açıp orada mısın, listelere baktın mı , bizim kız kazandı mı asil mi, yedek mi gibi, 4 kez telefon görüşmem vardır, Muzaffer Tekin ile 1988-1989 yıllarından beri tanışıklığım var olduğunu daha önceki beyanlarımda belirtmiştim, kendisi abisinin işi olan Petrol ofisi bayiliğiyle meşgul oluyordu ,ofisinde benimde gördüğüm, duyduğum birçok kişiyle arkadaşlıkları oldu, hiçbir siyasi,politik ve ideolojik ilişkisi olduğunu 20 yıldır ne gördüm, ne de duydum, orada da herhangi böyle bir sohbete de bugüne kadar şahit olmadım, genelde asker anıları şeklinde sohbet ettiklerine şahit olurdum,Rafet Aslan’ın da ifadesinde belirttiği gibi 2005-2007 tarihleri arasında kendisinin orada gidip geldiği Mete hocayı ofiste bu tarihler arasında iddianamede mevcut 1-2 kez gördüm, ayak üstü sohbet eder, çay içer giderdi emniyet beyanında ifadesinde mevcuttur fakat Mahmut Öztürk beyanında genelde Muzaffer Tekin’in ofisinde görürdüm ifadesi var, kendisine sorulmasını da talep ediyorum buradan, hangi tarihler arasında görürdü, ilk tanıştığımız dönemler ise söz konusu görüşmeler 98-2001 yılları arasında Muzaffer Tekin’le işlerimin rahat olduğu dönemde genelde sık sık zaman zaman görüşürdük, aynı şekilde Zekeriya Öztürk, Yurdakul Çağman’la görüşme dönemlerini anlattım, tekrar etmek istemiyorum, halen Yurdakul Çağman’la arkadaşlığım devam etmektedir ayrıca Zekeriya Öztürk’ün deliller bölümünde benle iki kez telefonla görüşmesi söz konusudur. demin ki ifademde de belirttiğim gibi Zekeriya Öztürk’ün emekli binbaşı köşe yazarı olarak tanıdığımı Muzaffer Tekin aracılığı ile beyan ettim, ortak hiçbir görüşmem ve diyalogum yoktur, Zekeriya Öztürk’ün telefonu bende bulunmadığı gibi benim de telefonum onda maalesef yoktur, kendisine de sorabilirsiniz, eğer varsa da ben telefonumu hiçbir zaman kendisine vermediğim gibi onunda telefonunu bana kendisi vermemiştir. benimle yaptığı söylenen telefon görüşmesi de beni o telefondan Muzaffer Tekin 2006 senesi başlarında iki kez aramıştır, zannedersem ya kontörü bitti kontörü diyorum şarjı bitmiş olabilir, ben yurt dışına çıkıp geldiğim dönemlerde kendimde kullanıyorum söylemesi ayıptır puro içiyorduk bir dönem Muzaffer beyle beraber, Metecim bana iki paket freshop’dan puro getirir misin diye, 2006 senesi ilk çeyreğinde bir telefon açmıştır,onun dışında Muzaffer Tekin’in aradığı telefon görüşmesinin dışında Zekeriya Öztürk’le benim hiçbir telefon görüşmem olmadığı gibi onunda benle hiçbir görüşmesi yoktur,iki sefer ben aramışım, iki sefer kendisi aramış diye deliller bölümünde vardır, varsa da bende hatırlamıyorum kendisine de sordum hocam ben seni ne zaman aradım, biz senle tanışmıyoruz demiştir. Aydın Yüksek’lede şahısla toplam 6 kez telefon görüşmem olmuştur, zannedersem %99 kendisinin aramasıdır belki bir kere ben kendisini aramışımdır, aramasının sebepleri biraz önceki beyanlarımda söz konusu olup , Cd ile alakalı beni yoğun bir şekilde olmasa da 5-6 kez aramıştır, Muzaffer Tekin’le de kendisini tanıştıran benimdir burada beyanımı aynı şekilde tekrar ediyorum bendi hukuki durumunun değerlendirilmesi Mete Yalazangil; Muzaffer Tekin’le 1988-1989 yıllarında tanıştığımı Emniyet ifademde aynı şekilde Muzaffer Tekin’in ifadelerinde mevcut olmakla beraber 89-93 yılları arasında şahsım Kıbrıs’da Faisal İslamic Bank bünyesinde bulunan Ayşem Sport Center’de spor aktivite müdürü olarak çalışıp ikamet ettim.1993 yılında Galatasaray ve Güneş sigorta kulüplerinde kondisyoner fizyoterapist masör olarak görev yaptım, eşimde aynı zamanda Güneş sigorta, daha sonra da Galatasaray spor kulübünde sporcu olarak görev yapmakta iken 1994-1997 yılları arasında Almanya Bayern Leverkusen kulübüne Galatasaray kulübünden transfer olarak gittik ve bu dönemler arasında da, şahsım ve eşim Almanya’da ikamet ettik. 1997 senesinde kurmuş olduğumuz Ser Dış ticaret şirketinin Azerbaycan’da kardeş şirketini kurmak amacıyla 1997’de Aralık ayında giriş çıkış gümrük evraklarımda da görürsüzün zaten emniyetin çıktıları mevcuttur, Aralık ayında 97’de Bakü’ye gittim, Bir market ve şirket oluşumunu tamamladım,bu arada Bakü eğlence merkezi olarak adlandırılan ikinci bir iş olarak da spor müdürlüğü yaparak 23 Nisan 1998 senesine kadar da Azerbaycan Bakü’de ikamet ettim, bu süreçler zarfında Muzaffer Tekin’le ve Semih Tufan Gülaltay’la görüşmelerim olduğunu hatırlamıyorum belki Semih Tufan Gülaltay’la bir kez veya iki kez şirket ortağım vasıtasıyla görüşmüş olabilirim çünkü kendileri zaman zaman görüşüyorlardı aynı semtin insanları olarak. 98 yılıyla 2. yarısından itibaren 2001 yılına kadar Muzaffer Tekin’le demin beyan ettim zaman zaman karşılıklı görüşmelerimiz ve arkadaşlığımız işlerimizin rahatlığı açısından o dönemlerde olmuştur, 2001-2005 yılları arasında yüz yüze görüşmemiz kendisine de sorabilirsiniz hiç olmamıştır, 2005 Ramazan ayında iftar yemeği davetini kırmayarak gittim, 2006 yılından başından itibaren de tekrar görüşmeye başladım, Rafet Aslan ifadesinde de demin beyan ettiğim gibi kendisinin beyanı da mevcuttur 2005-2007 seneleri arasında bir iki kez ofise gelip ayakta sohbet edip bir çay içip giderdi. Bu arada anne ve babamın sağlık durumları ayrıca 2005 yılında Kongrede Doğru Yol Kadıköy İlçe sekreterliği görevine başladım, bunların dışında 2005 yılından itibaren gidip geldiğim Romanya’nın Köstence şehrinde %50 hissedar olduğum Unix adlı şirket bünyesindeki Pizza Restaurantının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili 2005 senesi 12. ayıyla başlangıçtan itibaren 2005 ve 2006 senelerinde 4 kez Romanya Köstence’ye ve Bükreş’e gidip gelişlerim ilgili tutanaklarda mevcuttur, iki kez Atatürk Havalimanından iki kez de Dereköy Gümrük kapısından giriş ve çıkışım araştırılırsa görüşülecektir.Muzaffer Tekin’le tüm ilişkimiz deminde beyan ettiğim gibi sevgi,saygı çerçevesinde olup,50 yaşımdan sonra kimseden emir ve talimat alamayacağımı biraz önce de beyan ettim, onun için ast,üst ,emir,komuta zinciri ilişkisi şeklinde geçen iddianamede türündeki ilişki çevremde oluşturmuş olduğum güven ,saygı ve prestijimi aynı zamanda ailemi etkileyeceğini bilerek bu tip bir ilişkimin hiçbir kişi veya kişilerle olma ihtimali şansı kendi background’um açısından ve kariyerim açısından hiçbir zaman söz konusu değildir.Kendi ifadelerinde karşılıklı bir arkadaşlığımızın söz konusu ve düzeyli bir arkadaşlığımız olduğunu Muzaffer Tekin beyan etmiştir.Kaldı ki benden daha samimi her gün beraber olduğu görüştüğü yüzlerce arkadaşı olduğu bunlarla beraber hatta tutuklanan birçok kişiyle zaman zaman yemek, miting, toplantı ve panel konferanslara katıldıkları güvenlik şubenin beyanlarıyla iddianamede geçiyor , buralardaki kendi arkadaşlarıyla hiçbir şekilde benim tanışıklığım , görüşüklüğüm, kendilerinin de beyanlarına bakabilirsiniz mevcut değildir, böyle bir şey söz konusu olsa o sosyal ilişkilerin içinde beni de görmeniz söz konusu olabilirdi, kendilerinde beyanında bunları açık bir şekilde görülmektedir. Muzaffer Tekin vasıtasıyla tanıdığım Mehmet Zekeriya Öztürk, Oktay Yıldırım, Mahmut Öztürk ve Zeki Yurdakul Çağman’la ilişkilerim onların ve benim beyanlarımda görülmektedir tekrar etmemde herhangi bir şey söz konusu değildir.Mehmet Zekeriya Öztürk’le hiçbir ilişkim olması ihtimali dahi yoktur çünkü böyle tanışıklığımız söz konusu değildir burada örgütsel irtibatlar şeklinde zaman zaman iddianamede yer almaktadır.Hayatımda bir , iki kez gördüğüm bir insanla nasıl bir örgütsel bağım olduğu iddia edilebilmektedir, hiçbir delil, doküman,illegal birliktelik tanık ve şüphelilerin beyanları,ifadeleri , kendi ifadesinde de beni tanımadığını dahi beyan etmesi demek ki ilgi alanında olmadığımdan tanıştığını bile benle hatırlamıyor kendisi. Bir kez Muzaffer Tekin’in ofisinde görüşüp tanıştığım kendi ifadesinde hatırlamamasına rağmen benim ifademde söz konusudur. sanık Semih Tufan Gülaltay’ı burada bahsedildiği gibi yine aynı şekilde tanıştırmadım, hukuki bölümde tanıştırdığım yazıyor, yukarıda belirttiğim gibi Muzaffer Tekin’in bana talimat verme gibi bir şansı da yoktur, arkadaşlığımız vardır iş ilişkilerimizi ricayla yürütürüz her zaman, saygı, sevgi’den ibaret olduğunu belirtmiştim. Kimseden talimat alamayacağım gibi hiçbir kişi veya kişilere talimat vermek gibi de bir kompleks içinde hayatım boyunca olmadım. Ayrıca iddia edildiği gibi Aydın Yüksek’e talimat vererek teslim olmasını istediğimi, iddiada Aydın Yüksek’in ifadesinde anlattığı, benim de ifadelerimde iddianamede görüleceği gibi açık ve net olan Aydın’da bunu aynı şekilde beyan ediyor, bende beyan ediyorum ifadelerimizde mevcut , telefon görüşmelerimizde gel, beraber gidelim ifadelerimizi verelim sözlerimizin net olarak anlaşılmayarak iddianameye talimatla gidip teslim olduğu hukuki değerlendirmelerde geçmektedir. Aydın’ın da benden talimat alacak gibi bir şeyi söz konusu değildir. Çünkü git teslim ol şeklinde iddianamede böyle bir şey yer almaktadır. Böyle bir şey söz konusu değildir. Eğer Cd’de devlete ait gizli bilgilerin olduğunu bilsem veya görseydim gereğini yapar adli makamlara da bildirirdim, devletin gizli bilgilerini kullanarak, çoğaltarak kapı kapı dolaşarak ifşa etmek, sadece insan müspetlerinin işidir, devletin sivil, askeri gizlilik içeren tüm bilgilerinin ifşası benim namusum, şerefim ve haysiyetime hiçbir şekilde yakışmaz, hiç kimseye de yakışacağına inanmıyorum. Kendimin bilgisayar bilgim açmak ve kapatmaktan ibaret olup bu da emniyette test edildi, ayrıca benim hiçbir zaman bilgisayarımda olmadı, ayrıca iş yerim ve adreslerim mernis sistemindi kayıtlı olup, bana hiçbir zaman ifadem için tebligat yapılmadığı gibi uzun süreli firar etmiştir sözlerini de tekrar burada anlamak mümkün değildir. Benimle ilgili ilk ifade 19.06.2007 günü savcılıkta Muzaffer Tekin’in ifadesinde olup daha öncesinde ve hiçbir tutuklu veya tutuksuz sanık ifadelerinde böyle bir şeyin söz konusu olmadığı iddianamede görülecektir. Kadıköy Emniyet Müdürlüğü Bostancı polis amirliğinin 50 metre önünde ticari taksiye bindiğim anda sivil plakalı araç ve sivil şahıslar tarafından gözetim altına alındım.26.08.2007 günü mahkeme tarafından tutuklanana kadar emniyet, savcılık ve mahkemede yüzüme karşı veya yazılı olarak hiçbir hakkım okunmadı, ev adresimin bulunduğu yer olan Kurtköy jandarma karakoluna gidinceye kadar ve sonrasında Adli tıp ve savcılık makamına çıkıncaya kadar hiçbir yerde kelepçe dahi takılmadığını biraz önce beyan etmiştim. Gözetim altına alındıktan hemen sonra jandarma karakolunda bekletilirken faksla mahkeme kararı alınarak üst aramam yapılacağı dendi, akabinde ev aramam yapılmış olup, hiçbir yasak yayın, bilgi,belge , dijital veya yazılı belge,doküman bulunmamıştır. Bu yakalanma ve arama sırasında 4 saat 45 dakikalık bir süreç geçtiğini aciliyet olduğu halde neden arama yapılmadığını demin beyan etmiştim. Bana verdiğiniz Cd’lerde de böyle bir mahkeme kararı olmadığı, Cumhuriyet savcılığının ivedi kararıyla ev araması yapıldığı, tutanaklarda, bilgisayarda Mahmut ile beraber geçen hafta gördük. Bir mahkeme kararı da söz konusu değilmiş. Jandarma gözetiminde birkaç ekip tarafından yapılan en ince aramalarda, evimde sadece hasta 82 yaşında annemle beraber kaldığım, kız kardeşimin il dışında olması ayrıca abimin de iş nedeniyle seyahatte olması sebebiyle ifademde de bunları anlatmıştım, teslim olamamıştım, ifadeye gidememiştim, ayrıca mahkemeye gidip sonra ifade vereceğimi de önceden ifadelerimde anlatmıştım. Aydın Yüksek’in kendi ifadelerinde de bana sadece Muzaffer Şenocak’a ait iletişim bilgilerinin olduğunu söylediği, benimde konu ile ilgili herhangi bir menfaatim dahi söz konusu olmadığından, Muzaffer Tekin’in de böyle bir şeyde söz konusu olmadığından, eskiden beri beni tanıdığından dolayı,benim götürdüğüm bir şahsın tanıştırmamla polislikten ayrıldığını söylemesine istinaden yardımcı olacağını beyan etmiş olması söz konusudur, onun dışında Aydın’ın da anlatımlarında eski bir asker olduğunu, dışarı çıkınca öğrendim ismini ifadeleri görülmektedir.Yaklaşık 15-20 dakika görüşmede Muzaffer Tekin’den kart alıp telefon verme, ben almadım kart diyor, ama tanışmadığı bir insanla 15-20 dakika nasıl görüşme yapıyor onu da anlamak imkansız bir şey, belki unutkanlıkları olmak suretiyle böyle bir ifade verdiği doğrudur.Diğer yukarıdaki şüphelilerle yaptığımın yıllardır kendime ilke edindiğim sadece Tefekkür olarak ilişkilerimin olması gerekte olduğunu ifadelerimden de anlaşılmaktadır. Kadıköy’de Anadolu yakasında tam 40 yıldır oturmaktayım, bu yardımseverliğim herkes tarafından bilinmektedir. Özel güvenlik işini 1993 yılından itibaren bir ek iş olarak görüp, tamamıyla 5188 sayılı kanunda belirtilen şartlarda yasal çerçevede İçişleri Bakanlığından alınan bir ruhsat çerçevesinde yapan bir şirkette genel koordinatörlük ve ticaret odasından da sorulacağı üzere, şirket müdürlüğünü Mayıs 23 2007 tarihinden itibaren Özel güvenlik şirketinde çalışmaktayım. Ayrıca Yurtdışında bulunan şirketim ve Pizza Restaurantımı işletmek ve ikamet etmek üzere 2008 yılında Romanya’ya yerleşmeyi düşünmekteydim. Fakat şuanda bu hakkımı da yitirmiş olup, maalesef tüm bu olaylar ve tutukluluk sürecim beni maddi ve manevi olarak sıfırlamıştır. Geçmişim göz önüne alındığında Güreş milli takımı da dahil son 20 sene Ticaret ve Spor, hayatımın bir parçası olmuş, 20 senenin yaklaşık 10 yılını yurtdışında çalışarak geçirmiş olup , Background’um spor camiasında ve ticari çevremde iyi bir kariyerim olmuştur. Terörün her türlüsünü her zaman lanetlemişimdir. Böyle bir örgüt üyeliği hiçbir şekilde kabul etmediğim bir şey söz konusudur. Ergenekon terör üyeliği ve Ergenekon ismindeki bir terör örgütünü hiçbir zaman duymadım, maalesef emniyette böyle bir şey şahsımın yüzüne karşı okunmamış olmakla beraber şuanda huzurlarınızda silahlı sağ terör örgütü üyesi sıfatı ile tutuklanmış bir şahıs olarak bulunmaktayım. Aydın Yüksek’in oluşturduğu, çoğalttığı Cd ile bağlantısı, benimde tanıdığım şüphelilerin Muzaffer Tekin veya diğer şüphelilerle tanıştıkları irtibatları iddia edildiği gibi örgüt teşekkül vesaire oluşturdukları beni hiçbir şekilde ilgilendirmeyeceği gibi, 5237 sayılı TCK madde 20’de açıklandığı üzere Ceza Sorumluluğu şahsidir, kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz şeklinde tanımlanmış olup, eğer kanunda belirtildiği gibi uygulama yapılacaksa eğer tanıdığım ve irtibatım olduğu şüphelilerin eğer varsa benim bilgim, iradem, sorumluluğum dışında işlenmiş veya işlenmek üzere istihbarı bilgi edinen suçların sorumluluğu tamamen kendilerine ait olup, ben hiçbir şekilde kast ve taksirli suç işlemedim , var olan suçlular ise bu şahsımda olabilir Kanun önünde her türlü hesabını vermekle mükelleftirler. İddia sayfa 713’ün devamında şüpheli Mete Yalazangil’in Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu ,devlete ait gizli bilgileri temin edip başkasına vermek suretiyle tahsis olunduğu amaçtan başka surette kullanmak suçunu işlediği anlaşıldığından yukarıda şahsıma ait elde edilen deliller bölümünde de hiçbir şekilde ispatlanamamış, sadece 5 kişiyle bir telefon görüşmem söz konusudur, başka hiçbir delil elde edilememiştir. İddia makamının suç isnatları tamamıyla Mücerret bir suç isnadı fiilini oluşturduğu, tüm ifadeler,bilgi ve belgeler ve elde edilen delillerde hiçbir suça karışmadığım görülmektedir. Sadece bir Cd ile alakalı olarak ifadem alınması, diğer isnatlarla ilgili bilgime başvurulması gerektiği halde, işimden, ailemden , özgürlüğümden alıkonularak terör örgütü üyeliği ile suçlanmam Tüm Anayasal haklarımın çiğnenmesi demek olup, maalesef TEM şube görevlilerinden sağ terör amiri tarafından Susmak yok konuşacaksın, yoksa ben konuşturmasını bilirim tehditlerinin yapılması , görevi suiistimal, emniyeti suiistimal suçlarının işlendiğinin de farkındayım. TCK.2.bölüm Madde 267’de ve bentlerinde belirtildiği üzere , demek ki sadece insanlar birbirleri hakkında iftira suçu işlememekte aynı zamanda Kamu görevlileride aynı suçu işlemektedir. Devlete ait gizli belgeleri elde edip başkasına vermek suretiyle tahsis olunduğu amaçtan başka surette kullanmak suçunun işlendiği anlaşıldığından, suç isnadıyla ilgili iddianamede mevcut Cd ile, isimleri anılan şüpheli kişilerin Emniyet, savcılık beyanlarına bakıldığından böyle bir belgeyi herhangi bir menfaat veya hiçbir sebep yokken elde edip ,hiçbir şekilde kullanmadığım açık bir şekilde ortadadır. Cd’nin Aydın Yüksek tarafından kendi evinde bulundurulduğu, çoğalttığı, benim dışımda aynı zamanda Kemal Kerinçsiz’e de götürdüğü, başka kopyaları yok iki adet oluşturduğunu, emniyet beyanlarında da söylemiştir, tutuklandıktan kısa bir süre iddianamede bahsi geçen bir ihbar sonucu Giresin ilinde ev aramasında aynı fakat gizli bilgilerinde karışık ayrı ayrı Cd’lere kaydedilmiş, aynı bilgiler 6 muhtelif Cd’de ele geçirilmiştir. Ayrıca Muzaffer Tekin Cd ile ilgili Aydın Yüksek’e ofisinde tanıştığı zaman ilgileneceğim demiştir, bunun dışında herhangi bir şekilde şahsımda böyle bir Cd bulunmamıştır, Muzaffer Tekin’in de beyanlarında belirttiği gibi Cd evinde yakalanmıştır ama hiçbir şekilde görmediğini, içeriğini de bilmediğini beyan etmiştir. Ankara’dan gelen Cd’lerle karışmış olabilir dedikten sonra savcılık ifadesinde Mete Yalazangil kesinlikle bırakmıştır sözü geçmektedir, bu arada da Rafet Aslan’ın benim bırakmama rağmen ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, bana Mete Yalazangil bir Cd bırakmadı, Muzaffer Tekin’de kesinlikle Mete bıraktı ifadeleri çelişki oluşturmaktadır, fakat ben bir Cd bıraktığımı ifa etmekteyim, aynı şekilde Muzaffer Tekin’in ifadelerinde de geçen hafta belirttiği üzere emniyet ve savcılık ifadelerinin dışında böyle bir görüşme olduğu, Cd’yi de iki ay önce bıraktığım gibi bir ifadesi hatırladıkça hepimiz tarafından ifade edilmektedir. Ayrıca Rafet Aslan’ın Cd’yi verdiğim zaman ofiste yanında oturan kendi ifadelerinden anlaşıldığına göre, ofiste de sürekli oturduğu belirtilen Ahmet Aslan’da beni şahsımı tanımadığını söylemektedir, doğrudur, herhangi bir tanışıklığımız yoktur,sadece Rafet Aslan’ın kardeşi olduğunu Ahmet Aslan olduğunu da emniyet ifadelerimde görevliler tarafından gösterilerek Ahmet Aslan olduğu ifade edilmektedir, Ayrıca benim hiçbir zaman isminden başka bir şey bilmediğim hala aynı cezaevinde bulunmamız Muzaffer Şenocak’ı hiçbir şekilde şahsım tanımamaktayım, kendisinin de ifadelerinde beni tanımadığını beyan etmektedir. Muzaffer Şenocak’la 06.10.2008 senesinde Tekirdağ ilinden Silivri ilçesine nakil olduğumuz sırada ringde merhaba arkadaş geçmiş olsun dileğinde bulundum, kimsiniz, ben Muzaffer dedi, sen hangi Muzaffer’sin,ben Şenocak, siz kimsiniz,ben Mete dedim, o şekilde bir tanışıklığımız vardır, kendiside ifadesinde beni tanımadığını beyan etmektedir. Muzaffer Tekin’le benim bağlantılı olduğum, talimat aldığım ona bağlı çalıştığım iddia edilirken beni hiçbir şekilde cezaevinde ben de aynı şekilde ne onu aramışımdır, ne de o beni arayıp sormuştur, hiçbir şekilde de birbirimizle ilgilenmemiş olup Cd’ye de bakmadığını, bilgisayarın incelendiğinde kendisine ait hiçbir şekilde bunu görmediğini kendisi beyan etmiştir. Yukarıda bahse konu suçlarla itham edilerek iddia makamı tarafından TCK 314/2,3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5,TCK 314/3, 220/4 maddeleri yollaması ile 326/1,327 maddeleri gereğince cezalandırılmam talep edilmektedir. Bahse konu şüphelilerle ilişkilerim yukarıda mevcut kanun maddeleriyle suçlanmam, TCK 314/2’de belirtilen silahlı örgüt üyeliği suçunu işlediğimden bahsedilmektedir. Bu suçla ilgili olarak tutuklu, tutuksuz tüm şüphelilerin ifadelerinden de açık bir şekilde anlaşılacağı , ayrıca benim üst araması, işyeri , ev aramaları gibi emniyetçe yürütülen çalışmalar ve diğer şüphelilerden elde edilen hiçbir bilgi , belge , doküman olmamasına rağmen ayrıca bu şahıslarla ilgili onların ve benim ifadelerimden anlaşılacağı gibi Muzaffer Tekin ve Zeki Yurdakul Çağman’la arkadaşlığımın olduğu diğer sanıkların bazılarıyla 1-2 kez görüşmem olduğu veya telefon görüşmesi dışında hiçbir şekilde onların benimle, benimde onlarla bir ilişkim olmadığı hiçbir delille de olduğum ispatlanamamıştır.TCK 220/4’de belirtilen suç işlemek amacıyla örgüt kurma isnadındaki bahse konu konularla ve şahıslarla ilgili şahıs beyanları, deliller vesaire bu madde ile ilgili şüpheliler Zeki Yurdakul Çağman,Tuncay Hacıbektaşoğlu, Saipir Debzlelvidze şahıslarla ilişkilerim ve onların ifadelerinde açık ve net bir biçimde görülmekte olup,aşağıda da özet olarak bu konuya değineceğim.Saipir ile tanışmamızı 2006 sonları birkaç görüşmemizin olduğu ifadelerimde mevcuttur, şahsın ifadesinde de belirttiği üzere 2007 ile 2007 Mart ile 2007 Temmuz tarihleri arasında 4,5 yıl yabancılar şubesinde gözetim altında tutulduğu sabit olduğu görüşme olanağının olmadığı açıkça ortadadır. Nisan-Mayıs aylarında Muzaffer Tekin’in ofisinde Tuncay Hacıbektaşoğlu var iken, bir kez bahse konu olay görüşülmüş iddia edildiği gibi Muzaffer Tekin’in bana Saipir’i kurtar talimatı verdiği söylenmektedir.Böyle bir şey söz konusu değildir. ayrıca bu konuda örgütsel bağ olarak nitelendiriliyor.Terör şubede şahsıma yönelik iddianamede yazılan bahse konu teşekkül oluşumuyla ilgili CMK ikinci bölüm beşinci kısım madde 147’de açıkça belirtilen Kendisine yüklenen suç anlatılır, bana sadece devlet büyüklerine suikast yapacakmışsınız, cevap hayır şeklinde olmasına rağmen iddianame sayfa 797’de 1. paragrafta Saipir Debzlelvidze adlı şahısa sorulduğunu,benimle ilgili iddianamede emniyet beyanında , savcılık beyanında böyle bir sorunun sorulduğu görülmezken aynı sorunun Tuncay Hacıbektaşoğlu ile ilgili bölümün 793. sayfasında iddianamenin şüpheliyle ilgili beyanların değişik sayfalarda farklı farklı olduğu görülmektedir. Ayrıca şüphelilerden Saipir’in iddianamenin 799. sayfasında savcılıkça kaleme alınan c bendi örgütsel irtibatları adlı bölümde, Mete Yalazangil ve Yurdakul Çağman isimleri geçmezken, Tuncay’ın ve Saipir’in Mehmet Zekeriya Öztürk’le telefon görüşmesine yer verilmiş olup, benim örgütsel bağımın nerede , nasıl, ne şekilde olduğu maalesef görülmemekte ve çelişkiler devam etmektedir.Aynı konuda ilgili sayfa 789’da Tuncay’a yöneltilen soruda bir teşekkül oluşturduğunuz, sayfa 791’de Yurdaukul Çağman’ın ifadesi bölümünde sorulan aynı soruda teşekkül oluşturduğu, sayfa 793’de Mete Yalazangil’in ifadesi bölümünde teşekkül oluşturduğu, sayfa 797’de Saipir’in emniyet beyanının devamında teşekkül oluşturduğunuz soruları görülecektir. Mete ile Yurdakul’un sorularında oluşturduğu, Saipir ve Tuncay’ın sorularında oluşturduğunuz soruları farklı düşünceler oluşturmakta olup, birbiriyle çelişmektedir. Sayfa 787 e bendi , Yurdakul Çağman’ın hukuki durumunun değerlendirilmesi bölünün akışında Başbakan’a suikast yapılacağı ihbarına konu diğer şüpheliler Saipir ve Tuncay’ın ihbar üzerine yakalandıkları ve Mete Yalazangil’e bağlı olarak çalıştıkları iddiaları , zaman ve tarihler göz önüne alındığında Muzaffer Tekin’in tutuklanması 19.06.2007 tarihidir, Saipir bu tarihte yabancılar şubede gözlem altında bulunmakta, 17.07.2007 tarihinde çıktığı kendi beyanında yer almaktadır, benim gözetim tarihim ise 22.08.2007, bu arada ben hiçbiriyle yüz yüze, telefonla veya dolaylı bir görüşmem olduğu da iddianamede ispatlanamamakta olup,bu iddia da çürümüştür.Ayrıca 791. sayfada Yurdakul Çağman’a sayfa 793’de Mete Yalazangil’e emniyet ifadesinde sorulduğu görülen soruda aynen şöyle yazmaktadır.Toplumsal mutabakatı ve güven duygusunu bozarak siyasal kamplaşma e çatışmaları boyutlandırabilme potansiyeli taşıyabilecek ve bu bağlamda Kamu güvenliğini etkileyebilecek provakatif eylemlere karşı zamanında tedbir alınması ve muhtemel eylemlerin önlenmesi amacıyla sürdürülen çalışmalarımızda bazı Devlet büyüklerimize ve üst düzey bürokratlarına yönelik suikast türü silahlı eylem gerçekleştirmeyi planlayan çıkar amaçlı bir teşekkül oluşturduğu sorusunda bahse konu bu 4 kişilik teşekkül oluştuğu, bu oluşumdaki kişileri de yukarıda anlatıldığı üzerinde zamanında tedbir alınması ve muhtemel eylemlerin önlenmesi amacıyla sürdürülen çalışmalarımızda sözleri ile, Sayfa 787 son paragrafta bahsedilen Başbakan’a suikast yapılacağı ihbarına konu yazıların arasında tezat oluştuğu aşikardır.Yukarıda emniyetin çalışmalarıyla yakalandıkları, aşağıdaysa ihbar üzerine yakalandıkları olup tüm suç isnatları soyut olarak kalmaktadır. Ayrıca Mete , Yurdakul,Tuncay ve Saipir’in teşekkül oluşturdukları Tuncay ve Saipir’in Başbakan’a suikast yapacakları ihbarıyla yakalandıktan sonra, Yurdakul , Tuncay ve Saipir’in örgütün tetikçisi olarak Saipir’in yalnız başına 1. cilt sayfa 74, tetikçi grupları arasında ismi yazıldığı, 26.08.2007 günü mahkemeye çıkmadan savcılıkça tutuklanmadığı ve serbest bırakıldığı görülecektir. İddia makamının bahse konu teşekkül suçlamalarıyla ilgili beyanları da maalesef ciddiyetten uzak görülmektedir ayrıca bunun da demin beyan ettiğim gibi 23.07.2007 tarihinde istihbarat şubenin, terörle mücadele şube müdürlüğüne yazmış olduğu bir istihbari bilgi olduğu hiçbir şekilde hukuki delil olarak kullanılamayacağı bahse konu yazıyı da biraz önce yüce heyetinize okumuştum, konu teşekkül suçlamalarıyla ilgili beyanları maalesef ciddiyetten uzak görülmektedir, bu kişilerle tanışıklığım doğrudur, beyanlarımla mevcuttur, diğer tüm hakkımdaki iddialar iftiradır veya yapacakları iddia edilen hiçbir eylemden bilgim yoktur. TCK 326/1 Devletin güvenliğine ilişkin bahse konu belgelerin Muzaffer Tekin’in evinde çıkan 16 nolu Cd’de olduğu belirtilmektedir. Bu Cd’yi Muzaffer Tekin’e benim verdiğime veya ofisine bıraktığıma dair hiçbir beyan yoktur, Rafet Aslan’ın ifadelerinde almadığını söylemesi, kardeşi Ahmet Aslan’ın da bırakın almasını, beni tanımadığını beyan etmesi, Muzaffer Tekin’in de ifadelerinde Mete Yalazangil bırakmıştır ki savcılık ifadesinde Rafet ve Ahmet’den teyit ettikten sonra kesin olarak söylerim dedikten sonra, böyle bir beyanı söz konusudur ama Rafet Aslan benden böyle bir Cd almadığını ifadelerinde beyan etmiştir. ama aldıysa da Muzaffer Tekin’in masasının üstüne bıraktığını söylemektedir. ama bu Cd’nin kime nasıl, ne zaman gibi şahit veya tanık aldığını söyleyen veya beyan eden şuana kadar hiçbir kimse yoktur, belki görenler vardır. Evet bir Cd’den bahsetmek mümkündür fakat Aydın Yüksek’inde ifadelerinin emniyet beyanında belirttiği gibi benim de teyit eder nitelikteki ifademde Muzaffer Şenocak’a ait iletişim bilgileri olarak söylediği Cd’le alakalı Aydın Yüksek’in beyanlarında belirttiği şekilde bilgim vardır, o da Aydın’ın sözle bana anlatmasındaki bilgimdir. Aydın’ın da bana Cd’yi verdiği ifadelerinde mevcut olup, tanığımda vardır. Ayrıca sayfa 717’de mevcut olan d bendi Aydın Yüksek’in hukuki durumunun Değerlendirilmesi bölümünde 5. ve 6. paragraflarda belirtildiği gibi Muzaffer Şenocak’dan aldığını beyan ettiği gizli bilgileri içeren Cd’yi Muzaffer Tekin’e verdiğini beyan ettiği görülmektedir. Bu da yazı hatası olabilecektir, iddianamede böyle bir şeyde görülmektedir yine. Yine yazının devamında içeriğini bilmediğini beyan ettiği belgeler 18.09.2007 tarihinde deminde belirttiğim üzere birçok Cd’lerin olduğu, yapılan Cd’lerin incelenmesinde Muzaffer Tekin’e verilen Cd’deki bililer ve askeri gizli bilgilerin farklı farklı Cd’le kaydedildiği emniyet müdürlüğünce de tespit edip , Aydın Yüksek’in yakalanan Cd’leri temin ettiği veya oluşturduğu veya bulduğu değişik Cd’lere farklı farklı bilgileri kaydettiği bunları bazı kişilere verdiği açıkça anlaşılmakta olup, ayrıca ifadesindeki beyanında mevcut olduğunu bahse konu Cd her ne kadar beni ilgilendirmiyorsa da, cilt 3 sayfa 1818/2 3.paragrafta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının Cd ve belgeler ile ilgili Genelkurmay Başkanlığından bilgi istediği, Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı 14.12.2007 tarih Adli Müşavirliği 2007/2458 Evrak, 516887 sayılı yazısı Devletin güvenliği iç ve dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle Gizli kalması gereken bilgiler kapsamında olmayan, ancak iç mevzuata göre gizli, gizlilik derecesinde sınıflandırılmış belgeler olduğu, Şüpheli Kemal Kerinçsiz, Aydın Yüksek ve Muzaffer Tekin’de elde edilen askeri içerikli ortak diğer belgelerin ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile ilgisinin olmadığı, ancak hazırlama formatı taklit edilerek ve yazı dosyalarının elektronik özelliklerinin belirtilerek kurgulandığı gelen cevabı yazıdan anlaşılmıştır. Aydın Yüksek’den temin edilen ve bana vermiş olduğu , benim de Muzaffer Tekin’e vermiş olduğum Cd’nin içeriğinden bahsedilmekte. Yukarıda da yazılanlardan anlaşılacağı üzere benim üstümde, işyerimde, evimde böyle bilgi ve belgelerin çıkmadığı, ayrıca hiçbir tanık,sanık, şüphelilerin beyanlarında bilerek veya bilmeyerek temin ettiğim amacı dışında kullandığım görülmemekte olup, bahse konu suçlandığım yukarıdaki mevcut madde ile hiçbir şekilde suçlanamayacağım görülmektedir. Madde 327, yukarıda da geniş bir şekilde anlattığım gibi tüm anlattıklarım ve sonuç bu madde içinde geçerli olup gereğinin yapılmasını arz ederim. Şüpheli Aydın Yüksek’in emniyet beyanında 714 39. satırda adını daha sonra öğrendiğini demin beyan ettiğim şekilde dışarıda benim beyan ettiğimi söylediği emniyet kayıtlarında görülmektedir. Sayfa 709’da iddia edilen benim Aydın Yüksek’e sen bir git ifade ver şeklindeki iddianın böyle olmadığı, sayfa 714 1.paragrafta Aydın Yüksek’in ifadesinde Mete abisini aradığını, kendisinin ve kendinin ifade vermek üzere TEM şubeye gitmeleri gerektiği kendi beyanında da anlaşılacağı üzere Aydın’a benim git teslim ol , şöyle yap sözleri sadece iftira ve yalandan ibaret olup, hiçbir bilgi belge ve ifade de yoktur,iddianamede böyle belirtilmiştir, Aydın’ın da beyanında böyle bir şey söz konusu değildir. Bundan dolayı sayfa 709’daki yukarıdaki bahsi geçen iddia da çürütülmüş olmaktadır. Sayfa 715/2. paragrafta yer alan b bendi Savcılık ifadesinde Aydın Yüksek alacaklarını almak amacıyla Mete Yalazangil ile görüştüğü , kendisini adamı şikayet etmek amacıyla Muzaffer Tekin’in ofisine götürdüğü , gittikleri adamın Muzaffer Tekin olduğunu ofisten çıkınca Mete abisinin söylediği ifadesinde geçen , alacaklarını almak amacıyla ve adamı şikayet etmek amacıyla ilgili yazılanlar Aydın’ın da hiçbir beyanında geçmemektedir. fakat iddianamede böyle bir şey yazılmaktadır. Muzaffer Tekin’in ofisine şikayet etmek amacıyla gidildiği iddiası Muzaffer Tekin’in vasıtasıyla Aydın’ın Muzaffer Şenocak’dan alacağına istinaden bahsi mevzu konuyla ilgili Muzaffer Şenocak’ın görevli olduğunu bildiği , birliğine şikayet etmek olarak değiştirilmesini talep ediyorum, yukarıda da izah ettiğim üzere şahsın emniyet ve savcılık ifadelerinin bazı kısımlarında değişik ifadeler vardır. Muzaffer Tekin’le ofiste tanışıp kartını alan, almadığını söylüyor, ben aldığını biliyorum, telefon numaralarını verdi, onun kim olduğunu dışarı çıktıktan sonra benim söylemem hiçbir şekilde söz konusu değildir, davanın vahametini basın yayın organlarından görerek teslim olmadan önce kendisinin Muzaffer Tekin’le ilişkilendirilmemesi açısından böyle bir ifade verdiğini kendim düşünmekteyim. Şüpheli Aydın Yüksek sayfa 715’de son paragrafta mevcut olan ifadesinde Cd’lerin içeriğini bilmediğini, bildiğini özür dilerim, ayrıca sayfa 714’de Cd’de Muzaffer Şenocak’a ait bilgi ve belgelerin dışında sayfa 715’de de Cd’nin içeriğinde bulunan bilgi ve belgelerle ilgili de ayrıca şikayette bulunacağını beyan ettiği, ama korktuğu için orduda görevli olduğunu bildiğinden Muzaffer Tekin aracılığıyla birliğine şikayet etmek amacıyla Muzaffer Tekin’e şikayet amacıyla değil, Muzaffer Tekin’e gittiklerini beyan etmiştir. Sayfa 714’deki beyanında da belirttiği bu Cd’lerden 2 adet kendisinin oluşturduğunu söylemektedir. Bu da Aydın Yüksek’in tüm ifade ve beyanlarından yola çıkılırsa birçok ifadelerinde aynı şekilde olduğu görülecektir. Benim bu konuda bahse konu Cd ile ilgili hiçbir bilgim olmadığı temin, çoğaltma, başka yerde amacı dışında kullandığım görülmemektedir. Kendisine de yardımcı olmak amacıyla Muzaffer Tekin’le tanıştırmış bulunmaktayım. Sayfa 717 Aydın Yüksek’in hukuki durumunun değerlendirilmesi; Şahsın sayfa 715 son paragrafta belirtildiği gibi polislikten ayrıldığını, meslekten savcılık öyle yazmış ben orayı okuyorum, kimse üstüne alınmasın, meslekten atıldığı savcılıkça tespit edilmiş, diye iddianamede var, kendisi ayrıldığını Muzaffer Tekin’e de bana da beyan etmiştir. Savcılıkça böyle bir şey yazılmıştır.Doğru olup olmadığını ben bilmemekteyim. Sayfa 717 4.paragrafta bu yazılmaktadır. Ayrıca değerlendirmenin devamında savcılıkça Aydın Yüksek’in siyasetçi olan savcılıkça yazılan iddianamede bu yazıyor,Mete Yalazangil’i kullandığı Muzaffer Şenocak’dan aldığını söylediği gizli bilgiler içeren Cd’yi Muzaffer Tekin’e verdiğini beyan etmiş olması,Mete Yalazangil’e verdiğini söylediği Cd’de Muzaffer Şenocak’a ait kartvizit, adres ve iletişim bilgilerinin olduğunu söylemesi, Mete Yalazangil’e verdiğini beyan ettiği Cd’de de yalnızca Muzaffer Şenocak’a ait iletişim bilgileri olduğu, kendisinde yakalanan Cd’de ayrıca Giresun’da yakalanan Cd’lerde de gizli bilgi ve belgelerin bulunduğu dokümanlarda görülmektedir. Muzaffer Tekin önceki emniyet ifadesinde bu Cd’yi bilmediği, diğer Cd’lerle karışıp ofisten getirdiğini daha sonra savcılıkta kesinlikle Mete Yalazangil getirmiş beyanları da mevcuttur, burada da kendisi aynı şekilde iki ay öncesinde yakalanmadan benim Cd’yi götürüp ofise bıraktığımı kendileri beyan etmektedir. Bende aynı şekilde iletişim bilgileri, kartvizitler, telefon ve adreslerin olduğu Cd’yi Muzaffer Tekin’in ofisine kendimin götürüp bıraktığını ifadelerimde beyan etmekteyim.Sayfa 718/1 paragrafta Aydın Yüksek’in Mete Yalazangil’in talimatıyla gelip savcılığa teslim olduğu yönündeki savcılık iddiası, sayfa 714 44.satırdan itibaren Aydın Yüksek’in ifadeleriyle Sayfa 717’deki hukuki durumunun değerlendirilmesi savcılık değerlendirmesinde şikayetçi olan Mete Yalazangil’ i kullandığı tezatlarıyla yazılarıyla tezat oluşturmaktadır. Şüpheli Muzaffer Şenocak’ın savcılık ifadesinde Aydın Yüksek’le ilişkilerini açık bir şekilde Sayfa 722’de anlattığı, Cd’lerdeki mevcut gizli bilgilerin ve belgelerin 2’sinin kendisine ait olduğunu, diğer dosyaları Aydın’ın oluşturma ihtimalinin olduğu, çünkü Cd’lerin oluşturulduğu tarihin 28.12.2006 olduğunu , kendisinin bu tarihte Afrika’da olduğunu beyan etmiştir. Benim de ifadelerimde, Ocak-Şubat ayları açıkça görülmektedir ki, Aydın Yüksek ve şahsım 2007 senesi Ocak ve Şubat ayları arasında Muzaffer Tekin’e beraber gidip tanıştırdığımı iddianamede ifadelerimde göreceksiniz. Cd’nin oluşturulma tarihini Emniyetçe 28.12.2006 olduğu görülmekte olup, Ocak-Şubat ayında da benim götürüp tanıştırdığım net bir şekilde görülmektedir. Bu oluşumlar olayların akışından da görüldüğü üzere hiçbir yerinde Mete Yalazangil ile ilgili hiçbir beyanının olmadığı, bununda kesinlikle tanışmadıklarını ve örgütsel bir bağının Mete Yalazangil olarak Muzaffer Şenocak’ın benimle böyle bir ilişkisinin olmadığı açıkça sayfa 722’de anlattığı ifadesinde mevcuttur. Sayfa 722 b bendi savcılık ifadesinde Muzaffer Tekin ,Mete Yalazangil’i diğer şahıslar tanımadığını beyan etmiştir. Muzaffer Şenocak’ın ifadesi bu. Muzaffer Tekin ve Mete Yalazangil’i diğer şahıslar olarak soruluyoruz tanımadığını beyan etmiştir. Ayrıca kendisinin sayfa 722 başında yer alan emniyet ifadesi devamında Fikret Emek’le de tanıştığını 16 nolu Cd bahse konu Cd’yi Aydın Yüksek’in kendi bilgisayarında oluşturup Muzaffer Tekin’e verdiğini açık şekilde Muzaffer Şenocak beyan etmiştir. Ayrıca Fikret Emek’le Muzaffer Tekin arasındaki bağlantıyı Mete Yalazangil’in kurduğuna ilişkin savcılık iddiası hiçbir bilgi, belge , tanık, sanık ve şüphelilerin hiçbir beyanlarında birbirleriyle tanıştıkları ve irtibatları olduğuna dair hiçbir emareye rastlanmamış olmasına rağmen, iddia makamı böyle olduğunu varsaymıştır. ama hiçbir delille desteklenebilme olanağının da mümkün olmadığı aşikardır. Ben Fikret Emek’i 2007 senesi yanılmıyorsam, Ekim ayında, Tekirdağ F 2 cezaevinde kaldığımız dönemde Gazi Güder’de beraber Mehmet Demirtaş, Oktay Yıldırım ve ben aynı odada kalmaktaydık, Fikret Emek , Gazi Güder ,Aydın Yüksek ayrı bir dubleks üçlü koğuşta kalmaktaydılar, her hafta düzenli olarak bizi ilk dönemler çıkarıyorlardı sonra seyrek seyrek sosyal ve spor alanlarında çıkartıyorlardı, o dönemde Gazi Güder, Fikret Emek, Fuat Ermiş,Oktay Değirmenci ,ben ,Aydın Yüksek yanılmıyorsam ya kütüphanede veya spor salonunda ilk kez karşılaşıp o gün 2007 Ekim ayı büyük bir ihtimalle Tekirdağ F 2 cezaevinin sosyal alanlara çıkış tarihleri ve çıkan şahıslar imza karşılığı çıkıyorduk, bakılırsa bizimde Oktay Yıldırım’da dahil olmak üzere Fikret Emek,Gazi Güder , Fuat Ermiş’le aynı gün ve aynı saatte aynı mekanda tanışmışlığımız vardır, daha öncesinden hiçbir benim gördüğüm kadarıyla diğer arkadaşlarında tutuklu sanıkların da tanıştıklarını bilmiyorum. çünkü orada o şekilde bir tanışıklığımız vardır, Muzaffer Tekin’in de hiçbir şekilde Fikret Emek’le bir tanışıklığı olduğunu ,onlarda F2 değil, F1 cezaevinde kalıyorlardı bilmiyorum, duymadım,görmedim, Fikret Emek’e de ben sorduğum zaman o dönemde tanışmıyoruz, Muzaffer Tekin ismini de ilk defa gazetelerde duydum dedi yalnız Fikret Emek’in o dönemde Mehmet Zekeriya Öztürk’le sınıf arkadaşı olduğu askeriyeden ,devresi olduğu veya ifadelerinde görmüşümdür, ama Fikret Emek’le benim hiçbir öncelikle tanışıklığım olmadığı gibi buradaki savcılık ve iddianamedeki beyanlarda hiçbir şekilde mantıkla bağdaşmamaktadır. Yukarıda mevcut olan emniyet ve savcılık beyanları Mete Yalazangil’in malum Cd ve Cd’lerle hiçbir ilişkisinin olmadığından dolayı iddia edilen TCK 326/1 ile 327 maddelere göre yargılanması istenmesi tamamıyla Anayasal haklarının çiğnenmesi olarak bence gözükmektedir. Fikret Emek’in savcılık ifadesi sayfa 729’da belirttiği gibi Cd bilgilerinin Muzaffer Şenocak’a nasıl geçtiğini ve nasıl oluşturulduğu açık bir şekilde anlaşılmakta olup, Muzaffer Şenocak’ın kendisinin lojmanda misafir kaldığı sırada almış olabileceğini , ayrıca sayfa 730’da emniyet ifadesi , sayfa 725’de ise Muzaffer Tekin’i demin beyan ettiğim şekilde basın yayın organlarında eski bir asker olduğunu görüp ilgilendiğini ve o şekilde basından tanıdığını belirtmesine rağmen, sayfa 735’de savcılık iddiasında Muzaffer Şenocak , Aydın Yüksek ve Mete Yalazangil vasıtasıyla Fikret Emek’in Cd’yi Muzaffer Tekin’e ulaştırdığı iddianamenin hiçbir yerinde bilgi, belge, delil sanık,tanık ve şüpheli ifadelerinde geçmemesine rağmen somut bir şekilde suçun oluştuğu intibası yaratılmak istenmiştir,dedi.
Mahkeme Başkanı”Savunmanız heralde sürecek değil mi var mı çok”
Sanık Mete Yalazangil” Azdı ama başkanım biraz çoğaldı”dedi.
Mahkeme Başkanı” Sürecek değil mi”
Sanık Mete Yalazangil “Evet” dedi.
Saatin 12.05 olduğu anlaşıldı.
Bu arada bir kısım sanıklar müdafileri Av. Utku Tekayak, Av.Filiz Esen,Av.Fatma Handan Gülsevilir, Av. Zerrin Öztürk,Av. Vural Ergül ve Av. Mehmet Tolga Akalın’ın geldiği görülmekle huzurdaki yerlerine alındı.
Dostları ilə paylaş: |