13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ )


Sanık Mete Yalazangil müdafii Av.Saim Tuğrul



Yüklə 425,04 Kb.
səhifə4/6
tarix02.08.2018
ölçüsü425,04 Kb.
#66113
1   2   3   4   5   6

Sanık Mete Yalazangil müdafii Av.Saim Tuğrul :

Ben önce şunu belirtmek istiyorum, iddianamede 19 nolu sanık olarak yazılı Aydın Yüksek’in de benim müdafi olduğum yazılmış sanırım bir yanlışlık olmuş, bu konuda ben bir dilekçe de vermiştim iddianameyi aldıktan sonra bunu düzeltmek istiyorum, düzeltilmesini de talep ediyorum, eğer düzeltilmemişse.Şimdi müvekkilim çok ayrıntılı olarak iddianame karşısında savunmasını yaptı yazılı olarak da sundu,tamamına katılıyorum.Sadece bir hususun müvekkile sorulmasını talep ediyorum,Ergenekon soruşturması çerçevesinde Ergenekon sözde Ergenekon örgütüyle ilgili , ilintili, uzantısı veya kontrolü altında gibi şeklinde yorumlanan bir takım dernek ve sivil toplum kuruluşları sayılmış, bunlar Kuvayi Milliye Derneği, Milli Güç Platformu diye gidiyor hepsini tek tek saymak istemiyorum. Herhangi bir bu sayılan iddianamede adı geçen sivil toplum kuruluşları veya derneklere bir üyeliği olmuş mu veya bunların bir toplantısına katılmış mı veya bunlarla ilgili herhangi bir yerdeki bir aktiviteye katılmış mı ,dedi.

Sanık Mete Yalazangil: Hayır efendim hiçbir şekilde hiçbir üyeliğim yoktur, spor kulüpleriyle ilişkili geçmişe dönük üyeliklerim vardır, aynı zamanda Doğru Yol Partisi asil üyesiyim,kongre üyesiyim, sayılan hiçbir dernekte,sivil toplum kuruluşu ve örgütlerle hiçbir ilişkim olmadığı gibi hiçbir toplantı, miting, protesto gösteri ve toplantılara katılmadım, Güvenlik Şube’den de öğrenilebilir,dedi.

Sanık Mete Yalazangil müdafii Av.Saim Tuğrul :Doğru Yol partisi Kadıköy İlçe teşkilatında görevli olması nedeniyle zaman zaman idari,siyasi,adli askeri her ne maksatla olursa olsun birçok sorunu olan vatandaşlar kendisine gelip zaman zaman yardım talebinde bulunurlar mı,dedi.



Sanık Mete Yalazangil : Sürekli genellikle gelirler,giderler, elimizdeki imkanlar çerçevesinde mümkün olduğu kadar vatandaşlara ve üyelerimize yardımcı olmaya çalışırım, ifademde de belirtmiştim zaten,dedi.

Sanık Mete Yalazangil müdafii Av.Saim Tuğrul :Sayın başkan değerli üyeler sayın Cumhuriyet Savcıları, müvekkilim iddianamede üç tane suçla suçlanıyor, bunları sırasıyla çok kısa kısa geçip değerlendirmemi beyan etmek istiyorum. Birinci suç Ergenekon terör örgütüne üye olmak suçu ve hatta bu örgüt çerçevesinde silahlı unsurları bizzat Muzaffer Tekin’e bağlı olarak yönettiği, koordine ettiği şeklinde iddialar var. Şimdi iddianamede belirtildiği şekilde bir terör örgütü var mı yok mu bunun değerlendirmesini benden önceki tüm meslektaşlarım zaman zaman yaptılar ve böyle bir örgüt olmadığını ortaya koydular. Diğer değerli meslektaşlarımın böyle bir örgüt olmadığı yönündeki tüm beyanlarına aynen katılıyorum, bu konuda bir değerlendirme yapmaya gerek duymuyorum. Benim müvekkilim böyle bir örgütün var olduğu bir an için kabul edilse bile, bu örgütün kesinlikle üyesi değildir ve bu örgüt çerçevesinde bir eylemi söz konusu değildir. Şöyle ki bu örgüt çerçevesinde yapılan soruşturmalarda, tüm şüphelilerin evleri,arabaları, arkadaşlarının evleri, annesinin , babasının evleri , sevgililerinin evleri baskın tarzında sabaha karşı olan saatlerde genellikle arandı ve tüm bilgi, doküman ne varsa suç unsuru olabilecek tamamına el kondu. Bunlar iddianamenin eklerinde var .Bu çerçevede Mete Yalazangil’in de evi,annesinin evi, Ataşehir’deki bayan arkadaşının evi, iş yeri baskın şeklinde aranmış ve bu aramalarda hiçbir suç unsuruna rastlanmamış. Ergenekon çerçevesinde Ergenekon yapılanması ile ilgili hiçbir Cd, doküman, fotokopi, belge, hiçbir tespit edilen bir husus yok, somut bir delil. İddianamenin ekinde de böyle bir belge yok zaten. şimdi iddianamede müvekkilim aleyhine hiçbir somut delil yok, sadece iletişimden bahsediliyor ve yine müvekkilimle ilgili içeriği tespit edilmiş bir iletişim tutanağı da yok, yani konuşmalar mahkeme kararıyla dinlenmiş, bu çerçevede müvekkilimin dinlenmiş, bir telefon görüşmesi yok, sadece müvekkilim ifadesinde beyan ettiği iddianamede de var, beş tane burada hakkında dava açılan şahıs ile telefon görüşmeleri var, birisi ile 29 kere sanırım Zeki Yurdakul Çağman, Muzaffer Tekin’le daha az, Saipir ile 2 kere yani rakamlarını tek tek beyan etmeye gerek yok, bu da 2000 yılından beri yani 8 yıllık çerçevedeki tespit edilmiş görüşme, içeriği de belli değil, tek somut delil belki bu sayılabilir. Dolayısıyla biz içeriği belli olmayan bu görüşmelerinde aleyhe delil olarak yorumlanmasını asla kabul etmiyoruz. Bu soruşturma çerçevesinde bugüne kadar dinlenen gerek soruşturma gerek kovuşturma aşamasında şüpheliler,sanıklar, tanıkların beyanların incelendiğinde Mete Yalazangil aleyhine bir tane beyan ben bulamadım. Sadece iddianamede hiçbir delil olmamasına rağmen bir cümleyle işte örgütün üyesi olduğu, silahlı unsurları yönelttiği şeklinde değerlendirmeler var. ancak bunun bir dayanağı olan bir belge iddianame ve eklerinde mevcut değil. Müvekkilim ifadesinde de beyan ettiği gibi iddianamede belirtiline hiçbir sivil toplum kuruluşuna üye değildir, sadece Kadıköy ilçe teşkilatı DYP’ye bir dönem genel sekreterlik yapmış, onu da beyan etti. Yine iddianamede Ergenekon yapılanması ile bağlantı kurulan olaylar işte Danıştay cinayeti veya benzeri bir takım olaylar sayılmış, benim müvekkilimin bu sayılan olaylarla ilgili hiçbir yerde adı geçmiyor. Hiçbir tanığın , sanığın yani daha önce yapılan soruşturmalarda adı geçmiyor ve bu soruşturma çerçevesinde de bu Ergenekon yapılanmasına atfedilen olaylarla da bir bağlantısını ortaya koyan bir tanık veya şüpheli beyanı yok. Şimdi iddianamede silahlı unsur Muzaffer Tekin’e bağlı Mete Yalazangil ve silahlı unsur , bu unsurlarda kimler oluşturmuş iddiası Tuncay Hacıbektaşoğlu, Zeki Yurdakul Çağman ve Saipir , bunların başında da Mete olduğu iddia ediliyor. Şimdi bu üç şahıs yani sözde Mete’ye bağlı çalışan bu üç şahıs ile ilgili yapılan hiçbir aramada hiçbirisinde bu soruşturma çerçevesinde bulunan bir belge yok. Ergenekonla ilgili bir tane doküman yok bu unsurlarda ve Mete’de , bir tane silah yok, çakı yok, mermi yok, bomba yok, fitil yok yani bu silahlı unsur kelimesinin altında olacağını düşünebileceğimiz hiçbir delil yok, bulunamamış ama nasıl silahlı unsur denmiş, bunu anlamakta ben gerçekten çok güçlük çekiyorum, anlayamadım.Şimdi bu çerçevede değerlendirdiğimizde nasıl bir silahlı örgüt en azından kendi müvekkilimle ilgili bölümü söylüyorum yani müvekkilimle ilgili geçen ismi geçen yerlere baktığımızda silahlı örgütle veya silahla hiçbir ilgisinin, bağlantısının olmadığı anlaşılmıştır. Böyle bir silahlı unsur yönetmek olmaz böyle bir silahlı unsur asla olmaz, müvekkilim sadece ifadesinde çok ayrıntılı belirttiği şekilde bir bu soruşturma çerçevesinde adı geçen ve dava açılan 86 sanıktan 7-8 tanesi tanımaktadır. bunlarla sosyal çerçevede bir arkadaşlığı olmuştur, bazılarıyla ticari alışverişi olmuştur veya ticaret görüşmeleri olmuştur, bunlarda hayatın olağan akışına uygun davranış şekilleridir. Bir insanın bir insanla görüşmüş olması ve bu görüştüğü insanla ilgili bir takım iddiaların bulunması bu görüşen insanın da o kişinin iddia edilen olaylarla bağlantılı olduğu anlamına gelmez. Bu durumlar en azından büyük harflerle belirtmek istiyorum, şüphelidir, şüpheden de sanık yararlanır ilkesini hepimiz biliyoruz. ikinci ve üçüncü suçlama, Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme ve amacı dışında kullanma. Müvekkilim buradaki Cd meselesi var dosyada, bunun dışında da bir belge yok. Buradaki müvekkilimin eylemi de dosya kapsamı objektif olarak değerlendirildiğinde, Aydın Yüksek tarafından getirilen bir Cd’yi içeriğini açıkladı nasıl olduğunu Muzaffer Tekin’in ofisine bırakmasıdır. Eğer bu eylem tek başına Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin ise hukuksal anlamda 326 ve 327’deki temin ve kullanma kelimeleri madde yasa gerekçesine baktığımızda bu eylem asla bir temin olamaz, yani yasadaki tipikliğe uyması mümkün değil, temin yani temin etmek lügat da bir bilgiyi bulunduğu bir yerden kasıtlı ,bilinçli olarak gidersiniz ama gizli yollarla ama oradaki görevliyi ayarlayarak bir türlü ele geçirirsiniz ve bunu kullanırsınız herhangi bir amaçla. Şimdi müvekkilim bu Cd’yi alıp aynı gün yarım saat içinde bir saat içinde bir başka arkadaşının yerine bırakması kullanmak veya temin olarak yasadaki tipiklik anlamında anlaşılamaz diye düşünüyorum. Kaldı ki eğer müvekkilim bunu kullansa idi işyerinde, evinde, bilgisayarlarda, Cd’lerde bunun bir kopyası çıkardı, teknik anlamda bir Cd’ye bir bilgisayarda açarsanız onu silseniz dahi yapılan bugünkü teknolojiyle açılıp açılmadığı, silinip, silinmediği, böyle bir kullanım olup olmadığı mümkün nitekim bu soruşturmada zaten bu çok ileri derecede yararlanmış bu teknolojiden. Müvekkilimin evinde bulunan veya işyerinde bulunan bilgisayarlara el kondu, bunlar incelendi, bu Cd kesinlikle müvekkilimle ilintili hiçbir bilgisayara takılmamış ve açılmamış. Eğer müvekkilim bunu kullansaydı bu oluşumun sözde içinde olsaydı mutlaka ve mutlaka diğer şüphelilerde olduğu gibi yapılan aramalarda bir şey bulunurdu yani bir fotokopi olurdu, bu örgütle ilgili bir doküman olurdu, bir gazete kupürü olurdu gibi gibi, böyle bir şey yok çünkü ilgisi alakası yok sadece ve sadece mücerret bir Cd’yi Aydın beyden alıyor ve Muzaffer beyin ofisine bırakıyor, bu kullanmak ve temin etmek olarak algılanması hukuken mümkün olmadığını düşünüyoruz ve bu iki suçlamanın da maddi ve manevi unsurları itibariyle oluşmadığı açıktır. Müvekkilim ifadesinde bir istihbarı belgeden bahsetti ve bunu da açıklayıp savunmamı bitereceğim, şimdi müvekkilim 22 Ağustos’da yakalandı ve üç gün bitiminde sorgusuna başlandı, üç gün boyunca biz sürekli kendisiyle irtibat halinde olup sorgu ne zaman yapılacak diye gidip geldik emniyete üçüncü gün sonunda sorgusu yapıldı, bu arada bu iddianame yazıldıktan sonra bu belge elimize geçti, 23 Ağustos 2007 tarihli , İstihbarat şubeden çıkıyor ve Terörle Mücadele şubeye gönderiliyor, müvekkilim bunun tarihini bir ay hatalı bildirdi, bu yakalandığından bir gün sonra gönderilen bir belge ve diyor ki, Suikast türü silahlı eylem yapılacağı, bunu Mete Yalazangil’in organize ettiği ve bu organizasyon içerisinde de Zeki Yurdakul Çağman, Çeçen Muharrem lakaplı Saipir ve Tuncay Hacıbektaşoğlu olduğu değerlendirilmektedir diyor altında da diyor ki yine son cümlesinde bu bilgiler istihbarı bilgi olup hiçbir şekilde hukuki delil olarak değerlendirilemez diyor ama sayın iddia makamı bunu silahlı unsur kurma ve yönetme çerçevesindeki tek somut delilidir, bu da bir istihbarı bilgidir, delil olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir hukuken. Bunun dışında ben bir belge bilgi bulamadım,iddianame ve eklerinde. Şimdi burada bende şöyle maalesef çok üzülerek yani herkes bütün görevlilerin iyi niyetle çalıştığını düşünüyoruz buradaki tek bende şöyle bir şüphe uyandı sayın başkanım değerli üyeler, Benim müvekkilim yakalandıktan sonra üç gün boyunca sorgu için neden bekletildi, bu arada bu bir kurgu çerçevesinde hazırlanan bir belge olduğunu düşünüyorum çünkü bunu destekleyen basında veya ne bileyim güncel olaylarda veya aramalarda hiçbir somut veri bulunamamış ve haberde çıkmadı bu yönde ta ki bu iddianame yazılanan kadar. Kaldı ki bu Çeçen Muharrem lakaplı Saipir bu dönemde iki üç ay geriye doğru gittiğinizde büyük bir kısmını gözetim altında geçirmiş yabancılar şubesinde. Yani yabancılar şubesinde gözetim altında olan bir kişi ile devlet büyüklerine suikast planlıyoruz, yani cezaevinde bulunan bir mahkumla bile planlanabilir yani bununla planlayabilirsin dolayısıyla biz bu belgede de zaten sonunda hukuki delil olarak kullanılamaz diye yazmış istihbarat şube müdürlüğü ancak delil olarak dosyaya sunulmuş bunu da tüm salonun ve sayın heyetin dikkatine sunuyorum, son olarak müvekkilim 15 aydır tutukludur, iddianame karşısında bütün isnatları çürütecek şekilde savunmasını yapmıştır, dosya kapsamında bir tane ama bir tane somut delil yoktur aleyhine bir tane varsa sayın iddia makamı söz aldığında söylesin, bir tane somut delil varsa söylesin desin ki Mete Yalazangil örgüt üyesidir işte somut delili,evinde bunu bulduk, arabasında bunu bulduk veya Mete Yalazangil silahlı eylem planlamıştır evinde bir bomba arkadaşlarında yani yok böyle bir şey sayın başkanım, tek ne var Muzaffer Tekin’le 15 kere görüşmüş 8 yıl boyunca telefonla zaman zaman da yazıhanesine gidip gelmiş veya diğer birkaç sanıkla 86 kişide toplam 8 kişiyi tanıyor ve bu 8 kişiyle toplam görüşme sayısı 70’i bulmuyor 8’i ile, yani işte 29 kere bir kişi ,dolayısıyla müvekkilim isnat edilen suçlar maddi ve manevi unsurlar itibariyle kesinlikle oluşmamaktadır, ileride büyük bir ihtimalle beraat edecektir veya suç vasıfları oldukça lehe olarak değişecektir,15 aya aşkındır tutukludur, dava açılmış tüm deliller toplanmıştır, sağlığı bozuktur, kardiyoloji tedavi görmektedir ve 23 Aralık’da Siyami Ersek hastanesinde kontrolleri yapılacaktır, eğer tutuklu olmasa derhal hastaneye yatırılması gereken bir kötü sağlık durumuna sahiptir şuan , annesi 83 yaşında yaşlı ve bakıma muhtaçtır bakacak kimsesi yok, bir tane abisi var o da kanser tedavisi görüyor, Allah gecinden versin ölümünü bekliyor Metin Yalazangil o da son bir yıl içinde ortaya çıkan bir kanser, tüm ailesi perişan durumdadır, maddi ve manevi olarak sıfırlamıştır müvekkilim artık bundan fazla tutuklu kalması bir nevi tedbirden öte infaza , infazdan öte adli bir zulme dönüşmektedir, müvekkilimin sonuç olarak tahliyesini ve tutuksuz yargılanmasını talep ediyorum, teşekkür ediyorum,dedi.

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Müsaadenizle birkaç soru sormak istiyorum, kısaca Aydın Yüksek’le büronuza geldiğinde tanıştığınızı söylemektesiniz, biraz açabilir misiniz, ne münasebetle bir komşuluk ilişkisi mi , iş ilişkisi mi , sizin büronuza niçin geldi yani ilk geliş nedeni neydi?

Sanık Mete Yalazangil:Sayın Cumhuriyet savcım,benim ofisime gelmeden önce ben bir yerde alışveriş ve güvenlikle ilgili şirket kurmak üzere olan şuanda da mevcut Hasanpaşa’da daha önce emniyetin arama yaptığı güvenlik şirketinin”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Erke güvenlik şirketi mi?”



Sanık Mete Yalazangil “ Hayır efendim Sayka Güvenlik,o şirketin kuruluşu vardı, ticaret odasından da görebilirsiniz kayıtlarda, zannedersem yanılmıyorsam 23 Mayıs 2007’de kuruluşu yapıldı, demin sayın başkanımın da arz ettiği gibi yönetici zaten eski istihbarat polisliğinden ayrılma bir arkadaştır, onun hanımının şirketidir, benim de 17 senelik arkadaşımdır Selami Sayar denilen şahıs, onlar yeni bir şirket oluşumu yapıyorlardı, ben de burada kendisi burada zaten yani Aydın Yüksek , Kadir isminde bir arkadaşın tanıştırdığını beyan ediyor, hayır böyle bir şey söz konusu değil, ben Yurdakul Çağman’ın şirketinde ve dükkanında alışveriş yapmak üzere Sayka güvenliğin inşaat işleriyle ilgili elektrik alışverişi yapmak için gittiğimde yanımda da yönetici arkadaşımız Selami Sayar vardı , Aydın Yüksek ve Kadir dediği arkadaşı ismini hatırlamıyorum şey soyadını hatırlamıyorum diyor Tekirdağ Cezaevinde sürekli mektuplaştığı bir arkadaştı, soyadını ben sakınca görmüyorum, kendisi emniyet müdürlüğünden şuanda dışarıda beklemede olan bir arkadaş benimde ortak arkadaşım fakat Aydın’la daha önceden tanıştığını bilmiyorum, Kadir Yılmaz soyadı kendisi de Yılmaz olduğunu çok bildiği halde ifadesinde soyadını hatırlamıyorum diyor, Kadir, Aydın Yüksek ve yanılmıyorsam bir iki arkadaş daha vardı, orada biz Yurdakul ile sohbet ederken Yurdakul’un ofisinde yemek yapıyorlardı buyurun abi yemek yiyin dedi, aşağıda da dükkanı vardı elektrik malzemelerini hazırlıyorlardı, Ocak ayının zannediyorsam başları Ocak-Şubat ayları gibi,öncesinde oluyor bu yani 2007 senesinde biz görüştük Aydın’la Ocak-Şubat ayında Muzaffer Tekin’e gittik, zannediyorsam 2006 senesinin son ayları ama Aralık ayından önceydi zannediyorsam Ekim-Kasım ayları gibi o ara biz güvenlik işiyle konuşurken kendisinin de eski Küçükçekmece Emniyet müdürlüğünde terör şubeden ayrılma bir polis olduğunu, özel güvenlik işiyle ilgili biz konuştuğumuzdan abi o iş öyle değildir falan biz bir akademi kuruluşu yapmak üzere proje yapıyorduk bende size yardımcı olayım diye bir ifade etti, ben tanımıyorum kendisini , döndüm Kadir’i tanıyorum bir tek o grubun içinde,sonra ben kendi istemiş olabilir ben vermiş olabilirim kartvizitimi verdim belki parti kartviziti belki güvenlik şirketimin kartviziti olabilir, o kartviziti verdikten sonra o sıra zaten Sayka grup kurulmamıştı, inşaat yeri tutulmuş, ofis de inşaat yapılıyordu, ben Erke grupla çalışıyordum, Selami Sayar’da Erke grubun Emniyet genel müdürlüğü güvenlik dairesi şubesinden öğrenilebilir Selami Sayar’da Erke grubun yöneticisi sıfatıyla görev yapıyordu, bizde o arada Sayka’yı oluşturuyorduk orayla ilgili alışveriş yaparken kartımı verdim, Ocak-Şubat aylarında beni aradı ve abi sizinle görüşmek istiyorum dedi, daha sonra ben ismini hatırlıyorum fakat soyadını emniyet ifademde vardır Yüksel olarak emniyette ifade ettim, hayır dediler Yüksek soyadı , kendisine de aynı şekilde sorduğumda abi ben eski emniyetten ayrılma Aydın , hatırlayamadım ama gel dedim ve Erke’ye geldi kendisi, Sayka o ara yoktu, Erke’ye geldi , görüştük bana olayları anlattı, ifadelerimin tamamında söylediğimin aynısı şekilde Muzaffer Şenocak’la olan ilişkileri ve orada bana kullandığı bir şey var kelime, Muzaffer Şenocak 2006 senesi yaz başında benim Başakşehirde’ki evimde kalıyordu, iddianamede ve emniyet ifadelerinde mevcuttur bu, o ara yaz başı dediği zannedersem Haziran ayları falan zaten yanılmıyorsam Mayıs ayında Ankara’da Danıştay olayı olmuştu, onu ifade ederek Muzaffer Tekin ve arkadaşları televizyonda ve basın yayın kuruluşlarında o ara çok irdeleniyordu, Muzaffer Şenocak bak ben bunu da tanıyorum diye bir ifade de bulundu bana , siz Muzaffer Tekin’i tanıyor musunuz abi, benimle tanıştırır mısınız tanıyorsanız diye bir ifade kullandı,tanıyorum tabi ne demek”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Yani size geldiğinde Muzaffer Tekin’le tanıştırmanızı mı istedi sizden”

Sanık Mete Yalazangil “ Aynen,aynen”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Ama şöyle diyor kendisi ifadesinde , Muzaffer Tekin’e Mete Yalazangil beni Muzaffer Şenocak’ı şikayet edeceğimi söylediğimde özel kuvvetler komutanlığına götürüp şikayetimi anlatmak üzere götürdü, diyor.Yani Özel kuvvetler komutanlığında Muzaffer Şenocak’ın çalıştığını bildiği ve bunu şikayet etmek için Muzaffer Tekin’e gitme ihtiyacı”

Sanık Mete Yalazangil “Hayır,Muzaffer Tekin’e şikayet etmek amaçlı değil, benim ifadelerimde de var”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Hayır bu Aydın Yüksek’in ifadesi onun için diyorum, çelişki olarak”

Sanık Mete Yalazangil “Evet ben iddianamede okudum,bazı yerlerde öyle yazıyor bazı yerlerde de “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Kendi beyanı,Aydın Yüksek’in sorgu ifadesi savcılık ifadesi”

Sanık Mete Yalazangil “Aydın Yüksek’in beyanı sayın savcım, bazı yerlerde de Muzaffer Şenocak’ı ilgili birliğine şikayet etmek amacıyla Muzaffer Tekin’e gittik diyor, Muzaffer Tekin’e şikayet etmek amaçlı değil, özel kuvvetler komutanlığındaki birliğinin bulunması için biz Muzaffer Tekin’e gittik, ama şikayet için Muzaffer Tekin değil, ilgili birliği bulunduktan sonra kendisinin zaten yazmış olduğu savcılıkta şikayet dilekçesi olduğunu da bu Cd’nin içinde olduğunu da ben yakalandıktan sonra Tekirdağ cezaevinde kendisi beyan etmiştir,Muzaffer Tekin’e de bunun böyle olduğu savcılık beyanında mevcuttur”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Şunu öğrenmek istiyorum,ilk siz tanıştığınızda ona böyle bir hava mı verdiniz yani siz böyle bir durumda kendisine yardımcı olurum derken özel kuvvetlerde işi olan veya başka türlü işte dolandırılan herkesin işini yaparım gibi bir hava mı verdiniz ?

Sanık Mete Yalazangil “ Hayır hayır, şöyle bakın ben demin ifademde anlattım, yazılı ifademde de var dikkat ettiyseniz ben orada bir şey söyledim, bana beyanı Muzaffer Şenocak’ın Muzaffer Tekin ve arkadaşlarını televizyonda basın yayın kuruluşlarında gördükten sonra bu şahsı da ben tanıyorum yani ben işte özel kuvvetlerdenim gibi bir ifade kullandığını söylemiyor, işte bir Glock silahı olduğu, kimliği olduğu, kendi evinde kaldığı zaman Glock silahını çıkartıp televizyonun üstüne koyduğunu, Aydın Yüksek’in bana ifadesi böyledir, Tekirdağ cezaevinde de aynı bu şekilde hatta ve hatta ben öğle leyin Muzaffer Şenocak’a da aynısını sordum içeride yemek şeyinde, ben bu şahsı Kartal’da iki sefer ifadelerimde olması lazım ben emniyet ifadelerimde hep bunları anlattım, Kartal’da bir jandarma kışlasına gittik,kendi arabamla, daha sonra sattığını beyan ettiği bana , bir arabası varmış bu işe kullandığını söylediği, jandarma karargahının önüne götürdüm,arabadan Muzaffer Şenocak indi, askerler selama durdu,Muzaffer Şenocak askeri kışlaya girdi diye geldiği zaman bana Muzaffer Tekin’e gitmeden evvel beyanları vardır”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Aydın Yüksek mi söyledi bunu”

Sanık Mete Yalazangil “ Aydın Yüksek bunu söyledi bana, aynı şekilde de Tekirdağ cezaevinde Aydın Yüksek’in Muzaffer Şenocak’la beraberken kendi evinde Başakşehirde kaldığı dönemde 9-10 tane eşyalar arasında disket , Cd değil çok dikkat edin buraya disket olduğunu, bu disketleri alıp daha sonra işte çok yer kapladığından Cd’lere kaydettiğini , bu Cd’lerden de emniyet beyanında sadece iki tane olduğunu, birini bana verdiğini hatta geçen yani burada herkes açık ve net Muzaffer Tekin’e sorabilirsiniz, geçen Muzaffer Tekin’e içeride ben Mete abiye Cd falan vermedim, ofise gittiğim zaman masasının üstünde unutmuşum diye bir ifadesi var, yani benim böyle bir , ben tahsilatçı değilim,benim kariyerim belli sayın savcım”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Evet, Şunu öğrenmek istiyorum, sizin Muzaffer Tekin’i tanıdığınızı Aydın Yüksek nereden biliyordu”

Sanık Mete Yalazangil “ Evet onu da söylüyorum, demin anlattım sayın iddia makamı olarak size de anlatayım, sayın başkanıma ve üyelerime anlattım, benim daha önceden Küçükyalı’dan tanıdığım İbrahim isminde Ordu Ünyeli bir arkadaşım var, 99 senesinde yine Mustafa Gülen vasıtasıyla tanıştığım bir arkadaş, bu arkadaş Azerbaycan’a gitti, Bakü’ye gitti, işleri kötüydü, giderken söylemesi ayıp bir bedel aldı benden, bir para aldı, bunu da çok kısa sonra göndereceğini söylemişti, daha sonraki yıllarda biz yattık üstüne unuttuk bunu, bir dostluk babında kaldı, 2005 yılları gibi arkadaş geldi, döndü veya 2004 senesinde görüştüğümüz halde hiç parayla ilgili bir konuşma geçmedi. bende terbiye kuralları çerçevesinde kendisinden böyle bir şey istemedim ama ilişkimi mesafeli tuttum, o şahıs Aydın’a da sorabilirsiniz, aynı şekilde kendi arkadaşı Aydın Yüksek’in imiş ben bilmiyorum, Kadir’in arkadaşı aynı zamanda , ben İbrahim’le görüştüm, İbrahim bana ya bu problemini çözse çözse asker birisi çöze ya kim olabilir falan filan ya Muzaffer Tekin diye birisi var, İbrahim’i de Muzaffer Tekin’e sorarsanız hatırlayacak, bir veya iki sefer benim yanımda görmüştür, benim veteriner şirketi olduğu dönemde ofisime gelip giderken Muzaffer Tekin 99-2001 yılları arasında İbrahim isminde tanıştırmışımdır, daha sonra arkadaş Azerbaycan’a gitmiştir, onlarında benimde bir görüşmem yoktur , İbrahim’le konuşurken ben şahsı tanıyorum yani Muzaffer Tekin’i tanıyorum ama samimiyetim yok Mete hocaya git Mete hoca sana yardımcı olur”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ İbrahim mi tavsiye etmiş Mete hoca ya git”

Sanık Mete Yalazangil “ İbrahim söylüyor ve daha sonradan bizim işte tanışıklığımız kartvizit olaylarımız oluyor ve Aydın buna inanaraktan Muzaffer Tekin’e ulaşmak amaçlı ama bana İbrahim gönderdi veya İbrahim’le böyle bir konuşma yaptık kötü niyetli iyi niyetli addetmiyorum yani böyle bir konuşma olmadı, Muzaffer Şenocak’ın böyle bir konuşma yaptığını söyledi, ben Muzaffer Tekin’i aradım, bir saygı, sevgi çerçevesinde dostluğumuz arkadaşlığımız var, abi bir arkadaş var çay içmeye geleceğiz müsait misin dedim, hayhay Meteciğim dedi”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Şimdi size bir Cd getirdi bu arkadaş”

Sanık Mete Yalazangil “ Doğrudur doğrudur”

C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “şunu soracağım, Cd’yi getirdikten sonra herhangi bir yerde bu Cd’yi açtınız mı, içeriğine baktınız mı”

Sanık Mete Yalazangil “ Hayır”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Cd’nin özelliklerini biliyor musunuz, nasıldı rengi falan nasıldı”

Sanık Mete Yalazangil “ Pembe bir kabı olduğunu biliyorum”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Pembe kabın içinde içini açtınız baktınız mı nasıl bir Cd idi”

Sanık Mete Yalazangil “ Cd’yi hatırlamıyorum”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Markasını falan bilmiyorsunuz?”

Sanık Mete Yalazangil “ Hatırlamıyorum Cd’yi “

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Götürdüğünüzde bunu Rafet Aslan’a verdiğinizi söylüyorsunuz”

Sanık Mete Yalazangil “ Doğrudur efendim”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Ancak Rafet Aslan diyor ki bana kesinlikle böyle bir Cd verilmedi diyor”

Sanık Mete Yalazangil “ Ama ordaysam da aldım masanın üstüne koydum, diyor”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Hayır şöyle ikinci defa gittiğinizde Muzaffer Tekin Cd’yi aradı, çekmecesine baktı bulamadı diyorsunuz ve orada Rafet Aslan’a sordu bana niye vermiyorsunuz gibi davrandı diyorsunuz “

Sanık Mete Yalazangil “ Doğrudur , evet”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Yani Rafet Aslan, bu olay iki defa yaşanan bir olay yani önce bulunmamış, daha sonra Muzaffer Tekin kendisine sormuş böyle bir olayı unutması mümkün değil, niye inkar etsin yani”

Sanık Mete Yalazangil “ İnkar etmiyor efendim, ben almadım diyor ama ordaysam da alıp masanın üstüne koymuşumdur diyor, aynen ifadesi böyledir, ben satır satır o iddianameyi ve tüm ifadeleri şahsımla ilişkilendirilen tüm insanların ifadelerini paragraf paragraf biliyorum, aynen ifadesi o yöndedir”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Şöyle diyorsunuz , Mehmet Zekeriya Öztürk’le Muzaffer Tekin bizi tanıştırdı ve binbaşı olarak tanıttı diyorsunuz, doğru mu?

Sanık Mete Yalazangil “ Yüzbaşı veya Binbaşı yani öyle bir Binbaşı zannedersem söylediğini”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Binbaşı olarak tanıttı diyorsunuz”

Sanık Mete Yalazangil “ Evet öyle hatırlıyorum ben, ben öyle hatırlıyorum”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Şimdi gittik Muzaffer Tekin’in bürosunda tanıştılar, kendisine Aydın Yüksek’e kartvizitini verdi Muzaffer Tekin diyorsunuz”

Sanık Mete Yalazangil “ Kendisine sorabilirsiniz”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ O kabul etmiyor ama siz bunu söylüyorsunuz ve daha sonra bu Cd ile ilgili sürekli Aydın Yüksek beni aradı”

Sanık Mete Yalazangil “ Sürekli değil, 5-6 kez”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ 5-6 kez aradı, sonuç ne oldu diye sordu diyorsunuz”

Sanık Mete Yalazangil “ Sordu evet”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Yani kartvizitini almışsa, telefonu varsa,tanışmışsa niye direk Muzaffer Tekin’i arayıp da bu ne oldu diye sormuyor da size soruyor yani onu şekilde yorumladınız”

Sanık Mete Yalazangil “ Onu kendisine sormak lazım”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ Hayır siz kendiniz niye demediniz”

Sanık Mete Yalazangil “ Ben söyledim, o kendisi diyor ki ben kartvizitini almadım diyor, bana da beyanı böyle, ben kartvizitini almadım diyor, o benim telefonumu aldı diyor, bende ona dedim ki o zaman Muzaffer Tekin benim dostum arkadaşım böyle bir bilgiye ulaşırsa birliğini bulduysa döner sana cevap verir gibi bir cevabım vardır, Muzaffer Tekin’in geçen haftaki ifadelerinde aynı o şekildedir, sonradan ilgilenmedim diyor doğrudur, ilgilenmedi Cd’de bulunmadı , bende kale almadım ama bıraktığı veya bana verdiği Cd’yi neden bu kadar zaman içinde Nisan-Mayıs ayı Haziran 19’da olay gelişiyor gelip Cd’yi neden bizden almıyor, tekrar bırakmış olduğu Cd’yi, emanetini, bu da bir enteresan kendisine sormak lazım”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “ 25 Haziran 2007 tarihinde Aydın Yüksek ve Muzaffer Şenocak tutuklanmış, siz de bunu basından öğrendiğinizi söylüyorsunuz”

Sanık Mete Yalazangil “ Doğrudur efendim”

C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel “Ve kendinizin suçsuz olduğunu baştan beri iddia ediyorsunuz, savunuyorsunuz, madem suçsuz olduğunuzu biliyorsunuz bu olayın Muzaffer Tekin’in bu Cd’den dolayı tutuklandığını biliyorsunuz , Aydın Yüksek’in, Muzaffer Şenocak’ın tutuklandığını biliyorsunuz niye gelip teslim olmuyorsunuz iki ay sonra yakalanıyorsunuz, iki ay boyunca niye bu olayı gelip anlatmıyorsunuz güvenlik güçlerine”

Sanık Mete Yalazangil “ Efendim ben ifademde de belirttim, benim bir ablam var, bir abim var ,1927 doğumlu anne ve babam var, ikisi de rahatsızlar şiddetli derecede rahatsızlıkları var ve Kurtköy’de evimiz, jandarma bölgesi, mücavir alan, çok uzun mesafelerde alışveriş yapma pozisyonları mevcut, bu insan evde yalnız olduğuna dair benim alındığım gün akşamı, yani 21.50’de tutanak vardır, tutanağı okursanız orada yaşlı bir annesinin olduğu, hatta ve hatta kapıyı dahi açamadığı, Mete Yalazangil’in kendi anahtarını çıkartıp kapıyı açmak istediği, bizim tarafımızdan anneniz açsın dendiği halde annesinin kapıyı açamıyorum dediği tutanaklarda mevcuttur, ben sayın müdafiim Saim Tuğrul’u bu olaydan yaklaşık bir hafta sonra gidip görüşmesini talep etmiştim, sayın Zekeriya Öz savcımla görüşüyorlar , kendisi de tamam gelsin ifade versin diyor, benim ablam il dışındaydı, abim il dışındaydı, onların dönmesini bekliyordum, eğer ben gidip herhangi bir tutuklanma söz konusu olursa annem tek başına , babamda Bodrum Turgutreis’de yaşıyor işi var orada, yalnız kalacağından dolayı ben daha sonra gidip ifade vermeyi addettim efendim”

C.Savcısı Nihat Taşkın “ Benim sorum Saipir Debzlelvidze hakkında olacak, aslında bu konuda beyanlarda bulunuldu, eğer açıklamak isterseniz, bu konunun tam olarak açıklığa kavuşması için size sormak istiyorum. Gerek bu kişinin sizinle bağlantısı, gerekse diğer bir kısım sanıklar ile ilgisinin sizin tarafınızdan tam olarak açıklanmasını istiyorum, çünkü siz savunmanızda bir istihbarı nota dayanılarak Başbakan’a yönelik bir suikast hazırlığı planı içerisinde bulunduğu iddia edilen diğer sanıklardan yabancı uyruklu Saipir Debzlelvidze’den kısaca bahsettiniz , aynı istihbarı notta bu kişinin suikast planı ile ilgili olarak sizinle bağlantılı bulunduğu da belirtilmektedir, siz bu kişi hakkında önceki ifadenizde bu kişiyi de diğer birçok kişi gibi Muzaffer Tekin’in ofisinde tanıdığınızı söyleyerek devamında da bir süre sonra Muzaffer Tekin’in sizi ofisine çağırarak Tuncay ve arkadaşı Saipir Bakırköy’de asayiş uygulamasında beraber alınmış, Tuncay’ın üstünden bir silah çıkmış, mahkeme Tuncay’ı serbest bırakmış , Saipir ise pasaportunun vizesi bittiği için yabancılar şubesine alınmış, ona yardımcı olur musun dediğiniz anlaşılmaktadır, bu kişinin serbest kaldıktan hemen sonra Mehmet Zekeriya Öztürk ile telefon bağlantısı kurduğu sonrasında da görüşmelerinin devam ettiği iddianamede anlatılmıştır hatta Mehmet Zekeriya Öztürk’e kişilerin serbest kaldığını hemen bilgi verdikleri, Mehmet Zekeriya Öztürk’ün bu kişileri yiğidim, aslanım şeklinde hitap ettiği , Muharrem ismiyle hitap ettiği hatta özel bir konuda görüşmek istediğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Şimdi bu konunun açıklığa kavuşturulması için en ince ve en gereksiz olabilecek ayrıntıyı da atlamadan Saipir Debzlelvidze ve Tuncay Hacıbektaşoğlu ile nezaman, nerede nasıl tanıştığınızı anlatınız, bu kişiye Muharrem ismiyle hitap edildiğini hiç duydunuz mu, bu kişilerle Muzaffer Tekin ve Mehmet Zekeriya Öztürk’ün bağlantılarının hangi düzeyde olduğunu anlatınız, Muzaffer Tekin’in niye bir başkasından değil sizden Saipir’in durumuyla ilgilenmeyi istemiş olabileceğini anlatınız.

Sanık Mete Yalazangil :Tuncay Hacıbektaşoğlu ifadelerinde belirtiyor, benimde kendi ifadelerimde var, ama Tuncay’ın ifadesinde Muzaffer Tekin’in bana telefon açtığını bilmediğini, ben daha sonradan gittim çünkü belki bilmeyebilir, Muzaffer abide sayın Tekin’de bunu hatırlamayabilir ama ben söylüyorum ben 35 sene profesyonel lisanslı sporcuydum 1974 senesinden beri spor işi yaptım spor yapıyorum, ilkokuldaki hayat hikayelerimi anlatabilirim size yani, herkes unutabilir ama ben mümkün olduğu kadar son hardiskim dolu son günleri unutuyorum dolmuş galiba”

Mahkeme Başkanı “ Soruya cevap verin siz”

Sanık Mete Yalazangil “ Tamam efendim, özür dilerim, böyle bir telefon söz konusudur , çevrem geniştir, demin müdafiimde bana söylediği gibi böyle bir telefon bana gelmiştir, insanlara yardım etme gibi çok özür dilerim bir salaklık gibi addedebilirsiniz bir huyum vardır, koşarım herkesin peşinden, cebimdeki parayı veririm yayan evime giderim, aynı şekilde de Muzaffer Tekin’le bizim dostluğumuz arkadaşlığımız her türlü manevi olarak söz konusudur ve 20 seneye yakındır 89 senesinden beri tanıyorum, 15-16 senedir diyor savcım ama 88-89’dan beri tanışıyorum, o telefon açılmıştır ben gitmişimdir böyle bir konuşma geçmiştir Muharrem beyle ilgili , Muharrem adı bu arkadaş Azerbaycan kökenli bir arkadaştır, bunun doğum yeri bütün GBT’lerinde de zannedersem bütün tutanaklarda vardır kendisinin bizlere addettiği Muharrem benim göbek adım, Azerbaycan doğumluyum hatta ailesinin de , abisinin de Azerbaycan’da ikamet ettiğini ben sizin verdiğiniz Dvd’lerde, Cd’lerde orada ifadelerinde gördüm, bu arkadaş Muharrem adını kullanıyor, Saipir’in çok konuşulmayacak bir dile alınmayacak şekilde zor bir kelime olduğu için Muharrem adını, Muharrem’in de ben ilk defa burada kod olarak iddianamede gördüm, göbek adının olduğunu, sayın Zekeriya Öztürk’ün de ben Muharrem olarak biliyorum, hatta Muzaffer Tekin bile bana ilk zaman ya Mete bu Saipir kimdir diye ya abi ben bu Muharrem işte falan gibi o da hatırlamıyor, Muzaffer Tekin burada yani Muzaffer Tekin’in ofisi maşallah şey gibi evliya ofisi gibi herkes gelir, yer , içer, sohbet eder, herkes birbirine sorar , göz kırpar, bu kim , bu kim, kimse kimseyi tanımaz, oradaki sokakta geçen bir adamda, Rıza Tekin abisi de öyledir, babası asker kökenlidir, Kadıköy’de benim kadar onlarda eski bir esnaftır, tanırlar, abisi de çok sevdiğimiz bir insandır, bu kişilerde zamanında gelmişler tanışmışlar, Muharrem’in on sayfaya yakın ifadesi var Laleli’de bir arkadaşım vasıtasıyla gittim, Muzaffer Tekin bunu hatırlamıyor ama şahsı görse belki hatırlayacaktır, Muharrem ismi böyledir, Saipir olarak kullanıyor, Muharrem olarak Kullanıyor biliyorum ben, Zekeriya Öztürk’de bunu ifade ediyor ,ben o dönemde gittim abi kusura bakma ifademde var tanıdığım yok herhangi bir tanıdığım yardımcı olamayacağım kusura bakma deyip çıkmışımdır, ifadelerimin tamamında da böyle bir konuşmam vardır, şahıslarında hiçbir şekilde zaten Tuncay’ın ifadesinde var 400 milyona hamallık yapan bir şahıs nasıl bir suikastçı olabilir, o emniyet ve hukukun ve kanunların bileceği bir iştir, benim bilgimde değildir, anlatabildim mi başka bir sorunuz varsa cevap vereyim”

C.Savcısı Nihat Taşkın “ Siz nerede tanıdınız,siz ilk olarak nerede gördünüz”

Mahkeme Başkanı “ Sizin nereden tanıdığınızı soruyor, kısa ve öz”

Sanık Mete Yalazangil :“İfadelerimde mevcuttur, Saipir’i ve Tuncay’ı ifadelerimde Muzaffer Tekin’in ofisinde tanıştığımızı ifade ediyorum, Saipir bunu doğruluyor, Muzaffer Tekin hatırlamıyor, Tuncay’la ilgili demin sayın başkanım ve üyelerime duymuşsunuzdur mutlaka dikkatli dinliyorsunuz, Tuncay’ın ifadesi Saipir’le benim Doğru Yol ilçe merkezine geldikleri zaman tanıştıklarını Tuncay Hacıbektaşoğlu söyler, ama ben onu da Muzaffer Tekin’in ofisinde tanıdığımı söylüyorum, o konuyu netleştiremedim kafamda, Tuncay genç bir arkadaş öyle söylüyorsa onun ifadesine saygı gösteririm doğrudur, ama Saipir’in ve benim ifadelerimde Muzaffer Tekin’in ofisinde 2006 senesinde tanıştığımız,kendisini de Muzaffer Tekin’i 2001 yılından beri tanıdığını, Fahrettin isminde bir arkadaşının tanıştırdığını kendisi beyan etmektedir, benim beyanlarım geçerlidir ama dediğim gibi Tuncay ‘la ilgili kontrpiyedeyim, ama onun ifadesi de doğru olma ihtimali yüksektir, teşekkür ederim,dedi.

C.Savcısı Nihat Taşkın: “ Daha önce dilekçe ile Muzaffer Tekin’in ofisine bıraktığınız Cd konusunda tanık olarak dinletmek istediğinizi söylediğiniz Selami Sayar ki burada şirketin işte güvenlik şirketimizde”

Sanık Mete Yalazangil: “Benim şirketim değil sayın savcım, onun hanımının şirketi”

C.Savcısı Nihat Taşkın: “ Selami Sayar ve Uğur Taşpınar ,bunlar bu olaya ne şekilde tanık olmuşlardır halen tanık olarak dinletmek istiyor musunuz bu kişileri”

Sanık Mete Yalazangil : “ Bence bir sakıncası yok, sayın müdafiimde buradalar zannedersem geçen sene verilen bir şeydi o dinletme tanık dilekçesiydi, o zaman kabul görmemişti zannedersem”

C. Savcısı Nihat Taşkın: “ Ne şekilde tanık oldular bunlar”

Sanık Mete Yalazangil : “ Aynı ofisin içinde Uğur Taşpınar şirket sahibidir, Erke gruptan bahsediyoruz, Sayka’dan değil, o dönemde de şuanda ki Sayka’nın sahibinin kocası olan ve yöneticisi olan Selami Sayar o dönem Sayka’nın değil Erke’nin yöneticisi pozisyonuydu, Emniyet genel müdürlüğü kayıtlarında bulunabilir, patron olan Uğur Taşpınar’la Selami Sayar’la biz otururken ayrıca üçüncü bir şahıs daha var o dışarıda olduğu için yazdırmadık, sekreterimiz çayı getiren arkadaşımız , o da Allah rahmet etsin kanserden öldü geçen sene, üç kişiydik , iki tane tanık olarak Aydın’ın getirip onların yanında bana Cd’yi verdiğini tanık olarak dinletmek istemiştik ama kabul görmedi zannedersem, bugün müdafiim böyle bir açıklamada bulundu dinletebiliriz dedik sadece bu kadar”

C.Savcısı Nihat Taşkın: “ Geçmiş dönemde gözaltına alındığınız Akın Birdal olayında TİT örgütü üyeliği ile mi suçlandınız, bu konuda bir açıklamada bulunacak mısınız”

Sanık Mete Yalazangil: “Efendim bugüne kadar ilk defa Ergenekon terör örgütü üyeliği ile şuanda suçlanmaktayım, yüzüme karşı böylede Emniyet,savcılık ve hakimce böyle bir şey okunmadı buna eminim ve oradaki yazılarda var, Ankara’da bana böyle bir suçlama yapılmadı, sayın başkanım ve değerli üyelerime de biraz evvel orada alınan ifade bilgi tutanağını , bilgi notunu yani ne demektir bilgi notu, Ankara Terörle mücadele şube müdürlüğü bir üst kurumuna birimine gönderdiği 3 sayfalık bir şey verdi benim ifadelerimle ilgili , bana böyle bir suçlama yapılmadı, sayın Semih Tufan Gülaltay ve arkadaşı veya şoförü Demir Demirkol’un ifadelerinde ben geçiyorum, istihbarı bilgi bu da, daha sonra Milliyet gazetesinde aynı bugünkü şimdi buradaki sanıklar işte İslami işte Dinci basın falan diye bahsediyorlar alakası yok, o sene 98 senesi aynı benim soruşturma gizli evrağı Milliyet gazetesinde gördüm gittim ve suçlanmadım efendim”

Sanık Aydın Yüksek : “ İbrahim Görür ve Kadir Yılmaz’ı tanıdığınızı beyan ettiniz, Ali Can Baykal ve Faruk Kuşdoğan’ı tanır mısınız?”

Sanık Mete Yalazangil : “Tanımam”

Sanık Aydın Yüksek : “Yurdakul Çağman’ın işyerinde yemek yerken karşılaştığımızı söylediniz , orası bir ofisti”

Sanık Mete Yalazangil : “Evet, alt katı da dükkandı”

Sanık Aydın Yüksek : “Alt katını bilmiyorum, Ali Can Baykal ve Faruk Kuşdoğan’da oradaydı”

Sanık Mete Yalazangil : “Evet”

Sanık Aydın Yüksek : “Benimle kaç kere görüştünüz”

Sanık Mete Yalazangil : “Bir sefer orada karşılaştık, görüşme yok orada sadece bir iki güvenlikle ilgili konuştuk, daha sonra bana telefon açıp bir kere geldiniz ,Muzaffer Tekin’e gittik,bir seferde geldiniz Cd’yi bıraktınız,toplam öbürü de görüşmeyse yüz yüze üç kez”

Sanık Aydın Yüksek : “Teşekkür ederim”

Sanık Mete Yalazangil : “Ben Teşekkür ederim”

Sanık Aydın Yüksek : Sayın başkanım, bunun böyle olmadığını size göndermiş olduğum dilekçemin ekindeki evrakla yalanını tespit ettiğim için başka soru sormaya gerek duymuyorum efendim,dedi.

Sanık Muzaffer Şenocak : “Mete bey’e sorulmasını istediğim Aydın Yüksek’le görüşme sırasında, benim hangi konularla hangi iş sahalarında çalıştığımı beyan etti mi?”

Sanık Mete Yalazangil: “Evet,Afrika’dan altın ihracatı , güvenlikle ilgili bir takım işte bu jammer’larla falan ilgili bir takım ticaret ilişkileriniz olduğunu, inşaat işleriyle ilgilendiğini, Pazar projeleri yaptığını”

Sanık Muzaffer Şenocak : “Benim,benim”

Sanık Mete Yalazangil: “Yok sizin sadece Altın ticareti ile beraber ortak olduğunuzu bana beyan etti”

Sanık Muzaffer Şenocak : “Tamam , teşekkür ederim”

Sanık Mete Yalazangil: “Ben teşekkür ederim”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “Efendim, iddianamenin 716. sayfasında elde edilen malzemeler ile ilgili olarak yapılan inceleme sonucu şu cümleye yer verilmiş, Arif Gedik’in yani Aydın Yüksek’in babasının ikametinden elde edilen çanta içerisinde altı adet Cd’nin zafer kod Muzaffer Tekin’in ikametinde elde edilen 16 nolu Cd ile yapılan mukayesesinde içerikleri itibariyle benzerlikler olduğu ve aynı Cd’lerin birebir kopyalarının olduğu anlaşılmıştır diye bir cümle var, yine 717. sayfasında Cd’lerin yapılan incelemesinde, Muzaffer Tekin’e verilen Cd’deki bilgiler ve askeri gizli bilgilerin farklı farklı Cd’lere kaydedildiği tespit edilmiştir, bu durumda Muzaffer Tekin’e götürülen Cd’den ikiden fazla çoğaltıldığı, birbirine benzerde olsa farklılıklar konusunda bilgisi var mı ?

Sanık Mete Yalazangil : “Hayır efendim,yoktur”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “Fakat 6 tane Cd bulunmuş, o yok diyor, peki tamam efendim”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “Yine 715. sayfada Aydın Yüksek’in savcılık ifadesi, kendisinin Cd’lerin içeriğini daha önceden baktığını ,bu konuda şikayet edeceğini ancak korktuğu için şikayet edemediğini, bu durumda kendisine getirmeden önce Aydın Yüksek söz konusu Cd’lerin içeriğini biliyor muydu?

Mahkeme Başkanı : “ Aydın Yüksek’e mi soralım onu?”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “Hayır efendim, kendisi biliyor mu Aydın Yüksek’in içeriğini bildiğini”

Sanık Mete Yalazangil : “Aydın Yüksek’in bana ifadesi iletişim bilgileri, kartvizit , resimler ve adresler ,telefon numaraları bütün ifadelerimde”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Yani Aydın Yüksek içeriğini bilmiyordu”

Sanık Mete Yalazangil: “ Ben o kadarını bilmiyorum, bana ifadesi bu şekilde”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Kendisinin bilgisi ne,onun ifadesi o tamam”

Sanık Mete Yalazangil: “ Söylüyorum , bana söylenen bu başka bir bilgim yok, iletişim bilgileri bu kadar”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “Yine efendim 714. sayfada iddianamede kendisini Mete abisinin aradığını, kendisini ve kendisine ifade vermek üzere TEM şubeye gitmeleri gerektiğini söylediğini, kendisinin nedeni sorduğunda Muzaffer Tekin’in yakalandığını ve tutuklandığını, kendisinin vermiş olduğu Cd’nin de Muzaffer Tekin’den ele geçtiğini söylediğini diye bir beyan var, Aydın Yüksek’in yine emniyetteki ifadesinde. Muzaffer Tekin’de ele geçen Cd kendisinin Aydın Yüksek’den alıp Muzaffer Tekin’e götürdüğü Cd’ midir?”

Sanık Mete Yalazangil : “Ben o Cd’yi hiç görmedim, bakmadım artı yakalandığı zaman zaten gizlilik vardı, avukatıma da böyle bir talep veya tebliğ olmamıştır, ben bilmiyorum içeriğini,Aydın’ın ifadesine göre biliyorum”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “Aydın Yüksek’in teslim olma sürecinde şahsıma danışma amacıyla gelip Cd’yi getirdiğini, Cd’ye bilgisayarda bakılıp savcılığa teslim etmesi konusunda yol gösterdiğine ilişkin bilgisi var mı?”

Sanık Mete Yalazangil : “Özür dilerim, bir daha anlatabilir mi?”

Sanık Kemal Kerinçsiz : “Aydın Yüksek’in teslim olmadan önce şahsıma televizyondan Muzaffer Tekin’in müdafisi olarak gördüğünü, o sebeple danışmak amacıyla doğrudan doğruya bilgiye sahip olduğumdan danışmak amacıyla Cd’yi bana getirdiğini, söz konusu Cd’nin bilgisayara takılıp bakıldığını ve kendisine bu Cd’yi alıp Beşiktaş’daki C. Başsavcılığına teslim etmesi konusunda yol gösterdiğime ilişkin bilgisi var mı?”

Mahkeme Başkanı:” Soruyu anladınız mı?”

Sanık Mete Yalazangil : “Anladım efendim,bu televizyonda Kemal Kerinçsiz’i görüp gittiği doğru değildir, ismini sonra da verebilirim, başka bir Kemal Kerinçsiz’i tanıyan bir arkadaş vasıtasıyla kendisine gitmiştir”

Mahkeme Başkanı: “Gitmiştir diyorsunuz nedir o , onu açın”

Sanık Mete Yalazangil: “Şahin isminde ben tanımıyorum kendi ifadesi Aydın’ın Şahin isminde”

Mahkeme Başkanı: “ Görüştüğünüzde mi bunları anlattı size”

Sanık Mete Yalazangil: “Bunu bana cezaevinde anlattı, Şahin isminde bir kişi vasıtasıyla”

Mahkeme Başkanı: “Orada( mı) öğrendiniz onu”

Sanık Mete Yalazangil: “ Evet bana kendisi anlattı, ben sormadım”

Mahkeme Başkanı: “Cezaevinde mi öğrendiniz”

Sanık Mete Yalazangil: “ Cezaevinde,Tekirdağ F2 cezaevinde kendi ifadesidir Aydın Yüksek’in , bana Şahin isminde bir arkadaşın Kemal Kerinçsiz’i tanıdığı ve onun vasıtasıyla gittiğini, televizyonlardan gördüğü ifadesi burada vardır öyle bir şey yoktur, artı Kemal Kerinçsiz’e Cd götürdüğüne dair bana da cezaevinde ifadesi vardır, ben Cd ile gittim, Kemal bey baktılar , böyle bir gizli bilgi belge veya askeri belgenin gizli olduğuna dair bir şey olmadığına dair kendisinin bana bir ifadesi var”

Mahkeme Başkanı: “ Yani bu karşılıklı görüşmeniz cezaevinde”

Sanık Mete Yalazangil: “Cezaevinde efendim, yaklaşık iki odada ayrı ayrı dönemde 45 gün kaldık”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Son sualim efendim, Aydın Yüksek Cd’yi nasıl hazırladığını size anlattı mı veya kimin tarafından hazırlandığı konusunda bilgisi var mı?”

Sanık Mete Yalazangil: “Bana anlattığı yine cezaevinde daha önceki görüşmelerimizde değil, cezaevinde anlattığı bir yeğeninin hazırladığı, bunu kendisinin hazırlamadığı bana beyanı vardır cezaevinde, Aydın Yüksek’in yeğeninin, Bakırköy’de Kültür kolejinde çalıştığını söylemiştir”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk : “ Sayın başkanım, şimdi sorularımın çok önemli olduğuna inanıyorum, az önce sayın savcımız çok önemli bir vurgu yaparak sorusunu sordu gereksizde olsa ayrıntıda olsa dedi detaylara dedi inerek cevaplayın, şimdi sorumu ben savcıdan atıf yaparak soruyorum çünkü soru soracağım Mete Yalazangil iddia edilen terör örgütünün ikinci hücre yapılanmasında suikast timi içerisinde benim bir personelim olarak gözüküyor, bu nedenle çok önemli soru.Mete Yalazangil’i ben Mete hoca olarak tanıyordum ve buna inandıramadım bir türlü savcılıkta , şimdi huzurlarınızda soruyorum kendisine , kendisi sosyal ortamlarda nasıl takdim edilir, arkadaşları, yakın arkadaşları tanıyanlar kendisine nasıl hitap ederler?”

Sanık Mete Yalazangil: “Aynen söylediği doğrudur, spor hocalığımdan ve spor geçmişimden dolayı arkadaşlarım genelde Mete hoca derler, hatta benim soyadımı çoğu arkadaşım bilmez, spordan dolayı , spor camiasının dışında kendi çevremde de Mete hoca diye hep takdim ediliriz, tanıştırılırız, dediği doğrudur, Zekeriya Bey’in”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk : “ Sayın başkanım, bir soru da şöyle az önce yine sayın savcımız benim bir telefon konuşmamda Yiğidim , Aslanım şeklinde hitap ettiğimi söyledi, orada bir kelime fazlaydı Aslanım kelimesi fazlaydı, Muharrem’e ben yiğidim dedim,ben Azeri kökenli bir Türküm , Muharrem Azeri kökenli benden yaklaşık on yaş genç bir çocuk, baya ızdırap çekmiş, malum 90 sonrası dağılan Sovyetlerin Azerbeycan diye ortaya çıkan Türk devletinde,dolayısıyla ezik bir çocuk, Türkiye’de tutunmaya çalışıyor,evli,çocukları var ve iş bulup veya kurduğu işi veya çalıştığı işte bir yer edinmeye çalışıyor, Mete Yalazangil’de izah etti, dedi ki yaklaşık 4,5 ay yabancılar şubede tutuklu kaldı, bu tutukluluk süresi sonrasında kendisiyle yapmış olduğum , kendisini motive eden ve Muharrem’e Yiğidim diye hayata bağlamaya, tekrar 4,5 aylık tutukluktan sonraki yeni gelmiş olduğu Dünya gibi gördüğü alana çünkü Türkiye’den sınır dışı edilme ihtimali var, arzusu da Türkiye’de kalmak eşi ve çocukları burada, bu amaçla Yiğidim dedim, bende asker kökenli biriyim, savaş görmüş bu çocuklukta, yıkımlar görmüş bu çocuklukta , şimdi Mete beye tekrar soruyorum ,Muharrem’i nasıl tanır?”

Sanık Mete Yalazangil: “Ezgin , parası pulu olmayan,Tuncay’ın yanlış hatırlamıyorsam Çamlıkahve denilen yerine hiç gitmedim, bilmiyorum,Tuncay’a sorabilirsiniz bir geçmişte kasap dükkanı hatta bana da birkaç kere gel de Romanya da et ucuz abi getirebilir miyiz diye Bakanlar kurulu kararı getirilmekle ilgili alınması lazım diye iddianamede ifadelerimde görülür, fakir, fukara , üstü başı yırtık, bezik ,ezgin bir arkadaş. 400 milyona Tuncay’ın yanında hamallık yapan bir kişi olarak biliyorum,zaman zaman da benim yanıma uğrarlardı Tuncay’la”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk : “ Yine Muharrem ile ilgili bir soru, Muzaffer Tekin’in de olduğu bir ortamda Mete Yalazangil’le birlikteyken onunla beraber bulunduğumuz bir anda Muharrem’i bana tanıştırdılar, kendileri kimseye Muharrem’i acaba Saipir diye tanıttılar mı?”

Sanık Mete Yalazangil: “Hayır , hayır ben hatırlamıyorum”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk : “ Ne olarak tanıştırtınız”

Sanık Mete Yalazangil: “Muharrem olarak, bende biliyorum Muharrem olduğunu demin sayın iddia makamına da açıkladım, Saipir olarak ismi hiç kullanmıyordu sadece Muharrem olarak , onu da ben zamanında tanıştığım dönemde sordum, göbek ismim benim , Azeri kökenliyim ama çeçen vatandaşıyım ,hep Muharrem olarak kullanır ismini”

Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk : Sorum bu kadar, iddia edilen terör örgütünün ikinci hücre yapılanması olarak söylenen suikast timinin kritik insanlarından iki kişi ile ilgili bir konuyu açıkladık, sağolun,teşekkür ediyorum,dedi.

Sanık Mete Yalazangil: Ben teşekkür ederim,dedi.


Yüklə 425,04 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin