13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI



Yüklə 0,61 Mb.
səhifə4/8
tarix07.04.2018
ölçüsü0,61 Mb.
#47281
1   2   3   4   5   6   7   8

Av. Metin Çetinbaş “ tamam “

Mahkeme Başkanı " sizin açınızdan 3’de bitiriyoruz diğerlerini”



Av. Metin Çetinbaş “ şu o zaman o bölüme kadar hızla bir geçeyim sayın başkan Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ortodoks Kilisesi’nde toplantı olurdu mesela. Bu günler münler ben bir defa mesela herhalde 5 yıldan beri oraya giderim ben. dediği, X Şahsın Bu Enver ALTAYLI meselesinden dolayı almış olmasınlar? diye sorduğu, Emin'in Enver ALTAYLI ne iş yapıyo. Dün akşam bi konuştu ondan sonra ne oldu ne yapıyor ki. Yani CIA bağlantılı belli dün akşam konuşurken nazara anlattı. dediği, X Şahsın Valla bu büyük bir operasyona benziyo ama ben şimdi bu çocuk beni arıyordu kapattı. Tekrar arar ben sana dönerim. dediği, Emin'in "Kemal'i anlarım, Kemal KERİNÇSİZ bunlarla beraberdi sürekli. dediği, İki kişi gündemde olan gözaltılar hakkında konuşuyorlar fikir yürütüyorlar. Kendilerince anlamlar yüklüyorlar. Somut bir delil de ileri sürülmüyorlar. İlginç olan, Emin Gürses, Kemal Kerinçsiz aleyhine yorum yapıyor. Ama o da bu davanın sanığı. Yani biri diğerini aleyhine yorum yaptığında yada lehine bu davanın sanığı mı olacak, yada herhangi bir örgütün sanığı mı olacak yada birbirinin aleyhine yorum yapan insanlar nasıl aynı örgüt içinde yer alıyorlar anlamak mümkün değildir. Emin GÜRSES ile Devrim arasındaki telefon görüşmesinde Emin'in Sami Hoştan'la Sevgi Erenerol'un ne ilişkisi var? Veli paşayla Sevgi Erenerol’le Güler Kömürcü'nün ne ilişkisi var? Hocam ben bunların bütün toplantılarına katıldım. Sevgi'nin yaptığı toplantılarda özellikle kilisede yapıldı. Bu toplantı Karaköy'deki kilisede. O kilisedeki toplantıda hiç bi zaman ben o Kuvayi Milliye, onlar CIA ile bağlantılı. Bi iki tane Kuvayi Milliye örgütlenmesi var. O Albay falan onlar, onların yanımıza geldiğini hiç görmedim. Dediği, Devrim'in sen nerdesin diye sorduğu, Emin'in ben evde değilim, başka bi yerdeyim. Sevgi'nin yaptığı tek şey Muzaffer Yüzbaşıyı gidip ziyaret etmek. Danıştay meselesiyle bunun ne işi var. Danıştay meselesinin arkasında İsrail'in olduğunu aylardır söylüyoruz ve bu konuda şahitler çıktı. Şahitleri bile savcılık dinlemedi, dediği, Devrim'in Ya burada ciddi bi hegemonya savaşı var. Dediği, Emin'in ya Türkiye'de içerde karşılıklı savaş var. Bunun dış bağlantısı da var. Nasıl ki Sedat Peker'in içeri atılmasını isteyenler Amerikan Büyükelçisi’dir. Bunların da başka bi bağlantısı var. dediği tespit edilmiştir. tapede iddianamede suç delili gibi ortaya konmuştur. Yine aynı örgütün elemanı gibi gösterilen şahısların, davaya konu şahıslar ve yapılan gözaltılar ve tutuklamalarda adı geçen şahısların birbirleriyle alakalı olmadıklarını, irtibat içinde olmadıklarını, esasında ortada bir örgüt olmadığını ortaya koyan samimi konuşmalar savcılarca yanlış algılanmış suç delili gibi dosyaya konmuştur. Yine kendi doğal konuşmaları içerisinde uyduruk bir Ergenekon örgütünün olmadığını, ,yapına faaliyetlerin CIA vesairenin başkalarının kontrolde olduğunu ortaya koyan samimi görüşmeler usul yönden itirazlarımız bir yana suç delili gibi takdim edilen, ortaya konulan şeylerin tekrar söylüyoruz sanıkların suçsuzluğuna ilişkin tapeler olduğu anlaşılmıştır. Kemal KERİNÇSİZ ile Erdoğan KAYA arasındaki telefon görüşmesinde özetle: Söğütlüler Derneği başkanı olan Erdoğan KAYA'ya hitaben Kemal KERİNÇSİZ'in bir noktada devletin yapamadığını, bugün zaten devletin bunu yapmaları mümkün değil, devlet zaten karşı güçlere geçmiş işgal edilmiş kurumuyla kuruluşuyla, yani işgalci güçler devleti ele geçirme gayretine girmiş orda ra paşa var generaller var albaylar var, bir sürü şey var yani çok nitelikli insanlar var. yani bi çoğunu tanımıyorsunuz siz tabi de, profesörler var baya bi aydın kesim var. Senin derneği de bizim, Ay-yıldız Birliği’ne al o konuda, hatta imkan nispetinde bulunduğunuz yerde diğer dernekler varsa oraya sokmaya çalışın, iş genişlemektir anlatabildim mi genişlemektir. Oralardan buraya geldiniz ateşler yakıyorsunuz dediği anlaşılmıştır. Sayın başkan bu telefon görüşmesinde de hiçbir suç unsuru yoktur. Konuşmacılar kendi görüşlerine göre devletin ve kurumların yabancı güçler tarafından ele geçirildiğini, Buna karşılık da dernek faaliyetleri ile, sivil toplum faaliyetleri ile karşı çıkmak gereğine inandıklarını ortaya koyuyorlar. Konuşmacıların fikirlerini beğenmeyebilirsiniz. Siyasi görüşlerine iştirak etmeyebilirsiniz. Ama yasa dışı faaliyette bulunduklarını, terör faaliyetinde bulunduklarını söyleyemezsiniz bunun söylenmesi için delillerin ortaya koymak konulması gerekmektedir. Bu konuşmada şiddet içeren cebirden bahseden var mıdır? Yoktur. Cebir şiddet içermeyen böyle bir konuşmanın terör faaliyeti gibi tanıtılması takdim edilmesi hukuken mümkün ve doğru değildir. Hükümet muhaliflerinin, terör suçu ile suçlanması için yasa dışı yöntem ve uygulama içinde olduklarını söylemek yetmez. Yer, zaman, kişi, kurum ve somut olayların ortaya konulması, bunlarında hukuka uygun delillerle belgelenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde yapılan iş, siyasetin yargıya el atması veya yargının siyasallaşmasıdır. Siyasetin yargıya el atması da kabul edilemez, yargının siyasallaşması da. İkisinin de yaratacağı sonuç felakettir. Sayın başkan sivil toplum örgütlerine geldik sayın başkan 189. sayfadayız”

Mahkeme Başkanı " sanık müdafiinin savunmasına diğer sanıklar ve müdafilerinin alınacak beyan ve tabi dikkate alınarak bu oturuma mahsus olmak üzere son verildi.



Hazır diğer sanıklar ve müdafilerin beyan ve taleplerin alınmasına geçildi,

Sanık Oktay Yıldırım söz istedi verildi; başkanım bazı yeni belge ve bilgilere ulaştım birde birkaç beyanım var müsaade ederseniz. Şimdi ben burada huzurunuzda kendimi savunduğum ilk günden itibaren benim mahkemeniz huzurunda ortaya koyduğum hiçbir belgenin, hiçbir beyanın, hiçbir iddiamın aksi ispatlanamadı aksi ortaya konamadı. Sadece bunların karşısında savcılığın cansiperane beyanlarını açıklamalarını o montaj, bu falan, bu şöyle, bu böyle açıklamalarını duyduk. Şimdi ben ilk günden demiştim ki size bu bombaların orda bulunduğuna dair bir tek kanıt, bir tek belge yok demiştim, ilk gün söylemiştim bunu daha bu belgelerin hiçbirisine ulaşmadan bu bulunma hikâyesinde bunun bir sürü çelişki var demiştim birisi sağ köşe diyor, öbürü sol köşe diyor. Baba oğul kararsız nerde bulacaklarına karar verememişler. Babası diyor sağ alt köşede, üst dipteydi, oğlu diyor onun yanındaydı, yok ordaydı, burdaydı polislerde kararsız polislerde tam olarak nerde bulduklarına, saat kaçta bulduklarına, kimle beraber bulduklarına karar verememişler. Şimdi emniyet ifadesinde babası diyor ki; ben buldum diyor, ben diyor sandığı açtım diyor, sonra diyor oğluma sordum dedi ki bu diyo, dayının komutanındır dedi diyor. Ali Yiğit diyor ki emniyet ifadesinde ben hiçbir şey sormadım dayım kendisi söyledi diyor. Burada sorgusunda sorgusu sayfa 14’te benim sorumda diyor ki babam buldu kapağını açmadı, bana haber verdi biz çıktık beraber açtık ben açtım ben gördüm diyor sonra bir avukat soruyor sayfa 29’da orda da diyor ki babam bombaları buluyor diyor sonra bana soruyor bunlar kimin diye bende dayıma soruyorum diyor. Bütün bunları huzurunuzda söyledi. C4 yok ben burda demiştim ki o çatıya adam çıkarttık tekrar, adam gönderdik ben burda konuşurken demiştim ki kelimeyi çok iyi hatırlıyorum o çatı arasının muhtemel göz gözü görmez karanlığında o çizgileri nasıl gördü demiştim. Muhtemel göz gözü görmez ihtimal koymuştum çatı arası karanlıktır muhtemel sormuştum karanlıktır. Sizinde dikkatinizi çekmişti. Nasıl gördün demiştiniz demişti ki el feneriyle siz sormuştunuz fenerle mi fener evet el feneriyle gördüm demişti. Biz şimdi çatıya adam çıkarttık, araştırdık oraları o çatı gayet aydınlıkmış, öyle karanlık maranlık değilmiş, öyle el feneri yakmaya falanda gerek yokmuş? Daha da acayibi o çatıda inşaat yapılmış, tadilat yapılmış şimdi arz edeceğim yani gayet rahat öyle şimdi burda ki gibi değilse de öyle fener mener yakmadan görebiliyor muşsunuz ne olduğunu, ne bittiğini ama o gün nasıl bir içgüdüyle, nasıl böyle refleksle cevap verdiyse, nasıl karşı koyma refleksiyle ben muhtemel demiştim nasıl karşı koyma refleksiyle ben muhtemel demiştim nasıl karşı koyma refleksiyle cevap verdiyse fener dedi şimdi hepiniz sordunuz bu eve başkaları çıkabilir mi? sayfa 6’da dedi ki çıkamaz, sayfa 23’te dedi ki ifadesinde başkaları da çıkabilir dedi. Sayfa 37’de sayın başkanın sorusuna dedi ki kapaklı dedi kilidi yok dedi. Çıkılabilir ama dedi orda olan kişi görür dedi ama orda bir kişi var o her şeyi gören bir kişi var polis o kişinin ifadesini aldığı halde iki defa sıkıştırdığı halde bu dava dosyasında o kişinin ifadesi yok. Sayfa 36’da yine bir avukatın sorusuna dedi ki herkes çıkabilir dedi. Ve en önemlisi dedi ki 3 yıldan beri onlar orda yani ben taşınmadan 1.5 yıl önce gelmişti dedi. Şimdi poliste kararsız nasıl bulacak bunları orda, nasıl olacak yani, nasıl bulayım ben bunları orda nasıl yapsam işte tutanakta diyor ki Ali Yiğit ile Mehmet Yıldırım orda bekliyordu, biz gittik; Ali Yiğit’in cebinde anahtar vardı o salemün aleyküm gelin bakalım sizi bir arayalım Ali Yiğit diyor ki ben tesadüfen geçiyordum sizin dikkatinizi çekiyor bu biraz doğa dışı diyorsunuz. Mehmet Demirtaş diyor ki ben telefonla çağrıldım. Tutanağın biri diyor 20.30 ben orda gördüm. Bir tanesi diyor 19.40’da öbür taraftaydı, bir başka tutanak 18,30’da kameraya çekmiş, bir sürü bir rezillik var ama bir kararsızlık var. Şimdi bir bilgiye ulaştık biz yenice bu adamları da bulacağım tek tek bu çalışanları da bulacağım tek tek demişti ki ben o eve taşınmadan 1.5 yıl önce bu bombalar buraya getirilmiş? Ben ordayken hiç gelen giden olmadı öyle bir şeyde konmadı dendi burda soruya ve dedi ki bizden başkada çıkan olmadı ben iki kere çıktım birinde kazma aldım, öbüründe bombaları buldum dedi başkada çıkan olmadı çıkılmadı. Burası bir konut, orası bir ev, gecekondu, orası bir manava ve büfeye çevriliyor ne zaman 2006 yılının Ocak ayında Ali Yiğit kendisi başında durarak 10 gün süreyle ve en az 10 tane işçi olduğu söyleniyor orada hem de çatı arasında çatı arasında elektrik hattı çekiliyor, çatı arasında su hattı çekiliyor. Çatı arasında ve çatının üzerinde Ferforje kaynak işi yapılıyor niye sundurma uzatılıyor aşağıya niye çünkü ön tarafı tezgâh yapılacak büfe kulübesi yapılacak oraya ve yapıyorlar su taşıyorlar, elektrik taşıyorlar 10 gün boyunca orada en az 10 tane işçi çalışıyor. Eğer o 10 tane işçi orada çalıştı ise 10 gün boyunca ki bu kaçınılmaz çünkü orası bir ev ve orda bir tadilat yapılması gerekiyor, paravanlar yapılmış, ferforje yapılmış baya bir manav tezgahına ve büfe kulübesi yapılmış bunun için bir tadilat yapılaması gerekiyor. Yapıldıysa ve orda 10 tane işçi çalıştıysa öyle telefon direğin, elektrik direğinin yanında duran kocaman üzerinde de mühimmat bilmem ne kardı yapıştırılmış bir tane böyle ayan beyan bir tane sandığı herhalde görmüşlerdir diye düşünüyorum ve o adamları tek tek bulacağım burada arz ediyorum huzurunuzda bulacağımı burda hiçbirimizin de aklına gelmedi o nasıl öyle bir evi sen hemen aldın nasıl manava çevirdin hiç böyle bir şey aklımıza gelmedi orda bir tadilat yaptın mı yapmadın mı ne zaman hiç aklımıza gelmedi Sayın Özese yargıcım sormuştu daha önce çıktın mı diye bir defa çıktım demiştim çok iyi hatırlıyorum şimdi diyorlar ki nerde diyorlar. Polisin beni gözaltına alma tutanağında diyor ki Oktay Yıldırım’ın adını bize Mehmet Demirtaş verdi. Burda iddianamede de öyle yazıyor şimdi Ali Yiğit’in babası zaten benim adımı biliyor, Ali Yiğit biliyor herkes biliyor işi dallandırıp budaklandırmaya, çetrefillendirmeye gerek var mı? söylersin bunlar Oktay Yıldırım’ındır. Bunlar ikisi ortaktır dersin hiç öyle dallandırıp budaklandırmaya gerek yok ama diyorlar ki ısrarla Mehmet, Mehmet’i katacaklar işin içini çünkü Ali Yiğit’i bana bağlayamazlar, bağlantı kuramazlar ama beni almak zorundalar. Hedefleri benim Ali Yiğit’in avukatı savcılık mütalaasında şöyle bir cümle kuruyor bakın çok önemli dikkatimi çekti hiç gözümüzden kaçmış müvekkilimi diyor serbest bırakmanız lazım diyor çünkü müvekkilim özellikle Oktay Yıldırım’ın yakalanmasını sağlamıştır. Diyor özellikle diyor Oktay Yıldırım’ın yakalanmasını sağlamıştır müvekkilim ama Zekeriya Öz'ün 15’inde yazdığı bir emir var ona bakıyorsunuz onda da diyor ki Ali Yiğit’in beyanları diyor ilk günlerde böyle, ilk günlerde Mehmet Demirtaş’ın adresine de başka gösteriyorlar alıyorlar sevk tutanaklarına gözaltı tutanaklarına gecekonduya onun adresi gibi yazıyorlar halbuki ellerinde şey var ikametgah ilmühaberi var böyle olması lazım bana gelinmesi lazım ödülü hak etmiş avukatta diyor ki özellikle Oktay yıldırım ı diyor tutuklattırdı, yakalattırdı. Şimdi orda bir tiyatro var bakın bir yerde bir olay olduğu zaman standart bir işlem yapılır. Olay yeri çevrilir, olay yeri krokisi çizilir, olay yeri tespit tutanağı yapılır, deliller bulunduğu yerde fotoğraflanır bunların hiçbir tanesi yok sadece 23 ay sonra bir CD çıkıyor ortaya ama bakın Ali Yiğit’inde beyanında dediği gibi o çatıya çıkanı, ordaki adam görür dediği adam kim o büfeyi işleten adam o bu arama tiyatrosunun tek tanığı sayın başkanım bu tiyatro kapalı gişe tek seyircisi o adam o adamın iki defa ifadesini almışlar şeyde poliste sıkıştırmışlar ama o adamın bir tek kelime ifadesi burda yok ayın 157inde savcı Zekeriya Öz emir yazmış demiş ki Osman Demirtaş’ın da ifadesini alın bununda adı geçiyor demiş, polis niye gidip Osman Demirtaş’ın ifadesini almamış. Osman Demirtaş, Mehmet Demirtaş’ın abisi niye almamış yok ifade tutanağı yok Osman Demirtaş’ın Burhan’ın ki de yok Burhan şeyin ordaki ne soyadı Burhan Yılmaz’in ki de yok Osman Demirtaş’ın ki de yok Ali Yiğit’in ifadesi 14 Haziran’da alınmış, 14 Haziran’da Ali Yiğit’in ifadesi bitmiş ama Ali Yiğit 16’sına kadar emniyette bekletilmiş niye niye ifadesini almışsın adamın niye bekletiyorsun adamı işi var. Kurulacak eve gidecekler daha orda tost yiyecekler polis arkadaşlarıyla beraber 15’inde eve gidiyorlar polislerle oraya ve bütün ifadelerinde diyor ki çok rahat ben çok rahattım diyor orda 15’inde oraya gitmiş çok rahattım diyor aramaya diyor tesadüfen geldim siz diyorsunuz ki bu doğa dışı bir şey sen nasıl diyorsunuz geldin o çok rahattım ben diyor geldim. Hapishanede ben diyor baskı gördüm niye diyorlar koğuşunu değiştirmedin e ben gönüllü geldim oraya ben işi ortaya çıkartmam lazım rahat çok rahat adam bombayı bulmuş 4 ay tepesinde bir sandık bombayla yatmış rahat herif çok rahat yani bulmuş bombaları bir sandık bomba, bomba uzmanı değilsen sıradan bir sivilsen korkarsın ya patlarsa benim çoluğuma, çocuğu bir şey olursa diye çok rahat soruşturmanın her aşamasında çok rahat burda bir tek rahat değildi oda size doğal geldi bende onu anlamadım bana diyor ki baskı yaptılar zorlama mektup yazdırdılar diyor ama ben diyor orda gönüllü kaldım. İfadesinin buradaki ifadesinin 24. sayfasında diyor ki 100-120 tane mektup yazdım. 30’da diyor ki 1000 lerce yazdım, 32’de diyor ki yani orda insanlar oturmuş son derece psikopatik edayla ve Stone hızında böyle mektup yazıyorlar böyle dört bir koldan yüzlerce yazdım ama diyor eksilirse anlarlardı bu arada birde sayım grubu var mektup sayıyorlar eksilir mi eksilmez mi diye sizde bunları dinlediniz. Avukat soruyor hani diyor savcılığa müdürle görüştükten iki gün sonra gitmiştin sen diyor, ama müdürün cezaevi müdürünün tuttuğu tutanakla savcılığın tuttuğu tutanak aynı gün diyor. Nasıl diyor sen aslını götürmedin sayın savcı müdahale ediyor burada diyor anlaşılmayacak bir şey yok anlaşılmayacak bir şey var adam ben iki gün sonra gittim diyor anlaşılmayacak olan bu sipariş var emir verilmiş onun için gönüllü geliyor oraya sen ne işin var madem baskı yapılıyor çek git hani sen şey demiştin bunların Oktay yıldırım olduğunu biliyordun ne ihtiyacın var gidip kimin olduğunu tespit etmeye, ne zorun var. 15 Hazirana geliyor gün bir tane kısıtlama kararı alınıyor. Kısıtlama kararında savcı mahkemeye diyor benim elimde belgeler var bu belgelerde diyor silah depolarının adresleri var, bu belgelerde diyor iletişim ben bunların örgüt olduğun biliyorum bunlar örgüttür bu belgelerde diyor bu örgütün üyelerini isimleri vardır. Ben diyor bunları dinledim daha önce elimde iletişim tespit tutanakları vardır. O tutanaklara göre de örgüt üyelerinin isimleri var hemen diyor bu şeyi kısıtlayalım bu dosyayı kısıtlayalım mahkeme eksper es makam gibi imzalıyor hemen sormuyor nerde getir bir bakalım aynı mahkeme 10. Ağır Ceza Mahkemesi imzalıyor. Biz burada 3 defa soruyoruz bu belgeler nerde. Şunları Allah rızası için bize gönderin biz görelim kimi dinlemişsiniz, nerdeymiş bu silah deposunun avukatları, asrın savcısı daha 15’inde örgütün bütün iç organlarını biliyor, depolarını biliyor, iletişim tespit tutanaklarını var her şey elinde üçüncüden sonra savcılık cevap veriyor ben diyor elimde böyle belge filan yok bu diyor matbu falan filandır diyor matbu hatadır diyor. sayın başkanım ben 24. ayımı bitireceğim 6 gün sonra benim avukatlarım o sahte parmak izi raporlarını göremediler 16 ay boyunca göremediler niye bu yalan beyan yüzünden savcı gerçek dışı beyanda bulunuyor mahkemeye mahkeme kamuoyuna gerçek dışı beyanda bulunuyor ne sağlanıyor ben bu belgelerin hiçbirisin göremiyorum adam bana 15’inde senin parmak izin var demiş, parmak izi raporu 18’inde çıkıyor polis Nostradamus mudur? Polis medyum mudur? nasıl biliyor 3 gün önceden parmak izi raporunu bu polis hangi parmak izi çıkacağını ne biliyor bu polis ben bunları öğrenemedim işte ben bunları öğrenseydim siz beni tutamazsınız kardeşim derdim o kadar geniş ki savcını o kısıtlama kararından sonra hareket alanı her şeyi yapıyor. Hiç kimse bir şey bilmiyor ama bizim hakkımızda kitap yazıyorlar onu da kestiler buna astılar, 1920’de kuruldular, agartadan çıktılar, Nepalden girdiler diye anlatıyorlar buna kim sebep oluyor o 10. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kısıtlama kararı bu kararın gerekçesi ne yalan bu kararın gerekçesi yalan burda mahkemeye yalan söylemek suç mudur? suçtur. Orda bu mahkemeyi yanıltmak nedir. bu suç değil midir? Parmak izi almışlar. Hayır bu kadar bir işin içinde dalavere olursa bu kadar olursa kısıtlama kararı koymuş 4 madde var kasa üzerinde yapışık mühimmat istif kartı, bomba işte bilmem ne bir bomba daha 27 adet el bombası işte alman yapımı el bombası öyle bir şeyde yok bu alman yapımı nedir, nerden çıkmış, kim koymuş nereye kaybolmuş bunu bilen yok bu hiçbir tutanakta da geçmiyor daha birde inceleme tutanağında geçiyor askerlerin tutanağında yok sadece bunlara el konmuş bunların üzerinde hiçbir inceleme yapılmamış parmak izi incelemesi ama mahkeme kararına yansıtılmayan içerisine bir bant konsa veya bir bant eksiltilse hiç kimsenin haberi olmayacak olan ve hiç kimsenin hiçbir hak iddia edemeyeceği bir grup malzeme parmak izi raporuna gönderilmiş. Polis göndermiş, polis hangi parmak izini çıkacağını da biliyor 3 gün önce biliyor kimin parmak izinin çıkacağını da biliyor çünkü bu kadar sanığın içinde bir tek benim parmak izlerimi otomatik parmak izi şeyine gönderiyor oda önemli değil de nerden biliyorsun 3 gün önce nerden biliyorsun orda da kararsız parmak izin de de kararsız birden fazla rapor var bütün raporlar 1564 sayı numaralı hiçbirisinin tarihi yok hepsi birbirinden farklı. Yedi kule şeyi gibi bir yerde diyor 3 tane parmak izi var. Bir yerde diyor 1 tane parmak izi var, öbüründe diyor kasanın üzerinde parmak izi var, öbüründü diyor bantın üzerinde parmak izi var böyle bir işte dümen Allahın izniyle bizde gidiyoruz sayın başkan parmak izi raporu çıkıyor ayın 18’inde biliyor hangi sanığın parmak izinin çıkacağını polis ve Ali yiğit’in avukatının söylediklerini hatırlatıyorum size burada özellikle diyor. Oktay Yıldırım’ın yakalanmasına diyor yardımcı oldu. Bak memleket bugün ayağa kalkıyor, herkes birbirine giriyor, mecliste kürsüleri basıyorlar, mayınlı saha, mayınlı saha Oktay Yıldırım mayınlı sahaları 2007 yılının 4. ayında yazdı hala şuana kadar Türk basınında hala hala o ayrıntıda bir yazı yok. Hala milli mayın temizleme kurulunu ortaya atan yok daha yeni yeni tartışılıyor. Oktay Yıldırım 4. ayda yazdı bunu, valiler dava açtı sen bize hakaret ediyorsun diye manidar geldi dedi az önce sayın Çetinbaş aklıma geldi bu ayna hakim bana sormuyor unutuyor avukatım hatırlatıyor, Ayın 13’ünde kağıt yakma maddesine binaen imha kararı veriyor. 15’inde savcıya sen her türlü kısıtlama hakkına sahipsin diye kısıtlama kararı veriyor ama ne hikmetse aynı iş bu Eskişehir’de bulunan mühimmata yapılmıyor. Orda çok farklı bir prosedür izleniyor onlar tehlikeli değil mi? onlar bomba değil mi? onlar kozalak mı? çok başka prosedür izleniyor orda bu farkın sebebi ne? Jandarma diyor ki ben ihbarı 12,55’te yaptı anlatacağım şimdi o farkın sebebini size jandarma diyor ki ben ihbarı 12,55’te yaptım Tahsin Uyav diyor ki savcı bana 17’de yapıldığı bildirildi diyor. Bir tane tutanak diyor ki 18,30’da yapıldı. Ali Yiğit diyor ki arama 16’daydı. Polis diyor ki 19,40’da yaptık, bombası polis diyor ki 20,30’da gittik bulduk ama ortaya çıkan CD’de her nasılsa 18,30’da polis merkezinde saat 2030’da gecekondu da, 18,30’da polis merkezinde saat 2030’da gecekonduda önce polis merkezinde sonra gecekonduda sizce bu nasıl oldu sayın üyem bir fikriniz var mı? nasıl oldu bu? yürüdü mü o bombalar. Şimdi ben size daha önce demiştim ki sayın savcılarda yanlış anlamış burda bir daha da izah etmek zorunda kaldım, anlatamamışım ben anlatma eksikliğimden dolayı ben kötü anlatırım biraz, eksik anlatırım, kelimelerle çok iyi oynayamam “

Mahkeme Başkanı " yavaş ama dinliyorum sizi yavaş anlatın”

Sanık Oktay yıldırım “ tamam başkanım çok şey olmadığımı düşünüyorum müsaade ederseniz devam edeyim “

Mahkeme Başkanı " devam edin tabi ama yavaş devam edin dinliyorum sizi “



Sanık Oktay Yıldırım“ tamam biliyorum dinlediğinizi biliyorum ben yeterince iyi anlatamamışım demek ki sayın savcılara da anlayamamışlar hani diyordu ki önce o 36 diyordu sonra 27 falan bak Allahın işine şimdi gene arttı sayılar bu yerinde şişede durduğu gibi durmuyor ben oturmuş benim önüme ne tutanak koyduysanız onları saymıştım, tutanakları saymıştım ben hiç yorum yapmamıştım 4 tane tutanak var her birindeki numaraları kontrol etmiştim ben kaz çobanı değil ki bu adamlar uzman. Askeri personel gelmiş oraya sayın başkanım ayın 25’inde bu askeri personel basında duymuş orda bir şeyler oluyor gelmişler oraya davet yok biz askeri malzeme bulduk gelin diye falan bir yazı yok. Genelkurmayla yapılan yazışmaların içerisine baktım tek tek böyle bir yazı yok gelmişler. Onların talebi üzerine onları göstermişler yalnız bu işi bozmuş bu adamların gelmesi 25’inde gelmiş bu adamlar bu adamlar gelip materyali gördükten hemen sonra ertesi gün bunlar imha edilmiş hemen ama gel gör ki bu adamlar tutanağa numaraları yazmışlar şimdi yazdıkları numaralara bakıyorum o yazdıkları numaraların bu polisin ben buldum dediği numaralarla arasında tam 12 tene farklı numara var. Yani o uzmanlara gösterdikleri bombaların 12 tanesi ben buldum dedikleri bombalar değil başka bombaları o inceleyenin inceledikleri de başkaydı, inceleyende uzman laboratuarda inceliyor onlarda farklı bu adamlar geliyor askeri şahıs diyor ki biz bunları göreceğiz gösteriyorlar fakat 25’inde bunlar malzemeyi görüp bir tutanak hazırlıyorlar orada sonra 5 Temmuz’da bir tutanak daha gönderiyorlar bakın o tutanakta ne yazıyor bunlar diyor Türk silahlı kuvvetleri envanterinde bulanan malzemelere benziyor ama bunların o malzemelerden olup olmadığının ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerekir diyor. Almamız lazım ayrıntılı incelememiz lazım ne zaman ayın 25’inde, 26’sında ne oluyor bombalar apar topar imha ediliyor. Niye bu acele niye? Çünkü Eskişehir’de bulunanlara bu acele yapılmamış şimdi anlatacağım hepsini burada bir imha masalı anlattılar, imha tiyatrosu ben dedim ki hani ben baktım o imha raporuna bu dedim saçmalık bu böyle bir imha raporu olmaz ben bunları aldım, ayırdım, götürdüm ayrı ayrı patlattım onu orda uçurdum, meskûn mahal dışına çıkartım, uçtu uçtu kuş uçtu yandı yürek tutuştu anlatmış oraya bir 3 satır polis iki tane polis imzalamış meskûn mahal dışında öyle bir tane kâğıt parçası ne imha ettiğin belli değil, hangi emre göre imha ettin belli değil, hangi yöntemle imha ettin belli değil. Bende burada sizden bazı taleplerde bulundum dedim ki sayın başkanım bu adamlara sorun nasıl malzeme kullanmışlar imhada sarf raporunu göstersinler bunlar öyle emniyet dingonun ahırı mı? Canı sıkılan elini cebine sokup şurdan bana 2 kilo tahrip ver gidip bomba patlatacağım deyim 2 kilo tahrip maddesini alıp bombayı patlatıp hiçbir yere imza atmadan geliyor mu? Onu sormuştum sarf raporu var mı? ne harcadın burası yol geçen hanımı Hasan’la Hüseyin kol kola giriyorlar hadi bir bomba patlatmaya gidelim hadi gidelim, nereye gidelim sahile yok bugün meskun mahal dışına gidelim hiçbir emir yok. Ben sizde bu emirleri talep etmiştim çok basitti bunlar istediğiniz, polis cevap yazdı emir olarak bize mahkemenin verdiği kağıt yakma maddesinin fotokopisini gönderdi. Mahkeme kararının fotokopisini gönderdi. Sarf raporu istedik ona dairde bize saniyeli fitil kullandık canım dedi. Orda da başka bir şey yaptı. Ben daha önce bunları ayrı ayrı patlattım demişti, ondan sonra biz bunları aldık fünyesini kestik, işte arkasına saniyeli fitil taktık, uç uca taktık öyle birleştirdik öyle patlattık çok affedersiniz bu fünye ile asma dalını bir birine karıştırıyor galiba bu polis bu asma dalıyla fünyeyi birbirine karıştırıyor bunlar. Kendi kendilerini yalanlıyorlar demiştim size yeni çelişkiler ve yeni yalan çünkü bakın bir yalan yüzlerce yalanla ikame edilmek zorundadır. Yalanı kuyuya attın mı onun üstüne boyuna atacaksınız, her attığında bir tarafı yarım kalır o yarım kaldığı yerden sırıtır. Anlatıyor şimdi ben bunları tek tek talep etmiştim. Elimde Birinci Ordu Komutanlığı personelinin yaptığı bir imha raporu var neyle ilgili yapılmış Eskişehir’de ele geçen bombalardan bir tanesiyle ilgili yapılmış imha hukukidir, değildir bunu konuşmuyorum hukuki olarak yapılmaması gerekir bunu da konuşmuyorum yöntemi konuşuyorum hukuki olarak zaten yapılamaz ama yöntemi konuşuyorum burada çünkü o yöntem yalanı ispatlıyor orda bir tiyatro çeviriyorlar orda gelmiş askeri personel onları ordan sağdan soldan toplamış, göstermişler ertesi günde bunu kapatıyorlar. 6 tane adam imzalamış bunu 6 kişi imzalamış ve 6 kişi huzurunda yapılmış hangi emre dayanarak yapıldığı en başında yazılı gösterin çok silik hangi emre dayanarak yapıldığı en başında yazılı neden yapıldığı yazılı, niye yapıyor neden? Diyor ki şu numaralı bombada kritik arıza tespit edildi. 26 Eylül 2007 tarihinde İstanbul emniyet müdürlüğünden alınan imha ne zaman yapılıyor. 26 Eylül 2007’de aynı gün niye tehlike var diyor adam kritik arıza tespit ettim bunda diyor. Sokmam bunu içeriye öyle Ümraniye masalında anlattığım gibi 14 gün mıncık mıncık etmem yani 14 gün herkes onu mıncıklamış hesapta, kağıt üzerinde, incelemeciler incelemiş, öbürleri sökmüş takmış, öbürü ordan çıkartmış öbürüne takmış ondan sonrada tehlikeli tuzaklı diye imha etmişler bak böyle değil bak adam diyor ki bunda diyor kritik arıza var aynı gün imha ediyor sonra diyor ki imha alanına tekrar gittim kontrol ettim bir şey yoktu patlamamış mühimmat altına da bakın yazıyor altına imhada kullanılan tahrip malzemesi 200 gr TNT tahrip kalıbı, 1 adat tahrip kapsülü, 1 adet M2 fitil çakmağı, 1 metre saniyeli fitil ben diyor bunları kullanarak bir adet el bombasını imha ettim emniyetli bir şekilde bu ne diyor bu masal anlatıyor, bu masal anlatıyor. Aldım ayrı ayrı götürdüm şöyle yaptım, olmadı kestim fünyeyi arkasına saniyeli fitil taktım ucuca eledim, yok olmadı Toz TNT’yi aldım bilmem nereye irtibatladım, komik komik şeyler anlatıyor sayın başkanım çok komik bunlar komik komik, fünyeyi almış toz TNT ile irtibatlandırmış. Oz büyücü müsün? Sen anlatıyor tabi kimse anlamaz alem kör ya kimse anlamaz ya bakın burada ve ben bilerek sormuşum ne sormuşsam ne kullandın kardeşim bunu patlatırken demişim, ne kullandın da patlattın bana masal anlatıyorsun imha yaptım diye niye bu farklılık sayın başkan ikisi de bomba bunların birinin diğerinden farkı ne? Bu farklılık neden? Ben size söyleyeyim nedenini bu tutanak niye 6 kişi imzalamış, niye 200 gram TNT harcanmış, niye 1 metre saniyeli fitil, neden fitil çakmağı biliyor musunuz? Çünkü burda imha edilecek bir şey var bir şey var gerçekten imha edilecek bir şey var almış götürmüş imha ediyor. TNT’yi kullanacak imha etmek için, saniyeli fitili o 6 tane gözde bunu izleyecek 6 tane göz bunu izleyecek bir şey var ne zaman 26 eylül 2007 bulunma tarihi ne zaman 25 Haziran aylar sonra aylar sonra öyle kapkaç yok imha edilecek bir şey oldu mu Birinci orduya gidiyor imha edilecek bir şey olmadı mı sayın başkanım holdinge gidiliyor holdinge size söz veriyorum o holdingi de bulacağım nerde kurulmuş, kim patlatmış, kimle ihale yapmış, kimin ihalesine girmiş onları da bulacağım baktım o Genelkurmay ile yapılan yazışmalara, polis bu ya polis PKK’ da Jandarmanın bölgesinde gayrı resmi, gizli patlama yapar. Polisin bundan bir farkı olması lazım polis demesi lazım ki jandarmaya ey Küçükçekmece Kayabaşı Jandarma komutanı ben senin bölgende şu şu sebeple bir tahrip yapacağım, şu saatte yapacağım ses çıkar, patırdı çıkar nöbetçilerin paniklemesin, kimse gelip bana ateş etmesin terörist zannedip aman ha dikkatti olun diye yazar. Araştırdım didik didik ettim bir tek satır yazı yazılmamış jandarmaya tek satır Allah rızası için yazı yazılmamış niye niye oraya gideceksin orda 27 tane gümbürdü gümbür patlatacaksın 27 defa güm güm güm patlatacaksın hayır ayrı ayrı yaptım diyordu 27, 27, 54 defa patlatacaksın ve jandarmaya haber vermeyeceksin. Bu mudur sayın başkanım biz buna mı inanacağız birisi sizin önünüze bunu koyacak siz bu soruları sormayacak mısınız? Aa evet aferin ne güzel imha etmiş mi diyeceksiniz, 6 gün var benim 24 ayımın dolmasına ben mi soracağım bu soruları soruşturmanın başlangıcının tesadüfen yapılan bir ihbarla olmadığını avukatım size burada arz etti belgeleriyle yani tesadüfen bir ihbarla Ümraniye ye gitmiş, Ümraniye emniyeti de aa bir ihbar aldık bi gidelim bakalım falan oo bunlar 3 kişi durun o zaman Beşiktaş gelsin yapmamış böyle değil 2007/1007 sayı muhabere numarası anlattı sizi burada Beşiktaş savcılığı ilk günden itibaren işin içinde kendisini gizlemek için Ümraniye savcılığına işlem yaptırıyor, önü çıkarıyor. Bunları da anlattım iddianamenin 533 sayfasında diyor ki Oktay Yıldırım’da ele geçen ile Oktay Yıldırım’da ruhsatlı silahı ele geçti onu da ruhsatsız diye yazdınız bomba filan ele geçmedi Cumhuriyete atılanın kafile numaraları aynı aynı ikisi aynı galiba savcılık bu numaranın da listeye eklenmesi için emir vermiş şimdi bunlar bomba bilgi merkezindeki numaraları tutanaklara yamamak için çırpınıyorlar. Savcılık bununda ekleneceğini zannediyor cumhuriyeti de buna yamayacağız diyor ama 25’inde o askeri heyet gelince ve onlar numaraları tespit edince iş bozuluyor sayın başkanım iş bozuluyor ama savcı bunu böylece geçiriyor böylece iddianameye yazmış cumhuriyete atılanla bulunan aynı öyle emir vermiş ya ama adamlar 25’inde gelip biz bunları göreceğiz deyince iş bozulmuş, Cumhuriyete atılan rakamlara bakın şimdi Cumhuriyete atılan KFMK173985 Ümraniye de bulunan KFMK 169585. 1739, 1635 birbirinin aynısı iddianamede diyor ki askerlerden ayrıntılı inceleme için diyor rapor bekleniyor diyor onların diyor yapacakları ayrıntılı incelemenin diyor raporu yazışıldı diyor bekleniyor nasıl yazışıldı. Nasıl yazışıldı, nasıl bekleniyor yok öyle bir şey yok nasıl yazışıldı rapor bekleniyor adam gelmiş ver inceleyeyim demiş ben ayrıntılı incelemem lazım demiş ertesi gün imha tiyatrosu oynamışsın yok böyle bir şey yok üstelik askerlere gösterdiğin bombalar buldukların değil, başka bir şey göstermişsin onlara 12 tane numara farklı 12 tane makine kimyaya bunlar askerlerin mi diye sorduğun kafile numaraların 6 tanesi farklı ne oluyor niye bunlar değişiyor böyle niye bu kadar sık değişiyor bunlar C4’te kayıp bu arada sayın başkanım C4’ta kayıp bu arada C 4 yok. Bir garip tarafı daha var bu işin bir tane bunlar inceleme raporu tutmuş sayın başkan ben o inceleme raporumu alıp burada alçak gönüllülük göstermiyorum paçavraya çevirmiştim eğer bunlar uzmansa yazık bu memleketin haline demiştim o inceleme raporu gariptir askerlerin gelip inceleme yaptıkları gün yazılmış yanı ayın 25’inde yazılmış apar topar 25 Haziran günü o 8 sayfalık materyalin durumuna dair hiçbir şey söylemeyen söyleyemez çünkü inceleyecek bir şey yok ortada varsa bile hangisini inceleyeceğini bilmiyor ortada 40 küsur tane malzeme var hiçbir şey söylemeyen ama bu el bombasıdır. Pimini çekersen patlar, patlayınca adamın gözünü çıkartır türünden bir şey yazan bir inceleme raporu ayın 25’inde düzelenmiş aynı gün askerler gelmiş şunlara bir bakalım demişler hemen o günde rapor düzenlenmiş yani nasıl hikmetse o gün bakıyorum şimdi 27 tane el bombasını sözde ele geçirildiği tarihten 13 gün sonra inceleyen o el bombası inceleme heyeti aynı işlemi Eskişehir’de yapmış mı? Eskişehir’de verilen ya 3, ya 4 bomba var aynı inceleme raporu ne zaman çıkmış biliyor musunuz sayın başkanım 15.09.2007 3 ay sonra 3 ay sonra çıkmış bir tarafta 10 günde 27 taneyi aradan hemen çıkarıyor. Öte tarafta 3 tane bombayı 3 ayda inceliyor niye, neden, neden bu fark neden iddianamenin 476. sayfasında diyor ki Ümraniye de ele geçenlerin nerede kullanılacağı tespit edilemedi diyor. 533’de de diyordu ki bunlar Cumhuriyete atılanlarla aynı bak bende şimdi burada bir iddiada bulunuyorum sayın başkanım ben sayın savcıların ceplerinde el bombası olduğunu ve bunları nerede kullanacaklarını tespit edemedim ben tespit edemedim hani bir Karadeniz fıkrası var ya, ben seni tanımadım ben seni hiç tanımadım diyor bu nasıl bir şey tespit edilemedi e 533’de demişsin bunlar Cumhuriyete atılıyordu sayfa 519 19.07.2007 tarihli ekspertiz raporunda bombaların patlayıcı nitelikte olduğu, fünyelerinde çalışır nitelikte olduğu yazılmış nerde yazılmış bu bu nerde yazıyor ben böyle bir şey görmedim. Göstereyim 19.07.2007 tarihli yazı bir üst yazı bu üst yazıda sonunda şöyle diyor bunları biz aldık apar topar inceledik apar topar patlattıktan sonra 19.07’de yazı yazmış son cümlesi şöyle üst yazısı yani incelemeyi yazmış, yapmış bütün tutanakları arka arkaya dizmiş bunları efendim terörle şubeye gönderdiği şeyin üst yazısı, diyor ki bahse konu adresten uzmanlarımız tarafından elde edilen sağlam el bombalarının incelemesi tamamlanmış olup inceleme ve imha raporu ekte gönderilmiştir. Nasıl yani bir sağlam el bombaları diyebilmesi için şurda üst yazıda üst yazının ekinde bulunan 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 tane tutanağın herhangi bir tanesinde uzmanların, bilirkişilerin evet bunlar patlayıcı niteliklerini korumaktadırlar şu şu sebepten dolayı, bu bu nedenden dolayı yazmış olması lazım böyle bir şey yok üstelik bu tutanakların her birinde bahsedilen bombalar birbirinden farklı, teslim tesellüm tutanaklarında farlı bir gruptan bahsediliyor. Öbür ki sinde farlı bir gruptan bahsediliyor ve hiçbirisinde böyle bir ibare, böyle bir tespit yok ama zatı muhterem buraya yazmış sağlam el bombası nasıl sağlam, nasıl sağlam, hangi uzmanın raporuyla sağlam olduğuna karar veriyorsun. O buraya bunu yazıyor o bunu yazıyor savcıda buraya şöyle yazıyor onu küçükken oynardık kulaktan kulağa oyunu vardı bir kulaktan giren öbür kulaktan çok başka çıkardı. Bombaların patlayıcı nitelikte olduğu, fünyelerinin de çalışır nitelikte olduğu bakar mısınız lütfen buda mı matbu hata acaba ben buda matbu böyle kayıtlı nasıl bilgisayarmış bunlar böyle matbu her şeyi yazıyor bunlar bir tanede biz edinelim bilgisayardan gelsin bizim yazılarımızı yazsın cebelleşmeyelim. Rapor sadece diyor ki bu bombadır, etki alanı şudur, budur. Bomba bilgi merkezinde 520 sayfada anlatıyor bomba bilgi merkezinde verilen numaralar o numaraların birçoğu o tutanaklarda yok farklı farklı sayfa 534 diyor ki ruhsatlı silahının yanında birde ruhsatsız silahı var diyor. İnsan Allahtan korkar insan Allahtan korkar bir tane birinci cilt iddianame alabilir miyim sayın başkan var mı bir tane birinci cilt bakın bunu okumam lazım gizli tanık B kendisinin Ali Yiğit’in yakını olduğunu, cezaevi ziyaretinde Ali Yiğit’in kendisine tehdit edildiğini ve avukatını çağırmasını istediğini, zorla diğer şüpheliler tarafından mektup yazdırılmak istendiğini, suçun kendisi ve babasının üzerine atılmasını ve yanacak biri varsa Ali’nin ve babasının yanmasının gerektiğini söylendiğini, anlattığını, hatta kalem ve kağıt verdilerini, kendisinin baştan biraz yazdığını daha sonra yazmadığını, anlattığını beyan etmiştir. Demiş devam et sadece bu ifade içeriklerinden de sadece bu ifade içeriklerinden de yukarıda anlatılan Danıştay saldırısı olayından 7 gün sonra Zeki Yurdakul Çağman ile yaptığı telefon görüşmesinde kendisine Danıştay saldırısı olayının ne aşamaya kadar aydınlatılabildiğini sorulması üzerine Muzaffer Tekin’in aydınlatıldığını, Muzaffer Tekin’in halen gözaltında olduğunu, kendi düşüncesine göre olayın kendilerinin bağlantılarına kadar aydınlatıldığını, hiyerarşide kendilerinden üst konumda bulanan kişilere ise henüz ulaşılamadığını söyleyen Mahmut Öztürk ve dolayısıyla Muzaffer Tekin’in Cumhuriyet gazetesine 10.05.2006 tarihinde atılan el bombasıyla irtibatlı olduğu belirtilen 27 adet el bombası ve bunlarla ilgisinin maddi delili ele geçen Oktay yıldırım ile örgütsel bağlantıları ortaya çıkmaktadır. Aklımı yemek üzereyim çok rica ediyorum bunu bana bir akıl sahibi açıklasın 4 kişiye sordum buradan ne anladınız diye B tipi gizliği tanığını tanığından Zeki Yurdakul Çağman bu nedir. bu nedir sadece bu kadarından Zeki Yurdakul Çağman’la Mahmut Öztürk arasındaki konuşmayı anlamış buradan bunu anlayan adam o numaraların herhangi bir tanesinde her yeri havaya uçurduğumuzu da anlar her türlü yalanı da uydurur bu ne gizli tanım B anlatıyor adam orda diyor ki Muzaffer Tekin, Mahmut Öztürk ne alakası var. Bu iddianame sonra aylar geçti biz bir tane CD bulduk anlattık burada siz dediniz ki sayın başkanım 2 kerede de izletseniz, 10 kerede izletseniz kimse duymaz, duymaz savcılık kalktı açıklama yaptı bu CD dedi montaj biz bu davanın ne davası olduğunu biliyoruz, bu CD’nin niye montaj dendiğini de biliyoruz bu CD’ye çünkü bu davanın amacı adam yargılamak değil, bu davanın amacı suç bulmak, bir suçluyu tanımlamak değil, evde inşaat yapılmış, işçiler gezmiş çatıda, bütün o çelişkiler burada anlatıldı huzurunuzda inşaat dışında burada anlatıldı huzurunuzda sahte bir mahkeme kararını arz ettim huzurunuzda ben biliyorum niye yargılanıyoruz küçük bir şey okuyacağım 4 Temmuz 2006 bu köy kimin köyü diye bir yazı yazmışım Şemdinli iddianamesi ha bu arada Şemdinli iddianamesinin bu iddianame ile çok ciddi benzerlikler gösterdiğinin, nerdeyse ruh ikizi olduğunu arz edeyim huzurunuzda onun da şeylerini göstereceğim demişim ki ülkeyi bölmek kastıyla binlerce eli kanlı katili yöneten bir terörist elebaşı 36 yıl ceza hükmüyle ve neredeyse tüm dünyanın affedin yerli işbirlikçilerini meclise sokalım çığırtkanlıkları arasında kendisine tahsis edilen adasında rahat bir şekilde ve doktor kontrolünde ve diyetisyenler eşliğinde ve hak hukuk şemsiyesi altında ve Türk komandolarının korumasında yatarken eve yatarken örgütünü yattığı yerden yönetmeye devam ederken ayda 1400 YTL maaş alan, lojman için kira ödeyen, bulamazsa bu paranın 400 YTL’sini kiraya veren, çocuklarını ilkokulu 3 vilayette okutan, doğruluk ve muhabbetle hizmet edeceğime diyerek yemin etmiş, 2 astsubay 39,5 yıl hüküm ile cezaevinde hizmetlerinin karşılığını almaktadırlar. Onlar sadece 2 astsubay değildir. Kıymetli okuyucu daha öncede konuyla ilgili yazdığınız tüm yazılarda belirttiğimiz gibi onlar Türk ordusunun ihanetle iç ve dış düşmanla mücadele ve azim ve kararlığıdır. Onlar tüm küçük birlik komutanlarının, tim komutanlarını temininde güçlük çekilen statüsündeki tüm personelin yani özveriyle, fedakârlık ve vatana adanmışlık ile görev yapan tüm personelin kendilerine emsal göreceği kişilerdir. Konuştuğum herkes yani icra makamları yani genç subay ve astsubaylar neden diyordu. 40 yıl ceza almak için mi görev yapacağız ve Kenan paşa buyuruyordu sonra genç subaylara dikkat edin bu defa çuvallar sadece 11 kişinin değil oluşması son derece muhtemel psikolojik etkiyle tüm genç subay ve astsubayların başına geçirilmişti. Şemdinli iddianamesi şimdi tekrar ediyor. Buda Şemdinli iddianamesi bakın ben yazmışım Büyük Türk milletine açık mektup 6 bir bölüm Tüm yazılı, görüntülü ve sanal basında nasıl sızdı veya kimin ne maksatla sızdırdığı belli olmayan bir iddianame dolaşmaktadır. Ben iddianamede dediysem öyle alışık olan türdün bir şey değil. Bende birçok insan gibi hiç üşenmeden tamamını okudum birçok yeri terör örgütü terminolojisiyle yazılmış olan iddianamenin aslında bir iddianame olmadığı o kadar belli ki hukuk veya polisiye bilgisi çok az olan biri bile yazılanların iddianameye konu suçu değildi, başka bir şey yargılamak için yazıldığını anlar ancak özet cümle yüreğimden şu şekilde kopmaktadır. Terörün antitezi çete değildir. benim cümlelerim dilekçelerimizi Genelkurmay Başkanlığı, kara kuvvetleri komutanlığı ve Van Cumhuriyet savcılığına Taksim postanesinden yolladık ama dostun, düşmanın, tarihin ve büyük Türk milletinin huzurunda da buradan da haykırıyorum, eğer vatan için teröre ve ona destek veren tüm odaklara karşı savaşan Türk askerleri çeteyse, bende o çetenin bir üyesiyim ve beni de onlarla beraber yargılayınız 10 Mart 2006 isterseniz müebbetle değil idamla yargılayınız ama unutmayınız ki bu dava bu mektubun muhatabı olan yüce Türk milletinin vicdanında görülecektir. O yüzden hiçbir endişem yoktur zira bu milletin vicdanında görülen Kaymakam Kemal davaları ne ilktir ve nede son olacaktır endişe etmesi gerekenler Kaymakam Kemaller değil namı nemrut Mustafa paşalardır. Mart 2006 karar sahte Mart 2006’da yazmış karar sahte bombaların her birinin numarası farklı, savcı yalan beyanda bulunmuş, Ali yiğit inşaat yaptırmış, parmak izlerini polis 3 gün önce biliyor, savcı bu montaj diyor Mart 2006 burda savcı diyor si sayın savcı açıklama yapıyor diyor ki Türk silahlı kuvvetlerini diyor itibarını korumak diyor onu istismar edenlere mi kaldı 15.06.2005 bakın istismara ne cevap vermişim ben, hakkımda biyografiler geziyor internette, şöyle kahraman, böyle bilmem ne bakın ne yazmışım bugüne kadar gerek mail haberde ve gerekse yeni hayatta yazdığım yazılarda kendimle ilgili bir tek satır yazmadım bundan sonrada yazmayacağım fakat bazı internet sitelerinde hakkımda yazılanlar beni son derece üzmüştür. Kimin yazdığı belli olmaya bir biyografi yazılmış bu biyografide hakkımdaki bilgileri naklettiğine dair isim bile verilmiştir. Fakat o ismin bundan hiç haberi yoktur. Soğuk sularda donduğumuz yazmaktadır. Tekerlekli sandalyede bir gazi kardeşimizin resimleri yazdığı makalenin başına konularak servis edilmektedir. Bunu servis edenlerde başkaları diyorum bakın hatta geçenlerde bir yerde daha da abartılarak bacaklarımın kesik olduğunu yazdıklarına bile tanık oldu bu iddia benim Tuncay Özkan ile tanışma gerekçemdir. Bunu düzeltmek için tanıştım telefonla, benim bacaklarım yerli yerinde durmaktadır, soğuk sularda donmadım, soğuk sularda kaldım ama bu yüzden sakatlanmadım. Her ne oldu ve yaşantıysa bu sadece benimle ve işimle ilgilidir hiçbir üçüncü şahsın bu konuyla ilgili yorum ve varsayımlarda bulunmaya hakkı yoktur burada kendimizi anlatmak için yazmıyoruz vatan mücadelesini artık bu platformda sürdürdüğümüz için yazıyoruz. Vatan mücadelesini de sürdürüyoruz çünkü biz yemin ederken emekli olunca bu yeminden feragat edeceğiz demedik. Bu yüzden bazıları gibi kendimize kaplanlı, kuşlu sıfatlar yakıştırıp kendimizi anlatamayız, anlatmadım, anlatmayacağız çünkü bizim bu topluma anlatmamız gereken bir mücadelemiz ve neredeyse tüm dünyaya karşı verdiğimiz ve hale devam eden bir bağımsızlık savaşımız var. Benim için yazılan kahraman sıfatını kabul etmekten haya ederim eğer haya etmezsem kahramanca canlarını bu vatana veda eden arkadaşlarımın hatıralarına saygısızlık etmiş olurum. Bu yazıyı okuyan herkesten rica ediyorum ki hakkımda kimin ne maksatla yazmış olduğunu bile bilmediğim bu yazılara itibar etmeyiniz kendilerini anlatmak, mücadelesi bitmiş insanların işidir. Veya hiç mücadele adamı olmamış, olamamışların işidir. Bizim daha mücadelemiz bitmedi, bitmeyecek saygılarımla duyurulur bu benim istismarcıları 15.06.2005’te verdiğim cevaptır. Şimdi soruyorum sayın savcı sahte mahkeme kararı talep eden hukuk istismarı için nasıl bir cevap vermeyi planlamaktadır. Sayın savcı emrettiği halde Osman Demirtaş’ın ifadesini almayan polisler hakkında nasıl bir hukuk istismarına cevap planlamaktadır. Sayın savcı orda hakimleri, savcıları sinkaf ederim diyen ama kendisinin duymadığı polisler hakkında nasıl bir hukuk istismarı karşılığı planlamaktadır. Bunların montaj diyerek hukuk istismarının önüne geçmiş olamaz 3 ay sonra yapılmış Eskişehir’deki imha 25’inde askerler gelmiş apar topar masal anlatmışlar, toz TNT’yi fünye ile birleştirdik demişler. Zemheride gül açtı demektir bu sayın başkanım Ağustosta kar yağar böyle bir şey olmaz. Jandarma bölgesine gittim holdingin bahçesinde patlattım diyor askerlerin tuttuğunu tutanağa bakıyorum 12 numara bir birinden farklı madem ortada da bir olgu var, madem ortada bir gerçeklik var, bu kargaşanın sebebi ne derdin ne, 14 gün mıncıkladıktan sonra niye patlatıyorsun bak adam biriminin içine bile sokmuyor tehlikeli olduğu düşündüğü şeyi anında imha ediyor. Sayın başkanım 6 gün sonra 24 ayım dolacak beni sadece kulaklarınızla, aklınızla dinlemeyin ne olur vicdanlarınızla dinleyin ben o istismar cevabını 2005’de vermişim bugün maruz kaldığım şeye bakın adam buraya yazmış iddianamesine diyor ki askerlere yazıldığı, askerlerden cevap bekleniyor ne yazıldı asker geldiğinin ertesi günü yok etmişsin niye yok ediyorsun veya niye öyle bir pandamım çeviriyorsun, tiyatro, imha tiyatrosu, götürsene onları da birinci ordunun imha alanına adam diyor ki imha alanına gidildi imha alanı var götürsene oraya niye holdinge gidiyorsun çıkmış çatıda 10 kişi çalışmış 15 gün 10 gün hani 1,5 yıl önce bulmuştu burda sizin huzurunuzda 10 dakikada bir ifadesini değiştirdi. Şimdi serbest hani benim parmak izim niye bir tane var, niye 18’inde çıkmış, ben ilk gün hiçbir raporu görmeden benim burda parmak izim 3. gün alındı diye yırtındım, 3 gün alındı sayın başkanım vicdanınıza sesleniyorum geçen gün Şükrü Kızılot köşesinde bir şey yazmış bakın bitiriyorum vaktin birinde bir krallık varmış o krallıkta bir şeyler olduğu zaman çan çalarmış bir çan çaldığı zaman bir vatandaş öldüğü duyurulmuş, iki çanda eşraftan olduğunu bilirmiş ölenin insanlar üç olunca devlet adamı, dördüncü çan olunca kral öldü diye bilirlermiş, çok haksız yere bir adamı yargılamışlar bir gün o ülkede bütün kamuoyunun suçsuz olduğu bir adamı mahkûm etmişler para cezasına bütün kamuoyu kralın haksız olduğun biliyormuş o yargılamanın sonunda insanlar çan sesleri duymaya başlamışlar bir çan sesi eyvah demişler biri öldü, ikinci çan eyvah eşraftan biri gitti, üç olmuş bir devlet adamı gitti, dört olmuş kral mı öldü acaba, beş olmuş koşmuşlar orda adam o yargılanan adam çan çalıyor niye beş, altı demiş adalet öldü, adalet demiş bu beşinci çan bu 98’inci çandır burda sayın başkanım 98’inci çandır burada çalınan bunları buraya not almışım bir çan vatandaş öldü, iki çan eşraf öldü diye ben ölürüm 1040’ıncı dalgada yeni savcılar gelir onlar bu notları bulursa şey demesin ha sakın Sevgi Erenerol’un kilisesinde bir çan çalınca bir vatandaş öldürülecek, iki çan çalınca eşraf öldürülecek, üç çan çalınca devlet sakın böyle demesinler ha sakın bak peşin peşin söylüyorum o gün çünkü bana soruyorlar diyorlar sen bu yazıyı nasıl yazdın bombalar patlayacak yazısını sen nasıl yazdın bak yazmışım 3 sene önce mayını yazmışım bugün figan oluyor ortalık vicdanlarınıza sesleniyorum ve teşekkür ediyorum lütfen lütfen bu zulmü durdurun “

Yüklə 0,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin