13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI


Duruşmaya 13:00’e kadar ara verildi



Yüklə 0,75 Mb.
səhifə3/7
tarix01.08.2018
ölçüsü0,75 Mb.
#65111
1   2   3   4   5   6   7
Duruşmaya 13:00’e kadar ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Sanık Boğaç Kaan Murathan daha önce tespit edilen kimliği tahtında huzura alındı.

Doğrudan soru sorma işlemine devam olundu.

Mahkeme Başkanı: “Savcı Bey buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan sorularımıza izninizle devam ediyorum. Dava sanıklarından sanık Sedat Peker ile tanıştığınızı söylediniz. Arkadaş olduğunuzdan söz ettiniz spor yapmak için geldiğinde. Kendisiyle ne zaman, ne şekilde, hangi tarihte tanıştınız, samimiyetinizin derecesi nedir, aranızdaki ilişkinin boyutu nedir açıklar mısınız?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Ben Trabzon’dan ailemin göçü nedeniyle lise 2’yi Suadiye lisesinde okudum efendim. Liseyi bitirdikten sonra, 33 yaşındayım 1978 doğumluyum. Liseyi bitirdikten sonra (1 kelime anlaşılamadı) oturduğumuzdan dolayı Sayın Sedat Peker’in de evi Sadacedit semtindeydi. Ben çok yoğun spor yapıyordum. O muhitte tanıdığımız insanlar vasıtasıyla bir gün tanıştırıldık ve spor yapmak istediğini belinde rahatsızlık olduğunu, nerede spor yaptığımı sordu. Ben de Moda da Majestik denilen bir spor salonunda çalıştığımı söyledim. Belinin rahatsızlığını giderebilmek için ne yapması gerektiğini söyledi bende eğer imkânları olursa ve spor salonuna gelirse beraber çalışabileceğimizi, belindeki rahatsızlığı giderebileceğimizi kültürfizik hareketleri artı ağırlık idmanları ile diye belirttim. Belli dönemlerde fırsat buldukça Kadıköy’deki spor salonunda benim eşliğimde spor yaptık, tanışıklığımız oradan bugüne kadar geliyor.”

Mahkeme Başkanı: "Hangi yıllardı hatırlıyor musunuz?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Ben 93, 94’de herhal… 93, 94’te liseyi bitirdikten birkaç sene sonra yani 97, 97 tarihlerinde. Yani yanlış hatırlamıyorsam diye cevap veriyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç yaşındaydınız siz o zaman?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Ben şu an 33 yaşındayım. 98’den 13 sene çıkarsanız 20 yaşındayım. 97, 19 yaşındayım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Askerliğinizi yaptınız mı?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Hayır gözlerimde rahatsızlık olması sebebiyle ameliyat geçirdiğimden dolayı yapmadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne ameliyatı geçirdiniz?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Gözlerimde uzağı görmeme problemi olduğundan dolayı yapmış olduğum kafamdaki darbelerden dolayı efendim trafik kazasından sonra muayeneye gittim. Göz muayenesi yapıldı. Askere elverişli olmadığım söylendi. Ondan sonra birkaç dizi operasyon geçirdim. Hala da gözlerimde çok ciddi derecede görme kaybı var.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha önce sabıkanız oldu mu?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Benim daha önce yargılandığım bir dosya vardı Kadıköy dosyası. Onda adam yaralama suçu olması lazım. Para cezasına çarptırıldı. O kadar ba… sabıkam falan yok. Zaten onlarda çok eski olduğundan dolayı sildirildi. Yani belli bir tarih geldiği zaman 5 senede bir sanırım sildiriliyor siciller efendim. O şekilde sildirildi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Silah taşır mısınız?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Ruhsatlı silahım vardı efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç tane?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “45’lik glock bir tane.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Glock mu var?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Vardı bitti. Tarihi bitti. Tarihi bitti.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne zaman doldu?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Ruhsatı da getirdim efendim. Ruhsat yanımda bakmak isterseniz ruhsatı verebilirim silah ruhsatını efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne zaman aldınız ruhsatı, nereden aldınız?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Efendim Trabzonlu olmam dolayısıyla köydeyken Rize valiliği tarafından aldım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi yıl?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Bakayım efendim üstünde var. Benim yıllarla aram fazla yok. İki bin 16.07.2004 tarihine geçerlidir diyor. 5 sene düşerseniz efendim aldığım tarih, aldığım tarih belli olacaktır. Yani sabıkam olmadığından dolayı silah ruhsatını alabildiğimi söylemek istiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Harun Çakır diye birisini tanıyor musunuz?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Harun Çakır diye birini şu an hatırlayamıyorum. Yani ama tanıdığım Harun Çakır diye biri yok sanırım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yok mu askeriyeden?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Askeri?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Askeriyeden Harun Çakır, kendisine komutan diye hitap edilen bir şahıs.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Yok ben tanımıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tanımıyorsunuz.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Yani tanıyorsam bile bir hatırlatma yaparsanız çünkü 3 seneden beri cezaevindeyim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “2003’ten beri yoktum yani onu da cevap verebilirim. Ama şu an söylenince aklıma gelen bir Harun Çakır yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Emin Caner Yiğit isminde dava sanıklarından var. Bu kişi ile tanışıyor musunuz?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Emin Caner Yiğit’i tanımıyorum. Ahmet Taner Yiğit’i tanıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O kimdir?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Kendisinin kars… kardeşidir. Kelebek operasyonunda bizden yani bizim yargılandığımız dosyada yargılanmıştır. Oradan tanıyorum yani Anadolu yakasından.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Emir Caner Yiğit ile herhangi bir irtibatınız olmadı mı?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Emin Caner Yiğit ile bir dostluğum yok. Kardeşini tanıyorum. Ama tanıdığım insanları tanıdığını biliyorum. Yani neticede şöyle söyleyeyim dostluğum yok, yani samimiyetim yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani hiç mi görüşmediniz, hiç mi tanımazsınız kendisiyle bir alışverişiniz bir şeyiniz oldu mu?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Valla ben Burgaz Rakının temsilcisiyim, bir de Redbull ve Sırma suları satıyorum. Ben Emin Caner Yiğit’e de böyle bir şey yapmadığım için bir alışverişim olmadı yani onunla bir ticaret yapmadık.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İddianameyi eğer okumuşsanız bu birleştirilen dava 1. iddianamesinde Emin Caner Yiğit ile ilgili bölümde şöyle diyor. Sedat Peker’i tanıyıp tanımadığı tanıyor ise ne zamandan beri ne şekilde tanıdığı sorulduğunda sadece ismini duyduğunu. Hiç tanışmadığını kendisini 1 defa Adapazarı’nda depremzedeler için açmış olduğu çadır aşevinde gördüğünü. O dönem Adapazarı’nda yaşadığını, Boğaç Kaan Murathan’ı tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise ne zamandan beri ne şekilde tanıdığı aralarında ne tür bir ilişki olduğu sorulduğunda kendisiyle 1 kere selamlaştığını. Sizinle 1 kere selamlaştığını söylüyor. Samimiyetinin olmadığını sadece Yener’i tanıdığını. Yener sayesinde Boğaç ile 1 kere konuştuklarını. Boğaç’ı en son 2004 yılı Eylül ortasında gördüğünü. Boğaç’ın bir otosu olduğunu söylediğini ve satmasını istediğini. Kendisinin de araç satışında aracılık yaptığı için Boğaç’ın aracını problemi olmaması şartıyla satabileceğini söylediğini. Bunun üzerine Boğaç’ın 34 BGJ plakalı BMW marka aracını bıraktığını. Daha sonra bu aracı Ankara’da ismini hatırlamadığı bir galeriye 57000 Avro karşılığında sattığını, bu iş karşılığında 2000 Avro para kazandığını paranın geri kalanının Boğaç’a verdiğini beyan etmiş.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu şekilde beyanları var. Sizle bir BMW araç satışıyla ilgili.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Evet cevap vereyim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Ben Emin Caner Yiğit’e böyle bir şey söylemedim. Ama 2003 yılında başımıza gelen olayda arabamı ben Ahmet Taner Yiğit’e bıraktım, kardeşine bıraktım ve sat… satabilirse satmasını istediğimi söyledim. Üstümüze 2003 yılında tüm mallarımıza şey konulduğundan dolayı bu organize işte DGM de yargılanılan konularda efendim şey yapıyorlar hani hiçbir şeye kendi malınızı bile satamıyorsunuz dondurma kararı alıyorlar biliyorsunuz efendim. Öyle bir şey yapıldığından dolayı bana da arabayı satamadılar. Yani anlaşmış oldukları arabayı satamadılar. Bildiğim kadarıyla arabada benim kendi özel eşyalarım varmış. Pasaportum ve o size verdiğim silah ruhsatında 45’lik glockun şarjörü varmış efendim. Bunlar galeriye bırakırken almışlar, evlerine koymuşlar. Ben, benden arabanın içerisinde olan şeyleri galeride duracağı için. Ondan sonra zannedersem o Ergenekon operasyonu kapsamında Emin Caner Yiğit’in evine gelinince kardeşi de aynı evde kaldığından dolayı Taner Yiğit onunda hani bütün özel eşyaları karıştırılıyor. Benimle alakalı bir şeyler bulunduğundan dolayı Emin Caner Yiğit üzerinden bu davanın dosyasına, klasörlerine giriyor efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz 2004 yılında Kelebek operasyonu yapıldığında yurtdışında olduğunuzu söylediniz.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Öyle söyle…”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi ülkedeydiniz o tarihte?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Öyle söylemedim. Şöyle söyledim. Düzelteyim orayı efendim. Sayın Sedat Pekerlere operasyon yapıldığında bana operasyon yapılmadı. Yani ben o akşam evimde.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizde aranıyordunuz ama.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Hayır hayır aranmıyordum. Yani beni organize şube beni benim ismime bir arama çıkartmamıştı. Onların operasyonundan zannedersem yanlış hatırlamıyorsam 15, 20 gün sonra yeni bir dalga dalga yapılıyor ya efendim hani operasyon.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Yeni bir dalgada ismim geçiyor, ismim geçtiğinden dolayı aranmam çıkıyor. Ama ben o sıra Akdeniz’de hep devamlı iş yaptığımdan dolayı teknede olduğumdan dolayı tekneyle Yunanistan tarafına çıkıyorum efendim. Yani o operasyonda alınmış.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şunun için soruyorum şimdi sizin pasaportunuz.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Emin Caner Yiğit’te çıkmış.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Evet pasaportsuz bir şekilde.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani sizde diyorsunuz yurtdışındaydım.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani ne şekilde Yunanistan’a giriş yaptınız?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Tekneyle normal tekneyle Meis adasına geçtim. Arandığımı duyunca da hani dönmek istemedim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “3 yıl orada mı kaldınız?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “3 yıl Meis adasından Yunanistan’a geçtim. Gezdim yani hem de neticede yurtdışında ne gibi işler yapabileceğimi düşünüyordum zaten Akdeniz’de olmamın nedeni yurtdışı ile alakalı işler yapmak istiyordum, ticaret yapmak istiyordum. Hazır oradayken başıma da böyle bela geldiği zaman ne olduğunu anlayamadım, neden beni hakkımda tutuklama kararı çıktığını anlayamadım. Yani korktum diyeyim yani daha açığını söyleyeyim yani ne olacağını bilmediğimden dolayı hani biraz bazı şeyleri görmek istedim hani ne oluyor ben neden aranıyorum çünkü dosya gizli efendim ne olduğunu bilmiyorum. Yani tedirgin oldum ve ben orada olduğumdan dolayı da çıkmayı kendime orada doğru olarak gördüm ve o doğru üzerinden yurtdışına çıktım efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Size ulaştırmak için avukatınız aracılığıyla veya başka bir şekilde Emin Caner Yiğit aradı mı sizi pasaportunuz bende, silah şarjörünüz bende şeklinde aradığı oldu mu avukatınızı veya sizi?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “(1, 2 kelime anlaşılamadı) o arayamadı neden arayamadı? Kelebek operasyonunda Taner Yiğit tutuklanmıştı. Taner Yiğit tutuklandığından dolayı beni tanıyan yani benim samimiyetim olan kardeşi. O tutuklandığından dolayı kardeşinin derdine düşmüştür efendim yani çünkü bildiğim kadarıyla 5 ay falan yattı Taner. Bende o sırada yurtdışındaydım. Yani 5, 6 ay yattığını düşünüyorum. Çünkü onlarda 3. dalgada tutuklandılar. Herhalde zannedersem yanlış hatırlamıyorsam cezaevindeydi kardeşi. Yani benden daha önemli konuları vardı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Yine iddianamede Emin Caner Yiğit’in ev aramasında çıkan pasaportlar ve 1 adet glock marka tabancaya ait şarjör sorulduğunda şöyle diyor. Pasaportlar Boğaç'ın kendisine satması için bıraktığı BMW marka aracından çıktığını, bu pasaportları aracı satmış olduğu kişilerin, aracın sağ alt koltuğu içersinde bulunan çekmece gibi bir yerde bularak kendisine verdiklerini beyan etmiş. Siz pasaportunuzu bu BMW aracın koltuğunun içindeki çekmeceye mi koyuyordunuz? Yanınızda taşımıyor muydunuz?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Şöyle oldu onu anlatayım efendim. Benim Antalya’da işlerim olduğunu söylemiştim. Arabayı çektim garaja yani arabada tüm özel eşyalarım vardı yani bilmiyorum başka hani araba neticede kullandığım arabanın içerisinde çıkmış bir şey. Silah şarjörüm bile orada yani ruhsatlı silahımın şarjöründen bahsediyoruz efendim. Ben bırakmış gitmiştim. Bu hadiseler gelişince Taner’de hani bu operasyon geçirmemişti. Bende daha operasyon geçirmemiştim ama beni benim ilk operasyon hani benim ismimim çıktığı operasyon daha erkendi. Bende hani arabayı satıp nakite dönmek hani para ihtiyacım olursa kullanmak için arabayı satmalarını söyledim. Ben o zaman ihtiyatı tedbir denilen kararı bilmiyorum bile efendim yani böyle bir karar veriliyor mu veril… ben hani arabamı satabileceğimi düşünüyorum. Hani bu şekilde düşündüğümden dolayı da Taner’e sat dedim. Ama Taner bundan dolayı arabayı satamıyor zaten operasyon geçiriyor. Tekirdağ cezaevine gidiyor. Tekirdağ cezaevine gittikten sonra arabanın satılması da kalıyor yani araba satıl… ondan sonra daha çok sonraları zannedersem satıyorlar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani Emin Caner Yiğit burada doğruyu söylemiyor mu? 57000 Avroya sattığı, 2000 Avrosunu kendisinin aldığı konusu doğru değil mi?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Şimdi efendim ben doğru değil demedim. Dedim ki kendi eşyalarım olduğundan dolayı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ama satma işi kaldı diyorsunuz ya satma işi kaldı demekle ne kastedi… araba şu anda sizde mi?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “BMW.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Çok sonra satıldı diyorum araba ama. Yani arabanın parası ben yurtdışından geliyorum 2007 de falan yani hemen o.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ondan sonra mı satıldı?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Tabi. Hemen orada satılmıyor. İhtiyati tedbir kararı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ama 2004 Eylül ayında olduğunu söylüyor Emin Caner Yiğit ifadesinde. 2004 Eylül ayında böyle bir araba bana bıraktı diyor BMW marka. Sizin üzerinize miydi bu araba ruhsatı?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Üzerimeydi tabi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Satması, satmam için verdi bende Ankara’da bir yerle anlaştım. 2000 Avro bana kaldı, 57000 Avroya Eylül ayı 2004’te sattım diyor. Hatta biz duruşmada kendisine 2004’ten dava tarihine kadar niye teslim etmediğini sorduğumuzda işte sizin avukatınızla irtibata geçtiğini, ona söylediğini belirtti. Onun için soruyorum.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Burada bir yanlışlık, burada bir yanlışlık var efendim. Doğru diyor veya demiyoru ben söylemeyeyim sizin takdirinize bırakayım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Hı, hı.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Ama burada bir yanlışlık var. Neticede üstüme olan arabanın ne zaman satıldığı belli.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Yani ihtiyati tedbir var arabanın üzerinde zaten satılmıyor araba. Yani araba satılabilse zaten satılacak parasını alacağım ama satılmadığından dolayı araba bekliyor ve pasaportları alınıp eve getiriliyor. Bende yokum. Ben olmadığımdan dolayı da bana veremiyorlar. Bana veremediklerinden dolayı o orada zannedersem bir cevap aramış o cevapla ama öyle olmuyor. Yani burada samimi bir şekilde konunun nasıl geliştiğini söylüyorum. Zaten araba benim üzerime yani ne zaman satıldığı belli.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Dava sanıklarından Ergenekon terör örgütü yöneticisi olmakla suçlanan Veli Küçük ile tanışıyor musunuz?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Dünde bahsettiğim gibi Sayın Sedat.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Öztürkler.com sitesinin açılışında tanıştığınızı söylediniz.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Evet açılışında tanıştım evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Daha sonra samimiyetiniz oldu mu, görüşmeleriniz oldu mu?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Efendim ben 2003’ten 2007’nin Temmuz ayına kadar zaten yokum. Zaten Yunanistan açıklarında 1 tane teknede yakalanıyorum. Yani söylediğim şeyinde samimiyetini göstermek açısından böyle söylüyorum. Yani Göcek’in karşısında Meis adasının karşısında teknede yakalanıyorum zaten. Ondan sonra getiriliyorum. Hakkımdaki davaya çıkartılıyorum. 9 aya yakın bir süre yatıyorum çete üyeliğinden yatıyorum, tahliye oluyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Kendisiyle telefon görüşmeleriniz oldu mu?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Şimdi benim kendisiyle telefon görüşmesi yapabileceğim tarihler 2000, 2001 veya iki bin hani o şeyden sonradır. Ama kendisiyle bir arkadaşlığımız, bir dostluğumuz, bir abi kardeşliğimiz, bir paylaştığımız bir şey yok. Yani neticede benle yaş yaş kat kat üst yani yaş olarak fazla olan bir insandan bahsediyorsunuz. Ben onunla konuştuğum zaman konuşabileceğim nasılsınız, iyi misiniz bayram varsa bayramını kutlarım o kadardır yani onun haricinde bir samimiyet teşkil edebilecek veya böyle bir konuşmam yok. Zaten dosyada da baktığınız zaman olmadığını görürsünüz efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Sedat Peker savcılık ifadesinde şöyle diyor. Emin Caner Yiğit’i ben tanımam. Arkadaşım Boğaç Kaan Murathan’dı. Yener Keskin’in tanıdığı olduğunu biliyorum. Ben o dönem itibariyle Veli Küçük lojmandan çıkarılmıştı ve koruması kaldırılmıştı. Bu nedenle ben kendisine kiralık ev bulması için yardımcı olmuştum. Kendisine yardımcı olunsun diye Boğaç Kaan ve birkaç kişiye söyledim. Ancak Caner’i bizzat ben tanımam. Ancak geçmiş tarih olduğu için maaş verilip verilmediğini hatırlamıyorum şeklinde beyanı olmuş. Bu beyanlara ne diyorsunuz?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Dediğim gibi efendim yani Sayın Sedat Peker kimin tanıdığını, kimin tanımadığını hatırlamıyor olabilir. Ama ben Caner Yiğit’i tanımıyorum, kardeşini tanıyorum. Yani tanısam da tanıdım derim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Veli Küçük’ün lojmandan çıkarılması nedeniyle kiralık ev bulunması ve şoför bulunması konusunda size bir şey söylemiş Sedat Peker ne söyledi onu açıklar mısınız?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Bana bi… bu konuda bir açıklama yapmadı. Sayın Sedat Peker’de kendi konuları ile alakalı veya kendi düşündüğü ve kendi bildiği veya düşünüp düşünmediğini de bilmediğim bir konudan bana sormazdı yani. Kendi ile alakalı bir şey varsa kendi cevaplarını veya kendi sorunlarını kendisi çözer. Hani bizim Sayın Sedat Peker ile de aramızda öyle bir iletişim yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani aranızda böyle bir görüşme geçmedi mi Veli Küçük’e yardımcı olun şeklinde bir şey söylemedi mi size Sedat Peker?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Belki o dönemde başka insanlara söylemiş olabilir ama bana söylediğini zannetmiyorum. Yani sorduğunuz zamanda zaten söylemişse de kabul ediyorum yani öyle bir şey ama ben söylediğine inanmıyorum. Yani hatırlamıyorum inanmıyorum diyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Öyle bir çalışma içine girmediniz mi kendisine şoför bulma konusunda veya kiralık ev bulma konusunda çalışma yapmadınız mı?”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Dediğim gibi ben Veli Paşa ile bir samimiyeti olan bir insan değilim. Yani ona şoför bulunacak veya ev bulunacak konuları benim dışımdaki olaylardır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Yani, yani önümde tanımadığım yani yakın olmadığım bir insan var. Ama böyle bir şeyde söylenmiş olsa bunu da gayet zevkle yaparım çünkü ev bulmak ve şoför bulmak bu konular çok hani yani kötü bir olay değil ki ev bulunuyor, şoför bulunuyor yani. Böyle bir şeyi de yaparım söylenmiş olsa ama diyorum ki bana böyle bir şey söylenmedi. Ama ben zannetmiyorum ki Sayın Sedat Peker’in sadece Boğaç’a söyledim veya başkalarına söyledim değil bence güncel konuşmuştur. İnsanlara söylediğini söylemiştir. Bahsettiğiniz konularda çok eski konular yani 10 sene kadar veya baya üstünden şey geçmiş ben o tarihlerde zaten çocuktum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu önemli bir konu yani Veli Küçük Türkiye’de tanınan bir insan. Onun şoförünün ayarlanması, ona lojman olmadığı için ev ayarlanması yani unutacağınız bir konu gibi gelmiyor bana yani. Generalle böyle bir ilişkiniz olması.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “İşte diyorum ya unutmadım. Hayır hayır hayır unuttum demiyorum. Unutmadım diyorum. Ben diyorum böyle bir şey benden talep edilmedi diyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Sedat Bey itirazınız mı var? İtirazınız mı var?”

Sanık Sedat Peker söz almadan konuştu, anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Açıklama daha sonra. Buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi size sorduğum telefonlardan bir tanesi var 53364390 pardon 5355056666 olarak sorduğum bir numara vardı.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Bende size söyledim şeyin....”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu numara zaman zaman Yener Keskin zaman zaman sizin tarafınızdan kullanıldığı anlaşılıyor.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Efendim bir cep telefonu zaman zaman birisi zaman zaman birisi tarafından kullanılmaz. Çünkü cep telefonu insanın kimliği gibidir. Her öyle…”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani arayan kişiler diyor ki mesela Yener’e diyor ki Boğaç’a ver diyor falan o şekilde veya sizden Yener’i ver diyor. Bazı numaralar o şekilde, telefon görüşmeleri.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Hayır biz Yener ile beraberizdir. Yener’i biri aramıştır, Yener’i biri aramıştır o da bizim müşterek arkadaşımızdır efendim yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Yener’i birisi aramıştır müşterek arkadaşımızdır. O konuşurken bende müşterek arkadaşımızla yanından konuya hani bir şekilde müdahil olmuşumdur. Ama zaman 66 zaten ben Trabzonluyum 66 başka bir ilin yani kullandığım numaralar genelde 61 oluyor benim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Bu telefonla sizin kullandığınız iddia edilmiş o 9 Ağır Cezada yargılandığınız davada. Veli Küçük’e ait olan 5336439665 numaralı telefon hattı ile 20 Ağustos 2002 tarihinde saat 11:30’da 31 saniyelik bir görüşme. Yine Veli Küçük’e ait olduğu iddia edilen 5373509988 bu telefonla da 9 Mart 2004 saat 14:48’de 17 saniyelik görüşmeniz. Yine size ait olduğu iddia edilen 5374090697 numaralı telefonla 22.10.2003 ile 25.11.2003 tarihleri arasında 6 adet Veli Küçük ile görüşme kaydınız tespit edilmiş.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Efendim toplamda 8 görüşmeden ve 3 telefon ayrı numarasından bahsediyorsunuz anladığım kadarıyla.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Ve görüşmelerin şeylerine baktığınız zaman efendim saniyesine 24, 31 saniyelerde yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani o tarihlerde 2003, 2004.”

Sanık Boğaç Kaan Murathan: “Bir dedikodu yapacak veya bir şeyleri bir konuları anlatacak değil de merhaba nasılsınızdır. Eğer yani ben, ne benim diyorum telefon… ama diyorum ki konuşmuş da olabilirim bilmediğim için kabul ediyorum. Ama konuşmuş olduğum telefondan merhaba nasılsınız iyi misinizdir falan yani onun haricinde muhabbet edecek yani öyle bir muhabbetimiz yok. Öyle geniş konular konuşabileceğimiz zaten o zaman öyle bir hayat görüşüne de sahip değilim çocuğum yani kültürü, bilgisi ne kadar olduğunu 19, 20 yaşlarındaki bir çocuğun tahmin edersiniz efendim yani bir paşa ile ne konuşabilir yani merhaba nasılsınız.”


Yüklə 0,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin