrika işine niyetlendikten sonra kendisi tarafından verildi bana.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “531 2363492?”

Sanık Okan İşgör: “O da Erhan Şuözer olması lazım yanlış hatırlamıyorsam.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Erhan’ın üzerine kayıtlı olan numara mıdır?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim tam olarak hatırlamıyorum çünkü hazır kart sürekli kullandığım telefon değildi, bir dönem Erhan’dan işle ilgili olarak sürekli sana ulaşmam lazım, fabrikanın kuruluş aşamasında yapılan araştırmalarla, görüşmelerle ilgili diye kendisi bana bir hat vermişti. Hazır kartlardan bir tanesi onun olacak, diğer 2 tanesi, 2 tane bahsettiniz, o da benimdir yani çok sürekli hazır kart kullanan birisi değilim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “533 3045203?”

Sanık Okan İşgör: “Onlar efendim yanlış hatırlamıyorsam 20 veya 30 tane hat olacak şirket adına kayıtlı, tamamen şirkette çalışan personellerin ve şirketimde bana ait tırların şoförlerinin kullanmış olduğu telefonlardır, hepsi de dikkat ettiğiniz takdirde seridir. Geçen gün detaylı dökümünü Mahkemenize sunmuştum onun kimler tarafından ya da hangi plakalı araçlar tarafından kullanıldığına dair.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Emniyet ifadenizde bu telefonları kullandığınızı beyan etmişsiniz.”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim şirketim adına kayıtlıdır hepsi benim kontrolümdedir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “532 3864192 numaralı telefon var.”

Sanık Okan İşgör: “Eşimin telefonudur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunu da siz kullandınız mı?”

Sanık Okan İşgör: “Hafta sonlarında kendi telefonumu yanıma almadığım zaman eşimin telefonunu kullanırım. Özellikle de bu operasyonun olduğu, soruşturma başladıktan sonra telefonlarım emniyet tarafından alındığında eşimin telefonunu Elazığ’a gidinceye kadar kullandım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Veli Küçük ile tanışmadığınızı beyan ettiniz.”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dün ifadeler okundu, Ulaş Özel birtakım toplantılara katıldığınızı, Veli Küçük’le birlikte olduğunuzu beyan eden ifadeleri vardı. Bunları Mahkeme huzurunda değiştirme ihtiyacı hissetti ancak, daha önce avukatı huzurunda Hakim, Savcı huzurunda verilmiş ifadeler, bu sormuş olduğum 532 3717270 numaralı telefonla Veli Küçük’e ait olan 533 6439665 numaralı telefon arasında 21.12.2007 tarihli, saat 16:26’da mesaj var. 12.10.2007 tarihinde 8:38’de var, 19 Temmuz 2007 tarihinde var. Bu şekilde mesajlaşmalarınız söz konusu olmuş.”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Niçin Veli Küçük’le mesajlaşma ihtiyacı hissettiniz, tanımadığınız, bilmediğiniz bir kişiye niçin mesaj çektiniz?”

Sanık Okan İşgör: “Şimdi efendim ifadelerimde daha ayrıntılı belirttiğim üzere ben Veli Küçük’ü kesinlikle tanımıyorum, kendisiyle dışarıda hiç, bu Mahkeme salonu dışında hiçbir ortamda, hiçbir yerde görüşmedim. Ben işlerim bozulduğu dönemde iş arayışı içerisine girmiştim, şirketimi tasfiye sürecime gidiyordum. O arada arkadaşım ve hemşerim olan Ziya Bandırmalıoğlu Veli Küçük’ün de ortakları arasında bulunan strateji güvenlikte çalışıyordu kendisi, ben de iş aradığım dönemde Ziya ile sürekli ne iş yapacağımı, araştırma içerisinde olduğumu bahsediyordum. Kendisi de Ambarlı’da, Beylikdüzü’nde, Büyükçekmece’de geniş çevrem olduğu için gel benimle birlikte çalış, pazarlamaya bakarsın yönünde telkini oldu. Bende bu önerisini kabul ettim, telefon görüşmelerimiz bu Ergenekon olayı dışında telefon görüşmelerimiz de Ziya’nın kendi yaptığı işlerle ilgili teknik takibe takılması sonucu internette düştü. Açıkça orada da görülmektedir, ben şirketin ortaklarının kim olduğunu soruyorum. İşte nasıl çalışacağımı soruyorum, yalnız o olaydan, görüşmelerden kısa bir süre sonra Ziya Bandırmalıoğlu kendi yaptığı bir suçla ilgili tutuklandı. Kendisi cezaevine girince telefonunu istedim ben, telefonu verdi, o arada da kendisinin bu konuyu Veli Küçük’e ya da şirketin müdürü olan yanlış hatırlamıyorsam Melih Bey olması lazım, Melih Bey’e de bahsedecekti benden. Benden bahsetmiştir diye kendimi unutturmamak adına Bayram ve Kandillerde mesaj geçtim. Mesajlarımın tarihleri dikkate alındığında kandil ve bayramdır, bir tanesi de Veli Küçük’ün rahatsızlandığını duymuştum. O rahatsızlığına denk gelen bir tarihtir, bunlar araştırıldığında benim beyanlarımın kesinlikle doğru olduğu görülecektir. Kesinlikle kandil, bayram ve rahatsızlığı denk gelir, görüşmem söz konusu değildir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Muzaffer Tekin’le tanışmadığınızı söylediniz.”

Sanık Okan İşgör: “Efendim emniyetteki ilk beyanlarımda doğrudur tanışmadığımı söyledim, doğrudur. Ama.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir cenazede tanıştığınızı söyledi Ulaş Özel.”

Sanık Okan İşgör: “Cenazede tanışmadım efendim, şimdi ben Muzaffer Tekin’le tanışmadığımı emniyette de ilk Savcılık sorgumda söyledim. Ben o daha sonra Elazığ’a gittim, Temmuz ayında da Mahkemeye katıldım, ben Mahkemeye katılıncaya kadar avukatım ilgilendiği için dosyaya hiç bakmamıştım. Rıdvan Altınok’un ifadelerini okuyunca Muzaffer Tekin’le nerede tanıştığımı hatırladım ben kendisini, dediğim gibi Rıdvan Altınok’un aracı yoktu. Kendisi benim arkadaşımdır, ben Beylikdüzü’nde oturuyorum, Avrupa Yaka… şey Anadolu yakasında bir iş görüşmesine götürmemi rica etti. Kendisini iş görüşmesine götürdüm, çıkınca bana yemek ısmarlamak istediğini, zahmet verdiğini, yemek ısmarlamak istediğini söyledi. Onun için Fenerbahçe Orduevine gittik, Fenerbahçe Orduevinde biz bir masaya otururken kendisi orada Sayın Muzaffer Tekin’le karşılaştı. Ayaküstü görüştüler, Muzaffer Tekin bizi kendi masasına davet etti. Kendi masasında üç dört kişiyle oturuyordu, yemek yedik, ben orada nezaketen tanıştırılmamın karşısında kendisiyle ne sohbet ettim. Ne de bir yakınlık ilişkisi içerisinde oldum, kendisi daha sonra bizi kapıdan uğurladı ve bir daha kendisiyle görüşmedim diye düşünüyorum. Ulaş Özel cenazede dedi, ben Büyükçekmece’de, Mimar Sinan’da, Beylikdüzü’nde birçok cenazeye katıldım, yalnız Muzaffer Tekin’le cenazeye birlikte gittiğimiz doğru değildir. Orada aynı cenazede ben hatırlamıyorum, cenazeye gittiğim doğrudur, karşılaşmış olabiliriz. Ama kendisiyle orada konuşmuşluğum ya da birlikte cenazeye katılmışlığım söz konusu değildir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi size dosya içerisinde yer alan bir takım fotoğraflar göstereceğim, bunlarla ilgili olarak, sizin saçlarınız ne zaman döküldü, bu hale geldi?”

Sanık Okan İşgör: “Cezaevine girdikten sonra oldu efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Cezaevine girdikten sonra yani, 2010 yılından sonra mı döküldü?”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha önce saçlarınız gür müydü?”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi foto cenaze Okan İşgör isimli bir dosya var, dosya içerisinde sanıkların dijitallerinden ele geçirilmiş olan dosya… fotoğraflardan bir kısmını ben alt alta Word belgesine koydum. Size buradaki, fotoğraftaki kişileri göstereceğim, bunları tanıyıp tanımadığınızı, daha önce bir yerde, toplantıda vesaire görüp görmediğinizi, cenazede tanışıp tanışmadığınızı soracağım.”

Sanık Okan İşgör: “Efendim orada Muzaffer Tekin var onu tanıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet buradaki size soracağım Muzaffer Tekin’in sırasındaki gözlüklü şahıs, bayanın yanındaki siz misiniz?”

Sanık Okan İşgör: “Yok hayır efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dikkatli bakar mısınız?”

Sanık Okan İşgör: “Yok ben değilim efendim, böyle bir toplantıya katılmadım ben, bana hiç benzemiyor o.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, Muzaffer Tekin’i tanıyorsunuz buradan, başka tanıdığınız kimse var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim olmadığı gibi ayrıca ben gözlüğü cezaevinde bundan 15 gün önce aldım, ben daha önce gözlük kullanmıyordum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, Muzaffer Tekin’i tanıdığınızı söylediniz, başka burada tanıdığınız kimse var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Yok efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buradaki 2. fotoğrafa geçelim, burada tanıdığınız kimse var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Evet Muzaffer Tekin’i tanıyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Böyle bir ortam cenazeye katıldınız mı, cenaze ortamı?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim bir tane cenazeye katıldım, başka bir cenazeye katılmadım efendim ben.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani bu bahsettiğiniz cenaze yerine benziyor mu?”

Sanık Okan İşgör: “Bahsettiğim cenaze ola… bilemiyorum efendim yani şimdi, çünkü cenaze benim yakınımın değildi, bir bayanın cenazesiydi. Biz bizim bölgemizden katılan bazı kurum yetkilileri vardı, bende o nedenle katıldım, ama yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alt fotoğrafa geçelim.”

Sanık Okan İşgör: “Orada tanıdığım kimse yok efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani burada var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim Kemal Kerinçsiz Beyefendi var, kendisini de ilk defa bu Mahkeme salonunda gördüm, ilk defa.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alt fotoğrafa geçelim, ya bu cenazeyi hatırladınız mı onlarla?”

Sanık Okan İşgör: “Yok bu cenaze benim katıldığım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir cenaze fotoğrafı çünkü bu, onun için gösteriyorum.”

Sanık Okan İşgör: “Yok Sayın Kerinçsiz’le Muzaffer Tekin tokalaşıyor yok, ben böyle bir ortamda bulunmadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alt fotoğrafa geçelim, bir yürüyüş zannedersem, böyle bir yürüyüşe katıldınız mı?”

Sanık Okan İşgör: “Yok efendim kesinlikle hayır, ben iddianamede de geçiyor ben bugüne kadar hiçbir Cumhuriyet mitingine katılmadığım gibi benim kişi olarak bir özelliğim vardır. Ben toplu olan hiçbir yere katılmam, bugüne kadar bir futbol maçına dahi gitmiş değilim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alt fotoğrafa geçelim, bu şahsı tanıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha önce bir yerde gördünüz mü?”

Sanık Okan İşgör: “Yok tanımıyorum efendim. Efendim benim isim hafızam zayıftır ama benim görsel hafızam kuvvetlidir, tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alt fotoğrafa geçelim, aynı kişiler zaten.”

Sanık Okan İşgör: “Muzaffer Tekin.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alt fotoğrafa geçelim, buradaki kişileri tanıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Tuncay Bey ve Muzaffer Tekin kendisini bu salonda tanıdım, Tuncay Bey’in de.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siyah gözlüklü olan şahsı tanıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Özkan’ı nereden tanıyorsunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Daha önce basından ve bu Mahkeme salonunda gördüm efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alt fotoğrafa geçelim, burada beyaz boyunlu, kazaklı bir şahıs var.”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu şahsı tanıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Geçelim, bu fotoğrafta tanıdığınız kimseler var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Orada Sayın Veli Küçük’ü gördüm, ilk gördüm, diğerlerini tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Muzaffer Tekin’de var, dikkatli baktınız mı?”

Sanık Okan İşgör: “Evet ileride var efendim, diğerlerini tanımıyorum, böyle bir ortamda bulunmadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sevgi Erenerol’u tanıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Hanımefendiyi ilk defa bu Mahkeme salonunda gördüm.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Devam edelim, buradaki şahıslardan tanıdığınız kimse var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Yok efendim tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kemal Kerinçsiz’i.”

Sanık Okan İşgör: “Kemal Kerinçsiz Bey var onu da bu bahsettiğim gibi bu salonda gördüm, diğerlerini tanımıyorum kesinlikle.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada tanıdığınız kimse var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Yok efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonraki, Levent Temiz ismini duydunuz mu?”

Sanık Okan İşgör: “Duydum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimdir Levent Temiz?”

Sanık Okan İşgör: “Yanlış hatırlamıyorsam İstanbul Ülkü Ocakları Genel Baş… İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı olması lazım, yanlış hatırlamıyorsam.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kendisiyle bir irtibatınız oldu mu?”

Sanık Okan İşgör: “Yok kesinlikle yok, yani tanışmıyoruz, sadece ben kendisini basından tanıyorum bir de ülkücü camiadan olduğunu duymuştum doğruysa.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim.”

Sanık Okan İşgör: “Kemal Kerinçsiz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Arkadaki şahıslardan.”

Sanık Okan İşgör: “Yok tanımıyorum efendim böyle bir yürüyüşe kesinlikle katılmadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alta geç…”

Sanık Okan İşgör: “Efendim şimdi yanlış anlaşılmasını istemem, burada İşçi Partisi arkadaşlarla beraber kalıyoruz ama yani ben kendilerinin nasıl insanlar olduklarını, yani burada tanıdım, ben geçmişte İşçi Partisinin ya da bu tür şeylere yürüyüşlere katılmam mümkün değil.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alttakine geçelim.”

Sanık Okan İşgör: “Kemal Kerinçsiz var diğerlerini tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu arkadaki şahıslardan.”

Sanık Okan İşgör: “Yok efendim tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alttakine geçelim.”

Sanık Okan İşgör: “Kemal Bey var, Sevgi Hanım var.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Arkada böyle.”

Sanık Okan İşgör: “Yok efendim tanımıyorum, efendim ben böyle toplantılara katılmadığım gibi benim çevremden de kimse katılmaz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir alttakine geçelim.”

Sanık Okan İşgör: “Yakın çevremden de.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada var mı tanıdığınız?”

Sanık Okan İşgör: “Kemal Bey var.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir sonrakine geçelim.”

Sanık Okan İşgör: “Muzaffer Tekin var efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başka orada tanıdığınız kimse var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Yok efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hüseyin Görüm duydunuz mu hiç?”

Sanık Okan İşgör: “Bu dava sebebiyle davamız Ergenekon davasından soruşturma açılınca hakkımızda iddianameleri incelerken gördüm ismini yoksa kendisini tanımam efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İbrahim Özcan?”

Sanık Okan İşgör: “İbrahim Özcan’ı da bu Mahkeme salonunda tanıdım efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Mehmet Zekeriya Öztürk?”

Sanık Okan İşgör: “Davada sanık ama kendisini tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Mehmet Fikri Karadağ?”

Sanık Okan İşgör: “Bu Mahkeme salonunda ilk defa gördüm.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İsmail Eksik veya İsmail Paker?”

Sanık Okan İşgör: “Yok tanımıyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Geçelim altta Fikri Karadağ, yanındaki şahsı tanıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İnelim aşağıya yavaş yavaş, evet Sevgi Erenerol.”

Sanık Okan İşgör: “Sevgi Hanım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Elinde bir şey tutuyor, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi.”

Sanık Okan İşgör: “Doğru efendim bende de aynısından.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tüzüğün aynısı sizde de.”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim doğrudur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ev araması sırasında çıkmış.”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ayrıca el yazısı notlar var, Vatansever Kuvvetler Güç Birliğiyle ilgili, bu notları kim aldı, yani tüzük dışında bu notları kimler yazdı? El yazısıyla yazılmış birtakım yazılar var.”

Sanık Okan İşgör: “Efendim tüzük, tüzük kesinlikle benden çıkmıştır, benim ofisime daha önce dergi satmak için gelen kişiler getirmiştir, dergiyle.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne satmak istediler size?”

Sanık Okan İşgör: “Dergi efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Neydi derginin ismi?”

Sanık Okan İşgör: “Yine üstünde bu tür amblemler olan hatırlamıyorum, derginin ismini hatırlamıyorum da üzerinde bu tür amblem vardı. Dergi yanlış hatırlamıyorsam o zaman sadece dergiyi satmak değil, dergiyle birlikte yüz lira mı, iki yüz lira mı bir bağış gündemdeydi. Bu bahsettiğim olay da 2007 yılında oldu, zaten benim durumum bozuktu, bağış yapamayacağımı, dergiyi alamayacağımı söyledim. Ama giderlerken tüzüğü bıraktılar, incelerseniz memnun oluruz, sizi aramızda görmekten mutluluk duyarız gibi klasik cümlelerle dergiyi bana bıraktılar, ayrıldılar. Ama dergiden, dergiyle birlikte çıkan el notlarından bir bilgim yok ve bana emniyette de gösterdiler, o el yazıları bana ait değildir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kime ait çevrenizde veya şirketinizde çalışan başka kişiler?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim şirketimde çalışan insanların hepsi bir babam vardı rahmetli 2009 senesinde rahmetli oldu. Kendisi asker, emniyet ya da bu tür çevreden kimseyle diyalogu yoktur. Onun haricinde ablamın eşi vardır, tamamen mesleği gereği yanımda işe aldığım birisidir. Personelimden de kimsenin o tür yazıları yazacak kapasitesi yoktur, okudum çünkü yazılanları, yanlış hatırlamıyorsam Ulusal Stratejiyle mi, Uluslararası stratejiyle mi ilgili bir konuydu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “3. klasör içerisinde sizden ele geçirilen belgeler var.”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunların içerisinde bir savaş resmi, Türk bayrağı, altında da şöyle diyor, Büyük Önder Atatürk’ün gençliğe hitabesinin idrakinde olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlarını sivil inisiyatif içerisinde bilgilendirmek, şuurlandırmak hukuken organize edilmiş.”

Sanık Okan İşgör: “Efendim ben, benden öyle bir belge ele geçmedi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Birer milli mukavemet güç birlikleri şeklinde oluşturmak. Türkiye genelinde faaliyet gösteren bütün milli, milliyetçi, vatansever derneklerin tek merkez, tek çatı altında birleşmelerini temin ve Türk Milletinin hizmetine hazırlamak amacıyla Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi derneği adı altında bir dernek kurulmuştur, katılmanızı bekliyoruz, telefon numarası var.”

Sanık Okan İşgör: “O tüzük mü efendim?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tüzük’ten ayrı da olabilir, tüzüğün devamı da olabilir.”

Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim benden öyle bir belge ele geçmedi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ayrı bir dergi olarak.”

Sanık Okan İşgör: “Belgeyi görebilir miyim, belgeyi görebilir miyim?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tabi görebilirsiniz buyurun, şöyle gelin.”

Mahkeme Başkanı: “Mikrofon.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkanım 3. klasör sayfa, PDF sayfa 94’te yer alan belgeyi, dizi 148’de yer alan belgeyi sanığa gösteriyorum.”

Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim bu belge benden ele geçmedi, ben bu belgeyi ilk defa görüyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Tüzüğünün ya devamı olabilir veya ayrı bir belge.”

Sanık Okan İşgör: “Hayır efendim benden böyle bir belge ele geçmedi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada.”

Sanık Okan İşgör: “İlk defa görüyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada Mukavemet Güç Birlikleri ibaresi geçiyor, bu konu hatırladınız mı?”

Sanık Okan İşgör: “Kesinlikle efendim benim ilgim, alakam olmayan bir konu ve benden böyle bir belge ele geçmedi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine bunun devamında 95. sayfada bugünleri ne çabuk unuttuk denilip, düşmanın iştahını dünyada kabartmakta, vatan topraklarını dahi satılmaktadır, vatan toprakları dahi satılmaktadır. Bu durum Türk Milletini yeni bir savaşla karşı karşıya bırakacaktır. Vatanımızı tehlikeye düşüren bu gidişe dur demek için bütün vatandaşlarımızı aynı çatı altında toplamaya davet ediyoruz. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği şeklinde bir yazı daha var.”

Sanık Okan İşgör: “Efendim benden alınan kitapçık dışında, sa… böyle krem rengi saman kağıdı gibi bir kitapçık dışında, kitapçığın ne içinde böyle bir not vardı. Ne de o kitapçıkla birlikte böyle bir belge ele geçmedi, sadece kitapçığın kendisi vardı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunların üzerlerine siz tek tek imza da atmışsınız, birçoğunun üzerinde imzanız da var bu ajandalar, sizden çıkan belgeler klasörünün içerisinde bunlar.”

Sanık Okan İşgör: “Efendim ajanda… ajanda eşimindir, kesinlikle öyle bir not görmedim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine dosya içerisinde el yazısıyla yazılmış olan 3. klasör sayfa 161, dizi 27’de yer alan değerli komutanım Okan’a diye başlayan bir mektup var.”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim 94 ya da.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz, sorumu lütfen bitireyim ondan sonra cevap verin. Yani siz komutanlık yaptınız mı? Bu mektubu size kim yazdı, niçin yazdı? Komutanlık yaptığınız dönem hangi tarihlere denk gelmekte? Yazan kişi Hasan Şahin gardiyan olarak geçiyor, bu şahısla nereden tanışıyorsunuz?”

Sanık Okan İşgör: “1994, 1995 yıllarında 237. dönem olarak Muş’ta yedek subaylık yaptım. Hasan Şahin isimli gardiyan olarak o mektubu yazan kişi de o yıllarda disko tabir edilen disiplin koğuşunda gardiyandı kendisi, benim bağlı bulunduğum 49. Mekanize Piyade Tabur Komutanlığında, mektup ona aittir. Kendisiyle yedek subaylığımdan sonra hiç görüşmedim, bir kere o mektubu aldım, adresi de üstünde vardır zaten kendisinin, 94, 95 yılında tanıdığım bir askerimdir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yanınızda askerlik yaptı, onun için komutanım (bir iki kelime anlaşılamadı).”

Sanık Okan İşgör: “Benim yanımda yapmadı efendim, bizim taburumuzun disiplin koğuşunda yaptı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım.”

Sanık Okan İşgör: “Yani benim kendi bölüğümde, kendi birliğimde değildi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine sizin üzerinde parafınızda, imzanız da var, bir internet çıktısı ele geçirilmiş. Kimden bölümünde tunc_ercanca@mynet.com kime diyor, 01ıstanbul@mynet.com, konu diyor, 01istanbul, bu ülkenin gerçek sahiplerine, tarih 03 Haziran 2005 17:09, hatırladınız mı bu maili? Bir çıktı, internet çıktısı alınmış, mail gönderilmiş.”

Sanık Okan İşgör: “Maili, maili hatırlamadım da çıktıyı hatırlıyorum, çıktıyı hatırlıyorum benim evim, bilgisayarımın üstünden aldığını söyledi emniyet güçleri.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur, benim evimden çıkmış.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimdir bu şahıs Tunç Erkanca?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımam efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ersin Vurçak kimdir?”

Sanık Okan İşgör: “Ersin Vurçak daha önce benim yanımda çalışan pazarlama müdürüydü, bir sene kadar 2004 yılından 2005 yılının yazına kadar benim yanı… şirketimde nakliye müdürü olarak çalıştı, 2005’te ayrıldı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada yazının sonunda şöyle bitiyor, ey Türk titre ve kendine dön, büyük Türkiyeli grubunda toplanalım. Nedir, Büyük Türkiyeli grubu, bu gruptan haberiniz var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim ben o çıktıları imzalarken okudum, Büyük Türkiyeli grubu hakkında bilgi sahibi değilim. O çıktılarla ilgili uzun süre de evimde tartıştım polislerle, benden çıktı, çıkmadı. Sizden çıktı deyince imzaladım, ben çıkartmadım onları, ama evimden çıktı iddiasıyla imzalamak zorunda kaldım, çıkmışta olabilir, ben çıkartmadım, eşim çıkartmış olabilir ama eşimin bu tür şeylerle hiçbir ilgisi yoktur. Ersin Vurçak’tan geldiği doğruysa, Ersin Vurçak’ın ismi varsa doğrudur. Ersin Vurçak’ı tanıyorum, yanımda çalıştı 1 sene.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Biraz önce size bahsettiğim el yazısı notlar var.”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çizgili kağıt üzerine yazılmış, klasör 3 sayfa 167’den başlıyor, ülkemizin durumunu anlatıyor. Kötü yönetildiğinden bahsediyor, siyasi, ekonomik, sosyal ve dış politikalarda hiçbir politika olmayan Türk’ü olduğu, Türk olduğunu söyleyemeyen, IMF’ye teslimiyetçiliği ve AB’nin dayatmaya çalıştığı bütün isteklere evet diyen, teslimiyetçilik zafer olarak halkımıza yutturmaya çalışan, dini duyguları suiistimal edip papalık bayrağının altında AB’nin arzularına zav edip za atan bazıları okunamıyor. Çiftçisini köylüsünün memurunu işçisini öldüren bir yetmiyor gibi birde azarlayan bir hükümetin iktidarında kadromuzda faal olarak çalışmak istediğimi arz eder İstanbul’da verebileceğiniz her türlü görevi yapmaya amade olduğumu beyan ederim. Saygılarımla diye yazılmış bir.”

Sanık Okan İşgör: “Bana ait değil efendim o.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir yazı bu yani bu el yazısı.”

Sanık Okan İşgör: “Bana ait değil efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Benim değil dediniz kim yazmış olabilir bu yazıyı sizden ele geçmiş sizin parafınız var üzerinde.”

Sanık Okan İşgör: “Efendim dediğim gibi vatansever.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir yere hitaben yazılmış bu.”

Sanık Okan İşgör: “O kitapçık benden çıktı o kitapçıkla birlikte bana verdiler yalnız ben orada bana ait olmadığını söylüyorum el yazısı benim değildir. Kimin yazmış olduğu hakkında hiçbir bilgim yok. Yazının yazının yazılış şekli ve içeriği de benim üslubum ve tarzım değildir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Vatansever kuvvetler güç birliği hareketi derneğinden tanıdığınız kimse var mı? İstanbul temsilcisi veya Ankara'dan.”

Sanık Okan İşgör: “Hiç kimse yok efendim. Hiç kimse yok efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Taner Ünal.”

Sanık Okan İşgör: “Hiçbirini tanımam.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ahmet Cinali?”

Sanık Okan İşgör: “Kesinlikle tanımam.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ali Barış Sevindik isminde bir şahsın ismi geçiyor komutan olduğu anlaşılıyor. Bu şahısla tanışıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Tanışıyoruz efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereden tanışıyorsunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Kendisi yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılına kadar İstanbul istihbarat şube müdür yardımcısıydı çıkar amaçlı suç örgütleri biriminde sorumlu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin büronuza gelir gider miydi?”

Sanık Okan İşgör: “Bir kere geldi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir kere. Ne zaman geldi?”

Sanık Okan İşgör: “Yanlış hatırlamıyorsam 2005 yılı olması lazım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2005 yılında geldi.”

Sanık Okan İşgör: “Evet 2205.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O zaman Ulaş Özel var mıydı sizin büronuzda?”

Sanık Okan İşgör: “Vardı yani Ulaş Özel benim yanımda çalışıyordu büroda olup olmadığını bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Görüştüler mi onu öğrenmek istiyorum birebir görüştüler mi?”

Sanık Okan İşgör: “Benim ofisimde görüşmediler. Alayda sadece bir kere aynı ortamda bulunduk.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne zaman bulundunuz?”

Sanık Okan İşgör: “2006 yılı olması lazım. Silah ruhsatı için gittiğimizde istihbarat şube müdür vekili olan bir şahıs vardı ismini hatırlayamıyorum benim görüştüğüm bir kişi değildi onunla birlikte Kamelya’da oturuyorduk biz alay komutanını beklerken veya alay komutanıyla görüştükten sonra. Ali Barış Sevindik’te spor yapmış üzerinde eşofmanlarla bizim o bulunduğumuz Kamelya’ya gelmişti.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne konuşuldu Ulaş Özel’e herhangi bir görev verdi mi sizin yanınızda?”

Sanık Okan İşgör: “Görevlendirme değil orada zaten bizim gidiş amacımız silah ruhsatları sıkıntılarıyla ilgiliydi. O konuyla ilgili biz orada beklerken kamelyada çay ısmarladılar o arada kendisi geldi. Sadece hal hatır o yönde bir konuşma oldu onun dışında farklı bir görüşme olmadı. Yanımda Hüseyin Yanç vardı Taylan Çolak vardı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kazi Erdil ismi geçti mi?”

Sanık Okan İşgör: “Ben kesinlikle Kazi Erdil ismini bu soruşturma başladıktan sonra duydum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nisan isminde tanıdığınız kimse var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Benim yok efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin büronuza gelip giden kişilerin içerisinde olabilir mi? Ulaş’ın tanıdığı Nisan isminde bir şahıs duydunuz mu?”

Sanık Okan İşgör: “Şimdi efendim Ulaş Özel’in kendi tanıdığı arkadaşlarından şirkete onu görmeye gelip giden çok sık olmamakla beraber arkadaşları vardı ama.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimler vardı isim olarak sayabilir misiniz?”

Sanık Okan İşgör: “İsim olarak Bora vardı bir kere geldi şirketim varken.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bora? Görevi nedir? Rütbesi nedir?”

Sanık Okan İşgör: “Rütbesini görevini bilmiyorum istihbarat şubede çalışıyor uzun saçlı bir arkadaştı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bora Burçak mı?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim soy ismini bilmiyorum ismini sadece hatırlıyorum Bora.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Okan İşgör: “Onun dışında Ulaş’ın şirketime gelenlerden ismini hatırladığım yok efendim. Zaten çok yoğun değildi birkaç kişi gelirdi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir araç alma işi olmuş. Silah alınmış geri verilmiş. Bu konularla ilgili ne biliyorsunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim benim o konu hakkında.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yusuf Ethem Akbulut’un Toyota aracıyla ilgili bilginiz var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim konu hakkında bilgim bu soruşturmadan sonra oldu. Yusuf Ethem’in arabasıyla ilgili ben kendisini 2007 yılında tanıdım. Zaten tanıştıktan kısa bir süre sonra şark tayinine gitti. O zaman zarfında birkaç kere görüşmemiz oldu. Kendisi bana karşı oldukça saygılı birisiydi arabası vardı. Yani şark.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl bir arabası vardı rengi?”

Sanık Okan İşgör: “Gri gri bir arabası vardı şarka gi…”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç yılında gördünüz o arabayı?”

Sanık Okan İşgör: “Şarka gideceği dönemde 2007 olması lazım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha gitmeden önce vardı öyle mi aracı?”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nasıl elde ettiği konusunda bilginiz var mı?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim yok bilgim yok sormadım da çünkü yanıma geldiğinde vardı arabası şirketime bir kez geldi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu araçla herhangi bir yere gittiniz mi dolaştınız mı?”

Sanık Okan İşgör: “Ben 2007 yılında o araçla hiçbir yere gitmedim. Şarktan döndükten sonra çocuğumun rahatsızlığı vardı hastanede yatıyordu kendisi birkaç benim de arabam yoktu satmıştım araçlarımı bir kere kendisi beni Bağcılar’da SGK’ya evrak imzalatmaya gittik onun aracıyla gidip geldik.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ömer Rıdvan Altınok ismi çok geçti bununla ilgili sizden önce ifade veren Yusuf Ethem Akbulut da bir şirket kurulduğundan sizin de onun müdürü yapıldığınızdan bahsetti. İlk defa nerede tanıştınız Ömer Rıdvan Altınok’la emekli yarbay olsa gerek?”

Sanık Okan İşgör: “Doğrudur efendim. 2005 yılı olması lazım 2005 yılı yazı. Kendisi limanda nakliyecilik yapmış emekli olmuş. Emekli olduktan sonra yine bizim ya Cihat diye bir nakliyeci arkadaşımızla ortaktık yapmış ortaklıkları yürümemiş 2 tane eski tır ve dorse almıştı. Tırları satmış dorseleri satamamıştı bir tanıdık vasıtasıyla dorselerinin satılık olduğunu öğrendim kendisinden 2 tane dorse aldım. Ondan sonra görüşmeye başladık. Bir dönem bir arkadaşıyla birlikte yanlış hatırlamıyorsam Amasyalı hemşerisiyle biodizel işine girmişlerdi. Kendisinden bir tanker biodizel aldım bu ticari ilişkilerden ötürü görüşmeye başladık. Daha sonra güvenlik şirketi kurdu kendisi güvenlik şirketi kurduğunda limandaki liman işletme 5 tane liman işletmesi var limanda başkanlarının hepsini tanırım yönetim üyelerini tanırım kendisini limanlardaki daha doğrusu kendisini değil Arma güvenlikte ortağı olan Mehmet Bodur isimli şahsı bu kişilerle tanıştırdım. Arkadaşlık çerçevesinde işine destek olmaya çalıştım bu nedenlerden ötürü arkadaşlığımız devam etti. 2010 yılında benim işyerime gelip giderdi haftada bir 15 günde bir benim işyerime gelip giderken yine nakli… kafeterya açmıştım birde kebap salonum vardı. Orada o işyerlerime gelirdi ve yine benim nakliyecilikten arkadaşım ve müşterim olan Erhan Şuözer ve Mehmet Ali Demir’le tanıştı benim ilgim olmadığı bir ortaklığa gittiler. Yalnız ortaklık tamamen gündeme geldiğinde beni de davet ettiler. Ben maddi olarak durumum bozuk olduğu için katılamayacağımı söyledim. O arada da başka bir firmada iş bulmuştum ben Antrepo da yönetici olarak. Kendileri beni bu firmaya genel müdür olarak tayin ettiler ısrar ettiler. Bende bu firmaya müdür olarak girdim ve Temmuz ayının başıydı yanlış hatırlamıyorsam ilk haftası Rıdvan Altınok’la birlikte Elazığ’a gidip Sanür endüstriyel gıda şirketini kurduk. Bu çerçevede arkadaşlık ve ticari ilişkimiz oldu. Bu soruşturma başladıktan sonra bir hafta daha kendisiyle görüştük. Kendisi soruşturma nedeniyle çekindiği için hem şirketten ayrıldı hem de benimle olan arkadaşlığını kesti.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Muzaffer Tekin’le tanıştırdıktan sonra başka bir ortamda bir araya geldiğiniz oldu mu Muzaffer Tekin’le?”

Sanık Okan İşgör: “Kesinlikle olmadı efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne diye bahsetti Muzaffer Tekin’i ne olarak tanıttı size?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim yemek anında zaten bir sohbetimiz olmadı yemek anında masada 3, 4 kişi daha vardı tanımadığım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimler vardı başka?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim ilk defa gördüm sadece nezaketen masalarına davet ettikleri için o masada yemek yedim ve Muzaffer Tekin de bizi 2 katlıydı Orduevinin restoranı üst katta yemek salonunda yemek yedik. Yemek salonunun biz kalkarken yemek salonunun kapısına kadar geldi bizi uğurladı çıktık çıktıktan sonra Muzaffer Tekin’in kendisinin komutanı olduğunu söyledi o kadar bilgim bu kadardır efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Susurluk davası sanıklarından Ziya Bandırmalıoğlu’yla telefon görüşmeniz tespit edilmiş. Bu kişiyle nasıl tanıştınız?”

Sanık Okan İşgör: “Ziya Bandırmalıoğlu’yla hemşerim olan Oğuz Yorulmaz tanıştırdı beni.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Oğuz Yorulmaz?”

Sanık Okan İşgör: “Evet efendim doğrudur o da eski bir özel harekatçıdır rahmetli oldu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Özel harekatçı onu nereden tanıyorsunuz Oğuz Yorulmaz’ı?”

Sanık Okan İşgör: “Hemşerimizdir daha doğrusu babası babama rahmetli babamın arkadaşıdır. Garajımız varken zaman zaman uğrardı. Daha sonra kendisini Ambarlı Limanında bir gümrük firmasının tanıdıklarım vasıtasıyla gümrük firmasının sahibinin yanında işe sokmuştum ben Oğuz Yorulmaz’ı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi firmaya soktunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Benim birebir tanıdığım bir firma değildi kendisinin işe ihtiyacı olduğunu söylediğinde.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç yılında oldu bu?”

Sanık Okan İşgör: “Yanlış hatırlamıyorsam 2004 olması lazım efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2004 yılında geldi işi olmadığını size iş bulmasını söyledi öyle mi? Sizde iş buldunuz kendisine.”

Sanık Okan İşgör: “Yani direkt iş istemek için gelmedi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Niçin geldi?”

Sanık Okan İşgör: “Rahmetli babamın yanına uğrardı şirkete dönem dönem bir görüşmesinde işte boşta olduğunu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Okan İşgör: “Yani acil böyle çok çok işe ihtiyacı olduğunu söylemedi. Yani yapabileceği işleri söyledi yardımcı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne işi buldunuz kendisine ne yapıyordu orada?”

Sanık Okan İşgör: “Şoförlük yapıyordu efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şoförlüğe başladı.”

Sanık Okan İşgör: “Ya bir nevi makam şoförlüğü.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimin makam şoförlüğünü yapıyordu?”

Sanık Okan İşgör: “İşe girdikten sonra birkaç kez yanıma geldi o da patronunu gümrük binasına bırakırdı gümrük.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Patronu kimdi ismini?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim patronu tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şirketin ismi nedir?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim hatırlamıyorum da araştırs...”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz nasıl aracı olduğunuz tanımadığınız bir yere nasıl işe soktunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Efendim ben firmaya aracı olmadım. Ben çevremdeki orada geniş çevrem vardı çevremdeki insanları bir yakınımın böyle böyle bir işe ihtiyacı olduğunu kendilerinin yardımcı ola… olamayacağını sordum yani herkese sordum çevremdeki insanlara. Bir kişi o zaman bir telefon adres verdi yönlendirdim. Ama araştırsam öğrenebilirim yani belgeleyebilirim onu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, Ziya Bandırmalıoğlu’nu nasıl tanıştırdı sizinle?”

Sanık Okan İşgör: “Ziya Bandırmalıoğlu’nu da onunla birlikte tanıştım. Kendi tanıştırdı beni.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne zaman?”

Sanık Okan İşgör: “O da 2004’ün sonu veya 2005’in başı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nerede tanıştınız?”

Sanık Okan İşgör: “Şey benim ofisimde tanıştık.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ofisinize geldiler ne vesileyle geldiler?”

Sanık Okan İşgör: “Öyle sohbet tanışmak için çay içmek için ziyaret.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ziyaret etti ne olarak tanıttı kendisini?”

Sanık Okan İşgör: “Ziya mı?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Okan İşgör: “Eski özel harekatçı olarak. Akaryakıt istasyonu vardı Taksim İlkyardım Hastanesinin karşınsında. Yani ticaretle uğraşıyordu tanıştığımızda.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Güvenlik şirketiyle ilgili görüşmeniz var. Nereden biliyorsunuz onun güvenlik şirketi işi yaptığını nasıl öğrendiniz? Bir ayrıntılı açıkla mısınız?”

Sanık Okan İşgör: “Tabi efendim. Ziya 2005 yılının sonunda Taksim İlkyardım Hastanesinin karşısındaki ista… akaryakıt istasyonu merkezde kaldığı için ve hastane karşısında olduğu için yıkım kararı çıktı. Yıkım kararı çıktıktan sonra oradan tazminat alıp istasyonu terk ettiler. O dönem zaten biz görüş devamlı görüşüyorduk yani hafta sonları. İşte kendi muhiti Etiler Beşiktaş’taydı. Yani beraber yemeğe giderdik gezmeye giderdik kendisiyle. İşlerim bozulduktan sonra da sürekli görüştüğümüz için dertleşirdik işte ne iş yapacaksın diye o sorardı? Ben de iş araştırması içerisinde olduğumu söylerdim. Bir dönem güvenlik şirketine gidip gelmeye başladığını söyledi o zaman benim de o şirkette çalışmam gündeme geldi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sami Hoştan’ı tanıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim basından tanıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bahsetti mi? Ziya Bandırmalıoğlu bahsetti mi?”

Sanık Okan İşgör: “Ziya Bandırmalıoğlu bahsetmedi kendisiyle Sami Hoştan’ı tanışmam ama bir kere aynı ortamda bulunduk o da rahmetli Oğuz Yorulmaz’ın Bursa’daki cenazesinde beraber kaldırdık cenazeyi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Direj Ali’yi tanıyor musunuz?”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ali Yasak.”

Sanık Okan İşgör: “Tanımıyorum basından tanıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sedat Peker?”

Sanık Okan İşgör: “Basından tanıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Semih Tufan Gülaltay?”

Sanık Okan İşgör: “Basından tanıyorum kendisini burada mahkeme salonunda tanıdım efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yaşar Öz?”

Sanık Okan İşgör: “Basından tanıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İbrahim Şahin?”

Sanık Okan İşgör: “Basından tanıyorum bu salonda tanıştık efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Mehmet Ağar?”

Sanık Okan İşgör: “Onu da basından tanıyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başkanım sorularımız devam edecek.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Saatin 12:08 olduğu görüldü


Yüklə 0,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin