13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI



Yüklə 0,56 Mb.
səhifə5/5
tarix26.07.2018
ölçüsü0,56 Mb.
#58479
1   2   3   4   5


Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Hakan Coşkunlar:”Efendim orada arama el koyma tutanağını görüyorsunuz. Arama el koyma tutanağında bu husus 7 Ocak 2009 tarihinde aygıtların bulunduğu polis tarafından belirtildiği anda şaşkınlık ve refleks ile bu aygıtların tanınmadığı Ataman Yıldırım ve çalışanlar tarafından anında bildirilmiş tutanağa şerh olarak düşülmüştür. Kingston ve stormax veri tabi depolama aygıtları sanıkla hiçbir çalışan tarafından aidiyeti kabul edilmezken bu hususta arama el koyma tutanağında sabit iken 29 Ocak 2009 tarihindeki Haşıloğlu bu soruyu sordu bize cevabı budur 29.1.2009 tarihinde terörle mücadele ve inceleme birimi tarafından sanık kızı Aydeniz Yıldırım’a verilmiştir. Teslim tesellüm tutanağını görüyorsunuz. Teslim alan kişi Aydeniz Yıldırın, teslim anında bu aygıtlar bize ait değildir neden alayım demesine rağmen bu teslim emri vaki ile yapılmıştır. Aydeniz Yıldırım bu tarih itibariyle bu bellekleri de neler yer aldığı konusuna vakıf değildir. Daha sonra şirkette bu belekler merakla açılınca hash değerleri değişmek zorunda kalmıştır. Bu durumda sorulması gereken iki soru vardır. Bu durumda bir de bir konuda söylemek istiyorum. Burada Ataman Yıldırım’ın neden seri numarasının şimdi değişip alınmadığını ve bu belleğin kingston markadan bahsediyoruz şimdi itiraz edildiğini aidiyeti ve fiziki olarak aidiyeti de o zamanki efendime söyleyim o zamanki kingston marka bellek değildir şeklinde sorular geldi şüpheler doğdu sanırım bu doğrultuda efendim. O kişiye verilmedi bir. Ataman Yıldırım’a verilmedi bir. Aydeniz Yıldırım tarafından emri vaki ile verildi iki ve bu alındıktan sonra bu iki küçük kayıt sizin o gördüğünüz naylon torbadaki şunlar yani şu kadarcık bir bunlar kasaya konuldu. Daha sonra da incelendi içinde ne var ne yok diye merakla incelendi. Bu şekilde Ataman Yıldırım ile bir kez daha paylaşılmadı. Yani onun şahitliği alınmadı. İlk defa burada ben götürdüm pazartesi günü sanırım orda bizzat şahit oldu. Oysa değerlendirmesini ancak o zaman yapabildi. Yani bizzat zaten bu duruşma seyrinden de anlaşıldığı kadarıyla değerlendirmelerini bu ancak sanık mahkeme huzurunda yapmak zorunda kaldı. Bu hem bu yönüyle geçerli hem de Sayın hakimin söylediği gösterdiği görsellerde olduğu gibi gizli belgeleri ilk defa burada vakıf oluyor. Düşünün bir kişi olarak düşünün siz yani ben yapamazdım aynı şeyi, hem yeni bir şeye vakıf oluyorsunuz iki yedi sekiz sene sonraya gidiyor önceye gidiyorsunuz üç yedi sekiz sene öncede bir güne gidiyorsunuz orda bir saate gidiyorsunuz ordaki bağlantıları çözmeye çalışıyorsunuz ve yeni öğrendiğiniz belgeyle alakalı bu hafızayı müthiş zorlayan müthiş bir efor sarf ettirmesi gereken bir süreç. Bu bakımdan sağlıklı olduğu sonuç itibariyle ama müvekkilimiz sadece yorulmakla kaldı. Bu bellekler polis tarafından kendilerine ait olmadığını beyan edilen bir kişiye emri vaki ve işgüzarlıkla teslim edilirken hash değerleri kaydedilip kopyası alınmış mıdır zira herhangi bir sonradan müdahale delillerin dosyaya erişim tarihleri değişmiş olacaktır. Teslim ile bu belleklerin ne olduğu tabi ki bakılacak ve bu işlem yapılmak zorunda kalınacaktı. Bu işgüzarlık bilinçli bir delil bozma ve değişmesine zemin hazırlama durumudur. Polis kayıtlarında bu iade edilen belleklerin kopyalarının olup olmadığı hash değerlerinin alınıp alınmadığı sorulmalıdır halen bu kopyalar polis kayıtlarında var mı? Muhtemelen kendilerine ait olmayan oluşturma bir delil metazori ve kurnazlıkla müvekkil ve ailesine amiyane tabirle satılmıştır. İkinci soru ise bu bellekte askeri gizli belgelerinde bulunduğu tespit edilmiş iken bu bilgi ve belgelerin neden umuma açılmak üzere tekrar müvekkil yakınlarına teslim edildiği sorusudur. Sayın Çalmuk bize bir kısım gizli belgeler gösterdiğini söyledi aynı türden kapsamlı gizli belgeler burada da var efendim. Bir sanık avukatında var sanık yakınlarında var herhangi bir kişiye götse. Burada da gizli belgeler var yani bunları biz ne yapacağız pişmiş patates gibi elden ele dolaşıyor. Kingston marka flash bellekte uzman kişilerle yapılan incelemede belleğin birazdan sunulacak içeriğe sahip olduğu ve birçok çelişkili zıt görünen içerik barındırdığı tespit olunmuştur. Kingston bellek açıldığında ekrandaki görünüm arz etmektedir. Görünüm budur efendim en başta açıldığında. Sadece adres çubuğunda baktığımızda Murat ismi Murat Ünlü ismiyle karşılaşmaktayız. Bu isim sanık tarafından bilinmemektedir. Daha sonra da mahkemenizden bu kişinin soruşturulup dinlenmesi talep edilmiş bu talepte mahkemece atiye terk edilmiştir. Ana görünümdeki uzun takdim isimli klasör içerisinde on bir iki bin yedi sunum tarihi gözüken Türkiye Yunanistan ilişkileriyle ilgili askeri sunum dosyaları ve benzeri askeri kapsamdaki dijital kayıtlar gözükmektedir. Şekil 3A, şekil 3B bu dosyanın özellik bilgileri karşılaştırma olarak şekil 3C de gözükmektedir. Hazırlanan kişi Dora Sungunay olarak gözükmekte olup sonraki tarihli 5.6.2009 tarihli Poyrazköy soruşturmasında Dora Sungunay’ın tutuksuz sanık olduğu bilgisi basından öğrenilmiştir. Bu dosyalar arasında bir sunum ve bir Word dosyası vardır. Her iki dosyanın özellikler kısmındaki tarihlere baktığımızda sunumun hazırlanma tarihi 3.12.97 gözükmekte sunumu hazırlık niteliğinde olması gereken Word dosyası ise 6.4.2006 gözükmektedir. Bu husus kendi içerisinde büyük bir çelişki arz etmektedir. Benzer kapsamda başka bir Word belgesiyle sunum dosyasının özellikleri aidiyet kıyaslaması şekil 3D de gözükmektedir. Şekil 3’e geri döndüğümüzde ikinci alt klasör olarak araba içi klasörü görmekteyiz. Bu klasörün içerisinde Ataman Yıldırım’ın tarzı olmayan mp3 müzik dosyaları bulunmaktadır. Şekil 3’e geri döndüğümüzde yine alt klasör olarak gemi bilgi klasörünü görmekteyiz. Bu klasörün içerisinde askeri gemilerle alakalı bilgiler bulunmaktadır. Yüzlerce sayfa askeri dijital verilerin hiçbirinin Ataman Yıldırım veya sanıkla ismi geçen ve sanığın tanıdığı birisi tarafından hazırlanmadığı aşikardır. Bu isimleri zaten siz sormuştunuz efendim burada geçiyor bizde bir şekilde dermeyan ediyoruz tekrar. Bu isimleri bizde sorduk Ataman beye. Kubilay Ataş vesaire bunlar tamamen asker kişiler olduğu tahmin edilmektedir ve sanığın bilgisi dahilinde tanışıklığı dahilinde değlidir. Bu kapsamda şekil 3H de ise bu askeri bilgileri yazanları komuta eden kişinin yine Murat Ünlü olduğunu görmekteyiz. Bu askeri bilgilerin çok eski bir ikmal subayı olan sanık Ataman Yıldırım ile ne alakası olduğunun ve ayrıca iddia olunan ETO soruşturmasıyla ne alakası olduğunun mantıki bir izahı bulunmamaktadır. Zanlımızca bir bilişim merkezi tarafından maksatlı bir harmanlama çalışmasıyla kuyuya taş atılmıştır. Şekil 3’e geri döndüğümüzde Murat Gürcistan isimli boş bir klasör olduğunu görmekteyiz. Yaptığımız çalışmada bu boş klasörden şekil 3İ’deki resimlerin silinmiş olduğunu tespit ettik. Şimdi o resimleri görüyoruz efendim meşhur bahsettiğimiz iznini almadan bahsettiğimiz kişi fotoğraflar ekranda da gözüküyor. Şekil 3’ün alt klasörlerinden tezin son klasörüyse Murat Ünlü’nün tez çalışması olup bizlerle ve soruşturmayla aidiyet ve içerik alakası saptanamamıştır. Şekil 3’ün yine alt dosyalarından Yıldıray Çevik dinleme klasöründe ve benzeri diğer dosyalarda alt dos alt orta düzeyde İngilizce ders ve dinleme notları bulunmaktadır. Bizim sorumuzun maksadı buydu iki yıl Amerika’da bilgisayar konusuyla İngilizce yüksek lisans yapmış bir kişi olarak sanığın bu düzeyde İngilizce dil ihtiyacının olmadığı malumdur. Şekli üçte ayrıca porno video görülmektedir, porno videonun bu kadar ciddiyete haiz dostlar arasında nasıl yer aldığı ve Murat Ünlü arşivi veya emniyet fantezisi olarak mevcut olup olmadığı ise tarafımızca muammadır. Şekil üçte ayrıca 98 harp akademileri genel liste doc dosyası bulunmaktadır. Bu dosyanın içeriğine baktığımızda 98 tarihli harp akademilerine sınavına katılacak subayların nitelik ve değerlendirme notları bulunmakta bu belgeni kendi içinde işlevi ve tarafımızla alakası çözülememektedir. Murat Ünlü’nün bu listesi mesleki arşivleme hevesi telaki edilmekte soruşturma ve kovuşturmayla nasıl bağlantı zorlamaya çalışıldığı anlaşılamamaktadır. Nitekim bu listede Murat Ünlü’nün kendi not bilgileri de bulunmaktadır. Şekil üçte ayrıca iddianameye de girmeyen bir kısım tarafımızla illiyeti olmayan resim ve dosyalar bulunmaktadır. Şekil üçte görülen vodafone doc isimli dosyada ise bilişim mühendisi sanık Ataman Yıldırım’ın kapsam ve ilgisi dışında olan bir kısım şahıslara ait Ataman Yıldırım üslubuyla zıt küfürlü kısa değerlendirme notları bulunmaktadır. Bu aynı kapsamda yine gizli diye var sayılan belgelerden Sayın hakim tarafından tekrar gösterilmiş bir belge bize. Ataman Yıldırım’ın özelinde ve kamusal alanda küfürlü bir üslup ve fişleme hele de hiç alakasız kimselere kendinden menkul bir fişleme gayreti manasızdır. Ataman Yıldırım bu notlarda ismi geçen Hayrettin Ertekin teyze çocuğu Serdar Yanaşık ismini kendi çabası ile araştırmış ve tanımak bir yana o belgenin hazırlanış tarihinde o kişinin binbaşı dahi olamayacağı sonucuna varmıştır. Bu ciddiyetten uzak dokümanın hazırlanış tarihi 14.11.2008 gözükmektedir. Böyle belgelerle sanık Ataman Yıldırım’ın iliyet tesisi kendisinde bu konularda ister istemez merak ve araştırma hissi uyandırmış kuyudan taş çıkarma külfeti yine sanığa ve savunmaya bırakılmıştır. Bir insanın kendi beyninden geçenleri Word ortamına bir üslupla bu üslupla aktarmak isteği duymasının da mantıki bir izahı bulunmamaktadır, saçma bir doküman müdafi olduğumuz sanığa yaftalanmaya çalışılmakta ancak bu durum üslup ve işlev saçmalığı manzarasında oldukça sırıtmaktadır. İddianamenin 667. sayfalarının 74. sayfasına kadar belirtiler belgelerin tümü kingston flash disk içerisinden çıkmıştır. Bu flash disk müvekkile veya tanıdığı birine ait değildir, içerikle, kabulünde veya bilgisinde değildir. Müvekkil bu belgeleri ilk kez iddianamede geçtiği şekilde okumuştur. Stormax veri kartındaysa aşağıdaki kapsamda tarafımıza ait olmadığı kendiliğinden beliren içerik ve bu meyanda içerik tezatları bulunmaktadır. Şöyle ki, stormax veri kartının 1 GİGABAYT kapasitesi bulunmaktadır, bu kapasite olup sadece küçük bir bölümü doldurulmuştur. Bu kapsamda 100 binlerce sayfa belge alma kapasitesi olan bir aygıtın kopyasının ve elektronik bir ürün olmamasının izahı hiçbir şekilde bulunmamaktadır. Kolluk güçleri bu konuları en iyi bilmesi gereken kişiler olup el koymanın gereğini teknik ve hukuki bilgiye sahip olarak en iyi şekilde yerine getirmesi gereken kişilerdir.bu usulsüz ve özensiz yaklaşım ihmal ve bilgisizlik eseri olamaz. Bu ihmal ve özensizlik üzerine kurulacak bir mahkemenin ise yargılamanın temel unsuru olan güven duygusunu tesis etmesi imkansıza yakındır. Stormax veri kartının yine aynı kapsamda tarafımıza emri vaki ile teslimi yapıldıktan sonra incelenmek üzere incelemek şirket çalışanlarına düşmüştür. Bu veri kartında delilin değişmesi hash değerlerinin bozulması emniyet teşkilatının maksatlı ve yönlendirmeli bir imhalı olarak belirmiştir. Bu usulsüz dedik ki dolayısıyla yargılamaya delil değerlendirmesi noktasına yansıyan usulsüzlük silsilesindeki kusur tamamen kolluk birimlerinindir şekil ikide bu teslimi yapan memurların yapılış tarzı tutanakta mevcuttur dosyada aynı şekilde mevcuttur. Stormax veri kartının genel görünümü ekranda belirmektedir. Bu kartta 4 alt klasör 6’da dosya görülmektedir. Bu alt klasörlerden belgelerim klasöründe deniz altılarla alakalı harekat planları bulunmaktadır. Bu safhada sanık Ataman Yıldırım askeri hizmet dönemi olan 6984 döneminde hiçbir hizmetin deniz altı ve su altı birimlerini hiçbir safhasında bir görgüsü bilgisi ve görevi olmamıştır. Ataman Yıldırım ikmal subayıdır ikmal subayının görev alanı lojistik stok kontrol sevk takibi gibi konulardır. Bu konular masa başından takip edilebilecek teknik konulardır. Operasyon veya açık hava su altı gibi saha görevleri bir ikmal subayının görev ve görüş alanı içerisinde değildir. Şekil 4A’da görünen klasör içinde altın020802.doc isimli dokümana göz attığımızda şekil 4B içeriğindeki bu dijital kaydın deniz kurmay yarbay Şafak Yürekli tarafından imza edildiği görülmektedir. Bu imza kısımlarında herhangi bir askeri belgelerde bizim bildiğimiz kadarıyla kırmızı harflere çok gizli vesaire ve imza parafı olması gerekiyor onlara da rastlayamıyoruz. Dosyayı hazırlayan ise şekil 4C de gözüktüğü üzere personel büro isimli kurum kullanıcısı olarak gözükmekte ve 2002 yılında hazırladığı kayıt olarak tespit olunmaktadır. Bu üst yazı subay atamasıyla ilgili bir yazı olup müvekkilim belge kendine ait olduğu düşünüldüğünden 18 sene sonra bu bilgileri bilgisayarında derlemesi ihtimali abes ve saçma bir varsayımdır. Bu belgelerin içerik kapsam ve alakasızlık sebebiyle Ataman Yıldırım’a ait olma seçeneği dışlanmalıdır. Bu askeri bilgilerde aidiyet olarak Ataman Yıldırım’ın dışından ve muhtemelen muvazzaf kişi ve kurumlar tarafından derlenmiş ve bir şekilde askeri mahallerin dışına sızmış veya sızdırılmıştır. Bu derleme ve işlevi az ve yararsız bilgilerin müvekkil bilgisayarından ve kayıtlarında yerleşmiş gösterilmesi konu amaç işlev ve illiyet noktasında düşünen herkesin saçma bir mantık bağına hapsetmektedir. Bu belgelerin soruşturma ve kovuşturmada geçen ithamlarla alakası yoktur. Askeri bilgileri sızdırma gibi bir ciddiyet dışı taşısaydım soruşturmanın Murat Ünlü’nün üzerinden yönlendirilmesi ve açılım sağlaması gerekirken ideolojik mantıkla köprü vazifesinin misyonu için müvekkilin seçilmesi Ataman Yıldırım adına talihsizliktir. Burada şüphe istikameti yer değiştirmekte ve arama el koyma, değerlendirme görevini yerine getiren veya bu alanda emir ve talimat veren kolluk ve idari birimi zan altında bırakmaktadır. Savcılık ve kolluk delillerle müvekkilin meslek ve eylemler arasında doğrudan ilişkiyi gösterecek delilleri de dosyaya sevk etmelidir. Hali hazırda böyle bir çaba görülmemektedir. Fakat aradaki illiyetsizlik açık olduğu halde sanık mahkemeye savcılıkça hala kuvvetli şüpheli olarak gösterilmek istenmektedir. Şekil 4A’daki belgede olduğu gibi başka hiçbir belgede Ataman Yıldırım ile alakalı olabilecek veya onun tarafından hazırlandığı kaydı gözükürken veya onunla alakalı bir duruma işaret eden hiçbir dijital kayıt yoktur. Bu belgelerde Ataman Yıldırım ismi geçmemektedir. Zaten 26 yıl sonra bir müstafi subay için bu işlevi ve alakası az belgelerin depolama girişimi olsaydı çöp ev sahipleri örneğinde olduğu gibi bu durumun davranış bozukluğu olarak değerlendirilmesi gerekecekti. Zira bu sanık yüzbaşı rütbesiyle 84 yılında istifa etmiş iken sonradan gelen herhangi bir muvazzafa 26 yıl sonra ulaşması ve muhatap olması ordunun iç işleyişi ve zamanın şahısları sürküle etmesi sebebiyle hemen hemen imkansız ve faydasızdır. Şekil A’ya geri dönersek hrk şeklinde başlayan dostlar deniz altı harekatıyla ilgilidir. Ben bir soru sordum Ataman beye çapraz sorguda İskiri, krimati ne ifade ediyor. Sanırım bunlar coğrafi yer isimleri, belgeyi görebiliyor musunuz hareket planlarının içinde geçen isimler sanırım karşı adalara ait yerler. Bir tanesini örneklemek gerekirse harekat DOC dosyasında, tamamen çok gizli olduğu ibaresi içeriğinden anladığımız kadarıyla yarı şifreli şekilde deniz altının hareket ve istikametini gösteren dokümanlar bulunmaktadır. Ülke güvenliğini çok yüksek derecede tehlikeye düşürebilecek ve başka devletleri de alakadar edecek bu planların burada slayt şeklinde savunma amacıyla göstermeye bizim cesaretimiz bulunmamaktadır. Konuyla alakasız biri dahi bu belgelerin zamanı geçmiş veya geçmemiş olmasına bakmaksızın önem ve gizlilik derecesini tayin edebilecekken kolluk biriminin bu değerlendirmeyi yapmadan bu gizli bilgileri tarumar etmesi anlaşılabilir bir durum değildir. Bu belgelerden sadece bir tanesinin özelliklerini göstermekle yetineceğiz. Yine aynı isim geçiyor Şafak Yürekli. Bu isim Poyrazköy iddianamesinde geçiyor gözaltına alınıp serbest bırakılan muvazzaf bir subay. Aynı zamanda bu davayla kendisinin gereğinin yapılması için ihbar edilmekte, bu belgelerin tarafımıza ait olmadığı hususu taktirini mahkemeye bırakıyoruz. Esasında bu belgeler tespit edildiği anda kuzey deniz ve güney deniz saha komutanlıkları gibi yerlerle ilgili askeri savcılıklara soruşturulmak üzere dilekçeyle bildirilmişken askeri savcılık bu konuda ilgili başvuru yapılmak üzere sivil savcılık olan İstanbul özel yetkili Cumhuriyet savcılığına göndermiştir. Sivil savcılık ise bırakın gereğini yapmayı bu dosyanın gizli kararlı olduğu ve yayını ve ifşası casusluk faaliyeti kapsamına girecek olmasına dahi değerlendirmeden akıbeti meçhul bir halde bu bilgileri bırakmıştır. Aynı klasör altındaki diğer belgelerden biride ist. Soruları doc. dosyasıdır. İstihbarat alanında ders notu gibi gözükmektedir. Belgeyi hazırlayan ise yine Şafak Yürekli olduğu görülmekte. Bu ders notunun soruşturma ve kovuşturmayla bir alakası mevcut değildir. Müvekkilin inisiyatifinde hazırlanmamış ve muhafaza edilmemiştir. Şekil 4A’daki en son dosya yeni mastır plan dosyası, bu dosya çoğu iddia olunan ETÖ sanıklarına serpiştirilen artı internet sitelerinden dahi örneğini alabileceğimiz bir dosyadır. Aidiyeti hazırlanış ve içeriği Hasan Ataman Yıldırım ile alakası yoktur, başta da belirttiğimiz gibi stormax veri kartı ise fiziken müvekkile ve yakın birine ait değildir. Şekil 4H’de bu belgenin ilk slaydı görülmekte, sadece bir kopyala yapıştır yönetimiyle amatör bir teknikle lise öğrencisi bakış açısıyla belge oluşturulmuş bu çok rahat anlaşılıyor. Hazırlayan kısmına bakalım, tamamen Dadaloğlu, Karacaoğlan kadar anonimleşen bir isim olarak belirmekte User. Şekil 4’e geri dönüp klip klasörünün altına baktığımızda yine stormax’tan bahsediyoruz. Bir kısım yabancı orijinal müzik parçaları bulunmaktadır. Ataman Yıldırım’a biz defalarca sorduk ne tür müzik dinliyorsunuz, Türk sanat müziği, Türkçe klasik müzik cevabını verdi. Burada İngilizce, rap, pop. Hipop gibi müzik türüyle alakası Ataman Yıldırım’ın yoktur. Yine özel müzik dosyalarını görüyorsunuz. My document belgesine bakalım, alakası iddianameye girmemiş bu belgeler sanırım. Aynı şekilde porno videosunun haricinde bilgisayar oyun şifreleri var. Ataman Yıldırım’a bu konuda sorulmuştu yeri geldiğinde bilgisayar oyunlarıyla alakası yok. Şu Ergenekon PDF dosyası var bu belgede soyut amaç ve ekibi belirsiz bir hareket planı teorisi açıklanmakta. Atatürk ve silah arkadaşları serpiştirilmiş zihinler ve algılar felç edilmiş. Birçok sanığa bu belgeden konulmuş sanırım, bu da stormax’ta çıkıyor o içeriği tekrar inceliyoruz, özelliklerine bakalım. Sonuç olarak bu aygıtlarda müvekkilimin tarzına hiç uymayan belgeler hard rock, pop, hop, hipop, have metal gibi müzik dosyaları hatta cinsel içerikli filmler çıkmıştır. Müvekkil bilgisayar yüksek mühendisi olmasına rağmen özellikle stormax marka bellek kartının ne işe yaradığını anlamamış telefon sim kartı zannetmiştir, daha sonra müvekkil tarafa olmayan bu deliller TEM tarafından zabıtla geri verilmiştir. Emniyette CD ve DVD incelemesinde inanılması güç yanlış ve özensizlikler bulunmaktadır. Görsel ek tablo olarak eklediğimizde 69, 70 numaralı CD’ler buz ibaresi düşülmüş bunlar üzeri yazılabilir tespiti sonra yapılıyor. CD 97 bozuk olarak tarafımıza teslim edilmiş inceleme mercii tarafından boş olarak kayıt altına alınmış. 120, 122 ve 124’te program dosyası olmasına rağmen inceleme mercii bu CD’ler için boş olarak kayıt düşmüş. 143’te 15.02.2000 tarihle şirket sunucusunun yedeği var inceleme mercii bu dosya için bozuk demiş. 164, 165’te müşteri hastanelerin veri tabanı ve programları olmasına rağmen inceleme mercii bu CD’lere bozuk ibaresi düşmüş. 167. CD’de hastane resim dosyaları olmasına rağmen bozuk olarak kayıt altına alınmış. 168 hastane Linux server yedeği olmasına rağmen bu CD bozuk olarak kayıtlara alınmış. CD 180, 197’de geleceğe doğru programının 18.12.2008 tarihli yayını olmasına rağmen bu CD’ler içinde bozuk ibaresi kullanmıştır. Bu CD’lerin incelenmesi için sadece makineye konup play tuşuna basılması gerekirken bu işlem dahi yapılmamış. CD 182’De CSI İstanbul sahne görüntüleri olmasına rağmen bu resim dosyasına bozuk ibaresi kullanılmış. Aynı şekilde 184’te TÜBİDER isimli dernek dosyaları var güya incelemede bozuk denmiş bu CD’ye. 188’de Avrasya maratonu resimleri var 12.11.2006 tarihli fotoğraflar var inceleme mercii güya incelemesinde bozuk ibaresi düşmüş, bu CD’de müvekkil kızının yaptığı bu engellere dönük bir organizasyonda Kadir Topbaş ile çekilmiş görüntüleri var. Muhtemelen bu incelemeler sadece inceleme olması için özensiz ve hızlı yapılmış olup asıl kayıtların bulunduğu CD ve belleklere ağırlık verilmiş bu diğer CD ve DVD’lerin incelemesiz bırakıldığı intibası incelemesiz bırakıldığı intibası doğmamasına çalışılmıştır. Aynı saik arama sırasında da mevcut olup binlerce CD, DVD ve fazlaca hard disk olan bir mekanda sadece belli hedeflere rastlantısal ve güya arama yapılmıştır. Müvekkilim ve şirket çalışanlarının yönlendirmelerine intiba edilmemiş olup şirketin bazı bölümlerindeki CD ve DVD’lere ise kesinlikle göz önünde olmasına rağmen ve şahıslarca gösterilmesine rağmen el konulmamıştır. Bu durumun sebebi sorulduğunda polis birimlerince bu hususun iyi niyetli bir yaklaşım olduğu beyan edilmekte yetinilmiştir. Şirket sunucularına bile dokunulmamış bu cihazların ne işe yaradığı dahi sorulmamıştır. Müvekkilin otomobili de arama mahalinde olmasına rağmen üzeri de aranmamış otomobilde aranmamıştır. Bu büyük manzarada anlaşılmaktadır ki polis sadece belli kayıtları bulmuş gibi göstermiş, incelemeyi şişirecek herhangi bir kayıtla uğraşmak istememiştir. Zira tüm CD ve bellekler hard disklere el konulsaydı hepsinin incelenip neticelendirilmesi gibi bir külfetle karşılaşılacaktı. Arama ve el koyma yapanlar tesadüfi gibi gözüken bir nokta atışı yapmıştır. Bize iade olunmayan birçok CD müşteri portföyünü ve müşteri bilgilerini içeren dosyalar olduğu tahmin edilmektedir. Şifreli olduğu için zannımızca bu sebeple henüz iade edilememektedir. CD’lerden bahsettik 37. CD, 48. CD, 49 numaralı CD, 50 numaralı CD, 73 numaralı CD ve 117 numaralı DVD bulunmakta bunların içeriklerim, sadece 117 numaradaki DVD’deki bir kısım hard diskten oraya aktarılan belgeler haricinde kabul edilmemekte. Baştan beride bu durum devam etmekte. CD 37’de başkanlıktan gelen isimler bu dosyalar çok tartışıldı hızlı hızlı geçecem burada DEVGENÇ tüzük DOC, PÇDK, PÇDK teşkilat yapısı Şule ablaya mektup, TES Koray bir güncel isminden askeri olduğu anlaşılana belgelerin hiçbiri sanığa ait değildir. Müvekkilin dolaylı olarak bile ilişiği mevcut değildir. CD 48’e bakalım tekrar DEVGENÇ tüzüğünü buraya konmuş yani zaten bunun manasız olduğu birden fazla CD’ye tekrar aynı belgenin yüklenmiş olduğu ve bunların nasıl şirket ortamında karışılmış halde bırakıldığı saçma bir mantık hayatın olağan akışına uygun değil. CD 49’de da aynı şekilde. CD 50’de Ataman beyin bahsettiği ben bu ismi tanısam niye yanlış yapayım diye bahsettiği belge burada Birol Başaran ismi Gürol Başaran olarak yazılmış efendime söylim Ataman beyin hazırladığı varsayılıyor, bizim inkarlarımıza rağmen ama bilebileceği ismi niye yanlış yazsın. TSK’nın dünya barışına katkıları, yeni mastır plan gibi bir kısım askeri belgeler var bunların içeriğine girmiyoruz burada da gösterimde yapmıyoruz. Bunları bizzat göstermemin sebebi aynı zamanda kimlerin hazırladığını bu savunma kapsamında tekrar değerlendirilmesi tekrar intiba alınması. İsimleri yeni mastır plan hazırlayan Şafak Yürekli avukat Kazım Özok, Şafak Yürekli bunlar tamamen artık sabit olmuş yalnız orada Şafak Yürekli kısmında Ataman bey sizde dikkat edin saat kısmında iddianamede bu eklerden alınmış saat kısmında bir değişiklik var sanki ama genel olarak tarih gün tutuyor. Birde maskeliler listesi HTML formatında eklenmiş olup tesadüfen yapılmış incelemede oradaki HTML bilgilerinin maskesidüsenler.com isimli internet sitesinden alıntı olduğu ve bu bilgilerin kamuoyunda yayınlandığı anlaşılmıştır. Bizim DVD içerisine tekrar konulmasının bir manası da yok aslında zaten umuma yayınlanmış belge bilgi ve kimlerle tarafından yayınlandığı meşhur Utah şeklinde bir adres gösteriliyor yaptığımızı araştırmalar bu adresi işaret ediyor. Müvekkil başından beri bu CD, DVD’leri ve içeriğini kabul etmez iken bu yönde bir ayrıntılı bağımsız bilirkişi incelemesi yapılmaması ve müvekkile de bu konuda esastan savunma imkanının bu sürede tanınmaması hatalı olmuştur. Ataman Yıldırım’ın bu tür bilgileri işyeri çalışma odasında vitrinde dolaba koyma ihtimalide hayatın olağan akış mantığı ve durumun kendi iç mantığına kuvvetle tezattır. Düşünün bu kadar önemli bilgiler bir an için kendisinde olduğunu varsaysak bile işyerinde en çok ziyaretçilerin ve şirket harici gelenlerin olduğu bir bölümü bu depolama aygıtlarının muhafaza edildiğine inanmak bir çocuk saflığı gerektirmektedir. Belgelerin neden iş yerinde olabileceği de izah edilmeyen bir durumdur. Bu bellekler arama el koyma tutanağına sanık Ataman Yıldırım’ın ve şirket çalışanlarının anında yaptığı itirazı kayıtla da sabit olduğu üzere sanığa veya herhangi bir şirket çalışanına fiziken de ait değildir. Bu depolama aygıtlarında parmak izi incelemesi ve içeriklerinin Ataman Yıldırım ile alakalı olduğunun bizzat taraf olan polis savcılık marifetiyle ispatlanması gerekirken bu ispattan kaçınılarak soyut şüphe uyandırılması ve aksinin ispat külfetinin hiçbir teknik imkanı ve karşı delili olmayan savunmaya bırakılması adil ve hakkaniyetli bir yargılamanın tutumu olamaz ve olmamalıdır. Bu CD’lerin ortamına çıktığı veya müvekkil uhdesi kontrolünde, bilgisinde olduğu karinesi esastan itirazımızdır. Bu belgelerin içerik üslup ve bilgi olarak müvekkilin dışındadır. Esasında Ataman Yıldırım’ın dosyalara isim verirken bir bilgisayar mühendisi olarak sanırım yeterince algılandı bu husus bir kez daha kısaca üzerinden geçeyim. İşinin gereği özenin gereği olarak öyle yerleşmiş uygulaması şöyle, önce her bilgisayarda hard diski en az iki bölüme iki partision’a ayrılır C ve D diskleri şeklinde. C diskinde, Windows işletim sistemi olduğundan ve işletim sisteminin çökme ihtimali olduğundan C diskini formatlamak gerekebileceği için Ataman Yıldırım her zamanki kişisel dokümanlarını D diskine kaydeder. Yani kesinlikle C diskinde Windows işletim sistemine ait belgelerin, resimlerim gibi standart klasörlere dosya kaydetmez. Ataman Yıldırım D diskinde mutlaka D/Ata şeklinde bir klasör bulundurur. Bu klasör altında Ataman Yıldırım’ın çalışmaları ilgili alt klasörler bulunur. Örneğin kartal devlet hastanesi KH klasörü, Kadir Has üniversitesi için KU klasörü, çağdaş Türkiye partisi için ÇTP klasör. Bu KH, KU, ÇTP benzeri klasörün altında yıllara ait klasörler bulunur 2005, 2006 ve benzeri şekilde. Nihayet her bir yıl klasörün altına o yıla ait dokümanlar yer alır. Müvekkil dokümanlara isim verirken konu ve içerikle alakalı dosya ismi kullanır, mesela Kadir Has üniversitesi ikinci eğitim dönemi birinci vizesi, dönem iki tire vize bir gibi. Daha sonra belge üzerine en son değişiklik yaptığı tarihi gün ay yıl şeklinde tarihin her bileşenini iki haneli olacak şekilde yazmakta ve tarih bileşenleri arasında nokta kullanmaktadır. Örneğin dönem iki tire vize bir tire 25 nokta 04 nokta 07 nokta DOC şeklinde. Müvekkilin dosya isimlendirme tekniği hiç şaşmamaktadır. Bu isimler verilirken konu başlıkları arasında tire tarih bileşenleri aralığına nokta verilmekte arada hiçbir boşluk bırakılmamaktadır. Çünkü boşluk karakteri zaman zaman bozularak kare şeklinde tuhaf ve tanımsız karakterlere dönüşebilmekte ve yüzde işareti gibi gözükebilmektedir. Ataman Yıldırım bu isimlerde Türkçe karakter kullanmamaktadır. Bir bilgisayar mühendisinin 10 yıllar boyunca kazandığı bu titizlik ve alışkanlık sebebiyle hiçbir karışıklık ve sistemsizliğe mahal verilmediği gibi bu dosyalama ve isimlendirme tekniği Ataman Yıldırım ile karakterize olmuştur. Dolayısıyla bu teknik haricinde hiçbir isimlendirmenin Ataman Yıldırım tarafından hazırlanmış veya değiştirilmiş olmadığı çok açıktır. Kabul edilmeyen CD’lerde isimlendirme tekniği örnek verecek olursak bu isimlendirme ve yerleştirme tekniğine hiçbir şekilde sanıkla alakalı olmayacağı açıktır. Birkaç örnek CD 37’de başkanlıktan gelen isimler Ş’ler var Türkçe karakterler var noktalar yok arada. DEVGENÇ tüzük DOC bunların tamamen hiçbir alakası yok hazırlanış itibariyle. Şule ablaya mektup arada boşluk işareti bile bırakılmış. TEZ Koray bir güncel 12 Ocak büyük harfle yazılmış arada boşluk ibaresi bırakılmış. Bunlar tamamen Ataman Yıldırım tekniği dışındadır oldukça amatör ve gayri ciddi olduğu da çok açık olarak gözükmekte sadece isimlendirmelerinden. Delilleri değerlendiren merci olan emniyet ve terörle mücadele ve bilişim suçları merkezi uzmanları yürütmenin emir ve talimatı altıdadır. Bu durumda yürütme yargısal delilleri değerlendirerek yargıya servis etmektedir. Yargının bu delilleri ayrıca ve doğrudan teyit edecek emirinde bir adli kolluk mercii bulunmamaktadır. Bu durumda yürütmenin bağımsız olmadığı herhangi bir cemaatsel yapılanmada siyasi hareket ettiği kamuoyunda ve bir kısım sanıkların beyanlarıyla sabittir. Yürütme yargıya servis yapması gibi mahkemenin bağımsızlığını ve adil yargılamayı etkilemekte dolayısıyla yönlendirmektedir. Kamuoyuna yansıyan siyasi tartışmalardan yargının yürütme tarafından kuşatıldığı söyleminin örneği bu davamızda gözlenmektedir. Bu noktada birkaç yabancı yayından örnek vermek isteyeceğim. Bu davamızın yabancı kaynaklar ve dünya çapında nasıl algılandığını Ataman beyde biraz bahsetti benim de çok dikkatimi çeken birkaç alıntı yapacağım. Bu alıntılar bizde yayın basın enformasyon genel müdürlüğü hiçbir şekilde kendi çabamız ürünü değil çeviri dahi orada yapıldı. Şimdi İsviçre’de yayınlanan Le Temps gazetesi 4 Mart 2010 tarihli internet sayfasında Jean Claude Peclet imzasıyla adalet bakanı 70 bin vatandaşının telefonunun dinlendiğini düşündüğünü söyledi. Orta Asya ve Kafkasya enstitüsünde Gereth Jenking Ergenekon soruşturması hakkında çelişki, söylenti, dezenformasyon ve yanlışlarla dolu prosedürler. Çoğulcu demokrasiye doğru değil de otoriter tek partili rejime doğru ilerleyen toplumun izlerini taşıyor dedi. Mıchael Rubin’de Ergenekonu suni bir oluşum olarak değerlendirdi, AK partinin düzen getirme bahanesiyle polis, mahalli otoriteler, medya gibi oluşumlarla ilgilendiğini belirtti. Bu oluşumlara birçok konuda bugün iki milyon öğrenci okutan Fethullah Gülen’in ülkenin organlarına nasıl sızılacağını söylediği ABD’de milyarder olan ruhani bir vaiz geniş cemaati de ekleniyor. Yalnızca yüksek yargı makamları AK partinin kontrolünden şimdilik kaçabiliyor. Modern Turkey yazarı Soner Çağaptay, fakir çevrede kız çocuklarının okumalarını sağlayan 12 gönüllü kadının 2009’da sabahın erken saatlerinde gerekçesiz bir şekilde nasıl yakalandığını anlattı. Adalet bakanı 70 bin vatandaşın telefonunun dinlendiğini düşündüğünü söyledi. Bu eleştirilere cevaben Ak partili yöneticiler bizzat kendilerinin Kemalistler, Atatürk’ün katı laik ülkesinin manevi mirasçıları iktidarda olduğu sırada bu tür uygulamalara maruz kaldıkların söylediler. İslamcı komplo ile askeri bir komployu karşı karşıya getirmek çok basitçe olur. Öncelikle Türkler eğer toplumlarını kısmen İslamlaştırmak istiyorsa bu onların meselesi. Öte yandan Türklerin büyük çoğunluğu kulaklarını bunca zamandır tırmalayan komplo teorilerinden ziyade yüzde 14’e çıkmış işsizlik oranından ve yüzde 10’a yükselmiş enflasyondan endişe duyuyor. İngiltere’de yayınlanan Finacial Times gazetesi 3 Mart 2010 Delphine Strauss imzasıyla aşağıdaki metin yayınlanmış. Sorun şu ki, hem soruşturmalar hem da anayasal reformun talep edilmesi ve hükümetin muhaliflerini yok etme içen yaptığı bir girişim olarak algılanırsa bu toplum bölünmeye ve siyasi istikrarsızlığa yol açacaktır. Orgeneral Başbuğ bir karalama kampanyasından yakınıyor ve ordunun misilleme için sırları sızdırmaya başlayacağını belirtiyor. Komutanlar balyoz belgelerinin bir darbe planı olmadığını söylüyor ve bu belgenin ülkenin işgal edilmesine dahi senaryonun parçası olduğunu belirtiyor. Bazıları soruşturmanın yalnızca AK parti tarafından değil Fethullah Gülen’in yönettiği hareket gibi islami cemaat destekçileri tarafından yönetiliyor olabileceği yorumunda bulunuyor. Son tutuklamalarda orgeneral Berk ve Erzincan’daki Gülen takipçiliği ilgili bir soruşturma yapan savcının da yer alması bu şüpheleri destekliyor. Analizlerin sadece bir kaçı, şimdi yukarıdaki analizler. Ordudan ve onun kurucu misyonunu haz etmeyen ve Türkiye’de olanlar kadar sulandırılmış da olmasa liberal ilkelerle hareket eden bazı basın yayın organları bunlar. New York Times gazetesi bu kapsamda yine 2 Mart 2010’da bir metin yayınlamış. Birçokları polis teşkilatı ve savcıların ABD’de Türk din adamı Fethullah Gülen cemaati tarafından ele geçirildiğine inanıyor. Cemaat hakkında bir kitap yazan gazeteci Nedim Şener Gülen taraflarının bağlantıları açık bir sır dedi. Erdoğan’a karşı çıkabilecek güç olan son kurum yargının da Erdoğan’ı katı selefleri laiklerden daha az ideolojik olmayacak İslamcı destekçilerin eline geçmesi ufukta görülen bir diğer korku. Bunlar tamamen dış dünyanın ülkemizle alakalı yorumları. Müvekkil siyasi hayatında birçok kişiyi ve parti örgütlenmesine çağırmış. Mümkün olduğunca çok kişiye ulaşmaya tanışmaya çalışmış, bunların hepsini teker teker sordunuz zaten, sanırım bir kısım sorulardan da hayli bunalmıştır. Çünkü tekrar tekrar soruldu tekrar tekrar tekrar cevap verilmesine rağmen isimlere bu konuda savunmadan çıkardım ben hiç girmiyorum en iyisini muhatap olan kişi bilir o da yeterince açıklamasını yaptı. Tüm bunlar müvekkilin sosyal ve mesleki ilişkilerinin gereği zaten, örgütsel bağ olduğu şüphesi sadece belli isimlere ışık tutularak yapılmakta bunlar çoğunlukla üst düzey yapıdaki kişiler gösterilmekte çünkü sevk maddeleri örgüt üyeliği kimdir efendim bunlar Yusuf Özyürek müstear ismiyle Erkut Ersoy defalarca soruldu ve açıklandı artık ezberledik bunları herkes ezberlemiş soruyorum dinleyicilere. Efendime söyleyeyim, Hurşit Tolon’dur, Şener Eruygur’dur çok küçük rabıtalar burada tanıştıkları bır kısım sanıklardır bunların hepsi müvekkil tarafından açıklandı ayrıca ayırca ben tekrar söylemek istemiyorum. Müvekkil Tuncay Özkan’ı ve diğer sanıkları ise ancak bu dava sebebiyle bizzat ve yakından hepimizin olduğu gibi tanıma fırsatı elde etmiş. CMK 134’e tekrar size hukukçulara hukuk ilkelerini açıklamak istemiyorum. CMK 134’e göre bu delillerin aynı zamanda arama el koyma yönetmenliği 17. madde 134/2 yani böyle bir şifre yok iken açık ulaşılabilir bilgisayar üzerinde yapıldığı için bu el koyma zaten usulsüz şifre filan yok zaten teklif var yani bunların bir kopyasının bize verin çok açık bir şekilde çok şeffaf bir şekilde o kadar çok şeffaf bir şekilde o kadar çok açık şeffaf detaycı ki müvekkil yani bunu en başta ilk dakikadan itibaren son dakikaya kadar sürdürüyor zaten. Bir önemli hususta CMK134’e göre, sadece şüphelinin bilgisayar kütükleri ve özel kayıtlarına el konulması gerekirken şüphelinin kızının da Aydeniz Yıldırım’ın da hard diskine el konulmuş ve hatta daha sonra media incelemesinde cemiyet hayatındaki fotoğraflarından arkadaşlarının bilgisine dek dosya bir üçüncü taraf bilgi ve belgeleri derç edilmiş. Aydeniz Yıldırım şu an dinleyiciler kısmında oturuyor davayla hiçbir alakası yok onun özel bilgilerinin ve hard diskinin el konulmasının izaha muhtaç izah edilecek bir tarafı yok. Sonuç ve talep bu bölümü burada bitirmek istiyorum. Müvekkil hukuka aykırı arama el koyma sebebiyle ve kendisinin oluşturmadığı ve sahip olmadığı deliller mesnet bulunarak sorgulanmış ve suçlanmış şüpheler bu usulsüz yapının üzerine inşa edilmiştir. Sabıkasız olan kaçma tehlikesi olmayan ki geçen Perşembe günü kendisine Cuma günü bir tahliye isteyelim sizin için dedim gerek yok dedi bir hafta İstanbul’dan gidip gelmeyeyim dedi. Şaka mı yaptı gerçek mi söyledi bilmiyorum. Yani böyle bir insanın kaçma riskinin olduğunu düşünmek zaten abes. Kabul edilmeyin bir kısım dijital kayıtlardan başka aleyhe delil dolayısıyla suç emaresi taşımayan ve de aynı tür deliller ile sevk maddeleriyle yargılanan çoğu sanığın tutuksuz yargılanması emsal kılınarak ve delillerin tümünün toplanması karşısında ve yeterince irdelenmesi karşısında beraatı gereken müvekkilin bu aşamada tutuksuz yargılanmasını karar verilmesini talep ediyorum. Bu kısım burada bitmiştir ve meslektaşım devam edecektir.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafii Av. Naciye Sezer Nirun söz istedi verildi:" Sayın başkan Sayın üyeler Sayın Cumhuriyet savcılarımız, müvekkilim Hasan Ataman Yıldırım 7.1.2009 tarihinde sözde Ergenekon adı verilen soruşturma kapsamında gözaltına alınmış gözaltına alındıktan dört gün sonra saat 22:30’da sorgusuna başlanmış ve beş saat süren sorgunun ardından 11.1.2010 tarihinde tutuklanmıştır. Birçok şey tekrar edilmiş gibi gözükse de bende mesleki sorumluluğum gereği bir takım şeyleri burada belirtmek durumundayım, bu bizim görevimiz. Sayın meslektaşım teknik bilgileri onun öncesinde müvekkilim çok ayrıntılı şekilde bir hafta süredir teknik bilgileri Sayın mahkemeye ve bizlere burada anlattı sayesinde çok iyi bir takım eksiklerimiz olan bilgisayar bilgisine sayesinde kavuşmuş olduk. Şimdi öncelikle şuradan başlamak istiyorum, müsaade ederseniz oturak devam edeceğim.”



Mahkeme Başkanı:" Buyurun.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım müdafi Av. Naciye Sezer Nirun:”Müvekkilimin savunması biraz aniden başladı çok hazırlıklı değildik Perşembe günü sabah eşi beni aradı saat 10 sularında avukat hanım savunma yapılması için başkan talepte bulundu savunmasını yapacak diye. İnanın çok tedirgin oldum çünkü gelme imkanım yoktu mesleki mazeretim dolayısıyla sabah Kadıköy öğleden sonra Levent ticaret mahkemelerinde duruşmam vardı gelemedim. Israr ettim o gün yapmaması adına çok detaylı bir suçlamayla karşı karşıya olduğumuz için ani bir durumda hazırlıklı olmadığını düşündüm ama Cuma’dan itibaren izlediğim üzere gerçekten kendisini epeydir tanıyorum ama bu denli sabırlı ve başarılı bir savunma yapabileceğini inanmıyordum hazırlıksız diye fakat şu anda diyorum ki çok isabetli olmuş kendisi iletişimimizin dışında da beklediğimizin dışında gerçekten çok ayrıntılı hazırlanmış ve her ne kadar çok zeki olmadığını beyan etmese de inanılmaz derecede bir zeka seviyesinin olduğunu burada hep birlikte izledik. Yani bizlerin dahi yapamayacağı hazırlanmış olsak dahi yapamayacağı bir savunma sundu sonuçta. Şimdi Sayın Mehmet Ali Pekgüzel’in soruları sırasında yada savunma sırasında bir sorusu oldu yani bir takım şeylere itirazımız baştan beri hep itiraz ettik itirazınız varsa bunu daha önceden niye dile getirmediniz şeklinde algıladım ben. Ataman Yıldırım’ın ilk gözaltına alındığı gün olan 7.1.2010 tarihi saat 7:15’te beni aradı ama karşıda oturmam dolayısıyla bir saat sonra sekiz, sekiz buçuk sularında ben arama yapılan şirkette hazırdım. Baştan itibaren hep söylediğiniz üzere bizim oradaki o kaos içinde bütün her şeyi denetleyebilmemiz yada izleyebilmemiz mümkün değildi. Şimdi ben bu ani savunma hazırlığı içinde öncelikle bu ifade tutanağı o şeyden sonra tekrar okuma ihtiyacı hissettim. Hiçbir teknik bilgiye sahip değil iken yani hiçbir araştırma yapamadan verdiğim o üç dört günün sonrasında gecenin saat üç buçuğunda verdiğim ifadeleri burada lütfen okumak istiyorum ve Sayın Pekgüzel’in birkaç kez araya girerek avukat hanım bu kadar uzun yapmanıza gerek yok yani bunu savunmada zaten açıklayacaksınız demesine rağmen ben bu savunmayı ayrıntılarıyla orada özetle zaten belirtmiş olduğumu şimdi fark ediyorum müsaade edersiniz onu okuyacağım. Şüphelinin müdafiinden soruldu. Müvekkilim yüksek bilgisayar mühendisidir yıllardır bütün mesleki hayatını bilgisayar yazılım ve programcılık üzerine yapmıştır. Yukarıda beyan ettiği üzere gerek işi gerekse sosyal faaliyetleri bakımından birçok guruplar ve kişilerle bir araya gelmiş olması yüksek olasıdır bu nedenle teknik olarak yaptığı açıklamadan anlaşılacağı üzere gerek evinde gerekse iş yerinde bulunduğu iddia edilen bir takım dokümanlar tamamıyla bilgisi ve kendi tasarrufu dışında oluşmuş yada oluşturulmuş kayıtlardır. Bunların hiç biriside delil olarak kabul edilmemelidir iş yeri bilgisayar firması olduğu için işyerinde veya evinde uzun zamandır birikmiş bilgisayar CD’leri mevcut olduğundan arama sırasında bunların tamamının içeriğinin ne olduğu tespit edilemeden numaralandırılmıştır. Onun için müvekkilim tarafından bilgisi olmadığı halde aramada çıkan CD’lerden çıktığı iddia edilen bilgi ve belgelerin kimler tarafından ve ne şekilde konulduğu anlaşılamamıştır. İş yeri araması sırasında avukat olarak hazır bulunduğumdan her türlü itirazımıza ve talebimize rağmen hiçbir kayıt ve belgeden yedekleme örnek verme imkanı sağlanmamıştır. Tutanak örneği daha tarafımıza verilmemiştir, arama gözaltı ve yakalama kararının sadece müvekkilimle ilgili olan tarafı kapatılarak zor koşullarda gösterilmiştir. Özellikle yukarıda ayrıntılı açıklanan toplantı odasında bulunduğu iddia edilen şirket çalışanları ve müvekkilim tarafından hiçbir şekilde bilgi sahibi olunmayan flash bellek ve ne olduğunu tam bilemediğimiz kaydedicinin özellikle hazır bulunduğumuz ortamda incelenmesi talep edilmiş bununla ilgili soruşturma savcısından talebimiz doğrultusunda karar alınmış olmasına rağmen emniyet yetkililerince bu karara uyulmamıştır. Toplanan tüm deliller yasada belirtilen zorunlu koşullar ve usule aykırı olarak toplanmış olduğundan yasal delil olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Müvekkilim Ergenekon soruşturması kapsamında sanıklarla bu oluşumla ilgili olarak gerek telefonla gerekse farklı ortamlarda hiçbir görüşmesi ve bağlantısı olmamıştır. Hiçbirisini de tanımamaktadır. Tanıdığı birkaç kişinin tanıma gerekçeleri yukarıda belirttiği üzere parti çalışmaları kapsamında yaptığı görüşmelerdir. Bu nedenle örgüt üyesi olması yada çalışmalara katılması söz konusu değildir. Gerek iş gerekse ikametgah adresi bakımından sabit adresi mevcut birisidir dosyanın çok kapsamlı olması dolayısıyla inceleme aşamasının uzun süreceği ve ifade sırasında vermiş olduğu bilgilerin doğruluğu gözetildiğinde müvekkilimin iş ve sabit ikametgah adresi mevcut olduğu kaçma ihtimali hususu gözetilerek daha fazla mağduriyetine sebebiyet verilmemesi için takipsizlik kararı verilmesini salıverilmesini kara salıverilmesine karar verilmesini talep ediyoruz demişim. Şimdi bu anlamda her ne kadar tekrar şeklinde olsa da bir takım şeyleri bende savunmama çok kısa sürede özetle belirtmek istiyorum öncelikle müvekkilin kendisinin yapmadığını ispatlamak adına bu İstanbul teknik üniversitesinden internet sitelerinin kim tarafından kurulduğunu tespit etmek üzere bir rapor alındığını belirttik bunu da Sayın mahkemeye sunduk. Bu raporu da ben okumak istiyorum çünkü içeriği çok önemli gerçekten böyle bir rapor bu dosyada bu davada tüm sanıklar için baştan alınmış olsaydı şu salonda bir tane dahi tutuklu sanık olacağını zannetmiyorum ve bu davanın çok daha hızlı gideceğine gidecek olması gerektiğine inanıyorum. Şimdi İstanbul teknik üniversitesi elektrik elektronik fakültesi bilgisayar mühendisliği bölümü şu şu tarih sayılı 26.3.2009 tarih 28/1167 sayılı yazınız Naryaz bilgisayar yazılım ve ticaret limited şirketinin dilekçesinde belirtilen internet sitelerinin sahiplik kayıt verilerinin sahiplik kayıt verilerinin incelenmesiyle ilgili bölümümüz öğretim üyelerimiz tarafından hazırlanan rapor ilişikte sunulmuştur, gereği için bilgilerinize bölüm başkanı Profesör Doktor Muhittin Gökmen. İTÜ bilgisayar mühendisliği bölüm başkanlığına 20 Nisan 2009 konu Naryaz bilgisayar yazılım ticaret limitet şirketinin 26 Mart 2009 tarihli bilirkişi talep başvurusu. Naryaz bilgisayar yazılım ve ticaret limitet şirketinin İTÜ elektronik fakültesi dekanlığına 26 Mart 2003 tarih ve 28/1167 sayılı başvurusuna istinaden ekli ek-2 dilekçesinde belirtilen internet sitelerinin sahiplik kayıt verileri incelenmiştir. İnternet ağı üzerinde bir siteye erişimde iki temel unsur bulunmaktadır. Birincisi sitenin ağa bağlı bulunduğu ve içerikleri yayınlayan sunucu bilgisayardır. İkincisi de bu bilgisayarın IP adresi yerine bir isim ile erişimini sağlayan ve DNS adı verilen alan adı sunucularıdır. İnternet sunucu bilgisayarları ağ üzerinde kendilerine ulaşım için yönlendirme noktalarındaki çıkış numaralarını arda ardına gelmesiyle oluşan bir rakam dizisiyle adreslendirilirler. IP internet protokol adresi adı verilen bu numara dizisiyle ağ üzerindeki bir noktadan belirli bir internet sunucu bilgisayara erişim mümkün olmaktadır. Diğer bir değişle temel olarak internet sitelerine IP adreslerini belirleyen numara dizileriyle ulaşılmaktadır. Örneğin IP V4 olarak anılan ve yaygın olarak kullanılan IP erişim numaraları sıfır nokta sıfır nokta sıfır nokta sıfır ile 255 nokta 255 nokta 255 nokta 255 arasındaki 4 rakam kombinasyonundan oluşmaktadır. Ancak insanların bu numaralarla ile ifade edilen IP adreslerini bilmesi yerine akılda daha kalıcı olan ve web sitesinin içeriğiyle de örtüşen bir alan adlarıyla erişimi içinde bir yöntem geliştirilmiştir. Buna göre terminoloji de DNA Domain Name Server adı verilen alan adı sunucular IP erişim numaralarına karşılık düşen alan adları karşılıklarını tutmaktadırlar. Böylelikle ağ bağlantılı bir bilgisayardaki gezdirici yazılımdan Browser www xyz nokta com ve benzeri yapıdaki bir alan adı girildiğinde önce DNS üzerinden karşılık düşen IP numarasına erişilmekte ve sonra da bu IP adresin rakam bileşenlerinin sırasıyla yönlendirme noktalarından geçilerek web sitesinin içeriğini sunan internet sunucu bilgisayarına erişilmektedir. Buradan anlaşıldığı üzere bir kişi yada kuruluş internet üzerinde bir web sitesine sahip olması için bir sunucu bilgisayar oluşturması ve web sitesine de alan adı alması gerekmektedir. İnternet sunucu bilgisayarları 7 gün 24 saat iletişimde olduğundan ve sürekli güvenilir ağ bağlantısı gerektiğinden Hosting adı verilen konaklatma firmalarından hizmet alınması yaygın bir yöntemdir. Diğer bir hizmet konusu da DNS’lere kayıt yapan bir yetkili alan adı firması aracılığıyla isim hakkının tescil ettirilmesi konusudur. Www nokta xyz nokta abc nokta tr şeklinde TR uzantılı alan adları ülkemizde www nokta nick nokta tr internet sitesiyle erişilen ve Ortadoğu teknik üniversitesine bağlı bir yapı tarafından işletilmektedir. Naryaz firmasının başvuru dilekçesinde yer alan, alan adlarından 25 sıra numaralı haricindekiler info.com.org.net uzantılıdır. Bunlar uluslar arası alan adı kayıtçıları tarafından tescil edilen alan adlarıdır. Bu alan adları yıl cinsinden belirli süreler için tescil edilirler ve mevcut tescil sahibi tescil süresine ilişkin ücreti ödediği sürece de sahiplik hakları devam eder. Ek 1 de Naryaz firmasının sahipliklerinin araştırılması talebinde bulunduğu toplam 35 adet alan adının sahiplik dökümleri verilmiştir. Bunlardan 25. sırada yer alan turkatak.gen.tr diğerlerinden farklı olarak Türkiye içindeki bir ve tek kayıtçı alan nick.tr de tutulmaktadır. Her kayıt bilgisinin tek tek başvuran kişi ya da organizasyonun adı adresi telefon numarası e-posta adresi teknik sorumlusunun erişim bilgileri bu kayıtlar içerisinde yer almaktadır. Bu kayıtların gerçeklik doğrulaması ödeme bilgisi dışında genellikle yapılmamaktır. Diğer bir deyişle adres ve erişim bilgilerinin teknik bir aksaklığa karşı doğru verilmiş olması fayda sağlar. Ancak yanlış veriler ile de bu alan adlarının alınmış olması mümkündür. Sonuç 20 Nisan 2009 saat 12:00 itibari ile söz konusu alan adlarının hiçbirinin sahiplik künyesinde ek bir Naryaz, Naryaz Bilgisayar ve Yazılım Ltd. Şirketi ya da Hasan Ataman Yıldırım adı geçmemektedir. Posta e-posta veya telefon numaraları da Naryaz’a ait görünmemektedir. Diğer bir deyişle söz konusu sitelere ilişkin alan adı kayıtlarına bakılarak Naryaz yada Hasan Ataman Yıldırım ile ilişkilerinin açıklanması mümkün değildir. Burada dikkat çekici bir nokta söz konusu alan adı sahiplerinin erişimi için verilen hayhaytr@yahoo.com adresinin çoğunluğunda ortak olmasıdır.Verilen adres ve telefon verilerinin Türk Telekom A.Ş. Kayıtlarına göre örtüşmemesi sahiplik künyelerinde verilen erişim bilgilerinin sahte olabileceğini de göstermektedir. Söz konusu alan adlarından bazılarının yakın ya da aynı tarihli tescil ettirilmiş olması ve gerçek dışı bile olsa aynı e-posta adresinin kayıtlarında yer alması aynı kişi yada kurum tarafından kayıt ettirilmiş olabileceği olasılığını gündeme getirmektedir. Naryaz firması yada Hasan Ataman Yıldırım’ın söz konusu alan adlarını kendisi adına ya da dolaylı olarak tescil ettirdiğini gösterir bir bilgiyi kamuya açık erişimi yetkilendirilmiş kaynaklarda mevcut değildir. Bu anlamda bu raporun ekinde verilenler dışında şüpheye yer vermeyecek delil niteliğinde bir belgeye kamu erişimine açık ulusal ya da uluslar arası kaynaklarla erişmesi mümkün değildir. Bu türden bir yargıya ihtimal dahilinde bile olsa varılabilmesi için detaylı özlük bilgileri gereklidir. Bunların başında tescil sırasında ödemede kullanılan kredi kartı bilgisi erişimde kullanılan bilgisayarın IP numarası ve benzeri sivil yetkilerle paylaşıma açık olmayan veriler bulunmaktadır. Bu bilgiler alınsa bile çalıntı kart kullanımı, sahibi beyan edilmemiş ön ödemeli kart kullanımı gibi yöntemlerle yanlış bilgiler verilmiş olması mümkündür. Şüpheye yer vermeyecek delil niteliği taşımasa da yetkili Türk güvenlik makamları Interpol aracılığıyla uluslar arası kayıtçı firmalardan kayıt anında kullanılan bilgisayar erişim ve ödeme bilgilerine ulaşabilirler. www.turkatak.gen.tr’nin tescili sırasındaki sunucu erişim kayıtlarına serverlog.nick.tr yöneticisi ODTÜ’den erişilebilinir. Böylelikle şüpheye mahal vermeksizin mümkün olmasa da başka destekleyici unsurlar ile Emniyet güçlerinin takibatı ve gerçek tescil sahibine erişilmesi delilin kuvvetlendirilmesi ihtimali oluşabilir. Saygılarımıza bilgilerinize sunarız. Yr. Doc. Dr. Berk Üstündağ İTÜ bilgisayar mühendisliği bölümü öğretim görevlisi Turgut Uyar İTÜ bilgisayar mühendisliği. Şimdi bunun ekinde de bütün o bizim verdiğimiz internet site isimleri var bunlar şu anda okunabilir durumda değil ama biz Sayın mahkemeye bunların tamamını sunduk orda zaten incelenecektir. Şimdi bu önbilgi olarak verdim birde şu konu çok üzerinde durulduğu için iki kelime konuşmak istiyorum. Fenerbahçe’de yapılan bu toplantılar üzerinde Sayın Başkan çok ısrarla duruldu. Bir sürü şey tekrar tekrar tekrar soruldu ama o da yılmadan cevaplandırdı. Ağzına sağlık ama bu Fenerbahçe’deki toplantılar üzerinde çok duruldu. Fenerbahçe’de yapılan toplantılar Türkiye’de yaşayan herkesin malum olduğu çok bilinebilen tüm meslek örgütlerinde olduğu gibi bizde gidiyoruz baroda toplantılara katılıyoruz yada derneklerdeysek dernek toplantılarına katılıyoruz ki askeriye de bu tür toplantılar eskidin beri çocukluğumdan beri bile bilirim ki asker yakınlarımız var hepimizde olduğu gibi örgüt tüm meslek örgütlerinde dediğim gibi olağan, sıradan sosyal ilişkilerin devamı amacıyla yapılan yasal toplantılardır. Ben buradan sürekli bu soruların sorulmasına sanki bu Ergenekon örgütünün çalışmaları kapsamında bir toplantı mı sorusunun irdelendiğini anladım ama bu o kadar uzak bir ihtimal ki zaten oraya giren çıkan askeri yerlere kayıtlar bellidir kimin ne zaman girdiği bunlar istendikten sonrada mahkemece temin edilebilir yani burda bunun için çok fazla zaman harcanmasına gerek yoktu diye düşünüyorum. Şimdi ben arkadaşım gibi meslektaşım gibi çok teknik bilgilerden bahsetmeyeceğim ama hukuka aykırı olduğunu iddia ettiğimiz bir sürü şey var. Bunları da bu kısa sürede hatırlayabildiğim şekilde özetle belirtmek istiyorum. 1, Ceza Muhakemesi Kanunu CMK’nın 251. maddesinin emredici hükmü karşısında müvekkilim sorgusunun ve evinde, işyerinde yapılan arama ve el koyma işlemlerinin kolluk güçlerince gerçekleştirilmesi hukuka aykırıdır. CMK 251 gereği CMK 250 kapsamındaki soruşturmaların bizzat savcılık tarafından yürütülmesi gerekir. Bu yasanın emredici hükmüdür. Yasa hiçbir şekilde savcılık makamına bu yetkisini kolluğa devretme hakkı vermemektedir. Oysaki müvekkilimin evinde, iş yerinde arama ve el koyma işlemleri savcının refakati olmaksızın bizzat kolluk güçleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Müvekkilin ifadesi öncelikle kolluk tarafından alınmak istenmiştir. Biz burda kendisine de sorulduğunda avukatlarım izin vermedi dedi bunu da açıklamak istiyorum o kadar yorgun ve bitkindi ki yani orda daha fazla gerilmesine müsaade etmedik zaten de bildiğiniz üzere yasal hakkıdır susma hakkını kullandırdık. Şimdi burada ifade vermek istemediğini belirtmesi üzerine de susma hakkını kullanması üzerine arama ve el koyma işlemleri yetkisizlik sebebiyle diyoruz ki bunlar hiç birisi yok hükmündedir kabul edilemez. Ayrıcı burda biz ancak iş yerindeki aramada yanında hazır olabilirdik evindeki aramada hiç kimse yoktu sadece eşi tahmin ediyorum sanırım 12 kadar 12 kadar polis ani geliyorlar kadıncağız üzerinde daha gecelikle kapıyı açıyor. 14 pardon 14 ve hiçbir şekilde kimseyi arama fırsatı verilmeden direk içeri giriliyor ve kapıyı açtığında bir kamera ışık tutularak içeriye baskın şeklinde panik olmuş ne olduğunu şaşırmış vaziyette. Yani eş zamanlı arama hukukumuzda yapılabilir fakat onunda bir usulü vardır bu şekilde yapılması bir kere kafadan hukuka aykırıdır diye itiraz ediyoruz. Müvekkilimin savcılık ifadesi CMK 148’deki düzenlemeye aykırı olarak yasak usulle elde edilmiştir. 148 derki şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilaç verme, yorma, aldatma, cebir, tehditte bulunma bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz. Şimdi biz diyoruz ki bizim ifademiz yorma yasak sorgu usulleri şeklinde alınmıştır. Şöyle 07.01.2010 tarihi saat 7:15’te gözaltına alınan müvekkilim savcılık sorgusuna 10.01.2010 günü saat 22:30’da başlamıştır. Sorgu 11.01.2009 saat 03:30 civarında bitmiştir. Müvekkilimin sorgusuna 08.01.2009 gündüz saatlerinde başlanabilecekken bu kadar uzun süre bekletilip sorguya alınması yasak sorgu usulüdür o nedenle kabulü mümkün değildir. Kaldı ki günlerce aşırı derecede o dönemde mutlaka hepiniz basında da çok çıktı bilgi sahibi olmuşsunuzdur. Emniyet terörle mücadelenin olduğu bina kaloriferleri arızalandı dediler günlerce soğuk buz gibi koşullarda her türlü müdahalemize rağmen bunu çözemedik birkaç gün biraz ılık gibi oldu tekrar, bir sürü battaniyeler altında çok kötü koşullarda kaldıklarını hepimiz biliyoruz. Bu kötü koşullardaki nezarethanede uykusuz ve yemek yiyemeyen müvekkilim savcılık sorgusuna götürüldü. Bu sorgunun ardında da 11.01.2009 günü gece saat 03:30’da tutuklama istemi ile mahkemeye sevk edildi. Bunu fiziksel ve ruhsal direncini kırma amacının güdüldüğü düşüncesindeyiz ve bunu da yapılan uygulamalar iddiamızı doğrulamaktadır. Müvekkilimin kolluk ve savcılık ifadeleri CMK 153 ve yakalama, gözaltına alma ve ifade alma yönetmeliğinin 22/3 maddelerine aykırı olarak tarafımıza verilmemiş bu nedenle de daha başlangıçta savunma hakkımız kısıtlanmıştır. Biz burda diyoruz ki bu hukuka aykırı işlemler sonucunda silahların eşitliği ilkesine aykırı olarak müvekkilimin sırasıyla savcılık ve mahkeme önündeki savunma hakkı kısıtlanmıştır. Soruşturma kapsamında müvekkilimin evinde ve iş yerinde yapılan aramalarda kişisel kullanımında olan ve iş yeri olan Naryaz limitet şirketine ait bilgisayarların, bilgisayar programlarının, bilgisayar kütüklerinin, hard disklerin ve CD’lerin kopyalanması yerine bu araçlara el konulması yoluna gidilmesi el konulan bilgisayarlardaki programların kütüklerinin hard disklerinin CD ve benzeri elektronik belgelerin usulüne uygun olarak iade edilmemesi CMK 134 ve 217/2 aykırıdır. Yapılan aramalarda kişisel kullanımında olan ve iş yerindeki diğer şirket yetkilileri ve çalışanlarınca kullanılan bilgisayarın programların, bilgisayar kütüklerinin hard disklerin, CD’lerin ve diğer elektronik belgelerle iş yerinde şirkete gelen yabancıların beklediği oda da ki hiç kullanılmayan dolabın içinde bulunduğu söylenen Kİngston marka 512 MB kapasiteli flash diskin ve Stormax marka 1 GB kapasiteli hafıza kartının CMK 134/1 gereği öncelikle kopyalanması gerektiği ve bunu defalarca ısrarımıza rağmen ayrıca da arama ve gözaltı tutanağı da o şehrimi ben düşürtmüştüm o da orda vardır yani bunların baştan itibaren itiraz ettiğimiz açıktır. Tüm ısrarlarımıza rağmen kopyalama yapılmaması ve zapt edilen bilgisayarlardaki programların kütüklerin usulüne uygun olarak iade edilmemesi CMK 134 ve 217/2’ye aykırıdır. Bu anlamda bildiğim kadarıyla sonradan tutuklanan avukat Serdar Öztürk’ün yaptırdığı bir tespit var burda da zaten açıkça bunun hukuka aykırı olduğu akademisyenler tarafından tespit raporla tespit edilmiş durumda. Müvekkilimin hakkındaki suçlama gerek soruşturma aşamasında gerekse mahkemenizce yürütülen yargılama aşamasında açıkça ve ayrıntılı olarak bildirilmemiştir. Bu durum Avrupa insan hakları sözleşmesinin 5, 2, 6, 3 maddelerine Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının kişi güvenliği ve hürriyeti başlıklı 19. maddesine. CMK 90/4, 101/2, 121/1, 147/1-b maddelerine aykırıdır. Somut verilerle desteklenmeyen gerekçelendirilmeden uzak tutukluluk ve tutukluluk halinin devamı kararları Avrupa insan hakları mahkemesinin 5 Avrupa insan hakları sözleşmesinin 5/3 Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3 CMK’nun 101/2 maddelerine aykırıdır. Şimdi bunu biraz açmak istiyorum çünkü bir haftadır müvekkilim ifade veriyor ve ifadesinde savunmasında ne denli hukuka aykırı şekilde savunması dinlendikten sonra ne denli hukuka aykırı şekilde gözaltında tutulduğu ve tutuklandığı 16 aydır tutuklu olduğu bizim bir kez daha ortaya çıktı. Yani bu işlemler bu teknik açıklamalar başlangıçta yapılabilmiş olsaydı bu kadar süre mağduriyeti söz konusu olmayacaktı. Anayasa’nın 141/3 bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeyi olarak yazılır. Ceza Muhakemesi Kanunu madde 101/2 tutuklamaya, tutuklamanın devamına ve bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda hukuki ve fiili nedenlerle gerekçeleri gösterilir denilmektedir. Yani tutuklama ve tutuklamaya ilişkin kararlarda kanun aradığı şartların her biri gerekçelendirilmiş olarak yazılmak zorundadır. Ancak 15 aydır tutuklu bulanan müvekkilim hakkında verilen tutukluluk kararı tutukluluk kararına karşı yaptığımız itirazlar üzerine verilen kararlar ve Ceza Muhakemesi Kanununun 108. maddesi gereği tutukluluk haline ilişkin olarak yetkili mahkemelerce yapılan kanunen zorunlu incelemeler sonucu verilen kararlar incelendiğinde her seferinde atılı suçun vasıf ve mahiyeti kuvvetli suç şüphesi, mevcut delil durumu, tutuklama sebebinin henüz ortadan kalkmamış olması gibi delillerin henüz tamamen toplanmamış olması gibi gerekçelendirilmeden uzak somut verilerle desteklenmeyen tek tip ifadelerde tutuklama ve tutukluğunun devamı kararları verildiği görülmüştür. Ergenekon adı verilen soruşturma kapsamında farklı suçlardan tutuklu bulunan birden çok şüphelinin her biri için ayrı ayrı bir değerlendirmeye dahi gidilmeden tek sayfada tümümün adlarının ardı ardına yazılmasının ardından yukarıda belirttiğimiz gerekçelendirmeden uzak ifadeler kullanılarak tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Oysaki tutuklama kararını veren yargılama makamı yazdığı gerekçede hangi somut olguların şüphelinin kaçacağına dair şüphe oluşturduğunu, şüphelinin hangi davranışlarının delilleri karartacağına dair kuvvetli şüphe yarattığını, Ceza Muhakemesi Kanunu madde 109’da düzenlenen ve daha hafifi bir güvenlik tedbiri olan adli kontrol uygulanmasının kanunen mümkün olduğu hallerde neden adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını açıklaması gerekirdi diye düşünüyoruz. CMK 100’de tutuklama nedenleri açıkça düzenlenmiş olup bunları içinde sanığın savunması alınana kadar tutukluluk halinin devamı yönünde herhangi bir düzenleme yoktur ya da biz böyle bir şey algılayamıyoruz kanun maddelerinden. Çağdaş Ceza Muhakemesi Kuralları benimseyen ülkemizde böyle bir şeyin olması da düşünülemez diyoruz zira CMK madde 100’e ilişkin hükümet tasarısında da incelendiğinde görüşeceği üzere tutuklama çok sıkı şartlara tabi kılınmış istisnai bir koruma tedbiridir. Sanıkların henüz savunmalarının alınmamış olması şeklide savcılık makamı mütalaası 15 ay gibi uzun bir süredir CMK madde 104 gereği kullandığımız salıverilme yönündeki yasal hakkımızın fiiliyatta bir etkinliğinin olmadığının müvekkilim savunması alınmadan tutukluluk haline son verilmeyeceğini açık göstergesi olmuştur. Müvekkilimin halen tutuklu olması tutuklamayı peşin cezaya dönüştürmüştür. 2005 yılında kabul edilen ve bu tutukluluk uygulamasını istisnai hale getiren ve hepimizin de Türk vatandaşı olarak sevindiği Ceza Muhakemesi Kanunu bu dava da yok sayılmıştır. Sonuç olarak müvekkilimin tutukluluğunun hukuki ve fiili nedenlerinin gösterilmediği gerekçelendirmeden uzak tek tip ifadelerle verilen tutukluluğun devamı kararları hukuka aykırıdır. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı CMK 160/2’de düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemiştir burada Cumhuriyet savcısı maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle şüphelinin lehine, lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür denilir. Cumhuriyet savcısının sadece şüphelinin aleyhine olan delilleri değil lehine olan delilleri de toplaması ve muhafaza etmesi gerektiği düzenlenmiştir. Burda savcılık makamının yükümlülüğünü yerine getirmediği dolayısıyla lehe olan delilleri baştan itibaren ortaya koymadığından dolayı müvekkilimin 16 aydır ve diğer sanıkların bu şekilde mağduriyetine sebep olduğu ortadadır. CMK madde 170’e aykırı olarak düzenlenen bu iddianamenin Sayın mahkemenizce de kabulü hukuka aykırıdır bunu baştan itibaren bütün sanık vekillerinin, sanıkların da iddia ettiği üzere bizde aynı şekilde baştan beri belirtmekteyiz. Burda CMK 173 i ve j bentleri görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede öncelikle yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi. Usulü olarak şekil olarak ilk bakılması gerekenleri belirtmiştir. Suçun delilleri gösterilir demektedir. İddianamede yüklenen suçu oluşturan olaylar mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır demektedir yine 170/4.Müvekkilimin şüpheli olarak gösterildiği 3. iddianamenin 10. sayfası incelendiğinde yüklenen suçun işlendiği yer olarak İstanbul tarih olarak da gözaltına alındığı 07.01.2009 tarihinin gösterildiği görülmektedir. İddianame ile müvekkilimin üzerine yüklenen TCK’nun 314/2. fıkrasında düzenlenen silahlı örgüte üye olmak. 327/1. fıkrasında düzenlenen devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme. 334. maddenin 1. fıkrasında belirtilen yasaklanan bilgileri temin etme suçlarının işlenme tarihi olarak gözaltına alındığı 07.01.2009 tarihi gösterilmektedir. Müvekkilimin üzerine yüklenen suçların delili olarak da ajandalarındaki siyasi parti lideriyken partisinde üye kaydedebilmek için yaptığı görüşmeler, katıldığı birkaç toplantı ve yukarıda da ayrıntılı belirtildiği üzere ayrıca bir haftadır ayrıntılarını detaylarını dinlediğimiz üzere hiçbir şekilde yasal olarak delil kabul edilmesi mümkün olmayan dijital ve harici deliller ile iddianameye tapeleri dahi konulmayan telefon görüşmeleri gösterilmektedir. Müvekkilimin üzerine yüklenen suçu oluşturan sözde olaylar mevcut delillerle ilişkilendirilmiş değildir. Müvekkilimin işlediği iddia edilen örgütün üst düzey yöneticilerin talimatları ile bazı asker şahıslar hakkında bilgi toplayıp arşivlediği, gizliliğe özen göstermeleri için uyardığı, üyelerin mahkeme safahatlarını takip ettiği, niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeleri temin ettiği. Kişileri işte dini inançları, felsefi görüşleri gibi bir takım nedenlerle suç çalışmalar yaptığı ve bu şekilde hukuka aykırı olarak kaydettiği iddialarını doğrulayan bütün bunları gerçekleştirirken kişilerle iletişim kurduğunu ortaya koyan telefon görüşmesi veya başkaca bir delil ortaya konmamıştır. Bu nedenle de CMK 170 gereği bir iddianamede mutlaka olması gereken şeylerin mutlak yokluğu ile hazırlanan iş bu iddianame Sayın mahkemenizce de kabul edilmiştir. İddianamenin daha ilk sayfasını açtığınızda birden çok sayıda suç işlediği iddia edilen şüphelilerin suç tarihinin gözaltına alındıkları tarih olarak gösterilmesi başlı başına hukuka aykırıdır. Başka hususların da incelenmesine gerek olmaksızın iddianamenin iadesine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilerek kamu davasının açılması kabul edilebilir gibi değildir. Oysa ki CMK’nun iddianamenin iadesi başlıklı 174/1 fıkrası açıkça bunu düzenlemiştir. CMK madde 135’e aykırı olarak alınan telefon dinleme kararları ve bu kararlara dayanılarak yapılan dinlemeler hukuka aykırıdır iletişim tespit tutanakları hiçbir şekilde delil olarak kabul edilemez. Bununla ilgili de ayrıntılı daha önce birçok açıklama yapıldı. Savcılık makamının dava açılırken elinde bulunan ancak yargılama makamına sunmaktan itina ettiği bir kısım deliller yargılama başladıktan yaklaşık 6 ay kadar sonra ek delil klasör adı altında mahkemenize sunması usule aykırıdır. Bu delil klasörlerinden birine de iletişim tespiti ve dinleme kararlarının oluşturduğu dikkate alındığında suç isnatlarının neredeyse tamamı telefon konuşmalarına işte 1, 2 görüşmelere dayanan bir iddianamede soruşturma dosyası ile birlikte bu belgelerin yargılama makamına sunulmamış olması iddia makamının üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmediğinin göstergesidir. Yargılama makamının bu belgelerin var olup olmadığını araştırmaksızın iddianamenin kabulüne karar vermesi soruşturma dosyası gereği gibi incelenmeksizin davanın açıldığının göstergesidir. Bu durumda adil yargılamaya olan inancımız daha yargılamanın başında çökmüştür. Bu yargılama baştan sakattır. Bunlar daha önce belirttiklerim hukuki ve yasada açıkça düzenlenmiş olan kuralara aykırılıkları içeren hükümlerdi tespitlerimizdi. İddianamenin müvekkilimle ilgili kısmı esas alındığında buna ilişkin savunmalarımızdan biraz kesitler okumak istiyorum. Bu dava esas iddianameye baktığımızda müvekkilimin üzerine 4 ayrı suç yüklendiğini bu davada görmekteyiz. 1, Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak TCK madde 314/2. 2, Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri, bilgileri temin etmek TCK madde 327/1. Yasaklanan bilgileri temin etmek 334/1, hukuka aykırı olarak gizli verileri kaydetmek 135/1. Bu suçların delili olarak da iddianameye taşınanlar müvekkilim üzerine yüklenen suçların maddi delil olmaktan çok uzak bir kısım belgeler ve delil elde edebilmek için harici konulan dijital verilerden ibarettir. İddianamenin müvekkilimle ilgili kısmının delillerin ve hukuki durumun değerlendirilmesi başlıklı bölüm incelendiğinde müvekkilimin aşağıdaki başlıklar üzerinden sözde Ergenekon adı verilen terör örgütü ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Şüpheli Hasan Ataman Yıldırım’ın sanıklardan Ahmet Tuncay Özkan, Murat Ağırel, Birol Başaran, Gazi Güder, Erkut Ersoy, Sinan Aygün, Halil Behiç Gürcihan, Oktay Yıldırım işte örgütsel irtibatlarının bulunduğu. Erkut Ersoy’u internetten tanıdığı kendisinden mesajlar geldiği. Ayrıca Emin Şirin Sinan Aygün’e yemek görüş şeklinde ki bir internet el yazması ajandasında ki el yazması yazılar olduğu, Başkent üniversitesi rektörü Mehmet Haberal’ın diyalog grubu adında oluşum yaptıkları bu oluşum da Hurşit Tolon, İ. T. eski bakanlardan K. İ gibi birçok kişilerin bu grupta yer aldığı Kent otelde yapılan toplantılar. Şener Eruygur’un o toplantıda olmadığı ancak bu görüş grubun içinde 100’e yakın kişinin olduğu ayrıcı kendisinin orada 5 dakika Çağdaş Türkiye partisinin tanıtım konuşmasını yaptığı gibi daha birçok ve bunların tamamının da detaylarını hep birlikte dinlediğimiz birtakım ithamlarda bulunulmaktadır. Bu şekilde ki bir takım asılsız sahte belgelere dayalı iddialarla müvekkilim savunmasına tüm ayrıntıları ile açıkladığı sözde terör örgütü olduğu varsayılan örgüte üye oldukları iddia edilen bazı sanıklarla hayatın olağan akışı içinde yaptığı görüşmeler ve siyasi parti başkanı olduğu dönemde katıldığı birkaç toplantı nedeniyle örgütsel faaliyet içinde olduğu iddiası kabul edilemez. Görüldüğü üzere müvekkilimin tamamen yasal işleri ve eylemleri iddianameye konu edilmekte ve her hangi bir maddi delille desteklenmeksizin örgütsel faaliyet olarak lanse edilmektedir. Bunun tarafımızca kabulü mümkün değildir. İddia makamının herhangi bir delille olguya dayanılmaksızın yaptığı bu hukuk dışı değerlendirmeyi Sayın mahkeme heyetinizi taktirine bırakıyoruz. Müvekkilimin üzerine yüklenen suçlamaların suçun unsurları yönünden değerlendirmesi olarak da 3 ana başlıkta kısaca bunu da özetlemek istiyorum. 1, ceza kanununun 314/2 açısından değerlendirmem Türk Ceza kanunu 314. maddenin 2. fıkrasında düzenlenen silahlı örgüte üye olmak suçunun maddi unsunu ilgili maddenin 1. fıkrasında belirtilen nitelikte bir silahlı örgüte üye olma, olmaktır. Örgüte üye olmak örgüte katılmayı bağlanmayı, örgüte hakim olmayı hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade eder bizim anlayışımızla. Örgüt üyeliğinin gerçekleşmesi için örgütle katılma iradesinin herhangi bir somut davranışla ortaya konulması ve bu iradenin devamlı katılmaya yönelik olması gerekir. Biz burda izledik ki 2003, 2004, 2009 gibi çok farklı 5, 6 yıllık tarih aralıklarıyla bir takım görüşmeler yapmış işte parti için toplantılara gitmiş. İnsanların notlarını ajandasına koymuş üye kaydı için tamamen Anayasal haklarını kullandığı bir takım sosyal faaliyetleri. Bunlarda burda iddianameye konu edilerek müvekkilim maalesef 16 aydır tutuklu olarak bulundurulmuştur. Bunlar ışığında bir birey hakkında silahlı örgüte üye olmak suçundan dolayı dava açılabilmemsi için cevap bulması gereken zorunlu sorular tespit ettim kendimce bunlar. Müvekkilim Hasan Ataman Yıldırım var olduğu iddia olunan bu silahlı örgüte ne zaman üye olmuştur? Hangi somut davranışı var olduğu iddia olunan bu silahlı örgüte katılma iradesinin göstergesidir? Bu iradenin varlığını ve devamlılığını gösteren deliller nelerdir? Savcılık makamınca hazırlanan iddianamenin müvekkilimle ilgili bölümü incelendiğinde bu soruların hiç birinin cevabının yer almadığı zira iddia makamının bu soruları sorgulama gereği duymadığı. İddianamenin somut delilerle değil varsayıma dayalı bir kabul ile çamur at izin kalsın mantığı ile hazırlandığı görülmektedir. Oysaki Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da ifade edildiği üzere sanıkların örgüt üyeliğinden cezalandırılabilmesi için her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delillerin mevcut olması gerekmektedir. Aynı zamanda silahlı örgüt üyeliği örgütün amacı gerçekleşene kadar uzun süreli faaliyeti gerektirdiğinden somut olaydaki özelliklere göre sanığın konumunun örgüt üyesi sayılmayı gerektiren boyuta ulaşıp ulaşmadığının belirlenmesi gerekir. Tüm bu hususlar göz ardı edilerek somut bir delile dayanmaksızın müvekkilim hakkında hazırlanan bu iddianameyi ve bu iddianame ile müvekkilimin üzerine yüklene suçlamayı kabul etmiyoruz. Ceza kanunu 327. maddesi açısından değerlendirmem Türk Ceza kanunu 327/1 devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek suçunun maddi unsurları olarak devletin güvenliği veya iç veya dış siyası yararları bakamından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri temin etmek, devletin güvenliği kavramı devletin varlığı bekası fikri ile izah edilebilir. Devletin iç veya dış yararları. Milli savunma bakımından 1. derece de önemli yararları anlamını ifade eder bizim anlayışımızla. 327. maddede tanımlanan suçun oluşması bakımından önemli olan husus temin edilen bilgilerin devletin güvenliği ile veya dış siyasal yararları gereği gizli kalmasının zorunlu olmasıdır. Burda parantez içinde belirtmek istiyorum burda iddia edilen belgelerin hiç birisi kabulü anlamına gelmemek koşuluyla bunları açıklıyorum yani kaldı ki burda slayt gösterileri izlerken bir şeyi de izleme sırasında tespit ettim. Belki bu yıllarca kamu kurumunda avukatlık yapmamdan kaynaklanan bir husustur. Sürekli resmi belgelerle haşır neşir olamadan yani zannetmiyorum ki askeri belgeleri görmedim ama askeri belgelerde böyle bilgisayar çıktısıyla altına gizli ibaresi yazılarak belgenin gizli olduğunun belirtileceğini zannetmiyorum. Çünkü bizde üniversite avukatlığı yaptım üniversitede de dahi bilgi gizli için özel bir kaşe vardır kilitli sorumlu kişilerin çekmesinde dolabında kilitli olarak bulundurulur. Yani böyle sıradan düzenlenmiş belgenin altına bilgisayar yazısıyla gizli ifadesinin bulunması o belgenin gizliliği gizli olduğu anlamına gelmez. Bu çok önemli bir şeydir bunu daha önce hiç aklıma getirmemiştim burda çünkü bu belgeleri biz burda gördük Sayın hakim bey çok teşekkür ediyorum 5, 6 tane DVD’yi bizi hep reddettiğimiz DVD’ler sadece 117’deki bir takım alıntıların da açıklamasını da ayrıntılı yaptı müvekkilim. Bunların tamamını burda gördük altlarında imza yok, isim yazılmış ve gizli yazılmış bunların gizliliği ne derece doğrudur? Bunun araştırılması gerekir bu çok önemli bir konu onun için tekrar tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum. Sır niteliğindeki bilgileri temin etmek denilence ise gizli kalması gereken bilgileri öğrenmek için çaba göstermek bunun için bir takım çalışmalar yapmak, bu hususta vasıtalara başvurmak suretiyle elde etmek anlaşılır. Yasa koyucu temin eden tabirini kullanmakta tesadüfen böyle bir bilgiyi elde eden kimsenin hareketinin suç sayılmayacağı ve bu suçun oluşması için gizli kalması gereken bu bilgilerin bazı teşebbüslerde bulunmak suretiyle elde edilmesi gerektiğini vurgulamak istemişti. Yani burda benim müvekkilim bu gizli bilgileri elde edebilmek için yıllarca uğraşmış bir sürü çaba göstermiş zaman harcamış siyasi parti mi kurmuş? Yani bunu için birileriyle görüşmek için illa bir siyasi parti mi kurması gerekiyormuş? Siyasi çalışmalar mı yapması gerekiyormuş yani biz burda bütün bir haftadır izlediğimiz Sayın Ataman Yıldırım’ın siyasi parti çalışmaları kapsamında ki görüşmeleri notları çok affedersiniz böyle bir insanda ilk defa tanıdım ben bu ayrıntılardan sonra nerdeyse yediği yemeği gittiği tuvaletin saatini dahi yazmış yani düşünememiş tabi günün birinde bunlar beni 16 ay mahkum edecek diye. Gayet iyi niyetli çok yoğun programı kapsamında unutmamak için aldığı bir takım notlar defalarca kez burada sorgulandı ve bunların bu örgütle ilişki kurulabilecek neresi hangi tarih, hangi saat ben sizin taktirinize bırakıyorum. Bir de 135/1 açısından değerlendirme kısaca yapmak istiyorum TCK’nun 135/1 maddesinde belirtilen kişisel verileri kaydetmek suçunun unsunu kişilerin bilgisi dışında bilerek hukuka aykırı ve yasak yollarla başkasına ait verileri temin etmek ve kaydetmektir. İddianamede müvekkilime atılı olan bu suçun işlendiğine kesin delil oluşturabilecek hukuken kabul edilebilir herhangi bir delil yoktur. Yukarda da ayrıntılı belirtildiği üzere müvekkilimin aleyhine gösterilen deliller dijital verilere dayanmaktadır. Yasak usulle toplanan bu delilerin hukuken müvekkilim aleyhine delil olarak kabulü mümkün olamaz. Sonuç ve istem olarak, yukarıda arz ettiğimiz nedenlerden dolayı öncelikle CMK 1007e aykırı tutuklama kararının taleplerin alındığı Cuma gününün dahi beklenmeksizin kaldırılarak müvekkilimin salıverilmesini, bu talebimiz yerinde görülmemesi durumunda CMK 109 gereği adli kontrol altına alınmasına karar verilmesini, müvekkilimin üzerine yüklenen suçların unsurları gerçekleşmediğinden oluşmadığından devamında beraatına karar verilmesini bilvekale Saygıyla arz ve talep ederim. Teşekkür ederim efendim.”

Bu sırada sanık Levent Ersöz müdafii Av. Ali Rıza Dizdar’ın geldiği görüldü. Huzurdaki yerine alındı.

Sanık Hasan Ataman Yıldırım’dan soruldu.

Mahkeme Başkanı :”Avukatlarınızın beyanlarına bir diyeceğiniz var mı?”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım:”Sayın Başkanım, ben avukatlarıma çok teşekkür ederim kendileri ile beraber çalışmak fırsatı olmadı onlar hazırlık yapıyorlardı bana getirip gösterecek diye bekliyordum fakat aniden olduğu için bugün bende buradaki çalışmaları ilk defa burada gördüm kendilerine çok teşekkür ediyorum her ikisine de. Diğer bir husus daha evvel çapraz sorgu sırasında Sayın Haşıloğlu’nun bir e-posta bana göstermişti. Dökümünü alınacaktı gelen dökümler arısında o yok onu göremedim olmazsa ordan da detaylı.”

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:”Problem çıktı. İletilmeyen yarın size gelir o.”

Mahkeme Başkanı :”Daha sonra alabilirsiniz.”

Sanık Hasan Ataman Yıldırım.”Peki, peki daha sonra alırım. Ben üzerimde herhangi bir şüphe kalmasın yani sizlerin fikirlerinde düşüncelerinizde her şeyi sorabilirsiniz dedim sordunuz ben de her şeye çok açık olarak kaç gündür cevap verdim. Verdiğimi düşünüyorum bunun takdirini de size bırakıyorum zaten bulunan bütün yani tekrar söylememe gerek yok ama bütün bu sahte ve suçlama yapılan dijital veriler hepsi iş yerimde bulunmuştur. Evimde yani ikametgahımda herhangi bir suç unsuru da yoktur. Bu arada benimle benzer durumda olan diğer deniz subayları 2 deniz subayı aynı anda aynı dalgada gözaltına alınan deniz kurmay albaylar denizaltıcı Hüseyin Vural Vural ve İlyas Çınar başından beri tutuksuz yargılanıyor. Benimde durumum onların durumuyla aynı durumda bu CMK 134 ve adli önlemi arama yönetmeliği 17. maddesine aykırı arama ve el koyma faaliyeti neticesi iş yerime kötü niyetli kişiler tarafından 5 CD, 1 DVD ve 2 bellek nedeniyle konmuş olup bunların nedeniyle 7 Ocak 2009 tarihinden beri tutuklu bulunuyorum. Mahkemenize güveniyorum tahliyemi talep ediyorum saygılarımı sunarım hepinize teşekkür ediyorum çok uzun oldu sağ olun.”



Mahkeme Başkanı :”Daha önce verilen bir kısım ara kararlar gereği bir kısım cevabı yazıların gönderildiği anlaşıldı. Bunların okunmasına geçildi. 25.09.2009 tarihli oturumun 14-A nolu ara kararı gereği ve sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun talebi üzerine İçişleri bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğüne yazılan yazıya muameten, 21.12.2009 tarihli oturumun 14-F nolu ara kararı gereği sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafiinin talepleri üzerine CMK 250. maddesi ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya muameten cevap verildiği. 13.02.2009 tarihli oturumun 2-B nolu ara kararı gereği sanık Hasan Atilla Uğur’un talebi üzerine jandarma genel komutanlığına yazılan yazıya ikmalen. 13.02.2010 tarihli oturumun 7 nolu ara kararı gereği sanık Fatih Hilmioğlu’nun müdafiinin talebi üzerine Türkiye Cumhuriyeti İnönü üniversitesi rektörlüğüne personel dairesi başkanlığına yazılan yazıya muameten. 13.02.2010 tarihli oturumun 17-A nolu ara kararı gereği sanık Levent Ersöz müdafiinin talebi üzerine jandarma genel komutanlığına yazılan yazıya muameten cevap verildiği. Mevcut kayıtlarda yapılan araştırma da ilgi yazı ekinde gönderilen görüşme kayıtları ile kimler tarafından yazıyla çevirdiğine ilişkin bilgi ve belgeye rastlanmadığının bildirildiği. 02 Mart 2010 tarihli oturumun 2010/141 değişik iş sayılı kararın 2 nomu ara kararı gereği resen hava kuvvetleri komutanlığına yazılan yazıya ikmalen. Aynı değişik iş sayılı kararın 2 nolu ara kararı gereği resen Türkiye Cumhuriyeti kara kuvvetleri komutanlığına yazılan yazıya ikmalen. Yine aynı ara kararı gereği Türkiye Cumhuriyeti deniz kuvvetleri komutanlığına yazılan yazıya ikmalen. Aynı değişik iş sayılı kararın 3-C-AA nolu ara kararı gereği sanık Mustafa Dönmez’in talebi üzerine Ankara il jandarma komutanlığına yazılan yazıya muameten. Aynı deişik iş sayılı kararın 10-D nolu ara kararı gereği resen Avea ileşitim hizmetleri müdürlüğüne yazılan yazıya ikmalen. Aynı değişik iş sayılı kararın 12 nolu ara kararı gereği sanık Hasan Atilla Uğur’un talebi üzerine diğer CMK 250. maddesi ile yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya cevap verildiği Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 1996/2138 soruşturma dosyasına kaydı yapılarak 1999/2118 soruşturma dosyası ile birleştirilerek 1996/1144 sayılı savcılık esası ile 6. ağır ceza mahkemesine dava açıldığının bildirildiği. Aynı değişik iş sayılı kararın 15-E nolu ara kararı gereği sanık Mehmet Haberal müdafiinin talebi üzerine Sayın Rahşan Ecevit’e yazılan yazıya cevap verildiği Başkent üniversitesi ile Başkent üniversitesinden verilen merhum Bülent Ecevit’le ilgili rapor ve belgelerin gönderildiği. Aynı değişik iş sayılı kararın 16-A nolu ara kararı gereği sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafiinin talepleri üzerine CMK 250. maddesi ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya ikmalen cevap verildiği. Aynı değişik iş sayılı kararın 8 nolu ara kararı gereği resen 19.03.2010 tarihli oturumun 3 ve 8-A nolu ara kararı gereği sanık Mehmet Dalagan’ın talebi ve resen yazılan ve CMK 250. maddesi ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya ikmalen. 15.03.2010 tarihli oturumun 2010/179 değişik iş sayılı kararının 1 nolu ara kararı gereği Sanık İlyas Çınar ve müdafiinin talebi üzerine Türkiye Cumhuriyeti deniz kuvvetleri komutanlığına yazılan yazıya ikmalen. Aynı değişik iş sayılı kararın 5-B nolu kararı gereği sanık Levent Ersöz’ün müdafiinin talebi üzerine İstanbul tıp fakültesine yazılan yazıya ikmalen cevap verildiği istenen raporların gönderildiği ve gönderilen raporların da İstanbul adli tıp kurumuna gönderilerek rapor istendiği. Aynı değişik iş sayılı kararın 8-C nolu ara kararı gereği sanık Mehmet Haberal müdafiinin talebi üzerine CMK 250. maddesi ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya ikmalen. Aynı değişik iş sayılı kararın 12-A nolu ara kararı gereği resen sanık Osman Gürbüz’le ilgili olarak Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya ikmalen. 19.03.2010 tarihli oturumun 4-A nolu ara kararı gereği sanık Fahri Kepek’in talepleri üzerine Kayseri Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya ikmalen. Aynı tarihli oturumun 13-A nolu ara kararı gereği sanık Mustafa Dönmez’in talebi üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya muameleten. Aynı tarihli oturumun 4-A nolu ara kararı gereği sanık Fahri Kepek’in talebi üzerine CMK 250. maddesi ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya muameleten. Aynı oturumun 14-A nolu ara kararı gereği sanık Emcet Olcaytu’nun talebi üzerine İstanbul il emniyet müdürlüğüne yazılan yazıya ikmalen. Aynı tarihli oturumun 16-B nolu ara kararı gereği sanık Yaşar Oğuz Şahin’in talebi üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya ikmalen. Aynı oturumun 25 nolu ara kararı gereği resen İçişleri bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğüne yazılan yazıya muameleten cevap verildiği ayrıca sanık Mahir Akkar tarafından çekildiği ve sanık Osman Yıldırım’ın tutanağına bağlanılan beyanlarının yer aldığı belirtilen Ankara 11. Ağır ceza mahkemesinin Danıştay saldırısı davasının hüküm duruşmasına ait görüntü kaydının bulunduğu CD ve bu görüntülerin çözümüne ilişkin bilirkişi raporunun Naip hakim tarafından temin edilerek gönderildiği. İstanbul üniversitesi kardiyoloji enstitüsünde tedavi altında bulunan tutuklu sanık Mehmet Haberal’ın savunmasının alınması ile ilgili olarak tutulan iki adet tutanak arşive kaldırılmak üzere ve 11 adet mini görüntü DVD’si ile birlikte sunulduğu ve buna ilişkin tutanağın gönderildiği. 15.03.2010 tarihli 2010/179 değişik iş sayılı kararın 7-B nolu ara kararı gereği sanık Ahmet Hurşit Tolon’dan elde edilen 3 adet CD’nin seri numaralarının tespit edilmesine ilişkin ara kararı uyarınca zabıt katibi ve teknik personel tarafından tutanak tanzim edilerek ibraz edildiği. 21.12.2009 tarihli oturumun 2-A nolu ara kararı gereği sanık Fatma Cengiz’e ait emanet eşyaların getirilmesine ilişkin kararla ilgili olarak yine zabıt katipleri tarafından tutanak tanzim edilerek ibraz edildiği görüldü.”

Saatin 17:35 olması karşısında bu güne mahsus olmak üzere oturuma son verildi.



GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ.

Oturuma 16 Nisan saat 09:00’da kaldığı yerden devam edilmek üzere ara verilmesine oy birliği ile karar verildi.15.04.2010



Başkan 28298 Üye 32346 Üye 37266 Katip 128041


Yüklə 0,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin