13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI



Yüklə 0,69 Mb.
səhifə3/7
tarix01.06.2018
ölçüsü0,69 Mb.
#52303
1   2   3   4   5   6   7

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Bu Taner Ünal’ın isminin yanında geçen bazı isimler var VKGB’de görev alan bunlardan Mustafa Alpay var tanıyor musunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Yok tanımıyorum, şimdi şöyle arz edeyim de bir çelişki söz konusu olmasın ben Taner Ünal’i Abdülkadir Erdil’in avukat ağabeyim Abdülkadir Erdil’in bürosunda tanıdım. Bir gün beni davet etti büroya bir gün gelir misin çay içelim gittim. Zannediyorsam ben gittiğimde onlar vardı. Taner Ünal Bey vardı, Taner Ünal Beyle 3 kişi daha vardı o tanıştığımız isimlerden sadece ismi hatırımda kalan Mesut soy ismini hatırlamıyorum Mesut olanını sonra telefonlaştığım onunla münasebetim oldu diğerlerini tanımıyorum. Sadece Mesut isimli olanla samimiyetim gelişti o tanışmadan sonra diğerlerini hatırlamıyorum belki o isimlerden de olabilir karşılaştığımda yanlış olmasın.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Nihat Gürkan var.”

Sanık Kemal Aydın:”Yok tanımıyorum.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Hasan Kundakçı var.”

Sanık Kemal Aydın:”Hasan Kundakçı’yı tanımıyorum ama Hasan Kundakçı ismini eğer paşa ise emekli paşa ise jandarma oradan biliyorum yani kamuoyundan bildiğim isim eğer o ise, Hasan Kundakçı ismi o ise.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Görüşmüşlüğünüz var mı?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır hiç karşılaşmadım. Hiçbir mekânda buluşmadım.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Bu biraz önce okuduğum bölümlerde de Baki Tuğ’un yeğeninden bahsediyor tanıyor musun o şahsı?”

Sanık Kemal Aydın:”İsim söylemediği için ben Baki Beyin akrabalarını tabi çevresini çok dünde arz ettim, bütün aile çevresini tanıyorum ama İbrahim Bey’in ismini İstanbul’da tanıdığını söyledi. Hangisi İstanbul’da bacıları var, çocukları var, ablası var, onların çocukları olabilir isim söylese mutlaka tanıyorumdur. Yani Baki Beyin yeğeni ise mutlaka tanırım kardeşlerinin çocukları mutlaka tanırım yani.”

Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese:”Başkanım sorularım şimdilik bu kadar.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kemal Bey bazı sorular netleşmesi teyidi bakımından tekrar sorulacak kısa da olsa cevap verebilirsiniz.”

Sanık Kemal Aydın:”Buyurun efendim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şöyle bir ifade kullandınız; düşüncelerimiz ve ifadelerimiz birey noktasındadır, hiçbir siyasi parti, dernek, vesaire ile bir ilgim yoktur dediniz.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet efendim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu minvalde herhangi bir dernek, vakıf, siyasi parti, platform, hareket, vesaire ile bir ilginiz kuruculuğunuz üyeliğiniz var mıdır?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır efendim hiçbir yerde yok. Sadece arz edeyim sadece 2002 yılının zannediyorum, Büyük Birlik Partisi’nin kongresi nedeniyle Baki Bey Büyük Birlik Partisi’ne geçme kararı almıştı. Mayıs ayı falan olacak zannediyorum ayda şey olabilir bağışlayınız beni yıllar geçti üzerinden. O kongrede Baki Bey Büyük Birlik Partisine geçeceğim dediği için sadece Büyük Birlik Partisi’ne o nedenle bir üyelik formu doldurdum. Onun dışında zaten onun gereklerini de yerine getirmedim, onun dışında hiçbir yerde hiçbir vakıf dernek falan hiçbir.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Birey olarak hareket ediyorsunuz.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet sadece benim kendim şahsıma ait birey olarak efendim. O kaydımda duruyor mu duruyor olabilir ama üyelik kaydının gerekliliklerinin hiçbirini yerine getirmedim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bugüne kadar evveliyatında MHP’yle 2002 yılında da BBP ile bir.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet efendim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”İrtibatınız oldu onun dışında her hangi bir dernek, platform, siyasi parti, hareket vesaire ile ilginiz yok.”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır efendim, hayır, hayır.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:” birey olarak hareket ediyorsunuz.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet, evet. MHP ile de 1976 yılında yani geçmişe ait olan şeylerimi onları da ilişkilerimi dondurdum sınırladım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi Mehmet Ali Çelebi’yle bir görüşmenizde, Neriman Halanıza minnettarım o benim Onunla bir dava arkadaşlığımız var abi kardeşliğimiz yok. Yine bir başka yerde Neriman Aydın’ın Durmuş Ali Özoğlu’na yazmış olduğu mektupta; bizim düşüncemiz ise millet bu büyük davaya bir güç halinde konuşuncaya kadar önderi, bu tür emperyalist tedbirlerden ve yaratacakları bilinçli ve amaçlı tehlikelerden uzak tutmaktır. Ancak yine karar önderimizin ve sizindir. Yine 09.11.2005 tarihinde Sevgi Erenerol’a yazılan bir mektupta kardeşiniz tarafından buraya notumu almamışım ayrıntılı. Türk milletinin ulusal uyanışında bir büyük mücadeleyi zaferle sonlandırmak üzere tarihi bir sorumluluğu üstlenen Sayın Kemal Aydın Bey yine bir başka yerde. Neriman Aydın tarafından gönderilen e-mailde Kemal Aydın benim ağabeyim üç buçuk yıldır muhteşem bir hareketin önderliğini yapmaktadır. Yine başka birçok mektubunda Kemal Aydın, yani sizden büyüğümüz, büyüğümüz müthiş bir Türk bize dört buçuk yıldır önderlik yapmaktadır. Yine sizin 08.02.2008 tarihinde 10.04’te Bey isimli şahısla yaptığınız telefon görüşmesinde ablanla her şeyi paylaşabilirsin biliyorsun ablan bu işlerin lideri konumunda bir insan ben ne isem ablanı da öyle görebilirsin. Yine Neriman Aydın’ın tuttuğu notlarda Kemal Aydın, 2002 Mayıs ayında bizzat kendisi tarafından başlatılan milli mücadele hareketi önderi. Şimdi bir yerde üç buçuk yıl bir yerde dört buçuk yıl bir yerde 2002 Mayıs ayı yani belli tarihler somutlaştırılarak isimler verilerek milli mücadele hareketi denilerek, bazı konulardan bahsediliyor bu 2002 Mayıs’ta ne oldu 2002 Mayıs ayında.”

Sanık Kemal Aydın:”Arz edeyim efendim. Şimdi tarihlerdeki farklılıklar tabi zaman geçtiği için üç buçuk yıl dört buçuk yıl.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tabi o anlaşılıyor somut olarak da 2002 Mayıs diye bir başlangıç var.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet, evet efendim Mayıs ayında 2002 Mayıs ayında Baki Bey ile olan dünde Sayın Yargıç Hasan Hüseyin Bey’e sordu. Baki Bey ile olan ilişkilerime son verdim nokta koydum. “

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani 92’de başlayan probleminiz iki yılda, evet.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet 2002 Mayıs ayı içerisinde kendisiyle yaptığım bir seyahat nedeniyle oğlunun İzmir’de askerdi. Beraber seyahat ettik, çocuğu ziyarete gittik, geldik. Bu süreçte Baki Bey ile ilişkilerimin bitireceğime karar verdim. Şimdi kardeşimin üzerinde durduğu noktada o, zaten o 2002 yılı Baki Beyle ilişkilerimi durdurunca karar verince bu işe 2001’de de emekli oldum. 2002 yılında Baki Bey ile de ilişkilerimi kesince kardeşim bana abi bu düşüncelerini sahip olduğunu bilgi ve tecrübelerini deneyimlerini bu millet için kullanmayacak mısın? Biraz öncede arz ettim bana bu konuda en büyük telkini yapan insan o yapmasaydı zannetmiyorum kimse yani git bu işlerle uğraş ne işin var Diyarbakır’da falan diye düşünmem ama çok mantıklı beni çok ikna edici söyledi olabilen hadiseleri Türkiye’de olabilen hadiseleri çok iyi bilen bir insandır.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”2002 Mayısta mı bu konuşma geçti.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet efendim yani Baki Beyle ilişkilerimizi kesmeye karar verdim onun için milat noktası olarak alıyor kendisine göre. Milli mücadele de kendince yapacağımızı bu faaliyet için kendince koyduğu isimdir. Onu da nerden esinleniyor Mustafa Kemal’den esinleniyor bizim esinlendiğimiz kaynak, bizim nimetlendiğimiz kaynak.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bunun bir toplantısı bir araya gelmemesi için Hakan Erdem dediniz, Neriman Aydın dediniz, siz dediniz yani böyle bir toplantıdan mı bu fikirler evet.”

Sanık Kemal Aydın:”Arz edeyim ben hayır ikimizin de bu düşünce bana ait bir düşünce sonra ben Neriman zaten düşüncenin sahibi birlikteyiz abi kardeşiz Türkiye için. Sonra bize çok yakın olan iki insan Ercüment ve Hakan çok yakın. Bu işlere bizim gibi duyarlı insanlar kastedilen kişilerde o dört kişi onun dışında insan yoktur.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”4 kişinin kurduğu bir hareket.”

Sanık Kemal Aydın:”Kurduğu değil benim yaptığım onlarında benimle bu işe evet dedikleri yapılması gerekir dedikleri yap abi dedikleri, bize de bir şey düşüyorsa yardımcı olalım. Ne yapar Hakan avukat kendisi abi gidelim sana uçak bileti alayım git. Otobüs bileti alayım git dediği.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Emekli mi olmuştunuz o tarihte 2002.”

Sanık Kemal Aydın:”Emekli, 2001 yılında emekli olmuştum efendim 2001 yılında emekli olmuştum. 2002 yılı içerisinde de Baki Bey ile ilişkilerimi dondurduğum için ayrıca bir hususu da orda siz efendim okudunuz şeyde kalmasın. Ali Beyle yaptığı bir konuşmada bir televizyon kanalında konuşma yapmamız söz konusu istendi. O televizyon konuşmasını Neriman kardeşim karşı çıktı çok haklı olarak. Şimdi dünde sayın yargıcım sordu bazı şeyleri söylemek zordur. Hem millet değerleri açısından zordur, millet değerlerinde kırılmalara neden olur ama söz konusu olduğu için söylemek durumundayım. Dün bir kısmını söyledim bir kısmını söylememiştim. Ben MOSSAD tarafından kaçırılmış işkenceye tabi tutulmuş bir insanım. Nasıl işkenceye tabi tutulduğumu Yüce mahkemeye arz ediyorum. Sadece bir bölümü söyleyeceğim; tenekeden yapılmış sadece tenekeden yapılmış bir köpek kulübesi aynen köpek kulübesi tenekeden yapılmış, dışarıda 40 derece sıcak var. Onun içerisindesiniz gözleriniz bağlı sıcak vuruyor o tenekeye. Tenekeye de birileri gelip devamlı tokmakla vuruyorlar su insanın en çok ihtiyaç olacağı şeydir. Ben böyle bir hadiseye muhatap oldum çok üzücü bir şey daha burada söylemek istemiyordum ama söz konusu oldu Yüce mahkeme huzurunda millete intikal etsin. Bu dava sürecinde ben savunma sürecimde hep şunu arz etmeye çalıştım mahkemeye hep Yüce mahkemeye. Bu emperyalist güçlerin istihbarat örgütlerinin hazırladığı bir istihbarat raporudur bu iddianame değildir dedim. Üzülerek ifade edeyim ki evet öyledir, bana özellikle savcılar tarafından sorulan soruların tamamını beni kaçıran MOSSAD istihbarat örgütünün elemanları bana sorguda aynen sormuşlardır. Kemal siz sen asker misin, Özel kuvvet misin? MOSSAD ajanları bana o işkence sürecinde, o kaçırma sürecinde aynen bu soruyu defalarca sormuşlardır. Şimdi döndüm ben yıllar sonra kendi ülkemde bir yargılamada aynı sorulara muhatap oldum. Sorgu aşamasında emniyet aşamasında, sonra geldik yargılama aşamasına bunlar çok üzücü şeylerdir söylemek istemiyordum yutkunuyordum ama bazı şeyleri mecbur olduğu için söyledim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu konuyu açtınız biraz bu konu üzerinde duralım yani MOSSAD kaçırdı dediğiniz işkence yaptı dediğiniz tarih ne zamandır tarih olarak?”

Sanık Kemal Aydın:”94 yılı içerisindeydi.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”94, 1994 yılında?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet 94 yılı içerisinde.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Peki MOSSAD tarafından kaçırıldığınız nasıl anladınız bunu nasıl çıkardınız?”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim arz edeyim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ona dâhil delilleriniz?”

Sanık Kemal Aydın:”Anlatacağım arz edeyim efendim. Oradan bana MOSSAD’tan İsrail kaynaklı tehlike geleceğini ben biliyorum niçin biliyorum? Ben bağışlayın ben diyerek konuşmama affınıza sığınıyorum Yüce mahkemenin affına sığınıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yaşayan yurttaşlar içerisinde İsrail’in varlığı Türkiye tarafından tartışılmaya açılmalıdır diyen istisna bir insanım Mustafa Kemal’den sonra. Mustafa Kemal’den aldığım emirle, söyleyen insanım bunu söyleyen insan. İsrail’in ne olduğunu bilen insandır. Mustafa Kemal’in 31 Aralık 1937 yılında Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’ne verdiği beyanatı Türk milletinin büyüt evlatlarının okumasını tavsiye ederim. Orda 37 yılında kuruluşundan 11 yıl evvel kurulması düşünülen İsrail ile söylediği ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlere vasiyet olarak bırakması gereken.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kemal Bey bir şey söyleyeyim. Şimdi muhakkak sizin arka planını tarihi geçmişini anlatma ihtiyacınız olabilir de. Uzun olmaması için maksatta matuf olması bakımından somut ne cevaplar daha uygun olur yani tarih olarak 1994’te kaçırıldığınız söylediniz?”

Sanık Kemal Aydın:”2004’te.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”2004 yılında? 94 dediniz biraz önce 2004?

Sanık Kemal Aydın:”Özür dilerim 2004?”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”2004 yılında neredeyken ne şekilde kaçırıldınız MOSSAD olduğunu nerden anladınız?

Sanık Kemal Aydın:”Efendim takip edildiğimi, MOSSAD tarafından takip edildiğimi biliyorum. 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin büyük elçiliğinden arandım. 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin büyük elçiliğinden arandım. Tanışmak büyük elçi ile tanışmak istendim, söylendi. Şimdi ben Türkiye üzerine oynanan oyunlarda güçlerin hangi noktalarda duracağını bilen bir insanım bilgilerimle bilen insanım. O süreçten sonra eyvah dedim, ben 2002’den itibaren ne yaptım sadece Diyarbakır’a gittim geldim, Trabzon’a gittim geldim birkaç yere, peki beni Amerikan Büyük Elçiliğinden niye arasınlar, niye arıyorlar, ben Amerikan Birleşik Devletleri’nin büyük devlet olduğunu biliyorum. Tesadüf devlet olmadığını biliyorum. Bu süreçte bana İsrailli diplomatlarda beni aradılar. İsrailli büyük elçiliğinden diplomat aradı beni benimle görüşmeye geldiler telefon ettiler, geldiler görüştüm kendileriyle şimdi böyle bir süreç yaşıyorum ve benim söylediklerim İsrail’i inanılmaz şekilde rahatsız edecek hususlardır. Diyorum ki; İsrail’in katliamını ve zulmünü sadece Türkiye durdurabilir Amerika da değil. Amerika durduramaz sadece Türkiye durdurabilir diyen bir adamım. Türkiye şunu yapmalıdır diyorum İsrail ile ilişkilerinde. İsrail’le ilişkilerini kesmelidir, Filistin Devleti’nin kurulmasını Türkiye sağlamalıdır. Sağlamazsa bu coğrafyada huzur olmayacak Türkiye’de bu sıkıntılardan kurtulmayacak diyen bir adamım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ne zaman olduğunu söylediniz 2004 yılında siz neredeyken oldu bu olay?”

Sanık Kemal Aydın:”Diyarbakır’daydım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Diyarbakır’dayken, nasıl kaçırıldınız?”

Sanık Kemal Aydın:”Bir gece anıydı seyahat ediyorduk bir yere gidiyorduk, durdurdular arabaları.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tek başına mıydınız o zaman ?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır. Ben bir arabadaydım, iki arabaydık falan”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Hepinizi, hepiniz mi kaçırıldınız o sırada?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır iki kişi götürdüler bizi. Sonra birini bıraktılar, arkadaşımı”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Diğeri kimdi?

Sanık Kemal Aydın:”Yanımda kardeşimin Abdülkadir’in akrabalarından birisiydi yanımda bana koruma şeklinde bulunsun diye.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Diyarbakır’da şehirlerarasında seyahat ederken mi oldu bu olay?”

Sanık Kemal Aydın:”Kazaya gidiyorduk Lice’ye.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kazaya giderken kaçırıldınız, nereye götürüldünüz kaçırıldıktan sonra?”

Sanık Kemal Aydın:”Kaçırıldıktan sonra malumlarınız gözlerimizi kapatıyorlar falan, ben sadece seyahat etme şeklinden ve araçlar nedeniyle seyahat ettiğim araçlar.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizi kaçıranlar Türkçe mi konuşuyordu?

Sanık Kemal Aydın:”Türkçe konuşuyordu.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Türkçe konuyorlardı?”

Sanık Kemal Aydın:”Benden çok daha iyi Türkçe konuşuyorlardı.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”MOSSAD olduğunu nerden çıkardınız?”

Sanık Kemal Aydın:”Götürüldüğün yerde sorgulama bana sorulan sorulardan MOSSAD olduğunu.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani MOSSAD’ta olabilir, CIA’de olabilir.”

Sanık Kemal Aydın:”Sorgulama biçimleri bana beni sorgulama biçimleri bana sorular sordular.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sorgulama biçiminden mi bunu çıkardınız?”

Sanık Kemal Aydın:”Yani bana sorulan şeyler hep İsrail’e yönelik düşüncelerime bağlıydı, İsrail’e yönelik düşüncelerdi.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”MOSSAD tarafından kaçırıldınız. Ciddi bir olay bu konuda ne kadarda idarecileri beğenmeseniz sizin devletiniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti yargısı var, yürütmesi var, yasaması var bu 3 erk nezdinde bir girişiminiz oldu mu yani?”

Sanık Kemal Aydın:”Hiçbir girişimde bulunmayı düşünmedin efendim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Neden bunu?”

Sanık Kemal Aydın:”İnanmıyorum bağışlayınız beni belki haksızlık ediyorum devletime.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizde bir devlet memurusunuz.”

Sanık Kemal Aydın:”Eyvallah, eyvallah belki burada devletime de haksızlık ediyorum.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ama o devletten maaş alıyorsunuz yani birine inanmıyorsanız, bir başkasına inanırsınız neticede bir mağduriyetiniz var değil mi?

Sanık Kemal Aydın:”Haklısınız ama benim bu konudaki düşüncem eksik olabilir inanmıyorum beni buralara getiren keşke bu düşünceden kurtulabilsem.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi ifade ettiniz benim bu düşüncelerimden dolayı kaçırıldım. Ama sizin bu ifade ettiğiniz düşünceleri birçok kişi ifade ediyor 2004’ten öncede sonrada yani İsrail Devleti ile alakalı çok ağır eleştirilerde bulunan değişik konuşmalar yapan birçok insan var niçin siz kaçırıldınız?”

Sanık Kemal Aydın:”Arz edeyim. Benim söylediğim ifadeleri hiçbir Türkiye’de hiçbir insan söylememiştir. İsrail’in İsrail’le İsrail’i tanımaktan vazgeçiniz, bunu İsrail’e söyleyiniz bu ifademi hiç kimse söylememiştir,”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizin etkinliğiniz, şimdi siz Kızılay’dan emekli bir müfettişsiniz. Yani sizin etki alanınız bellidir, etki alanınız çevreniz işte hemşerileriniz vesaire yani bir medyatik kimliğiniz yok, siyasi kimliğiniz yok, sivil toplum kuruluşları ile alakalı bir kimliğiniz yok, yani bütün gücünüzle 24 saat çalışsanız belli bir etki alanınız var yani ve siz söyle, başkalarının kullanmadığını eleştirilerinizi iddia ediyorsunuz ama açık kaynaklara yansıyan eleştirilerde var başkaların.”

Sanık Kemal Aydın:”Bu manada değil sadece eleştiri.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani sizin özellikle kaçırılma sebebiniz nedir veya niye bırakıldınız yani neticede böyle bir şeyi madem yaptı bu insanlar işi kökünden hallederlerdi niye tekrar bıraksınlar sizi?”

Sanık Kemal Aydın:”Onu kendi maksatları açısından onu bilemem niçin bıraktılar ama ben sayın yargıcım savunmama başlarken burada niçin bulunduğumu ve ben biliyorum ama Yüce mahkemeye arz edeceğim demiştim. Savunmamın büyük bir bölümünde Siyonizm ideolojisini Siyonizm ideolojisinin emperyalizmi nasıl yönettiğini arz ettim Yüce mahkemeye. Ben burada niçin bulunduğumu biliyorum, ama Yüce mahkemeyi bilgilendirmek için arz edeceğim demiştim ve arz ettim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu iki araçta sizinle birlikte olan kişiler hiç birisi içinde bulunmuyor mu?”

Sanık Kemal Aydın:”İki araç değil birisini, birisi şey yaptılar zaten o birisiyle aramızda olan şeyde beni aldılar.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Birisini bıraktılar, birisini de iki şahıssınız o şahısı da bıraktılar hiçbir devlet nezdinde şikayet olmadı mı?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır ben.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Devlete ne kadar güvenmeseniz de sizin devlete güvenmiyorum dediğiniz o çok geniş bir yelpaze polisi var, jandarması var, askeri var yani böyle bir olayı normal şartlarda bir yerlere anlatmanız beklenir yani sizin bir istihbarat örgütü tarafından kaçırılmanız, bu konuyu içinize atmanız ta bu kadar sene sonra duruşmada bundan bahsetmenizin izahı nedir?”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim sorulduğu için arz ettim ben bana söz konusu yapıldığı için etmeyecektim. İşkence falan, diş falan, telefon konuşmasında sorulduğu için arz ettim. Sorulduğu için yoksa arz etmeyecektim, ama tekraren altını çizerek efendim arz edeyim; benim İsrail ile söylediğim düşünceleri bugüne kadar hiç kimse söylememiştir. Onu altını özellikle çizeyim efendim benim İsrail ile ilgili düşüncelerimi bugüne kadar hiçbir siyasi, hiçbir kimse söylememiştir. Çok daha iddialı söylüyorum söyleyemezler. Söylerlerse ne olacaklarını bilirler, ama bunları söyleyen birileri Türkiye’yi yönetirse İsrail katliamlarına devam edemez ve Türkiye de huzur bulur bu mutlaka olmalıdır.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”2007 Nisan ayında herhangi bir şekilde İstanbul’da bulundunuz mu? 2007 Nisan ayında?”

Sanık Kemal Aydın:”Yıl olarak yanlış olabilir İstanbul’a uzun yıllar sonra bir nedenle geldim. Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin kuruluş yıl dönümüydü. 80. mı? bilmiyorum yıl dönümü Sevgi Hanım aradı. Neriman Hanımla konuştular kardeşimle, katılır mısınız dediler katıldım ama 2007 yılı ise odur onun dışında.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ay olarak hatırlıyor musunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Ay olarak da hatırlamıyorum yanlış bir şey söylemeyeyim. Kuruluş yıl dönümü nedeniyle Patrikhanenin Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin kuruluş şeyine geldim orda 2-3 saat bulundum ve sonra ayrıldım. “

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Gizli tanık beyanında Çamlıca Kız Lisesi’nde bir görüşmeden bir araya gelmekten bahsediliyor. Bekir Öztürk, Oktay Yıldırım, Aziz Ergen, Birol Başaran, Ahmet Ceyhan, Ayşe Asuman Özdemir, Ergün Poyraz, Güler Kömürcü böyle bir toplantıya katıldınız mı?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır efendim, öyle bir toplantıya katılmadım. Orda ki isimleri geçenlerden sadece Ergün Poyraz'ı tanırım.

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:” Peki bu Patrikhane’nin 80. kuruluş yıl dönümünde İstanbul’a kız kardeşinizle birlikte mi gittiniz?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet birlikte geldim kendim özel aramla geldim, geldik birlikte sabah geldik Ankara’dan çıkıp geldik katıldık ve tekrar geri.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Daha önce bir tanışıklığınız var mıydı?”

Sanık Kemal Aydın:”Sevgi Hanımla mı?”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Evet.”

Sanık Kemal Aydın:”Zannediyorum ondan önce birebir görüşmemiz yoktu ondan sonraki süreçte bire bir orada da hata yapmayayım yani yanıltmayayım mahkemeyi. Ama zannediyorum görüşme sürecimiz birebir görüşme karşılaşmalarımız ondan sonra oldu. Ondan evvel olmamıştı.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Çamlıca Kız Lisesi’ne gittiniz mi her hangi bir sebeple?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır, hayır hiçbir yere gitmedim. O gizli tanık beyanı son derece Türk hukuk sistemi açısından da Türk devleti açısından da utanç hadisesidir onu da arz edeyim, yani bir utanç hadisesidir. Nasıl böyle bir şeyler oluyor onu anlamak mümkün değil?”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Konuşmalarınızda notlarınızda, sık sık kullandığınız bazı kavramlar var. hain, düşman, bu gibi kavramlar bunlar nedir yani Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan hainlik düşmanlık buna bir açıklık getirir misiniz hainden kastınız nedir düşmandan kastınız nedir, 11 Aralık 1938’den 2006’ya kadar tamamen devletin devletsiz olduğu bu gibi düşüncelerinize açıklık getirir misiniz hain kimdir?”

Sanık Kemal Aydın:”Hain ifadesini Mustafa Kemal’den daha fazla kullanan insan yoktur. Biraz önce arz ettim, Mustafa Kemal benim düşünce dünyamda bu?”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra doğan birisi olarak kullanıyorsunuz bu kelimeleri hain, düşman, işte 38’den sonra da sizin görüşünüze düşüncenize göre 2006’ya kadarda tamamen emperyalist güçlerin güdümündeki kişilerin yönettiği bir devlet var. Bu hainlik, düşmanlık, bu düşünceleriniz bu üçlüye bir açıklık getirir misiniz?”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim, benim düşman tanımım var Türkiye Cumhuriyeti Devleti için. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti için düşman tanımım var. Amerika Birleşik Devletleri’ne birisi müttefik diyor, ben düşmanımız diyorum, İsrail’e birisi müttefikimiz diyor ben düşmanımız diyorum, Avrupa Birliği’ne birileri girilmesi için gereken bir yer diyor ben düşmanımız diyorum. Hainlik benim ülkemde savaş oluyor 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun üzerinden daha bir yıl geçmeden 1924 yılında Hakkari’de Nasrani isyanı çıkartılıyor onun üzerinden daha bir yıl geçmeden 1925 yılında Diyarbakır’da bir başka isyan çıkarılıyor.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Düşmandan kastınız dış unsurlar mıdır?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır içte de var. onlara, onlarla işbirlikçilik yapanları da kastediyorum. Şimdi 24’te Nasrani isyanını Hakkari’de çıkaranlara hain demeyeyim de ne diyeyim benim tanımım bu. 25’te Diyarbakır’da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne isyan çıkaranlara hain demeyeyim de ne diyeyim. Sason isyanına ne diyeyim, böyle tarif ediyorum o sadece dış güçlerin şeyiyle değil bu işler içerde de yapıyor şimdide savaş devam ediyor. bu savaştaki”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Size göre Kemal Bey, size göre 68 yıl tamamen yok hükmünde.”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim yok hükmünde değil.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Emperyal güçler tarafından yönetilmiş bir anlamda ona geliyor sözleriniz. Yani burada bu devlet kalmış neticede 2006 da sihirli değnek mi deymiş devletin yapısına işleyişine bütün her şey düzelmiş mi bir anda bir tek kişinin Genelkurmay Başkanı olmasıyla her şey düzeliyor mu?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır öyle bir şey yok. öyle bir şey yok ben öyle bir şey demedim, kastımda o değil.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Nedir kastınız onu işte soruyoruz?”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim bir Genelkurmay Başkanı benim düşüncemde değişti diye bütün bunlar ortadan kalkar mı bir devlet hayatı? kalmadı kalksa bugün olanlar olmazdı eğer kalkmış olsaydı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gemisini İsrail’in vuracağını bile bile İsrail’e gönderip insanları öldürtmezlerdi. Kalkmadı kalkmaz bu bir süreçtir başlar ben sadece emperyalist güçlerin istemediği bir insanın Genelkurmay Başkanı olmasını şiddetle karşı çıktığı bir insanın olmasında Türkiye’nin menfaatlerini gördüm oraya bağlı bir düzelme olabilir mi orda bu devlete sirayet edebilir mi, benim bakışım o. Düzelseydi zaten tekrar arz ediyorum dün gemiye o vahim olay yaşanmazdı. Çünkü o geminin İsrail’e gitmesini Türkiye Cumhuriyeti Devleti müsaade etmezdi. Bilirdi ki İsrail mutlaka müdahale eder ve vurur. Şunu için vurur, İsrail Filistin’e ambargoyu kaldırdığı zaman İsrail Devleti’nin arz-ı mevut düşüncesi ölür. Onun için arz ettim ben Yüce mahkemeye Siyonizm ideolojisini arz ettim. Birileri anlamamış olabilir burada arz ettim. Allah’ın da eli yok işte gözümüze koydu. Asla Filistin’e ambargoyu İsrail kaldırtmaz kaldırttığı zaman arz-ı mevut ortadan kalkar. Arz-ı mevut kalktı mı ortadan İsrail olmaz yaşamaz. Tevrat öyle emrediyor onun içinde o gemiyi vuracaklarını bilirdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetenler ve o gemide o insanları öldürtmezdi. Benim hain düşüncem bunu bağlıdır düşmanıma hain diyeceğim ve benim ülkemde bir yığın isyan, 30 tane 30’dan fazla isyan oldu Türkiye’de. 1923’ten bugün devam eden Saygıdeğer Yargıcım bugün devam eden süreçte 30’dan fazla isyan var. Şimdi bu isyanları çıkaranlara ben hain demeyip de baş tacı mı bunlar benim sevgililerim mi diyeyim hain diyorum onlara haindir onlar bunlara kim ön ayak oluyorsa benim düşüncemde haindir. Ha bunu şuraya getirirlerse üzülürüm, Tayyip Erdoğan sadece bir görevi tamamlamak üzere bir süreçte buraya getirmiş hazırlanmış bir adamdı. Aldılar ADL’de büyük Yahudi kuruluşunu şeyinde hazırladılar getirdi Türkiye’ye başbakan yaptılar söylediklerinin hiçbir şeyi de Tayyip Erdoğan’a ait değil, yaptıklarının hiç birisi de ona ait değil. Pentagon menşeli oradan veriyorlar O da yapıyor. Siyasi iktidar 10 Kasım 38’de başladı devam ediyor. merhum İnönü’nün de çok büyük hataları var Mustafa Kemal’in devleti kalsaydı biz bunları yaşamayacaktır. Ben böyle düşünüyorum bunda yanlışlık olabilir, kabul etmeyebilir birileri ama bu benim öngörülerim kendime dair bilgi kaynakları var, bilgi kaynaklarıma dayalı öngörülerim. Hayır onun için söylüyorum yoksa siyaset falan kastetmiyorum. Ama özür diliyorum kızdı mı kafam konuştum mu Kenan Evren’den büyük hain yoktur diyorum 80 darbesi nedeniyle söylüyorum, yapılanlar nedeniyle söylüyorum.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizin bir tezinizle de çelişmiyor mu?”

Sanık Kemal Aydın:”Ne gibi efendim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Hani Genelkurmay Başkanı olan bir kimse tesadüfen gelmez diyorsunuz yani size göre en güvenilir olan esas devlet olarak tanımladığınız kurumdur ve özellikle Genelkurmay Başkanlarına vurgu yaptınız yani bunlar dediniz tesadüfen gelmez. Ancak Hilmi Özkök için Kenan Evren için demin ifade ettiğiniz tabirleri kullanıyorsunuz yani madem tesadüfen gelmez nasıl böyle bir hain çıkarıyor sistem yani.”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim şöyle bakıyorum işe yani orda ki seçici Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terfi şeyine kendi nazarımla bakıyorum, büyük bir eleminasyon var.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Daha önceki Genelkurmay Başkanlarının bir tasarrufudur yani neticede yüzde yüz olmasa da onların tercihi görüşü bir şekilde yansıyor bir sonraki Genelkurmay Başkanlarına.”

Sanık Kemal Aydın:”Eyvallah bir şey söylemiyorum. Kesinlikle katılıyorum. Şimdi elemenisyon sistemi olduğu için yani çok eleme var binlerce insan subay var bir tane adam geliyor terfi ederek bir yığın elemeden sonra geliyor. Ben burada bir tesadüfün olumsuzluğun çok az olacağını düşündüğüm için varsayarak böyle düşünüyorum. Olmaması gerekir diyorum belki bu düşüncemde de yanılıyor olabilirim. Nitekim Kenan Evren konusunda söylüyorum Hilmi Özkök konusunda da aynı düşünceleri taşıyorum. Hilmi Özkök konusunda da öyle düşünmeme sebep olan Irak işgalinde 1 Mart tezkeresi geçmeliydi demesidir. O ana kadar o kadar olumsuz düşünmüyordum sayın Özkök için.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani bu 1 Mart tezkeresinin geçme, bu sözünden dolayı mıdır Hilmi Özkök hain olup olmaması?”

Sanık Kemal Aydın:”Yani genelde benim esas olumsuzluğumun haindir demiyorum. Olumsuz bakıyorum bana güven vermedi, onun Genelkurmay Başkanlığı’nda ben Türkiye için çok önemli gördüğüm kurum açısından güven duymadım saygıdeğer yargıcım duymadım bu eksik olabilir yanlış olabilir ama bu bana ait düşünce duymadım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Siz şimdi etkilediğiniz dosyamızın Sanıkları arasında kişiler var o yüzden yani size ait düşünceleri irdelememizin sebebi bu sizin sayenizde kişilik bulduklarını, şahsiyet bulduklarını ifade eden Sanıklar var. O yüzden bu düşüncelerinizi doğal olarak yer veriyoruz.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet efendim, arz ederim efendim.

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ona sonra geleceğiz şimdi o kısım biraz daha somut olarak sorulduğunda ayrıntılı cevap verirsiniz. Durmuş Ali Özoğlu’na da bir soru yönelttiniz özellikle tanışıklık tarihinin 2007 mi, 2006 mı? olduğu yönünde size göre bu tanışıklık 2007 yılı içerisinde olmuştur. Hatta Ocak ayı içerisinde değil Mart ayında olmuştur kız kardeşinizin tuttuğu günlükler sehven 2006 olarak yazılmıştır gibi bir yaklaşımınız oldu savcılık makamı da böyle bir yanılgıya ihtimal verdi. Ancak ben birkaç şey okuyup ondan sonra size bu konuyu soracağım ve 2006-2007 yıllarının neden önem arz ettiğini sizin açınızdan neden önem arz ettiğinizi açıklamanızı isteyeceğim. Durmuş Ali Özoğlu’na da çapraz sorgusunda bu husus soru olarak yöneltilmiş 2007 Ocaktır demiş. 2006 Ocakta belki olabilir hatırlamıyorum ancak 2007 Ocak olduğu yönünde düşüncem vardır. Gibi bir beyanda bulunmuş, şimdi Noyan Çalıkuşunun da ele geçirildiği iddia edilen bir not defteri var. Noyan Çalıkuşu ile kimin vesilesi ile tanıştınız? Selçuk”

Sanık Kemal Aydın:”Selçuk’ta.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Selçuk’ta bir akrabanız vesilesi ile tanıştınız.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet, bir dost ziyaretinde benimde önceden tanıdığım Metin Çıtak Bey inşaat mühendisi, yüksek mühendisi metin Çıtak Bey vasıtasıyla tanıştım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani Noyan Çalıkuşu ile tanıştığınız tarih nedir?”

Sanık Kemal Aydın:”2006 yılı olması lazım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”2006, şimdi Noyan Çalıkuşu not defterinde şöyle diyor; Lüleburgaz Orduevi 109 numaralı odada yapılan aramada Kayhan yapı malzemeleri antetli ajandanın yapılan incelemesinde; 2006 Mart AKM Neriman Teyze Ali Amca’nın fuardaki konuşmaları 2006 Mart AKM Neriman Teyze Ali Amca. Yani hitap şekli de Neriman Hanıma teyze Ali Beye amca olarak hitap ediyor. 2006 Mart AKM olarak ifade ediyor.”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim yüksek müsaadelerinizle oraya bir şey söyleyeyim. Yıl olarak belki şey olabilir eksik olabilir 3. sınıf harbiye, 3. sınıf öğrencisiydi tanıdığımda.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Zaten onu da ifade ediyor. savcılıkta beyanında şöyle diyor 2003 yılında kara harp okuluna girdim. Harp okulunun 3. sınıfından beri bu kişilerle görüşüyorum. Yani 2006 oluyor 2007 değil.

Sanık Kemal Aydın:”Yani tarih, tarihte 2006 değil 2005’de olabilirse de o neden onun için arz ettim. 3. sınıf öğrencisiydi tanıdığımda.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tamam 2006 öyleyse mutabık mı kaldık bunda yani 2006’dır Durmuş Ali Özoğlu ile tanışıklık tarihiniz öyleyse?

Sanık Kemal Aydın:”Hayır, Hayır efendim 2007 yılı.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi buradaki ifadeleri okuyup soruyorum size 2006 Mart AKM Neriman Teyze Ali Amca’nın fuardaki konuşmaları.”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim tarih tarih yanlış o, o mutlak yanlış bir tarih o?”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Noyan da mı? yanlış yazmış diyorsunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Kesinlikle 2000 çünkü kesin biliyorum şeyden de sorulabilir AKM’de açılan kitap fuarında tespit edilebilir yani lütfederseniz sorun.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tamam şöyle diyor savcılık ifadesinde; 2003 yılında da kara harp okuluna girdim. Harp okulunun 3. sınıfından beri yani yine 2006’ya tekabül ediyor bu. Bu kişilerle görüşüyorum hatırladığım kadarıyla Durmuş Ali Özoğlu.”

Sanık Kemal Aydın:”Bizimle görüşebilirde Ali Özoğlu’yla görüşemez yani o görüşmede Ali Özoğlu şeyi alamaz çünkü Ali Özoğlu’yla Noyan’ı ben tanıştırdım.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Hatırladığım kadarıyla Durmuş Ali Özoğlu’nu Ankara kültür merkezinde kitap fuarında Kemal Aydın vasıtasıyla tanıdım.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet aynen öyle.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”O esnada kara harp okulunda öğrenimim devam etmekteydi, diyor.”

Sanık Kemal Aydın:”Ben tanıştırdım 2007 yılında kitap fuarında ben tanıştırdım. Onun için tarihe itiraz ediyorum yani tarihte, 2007 yılında kitap fuarında.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mart AKM diyor 2006 Mart AKM.”

Sanık Kemal Aydın:”İşte o tarih yanlış efendim 2006 olması mümkün değil, sorulabilir AKM’den yani o kitap fuarının açıldığı tarih sorulabilir.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi yine şöyle bir sıralama da var. Hatice Bahtiyar, Neriman Aydın yayın evimize çıkarttığımız kitaplarda dolayı tebrik etmek için yazı yazmıştır daha sonra Ankara’da kitap fuarında Neriman Aydın ve Kemal Aydın’la tanışıp samimi olduk. Yani kitap fuarında tanıştığınızı ve samimi olduğunuzu.”

Sanık Kemal Aydın:”Samimi olduğumuz söylüyor.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tanıştık ve Samimi olduk ikisini de kullanıyor.”

Sanık Kemal Aydın:”Tanışma.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Daha sonra Kemal Aydın, yani sizin savcılık ifadenizde 2007 yıl Ocak ayında kız kardeşinim Neriman ile birlikte sırf Durmuş Ali Özoğlu ile tanışmak amacıyla bir dini bayram arifesi İstanbul'a geldik. Cağaloğlu’ndaki yayınevinin merkezine geldik, Durmuş Ali ve Hatice Bahtiyar ile orada tanıştık.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet efendim.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”O gece Hatice Bahtiyar bizi misafir etti. Yani siz 2007 yılı Ocak ayı diyorsunuz Hatice Bahtiyar ise İstanbul’a gelişinizi yani 2007 Ocak ayında İstanbul’a gelişinizden daha önceki bir tarihte kitap fuarında tanıştığınızı beyan ediyor.”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır efendim olamaz. Ondan öncesi yok. Bizim tanıştığımız yılın akabinde ki Mart ayında fuar açıldı oraya geldi. biz 2007 yılının başında çok iyi biliyorum onda hiçbir sıkıntı yok.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”2007 de İstanbul’a gittiniz değil mi? öyle tanıştık diyorsunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”2007 yılının başıydı diye zannediyorum. 2007 yılının başıydı bir kurban bayramı veya ramazan bayramı arife, ramazan bayramıydı. Bayram gününde İstanbul’a gidip tanıştık bir gün kaldık tanışmamız ordadır. Hatice hanımın evinde kaldık sonra döndük zannediyorum aynı yıl içerisinde 2007 yılı içerisinde de kitap fuarında ve geldiler. Ama Hatice Hanımla karşılaşmamız ilk karşılaşmamız Ankara’da meşrutiyet bürosunda meşrutiyette açılan büroda karşılaşmadır. Orada tanışmadık. Hatice Hanım o büroda toplumsal dönüşüm yayınlarında çalışan bir insan olarak algıladık. Hayri Beyde ortağımızı diye tanıştırmadı bizi.”

Mahkeme Başkanı:"2007 ramazan ayı Ocak ayına gitmez bayram.”

Sanık Kemal Aydın:”İşte bir bayram efendim, ama şey bayramı olabilir.”

Mahkeme Başkanı:"Gitmez yani.”

Sanık Kemal Aydın:”Yani kurban bayramı ikisinden birisi dini bayramdı dini bayramdı efendim. Bir dini bayram nedeni ile.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu 2007 yılı ile 2006 yılı tanışıklığının yani bu tarihle 2006’da tanışmadık 2007’de tanıştık diye üzerinde özellikle durmanızın sebebi ne?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır sorulduğu için, şey yapıyorum bir yanlış şey olmasın diye efendim onu arz ediyorum yoksa bir maksadı yok.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Birde kız kardeşinizin hatalı not tuttuğundan bahsettiğiz yine Noyan Çalıkuşu’nun hatalı not tuttuğundan bahsettiniz, yani iki kişi 2006 diyor bu tarihe Hatice Bahtiyar’da sıralaması ile bu tarihleri doğruluyor ama siz ısrarla 2007 diyorsunuz.”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim dikkat ederseniz Noyan Çalıkuşu ile olan hadiseye dedim ki tarihte yanılabilirim. Harp okulu 3. sınıf öğrencisi hangi tarihe geliyorsa dedim çünkü Ali Özoğlu’ya Noyan Çalıkuşu’nu ben tanıştırdım, ben.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Noyan Çalıkuşu 2006 AKM Durmuş Amca diyor Durmuş.”

Sanık Kemal Aydın:”Yanlış. Yani 2007 yılı diye biliyorum tarihte sorulabilir AKM’den benimde tarih olarak hatırlamıyorsam yani bir yanlış var yoksa her hangi bir maksadı yok sadece bir doğruyu intikal ettirmek, arz etmek açısından ifade ediyorum.”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Toplumsal haber.com sitesinden bahsederken kime ait olduğunu bilmediğim sitede kız kardeşim Neriman Aydın yazılar yazmaktadır. Diye hazırlık aşamasında beyanda bulunmuşsunuz.”

Sanık Kemal Aydın:”Orda düzelttim onu zaten o yanlış yani kime ait olduğunu bilmiyor olur muyum?”

Üye Hâkim Sedat Sami Haşıloğlu:”Daha sonraki bir telefon görüşmenizde de toplumsal haber.com’un esas devlete ait olan devletin organize ettiği bir yer olduğundan bahsediyorsunuz Serkan’a. Yani size sorguda sorulduğunda kime ait olduğunu bilmediğim diyorsunuz. Fakat telefonda da devletin organize ettiği esas devlete ait sizin yaklaşımınıza göre genelkurmaya ait bir yer.”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim sorgu aşamasında yaşadıklarımızı Yüce mahkemeye arz ettim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sorguda yorgunluğunuzdan dolayı mı böyle bir beyanda bulundunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet efendim yani kesinlikle kime ait olduğunu nasıl bilmem yani toplumsal haberin. Nasıl biri bize kime ait olduğu bilinmeyen yerde kız kardeşim yazı yazsın ister. Tabi ki Ali Özoğlu’nun olduğunu biliyorum. Bilmesek zaten müsaade etmeyiz, olur mu? Ama o sorgu anında yaşadığımız zorluklarda ifadedeki bir yanlışlık olabilir. O kadar sorguda iki tane ifadenin yanlışını da takdirlerinize sunuyorum yani onu da anlayışla karşılayacağınızı ümit ediyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Birinci iddianame 58. klasörde başsavcılığa yapılan bir ihbardan bahsediliyor. Dijital sayfa olarak 14. sayfasında bir konuya değinilmiş onu okuyup size soracağım. Danıştay olayı Haziran 2006 da intikal eden bir bilgiye göre 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay’a saldırıyı gerçekleştiren avukat Alparslan Arslan olaydan bir süre önce kendi ifadesine göre yurtdışından getirilen büyük bir paranın taşınması işinde birkaç kişilik grupla birlikte görev almıştır. Paranın beş yüz milyon dolar gibi büyük bir meblağ olduğu belirtilmektedir. Para Adana Kozan da bir bankanın antreposuna teslim edilmiştir. Paranın Kuzey Irak üzerinden getirildiği uyuşturucu veya petrol parası olduğu söylenmektedir. Alparslan Arslan’ın yanında olaya karışanlardan biri bankacıdır. Taşıma işi nedeniyle kendilerine vaat edilen yüzdelerini alamayan ve ayrıca ceplerinden de masraf ettikleri söylenen Alparslan Arslan ve arkadaşları önce para konusunda bilgisi olan bir aşiret liderine gitmişlerdir. Aşiret lideri kendisinin bu konuda yetkisi olmadığını belirterek sadece emekli general Veli Küçük ile ismi hatırlanmayan diğer bir emekli generalin yetkili olduklarını belirtmiştir. Alparslan Arslan ve bankacı arkadaşı paralarını alabilmek için tavassutta bulunabilecek ve etkili olabilecek isimlere müracaat etmek üzere ülkücü kökenli Cavit’e Ankara da ikamet ediyor gitmişler. Cavit kendilerini Ankara Necatibey caddesindeki balıkçı hanın üst katlarında bulunan bir avukatın muhtemelen avukat Abdülkadir Erdil’e ait bürosuna götürmüştür. Burada görüşmelere MHP’nin kurucularından olduğu söylenen Hakkı hoca lakaplı şahısta katılmıştır. Hakkı hoca muhtemelen aynı iş hanında yazıhanesi bulunan araştırmacı yazar ve büyük birlik partisi genel başkan yardımcısı Hakkı Öznur’dur. Alparslan Arslan ve bankacı arkadaşı parayı Adana Kozan’daki bankanın antreposuna kendi elleriyle teslim ettiklerini belirterek muhataplarını parayla ilgili banka evraklarını da göstermişler ve paralarının verilmesi için bahsi geçen emekli generallere tesir etmelerini istemişlerdir. Muhatapları para miktarının anormal derecede büyük olması nedeniyle olayın doğruluğundan şüphe duymuşlar ancak yine de Alparslan Arslan ve bankacı arkadaşına araştırıp yardımcı olacaklarını söylemişlerdir. Kısa bir süre sonra avukat Alparslan Arslan Danıştay saldırısını gerçekleştirince olayın muhatapları sus pus olmuş ve konuyu kendi aralarında bile konuşmamaya dikkat etmişlerdir. Avukat Abdülkadir Erdil açık kaynaklara yansıyan bir dergideki röportajında Alparslan Arslan’ın kendisine geldiğini böyle bir konunun geçtiğini doğruluyor. Siz Abdülkadir Erdil’in bürosuna gidip geldiğinizde böyle bir konudan haberdar oldunuz mu veya Alparslan Arslan ile herhangi bir şekilde bu büroda karşılaştınız mı?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır. Alparslan Arslan ile hiç o büroda karşılaşmadım yani Abdülkadir abiyi çok eski yıllardan tanırım MHP’li yıllardan tanırım. Ama MHP ile ilişkilerime 1976 yılından sonra sınır koyunca MHP camiasıyla aramda mesafeler oluştu. Çok sık görüştüğüm bir ağabeyim değildi. Yani çok sevdiğim bir ağabeyim kendisine itimat ederim ama onlar MHP de olmaya devam ettikleri içinde çok gidip geldiğim bir yer değildi. Beni zannediyorum bir iki yıl öncesinden niye büroya gelmiyorsun dedi. Onun için büroya gittim geldim. Hiç karşılaşmadım. Bu ifade ettiğiniz şeylerle ilgili de hiçbir konuya şahit olmadım yani hiç.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu Sinan Aygün’e birlikte gittiğiniz şahıs değil mi Abdülkadir Erdil?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet Sinan, Sinan Aygün’e MHP.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kadir Hoca diye bilinen.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet Kadir hoca diye bilinen. Sinan Aygün’den maddi.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kişi e bunun bu konularla alakalı herhangi bir sohbetine şahit oldunuz mu?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır hiç, hiç konu olmadı hiç.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Alparslan Arslan’ın irtibatına?”

Sanık Kemal Aydın:”Hiç konu almadı yani hiç yoksa hafızam beni ben unutmam mümkün değil. Hele böyle şeyler olduktan sonra hiç unutmam mümkün değil.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Alparslan Arslan’ı herhangi bir yerde gördünüz mü tanıştınız mı?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır hiç karşılaşmadım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Karşılaşmadınız.”

Sanık Kemal Aydın:”O olay olunca ismini gazetelerden basından duydum hiç karşılaşmadım. Ama bu konu hiç konuşulmadı yani sizin ifade ettiğiniz sayın yargıcım bu konu hiç duymadım. İlk defa da burada duyuyorum bu para işini falan. Veli Küçük paşayla da cezaevinde tanıştım şimdi de koğuş aynı koğuşta kalıyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Halit Bozkurt’un bürosundaki bir görüşmeden bahsettiniz.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet efendim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Büroda kendisini açıkça ben MİT mensubuyum, MİT adına çalışıyorum diye tanıttığına şahit oldunuz mu?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır öyle bir şey söylemedi haksızlık etmeyelim yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Peki derin devletin adamıyım derin devletle ilişkiliyim vesaire gibi bir beyanı oldu mu?”

Sanık Kemal Aydın:”O tür konuşmadan zaten bu kanaate vardım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani derin devletin adamıyım mı dedi kendisi?”

Sanık Kemal Aydın:”Derin devletin adamı değil de MİT mensubu olduğunu konuşmalarından herkes anlar yani benim olmama bile gerek yok. Bu işlerden çok uzak olan bir insandı Neriman Aydın hanımefendi kardeşim o bile dışarı çıktı kapıda Halit bey MİT mensubu mu dedi bana. Yani hiç alakası olmayan.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani derin devletin elemanıyım derin devletle ilişkiliyim diye bir beyanı oldu mu Halit Bozkurt’un?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır haksızlık olur efendim yani bu tür bir beyanını hatırlamıyorum. Olsa benim için çok dikkat çekici bir cümledir. Derin ifadesini derin devlet ifadesini kullansa mutlaka da zaten karşı koyar tepki gösterirdim. Derin devlet ifadesini kullanan herkes makamı mevki ne olursa olsun mutlaka tepki gösteririm. Derin devlet ifadesi kurtlar vadisi dizi filminin emperyalist dünyanın Türkiye Cumhuriyeti devletine uydurduğu bir hadisedir.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu Taner Ünal birinci dosya Sanıklarından ifadesi alındığında kendi konuşmaları telefon görüşmeleri de kendisine yöneltilerek Halit Bozkurt ismi üzerinde birçok soru yöneltildi.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet efendim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bir çok yerde Taner Ünal Halit Bozkurt’un kendini derin devletin adamı olduğunu bir numarası olduğunu derin devletle ilişkiler içerisinde olduğunu hatta kendisi yanında olan Nihat Gürkan ve Mustafa Alpay’ın da derin devletle ilişkileri olduğunu derin devletin binbaşısı olarak Mustafa Alpay’ın kendisini tanıttığını vesair konularını gündeme getirdi. Yani sizin hani MİT ben MİT mensubuyum da demedi diyorsunuz. Derin devlet de demedi diyorsunuz Halit Bozkurt’a.”

Sanık Kemal Aydın:”Yok haksızlık ediyorum yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani sizin çıkarımınız neye dayalıdır onu soruyorum?”

Sanık Kemal Aydın:”Onun anlattığı şeylerde yani konuştuğu şeyler ancak çok özel devlet kurumlarına ait insanların bileceği konuları konuştu. Diyorum altın madeninden bilmem platin madenine kadar Türkiye de.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Legal konuşmalar mıydı konuşmaları legal konulara mı girdi?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet kendisi başladı konuştu yani biz hep sustuk. Halit beyin kendisi başladı tanıştırmadan sonra İbrahim bey bizi oturduk ben tanışma da öyle bir konuşma da beklemiyorum yani tanımadığınız insanlarla. Ama Halit bey aldı.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Siz bu ismi daha önce duymuş muydunuz Ankara da?”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim?”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani Ankara da yaşayan biri olarak Halit Bozkurt ismini hiç duymuş muydunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır hiç ismini duymadım ilk defa karşılaşmam ve ismini ilk defa o zaman duydum önce de duymadım. Haksızlık olur yani derin devlet falan dersem şimdi o insana da haksızlık etmiş olurum. Ama derin devlet ifadesini kullansaydım mutlaka itiraz ederdim onu arz edeyim sayın yargıcım. Mutlaka itiraz ederdim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Taner Ünal ile bir telefon trafiğiniz olmuş mudur süreç içerisinde tanıştıktan sonra?”

Sanık Kemal Aydın:”Zannediyorum birkaç defa telefonda konuşmamız olmuştur. Hatırlamam ama birkaç defa olmuştur. Sayısı iki üç belki o kadar olabilir. O da bayram falan diye hatırlıyorum. O tanışmadan sonraki hadise.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi Baki Tuğ ile dargınlık sebeplerinizi izah ederken sizin Milli İstihbarat Teşkilatı kurumuna intisap etme isteğinize olumsuz cevap vermesi ve yanına gelen asker şahıslarla sizi tanıştırmamasının etkili olduğunu beyan ettiniz. Yani bunun.”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır öyle beyan etmedim o yanlış hayır. Öyle bir beyanda bulunmadım. Bulunmam yok. Onu arz ettim. Eğer müsaade buyurursanız tekrar.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani Milli İstihbarat teşkilatına girme konusunda size yardımcı olmamış mıdır böyle bir beyanınız oldu değil mi?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır ben beyanımı şöyle arz edeyim. Yani ifade ettiğim gibi arz edeyim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Buyurun tekrar şey yapın.”

Sanık Kemal Aydın:”Ben Baki beyden memuriyet yıllarında 73 sonrasıydı 74 de zannediyorum 75 de abi ben MİT’e geçmek istiyorum beni MİT’e geçir dedim. Hayır dedi olmaz dedi ben ısrar ettim Baki beye yakındım ısrar ettim. Çok ısrar edince baktı ki ben ısrar ediyorum bana dedi ki, hayır olmaz sen MİT de çalışamazsın seni öldürürler dedi. O benim Baki beyle ilişkilerimin ayrılma nedeni olmaz asla yani o şey.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ayrılma nedeniniz değil ama böyle bir olay oldu aranızda değil mi?”

Sanık Kemal Aydın:”Bunu ben talep etmiştim bu.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani kırgınlığınız ve ayrılmanıza neden olan.”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır hiç alakası yok yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tamam bunu ayırıyorum, öyleyse yani.”

Sanık Kemal Aydın:”Çünkü o benim için çok kıymetli benim için söylediği onun söylediği şeyler benim için değer ifade ederdi. O istemiyorsa olmaz onun içinde hiç üzerinde bile durmadım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani Baki Tuğ ile görüşmelerinizde MİT’e intisap etme isteğinizi iletmeniz üzerine o da sizin.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”O kuruma girmeniz halinde öldürüleceğinizden.”

Sanık Kemal Aydın:”Ben ısrarcı oldum yani bir defada bırakmadım sayın yargıcım. Muhtelif zamanlarda abi geçmek istiyorum abi geçmek istiyorum falan dedim. Baktı ki bırakmıyorum yakasını hayır olmaz dedi. Baktı ki bırakmayacağım öldürürler seni sen çalışamazsın dedi. Öldürürler seni o onun düşüncesi. Ben de ona hiç ondan sonra ağzıma da almadım daha.”



Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Siz bir dönem dahil olmak istediğiniz kurumla alakalı Ercüment Ovalı ile yaptığınız görüşmede bazı ifadeler kullanıyorsunuz. Kemal, yani siz öyle geçiyor. Kemal Aydın, e tabi gittin bir yanlış yaptın. Emperyalist güçlerin ellerindeki kuruma gittin. Hiç söylememen gereken şeyleri de söyledin. Hiç söylememen gereken şeyleri söyledin. Onlarla ilişkiye girdin. Her şeyi söyledin. Ya yazdıkların felaket. Gidip her şeyi söyledin her şeyi ve senin korumanı onlar mı yaptı şimdi. Onlar mı seni korudular şimdiye kadar. Onlar şimdiye kadar seni öldürme planları yapan bir kurumun düşman güçlerin emrindeki yerdir oraya aittirler. Ben sana giderken dedim ki, hoca ne söylemeyeceğini biliyor musun ne söylemeyeceğini biliyor musun dedim. Ne söyleyeceğini bil. Bir gittin altı saat geldiler beş saat kaldılar bir gittin altı saat on iki saat adamlarla yani bir emperyalist güçlerin emrindeki bir ihanet teşkilatında her şeyi de söyledin. Maşallah her şeyi her şeyi söyledin. Onlar birilerinin emrinde olarak benim peşimde gezdiler ta ki benim devletim benim esas devletim bizi sahipleninceye kadar onlar aracılığıyla onlar vasıtasıyla bize ölüm planları yaptılar. Anladın mı sana diyecektim ki Trabzon’un geleceğim ama dedim şeyin geçsin yani biraz işler geçsin dedim devlet bizden evvel evvelmiş şimdi. Dedim ki bölge komutanı gelecek devlet için senin yaptığın hatayı düzeltmek için. Şimdi senin üzerine gelecek her şeyi düzeltmek için bölge komutanı senin yanına gelir onun için gelecek. Senin yaptığın hatalar için gelecek anladın mı. Yaptığın hatadan dolayı bölge komutanından özür dile. De ki, biz bu kurumu devletin bir milli müessesesi olarak gördüm benle temaslarında onların bu manada ilişki onlarla bu manada ilişki kurdum ama öyle değilmiş de benim ağabeyim bana onların öyle olmadığını söyledi anladın mı. Yine 18.2.2008 günü saat 19:05 de Kemal Aydın Ercüment Ovalı görüşmesinde, devam ediyor görüşme bu birçok kez okundu ben sadece soruyla ilgili yerini okuyacağım. Abi bu arada bilgi vereyim yarın şeye gidiyorum MİT’e altı buçukta benimle görüşme istedi. MİT’in şeyine kendi yerine. Siz, ne konuşacağını ne konuşmayacağını biliyorsun değil mi diyorsunuz. Ercüment Ovalı, biliyorum abi biliyorum. Siz devamla Mustafa Kemal’in devletine saldırı var şimdi bu saldırının gereği olarak onu değiştirdiler. Sivilleştirme adı altında oraya sivil diye adamları getirdiler ve o teşkilatı CIA’in MOSSAD’ın ve İngiliz istihbaratının emrine verdiler. Yukarıdaki görüşmelerde bahsettiğiniz düşman güçlerin emperyalist güçlerin emrindeki bir ihanet teşkilatı sivilleştirme adına CIA MOSSAD ve İngiliz istihbaratının emrine verilen öldürme planları yapılan teşkilat. Öldürme planları yapan CIA’nın emrine verilen emperyalist güçlerin güdümünde vesaire bi tabir silsilesi kullanıyorsunuz. Bu yönde sizin bir bilginiz deliliniz var mıdır yani neticede konuştuğunuz şahıs bir profesör onu etkileyen bir insansınız. Yani böyle bir kuruma elbette ki eleştirilebilir kurumlar da sizin eleştirileriniz ağır eleştiri kapsamında. Düşman güçler emperyalist güçler ve bu kuruma siz girmek istemişsiniz. Bu kuruma dahil olmak istemişsiniz. Daha sonra dahil olmak istediğiniz bu kurum hakkında da düşman güçlerin emperyalist güçlerin ihanet emrinde olan ihanet teşkilatı diyorsunuz. Böyle bir vasıflandırmada nitelemede elinizde herhangi bir bilgi, delil vesaire var mıdır?”

Sanık Kemal Aydın:”Bilgi delil vesaire belge yok benim olan arz edeyim efendim sayın yargıcım. Niçin öyle düşündüğümü arz edeyim. Benim Milli İstihbarat Teşkilatına girme talebinde bulunduğum yıllarda Milli İstihbarat Teşkilatını kanun gereği muvazzaf subay bir korgeneral rütbesindeki muvazzaf subay müsteşarıydı. Sonra Milli İstihbarat Teşkilatı sivilleştirme adı altında kanun değişikliği yapılarak sivil müsteşarlarla yönetilmeye başlamıştır. O tarihten sonraki sürece ben Kemal Aydın emperyalist güçlerin özellikle CIA, MOSSAD, İngiliz istihbaratının Milli İstihbarat Teşkilatı üzerinde hakim rol oynadığını o müesseseye sirayet ettiklerini girdiklerini etkin olduklarını düşüncesi taşımaya başladık.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Peki MİT sizi ve Ercüment Ovalı’yı niye öldürme planı yapsın?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır o konuşmamız içerisindeki bir şeydi ben onu şunun için söylüyorum ona. Benim kaçırılmam da MOSSAD tarafından kaçırılmamda MİT’in dahlinin olduğunu düşünüyorum. MİT’in dahlinin olduğunu düşünüyorum. Bu ülkede Türkiye gibi bağımsız ülkede Türkiye gibi koca ülkede bir yurttaş bir vatandaş yabancı güçler evet MOSSAD kaçırdı yüzde yüz kanaatim o çünkü sorgulama şekilleri oydu. Ama ona rağmen benim ülkemde böyle bir eylemi nasıl gerçekleştiriyor. Koca bir ülke ve Milli İstihbarat Teşkilatı var. Ben o andan itibaren özellikle o yaşadığım hadiseden sonra Milli İstihbarat Teşkilatının inanılmaz şekilde işgal altında olduğunu düşünüyorum Saygıdeğer yargıcım. Bir şey daha bu soruya bağlı arz edeyim sayın yargıcım faili meçhul cinayetler deniyor bu ülkede.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi bu öldürme planlarının size ve Ercüment Ovalı’ya ait olduğu bilgisini nasıl edindiniz. Kimin aracılığıyla edindiniz?”

Sanık Kemal Aydın:”Yaşadığım, yaşadığım olayla ilgili yorumumu yapıyorum. Benim yaşadığım olayla ilgili yorumum. Benim yaşadığım olayı ben Ercüment’e anlatmadım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani sizin bir şekilde MİT içerisinden veya bir başka yerden bu konuda herhangi.”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bir bilgi akışı var mı?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır, hayır, hayır efendim. arz edeyim yani iyi ki soruyorsunuz. Hayır benim MİT de tanıdığım yok. Son tanıdığım çalışan insanlar vardı. Tanıdığım biliyorum MİT de çalıştı ama münasebetim yok. Devlet geleneği açısından olmaz. MİT ile Türk Silahlı Kuvvetleri için düşüncelerimde o var. Sonra Şahin Başbağ ile beni belli ki Milli İstihbarat Teşkilatının görevlendirmesi. Sadece ilişkim Şahin Başbağ ile ilgili olan hadisedir. Bir bilgiye dayalı değildir. Benim Milli İstihbarat Teşkilatıyla ilgili düşüncelerim. Ercüment’e söylediğim ifadeler benim kendi yaşadıklarım ve bu değişiklik kanun değişikliğinden doğan düşüncelerimdi.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi somutlaştırıyorsunuz Kemal bey.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani Ercüment Ovalı ve sizin hakkınızda öldürme planları yapan bir ihanet teşkilatından bahsediyorsunuz ardından daha somut bazı şeylerden bahsediyorsunuz. bu teşkilatla görüştüğün için bölge komutanı senin hatanı düzeltmek için gelecek. Bölge komutanından özür dile. Bölge komutanı diye bahsettiğiniz birisi vardır. Bu bölge komutanı kimdir?”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim jandarma bölge komutanı ATİ teknolojiyi ziyaret etmek için kendisi aradı beni.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”ATİ teknoloji falan yok burada yani burada MİT ile görüşmesinden dolayı.”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim. efendim arz edeyim.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Özür dilemesi için onun MİT ile görüşmedeki hatasını düzeltmesi için bir bölge komutanı gelecek.”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır efendim arz ediyorum şimdi MİT bölge jandarma bölge komutanı ATİ teknolojiyi ziyaret için ve ATİ teknolojinin Ercüment hocayı tanımak için yanına gidecek ATİ teknolojiye gidecek.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Siz nerden haberdarsınız bundan?”

Sanık Kemal Aydın:”Ben de diyorum. Ercüment söylüyor bana.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Siz diyorsunuz ama ona seni ziyarete gelecek ondan özür dileyeceksin diyorsunuz.”

Sanık Kemal Aydın:”Tamam onun öncesi var bana diyor ki sayın, sayın yargıcım bana diyor ki Ercüment Ovalı jandarma bölge komutanı ATİ’yi ziyarete gelecek diyor bana. Daha öncesinden haber veriyor. Bende ona diyorum ki gelecek yaptığın hatayı düzelttir yani onu imtihan ediyorum. MİT de yaptığın hatayı onunla da yapma. İkazdır ikaz ediyorum ben. MİT de gittin yaptın Milli İstihbarat Teşkilatıyla görüşüyorsun bence hatadır. Niye her şeyi söylüyorsun MİT’e. İşgal altındaki bir kuruma niçin söylüyorsun. Milli istihbarat Teşkilatı oldu diyerek. Diyor ki milli bir teşkilattır devletimin bende onun için söyledim. Bende diyorum ona ki işgal edilmiş bir teşkilat onun öncesi var. Daha önceki konuşmalarımız var bizim o konuşmada değil. Daha önceki zamanlarda ona söylediklerim var. Ben kendime yapılan olayla ilgili Ercüment’in İsrail de bir tIp kongresine bileti alınmış her şeyi yapılmış olmasına rağmen Ercüment’in İsrail’e gitmesine mani oldum ben göndertmedim. Yaşadıklarımdan dolayı. Bana sebebini sorma dedim İsrail’e gitmeyeceksin. Gidersen seni öldürürler İsrail de. Abi bu tıp kongresi gitmem lazım kök hücre üzerine mutlaka. Hayır gitmeyeceksin dedim. Alınmış bileti de iptal ettirdim yanında bir arkadaşını gönderdiler. Gidip gelen arkadaşı şimdi Mardin üniversitesinin rektörü. Serdar Bedyumay gidip geldikten sonra Serdar bana Ankara da geldi dedi ki, abi İsrail’e gidip geldikten sonra Ercüment hocayı göndermemene anlam verdim dedi iyi ki göndermemişsin. Yoksa benim kendi tespitlerim görüşüm o. Bölge komutanıyla da MİT ile konuştuğun gibi konuşmamak açısından sayın yargıcım. MİT ile ilgili düşüncemde benim yaşadığım hadisede MİT’in sorumlu olduğunu düşünüyorum. Faili meçhul cinayetleri MİT sustuğu için bu ülkede faili meçhul cinayet varsa MİT’in bilmemesi mümkün değil. MİT sustuğu için Türkiye şu son zamanlardaki vahim hadiseleri yaşıyor. Söylesinler kim olduğunu da bu millet de bu sıkıntılardan kurtulsun.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Görüşmenin başında Ercüment Ovalı ile konuşurken Mehmet Ali komutanla biz sohbet ediyoruz. Sömestr tatiline başladı pilotluk diplomasını aldı. Yani bu herhalde mezuniyeti vuku bulmuş teğmenlik dönemi veya üsteğmenlik dönemi. Amcası şimdi sömestr tatilleri varmış on beş gün biz onunla ders çalışıyoruz. Bu sömestr tatilinde nedir ders çalışmanız. On beş gün boyunca sizde mi kaldı Mehmet Ali Çelebi?”

Sanık Kemal Aydın:”Yok o kadar kalmamıştır yani öyle on beş gün süreli kaldığı şeyler yoktur. Her zamanki sohbetlerimizi yapıyoruz onunla bildikleriniz.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Diyorsunuz ya on beş gün biz onunla ders çalışıyoruz?”

Sanık Kemal Aydın:”Belki o sömestr süresinde yani daha sık buluşacağız anlamındadır yoksa öyle on beş gün bir arada.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ne dersi Kemal bey?”

Sanık Kemal Aydın:”Mustafa Kemal konuşuyoruz.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Harp okulunda zaten devamlı anlatılıyor Mustafa Kemal.”

Sanık Kemal Aydın:”Yok anlatılmıyor bende öyle zannediyordum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Burada subaylar var bakın Cengiz bey var.”

Sanık Kemal Aydın:”Olsunlar subaylar savunsunlar kendilerini.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mustafa Levent Göktaş var.”

Sanık Kemal Aydın:”Mustafa, Mustafa Kemal’in harp okulunda ne yazık ki iyi anlatılmadığını gördüm.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sadece Mustafa Kemal’i mi anlatıyordunuz bu derste?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır aklınıza ne gelirse. Evlilikten Mustafa Kemal’e kalıncaya kadar. Evlilikten aldıkları maaşı nasıl harcamalarına gelinceye kadar. Her şeyi konuşuruz.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi katı bir hiyerarşisi olan ve olması da gereken bir kurum. Siz yerine göre şöyle müdahalelerde bulunuyorsunuz yani o komutanına söyle diyor kabadayılık yapıyorum sana kabadayılık yapıyorsun diyen komutanına söyle bunları, bunları, bunları konuş. Yani ciddi bir yönlendirmeniz var. Hatta Genelkurmay başkanı çağırsa ona da söyle diyorsunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Ama o başka bir konu bu söylediğinizle Mehmet Ali ile ilgili değil sayın yargıcım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi ben ilişkilendireceğim, ilişkilendireceğim Kemal bey. Şimdi böyle bir hiyerarşinin olduğu bir yer. Sizin hatta Mehmet Ali Çelebi bir gün burada söz aldı kendi hiyerarşisini ifade sadedinde işte komutanlarından bahsetti bana komutanlarım yap dedi dahi olsa ben onları suçlamam gibi bir beyanda bulundu. Yani bir askeri hiyerarşi var ve siz buna müdahil oluyorsunuz. Ne yapıyorsunuz savunmanızda böyle söyle Genelkurmay başkanı çağırsa yani bir teğmen için değil bakın bir albay rütbesindeki general rütbesindeki bir insan için Genelkurmay başkanının çağırması ne anlam ifade eder bunu bilirsiniz. Orda bile böyle böyle böyle diyeceksin deyip müdahalede bulunuyorsunuz ve burada dersten bahsediyorsunuz. sömestr tatili olmuş on beş gün biz onunla ders çalışıyoruz diyorsunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim tekrar arz ediyorum sayın yargıcım o söylediğiniz ifade ettiğiniz konu öncesi farklı bir konu. Orda bir savunma var. Orda muhatap olan çocuğun uğradığı okuldan atılma hadisesi var karşı karşıya ve bir savunma yapıyor. (1-2 kelime anlaşılamadı)”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Burada Emre Çelebi için alkollü olarak yakalanması veya yüksel caddesindeki kavga olayından bahsediyorsunuz.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet efendim ama sizin ifade ettiğiniz efendim sizin ifade ettiğiniz konu odur.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bir yerde alkollü diyorsunuz. Nizamiyeden girişte alkollü yakalanmış.”

Sanık Kemal Aydın:”Şimdi kendisini savunacak bu insan. Bir, yaşadığı bir hadise var okulu hayatını ilgilendiren bir olay atılacak ne diyeceksiniz nasıl savunma yapacağım diyor. şu şekilde savunma yap. Seni şu da yapsa ona kararlılığını yani bir şey gördüğünde bu seni haksızlığa götürür. Savunmasını kendisini koruması açısından ona söylediğim ifadelerdir. O ne itirazdır ne isyandır. Kendisini savunacak okuldan atılıyor. Nasıl savunacaksınız kendinizi. Diyorum ki seni Genelkurmay başkanı da çağırsa bu kararlılığını göster.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi siz askeri ceza kanununu biliyor musunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır ben hukuk okumadım bilmiyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ben askeri yargıçlıkta yaptım neticede.”

Sanık Kemal Aydın:”Ben askerlikte yapmadım ayrıca sayın yargıcım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tamam ben askeri yargıçlıkta yaptım size söylüyorum. Yani bu gibi eylemler bu gibi söylemler gerek disiplin soruşturmasında gerek ceza soruşturmasında konu olan şeyler ve siz.”

Sanık Kemal Aydın:”Demek ki bilmediğim için de yapıyorum yani. Bilsem bu ifade ettiğiniz şeyi sayın yargıcım belki öyle o davranışı sergilemem ilk defa sizden duyuyorum tabi hukukçu olarak. Ben ona sadece savunma tekniği açısından benim yaptığım işimin bana verdiği hayat tecrübesi sen bir hadiseye uğradın şimdi ola ki Genelkurmay başkanı bile çağırsa sakın buradan geri adım atma yani ordan geri adım atarsan senin aleyhine olur.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Genelkurmay başkanına neticede kafa mı tutacak bu kişi?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır o kafa tutma işi değil savunmasını yapacak. Kendisine savunma yapılıyor bunu sorarlar bu savunmandan geri adım atma diyorum. Bu savunmanı aynen Genelkurmay başkanı da olsa Emre bu savunmanı aynen tekrarla.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Ercüment Ovalı’nın bir görüşmesi içerisinde geçen ekipten birinin koptuğu ve geri alacağına ilişkin sözleri sorulduğunda Ercüment Ovalı’ya ekipten biri koptu ve geri alacak şeklinde bir konuşması var. Sorulduğunda şöyle cevap veriyor; Kemal Aydın’ın etrafında olan gençlerden olan ve benim de avukatlığımı yapan Hakan Erdem’in ekipten ayrılması üzerine araları bozulduğundan bende yeniden onun aramıza yeniden onu aramıza katacağımızı söyledim. Burada bahsedilen bir ekip var gençler var. Daha sonra sizin ekipten ayrıldığı söylenen bu kişiye ihanet vasfı gibi bir nitelemeniz var. Nedir bu ekip, ekipten ayrılma ihanet içerisine girme?”

Sanık Kemal Aydın:”Ekip ben, ben. Neriman Aydın kız kardeşim, Profesör Doktor Ercüment Ovalı, Avukat Hakan Erdem. Ekipten ayrılma ihanet eden kastedilen insan Hakan Erdem. Ercüment Ova hoca abi Hakan’a haksızlık etme ben çok sert tavır gösteriyorum. Çok samimi de çok biraz önce de arz ettim. Aile sırlarımı bilecek kadar yakın bir kardeşim. Ercüment de hukukumuzu düzenlemeye abi bozulmasın bu gençler diye kastettiği de budur. Ekip bu, bu dört kişi.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu ihanet meselesi nedir nasıl ihanet içerisine girmiştir diye bahsediyorsunuz Hakan’dan?”

Sanık Kemal Aydın:”Hakan bir cemaatin kontrolü altına girdi aldılar, girdi. O cemaatin faaliyetlerinin Türkiye için uygun Türk milleti için uygun bulmadığım görmediğim bir cemaat faaliyetlerine onun için kastettiğim ihanet şeyi odur onunla.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu gizli tanıklıktan bahsettiniz. Yani bunun böyle bir şey mi size göre?”

Sanık Kemal Aydın:”Benim kanaatimdir yani bu davada yaşadığım hadiselerde polise, Milli İstihbarat Teşkilatı da olabilir polise öyle bir dahlinin olduğunu düşünüyorum Hakan Erdem’in yaşadığım şeylerden çıkardığım şeyler öyle olduğunu düşünüyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Doğu Perinçek ile yüz yüze tanışmadığınızı.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Gıyapta da tanışmadığınızı beyan ettiniz değil mi? Her ay mı hatta cennette bile birlikte olmam olmak istemem diye bir beyanınız da var yani tanışmadığınızı ifade için söylüyorum bunu?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani dünya görüşü olarak uzak olduğunuzu tanışmadığınızı bir anlamda sevmediğinizi beyan ediyorsunuz. Bununla alakalı bir iki nokta size okuyacağım. İnternet çıktısı olarak belirttiğiniz resimler var ve cebinizde taşıdığınızdan bahsettiniz bu resimleri değil mi?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu çıktıları ne zaman edindiniz?”

Sanık Kemal Aydın:”Tarih olarak hatırlamıyorum. İnternette yayınlandığı zamanda.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yeni mi eski mi yani cebinizde taşıdığınızdan dolayı söylüyorum?”

Sanık Kemal Aydın:”Yıpranmıştır bile zannediyorum epeyce yani herhalde yayınlandığı tarihlere yakın bir zamanda ulaşılmıştır yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani siz gözaltına alındığınızda bunlar cebinizde.”

Sanık Kemal Aydın:”Şimdi efendim ondan çok önceydi benim üzerimdeydi o internet çıktısı.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Gözaltına alındığınızda da üzerinizde miydi bunlar?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet üzerimdeydi, üzerimdeydi.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Çok önceden mi bunları edindiniz siz?”

Sanık Kemal Aydın:”Zannet epeyce olmuştur yani. Zaman olarak hatırlamı.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”O altlarındaki notlar var şöyle diyorsunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”1987 yılında Beka da komutanın emrinde. 1992 yılında Türklük Fırat da boğuldu diyen adam. Büyük Atatürk’e burjuva Kemal diyen adam. Şimdi de Türkçülük ulusalcılık milliyetçilik yapan adam gibi ifadeler notlar almışsınız.”

Sanık Kemal Aydın:”Benim, benim yazdığım notlar.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”El yazınız sizin el yazınız.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu notları ne zaman aldınız?”

Sanık Kemal Aydın:”O şey elime geçtiğinde yazmışımdır yani internet çıktısı geldiğinde yazmışımdır.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani eski tarihli diyorsunuz bu internet çıktısı?”

Sanık Kemal Aydın:”Eski tarihli evet hangi tarihte ama hatırlamıyorum tabi.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Cebinizde taşımanızın nedeni nedir böyle bir şeyi?”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim sosyal bir insanım ben Türkiye’nin meseleleriyle ilgileniyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”O kadar sosyal konu o zaman ceplerimiz ceplerimizde yer kalmaz.”

Sanık Kemal Aydın:”O da eyvallah eyvallah benim cebimde ceplerimde.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bunu cebinizde taşımanızın nedeni nedir?”

Sanık Kemal Aydın:”Ama cebimde benim cebimden çıkan şeylerin hepsini yazsalardı buraya zaten bir iki yüz sayfa falan üç yüz sayfa olurdu. Sadece özetleme yaptılar birkaç tane başlıkta.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi burada niye bu konu üzerinde duruyorum şöyle bir konuşmanız var Ercüment Ovalı ile. Ercüment Ovalı 21.3.2008 saat 10:22 de Ercüment Ovalı şöyle diyor; Doğu Perinçek’i de tutuklamışlar isim veriyor. Doğu Perinçek’i de tutuklamışlar. Siz, savunmanızda bu kişiyi Veli Küçük olarak hatırladınız. Doğu Perinçek’i de tutuklamışlar. Kemal Aydın, öyle mi. Ercüment Ovalı, tabi Ergenekon davasında. Kemal Aydın, şimdi eceli gelen, eceli gelen köpek derler cami duvarına işermiş. Hepsini bir toplasınlar sen İstanbul’dan mı arabayla gidiyorsun. Böyle hepimizi toplasınlar. Neticede Doğu Perinçek şöyle bir beyanınız oldu ben bu konuda dava konusunda gözaltına alınana kadar hiçbir şekilde konuşmadım kendimi de bu işin içinde hissetmedim dediniz. Burada da Doğu Perinçek’ten bahsediyor Ercüment Ovalı. Siz de diyorsunuz ki böyle hepimizi toplasınlar eceli gelen köpek cami duvarına işermiş. Eceli gelen köpekten de kastınızın hükümet olduğunu ifade ettiniz sorgunuzda. Perinçek hakkındaki düşünceniz yukarıda ben size okudum belli. Bu tepkiyi göstermenizin Perinçek’in tutuklanmasına böyle bir tepkiyi göstermenizin sebebi nedir?”

Sanık Kemal Aydın:”O konuşmada o konuşmanın düzenlenmesinde bir yanlışlık var sayın yargıcım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Nedir yanlışlık?”

Sanık Kemal Aydın:”Benim o yanlışlık şu. Benim Ercüment hoca olduğunu zannediyorum benim eceli gelen köpek cami duvarına işer ifadesini Veli Küçük paşanın tutuklanmasını müteakiptir. Oradaki düzenleme de o konuşmada bir yanlışlık var.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Onu dinletebiliriz isterseniz.”

Sanık Kemal Aydın:”Yani ben öyle hatırlıyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tamam onu dinletmek mümkün.”

Sanık Kemal Aydın:”Ayrıca dinleme şeyi önemli değil o kadar. Ayrıca şunu arz edeyim. Benim Doğu Perinçek ile bir yakınlığım yok. Siyasi düşünce olarak da geçmişten farklılığımız var.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Hayır yakınlığınız yok uzaklığınız var beyanlarınıza göre.”

Sanık Kemal Aydın:”Yani çok daha fazlasını söylemek istemiyorum. Düşünce farklılıklarımız olan insanlarız. Hiçbir şeyim yok oradaki ifadeler Türkiye de bir şeyler oluyor. Ama o bir konuşmadır uzun konuşma farklı konulardır. Demek ki Doğu Perinçek’ten bize de sıranın geleceğini hesap etmişim söyleyebilmişim Ercüment’e. Orda da yanılmamışım yani bir tespit o da bende bu davanın sanığıyız tutuklandık. Tutukluyuz yargılanıyoruz. Ama Doğu Perinçek için bundan sonra tutuklanıncaya kadar taşıdığım düşüncelerimi bundan sonraki hayatımda taşımayacağım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Tuncay Güney ile tanıştınız mı?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Böyle birisiyle karşılaştınız mı?”

Sanık Kemal Aydın:”Hiç karşılaşmadım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Gazeteci olması.”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır hiç karşılaşmadım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Biliyorsunuz yani basına çok yansıdı.”

Sanık Kemal Aydın:”Eyvallah. Bu.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Böyle biriyle tanışmıyorsunuz?”

Sanık Kemal Aydın:”Bu davayla ilgili olan hadiselerde isim olarak duydum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu şahsın dosyaya yansıyan elle çizdiği bir şema var. Burada belli isimlerden bahsetmiş Ergenekon demiş işte basın, aske, emniyet vesaire ayaklarından bahsetmiş. Alaattin Cebeci diye birinden bahsetmiş. Siz bu şahısla tanışır mısınız Alaattin Cebeci?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır tanımıyorum. Cebeci soy isimli tanıdığım insan var Gümüşhane’den ama tanımıyorum Alaattin diye birisini.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Sizin telefon rehberinizde böyle birisi var. Bu kişiyle diyalogunuz oldu mu?”

Sanık Kemal Aydın:”Hiç hatırlamıyorum hiç tanı yani hatırlamıyorum Cebeci soy isimli tanıdığım insanlar var kendi Gümüşhane’den Kelkit ilçesinden dostlarım var.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”6.1.2008 günü saat 23:12 de Neriman Aydın ile yaptığınız bir görüşmede siz Nuriye Atabey’in yapmış olduğu televizyon programlarında yetersiz olduğu için kızıyorsunuz. Neriman da sadece abisine dedi ki işte ben madem bu işi beceremiyorum ayrılayım mı abi dedi. Ablası ya laylonla devlet meseleleri de millet meseleleri laylonla nasıl olacak. Burada bahsi geçen ve sizin belli bir şekilde görüşünüze başvurma konumunda olan Nuriye kimdir sizinle ilişkisi nedir Nuriye’nin?”

Sanık Kemal Aydın:”Tanıdığım bir Neriman gibi sevdiğim kız kardeşim. Bir kardeşim gibi sevdiğim ART televizyonunda program yapan bir hanımefendi. Neriman gibi sevdiğim bir kızım kız kardeşim. Program.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Bu yetersiz kaldığı program.”

Sanık Kemal Aydın:”Kendi programlarını izlerken soru sorma biçimlerini yetersiz buluyorum yani tenkit bunları daha da düzelt anlamlı olsun programın dediğim bir konuşmadır.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani ailevi ilişkileriniz nedeniyle mi müdahil hissediyorsunuz kendinizi?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet, evet yakın ailevi ailece görüşüyoruz. Sevdiğim bir insan daha başarılı olmasını istiyorum soruları daha anlamlı olsun diyorum. Hazırlan diyorum hazırlanmadan çıkma.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Güney Azerbaycan bağımsızlık hareketi nedir sizin bu hareketle ilginiz nasıldır Güney Azerbaycan bağımsızlık hareketi. Bir ilginiz var mıdır sizin bu hareketle?”

Sanık Kemal Aydın:”Ben o hareketin başında olan insanı da tanıyorum. Yüce mahkemeye de konuyla ilgili arz etmiştim savunmamda Güney Azerbaycan Türk dünyasından özellikle de Güney Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelen çok tanıdığım var benim geçmiş yıllardan var. Bu GEMO Güney Azerbaycan bağımsızlık hareketine bağlı da o ilişkilerimden Türkiye’ye gelenler benimle ilişkisi olan kurduğum insanlar. Ben arayıp soran insanlar vardır. Nitekim iki tanesi bu davada da mektupları bana yazdıkları mektuplar ve birisi de telefon konuşması nedeniyle ilişkilendirilmiştir. Birisi mülteci olarak Finlandiya da Aydın Karahanlı diğerisi Elyar Tebrizli Kanada vatandaşlığı olarak Kanada da bulunmaktadır. Onlar vasıtasıyla.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Vakıfsınız.”

Sanık Kemal Aydın:”Bu hadiselere vakıfım. Onlar vasıtasıyla da onlar aracılığı vasıtasıyla da başında olan şimdi Amerika da.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Mahmut Ali Çöregani ile ne şekilde kim tarafından tanıştırıldınız bunu ayrıntılı anlatır mısınız kim tanıştırdı sizi ne şekilde tanıştınız ne zaman tanıştınız?”

Sanık Kemal Aydın:”Mahmut Ali Çöregani ile hiç yüz yüze gelmedim. Hiç karşılaşmadım. Mahmut Ali Çöregani ile telefonda tanışmamı sağlayan Aydın Karahanlı’dır. O da şunun içindir. Mahmut Ali Çöregani kızını Amerika’ya götürmek istiyor. Ama İran ile Amerika Birleşik Devletlerinin ilişkilerinde şey olduğu için Türkiye de kalıp gitmesi lazım. Kızının Türkiye’ye gelip güvenilir bir yer olarak da bende misafir kalmasını talep ettiler. Aydın söyledi o da Çöregani’ye söyledi Kemal amcamın yanında kalsın evinde diye kızı geldi Türkiye’ye evimizde misafir ettik. Evimizde misafir kalırken de Çöregani kızını ararken bizi de bizimle telefonda konuştuk. Telefon konuşmalarımız var.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Şimdi Mahmut Ali Çöregani’yi yüz yüze tanımadınız.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yüz yüze bir tanışıklığınız olmadı.”

Sanık Kemal Aydın:”Yok.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Elyar ve Aydın vasıtasıyla gıyabında tanıdınız değil mi?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet isimle evet gıyapta.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Onlar sizi siz onları bir şekilde refere ettiniz yani onlar.”

Sanık Kemal Aydın:”Onlar refere ettiler ben onlar.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Evet onlar sizi refere ettiler onlarda Mahmut Ali Çöregani’yi size refere ettiler. El yazısı notlarınızda Güney Azerbaycan Türklerinin bağımsızlık yolundaki büyük önderi Mahmut Ali Çöregani 27.8.2003 tarihinde Türkiye’ye geldiğinde kendisinin ABD vesikası taşımasından dolayı ülkesine girişine izin verilmiş olmasına rağmen karısı ve iki çocuğu geldikleri yere gönderilmek üzere alıkonulmuşlardır. Bu durum Türklerin ortak vatanı Türkiye’mizin hangi kafalar tarafından yönetildiğine çok güzel bir örnektir. Unutmayınız ki biz bu ayıpları ortadan kaldırmak üzere varız. Bir büyük Türk lideri başka bir paragraf. Bir büyük Türk lideri.”

Sanık Kemal Aydın:”Paragraf değil başka bir konudur efendim. Aynı yazıya bağlama benim notlarım.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Başka bir çarpı işaretiyle başlayan yer.”

Sanık Kemal Aydın:”Eyvallah başka bir konu evet başka bir.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Öyle diyelim. Başka bir çarpı işaretiyle başlayan yer. Bir büyük Türk lideri Mahmut Ali Çöregani ise Atatürk havaalanından ülkemize girişinde alıkonulabilmektedir. Barzani ve Talabani ise cirit atabilmektedir. Bunların hesabını mutlaka soracağız. Irkımıza sözümüzdür. Şimdi Mahmut Ali Çöregani’den çok sitayişle bahsediyorsunuz. Türk önderi diyorsunuz büyük Türk önderi diyorsunuz. Hatta size o kadar güveniliyor ki, Maral yani Mahmut Ali Çöregani’nin kızı sizde bir ay misafir kalıyor. Yani size Mahmut Ali Çöregani bu kadar itimat ediyor. Ancak bu kişinin hakkında CIA’in kontrolünde diyorsunuz. CIA’in adamı olduğunu söylüyorsunuz.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani size güveniliyor. CIA’in adamı ve pentagondan açıldığını tespit ettiğiniz bir telefonla üç saat sizinle görüşülüyor. Pentagondan açıldığını düşündüğünüz başka telefonlar da olmuş mudur. Yani üç saat mesela bir telefonu tespit ettim dediniz. Bu, bu olay vuku bulmuş mudur pentagondan size telefon açılması Mahmut Ali Çöregani tarafından?”

Sanık Kemal Aydın:”Yok pentagondan Mehmet Ali Çöregani dışında olduğunu düşünmüyorum telefon başka yerlerden geldi ama pentagondan geldiğini düşünmüyorum. Şimdi.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani Mahmut Ali Çöregani pentagon üzerinden mi sizinle görüşüyor. Uzattı yani bilerek uzatıyorsunuz görüşmeyi?”

Sanık Kemal Aydın:”Burada telefon ama eyvallah ama burada bir konuyu arz edeyim efendim. “

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Buyurun.”

Sanık Kemal Aydın:”İnsanlar duygularıyla gerçekleri ayırmalıdır. Mahmut Ali Çöregani’nin bana güvenip kızının bana emanet edilmesi o duygusal farklı bir konudur. O benim namusumdur. Onu.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Siz beyanlarınıza göre CIA MOSSAD düşmanısınız değil mi?”

Sanık Kemal Aydın:”Evet, evet.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Neticede kızı.”

Sanık Kemal Aydın:”Ama onun kızı kızının bana emanet edilmesi benim namus borcumdur Türk milletinin bir evladının bana namus onu öyle korurum. Ama onun kızını muhafaza etmek evimde misafir etmek Çöregani’nin içinde bulunduğu hali bana unutturmaz. Çöregani Amerika.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Niye size emanet ediyor Çöregani size niye emanet ediyor neticede CIA ile ilişkisi olan bir insan başka formüller düşünür yani sizi?”

Sanık Kemal Aydın:”Onu ona sormak lazım yani onu ona sormak lazım o daha iyi cevaplar bu bakımdan. Ona benim bir şey söyleme şeyim yok ama bana telefon ettiği telefon Çöregani’nin benimle konuştuğu telefon pentagonun telefonu CIA’nın telefonu. Öyle telefon konuşması CIA onu yapıyor Amerika büyük devlet yapar haklıdır. Benim Maral’ı misafir etmem kızımı hatta Türkiye de kalmasını sağlasa Amerika’ya göndermezdim. O benim evladım gibi bakarım ama Çöregani’nin içinde bulunduğu hali gerçeğini bana unutturmaz. Devletle duygusallık başka şeydir esasta ben öyle bakıyorum Ve CIA’nın emrinde Amerika’nın emrinde. Zaten Amerika menfaatleri olmasa niçin Çöregani’ye o desteği versin. Amerika da haklıdır bu manada. Kendi amaçları açısından haklıdır. Keşke Türkiye tutabilseydi Çöregani’yi Amerika’ya teslim Amerika’nın kucağına koymasaydı da o da Amerika’nın emrinde olmasaydı.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kemal bey CIA’in Amerika’nın emperyalist emeller için.”

Sanık Kemal Aydın:”Evet kullanıyor yani.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Kullandığı bazı dünya çapında örgütlenmeler var.”

Sanık Kemal Aydın:”Eyvallah.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Hatta dosyamıza da yansıyan belli beyanlar var. Mesela Emin Gürses şöyle diyor, Çöregani isminde İran Azerbaycan’ında yaşayan Azeri bir profesörün olduğunu bu şahsın Veli Küçük ile aralarının iyi olduğunu son zamanlarda şahsın CIA ile bağlantılı olduğunu bildiği İran Azerbaycan’ında bağımsız bir Azerbaycan devleti kurma faaliyeti içinde olduklarını duyduğunu. Bunun Azerbaycan’daki Azeri Türkleri için sıkıntı olacağını. Veli Küçük’ün de Azerbaycan meselesiyle yakından ilgilendiği için Veli Küçük ile irtibat kurduğu ve son zamanlarda aralarının açık olduğu. Sevgihan Erenerol’a şöyle diyor. Sevgi bak bu Veli paşa siz severiz ederiz ama bu İran ile ilgili Çöregani midir nedir o adamla görüşüyor. Bir başka yerde. İran işiyle ilgili dediğim kısımda Veli Küçük’ün İran’ın Azerbaycan bölgesindeki Çöregani denilen şahıs ile faaliyetleri vardı. Bu faaliyetlerinin amacı İran Azerbaycan’ının tam bağımsızlığı ve İran’dan ayrılmasına yönelik bir çabası vardı. Veli Küçük de bu şahıslarla çok sık görüşürdü daha sonraları araları bozuldu neden bozulduğunu bilmiyorum. İran İslam Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Güney Azerbaycan Türklerinin ABD de yaşayan ve bu ülke vatandaşı olan sürgündeki Türk lideri Mahmut Ali Çöregani bu sabah eşi ve çocuğu ile ziyarete ziyaret için geldiği ülkemizde İstanbul da ülkemize giriş izinleri bulunduğu halde eşi ve çocuğu sınır dışı edilmek üzere Türk emniyet birimlerince gözaltına alınmışlardır. Şimdi Emin Gürses’in de sizin notlarınıza yakın özellikle yurda giriş konusundaki notlarınıza yakın Amerika vesikası taşıyan işte ABD vatandaşı olan bir şahıstan bahsetmesi söz konusu. Siz bu şahıs için hem büyük Türk önderi diyorsunuz hem de CIA’in güdümünde CIA’in kontrolünde bir insan diyorsunuz yani bu tespitleriniz açar mısınız bunu?”

Sanık Kemal Aydın:”Efendim insan arz edeyim anladım. Şimdi insanların çıkış noktası başladıkları zamanla sonradaki eylemlerinde gördüğünüz hadiselere göre insanın hayatında düşüncelerinde değişiklikler olabilir. Ben 18 yaşında kızını evimde misafir ederken konuşuyorum Kemal amca sen babam için yanlış düşünüyorsun. O Amerika’ya satılmış bir insan. Babam senin düşündüğün gibi değil diyen bir çocuğunu evimde misafir ettim. Şimdi benim Çöregani ile telefon konuşmalarımda ona söylediğim şu çok önemli Yüce mahkemeye bu vesileyle arz edeyim efendim. Sen yanlış yapıyorsun. Sadece Güney Azerbaycan Türklerine bağımsız devlet kuracağız düşüncesi vatana ihanettir. İran Türk coğrafyasıdır, Türk vatanıdır. Yüzyıl öncesine kadar daha yüzyıl öncesine kadar İran bir Türk yurdudur. Tüm İran bin yıla yakın bir zaman Türk hakimiyetinde kalmış bir Türk yurdudur. Şimdi sen emperyalistlerin istediği şekilde böl parçala metoduyla hareket ediyorsunuz oranın da kimin kontrolüne gireceğini bilemezsiniz dediğim bir insan. Vazgeçin bu işten İran’a tümüyle İran’ın sahip olmaya İran yönetiminin sahip olmaya bakın dediğim insan. Tabi düşüncelerimde değişiklik var ama Çöregani’nin yaşadığı mecbur olduğu hadise nedeniyle de ona çokta kızmıyorum. Şimdi sığınacak yer yok İran’dan çıktınız. Türkiye sizi sınır dışı edeceğim diyor. İran kucak Amerika kucak açıyor. Tabi bir devlet size kucak açıp imkan sağlıyorsa sizi menfaatleri doğrultusunda da kullanabilir. Yani o manada da çok kızmıyorum Çöregani’ye dünyanın içine baktığımda Çöregani’nin yaşadığı duruma baktığımda kızmıyorum.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Çöregani sizi güdümünde olduğunuz teşkilat adına güdümünde olduğu teşkilat adına herhangi bir şeklide yönlendirdi mi herhangi bir şekilde talepte bulundu mu?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır hiçbir ta haksızlık olur onu da söylersem haksızlık olur. Birkaç defa telefon konuşmalarımız var. Ondan sonra.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Yani size güvendiğinden dolayı Elyar ve Aydın’dan dolayı kızını emanet ediyor.”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır o bana hatta o benden yani benim çocuklara İran’ın bu esas bakış noktamdan çocuklara Kemal beyle çokta ilişkili olmayın diyor. Ben çocuklara diyorum ki, İran’ı terk etmeyin. Hiçbiriniz İran’ı terk, bakınız İran’ı terk ettiğinizde dünyada sığınacağınız yer yok. Türkiye de bile kalamıyorsunuz.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Güney Azerbaycan.”

Sanık Kemal Aydın:”Arkadaşlarınıza söyleyin İran’ı terk etmesin.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Güney Azerbaycan bağımsızlık hareketinin etkinlikleri çalışmaları kapsamında herhangi bir faaliyetiniz oldu mu?”

Sanık Kemal Aydın:”Hayır hiçbir faaliyetlerine katılmadım. Hiçbir faaliyetim olmadı. Aksine ben İran’dan Türklerin İran’ı terk etmesini hep mani oldum onun için de Çöregani bana kızar.”




Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin