13. AĞIr ceza mahkemesi ( tmk 10. Maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI


Duruşmaya 13:30’a kadar ara verildi



Yüklə 1 Mb.
səhifə3/9
tarix03.05.2018
ölçüsü1 Mb.
#49939
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Duruşmaya 13:30’a kadar ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Mahkeme Başkanı: “Tanık Semih Genç, bir dakika buyurun Doğu Bey, Doğu Bey’e mikrofonu ver.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu: “Tanığa ara mı verdiniz?”

Mahkeme Başkanı: “Yok yok bir şey söyleyeceğim dedi.”

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi: “Tanığın ifadesinde benim ismim de iki üç yerde geçiyor, izin verilirse üç beş soru soracağım.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam şeyden sonra, bu okuyalım.”

Sanık Doğu Perinçek: “Tamam efendim ne zaman uygunsa.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam siz dediniz ki ben soru sormak istemiyorum dediniz, o yüzden atlamıştım. Biraz sonra sorular.”

Sanık Doğu Perinçek: “Hayır hayır lehime bazı şeyler, lehime bir tanıklık olacağını gördüm, lehime noktalardan soru soracağım.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, tamam, tamam, mikrofonu alalım oradan düşmesin, Semih Genç devam ediyoruz.

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Kemal Kerinçsiz’in yazılı sorularından devam ediyorum.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi demin sorduğumuz taşeron örgüt, taşeron olmayan örgüt zıt anlamlısı sayılacak şekilde bir beyanla soralım. Sizin doğrudan bağlı olduğunuz bir terör örgütü var mı, örgütünüz taşeron bir örgüt müdür diye sormuştuk, hatırladınız değil mi?”

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, şimdi somut olarak şu kişi veya kurumların taşeronluğunu yapıldığı konusunda bilginiz var mı diye bir soru var, buna ne diyorsunuz? Yani şu kişinin taşeronu, şu kurumun taşeronu şeklinde somut bir bilginiz var mı, bugün veya eylemlerin yapıldığı tarihte?”

Tanık Semih Genç: “Şimdi somut olarak bizzat ben birebir ondan sonra yaşadığım ilişkileri anlattım, bu ilişkilerin geldiği bağlantıyı anlattım.”

Mahkeme Başkanı: “Hı.”

Tanık Semih Genç: “Yani şeyi bu olayların birebir hangi merkezden nasıl olduğunu, nasıl bittiğini, ondan sonra içinde olmam lazım ki.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Bu derin o yapının içinde olmam lazım ki bilebileyim, ama ben bugünden şunu görüyorum, ondan sonra bugün işte derin yapı denen, devletin derin ilişkileri denen örgütlenmeler, ilişkiler sadece bizi değil, bizim gibi gerçekten şey olarak, yani örgüt, biz bu işleri yaparken bir mücadeleye inanmıştık o inancımızla bunu yapıyorduk. Ülkemizin daha demokratik, daha özgür olması için bunu yapıyorduk. Ondan sonra ben o düşüncelerim değişmiş değil, o ülkemin tekrar, şey ülkemin öyle olmasını isterim. İstiyorum da ama görüyorum ki bu böyle mücadele içine girdiğimizde tamamen yönlendirme, yönetme veya manipüle edilme olduğunu gördüm. Bunda da bahsettiğim ilişkileri anlatırken araştırma da yaptım.”

Mahkeme Başkanı: “Evet ne çıktı araştırma sonucunda?”

Tanık Semih Genç: “Ya şimdi dedim ki bu Necmi Suna kim, diğer bu dört beş kişi kim, beni hangi cüretle şeye çağırıyor. Neydi onun adı komutanlığa çağırıyor.”

Mahkeme Başkanı: “Hı.”

Tanık Semih Genç: “Orada oturtturuyor, çay içiriyor, görüştürüyor. Yani tabi ki bunları sonradan düşünüyorsun, yani nasıl bir cüret, sıradan, senin ilişkin olan adam buna cesaret edebilir mi?”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Bir yerlerden destek alıp yapıyor bu adam bunu diye düşündüm bir, ikincisi başka yerlerde hem kendi yanında hem de başka yerlerde ilişkiler kurup bana ilişki sağlıyor, şey sağlıyor, patlayıcı sağlıyor. Bu şimdi tesadüf olabilir mi?”

Mahkeme Başkanı: “Hı.”

Tanık Semih Genç: “Adnan Temiz’i tanıştırıyor bana, ben örgüte veriyorum, örgüt onu bu hemen şeye geliyor Adana ekip komutanlığına geliyor. Şey öldürülüyor, Temel Cingöz olayı oluyor.”

Mahkeme Başkanı: "Hı.”

Tanık Semih Genç: “Ondan sonra ve orada yine nasıl geldiğini tabi ki bilmiyorum ama dikkatimi çekti. Adnan Temiz’in ifadesine baktım bu olaylar nasıl oldu diye daha sonradan ondan sonra bakıyorum Adnan Temiz’e de aynı şekilde orada, Adana’da Ceyhan’da herhalde ondan sonra yine patlayıcı depolarının soyulması, oradaki patlayıcıların alınması ve bunların 90, 92 yılında çok yoğun bir şekilde bombalama eylemlerinde kullanmamız. Ve devam ediyorum, şeyi okuyorum, geçen gün herhalde bu davanın sanıklarından Soner Yalçın’ın Samizdat’ını, ondan sonra orada şöyle bir şey çıkıyor, dikkatimi çekti. Hiçbir alıntı yapmamış herhalde, şey Temel Cingöz, İsmail Selen, Hulusi Sayın’ı özellikle uyardığını belirtiyor şey.”

Mahkeme Başkanı: “Kim uyarmış?”

Tanık Semih Genç: “Arif Doğan.”

Mahkeme Başkanı: “Evet ne diye uyarmış?”

Tanık Semih Genç: “Dikkat edin kendinize diye.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Şimdi bunları uyardığını orada okudum, tabi bu ilgimi çekti, Hulusi Sayın’ın da üzerindeki silahın daha sonra Arif Doğan’da çıktığını Ergenekon şeylerinde gördüm, belgelerinde internetten inceledim bunları.”

Mahkeme Başkanı: “Hı.”

Tanık Semih Genç: “Ondan sonra merak ettim, bu 88, 89, 90 döneminde, 91 döneminde işte bu jandarma istihbaratın başında kimler var, baktım 88, 89 yılında Arif Doğan, 90, 91 yıllarında herhalde Veli Küçük’ün olduğunu gördüm.”

Mahkeme Başkanı: “Hı.”

Tanık Semih Genç: “Bunların hepsinin bir tesadüf olmayacağını, olamayacağını.”

Mahkeme Başkanı: “Yani bunlar değerlendirmeniz.”

Tanık Semih Genç: “Evet, evet, evet, evet, evet.”

Mahkeme Başkanı: “Yani bir duyuma, görgüye dayalı bilgi değil ama.”

Tanık Semih Genç: “Bilgiye dayalı değil, kendi yor… olayları anlatıyorum.” Mahkeme Başkanı: “Tamam.”

Tanık Semih Genç: “Yani bunların içinde bende olduğumu, bu şekilde bizim manipüle edildiğimizi, bu kadar bileşenin normal hayatın doğal akışı içinde bir araya gelemeyeceğini düşündüm.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, şimdi normalde bu örgüt içerisinde yönetici pozisyonda olduğunuzda yapmış olduğunuz eylemlerin örgütünüzün şeyine, sistematiğine uygun olmayanlarda sizin yorum yapma şansınız yok mu? Ya biz bunu niye yapıyoruz, biz böyle bir şey düşünmüyoruz ki.”

Tanık Semih Genç: “Yok öyle bir, öyle bir eylemimiz yok ki, şu yapılan eylemlerin hepsi zaten normalde örgütün bulduğu zamanda yapacağı eylemlerdir.”

Mahkeme Başkanı: “Ama siz de Sabancı eylemi konusunda farklı bir değerlendirmeniz oldu.”

Tanık Semih Genç: “Var, şimdi şöyle bir şey var, eğer biz sosyalist bir hareketsek, Sabancı gibi, Koç gibi veya bilmem ne gibi, şimdi bir örgüt adamı gibi konuşuyor, şey olarak düşüncesiyle söylüyorum bunları. Bunlar her zaman tekelci sermayenin şeyleri, temsilcileridir. Esas bütün bu işleri bunlar yapmıştır, bulunduğu yerde bunlar cezalandırılır.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Diye bir düşünce var ama bugüne kadar hiç olmamış, hiçbir şekilde olmamış, bu şekilde, bu biçimde de eylem olmamış. Yani ben şeyi de gördüm Romanya’da kaldığım zaman benim bu ifademde var, Fehriye Erdal Romanya’ya geldi, Romanya’da ben onunla aynı evde oldum, görüştüm, oturdum, kalktım.”

Mahkeme Başkanı: “He ne dediniz, ne anlatıldı?”

Tanık Semih Genç: “Şimdi Fehriye Erdal şeyden, İst… ben Romanya’daydım Fehriye Erdal şeye geldi, bir Laleli’den bir otobüse, altına konularak.”

Mahkeme Başkanı: “Mikrofona yakın konuşun.”

Tanık Semih Genç: “Bir otobüsün altına konarak şu hemen şoförün altında bir yere konmuş, Romanya’ya geldi o şekilde, Romanya’da örgüt evinde kaldı. O örgüt evinde o işte Yılmaz dediğim, şu anda şeyde olan Yunanistan’da olan, oradan iltica almış, taa 1985’lerde çıkmış o şahısla birlikte ondan sonra aynı evde oturduk, konuştuk, sohbet ettik. Şunu o konuşmamda, sohbet etmemde ondan sonra bu kadar örgütsel deneyimim, geçmişim olduğu için hiç bu işlerle ilgili alakalı birisi olmadığını fark ettim. Yani şaşkın, ilgisiz ondan sonra bu olayların ciddiyetinin vahametinden uzak olduğunu gördüm. Ondan sonra, bu olayların sohbetini de yaptım, hiç hani kalkıp da örgüt içinde yapılan eylemleri konuşulmaz, gerçi beni tanıdı, hani gazetelerden, resimlerden cezaevinden de firar etmişim. Ondan dolayı tanıdığı için biraz böyle sohbet ettik ama yine derin sohbet etmedik, edemezdik zaten, ayrıntılı öyle sohbetler yapılmaz örgüt içinde.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Ama bu olayla ilgili nasıl açığa çıktınız, niye açığa çıktınız, buna gerek var mıydı diye sorduğumda yani ondan sonra kendisinin bu işlerin içinde direkt olduğuna dair hiçbir şey söylemedi. Yani bende bunu beklemiyordum diyor, tabi bende orada şunu anlıyorum, düşünüyorum yani bu insa… bu Fehriye’yi böyle görünce Mustafa Duyar’ı, şeyi geçmişini görünce, daha sonra ben Kırklareli Cezaevinde kaldım bu 2002’den, yakalandıktan sonra. Orada ki benim zamanımda yoktu ama benden önceki yaşantısını, ilişkilerini, davranışlarını da görünce yani dedim bizimle ilgili olmasının, olma biçiminin mümkün olmadığını gördüm, değerlendirdim. Çünkü dedim bunda bir yönlendirme olacağını düşündüm, çünkü aynı yönlendirmelerin bu şey zamanında 90, 92, 93 zamanında bu generallerin veya bazı sivil diyelim MİT Müsteşarı gibi, Hiram Abbas gibi kişilerin öldürülmesinde de ondan sonra bizim hedefimiz olmasına rağmen bu hedeflerin önümüze koyması, koyulmasının bir projenin ürünü olduğunu düşündüm, değerlendirdim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, şimdi diyorsunuz ki bu bizim DHKP-C örgütünün eylemi yani hani eylem olarak tam değerlendirmedik anlamına gelecek cümleler söylüyorsunuz. Şimdi normalde eylem bittikten sonra örgüt bu.”

Tanık Semih Genç: “Örgüt olarak demiyorum, ben kişi olarak konuşuyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Hı.”

Tanık Semih Genç: “Hani o zaman ki de değerlendirmem bir kişisel, örgüt zaten eylemi üstlendi.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam örgüt eylemi üstlendi, daha sonra bunlar Romanya’da karşılaştınız, diğeri başka tarafa kaçtı, diğeri başka tarafa kaçtı. Neticesinde bunun bir, yani nasıl yapıldığı konusunda bir çalışma yapılmadı mı? Yani şimdi daha önce bir tanık şunu söylemişti, biz eylemden önce de sonra da oturur bu konunun bir nevi özeleştirisini yaparız, yanlışlarımızı doğrularımızı anlatırız, bunlar kayıtlara geçer. Bu tür de bir çalışma oldu mu bununla ilgili olarak, sizin gözleminiz?”

Tanık Semih Genç: “Şimdi o, o ça… o eylemin içinde olmadığım için ya da eylemin sorumlusu olmadığım için öyle bir faaliyetten haberim yok. Ben eylemi.”

Mahkeme Başkanı: “Ama üst düzey yöneticilerin olmaz mı böyle bir şey?”

Tanık Semih Genç: “Şimdi şeyin, neydi onun adı, bu eylem olduğunda ben dağda olduğum için eylemin değer… şeyi, istihbaratı, oluş biçimi, yapılış biçimini ondan sonra içinde olmadım. Tam o sıra eylem olduğunda da İstanbul’dan şeye geçtim, neydi onun adı Romanya’ya geçtim. Yani ben o üç dört aylık süre içinde zaten örgütün merkezine gitmekle şeydim, uğraş içindeydim. Bu değerlendirme içinde olmadım, olmadığım içinde direkt bir bilgim yok, yani ama.”

Mahkeme Başkanı: “İsteseniz ulaşabilir misiniz böyle bir şeye, o günün şartlarında, bugün değil de?”

Tanık Semih Genç: “Tabi şimdi ben o günün şartlarında niye ulaşamayayım, 96, 97, 98 defalarca Dursun Karataş’la örgütün durumu, darbecilik Brüksel’de ifadelerimde var bu geçmiş bende, tartışmışım, görüşmüşüm, konuşmuşum. Ondan sonra.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi şu var, yani birden bire dönmediniz değil mi, yani bu yorumları yaptınız, değerlendirme yaptınız, tuhaf geçen durum, başınıza gelen olaylar var. Kendinizi bir yargıladınız.”

Tanık Semih Genç: “90.”

Mahkeme Başkanı: “Birden bire dönüş yapmadınız yani.”

Tanık Semih Genç: “Hayır tabi canım yani bu 98.”

Mahkeme Başkanı: “Yani bu dönemde en azından şu vardır, yani içerisinde, bir insan, dönüş yapan insanda en azından bir nedamet vardır, belki diğer örgüt üyeleri veya yöneticisi açısından ha dönek kabul edilen veyahut da kaçan veyahut da ayrılan ve kendisini satacak insanlar, bunlara karşı görüşme şansınız yok. Bunlar hani belki de infaz edilecek insanlar ama yani işin içinde olan, yönetici olan insanlar otururlar. Hani madem o görüşün içindeydiniz, yani biz böyle bir şey yapıyoruz ama bende yöneticiyim yani benim de burada söz hakkım var.”

Tanık Semih Genç: “Öyle bir tartışma içinde.”

Mahkeme Başkanı: “Niçin böyle diye en azından.”

Tanık Semih Genç: “Sabancı olayı, Sabancı olayı da tartışma.”

Mahkeme Başkanı: “Evet bu olay ve benzer olaylar.”

Tanık Semih Genç: “Sabancı olayı içinde hiç böyle bir tartışma içinde değerlendirme içinde olmadım, niye olmadım. Zaten Sabancı olayını kendim de benimsiyordum, yani tam bize göre, yapabileceğimiz bir şeydi. Yani o zamanki düşünceme göre.”

Mahkeme Başkanı: “Hani bu taşeron görüntüsü var mıydı, sizin görüntünüz?”

Tanık Semih Genç: “İşte o zaman hiç öyle düşünmüyordum, çünkü ne Mustafa Duyar’ı tanıyordum ne de şeyi tanıyordum, Fehriye Erdal’ı tanıyordum, hiç tanımıyordum. Kim olduklarını da bilmiyordum, geçmişlerini de bilmiyordum. Yani çünkü o, o döşeğin, o eylemin veya o bölgenin sorumluluğuyla hiç alakam yoktu. Benim tamamen dağ ve kırla ilgili.”

Mahkeme Başkanı: “Hı.”

Tanık Semih Genç: “Karadeniz.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”

Tanık Semih Genç: “Sorumlusu olduğum için onların değerlendirmesinde hiç bulunmadım, daha çok dağla ilgili faaliyetlerle ilgiliydi.”

Mahkeme Başkanı: “Yani bu taşeron düşüncesi size, yani.”

Tanık Semih Genç: “98’den sonraki düşüncelerim ve ondan sonra bu bağlantılar çıktıktan sonra çeşitli dokümanlar, yazılar çıktıktan sonra onları okumam, değerlendirmemden sonra olan.”

Mahkeme Başkanı: “98’de ne oldu?”

Tanık Semih Genç: “İşte 98’de, 96, 97, 98’de şeyin tartışmasını yaptık, yani örgütle kendimiz, geçmişimiz, eylemlerimiz, bu darbecilik süreci. Ondan sonra bunların tartışması oldu, kendimle ilgili de kişisel tartışmalarımız oldu. Bunlarla hem fikre varamadığımız için ayrı ayrı düştüğümüz için bana ondan dolayı zaten Romanya’ya git sen esas orada ben Romanya’ya sorumluluk yapmak için gitmedim, çünkü benim pozisyonum ona uygun değildi.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Sadece git kafanı dinle tekrar konuşalım oldu, 98’de artık bir anlaşacak bir nokta kalmadı.”

Mahkeme Başkanı: “Yani sizi örgüt o zaman için dışlanmış veya dışa çıkmış insan olarak görmüyor.”

Tanık Semih Genç: “Yok yok hayır.”

Mahkeme Başkanı: “Sadece fikirlerinde anlaşamadığı birisi.”

Tanık Semih Genç: “Tabi diyor ki git düşün, tekrar gel, tekrar konuşalım, ondan sonra çeşitli konularda hem fikir olsak şey yapacağız. Faaliyete devam edeceğiz, Türkiye’ye geleceğim, sorumluluklarım şey yapacak.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, evet.”

Tanık Semih Genç: “Yani devam edecek, öyle bir durum yok ama ben ondan sonraki süreçte tabi ki bunları şey yapmaya başladım, düşünmeye başladım. Tabi ki daha sonra da bir sürü ilişkiler çıktı ortaya, ifadeler çıktı, bağlantılar çıktı ondan sonra da tabi ki şey yapmaya başladım, düşünmeye başladım. Dedim ki yani bunlar bu kadar şey olmaması lazım, sıradan olmaması lazım. Mesela basit bir tane örnek vereyim, Hiram Abbas olayı, Hiram Abbas olayında şimdi değerlendirme yapıyoruz. Konuşuyoruz, sohbet ediyoruz tabi ki o zaman ki kafamız farklı.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “İşte Ferit Eluygun diye bir arkadaş Göztepe Parkında görüyor, Ferit Eluygun eskiden köpek bakıcılığı yapmış, onunda köpeği varmış da sevmiş ilgilenmiş. Oradan ilişki kurmuş da sonra oradan resminden tanımış da, şimdi böyle.”

Mahkeme Başkanı: “İnandınız mı siz bu söyleme?”

Tanık Semih Genç: “Şimdi biz şimdi o zaman sorgulamadığımız için yani nasıl, hangi taraftan bakıyoruz. Ya diyoruz, yani işte devrimci duyarlılığa bak, dikkate bak, askeri adam böyle dikkat etmesi lazım, hedeflerini takip etmesi lazım, biz o kafadan bakıyoruz. Böyle tabi ki başka yönden bakmıyoruz, çünkü bakacak bir pozisyonumuz yok, bizi ben 15, 16 yaşında başlamışım örgüte 15, 16 yaşından beri bu örgüt içinde olmuşum, başka hiçbir dünyam olmamış, öyle yaşamışım. Sorgulamamışız ve uzun süre bu örgütte kaldığın için ideolojik olarak da bu adam, bunlar senin düşmanın olduğu için gördüğün yerde öldürülmesi, vurulması senin için hiçbir problem olmadığı için hep iyi tarafından bakıyorsun. Ama daha sonradan düşünüyorum şimdi diyorum ki yani Hiram Abbas yani bu durup dururken olacak iş değil, ya birisi yaptı, ya birisi bizim önümüze getirdi bunları, daha çok ben tabi şey görüyorum. Yani manipüle edildik biz, bizim önümüze getirildi, niye getirildi? Bana göre bu şahsi yorumum, tabi ki şimdiki yorumum, şahsi yorumum Hiram Abbas, Özal MİT’i sivilleştirmek istiyordu. Ondan sonra Özal Hiram Abbas’ı yanına aldı, ondan sonra e tabi ki derin güçler de bir sürü ilişkileri elinde tutan güçler de bunun tasfiye edilmesini istedi. Tabi bu çok hemen kısa şey uzatmamak için söylüyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Bizim önümüze koydular, Sabancı olayı da öyle yani Kürt meselesi vesaire aykırı düşünme, Cem Boyner’in partisini kurdurma vesaire ayrı bir çıkış yapması, yaptırmaya çalışması. Yani aslında bu cinayetlerin hepsinin 2002’de Özal’ın, şey pardon Tayyip Erdoğan’ın ortaya çıktığı süreci erken doğum diyorum, Özal’ın 90’da çıkması aslında Tayyip Erdoğan 2002’de yaptığı, yapacağı şeylerin izleyeceği süreci 90’da izlemek istedi. Ama o zaman erkendi demek, erken olduğu için de işte bunlar çok çeşitli nedenlerle ortadan kaldırıldı diye düşünüyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Bunu da işte biz manipüle edilip kullanıldık diye düşünüyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Yani şi…”

Tanık Semih Genç: “Ama bunları söylerken hiç asla şunu söylemiyorum, yani orada şimdi bir sürü şey de var, yargılanan sanık da vardır, yurtsever insan da vardır. Hepsine yani saygı duyarım.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Hiçbir zaman şey de yapmam, sınıflar mücadelesi, devrimci mücadele hep böyle işte manipülasyon mudur, boş mudur yok böyle bir şey. Ama özellikle silahlı belli örgütlerin, bizim, MLKP’nin, TİKKO’nin, MLSP’nin vesaire şeklinde manipüle edilip iyi bir şekilde kullanıldığını düşünüyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet bu düşünceleriniz sonradan ama.”

Tanık Semih Genç: “Tabi 98’den sonra yavaş yavaş oluşan ve çeşitli bilgilerle de şey yaptığım, netleştirmeye, kafamı netleştirmeye çalıştığım tamamen şahsi düşüncelerim.”

Mahkeme Başkanı: “Biz şimdi ifadelerinizi okuduk, bugün bahsettiğiniz hususlar hiç yok, bunun sebebi nedir? Yani söylemediniz mi yoksa söylediniz de yazılmadı mı?”

Tanık Semih Genç: “Bunları ben hiçbir yerde söylemedim, hiçbir yerde.”

Mahkeme Başkanı: “Sizin bu konuda bilginiz olduğunu emniyette veya başkaları, demin Savcı Bey’de oradaydı dediniz, bilgileri var mıydı böyle bir bilginiz olduğundan?”

Tanık Semih Genç: “Yok, yani o Savcı Bey’de o olayda da zaten Terörle mücadeleden herhalde bir iki tane katip polis vardı, Savcı Bey’de oradaydı. Başkaları da vardı herhalde ifade alınacak, bir iki geldi, gitti. Ondan sonra şey yaptım, ona da fazla uzun boylu bahsetmedim. Yani bunları ya bunları anlatırken de tamamen şu anda bunlar belki işte 15, 20 gündür karar verip de anlatayım dedim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”

Tanık Semih Genç: “Ama yoksa bunu şimdiye kadar ben pişmanlık yasası, topluma kazandırma yasasından faydalandım, çıktım. Ne orada anlattım, ne başka bir yerde anlattım, bu şimdi anlatmamın sebebi, yani işte belli örgütlerin manipüle edilmesi, kullanılması veya yönlendirilmesi mi artık nasıl olur onu bilmiyorum. Böyle düşündüğüm için bunun bilinmesi, bir faydası olacaksa da bu tür faydası olması gerektiğini düşünüyorum, yoksa öyle şeyi de demiyorum, onu da özellikle belirteyim. Yani sol mücadele işte bunların hepsi boştur, bak hepsi manipüle edilmiş, kullanılmış yok öyle bir şey tabi, bana göre sınıf mücadelesi hep vardır da, olacaktır da ama tabi ki işte bizim de manipüle edilip önümüze bunların konmasının gerçeğinin de bilip hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet şimdi soru var diyor ki Necmi Suna’nın örgüte yardım süreciyle ilgili, örgüt bu kişi hakkında ne düşünüyordu?”

Tanık Semih Genç: “Yani ö…”

Mahkeme Başkanı: “Bu kişinin.”

Tanık Semih Genç: “Örgüt bu kişi hakkında ben vardım zaten.”

Mahkeme Başkanı: “Ha siz güvendiniz tamam, sizin gittiğinizde örgütün buna karşı bir tavrı.”

Tanık Semih Genç: “İşte.”

Mahkeme Başkanı: “Yani yardım ediyor, ihanet ediyor şeklinde bir tutumu oldu mu?”

Tanık Semih Genç: “Hayır şeyi örgüt yani bu örgüt dediğimiz de zaten Erdal Eluygun ve Niyazi Aydın örgütün merkez komitesi, o zaman daha Dursun Karataş’ta firar etmemiş. Yani örgütün birinci derece sorumlusu Niyazi Aydın, bunlar ondan sonra şey olarak, yani sen iyi bir ilişki kurdun, bundan istihbarat, bilgi, silah almaya devam et dediler ve o ilişkiyi derinleştir dediler. Devam et, he yürü dediler, zaten öyle oldu, ben yaptım benden sonra da herhalde işte Mehmet diye herhalde bir arada birisi görüşmüş, ilişkileri var benim bildiğim, bir de benden, ondan sonra da Lütfü Topal’ın var, Lütfü Topal’la da zaten randevuda şey yapmış, yakalanmış.”

Mahkeme Başkanı: “Evet şimdi bir soru daha var bu mermer ocağındaki çalınan dinamitlerden bahsettiniz, bu konuda yani adamları bağladık falan da dediniz.”

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Bununla ilgili bir soruşturma yapıldı mı sonradan haberiniz oldu mu?”

Tanık Semih Genç: “Hiç, hiç, hiç, hiç mermer ocağı da değil, taş ocağı sanki tam şey, hiç ne bir soruşturma yapıldı, ne bir şey yapıldı, yani yapıldıysa da ben bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Ama şu, he, tamam.”

Tanık Semih Genç: “Yapıldıysa da ben bilmiyorum yani.”

Mahkeme Başkanı: “Bu tür, çünkü bu tür şeylere verilirken belli bir denetim içerisinde veriliyor. Yani neticesinde işlem yapılamazsa veyahut da o.”

Tanık Semih Genç: “İşte onu aslında siz şeye sormanız lazım, orada yedi sekiz tane işçi var, onlar sorgulansa eğer yerdeki ilçe jandarma komutanlığında böyle bir olay, ondan sonra olup olmadığına dair ondan sonra sorulabilir, konuş… şey yapılabilir. O zaman kimse.”

Mahkeme Başkanı: “Ama bu tür şeyler soruşturulduğu zaman tamam diyelim ki soruşturma var.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Mahkeme Başkanı: “Neticesinde bunu yapan kişiler.”

Tanık Semih Genç: “Bilinmiyor ki hiç kimse.”

Mahkeme Başkanı: “Yani sizin bu konuda herhangi bir başka bir söyleminiz oldu mu bu taş ocağındaki malzemeleri çaldık şeklinde?”

Tanık Semih Genç: “Hiç, hayır, hayır, hayır, hayır benim tek söylemim, geçmiş ifadelerimde var, şeye silah bırakıldı. Şey patlayıcılar bırakıldı, köyün kenarına ağaç şeylerine, çatallarına, ondan sonra biz de gittik, aldık.”

Mahkeme Başkanı: “He söylediğiniz bu kadar.”

Tanık Semih Genç: “Bu kadar, başka hiçbir şey yok.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Bu hani bunu orada bir şey bırakıldı da biz aldık, ama nasıl oldu, nasıl bitti vesaire kesinlikle ilk sefer bunu anlatıyorum. İşte 15, 20 gün önce karar verdim, yani bazen ifadeye çağıracaklar, ondan sonra bunları da anlatayım, bilinsin, netleşsin istedim.”

Mahkeme Başkanı: “Bu şekilde sakladığınız veya söylemediğiniz başka var mı bilgileriniz?”

Tanık Semih Genç: “Yok.”

Mahkeme Başkanı: “Bitti mi?”

Tanık Semih Genç: “Yok, yok bu kadar.”

Mahkeme Başkanı: “Bitirdiniz yani.”

Tanık Semih Genç: “Evet zaten buydu, bunu da işte dediğim gibi çok çeşitli nedenleri vardı, yani bunların neye geleceğini, nereye gideceğini hiç şey yap… zaten 91, 92’de, 93’te yakalandığımda örgüt adamıydım, zaten özellikle sakladım. Yani saklamam gerekiyordu, önemli ilişki olarak görüyordum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Onun için sakladım, 2002’de ise bunlardan hiç bahsetmedim, zaten sorulmadığı için.”

Mahkeme Başkanı: “Bunları söylediniz.”

Tanık Semih Genç: “Ondan sonra 2002’de de sadece kısmi söyledim, çünkü yani bunlar dedim başıma iş açacak herhalde çünkü ifadelerden sonra gördüm ki Necmi Suna, Ümmet Suna benimle ilgili ifadeler vermişler. Bunlar daha derinleşirse çünkü arkasından şeyleri gördüm, Niyazi Aydın’ın altı yedişer tane isim yazmış, bu generaller, subaylarla ilgili yolluyor Ankara’ya onlarla ilgili bazılarının bilgisi yok, bazılarının adresleri geliyor. Ondan sonra merkeze.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “E şimdi bunların, bunların nereden geldiğini biliyorum ben, bunların geldikten sonra başına neler geldiğini de gördüm ve bunların ciddi şeyler olduğunu rahatsız edeceğini benim düşündüğüm için hiç bahsetmedim. Ama bu operasyonlardan sonra bu olay Türkiye’de her şeyin bu, bu dereceye açıldıktan sonra bunların da bilinmesinde doğru olacağını düşündüm.”

Mahkeme Başkanı: "Peki şimdi konuyu değiştiriyorum. Sorurlar burada şey yön değiştirmiş. Bu Sedat Peker ile Ülkü Güney’in ve bir milletvekilinin Labeda otelinde görüşme olayı.”

Tanık Semih Genç: “Hı hı.”

Mahkeme Başkanı: "Burada bunu bizzat gördünüz mü?”

Tanık Semih Genç: “Ben bizzat görmedim da orada da söyledim. Bizzat oraya giden benim arkadaşım o İsmen dediğim İskender dediğim arkadaşımın.”

Mahkeme Başkanı: "Anladım.”

Tanık Semih Genç: “Götürdüğü bir işadamı var işadamı girdi gördü.”

Mahkeme Başkanı: "Evet.”

Tanık Semih Genç: “Kapının önünde de dışarıda da bize bunları anlattı biz o zaman da zaten bunların hepsini örgüte bildirmiştik.”

Mahkeme Başkanı: "İşadamı ismi var mı?”

Tanık Semih Genç: “Vardı hani onu hiç ilgisi olmayan birisi şey yapmak istemiyorum ama.”

Mahkeme Başkanı: "İsim var mı?”

Tanık Semih Genç: “Var tabi ki ama söylemek istemiyorum neden o da işte bu (bir kelime anlaşılamadı) dediğim onu söylemedi o da oradaymış. O da Tekirdağlı birisi halen orada yaşıyor Çorlu’da yaşıyor onun için yani hiç ilgisi olmayan birisi.”

Mahkeme Başkanı: "Niye orada bulunuyor o zaman?”

Tanık Semih Genç: “Şeydeydi Romanya’da 89, 90’da.”

Mahkeme Başkanı: "Ya hani o ortamda bulunma sebebi ne?”

Tanık Semih Genç: “90’da Romanya’da ticaretle uğraşıyor işadamı.”

Mahkeme Başkanı: "Ya o.”

Tanık Semih Genç: “Orada bulunma nedeni de şey o milletvekili Tekirdağ milletvekili yakın tanıdığı. O da çünkü şeyle uğraşıyor yasal partiyle uğraşıyor.”

Mahkeme Başkanı: "Anladım.”

Tanık Semih Genç: “Yani o zaman ki ANAP, CHP’yle ilişkili olan bir adam şeyde Tekirdağ’da Çorlu’da.”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi şöyle bir soru var diyor ki. Sedat Peker Türkiye’ye dediniz ki geldi kısa bir tutuklu kaldı sonra tahliye oldu. Yani Türkiye’ye bu gelip teslim olması daha sonra tahliye olması konusunda Sedat Peker' in Türkiye’de bir bakanın işini halledeceğini ve bunun karşılığında teslim olacağı konusunda garanti verildiği pazarlık yapıldığını nereden duydunuz diye sormuşlar.”

Tanık Semih Genç: “İşte ben aynı şeyi tekrar söylüyorum. Diyorum ya bu işadamının biz bu işte biz Sedat Peker'i takip ettiğimizden dolayı.”

Mahkeme Başkanı: "Evet.”

Tanık Semih Genç: “Çeşitli sırf bu değil 4, 5 tane işadamına şey yaptık haber et… haber ilettik.”

Mahkeme Başkanı: "Hı.”

Tanık Semih Genç: “Ondan sonra bilgi belge bilgi topluyorduk. Bu topladığımız bilgilerden işte orada görüşme olacağını milletvekillerinin geleceğini söylediler. Oraya biz girmedik onlar girdi konuşma.”

Mahkeme Başkanı: "Bu halledecek işi tekrar etme şansınız var mı? Halledilecek iş bu bakanın işi var ya halledilecek.”

Tanık Semih Genç: “O ayrıntı bilmiyorum. Bana söylediğin kadar söylüyorum çünkü yorum katmak istemiyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam yorumsuz.”

Tanık Semih Genç: “Ne duydumsa onu söylüyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Peki.”

Tanık Semih Genç: “Bana onların kendiişleri olduğunu.”

Mahkeme Başkanı: "Bu hangi tarihte bu duyduğunuz tarih. Pazarlık yapıldığını duydum dediniz ya?”

Tanık Semih Genç: “İşte yakalanmadan şey pardon Türkiye’ye gelmeden ne kadar 15, 20 gün veya 1 ay.”

Mahkeme Başkanı: "Yani ay yıl neye denk geliyor?”

Tanık Semih Genç: “Valla tam hatırlamıyorum yılını.”

Mahkeme Başkanı: "Yani.”

Tanık Semih Genç: “Yani şeyde herhalde bu 2000 yılları mıydı 2001 miydi 2000 miydi o aralardı.”

Mahkeme Başkanı: "Tam hatırlayabilecek misiniz bir Savcımız (bir kelime anlaşılamadı).”

Tanık Semih Genç: “Tam tarihi hatırlayamayacağım ifademde var.”

Mahkeme Başkanı: "Peki.”

Tanık Semih Genç: “Yani 2002’de verdiğim ifadede de var o.”

Mahkeme Başkanı: "Bu Abdullah Çatlı’nın Fırat lakaplı kişinin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığına dair görüye dayalı bilginiz var mı?”

Tanık Semih Genç: “Abdullah Çatlı’nın bizzat yaptığını ben bilmiyorum ama bilgim.”

Mahkeme Başkanı: "Bu Fırat lakaplı kişi.”

Tanık Semih Genç: “Fırat lakaplı kişinin yaptığını benim kendi arkadaşım Şafak Bahşi’nin Hollanda’dan bizzat yaptığını bunu yaparken de şeyin de örgütün de bundan ciddi miktarda para aldığını. Bunların oradaki ilişkilerini somut net biliyorum yani.”

Mahkeme Başkanı: "Evet bu Abdullah Çatlı’yı gördünüz mü?”

Tanık Semih Genç: “Hayır.”

Mahkeme Başkanı: "Yani Abdullah Çatlı bu işin içinde mi diyorsunuz netice olarak?”

Tanık Semih Genç: “Ben şunu söylüyorum bu şahısların Ersan Erkuş’un ondan sonra o zaman Star Gazinosunda müdürlük yapan Ateş isimli şahsı ondan sonra birlikte şeyde Star Gazinosuna gidip geldiklerini orada ortak olduğunu kendileri beyan etti. Ve orada ben şahsı şeyi gösterdiğimde o Fırat lakaplı şahsı gösterdiğimde bana dedi ki ben tanıyorum şeye gidip geliyor Star Gazinosuna gidip geliyor. Hasan Erkuş’u, Abdullah Çatlı’yı iyi tanır burada gidip geldiler sohbette ettiler diye kendisini bana (bir kelime anlaşılamadı) lanse etti.”

Mahkeme Başkanı: "Yani bu beyan yani Ateş’in beyanı sadece bu o mu yoksa başka var mı?”

Tanık Semih Genç: “Evet evet”

Mahkeme Başkanı: "Bilginiz.”

Tanık Semih Genç: “Ben sadece onun bana Star Gazinosundan bu şahsı tanıdığını söyledi. Bende onu ifade ettim.”

Mahkeme Başkanı: "Ha o beyan üzerine bu beyanlar.”

Tanık Semih Genç: “Ha onun dışında ben bizzat gördüğüm bir şey değil.”

Mahkeme Başkanı: "Bu Abdullah Çatlı hakkında bir soruşturma kovuşturma olmuş mu bu eroin işinden dolayı bilginiz var mı bu konuda?”

Tanık Semih Genç: “Yok hiç bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Bu Abdullah Çatlı’nın Fırat isimli kişiyle DHKP-C örgütünün menfaat karşılığı… uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı konusunda somut ve inandırıcı delil (bir kelime anlaşılamadı).”

Tanık Semih Genç: “Ben şöyle bir şey demiyorum Abdullah Çatlı’nın o Fırat’la birlikte DHKP-C’de uyuşturucu kaçakçısı yaptı demiyorum ben.”

Mahkeme Başkanı: "Hı.”

Tanık Semih Genç: “Böyle bir şey yok. Fırat’ın da DHKP-C adına uyuşturucu kaçakçılığı yaptı demiyorum. Fırat Uyuşturucu kaçakçısı birisi bu buradan kazandığı paradan da örgüte işte ona ne dersiniz vergi mi dersiniz haraç mı dersiniz?”

Mahkeme Başkanı: "Hı.”

Tanık Semih Genç: “Ondan sonra para verdiğini biliyorum ama şunu biliyorum bu şahsın yurtdışında şimdi PKK, DHKP-C, TİKKO hangi örgüt varsa onlarla yakın ilişkisi olduğunu burada ise daha çok milliyetçi kesimlerle ilişkisi olduğunu biliyorum. Bu işlerde zaten Avrupa’da gittim gördüm öyle oluyor.”

Mahkeme Başkanı: "Yani uyuşturucu içenlerin yabancı olmasının etkisi olabilir mi ona? Yani bizimkiler ölmesin de onlar ölsün gibi?”

Tanık Semih Genç: “Yok yok hiç zannetmiyorum. Şundan dolayı zannetmiyorum. Şey olanlar Avrupa’da şunu gördüm hani benim bu kişisel kendi yorumum gördüm. Diyelim bellik 1, 2 şeyde esas büyük çaplı olarak Belçika melçika dışında büyük çaplı şey yapanlar bu işleri yapanlar Avrupa’da daha çok şey yani eski sol örgütleri bırakmış adamlarla şeyler Kürtlerden var yapan. Ondan sonra Türkiye’de de nasıl bu işleri ağırlıklı ondan sonra şey yapanlar devlete yakın olanlar koruculuk yapanlar Türkiye’de onlar yapıyorsa Avrupa’da da şey yapıyor o kesim daha ağırlıklı yapıyor.”

Mahkeme Başkanı: "Anladım. Ya bu konuda MİT veya emniyet raporu olduğu konusunda bilginiz var mı bu anlattığınız olayla ilgili?”

Tanık Semih Genç: “Yok hiçbir bilgim yok. Sadece şeyi duydum bir ara işte bu şeylerin Türkiye’deki Kürt (bir kelime anlaşılamadı) Kürt işadamlarının işte eroin ticareti diye öldürüldüğünü işte burada şeyi alıp neydi onun adı? O zaman da çünkü Avrupa’daydım ben ve burada tamamen işte PKK’ya da bir para gitmesin düşüncesiyle onların düşüncesi bu yani benim değil. Düşüncesiyle onların tasfiye edildiğini kedisinin tamamen denetim altına alındığını. Hatta Avrupa’da da Vanlı Yüksekovalı değil de daha çok Tunceli kökenli kesimlerle ilişki bağlantı kurup bu sevkiyatı yapmaya çalıştıklarını duydum ben.”

Mahkeme Başkanı: "Evet, yani MİT veya emniyet bu konuda bir araştırma yapması gerekmez sizin kulağınıza öyle geliyor örgüt olarak yani MİT’te emniyette böyle bir çalışma olması gerekmez mi?”

Tanık Semih Genç: “Valla olması gerekir herhalde ama niçin olmaz bilmiyorum ben duyduklarım çünkü orada Romanya’da da çünkü eroinci çok tanıdım. Romanya şeydi Türkiye’den aktarma yeriydi. Türkiye’den Romanya’ya gelirdi Romanya aktarma yeriydi oradan Avrupa’ya dağılır gidecek yerlere. Onun için eroincilerde çok kişi tanıyorduk öyle. Çünkü para alma mara almaya giderdik. Bakıyorduk anlıyorduk zaten bizde adam 2 ay 3 ay 4 ay İstanbul'da kalıyor hazırlığını yapıyordu. Tam eroin hazırlanmış yola çıkacak bir bakıyorsun o adam Romanya’ya gelmiş 1 hafta 10 gün önce neden? İşte o anda bir operasyon olursa o dışında olsun diye.”

Mahkeme Başkanı: "Hı.”

Tanık Semih Genç: “Yani e bunların hepsini yaşıyorduk görüyorduk. Tabi bunların hepsini sonradan bir bütün değerlendirmeye başladım.”

Mahkeme Başkanı: "Evet. Ya dışına çıkınca fark ettiniz bunları.”

Tanık Semih Genç: “Yani tabi her şeyi sorgulamaya başlıyorsun. Diyorsun hani bu kadar her şey tesadüf olur mu diyorsun.”

Mahkeme Başkanı: "Anladım. Şimdi soru soru şu şekilde devam ediyor. Sedat Peker’e yardımda bulunduğunuzu iddia ettiğiniz Cemil isimli restoranda sahip sahibi iken PKK DHKP-C örgütünü haraç aldığını söylemişsiniz. Haraç zorla alınan paradır. Örgütte zorla haraç veren bir kişinin Sedat Peker'e yardım etmesinin neresinde anormallik vardır? Çünkü bu kişi örgüte yardım konusunda zorunlu bırakılıyor ve tehdit ediliyor şeklinde soru sormuş.”

Tanık Semih Genç: “Şimdi PKK’ya karşı istemeye istemeye veriyordu ama bize öyle değil. Çünkü zaten aksine bu şahsın şeyle Sedat Peker'le birlikte olmasını düşünce olarak da mümkün değil. Kendisi de çevresi de zaten o Cemil denen şahsın soyadını hatırlamıyorum. Sivaslı Alevidir. Onun için kendisi akrabası çevresi de şeydir hep sol tandanslı kişilerdir kendisi de öyledir. Bize kendisi isteyerek yardım eder dergilerimizi de alırdı. PKK’yla didişirdi.”

Mahkeme Başkanı: "Hı.”

Tanık Semih Genç: “Ondan sonra. PKK’yla didişirdi. Birkaç sefer kavgaları tartışmaları da oldu. Ondan sonra ve biraz da şey yaptı onu Sedat Peker arkasına alıp yani PKK’dan kurtulmak istedi herhalde zaten daha sonra da bu ilişkileri PKK duyunca işte Sedat Peker oradan ayrıldıktan sonra Cemil’i şeyde Umuri’nin orada arabasının içinde gece şey yaptılar vurdular.”

Mahkeme Başkanı: "Öldü mü?”

Tanık Semih Genç: “Yok ölmedi bir gözü kör oldu birde kolu yamuldu. Şey gibi yani şöyle yamuk felçli gibi.”

Mahkeme Başkanı: "Anladım.”

Tanık Semih Genç: “Ölmedi yaşıyor hala Romanya’da.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam. Abdullah Çatlı’yla DHKP-C örgütünün ortak rant elde ettiğine ilişkin somut görgüye dayalı bilginiz var mı diye sormuş…”

Tanık Semih Genç: “Yok öyle bir şey olduğunu da duymadım olduğunu da sanmıyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Yani siz netice olarak bu DHKP-C örgütüyle bu sözde Ergenekon örgütü arasında bir bağlantı kurabiliyor musunuz veya kuruyorsanız bu bağlantının sebebi nedir diye sorulmuş.”

Tanık Semih Genç: “E şimdi ben şuradan.”

Mahkeme Başkanı: "Yani bu düşünceniz mi yani oturup da düşündüm şöyle değerlendirdim.”

Tanık Semih Genç: “Hayır düşüncem değil somut şeyden yola çıkıyorum. Somut verilerden yola çıkıyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Somut veriler olarak.”

Tanık Semih Genç: “Bu jandarma.”

Mahkeme Başkanı: "Olayı.”

Tanık Semih Genç: “Bizzat kendi muhatabım. İfadelerde de var.”

Mahkeme Başkanı: "Evet.”

Tanık Semih Genç: “Jandarmanın 4, 5 tane subayıyla çok ayrıntılı şeyler a... görüşmelerimiz oluyor. Bu silahları patlayıcıları şimdi bunlar normalse bir şey diyeceğim yok. Jandarma Genel Komutanlığının çevresindeki arka lojmanlarında bu James Bond çantada kendi kutusunda böyle daha ilk sefer o zaman gördüm ben şeyler şey patlayıcılar ondan sonra şey yapıyorlar bana getiriyor ben ondan sonra orada bir sürü el bombası mermi şudur budur bunları alıyorum istihbarat bilgilerini alıyorum. Ondan sonra bu şahıs sıradan bir şahıs olsa yani gelip de komutanlığının binasının 7. 8. katına çağırıyor oturuyorum konuşuyoruz sohbet ediyoruz. Bu kadar rahat olabilir mi? 4, 5 kişi çağırıyor arkasından şey oluyor Bandırma’ya gidiyoruz bu işleri yapıyoruz. Ondan sonra şimdi bakıyorum yani bunlar tesadüf değil diyorum bu Hulusi Sayın, İsmail Selen olayı oluyor Temel Cingöz olayı oluyor. E şimdi bunları bir kişi özelikle uyardım diyor. Onların silahı onlarda çıkıyor. E ondan sonra İstanbul’da bazı eylem şey bu yine general eylemlerinin MİT eylemlerinin şeyleri görüyorum merkezi operasyonlarda çıkan dokümanları görüyorum. Orada yazılmış Ankara'ya 6, 7 tane isim mahkeme… şeye bu operasyonların notlarını isteseniz gönderirler herhalde dosyalarda vardır. 6, 7 tane isim gönderilmiş 4, 5 tane isim gönderilmiş ondan sonra bunlarla ilgili istihbarat ondan sonra bakıyorsun bunların içinde olanlar var olmayanlar var ondan sonra buradan gelen kısa bir o süreçte gelen istihbaratlarla biz bu eylemi yapıyoruz. Yani biz 91, 91, 92 döneminde çok yoğun peş peşe bu olayları yapıyoruz ondan sonra. E biz o zaman yaptık da ondan sonra niye bir daha hiç yapamadık yapsak da parça parça yaptık. Yani bir kanaldan özellikle 90’la 94 döneminin Türkiye için yani çok karanlık dönem olduğunu bizzat bir şekilde yani doğuda o JİTEM’ciler tarafından ya da itirafçılar tarafından öldürülen general şey subaylar var albay generaller var. Şeyden laiklik adına öldürülen aydınlar var ve arkasından da bizim yaptığımız generallerin öldürülmesi var veya tasfiye edilmesi var. E şimdi bu çizgiye baktığımda e bunların hiç normal bir şey olmadığını tesadüfi bir şey olmadığını yani uygulanan bir konseptin politikanın sonucu olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu kadar subayla şeyle silahla patlayıcıyla nasıl beraber oluyoruz yani devlet bu kadar aciz değildir herhalde ben Ankara'dan şeyin genel, Jandarmanın Genelkurmayın içinde ortasından alıyorum çıkıyorum hiçte bir yere gitmeden biraz kendimi kontrol ediyorum ondan sonra İstanbul'a geliyorum merkez komite üyesi o zaman Türkiye’nin tek sorumlusu Nihat Aydın onun bürosunda oturuyoruz bunları getiriyorum. Yani yani bunlar hiç dikkat çekmez mi? Takip edilmez mi? Bu kadar boşu boş olur mu? Şimdi niye oluyor, olmuyor? Şimdi bunlar hepsini düşününce bunların tabi ki belli bir manipülasyon yönlendirme içinde yapıldığını düşünüyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Evet. Yani bu yani bu jandar… gittiğiniz yeri tarih olarak söyleyebiliyor musunuz? Yani evraklardan araştırsak veyahut sorsak.”

Tanık Semih Genç: “88 sonu 89 başı 88 sonu 89 başı.”

Mahkeme Başkanı: "Yani girerken çıkarken bir kayıt alıldı mı herhangi bir?”

Tanık Semih Genç: “Ben kimliğimi bıraktım oraya. Gidip sor… o zaman ki kullandığım kimlik de emniyette vardı.”

Mahkeme Başkanı: "Ne yazıyordu?”

Tanık Semih Genç: “Yani hatırlamıyorum şimdi Yücel kod adını kullanıyordum ama emniyete sorarsanız şeyde Ankara'da yakalandığımda üzerimdeki sahte kimliğimi ben o sahte kimliği bıraktım şeyle birlikte.”

Mahkeme Başkanı: "Yani yakalattığınız sahte kimlikle girdiniz.”

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Kaydınız yapıldıysa o kayıtlı.”

Tanık Semih Genç: “Ben şimdi sahte kimliği oraya bıraktım. Hani kimliğimi oraya bıraktım kayıt yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Şeyden Necmi Suna geldi binadan çıktı kapının önüne geldi ondan sonra ben kimliğimi o kullandığım sahte kimliği verdim o kulübeden bana bir kart verdiler ziyaretçi kartı sahte kimliğim orada duruyordu çıktım oturduk çay içtik sohbet ettik. MGK’nın işte toplantı notları vardı Milli Güvenlik Kurulunun ondan sonra onları aldım çıktım ziyaretçi kartımı verdim şeyi aldım kimliği aldım çıktım. O zaman sora sorulabilir kayıt yapılmışsa da.”

Mahkeme Başkanı: "Yani bu Milli Güvenlik notları neredeydi yer olarak, siz mi aldınız verildi mi size?”

Tanık Semih Genç: “Şey Necmi Suna verdi bana şeyde.”

Mahkeme Başkanı: "Nereden çıkarıp verdi?”

Tanık Semih Genç: “Jandarma Genel Komutanlığının binasında şeyde neydi onun adı orasında oturdum ben.”

Mahkeme Başkanı: "Hı.”

Tanık Semih Genç: “Başka bir odadan getirdi ondan sonra.”

Mahkeme Başkanı: "Mesela bu notta yazan hususları hatırlayabiliyor musunuz neler vardı?”

Tanık Semih Genç: “Valla hatırlamıyorum öyle de hani işte şeyler.”

Mahkeme Başkanı: "Hangi konular vardı genel konu başlığı olarak.”

Tanık Semih Genç: “Genel işte hani bu bilmiyorum hatırlamıyorum o zaman hani konu başlığını da hatırlamıyorum belki Irak mıydı Suriye miydi ya da terör müydü? Yani öyle.”

Mahkeme Başkanı: "Yani niçin size verdi? Yani yani durup dururken verse.”

Tanık Semih Genç: “Şey için veriyor yani bana dedi ki yani bu notlar bize de geliyor herhalde bu benim şey yaptığım yani bunlara nasıl ulaşıyorsun dediğimde o zaman hatırlıyorum başka şey hatırlamıyorum da.”

Mahkeme Başkanı: "Ya siz orada dediniz siz buna nasıl ulaşıyorsunuz? O da size böyle bir göstermelik size bir şov yaptı sanki.”

Tanık Semih Genç: “Yok şimdi hayır. Dedim ki sen dedim bunlara şey yapabiliyor musun ulaşabiliyor musun hani ne konuş… ne oluyor ne değerlendirmeler var? Dedi bize geliyor. Nasıl geliyor? Herhalde bu MGK genel sekreterliği bu Kara Kuvvetleri jandarma MİT, Başbakanlık herhalde birer nüsha gönderiyor muymuş öyle bir şey herhalde.”

Mahkeme Başkanı: "Hı.”

Tanık Semih Genç: “Ondan dolayı aldım herhalde orada bir şey kanıtlamak için mi veya bağlantıları olduğunu göstermek için mi nedense orada verdi bana.”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi bu yakalanma durumunuzu anlatırken mahkemeye gitme işte Akın Akın’da şey anlattı yakalanabilirsin falan.”

Tanık Semih Genç: “Evet evet.”

Mahkeme Başkanı: "Siz bana itimat etmediniz mahkemeye gittiniz.”

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Yani orada bir ihbar geldi size. Siz ihbarın gelmesine rağmen dediniz ki mahkemeye gideyim en azından iltica talebim var işte (bir kelime anlaşılamadı).”

Tanık Semih Genç: “İşte şeyden dolayı yani oradan ayrılmak istemiyordum şeyden dolayı yani örgütle tekrar merkeziyle sıkı bir bağ içinde olmak istemiyordum.”

Mahkeme Başkanı: "Yani şimdi şunun için söyledim. Yani yani örgütü dinlemediniz mahkemeye güvendiniz oraya gittiniz sonra başınıza bu geldi.”

Tanık Semih Genç: “Evet evet.”

Mahkeme Başkanı: "Yani bu şahıs.”

Tanık Semih Genç: “Gitmek istemediğimden yani öyle bir yol seçmek istemediğimden.”

Mahkeme Başkanı: "Evet evet. Yani Necmi Suna olayında da şimdi Necmi Suna denen şey asker olduğunu söylediniz.”

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Neticesinde siz durumunuzu biliyorsunuz o sizin durumunuzu fark ediyor.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Mahkeme Başkanı: "Hani belki size bir av av yapmaya çalıştı. Belki sizin elinize bir şeyler sundu siz ona güvenip gittiniz. Yani bu güven olayını çok çabuk sanki böyle elde ettiniz gibi. (birkaç kelime anlaşılamadı)”

Tanık Semih Genç: “E tabi şimdi şeyi referans aldığımız için o Hüseyin Koş diye öğrencinin.”

Mahkeme Başkanı: "Hı. Yani onu yeterli gördünüz.”

Tanık Semih Genç: “Dev Genç içinde 2, 3 yıl çalışması ve onun referansını yeterli gördük.”

Mahkeme Başkanı: "Tamam.”

Tanık Semih Genç: “Ben zaten ben kendim yeterli gördüm zaten bunu ben örgüte merkezi olarak anlattım.”

Mahkeme Başkanı: "Onlar da devam et dediler.”

Tanık Semih Genç: “Onlar da devam et dediler devam ettim. (bir kelime anlaşılamadı). Çünkü benden sonra da devam etmişler.”

Mahkeme Başkanı: "Evet. Şimdi bu Sedat Peker'den bahsedersek bu Ergenekon soruşturması başladığı tarihten önce.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Mahkeme Başkanı: "Yani Ergenekon veyahut da başka isim de olabilir. Bir bağlantısı var mı böyle bir düşünceniz oldu mu veya bağlantı varsa nereyle bağlantılı diye düşündünüz?”

Tanık Semih Genç: “Valla şimdi şeyin kamuoyunda hep biliyorduk ki o zaman da zaten şey yapıyorduk. Yani Sedat Peker’in ondan sonra işte şeyle derin devletle ilişkileri.”

Mahkeme Başkanı: "Kim bu derin devlet?”

Tanık Semih Genç: “Olduğunu düşünüyorduk.”

Mahkeme Başkanı: "Yani bir yer kurum.”

Tanık Semih Genç: “O zaman da daha çok tabi ki isim şeyi geçiyordu. Bunu Romanya’da da duymuştum Veli Küçük’ün ismi geçiyordu.”

Mahkeme Başkanı: "Yani derin devlet deyince Veli Küçük’ü anlıyorsunuz?”

Tanık Semih Genç: “Hayır. Derin devletle ilişkileri genel olarak söylüyorum o zaman da bizim derin devlet dediğimiz Kontra Gerilla diyorduk ama ben.”

Mahkeme Başkanı: "Onu demek istemedim yani Sedat Peker dediniz derin devlet irtibatı var dediniz.”

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Sonra dediniz Veli Küçük dediniz. Şimdi bu bağlantıyı kurursak kurarsak kafamızda.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Mahkeme Başkanı: "Bu sonuca nasıl ulaşacağız yani? Sedat Peker’i hemen derin devlet dediniz hemen Veli Küçük dediniz yani bağlantıyı nasıl. Evet.”

Tanık Semih Genç: “Şimdi Veli Küçük’le tanışıklığı olduğunu söyledim. E Veli Küçük’ün de benim jandarma veya Arif Doğan'ın da bu jandarma istihbarat içinde olduğunu bu adamların da o zaman bakıyorum internetten araştırıyorum bu konuş…”

Mahkeme Başkanı: "O tarihlerde mi araştırıyorsunuz?”

Tanık Semih Genç: “İnter… internetten çalıştığı yerleri vesaire şunları bunları Arif Doğan'ın baktım o şeyden sonra baktım. Samizdat’da şey yazıyor okudum Samizdat’ı Soner Yalçın’ın Temel Cingöz yani o dikkatimi çekti. Niye dedim bu 3’ünü uyarmış çünkü olayı bildiğim için yani Temel Cingöz bak onlarca general ölmüş ya onlarca demeyim de 8, 10, 15 tane.”

Mahkeme Başkanı: "Evet.”

Tanık Semih Genç: “Temel Cingöz, Hulusi Sayın, İsmail Selen’i özellikle uyardım diyor. O zaman da arkasından da öğreniyorum ki bakıyorum şeye şeyin Hulusi Sayın’ın silahı Arif Doğan'da çıkıyor ve bende bakıyorum araştırıyorum yani o zaman nerede görevliler diye bu şeylerin bizim subayların üstü kim diye. E sonra bakıyorum bunlar çünkü şey diyorlar biz jandarma hem istihbarat hem de operasyon adamıyız A Timi A Tipi Timiz. Bakıyorum e o zaman da Arif Doğan görevli.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı: "Bir dakika bir dakika söz hakkı vereceğim evet.”

Tanık Semih Genç: “O zaman da bakıyorum Arif Doğan görevli şeyde jandarma istihbaratta Ankara'da merkezde.”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi bu bağlantıları Sedat Peker üzerinden mi yapıyorsunuz?”

Tanık Semih Genç: “Hayır yani.”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi bizim surumuz şuydu ama.”

Tanık Semih Genç: “Sedat Peker üzerinden söylemiyorum. Yani Veli Küçük’le ilgili bahsederken. Bu ilişkilerin içinde olduklarını düşündüğümden yola çıkarak söylüyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi Sedat Peker’in bir derin devletle irtibatı var veya yok.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Mahkeme Başkanı: "Şeklindeki bu düşünceniz ne zaman oluştu?”

Tanık Semih Genç: “Başta örgütün içinde bulunduğum müddetçe hep vardı sonradan da hiç değişmedi.”

Mahkeme Başkanı: "Yani o irtibat var düşüncenizin altında yatan hangi bağlantı yani bilginiz hani önbilginiz?”

Tanık Semih Genç: “Şundan dolayıydı geçmişteki şeyde yani.”

Mahkeme Başkanı: "Yani Sedat Peker nasıl bir olayda ki veya ne yaptı ki böyle bir şey oldu.”

Tanık Semih Genç: “Yani o gayrimeşru yani şeyde bir sürü olayda yani gayrimeşru olaylarda veya devrimcilere demokratlara o zamanki şeyiyle söylüyorum saldırılarda her zaman korunup kollandığını ondan sonra şey yapılmadığını hakkımda hiçbir şey yapılmadığını şeyin düşünce anlamında da zaten internet siteleri filan da vardı sonradan oluştu. Düşünce anlamında da o internet sitelerinin etrafında da oluşan kişilerle de.”

Mahkeme Başkanı: "Yani siz internete giriyorsunuz Sedat Peker yazıyorsunuz karşısındaki böyle yazılarda yorum yapıyor musunuz?”

Tanık Semih Genç: “Sedat Peker değil sırf. Hayır, hayır hayır hayır.”

Mahkeme Başkanı: "Hı.”

Tanık Semih Genç: “Kendisi internet sitesi açtı bunun tanıtımını yaptı. Onları hep takip ediyorduk biz örgütün yani ileri gelen insanlarıydık. Kimin ne yaptığını nerede ne yaptığını nasıl yaşadığını nasıl çalıştığını kimlerle bağlantısı olduğunu tabi ki değerlendirmesini yapıyorduk. O değerlendirmeleri söylüyorum.”

Mahkeme Başkanı: "O zaman o zaman, o zaman kısaca şöyle dönersek. Sedat Peker'in kimlerle irtibatı olduğu konusunda bilgi edindiniz?”

Tanık Semih Genç: “Şey şeyle işte Veli Küçük’le bağlantısı olduğunu edindim. Bunu somut olarak da Romanya da duydum. Romanya’da çünkü.”

Mahkeme Başkanı: "Ne duydunuz?”

Tanık Semih Genç: “Romanya’da bu araştırmaları yaparken bir yine işadamı grubuyla tanıştım ondan sonra Sedat Peker bir lokantaya girmiş Türk lokantası restoranına çıkmış.”

Mahkeme Başkanı: "Hı.”

Tanık Semih Genç: “O arada biz girdik ondan sonra baktım ben tanımam bilmem. Bana örgüt demiştir git.”

Mahkeme Başkanı: "Evet.”

Tanık Semih Genç: “Gitmişimdir Sedat Peker’i aramağa o zaman baktım bir işadamı çevresi oturuyorlar içinde İstanbul'dan gelen misafirler de var. Yani Sedat Peker'i geldi buraya işte biraz önce çıktı falan otur bir yemek ye falan dediler. Bizde oturduk oraya o arada dediler ki sen tanıyor musun bunu geçmişini biliyor musun yok. Ondan sonra e ne biliyorsun? Buraya geldi dedi işte onlar da eski herhalde bu işlerle uğraşmışlar dünkü çocuk bunlar Adapazarı’nda çek senet işinin peşinde dolanıyorlardı ondan sonra işte çeşitli şeylerin paşaların arkasında desteğiyle güçlendi yükseldi.”

Mahkeme Başkanı: "Bu çeşitli paşalar?”

Tanık Semih Genç: “İşte birisi Veli Küçük 1, 2 kaç birkaç kişi daha isim saydılar o onlar da şey sivil memur şey polis.”

Mahkeme Başkanı: "İsim isim.”

Tanık Semih Genç: “İşte vallahi bir emniyet müdürünün ismini söylediler de şimdi hatırlamıyorum onun ismini hani Veli Küçük’ü şeyden hatırlıyorum bu olaylardan üst üste devam ettiği geldiği için. Türkish Restoran var o Obor’da orada oldu bu konuşma.”

Mahkeme Başkanı: "Bu emniyet görevlisinin ismini veyahut da görev yerini söyleyebilir misiniz?”

Tanık Semih Genç: “Valla onun ismini hatırlamıyorum bu çok gündeme geldiği için.”

Mahkeme Başkanı: "Yani asayiş narkotik veya kaçakçılık.”

Tanık Semih Genç: “Aklımda aklımda kaldı. Valla şey yapamıyorum hani.”

Mahkeme Başkanı: "Veya organize.”

Tanık Semih Genç: “İsim öyle çok gündemde olan bir isim değildi onun için aklımda kalmadı.”

Mahkeme Başkanı: "Yani şu andaki dosya sanıkları içerisinde olabilir mi o şahıs?”

Tanık Semih Genç: “Yok yok yok olsa isim muhakkak aklıma gelirdi.”

Mahkeme Başkanı: "Yani dosya sanıklarını siz yukarıdan aşağıya böyle bir liste olarak görme şansınız oldu mu?”

Tanık Semih Genç: “Aşağı yukarı oldu.”

Mahkeme Başkanı: "Yani şimdi biliyorsunuz bize onun üzerinde dava birleşti bu dosya içerisinde.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Mahkeme Başkanı: "Yani o şekilde gördünüz mü veya tek dosya mı gördünüz?”

Tanık Semih Genç: “Valla öyle parça parça gördüm özel olarak bütün hepsini incelemedim sadece hani şu beni ilgilendiren DHKP-C’yi ilgilendiren ondan sonra bu olaylar jandarmalar subaylar Sabancı olayı ondan sonra onları daha çok takip ettim. Hala da takip ediyorum yani şu andaki eylemler var polis olayları oluyor. Bunları da takip ediyorum az çok nedenlerini çıkarmaya çalışıyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Mesela üstte emniyet görevlilerinden Hanefi Avcı, Adil Serdar Saçan.”

Tanık Semih Genç: “Yok (bir kelime anlaşılamadı).”

Mahkeme Başkanı: "İbrahim Şahin hani polis üst düzey olarak.”

Tanık Semih Genç: “Yok yok, yok öyle hani onlar değil öyle olsaydı hatırlardım çünkü onlar gündemde isimler.”

Mahkeme Başkanı: “Onlar değil diyorsunuz.”

Tanık Semih Genç: “Hayır hayır.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam. Bu ibra… şey Abdullah Çatlı’yla ilgili bahsederken bu Abdullah Çatlı tek başına mı hareket ediyor yoksa belli bir örgütlenme içerisinde mi?”

Tanık Semih Genç: “Valla benim bizzat şey yaptığım.”

Mahkeme Başkanı: “Yani veya size gelen bilgi ve görgünüz.”

Tanık Semih Genç: “Yani bizzat yani gördüğüm yaşadığım bir şey değil sadece gelen bilgiler içinde değerlendirdim ben.”

Mahkeme Başkanı: “Yani onların edindiğiniz.”

Tanık Semih Genç: “Ama edindiğim izlenimden öte biz kendimiz örgüt içinde de kendimizle yaptığımız değerlendirmede ondan sonra o dönemde belli bir grup olarak özellikle şey Mehmet Ağar’la birlikte ondan sonra şey olarak polisler ağırlıklı olarak özel harekatla birlikte çünkü özel harekat özellikle o dönemde bizi ilgilendiriyordu ondan sonra onlarla birlikte şey yaptıklarını hareket ettiklerini bundan dolayı da şey yaptığımızı yani bizde onlarla ilgili bilgi toplamaya çalıştığımızı bu son Susurluk olayından önce ondan sonra işte Kuşadası’nda toplanıldığını ondan sonra hatta o konuda işte şeyde yapmıştık hani orada ne tür faaliyetleri var diye daha sonra işte Mehmet Ağar’ın filanda oraya geldiğini orada toplantı yapıldığını sonra Mehmet Ağar’ın ayrı bir kanaldan Çatlı’ların ayrı bir kanaldan ayrıldıklarını ondan sonra duyumlarını aldık. Çünkü Kuşadası’nda ilişkimiz olan Şenol diye birisi vardı, Şenol Tanrıyapısı hatta oranın yerlisiydi daha sonra Balıkesir sorumlusu olarak yattı çıktı ondan sonra onla ailesi çevresi olduğu için o tür bilgileri toplamaya çalışıyorduk.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi bu işte restoran vesaire yerlerden bahsettiniz bunlar yani sizin edindiğiniz veya sizin bildiğiniz bir kişi edinildiği bilgiler mi yoksa böyle hani bazen internet haberleri gibi haberler mi?”

Tanık Semih Genç: “Hangisini?”

Mahkeme Başkanı: “Bu son bahsettiğiniz olay.”

Tanık Semih Genç: “Hayır hayır kendimiz kendimiz.”

Mahkeme Başkanı: “Şurada buluştular burada buluştular.”

Tanık Semih Genç: “Bu Şenol Tanrıyapısı diye birisinden bahsettim Kuşadalı bu.”

Mahkeme Başkanı: “Evet ha.”

Tanık Semih Genç: “Halada bilmiyorum orada oturur yattı çıktı örgütün Balıkesir sorumlusuydu yattı çıktı buda Ankaralıdır ben oradan tanırım. Ankara’da işte bu Hüseyin Koç filan diye onlarla birlikte okuyordu basın yayında okuyordu ondan sonra şeyde oradan aldım ben şeyi de bilmiyorum yani Kuşadası’nda olduklarını filan diye gazetelerde çıktı ama şu şeyin çıktığını zannetmiyorum hani Mehmet Ağar’ın İzmir’de otelde olduğunu.”

Mahkeme Başkanı: “Ha onu demişti…”

Tanık Semih Genç: “Ha orada (bir kelime anlaşılmadı).”

Mahkeme Başkanı: “Bazen gibi edebiyat gibi böyle yazılardır.”

Tanık Semih Genç: “Hayır hayır hayır. Hayır, hayır biz kendimiz orada böyle eski sola bulaşmış gayrimeşru işlerle uğraşanlar filanda vardı ondan sonra onlardan da bu bilgileri tabi ulaşmaya çalışıyorduk.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Şimdi İbrahim Şahin’in bir yazılı sorusu var bu 17 Kasım terör örgütü.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Mahkeme Başkanı: “Bunlarla DHKP-C’nin herhangi bir bağlantısı var mı, varsa hangi düzeydedir bağlantı bu konuda bilgi verebilir misiniz?”

Tanık Semih Genç: “17 Kasım örgütüyle hiç bağlantımız olduğunu duymadım, bilmiyorum da ben Yunanistan’da çeşitli sol örgüt çeşitli örgütlerle olduğunu biliyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Yani bir karşılıklı silah alışverişi var mı?”

Tanık Semih Genç: “Yok yok yok 17 Kasım zaten yani eğer daha geniş çaplı biraz daha böyle dışa açık bir örgüt olsa olurdu muhakkak.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Yani muhakkak olurdu ama 17 Kasım çok daha böyle şimdi operasyon oldu toplandı hepsi çok dar bir grup olduğu için şey yapılmadı bağlantı kurulmadı ama olsaydı muhakkak görüşülürdü. Çünkü Almanya’da da şeyde de İtalya’da da öyle dar gruplar vardı onların legal uzantıları vardı görüşülüyordu.”

Mahkeme Başkanı: “Evet İbrahim Özcan’ın soruları var bu DHKP-C eylemleri kapsamında Nihat Erim’in öldürülmesi emri konusunda bilginiz var mı kim emir verdi, eylemde kimler vardı, bunları açıklayabilir misiniz?”

Tanık Semih Genç: “Bilgim varda genelde herkeste biliyor herhalde bunları daha sonra.”

Mahkeme Başkanı: “Tekrar edebilirsek.”

Tanık Semih Genç: “İddianameye geçti kamuoyuna geçti şeyde.”

Mahkeme Başkanı: “Yani bunlar bilinen şeyler mi yoksa farklı mı?”

Tanık Semih Genç: “Bilinen şeyler herkes tarafından bilinen şeyler.”

Mahkeme Başkanı: “Doğru mu bunlar?”

Tanık Semih Genç: “Doğru tabi doğruda hani bizim şey neydi onun adı hani sorgulanmaya muhtaç şeyler. Yani ne kadar doğru bizim bildiğimiz ondan sonra örgütün ondan sonra şeyiyle Dursun Karataş’ın Hüseyin Sorgun’un emriyle ondan sonra o zaman Ahmet Kırlangıç’lı vardı bizim aynı mahalledendi Kocatepe Mustafa Paşadandı o ondan sonra şubede şey yapıldı öldürüldü 81’de o Saadettin neydi soyadını unuttum birde Baki Altın diye 3 kişilerdi birde onlara yardım eden var herhalde araba maraba şey yapmış Ersin Tezcanlı diye ya bunlar bilinen şeylerdi. Ondan sonra ama tabi ki, ben şimdi bildiğim bir şey var çok somut subaylarla bağlantı kurmuşum askerilerin generallerin istihbaratını almışım bunları yapmışız bunları biliyorum. Ama şimdi tabi ki Nihat Erim’i sol içinde çok tartışıldı bu niye yapıldı biz acaba dev sol mu yaptı ondan sonra e tabi ki şeyde de o konuda bir bilgim yok ama şey konusunda Gün Sazak konusunda kafamda kuşku var. Nasıl kuşku var?”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Bizim o dönemde şey yapan silah alışverişi yaptığımız bir sürü yeraltı dünyasından gayrimeşru insanlardan ilişkilerimiz vardı.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Ondan sonra yani o çoğunu bir kısmını ondan sonra o zamanın şeyiyle Osman Duman vardı işte Dündar Kılıç olsun ondan sonra yani belli insanları menfaat karşılığı ondan sonra tanırdık, ederdik alışverişlerimiz olurdu. Ondan sonra aynı şeklide Çayırovalı şey vardı Osman vardı Osman İmamoğlu ondan sonra bununla da ben Kabakoz Cezaevinde kaldım yıl 1981’de ondan sonra şimdi bunlar Osman İmamoğlu Ordulu aşırı milliyetçi MHP’li birisi. Kendisiyle Kabakoz Cezaevinde de kaldım o zaman orada Abuzer Uğurlu da vardı Mustafa Uğurlu da vardı yani bunun gibi çeşitli o zaman babalar operasyonunda alınanlar vardı. Sohbet ediyoruz. E tabi şeyi dedi, ben dedi şeyden silah getiriyor, getirttiriyorum Bulgaristan’dan. O zaman Bulgaristan’da işte Bekir Çelenk’ler şunlar bunlar o zaman Uğurlar’da var hepsi orada ondan sonra hem size satıyorum hem şeye satıyorum ülkücülere satıyorum e nasıl oluyor bu dedim ondan sonra bana dedi ki sizin dedi Seyfi diye bir arkadaşınız var. Adı ne dedim? Daha sonra ifadelerde çıkmış çıktı bunlar yani Osman İmamoğlu’nun kendi ifadelerinde de var bu ondan sonra dedi kardeşim Seyfi denen şahıs İlhan Taşmerdivenli dedi bu örgütün en üst düzeyinde insanlardan birisi.”

Mahkeme Başkanı: “Hı.”

Tanık Semih Genç: “Yani 1978’lerde devrimci sol kurulurken o zaman devrimci solun lider kadrosunda yer alan işte Ahmet Fazıl Ercüment Özdemir var şeyde öldürüldü 16, 17 Nisan’da öldürüldü Sinan (bir kelime anlaşılmadı) bunlarla birlikte soygun eylemleri yaptı bu şahıs bunla buluşmuş ondan sonra defalarca Fransız onlusu, ondörtlü vesaireleri almış.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Bu Osman İmamoğlu’nun 1981’de verdiği ifadede de var çünkü kendisi fazla okuma yazma da bilmezdi yaşlıydı şimdi vefat etmişler herhalde şeyini de ben yazıyordum yani savunmasına filan yani dilekçesine yardımcı oluyordum. Aynı şekilde 1979’da da Yılma Durak’lan Celal Ada o zaman eğitim grubu içinde şeyin en ileri gelenlerinden aktiflerinden MHP’nin onlarla da görüşüp bize diyordu, diyordu ki size birden 400’e kadar burayı onlara veriyordum Fransız onlusunu 400’den 700’e kadar size 700’den 900’e kadar 200 tanede şeye o zaman.”

Mahkeme Başkanı: “Yani size zimmetle verir gibi dağıtıyor öyle mi?”

Tanık Semih Genç: “Yani zimmetli değil de seri olarak yani bir aynı silahı bize de veriyor, MHP’ye de veriyor Dev Yol’dan bir Metin Budak vardı orada onu da diyordu ben senide tanıdım ona da veriyorum bunu da sonradan merak ettim.”

Mahkeme Başkanı: “Karışık verme durumu olmuş mu hiç?”

Tanık Semih Genç: “Valla bilmiyorum olmuşta olabilir çünkü parça parça vermiş sonr… çünkü sonra merak ettim.”

Mahkeme Başkanı: “Hani belki hangi örgütün yaptığını tespit amaçlı kullanılabilir (bir kelime anlaşılmadı).”

Tanık Semih Genç: “Onu bilmiyorum öylede olabilir sonradan merak ettim Osman İmamoğlu’nun ifadesini şey yaptım okudum, orada baktım gerçektende şey yapmış dediklerinin aynen doğru sizde o ifadeyi isterseniz. E şimdi oradan şey baktım şimdi bu kaçakçılık olayında silah kaçakçılığı Bulgaristan vesaire bu kadar böyle karışık olaylar içinde olunca şimdi yani bizim Gün Sazak’ı Ankara’da bulup biz Ankara’da o kadar örgütlüde değildik. Dev Yol çok daha geniş derinlikli örgütlülüğü vardı bir baktık bizim önümüze Gün Sazak yapılmış olayı olmuş yapılmış ve ondan sonra da Gün Sazak üzerinden bir Çorum olayları Alevi, Sünni olayları oldu Türkiye tamamen karıştı başka bir rotaya geçti. E şimdi diyorum ki e tabi ki şu sefer bu kadar karışık ilişkiler varken bunlar somut yazılı olarak sonradan okudum gördüm işler bu kadar karışık noktalara buradan başlayıp da gidiyorsa tabi ki onu şey diye düşündüm Nihat Erim olayını bilmiyorum ama bu olayın yine işte bu Osman İmamoğlu sayesinde o kaçakçılarla Kabakoz’la yaşadığımdan ve onların sohbetlerinden çıkardığımdan sonra o ifadelerinde bizzat okuduktan sonra onun normal olmayacağını düşündüm, Sabancı olayında olduğu gibi.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Şimdi bu Dev Yoldan ayrılanları bilir misiniz kimler?”

Tanık Semih Genç: “Dev Yoldan biz ayrıldık işte devrimci sol.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam yani yo şahıs olarak.”

Tanık Semih Genç: “Tabi bilirim hepsiyle şahıs olarak bilirim uzun süre dışarıda beraber oldum, cezaevinde beraber oldum, yani lider kadrosunun aşağı yukarı 90’dan sonra hepsiyle de çalıştım. Dursun Karataş’la, Niyazi Aydın’la, Sinan Kukul’la bir şeyle birebir dışarıda karşılaşmadım Sabahat Karataş’la, Ahmet Fazıl Ercüment Özdemir’le onun dışındakilerle aşağı yukarı hepsiyle şu bu ölçüde karşılaştım.”

Mahkeme Başkanı: “Bu soruları soran İbrahim Özcan.”

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “İbrahim Özcan’ı gösterir misin, İbrahim Özcan Bey hemen şurada sağ tarafta, İbrahim Özcan Bey, İbrahim Bey’i tanır mısınız?”

Tanık Semih Genç: “Hayır hayır.”

Mahkeme Başkanı: “İbrahim Bey buyurun, İbrahim Bey’in sorusu diyor ki, Taner Akçam’ı Gürbüz Çapan’ı tanır mısınız diyor?”

Tanık Semih Genç: “İsim olarak bilirim tanımam Taner Akçam’ı Dev Yol’un merkez komite üyesiydi daha sonra şey yaptı.”

Sanık İbrahim Özcan söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Efendim.”

Sanık İbrahim Özcan söz almadan konuştu: “Dev Yol örgütünden ayrılan Dev Solcular (birkaç kelime anlaşılmadı).”

Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun buyurun.”

Sanık İbrahim Özcan söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “İsimlerini söyleme şansınız var mı bunlar kimler?”

Tanık Semih Genç: “Kimleri?”

Mahkeme Başkanı: “Bu Dev Yoldan ayrılan.”

Sanık İbrahim Özcan söz almadan konuştu: “7 kişi merkez komite.”

Mahkeme Başkanı: “7 kişi merkez komite.”

Tanık Semih Genç: “Yani işte Dursun Karataş.”

Sanık İbrahim Özcan söz almadan konuştu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Hüseyin Sorgun, Paşa Güven, İrfan Yavru, Hüseyin Karcı.”

Mahkeme Başkanı: “Evet doğruladılar sizi.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Mahkeme Başkanı: “Sabancı ailesinin, ailesinin güvenliğinin ikiz kuleler dahil güvenlik sistemlerinin Emniyet, MİT’in kontrol ettiğini biliyor musunuz diye bir soru var.”

Tanık Semih Genç: “Hayır bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Bir diğer soru Sabancı suikastıyla ilgili istihbarat bilgisini devletin herhangi istihbarat kuruluşundan yardım alındığını biliyor musunuz? Hangi diyecek herhalde.”

Tanık Semih Genç: “Bilmiyorum bilmiyorum ama sadece kendi düşüncelerim var yani çeşitli olaylar gibi bizim önümüze getirildiğini çünkü o dönemde bizim bu şekilde bir istihbarat.”

Mahkeme Başkanı: “Bu Paşa Güven’in öldürülmesi hakkında bilginiz var mı Paşa Güven’in öldürülmesi olayında?”

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Bu konuda ne diyebilirsiniz?”

Tanık Semih Genç: “12 Temmuz’da öldü 1981’de işte Paşa Güven 1978’den sonra işte örgütün merkez komitesiydi 80’e doğru yurtdışı sorumlusu olarak yollandı daha sonra örgüt operasyonlarıyla epey darbe yiyince yurtdışından çağrılmaya çalışıldı ama kendisi gelmedi orada kendisi ayrı bir çete kurmuş, eroin işlerine girmiş kendi adına grup oluşturmuş soygunlar yaptırmış ondan sonra bundan dolayı da şey yapıldı sonra Türkiye’ye kendi adamını yollamaya çalıştı işte Elazığlı bir Gavur Ali lakaplı birisi var onu yollamaya çalıştı ayrı bir grup oluşturmaya çalıştı şeyde ilk önce bir Fransa’da işte bu hizipçilik örgütü bölme ya da örgütü kişisel amaçlı kullanmadan dolayı öldürmek istendi yaralandı daha sonrada 12 Temmuz’du herhalde iyi hatırlıyorum çünkü aynı günde şey olmuştu 12 Temmuz operasyonu olmuştu o gün Fransa’da öldürüldü.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Kemal Aydın’ın yazılı sorularına geçiyorum Kemal Aydın’ın sorusunda diyor ki, DHKP-C örgütü etnik yapısı hakkında bilgi verir misiniz?”

Tanık Semih Genç: “DHKP-C örgütü 1980’de kurulduğu zaman her kesimden insan vardı, her kesim mesela şeyin etnik yapısı Dursun Karataş Sünni’ydi Hüseyin Sorgun, Niyazi Aydın Aleviydi ama Sinan Kukul, Faruk Ereren, Mehmet Metin Acar vardı ondan sonra Hüseyin Karcı vardı bunlarda Sünni’ydi.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Yani öyle bir şey yoktu özellikle 80 öncesi mücadele ve çok kütlesel olduğu için.”

Mahkeme Başkanı: “Bu Kürt üzerine bir şey var mı yani Kürt?”

Tanık Semih Genç: “Yok yok yok.”

Mahkeme Başkanı: “Kürtçü olana veya Kürt?”

Tanık Semih Genç: “Yok yok hiç yoktu zaten Kürtçülük veya Kürt milliyetçiliğine özellikle karşıydı. Yani biz şöyle bir örgüt değildik, mesela eskiden şey vardı halkın yolu MLKP, şimdi TİKKO daha çok onlar alevi kökenli ağırlıkları daha ağırlıklıdır. Ondan sonra biz hiçbir zaman o dönemde öyle olmadık tabi şimdi daha biraz değişik gibi gözüküyor.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, şöyle bir soru sorulmuş derin devlet Kürtlere saldırı yaptığını söylediniz demiş böyle bir söyleminiz oldu mu? Derin devletin Kürtlere saldırı yaptığı?”

Tanık Semih Genç: “Derin devletin Kürtlere saldırı yaptığını şey yapmadım söylemedim de şey dedim onu mu kastediliyor bilmiyorum ama tabi ki şunu düşünüyorum yani bu kadar operasyonların ondan sonra şey dünyada da örneklerini bildiğim için ondan sonra eğer mücadele şey yapı… Kürt mücadelesi bir aşamaya geldikten sonra tekrar kontrol etmek için ister istemez dünyada bunun örnekleri de var ister istemez gizli derin yapılar hukuk dışına çıkan dedikleri yapılar kurulur, operasyonlar yapılır. Ki o dönemde 91’den sonra bunlar 92’den sonra yapılmıştır 91’den sonra köy boşaltmalar, yakmalar, öldürmeler, katliamlar bunlar hep olmuştur. Bunlar da zaten o yapılar tarafından yapılmıştır ki, 2002’de Kırklareli Cezaevinde onlarca PKK’yı dağın bırakmış yasadan faydalanmış şahıslarla gördüm ondan sonra çok rahat bir şekilde ondan sonra köylere gidip katliam yaptığını sıradan insanları öldürdüğünü hatta kişisel amaçlı bile insan öldürdüklerini gördüm yaşadım yani orada sohbet ediyorduk anlatıyorlardı zaten.”

Mahkeme Başkanı: “Yaşamanız sohbet şeklinde mi yoksa görgü mü?”

Tanık Semih Genç: “Sohbet sohbet şeklinde ben hiç şeyde bulunmadım Doğu’da bu Kürt (1 kelime anlaşılamadı) hiç bulunmadım.”

Mahkeme Başkanı: “Evet şimdi bu Tokat Sivas kırsalında görev yaptığınızı daha.”

Tanık Semih Genç: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: “Doğrusu örgütsel anlamda.”

Tanık Semih Genç: “Hı.”

Mahkeme Başkanı: “Bulunduğunuzu söylediniz, eylemleriniz var mıydı?”

Tanık Semih Genç: “Vardı.”

Mahkeme Başkanı: “Nedir mesela açıklayabilir misiniz bunu da? Şunu söyleyeyim tabi kendinizi yani ceza almaya yönelik.”

Tanık Semih Genç: “Hayır hayır bunları anlattım zaten.”

Mahkeme Başkanı: “Evet anlattıklarınızı.”

Tanık Semih Genç: “Tokat’ta olanda Tokat’ta zaten Karadeniz o şey Sivas, Tokat, Ordu, Giresun bu çevrede faaliyet şey pardon Giresun değil Amasya, Çorum bu çizgide faaliyet yürütüyorduk. Ondan sonra.”

Mahkeme Başkanı: “Yani nedir eylemlerin niteliği, öldürme mi yoksa?”

Tanık Semih Genç: “İşte öldürmede vardı çeşitli muhtarların ondan sonra bunlardan ceza aldım yargılandım ceza aldım ondan sonra karakol taramaları ondan sonra bombalamaları, ilçe baskını Almus İlçesini kendim olmadım ama işte benim sorumluluğumda oldu diye şey yapıldı yargılandım.”

Mahkeme Başkanı: “Evet bu DHKP-C ölüm listelerini bilir misiniz, gördünüz mü?”

Tanık Semih Genç: “Evet evet.”

Mahkeme Başkanı: “Bu dosyada yargılanan kişiler var mı bu listede?”

Tanık Semih Genç: “Dosyada yargılanan kişiler mesela.”

Mahkeme Başkanı: “Mesela İbrahim Şahin.”

Tanık Semih Genç: “İbrahim Şahin var onun dışında kim var bilmiyorum ama İbrahim Şahin kesin var yani iyi biliyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Öyle İbrahim Şahin’le ilgili ödül var mıydı?”

Tanık Semih Genç: “Yani ödül diye bir şey yok yani ondan sonra örgütün en öncelikli hedefiydi.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Çünkü o 91, 92 yılındaki yapılan operasyonlarda şey 92 yılında yapılan operasyonlardan dolayı bizzat yani en önemli şey o zamanki işte Mehmet Ağar, Necdet Menzir, İbrahim Şahin birde onunla birlikte olan işte ekipler var şimdi bu Ayhan Çarkın vesaire diye geçen isimler. Ondan sonra onlar özellikle hep şeydir hedeftir birinci derecede halada öyledir yine bildiğim kadarıyla.”

Mahkeme Başkanı: “Fatma Cengiz’i gösterir misin Fatma Cengiz, Fatma Hanım demiş ki.”

Tanık Semih Genç: “Buyur.”

Mahkeme Başkanı: “Beni gördünüz mü diye sormuş.”

Tanık Semih Genç: “Hayır hiç görmedim.”

Mahkeme Başkanı: “Şuraya dönerseniz.”

Tanık Semih Genç: “Şey yaptım tamam gördüm ama tanımıyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Herhangi bir toplantıda herhangi bir seminer gibi bir yerde gör...”

Tanık Semih Genç: “Hayır hayır hayır.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”

Tanık Semih Genç: “Sanki tanımıyorum da ismi bir yerden geçti herhalde bizim örgütle ilgili.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Sedat Peker’in bu ölüm listesinde adı var mı?”

Tanık Semih Genç: “Sedat Peker’in ölüm listesinde adı yok.”

Mahkeme Başkanı: “Yokmuş.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Evet, bu Ergün Poyraz’ın yazılı soruları var onlardan okumak istiyorum.”

Tanık Semih Genç: “Buyurun.”

Mahkeme Başkanı: “Bu Ergenekon örgüt davasında yargılananlar diyor bu listede var mı dedi o da aynı benzer soru sormuş. İbrahim Şahin’den bahsettiniz diğer sanıkları bildiğinizi birçoğunun ismini gördüğünüzü söylediniz. Başka var mı tek İbrahim Şahin mi var?”

Tanık Semih Genç: “Yani İbrahim Şahin olarak biliyorum ama daha özellikle şey yaptığım neydi onun adı hatırladığım bildiğim bilmiyorum hani öyle bir şey yaparsam isim olarak şey yaparsam hani.”

Mahkeme Başkanı: “Sayalım mı ismini.”

Tanık Semih Genç: “Yani bilmiyorum gerek yok öyle şeyle o tür şeylerden isim var zaten listede de çıkmıştı şeyde bizim iddianamede filan.”

Mahkeme Başkanı: “Yayınlanmıştı diyorsun.”

Tanık Semih Genç: “Tabi.”

Mahkeme Başkanı: “Peki. Şimdi bu Cömert isminde bölge sorumlusu var mıydı bildiğiniz kod adı olabilir?”

Tanık Semih Genç: “Cömert, Cömert bildiğim benim Tokat’ta işte arkadaşımdı orada çatışmadı öldü o zaman Cömert.”

Mahkeme Başkanı: “Bu kişi hakkında bilgi verme şansınız var mı?”

Tanık Semih Genç: “Cömert neydi soyadı Cömert Tokat Almuslu ondan sonra şeyden gelmişti o biz Tokat’a geldiğimizde Armutlu’dan gelmişti daha önceden herhalde Armutlu ve Kartal’da faaliyet yürütmüş.”

Mahkeme Başkanı: “Eylemleri neler mesela, nerelerde bulundu?”

Tanık Semih Genç: “İşte Tokat’ta o bazı şey olaylarında o Almus İlçe baskını bazı kara şey karakolların taranması olayında bulundu.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Cömert Özen miydi Sözen miydi öyle bir şeydi herhalde.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Sorulmuş diyor soru şu, Sabancı’ların öldürülmesinde Mustafa Duyar yalnız mıydı, karar alınmasında ve eylem sırasında Türkiye sorumlusu Mete de var mıydı öldürülme kararını Mete mi aldı demişler?”

Tanık Semih Genç: “Mete o zaman zaten şeydi.”

Mahkeme Başkanı: “Mete’nin soyadı nedir?”

Tanık Semih Genç: “Mete Nezi Altınay diyorlardı Mete oysa o mu?”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Soy ad yazmamış.”

Tanık Semih Genç: “Bilmiyorum Mete Neze Altınay’sa o (bir kelime anlaşılmadı).”

Mahkeme Başkanı: “O diye bir söylemi oldu.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Yani bu şahsın bu karar alınmasında etkisi var mı yani size yansıyan bilgiler?”

Tanık Semih Genç: “Kimin?”

Mahkeme Başkanı: “Bu Mete isimli şahsın Sabancı öldürülmesi olayında.”

Tanık Semih Genç: “Mete kim bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Yani söyler misiniz bize.”

Tanık Semih Genç: “Yani ben bir örgütten Mete Neze Altınay tanırım.”

Mahkeme Başkanı: “Nezihi Altay mı dediniz?”

Tanık Semih Genç: “Altınay.”

Mahkeme Başkanı: “Altınay evet onun olduğu söylendi.”

Tanık Semih Genç: “Mete Neze Altınay o zaman zaten Tokat’ta dağda çatışmada ölmüştü tam o sıralar.”

Mahkeme Başkanı: “Önce mi sonra mı?”

Tanık Semih Genç: “Hemen önce.”

Mahkeme Başkanı: “Yani önce emir vermiştir sonra da o hasbelkader ölmüştür olabilir mi öyle bir şey?”

Tanık Semih Genç: “Olmaz Mete Neze Altınay dağda benim altımda çalışıyordu ben ona bıraktım sorumluluğu ayrıldım. Onun o taraf oralarla şehirle hiçbir ilişkisi yok.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.

Mahkeme Başkanı: “Şöyle bir yorum var olaydan sonra öldürüldü şeklinde bu bilginiz net mi?”

Tanık Semih Genç: “Yani olaydan sonra mı bilmiyorum sonra da şeyde çünkü ben Tokat’tan Sivas, Sivas, Tokat, Sivas sınırından ayrıldım sorumluluğu da ona bıraktım.”

Mahkeme Başkanı: “Hangi tarihte ayrıldınız?”

Tanık Semih Genç: “İşte 85’in sonunda.”

Mahkeme Başkanı: “85’in sonunda ayrıldınız.”

Tanık Semih Genç: “Onlarda şeyde Sivas’ın ne köyünde bir şeyin köyünde kışın işte barınak yaparken çatışmada ben ayrıldıktan bir ay sonra filan şey yaptılar operasyona uğradılar. Çatışmada Bülent Pak işte Mete Neze Altınay onları eskiden tanırım eski arkadaşlarımdı ondan sonra hatta bir kişi daha vardı o da İzmir’den firar etmişti o çatışmada Asarcık mıydı öyle bir şeydi çünkü oraları iyi biliyorum Asarcık köyünde çatışmada öldüler.”

Mahkeme Başkanı: “Bu Mete’nin Milli İstihbarat’la veya Milli İstihbarat çalışanlarıyla bir alakalı bir kişiyi tanıştığı, görüştüğü konusunda bilginiz var mı?”

Tanık Semih Genç: “Yok hiç duymadım.”

Mahkeme Başkanı: “Mesela Mehmet Eymür olabilir.”

Tanık Semih Genç: “Valla bilmiyorum hiç duymadım ama şunu biliyorum tabi ki şöyle bir şeyde var mesela bizim Cem Plakçılık diye şeyde Karaköy’de bir yerimiz şey Unkapanı’nda yerimiz vardı. Bu Cem Plakçılığın sahibi vardı ondan sonra bizimkiler özellikle Mete Neze Altınay, Ferit Eluygun bir zaman, Mete Neze Altınay hala örgütün lider kadrosunda olan işte bu son olay eylemleri filanda organize ettiğini düşündüğüm Yunanistan’daki Hüseyin Fevzi Tekin ondan sonra bunlar devamlı oraya giderler gelirlerdi. Ondan sonra bu Dündar Kılıç, Kürt İdris’te onların da Dündar Kılıç’ın da orada bir reklam şirketi mi müzik şirketi mi öyle bir şey vardı devamlı oturup kalkarlardı görüşürlerdi. E tabi ki, bunlar tabi ki şimdiki düşüncelerim bunlar daha çok sol tandanslı diye düşünerek bizimkilerle de görüşür oturur kalkarlardı ama tabi ki şimdi bakıyorsun Dündar Kılıç’ın da bütün o zaman çevresinde MİT’ten bir sürü şeyler varmış insanlar varmış.”

Mahkeme Başkanı: “Bu bilgiyi o zaman mı elde ettiniz, sonradan mı?”

Tanık Semih Genç: “Bu bilgiyi ben dağda mesela özellikle uzun süreçteki 2 seneden fazla Mete Neze Altınay’la beraber yaşadık.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Tanık Semih Genç: “Ben sorumluydum o yardımcımdı o zamanki sohbetlerde o ilişkileri şey yaptım.”

Mahkeme Başkanı: “Sadece bu kişiyi mi söyledi başka isim söyledi mi? Yani örgüt içinde yer alan isimlerden MİT’le, Jandarma İstihbarat’la veya Emniyet İstihbarat’la.”

Tanık Semih Genç: “Yok öyle bir şey zaten konuşulmaz öyle bir şey yok, öyle bir düşünce olsa biz o zamanki kafamızla bunun MİT’le şeyle…”

Mahkeme Başkanı: “Ses kesildi, evet duruşmaya ara veriyoruz.”


Yüklə 1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin