13. AĞIr ceza mahkemesi ( tmk 10 maddesi İle yetkiLİ ) duruşma tutanağI



Yüklə 457,72 Kb.
səhifə1/5
tarix07.01.2019
ölçüsü457,72 Kb.
#91755
  1   2   3   4   5



T.C.

İSTANBUL

13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ

( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI
ESAS NO :2009/191

CELSE NO :211

CELSE TARİHİ :30.07.2012
BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298

ÜYE :FATİH MEHMET USLU 40244

ÜYE :ERCAN FIRAT 39995

C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954

KATİP :ALİ DOĞAN 128041

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Fatih Mehmet Uslu ve Ercan Fırat’tan oluşan mahkeme heyeti tarafından 30 Temmuz 2012 günü saat 10:00’da Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı.

Tutuklu sanıklar Ergün Poyraz, Doğu Perinçek, Sedat Peker, Aykut Metin Şükre, Durmuş Ali Özoğlu, Mustafa Levent Göktaş, Hasan Ataman Yıldırım, Serdar Öztürk, Levent Ersöz, Yalçın Küçük, Mehmet Bora Perinçek, Sevgi Erenerol, Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Haberal, Hasan Iğsız, Fuat Selvi, Mehmet İlker Başbuğ, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, İsmail Hakkı Pekin, Ziya İlker Göktaş, Mustafa Dönmez, Mehmet Otuzbiroğlu, Mehmet Eröz ve Özkan Kurt dışındaki tutuklu sanıkların cezaevinden getirildikleri görüldü,

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.

Tutuksuz sanıklardan Adnan Bulut ile bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanıklar Sedat Peker, Oğuz Bulut müdafii Av. Mehmet Doğurğa, Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan, Sanık Mustafa Ali Balbay müdafii Av. Gülşah Işık, Sanık Hıfzı Çubuklu müdafii Av. Nazlı Çubuklu, Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük geldikleri görüldü,

Huzurdaki yerlerine alındı.

Tanık yoklaması yapıldı.

Sadece Tanık Turğut Büyükdağ’ın hazır olduğu anlaşıldı.

Adı geçen tanığın geçen oturumda Emniyet ve Savcılık ifadesi okunduğu daha önce vermiş olduğu dilekçesinin okunmadığı anlaşıldı.

Tanık Turğut Büyükdağ eski kimliği ve yemini tahtında huzura alındı.

İfadesinin alınmasına devam olundu.

Mahkeme Başkanı: "Turğut Bey daha önce vermiş olduğunuz bir dilekçeniz var o dilekçenizi okuyorum. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına CMK 250. Maddesi İle Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına vermişsiniz. Şikayetçi Turğut Büyükdağ, şüpheliler İsmail Hakkı Özmen, Mehmet Ağar, Korkut Eken, Çevik Bir, Abdülkadir Aksu, Murat Aksu, Hasan Özdemir, Hasan Eken.”



Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Şüpheliler olarak geçmiş. Konu hile ve ikrah suretiyle korkutularak fabrikalarıma el konulmuş olması dolayısıyla şüpheliler hakkında soruşturma açılmasına dair şikayet dilekçemdir demişsiniz. Açıklamalar bölümünde şöyle beyanda bulunmuşsunuz. Ben yetkilisi olduğum TGS Hisar Yağ ve Çeltik Sanayi Anonim Şirketi vasıtasıyla Trakya bölgesinde Uzun Köprü, Malkara, Keşan, Babaeski, Çatalca ilçelerinde fabrikalar işletmekteyim. 1995 yılında Ortadoğu ve Balkanların günlük kapasitesi 1500 ton olan Malkara, Keşan Kara yolu üzeri 4. kilometrede bulunan fabrikayı kurdum. İsmet Özmen isimli şahısla nakit sıkışlığına düşme sebebiyle ham madde getirmek için borç para almaya başladım. Borç ilişkimiz faiz artı aldığım maldan kar olarak tahsil ediliyordu. Bu ilişki 1996 yılına kadar 15, 20 milyon dolar civarında bir rakamla devam etti. 1996 yılının sonuna doğru hesaplaştık tüm paraları ödedikten sonra 2 milyon dolar faiz borcu kaldı. Bu hesaplaşmadan sonra benden nakit 2 milyon dolar istedi kendisi bende bu miktarın olmadığını biliyordu. Ben o an için ödeme yapamayacağımı ifade edince ben paramı alırım dedi ve benden fabrikayı teminat olarak istedi bende şirketi anonim şirket olduğunu resmi olarak satış yetkimin olmadığını kendisine söyledim kendisi de bu işi ticaret sicilinden ben hallederim dedi. Ben önce bunu kabul etmedim. Ancak bu olaylar yaşanırken Malkara’daki fabrikaya ismini hatırlayamadığım Mehmet Ağar’ın özel kalem müdürü ve yine aradan yine çok zaman geçtiği için ismini hatırlayamadığım kısa boylu Deniz Kuvvetlerinden emekli amiral ve ayrıca Çiko Birlikte Genel Müdürlük yapmış Erol Bey diye birisi geldi. Bu 3 kişi dışında ayrıca yanlarında adamlarda vardı kendileri İsmail Hakkı Özmen’in gönderdiğini söylediler. Kendileri yanımda olduğu halde beni İsmail Hakkı Özmen telefonla arayarak yanıma gelen insanların ismini kullanarak tehdit etmeye başladı kendisi bana telefonda biz seninle dostuz zaten sen fabrikanın tapusunu vermesen de bu tabuyu senden alacaklar. Ben ticaret sicilinden aldığım yetki belgesini sana gönderiyorum. Gemilerde limanda bekliyor teminat alırsa gemilerde kendi tasarrufunda olan malları benim kullanımıma bırakacağını söyledi. Sen satışı ver gerisine karışma işletmeye önceki gibi beraberce devam edeceğiz dedi. Bende korktuğum için ayrıca da satışın yetkisiz olması satışın yetkisiz satış olması nedeniyle işlerimizde yürüyecek diye bedelsiz olarak teminat niteliğiyle satışı yaptım. Yaptıktan sonra Tekirdağ Limanında bekleyen ham madde dolu gemileri benim kullanacağım yönünde söz vermesine rağmen gemileri geri çekti. Yani beni kandırdı bunun üzerine tapularımı geri vermesini istedim. Başka yere teminat verip mallarımı alıp çalışıp senin 2 milyon dolarımı ödeyeceğim dedim. Tamam, ama sen başka bir teminat ver dedi, bende tamam dedim. Keşan’da bulunan ve o tarihte yağ fabrikası olan ve şimdiki değeri oldukça yüksek imarlı olması sebebiyle 500 dairenin yapılabileceği fabrikanın tabusunu kendisine verdim. Bunu verdikten sonra Malkara’nın tabusunu bana iade edeceklerdi ama iade etmediler. Ortadan kayboldular. Ben tüm aramalarıma rağmen kimseyi bulamadım. 20 gün sonra avukatım vasıtasıyla İsmail Özmen’e ulaştım. Kendisi bana fabrikayı terk etmemizi söyledi o sırada işin işinde Hasan Özdemir, Mehmet Ağar, Korkut Eken ve Çevik Bir’in olduğunu söyledi. Biz çalıştırırız karın yüzde 40’ını sana veririz ve bu karı senin borcundan düşeriz dedi. Ben bunun üzerine duyduğum isimler üzerine ve fabrikaya gelen gidenlerden çekinerek dediklerini kabul ettim. Nitekim Abdülkadir Aksu’nun İsmail Hakkı Özmen ile telefon konuşmasına şahit oldum. Ayrıca Abdülkadir Aksu’nun oğlu Murat Aksu’yu İsmail Hakkı Özmen’in ofisinde gördüm. Abdülkadir Aksu’nun yeğeni olduğunu söyleyen birtakım kişiler fabrikaya gelip giderek rahatsız olmamızı istiyorlardı. Devirden sonra benimde fabrikanın başında duracağımı söylediler fakat ben fabrikaya gittiğimde beni fabrikaya almadılar. Abdülkadir Aksu ve oğlu Murat Aksu’nun o günlerden bu zamana değin İsmail Hakkı Özmen ile iş yaptıklarını biliyorum. Hatta o dönemde benim o fabrikaya tekrar gideceğimi öğrenince gelebilirse gelsin şeklinde dostlarıma tehdit vari konuşmalar yapmışlardır. Yöneticilik vasfında olan çalışanlarından hepsini işten attılar ve onlar da fabrikaya giremedi. Yukarıda belirttiğim Erol ismindeki parantez içerisinde Çiko Birlikte genel müdürlük yapmış kişi fabrikanın başına oturdu. Korkut Eken’in kardeşi de fabrikada bulunmaya başlamıştı. Rutin olarak hayali fatura işi yapmak suretiyle devleti dolandırıyorlardı. Nitekim bu işlerden dolayı Yaşar Mustafa Çetiner Babaeski Cezaevinde hapis yatmıştır. Bende bunun üzerine her iki fabrikama el konulduğu için Malkara Mahkemesine dava açtım. Bu arada sürekli bana dava açarsan seni çocuklarını aileni ortadan kaldırırız diye İsmail Hakkı Özmen tarafından tehdit ediliyordum. Mahkeme tapuya tedbir kararı verdi. Bu arada yapılan görüşmelerde şahsi borçlarını ödeyelim ve anlaşmamıza devam edelim demeleri üzerine anlaşmayı imzalamak ve mahkeme dosyasına sunmak şartıyla kabul ettim. Anlaşma hazırlandı muhasebe müdürü ve yardımcısı anlaşmayı imzalamak üzere İsmail Hakkı Özmen’e götürdüler. Ben Tekirdağ’daydım telefonla anlaşma tamam imzalandı bilgisini verdiler bunun üzerine avukatımda fabrika üzerinde tedbiri kaldırdı. Bu arada ben sözleşmeye uymamaları nedeniyle kendilerine anlaşmaya uymaları yönünde telkinlerde bulunuyordum ancak beni sürekli oyalayacak sözler söylüyorlardı. Bu arada Toprakbank ve Kentbank’a tapuyu iptal tapuyu ipotek ederek 50 milyon dolar değerinde Türk parası karşılığında tapuyu ipotek ettirip bankalardan kredi çekmişler. Bunu duyduktan sonra tekrar mahkemeye giderek yeni bir dava açtım. Mahkeme kararında hem tedbir hem de fabrikayı Fethi Özver ismiyle anılan Malkaralı işadamına yediemin olarak verilmesine karar verdi. Biz mahkemenin istediği teminatı hazırlamaya uğraşırken o arada Keşan’daki otele üstümü değiştirmek için gittim bir baktım ki, otelin kapısında 4 minibüs dolusu polis geldi ve beni soruyorlardı. Bende otelin sahibiyle oturuyordum aradığınız şahıs benim diye ayağa kalktım. Benimle beraber o gün selam verdiğim herkesi sorgulamaya aldılar bu arada alınmamızın sebebinin Cumhuriyet Gazetesine atılan manşet olduğunu öğrendik. Gazete benim hakkımda sahte dolar bastı, sahte petrol kaçaklığı yaptı, Abdullah Çatlı ile çalıştı vesaire akla hayale sığmayacak tamamen safsata dolu bir haber yapmıştı. Böylesine tamamı asılsız bir haberin hangi mantığa istinaden yapıldığını anlayamadım Keşan Emniyeti beni gözaltına aldıktan sonra gece saat 03:00 sıralarında o zaman İstanbul Emniyet Müdürü olan Hasan Özdemir’in talimatıyla Tekirdağ Emniyet Müdürlüğüne götürdüler. İki gün boyunca Tekirdağ’da sorgulandım. Başımdan geçen her şeyi şimdiki gibi tek tek anlattım. O zaman Tekirdağ Emniyet Müdürü Osman Bey bir taraftan bana bunları mahkemede anlatmam yönünde telkinlerde bulunurken diğer taraftan tutulan tutanakları bana imzalatmadan beni başka bir yere gönderdiler. Aynı günün gecesi saat 03:00 sıralarında İstanbul’a götürüleceksin diye beni hazırladılar bu sırada gözaltında tutulduğum Tekirdağ Asayiş Müdürlüğüne bir telefon geldi. Genelkurmay Başkanlığından bir binbaşı beni ne diye orada tuttuklarını sordu ve beni Genelkurmay’ı arattıran Tuncay Güney Veli Paşaya Genelkurmayın müdahale etmek için Emniyet Müdürünü arattıracağını söyledi ve aradılar. Beni Veli Küçük ile tanıştıran Tuncay Güney’dir. Alınmamdan 15 gün önce Tuncay Güney vasıtasıyla Ankara Orduevinde Veli Küçük’le tanıştım. Tuncay Güney ile ise sahibi bulunduğum TGS Yayın grubumda çalışan Ümit Oğuztan vasıtasıyla tanışmıştım. Genelkurmayda bir binbaşının araması üzerine benim hiç suçumun olmadığını mahkemeye sevk edileceğimi söylediler sonra mahkemeye gittik ben gözaltına alındıktan sonra İsmail Hakkı Özmen’in yaptığı bir şikayete ilişkin olarak mahkemeye çıkarıldım. Benim verdiğim ifadelerin hepsini imha ettiler ve Hakim Bey beni Tekirdağ’da serbest bıraktı. Gözaltında kaldığım bu 4 gün süre zarfında Malkara Mahkemesine vermiş olduğu tedbir ve yedieminlik kararının kaldırıldığını öğrendim. Başkacada yapacağım hiçbir şey kalmamıştı olayda geçen isimleri düşünerek sustum ve birbirine oturtamadığım parçalarla birlikte yaşamaya devam ettim ve hepsini Allah’a havale ettim. Hala bahsi geçen fabrika İsmail Hakkı Özmen ve onun güdümünde kurulan paravan şirketler vasıtasıyla TMSF’den kiralık olarak hayali fatura işleri vasıtasıyla devleti dolandırma işlemlerine devam etmektedir. Mehmet Sakın ismindeki şahıs İsmail Hakkı Özmen ve onun suç ortaklarınca verilen talimatlar doğrultusunda usulsüz işlemler yapmaktadır. En son Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan şahıslardan bir tanesinin ifadesiyle bankalardan kredi olarak çekilen paraların yukarıda belirttiğim şüpheliler arasında paylaşıldığı ve bir kısmını da kendisine verildiği yönündeki beyanı ve bu beyanın basına yansımış olması karşısında kafamda oturmayan taşlar yerine oturdu ve mevcut olay nedeniyle şikayet hakkımı kullanmaya karar verdim. Netice ve talebiniz şu şekilde; yukarıda aynen aktarımını yaptığım olaylar silsilesinin şahsım Turğut Büyükdağ’ı hileli eylemler ve korkutma suretiyle sahibi olduğum fabrikalara el konulması ve krediler çekilmek suretiyle haksız kazanç elde edilmesi karşısında soruşturma açılarak suç unsuru içeren eylemleri nedeniyle ilgili kişiler hakkında cezalandırılmaları yönünde ceza davası açılmasını saygılarımla arz ederim demişsiniz, isminiz ve imzalamışsınız. Doğru mu bu dilekçeniz?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Bu dilekçenin 2. dava klasörlerinden 101. klasörün dizi 120, 121, 122. sayfalarında yer alıyor. Savcı Bey sorunuz varsa alalım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle Tanık Turğut Büyükdağ’a birkaç soru yöneltmek istiyorum. Siz Veli Küçük’le 2, 3 defa görüştüğünüzü beyan ettiniz.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “2 defa efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “2 defa görüştüğünüzü beyan ettiniz.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “1 Harbiye Orduevinde görüştüm dediniz.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ve bu görüşme ne zaman oldu, hangi tarihte?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Bu görüşme efendim bizim dergiyi çıkartmadan bir ay evvel filan oldu, Tuncay Güney götürdü beni dedi Veli Paşamla tanıştırayım seni çok saygıdeğer bir insan, bizde çok saygıdeğer bir insan olarak gittik kendisiyle tanıştık. Daha sonra başımızda olan sıkıntılardan dolayı gene Tuncay Güney vesilesiyle mahkemeler işte başımıza verdiği kararlar uygulanmıyor işte mafya üzerimize geliyor, devletin resmi kurumlarında çalışan emniyet müdürü mafya olarak üzerimize geliyor. Yani biz mecburen bir yardıma ihtiyacımız vardı. Veli Paşanın çok adaletli bir insan olduğunu söyledi bana ve yardım edeceğini söyledi şeye gittik Giresun’a gittik. Yalçın Tanfer diye birisi vardı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yo ben 1, 1. görüşmeyi soruyorum yani Harbiye Orduevinde Tuncay Güney’le.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Görüştük tanıştık efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Strateji Dergisi çıkmadan bir ay önce görüştüm dediniz.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet görüştük, tanıştık (bir kelime anlaşılmadı).”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Konu neydi, niçin görüştünüz yani?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Tanışma bahanesiyle görüştük efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dergiyle veya yayınla ilgili herhangi bir önerisi vesaire oldu mu?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Hayır yalnızca sohbet oldu efendim, yani derginin çıkmasıyla.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne konuştunuz bir.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Alakalı bir önerisi bir şu, biz çıkartmıştık zaten dergiyi oraya (bir kelime anlaşılmadı).”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Dergi başlamış mıydı?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet efendim 1. sayıyı çıkarttık.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çıkarttınız.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sonra onunla görüşmeye gittiniz.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet efendim evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne dedi size yani dergiyi çıkar iyi olur veya kötü olur vesaire?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Ben dedim efendim işte biz işadamıyız.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Yani dergi çıkartıyoruz, fabrikalarımız filan hepsi bunlar şu şu şu insanlar tarafından gasp edildi işte mafya olmayan parayı tahsil etmeye geliyor batan bankanın parasını tahsil etmeye gelen insanlar var. Bu konuda ben yardım istedim dedim işte son bir dergiyi de yapıp işte buradan bir şeyler kazanıp tekrar ayakta durmanın.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım nerede görev yapıyordu o sırada Veli Küçük?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Giresun’da efendim Giresun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Giresun Bölge Komutanı mıydı?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet evet efendim. Evet, evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İstanbul’a gelmişti öyle mi izinli miydi?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Hayır ben Giresun’a gittim efendim Yalçın Tanfer’le beraber.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ben ilk görüşmeyi soruyorum.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “İlk görüşmeyi Ankara’da efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ankara’da o zaman nerede görevliydi Veli Küçük Ankara’da görüştüğünüzde?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Onu efendim tam bilmiyorum ikinci gittiğimiz zaman şeyde görevliydi Karadeniz’de görevliydi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım ben 1. birinci görüşmeyi soruyorum. Dergi çıkmadan bir ay önce görüştüm dediğiniz.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Karadeniz’de görevde olması lazımdı efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O zamanda mı Karadeniz’de görevli?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet evet efendim çünkü biz hemen ondan 20 gün sonra şeye gittik Karadeniz’e gittik o yüzden Karadeniz’de olması lazımdı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ankara’ya ne münasebetle gitmişsiniz başka bir işiniz vardı.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Tanışmak için gittik efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Özelliklemi orada.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Özellikle tanışmak için gittik problemlerimi anlatmam için gittim efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ama orada görev yapmıyor Veli Küçük Ankara’da görev yapmadı…”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Orduevinde buluştuk efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Efendim.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Orduevinde buluştuk.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Özellikle buluştunuz orduevinde buluştunuz.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet orduevinde buluştuk orada bize çay ikram ettiler oturduk sohbet ettik efendim. Sonra kalktık 15, 20 gün sonra da bu üstümüze gelen insanlardan dolayı şeye gittik Yalçın Tanfer diye birisiyle tanıştık onu da Tuncay Güney Veli Paşanın dostudur 17 yıldır yanında çalışan insan olarak tanıştırdı onunla beraber kalktık gittik şeye Karadeniz’e gittik orada derdimizi anlattık. O Yalçın Tanfer.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım ben 1. görüşmeyi soruyorum yani iz bırakacak kendisi özellikle görev yaptığı yerden kalkıp Ankara’ya gelip.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Hayır o oradaydı efendim o zaman.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ha yani bir görev için mi gelmişti, sizi telefonla mı çağırdı yoksa siz mi randevu istediniz ben işte Ankara’dayım oraya gelin mi dedi nasıl oldu yani ayarlama işi nasıl oldu?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Ayarlama işini Tuncay Güney ayarladı dedi Veli Paşam Ankara’da dedi bir gün mü iki gün mü üç gün mü onu bilmiyorum orduevinde dedi. Oradan dedi randevu aldım dedi oraya görüşmeye gidebilir miyiz dedi, dedim gidebiliriz o şekilde gittik Tuncay Güney.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O zaman rütbesi paşa mıydı?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Paşaydı evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Paşaydı.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Orduevine nasıl girdiniz giriş nasıl yaptınız?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Normal arabayla gittik, girdik içeriye lobide oturduk.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani sizi hemen girince aldılar mı?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Aldılar evet efendim aldılar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kapıya not bırakmış isminizi.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet aldılar efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Vermiş öyle mi?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Tuncay Güney’i tanıyordu zaten hepsi oradakilerin.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Güney’i tanıyordu.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Veli Paşanın yanına gideceğiz dedi öyle mi?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sonra Giresun’da 2. defa bir görüşme yaptım dediniz.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Ondan sonra İstanbul’a geriye döndük biz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “O nasıl oldu, evet 2. görüşme nasıl onu anlatınız?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “2. görüşme bu işte dergi çıktıktan sonra o bizim ofis yeri belli oraya gelen giden bir sürü problemler yaşıyorduk biz sonra dediler ki, şeye gidelim bir yardım isteyelim yani bir iyilik yapsın bize Karadeniz’e o şeyin de arkadaşı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kim rahatsız ediyordu sizi?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Tuncay efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Mafya gruplarımı?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Tuncay Güney dedi. Dedi birde Yalçın Bey var dedi, Yalçın Tanfer var dedi paşanın.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Anladım. Sizin dergide kimler rahatsız ediyordu yani sıkıntınız neydi onu anlatın?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Ha orada şimdi ilk biz 1. sayıyı çıkarttıktan sonra 2. sayıda Ümit Oğuztan bana dedi ki mafya dedi seni arıyor dedi seni vuracaklar dedi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sebep ne yani yaptığınız bir yayın mı?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Hayır TYT Bank’ın TYT Bank’tan biz çalışıyorduk TYT Bank battı biz TYT Bank’a o zaman dolar kur farkı olarak 175 tane daire verdik.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Fakat bu bizim senetlerimiz TYT Bank’ın ortağı Ermeni olan bir ortakları var o Off-shore’a çekilmiş Off-shore’dan da para kullanılmış yani parayı çift almışlar. Bu senetlerin tahsilatına gelindi bize efendim. Bu tahsilatına gelen grup.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kim geldi tahsilat için?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Tahsilatına gelen grup Kürşad Yılmaz grubu daha evvelden.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereden biliyorsunuz Kürşad Yılmaz grubu olduğunu?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Kürşad Yılmaz’ın beni adamları çevirdi beni kendi adamları çevirdi 4, 5 tane. Bizim şoförümüzü çevirdiler 4, 5 tane.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Eşinize bir şey yaptılar mı?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Eşinize bir şey yaptılar mı?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Hayır o evde o gelmiyor işyerine filan gelmiyordu. Şey ofise geldiler Ümit Oğuztan’ın yanına dediler ki, böyle böyle.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İsim verdiler mi biz Kürşad Yılmaz adına geliyoruz mu dediler?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Tabi tabi tabi efendim tabi. Daha onun ismin dışında benim şeye giderken bu 350 tonda gazete için kağıt almıştık bu Ilıcakların matbaasına giderken.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Orayı bastılar yani Kemal Ilıcak buna şahittir 8, 10 kişi silahlı açık silah yani açık silah dediler ki böyle böyle biz bu parayı senden alacağız Tuncay Güney’e dedim ki Tuncay dedim bu ne oluyor hani konuşulmuştu bunlar bize gelmeyeceklerdi. Ondan sonra onlarla konuştu onlar dedi ki, bunlar Veli Paşanın hatırına faizini istemiyorlar anaparayı istiyorlar dedi, anaparayı alacaklar dedi senden.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hı anladım. Şimdi siz 2. görüşmeyi birtakım mafya gruplarının sizi rahatsız etmesinden dolayı.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yalçın Tanfer’le birlikte Tuncay Güney’de var mıydı yanınızda?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tuncay Güney’de yanınızda var mıydı Giresun’a gittiğinizde?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Tabi tabi efendim Tuncay Güney hep yanımızdaydı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Giresun’a gittiniz yine Tuncay Güney mi ayarladı randevuyu?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet efendim Tuncay Güney ayarladı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nerede görüştünüz Giresun’da?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Resmi kurumda efendim askeriyede görüştük.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Askeriyenin içine girdiniz.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Orada.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne dediniz kendisine neyi anlattınız?”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Bizi misafir olarak ağırladı bizi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çok güzel.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Orada lojmanda kaldık.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hı, hı.”

Tanık Turğut Büyükdağ: “Kendisine izah ettim dedim paşam dedim böyle böyle sıkıntılar yaşıyoruz o da kendisi dedi ki ya burada nasıl dedi gayri meşru dedi böyle bir şey yapabilirler batan bankanın parasını ödediğin parayı nasıl tahsil edebilirler dedi.”


Yüklə 457,72 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin