13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ )


Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi,verildi



Yüklə 425,04 Kb.
səhifə6/6
tarix02.08.2018
ölçüsü425,04 Kb.
#66113
1   2   3   4   5   6

Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi,verildi: “Sayın başkanım dün Mit’in açıklamasından sonra bazı bilgilerin sorulmasında zaruret hasıl olmuştu ve sizlere de on bir kalem şeklinde şifahi olarak talepte bulunmuştum ve onu da yazılı olarak sizlere sundum yalnız ona ek olarak efendim, kısaca altı talebim daha var. 1’ncisi ihbarın yapıldığı tarihten Bilgi notlarının gönderildiği 2006 yılına kadar geçen 4,5 yıllık süreçte kurumun bu sözde terör örgütü hakkında herhangi bir önleyici tedbir yada başkaca bir istihbarat çalışmasının yapılıp yapılmadığının yapılmamışsa gerekçelerinin sorulması, 2, Sözde terör örgütü hakkında Devletin gerekli önlemleri alması konusunda kurumun , Terörle mücadele yüksek kurulunun ve Milli Güvenlik kurulunun gündemine taşıyıp taşımadığını, sözde örgütün terör örgütleri listesine alınması için herhangi bir girişimde bulunup bulunmadığının ,3, Sözde örgütte idari ve adli her türlü önlem ve mücadele için Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı ile işbirliğine gidilip gidilmediğinin ve bu iki kurumda 4,5 yıllık süreçte herhangi bir irtibata geçilip geçilmediğinin ve bu konuda ortak bir çalışma yapılıp yapılmadığının sorulması, 4, sözde örgütün kurumun soruşturma dosyasına gönderdiği 9.5.2008 tarihli yazısında Devleti ve rejimi hedef aldığı belirtildiğine göre adli soruşturma açılması için TCK 279. madde uyarınca, 2002 yılından itibaren adli kurumlara neden müracaat edilmediğinin sorulması, 5, Genel Kurmay Başkanlığı ve Başbakanlığa gönderilen kitapçık ve bilgi notlarının Devletin başı ve Milli Güvenlik Kurulu Başkanı olan Cumhurbaşkanı’na bildirme ihtiyacının neden duyulmadığının sorulması, 6, Mit Müsteşarlığına sözde örgüt ile 12.6.2007 tarihine kadar işlenmiş bir suç ile ilgili olarak herhangi bir suç soruşturması veya kovuşturmasının intikal edilip edilmediğinin sorulmasını arz etmekteyim efendim, bir talebim daha olacak efendim, bunları yazılı olarak sunmuştum. Değerli başkanım dün sayın müdafiim tarafından bir inceleme talebinde bulunulmuştu ve bu inceleme talebinde de Ümraniye’de bulunan patlayıcı maddelerle alakalı dört kalem halinde talepte bulunmuştu”

Mahkeme Başkanı: “ Ona mı ilave var, şimdi”



Sanık Kemal Kerinçsiz : “ Evet efendim , bir kısa ilave yapacağım ona o çok önemli çünkü bu davanın bütün gidişatını değiştirebilecek yeni bir kulvara çevirecek konumda, birincisi demişti ki imhadan sonra kalan artıklar ne varsa onların üzerinde patlayıcı madde olup olmadığı konusunda yani patlayıcılık özelliği olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılması, ikincisi , imha gerekçesi neydi tehlikeli madde, peki biz bunun fünye grubunu çıkardığımızda patlayıcılık özelliğinin ortadan kalkıp-kalkmayacağı, güvenli olarak saklanıp-saklanmayacağı konusunda ikinci bir bilirkişi incelemesi ve üçüncü olarak da iddianamenin muhtelif yerlerinde benzer, aynı, seri numarası gibi son derece tuhaf ve teknik dışı terminolojinin kullandığı bu sebeple öncelikle Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar ile Ümraniye’de bulunan bombaların aynı kafileden olup olmadığının tespiti, bu da çok önemli, çünkü değerli savcılarımız aynı kafileden olduğunu birçok yerde bahsediyor, bazı yerde benzer diyor, bazı yerde seri numarası kullanıyor,yine dördüncü olarak el bombalarında teknik olarak seri numarasının olup olmadığı , bunun yerine kafile numarasının bulunup bulunmadığı veya aynı kafileden işlenen suçların aynı kişiler tarafından işlenip işlenmediği konusunda bir sübut delil olarak kabul edilip edilmeyeceği konularında dört önemli konuda talepte bulunmuştuk ve bu özellikle incelemeyi 64. maddenin 3. fıkrası uyarınca, kesinlikle emniyet tarafından değil ki konunun en büyük uzmanı Ankara’daki Jandarma Kriminal laboratuarında yapılmasını talep etmiştik, efendim şimdi düşünün ki, bu incelemeyi yaptırdınız ve raporda da aynen şu sonuçlar geldi, birinci sonuç olarak dendi ki, evet söz konusu numuneler üzerinde kalan bombalar veya artıklar üzerinde patlayıcılık özelliği yoktur dendi, ikincisi fünye gruplarını aldığınızda bunun saklanma özelliği vardır dendi, üç, Cumhuriyet ile atılan bombalar ile Ümraniye’de bulunan bombaların kafile numaraları farklıdır dendi ve dördüncü olarak da kafile numaralarının hiçbir şekilde bir suçun sübut delili yan deliller, tali deliller, güçlü deliller olmadan sayılamayacağına ilişkin rapor geldi, şimdi bu şartlar altında öncelikle tarafımıza isnat edilen Türk Ceza Kanunu 314. maddedeki silahlı örgüt isnadı tamamen düşecektir. çünkü ortada silah kalmayacaktır olsa olsa düşünün ki sözde örgütün örgüt olduğunu düşündüğümüzde o zaman 220. maddeden yargılanmamız söz konusu olabilecektir ki, 220. maddenin 2,7 ve 8. fıkraları da kesinlikle katalog suçlarından değildir, yani biz doğrudan doğruya bu aşamada lider konumundaki dışında bütün sanıklar örgüt üyeliğinden yargılananlar katalog suçlarından yargılanmayacak ve tutuklama sebepleri ortadan kalkacak, kaldı ki lider konumunda dahi olsalar alacakları ceza dikkate alındığında emin olunuz ki, şuanda yatılan süreler çok daha fazlasıyla karşılayacaktır. Yani burada bilirkişi incelemesine gidilmesindeki zaruretin önemini anlatıyorum. Diğer ikinci bir hadise elbette ki silah olmayınca haliyle Terörle Mücadele yasasının 7. maddesi sadece suçun cezası bakımından değil, aynı zamanda suçun unsurları açısından da 314. maddeye atıf yaptığından son 2006 değişikliği ile bu değişiklik getirildiğinden aynı zamanda ortada Terörle Mücadele yasası kapsamında bir örgüt olamayacağından 5. madde de uygulanmayacak yüzde elli artışa tabi olmayacaktır en önemli bir mesele de yine silahlı örgüt olmayacağından Türk Ceza Kanununun 312 ve 313. maddelerin madden ve fiziken işlenmesi tartışılacak, büyük ihtimalde böyle bir yapının bu suçları işlenme imkanı ortadan kalkacaktır. Bu durumda sayın değerli başkanım, o kadar önem arz ediyor ki bunların yapılması kaldı ki ben bunları, çok özür dilerim, böyle bir incelemenin yapılmasının ötelenmesi büyük bir sıkıntı doğuracaktır, sorguyu etkilemeyecektir sorgu yine devam edecektir, çünkü dosyanın doğrudan doğruya bir bütün şeklinde kriminal laboratuarına gönderilmesine de mahal yoktur kaldı ki yine yasadaki hükümlere tek tek baktığımızda bunda bir zaruret olduğunu da görüyoruz, sizler diyorsunuz ki sorgunu bekleyelim, sorgudan sonra böyle bir karar verelim, ikisi arasında bir rabıtayı kurmak mümkün değildir, çünkü yasa maddelerine baktığımızda ki 147. maddesi bizi burada sorguya alırken ne diyorsunuz değerli efendim 147/1f uyarınca toplanmasını istediğiniz delil var mı diye soruyorsunuz, işte biz toplanmasını istediğimiz delil ve suçun sübutunu, vasfını, unsurlarını olduğu gibi değiştirilebilecek bir delil, 147/1f karşısında bu talebimin reddi mümkün değildir, kaldı ki bırakınız kovuşturma da 160/2,170/5 uyarınca ben soruşturma aşamasında dahi doğrudan sayın savcıdan bu konuda bilirkişi incelemesi yapılması talebinde bulunabilirim ve alınan raporunda mutlak surette de iddianamenin ekinde ister aleyhe veya lehe mutlak konulması gerekir. Yani soruşturma aşamasında yapılması gerekebilecek ki, 174. maddenin 1b’de de böyle bir inceleme yapılmadığı yani sübutla ilgili bir delilin toplanmaması konumunda zaten iddianamenin de kabul edilmemesi gerekçesi, yani buna benzer birçok hüküm bu şekilde sayabilirim değerli başkanım ki 177. madde diyor ki beş gün önceden delili vermek kaydıyla bunlar toplanabilir, ben on gün önceden sizlere takdim ettim, bu bilirkişi incelemelerini istedim, yine CMK 178, CMK 206 , Anayasanın 19/9, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin 3 maddesinin d bendi, bütün bunlar efendim bizim talep etmiş olduğumuz bu bilirkişi incelemesinin mutlak surette hiçbir şekilde ötelenmeden derhal yapılmasını, aynı zamanda usul hükümleri doğrultusunda zaruri kılmaktadır, o bakımdan sizlerden istirhamım dünkü ret kararınızın yeniden gözden geçirilerek”

Mahkeme Başkanı : “ Ret diye bir karar verilmedi”

Sanık Kemal Kerinçsiz: “ Erteleme yaptınız , öteleme yaptınız efendim yani bu bir noktada bizi mağdur edecektir, oradan gelecek rapor sonucu değiştirecektir, istirham ediyorum, yeniden gözden geçirilmesini arz ediyorum efendim, teşekkür ediyorum”dedi.

Sanık Ümit Oğuztan söz istedi,verildi: “27.11.2008 tarihinde Kanal D’de yayınlanan 32.Gün programına katılan Tuncay Güney, Mehmet Eymür’ü tanımadığını beyan etmiştir, Tuncay Güney İran Konsolosluğu siyasi işler Müsteşarı Muhsin Karger ile tanışıp dostluk kurduğunu ve doğrudan Mehmet Eymür’e bilgi ve fotoğraflar aktardığını, Muhsin Karger’in İran’da Mot adıyla anılan Gladyo mensubu olduğunu bizzat şahsıma anlatmıştır. Dolayısıyla Mehmet Eymür’ü tanımadığı yalan bir beyandır, Eymür ile telefon ile görüştüğünü de ifade etmiştir ve bizzat benim yanımda telefonla da görüşmüştür. Gerçeğin ortaya çıkması için 32. Gün programının bir kopyasının mahkemenize istenmesinin aydınlatıcı olacağını düşünüyorum , arz ederim”

Mahkeme Başkanı: “Dediğiniz dün akşam olan mı yani 27 Kasım akşamı (mı)”

Sanık Ümit Oğuztan “Doğrudur efendim,ben yazılı olarak da arz ediyorum”dedi.

Sanık Mehmet Demirtaş müdafii Av. Yusuf Çolak söz istedi, verildi:Efendim, sayın mahkemede soruşturma süresi 16 ay olan, 2500 sayfa yazılan bir iddianame var, iddianame üç kişi üzerine inşa edilmiş, bir tanesi haham Tuncay Güney, daha önceki beyanlarımızda da belirttik, ne olduğu belirsiz git gide karmaşık bir hal alan bir adam, ikincisi bir ikinci haham var Ali Yiğit, bu da geldi bir takım iddialarda bulundu ve gitti, üçüncüsü de Osman Yıldırım, onu da daha sonra irdeleyeceğiz zannediyorum. Bunlardan hahamın durumunu müracaatımız üzerine sayın mahkeme incelemeye aldı git gide de karmaşık bir hal alıyor,ikinci haham dediğim Ali Yiğit , bunun ifadeleriyle de burada”

Mahkeme Başkanı: “ Sayın avukat, kendileri burada olmayan kişiler hakkında lütfen yani burada sanıktır”

Sanık Mehmet Demirtaş müdafii Av. Yusuf Çolak söz istedi, verildi:”Onun olduğu zaman da söylerim efendim”

Mahkeme Başkanı: “Söylemeyin, sanıktır ,yine de söylemeyin bir avukat olarak eleştiri sınırlarını aşmayalım lütfen”

Sanık Mehmet Demirtaş müdafii Av. Yusuf Çolak söz istedi,verildi:”Evet,iftiracı diyelim, müfteri diyelim efendim”

Mahkeme Başkanı: “ Yani o haham kelimesi çok değişik anlamlara gelen bir kelimedir malum anlamını hepimiz biliyoruz, böyle ulu orta kişiye söylenmesi doğru bir kelime değil, bunu herhalde sizde biliyorsunuz, ikaz etmeme gerek yok”



Sanık Mehmet Demirtaş müdafii Av. Yusuf Çolak söz istedi,verildi:”Peki efendim, bunun ifadeleriyle burada 200 kişi tutuklu bulunuyor, mahkemenin başladığı tarihten itibaren de bugüne kadar 18-19 ay ifadesi alınmamışları da var, alınmışları da var, bu şahıs dışarıda kendi haliyle geziyor, iddia makamının delili olarak da burada ifadelerini belirtti ve gitti, bizde buna karşılık kendi savunma tanıklarımızı sayın mahkemeye uzatmamak bakımından yazılı olarak vermiştik, burada tabi çok fazla konuşunca diğer insanların haklarına saygısızlık oluyor, bizim fazla konuşmamız, ama biz Ümraniye’deki bombalarla ilgili olarak birinci kompartımanda bulunan kişileriz, hasbelkader , o sanıklar bizi ilgilendiriyor daha sonrakileri biz hiç tanımıyoruz, burada ben şunu söylemek istiyorum, iddia makamının bu delili veyahut işte şeyi olan dayanağı olan Ali Yiğit iddialarını söyledi ve gitti, buna karşılıkta ben sayın mahkemeye zannediyorum, yedi tane tanık bildirdim, bunun söylediklerinin aksini söyleyebilecek tanıkları söyledim, burada bunlardan bir yada iki tanesinin dinlenmesi buradaki mahkemeyi muhakemeyi çok değiştirecek yönde olduğunu ben azından biliyorum, sizler bilmiyorsunuz, tabi mahkemenin bunları dinlemesi buradaki 86 kişi veyahut daha sonra eklenecek bilmiyorum kaç kişi var, uzun zaman alacak, bunların dinlenmesinin biran önce yapılmasını talep ediyorum, ben efendim, yani bunları siz dinlediğiniz zaman burada söylenenlerin çok doğru olmadığını o zaman göreceksiniz, bu ifademle de geçen zamanda yani şuanda zannediyorum, 19 ay falan oldu ,19. ay oldu, bunların ifadelerinin bu arkadaşların ifadelerinin bitmesi de bir iki ay alacak gibi, herhalde 20. sırada falan, bu tanıklardan ben 1 yada 2 tanesinin özellikle öncelikle dinlenmesini istiyorum efendim, bu ifademle de müvekkilimin sorgusu yapılmıştır, tahliye talebimi yineliyorum efendim” dedi.

Sanık Gazi Güder müdafii Av. Özbay Demirel söz istedi,verildi: Sayın başkanım görsel ve yazılı basında çıkan haberler ışığında bu davanın bir ajanlar ürünü olduğu ve her geçen gün öne sürülen iddiaların, kişilerin tanıkları ifadeleri ve ortaya sürdükleri belgeleri çürütücü çok açık bir şekilde görülecektir.Bu dava her geçen gün Ülkemizi bölmek isteyen hain ve adi güçler tarafından çıkmaz bir yöne sokulmakta ve bu arada da bu hain ve adi güçlerde bu amaçlarını gerçekleştirmek için izledikleri emellerine ulaşabilmektedirler. Bu amaçlarına ulaşırken efendim gerek biz savunma makamları gerekse sayın savcılarımızı gerekse efendim sizin yüce makamınızı kullanmaktırlar. Üstadımın dediği gibi bu davada çok değişik tanıklar gelecek bunları biz de biliyoruz , zamanla mahkemeye bunları da bildireceğiz ve efendim en son bu Çarşamba günü Haber Türk’de yayınlanan Gece olaylar ve gerçekler programında da Fatih Altay’lı da bunun üstüne düştü, basında belgeler geliyor,bunun tamamen efendim düzmece bir oyun olduğu ortaya çıkacaktır fakat bu düzmece ortaya çıkana kadar da bu kadar insanın savunması alınmış olanların özellikle beklemesi bence efendim hakkaniyetleri gereği değildir, ben kendi müvekkilime geleyim, müvekkilim emniyette, savcılıkta, sorguda ve size ifadesini vermiştir, hiçbir şekilde aralarında çelişki yoktur, aynı şekilde kabul etmiştir, bir ifade öbürünü tutmaktadır. Kaldı ki efendim Ayşe Asuman Özdemir’de buraya gelmiştir, aynı şekilde Ulusal Köy Kütüphane projesinden tanıdığını belirtmiştir kendisini, bununla ilgili ifadeyi vermiştir ve sayın savcılık hiç terör örgütü ile ilgili bir şey sormamıştır çünkü bununla ilgili şey çürümüştür, tek sordukları Türkan Saylan hanımefendi ile ilgili bir tane mesaj var mail varmış, efendim ben aradım araştırdım ve o maili buldum, burada okumayacağım çünkü sayın savcımızda okumadı ama size vermiş olduğum dilekçede en arka tarafta var, iki sayfa ve son kısmı sadece iki cümlede geçiyor ve ben güldüm eğer bu o dediğimiz kişisel verilere hukuka aykırı olarak kaydetmek suçunu oluşturmuşsa ben gülüyorum ben o zaman bittim efendim yani benim attığım maillere bakılırsa, lütfen efendim sayın Başkanlığınızın bu maili okuyarak tutukluluk halinin bir daha gözden geçirilmesini istiyorum, aynı zamanda efendim her zaman yinelediğimiz gibi burada benim hukuk mantığımın anlamadığı bir şey var, Ayşe Asuman Özdemir diyor ki ifadesinde Ulusal Köy Kütüphane projesinden tanırım ve o maili ben gönderdim, o mailde diyor basında olan, internette olan, magazinde olan bir maildir diyor ve ben gönderdim diyor, müvekkilim diyor ki ben görmedim öyle bir mail diyor ben hatırlamıyorum diyor efendim ve dosyada da müvekkilimin Kuddusi Okkır’a bu Türkan Saylan ile ilgili maili gönderdiği from to olsun hiçbir belge yok, sadece Ayşe Asuman Özdemir’den gelen ki onda da from to yok, şu şekilde hocam diye başlıyor, normal bir düz yazı gibi belli değildir, dolaylısıyla zaten burada bir delil yok müvekkilimin bunu Kuddusi Okkır’a gönderdiğine dair, aynı zamanda efendim hep anlattım bunu hukuk mantığımın almadığı, maili gönderen kişi dışarıda , alan bunu okumayan hatta bu mailden haberi olmayan kişi içeride bu bir, ikincisi 20 kişi saydım efendim ben atladığım kişiler olabilir aynı suç ile suçlanıyor, terör örgütüne üye olmak , kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek, 20 kişi var saptadım, onlar dışarıda geziyorlar, şu anda sanık onlarda , benim müvekkilim ifadesini verdiği halde içeride ve aynı suçtan yargılanıyorlar ve bir tane mail , o mailde burada iki sayfa, savcılık başka hiçbir şey soramadı çünkü yok, ikincisi , müvekkilim efendim, kendinden önce ifade verenlerde oldu, kendinden sonra verenler de olacak , kendinden önce verenlerin efendim hiçbirinde adı geçmedi yani bu Gazi kim yok öyle bir şey yok, ikincisi Behiç Gürcihan’ı dinledik, Bekir Öztürk’ü dinledik çok kişi dinledik, Şenocak’ı dinleyeceğiz , herkesi dinleyeceğiz, müvekkilimin bırakın Gazi’yi “G” harfi geçmemektedir, dosyada ve klasörlerde de artık bu kısımdan sonra müvekkilimle hiç alakalı bir şey yoktur ki efendim Ayşe Asuman Özdemir’de ifadesini vermiştir ve ifadeler birbirine benzerdir hiçbir çelişki yoktur, keşke Kuddusi bey burada olsaydı da biz daha da çürütseydik bu iddianameyi ama çürütemiyoruz çünkü kendisi vefat etti, efendim aynı zamanda artık yani müvekkilim ifadesini vermiş bir kişidir, delillerin çoğunu çürütmüştür yani bu kadar sanığın sadece yani sorgusunun bitmesini bekleyecek hali durumu kalmamıştır ve bununla ilgili herhangi bir ceza kanunumuz da beklemekle ilgili bir sorumluluğu , yükümlülüğü yoktur , benim efendim sizden istediğim sayın Başkanlığınızdan elinizi vicdanınıza koyarak bağımsız Türk yargısının gücünü göstererek müvekkilim Gazi Güder’in tutukluluk halinin gözden geçirilmesini istiyorum, burada bir tokat gibi bu dış güçlere şu bağımsız Türk yargısının gücünü gösterelim, ben bunu istiyorum ve tahliye istiyorum efendim ve efendim özellikle o iki sayfada burada söyleyemiyorum hani gizli belge dedikleri için bakarsanız efendim göreceksiniz efendim, şu arka sayfada, tahliye talep ediyorum efendim,dedi.

Mahkeme Başkanı: “ Okuduk onu verdiğiniz listede”



Sanık Vedat Yenerer müdafii Av. Vural Ergül söz istedi verildi: Efendim az önce Mit’e yazı yazılarak, bir takım hususlarda açıklama istenilmesine ilişkin beyanda bulunan tutuklu yazar sanık Ergün Poyraz’ın beyanlarına ilişkin bir ek beyanım olacak, Ergün Poyraz’ın beyanında dile getirdiği isimler ve olaylar esasen fevkalade ciddi olaylar ve isimler olup, bu Ergenekon tertibatını verdiğimiz soruşturma sürecinde dava sürecinde özellikle Mehmet Eymür ile onunla bağlantılı bir kısım Milli İstihbarat artığı personelin bağlantılarını ve bu dosyayla olan ilgisini ortaya koyması açısından fevkalade önemli ve Ergün Poyraz’ın ismini yazdığı, yazdırdığı bu şahısların tamamı aslında bakarsanız, Tuncay Güney’in şu kasetleri kayıp olan malum mülakatında geçmektedir, gerek Mehmet Metiner gerek Erkal olarak bu isimler aynısıyla geçiyor, efendim bu sebeple bende o konuya ilişkin beyanda bulunacaktım, Ergün Poyraz buna ilişkin beyanda bulunduğu için söylüyorum, bu celse o beyana ilişkin bir karar vermemenizi benimde Pazartesi günü buna ilişkin yazılı açıklayıcı bir beyanım olacak ondan sonra buna ilişkin karar vermenizi talep ediyorum efendim, teşekkür ediyorum, dedi.

Sanık Gazi Güder müdafii Av. Özbay Demirel tekrar söz istedi verildi: Efendim, zaten ayrıca biz eğer o Türkan Sayal’dan atılan maili hukuku hiçe sayarak ve kişisel veri olarak yani kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek kabul etsek bile, suçu ki Yargıtay yüzde yüz bozar, hadi ettik diyelim, cezası bellidir efendim Ceza Kanununda 134. maddede, müvekkilim 18 aydır yatmış efendim, bu cezayı efendim iki misli yatmıştır hatta başka bir kişinin kişisel verisini kaydetme hakkı bile şu anda bulunmaktadır, dolayısıyla efendim artık tutuklama efendim bu da bir tedbirden ziyade cezaya dönmüştür efendim ben Türk yargısının gücünü görmek istiyorum, bağımsız, dedi.

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Tolga Akalın söz istedi verildi ; Sanıklardan Muammer Karabulut gerek ana Ergenekon belgesinin gerek lobi belgesinin esasen bir örgüt merkezli belge olarak tanzim edilmediklerine ilişkin bir iddiada bulundu ve bununla ilgili ayrıntılı bazı açıklamalar yaptı, esasen bizde bu konuyla ilgili sadece lobi belgesi merkezli 32 tane uzlaşmaz çelişki var sözde örgütle lobi belgesinin prensipleri arasında ama ben çok temel bir çelişkiyi dikkatinize celp etmek istiyorum ve bu noktadan sonra da tahliye beyanlarımda bulunacağım, Lobi belgesinin 5. bölümü yöntem başlığıyla ve aynen şöyle bir ifadeyle devam ediyor, sayın savcılık iddianamede bu bölümü nokta nokta olarak geçmiş, Lobi prensip olarak hiçbir girişim ve eylem içerisinde yer almamalı ve tümüyle yasal düzenleme içerisinde hareket etmeli, toplumsal prensiplere saygılı olmalıdır, örnek bir sivil toplum kuruluşu olarak, siyasetten tümüne uzak bir yapı olarak faaliyetini göstermelidir, sayın savcılığın 441. klasörde ek olarak sunmuş olduğu halihazırdaki kovuşturmaya tabi insanlar arasındaki örgütsel içeriği veya ilişkiyi gösteren şemayı dikkate aldığımızda bu şemada lobi merkezdeki kişiler, sanıklardan sayın Doğu Perinçek, sanıklardan sayın Sevgi Erenerol, sanıklardan sayın Veli Küçük, sanıklardan sayın Fikri Karadağ gibi sanıklardan oluşmaktadır, dolayısıyla eğer bu Lobi belgesi örgütün temel teşkilatlanma belgesi olarak kabul ediliyorsa, bu sanıkların müştereken üye oldukları bir sivil toplum teşekkülünün varlığına, bu sivil toplum teşekkülünün bir üye listesine, bir kurucular listesine ve onunda bu iddianamenin ekinde bulunmasına ihtiyaç var, ancak bütün evraklar tetkik edildiğinde bu iddianame ekinde Lobi’nin prensipler uyarınca bir sivil toplum teşekkülü oluşturduğuna ilişkin herhangi bir belge yok, efendim, teşkilatlanmalarda yöntem tümdengelimdir, ceza usulde yöntem tümevarımdır, yani bir teşkilatın önce taşra teşkilatını kurup sonra merkez teşkilatını kuramazsınız, eğer merkez teşkilatı kurulmamış bir yapıysa o zaman şu noktayı açıkça tespit etmek lazım, huzurdaki sanıklardan bu merkez, bu belge kapsamında bir örgüt çıkmaz, bu belgeyi baz kabul ediyorsak bu sanıkların dışarıya bir başka sanık grubunun buraya getirilmesi lazım, eğer bu sanıklara itafen bir örgütten bahsediyorsak o zaman bu belgeyi de baz kabul etmemiz mümkün değil, ama savunma bölümünde sadece bu kapsamdaki 32 çelişkiyi ben açıkça ortaya koyacağım, bir tanesini size şimdilik konuşmanın üzerine geldiği için ortaya koydum çok açık ve net bir şekilde Lobi belgesi kapsamında dağ fare doğurmak üzeredir efendim, bu konuyu tahliye gerekçelerimizde ve tahliye talebimizde dikkate alarak esasen bir adli zulüm haline gelen tutukluluk halini ivedilikle kaldırmanızı önemle rica ediyoruz saygılar sunuyorum efendim, dedi.

Sanık Muhammet Yüce müdafii Av. Ramazan Zeybek söz istedi, verildi: Müvekkilimin tutukluluk halinin kaldırılmasını talep ediyorum, ayrıca önümüzde 9 günlük bir idari tatil ve bayram tatilinden oluşan bir süreç var, bu süreçteki idari tatillerde duruşma devam edecek mi, o konuda karar vermenizi talep ediyorum, dedi.

Mahkeme Başkanı” Avukat bey tatilde duruşma yapma şansımız yok”



İddia Makamından soruldu ( C. Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel) :Bir kısım taleplerle ilgili olarak , Tutuklu sanık Doğu Perinçek ve diğer bir kısım tutuklu sanıklar müdafii sayın Av. Murat Bülent Hattatoğlu’nun ek klasörlerin DVD ortamında verilmesi talebinin Kabulüne, Tutuklu sanık Erkut Ersoy’un sağlığını gerekçe göstererek savunması alınacağı güne kadar duruşmalara katılmama isteğini karara bağlamanın mahkemenin takdir yetkisinde bulunduğuna,Tutuklu sanık Hayrettin Ertekin’in dava dosyasının Cd olarak verilmesi talebinin Kabulüne,Tutuklu sanık Aydın Yüksek’in diğer tutuklu sanıklardan Mete Yalazangil ile telefon görüşmelerinin TİB’den istenmesi talebi delil toplama niteliğinde olduğundan Kabulü ile sanığın belirteceği tarihten itibaren kayıtlarının Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istenilmesine, Tutuksuz sanık Fuat Turgut müdafii sayın Av. Zeynep Avcı’nın mazeretinin Kabulüne,Tutuklu sanık Gazi Güder müdafii sayın Av. Özbay Demirel’in tutukluluğun devamına ilişkin karara itirazı konusunda, verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle kararın kaldırılmasına yer olmadığına karar verilip itirazın incelenmek üzere dosyanın 14. Ağır ceza mahkemesine gönderilmesine, Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz müdafii sayın Av. Tolga Akalın’ın delil toplama talebi niteliğindeki taleplerinin kısmen kabulü ile, dilekçesinin 1,2,3,4,6,7 ve 8. maddelerinde belirtilen konularla ilgili olarak Başbakanlık Mit Müsteşarlığına yazı yazılmasına, 5. madde ile ilgili talebin devam eden gizli soruşturma ile de ilgisinin bulunduğunun anlaşıldığından Reddine, Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz’in bombalar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması talebinin tutanak tanıklarının dinlenmesinden sonra değerlendirilmesine, Tutuklu sanık Ümit Oğuztan’ın delil toplama kapsamında olan 28.11.2008 tarihinde yayınlanan 32.Gün Programının kayıtlarının Cd ortamında istenilmesine, Tutuklu sanık Ergün Poyraz’ın Mit Müsteşarlığından bir kısım bilgi istenmesini içeren ve davayla doğrudan ilgili olmayan taleplerinin Reddine, Tutuklu sanıkların kendilerine yüklenen terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak ile buna bağlı suçları işlediklerine dair iddianamede de gösterilen kuvvetli suç şüphesi bulunan delillerin bulunması, yüklenen suçun Ceza Muhakemesi Kanununun 100/3 a-9 maddesinde sayılı tutuklama nedenlerinden olması, savunması alınan sanıkların huzurda dinlenen beyanları dahil olmak üzere tutuklama nedenlerinde değişiklik olmaması, yargılamanın kesintisiz devam edeceği hususları gözetilerek tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kamu adına talep olunur, dedi.

Kısa bir ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,

Dosya incelendi,



GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

1-Sanık Ümit Oğuztan’ın talebinin Kabulü ile, 28.11.2008 günü saat 01.30 sıralarında Kanal D ‘de yayınlanan 32. Gün programının, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak DVD ortamına aktarılarak mahkememize gönderilmesinin istenilmesine,

2-Sanık Kemal Kerinçsiz ve müdafiinin ;

A) Bu oturumda gerek yazılı gerekse sözlü olarak MİT ile ilgili vaki talepleri konusunda gelecek oturumlarda karar verilmesine,

B) Ümraniye bombaları ile ilgili yeniden bilirkişi tetkikatı yaptırılması yönünde vaki talepleri konusunda her ne kadar geçen oturumda savunmalar alındıktan sonra karar verilmesi yönünde ara kararı verilmiş ise de, bu ara kararından Vazgeçilerek yeniden bilirkişi incelemesi yönünde vaki talep konusunda gelecek oturumlarda karar verilmesine,

3-Sanıklar Mete Yalazangil ve Aydın Yüksek’e ait telefonların 01 Kasım 2006-1 Mart 2007 tarihleri arasındaki telefon görüşme dökümlerinin baz istasyonları da belirtilecek şekilde TİB’den istenilmesine,

4-Sanık Hayrettin Ertekin’e iddianame ve delil klasörlerinin Cd ortamında verilmesine,

5-Sanık Erkut Ersoy’un sağlık yönünden vaki talebinin cezaevi yönetimi tarafından doktor raporuyla tespitinin istenilmesine, bu tespitten sonra talebi konusunda karar verilmesine,

6-Bir kısım sanıklar müdafileri Av. Murat Bülent Hattatoğlu’nun talebinin Kabulü ile ek klasörlerin Dvd ortamında kendisine verilmesine,

7-Bir kısım sanıklar müdafii Av. Zeynep Avcı’nın mazeretinin kabulü ile duruşma gününü kalemden öğrenmesine,

8-Sanık Ergün Poyraz’ın vaki talepleri ile ilgili diğer sanık Vedat Yenerer müdafiinin de aynı konularda yazılı beyanlarda bulunacağını bu oturumda bildirdiğinden bu beyanlar alındıktan sonra bu taleplerle ilgili karar verilmesine,

9-Sanık Aydın Yüksek’e barodan müdafii tayini için yazı yazılmasına,

10-Sanık Mehmet Demirtaş müdafiinin tanık dinletme hususundaki vaki talebinin sanık savunmaları alındıktan sonra Değerlendirilmesine,

11-Yazılan ve henüz cevabı gelmeyen yazı cevaplarının beklenilmesine,

12-Dosya kapsamı, delil durumu, sevk maddeleri , sanıkların atılı suçu işledikleri hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam etmekte olması ve atılı suçun CMK’nun 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması dikkate alınarak sanıkların mevcut hallerinin Devamına, sanık Gazi Güder müdafiinin müvekkili ile ilgili tutuk halinin devamı yönünde verilen karara vaki itirazının değerlendirilmek üzere İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine,

Mevcut hallerinin devamı yönündeki ara kararımıza itiraz hakları bulunduğu konusunda hazır sanıklar ve müdafilerine ihtarat yapılmasına ( Hazır sanık ve müdafilere ihtarat yapıldı )



Bu nedenle duruşmanın 01.12.2008 günü saat 09.30’a bırakılmasına oybirliği ile karar verildi. 28.11.2008

BAŞKAN-20909 ÜYE-28298 ÜYE -37226 KATİP-93829



Yüklə 425,04 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin