Sanık Ferit İlsever :” Hayır efendim, beş kuruş almadık. Almadığımızı zaten kendisi de söylüyor orda. “
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” bahsedilen dilekçe bahsedilen görüşme Devlet Bahçeli görüşmesi yapıldı mı sizin, “
Sanık Ferit İlsever :” Ben yaptım tabi Suphi karaman rahmetli Genel başkan yardımcımız ile beraber, ama öyle ulusal kanal yardım için falan değil işte onu söylüyorum ya bir takım orda bir göz şeyimizi takip ediyor coğrafyamızı hattımızı takip ediyor nereye gidiyor bu adam tabiî ki ulusal kanala gelen herkes benim kimle görüştüğümü ne yaptığımı bilir ben zaten bunu yazıyorum çiziyorum dergide yazıyorum yada ulusal kanalda bildiriyorum. Ama yalan yalan şu ben bir yalanı yalanın biri şu veli küçük bana randevu almış, tanıyor musunuz sayın komutanım ben onu bilmem bile ayrıca, bana randevu almış, bende gitmişim o randevu üzerine yalan, ben devlet Bahçeli den kendim randevu aldım. İstedim, gittim ve ulusal kanal için falan değil, ulusal kanal için değil ulusal kanal için tanıtma fonundan para istenmez sayın başkanım böyle bir saçmalık olmaz. Ne hakkım var benim buna onda ne hakkı var bana tanıtma fonunun parasını vermeye, Türkiye’nin tanıtma fonunun parasını vermeye. Bir yayın organı için ben onu yapabilirsem yaparım yapamazsam kapatırım giderim o değil. Ama kaynak yayınlarının bize ait olan kaynak yayınlarının Atatürk ün bütün eserleri diye nerde ise on yıldır on iki yıldır üzerinde çalıştığımız yirmi beş ciltlik bir dizisi var. Tahmin ediyorum iki üç yıl sonra bitecek. Atatürk ün bütün eserleri adı. Tam en az beş altı kişi on, on beş yıla yakın bir süre boyunca burada çalışmış bizim şeyimizle maaşları ödenmiş, geçimleri sağlanmış, her şeyi sağlanmış, esik Türkçe yi vesaire yi çok iyi bilen uzmanlar, tarih uzmanları aynı zamanda hocalarımız kafa kafaya vermişler, Atatürk ün şu anda piyasada bulunan kitaplarının ötesinde yazdığı yazılar tuttuğu notlar, bilmem nerde hiç yayınlanmamış belgeler, Türk Silahlı kuvvetlerinin arşivindeki belgeler bilmem ne kütüphanesindeki eski Türkçe yazılar, hepsini toparlamışlar, şu anda yirmi beş cilt belki otuz ciltte toparlanacak, muazzam bir çalışma Türkiye de böyle bir çalışma yok. Ben anlatırken heyecanlanıyorum göreceksiniz bunu Türkiye de Atatürk üzerine yapılmış böyle bir çalışma yok. Devlet bunu yapmamış, devletin hiçbir kurumu bunu yapmamış, o Atatürk yüksek kurumları falan hiçbiri yapmamış oturmuş bu aydınlık grubu kafa kafaya vermiş yapmış son derece değerli eserler. Ben de gidiyorum ya diyorum burada çırpınıyoruz Bahçeliye o zaman da Başbakan yardımcısı yani bu tanıtma fonunun başında olduğu için, onun için gidiyorum sayın başkanım ben, Türk tanıtma fonuna Türkiye tanıtma fonuna görev de bu işi de bu zaten, yapması gereken şey de bu, diyorum ki böyle bir çalışma var buyurun size ciltleri getirdim koyuyorum önüne, lütfen buraya katkıda bulunun destek olun. Yani mesela nasıl şu ciltlerden alın elli tane, yüz tane iki yüz tane,başbakanlıkta dağıtın, yok Türkiye ye dağıtın bunu teklif ediyorum bunlarda bir şey yok ki gayet normal. Adamın görevi ayrıca yapmadı, yapmamakta da çok yanlış yaptı. Bende onu eleştirdim daha sonra eleştirdim. Tanıtma fonu zaten bunun için kurulmuş, bu görev için.
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” size ait bilgisayar içersinde TGB Bağış eski şeklinde bağış listesi var bu nedir bunu hatırlayabildiniz mi?”
Sanık Ferit İlsever :” hayır hatırlayamadım. İddianamede gördüm hatırlayamadım. Ne diyor sayın savcım, ”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın :” kişiler ve karşılarında bağışlar yaptıkları yaptıkları bağış, “
Sanık Ferit İlsever :”TGB ye bağış yapmışız bağış toplamış olabilir gençlik örgütüdür. Bilmiyorum bilgim yok, hatırlamıyorum yani. “
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın :” sizin sorumluluğunuzda bulunan ulusal kanal da yapılan aramada size sorulması gereken birçok şey çıktı, bunların önemli bir kısmını meslektaşım sordu ben de birkaç tane bunlardan soracağım, bunlar hiç sorulmazsa hiç sorulmamış şeklinde sizde kalacak ve ulusal kanal ın sorumlusu da sizsiniz. 15 ekim 2001 tarihinde bunların hepsi de şekil olarak birbirine benzer şekilde hazırlanmış, bilgisayar çıktısı en başında belirli bir tarih yazıyor, gün yazıyor, görüşülen kişi bazen açık ismi ile yazıyor, bazen de görüşen kişi mesela dosya içersinde Toman adı ile Uğur yıldırım vs gibi görüşen görevliler de yazıyor bazılarında hiç yazmıyor veya askeri istihbarattan bir yetkiliye vs gibi bir takım tanımlamalar var. 15 ekim 2001 tarihli bir görüşme notu aktarılmış, bu görüşme notunda görüşülen kişi 14 ekim 2001 de Küçükçekmece de polis e saldıranlar. Delta forsa bağlı kuvvetler amaçları radikal İslamın ne büyük bir tehlike olduğunu kamu şeklinde kamuoyu oluşturmak şeklinde başlıyor devamında da, doğu beye bir öneri, doğu beye çok selamlarımızı iletiniz, kendisine bir önerimiz var, bundan sonraki telefon konuşmalarında mesele televizyon konuşmalarında meseleleri izah ederken tamamen yerli unsurlarla öne çıkarsın. Özellikle bu dönemde çok mecbur kalmadıkça televizyon programlarında Lenin Mao vurguları yapmasın, Mehmet Akif Gibi kurtuluş savaşı kahramanlarını öne çıkarsın yerli karakterler ile ve örneklerle meseleleri izah etsin. İkinci vurgu terörizmedir. Doğu bey teröre karşı ve teröre karşı iyi vurgulamalı. Ne terördür, ne değildir konusunda yaptığı çıkış o anlamda doğrudur. Üçüncüsü bizim ABD halkı ile hiçbir alıp veremediğimiz yoku iyi vurgulamalıdır. Bunun kamuoyu nezdinde çok faydalı olacağına inanıyoruz. İslamiyeti hedef almamak konusunda size yaptığımız öneriyi dikkate aldıkları için teşekkürlerimizi iletiniz. Bunların kimin söylediği hakkında bir bilginiz var mı varsa hangi amaç ve bağlantı ile Doğu Perinçek in belirli bir şekilde davranmasını, istiyor ve neden bunu kendisi değil di bir aracı aracılığı ile belirtiliyor bu ulusal kanal da çıkan klasör 203 sayfa 57 deki bir görüşme notu. “
Sanık Ferit İlsever :” sayın başkanım şimdi, hakkaten vahim ne diyeceğim yani,”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” bu bir haber değil.”
Sanık Ferit İlsever :” Anladım ben anladım, şimdi az önce ara verdiğinizde burada bir arkadaş hatırlatıyordu, mesela diyelim ki Doğu Perinçek in çıktığı bir program, yada benim çıktığım bir program altında ekranın yazıyor işte Doğu Perinçek e sorularınız, Ferit İlsever e sorularınız, Hikmet Çiçek e sorularınız varsa sormak istediğinizi bildirin belki yüzlerce yüzlerce telefon elektronik posta faks yağıyor şeyimize. Yazıyoruz yada Doğu Perinçek in bu sözleri ile ilgili Ferit İlsever in bu sözleri ile ilgili görüşlerinizi açıklayın sizi canlı yayına da bağlayacağız diyoruz. Şimdi yüzlerce şey, mail geliyor, oturuyor santraldeki arkadaş saltanattaki arkadaş oturuyor bunların hepsini tıkır tıkır yazıyor zaten e posta ve faks yolu ile gelenler yazılı vaziyette adını soyadını yazmış, bunların bir kısmı orda yüzlerce binlerce gelen mesajın ancak yüzde diyelim ki yirmisi, yüzde onu yüzde yirmisi ekranda yayınlanabiliyor gerisi arşive gidiyor sayın savcım arşive gidiyor gerisi, siz zannediyorsunuz ki bu Lenin Mao falan konuşma şunu bunu yapma falan Ergenekon terör örgütünün tepesinde Doğu Perinçek e aracı ile gelmiş bir talimat zannediyorsunuz, ben size söyleyim, gidin o arşivde onu söylüyorum sayın savcımıza da gidelim ne talimatlar bulursunuz hala bilmem şunu bunu yayınlıyorsunuz derhal bunu kaldırın yok işte Atatürk den daha fazla bahsedin yok bilmem ne vurgusu yapın bizim seyircimiz böyle yağmur gibi geliyor sayın başkanım, istesek de istemesek de geliyor bir yanlış yaparsak hele yada bir abartma falan bir şey olursa yağmur gibi yağıyor halk televizyonu burası, kendisinin şeyi olarak görüyor, sesi olarak görüyor. Kanal olarak görüyor ve yağdırıyor. Biz star televizyonu değil bu bana ne bilmem aydın doğan da bunu böyle yapmış diyecek değil. Evinin içine kadar giriyoruz şeyin insanların ailenin içine kadar giriyoruz ve seviliyoruz biliyorum ben sevildiğim zaman öyle seviniyorum. Patlıyor bir yerden oturuyor telefonun başına ya telefon ya faks ile ya bilmem ne olur yağdırıyor. Ben bunun gibi lütfen yüzlerce binlerce şeyi arşivden çıkartırım gösteririm. “
Mahkeme Başkanı:” bu da o mu o tarihten mi?”
Sanık Ferit İlsever.” Herhalde sayın başkanım hatırlamıyorum, ayrıca bu Doğu Perinçek e sorulacak soru yani ben nerden bileyim bunu da ha geçtim ondan bana da sorun helal olsun ama nerden bileyim ben bunu şimdi doğu bey e öneri diye bir şey geliyor, mesaj geliyor nerden bileyim. Uğur Yıldırım, Teoman Ali gibi isimler bizim muhabirlerimiz uğur Yıldırım o zaman bizde çalışıyordu daha sonra ayrıldı. Ondan sonra bunarın arşivlerinde yada ulusal kanalın arşivlerinde bunlara imza, bunların isimlerinin yazan yazıların olmasından daha doğal hiçbir şey olamaz. Bunlar saçma sapan olabilir. Notlar olabilir bir takım düşmüş şeyler burası gazete yapmayın onu anlatmaya çalışıyorum. Benim bu sorgumda maalesef sayın başkanım, öğrendiğim anladığım şey şu oldu yani öğlenden beri duruyorum ve görüyorsunuz soruların yarısından çoğu benim gazetecilik faaliyetim ile ilgili. Şu not hakkında ne diyorsunuz, arşivde bakın şu bulundu ulusal kanalda, bulamazsınız burada terör örgütü bulamazsınız aramayın boşuna. Yok bulamazsınız. Her türlü zırva yı da bulursunuz yanlışı da bulursunuz, doğruyu da her şeyi de bulursunuz ama özgür bırakın bizi insanları, bırakın çalışsın özgür bir şekilde. Düşmeyin peşine şu notta ne dediniz bu notta ne dediniz, özgür bırakın. Kafaları beyinleri özgür bırakın buradan bir şey çıkmaz. Yaptığımız iş ortada ulusal kanal yayını 24 saat ortada. Bana sayın savcı iddianame bir tane ulusal kanal yayınında şunu yaptınız demedi. Yirmi dört saat yayın yapıyoruz. Başkanım on senedir yayın yapıyoruz. Sen bu yayında da kalktın bak böyle böyle bir şey dedin bu yayında da şunu konuşturdun al işte terör örgütü burada bunu diyen yok bana burada, yok bilmem ne altında bilmem ne şey var, orda yapmayın anlamıyorum, anlamıyorum.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” Bu tür belgeler klasörler oluşturuyor dava dosyasında sadece birkaç tanesi size soruldu siz de habercilik yönü ile bunları izah ediyorsunuz. Ancak şöyle bir özellik de göze çarpıyor, bunların bir kısmının üzerinde haber yapılmayacak, yayınlanmayacak, kesinlikle yayınlanmamalı şeklinde uyarı ibareleri var. Eğer bir haberde kullanılmayacaksa bu tür istihbari çoğu istihbari bilgiler neden toplanmaktadır. “
Sanık Ferit İlsever :” Ah savcım o kadar güzel sordunuz ki bomba gibi bir soru her şeyi anlatıyor, biz toplarız bizim görevimiz toplamak haber merkezinin görevi toplamak. Benim görevim de ona üstüne yazmak yayınlanmaz, bu da yayınlanır, ben yayınladığımız şeyi de yayınlamadığımız şeyi de arşive atarım. Orda durur. Yapmayın bunu gazete burası. Ne güzel söylüyorsunuz her şeyi yayınlamamışım. Hadi ben onları yayınlasam bari o zaman diyeceksiniz ki şu yayında şunu yapmışsınız diye. Demek ki zararlı görmüşüm yanlış görmüşüm millet için faydalı görmemişim ki şeyi üstüne yazmışız yayınlanmaz diye yapmayın, bunlarda bir şey yok ki.”
Mahkeme Başkanı:” sakin olun bu vesile ile gazeteciliği de öğreniyoruz.”
Sanık Ferit İlsever:” yok estağfurullah sayın başkanım rica ederim, ben beni rencide eden üzen şey şu sayın başkanım, ben şimdi burada çıkacağım inanın bunu yapacağım gideceğim gazeteciler cemiyetine, bu olayı olduğu gibi anlatacağım. Çözümlerini de alacağım koyacağım önlerine ya ben ne yaptım görün lütfün görün şunu, Türkiye de basın özgürlüğü nereye gelmiş. Yanlış mı söylüyorum sayın başkanım burada bakın şu haberi niye yayınladınız bu haber üzerine niye yayınlamadınız diye yazdınız böyle bir soru olur mu lütfen yani lütfen, buradan Ergenekon terör örgütü çıkar mı ben zorluyorum kendimi anlamaya çalışıyorum. Çıkmaz sayın başkanım.”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın :” Bu konu daha önce de gündeme geldi, aydınlık grubu hareketi hakkında örgütün bir değerlendirme yaptığı hatta bunun dosya içersinde mevcut olduğu olumsuz bir kanaat belirtildiği örneğin fabrikatör isimli örgüt belgesinde aynen Perinçek grubunun yayın faaliyetleri çerçevesinde yer alan istihbarat toplama çalışmaları gazeteciliğin doğal sınırları içersinde varsayılamaz. Çünkü disiplinli bir biçimde sürdürülen arşiv çalışmaları içinde MİT ve genelkurmay başkanlığının çok gizli belgeleri de yer almaktadır deniyor. Yani bunlar bir nevi klasörler dolusu oluşturan ve birçoğu da haber olarak haber değil de istihbarat değeri taşıyan şeyler. Bu örgüt dokümanındaki saptamayı bir nevi doğruluyor. Bu yüzden size sorularımı sordum. Eğer izniniz olursa son bir sorum olacak sayın başkan, siz partinin genel başkan yardımcısısınız, Danıştay saldırısı konusunda partinizin basın toplantıları ve açıklamaları oldu. Ve bunlardan birisi de şu Doğu Perinçek, Alparslan Arslan ve ekibinin Bulgaristan da faaliyet gösteren MOSSAD destekli Alpiras adlı firma tesislerinde özel eğitim gördüklerini söyledi, Perinçek ekibin Türkiye de Gonca Bahar kimliğini taşıyan bir kadın ile ilişkili oldukları ve hesaplarına da 4 trilyon lira yatırıldığının bilindiğini kaydetti şeklinde bir basın açıklamanız var gazetelere de çıktı. “
Sanık Ferit İlsever :”Perinçek in açıklaması değil mi?”
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın :” parti olarak parti yönetimi ile birlikte yaptığı bir basın açıklaması bu sadece birisi aslında varan 1, varan 2 , varan 3 varan 4, şeklinde devam eden basın açıklamaları da var bu önemli bilgiler bunları nasıl temin ettiniz buradaki bilgiler nasıl teyit edilebilir bu konularda ne biliyorsunuz lütfen açıklar mısınız? “
Sanık Ferit İlsever :” Teşekkür ederim, şimdi efendim ben sayın savcım özellikle soruyorum Doğu Perinçek in basın açıklaması değil mi parti yönetimi ile birlikte yapmış diyor, nasıl parti yönetimi ile birlikte yapmış, Doğu Perinçek işçi partisinin genel başkanı, oturuyor basının karşısına geçiyor, ulaştığı bilgileri neyse söylüyor burada söylüyor, Doğu Perinçek in işçi partisi genel başkanının basın toplantısı işçi partisi ne sorulacak bir soru benim bu konularda bilgim yok. O kadar söyleyeceğim şey ona sorulacak bir soru bu ne ilgilendirir beni yani. Ayrıca yani bunlar doğru olsa ne olur yanlış olsa ne olur. Yani onu da söyleyim bilgi. Bir şey daha lütfen müsaade ederseniz söylemek istiyorum demin ki savcımızın şeyine, aydınlık grubu beğenilmemiş dedi, bazı çevreler tarafından önemli istihbarat şeyleri sahip, gazeteler istihbarat toplar sayın başkanım, MİT, den ordan buradan gelen Genelkurmay dan milletin aleyhine Türkiye Cumhuriyetinin aleyhine bir evrak olmadıkça ona zarar verecek bir evrak olmadıkça ve kötü niyetli bir faaliyet olmadıkça bilgi sahibi olur. Bütün gazeteler yapar bunu. Yayınlamak başka bir şey ben Taraf Gazetesi değilim. Kafadan atarak Ergenekon şey irtica bilmem ne belgesi yapmam ben böyle bir şey ben böyle bir şey yapmam. Onların orda bizde bulunması kadar normal bir şey olamaz. Ha o sözünü ettiğiniz çevreler tarafından Aydınlık’ın beğenilmemesi de çok iyi olmuş, onlara da teşekkür ederim beğenmiyorlarsa helal olsun demek doğru yoldayız yani. “
Sanık Nusret Senem söz istedi, verildi:” Sayın Başkanım, sorum yok, bahsettiği bazı Sayın İlsever in bahsettiği bazı konular ile ilgili bilgi olan bazı ilavelerde bulunacağım, ulusal kanalın devlet tanıtma fonundan para alması konusuna sayın savcı değindi, soru sordu Sayın İlsever de bunu cevapladı. Devlet Bahçeli ile görüştünüz mü dedi, şimdi bu ulusal kanal ile ilgili değil. Sayın savcının bilgisi tamamen yanlış, kaynak yayınlarının kaynak yayınlarının bir başvurusudur bu devlet tanıtma fonuna. Devlet tanıtma fonundan sorumlu başbakan yardımcısı sayın Bahçeli bu talebi reddetmiştir. O ret den sonra ben yazılı olarak bildirilen ret kararı konusunda idare mahkemesine dava açtım. O dava da reddoldu. Dava dosyası benim arşivimdedir. Hiçbir kuruş para kaynak yayınlarına verilmemiştir. Rusya’daki arşivlerde sayın İlsever orda yanlış hatırladı, Rusya’daki arşivlerde kaynak yayınları ermeni sorunu ile ilgili kaynakları arşivleri araştırmak üzere bu fondan para talebinde bulunmuştur. Ve ne yazık ki ne yazık ki devletin dış işleri bakanlığı ve milli güvenlik kurulu bunu devlet yapacaktır diye bir cevap vermişlerdir ve ret kararında da bu konuya da değinilmektedir. Devlet yapacaktır demişlerdir ama devlet bu güne kadar hal ada bu güne kadar bir şey yapmış değildir. Kaynak yayınları kendi imkanları ile Rus arşivlerinde bu çalışmayı gücü yettiği kadar yaptı. Ve sanıyorum on tane kitaba ulaşmış durumda şu anda. O arşivlerden bulunan belgelerden biri de ermeni başbakanı 1919-20 de Ermenistan başbakanı Kaçazluni’nin kitabıdır sayın İlsever bunu savunmasında belirtti. Efendim Ümit Sayının savcılık ifadesinin notlarının ulusal kanal da bulunması ile ilgili bir soru tevcih ettiler sayın İlsever e sayın savcılarımız, Aytek ten şeklinde Aytek diye ifade ediliyor. Bu Aytek denen şahıs Mehmet Av. Mehmet Nuri Aytekin’dir. Ümit Sayının avukatıdır aynı zamanda Mehmet Nuri Aytekin ulusal kanalın da avukatıdır. Benimle birlikte ulusal kanalın da avukatıdır. Savcılıktaki sorgudan sonra bazı notlar almış, ve sanıyorum bilgilendirme amacı ile Sayın İlsever’ e, ulusan kanalın genel yayın yönetmenin olan sayın İlsever’ e vermiş ve bu notlar hiçbir şekilde ne yayınlanmış, ne herhangi bir şey söz konusu. Ulusal kanalın aramasında da bu notlar bulunmuş. Konu budur. İşçi partisi genel merkezinde Ergün Poyrazın jandarma dan aldığı para ile ilgili bir belge bulunduğundan söz ettiler bunu gerek ben sorgumda gerek sayın hikmet çiçek sorgusunda geniş olarak izah ettik, mahkemenizde jandarma genel komutanlığına bu konu ile ilgili Ergün Poyraz’ın talebi üzerine bir tezkere yazdı, gelen cevapta dava dosyasına girdi o tezkere cevabında Ergün Poyraz a böyle bir para hiçbir zaman böyle bir para ödenmediği belirtilmiştir. Partimizde bulunduğu iddia edilen belge ise bir sayın naip hakimin incelediği dört CD den birisinin içersinde bir imzasız makbuz örneğidir. Bilgisayar çıktısıdır, hiçbir imza hiçbir kanıtlayıcı belge değildir. Emniyetin bizim belgelerin içersine sokuşturduğu, düzmece belgelerden birisidir bu. Karargah evleri konusunu ben savunmamda uzun uzun anlattım. Tutanağa göre tutanağın 7.sayfasına göre arama tutanağının işçi partisindeki arama tutanağının 7. sayfasında benim çalışma ofisimde çalışma yerimde sekreterlik genel sekreterlik odasında bir kütüphane gözünde bulunduğu belirtiliyor bu belgenin ben böle bir belgeyi arama sırası da görmedim. Tutanaklar hazırlandığı zaman ben ve Sayın Mehmet Cengiz hazır bulunduk ama böyle bir belgenin böyle bir belgenin arama sırasında bulunduğunu orda olmamıza rağmen biz görmedik. Bize böyle bir belge gösterilmedi. Fakat tutanağa yazılmış., bizler maalesef tutanağı, 33 sayfa tutan tutanağı okumadık. Okumadık fark etmedik, bizim de gözümüzden kaçmış, böyle bir belge biz benim odamda bulundu deniyor. Zaman zaman genel başkanın odası falan diye soruyorlar böyle bir şey yok. Benim odamda bulunduğu şeklinde tutanakta bir not var. Karargah evleri meselesi ile ilgili hava kuvvetler komutanlığı askeri savcılığı bir soruşturma yürütüyor. O soruşturma sırasında ortaya çıktı ki, bu sahtekarlığı da F tipi örgüt yapmıştır. Nitekim bu örgütün o ordu içersine yuvalanmış elamanlarından üç tane ast subay Kayseri de yakalandı. Ve bunlarla ilgili soruşturma sürüyor. Bu şahıslar da tutukludur. Karargah evleri ile ilgili belgede ismi geçen şahısların birbirleri ile telefon trafiği şeklinde bir iddia olmuştu. O trafiğin düzmece olduğunu da yine askeri savcılık kanıtladı. Kanıtladı ve kamuoyuna da yansıdı bu konu. Hiçbir şekilde işçi partisinin ordu içersinde böyle bir çalışması yoktur. Olmamıştır. Bu tamamen gerçek dışıdır. Bir başka konu, partimizde vatansever güç birliği, Kuvai milliye ve benzeri gibi bazı yasal kuruluşlara veya platformlara ait, bildiri veya broşürler bulunduğunu sordular sayın İlsever e sayın savcılar, efendim bir siyasi partiye günde böyle onlarca belge gelir, bazen faks ile gelir, bazen posta ile gelir, her örgüt kendi örgütsel dokümanlarını fikirlerini yaymak için çeşitli partilere derneklere gazetelere her tarafa verirler. Bu şekilde verilmiş ve partimize gelmiş belgelerdir. Bunun işçi partisinde bulunmasında ne gibi bir yasa dışı durum olabilir bunun soru olarak sorulmasını doğrusu yadırgıyorum. Bir hukuk adamının böyle bir soru doğal olarak sormaması gerekir. Siyasi partilerde, sendikalarda derneklerde nasıl bir çalışma olduğunu doğal olarak bilmek icap eder. Olay bundan ibaret yani herkes gönderiyor, posta ile gönderirler, gelir bırakırlar faksla numaramız her tarafta vardır, partinin numaraları alenidir. Faksla gönderirler yüzlerce belge gelir böyle, iddianameden sonra bazı belgeler dosaya girdi dedi sayın savcılar, sayın yargıcım iddianame ve ekleri verildikten sonra bir belgenin dosyaya girebilmesi ancak savcılığın tevsi tahkikat babında talepleri ile olabilir veya resmi olarak heyete sunması ile olabilir. Biz böyle bir belge sunduklarını görmedik. Heyete sorulmamış, heyete sunulmamış, dosyaya sunulmamış illegal olarak bir belge burada soru olarak sorulamaz. Bu savcılık görevinin kötüye kullanılmasıdır. Evet, benim ilave etmek istediğim hususlar bunlar.”
Mahkeme Başkanı.” Unutmadığınız bir şey kalmamış, hepsini hatırlıyorsunuz yani. Burada o kadar, hepsini hatırladınız yani unuttuğunuz bir şey kalmamış.”
Sanık Hikmet Çiçek söz istedi, verildi:” aynı şekilde sayın başkan, benim ile ilgili de bazı konular geçtiği için Sayın İlsever e soru sormayacağım bazı açıklamalar yapacağım. Vatanseverler güç birliği tüzüğü denilen işçi partisinde ele geçirilmedi efendim burada bu konudan bahsedilirken ele geçirilmek sözcüğü sayın savcılar öyle söyledi, doğru bir sözcük değil, söz konusu tüzük Taner Ünal tarafından çıkarılan Türkeli dergisinin bir eki olarak dergi ile birlikte verildi. Yani o dergiden temini o dergiyi temin eden kaç tane vatandaş varsa Türkiye de şimdi onların hepsinin elinde vatanseverler güç birliğinin tüzüğü bulunmaktadır. Dolayısıyla işçi partisi genel merkezinde tüzük ele geçirildiği sözcüğü hukuki olarak da doğru değil efendim. Sayın senem in de bahsettiği ulusal kanal Türk tanıtma fonuna para almak için hiçbir zaman başvurmadı. Devlet Bahçeli ile rahmetli Suphi Karaman görüşmesinde bende vardım, Sayın Suphi karamanın yanında birlikte gittik Sayın Bahçeli o zaman Başbakan yardımcısı ve tanıtma fonundan sorumlu başbakan yardımcısı idi. Sayın senem in izah ettiği gibi kaynak yayınlarının Rus arşivindeki ermeni belgelerinin tümünün Türkiye ye getirilmesi muazzam bir uğraş gerektiriyordu ve bunların Türkçe ye çevrilmesi konusunda tanıtma fonundan yardım istedik. O görüşmede sayın bahçeli sayın karamana bizlere çok sıcak davranmasına ve mutlaka fondan bu kararın çıkacağını söylemesine rağmen sonradan bu talebimiz geri çevrildi. Sonraki süreci de sayın senem anlattı. Sayın başkan insan bilgisi zaman ve mekan ile sınırlıdır. Yani zamanın ve mekânın dışında bir bilgi yoktur ve insan bilgisi zaman içinde gelişir olgunlaşır bu herkes için böyledir. Yani insanlar doğuştun bembeyaz bir sayfa gibidir onların bilinçleri ve zaman içinde dolar şimdi sayın savcı otuz beş yıl önce yapılmış Türkiye ihtilalci işçi köylü partisi savunmasında yüz binlerce ermeni öldürüldü diyorsunuz, bunu sadece biz demiyoruz. 90 yıl önce nemrut Mustafa divanında ziya Gökalp diyor, ziya Gökalp a nemrut Mustafa soruyor, siz Ermenileri soykırıma tabi tutmuşsunuz, siz Ermenileri katletmişsiniz diyor hayır diyor Ziya Gökalp mukatele, mukatele sözcüğünü Türkçemizde ilk kullanan Ziya Gökalp’dir. Karşılıklı kırım oldu diyor. Boğazlaşma oldu diyor. Elbette Ermenilerden de binlerce on binlerce insan öldü. Müslüman halktan da öldü. Yani sayın savcının Abdülhamit’in Hamidiye alayları kurmuş Kürt beylerinden Ermeniler üstüne salmış, savunmada siz bunu yazdınız, ya biz yazmadık tarih böyle yazıyor. Hamidiye alayları diye Kürtlerden kurulan beylikleri biz Türkiye Cumhuriyetinin tarihinden okuduk. Nasıl bunu bir sorgu gibi soruyor anlamak mümkün değil. Ayrıca ne ziya Gökalp’ın konuşmasında ne de Türkiye ihtilalci işçi köylü partisinin savunmasında kesinlikle bir soykırımdan bir jenosit ten bahsedilmemektedir. Yani biz otuz beş yıl önce de soykırım sözcüğünü kullanmadık, şimdi de kullanmıyoruz. Tersine lanetliyorum. Efendim Ergün poyrazın sözü edilen ifadesi işçi partisi genel merkezi 4. katı basın bürosu diye tabir edilen dairede benim masamda bulundu. Yani işçi partisi genel merkezinde bulunan bir belgeni ki bana da soruldu, sorgumda huzurunuzda yaptığım savunmamda da izah ettim, bu sorunun Ferit İlsever e sorulmasına da bir anlam veremiyorum o dönemde ben gözaltına alınmadan tutuklanmadan önce meleğim gereği gazetecilik mesleğim gereği tüm gazetecilerin yaptığı gibi bu ifadelere ulaşmak için çaba gösterdim. Sadece Ergün poyrazın değil sayın muzaffer Tekin in başka arkadaşların da ifadeleri vardı bende. Ki şu anda piyasada sayısız onlarca diyebileceğimiz Ergenekon ile ilgili doğru yada yanlış sayısız kitap vardır. Ve bu kitapların hepsi sanıkların polis ve savcılık ifadelerine dayanmaktadır. Yani bir gazetecide sende nasıl poyrazın ifadesi çıkar diye sormak yani doktora senin muayene hanende nasıl bu nasıl bu tansiyon aleti çıkar diye sormak kadar anlamsız bir şey ve bunu İlsever e sormak daha anlamsız. Sayın başkan bu sanıklar arasında karargah evlerinden dolayı tutuklu bulunan tek sanık benim. Karargah evlerinden dolayı tutuklanmadım ama karargah evleri denilen belgede adı geçen buradaki sanıklar içinde tek sanık benim. Bu sanıyorum 2006 yılında isimsiz ve imzasız olarak MİT’e gönderilen bir ihbar mektubu ile başlayan bir soruşturma, sayın savcının biraz önce okuduğu MİT belgesinde de bu belgenin genel kurmay askeri savcılığına gönderdiği genelkurmaya gönderdiği belgenin bir ikaz istihbaratı olduğunu bunun başka kanıtlarla delillendirilmediğini ve bunun delil olarak kullanılamayacağı nerede ise her sayfasında belirtiliyor. bu bir ikaz istihbaratıdır ve biz acil durularda böyle istihbaratta bulunuruz diyor. Ve bu delil değildir diyor. Kaldı ki bu karargah evleri ile ilgili kara kuvvetleri askeri savcılığında hava kuvvetleri pardon o listede ismi geçen subaylar askeri öğrenciler sivil şahsiyetler ki sayıları yirmi civarında idi herkesin ifadesi alındı. Bende gittim askeri savcılığa konu ile ilgili ifademi verdim. Ve soruşturma sanırım bu günlerde tamamlanacak karargah evlerinin sayın İlsever ile uzak yakın hiçbir bağlantısı yok. Ulusal kanal da çıkan aynı zamanda hikmet çiçek in tam orasını duyamadım ya flash bellek ya masamda çıkan yeşil Alaeddin’im diye başlayan bir bilgi notundan bahsetti sayın savcılar, bu bilgi notunda Hizbullah’ın kimin tarafından kurulduğu, JİTEM’in nasıl lağvedildiği, işte iki itirafçı murat demir ve murat beyin kimlerle çalıştığı vesaire bu konularda bir bilgilendirme notu ve burada o notta sözü edilen Alaeddin PKK itirafçısı Alaeddin kanat, kanatın PKK indeki kod adı General Zinnar’dı, ben Aydınlık dergisinde Alaeddin Kanat ile ilgili haber de yaptım ve o dönemde o dönem dediğim Ersever den Hizbullah tan falan bahsedildiğine göre sayın başkan, on beş yıl falan geçti, yeşilin kim olduğu tartışması sırasında hazırlanmış bir bilgi notu anlaşılıyor yani yeşilin Mahmut Yıldırım olduğu henüz kesinleşmemiş bir yeşil Alaeddin mi diye soru ile başlayan bir bilgi notu. Ve bu notun da görülmekte olan dava ile de Sayın İlsever ile de uzak yakın hiçbir ilgisi yoktur. Son açıklamam sayın başkan, benim işçi partisi genel merkezindeki flash bellek de bulunan Ferit İlsever ile sayın ilhan Selçuk arasındaki bir görüşmeye ilişkin bilgilendirme notu, ben işçi partisi genel merkezinde basın bürosundan sorumlu olduğum için savunmamda bunu belirttim. Partiye ilişkin bütün bilgiler belgeler sayın genel başkana geldiğinde ben ondan bir kopya alırım önemsediğim konuları belleğime yada bilgisayarıma koyarım. Bu iki ulusalcı medya kuruluşu arasında Cumhuriyet gazetesi ile ulusal kanal arasındaki bir dayanışma birleşme birbirine desteğe ilişkin bir görüşmedir. Bu görüşmenin Tuncay Güney in mülakatı ile yada Ergenekon belgeleri adı verilen medya ulusal medya 2001 belgesi ile kesinlikle bir ilgisi alakası yoktur. Ancak ben sayın İlsever in şeyine de katılıyorum o bu flash belleğin yeniden çözümlenmesi talebinde yanlış anlamalara yol açacak cümleler olduğunu ifade eti bu talebe bende katılıyorum saygılar sunarım. “
Mahkeme Başkanı:” soracağınız bir şey var mı? Sanığa soracağınız sorabileceğiniz bir şey var mı? Sanıkla ilgili konuşacaksanız konuşun.”
Dostları ilə paylaş: |