C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “ toplantı tutanağı bu, bu şekilde çıktısı katılanlar diyor saat 18 de genel merkezde yapılan toplantıya aşağıda komisyonlarda görevlendirilen kişiler katıldılar. Komisyon aşağıdaki şekilde oluşturuldu. Devletin yeniden yapılandırılması, Mehmet Cengiz, Mete Göknel, Veli Küçük, Vural Savaş yazılı katkı sunacak şeklinde notu var. O şekilde onun için sordum. Tutanakta katıldılar diyor onun için “
Sanık Ferit İlsever :” böyle bir toplantının yapıldığını ben bilmiyorum. Hayır katıldılar demiyor efendim burada katıldılar diye bir şey yok. “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “ aşağıda komisyonlarda görevlendirilen kişiler katıldılar diye başlıyor. “
Sanık Ferit İlsever :” komisyon aşağıdaki şekilde oluşturuldu diyor “
Mahkeme Başkanı :” cevabını versin siz katkı sağlarsınız “
Sanık Doğu Perinçek ve diğer işçi partiler vekili Av. Mehmet Cengiz söz istedi verildi .” efendim olayla ilgili bilgi sahibiyim onun için kısaca hemen arz edeyim. Birincisi önce şunun altını çizeyim. Bu işçi partisinin faaliyetine ilişkin bir belgedir. Biz burada işçi partisinin faaliyetini yargılayacak mıyız yargılamayacak mıyız bir kere bunda netleşelim. Bu işçi partisi karar organının toplantı tutanağıdır. Ve burada benim de adım geçmektedir. Sayın savcının biraz önce okuduğu komisyonda yer alacak komisyonda yer alacak kişilerden bir tanesi de benim. Bu toplantıda tutanağı tahrif etmeyelim. Bu toplantı tutanağında partinin resmi organı toplanmış bir milli hükümet programı hazırlayacak kongreye gidiyor genel kurula gidiyor. Bir milli hükümet programı hazırlayacak bu milli hükümet programının başlıklarını belirlemiş ve Ustram Ulusal Strateji Merkezi ulusal strateji merkezi partinin tüzüğüne göre kurulmuş bir organıdır. Bu organ bu tür fikri faaliyetlerde ve araştırmalarda bulunur. Ustram bünyesinde yapılacak program milli hükümet programı çalışmalarını yürütmek ve oralarda yararlanmak üzere komisyonlar kuruluyor kurulmasına karar verilmiş. Yani bu toplantıya burada ismi yazılı kişiler katılmamış. Toplantı yapılmış toplantıda denilmiş ki, şu şu başlıklarla çalışma yapmak üzere Ustram bünyesinde komisyonlar kurulması bu komisyonlara adı geçen kişilerin çağrılmasına bunlardan çağrılacak birisi de devletin yeniden yapılandırılması ki, bu işçi partisinin programının bir maddesidir. Bir bölüm başlığıdır. Devletin yeniden yapılandırılması komisyonu oluşturulmasına ve bu komisyona Mehmet Cengiz. Mete Göknel, Veli Küçük, Vural Savaş’ın çağrılmasına Vural Savaş’ın ise toplantıya katılamayacağı için katkı sunması için not düşmüşler. Yani dolayısıyla bu toplantıya Veli Küçük katılmış değil sayın Veli Küçük bu toplantıdan sonra bir değerlendirme yapılmış ve bu Mehmet Cengiz Veli Küçük ve Mete Göknel den oluşturulmasına. Daha sonraki kararla karar verilmiş biz de toplanmış ve milli hükümet programı için devletin yeniden yapılandırılması maddesiyle ilgili öneriyi hazırlamışız. Tahrif etmeyelim bu burada toplantıya katılanların isimleri değildir bu toplantıdaki kişilerin komisyon kurulmasına ve bu toplantıda kimlerden yararlanılacağının tespitine ilişkindir. Notta okuduğumuz zamanda gayet net görüyoruz bu bir işçi partisinin yasal program hazırlama faaliyetidir. Lütfen sayın savcılardan Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığı yapmamalarını istirham ediyorum. “
Mahkeme Başkanı :” savcı bey bu işçi partisinin şeyi mi bu?”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “ bilgisayarda çıkmış Veli Küçük komisyonda gözüyor. “
Mahkeme Başkanı :” efendim partinin şeyi mi bu “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “ parti olarak değil yani aramalarda ele geçirilmiş. Yani bir yayın organı olabilir birimi olabilir kendi takdirleri bir komisyondan bahsediyor “
Sanık Doğu Perinçek ve Diğer işçi partililer müdafi Av. Hasan Basri Özbey söz istedi verildi :” işçi partisi genel merkezinde bulunan belgeden bahsediyoruz sayın savcı bu gerçeğe rağmen aramalarda lütfen “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “ seagate marka bilgisayar hard diski olarak da açıklamışız.”
Sanık Doğu Perinçek ve Diğer işçi partililer müdafi Av. Hasan Basri Özbey : “ seagate marka yol da mı buldunuz bilgisayarı? İşçi partisi genel merkezindeki bilgisayar bu “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “ genel merkez bilgisayarı evet “
Sanık Doğu Perinçek ve Diğer işçi partililer müdafi Av. Hasan Basri Özbey:” işçi partisinin merkez yürütme kurulu o zaman ki adıyla başkanlık kurulu kararı onun tutanağından söz ediyorsunuz lütfen iyi inceleme fırsatınız yoksa inceleyin daha sonra söyleyin bakın bir toplantı tutanağı olarak söylüyorsunuz. Sanki Sayın Veli Küçük’ün katıldığı bir toplantı onun tutanağı gibi soruyorsunuz. İki, sayın başkanım soruyor size işçi partisinde bulunan mı diye çünkü işçi partisinde bulunduysa işçi partisinin resmi belgesiyse sayın meslektaşımın dediği gibi siz Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı değilsiniz. Haddimizi yetkimizi görevimizi bileceğiz. “
Mahkeme Başkanı :” avukat bey anlaşıldı konu lütfen “
Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi : “ işçi partisine ilişkin daha önceki sorgularda aynı konuyu sayın savcı aynı gerekçelerle bu toplantının yapıldığı şeklinde yöneltti. Sanırım sayın Doğu Perinçek’in sorgusu sırasındaydı ve yapılan savunmalarda zabıtlar tetkik edilirse sayın savcılar tarafından görülecektir böyle bir toplantının gerçekleşmediği planlandığı ancak gerçekleştirilmediği sayın savcılara cevaben söylendi. Ve bunun işçi partisinden çıktığı da söylendi bu belgenin. Çok açıklıkla ifade edildi bu toplantının gerçekleştirilmemiş olduğu. Fakat sayın savcılar bu cevabı yok sayarak aynı konuyu aynı şekilde gündeme taşıyorlar. Bu sorunun cevabı daha önce verilmişti. “
Sanık Ferit İlsever :” bakın bana burada Vural Savaşın adı geçiyor komisyonlarda Vural savaş sorulmuyor. Vural Savaş üyeniz mi diye, Mete Göknel sorulmuyor üyeniz mi diye,
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “ şu anda davaya konu olan kişileri soruyoruz size burada yargılananları soruyoruz. “
Sanık Ferit İlsever :” aman efendim tamam “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “burada yargılananları soruyoruz. “
Sanık Ferit İlsever :” ama yani şöyle bir şey bakın bunu şundan söylüyoruz. Vural Savaş işçi partisinin üyesi değil, orda adı geçen düşünülmüş isimlerin işçi partisi üyesi olması gerekmez onu söylemek istiyorum ben. Burada Mehmet Cengiz avukat arkadaşımızın söylediği gibi bazı birikimli aydın isimleri düşünülmüştü. Türkiye de kim bu sorunun yanıtını verir diye, parti üyesi midir değil midir diye bakılmamış bir şey tasarlanmış Vural Savaş ile devletin yeniden yapılanmasına kim yanıt verir? O arada Veli Küçük’te düşünülmüş. Şimdi ben Mehmet Cengiz arkadaşımızın açıklamasından bunu daha iyi anlıyorum. Zaten ben şöyle söyleyim ben 24 saat ulusal kanalın başındayım böyle bir toplantı Ankara genel merkezde yapıldı mı bu kadar ayrıntısını bilmem. Ben şunu bilirim bana sorduğunuz soru kongrede biz öncüleri birleştirdik onurla bunu kamuoyuna tanıttık. Burada Veli bey de olsaydı büyük bir onurla onu da tanıtırdık bundan hiç çekinmezdik. Biz öyle ben öyle korkmam açık söyleyim Veli Küçük adı geçti aman böyle şeyler bana sökmez özür diliyorum yani, Veli Küçük diyeceksiniz ben de kaçacağım bilmem ne yapacağım bunlarla beni şey yapamazsınız. Ama gerçek neyse onu tespit edelim onun için çalışılsın. İşte demin söylediğim gibi Vural Savaşın burda rolü neyse Veli Küçük’ün de o kadardır. Teşekkür ederim. “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “ yine işçi partisi basın bürosuna ait bilgisayarda ayrıca Doğu Perinçek’e ait diz üstü bilgisayarda da ele geçirilen yeşil Alaattin isimli word dosyasında 30 ekim başlığıyla Yeşil anlatıldığı gibi birisi mi çevresini etkileyen (bak sana bir şey anlatacağım yazmayacaksın diye başlıyor. Yeşil Alaattin di 84’lerden beri Alaattin yeşil diye anılır. Kod adı yeşildi jitemin başından beri bu kod bilinir. Sonra Alaattin in üzerine varmaya başladılar. Bunun üzerine bu Ersever’e yeşil kodunu kullanacak kişiler bulmasını istedi. Ersever de gitti Mahmut Yıldırımı buldu. Behçet Cantürk nerede öldürüldü kim sorguladı Kocaeli de Alaattin öldürdü sonra yeşil yaptı denildi. Kocaeli çevresindeki cinayetler hep böyle nereye gidersem ölümler oluyor dikkat çekici değil mi, bu gerçeği murat Demir ve Murat İpek biliyor. Şanar Yurdatapan’la Tomris Özden’i anlatmışlar. Bunun kaseti elimizde İpek ve Demir bu bilgileri Avrupa istihbaratına gönderdiler. İpek ve Demir’in bilgi kaynağı ise Eymür. Hizbullah’ı Hizbul kontrayı kuran örgütleyen Cem Ersever’di. Ersever hayır ben yapmadım diyor, hayır Ersever yaptı. Kontra Hizbullah ilk Ceme bağlandı eski MHP’lilerden yararlanıldı. Devlet örgütledi. Hayır CİA, CİA’ya Halit Gülger’in öldürülmesi Mahmut Yıldırım öldürdü. Halit’i birkaç kez uyardı Mehmet Sincar’ı da yeşil öldürdü. Alaattin ne zaman bunlardan koptu Cemal Sever öldürülünce. Jitemi kim dağıttı Eşref Bitlis Özal’la çok sürtüşüyordu o yüzden lav ettiler. Jitem kadrosu ortada beş parasız kaldı hepsi işsizdi. Birliklerine de geri dönemediler. Jitemi ABD kurdurdu. Jitemin kuruluşunu öneren Mehmet Eymür herkes kendi istihbaratını kursun biz tek başımıza yetişemiyoruz. Maliyecilerde kendi istihbaratını kursun diyordu. Alaattin de Pentagon’da eğitim gördü. Yüzbaşıyken bütün jandarmalar Pentagon’da eğitiliyor. Küçük CİA ile birlikte bir Suriye gemisini kaçırmıştı. Eşref Bitlis Çekiç Güç hakkında bilgi toplanmasını istiyordu. Doğan Güreş bundan çok rahatsızdı. 91 yılında Jitemin ÖKK’ye bağlanmasını istemeye başladı. Bitlis ise karşı çıkıyordu ya bu kadroları alın sizin kadronuz olsun ya da bizde kalırlar. Eşref paşa bir türlü yola gelmiyordu. Mahmut Yıldırım ÖKK nın adamı mitte Mahmut Yıldırımla arasına mesafe koydu. Artık konumla yüz göz olmuyorlar. 32. günde korkut Özal Veli Küçüğü imha etti. Orduda sadece bir subay Özal aleyhinde rapor yazdı. BÇG’yi destekliyoruz bizden 2-3 kişi var size RP’nin yurt dışındaki faaliyetleri devletlerle olan bağlantıları konusunda önemli bilgi getirebilirim. Özellikle alman devletiyle, Teoman Koman bize dost ona zor anlarında yardımcı olduk, mit müsteşarlığından alınıyordu ayağını kaydırmışlardı çok zayıftı biz destek çıktık o bizimle temasta ama ondan emir almıyoruz. Yine aynı belge Hikmet Çiçek’in 13 nolu disketinde ele geçirilmiş sabancı suikastı dosyası içerisinde burada yeşil Alaattin değil de “V” idi diyor. Yeşil anlatıldığı gibi birisi mi çevresini etkileyen vs diye başlıyor bana bak sana bir şey anlatacağım diyor gene başta, yeşil Veli Küçük’tü diye devam ediyor. Bu görüşme kiminle yapıldı sizin bilginiz var mı bu bilgileri veren kişi kimdir?”
Sanık Ferit İlsever :” valla ben bunu uzatmayacağım sayın başkanım Doğu Perinçek’te bulunmuş belge Hikmet Çiçekte bulunmuş belge benim bunlardan ne haberim var ne görmüşüm ne duymuşum ilk defa burada sizden duyuyorum. Fakat şunu da söyleyim yani bunun Ferit İlsever’de en başta gazeteci olarak bulunması kadar doğal bir şey olmaz. Ben de olsaydı ben de var çekmecemde buyurun şundan aldım bile derdim. Kaynağını gösteririm göstermem gazeteci olarak ayrı bir hikâye ama ben de var olduğunu kabul ederim. Çünkü bende bu tür şeyler vardır hala vardır geçmişte de vardı her zaman var olmuştur. Ben ulusal kanalın genel yayın yönetmeniyim bu bölgenin basın sorumlumuz Hikmet Çiçek’te olması kadar da normal bir şey yoktur. Hele genel başkan Doğu Perinçek’te olması kadar da normal bir şey yoktur. Her parti başkanının gidin açın girin çekmecesine bakın neler bulursunuz. “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel : “yine ulusal kanalda yapılan aramada ele geçirilen klasör 202 sayfa 184-185’de 8 ocak 2003 başlıklı bir yazıda mit müsteşarlığı için 3 aday yarışıyor diye başlıyor. Bu yazının içeriğinde Veli Küçük ülkü ocaklarına talimat verdi. Veli Küçük Aydınlığın Tayibi güden adam Cüneyt Zapsu kapağı için ülkü ocakları genel başkanı Atilla Kayayı aradı. Hepiniz aydınlık alın okuyun bakın Kuvai Milliyecilik nasıl yapılıyormuş görün dedi. Atilla Kaya da komutanım şu anda aydınlığı okuyoruz genel başkan devlet bahçeli talimat verdi aldık dedi. Veli Küçük her yerde aydınlığı konuşuyor CHP yöneticileri defalarca kendisini yemeğe davet etti. Tersleyerek hiçbir davete ilgi göstermedi gitmedi. CHP’lilere bizim sizinle kıblemiz farklı. Rahmi Koç aydınların bastığı ve daha sonra Niyazi Berkes’in patrikhane ve ekümeniklik kitabının kapağında da kullandığınız fotoğraf için sağda solda böyle bir fotoğraf yok. Fotomontaj yapmışlar diyor Veli Küçükte Koç’a haber gönderdi. Adamın kafasını bozmasınlar Genelkurmay arşivinden orijinalini getirtirim diye. Aydınlık büyük hizmet yapıyor bu görüşme kiminle yapılmıştır?
Sanık Ferit İlsever :” Burada bir görüşme yok bunlar duyum, gidin Hürriyet gazetesinin arşivinde binlerce böyle duyum görürsünüz. Arşivde duyumlar anladığım kadarı ile buradan ilk defa görüyorum bu belgeyi de. Anladığım kadarı ile notlar halinde alınmış, birileri not almış ve siz bana onu okuyorsunuz, oturmuş toplanılmış kararlaştırılmış falan bir belge yok, beni ilgilendiren bir tek husus var Veli Küçük demiş ki aydınlık ı alın dedi ise böyle bir şey teşekkür ediyorum kendisine onun dışında beni ilgilendiren burada hiçbir husus yok. Her gazetede bulunan bunlardan çeşitli istihbaratlardan oluşmuş bir belge ne kullanılmış ne bir yerde şey yapılmış, ne bir işe yarar hiçbir işe yaramaz. Anladığım budur ve ilk defa görüyorum. “
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” Sanık Mehmet Adnan Akfırat dan ele geçirilen bir el yazısı ile üzerinde Fikret Akfırat’ın dikkatine,yazılmış özgeçmiş başlıklı yazıda sayın Ferit İlsever e veriniz diye bitiyor, Dr. Ümit Sayın’ın özgeçmişi olan altı sayfalık bir belge, ele geçirilmiştir. Siz Habib Ümit Sayının özgeçmişini niçin istediniz veya bu belge size niçin gönderildi açıklar mısınız. “
Sanık Ferit İlsever :”bir defa benim istemem şart değil ki bana böyle bir şeyin gönderilmesi için, evet ben istemiş de olabilirim ama bana Adnan Akfırat dikkat et bak gör Ümit sayın ile ilgili bilgiler bunlardır demiş olabilir ayrıca ben istemedim onu da söyleyim yani ümit Sayın Hakkında bana dosya verin falan da, bir de artı onu da söyleyim bunu görmüş değilim orda ümit sayın mesela bana ne söylemiş, siz bana bu soruyu emniyette de sordular göreyim şunu dedim ne demiş Adnan Akfırat Ümit sayın ile ilgili göstermediler. İyi ne yapayım sağlık olsun Ferit İlsever e veriniz, Adnan Akfırat ulusal kanalın haber müdürü ben ulusal kanal ın genel yayın yönetmeniyim haber müdürü genel yayın yönetmenine biri hakkında bir bilgi sunuyor. Aman efendim aman efendim. Soruşturduğunuz konuya bakın. Hiç olmazsa burada içeriğini getirin de bakın ümit sayın ile ilgili şöyle not tutmuşsunuz bilmem ne deyin de bende belki anlam verebilirim. “
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” kendisine ait özgeçmişi ve özgeçmişini raporunu size gönderiyor, yani bunu gönderme yani siz mi istediniz, niçin böyle bir şey gönderme ihtiyacı duydu, “
Sanık Ferit İlsever :” Ne bileyim ben belki, Adnan beyi sordunuz mu bakın bunlar hep benim dışımdaki şeyler. Ferit İlsever e veriniz bir defa siz bana şunu sorun, size böyle bir şey verildi mi. Yani diyorum yok ilk defa görüyorum, emniyette de aynı şeyi söyledim. Bunun muhatabı belli bu sorunun muhatabı, 1- Adnan Akfırat sende böyle bir belge bulduk nedir bunun anlamı. Bu belgenin anlamı, 2- Ümit sayın yani sen bu özgeçmişi bu adama niye verdin ikincisi de bu hani kaldı ki ben size söyleyim Ümit sayın’ın özgeçmişi bende olsa ne olur, ümit Sayın ın özgeçmişi şöyle yada böyle olsa ne olur. Adnan Akfırat onu bana verse ne olur vermese ne olur. Herhalde bunlardan aman Allah’ım ümit sayın’ın adı geçti, ümit sayın da bu davanın sanıklarından eyvah diyeceğim ben, ben böyle şeylerden korkmam savcım, “
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” özgeçmiş raporu farklı bir şey onun için sordum.”
Sanık Ferit İlsever :” efendim ne olur özgeçmiş raporu gelin ben size bakın aydınlık ın arşivinden sizin de özgeçmişiniz dahil bütün Türkiye’nin şeyini önemli isimlerinin özgeçmişini çıkartayım ne var basın internette şey tuşuna özgeçmiş tuşuna lütfen görün onları orda. Burada ne var, ne var efendim burada. Yapmayın. Bana bir şey af edersiniz şunu özür dilerim şöyle bir şey deseniz ya ümit sayın ile siz özgeçmişi bu olan adam ile şöyle şöyle bir iş yapmışsınız, ya benim ile ümit sayın hakkında ümit sayının ile benimle ilgili olarak iddianamenizde 2500 sayfalık bir tane ortak bir şey yok o konuşmuşluğumuz bile yok tanışmışlığımız bile nerdeyse yok uzaktan uzağa bir iki kere merhabalaşıldı, ben ne yapayım efendim Ümit Sayının özgeçmişini, yapmayın yani bana deseniz ki ya siz adli tıpta bilmem ne yapmışsınız ümit sayın ile buluşmuşsunuz işte buyurun özgeçmişte buna hizmet eden bir belgedir deseniz amenna sayın savcım ben bakın sayın başkanım ben on aydır, on buçuk ay oldu bu duruşmalar başlayalı, ağır rahatsızlıklar geçirdim biliyorsunuz, raporlarımı hep sundum. Ben şimdi, tedavi altında bir insanım istedim ki şuraya geleyim, ve açık yüreklilik ile şu davanın gidişatına katkıda bulunmak için, gerçeklerin ortaya çıkması için, ve Türkiye ye bir hizmetimiz olsun diye, geleyim ve ne biliyorsam anlatayım ama lütfen bana bir terör örgütü suçlaması yapılıyorsa, üyeliği şusu busu falan bunları soruyorsunuz sayın savcım en azından bunun terör örgütü ile Ergenekon ile bir bağlantısı var mı, şüphenizi en azından ben hani vazgeçtim şeyden iddialardan falan ben en azından şüphenizle beraber. Ama bakın şöyle olduğu zaman Veli Küçük bilmem nerde bilmem ne yapmış, Ümit Sayın bilmem ne yapmış, siz bana psikolojik savaş yapıyorsunuz. Yani ümit sayın adı geçti bilmem ne, Veli Küçük adı geçti bilmem ne yaptı, ben böyle şeylerden lütfen yılmam. Ben gazeteciyim, ben devrimciyim, hayatım bunlarla mücadele ile geçti, burası bir psikolojik savaş merkezi mi, biz savaş mı yapacağız burada. Yoksa gerçekleri mi aydınlatacağız. Benim kadar bir ciddiyet ve şey istiyorum, özveri istiyorum lütfen yani. Ben size sormayın demiyorum ama bana en azından burada hiçbir şey olmuyorsa yüreklerimizi açıyorsak burada bana kuşkunuzu söyleyin en azından yani.”
Mahkeme Başkanı:” Sakin olun yormayın kendinizi, cevabınız alınmıştır.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” Yine klasör 203. pdf sayfası 205 te, Ergenekon başlığı var Aytek ten diyor, ümit sayın a emniyette msn yazışmaları ve kirlitezgah.org sitesinde yayınlanan yazılar soruldu. Savcı Öz, Kemalist güç birliğini sordu. Yöneticisi olduğunu, Kemalist güç birliği dedi. Savcı ümit hoca hemen düzeltti, bu bir mail grubudur, yahoo grup yöneticisi değilim, yalnız burada bazen yazılarını yayınladı, ancak benim yazılarımdan çok Necip Hablemitoğlu nun yazıları yayınlanırdı. Savcı özel Büro dan Erkut Ersoy un da kendisine gönderilen Türk halkına bildiriyi sordu, hoca da Erkut ile arasının iyi olmadığını kendinden habersiz yazdıklarını çeşitli mail gruplarına gönderdiği için takıştıklarını anlattı, zaman zaman özel büro dan e-postalar geldiğini söyledi. Savcı Öz, Kuvai Milliye derneği başkanı Bekir Öztürk ün bir yazışmasını sordu. O yazışmada da Öztürk birine Ümit Sayın ı susturmak istiyorlar. Engellememiz gerek elimde gençler var, bunları örgütlememiz gerek demiş, Öztürk ün gençleri örgütlemek diye kast ettiği de silahlı bir örgütlenme yöntemi silahlı mücadele bu yazı hocanın bilgisayarından çıkan bir yazı değil, o yüzden hocanın cevabı şöyle oldu benim dışımda gelişen bir durum haberim yok. Doğu Silahçıoğlu nun Cumhuriyet Gazetesinde bir yazısı ile ilgili ümit Sayın on kadar kişi ile Cumhuriyeti alın, önemli bir yazı demiş. Ve telefonda Silahçıoğlu nun yazısı ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, yani bu şekilde devam eden Ümit Sayın ın savcı tarafından yapılan sorgusu ile ilgili bilgiler var bu bilgiler sizin Ulusal Kanal da ele geçirilmiş, bunları nerden temin etiniz, niçin Ümit Sayın ile bu kadar ilgilendiniz. “
Sanık Ferit İlsever :” Bu belgelerde benim ile ilgili bir şey de var mı savcım, sayın savcım.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” ulusal Kanal da ele geçirilmiş, “
Sanık Ferit İlsever :” Efendim lütfen, sayın başkanım bir cümle burası Ulusal kanal haber merkezi burada her türlü belge var, bu kadar söyleyeceğim. “
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” Fakat iki üç kişinin arasında geçen bir olay bu, savcı Sanık şüpheli ve Avukat arasında geçen bir bilgi, “
Sanık Ferit İlsever :” Sayın savcım isterse bir kişinin özel bilgisi olsun, ulusal Kanal’ın on tane muhabiri ile haber merkezindeki deneyimli elemanları ile isterse bir kişinin ilgisi olsun gideriz onu alırız ordan, öğreniriz arşivimize koyarız. İsterse bir kişinin ilgisi olsun. Ben gazeteciyim, zaten gazetecilik bu efendim yapmayın, zaten gazetecilik bu, bir kişinin bildiği bir olayı siz bana şunu söylerseniz bakın ben onu anlatmaya çalışıyorum bu anlamlı olur, yani siz bunu almışsınız bu bilgiyi şöyle şöyle haber yapmışsınız yada şöyle şöyle kullanmışsınız, bir terör örgütü faaliyetinde şu şekilde kullanmışsınız yani bunu söylerseniz anlarım bakın anlarım ve buna yanıt vermeye çalışırım neden acaba yaptık, kendime de sorgularım bunu, fakat benim arşivimde bulunmuştur diyorsanız sayın savcım, bunlardan hiçbir şey çıkmaz çıkmaz bakın, ben size söylüyorum, ulusal kanal arşivinde burada üç gün oturur sabaha kadar üç gün oturur çalışırız ve almadıklarınız da orda ben size getireyim orda. Aydınlık arşivinden ulusal Kanal arşivinden orda sizde bulunmayan belgeleri de getireyim, burada üç gün üç gece otursak, çalışsak bunların içinden çıkamayız. Her türlü duyum istihbarat, kaynağı belirtilmiş yada belirtilmemiş, resmi yada gayrı resmi bize gelir, tüm gazetelere geldiği gibi bütün yayın organlarına geldiği gibi gelir, not alınır, kayıt edilir ve bir tarafa konur. Buda onlardan biridir ben bakın bunu da ilk defa görüyorum. İlk defa bunu görüyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” Bunun devamında yine, Emin Gürses ve Vedat Yenerer ile ilgili sorulan sorular ve cevaplar ile ilgili notlar var, “
Sanık Ferit İlsever :” İlk defa görüyor, ilk defa duyuyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” Yani bu gizli yürütülen bir soruşturmada özellikle bu kişiler ile ilgilenmeniz nedir ben onu öğrenmek istedim. Diğer sanıkların da bazı ifadeleri çıkmış ama bu şekilde birebir savcının diyaloglarının da içine katıldığı bir bilgiyi ne şekilde elde ettiniz onu öğrenmek istiyorum. “
Sanık Ferit İlsever :” bilmiyorum efendim ben bunu bilmem muhabirlerim bunu yapar, çok yeteneklidirler, beceriklidirler. Yapar nasıl taraf gazetesinin muhabiri bakın gidin şimdi az önce Habertürk te taraf gazetesi ismini söylemeyim muhabiri, malum siz tanırsınız çünkü sizin İstanbul Cumhuriyet savcılığı merkezli kaynaklı birçok belge bunun üzerinden servis yapıldı taraf gazetesine ordan tanırsınız diyorum ben. Eşi içerde şimdi haber yapılıyor orda gördük dört tane askeri bilmem komutanı el bombasını vererek nasıl öldürmüş, nasıl havaya uçurmuş, bunu belgesini bulmuş yayınlıyor, yani bunun kadar normal bir şey olamaz. Taraf gazetesinin muhabiri, kaldı ki onlar yalan yanlış, yaptıklarının yüzde sekseni yalan, içlerinde yüzde yirmi doğrunun üzerine bunları oturtarak bir psikolojik savaşı götürüyorlar. Yani bunun kadar normal bir şey olamaz. Vedat Yenerer diyorsanız ben basından adını tanırım bilirim, yurtsever bir vatandaştır, köşe yazarıdır. Emin Gürses benim can kardeşimdir yani ne kadar tanırsınız derseniz öyle çok yakından da tanımam ama birkaç kere çok iyi tanımış oldum ondan sonra ben bunlarla ilgili ne not tutacağım, ne kim not tutacak bizden bunlarla ilgili kim niye tutsun ne işe yarar, yani bu konularda hiçbir bilgim bir gazetecilik faaliyetidir, söyleyeceğim ondan ibaret. ”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” Ben söyleyeyim bizim tanıdığımız gazeteci falan yoktur, yani sanık olarak karşımıza gelmiş ise belki öyle görmüşüzdür onun dışında hiçbir gazeteciyi tanımayız. “
Sanık Ferit İlsever :” Sayın savcım ben siz derken sizi kast etmiyorum ben ama lütfen Türkiye de yer yerinden oynuyor, aman efendim imzasız belgelerle, havada uçuşuyor, ondan sonra yapmayın efendim daha bizim şeyde suçlanma konusu olmamış söyleyin adını emniyetteki sorgumuzda sorulmamış bize, Yargıtay krokisi bilmem nesi Taraf Gazetesinin manşetlerinde uçuyor, onlar nerden çıkıyor lütfen yapmayın, ben sizinle ilgili söylemiyorum, İstanbul emniyet terörle mücadele şubesinden İstanbul Beşiktaş’taki Cumhuriyet savcılığı arşivinden bunun böyle olduğu besbelli. “
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” sanık Mehmet Zekeriya Öztürk huzurdaki savunması sırasında da aynen tekrar ettiğini belirttiği, Ankara Terörle Mücadele şube müdürlüğünde 25 Mayıs 2006 tarihindeki ifadesinde aynen işçi partisi genel başkan yardımcısı Ferit İlsever ile 2002 yılı yaz döneminde tanıştım, daha sonraki yedi sekiz aylık dönemde yine muhtelif panel ve konferanslarda karşılıklı konuşup ayaküstü diyaloglarımız oluyordu. Bu görüşmelerin birinde ki bu muhtemelen 2003 mart nisan aylarından birindeki karşılaşmamızda ulusal Kanal Televizyonunda birkaç kez programa konuk olmam ile ilerleyen zamanda da aynı televizyon kanalında çalışmam yönünde teklifte bulundu. Bu teklifi daha sonra birkaç kez daha tekrarladı, sonuç olarak 2003 Mayıs ayında ulusal kanal danışmanı ve özel haberler müdürü olarak göreve başladım, kanalın haber merkezinde bulunuyor, sabah haber merkezi toplantılarına katılıyor, bu toplantılarda haberlerin ve güncel olayların nasıl ve hangi içerikte yapılacağını belirliyordu. Bir süre sonra düzenli olmayan aydınlık dergisi yazılarına başladım, yaklaşık bir, bir buçuk ay sonra Doğu Perinçek ile tanıştım ve yoğun görüşmelerimiz başladı. Kısa bir süre sonra Doğu Perinçek partinin üst yönetim kadrosunda olmamı istedi. Bu isteğine olumlu cevap verdim ve fakat partiye üye olmamak koşulu ile kabul ettim. Aynı zamanda Doğu Perinçek’in danışmanlığına başladım. Doğu Perinçek 97 yılında İşçi Partisinin özeleştiri vererek siyasi yaklaşımında önemli bir değişiklik olduğunu belirtmişti, bu yeni yaklaşım her ne kadar toplum ve ülke yönetiminde gerçekmiş gibi algılansa da, durum gerçekte daha farklıdır. Öncelikle belirtelim ki Doğu Perinçek ve partisi bu özeleştiri ile ne kadar merkez parti olma isteğinde bulunsa da, bu merkezleşme olmamış ve dolayısıyla merkezkaç olmaktan çıkmamıştır. Bu özelliği nedeni ile işçi partisi Rusya ve Çin başta olmak üzere diğer birçok sosyalist ülkenin etkisi ve kontrolü altındadır bunun yanı sıra Doğu Perinçek partinin lideri konumu da olarak bir otorite gibi görünmektedir. Buna mukabil kendisinin istemediği ve fakat bir türlü onaramadığı otorite kaybı söz konusudur. Bunda en büyük pay başta Ferit İlsever ve Adnan Akfırat sonrasında da 2004 yılında Adana’dan Ankara genel merkeze görevlendirilen B. Y dir. Bu durum parti içinde bir hizip şeklinde değil, Partinin Maoist ve sosyalist yapısından uzaklaşmamasını sağlayacak çatışmalar şeklindedir, zaten buna direnecek olursa sosyalist partinin kapatılması ile işçi partisine katılan Ferit İlsever ve grubu başta olmak üzere ayrışım başlayacak ve bu durum parti tabanında etkili olmayan ama sayıların çeşitlilik bakımından çokluğu nedeni ile risk yaratabilecek aşırı sopraksiyonlarda ayrışmaya yönelmesine sebep olacak. Bunu en önemli etkisi partin gençlik kuruluşu olan öncü gençlik üzerinde görülecektir, kanalda görev yaptığım süre içersinde yönetim kadrosu şahsıma karşı genelde olumlu bir yaklaşım sergilerken ki o politik tavırları gereğidir, genç kadrolar ve merkez yönetim dışı kalan gruplar şahsımdan hoşlanmamış ve sürekli uzak kalmışlardır. Yine bu süreçte hakkımda farklı tanımlamalar içersinde bulunmuşlardır. Tutumlarını zaman zaman haber merkezinde bulunan masa ve bilgisayarımı kırarak ve benzeri davranışlarda göstermişlerdir. Doğu Perinçek son dönemlerde Atatürkçü düşünce derneklerinden beslenmiştir. Kamuoyu Doğu Perinçek’in iyi bir istihbarat ve hatta askeri kanaldan beslendiğini düşünür, oysa Doğu Perinçek daha çok Rusya ve Çin istihbaratı ile yakın bilgi alışverişi içersinde olup onlar tarafından yönlendirilmektedir. Ayrıca alman ve İngiliz istihbaratı ile de diyalogları vardır, bu kanaatimi oluşturan faktör partide görevli olduğum süreç içerisindeki elde ettiğim izlenimlerdir. Bir süre sonra ulusal kanalda ön cephe adlı bir strateji programı hazırlayıp sunmaya başladım ve aynı zamanda Türkmenleri tanıtan kuzey ırak Türkmen bölgesi işleyen bir başka programın yayına girmesini sağladım. Bu süreçte topladığım antipati daha da arttı. Aynı zamanda ırak işgali ile beraber, kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Annan planı kapsamında gündeme gelmesi ile birlikte, Doğu Perinçek bu süreçten en iyi şekilde yararlanma yoluna gitti, Doğu Perinçek Rauf Denktaş ve Annan planı karşısında kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini destekledi ama 2004 yılında düzenlenen Denktaş a destek kampanyasına dahil olmasına rağmen Denktaş’ın Ankara ya gelişinde Avrupa Parti kongrelerini bahane ederek yurt dışına gitti. Hiçbir zaman öz eleştiri de olsa davranmayan Doğu Perinçek ve partisi giderek artan bir ivme ile eski yapısına dönmeye başladı. En büyük koz olarak elinde tuttuğu ve Avrasyacılık ise içini netleştiremediği risk dolu bir açılım olarak kaldı ve başarısızlığa uğradı. Daha çok askeri kanada yakın görünmek için son dönemde TSK’ nın stratejilerine benzer politikalar üretti ve bu yönde söylemde bulundu. Giderek artan huzursuz ortam ve bir türlü tarafından tespit edilemeyen öz eleştirisi istikametindeki yeni açılım ve bu açılım istikametindeki belge ve dokümanların bir türlü tarafıma verilmemesi, beni kuşkuya sürükledi ve bu nedenle Nisan 2004’ te kanal ve dergi danışmanlığından ayrıldım. Doğu Perinçek ve lider grubu özellikle 2003 yılından itibaren Türk silahlı kuvvetlerinin yanında yer almasının gerçek sebebi, Türk silahlı kuvvetlerinin varlığını ve stratejilerini benimsemekten kaynaklanmıyordu. Perinçek ve lider grubu kendisi için mecliste birkaç sandalye arıyor, bu nedenle mevcut siyasi yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde de kendilerine yer edinmek istiyorlardı. Bu nedenle 2003 yılından itibaren parti bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma gelmişti. Bu açıkça söylenmiyor daha doğrusu söylenemiyor ama bir diğer yandan bu darbeyi yapmadığı için TSK’ yı parti içinde ağır bir dille eleştiriyordu. İşçi partisi ve Perinçek TSK yı desteklerken aynı zamanda mevcut siyasi yapıya karşı da kışkırtmak istiyordu. Bu gün parti içi yönetim aslında TSK’nin benimsemeyeceği bir yönde değişirken bunu maskelemeyi bilen parti yönetimi hala askeri müdahaleyi beklemektedir. Burada Danıştay olayından sonra alınan ifadesinde, bu şekilde açıklıyor son olarak da İşçi Partisi ve Doğu Perinçek mevcut illegal örgüt orijinli alt kadroları ile bir eylem yaptırabilir, planlayabilir veya plan ve eyleme destek verebilir. Avukat Alparslan Arslan’ın siyasi görüşü, Doğu Perinçek’in son dönem politik açılımlarına ters düşmemekte olup Alparslan Arslan ve benzeri şahısların Perinçek için profilleri ve eylemsel yapıları tercih sebebidir. Çünkü Perinçek sıraladığımız istek ve amaçlara ulaşmak için her yolu deneyebilecek bir yapıdadır. Şeklinde beyanı vardır. Bu Mehmet Zekeriya Öztürk’ün ulusal kanal da çalıştığı doğru mudur? Burada anlatmış olduğu konularda ne diyeceksiniz. “
Sanık Ferit İlsever :” şimdi burada okuduğunuz hatta üç tane doğru ya yakın şey var ordan başlayım bir, ben ulusal kanal da çalışmaya başladıktan sonra gençler benden uzak kalmaya başladılar uzak kaldılar. Ve masalarını falan kırdılar kimse bize masa falan kırdıracak bir şey yapmaz ama gençler uzak kalmış genç kuşaklar uzak kalmış. Doğrudur. Sadece gençler değil yaşlılar da uzak kaldı. İki, bir anti bana karşı bir antipati oluştu burada ve giderek arttı, bu belgeyi ilk defa dinliyorum burada, dikkatimi çeken noktaların altını çiziyorum, bana karşı orda bir antipati vardı ulusal kanal içinde. Üçüncü hususu, bana buradan belgeler evraklar verilmedi bakın, özel haber müdürü oluyor bilmem ne oluyor falan çalışıyor programlar yapıyor, elemanı oluyor fakat veyahut da müdür oluyor ama kendisine belgeler falan vermiyor. O üç tane cümle sayın başkanım gençler ve çalışanlar uzak kaldı bana, bana karşı burada antipati vardır, belgeler falan tarafıma verilmedi, söylenenlerin tamamını yalan uyduruyor. Üç tane gerçek, ama bu kadar yalanın içersine sığdırılmış üç tane cümle her şeyi gösteriyor çünkü bu yani müdürü olduğunuz içinde çalıştığınız ter döktüğünüz emek verdiğiniz bir yerde bu tür şeyler olur mu, belgelere sahip olacaksınız haber yapacaksınız, özel haber müdürü olmuş bilmem ne beraber arkadaşınızla beraber çalışacaksınız, anti pati değil tam tersine bir emekli subayı sevgi ile sempati ile karşılayacaksınız bizim orda öyle olur yani. Olur mu, Neden bu böyle. Çünkü şeyin, Mehmet Zekeriya Öztürk’ün üstlenmiş olduğu görevin farkında olmamız nedeni ile bunu herkes biliyor bizim orda. Mehmet Zekeriya Öztürk’ün nerden geldiğini, niçin geldiğini, oralara niçin girdiğini herkes biliyor. Aynı zamanda bizim niçin kapımızı açıp ta buyur ettiğimizi de biliyor. Bunun demin burada arz ettiğimiz gibi bizim kapımıza uğrayan gelen emek vermek istiyorum çalışmak istiyorum, haber getirdim, haber vermek istiyorum size tecrübe almak istiyorum diyen herkese kapımız açık. Ne zaman ki ben burada ifademde belirttim yok ben buraya bu kuruma silahla gireceğim güvenlikçilere vermem teslim etmem bu havalar olunca zaten birikmiş olan güvensizlik şeyleri ile beraber kovulmuş atılmıştır. Kovulmuş atılmış tır da ne olmuştur yani hani üyelikten mi çıkartılmıştır, kadro almaktan mı çıkartılmıştır, bir yerde yardımcı oluyor ordan mı çıkartılmıştır, hayır gelip giden bir insana gelmeyeceksin denmiştir. Bundan sonra uğramayacaksın denmiştir. Kovulup atılmıştır bütün olay budur, işin gerçeği tamamen budur. Gelip gittiği zaman bir iki defa bende bunu hatırlıyorum bir iki programa bir emekli yüzbaşı belli birikimi var işte mücadele ettim diyor falan bazı programlarda bize bilgisini aktarması bakımından çıkartılmıştır, en fazla budur yani 24 saat yayın yapan bir televizyonda bir iki defa boy göstermiş şey olduğu mensubu olduğu konular hakkında bilgisini ifade etmek, hepsinin ötesinde bu hepsinin şeyinde gerçek tamamen bunlardan ibarettir. 2003 ten sora işçi partisi darbe bekliyordu falan bunlar yazdırılmış şeyler, kendisine o böyle şeyleri anlamaz bilmez. Bunları tespit edemez o iki biz, biz ben burada masal anlatmıyorum ki burada saatlerce vaktinizi aldım günlerce sizi meşgul ettim, bunu 2003 de dahil olmak üzere, işçi partisinin darbeye karşı tavrını 2003 teki tavrını da okudum burada, saatlerce okudum. 1969 dan beri kendimizi bildiğimizden beri biz darbelerle mücadele ettik. Darbeye karşıyız, biz darbeden anlamayız, darbe bizim işimiz değil hele biz işi gücü bırakacağız darbe bekleyeceğiz, gelecekte TSK memleketi kurtaracak biz de böyle bir şey biz buna inanmayız biz bunun doğru olduğuna inanmayız. Yani biz silahlı kuvvetleri göz bebeğimiz gibi biliriz, Türkiye sahip çıkması onun bir anayasal görevidir borcudur. Türkiye borcudur, anayasal görevidir kuruluş nedeni budur her şey bumdur ve bunun için her türlü mücadeleyi yapması gerekir ama darbe gibi şeyler olmaz bunlar yanlış şeylerdir, burada defalarca bu işin teorisi ile pratiği ile inancımız ile uygulamalarımız ile örneklerimiz ile parti kararlarımız ile kongre kararlarımız ile merkez karar kurulu kararlarımızı ile açıkladık onun için yalandır deyip geçiyorum üzerinde durmuyorum. Efendim şimdi tabi Rusya Çin kontrol altında imiş bu parti ben onu da burada açıkladım, tabi böyle bir suçlama geleceğini bilmiyorum ama tahmin ediyorum, bize bunlar bu kontrol altına alma şeyleri en uzak olaylardır. Biz bırakın Amerika ya amerikan kontrolü altına girmesini Türkiye’nin ve partimizin ne kadar karşı isek, Çin’in kontrolü altına almaya kalkacaksa bizi, Rusya kalkacaksa onlara da öyle tavır alırız buna izin vermeyiz. Biz bağımsız özgür kendi bilinci ile kendi birikimi ile mücadele eden bir partiyiz. Sayın başkanım bakın biz bunlarla temas halindeyiz bunlarla tanışıyoruz, biz geliyoruz 1919’lardan 1920’lerden onlar bizim tecrübelerimizi dinliyorlar, kurtuluş savaşı tecrübelerine yani bir biri bir şey biri birine bir şey öğrenecekse Türkiye onlara öğretecek, adam alıyor kitabına yurttaşlık bilgisi kitabına Çin Halk Cumhuriyetindeki milli heyetin programında Atatürk ün resmini koyuyor oraya ve Türkiye’nin kurtuluş savaşı diye öğretiyor. Oralardan öğreniyor, Maosu, şusu busu en büyük liderleri oralardan almışlar kurtuluş savaşı bilincini kim kime önderlik edecek burada. Bakmayın siz bir tanesi bir milyon bir milyar üç yüz milyon nüfuslu bir şeyin nüfusun başında biz de yetmiş milyonluk bir ülkedeyiz. Bilgi birikimi bakımından tecrübe bakımından deneyim bakımından her şey bakımından Türkiye ve işçi partisi, onların hepsinin de lideridir bakın, onlardan aşağı kalmaz, bizim Lenin ile Atatürk arasındaki ilişki ne ise sayın başkanım 1920 de kurtuluş savaşında bizim de Rusya ile ilişkimiz bu gün odur, Çin’le ilişkimiz budur. Biz kendi ülkemizin devrimini yapacağız, biz kendi ülkemizin sahibiyiz, onlar da kendi ülkelerinin sahibi bunun dışında bir şeye izin vermeyiz, bütün pratiğimiz meydanda bizim, öyle laf ile Çin’in Kontrolünde falan filan olmaz, gelir bunu söyleyen adam birazcık aklı var ise vicdanı var ise getirir ortaya bir şey koyar, Örnek koyar, bütün pratiğimiz ortada ve bütün pratiğimiz bağımsız kendi yolumuza kendi bilincimize, kendi beynimize çizdiğimizi gösterir. Bizim partimiz bu biz bunu böyle biliriz efendim. Hele İngiliz alman istihbaratının kontrolüne girmek, ya insan biraz düşünür, Türkiye de alman ve İngiliz istihbaratının emrindeki emrinde kim varsa havalarda tepelerde uçuyor, holdinglerin başında, bilmem devlet mekanizmalarının başında, orda burada falan Doğu Perinçek İstanbul Hukuk Fakültesini bitirmiş, herhalde şimdiye kadar çoktan meclise girmişti, bir iyi bir hukukçu olarak anayasacı olarak, belli ölçülerde belli bir şeyi de vardı Türkiye’nin hukuk mekanizması içinde, adalet mekanizması içinde, herhalde hiç olmazsa bir adalet bakanlığı içinde bir önemli görevi vardı, şuydu buydu bütün şeyi boyunca bütün bunlar tepilerek reddedilerek şey yapılmış ve Türkiye ye hizmet edeceğim duygusu ile tamamen Türkiye toprakları üzerinde bir mücadele yürütülmüş. Bunlar bizim kitabımızda yazmaz. Bizim başımıza ne geldi ise işte o sözünü ettiği alman İngiliz istihbaratından bunların tepesinde bulunan amerikan istihbaratından gelmiş, koymuşlar Mehmet Eymür’ü oraya oturtmuşlar, peşimize takmışlar, burada anlattım kırk senedir peşimizde ne geldi ise başımıza bunlardan gelmiştir. Ve Türkiye yi savunduğumuz için Türkiye yi ezdirmediğimiz için sayın başkanım, böyledir bu iş bir şey daha söyleyim mi burada komik bir şey de var, çok iyi oldu okudunuz ve bu şekilde öğrendim ben ilk defa duyuyorum burada, işçi partisi içinde 2006 yılında milli hükümet programı benimsenirken tabi ki bir tartışma oldu. Milli hükümet programı şöyle mi olsun böyle mi olsun bir hayale kapılmışlar. Ferit İlsever ve bazıları orda isyan edecekmiş ve ne diyor, bir ayrışma yaşanacakmış. Bu da Mehmet Eymür ün hayali. Zavallı Mehmet Eymür bu tür vasıtalarla araçlarla kullandığı araçlarla içimizde belki bir şey yapacak kenarımızda sağımızda solumuzda fesat yaratacak ayrışma yaratacak. Sapasağlam dimdik vaziyette partimiz 2006 kongresinden çıktı bırakın ayrışmayı daha da güçlenerek çıktı ve demin de söylediğim gibi Türkiye’nin milli hükümet programını uygulamaya aday bir role soyundu zaten onun için buradayız. Türkiye’ni öncülerini birleştirmeye başladığımız için o büyük kuvveti yaratmaya başladığımız için buradayız. Yani bekledikleri gibi ayrışma olmadı başkanım, tam tersine büyük bir birlik yaratılmaya başlandı orda da avuçlarını yalamış oluyorlar. Herhalde sizin sorunuza cevap verdim. Siz esas anlamını soruyordunuz bu ilişkinin ne anlama geldiğini, anlattığımı tahmin ediyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” işçi partisi İstanbul il örgütünde yapılan aramada Teoman’dan gelen bilgi el yazısı ile başlayan bilgisayar çıktısı bir belge ele geçirilmiştir. Bunun içeriğinde yaklaşık iki ay önce sirkecide bir kebap restoranında önemli bir yemek yendiğini, yemeğe çok önemli bazı emekli generaller ve çeşitli Kuvai milliye derneklerinin yöneticileri katıldı. Kemal Kerinçsiz, Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Taner Ünal gibi isimlerin eski generaller ile birlikte Türkiye’nin içinde bulunduğu son durumu görüşmek üzere yemek yedikleri belirtiliyor. Yemek bir komutanın doğum günü nedeni ile verilmiş, en çok tartışılan konu ise işçi partisinin milli hükümet çağrısı olmuş. İsmini öğrenemediğimiz bir orgeneral işçi partisinin çağırısını olumlu bulduklarını ve parti programında yazılı olan bazı fikirlere karşı eleştirilerini Doğu Perinçek’ e sunacaklarını belirtmiş. Aynı orgeneral geleneklerin dahi dışına çıkarak iki üç orgeneral in ortak bir eleştiri kaleme alacaklarını ve işçi partisi ile müşterek uzlaşma noktaları bulduktan sonra partiye katılacaklarını belirtmiş. Bunun üzerine Kemal Kerinçsiz ve arkadaşları, işçi partisine katılma fikrine karşı çıkmışlar. Bu bilgi ile örtüşen bir başka bilgi ise kornikov verdi, kornikov Gladyo nun bir iki yıldır ulusalcılara sızmaya çalıştığını, ancak bunu tam başaramadığını belirtti. Bunun için Gladyo kendi ulusalcılarını yarattı. Bunun başında daha önce duyulmamış bazı dernekler ve isimler var. Gladyo bu iş için hatırı sayılır paralar da harcıyor. Hatta gladyonun ulusalcıları yeni bir televizyon kanalı kuracak paraya ulaştılar V tv adı altında yayın yapacak, şeklinde olduğu görülmüştür, burada iki kişiden bilgi geldiğinden bahsediliyor, bir Teoman bir de Kornikov denen şahıs, öncelikle bu şahıslar kimdir ve gerçekten bu şekilde toplantılar olmuş mudur, bu kişiler size ne şekilde bilgi verdiler, bunlarla irtibatınız nedir, niçin böyle bir araştırma yaptırma ihtiyacı hissettiniz.”
Sanık Ferit İlsever :” Teşekkür ederim, şimdi bu belge sayın başkanım İstanbul işçi partisi İstanbul il örgütünde bulunmuş, böyle bir belge aramada bulundu deniliyor, şayet doğru ise yani böyle bir belge bulundu ise, böle bir belge varsa ben burada haberdar oldum bu belgelerden. Böyle bir yemek yenmiş şunlar şunlar katılmış, şu mesele konuşulmuş falan filan şayet bunlar da doğru ise yani burada söylenen söylendiği gibi yemek yapıldı şahıslar katıldı da şu meseleler konuşuldu ise doğru ise, bunların içinde beni ilgilendiren tek konu işçi partisini milli hükümet çağrısına büyük bir destek olduğu anlaşılıyor bu yemekte çok memnun oluyorlar çok teşekkür ederim katılanlara da bu memnuniyetten dolayı çünkü bu memnuniyet bu tarihteki oluşan bu memnuniyet ki çoğunun emekli asker olduğu vesaire olduğu söyleniyor, bu gün katlanarak sürdüğünü görüyoruz ve gerçekten işçi partisinin milli hükümet programı demin de arz ettiğim gibi Türkiye’nin öncüleri seçkinleri önünde bir çıkış yolu çözüm ışığı olarak algılanmaya başlanmıştır. Şimdi işçi partisi İstanbul il örgütü ise doğru ise eğer şayet bu olay, Teoman Aleli olması lazım, Teoman Aleli ulusal kanalın muhabiridir. Gönüllü muhabiridir onu söyleyim yani kadrolu elemanı değil gönüllü muhaberedir. Ve bu tür bilgilerin olması son derece normaldir zaten işi budur görev budur. Görev budur yani kim nerde yemek yiyecek hangi toplantıda ne konuşulmuş, ne şey yapılmış, bunları izlemektir, bu bir istihbarat faaliyetidir, gazetecilik istihbaratı onu söyleyeyim aman buradan Ergenekon terör örgütünü ne bir de istihbarat elemanı çıktı diye atlamayın üzerine, her gazetenin istihbarat faaliyeti vardır, habercilik faaliyeti vardır, ve Teoman ali de aynı zamanda bu görevi yapanlardan biridir. Bu görevi yapanlardan biridir. Böyle bir yemek yendiğinden haberim yok katılanlardan haberim yok ilk defa burada duyuyorum. Kornikov bilgi verdi falan gibi bilgiler ise Teoman Aleli nin çok geniş bir şey çevresi var Ankara ad İstanbul da geniş bir haber almak çevresi var, yanlış hatırlamıyorsam yanlış söylemeyim, bunu yanlış ise sonra düzeltelim şimdilik şöyle aklımda kaldığı kadarı ile söyleyim, Pravdanın Türkiye de çalışmış, Rusya ya ait Pravda gazetesinin Türkiye de çalışmış muhabiridir ve ordan bir tanışıklık dolayısıyla Türkiye hakkında görüşürler Rusya hakkında görüşürler, sadece bu değil, Rusya hakkında da çeşitli bilgileri, Rusya da gelişmelerle ilgili bilgileri de Teoman alır bunlardan getirir. Teoman sadece Kornikov ile değil, İngiliz gazeteci ile de görüşürüz, Türkiye deki İngiliz şeylerin deylülmüs vesaire yayın organlarını da şeylerini tanır çok geniş bir çevresi vardır, yabancı muhabirler dahil olmak üzere yerli Türkiyeli muhabirler ile ve Rusya’daki Avrupa’daki Amerika’daki çeşitli muhabirler ile yedi dil bilip çok rahatlıkla konuşur oralardan bize devamlı haber taşır. Benim bu olay sözünü ettiğim gibi bir bilgi yok ama bunu doğru ise şayet olması son derece doğaldır. Yani bu tür bilgiler bize gelir zaten.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” Kornikof un Avrasyacılık birliği ile bir alakası var mıdır?”
Sanık Ferit İlsever :”gazeteci olduğu için olduğunu sanmıyorum, Aleksander Dugin dir Avrasya hareketinin başkanı, Aleksander Dugin valla olabilir şimdi yanlış söylemeyim, olabilir. Dugin ile beraber birden Türkiye ye gelmiş midir diye aklımdan geçti, şu an da yanlış bir şey söylemeyim, sayın başkanım. “
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” Biraz önce Zekeriya Öztürk ün ifadesinde de bahsettiği gibi Rus kaynaklardan beslendiği şeklinde bir isnat vardı, “
Sanık Ferit İlsever :” kim besleniyor Rus kaynaklardan anlayamadım. “
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” sizin teşkilatınız ile ilgili yaptığı yorumlarda “
Sanık Ferit İlsever :” beslenmek diye bir şey yok efendim bizim teşkilatımız bütün dünyayı besler ne beslenmesi her yerden haber alırız, Rus kaynaklardan alırız, Amerikalı kaynaklardan alırız, ben size otururum burada şimdi en az on tane Amerikalı amerikan vatandaşı muhabir sayarım yani ulusal kanal a hizmet eden eski CIA da çalışmış ayrılmış, CIA ya karşı savaş açmış şu ada Dick Cheney ile savaşan şu anda en az sekiz on tane ismi burada sayarım. Şimdi aklımda yok, getiririm İngiltere ed aynı şekilde, Fransa da aynı şekilde. Çin de aynı şekilde Rusya da aynı şekilde. Ha Rusya da bizim artı yani habercilik dışında partimizin hepimizin bildiği gibi bütün Türkiye’nin bildiği gibi Türkiye ye açık Türkiye ye ilan ettiğimiz duyurduğumuz Avrasya mücadelesine önderlik ediyoruz. Avrasya’nın birleştirilmesi mücadelesine önderlik ediyoruz. Dolayısıyla bu faaliyet içinde düzenlediğimiz çeşitli konferanslarda tanıdığımız Rusya dan Hindistan dan Pakistan dan Türkmenistan dan Avrasya coğrafyasındaki çeşitli ülkelerden tanıdığımız liderler var parti başkanları var, gazeteciler var. “Kornikov’un belki rolü de olabilir, ona bir şey söyleyemem Rus kaynakları bizden ne beslenecek. Yada biz Rus kaynaklarından ne besleniyoruz. Biz dünyanın dört bir tarafından bilgi alıyoruz, her tarafından bilgi alıyoruz. Rusya da haber aldığımız muhabirlerimiz var onu da söyleyim, sadece kornikov falan değil, orda çalışan muhabirlerimiz var Türk muhabirlerimiz var. Onlardan da bilgi alıyoruz. Avrasya bizim politikamız Avrasya’yı.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” şimdi burada verilen bilgiler Türkiye içersideki bir takım oluşumlar ile ilgili bilgiler yani yurt dışı ile ilgili bilgi değil, kornikovun verdiği bilgi Gladyo nun kendi ulusalcıları yarattığı şeklinde bilgisi var yani nedir bu Gladyo nun kendi ulusalcılarını yaratması ne demektir. “
Sanık Ferit İlsever :” Sayın savcım Gladyo ulusalcı falan yaratmaz, Gladyo ulusalcılığın can düşmanıdır. Üç gün boyunca bunu anlatıyorum. Gladyo ulusalcılık falan yaratmaz. Gladyo amerikan emperyalizmine bağlı teşkilat kurar, örgüt kurar, Gladyo budur, Gladyo ulusalcılık yaramaz böyle bir şey yok bunlar yanlış, kim söylüyorsa bunu kornikof söylüyorsa Teoman söylüyorsa yanlış, ben size işin gerçeğini söyleyim, Gladyo böyle bir şey yaratmaz, siz şayet buna dayanarak Gladyo biçim değiştirdi işte eskiden Amerika nın şeyindeydi. Metot değiştirdi program değiştirdi, ulusalcılık falan diye yazıyorsunuz iddianameye. Buna dayanarak yazıyorsunuz yazı. Yazıklar olsun böyle bir şey yok olmaz böyle bir şey. Gladyo ulusalcılığın düşmanı can düşmanı, bu gün dünyanın her tarafında Türkiye de şu anda ulusalcılığın can düşmanı. Çünkü Gladyo amerikan emperyalizminin dünyadan milli devletleri tasfiye etmek için kullandığı, milli devlet olmayacak, bağımsız milli ayakta duran devlet olmayacak, amerikan imparatorluğunun sömürgesi yada sömürgesi olacak bütün dünya. Bütün dünya da faaliyet gösterdiği her yerde Hindistan dan Çin den gizli tabi Çin’de gizli örtülü yürütüyor açık yürütemiyor. Endonezya şeye kadar Venezüella ya kadar, Brezilya ya kadar, Arjantin e kadar dünyanı dört bir tarafında yaptığı iş bu. Milli devlet bırakmayacak, bağımsız devlet ayakta kalmayacak, Gladyo nun marifeti bu işi bu. Gladyo ulusalcı örgüt falan kurmaz. Ayrıca hiç Gladyo bırakın ulusalcı örgüt Gladyo ile kurulmaz. Gladyo ne ya Gladyo işte Dick cheney ler emperyalist devletler böyle mi kurulur, biz ulusalcı teşkilatımız böyle mi kurduk kurtuluş savaşımızda. Atatürk Gladyo ile mi çalıştı, Gladyo mu vardı. Gladyo ile savaşarak kurtuluş savaşını yaptık. Ulusalcı kuvvetleri milli kuvvetleri kuvavi milliye yi o zamanın Gladyo su ile emperyalizmi ile savaşarak savaşmak için ve savaşmak için kurdu. Bu gün aynı şeyleri yapıyoruz. Onun için buradayız biz, Gladyo olsa, Gladyo nun kurduğu ulusalcı bilmem ne olsa burada işimiz ne, sayın savcım, burada işiniz ne, Cengiz Çandar gibi Hadi Uluengin gibi en tepelerde veya Hasan Cemal gibi Çankaya da cumhurbaşkanının davetlisi olarak Kürt açılımı yapıyorduk şimdi Gladyo olsaydık. Lütfen bakın Kürt açılımı işte o Gladyo mensupları yapıyor. Bu gün sözüm ona Kürt açılımını, ona karşı çıkan yurt severler ise burada yargılanıyor. Ya gördünüz mü Gladyoyu. Yanlış katılmıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” işçi partisi İstanbul il örgütünde yapılan aramada son bilgi sağlam başlıklı bilgisayar çıktısı dokümanda İsmail Paker ve Mehmet Zekeriya Öztürk Baltalimanı’nda Doğa balık restoranına eski Şaziye barın bitişiği sıkça birlikte gidiyorlar. Orada bir doktor yüzbaşı bir üsteğmen ve başka subaylarla birlikte MİT mensupları ile birlikte oluyorlar. Restoran ın sahibi adı bilinmiyor. Öğrenilecek ve işletmecisi Ahmet adlı şahıs yer altı dünyası ile ilişkili. Ahmet ve adamları Sedat Peker ile silahlı çatışmaya girmiş, bu olay gazetelere de yansımış, Ahmet artık restoranda çalışmıyor söz konusu subaylardan biri restoran sahibine bir adet glock satmış. İsmail Paker in çocukları Alparslan Arslan’a amca diyor. Muzaffer Tekin tanık olmuş, İsmail Paker in Bulgar uyruklu Osman Adında çok yakın bir arkadaşı var 18 mart kapsamında Çanakkale ye yapılan geziye bu yıl İsmail Paker, Zekeriya Öztürk ve Muzaffer Tekin birlikte katılıyorlar. Çanakkale garnizon komitanı yada etkinlikleri yürüten kişi olan albay, üçlüye çok yakın ilgi gösterip bir çok kolaylık sağlıyor, nedeni İsmail Paker i tanıması, Paker bu durumu asteğmen iken, komutanım dediği açıklıyor. Muzaffer Tekin Paker in verdiği bilginin doğruluğundan şüphelenip sonradan albayı arıyor ve 1985 te güneydoğu da aynı birlikteydik yanıtını alıyor. Şeklinde ibarelerin yer aldığı, yine işçi partisi basın bürosunda klasör 355 sayfa 25 te samsung hard disk içersinde Danıştay saldırısı hakkında başlıklı yazıda, Muzaffer Tekin in 17 Mayıs 2006 günü evi arandığı sırada eşinin ve kızının dikkatini çeken husus, Ertaç Giray evi arayan polislerden daha bir heyecanla tüm evi bizzat dolaşmıştır ve evden ayrılırken tekin in eşine bu hadise basına sızdırılır demiştir. İstanbul boğazında Baltalimanı’nda bir balık restoranında haftada iki kez aşağıdaki kişiler buluşmaktadırlar. İsmail Paker, Zekeriya Öztürk, deniz kuvvetleri istihbarat kuvvetleri albayı olduğu söylenen Bayram, Bulgar uyruklu Osman, tabip asker olarak bilinen bir yüzbaşı ve bir üst teğmen, Bulgar uyruklu Osman her hafta hafta sonları Türkiye de olup diğer mesai günlerinde ise Bulgaristan da olduğunu söylemektedir. Restoran da glock marka bir tabancanın satışının yapıldığı söylenmekte, İsmail Paker bir süre önceye kadar Kadıköy yel değirmeninde murat isimli ve tarikat sakallı birinin ofisini kullandığını söylemektedir. Bu ofis şu an elektrik su kira vb borçları nedeni ile boşaltılmış olduğu belirtilmektedir. Bu tür istihbari bilgileri siz mi toplattınız. içeriği hakkında bilgi verir misiniz?”
Sanık Ferit İlsever :” Bir dakika bu şimdi .”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” işçi partisi İstanbul il örgütünde çıkan bir doküman olarak var bir de bilgisayar samsung hard disk içersinde basın bürosundaki, samsung hard disk klasör 355 pdf sayfası 25.
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk söz istedi verildi.” O zaman bu dokümanın özellikleri de var değil mi yani, teknik özellikleri.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” mutlaka vardır, inceleme tutanağında vardır.”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk .” teşekkür ederim.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” yani doküman olanda yok ama şunda vardır bu bilgisayardan çıkmış diğeri doküman.”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk .” onu sayın başkanım daha önce de ben talep etmiştim, iki tane doküman var bir tanesi verildi diğeri verilmedi hala o bilgiden bek eksiğim. “
Mahkeme başkanı.” Hangisi verildi size.”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk :” Baltalimanı diye başlayan ilk bahsettiği doküman sayın savcının, verilecekti verilmedi bakın, gördünüz onu.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” o doküman olarak ele geçmiş, diğeri bilgisayarda.”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk :” işte onu bana verecektiniz, hala verilmedi hala o sorunun bilgisinden mahrumum yani.”
Sanık Ferit İlsever :” şimdi bu birinci iki tane burada belgeden bahsediyorsunuz.”
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel :” iki tane biri doküman olarak ele geçmiş bir de bilgisayarda böyle bir şey var burada Muzaffer Tekin in eşinin ve kızının dikkatini çeken diye başlıyor bir tanesi, diğerinde de Muzaffer Tekin in araştırma yaptığı işte İsmail Paker in daha önce işte Çanakkale komutanı ile aynı yede çalıştığı şeklinde yani bu bilgiler kimden alındı ne şekilde doğruluğu nedir. Sayın savcım ben bunları ilk defa burada duyuyorum bakın bir tanesini diyorsunuz İstanbul il örgütünde çıkmış, öbürü de galiba işçi partisi basın bürosundaki bilgisayarda diye yanlış not almadı ise iki tane şey için bunları söylüyorsunuz benim bunlardan haberim yok ben ilk defa burada duyuyorum. Ben bunları tamamen zırva, tamamen deli saçması olarak görüyorum. Yani duyduğum kadarı ile bana bende uyandırdığı şey gerçekle hiçbir alakası olmayan deli saçması uyduruk şeylerdir, orda bulundu mu bulunmadı mı ne yazar bulundu ise içinde o bulunan belgenin içinde yazan acaba bir şey eklendi mi eklenmedi mi çünkü burada hepsinin yapıldığını biliyorum bu konuda bir bilgim yok, ama genel olarak bu konudaki şeyleri okuduğunuz ifadeleri ilk defa duyuyorum burada. Bunlara söyleyecek şeyim şudur, bilgilerim çerçevesinde burada geçen ifadelerin anlatılan olayların tamamen uydurma, uyduruk, bir senaryonun parçaları olduğu kanısındayım. Ben biliyorum demiyorum, bilmiyorum bilgim yok bu belgeler hakkında ama bende uyandığı kanaat budur şu anda okuduğunuz kadarı ile. İşçi partisi genel merkezide yapılan aramada 4. katın merdivenlere göre sol katında bulunan direnin girişindeki sağ odada, Ergün Poyraz’ın İstanbul emniyet müdürlüğü terörle mücadele şube müdürlüğünde 30 Temmuz 2007 tarihinde alınan şüpheli ifade tutanağı, yine işçi partisinde ele geçirilen CD’lerde Ergün Poyraz’ın jandarma istihbaratından para aldığına ilişkin belgeler yine klasör 204 sayfa 44 te Aydınlık arşivi no 5909 nolu belge üzerinde poyraz Ergün film kontak kaset şeklinde yazılar olduğu ele geçirilmiştir. Ergün poyraz ile irtibatınızın boyutu nedir. Kolluk ifadesini nereden ne şekilde temin ettiniz, işçi partisinde bulunmasının nedeni nedir, açıklar mısınız?”
Sanık Ferit İlsever :” işçi partisi genel merkezi Ankara dadır. İşçi partisi genel merkezide bulunduğun söyleniyor bu belgenin şayet doğru ise o kaydı hep düşeceğim çünkü benim ben İstanbul da ulusal kanalın başında çalışan Ferit İlsever im Ankara ya kırk yılda bir toplantıdan toplantıya giderim. Ne olduğunu bilmem, Bilmediğim şeyler hakkında da ileri geri konuşmam, bildiğim kadarı ile Ergün Poyraz, hepimizin sizlerin tanıdığı kadar basından her yerden tanıdığımız dostumuzdur. Bir özel bir şeyimiz yoktur özelliği yoktur, işçi partisi genel merkezini Ankara’daki sorumlularına herhalde bu soru sorulmuştur. Basın çünkü orda da bir basın faaliyeti olduğunu biliyorum. Ordaki arkadaşlara sorulmuştur tahmin ediyorum ve bunun kime ait ise yani hangi şahsa ait ise ordan gerekli cevabı verilmiştir. Benim bu konuda bilgim bunlardan ibarettir. Ama Ergün Poyraz’ın jandarma istihbarattan para almış falan şeyleri daha öncede çıktı ben basından takip ettim bunları bunu bildiğim kadarıyla yalanlandı bu olay doğru olmadığını basından öğrendim ben bunun “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "İşçi partisi genel merkezinde yapılan aramada, arama tutanağının 7. sayfasında çok gizli karargâh evleri isimli belge ele geçirilmiştir. Bu belgenin sayfa altında bulunan dipnot kısmında bu bilgiler hassas kaynaktan elde edilmiştir. Bilgilerin kontrollü kullanılması halinde kaynağının hassasiyeti zedelenebilecektir. Dokümanın arka fonunda çok gizli kopya ibaresinin olduğu, Birinci sayfasında karargâh evreli faaliyeti içerisinde yer alan şahısların isimlerinin olduğu, ikinci sayfasında ise işçi partisi karargâh evleri başlığı altında İşçi partisi ve alevi kesimin yanı sıra bazı Türk silahlı kuvvetleri mensupları ve memurlarının da katılımıyla emperyalistlerle Cumhuriyet karşıtlarıyla mücadele amacıyla hareket başlatıldığı bu grubun isminin karargâh evleri olduğu gerektiğinde Türk silahlı kuvvetleri yanında silahlı mücadele vermek ibaresinin geçtiği, karargâh evleri hakkında MİT’in hazırlamış olduğu rapor olduğu görülmüştür. Bu belgeyle ilgili başbakanlık MİT müsteşarlığına yazılan yazıya verilen cevapta da söz konusu belgenin MİT müsteşarlığı tarafından tanzim edildiği ve bu nüshanın Genelkurmay başkanına sunulan nüshanın bir sureti olduğu şeklinde cevap verilmiştir. Karargâh evleri yapılanması hakkında ne biliyorsunuz? Bu belgeyi daha önce gördünüz mü? Ne şekilde temin edilmiştir. Açıklar mısınız?
Sanık Ferit İlsever “Teşekkür ederim karargâh evleri olaylarını sayenizde bu soruşturma vesilesiyle öğrenmiş bulunduk işçi partisinde buna bağlantılı olduğu konusunu bu soruşturma vasıtasıyla öğrendik ben tutukluyken Tekirdağ Cezaevinde aramızda ya dedik bu nedir? Neyin nesidir bu bizim herhalde şimdi hepimizin bilgileri zaten dünya görüşümüz, yürüttüğümüz pratik bakımdan son derece saçma bir olay, anlamsız bir olay ama acaba ne oldu yani çünkü maalesef ne yazık ki gördük ki şeylerin aramada görevli olan unsurların içlerinde kötü niyetli ve F tipi gladyo diye tarif ettiğimiz emniyet içindeki örgütün elamanları olduğunu gördük ve onların kötü niyetli bazı şeyler yerleştirdiğini, belgeler oraya buraya yerleştirdiğini gördük ne yazık ki ilk aklımıza gelen şu oldu ya dedik bunu birileri arama sırasında bizim partimizi de yerleştirdiler, koydular daha sonra baktık ki bunlardan bir tanesi karargâh evleri hikayesi daha sonra baktık ki arama tutanaklara avukatlarımızdan öğrendik böyle bir belge yok “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Yedinci sayfasında arama tutanağının yedinci sayfasında var”
Sanık Ferit İlsever “O zaman avukat arkadaşlarımız daha iyi biliyorlar ben çünkü Ankara’da şey yaptığım için bulunduğum için o bizim belki de diğerleri içindir yani sizin işçi partisi çıktığını söylediğiniz bu tür provokasyon belgelerinin bu bir provokasyon belgesidir. Düzenlenmiştir. F tipi çete tarafından düzenlenmiştir. İşçi partisine konmuştur ya da mal edilmektedir konmadığı halde konmuş gibi gösterilmektedir. Bizim partimizin bununla ilgili yoktur bunu bu kadar net söylüyorum bakın buna benim cevabım benim bilgim yok falan demem ben çünkü bunu bilecek bir şey yok bizim partimizde böyle bir şey olmaz, bizim partimizde böyle bir belge olmaz ben bunu adım gibi bilirim, adım gibi bilirim. Bizim partimizde böyle bir şey olmaz çünkü bizim partimizin böyle bir faaliyeti olmaz bunu bana kim söylerse bize söylenecek en büyük yalan budur. Bize söylenecek en büyük yanlış budur. Yani belki bir sürü yanlışı yapabiliriz bakın insanız bizde hata yapabiliriz ama biz böyle bir şey yapmayız Türk silahlı kuvvetlerinin birlik halinde en yukarıdaki komutanından en aşağıdaki er’ine kadar omuz omuza savaşması, örgütlü, güçlü olması gereken bir dönemden geçiyoruz hiçbir zaman böyle bir şey yapmayız, Yani bakın bunun başına Türk silahlı kuvvetlerinin başına 2003-2006 dönemi 3 yıl boyunca Org. Hilmi Özkök geldiği halde Hilmi Özkök’ün ne olduğu, nasıl bir insan olduğu bugün iyice ortaya çıktı ve biz bildiğimiz halde Hilmi Özkök’ün o sözünü ettiğimi BOB eş başkanlığı ve iktidarının bir parçası olduğunu bildiğimiz halde Tayyip Erdoğan’lar, Abdullah Gül’ler karşısında selam durduğunu bildiğimiz halde yani Türkiye ordusunun başına çuval geçirildiği zaman onu orda köşesinden seyrettiğini bildiğimiz halde bütün yanlışlarına rağmen hiçbir zaman hiçbir zaman için Türk ordusu içinde herhangi bir muhalefete bırakın örgütlenmeyi bakın örgütlenme demiyorum ben itiraza, muhalefete kabul etmeyiz bizim mantığımız bunu almaz bir ordudur bu Türk ordusudur. Atatürk disiplinin vardır bugün böyle gider bu geçer yarın değişir düşüncemiz budur ve değişmiştir ve değişmiştir zaten değişeceğine inandığımız içinde Türk ordusu milli saflardadır. Milli mücadele saflarındadır geçmişte de böyleydi, bugünde böyledir. Dalgalanmalar, yalpalanmalar olduysa ki burada savunmamda belirttiğim 1950-60 dönemi çok dramatiktir bu dalgalanmalar bakımından, savrulmalar bakımından Onatos stratejileriyle bakın 20 sene sonra 30 sene sonra gelmiş toparlamış ve Atatürk’ün mevzisinde yerini almıştır buna inandığımız içinde bizim oralarda işimiz yoktur. Türk ordusu kendi işini kendisi yapar içinde biz katiyen öyle bir şey yapmayız dediğim gibi Genelkurmay başkanından en küçük erine kadar ordunun tümü bizimdir tamamı bizimdir. Hilmi Özkök’te bizimdir bakın söyleyeyim o gün Genelkurmay başkanı mademki üniformasını giyiyor oda bizimdir. Biz bunu böyle biliriz ve deriz ki bak Süleymaniye’de 12 tane subayımızın başına çuval geçiriyor komutan ayağa kalk yürü eleştirmez miyiz en çok biz eleştiriyoruz şeyken üniforma sırtında varken en çok eleştirenler biziz ve biz onu Harbiye köşelerinde, ordu evlerinde bilmem nerde fısır fısır değil yayın organlarımızda yazarak Hilmi Özkök’ün yanlışları diyerek yapmasın bunu diyerek, dergimizde nasıl seyrediyorsun askerinin başına çuval geçiriliyor komutan kalksana, yürüsene diyerek yaptık bunları öyle biz içinde şey bilmeyiz yakında göreceksiniz sayın savcım bunun araştırmasını, soruşturmasını askeri savcılıkta yapıyor çok yakında açıklamalarını göreceksiniz bunun tamamen bir provokasyon olduğunu, işçi partisini buraya bulaştırmak için çalışıldığını açıklayacaklar bunu adım gibi biliyorum eminim çünkü şimdiye kadar yapılan soruşturmayı sizde takip ettiniz kamuoyu takip ediyor. Genelkurmay askeri savcılığı tarafından yapılan soruşturmayı bir büyük tertiple Türk ordumuz karşı karşıyadır bu olay dolayısıyla partimizde tabi karşıdır. Zaten her zaman öyle oldu Türk ordusuna yapılan bir tertip bizi de hedef aldı beraber ikimizi yıkmaya çalıştı ve bunun boş olduğunu, yalan olduğunu, bir tertip olduğunu göreceksiniz bizim kitabımızda Türk ordusu içerisinde örgütlenmek, karargâh evleri bilmem falan böyle şeyler yazmaz kabul etmiyorum bunu
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "İşçi partisi genel merkezi binasında yapılan aramada Gökhan Aydıner başlıklı el yazmalı doküman içeriğinde Hurşit Tolon’lara sivil toplum örgütü aracılığıyla 50 milyon dolar geldi şeklinde karalama yazı ele geçirilmiştir. Sanık Hurşit Tolon ile irtibatınız nedir. Hurşit Tolon’a geldiği iddia edilen 50 milyon doları kim ne amaçla vermiştir biliyor musunuz açıklar mısınız?”
Sanık Ferit İlsever “Hurşit Tolon Beye 50 milyon dolar gelmiş diyor belge öyle mi? İşçi partisi genel merkezinde “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "evet el yazmalı doküman Gökhan Aydıner başlığı var üstünde”
Sanık Ferit İlsever “Bu yazan isim mi acaba ben tanımam Gökhan Aydıner’i tanımıyorum sayın başkanım “
Sanık Ferit İlsever müdafi Av. Mehmet Cengiz söz istedi verildi; Müvekkil burada hangi sıfatla yargılanıyor önce bunu bir kere saptayalım. Müvekkil işçi partisi genel başkanı sıfatıyla yargılanıyorsa eğer bu kabul ediliyorsa bu soruların hepsine tek tek yanıt verilim müvekkil İstanbul’da ikamet eden, İstanbul’da ikamet ettiği belli olan, Ankara’da işçi partisi genel merkezinde bulunan her şeyden müvekkili sorumlu tutarak bulunduğu iddia edilen her şeyden soru yöneltecekseniz eğer biz bunları tartışacaksak “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Bilgisi olup olmadığını sordum “
Av. Mehmet Cengiz “burada işçi partisini tartışıyoruz demektir bu bir. Fiillerin cezada şahsi sorumluluk diye bir olay var şimdi Ankara’da falanca yerde bulunduğu iddia edilen bir belge, kâğıt vesaire den her neyse eğer müvekkil İstanbul’da ikamet eden müvekkil sorumlu tutulacaksa bunun tek bir tane sebebi vardır. Müvekkil işçi partisi genel başkan yardımcısıdır. Öyleyse siz burada müvekkilin işçi partisi genel başkan yardımcısı sıfatıyla sorumlu tutulduğunu ve bu sebepte yargılanmakta olduğunu kabul etmiş olursunuz. Önce burada bir berraklaşalım şahsi sorumluluk diye bir hukuksal ilke vardır bu ilkeye uygun olarak yargılamayı lütfen sürdürelim teşekküre diyorum saygılar sunuyorum”
Sanık Ferit İlsever “Sayın başkanım şimdi avukatımın sözlerine aynen katılıyorum söylediği şey son derece mantıklı ve uygun fakat ben yinede şunu rica ediyorum sayın savcılar neyi merak ediyorlarsa bakın benim şahsi sorumluluğumla ilgili avukatımın söylediği gibi genel sorumlusu bulunduğum partinin sorunlarıyla ilgili akıllarında ne varsa, hangi şüphe varsa buraya getirsinler bunları döksünler ortaya ben bundan yanayım ben burada bir işçi partisi yargılaması yapıldığını biliyorum sorulan sorulardan belli ve bakın ben şunu da söyleyeyim bu yarın burda kalmayacak bu iş burda bitmeyecek bu iş yani işçi partisinin bütün belgeleri bilmem neleri burada teker teker soruluyor tamam bunların hepsine eyvallah ben kabul ediyorum bunları lütfen ne varsa akıllarında kalan, kafalarını kurcalayan, soru işareti teşkil eden belge sorsunlar bana ben kanunların burda çiğnenmesine, hukukun çiğnenmesine rağmen, ayaklar altına alınmasına bunu bile bile buna rağmen geldim buraya konuşmamın da en başında, savunmamın en başında söyledim burada bir işçi partisi yargılaması yapılmaktadır. Fakat ben hazırım buna buna da hazırım, çünkü verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Hiçbir yerde hiçbir hesabımız yoktur. Ben hazırım bu sorulara efendim.
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Cevap verecek misiniz bu soruya”
Sanık Ferit İlsever “ben söyledim Gökhan Aydıner’i tanımam, böyle bir Hurşit Tolon’a 50 milyon dolar gibi belge bunlardan haberim yok görmedim, bilmiyorum hiçbir şey ilk defa burada duyuyorum bunu”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Milli Egemenlik hareketi nedir? Siz bu hareket içinde yer aldınız mı?
Sanık Ferit İlsever “Milli egemenlik hareketi basından öğrendiğim kadarıyla ve zaman zaman genel başkanımız Doğu Perinçek ile sohbetlerimizden öğrendiğim kadarıyla Türkiye’nin yurtsever önce şahsiyetlerinin bir aydın hareketi olarak, bir yani herhangi bir örgütlenme tarzında da değil bir inisiyatif, bir girişim olarak böyle Türkiye’de, Türkiye’nin zorluklarına sahip çıkmak, çözüm yolu aramak amacıyla kafa kafaya verdikleri oturup sohbet ettikleri, toplantılar yaptıkları bir hareket olarak biliyorum. Daha çok basından biliyorum bunu yayın organlarından biliyorum birkaç çok kısa bir şeyde sayın Doğu Perinçek’te sohbetlerimizden duydum bütün bilgim bundan ibarettir. Benim bu hareketle bir ilgim olmadı tesadüfen olmadı, olabilirdi yani mesela diyelim ki genel başkanımız içeriye alındığında tutuklandığında ben dışarıda olsaydım bende alınmasaydım büyük bir ihtimalle ben çağrılacaktım ve gidecektim seve seve giderdim yani Türkiye’nin geleceğine kafa yoran, çözüm arayan kim varsa, hangi inisiyatif çoğu da isim olarak bildiğim kadarıyla yurtsever, vatansever şahsiyetler bir çıkar beklemeden burada yer almışlar seve seve giderdim yani”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Ulusal birlik hareketi ve Platformuyla bir ilginiz var mıdır? İçinde yer aldınız mı? bu hareket ne zaman, ne şekilde oluşturuldu. Cumhuriyet çalışma grubu ve faaliyetleri hakkında bir bilginiz var mıdır? Açıklar mısınız?”
Sanık Ferit İlsever “Cumhuriyet çalışma diye bir şey bilmiyorum bunu hep sizin şeylerinizden okuyorum yani iddianameden basına yansıdığı kadarıyla duyuyorum buradan öğrendim yani bu olayda öğrendim. Ulusal birlik hareketi dediğiniz hareket yanlış bilmiyorsam Atatürkçü düşünce derneğinin genel merkezinde oluşan bir hareket midir? O mudur?”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Berkarda ile birlikte yapılan toplantılar var Berkarda bir başkanlarla yapılan bir toplantılarda oluşan bir hareket”
Sanık Ferit İlsever “Ulusal birlik hareketi şimdi benim bildiğim kadarıyla sayın başkanım iki tane bilgi sahibi olduğum inisiyatif var bir tanesi İstanbul üniversitesi rektörüyken sayın Kemal Alemdaroğlu prof. Dr. Hocamızın o Kemal Alemdaroğlu hocamızın inisiyatifiyle, Nur Serter hanımın ve diğer yurtsever şahsiyetlerin inisiyatifiyle bazı yapılan sohbet toplantıları var bir ulusal birlik hareketi yaratsak, Kocatepe’ye gitsek hatta gidildi Kocatepe’de bir buluşma da sağlandı ve topluma yani Atatürkçülüğü duyurmak amacıyla o zaman Kemal hocamızın inisiyatifiyle yapılan birkaç tane toplantı vardı “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Kaç yılındı yıl olarak söyleyebilir misiniz?
Sanık Ferit İlsever “Yani bunun rektörlüğü dönemi kaç oluyor işte rektörlükten ayrılmadan önce şimdi tarihini şey yapmayayım yanlış olur rektörlüğün son yıllarında diyelim böyle bir şey var inisiyatif var birde bildiğim kadarıyla Atatürkçü düşünce derneği merkezli Şener Eruygur’ların başında bulunduğu bir inisiyatif var o konuda da doğrusu hiçbir bilgim yok Atatürkçü düşünce derneğiyle çünkü somut bir bağlantım, ilişkim, vesaire yok o konuda doğrusu bir bilgim yok sadece böyle bir şey olduğunu duymuşum o kadar yani “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Yani bu platformda siz herhangi bir toplantısına katılıp konuşma yaptınız mı?”
Sanık Ferit İlsever “Ben İstanbul üniversitesi rektörlüğü zamanında Kemal hocamın bu toplantılara katıldım birkaç tanesi bir iki tane toplantı zaten çok fazlada bir çalışması olmadığını tahmin ediyorum ve daha sonra zaten bunun dağıldığını biliyorum dağıldı bu şey ha zaten şöyle oldu efendim o Şener Eruygur’un Atatürkçü düşünce derneği genel başkanı olmasından sonra bunu biz götürelim gibi bir Atatürkçü düşünce derneği şey yaptı bizim yani örgütlü olduğumuz için bizim inisiyatifimize girsin diye Kemal hocada bunu bıraktı anladığım kadarıyla yani çok kısa bir dönem için böyle bir inisiyatif olda ben onun bir iki toplantısına katıldım görüş alışverişinden öteye giden bir şey değildir insanlar kalkar fikirlerini söyler. Türkiye nereye gidiyor şöyle oluyor böyle oluyor”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Semih Tufan Gülaltay’ı tanıyor musunuz?
Sanık Ferit İlsever “Tanımıyorum efendim dava dolayısıyla duydum”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Ulusal kanalda yapılan aramada Klasör 203 sayfa 189’da görüşme notları iş adamları 21 Şubat 2007 başlıklı bir yazı var burada Semih Tufan Gülaltay hakkında teferruatlı bazı bilgiler istihbarı bilgiler veriliyor. Semih Tufan Gülaltay Kars’lıdır. Eski ülkücüdür, biliyorsunuz bir parti bile kurdu etrafında bir çetesi var, Şırnak komutanı Mete Seyar’ın yeğeni de onunla iş yapıyor. Yeğen ki babası da emekli bir Amiral sanıyorum şimdi Ukrayna’da Veli Küçük onu kovdu Semih Tufan bu işin içinde deniyorsa çok ama çok ciddiye alın her şey beklenebilir ancak bu kendi kararı değildir. onu birileri yönlendirmiş olabilir. Burada Semih Tufan’ın Doğu Perinçek’e suikast yapacağından bahsediliyor. Teşkilat şimdi ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde yer almayı seçti ya kadroların eğilimi diye sordum kadroların büyük bir çoğunluğunda böyle tanınıyor asker Tayyip’e karşı harekete geçecek Tayyip’in bazı yakınlarının mesela danışmanlarının, mesela Zapsu’nun casusluk suçlamasıyla askeri mahkemede yargılandığını görürseniz şaşmayın, Avrupa Birliği yasa değişikliğine kadar casusluk suçlarına Genelkurmay askeri mahkemesi bakıyordu. Mesela Orakoğlu, sarımsak davası şimdi yasal durum nedir bakmak gerekir şeklinde bir yazı var bu istihbarı bilgilerin toplandığı bir yazı Semih Tufan Gülaltay’dan bahsediliyor. İşadamı diye bahsedilen şahıs kimdir? bu görüşme nerede, ne zaman yapılmıştır sizin bilginiz var mıdır? Açıklar mısınız?
Sanık Ferit İlsever “Ben bunu bilmem bu besbelli ki Ulusal kanal haber merkezinden bulunmuş belgelerden bir tanesi ordaki arama sırasında deminde söylediğim gibi yüzlerce belge vardır orda hiçbir bilgim yok söylenenlerin büyük bir kısmının da şey olduğu palavra olduğu belli yani AKP’lileri karşı bilmem ne yapılacakmış, şu olacakmış bu olacakmış hepsi palavra çünkü 2007’nin üzerinden 2 yıl geçti bunların hiçbiri doğrulanmadı hepsi yanlış yani besbelli ki üfürük bir bilgi bir şey bilgi notu şeklinde gelmiş ve orda tutuluyor benim bu konuda bir bilgim yoktur”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Bu notun aynısı Levent Temiz isimli sanıkta da ele geçirilmiş! Levent Temiz’i tanıyor musunuz?
Sanık Ferit İlsever “yok tanımam bu dava dolayısıyla tanıdım bu ülkü ocakları şeyi değil mi Ülkü ocakları başkanı eski başkanı İstanbul başkanı”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "evet”
Sanık Ferit İlsever “tanımam ben bir tek bir mitingde gördüm uzaktan o kadar yani tanımam”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Atatürkçü düşünce derneği ve Şener Eruygur ile herhangi bir irtibatınız oldu mu?
Sanık Ferit İlsever “Belki sayın savcım Levent Temiz’den bize gelmiş olabilir onu da söyleyeyim çünkü Levent Temiz’de zaman zaman ulusal kanala kırk yılda bir olup ta gelip işte merhaba falan diyen bir vatandaştır. Bütün bilgiler ondan da alınmış olabilir yani”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel " Atatürkçü düşünce derneği ve Şener Eruygur ile herhangi bir irtibatınız oldu mu?
Sanık Ferit İlsever “Nasıl bir irtibat”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Ortak faaliyetlere katıldınız mı? herhangi bir şey yaptınız mı?”
Sanık Ferit İlsever “Ben Atatürkçü Düşünce derneğinin belki bir panelinde konuşmacı olarak falan sanıyorum şeyde Afyon’da katıldım ADD’nin Şener Eruygur başkan değilken Ertuğrul Kazancı’nın başkanlığı döneminde konuşmacı olarak katıldım onun dışında herhangi faaliyetine de katılmadım, birlikte bir şeyimizde olmadı çabamızda olmadı tabi Şener Eruygur’u ADD başkanı olarak tanırım yani bir karşılaştığımızda merhabamızda vardır. O kadar beraber herhangi bir çalışmamız olmamıştır sayın başkanım onu demek istiyorum”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Yapılan aramalar sırasında ulusal kanalda vatansever kuvvetler güç birliği hareketi anıt yüzük 2005 isimli kitapçık yine işçi partisi genel merkezi 4. kat ve ulusal kanalda ulusal güç birliği hareketi yeniden Kuvai Milliye hareketin yapılanması başlıklı broşür. İstanbul il örgütünde Kuvai Milliye denizli milli güç birliği kuruluyor başlıkla, Muğla güç birliğinin kurulduğuna ilişkin basın açıklaması ele geçirilmiştir. Vatanseverler kuvvetler güç birliği ve Kuvai Milliye dernekleriyle herhangi bir bağlantınız var mıdır? Varsa açıklar mısınız?
Sanık Ferit İlsever “Hiçbir bağlantımız yoktur. Belli ki Kuvai Milliye adı geçen her türlü belgeye orda el konmuş açıkça anlaşılan budur hiçbir bağlantımız yoktur. ben burada savunmamda anlattım burada adı geçen vatanseverler güç birliği örgütü, Kuvai Milliye derneği şu bu falan gibi şeyleri partimiz bırakın yararlı, faydalı, iyi ilişki kuracak, onları geliştirecek, onlarla bir birlikte ortak bir çalışma yapacak tam tersine zararlı faaliyet, zararlı yani Türkiye’nin öncülerini, aydınlarını bir gerçekten milli kurtuluş yoluna, bir çıkış yoluna götürecek öncü faaliyetin önünde bir engel olarak görmektedir bu bizim tüzüğümüzde yazmaktadır ben burada okudum partimizin tüzüğünde işte adı Kuvai Milliye, Atatürkçü falan diye geçen kuruluşların zararlı Türkiye’de öncülerin birleşmesini engelleyen onu bir yerlerde havuz gibi böyle adete onları tutan oralarda oyalayan zararlı kuruluşlar olarak görmektedir ve gerçekten de Türkiye’de maalesef ne yazık ki gladyonun bütün tertipleri yani Türkiye’deki ulusalcı hareketi, milli harekete ve tabi aynı zamanda partimize karşı bütün harekette tertipler şunlar bunlar buralardan bulunmuş, devşirilmiş bu örgütler içerisinde çıkan bazı elamanlar, unsurlar vasıtasıyla sağlandı yapıldı ne yazık ki bu böyle yani zararlı olduğunun en önemli kanıtlardan bir tanesi budur. O bakımdan bırakın efendim bizim bunlarla ilişkimiz bunlarla beraber bir şeyimizi bunların bütün yetkililerine her zaman gördüğümüz zaman söylediğimiz şey bırakın oynamayı oyun oynamayı bırakın buralarda oyun oynuyorsunuz insanları da oyalıyorsunuz buralarda ve yanlış şeyler yapıyorsunuz içinizdeki insanları da oyalıyorsunuz buralarda ve yanlış şeyler yapıyorsunuz bir sürü içinizdeki yanlış unsurlara da alet oluyorsunuz bir takım karanlık şeyleri de alıp götürüyorsunuz sürükleniyorsunuz gelin önce örgütlenme içinde beraber görev alalım bunun önünü de kesmeyin buna engel oluyorsunuz bütün söylediğimiz şey bu bunu tüzüğümüze yazmışız biz “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Sanık Hayati Özcan’ın ikametinde yapılan aramada elde edilen yeşil renkli ajanda içerisinde Ferit İlsever ders bir 2004 yılı için yapmamız gerekenler nokta nokta burası kul nokta mil nokta karargahıdır şeklinde yazı ve karalama notlar ele geçirilmiştir. Kendisine sorulduğunda Ferit İlsever’i tanıdığını notun gitmiş oldukları ve ulusal TV içerisinde düzenlenen kurum içi eğit sırasında almış olduğu notlar olduğunu beyan etmiştir. Kuvvai Milliye karargahı olarak nitelediğiniz yer neresidir açıklar mısınız?”
Sanık Ferit İlsever “İşçi partisi çok iyi hatırlattınız iyi oldu 2004 yılı değil mi böyle bir şeylerimiz için ulusal kanalın Türkiye çapındaki görevlileri için Hayati Özcan’da İzmir’deki arkadaşlarımızdan bir tanesi böyle bir ders programı eğitim programı yapılmıştır ve burada gazeteciliğin esasları yeni baştan tabi bizim yaptığımız gazeteciliğin yani sıradan gazetecilik değil de ulusal kanal muhabirliğinin temsilciliğinin esasları yüklediği bize görevler anlatılmıştır. Tabi ki bu görevler içinde ulusal kanalın misyonu olan efendim Kuvai Milliye karargahı diyorsunuz değil mi? Kuvai Milliye karargahı ulusal kanalın kendisidir bakın biz birçok konuşmamızda Atatürk’ün Kuvai Milliye mücadelesi neyse bugün yürüttüğümüz milli kuvvetler ki tam Türkçe karşılı zaten o mili kuvvetler mücadelesi budur ne yaptıysak 1920’de bugün milli kuvvetlerle onu yapacağız diyoruz o zaman karargahın adı hakimiyeti milliyeydi yani basında kurulmuş olan karargahın düşünce merkezinin düşünce üretilen çözüm üretilen merkezin adı hakimiyeyi milliyeydi bugün ki karargahın adı da Kuvai Milliye karargahının adı da Ulasal kanaldır. Bunu her yerde konuşmalarımızda söylüyoruz ve gerçekten de durum budur. Örgütlenme anlamında karargahımız işçi partisidir. Düşünce platformu, çözüm platformu olarak da sesimizi duyurduğumuz karargah olarak ta ulusal kanaldır. Bunu göğsümüzü gere gere her yerde söylüyoruz tabi ki ders programlarında elamanlarımız kadrolarımızı da böyle yetiştireceğiz orda belli ki söylenmiş bir söz ve doğru bir sözdür katılıyorum”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "İbrahim Benli’nin Çatalca ilçesi Gökçerli köyü Ağıllar mevkisinde bulanan evinde yapılan aramada televizyon başlığı altında Ferit İlsever, Nisan 2000 ibaresiyle biten bir belge ele geçirilmiş günümüzde en etkili kitle iletişim aracı televizyondur değerlendirmesiyle ulusal bir televizyonun kurulmasıyla alakalı yapılması gerekenler, masraflar yayın ve kadro bilgileri verilerek Türkiye 2001 yılı başlarında devrimci televizyona kavuşacaktır. Ferit İlsever Nisan 2000 şeklinde bir belge ele geçirilmiştir. İbrahim Benli ili irtibatınızın boyutu nedir? bu çalışmayı siz mi yaptınız böyle bir çalışma yapmaktaki amacınız nedir açıklar mısınız?
Sanık Ferit İlsever “İbrahim Benli efendim demin arz ettim şeyin USİAD yani Ulusal Sanayi İş Adamı Derneğinin yönetim kurulu üyesiydi o tarihlerde Ulusal Sanayi İş Adamı Derneğinin yönetim kurulu üyesi demin burada anlatmaya çalıştığım Cumhuriyet gazetesi vesilesiyle Ulusal Sanayi İş Adamı Derneği sağ olsunlar sadece Cumhuriyet gazetesi için değil ulusal kanal içinde seferber oldular ve onun kurulması için önce, yaşaması için, var olması için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. İbrahim Benli’de çok müteşekkiriz bu hem yönetici hem de o derneğin üyelerinden biri olarak kanalımızla ilgilenmiştir gerekli katkılarda bulunmuştur. Ortağımızdır bunu onurla her yerde söyleriz oda bunu kendisi açıklıkla söyler gerçekten de söylediği gibi 2001 yılına kalmadan hatta devrimci televizyon kurulmuştur doğru tespit etmiş yada o zaman ben söylemişim doğru söylemişim söylediğimizi de yapmışız yani evet söyleyeceğim bu kadar efendim“
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel " Ulasal kanalda yapılan aramada klasör 202 sayfa 26’da Namık Kemal 16 ekim 2001 arkadaşlara çok selam rahat olsunlar biz sürekli teyakkuz durumundayız yapabilecek durumları yok Şenkal böyle bir şeye gittiğinde önce S nokta nokta sonra ırzına geçilmiş bir şekilde köpek gibi gebertilir cesedi de ortaya atılır oda bunu çok iyi biliyor. İşçi partisi yükselişini gösteren anketi biz yaptırdık bizim desteklediğimiz bir güce saldırı bize yapılmıştır. çok daha büyük misilleme yapacağımızı biliyorlar. Sürekli bu tür şeye girişmemeleri için ikaz ediliyorlar. Partiye emekli subayları almak caydırıcı olur yine 27. sayfada Namık Kemal 5 Kasım 2001 başlıklı görüşmede de Türkiye Afganistan’a özel birlik dışında asker yollamayacak en fazla özel kuvvetler komutanlığının bir alayının gitmesi ön görüldü Ecevit’in bitirilmesini ABD istiyor. Ecevit Bilderbergçi hain olmasa da ulusalcı bir tarafı olduğu için ABD onu teslim almak için zorluyor. Milliyette adı geçen emekli orgenerallerden Necdet Timur Ecevit gitsin demiş olabilir. Orgeneral Atilla Ateş böyle konuşmaz ancak yanında Timur söyleyince düzeltmemiş olabilir. İkisinin adı yazılı birlikte söylediği ve devam ediyor başka bilgilerde var. Bu Namık Kemal olarak belirtilen şahıs kimdir? Bu görüşme nerede yapılmıştır. Bizim destelediğimiz güce bize yapılmıştır. Çok daha büyük misilleme yapacağımızı biliyorlar şeklindeki beyanlarıyla neyi kastetmekte kim yada kimleri temsil etmektedir. Karargâh evleri yapılanmasıyla herhangi bir ilgisi var mıdır? Açıklar mısınız?”
Sanık Ferit İlsever “ Yok efendim ben şimdi Namık Kemal falan 2000 yılında diyorsunuz 2001 yılında soyadı var mı acaba “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Başlığında öyle yazıyor bilemiyoruz “
Sanık Ferit İlsever “Soyadı falan yok mu? Sayın savcım Namık Kemal diye bir vatandaş”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Yok soyadı falan yok 16 Ekim 2001- 5 Kasım 2001 iki tane görüşme”
Sanık Ferit İlsever “Saçma sapan görüşlerin lütfen bizimle alakası yok tutulmuş bir not olduğu anlaşılıyor yine birileri tarafından şayet oraya konmuş bir belge değilse hep ihtiyatlı konuşuyorum çünkü bunlara çok rastladık o Ulusal kanalın arşivinden çıkmış bir not olduğu anlaşılıyor içi hakikatken deli saçmasıyla dolu, zırvalarla dolu tamamen zırvalarla dolu sizde bunu nasıl yorumluyorsunuz bravo yani burdan Türk ordusuna karşı bilmem ne yapılacak şey ya bir tane zır deli kalkmış bir şey söylemiş iki tane not alınmış oraya konmuş karargah evleriyle bilmem ne bağlantısı var ne karargah evleri doğru, ne bu belge doğru, ne bu belgede yazılanlar doğru, ne de o karargah evleri bilmem nede bunun ilgisi vardır efendim doğru değildir. Bunlar zorlamadır sayın başkanım bu zorlama çıkarsamalardır bunlar çok zorlama yazık “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Yine 11 Temmuz 2001 Çarşamba başlıklı Klasör 202 sayfa 71’de bir emekli paşa bir siyasi parti liderine ağustos Eylül ayında büyük bir sokak hareketi beklediklerini söyledi. Milli güvenlik kurulunda bunun değerlendirilmesi yapılmış böyle bir ayaklanmayı bastırabilmek için 3 milyon kişinin etkisiz hale getirilmesi gerektiği saptanmış rakam çok büyük hazine müsteşarlığındaki güvenilir adamımız Ağustos, Eylül aylarında çok büyük ödemeleri olduğunu ve çok daha büyük bir kriz beklediklerini söyledi Ecevit hükümeti hakkında değerlendirmelerin yapıldığı devamında da biz bugünde yarında bir araya geliriz bugün oturup çay içiyoruz yarın bir bakarsın yan yana politikalar hayata geçiriyoruz. Sağda da solda da Kuvvai Milliyecilerin bir birine yakın durması çok önemli biz şimdi gençlik örgütümüzü özellikle üniversitelerin olduğu yerlerde her ilde bir tane olacak şekilde örgütlüyoruz şeklindi ibarelerin yer aldığı bir görüşme bu görüşme kiminle yapıldı sizin bilginiz var mıdır?
Sanık Ferit İlsever “Bu nerde çıkmış onu söylemediniz”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Ulusal kanalda ele geçen belgelerden bahsediyorum”
Sanık Ferit İlsever “Yok benim böyle bir şeyden haberim yok hiçbir haberim yok ama içeriğinden anlaşılıyor ki yani bir takım dedikodular karşılıklı oturmuş iki kişi sohbet ederken birbirlerine naklettikleri dedikodular not alınmış ve bir tarafa konmuş bütün anladığım şey benim ordan çıkardığım şey bu benim böyle bir belgeden haberim yok şöyle bütün kahvelerde gidin köy kahvesine yav ordu ne zaman ayaklanacak, sokak ayaklanmasıyla mı başlayacak bilmem ne her tarafta millet bunu konuşur durur. İşsiz güçsüz takımı sabahtan akşama kadar bunları konuşur besbelli ki oturulmuş bu tür dedikodular alt alta sıralanmış yazılmış ve bir kağıt parçası yapılmış şayet doğruysa “”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Yine Ulusal kanalda ele geçirilen klasör 202 sayfa 205’te dizi 54 baba ile görüşme başlığı telefon 3 Mayıs 2003 parantez içermesinde altında da 30 Nisandaki toplantıdan önce bir numara ile görüştüm uzun bir konuşma oldu. Laik Cumhuriyet konusunda bunların kadrolaşmaları konusunda çok kararlı gördüm kendiside bu konuda kararlılığını uzun uzun anlattı kurum olarak ta bu konuda herhangi bir tereddütleri yok sorun şurada ne mecliste nede meclis dışında siyasi olarak bunların bir alternatifi yok karşı tarafta bunu biliyor bu yüzden zorluyorlar. CHP’den umutlarını kestiler mi? CHP deyip güldürme düşüne bir numarada CHP’i iyice bir kenara atmış hiç olmazsa orta sahalarda bir şeyler olsaydı dedi. Ne yani AKP’e alternatif orta sahada mı arıyorlar. Yanlış anladım alternatifi orada aramıyorlar CHP’nin de bir şey yapmadığını söylemek istedi bunların öyle birkaç sene kalmamaları gerekiyor karşı tarafın cumhurbaşkanlığı seçimleri hesabı da var siyasi alternatif yoksa ne yapılacak kollar kavuşturulup beklenecek mi? siyaset dışı yollar olmaz sivil toplumun harekete geçmesi lazım bunu da konuştuk ben bir şeyler yapacağım şeklinde devam ediyor. Bu görüşme baba olarak bahsedilen şahıs kimdir? bir numara kimdir? Sivil toplum hareketi geçmesi lazım şeklinde söylediği hangi sivil toplum kuruluşları hareket geçirilmiştir açıklar mısınız?”
Sanık Ferit İlsever “Efendim şimdi sorgu Zekeriya Öztürk bilmem kime bilmem ne demiş bu konuda bilginiz var mı? yok Mehmet Cengiz bilmem ne şeyinde yapılanması devletin şeyinde yer almış bilginiz var mı diye başladı hiç olmazsa tamamen benim bilgim dışında uzağımdaki olaylar diyelim ama en azında isimlerle başladı bunu tanıyor musun? Böyle isim hakkında bilginiz var mı? Şimdi sorgu şuraya geldi baba bilmem kime bilmem ne demiş bilmem ne hakkında bilginiz var mı? Yapmayın sayın başkanım lütfen ulusal kanalda bir kağıt parçası bulunmuş baba demiş ki bir numaraya bilmem baba kim bir numara kim yapmayın siz bunu ne kadar nasıl anlıyorsanız”
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Bunlar ulusal kanaldan ele geçmiş yani sizde”
Sanık Ferit İlsever “ Aman efendim yapmayın ele geçmiş ulusal kanalda yapmayın yapmayın ben size söylüyorum ulusal kanalda gelin beraber benim şimdi gidelim ben size neler göstereyim orda her bulduğunuz kağıdı böyle atlarsanız siz buradan karargah evlerini çıkarıyorsunuz sayın savcım buradan diyorsunuz ki görüldüğü gibi bakın işçi partisinin karargah evleriyle bilmem ne bağlantısı var yapmayın bu hakikaten vaktimize yazık bana diyorsunuz bunu açıklayın ben nasıl açıklayayım baba kim, bir numara kim, nerden çıkmış, kim yazmış, koydunuz mu onu oraya, hadi tamam siz koymayın ama orda hakikaten bunu yapacak, bunu yazacak, not tutacak insanlarda var gelmiş biri anlatıyor. Baba bilmem ne diye not alıyor atıyor kağıtların olduğu yere yapmayın gelin gidelim Hürriyet gazetesinin şuanda gidelim inanın ben size neler bulacağım orda neler bulacağım ne belgeler bulacağım karargah evlerine ait “
C.Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel "Yine Ulusal kanalda çıkan bir belge 30 Ekim 2001 başlıklı jandarmaya yeni tezgahı diye başlıyor Cevdet Saral ve Osman Ak Jandarmaya tezgah hazırlıyor diye başlayan yazının içeriğinde Aydınlığı özellikle Orgeneral Kıvrıkoğlu ve Kılınç’a gönderin Aydınlık dergisini özellikle Aydınlık dergisini özellikle Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Orgeneral Tuncer Kılınç’a gönderin ayrıca Devlet Bahçeli, Tansu Çiller ve bütün parti başkanlarına gönderin yani bu görüşmeyi yaptığınız şahıs size bir takım şeylerde bulunuyor önerilerde bulunuyor PKK konusunu işleyin, PKK’ya vurun; Şehit aileleriyle ilişkiye girin oradan size çok oy gelir MHP’den kopuyorlar bu konuyu işleyin ikincisi Doğu Perinçek işçi kadın ve genç kızlarla bir basın toplantısı yapsın, kadınlar ellerinde tencereleri, ellerinde tencerenin kaynamadığını, yemek yapamadıklarını dile getirsinler ama daha çok kadınlar konuşsun bu iki öneri çok rütbeli insanlardan yapıldı. Doğu Perinçek’e mutlaka ilet askerler Yaşar Nuri Öztürk’ten çok rahatsız şeklinde devam ediyor, yani bu görüşmeler kimlerle yapıldı yani onları öğrenmek istiyoruz bu yazılmış çizilmiş ve doküman olarak ele geçmiş bunlar görüşme notları “
Sanık Ferit İlsever “Hayır sayın savcım ben size bir şey söyleyeyim mi? şimdi normal olarak 40 senelik bir gazeteci olarak, basın mensubu olarak sürekli basın kartı sahibiyim ben”
Dostları ilə paylaş: |