T.C.
İSTANBUL
13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ
( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI
ESAS NO :2008/209
CELSE NO :97
CELSE TARİHİ :05.06.2009
BAŞKAN :KÖKSALŞENGÜN 20909
ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298
ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266
C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954
C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924
KATİP :HAKKI KELEŞ 123036
05.06.2009 tarihli oturum açıldı,
Tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, Hüseyin Görüm, Ali Kutlu, Mehmet Zekeriya Öztürk, Erol Ölmez, Aydın Yüksek, Fikret Emek, Sedat Peker, Mete Yalazangil, Semih Tufan Gülaltay’ın dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi.
Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı,
Tutuksuz sanık Kemal Alemdaroğlu ile bir sıkım sanıklar müdafilerinden Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu müdafii Av. Metin Çetinbaş, Duygu Çetinbaş Söner, Sanık Ümit Oğuztan müdafii Av. Alper Yarımbıyık, sanık Ümit Sayın müdafii Av. Mehmet Aytekin, Sanık Doğu Perinçek ve diğer işçi partisi yöneticiler vekili Av. Hasan Basri Özbey’in geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı,
Açık yargılamaya devam olundu,
SANIK KEMAL YALÇIN ALEMDAROĞLU MÜDAFİİ AV. METİN ÇETİNBAŞ SAVUNMASINA DEVAMLA;
İddianamede dün kaldığımız yerden devam ediyoruz sayın başkanım şöyle diyor sonuç olarak Ergenekon terör örgütünün görünürde nihai tek hedefinin, bir an
evvel ülkede darbe zemini oluşturmak, ülkenin karışmasını, kaosa sürüklenmesinin temin etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle antidemokratik yollarla devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. İddianamede savcıların tespit ve değerlendirmeleri böyle, istinatları böyle. Görülen o dur ki, iddianame savcıları hemen kestirme ve hayali yakıştırmalarla sonuca ulaşmaktadırlar. Ancak hayali, yanlı iddialarının delillerini de ortaya koymamaktadırlar. Sanıkların önemli bir kısmının gerek yazı ve açıklamalarında, gerekse özel konuşmalarında demokrasiye, ulusal birlik ve bütünlüğe işaret etmeleri, dış güçlerin ve içerideki işbirlikçilerinin devletimize ve Cumhuriyetimize ve milletimize zarar verme girişimlerine, milli ve manevi varlıklarımızın yok edilme gayretlerine karşı, ulusal bilincin artırılması gerektiği şeklinde beyanları göz önünde tutulursa, ayrıca sanıkların bir kısmının yasal bir siyasi partinin lideri ve yöneticileri olduğu, diğer önemli bir kısmının başta müvekkil Kemal Alemdaroğlu ve benzerleri olmak üzere, ülkemizin önde gelen aydınlarından ve düşünce adamlarından, yazarlarından olduğu dikkate alınırsa; bunların antidemokratik yollarla ülke yönetimini ele geçirme gayret ve girişimlerinde olduğunu söylemek, ancak hayali varsayımlar olarak ortaya çıkmaktadır. İnsanların mevcut hükümet yönetiminden umutlarını kesip, askeri bir yönetimin bile bundan daha iyi olabileceği şeklinde düşüncelere sahip olmaları, Ülkenin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün tehlikeye düştüğü kanaatinde olmaları, Bunun yanında demokrasimizin yapıştırıcı temel omurgası olan laikliğin tehlikede olduklarını düşünmeleri karşısında, Bunları ifade etmeleri, dile getirmeleri, ülkenin silah zoruyla yönetimini ele geçirme amaçlarını ortaya koymaz. Ayrıca gerek yakalanan şahısların bir kısmının siyasi parti üst yöneticileri olmaları, Bir kısmının Türk Siyasi hayatında söz sahibi olan değerli isimler olmaları göz ardı edilerek, Bireysel özel görüşmelerdeki öfkeye dayalı, Dış dünyaya açılmayan ve öfke ile söylenmiş sözlerine bu kadar anlamlar yüklenmesi, Savcıların sanıkların leh ve aleyhine olan delilleri toplaması gerektiğine ilişkin temel soruşturma yükümlülüğünün göz ardı edilmesi, Bu insanların darbe taraftarı olmalarını, darbe girişimde bulunmalarını ortaya koymaz, koymamakta da sayın başkanım telefon konuşmalarının yasak delil kapsamında olduğunu ifade etmiştik. Telefon konuşmalarının biran için yasal olduğunu kabul edelim yasal yöntemle dinlenmiş olduğunu kabul edelim iki kişi telefonda konuşuyor diyor ki ya darbe bile olsa bundan daha iyi olur böyle diyor bunu kamuoyuna yansıtmıyor, birilerine duyurulsun diye söylemiyor. Beğensek de, beğenmesek de hayalindeki bir düşünceyi dile getiriyor bunu nasıl suç oluşturuyor. Şimdi hakaret suçlarından örnek vermek gerekirse sayın başkanım hakaret suçlarının oluşması için ne gerekir. Aradaki konuşmanın en az iki kişiyle hazır olduğu halde duyurulması, yada yapılan konuşmanın hakaret edilecek şahsa duyurulması amacıyla, maksadıyla yapılması lazım bu işin maddi unsuru, manevi unsuru bu bu olmadan yapılan konuşmanın hakaret suçunu oluşturmayacağı Yargıtay içtihatlarıyla ortaya konulmuş bir yargısal gerçek değil midir? Bu bir yargısal gerçek şimdi iki kişi telefonda konuyor, konuşmanın bütünü de verilmiyor. Arada konuşuyor ya darbe bile olsa bundan daha iyi kardeşim diyor varsayalım ki dedi bu darbe suçunu işlemeyi ortaya koyan bir delil midir? Kamuoyuna yansıtılmayan, belirli bir toplantıda, açık toplantıda söylenmeyen bu tür söylemler var olsa bile atılı suçun unsurlarını oluşturmaz. Buna aykırı savcıların yorum tespit ve değerlendirmelerinin hiçbir hukuksal yanı yoktur iddianame devam ediyor. Bu amaç içinde yapılacak tüm faaliyetler sonunda cebir ve şiddet kullanmak suretiyle TCK'nun; 312. maddesindeki eylemlerin işlenmesi için, 313/1 maddesindeki, halkı hükümete karşı isyana tahrik fillerini de yoğun olarak işledikleri, sayın başkan deminde söylediğim gibi hangi bu tür konuşma basına yansımış, nerede böyle bir yazı yazılmış bunlar yok ama savcıların bu yönde değerlendirme tespit ve istinatları var devam ediyor iddianame bazı askeri görevlilerle darbe yapılmasına yönelik gizli görüşmeler yaptıkları, nerde yapmışlar, hangi askeri şahısla yapmışlar, hangi yetkili şahısla yapmışlar yani varsayalım ki bir yüzbaşıyla, binbaşıyla bu görüşmeyi yaptılar Türk silahlı kuvvetlerinin tarihine baktığımız zaman emir komuta zinciri dışında darbe yaptığı ne zaman görülmüş yani böyle bir kaldı ki yapılan görüşmelerin içeriği yok bir an için Genelkurmay bu beyanları doğrulamıyor kabul etmiyor onu da ortaya koyalım Genelkurmay bunu kabul etmiyor, sanıklar kabul etmiyor, toplantı yaptıkları, görüştükleri diyor görüşme içeriği yok ama yakıştırmalı suçu burada görüyoruz. bir yandan devleti ele geçirip hem içeriden hem dışarıdan, amaçlarına ulaşmak için her yolu denemekte kararlı oldukları, bununda dayanağı yok bunun için ekonomik kriz çıkmasını dahi bekledikleri, sonuç olarak Ergenekon terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda belirtilen demokratik yollar dışında devleti ele geçirip kendi sistemlerini uygulamayı düşündükleri, bunlarında dayanağı yok devam ediyor iddianame demokratik olarak bu amaçlarını gerçekleştirme ihtimallerinin bulunmadığını bildiklerinden sayın başkan yani 80 yıllık var olduğu sayılan bu hayali örgüt 80 yıl beklemiş AKP hükümeti kurulsun diye mi yani AKP hükümeti kurulduğundan itibaren bir daha iktidardan gitmeyecek mi? seçimle bile olsa halk bunu iktidardan alamayacak mı? böyle bir yaklaşım olabilir mi? savcılar nereden biliyorlar AKP hükümetinin iktidardan halk tarafından düşürülemeyeceğini, hangi bilgiye, bilgiye dayanarak söylüyorlar devam ediyor iddianame, TCK'nun 312. maddesindeki suçun işlenmesini uzun vadeli ve gizli amaçları olarak belirledikleri bununda hiçbir delili kaynağı yok bu amaçla Danıştay saldırısı öncesi ve sonrasındaki eylemleri planlayıp büyük bir ustalıkla gerçekleştirdikleri, hangi eylemler sayın başkan yani bunu söylemek için delilini ortaya koymak lazım hangi eylem eylemler sonrasında Türkiye’de çeşitli olayların meydana geldiği, savcıların işaret ettiği olaylar hangileri, tarihi, evrakları, belgeleri bunlarda yok devam ediyor iddianame hükümet üyelerinin yuhalandığı ve oluşturulan atmosferde hükümetin yıkılması için uygun ortamın oluşturulduğu, faillerin yakalanmasıyla da eylemlerin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmaktadır. sayın başkan önce bir yuhalanma meselesine değineyim ondan sonra devam edelim dünkü savunmamda Avrupa insan hakları mahkemesinin bir başbakana yumurta atılması meselesini demokratik toplumun devamı için gerekli eleştiri unsurlarından kabul ettiğini, aksi yöndeki mahalli mahkeme kararlarının insan haklarına aykırı olduğunu ifade etmiştik. Yuhalama söz konusuysa bir suç oluşturuyorsa bunun yeri hakaret davasına ilişkin davaya bakacak mahkemenin yeridir. Burası bu mahkemenin görevi değildir. Kaldı ki başbakanın yuhalanması bir terör faaliyeti de değildir. O yuhalanan kişi hakkında ne işlem yapılmış bir adli işlem yapılmış mı onlara bakmak lazım şimdi, Laikliğe karşı eylem ve faaliyetlerin odak merkezi olduğu Anayasa Mahkemesi kararı ile belirlenen, mevcut hükümetin türban ile ilgili girişimlerini Anayasa ve yasalarımıza aykırı bulan ve iptal eden Danıştay kararlarından sonra; Başta Başbakan ve hükümet yetkililerin ve parti temsilcilerinin söz konusu kararı veren Danıştay Dairesi ve üyelerini hedef alan, hedef gösteren, Kapatma davasını açan Yargıtay C. Başsavcısı’na musalla taşı ve tabutları gösterip işaret eden, söylemlerinden sonra; Alçakça bir saldırı sonucu türban ile ilgili son Danıştay kararını veren mahkeme üyelerinden birinin öldürülmesi ve diğerlerinin yaralanması karşısında, bundan önce de buna benzer devlet kurumlarını hedef alan mevcut iktidar partisi temsilcilerine kamuoyunda tepki gösterilmesi demokrasinin bir gereğidir. Bunu alışmak zorundayız, kabul etmek zorundayız ne yapacaklardı yani burovamı diyeceklerdi. Bir başbakan bir pati temsilcileri yargı mercilerini hedef alan söylemlerde bulunduğu zaman ulamaya soralım dediği zaman bunu tebrik mi edeceklerdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarında da görüleceği üzere; Toplumu yöneten siyasiler ve siyasi parti mensupları en sert biçimde eleştirilebilirler. Bunlara yapılan eleştirilerin dozunun sert ve incitici olması, demokrasinin olmazsa olmaz özelliklerinden biridir. İktidar veya muhalefet partilerinin veya temsilcilerinin sert eleştirileri kabullenmek zorunluluğu ortadadır. Ancak burada gözüken o dur ki; iddianame savcıları hükümetin yasal çerçevede eleştirilmesini ve protesto edilmesini tahammül edilemez bir durum gibi görmektedirler. Bütün yaklaşımları bu anlayış doğrultusundadır. Bununla da yetinmeyip bu protestoları ve eleştirileri terör örgütü faaliyeti gibi takdim etmeye çalışmaktadırlar. Ancak Cumhuriyet’i ve temel değerlerini kollayıp korumakla görevli Cumhuriyet Savcıları’nın, yürüttükleri soruşturmalarda yansız ve yasalardan, hukuktan yana olması gerektikleri bir yana bırakılarak, madalyonun hep bir tarafından bakma alışkanlıklarını sürdürdükleri, kendi ideoloji ve felsefelerini ve siyasi düşüncelerini soruşturmalarına ve iddianamelerine yansıttıkları görülmektedir. İddianamelerinde sadece hükümeti eleştirenlere ağır yaptırımlar getirilmesini talep ederken, bütün demokratik protesto eylemlerini terör faaliyeti gibi takdim ederken, Bütün protestoların yapılmasına laikliğe karşı eylemlerin odak noktası olduğuna hükmedilen iktidar partisinin sebebiyet verdiği, Bu yasal protesto eylemlerinin hareket noktasının Anayasal protesto hakkını kullanan insanlarımız değil, bunlara sebebiyet veren hükümet ve iktidar partisi olduğunu bir yana bırakmış gözükmektedirler. iddianame devam ediyor, Bu eylemden sonra da Ergenekon terör örgütünün illegal amaçlarından vazgeçmedikleri, yine bahsedilen Milli Hükümet ile ilgili Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK tan el konulan belgelerde; bu iddiayı da ortaya koyan delil yoktur. Doğu PERİNÇEK Kuşatma Nerden ve Nasıl Yapılır 16 Kasım 2003 başlığı ile Milli Hükümetin kurulmasının anlatıldığı, Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin düşürülmesi ile yarılır. Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidarı, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir. Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Darbeden bahsetmediklerini kendi belgesinde söylüyorlar. Millet-Ordu işbirliğinin unsurları Milli Kuvvetler olarak adlandırılacaktır. Milli Kuvvetler şöyle sıralanabilir: Halk Hareketi, Milli Güç birliği, Meclisteki milli Kuvvetler, Ulusal Medya Ulusal Kanal ve diğerleri, Türk Ordusu şeklinde bilgilerin bulunduğu, bu konuda ne yapılması gerektiğinin yazıldığı tespit edilmiştir. Belgelerden de anlaşıldığı üzere, mevcut hükümetin düşürülmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde bir yapılanmaya gidilerek, Milli Kuvvetlerin oluşturulması, böyle bir iddia yok milli kuvvetlerin oluşturulması bu şekilde hükümetin devrilmesinin planlandığı açıkça görülmektedir. Son olarak tutuklanan şüpheliler Şener ERUYGUR, Hasan Atilla UĞUR, ve Hurşit TOLON dan elde edilen, Yakamoz, Ayışıgı, Eldiven, gibi örgütsel içerikli dokümanlarda darbenin nasıl yapılacağını, sivil toplum kuruluşlarının Milli Güç Birliği çatısı altında çeşitli platformlarda birleştirip, amaçlarına uygun olarak yönlendirme çalışmaları yaptıkları ve Ergenekon terör örgütünün gizli yapılanmasında bulunan bazı şüphelilerin halkı ve Türk Ordusunu kışkırtmak suretiyle hükümeti devirmeye yönelik darbe ortamı hazırlamaya gayret ettikleri. Tüm şüphelilerin aynı amaç etrafında toplandıkları örgüt çatısı içinde tek merkezden sevk ve idare suretiyle Ergenekon terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri’nde örgütlenmesi hem dosyadaki resmi evraklardan, hem de telefon görüşmelerinden, anlaşıldığı, En alt kademeden üst kademelere kadar irtibat kurabilecek örgüt üyelerinin bulunduğu bu konudaki belgeler Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderilmiştir. İddianame böyle diyor. Şimdi sayın başkan savcıların iddianamedeki bu yine dayanaksız ve yanlı açıklamalarını görüyoruz. Bir kere siyasi parti lideri Doğu Perinçek’in yazılarından alıntılar yapılan görüşlerinde, siyasi bir çalışma metni gözükmektedir. Şiddet içeren bir unsura rastlanmamıştır. Bunun yanında siyasi parti ve kişilerin, toplumun her kesimi ile ilişki kurması, kendi siyasi projeleri çerçevesinde fikirlerini benimsetmeye çalışması, bu arada da ülkenin ayrılmaz parçası olan askeri şahıslarla da irtibat kurması, hangi demokratik ülkede suç sayılmıştır? Bizde de suç değildir. Yani askerlerin siyasi düşüncelerinden, sosyal düşüncelerinden yararlanmak ne zaman suç teşkil eder böyle bir şey yok yani askerlerin siyasi fikri olamaz mı? Askerler oy kullanmıyor mu? Askerlerin sandıkta oy kullanmasını yasaklayan kanun hükümleri mi var? İktidar partisi ve yandaşlarını ulusal birlik ve bütünlük karşısında, laikliğe karşı eylemlerin odak noktası olması karşısında, bununla siyaseten mücadeleye yönelik planlar yapılıp projeler yapılması demokrasinin zaten gereğidir. Ülkede yaşayan herkesi, kendi anlayışları ve fikirleri doğrultusunda siyasi faaliyetlerle, karşı olduğu iktidardaki partiyi iktidardan düşürmeye çalışmak, kendisinin iktidara gelmesi için gayret göstermek, en tabii siyasi temel haktır. İddianame savcılarının, yanlı, dayanaksız tespit, yorum ve iddiaları ne Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamınca, nede evrakların gönderildiği söylenen Genelkurmay Askeri Savcılığı’nca değerlendirmeye tabi tutulmamıştır, ilgili parti ve yöneticileri ile askeri şahıslar hakkında idari veya cezai işlem yapılmamıştır. Yani savcıların bu iddialarını Yargıtay Başsavcısı kaile almamıştır. Askeri savcılıklarda kaile almamıştır o halde bunlar görevlerini yapmıyorlar da bu iddianame savcıları mı görevlerini yapıyorlar onların değerlendirmeleri mi doğru bunu kabul etmek mümkün değildir. Yine iddianame savcılarının bütün iddialarını çürüten en önemli maddi vakalardan biri gerek 2008 tarihli Yüksek Askeri Şura kararları içerisinde ve gerekse önceki yıllarda, uyduruk ve MİT’in de bildirdiği üzere dedikodu örgütü olara nitelenen Ergenekon’a üye oldukları veya irtibatlı oldukları nedenleriyle hiçbir askeri şahsın askerlik hizmetine son verilmemiştir. O halde bu savcıların bu suç değerlendirmelerinin, nitelendirmelerinin, istinatlarının hiçbir yasal dayanağı yoktur. Bütün bu iddialar yani savcıların iddiaları Ergenekon örgütünün varlığına ve eylemlerine işaret etmeyeceği gibi, MİT ve Genelkurmay Başkanlığı’nın ciddiye almadığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2008 tarihinde iddianame savcılarınca yazı yazılıncaya kadar takip ve incelemeye almadığı, dedikodudan öteye gitmeyen iddialar olarak değerlendirdiği yönündeki yazıları karşısında maalesef hukukçu olan iddianame savcıları iddianame olarak ortaya koymuşlar delil olarak da dedikoduları kendi siyasal düşüncelerini ve yorumların ortaya koymuşlardır. Savcıların kişisel siyasi düşünceleri, felsefeleri, hayat anlayışları bir davanın delili olamaz sayın başkan bunu kabul etmek mümkün değildir. İddianame devam ediyor. 6 örgütün yapısı, üye sayısı, araç gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişliliği; Örgütün amaç suçları işlemek açısından yapısı, üye sayısı ve araç-gereç bakımından yeterli elverişliliğe sahip olduğu ele geçen dokümanlarda anlatılan yapılanmanın pratikte gerçekleştirildiği, sivil toplum açılımının da yapıldığı, medya kuruluşlarını yönlendirebilecek güç ve tasarrufa sahip oldukları, Ergenekon terör örgütünün üst kademesinde üniversiteleri yönlendirecek konumda insanların bulunduğu, tüm sivil toplum kuruluşlarını tek çatı altında toplayıp bu derneklerin üyesi dahi olmayan örgüt üyelerince gerçekleştirdiği ve planladığı eylemlerin niteliği, hangi eylemlere, hangi planlar, kimler. Soruşturma sırasında ele geçirilen silah ve mühimmat ile tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır. Sayın Başkan ele geçirilen silahların emanetteki toplam sayısı kaç tanedir. Yani toplam ruhsatlı ruhsatsız tabanca sayısı zannediyorum 25-30 tane ele geçirilen bomba sayısı var sayalım ki patladığını düşünelim 35-40 tane 50 tane, varsayalım bu diğer itirazları bir tarafa koyuyorum böyle bir hayal edelim yani 25-30 tane 50 tane bombayla, 30 tane tabancayla ihtilal yapıldığı nerde görülmüş, yine askeri şahıslardan bahsediyorlar tekrar ediyorum bu adam bu üst rütbeli görevliler ordu komutanlığı yapmış,.kuvvet komutanlığı yapmış insanlar binlerce askeri, uçağı, gemisi, tankı, topu, roketi varken darbe yapmayıp emekli olmayı mı beklemişler. Bu iddialarında hiçbir dayanağı yoktur. iddianame devam ediyor Ergenekon terör örgütünün yönetimindeki sivil toplum kuruluşları yönetici ve üyelerinin birçok askeri görevli şahıslarla irtibatlarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ne irtibatı varmış irtibatta kurmuşta, bulunmuşta ne olmuş yani bizim insanlarımızın kendi askerleriyle merhaba demesi, yemek yemesi, konuşması, siyasi sosyal hukuki konularda değerlendirmede bulunması yasak mıdır? Eğer her askeri şahısla görüşüldüğünde, merhaba dendiğinde bu darbe hazırlığı mıdır? Bu nasıl mantıktır. Ele geçirilen patlayıcı maddeler, suikast silahları suikast silahı nerde var sayın başkan, nerde suikast silahı yani el bombaları ve silahlardan yeterli sayıda elemanının silahlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu değerlendirteninde hiç dayanağı yor. Örgütün birçok medya kuruluşu ve yayın organını kontrolü altına alarak yönlendirdiği, bu alanda gizli ittifak yaparak gizli hakim güç olma konumuna ulaştığı. Örgüt üyelerinin toplumdaki kariyerli konumları sebebiyle kitlelere ulaşmada ve harekete geçirmede bu insanların rolü ile sıradan insanların etki alanlarının aynı olamayacağı herkes tarafından bilinmektedir. Sonuç olarak Ergenekon terör örgütünün hem eleman hem kadrolaşma hem devlete ait gizli bilgi ve belgelere rahatlıkla ulaşma, örgütün sahip olduğu çeşitli silahlar ve silahlı üyeleri, örgütün en üst düzeydeki devlet görevlilerine suikast yaptırmak için suç işlemiş ve işlemeye meyilli birçok insanı kısa sürede bulup bu tür insanlara hayali misyonlar yükleyip suç işlemeye teşvik edip gerektiğinde yüklü miktarlarda paralar taahhüt edip ülkeyi kaosa götürecek eylemler yaptırabildikleri, Danıştay Suikastı ve bazı ünlü kişilere yapılacak suikastlar için yapılan para tekliflerinin de dosyada delillendirildiği, suikast yaptıracakları kişilere yakında darbe yapacağız ceza evinde fazla kalmazsın, hemen biz seni çıkarırız gibi vaatlerde bulundukları anlaşılmıştır. iddianame böyle diyor. Alparslan ARSLAN'ı da böyle bir ümitle suç işlemeye azmettirdikleri, bu konuda Alparslan ARSLAN'ın müebbet hapis cezası almasına rağmen halen çıkma ümidi olduğunu ve bu ümidinin kısa sürede gerçekleşeceğini ifadesinde beyan etmesi de örgütün hem darbe amaçlarını hem de bu tür eylem ve suikastları rahatlıkla gerçekleştirebilecek deneyim ve birikime sahip olduğunu gösterdiği gibi yeterli eleman araç ve gereç ile bilgi ve kapasiteye sahip olduğunu göstermektedir. iddianame böyle diyor ama yine savcıların mesnetsiz, hayali, yanlı, başı sonu belli olmayan kendi siyasi, sosyal görüş ve amaçlarını ortaya koyan suçlama ve yorumları ile karşı karşıyayız. Uyduruk dedikodu örgütü olduğu anlaşılan, devletin resmi kurumlarında, istihbarat birimlerinde ve en üst kademelerinde ciddiye alınmayan bu iddia ve yorumlarla, neredeyse iddianame savcıları dışındaki herkesi suç örgütü kurucusu, yöneticisi veya üyesi yapmaya elverişli yorumlarla zorlamalı olarak bir suç örgütü yaratılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Uyduruk dedikodu örgütü Ergenekon’u kimler kurmuştur? Hangi tarihte kurulmuştur? Somut olarak ne şekilde faaliyetlerini sürdürmektedir? Tarihsel akışı içerisinde yöneticileri kimlerdir? Bunların yapılanma şekilleri, irtibatları nelerdir? Hangi somut suçları işlemişlerdir? Bunların hiç birisine getirilen bir açıklama yoktur. Ancak Türkiye’de işlenen bütün suçlardan, bütün terör örgütlerinden ve faaliyetlerinden bu uyduruk hayali örgütün sorumlu tutulmaya çalışıldığı, böyle bir anlam katılmaya çalışıldığı görülmektedir. Neredeyse Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana bütün yasal ve yasadışı eylem ve faaliyetlerden sorumlu tutulan Ergenekon örgütü ile ilgili somut hiçbir delil ortaya konulmamaktadır. Bu kadar kuvvetli ve devletin her kurumuna yaklaşık 80 yıldır ulaşabildiği ileri sürülen bu örgüt hakkında devletin hiçbir sorumlu makamının şimdiye kadar hiçbir işlem yapmaması da izah edilmelidir savcılarca, izah edilmelidir 80 yıllık hayali bu örgüt hakkında varsa eğer 80 yıldır bu Cumhuriyet hükümetleri, savcıları, hakimleri, istihbarat kurumları neden işlem yapmamışlar. Hukuk somut delil ister. Gazete televizyonların magazin haberleri mantığı ile yazılmış iddianame ile kimsenin cezalandırılması mümkün değildir. İddianame devam ediyor başlık örgütün silahlı bir örgüt olması. Yapılan operasyonlarda Ergenekon terör örgütünün hem kuruluş yapısı gereği hem amaç ve faaliyet alanları bakımından, hem de örgütün sivil unsurlarının oluşumu açısından silahlı bir örgüttür. Yasa gereği silah taşıma yetkisine sahip olan asker, polis vb. örgüt üyelerinin ruhsatlı silahlarının örgütün amaçlarını gerçekleştirme amacıyla edindiklerinden söz edilemeyeceğinden örgütün silahlı örgüt olarak kabul edilmesinde bu kişilerin ruhsatlı silahları dikkate alınmamıştır. Alsalardı ruhsatlı silahla suç işlenmez mi gerektiğinde işlenir ama somut delil ortaya konulmalıdır. Ancak bu kişilerin ruhsatlı silah edinme imkânlarına karşın sahip oldukları ruhsatsız silah ve mühimmat ile diğer örgüt üyelerinde ele geçen çok çeşitli silah ve mühimmat örgütün silahlı bir terör örgütü olması açısından yeterli bir delildir. Sayın başkan şimdi burada yargılanan sanıklardan bir kısmı asker kökenli, polis kökenli şahıslar devletin yasal görevleri çerçevesinde birçok anlaşılan operasyona katılmışlar, görevlendirilmişler görevleri bu bu arada ruhsatlı silahların yanında kendilerine verilen silah ve malzemede kullanmışlar bu insanların hayatı silahla, bombayla, el bombasıyla geçmiş onla yatıp onla kalkmış neredeyse onu yastığı gibi değerlendirmiş elbette ruhsatsız silah bulundurmak, ruhsatsız bomba bulundurmak suçtur fakat bu ruhsatsız bomba silah bulundurma fiillerinin yasadışı örgütle bağlantısını ortaya koyan bu suçun nihai amacı için istinat edilen suçun nihai amaç için kullanıldığını, kullanacağını işaret eden ne vardır. Sadece savcıların yorumları vardır. Delilsiz olmaz delilleri ortaya konulmalıdır. Ergenekon terör örgütünün hücre yapılanmalarında ele geçirilen patlayıcı maddelerin miktarı göz önüne alındığında iddianamede öyle diyor bu miktarda patlayıcı maddelerin legal amaçlarla bulundurulmasının mümkün bulunmadığı, ya da iddia edildiği gibi çöplükten alınacak kadar az olmadığı, miktar olarak Ergenekon terör örgütünün amaç ve faaliyetlerinde kullanmaya yetecek kadar bomba ve patlayıcı madde ile mühimmatının bulunduğu görülmektedir. Bizim söylememizin dışında bu bombaların bir yerde kullanıldığı ortaya koyan bir delil mi vardır. Sanıkların savunmasının aksini ispat eden yasal bir delil mi vardır. Yada bu ortaya konulan bombalar, silahlar vesaire somut bağ ve delilleri ortaya konmuş mudur? İleriki bölümlerde bunları da işaret edeceğiz. Suikast silahı olarak bilinen dürbünlü Kanas uzun menzilli nişancı tüfeğinin de örgütte bulunması, örgütün belgelerinde yer alan gerektiğinde suikast yoluna başvurulması amacıyla da tamamıyla örtüşmektedir. Sayın başkan askerler biliyorsunuz neredeyse her gün PKK başta olmak üzere terör örgütleriyle ilgili çatışmaya girmekte, bunların silah depolarına, mağaralarına ulaşmakta orda buldukları bu tür bir silahı vesaire de zaman zaman hatıra gibi almaktadırlar şimdi bu Kanas denen silah kimde bulunduysa şahsın duvarında mı asılı yoksa gizli mi? eğer bir suikast silahı olarak kullanılacaksa bu silahın ortada bırakılması filan söz konusu değildir ancak bizim insanımız silaha meraklıdır. Çeşitli silahlara, tabancaya meraklıdır. Karadenizliler daha çok meraklıdır evinde her ruhsatsız silah bulunduranın terör örgütü üyesi olduğunu söylemek mümkün müdür? Bunun somut bağı, delilleri nedir yani Karadeniz’deki yaşayan her insanımızı ava meraklı yivli, setli tüfek bulunduran her insanımızı terör örgütü mensubu, bu silahları da terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde bulunan silah mı sayacağız bu mümkün değildir yine bununla ilgili olarak şüpheli Vatan Bölükbaşoğlu'nun TİT adına hareket ettiğini ve bu amaçla suikast yapmak için yaşı küçük kişilere tekliflerde bulunduğu, Emin Caner Yiğit’in ölüm Allah’ın emri emir kuluyuz. TİT yazılı üzerinde silah bulunan Türk bayrağı resminin çıktığı, geçmişte Semih Tufan GÜLALTAY’ın da TİT örgütü adına, Akın BİRDAL’a suikast eylemini gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. E sayın başkan adamın üzerinde bayrak çıkmış yazı bulunan TİT ile Ergenekon’un bağlantısı ortaya koyan somut ne var somut belge, bilgi ne var yok Vatan Bölükbaşoğlu kastettikleri savcıların başbakana suikast girişimleri vesaire bu ne kadar hayali ceza hukuku bakımından hiçbir önemi olmayan iddia olduğunu ortaya koymuştuk şimdi Akın Birdal’a suikast eyleminin bu davayla, bu sanıklarla ilgisini ortaya koyan ne vardır. Yani zamanında suç işlenmiş kişisel suçları alt alta, yan yana koyup yeni bir örgüt yaratma girişimini kabul etmek mümkün müdür? Zamanında işlenmiş suçlar yan yana konulduğunda, alt alta koyulduğunda bunların bir arada organize edildiğini ortaya koyan ne vardır. O Akın Birdal davasına bakan Hakim ve savcılar işlerini yapmamışlar mıdır? Bunları öngörmemişler midir? Yargıtay üst denetimini yaparken atlamış mıdır? Netice itibariyle insanların ruhsatlı silahlarını, resmi görevlerinin kendine verilmesi nedeni teslim edilen silahlarını bile örgüt silahı gibi takdim etmeye çalışan bu düşünce sistemini suçlama biçimini hukuku ve mantığa aykırı olduğundan kabul etmiyoruz. Şimdi iddianame devam ediyor Yapılan aramalar neticesinde 39 adet el bombası, 2adet içi boşaltılmış el bombası, 11 kg C-3 patlayıcı, 1160 gr tahrip kalıbı, 1 adet gaz bombası, 10 adet fünye, 5 adet işaret fişeği, 3 adet sis bombası, 21 adet TNT kalıbı, 1 adet yangın bombası, 84 adet kapsül, 24 adet ateşleme çakmağı, 50 metre infilak fitili, 35 adet çeşitli boylarda infilak fitili, 1 adet eğitim bombası, 2 adet demir çubuk içerisinde patlayıcı, 18 gr Emolite marka patlayıcı, 13 cm uzunluğunda infilak kapsülü için irtibattık fitili, 3adet golden ibareli plastik tüp içerisinde hidrolik asit, 3 adet uzun namlulu tüfek, 4 adet ruhsatsız av tüfeği, 21 adet ruhsatsız tabanca, 3 adet kuru sıkı tabanca, 34 adet şarjör, 1074 adet dolu fişek, 73 adet av fişeği, 1 adet susturucu, 2 adet içi boşaltılmış havan mermisi, 9 adet içi boşaltılmış uçaksavar mermisi, 2 adet kasatura, Saniyeli fitil, çok sayıda demir bilye, bomba yapımında kullanılan malzemeler, telsiz ve 7 adet bıçak, 3 adet muşta ele geçirilmiştir. Şimdi iddianame böyle diyor yakalanan bu silah ve patlayıcıların sahipleri kim, silah patlayıcı madde hangi şehirlerde, nerelerde bulundukları, bu silahların tekrar söylüyoruz ev ve işyerlerinin duvarında asılı olup olmadığı, Yoksa bilinen örgütlerin yaptığı gibi çeşitli yerlere gizlenmiş olarak mı saklandığı, Bu patlayıcı ve silahları bulunduran şahısların önceki görevlerinin ne olduğu, Bu silahlarla ilgili sanıkların savunmasının ne olduğu konusunda savcıların iddianamede yer vermediği görülmektedir. Bu savunmalara bu listenin yanında açıklama getirilmemesi ilginç gözükmektedir. Yakalanan sanıkların bir kısmı resmi görevleri sırasında terörle ve terör örgütleri ile mücadelede yer almışlardır. Bu şahısların terör örgütleri ile girdikleri çatışmalardan sonra ele geçirilen bazı el bombaları ve silahları hatıra olması ile alarak evlerinde açıkta görünür vaziyette muhafaza etmişleri bunların bu niyet ve kastını ortaya koymaktadır. Çok gizli ve tehlikeli, bir o kadar da tecrübeli olduğu ileri sürülen bu örgütün yine görevleri sırasında çok ciddi askeri eğitim aldıkları anlaşılan sanıklar tarafından ulu orta evlerinde silah malzemelerini bulundurmaları örgüte savcıların vehmettikleri özellikleriyle de bağdaşmamaktadır. Sanıklar arasında adı geçen iddianamede Şener Eruygur eski bir kuvvet komutanıdır. Hurşit Tolon 1. Ordu Komutanlığı yapmıştır. Genelkurmay Başkanlığı’nda en üst görevlerde bulunmuşlardır. Diğer asker emekli şahıslar da önemli terörle mücadele faaliyetlerinde bulunmuş şahıslardır. Üstelik örgüt ve mensuplarına atfedilen yetenek tüm devlet kurumlarında söz sahibi olmalarıdır. Başta Ordumuz ve diğer önemli kurumlarımız içinde yapılanmışlardır böyle diyor. Ama Genelkurmay Başkanlığının açıklama ve uygulamaları tam aksi yöndedir. MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazı ve açıklamaları da tam aksi yöndedir. Yine iddianame içindeki desteksiz açıklamalara göre; bu örgüt neredeyse Cumhuriyetimizin kuruluşundan beri faaliyettedir. Tekrar ediyoruz ordu komutanlığı yapmış, kuvvet komutanlığı yapmış insanlar ellerinden binlerce askeri, gemisi, uçağı, bombası, roketi varken darbe yapmayıp ta eğer niyetleri varsaydı böyle bir şeye görevlerindeyken yaparlardı. Yani bu insanlar bu kadar askeri tecrübeye sahipken Türkiye Cumhuriyetinin ordusunu yönetme görevini yerine getirmişken bunu yapmamışlarda emekli olmayı beklemiş yukarda savcıların işaret ettiği 30-35 tane silah, bombayla mı darbe yapmak niyetine girmişler böyle bir mantık olabiliri mi? böyle bir şey olabilir mi? savcılar yine TİT’ten bahsediyorlar Çanakkale’deki başbakana suikast yapacak adamdan bahsediyorlar tekrar söyleyeyim bu adam internette, telefonlarda silah arıyor bulamıyor. Çanakkale’de bulunuyor fakat bu kadar silahlı olduğu ileri sürülen örgüt ellerinde tabancası vesairesi varken bu adama göndermiyor adama telefonlarda, internette yalvarttırıyorlar. Allah aşkına bana bir silah verin diye nasıl bir mantık, nasıl bir yorum yani eğer bu silahlar örgütünse örgütsel amaçlı kullanılıyorsa Çanakkale’deki adama bir tabancacık niye göndermemişler adam yalvar yakar olmuş, böyle bir şeyi hangi mantıkla izah edeceğiz netice itibariyle dava konusu silahların hayali örgütle ilgisi olduğu, suikast eylemlerinde kullanılacağı gibi iddialar sadece savcıların dayanaksız yorumlarından ibarettir. iddianame devam 8 başlık silahlı örgüt mensupları ve eylem tetikçi grupları. Örgüt üyelerinden Abdullah ARAPOĞULLARI, Abdulmuttalip TONÇER, Ali KUTLU, Coşkun ÇALIK, Emin Caner YİĞİT, Erol ÖLMEZ, Kahraman ŞAHİN, Muhammet YÜCE, Murat ÇAĞLAR, Özer KORKMAZ, Saipir Deblelvitze, Selim AKKURT, Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun örgütün silahlı tetikçi grubunda yer aldıkları, Sayın başkan savcının bunu söylemesi için bu istinadı yapabilmesi için kimin, ne zaman, nerede, hangi eylemi yaptığı üzerinde hangi silahların bulunduğu, kime karşı ne eylemi yapmayı planladıkları yada yaptıklarını, hangi emir komuta içerisinde yaptıklarını, bunların üst bağlantılarının kimler olduğunu ortaya koymaları gerekir bu geçmişte bir kısmı sabıkalı olduğu anlaşılan şahısları alt alta koyarak yada bunların daha önce işledikleri başka yargılama konusu olmuş suçlardan bahisle onlar ima edilerek bunlar örgütün tetikçi grubudur demek mümkün mü? Nerde bunun yasal delilleri böyle bir değerlendirmenin hiçbir hukuki dayanağı olmadığı açıktır. İddianame devam ediyor Şüphelilerden Oktay YILDIRIM, Mehmet DEMİRTAŞ, Muzaffer ŞENOCAK ve Fikret EMEK'in örgüte ait bomba ve silahları gizledikleri, şimdi sayın başkan bu şahıslarla ismi verilen şahıslarla diğer sanıkların bağ ve ilişkisini somut olarak ortaya koyan nedir. Bu silah ve patlayıcıların kişisel suç oluşturan eylemlerin dışında örgütsel bağ ve ilişkisini ortaya koyan hangi delil vardır. Bu silahlar yada patlayıcılar hangi olayda kullanıldığı konusunda tarih, yer, zaman, kişi ortaya konularak hangi suç ortaya konulmuştur. İlerde bunlarla ilgili açıklamalarda bulunacağız ancak burada bu delillere savcıların yer vermemesi karşısında ve bununda somut delil olmaması karşısında örgüte ait silahları gizledikleri yönündeki savcıların değerlendirme ve istinatlarında hiçbir hukuki dayanağı yoktur. İddianame devam ediyor Şüphelilerden Arnavut Sami kod Sami HOŞTAN, Emin Caner YİĞİT, Tanju OKAN, Hüseyin Gazi OĞUZ, Mahir Cayan GÜNGÖR, Aydın GERGİN, Yusuf TUNCER, Yusuf GÖRÜM, Asim DEMİR, Ergün POYRAZ, Muhammet YÜCE, Vedat YENERER, Hayrettin ERTEKİN'in ruhsatsız silah sahibi oldukları, ne olmuş ruhsatsız silah sahibi iseler ilgili asliye mahkemelerinde davları görülür, görülmüştür ancak bu bireysel silahların dava konusu örgütle hayali örgütle bağ ve ilişkisini ortaya koyan ne vardır. Yoktur yoktur onun için buraya da yazılmamıştır. Bu konuda da ilerleyen bölümlerde gerekli açıklamalar yapılacaktır. İddianame devam ediyor. Şüpheliler İlhan SELÇUK, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU, Hayrettin ERTEKİN, Fikret EMEK'in ruhsatsız av tüfeği sahibi oldukları Ergenekon terör örgütünün silahlı üyeleri oldukları, Sayın başkan köylere çıktığımızda neredeyse köylümüzün yarısından çoğunda av tüfeklerinin ruhsatı yoktur. İnsanlarımızda da av tüfeği ruhsatı almak zul gelmektedir. Bu silahların bu kişilere aidiyeti aynı zamanda örgütsel bağını ortaya koyan ne vardır. Hiçbir şey yoktur iddianame devam ediyor. şüphelilerden Oktay YILDIRIM, Fikret EMEK, Yaşar ARSLANKÖYLÜ ve Hayrettin ERTEKİN' in bıçak, muşta, kılıç, pala ve benzeri silahlara sahip oldukları dosyada mevcut arama ve el koyma tutanakları ile ekspertiz raporlarından anlaşılmaktadır. Sayın başkan muştayla, av tüfeğiyle darbe yapma iddiası gerçekten ilginçtir ben böyle muştalı darbe tarihte hiç duymadım muştalı terör örgütü de duymadım fakat muştalı av tüfekli darbe iddiası gerçekten hiçbir dayanağı olmayan bir şeydir örneğin İlhan Selçuk 80 yaşında yakın polis korumasında korumaları olmadan hiçbir yere gidemez ama fırsat bulup av tüfeği ile hükümete darbe yapacak silahlı isyanda bulunacak yani garip gelmiyor mu? İlhan Selçuk polis korumasında her yere polisle gidiyor gittiği geldiği her yerden polis haber veriyor sağa sola, oraya gidiyoruz buraya gidiyoruz diye şehirler arası hareketleri bile polis kontrolünde ama İlhan Selçuk av tüfeğiyle darbe yapacak bu nasıl bir şey özellikle Fikret Emek ifade ve kayıtlarından anlaşıldığı üzere; onlarca çatışmaya girmiş, birçok yerinden vurulmuş, bazı organlarını çatışmalarda yitirmiş bir gazimizdir. Silah ve askeri eğitimi en üst düzeydedir. Vücudundaki ağır yara ve ameliyatlara rağmen görevini sürdürmüştür. Bu gazimizin birine suikast düzenlemesi için öyle silaha vesaire ye ihtiyacı yoktur. Yeterli askeri eğitime sahiptir ancak, Ancak; girdiği çatışmalar ve terör örgütlerinin boy hedefi olması nedeniyle kendi güvenliğini sağlamak için kendi mantalitesiyle doğru veya yanlış bulundurduğu kişisel silah ve patlayıcıları şimdi örgütün silahı gibi gösterilmektedir. Kaldı ki bu silah ve patlayıcıları kendi kabul ediyorsa diğer itirazlar bir yana ne acıdır ki ömrünü, sağlığını, hayatını terör örgütleriyle mücadeleye ayıran biri şimdi; önyargı ile yürütülen soruşturma nedeniyle terörist muamelesi görmektedir. Bu acıdır sayın başkan İddianame savcıları; sanıklarda bulunan bireysel silahların örgütsel bağ ve ilişkilerini ortaya koymadan, herhangi bir delile dayanmadan yaptıkları bu suçlamalar; hukuka açıkça aykırıdır. İddianame devam ediyor 9 Örgütlenme eylem ve faaliyet alanları; Örgüt belgeleri ve elde edilen delilerden, Ergenekon terör örgütünün değişik alanlarda örgütlenmek ve taban oluşturmak için faaliyetlerde bulunduğu, örgütlenmeye masonik Bilderberg örgütü, Alman Nazi örgütlenişi, İngiliz İstihbaratı’nın örtülü örgütlenme modelleri ve bazı Avrupa ülkelerinin sivil toplum örgütlenişleri ile Doğu kaynaklı bazı istihbarat ve siyasal örgütlenmelerinin kaynaklık ettiği belirtilmiş, buna göre yapılan örgütlenmenin tespit edilen faaliyetleri demişler sayın başkan nerdeyse yaş haddinden emekliniz geldi Masonik Bilderberg örgütü nasıl yapılanıyormuş bir bilginiz var mı? savcılar diyorlar ki bu örgüt masonik bilderberg örgütü gibi yapılanmış bu dosyada masonik bilderberg örgütünün yapılan şekliyle ilgili bir değerlendirme, bir rapor var mı? nerde bulmuşlar bu masonik bilderberg örgütü gibi yapılandığını bu örgütün örgüt hayali yapılanması da hayali alman Nazi örgütlenişi gibi örgütlenmişler Naziler nasıl örgütleniyormuş iddianameye koysalardı bizde öğrenseydik neleri benziyor, neleri benzemiyor yani İngiliz istihbaratının örtülü örgütlen modelleri varmış onun gibi örgütlenmişler nerde bu örgütlenme biçimi, hani bunun belgeleri, bilgileri, dayanakları hatta yetmiyor bazı Avrupa ülkelerinin sivil toplum örgütlenişleri ile Doğu kaynaklı bazı istihbarat ve siyasal örgütlenmelerinin kaynaklık ettiği belirtilmiş böyle dayanaksız, mesnetsiz suçlama olabilir mi? bu kadar geniş bir hayal hayal ürünü iddianamede yer alabilir mi? şimdi 1965 yılına kadar hazırlık aşamasını tamamlamış NATO’nun yan kuruluşu NATO’dan öncede var ama savcılar böyle İngiliz istihbaratı falan bahsediyorlar. NATO’dan temin edilmiş bir örgütlenme biçimi yok nerde bunun belgeleri, yani bu adamlar NATO’nun yan kuruluşuysa savcılar böyle iddia ediyor bunlar NATO’nun yan kuruluşu diyor böyle tarihsel kendi duyumlarını tarihi dokümanları da elverişli olmayan kişisel düşüncelerini her şeyi ters düz ederek bir suç istinadı biçiminde ortaya koymaları kabul edilemez dayandıkları örgütün temel belgesi yok 80 yıllık örgütün temel belgesi yok ne var 2001 yılında yakalanan Tuncay Güney’in beyanları vesaire var bunu devletin resmi makamları yalanlıyor. Gayri ciddi buluyor, ama 80 yıllık örgütün dayanağı da Tuncay Güney’in beyanları gözüküyor. Tuncay Güney’in kendiside yalanlıyor yani 2001 yılına kadar 80 yıllık örgüt yeniden yapılanma vasaireye gitmek için hiçbir çaba sarf etmemiş mi? o NATO mensupları, NATO örgütleri bunu akıl edememiş mi? Tuncay Güney mi akıl etmiş NATO koskoca uluslar arası teşkilat hiç kafası çalışmamışta Tuncay Güney bunları ortaya çıkıncaya kadar Tuncay Güney’den medet mi ummuş bu nasıl bir mantık kaldı ki Tuncay Güney’in bahsettiği dokümanların çoğunu yada suçlamaların çoğunu internette, kitapçılarda, tarih kitaplarında bolca olduğu bilinmektedir. Bu nedenle de zaten MİT, Genelkurmay ve emniyet genel müdürlüğü bu bilgi ve bilgileri önemsememiştir. Eylemler olarak faaliyetleri bakımından iddianame devam ediyor. A- Yurt İçi Ve Yurt Dışı Örgütlenmeye Yönelik Faaliyetler, 1 Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızarak örgütlenme faaliyetleri, sayın başkanım Genelkurmay diyor ki bizim içimizde böyle bir faaliyet yok ayni Genelkurmay başkanlığı doğru söylemiyor savcılar doğru söylüyor. 2 Devlet içine sızarak yapılanma ve örgütlenme faaliyetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT, Genelkurmay emniyet genel müdürlüğü2008 yılına kadar farkında değil 80 yıllık örgütün farkında değil, MİT 2002’de mektup gelinceye kadar farkında değil, Genelkurmayın 2003-2006’da gönderilen mektupla haberi oluyor böyle devlet içine sızdırılmış uyduruk hayali örgüt olur mu? Devam ediyor iddianame, 3 Sivil Toplum Kuruluşları içinde örgütlenip, gizlice yönetme ve yapılanma faaliyetleri, Medya ve yayın organlarının kontrol altına alınıp hakim güç olma faaliyetleri, 5 Kontrol altındaki medya kuruluşlarıyla dezenformasyon amaçlı faaliyetler, 6 Terör örgütü kurup yönetme ve terör örgütleriyle işbirliği yapılması faaliyetleri, 7 Sendikalar ve işçi örgütlerini tek merkezden yönetme faaliyetleri, 8 Üniversitelerde gençlik teşkilatlarıyla örgütlenme faaliyetleri, şimdi diğerleri bir yana ya bu 80 yıllık örgütün gençlik yapılanması, üniversite yapılanması nerede sayın başkan üniversite öğrencisi sanığınız var mı? Ben göremiyorum soruşturulan üniversite öğrencisi sanık yok mu? Yok, hangi terör örgütünün Türkiye genelinde ses getiren, eylemler yapan terör örgütünün üniversite yapılanması yok, mahalle yapılanması yok bunlar nerede sayın başkan 80 yıllık örgüt bunu becerememiş mi? 80 yıllık Nato destekli içinde bir sürü en üst seviyede askeri uzmanın olduğu bu örgüt bu hayali örgüt mahalle yapılanmasını, semt yapılanmasını, şehir yapılanmasını, üniversite yapılanmasını bitirememiş mi? Tüm kamu personeli ile siyasi kişiler hakkında istihbarat toplama faaliyetleri, Sistemle barışık olmayanların örgüte alınması, İllegal kişileri örgüte alıp kullanma, bunların hiçbir dayanağı yok sayın başkan bunların hiçbir dayanağı yok. Yani 80 yıllık örgüt kendi adamlarını yetiştirememiş Nato destekli örgüt kendi operasyonel insanlarını yetiştirememiş basit adi suçlardan sabıkalı, galiz küfürlerle ortalıkta konuşan, yaptığını her yerde anlatan insanları mı kullanacak. Yakalanacağı hemen belli insanları mı kullanacak örgüt hemen ortaya çıksın diye NATO’nun ne tür istihbarat elemanları, ajanları kullandığı konusunda sayın savcıların bir fikri var mı? NATO’dan bir sorsunlar bakalım yetiştirilen istihbarat elemanlarının operasyon elemanların hangi eğitimlerden geçtiği, hangi niteliklerinin kazandırıldığı iddianame devam ediyor B- örgüte gelir getirecek illegal faaliyetler, Mafyanın kontrol altına alınması faaliyetleri, Uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması faaliyetleri, Kamu ve hazine arazilerinin illegal olarak satılması, Bankalardan hackerler yoluyla para çekme, Kimyasal silah üretim ve ticareti, Hava kargo ticareti kara para aklamak için, Naylon dini içerikli vakıflar kurulması, Naylon şirketler kurulması, İnsan kaçakçılığı ticareti, Sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla yardım toplama faaliyetleri. Sayın başkan bunlar sıralanmış hiçbir delili yok 80 yıllık örgüt NATO destekli örgüt, NATO’nun yan kuruluşu olduğu söylenen örgüt daha para sahibi olmamış 1999 yılından sonra para sahibi olacak bu ne kadar akılsız bir örgütmüş, ne kadar beceriksiz bir örgütmüş, herhalde dünyada hiç böyle bir örgüt yok C iddianame devam ediyor, Elde Edilecek İllegal Gelirlerin Aklanması, Ticari şirketler kurulması, Holdingler kurulması, Bankalar kurulması, ilaç kimya sanayi kurulması, Özel güvenlik şirketlerinin kurulması, Hazine arazileri üzerinde yeni organize sanayi alanları, Yeni toplu konut alanlarının oluşturulmasından rant elde etmek, Kargo ve taşımacılık şirketleri kurulması, faaliyetleri, Dezanformasyan faaliyetleri peki örgüt bunlarla ilgili ne yaptı şimdiye kadar bu hayali örgüt 99 yılına kadar yapmamış bu uyduruk belgeye göre bundan sonra yapacak ne yapmış eğer savcıların genel suçlama mantığından hareket edilirse sayın başkanın Türkiye’de aklınıza gelebilecek bütün ticari şirketleri, bütün sendikaları, bütün hazine alım satım işlemlerini hepsini neredeyse 80 milyon insanı ya buda Ergenekon elemanı dedikleri anda bu örgütün içine katmaları mümkündür. Böyle bu kadar sınırsız, bu kadar ölçüsüz, bu kadar dayanaksız suçlama olabilir mi? iddianame devam ediyor D- Amaçlarına ulaşmak için silahlanma ve şiddet eylemlerine yönelik terör örgütü kurulup yönetilmesine ilişkin faaliyetleri, Çeşitli yollarla psikolojik harp yöntemlerinin kullanılması yoluyla darbe zemini için ülkede kaos ortamı oluşturup etnik çatışma çıkarma faaliyetleri, Siyasileri dize getirmek için suikast yapılması faaliyetleri, Suikastlar ve provokasyonlar için silahlanma faaliyetleri, Suikastlar için hücre yapılanması şeklinde timler oluşturulması, Devlete ait gizli belgeleri elde edip Ergenekon terör örgütünün amaçlarına uygun olarak kullanılması eylem ve faaliyetleri, Ergenekon terör örgütünün amaçları arasında bulunan bilginin paraya dönüşebilmesi amacıyla yapılan istihbarat ve bilgi toplama faaliyetleri, Kurulan özel güvenlik şirketlerinin bu amaçla istihbarat kullanılması faaliyetleri, Dernek üyelerini silahlandırıp, silahlı eğitim verme faaliyetleri, Kurulan dernek ve vakıftan gelir elde etmede kullanma faaliyetleri, olarak tespit edildiği, bu faaliyetlerinin tümünün örgütsel içerikli dokümanlarda yazılı olduğu ve yazılı kararların tamamının uygulamaya geçirilip eyleme dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Sayın başkan birincisi gerçekten garip durmaktadır. Bu kadar faaliyette bulunan savcıların iddiasına göre bir örgütün varlığından Genelkurmayın habersiz olması mümkün mü? MİT’in habersiz olması mümkün mü? Emniyet genel müdürlüğünün habersiz olması mümkün mü? Türkiye Cumhuriyeti çadır devleti mi? hani bu adamları paraları, parasal hareketleri bu kadar faaliyette bulunmuşlar nerde ben soruyorum bu kadar faaliyette bulunmak için böyle 1-2 bin dolar falan yetmez, milyon dolarların konuşulması lazım nerde bu para 80 yıllık örgütün parasal hareketleri nerde hangi şirketler bu örgütün faaliyetleri içinde yer almışlar yapılanmışlar bunların hiçbiri yok savcılar diyor ki bakınız yazılı kararların tamamı uygulamaya geçilip eyleme dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Nerden anlamışlar, nerden anlamışlar yani anladıkların sebeplerini ortaya koysunlar bizde anlayalım e cevaplarını verelim savcının anladım demesiyle, eyleme dönüştürüldü demesiyle bu işin maddi vakanın gerçekleştiği anlaşılmıyor ki; nerde kaldı CMK’nun 170. maddesi delilleri ortaya koyma zorunluluğu, bu kadar geniş bir suçlama biçimi, desteksiz, akla mantığa aykırı suçlama biçimiyle hareket edilirse sayın başkan heyetiniz dahil savcılar için herkes Ergenekon sanığı olabilir ucu bucağı açık kolay belki aralarında yarın öbür gün kavga ederlerse birbirlerini de Ergenekonculuğuyla suçlayabilirler. Böyle bir geniş suçlama mantığı mantalitesi olabilir mi? iddianame devam ediyor E- Belirtilen Faaliyetlerle Alakalı Örgütsel Doküman ve Deliler Yukarıda belirtilen eylem ve faaliyet alanları tamamen ERGENEKON terör örgütünün yapılanması ve yönetilmesine ilişkin olarak hazırlanıp uygulamaya konulan belgelerden ortaya çıkarılan faaliyetler olup, belgelerdeki birçok hedef alanda Ergenekon terör örgütünün örgütlenmesini ciddi bir şekilde oluşturulmuştur. Sayın başkan ne oluşturulmuş oluşturulan şeyleri savcılar bir sıralasınlar bakalım bize yasal delillerini, paralarını bir koysunlar önümüze yani hukuka aykırı bu kadar suçlama olabilir mi? devam ediyor iddianame şüpheliler Zafer kod Muzaffer TEKİN, Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen, Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanında, Ergenekon terör örgütünün almış olduğu ilke ve prensip kararlarının teorik olarak pratiğe geçirilmesi ve kusursuz olarak örgütlenmenin her alanda yapılabilmesi için uygulanacak süreçler ve stratejileri açıkça anlatıldığı, bu belgenin sadece bu üç şüphelide bulunması da Ergenekon terör örgütünün gizli yapılanma süreçlerini sadece örgütün üst düzey yöneticileri eli ile yürüttüğü, alt düzey örgüt üyelerine bu konuların tamamının anlatılmayıp, yeri ve zamanı geldikçe örgütlenmeye paralel olarak anlatılmaktadır. Böyle diyorlar savcılar şimdi delil bu yani bütün bu faaliyetlerin, bütün bu çalışmaların savcılara göre hayata geçirildiği anlaşılan yapılanmaların delili bu mu? Delil dedikleri şey sanıklar kabul etmiyor. 2001’den beri ortalıkta dolaşıyor, devletin başbakanı ciddiye almıyor zamanında, Genelkurmay başkanı ciddiye almıyor işlem yaptırmıyor, emniyet genel müdürlüğü kayda almıyor elinde belgeler. MİT ciddiye almıyor ama bu uyduruk belge yada neyse bütün bu faaliyetlerin delili gibi takdim ediliyor. Bunu kabul etmek mümkün mü? Kaldı ki tekrar ediyorum bu dokümanlar 2001’den beri anlaşılan o ki internette, piyasada, mektuplarda dolaştırılıyor. Bu dokümanların bir yada birkaç kişide bulunmasının örneğin emniyetten emekle birinde, askerden birinde, MİT’ten birinde bulunması halinde hatta bu operasyonun değerlendirmeyi raporları hazırlayan başbakana, Genelkurmay başkanına takdim eden şahıslarda bulunması halinde onlarda Ergenekon terör örgütünün sanığı mı olacaklar, onlarda bu suçun failimi olacak, onların arasında da bağ mı kurulacak. Sanıkların kabul etmediği bu belgenin tesadüf olarak orda bulunup bulunmadığını ispat etmek savcıların görevidir. Bunun tesadüfen orda bulunmadığının delilleriyle ortaya koymalıdırlar. Eğer bu dava dosyasında insanların suçla alakası olsun olmasın çarşaf çarşaf telefonları, faksları, adresleri ve özel hayatları, internet adresleri her gün medyada yer almaktadır. İddianame savcılarının üstün gayretleri ve başarıları neticesinde ortaya çıkan bu özel bilgilere sahip şahıslara yansımış medyaya örneğin A örgütünden biri örgüt belgesi gönderilse akasından da polise telefon etse o evrak gönderilen şahıs A örgütünün üyesi mi olacak sayın başkan tekrar ediyorum tekrar ediyorum bu davayla ilgisi olsun olmasın binlerce insanın telefonları, adresleri, farkları iddianame ve eklerinde var bu başlı başına insan haklı ihlali diyelim ki; ismi dünyada bilinen Türkiye’de bilinen herhangi bir terör örgütü rast gele 3- 5 kişiye evrak gönderdi örgütlerin isimlerini vermek istemiyorum, mail gönderdi o şahıslar hemen o örgütlerin elemanı mı olacak, eğer savcıların mantığından hareket edersek öyle olması lazım ama hukuk böyle demiyor hukuk diyor ki delil lazım, belge lazım ve bu delil ve belgelerinde hukuka uygun yöntemlerle temin edilmesi lazım. Tekrar ediyorum bu mantaliteyle hareket edildiğinde savcıların dışındaki herkesin bu hayali örgütün yada bir başka örgütün mensubu olduğunu ileri sürmek, dava konusu yapmak mümkündür. Ama bunu akılla, mantıkla, çağdaş hukukla bağdaştırmaksa mümkün değildir. F iddianame devam ediyor. Devletin yeniden yapılanması, Devletin Yeniden Yapılanması isimli örgüt belgesinin içinde çalışmanın amaç ve kapsamı başlığı altında, yeni bir teşkilat yapısı oluşturma ve uygulamaların temel hareket noktalarını oluşturacak, tam bağımsız milli devleti yeniden yapılandırmak alt başlığı içeriğinde; bu amacı gerçekleştirmeye yönelik yapılanma ve süreçlerin ayrıntılı anlatılmaktadır. Yapılanma başlığı adı altında; Biz toprak üstünde yürürken ve hatta ağacın dalları arasında onun meyvesini yerken dahi o ağacın var olmasını sağlayan elma ağacının meyvesini asla göremeyiz. Kökleri görmek ister ve toprağı kazıp kökleri açığa çıkarırsak, artık elma ağacı yoktur. Geride kuru dallardan oluşan bir odun yığını kalır. Henüz yolun başlangıcında olan bizler, sahip olduğumuz imkânları bir elma çekirdeği olarak algılamalıyız. Doğru tanımlanmış amaç ne, doğru gerekçeler neden, doğru sistem nasıl, doğru mekânlar nerede, doğru zamanlama ne zaman, doğru kadrolar kimlerle ve sabırla geçecek doğru süreçler… Bu zincirin tüm halkalarının bilgi ve bilincinde olmak 'Yapılanma Modelimizin temel felsefesidir. Şimdi sayın başkan hemen burada bir saptama yapayım şimdi örgüt dokümanı gibi gösterilen bu belge yine savcıların iddialarıyla çelişiyor ne zaman ele geçmiş savcılara göre 1999’da falan yazılmış. Ama savcıların iddiası ne örgüt 80 yıllık, Cumhuriyetle yaşıt. NATO destekli ama dokümanda diyor ki biz henüz yolun başındayız ya o doğru değil, ya bu doğru değil, yada bu uyduruk belgenin bu örgütle bir alakası yok devam ediyor bu amaçla yapılanmamızı görünenler ve görünmeyenler olarak kurmalıyız. Teşkilatı yapılanmanın görünenler kısmı, yani ağacımızın dalları, yaprakları, meyveler ve yapılanmanın görünmeyenler kısmı, yani ağacın kökleri ise, teşkilata lojistik destek sağlayacak olan ticari, teknolojik, eğitimsel, kolluk kuvvetler, vs yapılanmaları olmalıdır. Teşkilat, bir sivil toplum kuruluşu olarak dernek ve şubeleri şeklinde örgütlenmesinin yanı sıra, bir dev holdingin bayilik ağları şeklinde veya diğer bir anlatımla, Ticarethaneler zinciri veya Kobilerin güç birliği şeklinde yapılandırılmalıdır. Dernek genişleyen şubeler yapısı ile büyük bir vitrin olarak buzdağının üst, Ticari ve sosyal yapılanma ise buzdağının altı olmalıdır. Derneğe bağlı üyeler ile Ticarethaneler arasında organik görev bağları kurulmalı ve dernek üyeleri sosyal ve ticari faaliyetlerle sürekli canlı tutulmalıdır. Üyelerinin ticari ve sosyal faaliyetlerle refah seviyelerinin yükseltilmesi amaçlanırken, sosyal faaliyetlerle de özellikler gençlerde "Ulus Devlet" olma bilinci ve sorumluluğu yaratılmalıdır. Görünmeyen yapılanmamızı planlama ve yürütme grubu ve ona bağlı alt birimler olarak tesis etmeliyiz. Bunları gerçekleştirmek için iç tüzüğümüzü, ödül ve ceza sistemlerimizi oluşturmalıyız şeklinde açıklanmaktadır. Yapılanma 2 başlığı altında, Planlama ve Yürütme Kurulu alt başlığı içeriğinde kısaca; PYK teşkilatın en üst birimidir. PYK Devletin ve milletin bekası yurt içinde ve yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin savunulması ve korunması ulusal devlet anlayışı içerisinde kısa, orta ve uzun vadeli devlet politikalarının belirlenmesi, için devletin yeniden yapılanmasını temin amaçlı örgütlenme ve eylem faaliyetlerinden sorumlu birimdir. Yapılanma 3 başlığı altında, Yapılanmanın Temel Felsefesi alt başlığı içeriğinde kısaca; dinamikleri bilinmeyen bir işin stratejileri kurulamaz bu nedenle tüm uygulamalarımızda ülkemiz genelinde sosyal ekonomik, askeri, teknolojik ve tüm diğer yapılarımızın temel dinamiklerini detayları ile bilmek ve bu bilgilere sahip olabilmek içinde derinden izlemek şeması içerisinde olmak zorundayız. Bu yüzden yapılanmamızı tümden gelen değil tümevarım sistem içerisinde kurmalıyız. PYK üye sayısı soru işaretidir. Üye sayısı artırılamaz. Üyeler değiştirilemez. Vefat halinde yeni üye oybirliği ile seçilir. Kabul töreninde ritüel uygulanır, ihanet ve ayrılmak ancak hakka teslimiyet ile olur. PYK'nın alt birimleri vardır. Alt kurul başkan ve alt birim temsilcilerinden oluşur. Yapılanma sacayağı diyalogu şeklinde olur. Yani kendi alt birimleri 3 kişiden oluşan 21 temsilciden oluşur. Alt birimler uygun sayıda danışman ile çalışırlar. Her alt birimin kendi konularında fikir üreten 3 kişilik grupları vardır. Öneri haline gelen fikirler temsilcileri aracılığı ile PYK sunulur. (?)+21 isimleri kesinlikle gizlidir ve deklere edilmez. Kod isim kullanırlar, toplu seyahat etmezler. Toplantıları gizlidir. Diğer gerekenler şeklinde olduğu, şimdi bu örgüt belgesiyse nerde bu örgütün yapılanması, nerde ki alt birimleri, faaliyetleri, kararları, raporları, nerde gizliliği, kod adları burada yargılanan sanıkların çoğu Türkiye’nin yakinen tanıdığı isimlerdir. Hiç öyle gizli falan toplantıda yapmamaktadırlar sık sık televizyonlara, konferanslara çıkmaktadırlar fikirlerini de söylemektedirler böyle bir gizli örgüt faaliyeti olabilir mi? iddianame devam ediyor. Yapılanma 4 başlığı altında, Alt Birimler ve görev tanımları: Genel sekretarya dokümantasyon ve arşivleme toplum bilim danışmanı istatistik, demografik yorumlar, prodüktivite, Ticari ve sanayi faaliyetlerden sorumlu birim, Ekonomik finans makro ekonomi ve dış ekonomik ilişkiler faaliyetlerinden sorumlu birim, Hukuk faaliyetlerinden sorumlu birim, Hakla ilişkiler ve medya faaliyetlerinden sorumlu birim, Siyasi faaliyetlerden hükümeti ve muhalefeti İzlemeden sorumlu birim, Dış ilişkiler ve Türk Devletleri ile ve Avrupa Birliği ilişkilerden sorumlu birim, Teşkilat ve örgütlenme faaliyetlerinden sorumlu birim, Eğitim faaliyetlerinden sorumlu birim, Teknoloji faaliyetlerinden sorumlu birim, Kültür ve sanat faaliyetlerinden sorumlu birim, Halkla ilişkiler ve turizm faaliyetlerinden sorumlu birim, Çevre Orman ve tarım faaliyetlerinden sorumlu birim, Milli savunma Askeri Güçlerimizle ilintili faaliyetlerden sorumlu birim, içişleri Emniyet ve istihbarat faaliyetlerden sorumlu birim, Kolluk faaliyetlerinden sorumlu birim, Enerji ve doğal kaynaklar faaliyetlerinden sorumlu birim, Spor ve Gençlik faaliyetlerinden sorumlu birim, Sağlık faaliyetlerinden sorumlu birim, Planlama Strateji ve Proje Geliştirme faaliyetlerinden sorulu birim, Diyanet ve Dini teşkilat faaliyetlerinden sorumlu birim şeklinde düzenlenmiştir. Sayın başkan şimdi sorumlu birimleri saymışlar daha şahısları saymamışlar. Bu kaba tabloya göre birimden bahsediliyor bir birinde 5 kişi falan çalıştırdığını düşünseniz burada en az 150-200 kişinin çalışması lazım en az 200 kişilik aktif bir alan lazım 100 kişi var 100 kişi 100 kişi ayda 1000 lira ücret karşılığında çalışsa ayda 100 bin lira yapar diğer örgüt üyelerinin, elamanlarının vesairenin faaliyetini bırakın yan yana koyduğumuzda bu ayda 500 bin lira gibi bir para yapar. Nerde bu para sayın başkan kim ödüyor bu parayı sayın başkan bu para nerde. Bu adamlar nerde, bu adamların faaliyetlerini ortaya koyan bilgi, belgeler, yasal deliller nerde. İddianame devam ediyor süreçler 1 başlığı altında ve 1 ön hazırlık süreci alt başlığı içeriğinde; planlama ve yürütme kurulu oluşturmak, amaçta birliği sağlamak, finansman yaratmak, çalışma mekânlarını oluşturmak, sekretarya oluşturmak, uzman kadrolar oluşturmak, örtülü ödenek sistemini kurmak, şirketler kurmak, gizlilik mekanizmasını tesis etmek. Süreçler 2 başlığı altında ve 2 planlama süreci alt başlığı içeriğinde; Kısa, Orta ve Uzun vadeli hedefleri belirlemek; 1 Milli şeceremizden gelen potansiyelimizin ulus devlet ruhunun koruması ve bu ruhun toplumdan yeni bir değer olarak yükselmesini bağlama amacı ile kültür ve felsefe çalışmalarını planlamak. Eş zamanlı yurt içi ve yurt dışı örgütlenme planları yapmak. Muhasara stratejileri ve politikaları geliştirmek, şeklinde içeriğin bulunduğu, Süreçler 3 başlığı altında, Hedefler paralelinde çalışma planları yapmak alt başlığı içeriğinde; stratejik potansiyeller planlaması, Medya planlaması, Teknoloji arge planlaması, Kobilerin planlanması, Propaganda planlaması, Alternatif hükümet planlaması, Medya kontrol planlaması, İstihbarat planlaması, Kolluk kuvvetlerinin yapılandırılması vesaire şeklinde olduğu, Süreçler 4 başlığı altında 3 Pilot uygulamaları süreci alt başlığı içerisinde; 1 hedefler çerçevesinde örgüt yapısını oluşturmak 2-örgütün mekansal yapılanmalarını sağlamak, 3-örgüt eylemcilerinin korunmasını sağlayacak mekanizmaları kurmak, 4-Haberleşme kontrol ve lojistik alt yapısını kurmak, 5-Kırılmaz bilgi bankası ve bilgi dağıtım ağını kurmak şeklinde olduğu, Süreçler 5 başlığı altında; Mevcut devlet işleyişinin analizi yapmak, mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve eğitmek, sızma stratejileri geliştirmek, Yargı, Emniyet, ,Eğitim, Sağlık, istihbarat, Ordu, Sivil yeraltı örgütleri, mafya, Sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve birlikler, Medya, Camiler ve tarikatlar denetleme mekanizmaları oluşturmak. Sayın başkan bunları yapmak için binlerce adam lazım öyle 100 kişi falan yetmez bu işe binlerce adam lazım nerde bu adamlar varsayalım ki var bu 80 yıllık örgütte bu adamlar bizim emniyet genel müdürlüğümüz uyuyor mu? Genelkurmay uyuyor mu? Milli İstihbarat Teşkilatı uyuyor mu? Bu binlerce kişi fark etmemesi mümkün mü? Bu kadar hayali bir örgüt olabilir mi? iddianame devam ediyor. Süreçler 6 başlığı altında, deneme süreci alt başlığı içerisinde; Uygulanacak sistemlerin aksayan yönlerini belirleme ve düzeltme çalışmaları yapmak, Sistemin yurt içi ve yurt dışı açılım uygulamalarını başlatmak şeklinde bilgiler olduğu, Süreçler 7 başlığı altında, Uygulama süreci alt başlığı içerisinde, 1-Siyasi taban oluşturmak, 2-Bir siyasi parti oluşturmak veya seçmek, 3-Siyasi tanıtım faaliyetlerinde bulunmak, 4-Seçimlere hazırlanmak, 5-İktidar olmak şeklinde yapılanma anlatılmaktadır. Projeler başlığı altında, Yapılanmanın kısa sürede tabana yayılması ve toplumsal iletişimin çağdaş olanaklarla kurulabilmesi ve sistemin finansal ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için 18 projenin düşünüldüğü bunlardan en ilgincinin ise 18. maddede belirtilen Toplum mühendisliği projesi, olduğu, Düşünceler, yorumlar başlığı altında, kurulacak olan teşkilatın yapacaklarının, 21 madde halinde belirtildiği, iddianame devam ediyor diyor ki; bu belgenin de şüpheli Doğu PERiNÇEK'in ve Tuncay GÜNEY’den elde edilen devletin yeniden yapılandırılması isimli belgelerin madde olarak ve içerik olarak uygulanmasına yönelik pratik örgütlenmeyi esas aldığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu belgenin de Ergenekon lobi dokümanının günlük hayatta uygulanmasına yönelik eylem ve fiiller ile örgütün tabana yayılması için yapılması gereken sosyal kültürel ve toplumsal faaliyetlerin nasıl yapılacağını ve uygulamaya nasıl geçirileceğini tespit edip bu doğrultuda şüpheliler Zafer kod Muzaffer TEKİN ve Milli Irgat kod soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'ın çalışmalarından ve örgütlenme çabası içindeki vakıf, dernek, kobi, ile diğer faaliyetlerinden anlaşılmaktadır, belge sadece Milli Irgat kod soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR, Zafer kod Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'de bulanması belgenin gizliliği ve önemini ortaya koymaktadır. Bu iki şüphelinin de iki belgede belirtilen gizli amaçlar için gizli ve açık olarak örgütlenip eylem planlarını uygulamaya koymak amacıyla örgütün lideri olarak yürüttükleri faaliyetlerle gerçekleştirmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Sayın başkan bu ismi geçen 3-5 kişiye binlerce insanın itaat ettiği anlaşılmaktadır. Nerde evrakları hayata geçirilmiş diyor savcılar geçirmeye çalışıyorlar nerde bu adamlar, nerde bunların paraları, araç gereçleri, malzemeleri şimdi savcılara göre örgüt çok gizli, çok becerikli eğer çok gizli çok becerikli hücre tipi çalışıyorsa bu örgütün çok kıymetli belgesi, neden bu 3 şahısta bulunuyor savcılara göre örgüt zaten dinlendiğini ve izlendiğini biliyor hani kaçacaklardı, kaçma planları vardı sıra bana geliyor diyorlar ya yani bunu bilip de bu savcıların çok güvendikleri dokümanları niye evlerinde tutuyorlar yani ya örgüt çok beceriksiz, ya hiçbir şeyden haberi yok ya da bunlar örgütsel doküman falan değil sonra bu çok güvenilir bilgi, belge, doküman yaklaşık 7-8 senedir devletin istihbarat kurumlarında, başbakanında, Genelkurmay başkanında yani bu adamlar bu örgütsel çok kıymetle dokümanı evlerinde masalarının üzerinde, bilgisayarında tutup savcılar gelip onları toplasınlar diye mi beklemişler, yani NATO destekli 1965 yılına kadar hazırlık aşamasını geçirmiş 1999’da bu uyduruk bilgi, belgeyle yeniden yapılanmaya çalışmış örgüt emniyetin, devletin elinde olduğu bu planlara göre yeniden değişiklik yapmaya ihtiyaç duymamış halen bunlar ellerinde saklıyor. Nato’dan bu örgüt ya bizim planlarımız ele geçti biz mahvolduk bize yeni bir plan gönderin dememiş şimdi bir başka gariplik var bu ismi verilen şahıslar en az binlerce kişinin lideri gibi gözüküyor örgüt lideri bu ismi verilen şahıslar gibi gösteriliyor başka yerde de örgüt liderleri başka şahıslar bu da yetmiyor bu örgütün ne başı belli, ne sonu belli, ne eylemleri belli, ne zamanı, ne mekanı belli ama koskocaman bir yuvarlak lafla hemen herkes suçlanıyor uyduruk bir örgütle karşı karşıyayız, uyduruk böyle hayali örgütün işlediği ileri sürülen yada faaliyetleri olarak sürülen akla mantığa uygun olmayan, hukuka uygun olmayan bir suçlamayla karşı karşıyayız iddianame devam ediyor Lobi isimli dokümanın,3 Politika başlıklı bölümde sivil toplum örgütlerinin ulusal çıkarlara uygun tepkisel eylemlerde bulunması sağlanacak ve kitlesel tepkiler organize edilerek kontrolde tutulması sağlanacak işlev ve misyonunu tamamlamış çeşitli işçi sendikalarının, sivil toplum örgütlerinden etkilenmeleri sağlanarak, mevcut sendikaların tepkisel ve kitlesel eylemleri, endirekt metotlarla yönlendirilmesi sağlanacak. Lobi, prensip olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal eylemler içinde yer almamalı, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalmalıdır. Anı şekilde ticari ve kültürel faaliyetlerde de doğrudan doğruya girişim ve etkinlikler içinde yer almamalıdır. Tüm faaliyet alanlarında organizasyon çatısı altında oluşturduğu kuruluş ve örgütlerini amaçları doğrultusunda harekete geçiren bir mekanizma olarak kalmaya özen göstermelidir. Yöntem başlığı altında; Yukarıda da ifade edildiği üzere; Lobi prensip olarak hiçbir girişim ve eylemin içinde yer almamalı ve tümüyle yasal düzenleme içinde hareket etmeli, toplumsal prensiplere saygılı olmalı, örnek bir sivil toplum kuruluşu olarak, siyasetten tümüyle uzak bir yapı olarak faaliyet göstermelidir. Merkez üyeleri dışındaki kadroları, ilişkide bulunacağı kişiler, kurum ve kuruluşlar Lobi’nin bağlı olduğu merkez hakkında bilgi sahibi olmamalıdırlar. Lobi’nin tüm çalışma ve faaliyetlerinde gizlilik prensiplerine sadık kalınmalıdır. Şimdi savcılar not düşmüşler buraya burada legal bir oluşum gibi gösterilmeye çalışılan yapının aslında gizli ve farklı amaçları bulunan bir oluşum olduğu, dış dünyada yapılan işlerle yaptıranların tamamen gizli el tarafından yaptırıldığı imajının verilmeye çalışılarak örgütün uzun süre deşifre olmaksızın faaliyetlerini sürdürmeyi amaçladıkları anlaşılmaktadır. Savcılar böyle demişle iddianamede iyi de ta örgütün varlığı hayali sizin devletinizin resmi kurumları örgütün varlığını kabul etmiyor. Daha örgütün varlığı ispatlanmış değilken diğer şahıslarla, kurumlarla bağlantısını ortaya koyan doküman ortaya konulmazken bu kadar bu uyduruk dokümana anlam yüklemeleri anlaşılır gibi değil iddianame devam ediyor, Hedef başlığı altında; Günümüz dünyasında tüm güçler ekonomik güçten kaynaklanan hareket ve yaptırım gücü elde edebilmektedir. Bu nedenle amaçlanan girişimlerin uygulanabilmesi ve sonuca ulaşılabilmesi için, ekonomik faaliyetler ön plânda tutulmalıdır. Lobi'nin amaçlarından saptırılamaması için, ekonomik olarak güçlü olabilmesi esastır. Yani 80 yıldır güçlü olmamışlar bu saatten sonra mı akılları başına gelmiş. Faaliyete geçirilmesi plânlanan Lobi, öncelikle ticari şirketler aracılığı ile ekonomik güç kazanmalı, ardından kuracağı vakıf ile de ekonomik gücünü arttırma çalışmalarına yönelmelidir. Bilginin para kaynağına dönüşebilirliği gözden kaçırılmamalı, mevcut istihbarat birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır. 80 yıldır faydalanamamışlar, yararlanamamışlar, parayı bulamamışlar bundan sonra yararlanacaklar yukarıdaki yoruma bakınız Legal faaliyet gibi gösteriliyor diyor savcılarca esasında diyor örgütün gizli yönetildiğine dayanak devam ediyor iddianame, Mevcut sendikaların yönetim kadrolarının ilişkiler ağı yeniden gözden geçirilmeli, siyasi ve ek
Dostları ilə paylaş: |