13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI



Yüklə 0,56 Mb.
səhifə4/5
tarix26.07.2018
ölçüsü0,56 Mb.
#58479
1   2   3   4   5

Duruşmaya kısa bir ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Sanık Hasan Ataman Yıldırım’ın çapraz sorgusuna devam edildi.

Mahkeme Başkanı:" Aradan önce bir soru sormuştum. Onu cevaplayabilir misiniz?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Şimdi ben tabi bunların tarihlerini çıkartamıyorum ama mesela şurdan direk başlarsam o TURUK açık sistem internet teknolojileri derneği tahmin ediyorum anlaşıldı. Onunla ilgili bir şey gerekir mi tekrar? Bide şöyle söyleyim şimdi bu dernek zaten internet üzerinden sadece haberleşme şeklinde oluyor teknik bazı bilgiler. Yani çok bir zamanımızı alan bir çalışma yok orda. Ağırlıklı olarak ben TÜBİDER de yani işim kadar TÜBİDER de çalışıyorum öyle söyleyim yoğun olarak. Bunları kabaca beş yıllık dedim çalışıyorum. BİYESAM da yaklaşık üç yıllık bir çalışmanın ürünü. Burada eser sahiplerinin haklarını korumak üzere bir meslek birliği. Federasyon bir yıl TÜBİFET dediğimiz federasyon var o da yani tutuklanmadan iki yıl evvel çalışmaları başladı bir yıl kadar çalıştık. Orda da Türkiye’de ki illerdeki bilgisayarcıları TÜBİDER gibi bir çatı altına toplamak için çalışmamız oldu. Yazılım sanayicileri derneği buradan bakınca gördüm 1994’den beri üyesiyim. Birkaç defa yönetim kurulunda ve denetleme kurulunda bulundum. Bilişim Türkiye bilişim derneği 1989’dan beri o da çeşitli aktivitelere katıldığım bir dernek. Şimdi buradan bakınca daha doğrusunu söylemiş oluyorum. Denizciler dayanışma derneği var. O da yaklaşık bir on yıllık bir üyeliğim var. O zaten daha sonra kurulmuş bir dernektir. Sağlık yöneticileri derneği hastane otomasyonuyla yoğun çalıştığımız için o dernekte hem bilgisayarcı olup da hastaneci de olmadığım için beni oraya fahri üye olarak aldılar. Memleket sevdaları derneği tutuklanmadan aşağı yukarı altı ay evvel başladığım bir çalışma. Atatürkçü düşünce derneği de 2007’nin sonu itibariyle üye oldum. Tıp bilişimi derneği var onunla ilgili ben üyeyim ama uzun zamandır bir ilişkim kalmadı yani aktif çalışamıyorum orda. Bileşim güvenliği derneği var yeni üye olacağım sırada üye oldum tutuklandım arkasından dolayısıyla fiili çalışmam olmadı. Özetle bunlar yani dernek olarak baktığımız zaman. Bu demokrasi platformu bakarsak o internet üzerinden sanal bir haberleşme grubu yani dernek değildir o. Bilmiyorum yeterli mi?”

Mahkeme Başkanı:" O kadar cevap verdiniz siz yeterli bulduysanız. Şimdi 2.6.2005 tarihinde Güven hareketiyle ilgili bir sepetçiler kasrında toplantı yapılmış zannediyorum. Şöyle bir ibare var. Burada katılanlar yazılmış. Ömer Sunman 30 Mayıs 2005, bir e-mail göndermiş. Bu grubun altında şöyle bir şey var tüm grup üyelerine e-posta göndermek için demokrasi platformu yahoogrup.com grup üyeliği için yeni demokrasi platformu yahoogroup.com şeklinde bir şey adres vermiş.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Evet.”

Mahkeme Başkanı:" Bu güven hareketiyle bu demokrasi platformu arasında bir ilişki var mı?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”İlişki yok onu şu şekilde anlatmıştım hatırlarsanız..”

Mahkeme Başkanı:" Kısaca anlatırsanız.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Ömer Sunman güven hareketinin bir üyesi. Kendisi kendi yazı yazıp gönderiyor fakat aynı zamanda demokrasi platformunun da üyesi. Demokrasi platformuna üye bir yazı yazarken o demokrasi platformuna gelen onun üye olarak platform üyelerine gönderdiği bir yazı. O yazı da kendisinin diğer güven hareketini tanıtmış oluyor. Örneğin ben demokrasi platformundayım ama bir taraftan da denizciyim denizcilikle ilgili yelken kullanmayla ilgili bir yazı yazıp gönderiyorum gruba bunun gibi bir husus. “

Mahkeme Başkanı:"Bu gruplardan internet vasıtasıyla mı haberiniz oluyor nasıl oluyor?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Tabi tabi internet vasıtasıyla.”

Mahkeme Başkanı:"Bu 2023 platformuyla ilgili bir görev aldınız mı, Behiç Gürcihan ile ?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Yok yok hiç hiçbir çalışmamız yok.”

Mahkeme Başkanı:"Bu güven hareketinde altı yedi tane toplantısına katıldığınızı söylediniz.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Ben işte böyle halka açık her zaten o postada da okuduğunuz postanın altında da yazıyor herkese açık işte şu tarihinde şunlar var katılabilirsiniz diyor.

Mahkeme Başkanı:"Evet.’

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Ben öyle toplantılara bide dediğim gibi ben özellikle o toplantılara hani işyerimden çıkıp gitmiyorum. Benim üniversitede unkapanında Kadir Has üniversitesinde ders verip dersten çıktığım zaman günü de uyuyor ders sonrası ben o toplantının ortasında veya sonuna doğru yetişmiş oluyorum.”

Mahkeme Başkanı:"Evet.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Yani benim zaman olarak orası yol üstünde olduğu için uygun olduğu için bazı toplantılarına katıldım yoksa özel olarak işyerimden gitmeye kalkarsam o zaman zor.”

Mahkeme Başkanı:"Evet. bu diyalog grubunun bir toplantısına katıldığınızı ve.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Hiçbir toplantısına katılmadım diyalog grubunun.”

Mahkeme Başkanı:"Beş dakikalık bir konuşma yapmışsınız bu Mehmet Haberal’ın konuştuğu.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Bakın o o ha, ha Mehmet Haberal’ın kent otel toplantısı diyeceğim ben ona.”

Mahkeme Başkanı:"Evet bi onu izah edeceğiz evet.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Yani bir toplantı ama onun dışında ben onun başka hiçbir toplantısına katılmadım.”

Mahkeme Başkanı:"Onu soruyorum yani beş dakika bi konuşma yaptınız.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Evet.”

Mahkeme Başkanı:"Toplantıyı söylüyorum. Daha sonra bu grup milli egemenlik hareketine dönüşmüş.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Onu burada duydum.”

Mahkeme Başkanı:"Daha sonra da milli iktidar hareketine dönüştüğü şeklinde beyanlar var bazı belgeler var bundan haberiniz var mıydı?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Ondan haberim yok geçen gün.”

Mahkeme Başkanı:"Daha sona eşgüdüm komitesi kurulmuş.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Mehmet Haberal’ın sorgusu sırasında öğrendim.”

Mahkeme Başkanı:"Öğrendiniz. Şimdi klasör 76 CD sayfası olarak 116. sayfa bu akil adamlar kurulundan bahsediyor. Bu akil adamlar kurulu neyle ilgilidir. Yani”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”O Kartepe de eğitimlerde yeni partinin hani kuruluşu eğitimlerinde daha ziyade oraya gelen kişiler akademikte kişiler.”

Mahkeme Başkanı:"Evet yani partiyle ilgili bir kurum diyorsunuz.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Yani partiyle ilgili Kartepe resmi eğitim seminerinde anlatılan olaylar.”

Mahkeme Başkanı:"Şemada, şemada başkanın yanında olarak gösteriliyor akil adamlar kurulu başkan diye gösterilmiş.

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Yani böyle bir örgütlenmede akil adamlar bulunsun doğru kararlar alınmasına yardımcı olsun şeklinde.”

Mahkeme Başkanı:"Bu kurul kuruldu mu kurulacak mıydı kimlerden oluşacaktı izah eder misiniz?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Yok, yok yok. Öyle bir kurul kurulmadı. Yani daha zaten parti kuruluşu yeni. Partinin biliyorsunuz ilk genel kurulda daha sonra yapıldı açık yani ben tutuklanmadan işte bir iki hafta evvel yapılan toplantı.”

Mahkeme Başkanı:"Evet.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Bu sadece akademik kişilerin orda anlattığı planlar yani geleceğe yönelik planlar şeklinde. O eğitim semineri.”

Mahkeme Başkanı:"Bu Naryaz bilgisayar ne zaman kurulmuştu?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”1992 de.”

Mahkeme Başkanı:"92 de kurulmuş. Ve sizin veya bu şirketin sahip olduğu bir internet sitesi var mı?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Var.”

Mahkeme Başkanı:"Yani Ataman Yıldırım.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Değil. Naryaz.com.tr”

Mahkeme Başkanı:"Naryaz.com.tr bunun dışında başka var mı?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Yok, yok.”

Mahkeme Başkanı:"Bu Naryaz isimli sitede ne tür yazılar yazılıyor veya nasıl kimler, kimler gönderiyor?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Şirketin tanıtımı, yok sade şirketin kendisi yani kurumsal bir site. Sadece dışarıdan giren şirketin nasıl bir şirket olduğunu tanıması için. Oraya yazı yazılıp yani şey değil kişiler e-posta gönderip alıp vereceği yok. O sabit bir site. Yani bir kere yapılır diyelim değiştirene kadar bir sene aynen durur gibi.”

Mahkeme Başkanı:"Bu dörtbinler sitesi diye bir siteniz var mı dörtbinler sitesi?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Var. O benim 1964 deniz lisesi girişli sınıf arkadaşlarımın şimdi hepsi emekli oldu.”

Mahkeme Başkanı:"Hala faal mi o site.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Şimdi faaldi son zamanlarda kapanmış. Çünkü onun hizmetini de yani sunucu hizmetini başka bir yer veriyor başka bir arkadaşın yine sınıf arkadaşımızın desteğiyle veriliyordu. O destek kalkmış. Dolayısıyla site de kapanmış durumda. Yani çok basit bir siteydi zaten.“

Mahkeme Başkanı:"Sorularım bu kadar. Var mı beyanınız avukat bey.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”O bir tane şey var sabah.”

Mahkeme Başkanı:"Sorunuz varsa alalım yoksa oturtalım.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sabahleyin bir tane yazımız vardı da. Aldınız mı onu?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafii Av. Naciye Sezer Nirun:”Bu biraz önce (1 kelime anlaşılamadı) sorduysa çıkaramamışlardır. Ben ona bakamadım. Ataman beyin sorduğu soru internet çıktısıyla ilgili soruyor herhalde hakim beyin söylediği ben biraz önce.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Evet o demokrasi platfor.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Naciye Sezer Nirun:”gittiğimde kalemde tespit edemediler hangisi olduğunu hakim beye sordular ben onu hemen alıp getireyim hemen isterseniz onunla ilgili açıklama olacak.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:” Tamam o gelince açıklama yapacağım.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Hakan Coşkunlar:” Ataman beyi artık daha fazla yormayacağım sadece bir hususu merak ediyorum onu sormak istiyorum. sabrına ve hafızasına hayran kaldık. Efendim sağlık sorunları da var farkındasınız herhalde. Perşembe gününden beri devam ediyor savunmasına. Beş ayrı kişiden aynı soruları ve detaylı açıklamalar getirmeye çalışıyor bunun da düşünce akışına bir etkisi olduğuna hep beraber şahit oluyoruz. Yani polis sorgusunda veya kolluk sorgusunda olsa yani yorma tekniğiyle yapılabileceğini düşüneceğim öyle varsayacağım ama burada savunma kapsamında olduğu için müdahale etmedik. Bizim Ataman beye soracağımız soru isimler üzerinden artık sormayacağım. Artık aynı detayları tekrar tekrar tekrar Erkut Ersoy’dan efendime söyleyim diğer isimlere kadar. Belki de yüzlerce isim tekrar tekrar bağlantıları söylediniz alakanızı söylediniz çokta fazla detaya indiniz bu detayında indikten sonra da artık davayla alakalı olmadığı ortaya çıktı bunları sormayacağım savunmada da yer vermeyeceğim. Benim sadece 180 tane CD alındı sizden 6.1, 7.1.2009 7 Ocak 2009 tarihinde el koyma anında sizde şahitsiniz bu 180 tane CD’nin size bir uzman olarak soruyorum. Üç dört günlük bir polis ve savcılık dahil süreniz var. Bu 180 tane CD’nin ne kadar bilgi belge alabileceğini ve 180 adet CD’nin üç dört gün içerisinde okunup incelenip değerlendirilip bu sorguya esas soruların çıkarılabilip çıkarılamayacağını üç dört günlük süre içerisinde bir görüşünüzü almak istiyorum. bu becerilebilir mi siz bu işlerin içerisindesiniz nasıl asimile edilebilir bu bilgiler. Nasıl idrak edilebilir. Nasıl bu sorulara çok çok ince detaylar bunlar nasıl geçilebilir nasıl bir çaba gerekir bunun için?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Şimdi benim anladığım şu zaten benden bir şey çıkmayacağı biliniyor imiş öyle anlaşılıyor. Çünkü beni zaten on gün evvel dinleme başlıyorlar arkasından alıyorlar. Yani nerede burada bir şüphe var makul şüphe vesaire bunlar olmaması gerekir normal şartlarda. Dolayısıyla onlar ne koyduklarını bildikleri için sadece onlara bakıp hemen çok çabuk bir şekilde soruları hazırlamışlar. Olay bu. Çünkü bir de o CD’lere baktığımız zaman bunları ne zaman incelendiği işte hash değerlerinin alındığı var bir başlarken birde işlem bittikten sonra alınıyor iki tane değer. İki değerde aynı zamanda alınmış yani bunlar hiç incelenmemiş bile. Dolayısıyla sadece onların kendi koydukları o bellekler CD’ler bilindiği için onlar üzerinden bir şey hazırlanmış muhtemelen gerisi kenara kondu. Belki de baştan boş koydular sonra kendileri doldurdular ki, 117’yi de kendileri yüklemişler ilave o da çok belli.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Hakan Coşkunlar:”Bu duruşmada bu davada şu ana kadar savcılık makamından bu dijital kayıtlara ilişkin detaylı ve ayrıntılı soru almadınız Sayın Çalmuk’tan bu konular değerlendirildi. Yani polisin ve kolluğun amiri pozisyonunda savcılık makamının bu konulara girmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz. İddianameyi kendileri hazırlamışlar, mahkeme kabul etmiş. Ama savcılıktan bu tür bir soru almadınız şu aşamada. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Şimdi yani ben zaten şöyle düşünüyordum. Bu savcılık tarafından bizim iddianame hazırlanmadı. Yani tamamen polis tarafından hazırlandı. Burada mecburen hakimler inceleyip soru sorma durumunda kaldılar diye düşünüyorum.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Hakan Coşkunlar:”Anladım.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Yani iddianamenin savcılık polisten ne geldiyse aynen imzalayıp sadece göndermiş gözüküyor çünkü savcılıkta bazı çok iyi anlattığıma inandığım hususlarda iddianamede tekrar var. Yoksa o hususlar tekrar yazılmazdı oraya diye düşünüyorum.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Hakan Coşkunlar:”Pekala benim sorularım budur efendim savunmama geçmek durumundayım.”

Mahkeme Başkanı:" Buyurun.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Geldi mi o şey ona da bakıyım.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Naciye Sezer Nirun:”Bir kısmı geldi bir kısmını Aydın bey daha çıkartmak üzere.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”O zaman çok uzun bir şey galiba.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Hakan Coşkunlar:”Efendim bugün savunmamızı.”

Mahkeme Başkanı:" Ataman beyin söyleyeceği bir şey varsa onları alalım.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Burada benim gördüğüm şu, benim tarafımdan sadece demokrasi platformuna gönderilmiş gelen yazılar. Yani diğer kişilerin isimlerini göremedim. Çünkü bana Sayın Haşıloğlu gösterirken başka isimler vardı bunlar yok. Dolayısıyla ben göndermişim demokrasi platformuna altta da konu kısmına demokrasi platformu diyor yanında diğer bilgiler var. Yani o başka kişiler yok çıkanlar bunlar. Aynen size takdim edeyim bir bakın. Yani orda gördüğümüz değil bu başka bir şey gelmiş.Yani birinci sayfalarına bakıyoruz. Esas o benim gönderdiğim birinci sayfada benim tarafımdan demokrasi platformuna gönderilmiş olan yazı.”

Mahkeme Başkanı:" Bunlar bir kısmı galiba değil mi avukat hanım başka var mıydı?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Naciye Sezer Nirun:”Onlar bir kısmı efendim evet. arkadan biraz şeyi aradılar ama bulamadılar. Atlas Ataman olarak arayın isterseniz dedim baktılar ama o konuda bulamadılar devamı var. Aydın beyden göndeririz dediler.”

Mahkeme Başkanı:" Bunları daha sonra inceleyip beyanda bulunabilirsiniz.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Peki.”

Mahkeme Başkanı:" Avukat bey buyurun. Siz buyurun oturun.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Oturayım peki oldu”



Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Hakan Coşkunlar:”Efendim savunmama kolaylık olması açısından oturarak devam edeceğim. Müvekkil Hasan Ataman Yıldırım 7 Ocak 2009 tarihinde gözaltına alınmıştır. Hasan Ataman Yıldırım’ın şirket adresinde evinde yapılan aramalarda CD’ler disketler bilgisayar harddiskleri flash diskler ve veri kartı gibi dijital alanda kullanılan eşyalar ve bir kısım ajanda sim kart ve dokümana el konulmuştur. Arama esnasında kingston marka 512 megabyte kapasiteli gri renk flash disk ve stormax marka 1 gigabyte kapasiteli veri kartı kendilerine ve ortama ait olmadı Hasan Ataman Yıldırım ve şirket çalışanları tarafından beyan edilip zabıt altına alınmıştır. El konulan eşyalardan yüzlerce CD’nin ise bu durum karşısında bir kısmının ortamda bulunmadığı şüphesi doğmuştur. Nitekim aramadan ve el koymadan sonra şirket içerisinde şirketin kullanmadığı ve şirket çalışmalarıyla alakalı olmayan boş ve muhtemel unutulmuş bir CD görülmüştür. Bazı CD’lerin ise şirketin kullanmadığı marka ve seri numarası taşımadığı gözlenmiştir. Arama alel usulde yapılmıştır. Müvekkil ve şirket çalışanlarının ikazlarıyla bazı flash disk ve sim kart bizzat yönlendirilerek teslim edilmiş ve bazı gösterilen doküman ve dijital verilere ise hiç dokunulmamıştır. Ortama ait olmadığı bildirilen flash disk ve veri kartıysa şirketin herkese özellikle gelenlere açık olan bekleme toplantı odasında bulunduğu polisler tarafından beyan edilmiştir. Bu durum şirket çalışanları ve müvekkil tarafından şaşkınlık ve şüpheyle karşılanmıştır. El konulan dijital delillerden CD, disket, veri kartı, flash disk ve kaset gibi aygıtlar depolama aygıtlarıdır ve çok büyük çapta depolama özellikleri olmasına rağmen fiziki olarak bizimde gösterdiğimiz gibi çok küçük bilgisayar parçalarıdır. Bu aygıtların hepsi bilgisayarın bütünleyici parçaları değil bilgisayarları el veriyorsa soketle yana takılan ve kullanılan parçalardır. CD, DVD, kaset gibi aparatlar ise üzerinde rahatlıkla ekleme silme yazdırma gibi işlemlerin sonradan yapılabileceği parçalardır. Ayrıca bu yüzlerce CD’nin büyük ihtimalle el koyma anında boş veya az doludur. Bu tür depolama aygıtlarının hiçbirinin içeriği el koyma esnasında tespit edilmemiş sadece üzerine müvekkil ve çalışanlar tarafından paraf şeklinde isimler yazılmıştır. Bu hard disklerde dahi daha sonradan ekleme, çıkarma ve tahrifat yapma imkanı vardır. Hard disklerin hiçbirinin de arama el koyma anında içerikleri tespit edilmemiş fiziken sökülüp götürülmüştür. Dijital kayıtların karşı taraf bilgisayarlarından teyidi alınmadıkça resmi olarak karşılıklılık özelliği tespit olunmadıkça temel alınması ve hukuken delil niteliği taşıması söz konusu olmayacaktır. Anında fark edilerek itiraza uğrayan ve kabul edilmeyen kingston marka flash disk ve stormax marka veri kartında ise neler olabileceği müvekkil ve çalışanlar tarafından iddianame ortaya çıkana kadar tahmin edilememiştir. Endişe ve şüpheyle bu süreç beklenmeye başlanmış ve şüpheler haklı çıkarak özellikle bu iki depolama aygıtında müvekkilimle hiçbir çalışanın tahmin edemeyeceği belge, doküman, harekat planı, gizlilik özelliği taşıyan askeri belgeler çıkmıştır. İddianameden takip edildiği kadarıyla bu soft belgelerin bir kısmı diğer iddia olunan örgüt sanıklarının dijital delilleri arasında serpiştirilmiş ve bu şekilde bir üst düzey örgütsel bağ şüphesi oluşturulmaya çalışılmıştır. Müvekkili hiç tanımayan bir kimse dahi bu belgelerin müvekkil tarafından oluşturulamayacağının farkına varabilecektir ki, siz bu savunma sonucunda müvekkilin karakterine ve çalışma sitiline biraz daha vakıf olabildiniz. Müvekkilin belirgin titiz ve beyefendi tavrıyla hiç uyuşmayan bazı metin ve içerikteki yazı ve belgeler bu kabul edilmeyen ikinci gruba aittir. Bu meyanda iddianame de geçtiği seyriyle sayacak olursak, öncelikle adli delil sayılabilmesi için dijital kayıtlar üzerinde dijital materyalin niteliğine göre aşağıdaki işlemler yapılmalıdır. Ve bu işlemler yapılmadığı müddetçe CMK 134 ve arama el koyma yönetmeliği 17. maddesi zaviyesinden adli delil niteliği taşıyamazlar bu kapsamda harddas hard disk, çubuk bellek, disket, CD ve DVD gibi program veri ve belge depolanacak birimler üzerinde değişiklik yapma ekleme ve silme yapılabilir. Yapılan değişikliklerin izleri de silinebilir. Bu kapsamda değişik yapılan değişiklik yapılan dosyaların tarihi yazanı, en son düzelten kişiler ve benzeri her türlü uygulama teknik olarak mümkündür. Birebir kopya imaj alınmadığı alınan kopyanın elektronik mühür usulünde mühürlenmediği ve bir kopyasının zanlı tarafa verilmediği durumunda alınan kopya adli delil niteliği taşıyamayacağı gibi içeriği onaylı sağlıklı herhangi bir delil veya delil işareti olarak da değerlendirilemez. Bilgisayar içerisinde harddiskler her zaman değiştirilebilir. Diske özgü tekil kimlik bilgileri el koyma anında kaydedilmediği müddetçe yapılacak değişiklikler anlaşılamaz. CD veya DVD üzerinde zanlının imzasını veya parafını attırmak CD veya DVD içerisindeki kayıtların zanlıya ait olduğunun kanıtı olamaz. Zira CD veya DVD boş olabilir. Boş olan CD veya DVD üzerine daha sonra kayıt yapılabilir. CD veya DVD üzerinde kayıt sonlandırılması yapılmamışsa bu ortama yeni kayıt yapma olanağı her zaman vardır. Bu ortamlarda kayıt sonlandırmalarının ne zaman ve kimler tarafından hangi usulde yapıldığı önem arz etmektedir. Bir kısım görüşlere göre kayıt sonlandırma yapılsa bile sonradan CD ve DVD’nin içeriğini değiştirmek mümkündür. Ve sonlandırmadaki hususlar ve tarihler dahi değiştirilebilmektedir. Sonlandırılmış bir CD üzerine de kayıtlar ve değiştirmeler yapılabilmektedir. Birol Başaran savunmasında ve bir kısım savunmalarda bu gerçeklik ve usuller uygulamalı olarak Sayın mahkemenize sunulmuştur. Tarafımıza ait delil tespitinde sonlandırma tarihleri ve içerik bilgileri kayıt altına alınmadığı gibi bu tespitleri ve asıl kayıtları kıyaslamaları tarafımızın yapmasına olanak sağlayacak imaj kopya uygulaması da olmadığından bu imkan elimizden alınmıştır. Bu durum sanığın delil gösterme, delilleri değerlendirme hakkını elinden aldığı gibi savunma yapmasını dahi imkansızlaştırmaktadır. Bu CD ortamlarındaki inceleme mahkemenin veya naip hakimin gözetiminin uzağında yapılmıştır. Soruşturma aşamasında da şu anda sorduğum sorunun akıbeti cevabı o bakımdan önemli soruşturma aşamasında da savcılar tarafından değil kolluk tarafından yapılmıştır. Bu dijital ortam kayıtları tek taraflı işlenme neticesi ve mahkeme gözetimi haricinde delil olarak dosyaya sunulmuştur. Adli makamların doğrudan emir ve talimatında altında hareket etmeyen yürütmeyle yargının ortak bir havuzda istifade ettikleri bir kurum olarak adli ve idari polisin tek taraflı tasarruflarıyla kovuşturma dosyasına derc edilmişlerdir. Bu deliller karşı ispat olanağı tarafımıza sunulmadan kullanılamaz. Böyle bir karşı ispat olanağı da elimizden alınmıştır. Bu CD’lerin arama tarihi itibariyle içerik ve aidiyetlerinin şirket ve sanık tarafında bulunduğunu ispat külfeti artık emniyet birimlerinin ve bilirkişilerin sorumluluğundadır. Kolluk birimlerinin tek taraflı ve usulsüz iş ve işlemlerinin doğruluğuna ve güvenilirliğine ilişkin bir karine kabulümüzde değildir. Çünkü kolluk bu mahkemede taraftır. Bu delilleri en azından usulüne uygun hale getirmek ve şeffaflaştırmak adına hiçbir gayret göstermeyen kolluğun bu delilleri mahkemeye doğru gibi göstererek aksini ispat külfetini buna teknik imkanı olmayan savunmaya bırakması kabul edilemez. Bu kapsamda bazı bellek, kingston, stormax ve bir kısım CD’lerin içeriklerini derhal tespiti yönünde mahalde bulunanlar bulunan çalışanlar Aydeniz Yıldırım, Hüseyin Kalkan, Meltem Gerçeker, Av. Naciye Sezer Nirun, Hülya Dinç, Hamdi Küçük nezaretinde ısrarla itirazda bulunulmuştur. Bu kapsamda ısrarlar uygulamanın düzeltilmesi meyanda sonuç vermemiş 7 Ocak 2009 tarihli arama el koyma tutanağında itirazı kayıt olarak geçmiştir. Aidiyetleri dahi tutanak öncesi tartışılan dijital kayıtların bu hususa rağmen yani tartışmalı hale geldiği aşikar olmasına rağmen arama el koyma yapan memurlar tarafından gerekli zaman ve teklif sunulmasına rağmen imajların alınmaması açık bir usulsüzlük, özensizlik belki kötü niyet göstergesidir. Bu polis memurları ve uygulamalarıyla alakalı Fatih Cumhuriyet savcılığınca soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma numarası daha sonra verebilirim eğer şu an arzu ederseniz tutanaklara geçirebilirim. Bu soruşturma kapsamında polis ifadeleri adli delillerimizin alınıp soruşturma akıbeti kovuşturma dosyamıza konulacaktır. Bütün CD’ler ve DVD’ler birbirine benzemektedir dolayısıyla arama ve el koyma sırasında bir masaya yığılan yüzlerce CD ve DVD’yi fiziken şirket veya sanığa ait olup olmadığını sanık veya şirket çalışanlarınca hemen tespiti imkansızdır. Bu sebeple arama anında sadece fiziki görünüş ve işlem olarak şirketin kullanmadığı ve böyle bir görüntü veren kingston, stormax belleklerine dair itirazı kayıt yapılabilmiştir sadece. Diğer CD ve DVD’lere ilişkin böyle bir anlık saptama yapılamadan yetkili polis memurlarının yönlendirmesiyle usulü bir prosedür şeklinde algılanarak bu CD’leri Ataman Yıldırım, Hüseyin Kalkan, Meltem Yıldırım, Aydeniz Yıldırım olarak paraf atılmıştır. Bu parafla paraf atanlar tarafından CD’lerin aidiyet ve içeriklerinin kabulü anlamına gelmemektedir. Bu sayıkla atılmamıştır. Bu aidiyet ve içeriklerin tespiti CD ve DVD’lerin dış görünüş olarak benzemesi olgusu karşısında zaten imkansızdır. Ancak bu el koymadan sonra şirkette kullanılmayan boş bir CD şeffaf zarf içerisinde çalışanlarca bulunmuştur. Bu CD mahkemeye sunulmuştur. Şirkette CD ve DVD iki şekilde olmaktadır. Şirket toplu halde ellilik veya yüzlük paketler içerisinde belli bir markaya ait boş CD’leri satın alır. Bu satın alınan CD’lerin şirketin stok ve muhasebe sistemlerine fiş, fatura no ile kaydedilen ve satın alınan CD paketi şirketin CD dolabına kaldırılır. Bir şirket çalışanı bu ellilik veya yüzlük CD paketinden boş bir CD kullanmak istediği zaman CD dolabının içinde CD paketinin hemen yanında duran deftere hangi tarihte hangi amaçla kaç adet boş CD aldığını yazıp imzasını atar. İki, şirketin müşterilerinden veya başka bilgisayar şirketlerinden içinden veri tabanı veya program olan ki 180 tane CD’nin çoğu bu şekildedir yani içi mutlaka dolu olan çeşitli markalar ait münferit CD’ler gelir. Dolayısıyla şirketin satın aldığı markanın haricinde CD’lere de şirkette rastlanılmaktadır. Ancak bunların için her zaman doludur. Bu usulde içi dolu ancak üzeri yazılmamış bir boş CD’nin şirket bünyesinde bulunması bütün sistemi sakatlayan bir virüs etkisi yapacak olup şirket tarafından üzeri yazılmamış dolu bir CD şirket bünyesinde bulundurulmamaya çalışılmaktadır. Aramadan yaklaşık bir hafta sonra şirketin teknik servisindeki bir çekmecede şeffaf poşet içerisinde şirketin hiç kullanmadığı bir markaya ait bir boş CD bulunması bu nedenle şüphe vericidir. Genel olarak disk, disket, CD ve bellek çubuğunda bulunan kayıtların adli delil olabilmesi için aşağıda anlatılan şekilde kopyalanmaları gerekir. Bu hususlar mahkemenin taktirine kayıtların teknik sıhhatinin güvence altına nasıl alınacağının izahı amacıyla sunulmaktadır. Filhakika olayımızda bir adil kopyalama işlemi bulunmamaktadır. Adli kopyalama işlemi bulunsaydı dahi ancak aşağıda belirtilen şekilde yapılmalıydı. Bilişim ortamında bulunan bir kaydın ortama el konulduğu andaki durumunun saptanması ve daha sonra değişime uğramamasını sağlamak üzere günümüzde kullanılabilecek yöntem bilişim yasa tasarısında elektronik mühür olarak adlandırılmıştır. Bu yöntemde kayıt hangi ortamda olursa olsun önce bir kopyası alınır. Ardından alınan kopyanın özeti çıkarılır. Bu özet bilgi elektronik mühür olarak değerlendirilir. Alınmış olan kopya üzerinde herhangi bir değişiklik yapılması durumunda özet bilgi yani elektronik mühür uyumsuzluğu olacağından kopyanın değişmiş veya değiştirilmiş olduğu anlaşılır. Çıkarılmış olan kopya ve özet kaydın bir kopyası zanlı tarafa verilip diğer kopyası incelenmek üzere alınabilir. Elektronik mühür altına alınmış kayıtlardan sonra yapılacak her türlü değişiklik aynı zamanda mühründe değişmesine yol açacaktır. Başka bir deyişle de kayıtlar değişmediği müddetçe elektronik mühür de aynı kalmaktadır. Arama el koyma anında elektronik mühür oluşturulup bir dijital kayıt halinde tarafımızla paylaşılsaydı el konulan kayıtlar ortak bir diskte mühür altına alınmış olacaktı. Dolayısıyla mühre el koyma anından sonraki tarihlerde yapılan değişiklik ve silme işlemleri anında elektronik mühre de yansıyacak ve mührün değişmesine sebebiyet verecekti. Sayın savcımız bize elimizde olan belleklerin niçin mahkemeye verilmediğini ve dilekçede verilmesi gerektiğini söylüyor. O bakımdan verdiğimiz takdirde neye ilişkin bir kıyaslama yapılacak hangi elektronik mühür baz alınacak bunu bilmiyoruz verebiliriz bunda bir çekince yok şimdi de vereceğiz. Ancak olayımızda böyle bir kopyalama olmadığı gibi dijital kayıtların merkezi bir mührü de tarafımızla paylaşılmamıştır. Oysa ki arama yapılan yer bir şirkettir. Sanık haricinde olayla ilgili diğer şirket yetkilileri de vardır. Bu kopya ve mührü üçüncü taraf sayılacak çalışanlarla da paylaşılması gerekirken sanıkla dahi paylaşılmaması çifte bir hatadır. Şirkette bulunanlar bu kovuşturmada zan altında değillerdir. Şüpheler sadece sanık hakkında üretilmiştir. Dijital kayıtlar sanık veya herhangi bir şirket çalışanına ait olmadığı gibi iddianamede sanık Ataman Yıldırım ile ilişkilendirilmiştir. Bu durumda kayıtların güvenilirliğine ve doğruluğuna ilişkin sadece sanık Ataman Yıldırım itirazı bulunmayıp şirket yetkililerinin de bu içeriğe itirazı olduğu itirazları olduğu göz ardı edilmemelidir. Öte yandan bu CD ve DVD’lerdeki bilgi ve içeriğin işyerinin faaliyet alanıyla alakalı bulunmadığı çok açıktır. Nitekim medya incelemelerinde 180 adet CD, DVD ve belleklerin ezici çoğunlukta içeriğinin hastane ve müşteri bilgileri olduğu belliyken bu içeriğin arasından çok alakasız bu dava konusu içeriğinin serpiştirildiği düşüncesi anlamsızdır. Bu denli yoğun CD, DVD ve bellek içeriğinin dört günlük gözaltı süresince tamamen okunup idrak edilip sınıflandırılıp alakasız içerik çıkarılıp sorgu tutanağında sorulan soruların hazırlandığını düşünmek hayalperestliktir. El konulan yüzlerce dijital kayıt içinde on binlerce sayfaya tekabül ettiği düşünüldüğünde ve bu sanal kütüphanenin birkaç gün içerisinde hatmedilerek değerlendirme ve sorguya hazırlık yapılabildiğini varsaymak aşırı iyimser bir tahmindir. Ayrıca kingston ve stormax marka dijital depolama aygıtları iade edilirken şirket yetkililerinden Aydeniz Yıldırım’a iade olunmuştur. İadenin sanık haricinde üçüncü bir kişiye yapılması polisin usulsüz işlemine ikinci bir örnektir. Bu dijital kayıtların iadesi aidiyeti iddia olunan sanığa yapılacağı yerde üçüncü bir kişi olan itirazı kaydı da tutanakta mevcut bir kişiye yapılmıştır. Bu durum bu yönüyle de usulsüz olup kolluğun maksatlı ve usulsüz olan tutumunu bu hareketle pekiştirmektedir. Tutuksuz sanıklardan sanık Ataman Yıldırım da bahsetti, Hüseyin Buzoğlu’na da bir kısım dijital delil iadesi yapılmıştır. İddianamede hiçbir alaka kurulmadığı halde sanık Ataman Yıldırım’ın Buzoğlu’nun dijital kayıtlarında silinmiş halde bir kısım iç yazışmaları Buzoğlu tarafından tespit olunmuştur. Bu husus tüm sanıklardan elde edilen dijital kayıtların sanıklar külli halinde değerlendirilerek harmanlandığı ve dijital kayıtların birbiriyle karıştırıldığı bu yönde bir çalışma yapıldığı yönünde bir karine oluşturmaktadır. Yukarıdaki olayların seyri bakımından bu CD ve DVD’lerin olay anında veya sonradan sonrasında maksatlı bir koyma ve yakalama veya sonradan yapma kayıt olduğuna dair kuvvetli şüpheler belirmiştir. CD ve DVD’lerin içeriklerine daha sonra bu kayıtlar iddianame ve eklerinin tarafımızla paylaşıldığı tarihte sanık ve şirket çalışanlarına ait olmadığı ve olamayacağı da tespit olunmuştur. Esasında bizzat uygulamaya sebebiyet verenlerin yapabilecekleri bilirkişi ve inceleme tutanakları da kabulümüzde olamaz. Yürütme organının denetiminde olmayan kurumlarda bağımsız tespit ve incelemeler neticesinde oluşacak kanaat ve teknik bilgiler ışığında mahkemenin bağımsızlığı ancak sağlanmış olacaktır, olacaktı. Bu usulsüz ve uygulamaların tespiti ve CD’lerin içerik ve aidiyet olarak tarafımıza ait olmadığı sanık ve çalışanların beyan etmesi savunma tarafından bizler için kafidir. Bu delil durumun delil ve beyanlarımız nazar alınarak aksini ispat külfeti bu arama ve el koyma olayını gerçekleştiren ve yürütmeden bağımsız hareket etme kabiliyeti bulunmayan emniyet birimlerinindir. Federal ikmal belgesinden bahsedildi efendim tekrar aynı konuya girmek istemiyorum her ne kadar da her bir savcı ve hakim tarafından da tekrar tekrar aynı konular soruluyorsa da bu belge müvekkil eski bir ikmal subayı olduğu için NATO standardında kullanılan bir sınıflandırma metodu. Bunu internetten aradığımız zaman bize bizde haricen bakıyoruz. Federal ikmal sınıflandırması, federal subly spesificion başlığıyla bu sistemin daha çok detaylısını on binlerce kez görmekteyiz google aramalarında. Aynı belgedir bu bunun hiçbir mahremiyeti yoktur bu dijital kayıtta değildir. Kingston marka flash disk ve stormax marka veri kartındaysa çıkan hiçbir doküman baştan beri kabul edilmemektedir. Ben görsele odaklanmanızı isteyeceğim sizden yalnız görseli göremiyorum fazla. Bana bir tam sayfa yapabilirseniz, tam sayfa ha slayt gösterisi şeklinde. Birinci sayfadan başlayarak slayt gösterisi şeklinde.”

Mahkeme Başkanı:" Avukat bey masanızdaki monitörden görebilirsiniz oraya vermişler zannediyorum.”


Yüklə 0,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin