13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ )



Yüklə 472,31 Kb.
səhifə5/9
tarix26.08.2018
ölçüsü472,31 Kb.
#74942
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Sanık Doğu Perinçek :” çünkü Abdullah Öcalan yakalanmıştı ve yakalandıktan sonra şunu söylemeye başladı, bunlar yayın organlarında çıktı, bu işin çözümü, Kemalist devrimdir. Atatürkçülüktür. Biz Türkiye’nin birliğine saygılıyız, birlikten yanayız. Ayrılma diye hiçbir hedefimiz yoktur. Hatta, özerklikten de vazgeçiyoruz, her şeyden vazgeçiyoruz şeklinde bir tavrı vardı. Sayın başkanım, bu günde hiç dünyada bir devlet var mıdır, elinde bulunan bir tutukluyu yahut hükümlü, şimdi bir hükümlüyü düşmana teslim etsin. Biz hükümet olalım, Abdullah Öcalan, hiç abartmıyorum. Beş dakika, altı dakika değil, beş dakika içersinde, kendisine önerilen politikaların hemen hizmetine girer. Ama bunun şartı nedir? bir Türk hükümeti olacak. Amerika nın yönetmediği bir hükümet olacak. Amerika güttüğü zaman, o hükümet Abdullah Öcalan ı Avrupa nın Amerika nın eline teslim eder ve Abdullah Öcalan da, hapishaneden ayaklanma çağrıları, bölünme çağrıları vesaire yapar. Bakın, bu gün bir irade oluşsun Ankara da, gitsin Abdullah Öcalan a desin ki, şöyle şöyle olacak arkadaş, beş dakikada o çizgiye girer. Bu kötü mü olur? Ve o sayın savcının sözü ettiği tarihlerde, PKK Abdullah Öcalan ı hain ilan etti. Rıza, PKK lı Rıza, ondan sonra Rıza Altun, ondan sonra diğer liderleri, Paris lerde Avrupalarda beyanat verdiler, dediler ki, Abdullah Öcalan Türk genelkurmaycısı oldu. Türk devletine teslim oldu, Türk sömürgecilerinin adamı oldu. O olayda şöyledir. Abdullah Öcalan bu beyanatları yapınca, PKK bu hain ilan etti. Güneydoğu halkı ise, apoyu şey yaptı, bunları söyledi diye oh kurtulduk, bu iş bitiyor, Abdullah Öcalan, Türk devletinden yana oldu, rahatlayacağız. Ta öyle birden ona sahip çıktı. Sahip çıkınca, öbürleri bir müddet sonra o hain ilan ettikleri apoyu tekrar Serok apo şeklinde tavır değiştirmeye başladılar. Yani o çok tarihi bir fırsattı. Ben bunu bazı komutanlarla da görüştüm, bunu söyleyeyim. Nasıl siz teslim edersiniz, Türkiye’nin eline geçmiş bir insanı, nasıl, bana şunu söylediler, iki ay içinde bizim elimizden aldılar, adalet bakanlığına kontrolüne verdiler ve adalet bakanlığı kontrolüne verildiği andan itibaren de Abdullah Öcalan Avrupacı ve Amerikacı oldu. Yani, sayın savcı, çok kritik önemli bir nokta tespit etmiş, o tarih 2000 lerin yakalandıktan bir süre sonraki tarih, nasıl oluyor falan diye, hakikaten o sırada, hatta şimdi de, şimdi de, Türk devletinin Ankara da bağımsız Türkiye’nin bütünlüğünü savunun bir iradesi olsun. Beş dakika içinde, Abdullah Öcalan o iradenin yanında, yerine getirir, yapılması gerekenleri. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”herhangi bir yolla size karşılık verildi mi mektubunuz.,”

Sanık Doğu Perinçek :” verildi, şöyle sözlü olarak geldiler, Ankara daki kongremize, dört beş kişi, o şey tarihini de söyleyim. 2000-2001 falan olacak, geldiler, hürmetler ediyor, dediler, Doğu Perinçek, bizi aydınlatsın, ben çok yararlandım vesaire şeklinde bir karşılık verdiler, sözlü olarak.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın :” yine tarihi hatırlatarak ve sizin açıklamalarınız ışığında, kullandığınız saygılı üslup nedeni ile devlet politikası da bu şekilde olduğuna göre, PKK terör örgütü elebaşına bir nevi muhatap alıp meşrulaştırmış olmuyor musunuz. Bu şekilde.”

Sanık Doğu Perinçek :” hangi saygılı üslup sayın savcı, bir insana küfür ederek mektup yazılmaz ki, normal bir insana yazılacak bir saygın üslup yok. Abdullah Öcalan a benim hiçbir şekilde bir saygılı üslubum yok, ama ben ucuz politika yapmam. Normal bir nezaket çerçevesi içersinde bir parti başkanının hitap edeceği, deniz Baykal da söyleyeceği zaman öyle söyler, Tayyib Erdoğan da öyle söyler. Başkası da öyle söyler. Ben bir saygılı üslubum yok. hiçbir şekilde o mektubu ben dağıttım. Mahkeme heyeti de okuyacaktır. Saygılı bir üslup yok. orda saygılı bir üslup yok. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” Mehmet Adnan Akfırat ifadesinde, Doğan Erbaş ile görüşme yaptığını, ancak konunu Abdullah Öcalan olmadığını söylemiştir. Siz, PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan cezaevinden terör örgütü yönetmeye devam ettiğini söylediniz, PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ın mesajlarına ise, kendisi ile görüşebilen avukatları aracılığı ile verdiği, nitekim avukatları hakkında da bu konuda soruşturmalar yapıldığı tarafımızca da bilinmektedir. Sizin halen cezaevindeki PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile yukarda anlatılandan başka bir iletişiminiz olmuş mudur? “

Sanık Doğu Perinçek :” o soruşturmaları başlatan da benim. Ben çıktım, beyanatlar verdim, bildiriler yayınladım dedim ki, bu ne biçim iştir. Hapishaneden terör örgütü yönetiyor, Türk devleti buna nasıl izin verir. Bunların, hepsinin belgelerini, ben bunu söyledikten sonra benim bu açıklamalarıma gönderme yapılarak, soruşturmalar başlamıştır. Onda Türk devletinde öyle bir irade yok ki. Onun dışında benim, bu sizin bahsettiğiniz bu mektup açık, bu yayınladığım mektup dışında, bir iletişim ve diyalogum yoktur. Sizin bu konuda bir bilginiz varsa lütfen delillerinizi mahkemeye sununuz. Hiçbir şekilde yoktur, olanı söylerim, çünkü bunlar politikalardır, ben açık politika yapan bir insanım. Buralarda çekinmem, risk üstlenirim. Tehlike üstlenirim. Korkmam, doğru yapılması gerekeni yaparım. Göreceksiniz, benim bu politikalarım, yarın Türkiye devletinin politikaları olacaktır ve Türkiye bu sorunları çözecektir. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”91 dönemi seçimlerinde doğuda yapılan mitinglerde bir tek Türk bayrağı göremeyeceğinizi söylediniz ve parti olarak o bölgede yapılan mitinglerde Türk bayrağı çıkaran gösteren tek parti olduğunuzu söylediniz, bunu da mahkeme salonunda ekrandan seyrettirdiniz, bu görüntülerde, söyleminizin aksine biz partinizin bayrağı dışında bir bayrak göremedik, eğer yanlış görmüş isek, lütfen tekrar gösteriniz ve düzeltiniz, bunu açıklar mısınız? “



Sanık Doğu Perinçek :”efendim, ben 1991 mitinglerinde de Türk bayrağı vardır, ama bu günkü 2000 lerde yaptığımız mitinglerdeki kadar yoğun değildir, vardır onu tek diğer bütün uzun onlar çünkü yarım saatlik, kırk beş dakikalık çekimlerdir. Onları tespit edip getirebiliriz. Ama raporları istersek, emniyet raporlarını, emniyet raporlarında, yaşasın Türkiye diye bağırılmıştır, o mitinglerde. İstanbul a selam, diye slogan atılmıştır. Zonguldak taki işçi hareketine selam diye slogan atılmıştır ve temel slogan da kardeşlik, kardeşlik, kardeşliktir. O mitinglerde, kesinlikle birlik ve beraberlik savunulmuştur. O mitinglerden, en çok PKK korkmuştur, Abdullah Öcalan ın beyanatlarını toplayıp size arz edebilirim. Abdullah Öcalan, benim altımdan kitle gidiyor, şeklinde ifadelerde bulunmuştur. Hatta 1991 aralık Silopi seçimlerine bakalım, PKK nın adayı levent soyadını unuttum, levent doyucu muydu neydi, 2400 oy almıştı, Silopi de, işçi partisi nin adayı 1700 oy almıştı, yani orada o bölgede Silopi, Cizre, Şırnak vesaire PKK ile baş eden Türkiye’nin birliğini savunan bir noktaya gelmiştir işçi partisi . ve işçi partisi nin orada öldürülmesi, bu sefer de ikinci bir gladyo harekatı olmuştur. İşçi partisi liderlerinin öldürülmesi sonucunda alan tamamen PKK ya açılmıştır. Bunu da birçok güvenlik sorumlusu daha sonra itiraf etmiştir. bu çok büyük hata oldu. İşçi partisi orada o kadar güçlenmişken, onun böyle bastırılması, ezilmesi, vurulması, kırılması sonucunda bölge PKK nın ve Barzani nin olmuştur. işçi partisi orda birlik ile durmuştur. Ben Diyarbakır cezaevinde yattığım zaman şeyh Ahmet vardı, Cizre nin en büyük şeyhi, oğlu da PKK nın Diyarbakır cezaevindeki sorumlusu idi. Güven, şeyh Ahmet güven, oğlunun adı neydi, neyse şimdi unuttum, oda Güven. Şeyh Ahmet güven geldi, 300-400 tane avluda, bayram görüşmesi, açık görüşme, beyaz sakallı, çok yakışıklı ve kaliteli bir insandı, topladı, o bütün PKK lıları falan, doğu bey dedi, bu dedi, akılsızlar dedi, bu bölücüler dedi, bunları kurtarırsınız bir tek siz kurtarırsınız. Onlara da döndü dedi ki, ulan dedi, af edersiniz, ulan dedi, akılsızlar, dedi adamsanız dedi bu bölücülüğü şunu bunu bırakırsanız dedi, doğu Perinçek gibi bu ülkeyi savunan, sizi de ezdirtmeyecek insanların peşinden gidersiniz, yani orada birlikten, beraberlikten yana olan insanlar, işçi partisinde toplanmaya başladı. Bu günde böyledir Sayın başkanım, şimdi o kadar, Abdulhakim güven, o kadar duygulandık, şimdi bakınız, Türkiye ye uzanan bir el var orda. Köylüler, Türk bayrağını kaldırıyor ve ellerini Türkiye ye doğru uzatıyor. Bizi bırakmayın, diyor, biz jandarmayı gönderip onun elini kırıyoruz. Olay budur, orda işçi partisi Türkiyeli olan Türkiye yi savunan Türkiye’nin bütünlüğünü savunan bir kuvvet birkaç kez yaratmıştır. Her seferinde şiddetle karşılanmıştır. Bir kere, PKK tarafından vurdurulmuştur. İkincisi, Gladyo tarafından vurdurulmuştur. Şimdi, maalesef bakın orda liderlerimiz, Muhyettin Öksün ve Ömer Öksün daha yeni öldürüldü. Temmuz ayında. Üç dört ay evvel öldürüldü. Tek suçları, orda Türk bayrağına sarılmak. Bunlar çok vahim ve sonuçları çok ağır olacak politikalardır. Onun için, Türkiye ye, şimdi başka parti oraya giremez. CHP, gidiyor, sayın Baykal, otobüsten el sallıyor, otobüsten el sallayarak olmaz. Orda insanlarınız olacak, köylerde olacaksınız, toprak, köylünün toprak ve özgürlük şeyine talebine sahip çıkacaksınız. Öldürülmeyi göze alacaksınız. Örgütünüz olacak. Örgütünüz, PKK saldırdığı zaman ona cevap verebilecek. Bizim köylerimize PKK biksi silahları ile saldırmıştır. Delik deşiktir duvarlar. Ona karış koyan direnen bir güç yaratmışız biz, bunlar çok önemli. Bunu işçi partisinden başka hiç kimse yapamaz. Buradan herkese sesleniyorum. Bu dediğimi, işçi partisinden başka hiç kimse, hiç kimse, hiç kimse yapamaz. Militan kuvveti ile ideolojisi ile felsefesi ile fedakarlığı ile hayatını ortaya koyması ile Atatürkçülüğü ile bunu işçi partisinden başka kimse yapamaz. Ve yapamayacaktır. Yani onun için, çok yanlış bir kuvvetin üzerine gitmektedir, bu günkü Ergenekon davası. Çok büyük hata yapmaktadır, tarihe aynen böyle geçecektir.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”ikinci bir başlık altındaki sorularıma geçiyorum, sayın cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a destek mahiyetindeki eylemlerinizin suç olarak gösterildiğini iddia ettiniz, buna katılmasak da, bu konuda sizin bağdaştırılamayacak bize göre söylemleriniz var, Kıbrıs meselesi kitabınızda ve “

Sanık Doğu Perinçek :” ama bunlar, Sayın başkanım, bunlar 1960 larda, 70 lerin başında yazılmış kitaplar, yani burası bir psikolojik savaş platformuna dönüştürmeyelim. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”cevap vermezseniz ben başka soruya geçeyim. ben şunu izah edeyim.”

Sanık Doğu Perinçek :”bunu tamamen yani siz 1970 te yazdığım benim kitabımı buraya getiriyorsunuz ve sürekli olarak bunlar çok yanlış şeyler, neyi kazanacaksınız yani, Türkiye ne kazanacak, hiçbir şey kazanmayacak.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” ben şunu sorularımın başında izah ettim, siyasi çizginizdeki keskin değişmenin Ergenekon bağlantılı olduğunu resmi olarak iddianamede suçlandığınız için.”

Sanık Doğu Perinçek :” hiçbir keskin değişiklik, hayır efendim, efendim siyasi çizgimizde hiçbir değişiklik yok. bakın ne oldu, Amerika yeşil ışık yaktı, Kıbrıs a girildi. Amerika kırmızı ışık yakıyor, Kıbrıs feda ediliyor. biz buna karşı çıktık. Amerika ile olmaz bu işler. Kıbrıs ta 3. dünyanın yanında Hindistan ın Yugoslavya nın yanında olan bir Kıbrıs Cumhuriyeti vardı, Amerika bunu tasfiye etmek için bir dizi tertip yaptı, ilk önce bir şey darbesi yaptı, samson darbesi arkasından, Türk silahlı kuvvetlerini oraya yönlendirdi. Ben biz bunları anlattık hep o koşullarda. 1970 lerde bakın şimdi ne oldu, şimdi de Amerika buradan çıkın deyince ordan çıkmak için her türlü ortam hazırlanıyor. Biz Bunları anlattık. Aynı şeyleri. Erol Manisalı da.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” özet olarak tabi bu yayınlanmış, kitabınıza herkes ulaşabilir açık kaynak. O zamanki Kıbrıs barış harekatını işgal olarak nitelendiriyorsunuz. Yayınlanmış kitabınızda, tabi bu davada Kıbrıs ta gösterdiği yararlılıklardan anılan Muzaffer Tekin in ile aynı davanın sanıklarısınız, Rauf Denktaş hakkında burda okunmasına gerek görmediğim beyanlarınız var. “

Sanık Doğu Perinçek:” Rauf Denktaş da onları okumuş, savcım onları, Rauf Denktaş sinesine çekiyor, bir şey demiyor da siz mi itiraz ediyorsunuz. Bu siyasi bir tavır. Siyasi tavırlar bunlar. 74. siz iddianamenize suçu nerden başlatıyorsunuz. Benim Kıbrıs politikam, eğrisi doğrusuna denk düşmüştür. Orada o şekilde bu tespitleri demin izah ettiğim gibi bir üçüncü dünya ülkesine yönelik Yugoslavya nın Hindistan ın yanında olan bir ülkeye yönelik bir harekat olmuştur. Amerika buna yeşil ışık yakmıştır, biz bunları o zaman belirttik. Bunlar çok yanlış şeyler değil, ama şimdi ne oldu Amerika ordan çıkın diyor, biz Amerika çıkın deyince çıkmayız diyoruz. Kaldı ki bunlar siyasi tartışmalar. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” siz dahil olmak üzere nerdeyse herkes bu davanın normal bir dava olmadığını teslim ediyor, suç tarihi konusunda da yüklenen suçun niteliği itibariyle, terör örgütü, nitekim ileriki sorularımda gelecek suçu kesintisiz bir suçtur. Kişi yakalandığı anda suç tamamlanmış olur ve o suç tarihi ile kendisine suç yüklenilir. Geçmişe yönelik eylemlerse aydınlatılabildiği kadarı ile soruşturulur. Ve soruşturulabilir.”

Sanık Doğu Perinçek :” peki terör örgütü hangi yıl kuruldu iddianameye göre, terör örgütü de örgütün bir kuruluş tarihi olması lazım. Siz beni doğduğum andan itibaren yargılayamazsınız ki, bir oturun savcılar olarak aranızda.”

Mahkeme Başkanı :” savcı bey, doğru, buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”iddianamede tespit edilen kısım 1999 yılında. “

Sanık Doğu Perinçek :”e, o zaman 99 yılından sonrasını sorun.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”reorganize edildiği, çünkü bu da, elde edilen ancak öncesine dayalı bir takım bilgiler varsa da, bunlar kesin mahiyette olmadığı için bir yüklemde bulunulmamıştır.”

Sanık Doğu Perinçek:” peki Sayın başkanım, ben 1974 te ben bu terör örgütüne dahil miyim.”

Mahkeme Başkanı :“ kesin mahiyette olmayan şeyleri burada sormayalım. zaten iddianamede kesin mahiyetinde değil diyor, orda açıklamış. Açıklamışsınız. Buyrun savcı bey.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” o zaman sizden şu cevabı alarak bu sorularımı geçmek istiyorum. Benzer mahiyette, ermeni meselesi, şu anda gündemde tuttuğunuz, Kemalizm ve nispeten o dönemde, hayatta olduğu için Atatürk ve Avrupa ile ilgili beyanlarınız var. bu konularda açıklık getirmenizi isteyeceğim.”

Sanık Doğu Perinçek :”getireceğim efendim, bunlar iddialarınız yanlış, benim hayatımın hiçbir yerinde ermeni soykırımını bir gerçek olarak kabul ettiğim hiçbir kitabım yazım çizim yoktur. Bu bir , iki, ben 1960 lardan beri, Atatürk devrimini savunurum. Bunda, bir gün saptığım bir nokta yoktur. TİKKO, işçi köylü partisinden işçi köylü partisini, Kemalist diyerek suçlayarak ayrılmıştır. İbrahim Kaypakkaya nın kitapları şunları bunları 1970 de ortadadır. İki, sol içerisinde Atatürkçülüğü Kemalizmi 1960 ların sonundan beri ısrarla, kararlı olarak savunan bir hareketiz. Ve benim biraz sonra Sayın Ceyhan mumcu nun altı cilt halinde takdim edeceği, mahkemeye altı ciltlik Kemalist devrim kitabımda, 1970 lerde yazılmaya başlanmıştır. Ama, Kemalist devrim, Kemalist devrim de insan işi, ona da eleştiriler var, onun da hataları var, yanlışları var. Ben bir bilim adamıyım. Bunları yazmaktan çekinmem, ama Kemalist devrim, dünya çapında bir devrim. Her zaman bunu, böyle saptadım. Sovyet devrimi, sosyalist devrimlerin başını çekerken, Kemalist devrim de, 20 yüzyılda milli kurtuluş savaşları ve demokratik devrimin mazlum ülkelerde başını çekmiştir. Bu benim, kırk yıllık elli yıllık entellektüel hayatımda hiç değişmeyen fikrimdir. Benim 1960 larda çıkarttığım işçi köylü gazeteleri vardır. yazdığımız programlar vardır, hepsinin kapaklarında Atatürkler vardır. İşçi köylü gazetesinin köşesinde, Türk bayrağı vardır. Ay yıldızlı. 1968-69 ta, 68-69 dan beri Türk bayrağı ile yürürüz, Atatürk ü başımıza taç ederiz, ama bu arada da kitaplarımızda, Atatürk devriminin hataları, eleştirileri, yanlışlıkları, eksikleri, tahlilleri bunlar vardır. Ama ana çizgileri budur. Aradan böyle cımbızlan bazı cümleler şeyler çekebilir, bir takım istihbarat örgütleri ve bunu psikolojik savaşta kullanabilir, siz onlara rastlarsınız, onlara kanmamanızı öneririm, sayın savcılar. Kitaplarımızın tamamını okumanızı, size de bir nüsha takdim edeceğiz. Bunlar, ermeni meselesinde Kemalist devrim, Atatürk bu konularda iddialarınız yerinde değil, o konularda hiçbir şekilde, en ufak bir değişiklik olmamıştır. Solun yayınlarına bakın, solun yayınlarında, biz hep Atatürkçülük, Kemalist olmak, diye, hatta onu bir suçlama olarak, İbrahim Kaypakkaya nın bütün kitaplarında, Doğu Perinçek, Kemalist, Kemalist, kemalist diye geçer. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” bu konudaki sorularımı sormadan 190. klasörde yer alan dönemin sosyalist parti genel başkanı Ferit İlsever in bir basın toplantısında kontrgerilla konusu konuştuğu, CIA ya bağlı terör örgütü kontrgerilla nın varlığı ve merkezinin genelkurmay a bağlı özel harp dairesi olduğu söyleniyor. Gelinen noktada kontrgerilla vardır, yoktur tartışması bitmiştir. Bütün NATO ülkelerinde var, bizde yok. Komikliğine artık son verilmelidir. CIA ya bağlı terör örgütü, burada terör örgütü olarak tanımladığınıza dikkat çekiyorum. Kontrgerilla nın varlığı ve merkezinin genelkurmay a bağlı özel harp dairesi olduğu bir gerçektir. Ne yazık ki, Türkiye halkı, bu gerçek bilgiyi 12 mart, 12 eylül darbelerini yaşayarak, onu aşkın aydınını ve yüzlerce evladını kaybederek ulaşmıştır. Bu gün yapılması gereken, suikast, sabotaj, katliam ve darbelerin üzerindeki örtüyü kaldırarak, sorumluların cezalandırılmasını sağlamaktır. İşte partimiz, bunların mücadelesi için çaba vermektedir, deniliyor ve faik Türüm, Memduh ünlütürk, sizin de bahsettiğiniz Sabri Yirmibeşoğlu vesair onlarca görevlinin bu yapılanma içersinde olduğuna dair isimler veriliyor. Bunlar sizin lideri olduğunuz hareket adına yapılmış açıklamalar, siz henüz soruşturmaya dahil edilmeden dahi, hedefin Türk silahlı kuvvetlerini etkisiz hale getirmek olduğunu söylüyorsunuz. Oysa savunmanızda, Ergenekon isimli örgüt dokümanını anlatırken dahi, ilk cümlelerinde geçen Türk silahlı kuvvetleri içersinde faaliyet gösterene Ergenekon sözcüğüne şiddetle itiraz ettiniz. Türk silahlı kuvvetleri içersinde, ayrı bir yapılanma olamayacağını, bunun ihanet anlamına geleceğini siz söylediniz, iddianamede de, bunun dışında bir şey söylenmediğine göre neden kamuoyunu aksi yönünde bütün yayınlarınız ile yönlendirmeyi amaçlıyorsunuz?”



Sanık Doğu Perinçek :”şimdi sayın başkanım NATO ya bir ülke girerken, NATO ondan bir şey istiyor, şart koşuyor diyor ki önce komünizme karşı bir gizli mücadele örgütü kuracaksın. Türkiye de bu daha NATO ya girmeden 47 de kuruluyor. 52 de bunun adına seferberlik tetkik kurulu deniyor. Sabi Yirmibeşoğlu 1955 6-7 eylül ü açıkladı.dedi ki, Buradaki hükümetin bilgisi olmadan bu iş olmaz dedi. Üç gün önce, beş gün önce habertürk te. 27 mayıs devrimi, bunu yargıladı ve üçü idam ile sonuçlandı. 6-7 eylül olaylarını. 64 e kadar, 60-64 arasına bir ferahlık oluyor. Bu seferberlik tetkik kurulu pasifize ediliyor. Tüm general Daniş Karabelen hemen 27 mayıs sabahı, emekliye ayrılıyor ve bu özel Harpçilere de Türk silahlı kuvvetleri içersinde amerikancı ve menderes in gizli örgütü damgası vuruluyor. Bunlar, bütün yayınlarda var. Bunları söyleyen de komutanlar. Suphi karaman da bana bunları uzun uzun anlattı ve kitabıma yazdım. Yani sayın savcının dediği doğu, biz Türk silahlı kuvvetleri içersinde NATO döneminde bir kontrgerilla yuvalanması olduğunu tabi kabul ediyoruz. Bu bir Türkiye’nin gerçeği. Bu oldu. Bunun başında Daniş Karabelen ler vardı, 60-64ten sonra, Sunay lar, Tamaç lar, Cahit Akyol lar, daha sonra Faik Türünler falan bu isimler de doğru. bu şekilde, olay, işte 1971 12 mart darbesini bu örgüt yapıyor. bu NATO örgütü, ondan sonra 1977 den sonraki istikrarsızlaştırmada bu örgüt, çok önemli roller oynuyor. 12 Eylül 1980 darbesini de bunlar yapıyor. Biz onlara karşıyız. Onları yargılayalım, getirelim burada. Çok doğru bir yargılama olur. 12 Eylül darbesi o kontrgerilla lar vesarie, biz onlarla savaş yaptık, ordakilerin hepsi doğru. 1990 dan sonra çok köklü bir değişiklik oldu. Nedir o, Sovyetler birliği dağılıyor. NATO nun anlamı kalmıyor, yani daha doğrusu Nato nun açıklanan işlevi, biz Sovyetler birliğine karşı bir savunma örgütüyüz diyorlardı. E madem Sovyetler Birliği dağıldı, senin de bunu dağıtman lazım. Nato dağılmıyor neden çünkü NATO nun çok daha önemli bir işlevi var. Nato, Nato ülkelerini kontrol örgütü, yani NATO aracılığı ile Amerika Türkiye yi, Almanya yı, Fransa yı, Danimarka yı, şunu bunu yönetiyor. Ve onu da hangi araçla yönetiliyor. İşte o Gladyo dediğimiz kontrgerilla dediğimiz örgüt, gizli hükümet bunu yani basit bir vurdu kırdı aygıtı olarak görmüyoruz. Bu bir gizli hükümettir. Fakat 1990 dan sonra Amerika gelip yerleşince ırak a, Türk silahlı kuvvetleri de cephelerini başka yere, Sovyetler birliğinden güneye doğru dönüyorlar, oradan bir tehdit algılaması yapılıyor. Ve bu tehdit algılaması ile yavaş yavaş, Türk silahlı kuvvetleri içersinde bir Amerika karşıtı, güvensizlik, tedbirler, vesaire bu gelişmeye başlıyor. Nitekim 1990 yılında Turgut Özal ın emrini Türk silahlı kuvvetler dinlemiyor ve Necip Torumtay istifa ediyor. Arkasından 1992 yılında, genelkurmay başkanı Doğan Güreş Özel Harp Dairesinin adını değiştiriyor. Niçin adını değiştiriyor. Özel kuvvetler komutanlığı yapıyor. Özel Harp dairesi lekelendiği için, kontrgerilla damgası yediği için ve öyle olduğu için. Bu sefer özel kuvvetler komutanlığına milli bir görev veriliyor. O milli görev nedir, ırak ın kuzeyinde Türkiye’nin güvenliğini sağlamak. Onun için özel kuvvetler komutanlığı ile özel harp dairesini ayırmak lazım, bu ayrımda 1992 dir. 1992 yılında, Doğan Güreş döneminde, özel harp dairesi yerine özel kuvvetler komutanlığı kurulmuştur. Ve özel kuvvetler komutanlığı da, milli bir görev yapmıştır. İşte o tarihlerden itibaren, bu sefer NATO, ordu içersindeki merkezileşen örgütünü polis örgütünün içine kaydırdı. Turgut Özal özel örgütü, çiller özel örgütü, bir takım tarikatların cemaatlerin polis içinde yuvalanması sonucunda, o eskiden özel harp dairesinin yaptığı işlev, bu sefer polis içindeki o gizli yasa dışı örgütlenmenin sırtına vuruldu. Onun için sizin, af affedersiniz, Sayın başkanım, onun için savcıların iddianamesi yanlıştır. Bu gün gladyo devam etmektedir. Gladyo, işte bu davayı açmıştır. Gladyo, bu davayla ilgili bütün tertipleri kurmaktadır. Oraya bomba koymaktadır. Bakın hepsi yalan çıkacak. Burada söylüyorum. Hepsi yalan çıkacak. Mustafa yarbay, yok oraya bomba koymuş, kroki. Yalan çıkacak. İbrahim şahin den çıkan krokiler le bilmem ne, o da yalan çıkacak. Bunu ben bilerek konuşuyorum. Bunların hepsi Fethullahçı Gladyo nun kurduğu tertiplerdir. İşte biz de buradayız. Savcılar da burda. Mahkeme de burda. Yalan çıkacak, gene biz burda hep beraber konuşacağız, yalan çıktığını göreceğiz. O bakımdan yazılan iddianame yanlış. Yani bu gün Türk silahlı kuvvetleri içersinde böyle bir örgüt yok. hele bu örgütün başında Kıvrıkoğlu var, Eşref Bitlis var, yok Doğu Perinçek var, ilham Selçuk var, kemal Yalçın Alemdaroğlu var, bu tamamen Gladyo nun kurduğu bir şema. Onun için biz iddianame yi, bir suç belgesi olarak görüyoruz. İddianame nedir? İddianamede şunlar yazıyor, bir Türkiye’nin genelkurmay başkanı kendinden sonraki genelkurmay başkanını suikast yapmıştı, iki, Türkiye’nin iki genelkurmay başkanı 30 milyon dolar rüşveti bölüştüler. Üç, Türkiye’nin birinci ordu komutanı Kırıkkale mühimmat fabrikasını havaya uçurdu. Dört, Ergenekon örgütünün başında Kıvrıkoğlu, Karadayı, üç genel kurmay başkanı, üç jandarma komutanı, bir deniz kuvvetleri komutanı var. Bunlar, Türk ordusuna karşı altını çiziyorum, haince bir psikolojik savaştır. Bunun haince olmadığını söyleyecek bir tane Türk vatanseveri yoktur. Madem öyledir, niye buraya sanık olarak getiremiyorsunuz. Gücünüz yetmediğinden değil, bu çok büyük bir yalan, bu. Bu bir Türk, herkes böyle algıladı. Genelkurmay başkanları da böyle algıladı. Demirel de böyle algıladı. Hüsamettin Cindoruk da böyle algıladı. Böyle algılamayan insan yok. bu gerçek değil. Eğer siz deseydiniz ki, iddianameniz biz kontrgerilla yı yargılıyoruz. kontrgerilla,ne yapmıştır.1 mayıs 77 katliamını yapmıştır. Susurluk u yapmıştır. Kahramanmaraş katliamını yapmıştır. Eğer bunlar müruruzamana uğramadı ise vesaire, böyle bir iddianame getirseydiniz, bu bizim iddianamemiz olurdu. Çünkü, biz yıllarca bunları kamuoyuna, belgeleri ile delilleri ile açıkladık, burada bir anlaşmazlığımız olmazdı. Ama, 2001 yılından itibaren, Amerika nın bölgedeki planlarına karşı koyan Türk ordusunun pırıl pırıl komutanlarını, genelkurmay başkanlarını, jandarma komutanlarını, hatta hınçlar alınamayıp suikast ile öldürülen Eşref Bitlis i o şemaya koyulduğu zaman, bu Türk silahlı kuvvetlerine karış bir amerikan tertibi oluyor. Burada hiç tutarsızlık yok ve bakın dün, çok çarpıcıydı, susurluk konferansı toplamışız, Doğu Perinçek , Ferit İlsever, Adnan Akfırat, hikmet çiçek, Tuncay Özkan, Enis Berberoğlu, Erol Mütercimler, ve başkaları, o konferansta, susurluk u araştıran üzerine giden kim varsa, bu gün burada sanık yapıldı. Çok çarpıcı bir liste. Susurluk un yakasına yapışan, mafyaların çetelerin yakasına yapışan. Kendini bu uğurda ortaya koyan. Bu tehlikeleri göze alan insanlar, bu davada sanık. Çok kavratıcı bir gerçek değil mi bu? Demek ki bu dava susurluk u ortaya çıkmasına çalışan değil, susurluk un peşinden koşan, açığa çıkarmak isteyen insanlara karşı bir intikam davası. İsimler ortada. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Türk silahlı kuvvetleri hakkında söylediğiniz geçmişe yönelik sözleri, yine baştaki itirazınız üzerine geçiyorum. Çünkü bunu belli bir tarih koyarak, bir strateji değişikliği nedeni ile olduğunu açıkladınız. Diğer tutuklu sanıklardan, Habip Ümit Sayın ın bilgisayarında, sizin bir mektubunuz bulunmuştur, mektupta, Habip Ümit Sayın, derin devlet konulu yazıya ilişkin görüşlerinizi özetle, şu şekilde siz cevap veriyorsunuz, 96 dan sora, Türkiye de güç dengelerinin değiştiği, elli yıllık dönemin bittiği, inisiyatifin Cumhuriyet devrimi güçlerine geçtiği, Cumhuriyet devriminin ikinci taarruzunun başladığı, bu gün Türkiye de var olan sisteme küçük Amerika denildiği, küçük Amerika nın merkezindeki yasa dışı oluşuma da derin devlet denilmekte olduğu yazılı, aynı konu ile ilgili Habip Ümit Sayın ın 3. kişilere gönderdiği elektronik posta da ise, derin devlet yazısını, daha önce ilhan Selçuk, Doğu Perinçek ve hasan Yalçın a yolladığını belirterek, Doğu Perinçek in derin devletin tanımı konusunda, derin devletin ardık Kemalistlerden yana olduğunu, 96 dan sonra metamorfoz geçirdiğini, şeriatçıların ve numaracı Cumhuriyetçilerin bu terimi devleti aşağılamak için kullandıkları şeklinde yorumlarını aktardığı görülmüştür. Habip Ümit Sayın, size gönderdiği diğer bir elektronik postada ise, Türkiye deki bir aylık tatili boyunca gözlemleri ile Amerika daki yaşantısını anlattığı, Türkiye ye dönmek istediğini, bunun nedenini de kemal Alemdaroğlu’na bir mektupla bildirdiğini, nedenlerden birisinin de Türkiye deki Kemalist örgütlenmenin ve Cumhuriyet devrimlerinin korunması paralelindeki yapıların içersinde yer almak olduğunu yazdığı görülmüştür. Bu yazılarda geçen derin devlet konusunda ki beyanları, Habip Ümit Sayın ın sözünü ettiği yapılanma hakkında bir bilginiz olup olmadığını açıklar mısınız.?”


Yüklə 472,31 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin