Sanık Hayrettin Ertekin:” Sayın başkanım soracaktım, evet sayın başkan, ben onun için kalktım.
Sanık Hayrettin Ertekin söz istedi verildi, 3 aydır konuşmuyordum sayın başkanım müsaade ederseniz bir iki kelimede ben konuşayım onun için”
Mahkeme Başkanı " sanığa yönelik yani şuanda konuşacaksınız gayet tabide sanığa yönelik şuandaki konuşmalarımız sanığa yönelik konuşma “
Sanık Hayrettin Ertekin” Farkındayım sayın başkanım ben onun için kalktım. Sayın Ferit İlseler beyefendi siz bizleri yani beni tanımadığınızı söylediniz doğru ben sizi tanıyorum 30 yıldır tanıyorum Atatürkçü kişiliğiniz, devrimciliğiniz ve gazeteciliğinizden sizi tanıyoruz Türkiye’nin yetiştirdiği ender insanlardan birisiniz önce gelip bu ifadeleri verdiğiniz için burada açıklama yaptığınız için teşekkür ederim bende uzun zamandır raporluydum sizin ifadelerinizi dinlemek ve soru sormak için geldim. Televizyon kanalınızın karasal yayın, kablo yayın, uydu yayında olduğunu uzun yıllar biliyorum ve takip ediyordum RTÜK denetiminde bir televizyoncu olarak ta bütün televizyon kanallarının RTÜK denetimine tabi olduğunu ve yayınlarının 24 saat süreli olarak izlendiğini biliyorum herhangi bir RTÜK’ten bugüne kadar bir uyarı, kapama cezası ve yüksek rakamlara dayanan cezalar aldınız mı? Bir tek tek mi sorayım, cevaplarsınız yoksa sırayla sorayım mı?”
Sanık Ferit İlsever “Ben savunmamda da belirttim RTÜK’ten zaman zaman uyarılar geldi bazı paralı cezaları geldi onların büyük bir kısmı şeyde bozuldu idare mahkemesi yada Yargıtay’da açtığımız davalarla bozuldu, yürütmeyi durdurma kararı verildi ve bozuldu başka ne dediniz kapama cezası diye bir şey gelmedi”
Sanık Hayrettin Ertekin ”Peki efendim ikincisi Kanalınız demek ki bir temelli kapatma olmadığına göre bir örgüt televizyonu yani illegal bir örgüt televizyonu değil demi? Türkiye’de illegal örgütler kurulabilir, yayın yapılabilir o amaçla soru soruyorum dedi sayın savcımızda böyle bir kanal Türkiye’de faaliyette bulunamayacağı anayasamız ve yasalarca malum bunu sayın savcıların bilmesi lazım Türkiye’de bir tek uydudan görebildiğimiz yayın yapan malum örgütün ismini telaffuz bile etmek istemiyorum bir televizyonu var unun da merkezi Belçika’dadır. Sizin kanalınız böyle bir kanal olmadığına göre niçin burada bu sorulara muhatap olduğunuzu sorabilir miyim size “
Sanık Ferit İlsever “Valla şimdi o kanal o kadar makbul ki şuanda çok kıymetli yani bizim nerdeyse bazı milletvekillerimiz orda boy göstermek için sıraya girmiş vaziyetteler gün onların günü tabi açılımın taraftarı bugün iktidarda hepimiz sabırla ve şeyle büyük bir ilgiyle bekliyoruz büyük bir heyecanla bekliyoruz galiba Cuma’ya kalmış İmralı’nın açıklaması yol haritası öyle değil mi? gün onların günü onun için bütün basın sıraya girmiş görüşme yapmak için İmralı ile büyük bir heyecanla bütün televizyonlar sabahtan akşama kadar İmralı’nın görüşlerini naklederken ve sözünü ettiğiniz kanalda da gümbür gümbür yayınlar yapılarken bizde burada hesap veriyoruz, hesap soruluyor gün böyle bir gün işte onların konuşması için yapılıyor bunlar, onların ordan çıkartılması için yapılıyor. Türkiye’nin bölünmesi için yapılıyor. Onun için ulusal kanal burada”
Sanık Hayrettin Ertekin ”Teşekkür ediyorum daha çok konuşulacak şey var ama herhalde zaman yok ikincisi sayın Cumhuriyet savcıları başında Cumhuriyet bulunan Cumhuriyet savcılarının nasıl bir tarihi yok ederek bir yorumda bulunarak Türkiye Cumhuriyetinin hiçbir vatandaşının bugün ağzına almayacağı şekilde yüz binlerce, milyonlarca soykırıma tabi olan ermeni halkını ben bunu böyle yorumluyorum demesini içinize sindirebiliyor musunuz buna niçin cevap vermediniz?”
Mahkeme Başkanı " bunu sizinle alakası yok başka bir soru sorun bu örgütle bir ilgisi yok onun lütfen “
Sanık Hayrettin Ertekin” ben bir Türk vatandaşıyım “
Mahkeme Başkanı " efendim sizinle yok sizi ilgilendiren konu varsa sorabilirsiniz buyurun”
Sanık Hayrettin Ertekin “ Sayın savcılarımızın özür dilemesini istiyorum “
Mahkeme Başkanı " buyurun devam edin”
Sanık Hayrettin Ertekin “ Peki efendim sivil anayasa konusunda sayın savcıların Tayyib Erdoğan’ın Erzurum, İzmir ve İstanbul Zeytinburnu’ndaki yapmış olduğu miting konuşmasında aynen böyle diyor bize diyorlar ki sivil anayasa yapamaz diyorlar biz sivil anayasayı yapacağız bunlarda görecek diye bir kelimesi var hafızamda şuan duruyor bu sivil anayasa konusunu sizin siyasi partiniz işçi partisinin yaptığını söylediniz bunu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiğinizi söylediniz siyasi partiler kanununa göre de bu sizin asli görevlerinizden biridir bildiğim kadarıyla”
Sanık Ferit İlsever “Milli anayasa efendim sivil anayasa değil milli anayasa”
Sanık Hayrettin Ertekin ”Milli, sivil sayın savcıların bu Ak Parti söylemlerini burada getirip bu yargılamada söylemeleri size neyi hatırlatıyor.
Mahkeme Başkanı " başka bir soru lütfen sizinle ilgisi yok onun sizinle ilgisi yok”
Sanık Hayrettin Ertekin “benim şahsımla ilgili mi?”
Mahkeme Başkanı " sizin şahsınızla ilgili düşüncelerini sormayın ona “
Sanık Hayrettin Ertekin “ Ferit beyle medya yapılanmasıyla ilgili “
Mahkeme Başkanı " efendim siz kendi medyanızda konuşun bırakın onu bırakın ona o gereken cevapları verdi zaten fazlasıyla verdi detaylı bir şekilde verdi onun cevaplarını birde size mi verecek cevabı “
Sanık Hayrettin Ertekin” Birbirimizi tanımadığımız için sadece medya yapılanmasında Hayrettin Ertekin ve Ferit İlsever medya yapılanmasında bulunuyor ve örgütün medya yapılanmasını sağlıyor gibi bir ifade var sayın başkanım bu ifadeye ben medya yapılanmasında bulanan insanların böyle bir şeylere muhatap olduğu için anayasanın medyayla ilgili, basın kanunuyla ilgili açıklamaları var 36. maddesidir. Ayrıca da basının bende bir medya patronu olarak bir gazeteci, bir gazeteci kimliğimde var bütün yazılarımı, belgelerimi yüce mahkemenize sundum sayın başkanım ve 20 yıldır da yazı yazıyorum. Bir televizyon sahibiyim, bir gazete sahibiyim biz aynı suçlamayla yapıldığımız için kendime aynı şeyleri kendimle de eşleştiriyorum bana soru soramadılar ama bu soruların muhatabı da kendim kabul ediyorum bir medya mensubuna, medya yazarına, köşe yazarına kalkıp ta sayın savcıların meslekiyle ilgili bir sorular sorması, arşivlerinin nereden alması, niçin saklıyorsun demesi çünkü Sayın İlseler açıkladı bize televizyona yayanı başladığı zaman haberde akşam bütün “
Mahkeme Başkanı " sözünüzü kesmek zorunda kalacağım, sözünüzü kesmek zorunda kalacağım bir sorunuz var mı? sizi ilgilendiren bir konuda sorunuz var mı?”
Sanık Hayrettin Ertekin “ bu bir sorudur aynı konuda suçlanıyoruz biz”
Mahkeme Başkanı " efendim suçlandığınız aynı konu bile olsa kendi suçlandığı konulara cevaplarını verdi fazlasıyla sizi tanımıyor sizinle herhangi bir bağlantısı var mı?”
Sanık Hayrettin Ertekin” Ama medya irtibatımızla bağlantı kurmuşlar”
Mahkeme Başkanı " efendim hayır sizin medyanız ayrı onun ki ayrı sizinki magazin onun ki ayrı medya ayrı medyalardan konuşuyorsunuz lisanlarınız ayrı”
Sanık Hayrettin Ertekin “ bizim medyamız magazin değil sayın başkanım, ekonomi “
Mahkeme Başkanı "öyle diyorsun senin kendi savunmanda öyle söyledin”
Sanık Hayrettin Ertekin “Hayır öyle demedim ekonomi kanalı dedim peki efendim”
Sanık Ümit Oğuztan söz istedi verildi; sözlerime başlamadan önce yüce mahkemenin değerli üyeleri ve sayın başkanım zatıalinizi saygılarımla selamlıyorum sayın iddia makamındaki sayın savcılarımızda saygılarımı sunuyorum bu ifadeleri 15 kere tekrarlayacak olsam beni bu solandan attırırsınız sanıyorum adli tıp’a da belki sevk edebilirsiniz efendim bu davanın Amentüsü haline gelen bir durum var ümit Oğuztan, Adnan Akfırat, Doğu Perinçek, Veli Küçük vesaire diye başlıyor iddianame ve devam ede gelen iddianamede aynı şekilde devam ediyor sayın savcımız Sayın İlsever’e soru sordu Ümit Oğuztan’da bulunduğu ileri sürülen ve Ferit İlsever’e yöneltilen soruda yer alan ve Doğu Perinçek’e yazıldığı belirtilen mektup yada bir belge nerede bulunmuştur. Tutanaklarda yani benim evimde yapılan aramalardaki tutanaklar yüce mahkemeye ibraz ettim arz ettim böyle bir belge yok efendim. bu durumu her celsede veyahut her ifadesi alınan kişilere yöneltilen sorularda ben kalkıp mahkemenin zamanını almaktan hicap duyuyorum ama bu durumu da yüce mahkemenin ve değerli hakimlerimizin dikkatine bir kez daha arz ediyorum efendim teşekkür ediyorum”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk söz istedi verildi; Sayın başkan çok bireysel konular gibi gözüküyor ancak kısmen davayı teğet geçiyor büyük bölümü siyasi, benim siyasi görüşüm karşı tarafın siyasi görüşüne çeliştiği için ortaya çıkan durumlar bazıları da gerçekten sanki davayla ilgiliymiş gibi gözüküyor bu nedenle Ferit İlsever burada ifade veren 6-7. işçi partili dolayısıyla bugüne kadar benzer sorular hem sizin şahsınız veya heyetteki diğer hakimlerle savcılar yönelttiler. Adeta bu şekilde bir ortam oluşsun diye bende oluşan intiba bu ama olmadığını da varsayarsak sonuçta benim cevap verme hakkım, bazı şeylere beyan etme hakkım var eğer müsaade ederseniz kısıtlamaya getirmeyecekseniz bunları arz edeceğim eğer bir kısıtlama getirecekseniz ben bu konuda ek bir savunma süresi bildirilmesini istiyorum”
Mahkeme Başkanı "buyurun sorabilirsiniz”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk,” teşekkür ediyorum soru sormayacağım sanığa sayın başkanım beyanım var sadece şimdi benim işçi partisinin tümüyle hiçbir problemim yok orda ulusal kanalda çalıştığım zamanki işçi partisi, ulusal kanal, aydınlık dergisi üçü bir arada bir yapı amiral gemisi dolayısıyla irtibatımda hep lider kadroyla oldu Ferit İlsever, Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ile bir kere karşılaştım, Nusret Senem’i tanımıyorum zaten dolayısıyla her ne kadar kendileri bir kompleks, bir her defasında patlayan egoyla kovduk, attık, anlamaz, bilmez diye konuşsalar da bu yetersizlik göstergesi ve ilk başta evet gençler ona böyle tavır aldılar demeleri de bir kurumun ne kadar kurum adabı ve edebinden uzak olduğunu gösteren bir durum şahsıma hiçbir şey olmamıştır orda, masamı kırmışlardır. Kırdıkları kendi masaları tavırları kendi seviye meselesi bu bunları da geçiyorum ancak bir parti olarak binde 1,5 oy alabilen bir partinin ısrarla üçü bir arada bir yapı içerisinde bir MİT’çi araması, bir Jitçi araması, askerden kuşkulanması elbette rahatsız edici ben kanalda görev yaptığım sırada az önce sorunlar olarak lanse ettikleri ve doğru olan tarihini yanlış hatırladı Ferit İlsever kendilerine hatırlatayım. Ulusal kanalın kablodan çıkarılış tarihi 2003 Aralık’tır nerden biliyorum çünkü bana hazırladılar dosya yardımcı olur musun dediler bende dosyayla bir süre ilgilendim. Olmadığını gördüm ilişkiler bu şekilde başlayan bir ilişkiydi zaten şimdi MİT, JİT, asker böyle septik bir yapı bir anlayış öyle ki çalışan gençlere kadar sirayet etmiş hiçbir basın arkada basın sektöründe çalışan arkadaşlar var hiçbirisinde bu septik anlayış yoktur. Bu korku, kuşkuculuk yoktur. Öyle söylediler onu düzelteyim ama kendilerinde de ekstra bir yetenek, ekstra bir eğitim varsa gelin MİT’çiyi de anlayabilirler, Jitçi’yi de, ajan askeride anlayabilirler ancak sunu söylemek istiyorum bu septik yapı asla tespit ettiği ajanı hemen kapı dışarı etmez kullanmak ister. 92’de Tuncay Güney ile tanışmış Adnan Akfırat 2001’e kadar irtibat var sayın başkanım hı ısrarla Mehmet Eymür ile ilişkide olduğumu onun yönlendirmesiyle kanala geldiğimi söylüyorlar şimdi bu anlamda da önemli öyle bir hava çiziyorlar ki kendilerini yüceltecekleri o patlayan egolarını tekrar şişirip patlatmak için bana olumsuz aşağılayıcı hakaretamiz ifadeler kullanacaklar ki iki sebebi var kendilerini yüceltsinler bir diğeri de beyanlarımın doğru olmayacağını anlatsa yalan söyleyen kendileri gerek var mı? davayla ilgisi olmayan ucunda idamı olmayan, hapis olmayan sadece hukuka düşmüş davalarımız var devamlı karşılıklı davamız var. Bu konuda belli yaşa gelmiş insanın kurumsal yapı içerisinde olan insanın topluca, toplu halde yalan söylemesi uygun değil, hepsini kastetmiyorum“
Söz almadan konuşanlar oldu”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “ Lütfen avukat bey oturur musunuz? Sayın başkanım hakaret etmiyorum bakın sayın başkanım” “
Söz almadan konuşanlar oldu”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “e sizin söylemleriniz avukat bey televizyonda siz kendiniz yalan söylediniz utanmadan”
Söz almadan konuşanlar oldu”
Mahkeme Başkanı " sözlerinize dikkat edin konuşurken adabın dışına çıkmayın”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “sayın başkanım kabul de yalan söylediği bana hitap edilmedi mi? asla adap dışına çıkmıyorum hem o aile terbiyesine, hem de kurumsal terbiyeye sahibim.”
Mahkeme Başkanı " şahsıyla konuşacaksınız”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “Şahıs zaten bana yalancı dedi Ferit İlsever zaten yalancı dedi”
Mahkeme Başkanı " şahsına konuşacaksınız”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “ama konuşan avukatta kanalda çıkıp benimle ilgili sizin mahkemenizi de kullanarak buranın konuşmadığı olmayan şeyi olmuş gibi anlattı bu yalan değil de ne? Çağıralım isteyelim program kasetini seyredelim siz karar verin o zaman o zaman dava ceza davasından çıkacak hukuk davasına dönüşecek sizin konunuz değil ki bu ama bakın bir şey daha var. Çağdaş hukukçular derneği üyesi avukatlar burada müdahil olmak istediler heyetiniz kabul etmedi daha sonra Şebnem Korur Fincancı müdahil olarak geldiler gerekçe Ümit Sayın’ın bilgisayarında çıkan bazı dokümanlardı ondan dolayı müdahil olmak istediler heyetinizde kabul etti şimdi soruyorum sayın başkanım Ümit Sayın’ı çağdaş hukukçular derneğinin üyesi avukatlar sonradan Şebnem Korur Fincancı müdahil olarak gelenler Ümit Sayın’ı sorguladılar mı? Hayır heyetiniz 18.12.2008’de onların herkese soru sormamasını karara bağladı kimlere soru soruyor askerlere; Muzaffer Tekin, Fikret Emek, Mehmet Zekeriya Öztürk, Veli Küçük soramazdı ki zaten çünkü ilk müracaat şekli Çağdaş hukukçular derneği üyesi olarak başka bir üye sanık var burada, paradoks olurdu kendisiyle çelişirde yani zaten sormuyorlardı kaçıyorlardı dışarıya Ümit Sayın’ın sorgulandığı zaman nerdeydi bu avukatlar dışarıdaydı ama asker çıktığı zaman buraya geliyorlardı e zaten dava Salı günü de beyan ettim şeye dönüşmüş Silivri, Kandil hattında değiş tokuş davasına dönüşmüş”
Mahkeme Başkanı " konuyu dağıtmayalım lütfen”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “hayır hepsi ilgili sayın başkanım “
Mahkeme Başkanı " çok ilgi olursa dağıtırız onu burda şuandaki konumuz şuanda savunmasını veren kişiyle ilgili”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “Peki derhal düzeltiyorum sayın başkanım şimdi kanalda çalışma sürem benim 8 ay tekrar bunu söylemiştim tekrar edeyim çünkü yeni bir sanık Silahımla ben kanala girdim haber merkezinde oturdum hiçbir problem olmadı benden Serhan Bolluk silahımı kasaya koymamı rica etti anahtarı kimde olacak dedim Adnan Akfırat’ta dedi hayır dedim bu mümkün değil. Ondan sonrada zorda kalmamaları için kendim iyi niyetimle silahımı almamaya başladım, taşımamaya başladım şimdi Doğu Perinçek bir televizyon programında beni anlatıyor elinde aydınlık dergisi kıyafetimi gösteriyor, kıyafete bakın Amerikancı bu diyor. E şimdi Doğu Perinçek Beka Abdullah Öcalan’ı ziyarete gittiği zaman tören teröristlerin önünden geçerken karanfil alırken üzerinde Amerikan parkası var. Şimdi diyorlar ki hayır bize geldi bilgi vermek için yok bilgi vermek için gelmedim davet ettiler görüştüm programa çıktım ondan sonra çalışanı oldum kartımı da size ibraz ettin zaten herhalde haberleri yok o zaman burada değillerdi Ferit Beyler çalışanı oldum bunu yalan söylemeye gerek yok ki daha buna benzer birçok şeylerle olayı buraya getiriyorlar. Hukuk davası haline gelmiş ama burada ısrarla yedi defa yedi defa, yedi defa veya dört defa dört defa tekrarlana tekrarlana gelince daha öncede iki kere kısıtladı hakkımı ben burada bu beyanlarımla giderme hakkına sahip olduğumu fazlasıyla inanıyorum hala bu konuda yayınlarına devam ediyorlar. Fethullahçı gladyo adlı programlarıyla yayınlarına devam ediyorlar. Eymür ile benim ilişkim olmadı, kendilerinin belki ilişkisi var Eğer Tuncay Güney Eymür’ün gerçekten adamıysa, ajanıysa onun ilişkisi var tezatlara bakın şimdi Uğur Mumcu davası 17.02.2000 tekrar altını çizmek istiyorum Celse no 15 sayfa no 25 Abdullah Argun Çetin ifade veriyor kapalı celsede ben Amerikalılarla çalışmaktayım şimdi bunun altını çiziyorum ajan ajan ajan diye ısrarla söylediklerinin söyleyenlerin kimlerle çalıştığını ortaya koyuyorum Amerikalılarla çalışmaktayım Amerikan istihbarat servisinde istasyon şefi olarak çalışan Polhenze ile 1988 yılında tanıştım arada bazı şeyler söylemiş devamı şöyle yeni paragrafta 1996 yılının Eylül ayında Aydınlık gazetesine gittim Amerikan istihbarat teşkilatının verdiği döneleri aydınlık gazetesine vermiştim, ne işi var bu adamın aydınlık gazetesinde CIA ajanıyla çalışıyor. Hani kovuyordunuz, hani ajan savardınız tespit edip atıyordunuz kaç yıl çalıştınız bir diğer konu hepsi maşallah anti Fethullahçı 2 Haziran 2007 bu belgeyi benim isteğimle mahkemeniz g-mail e posta adresinden getirttiği belgelerden aktarıyorum düzeltiyorum 1 Haziran 2007 istihbarat servisinin dikkatine işçi partisi genel başkanı Doğu Perinçek 5. uluslar arası Türkçe olimpiyatına katılarak kazananlara ödüllerini verecek ve bir konuşma yapacaktır. Basınımıza saygıyla duyururuz Pınar Yavuz işçi partisi İstanbul basın sekreteri sayın başkan Türkçe olimpiyatlarını Fethullah Gülen düzenliyor, Fethullah Gülen düzenliyor hepsini biliyorum bu bir şey mi değiştiriyor. Arkada da iki tarihli cevap var katılmayacak diyor eğilim bu yönde e şimdi neye göre konuşuyorsunuz benim adalet ve kalkınma partisi yani AKP’yi eleştirme sebebim takiyye yani iktidardan önceki tavırları bugüne değişik olarak geliyor birçok vatandaşın kanaati şahsı görüşü bu buna da takiyye diyoruz işçi partisinin de 98 öncesi söylemleriyle ki sosyalist parti Abdullah Öcalan’ın istediğinden fazla şey veriyor adama bayrak veriyor, istiklal marşı veriyor, dilini kullanma hakkı veriyor, toprak veriyor şimdi bu söylemden geliyoruz birden vatansever, ülke sever, ülke sever, Abdullah Öcalan’ı lanetleye bir pozisyon e bunu adı orduda takiyye bu partide de öz eleştiri “
Söz almadan konuşuldu “
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “ niye yapmayayım sayın başkanım işçi partisi genel başkanı beni “
Mahkeme Başkanı " şunda sorgusunu yaptığımız kişiyle ilgili neyiniz varsa koyabilirsiniz”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “aynı kaynaktan değiller mi sayın başkanım aynı şeyi söylemediler mi?”
Mahkeme Başkanı " hayır öbürlerini bırakın “
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “bundan öncekilerde de bana bu savunma hakkını “
Mahkeme Başkanı "efendim şuanda kestirmemi mi istiyorsunuz lütfen “
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “sayın başkanım bir dakika müsaade edin”
Mahkeme Başkanı "lütfen müsaade etmem müsaade etmem şuanda sorgusu yapılan kişiyle ilgili ne konuşacaksanız konuşun “
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “ama inanın adil değil bu “
Mahkeme Başkanı "lütfen adil olup olmadığını biz biliriz meraklanma sen devam edin lütfen”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “bana da diğerlerine hitap ettiğiniz gibi hitap edin sayın başkanım o zaman sen değil de bey diye hitap edin bana o zaman lütfen adil olun “
Mahkeme Başkanı "buyurun buyurun buyurun”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “kast sistemi mi var burada”
Mahkeme Başkanı "buyurun buyurun lütfen lütfen buyurun olayı germeyin lütfen lütfen germeyin”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “Sayın başkanım sabahleyin bir terörist örneği gördünüz sizinle tarzını gördünüz beni ilk günden beri buradaki tarzımı ve hitap şeklimi görüyorsunuz olmaz bu kayırmacılık şeklinde görüyor artık “
Mahkeme Başkanı "lütfen buyurun şuanda efendim şuanda sorgusunu yaptığımız yaptığı savunmayla size dokunan, sizi rencide eden, sizin hakkınızda konuşulan laflarla ilgili bunları söylemeyeceksiniz”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “itiraz ediyorum sayın başkanım çünkü bana hiç birisine savunma hakkı vermediniz siz hiçbir şahsa böyle savunma hakkı vermediniz”
Mahkeme Başkanı "bugün bunları söyleyeceksiniz efendim”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “diğerini ne zaman söyleyebileceğim”
Mahkeme Başkanı "daha sonra söyleyebilirsiniz “
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “sayın başkanım yapmayın “
Mahkeme Başkanı "lütfen buyurun”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “13 Ocak 97 tarihinde suç duyurusu zaman gazetesinin 28 Aralık 96 tarihli nüshası Türk Ceza Kanunu 159. maddesi gereği sayın başkanım bunları söylemek zorundayım ben başka şansım yok buda yine mahkemeniz istedi o geldi şimdi ben 15 Aralık 2008’de özeti şöyle yine Doğu Perinçek ile ilgili olarak kendileri burada olmaması beni bağlamıyor sayın başkanım ben takip ediyorum ama tümü olarak bana saldırılıyor. Doğu Perinçek’in PKK terör örgütü lehine muhbirlik yapıp yapmadığının tespit edilmesini talep ediyorum heyetinizin kararı sanık Doğu Perinçek ile ilgili vaki talebi hakkında bizzat sanığın açıklamada bulunması dikkate alınarak reddine ama aynı sanığın mahkemenizin istediği bir yazıda bir cezaevinde müteaddit defalar bölücü propagandası yapmasından dolayı ceza çektiğini, suçlu olduğunu anlatan infaza dair belge geliyor. Bölücü propaganda yapmaktan defalarca şimdi bir diğer konu Danıştay’da dört gözle darbe bekler bunu ben kendi ifademde de söyledim alay ettim dedim dalga geçtim dedim çünkü evet Doğu Perinçek darbenin olmasını istiyordu bende bunu nasıl istiyor deyince dört gözle bekler dedim yani orda birazcı ironi vardı bende polise karşı ama anlatmak istediğim özet şuydu bugün bu ülkede darbe olmaya kalsa şu vatan savunması yapan şahıslar işçi partili hiçbirisini görmezsiniz ortada çünkü elini taşın altına sokmazlar “
Söz almadan konuşanlar var “
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “ben sizden daha fazla cezaevinde kalıyorum geçmişimde belli Eruh’un kırsalında Zübeyir Haydar ile görüşen ben değilim resimleriniz var. Yazılı ifadeyi vermeyi bizzat kendim istedim Ankara TEM’de Tuncay Güney’i falan tanımıyorum hayatımda ilk defa karakol görüyorum ilkinde de karşıma TEM şube çıkıyor ağırıma gidiyor beyefendi insanlar hiç olumsuz bir hareketleri yok yalnız şunu rica ettim dedim ki ben verdiğim ifadeleri elimle yazmak istiyorum ama ifadem dışında sohbetlerimiz oldu şunu anlatmak istiyorum orda bir eğilim var orda bir eğilim var daha o konuya geleceğiz o zamandı zannediyorum beyanımı alacaksınız ülkede asker darbe yapacak darbe girişimi için bu yapılıyor. Yakalanan fail üzerinden ulusal kanal kartı çıkıyor. Polis bazı konuşmalara tanık bende bunu anlatmaya çalışıyorum asker darbe yapmak istemiyor. Dört gözle darbe beklemelerine rağmen yapmak istemiyor gerçekten istemiyor. Kanaatim o, bilgim o, görüşüm o çünkü kanaat soruluyor benden”
Söz almadan konuşanlar oldu”
Mahkeme Başkanı "lütfen lütfen”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk“e verdim beyan ettim nerdeydiniz neredeydiniz güzel soru sayın başkanım fotokopisini almıştınız bunun aslı gibidir diye ulusal kanal kartı “
Av. Mehmet Cengiz “ Danıştay saldırısında çıkan Ulusa kanal kartı “
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “ haa pardon pardon bunu polisin “
Söz almadın konuşanlar oldu”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “lütfen kendinize gelin haddinizi bilin haddinizi bilin avukat bey o kadar uzun boylu değil “
Söz almadan konuşanlar oldu “
Mahkeme Başkanı " lütfen orda oturarak konuşma yok lütfen”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “ sayın başkanım burası arenaya döndü burası arenaya döndü sende haddini bileceksin tehdit etmeyeceksin beni “
Söz almadın konuşan oldu”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “ yok ya”
Mahkeme Başkanı " tamam devam edin lütfen”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “e müdahale edin o zaman sayın başkanım gözünüzün önünde tehdit ediyor “
Mahkeme Başkanı " devam edin”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “Allah Allah neyi bildireceksiniz ya topunuzun olsa ne olur. Şunu biliyorum “
Mahkeme Başkanı " bu seviyeye gelmiş insan olarak birbirimize bu kadar tahammül edemiyorsak ne olur halinize ne olur halinize lütfen “
Söz almadan konuşanlar var”
Mahkeme Başkanı " efendim hakaret yok ne hakareti sizde aynı lafları aynı kelimeler burada onlarca kez konuşuluyor avukat bey o kelimeler kullanılıyor yani lütfen hayır sizin için söylemiyorum yapılıyor burada konuşuluyor. Birbirinize karşı yani yok bunları birlikte yapışıyoruz burada yani hiç birimiz sütten çıkmış ak kaşık değiliz lütfen“
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “Sanık Doğu Perinçek huzurda dedi ki bana anlaşma teklif etti kendisi haber gönderdi kabul etmedim etmem inanın hiçbir anlaşma teklif etmedim sadece söylenen şuydu bana ve ona arada birileri burda sanıklardan şu kavganızı şuraya taşımayın dedi bende kabul dedim bu davayla ilgisi yok zaten dedim bunun ama burada ki bana tamam onlar onu buraya taşımayacaklar demelerine rağmen burda sanıklar tanık çıkıldı böylesine kabul diyen kişiler farklı tavır takındılar bunu da hiç dert etmedim sayın başkan Denktaş’a destek mitinginde ben sanık Doğu Perinçek’in samimi olmadığını anladım çünkü çekip yurtdışına gitti. Şimdi Denktaş’a destek Kıbrıs’ta bir vakadan dolayı yapılıyorsa ben bunu sayın başkanım savcı okudu bu beyanımı savcı okudu bu beyanımı benim ona göre not aldım cevap veriyorum söylemeyiyim mi bunu da Avrasyacılık konusundaki düşüncemde Avrasyacılık değil Avrasyacılık, Ermeniler konusundaki faaliyetlerini samimi bulmuyorum çünkü Miloseviç’ten referansla gelip çalıştığını söyleyen Teoman Aliyi gibi bir adamı orda çalıştırıyorlarsa Ermeniler konusunda samimi olacaklarını inanmıyorum burada balta limanı konusunda defalarca soru soruldu savcı tarafında onu Tuncay Özkan’a cezaevindeki bilgisayardan bilgi aktararak yazdırdılar. Tuncay Özkan şey düzeltiyorum Tuncay Güney ile beni ilişkilendirdiler, eşimi ilişkilendiler hiçbir ilişkim yok tanımıyorum tanıyanlar kendileri ve Tunca Güney’de belgeler yakalanmış şimdi bende Ergenekon belgesi yok sayın başkanım bende lobi dokümanı var, mafyayla ilgili bir doküman var, birkaç tane daha belge var, Kürdistan nasıl kurulacak var ben bunu ulusal kanalda çalışırken televizyonun haber merkezindeki istihbarat müdürü bizzat verdi. Belgeyi okudum şunu anladım dedim ki bu belge hiç kötü niyetle düşünmedim bu belge TSK’yi tuzağa düşürmek için hazırlanmış bir belge lobiyi okuyunca çünkü lobi’de ciddi bir kompleks var şimdi asker öyle bir belgeyi hazırlamaz neden savcılarımın özellikle dikkatini çekiyorum çünkü askerde bir istihbarat kompleks yoktur. Asker birebir istihbaratın içerisindedir. Sıradan günlük hayatta kıta hayatında bile 24 saat istihbaratla çalışır asker ama diğer dediğimiz anlamda kademe kademe istihbarat yerleri var şimdi istihbarat yapalım biz toplayalım bir araya getirelim şeklindeki bir yazı askere ait değildir ama lanse edilen şekil deneyimi bilgisi olmayan bir insanın anlayacağı evet bunu asker yazdı demektir. Ordu askerin tuzağa düşeceğini anladım nihayetinde Kürdistan nasıl kurulacak belgesi var. Muhteşem bir Almanya anlatılmış gelinmiş bugüne kadar Almanya’nın federe yapısı özendiriliyor açın Kürdistan nasıl kurulacak a bakın ben bu belgeleri toplu olarak aldım. Şimdi sayın başkanım çok sınırı açtırtmayacaksınız ama aslında birebir ilişkili Abdullah Öcalan yakalandıktan sonra 2000 Şubat tarihli 7. PKK Kongra-gel kongresine bakarsanız bugün sivil alanda “
Mahkeme Başkanı " bak sözünüzü kesmek zorunda kalacağım şuanda bak hala anlaşamadık defalarca söylüyoruz eğer size derdimi anlatamazsam kime anlatacağım derdimi ben lütfen, lütfen toparlar mısınız? Eğer bunu sorunuz yoksa İlsever’e sorunuz yok ise “
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “sorum yok dedim beyanım var dedim kabul ettiniz”
Mahkeme Başkanı " ona yönelik beyanınız var ise buyurun toparlayın lütfen”
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk “son bir beyanım var 02.03.2001 Tuncay Güney gözaltına alınıyor sayın başkanım 16.03.2001 Tuncay Güney İstanbul organize şubede suç örgütleri hakkında beyanda bulunuyor. Aynı tarihte Tuncay Güney’den Ergenekon isimli doküman ele geçiriliyor. 15.03.2001’de Adil Serdar Saçan imzalı proje çalışma grubu izin talebi yazısı var. 16.02.2001’de savcı Aykut Cengiz Engin imzalı ön çalışma yazısı veriliyor izin veriliyor. 16.03.2001’de yine hazırlık no 97/894 sayılı Aykut Cengiz Engin imzalı susurluk dosyasının da buraya ilave edilmesi isteniyor. 01.04.2001’de Aydınlık dergisinde 30.04.2001 ve 01.05.2001’de Fehmi Koru ve Yeni şafak gazetesinde, 12.05.2001’de Aksiyon dergisinde ne oluyor sayı 11.010.05.051/14-160.157.363 bilgi talebi konulu müsteşar Emre Taner imzalı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazı 09.05.2008 bu yazının 3. maddesinde şöyle diyor Ergenekon isimli bir oluşum hakkında dikkat çeker mahiyette haberlere yer verildiği müşahide edilmiştir denilmektedir. Bu 3 yayın organı 03.07.2002’de MİT’e posta kanalıyla 2 sayfalık isimsiz mektup ve ekinde 6 adet CD gönderiliyor. Ergenekon ile ilgili haber ve bilgiler ile bu yapılanmanın üyeleri hakkında bilgi veriyor polis olduğu söyleniyor. 14.11.2002 yine sayı B 05 diye başlayan Adil Serdar Saçan imzalı proje çalışmasının bitmesi yönünde talepte bulunuluyor aynı yazı üzerinde 14.11.2002 tarihinde DGM savcısı Muzaffer Yalçın uygundur imzasının parafını atıyor. 17.2003 MİT gelen ihbar mektubu ekindeki CD’lerde yer alan Ergenekon ve lobi isimli projelerle ilgili olarak hazırladığı kitapçığı Genelkurmay başkanlığına intikal ettiriyor. 4 ay sonra 19.11.2003 aynı kitapçık başbakana intikal ettiriliyor. 03.11.2003 genel seçimler 19.01.2006 ancak 19.01.2006’a gelmeden önce ben edindiğim lobi ve Kürdistan nasıl kurulacak mafya isimli belgeyi Mart düzeltiyorum 2004 başında ilgili askeri birimlerin en üst düzeyine iletilmek üzere askeri yetkililere veriyorum sayın başkanım eğer bu konuda ısrar eder bilgi isterseniz bunu da kapalı bir oturumda şahsınıza, heyetinize aktarırım 09.01.2006 aynı çalışmanın özeti niteliğinde bilgi notu başbakana gönderiliyor. 5.2006 Mayıs’ında Cumhuriyet ve Danıştay saldırıları oluyor. Alparslan Arslan’da Ergenekon dokümanı 16 sayfa ele geçiriliyor. 26.05.2006, 19.01.2006’da başbakana gönderilen kitapçık Genelkurmay başkanlığı istihbarat başkanlığına sunuluyor. 26.05.2006 Aslı Aydıntaşbaş Sabah gazetesinde Ergenekon dokümanı ile ilgili bilgi veren yazı yazıyor. Aslı Aydıntaşbaş Sabah gazetesinde Doğu Perinçek ne diyor diye yazıyı kaleme alıyor ve sizin düşüncelerinize yakın diyor benden etkilenmiş olabilirler diyor. 31.05.2006 Atabeyler operasyonu yapılıyor. Haziran 2007 Ümraniye operasyonu yapıldı 22.01.2008’de yeni bir durum çıktı polisin getirdiği belgeye baktığımda Ergenekon terör örgütüne üye olmak suçundan gözaltına alındım ve 20 aydır buradayım şimdi ben asla heyetinize karşı veya huzurda diğer sanıkların, tanıklarında bulunduğu bir ortamda saygısızlık yapmayı düşünmüyorum ancak doğal, refleks, kompleksten değil kendimi savunmasını da çok iyi bilirim terör konusunda da PKK terör örgütü konusunu da hem pratik, hem de teorik deneyimim çok yüksektir. Bu konuda da bu ülkenin insanının kandırılmasını AKP ne kadar çok yapıyorsa bir başkasına müsaade etmem arz ederim saygılarımla”
Sanık Kemal Kerinçsiz söz istedi verildi; Sayın başkanım Sayın İlsever’e sayın savcılar Sirkeci’de bir lokantada generallerle beraber bir takım kişilerin ve şahsımın arkadaşları diye ilavede oldu ilk sorular daha önce işçi partili sanıklara Kemal Kerinçsiz ‘in muhalefet ettiğini ilişkin sorulmuştu şimdi bir artı oldu değerli başkanım üretme merkezi var delil üretme merkezi Kemal Kerinçsiz ve arkadaşlarının muhalefet ettiğini söylediler bu doğru değil lütfen bu metinlere iyi bakalım bakınız işçi partili arkadaşlara sorulmuştu o suallerde de doğrudan doğruya şahıs olarak benim muhalefet ettiğim bahsedilmiştir. Kaldı ki böyle bir toplantının olmadığını nitekim bütün işçi partili sanıklar açıkça söylediler böyle bir belgenin ulusal kanala genel bir istihbarat belgesi olduğunu, bunun ancak doğrulanması halinde yayınlandığını, ancak bu belgenin doğrulanmadığını ve böyle bir toplantının olmadığını açıkça deklare eder bende buradan deklere ediyorum değerli İlsever’de aynı şekilde söyledi benim böyle bir toplantıdan haberim yoktur dedi. Ben ne o Sirkeci’de nede bir başka kapalı mekanda kesinlikle ve kati suretle ne generallerle ne işçi partililerle böyle bir toplantı yapmadım değerli başkanım değerli başkanım yine benim konumla alakalı küçük bir tespit zamanınızı almak istemiyorum sayın savcılar sayın İlsever’e 37 yıl önce yapılan Türkiye ihtilalci İşçi köylü partisinin savunmasında ermeni soykırımını tanıdınız diye bir suçlama getirdiler oysa ben sorgumda belki hatırlarsınız benim iddianamemin 1863. sayfasında bu konuda şu cümleye yer vermişlerdi benimle alakalı olduğundan bahsediyorum sayın başkanım şüpheli Kemal Kerinçsiz örgütün amacı doğrultusunda ermeni soykırımı ile ilgili konferansın iptalinin temini için dava açılması dediler. Dedim ki bakınız bu bir resmi bir belge bunu sözde ermeni soykırımı diye düzeltin diye maalesef hiç ses çıkarmadılar görüyor musunuz değeli başkanım ironiyi 37 yıl önce yapılan savunmadaki sözde ermeni soykırımını sanıklara bir suç gibi getiren sayın savcılar iddianamelerinde ikaz etmeme rağmen kaldı ki söz konusu konferansın ismi de ermeni konferansı değil sayın başkanım veya sözde ermeni konferansı da değil Osmanlı imparatorluğunun son döneminde yaşayan Ermeniler isimlidir. Tabi araştırma yapılmazsa kulaktan dolma bilgilerle iddianame tanzim edilirse işte bu hale gelir ben değerli sayın başkanımdan bu ermeni soykırımı bizim ayıbımız olur gelecek kuşaklara bu resmi belgedeki bu terimi anlatamayız sayın savcılardan şunu ermeni soykırımı değil lütfen sözde ermeni soykırımı olarak düzeltmelerini, tashih etmelerini arz ediyorum değerli başkanım teşekkür ediyorum”
Sanık Veli Küçük müdafi Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi; Ferit Bey Aydınlık dergisinde ve ulusal kanala gelen bilgileri ihbarları savunmanızda da söylediniz çok fazla sayıda ihbar, bilgi şey akışı vardır dediniz. Savcılık makamı size sorduğu soruların büyük bir kısmında Veli Küçük ile ilgili aydınlık dergisinde ve Ulasal kanaldan çıkan bir takım bilgileri sordu size gelen bu bilgileri arşivden çıkarttıklarını, arşivden bulunduğunu söylediniz arşivinize kaldırdığınız bilgilerin doğruluğunu teyit eder misiniz? Yani ulusal kanala gelen herhangi bir kişi hakkındaki bilgilerin, belgelerin doğruluğunu teyit eder misiniz? Yoksa böyle olduğu gibi kaldırır mısınız?
Sanık Ferit İlsever” efendim önce ben zaten burada sayın savcı bunarlı sorarken şayet doğruysa yani bir kere bizim arşivimizden çıktıysa ben buradan başlıyorum çünkü neler çıkmadı, neler uyduruldu, şayet doğruysa ikincisi bulunduğu söylenen belge içine bir şey kondu mesela burada bir cümle söylüyorum yukardan gelen talimatla yerleştirilmiş çok iyi adım gibi biliyorum ve bu tür şeyler yapılmadıysa diyorum bu şartları koyduktan sonra geçiyorum içeriğe, içerikle burda söylenen belgelerin çoğu hakkında bilgim yok yani o zamanda zaten bilgim olmaması da son derece normal yani çünkü dediğim gibi yüzlerce, onlarca belge aydınlığa, ulusal kanala gelir bizim haber merkezimizin arşivine girer ben zaten en sonda söylediler haber yapılsın yapılmasın, yazılsın, yazılmasın diye üzerine notlar düşmüşüz yapılsın diye uygun gördüklerimizi haber müdürümüz yada ben ulusal kanalda haber olarak göndeririz gerisi orda arşivde durur hiçbir işe de yaramaz öylece durur olay bu yani ben doğruluğunu burda doğrudur diyemem, yanlıştır da diyemem çoğu hakkında da bilgim yok ama biliyorum ki burada okunduğu kadarıyla anladım ki çoğunlukla yanlış zaten yanlış oldukları içinde yayınlanmamış”
Av. Zeynep Küçük “yani herhangi bir süzgeçten geçirmiyorsunuz doğruluğunun teyidini yapmıyorsunuz bu tip gelen bilgilerin peki çok ihbar gelir mi yönde yani size”
Sanık Ferit İlsever” gelir tabi çok bilgi gelir”
Av. Zeynep Küçük “Her yolla gelir ve hepsini de arşivinize kaldırırsınız”
Sanık Ferit İlsever” Tabi tabi bazen çok saçma şey bulursak yırtım attığımızda oluyor tabi yani”
Av. Zeynep Küçük “ Yani savcılık makamının soruları sırasında size okuduğu bir takıp Veli Küçük ile ilgili itham ve iddialarla dolu belgelerin doğruluğu konusunda bir tespitiniz yok”
Sanık Ferit İlsever” Yoktur efendim şuandaki izlenimim burda çoğu hakkında bilgi sahibi oldum çoğunun yalan olduğu hakkında, yalan olduğu şeklinde”
Av. Zeynep Küçük “Küçük parantez açmak istiyorum efendim bir açıklama yapmak istiyorum savcılık makamı bu belgeleri okurken Aydınlık dergisi ve Ulusal kanalın arşivinden yada çıktığını söylemeksizin sizden ele geçirildi dedi ve bunu sanki doğru teyit edilmiş savcılık makamı tarafından doğruluğu araştırılmış, teyit edilmiş bilgilermiş gibi bütün bir metin olarak okudu ancak iddianamede bu belgelere ilişkin herhangi bir araştırma yapıldığı, doğruluğunun teyit edildiği konusunda hiçbir bilgi, bulgu yok iddianamesine de koymamış bunları iddia olarak ta yöneltememiş ancak bir ihbar üzerine, bir kanala gönderilmiş belgeyi doğruymuş gibi bu belgeyi nerden temin ettiniz bunun hatta öyle dedik doğruluğu nedir diye sordu iddia makamı bu belgeleri bu derece soracak derece ciddiye alıyorsa bunun doğruluğun araştırıp bilgi, belgeye dayanarak iddianamesine koyması gerekirde ben o sırada müdahale etmemek için itiraz etmedim sorulara ancak kendisini doğruluğunu araştırması külfeti varken bu tip ihbarları ek olarak çünkü belgeleri ek olarak dosyasına koyuyor bunu yapmıyor böyle uydurma iftira niteliğindeki değerlendirmeleri burada zabıtlara geçmek adına Veli Küçük işte Suriye’den gemi kaçırtmış bilmem ne yapmış doğruymuş gibi hiç araştırmaksızın burda Sayın Ferit İlsever’e yönlendiriyor bu işte beyin yıkama operasyonu dediğimiz şeyi sürekli Veli Küçük’ün adı bir şekilde böyle geçiriliyor. Ve biz burda oturup seyirci bir şekilde dinliyoruz madem bu kadar kıymetli belgelerdir benim iddia makamından beklediğim bunların doğruluğunun teyit edilmesi buradaki belgelerin doğruluğunun teyit edilmesi teyit edildiği takdirde ek olarak kullanılması ve burada sorguda bize de sorulması diğer sanıklara da sorulmasıydı bunun kayıtlara geçilmesini talep ediyorum özellikle bir sorum daha olacak “
Sanık Ferit İlsever” İsterseniz avukat hanım sayın başkanım müsaade ederseniz bir cümle ile bunu geliştirmek istiyorum bakın bu belgelerin çoğu iddianamede yok ben onun için diyorum ilk defa görüyorum bunları diye yani bunlar nerden çıktı lütfen yani bu kadar ciddi bana sorulacak kadar bu arada hesabı sorulacak kadar ve benim şeylerime ihtiyaç duyulacak kadar açıklamalarıma ihtiyaç duyulacak kadar önemli ise, doğruysa, ciddiye alınıyorsa niçin soruşturulmamış emniyette, savcılıkta önüme konmamış ilk defa görüyorum burada inanın öyle yüzde 90’nını “
Mahkeme Başkanı " dava açıldığında bulunan belgelerin bir bölümü bilgisayarlardan, hard disklerden çok fazla işlevini bilmiyorum onlardan çıkıyor, onların incelemesi belirli kurumlara, birimleler, kişilere veriliyor ancak dava açılana kadar onları karşılığı gelmiyor nitekim sizin avukatlarınıza herhalde onlar almışlardır yani gelen disket incelemelerini almışlardır onun için sizin haberiniz olmayabilir. Yoksa aramalarda ele geçen belgelerin açılımlarıdır onlar”
Av. Zeynep Küçük “efendim aramalarda ele geçirilmiş olabilir ama dava açıldıktan sonra yaklaşık bir senenin üstünde süre geçti ve savcılık makamı buna ilişkin bir araştırma yaptığına ilişkin herhalde mahkeme dosyasına bir bilgi, belge girdi biz mi bilmiyoruz yana araştırdıysa bile dava açılalı temmuz ayı “
Mahkeme Başkanı " Avukat hanım araştırma değil yanlış mı söyledim acaba araştırma değil bulanan belgeler bulunan o hard disklerin içerisinde bulunan bilgiler açılıma “
Av. Zeynep Küçük “Ben eklerde gördüm o belgeleri gördüm o belgeleri efendim
Mahkeme Başkanı " onlar yani onlar”
Av. Zeynep Küçük “Doğruluğu teyit edilmemiş bilgiler olduğu konusunda “
Mahkeme Başkanı " hayır o konuda herhangi bir şey söylemedik zaten”
Av. Zeynep Küçük “tamam o konuda anlaşıyoruz o zaman”
Mahkeme Başkanı " gecikmesinin gecikmeksizin sebebi veya eline geçmemesinin sebebi olarak izah ettim “
Av. Zeynep Küçük “Evet bir sorum daha olacak Ferit bey bu Cumhuriyet gazetesiyle ilgili toplantı sırasında sizinde bulunduğunuz bir toplantı sırasında Veli Küçük’ün de orda olduğunu söylediniz ben o toplantı ortamında genel olarak nelerin konuşuldu yani benim müvekkilimin konuya karışıp karışmadığı, yapılan görüşmelerde fikir beyanının bulunup bulunmadığı yada bir örgüt toplantısı niteliğinde miydi bu bir takım talimatlar şöyle yapacağız benim müvekkilimin bir dahili olup olmadığını sizden öğrenmek istiyorum”
Sanık Ferit İlsever” Yok efendim avukat hanım hiç kendinizi yormayın bakın yani inanın ben bunu anlattım bunu aslında hatırladığım kadarıyla orda hiç konuşmayan belki de en az konuşan hiç konuşmayan Veli beydi yani davet edilmiş benim gibi Kemal Özden tarafından önümüze bir Türkiye’nin bir sorunu konuyor Cumhuriyet gazetesi gibi ciddi bir müessesenin zorluğu konuyor bizde bir şeyler ne yapabiliriz diye konuşuyoruz bütün olay bundan ibarettir. Orda örgüt talimat falan yok efendim hepimiz bu yaşta insan hangi örgüt hangi talimat ben böyle bir şey kabul etmem “
Av. Zeynep Küçük “Yani Veli Küçük’te aktif olarak o görüşme sırasında bulunmadı diyorsunuz”
Sanık Ferit İlsever” Hayır efendim yani o toplantı da yemekte davet edildik geldik ama ben orda herhalde en az konuşan Veli beydi diye hatırlıyorum yani çünkü şundan dolayı o da normal bir şey bende gazeteciyim şimdi Cumhuriyet gazetesi söz konusu ben herhalde ondan fazla konuşmuşumdur çünkü gazeteciyim gazetelerin durumunu biliyorum ama burada en uzak gazete sorununa Cumhuriyet sorununa hatta diyelim ki ulusal medya konuşulacak ona en uzak insan orda Veli Küçük bey yani en uzak insan ne söyleyecek ya”
Sanık Ferit İlsever Mehmet Cengiz söz istedi verildi; soracağımız bir şey yok ama müdafi sıfatıyla birkaç şey söylemek istiyoruz eğer çapraz sorgu bittiyse bitti mi efendim
Mahkeme Başkanı " Avukat hanım değil miydi müdafi
Av. Mehmet Cengiz “ ben konuşacağım efendim eğer çapraz sorgu bittiyse “
Mahkeme Başkanı " zapta öyle mi geçti “
Av. Mehmet Cengiz “Tabi tabi zapta geçti
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" ben avukat Zeynep hanımın sorduğu soruya benzer bir soru soracağım bu yaptığınız toplantıda yani Veli Küçük, Gürbüz Çapan, sizin ve Kemal Özden’in katıldığı toplantıda onun amacı toplantının amacının Cumhuriyet gazetesine destek olduğunu söylediniz bu katılan kişiler Cumhuriyet gazetesine nasıl destek olacaklar yani onu izah eder misiniz?
Sanık Ferit İlsever “ İşte benim konuşmamda da belirttiğim gibi orda benim varlığım, ulusal kanalın genel yayın yönetmeni olarak; Aydınlık’ın da dostu olarak yanında yan kuruluşumuz olarak yani buralarda bu olayın Cumhuriyet gazetesine destek olayının duyurulması bununla ilgili gerekli çabalarının gösterilmesinin hatırlatılması izleyicimize aynı biz çünkü devamla yayın yapıyoruz ulusal kanala destek olun, katkı sağlayın işte ortak olun vesaire aynı şekilde Cumhuriyet gazetesi içinde bunu yapın dememiz için bunu yapabilmemiz için davet edildim bunu bana hem böyle açıkladı çağıran Kemal Özden hem de benim ordaki rolüm oydu benim bunun dışında orda yapacağım bir şey yok yani bırakın ulusal medya falan böyle çok iddialı bir şeylerde bulunmayı yani oraya maddi parasal katkıda bulunmayı Cumhuriyet gazetesiyle bir ortak bir şey yapmanın bile orda olanağı yok orada çünkü o toplanın konusu o değil orada mesele bu Gürbüz Çapan biliyorum söyledim burada ya yüzde 10’dur, ya yüzde 20’dir ona emin değilim bir hissesi var herhalde Kemal Özden çağırmış Gürbüz Çapan’da aynı şeyi söylüyor bunu yüzde 30’a yüzde 40’a belki daha fazla neyse arttırabilmesi için davet edilmiş bir arkadaşımı ve gerçekten de hatırladığım kadarıyla çok uzun zaman geçti üzerinden ondan da talep edilen beklenen Kemal’in beklediği şey bu üçüncü olarak Veli beyden de yine tahminimi söyledim burda herhalde işte emekli bir subay geniş bir çevresi var, iyi çevresi var orada daha önceden de Kemal beyle tanışmışlar görüşüyorlarmış belki de bilmiyorum bu konuyu hani Cumhuriyete destek konusunu aralarında da konuşmuş olabilirler bunun üzerine davet etmiş olabilirler ama benim yorumum orda ben sormuş bunu öğrenmiş değilim ama benim yorumum herhalde o çevresini harekete geçirir düşüncesiyle Kemal bey tarafından davet edilmiş oraya yorumumda öyle onla ilgili bir bilgim yok olay bu: öbürü Ümit Ülgen onu saymadınız o da zaten bir iş adamı Tüsiad’ın üyesi toplantıda olanlardan bir tanesi o da doğrudan doğruya gerçekten tamda şey gibi Gürbüz Çapan gibi şeye muhatap yani Cumhuriyet gazetesine ortak oldu, hisse oldu Yeni gün AŞ’den sorusuna muhatap bir şahıs zaten Aydınlığa yaptığı açıklamada gazetelerde Yeni şafak, Radikal bilmen yayınlandıktan sonra kendiliğinden ben ona telefon falanda görüşmedim Ümit Ülgen gazetemize açıklama gönderdi yayınladık iddianamede de zaten yer alıyor ben daha önce Kemal Özden tarafından Cumhuriyet Gazetesinin hisselerini almak üzere çağrılmıştım bana söylenmişti teklif edilmişti o zaman hatta çevremi harekete geçirmem söylenmişti o zaman onu yapamadım bu çağrı üzerine tekrar geldim burda da bunu konuştuk yani Enka’daki toplantıda da bunu konuştuk demektedir. Yani bu Kemal tarafından Kemal Özden tarafından bu şekilde düşünülmüş birleşim efendim”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese “ Peki bu toplantıdan daha önceden Cumhuriyet gazetesi yetkililerinin haberi oldu mu? Yani böyle bir toplantı yapıldığından”
Sanık Ferit İlsever ” Gürbüz Çapan zaten Cumhuriyet gazetesinin yazarı bir, ikincisi Yeni gün AŞ; yüzde 10, yüzde 20 kadar ortağı iki yani Cumhuriyet gazetesine organik bir şekilde bağlı Kemal Özden bunu İlhan Selçuk beyle konuşmuş Cumhuriyet yetkilileriyle konuşmuş bunu onların onayıyla yapıyor zaten bu tür toplantıları bir değil daha önce söyledim işte Çırağın sarayında da öğreniyorum iddianameden bir toplantı yapmış orda da bu mesele konuşulmuş herhalde Usiad’la ve çevresinde bundan sonra başka toplantılarda yaptı bu yeni ortaklar bulmak için yani dolayısıyla tabi ki Cumhuriyet gazetesi bunlar haberdar. Ve zaten Kemal Özden yaptıkça getiriyor Yeni gün AŞ’ye ortak yapıyor ordan resmi işlemler yapılıyor ve Cumhuriyet gazetesi biliyor gelişmeyi zaten yani bilgisi dahilinde olması lazım. Affedersiniz yani sayın yargıcım şunu söylemek istiyorum tabi insan doğal olarak düşünür niçin mesela burda Cumhuriyetin bir yetkilisi böyle bir toplantıda yok çünkü Kemal Özden’in işi bu orda varlık nedeni bu biliyor musunuz? Kemal Özden bir şey gibi misyoner yani bunu misyon edinmiş bu görevi Cumhuriyet gazetesine katkı görevini sadece bu yemekle ilgili değil ondan önce Ataşehir’de toplantılar yapmışlar bilmem Ataköy’de mi bir yerlerde toplantılar yapmışlar çeşitli buluşmalar yapmışlar Usiad’ın üyelerine talimatlar göndermiş hadi harekete geçelim bunu sağlayalım diye zaten böyle bir çalışmanın içinde yani Cumhuriyetin objektif şeyi durumunda temsilcisi durumunda yani bu işleri yürütürken onun dışında da bir tabi ki kendisinin de ortaklığı var Cumhuriyet gazetesine ama onun dışında da bir ilişkisi var mı Cumhuriyette başka bir yönde onu bilmiyorum ”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Sizin Ulusal kanal ile Cumhuriyet Gazetesini birleştirme ve Cumhuriyet televizyonu kurma projeniz var bunu 3-4 defa İlhan Selçuk ile görüştüm şekline beyanınız var başka kişilerle görüştünüz mü? Yani bu projeyi gerçekleştirmek için yaptığınız faaliyetler nelerdir.”
Sanık Ferit İlsever ” Biz efendim sayın yargıcım sayın İlhan Selçuk’la ve Gürbüz Çapan’la işte tabi onları da çok yakından daha yakından benden daha yakından tanıdığı için sayın Doğu Perinçek ile ve ben oturduk bu meseleyi konuştuk ondan sonrada ben ilhan abiyle birkaç defa daha bu konuyu tek tek tek ayrı giderek konuştum yani yapabilir miyiz? Edebilir miyiz diye onun dışında kimseyle bu meseleyi konuşmadım. Cumhuriyet gazetesinden de kimseyle bu meseleyi konuşmadım Alev Coşkun ile tanışırım eskiden beri dostumdur, arkadaşımdır belki ona bahsetmişimdir bu şeyden fakat Alev Coşkun ağabeyimiz bu sürecin içinde hiç bulunmadı yani bu toplantılarımızda olmadı, buralarda görüşmelerimizde bulunmadı en fazla bilgi sahibidir. Böyle bir şeyimiz olduğundan çabamız olduğundan olay budur”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Ümit Sayın’ tanıyor musunuz?”
Sanık Ferit İlsever ”Tanımıyorum Ümit Sayın’ı işte orda burada uzaktan görürüm belki bir merhaba en fazla şey yaparım”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" Mahir Çayan Güngör’ü tanıyor musunuz?
Sanık Ferit İlsever ” Acaba bu şeyimizin güvenlik elamanı mı Doğu Perinçek’in yada İşçi partisinin böyle olması öylemidir tanıyorum yani İstanbul il merkezinde “
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" İddianamede adı geçin bir sanık şuanda”
Sanık Ferit İlsever ” İstanbul il merkezinde güvenlik görevlisi olarak şey yapar görev yapar”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese "Şimdi ulusal kanala gelen her türlü bilgi ve belgeden sizin haberiniz olur mu?”
Sanık Ferit İlsever ” Olmaz çoğunlukla haber merkezinin haber müdürünün haberi olur. Önemli bir şey olursa benim haberim olur. Ben ulusal kanala gelen sayın yargıcım belgelerin çoğundan haberim olmaz gündem toplantımızda gündemi etkileyecek önemde bir belge olduğu zaman haber müdürümüz getirir ve gündeme alırız konuşuruz üzerinde yani o bakımdan da söylenen belgelerin çoğundan haberim yok haberim yok dediğim olay budur ben görmem o belgeleri bizim ulusal kanal genel yayın yönetmeli olarak işlevim sabah toplantılarında, öğlen toplantılarında ve akşam dağılmadan önce çok kısa bir ayak divanı deriz çok kısa konuşma dışında o toplantılarda ne yapıldıysa orda görüşülür. Yani önemli bir belge varsa, önemli bir haber ondan sonra muhabirlerimizin taşıdığı, getirdiği önemli bir haber vesaire bunlar haber müdürü tarafından genellikle gündeme getirilir. Bu toplantılar benim önderliğimde haber müdürümüzle, program müdürümüzle işte idare müdürümüzle falan birlikte yapılır yani gazetenin yönetici çekirdeği kadrosu olarak beraber yapılır her gün yapılır. Gündem konuşulur hangi gündemi ön plana çıkaracağımız konuşulur nasıl bunu takdim edeceğimiz konuşulur 1-2-3-4-5 diye haberler sıralaması yapılır ve dağılır olay budur”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese "Şimdiye kadar hangi dergi ve medya kuruluşlarında çalıştınız yıllarıyla itibariyle anlatır mısınız?”
Sanık Ferit İlsever ” 1969’da İşçi köylü gazetesinde çalışmaya başladım o zaman makine yüksek mühendisiydim devlet su işlerinde aynı zamanda yardımcı oluyordum yani, 1974’ten sonra halkın sesi adlı haftalık dergide çalıştım 74-78 yılları arasında, 1978-80 yılları arasında Aydınlık günlük gazetede çalıştım günlük gazete olarak o zaman Aydınlık çıkıyordu. 12 Eylül döneminden sonra yani 1988’den sonra 2000’e doğru dergisinde bir dönem orda Sosyalist partinin genel başkanlığını yaptım ondan sonra onu bıraktım ayrıldım ve 2000’e doğrunun genel yayın yönetmenliğini yaptım 89-90-91 yılları falan 92-93 yılları arasında bir yıl Aydınlığın günlük gazete olarak çıkardık o zaman yine Aydınlığın gazete olarak genel yayın yönetmenliğini yaptım 93 yılından sonra Aydınlık tekrar haftalık dergiye dönüştürdük 93 yılından sonrada 2000 yılına kadar aydınlığın genel yayın yönetmenliğini yaptım haftalık derginin. 2000 yılından sonrada işte tutuklanana kadar ulusal kanalı kurduk Ulusal kanalın daha doğrusu Ulusal kanalın 1995’ten sonra kurdukta ben Genel yayın yönetmenliğine 2000 yılından sonra aldım 2008 yılına kadarda onun Genel yayın yönetmenliğini yaptım”
Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese" teşekkür ederim”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Benimde birkaç sorum olacak size Sami Demirkıran’dan bahsettiniz”
Sanık Ferit İlsever” Affedersiniz sayın yargıcım, sayın başkanım 5 dakika ara vermek mümkün mü acaba 5 dakika ben sizin vaktinizi almak istemiyorum ama ben hazırım sorulara fakat bi 5 dakikanızı rica edeceğim “
Duruşmaya kısa bir ara verildi,
Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,
Sanık Ferit İlsever’in çapraz sorgusuna devamla;
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu:11 Nisan 1999 da Sami Demirkıran ile bir görüşme yaptığınızı ifade ettiniz. Sami Demirkıran size geldiğinde kendisini ne olarak ne tanıttı”
Sanık Ferit İlsever: Nasıl yani görevi ne?
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: Kimdir,nedir ,niçin iddia ettiğiniz iftirayı atmış o konuda ki açıklamaları anlatır mısınız bize “
Sanık Ferit İlsever: Efendim Sami Demirkıran zaten Doğu Perinçek in yargılandığı 1 sene hapis yattığı davanın nasıl söyliyeyim, ihbarcısı evet yani patatesten imal ettiği mühürle Tuncay Güney ile beraber Doğu Perinçek i PKK’lı bilmem PKK’nın ikinci adamı falan gösteren belgeyi ihmal etmişler. Ondan sonra bu belgeye dayanarak ta o zamanki Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından Doğu Perinçek tutuklanmış yargılanıyor. Ve bu yargılama devam ederken Sami Demirkıran beni arıyor. Yani biz Sami Demirkıran’ı biliyoruz. Bu dava dolayısıyla biliyoruz yani Doğu Perinçek hakkında böyle bir tuzağı hazırladığı için biliyoruz. Oradan tanıyoruz beni aradı ve konuşmak istiyorum dedi. Ne konuşacağız işte bazı açıklamalarda bulunacağım bilmem ne diyeceğim ve benim bur da okuduğum o zaman ki dergimizde de kapak haberi yaptığımız konuşmayı yaptık. Bu konuşma orda cereyan etti. Yani Sami Demirkıran’ın kendisine bana şöyle ya da böyle tanıtmasına gerek yok ki ihbarcı, muhbir herhalde eski “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: Neden böyle bir şey yapmış onu sormak istiyorum.”
Sanık Ferit İlsever: “Doğu Perinçek hakkında mı?”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: Evet “
Sanık Ferit İlsever: Görevli efendim, görevli yani ortaya çıktı. O zaman ortaya çıktı ki ben burda savunmamda da belirttim. Şeyle beraber Tuncay Güney ile beraber kaldı ki Tuncay Güney:de bunu söylüyor.sorgusunda söylüyor.Bur da emniyette İstanbul Emniyetinde alınan ifadesinde Sami Demirkıran’ın arkadaşı olduğunu ondan sonra o çevreler içinde bulunduğunu beraber çalıştıklarını o itirafçılar çevresinde zaten kendisi söylüyor yanı dolayısıyla kime bağlı olarak çalışıyorlardı.Mehmet Eymür’e bağlı olarak çalışıyorlardı.O dönemde de daha 1999’da da Tuncay Güney’in kaldı ki Tuncay Güney, Sami Demirkıran’dan daha şey görünüyor.Bu geliş gidişlerinde anlatıyorum ya bura da ikisi beraber geldiler diye o konuşmalarda da daha etkili daha üst düzeyde gibi görünüyor. Tuncay Güney ve Tuncay Güney o zaman Mehmet Eymür’le beraber çalışıyor. Bu ortaya çıkmış durumda benim sözümle değil Emre Taner’in MİT Müsteşarının bu adam yani Tuncay Güney hakkında bizimle ilgisi yoktur. Şüpheli bir şahıstır dediği ama bir taraftan da MİT içinde çalıştığının belli olduğu bir şahsiyet kimdir bu hem bizimle alakası yoktur. hemen arkasından da diyor ki Emre Taner Kontur Terör Dairesi bizim şemamızdan 1997 yılında MİT şemasından çıkartılmıştır. Hemen Tuncay Güney ile ilgili söylediği şey bu nedir Sayın Yargıcım bu Tuncay Güney’in bizle bir alakası yoktur. MİT ile alakası yoktur. MİT diye bulunduğu MİT’in Kontur Terör Dairesidir. Yani Mehmet Eymür’ün başında bulunduğu Kontur Terör Merkezidir. Burda çalışmaktadır. Onu de kendi şeylerin mal etmiyor. Kontur Terör Dairesini orda da haklı çünkü hakikaten yasa dışı yollarla kurulmuş illegal kurulmuş ondan sonra CIA kopya edilerek kurulmuş ve tamamen şeyler istihbarat faaliyeti örtüsü altında şey faaliyeti yürütmek için tertipler provokasyonlar ve bir takım şeyler yürütmek için kurulmuş bir organ ve onun görevlisi Mehmet Eymür onun emrinde çalışan bir eleman Tuncay Güney şeyle beraber Sami Demirkıran ile beraber bize geliyor. Açıklamalarda bulunacağım diye olay bundan ibaret”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu: Savunmanızda bazı komutanlardan bahsettiniz yani Sami Demirkıran’ın bazı komutanlardan bahsettiğini ifade ettiniz bunu açar mısınız?”
Sanık Ferit İlsever; Açamam çünkü bilmiyorum. Orda geçtiği gibi haberde de o tarihte şey yapmışız yazmışız. Bilsem o zaman daha yazardım. Ben onu sormadım da hangi komutan diye beni ilgilendirmez de ayrıca o bir tertibe alet olduğunu gelmiş bana söylüyor.Beni bir takım adamlar beni kötü yola soktu.”
Mahkeme Başkanı: O itirafın en can alıcı noktası onlar değil mi?”
Sanık Ferit İlsever: Evet “
Mahkeme Başkanı: Beni bu yola iten bazı kişiler diyor. Kimdir bu kişiler diye insan gazetecisiniz yani Gazeteciliğin özü bu değil mi? Bu olmalı gereğimi yani”
Sanık Ferit İlsever: Tamamen o başkanım ben zaten bur da anlattım size ben ısrarla bunu istedim ondan “
Mahkeme Başkanı: Niçin sormadın? Niye sormadınız “?
Sanık Ferit İlsever: Sordum sormaz olur muyum burda söylüyorum yani ben özel bilgi almadım ondan özel olarak kimdir bunlar diye sormadım çıkacaksın dedim anlattım bur da uzun uzun hem de 4-5 defa çıkacaksın basının karşısına bizim kanala da değil nereye gidiciksin git bir yerden bu tertibi yapanlar şunlardır şu şu isimlerdir bana şunlar talimat vermiştir. Şöyle yaptım ben bunu diyeceksin. Bu tertibi bozacaksın kaç kere söylüyorum burda üç kere dört kere söylüyorum olur mu? Söylemez olur muyum ve aynı günde ertesi gün daha doğrusu bakıyoruz anlattım burda Flash televizyonunda boy gösteriyor o zaman ki MİT tarafından yani yönlendirildiği MİT tarafından alınmış televizyona çıkartılmış ve aynı yalanlarına devam ediyor. Ondan sonra birkaç gün sonra tekrar beni arıyor bu sever şey vasıtasıyla arıyor Tuncay Güney vasıtasıyla arıyor aman işte gelip şey yapma görüşme yapmak istiyorum bende o zaman dedim ne görüşeceğim seninle yapacağın tek bir şey var çık bu tertibi açıkla öğrenmek istemez olur muyum sayın başkanım ısrarla benim için orda ismin çok fazla önemi yok Ahmet, Mehmet, Hüseyin değil tertibin nasıl olduğu, kimler tarafından yapıldığı bunun merkezi kimdir? Kim buna karar vermiştir. Ben bunun peşindeyim ve çıkacaksın diyorum sadece bana değil 70 milyonun huzuruna çık bunu anlat böyle bir şey yaptıysan yaptığını zaten kendisi söylüyor. Alet olduk diyor, kötü insanlardı pişman oldum diyor keşke girmeseydim şudur budur dolanıp duruyor yan anlattığı gibi şey burda aydınlıkta o zaman yazmışız “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Tuncay Güney ile birlikte geldi dediniz değil mi? o sırada Tuncay Güney ile ilişkiniz var mıydı?”
Sanık Ferit İlsever “Tuncay Güney 99 yılı işte gelip gidiyor Ulusal kanala, Ulusal Kanalda demin burada anlattığım gibi zaman zaman bir takım haberler getiriyor bilmem ne yapıyor. İlk kez böyle bir şey oldu Sami Demirkıran beni aradı gelip konuşmak istiyorum dedi beraber bunlar yan yana geldiler ben o zamanda anladım ki ha bunlar beraber. Bu Tuncay Güney nereye bağlıysa, kime bağlıysa, kimle çalışıyorsa buda o merkezden geliyor yani “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Daha sonra devam etti mi? Tuncay Güney yani gelip gitmeye, sizinle irtibat kurmaya”
Sanık Ferit İlsever “Tuncay Güney ile benim hiçbir irtibatım olmadı sayın yargıcım bu şey dışında buda genel başkanım “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Kurumsal olarak diyorum sizin şahsınızla değil de”
Sanık Ferit İlsever “anladım zaten herhalde 2000 yılında Amerika’ya gidiyor tam tarihlerini bilemeyeceğim ama bu olaydan kısa bir süre sonra işte ifadesi alınıyor kendi anlatımlarından çıkartıyorum ben, sorguya çekiliyor, işkence gördüğünü söylüyor, bir takım mülakatlar hazırlanıyor, bilmen ne yapılıyor ondan sonra Amerika’ya gidiyor zaten yani orada sanıyorum bizim çok fazla şeyimiz olmadığı belki bir iki gelip gittiyse fazla bir temasımız olmadığı yani o yıllarda”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Tuncay Güney’in ismini telaffuz ettiniz mi? haberinizde yani suç ortağı olarak Sami Demirkıran’ın yanında “
Sanık Ferit İlsever “Yok hayır “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Arkadaşı olarak çünkü”
Sanık Ferit İlsever “Arkadaşı olarak zaten öyle geldi arkadaşıyım diye geldi. Arkadaşım diye tanıttı kendisini bizde arkadaşı olarak şey yaptık ayrıca orda onun fazla bir rolü olmadığı içinde hiçbir şey olmadığı çünkü meseli burada Sami Demirkıran’ın anlattıklarıydı. Tertibi yapan o esas itibarıyla tertibin içindeki adam o öbürü benim arkadaşım işte getirdim size konuşacak diye geliyor size konuşmak istiyor diye getiriyor yani, onunla ilgili bir durum yok ki; Sami Demirkıran’la yapılmış bir söyleyişi o ben onu ikna etmeye çalışıyorum çık bunu anlat, düzelt bu durumu mademki rahatsızsın sayın yargıcım bundaki konuşmalardan da anlaşılacağı üzere bu tertibi birileri hazırlamış başka birileri de başka bir merkezde bunu git boz, boz bu oyunu demiş bütün anlatılanlar bu birileri beni pisliğin içine soktu bilmem ne yaptı falan ondan sonrada diyor ki ağabeylerim komutanlarım bunu düzelteceksin dedi işte gerekli şey neyse yap dedi onun üzerine geldim diyor ne anlarsınız bundan bende buradan çıkarttığım şey budur yani ama yaptıramadık işi açık söyleyeyim bir itiraf bir konuşma yaptıramadık “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “2001 Nisan ayında Aydınlık dergisiyle bir irtibatınız var mıydı? Yöneticilik veya sorumluluk anlamında “
Sanık Ferit İlsever “2001 Nisan ayında hayır yok ulusal yayın genel yayın yönetmeniyim 29 Ekim 2000’den itibaren“
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Biraz önce Mehmet Zekeriya Öztürk sizin Eruh kırsalında Zübeyir Aydar ile görüştüğünüzü iddia etti bu iddia doğrumudur?”
Sanık Ferit İlsever “Nerde efendim”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Eruh kırsalında Zübeyir Aydar ile görüştüğünüzden bahsetti bu iddia doğrumudur?”
Sanık Ferit İlsever “Eruh kırsalı ne demek ben anlayamadım “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Siirt Eruh ilçesinin kırsalında”
Sanık Ferit İlsever “olabilir yani ben Zübeyir Aydar ile Ankara’da Eruh kırsalını bilmem de iki üç defa görüştüm sağda solda yani görüşmede dediğim rastladığım yerlerde o bir siyaset adamı daha öncede milletvekili hep milletvekili, şimdi de öyle güneydoğunun yetiştirdiği isimlerden bir tanesi tabi şimdi yollarımız tamamen ayrı bir hikaye, ayrı bir olay ama Zübeyir Aydar’ı o yıllardan itibaren tanırım. Tanırım dediğimde bir iki kere görüşmüşlüğüm varsa var yoksa yok o kadar yani ayaküstü kısaca oturup ta yani arkadaşlığımız dostluğumuz, bir sohbetimiz uzun boylu bir şeyimiz olmamıştır yani”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Kırsalda bir görüşmeniz oldu mu? Olmadı mı?
Sanık Ferit İlsever “kırsaldan kasıt nedir anlamıyorum Eruh kırsalı dağda mı görüştünüz yani dağda mı kastediyor dağımı kastediyor “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “merkezden uzak evet”
Sanık Ferit İlsever “aman efendim “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “İddiaydı sordum yani cevapladınız “
Sanık Ferit İlsever “İşte tam Zekeriya Öztürk’e göre bir soru yani ona göre bir açıklama”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Abdullah Argun Çetin sizin sorumlu ve yönetici olduğunuz zamanda mı dergiye geldi”
Sanık Ferit İlsever “Abdullah Argun Çetin kimdir bilmiyorum tanımıyorum, hatırlamıyorum daha doğrusu kimmiş Abdullah Argun Çetin”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili olarak belli ihbarlarda bulunacağından bahsetti”
Sanık Ferit İlsever “ben öyle bir şey bilmiyorum olabilir gelmiştir bilmiyorum “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “haber yapıldı mı? Aydınlık dergisinde bununla ilgili”
Sanık Ferit İlsever “Kim ne ihbarda bulunmuş ki bize Abdullah Argun Çetin Ulusal kanalın kendi kaynaklarından Uğur Mumcu cinayetinin bir CIA tezgahı olduğu operasyonu olduğunu tespit etti çok iyi hatırlıyorum şemalar yayınladı,”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “CIA tertibi olarak mı söylediğiniz CIA tertibi olarak mı söylediniz?”
Sanık Ferit İlsever “Abdullah Argun Çetin söyledi demiyorum bizim araştırmalarımız Uğur Mumcu cinayetinin bin CIA tertibi olduğunu, CIA saldırısı olduğunu tespit etti. Onu da kapak haberimizde yada diğer haberlerimizde yaptık ayrıntılı bir şeklide, öğrenebildiğimiz kadarıyla?”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Bu şahsın bu yönde bir beyanı oldu mu?”
Sanık Ferit İlsever “Yok ben öyle bir şey bilmiyorum yani benim haberim yok daha doğrusu varsa bile ben bilmiyorum”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “ Erol Bilbilik ile tanışıklığınız var mıdır?
Sanık Ferit İlsever “Vardır tanırım tabi Erol Bilbilik “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Memduh Ünlütürk ve Erol Bilbilik arasında herhangi bir diyalog, irtibat vakıf mısınız? Böyle bir şeye”
Sanık Ferit İlsever “kim efendim”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Memduh Ünlütürk ve Erol Bilbilik”
Sanık Ferit İlsever “Memduh Ünlütürk ile Erol Bilbilik hiç bir şey olmaz olacağını sanmıyorum en fazla Memduh Ünlütürk, Erol Bilbilik’e işkence yapmış ekibin başındaki adamdır diyebileceğim odur. Erol Bilbilik 12 Mart döneminde o Ziverbey tezgahlarından, işkence tezgahlarından geçmiş bir komutanımızdır. Türk silahlı kuvvetleri içinde 9 Mart olayı dolayısıyla ve daha sonra 12 Mart’tan önceki 9 Mart olayı dolayısıyla gözaltına alınmış tutuklanmış ve işkencelerden geçmiş bir subayımızdır. O dönemde o şekilde Memduh Ünlütürk ile bir ilişkisi olmuştur. İşkence yapanların başı işkence gören”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Olumlu bir diyalogu değil olumsuz bir diyalog “
Sanık Ferit İlsever “varsa da böyle vardır ben fazla bilmem ama Erol Bilbilik’in özel hayatını bilmem ben ama yani bildiğim kadarıyla budur. Erol Bilbilik’in durumunu biliyorum çünkü ben yani”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Bir kısım sanıklar tarafından mahkememize ibraz edilen bütün yönleriyle susurluk adlı kitap var önümde buradan bir iki sorum olacak size Ben şahsan bunlarla uğraşırken gladyoyu kastediyorsunuz kendi ailemden çok daha fazla tanımak zorunda kaldım bu örgütü ve bu insanları burda bir ifadeniz var 1952’de Özel harf dairesinin ÖHD ve seferberlik tetkik kurulunun kuruluş gerekçeleri budur. Bu örgütler Nazi işbirlikçilerinin katılımıyla kuruldular kısaca bu Nazi işbirlikçiliğinden kastınız nedir?”
Sanık Ferit İlsever “Önce birinci şeyinizi “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “soru değil ilki ilki örgütü ailemden daha iyi tanıyorum diyorsunuz o yüzden örgütle alakalı bir iki soru soruyorum ben size”
Sanık Ferit İlsever “doğru daha iyi tanırım doğru çok doğru çünkü ben 1976 yılında evlendim oysa bu örgütü burdu ifademde de geçiyor 55 yılında 6 Eylül olaylarında tanıdım yani biz bu örgütten kaçan insanları evimize saklayarak başladım ben bu örgütü tanımaya daha sonra burda da anlattığım gibi 1972’de bunların işkence tezgahlarından geçtim onun için eşimden daha iyi tanırım bunları gerçekten yani, şimdi burada kastedilen özel harp dairesi Nazi artıklarının çalışması değil o sorunuza gelince yada seferberlik tetkik kurulunda Nazi artıkları çalışıyordu şeklinde bir ifade değil bu “
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Nazi İşbirlikçilerinin katılımıyla kuruldu”
Sanık Ferit İlsever “olay şudur efendim yani bütün dünyada özel savaş mekanizması 1950’de NATO kurulduktan sonra NATO’dan sonra bütün Avrupa’da özel savaş mekanizması kurulurken bu kontur gerilla örgütlenmesi özel savaş mekanizması bir tek Türkiye’de kurulmadı. NATO’ya bağlı bütün ülkelerin orduları içinde, beyinleri içine bu mekanizma yerleştirildi. Bu yapılırken Avrupa’da başta Almanya olmak üzere, İngiltere’de, İtalya’da vesaire Amerika Birleşik Devletlerinde 1939-1945 ikinci dünya savaşında Nazi zulmünün yapmış orda deneyim kazanmış, kontur gerilla deneyimi de kazanmış onu da öğrenmiş hatta Nazi subaylarının bir kısmı yargılandı, mahkemelerde yargılandı mahkum oldu biliyorsunuz bir kısım kaçak durama geldi, bir kısmı da Amerika Birleşik devletleri tarafından özellikle kaçırıldı yani şey yapılmadı yargılamadan kaçırıldı, yargılanmadı ve bunlar dünya çapındaki gladyo örgütlenmesini birçok yerde başına getirildiler, içinde görev verildi isim isim bizim Türkiye’de de bu konuda görev almış kişiler vardır. İsimlerini şuanda söyleyecek durumda değilim ama çok önemli değil Türkiye için Türkiye için önemli olan 1950’lere doğru 1945’lerden sonra ne yazık ki bazı Türkçülerimizin ırkçı şeyler benimseyerek ırkçı tavırlar benimsemeleri suretiyle yarattıkları bir cereyan üzerine oturmuştur bu örgütlenme Türkiye’deki bu gladyo örgütlenmesi onu kastediyorum özellikle Alparslan Türkeş’in başında bulunduğu bir siyasi çizginin gelip bu örgütlenmenin temelini oluşturduğunu, başını oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebilirim ister Türk silahlı kuvvetleri içinde olsun ister sivil alanda olsun bizim Türkiye’deki olay Nazi artıklarının buraya Nazi işbirlikçilerinin yada buraya girmesinden çok Türkiye’deki ırkçı akımın, ırkçı Türkçü akımın bir devamının bu örgütleri oluşturması şeklinde cereyan etti”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Biraz önce yanlış anlamadıysam şöyle dediniz özel harp dairesinde yuvalanan gladyo örgütlenmesi daha sonra Türk silahlı kuvvetlerinin bu tür örgütlenmeleri fark etmesiyle özel kuvvetler komutanlığında devam etmedi değil mi böyle dediniz”
Sanık Ferit İlsever “evet doğru aşağı yukarı doğru”
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “ Özel kuvvetler komutanlığı herhangi bir şekilde gladyo ile ilişkili değil sizin beyanınıza göre “
Sanık Ferit İlsever “evet efendim daha doğrusu şöyle sayın yargıcım özel kuvvetler yani özel harp dairesi adıyla ve cismiyle devam etmemesi nedeni de bu yani o yapılanma bütünüyle ortadan kaldırıldı, silindi atıldı Türk silahlı kuvvetlerin şeyinden ve yerine yerine demeyim de o silinip atıldıktan sonra bir özel kuvvetler komutanlığı kuruldu ya tabii ki Türkiye’nin özel harp ihtiyacı olacak bu kadar büyük badirelerle, sıkıntılarla karşı karşıya yani Türkiye yi savunma bir savunma tarzı savunma biçimi olarak birçok savunma biçimlerinin bir tanesi olarak bu elbette olacaka ama bu Türkiye’nin ulusal çıkarları doğrultusunda olacak kararı verildi. Yani NATO’nun emrinde, yok Amerika’ya bağlı, doğrudan doğruya NATO müttefik kuvvetler karargahına Brüksel’e bağlı değil doğrudan doğruya Türkiye Genelkurmay başkanlığına bağlı ikinci başkanlığa doğrudan doğruya bağlı bir birim olarak özel kuvvetler komutanlığı kuruldu. Özel harp dairesinin yerine”
Sanık Ferit İlsever müdafi Av. Mehmet Cengiz söz istedi verildi; Esas itibarıyla müvekkilin sorgusuna ekleyeceğim herhangi bir husus yok müvekkil gayet açık bir şekilde gerek sorgusunda, gerekse çapraz sorgudaki kendisine yöneltilen sorulara etraflı olarak cevap verdi bunlara ekleyeceğim herhangi bir husus yok müvekkilin yazılı sorgusu dün takdim edilmişti 270 sayfa bunun içinde bazı talepleri içeriyor somut ara kararını gerektiren o konuda mahkemenize yardımcı olmak için ben bunlardan derleyebildiklerim derledim onu yazılı olarak takdim ediyorum. Ancak bugün ortaya çıkan çapraz sorgu sırasında ortaya çıkan durumla ilgili çok kısa birkaç saptamada bulunarak sözlerime son vereceğim önce sayın savcılara teşekkür ediyorum gerçekten çapraz sorgu sırasında yönettikleri sorularla bu davanın mahiyetini gayet özle bir şekilde anttılar. Biz aylardır bunu izah etmeye çalıyoruz bunu beceremedik ama bugün sayın savcılar sordukları sorularla bu davanın esas itibariyle neyi hedeflediğini, müvekkillerim açısından suçlamaların dayanağının ne olduğunu, esas yargılananın burada müvekkilleri kişiliklerinin değil faaliyetlerinin bireysel faaliyetlerinin değil esas yargılananın işçi partisi ve ulusal kanal olduğunu, Zekeriya Öz'ün daha evvel ATV ekranlarında ifade ettiği bu soruşturmanın merkezinde işçi partisi ve ulusa kanal vardır deyişinin ne kadar gerçeği yansıttığını çapraz sorguda sorulan sorularla bir kez daha anlamış olduk bu bakımdan son derece yararlı oldu efendim bu sorulardan da anlaşılıyor ki burada bir niyet sorgulaması yapılmaktadır. Varsayım ve çıkarsamalarla bir takım suçlamalar yöneltilmektedir. Daha evvelde dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışmıştık bu bir engizisyon yargılamasıdır. İddialar açısından bakıldığında bugün ki çapraz sorguda çıkan sorularda niyetler, kanaatler ve varsayımlarla müvekkillerin suçlandığı anlaşılmaktadır. Ve yine bugün çapraz sorguda yöneltilen sorulardan devlet kurumlarıyla Tuncay Güney arasındaki karşı duruşlarda sayın iddia makamının devlet kurumlarına değil Tuncay Güney’e itibar ettiğini sorularındaki somut olgularla yaşadık. Tek bir örnek vereyim devlet tanıtma fonundan ulusal kanal olarak para aldınız mı? Sorusu yöneltildi ama dosyamızı açıp bakıyoruz daha önce gündeme gelen bu konu başbakanlığa sorulmuş idi başbakanlık resmen cevap verdi ulusal kanal, aydınlık ve benzerlerine yapılmış herhangi bir ödeme, herhangi bir maddi yardım söz konusu değildir diye öbür tarafta Tuncay Güney’in bir anlatımı var bugün dikkat ettim sayın savcılar Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığının resmi kurum olarak verdiği cevaba itibar etmiyorlar bu yokmuş gibi Tuncay Güney’in anlatımından hareketle müvekkile sorular yöneltiyorlar birde bu tür olgular ortaya çıkmış oldu yani burada devletin resmi kurumları değil Tuncay Güney’e itibar eden bir iddianame ile karşı karşıyayız bütün bunlardan daha önemlisi sayın başkanım sayın yargıçlar bugün ortaya çıkan manzara burada yargılananın siyasi parti özgürlüğü ve basın özgürlüğü olduğunu bir kez daha somut olarak yaşadık. Bir siyasi partinin anayasa taslağını ve bir siyasi parti başkanının sivil anayasa değerlendirmesini burada yargılama konusu yaptık maalesef yaptık bunu bakıyoruz bu başından beri daha soruşturma safhasından beri yürütülen bir olgudur. Daha evvel arz etmeye çalışmıştım bir siyasi parti bir milli anayasa tasarısı hazırlıyor aydınların imzasını alıyor, bunu kamuoyuna açıklıyor aynı tarihlerde bir başka siyasi kesim Türkiye’de hem de dışarıdan beslenen bir takim argümanlar ve kaynaklarlar Türkiye’de bir sivil anayasa taslağı hazırlıyor onlar sivil anayasa taslağı hazırlayabilecek ama bir muhalefet partisi bir kendisine özgü bir anayasa taslağı hazırlayıp ilan ettiğinde suç olacak bu nasıl bir mantıktır. Bununla ilgili belgeler dosyada var zaten bakınız bu anlayış neye tekâmül ediyor. Açalım bakalım dosyada işçi partisinde bulunan dijital ortamda bulunan bu milli anayasa tasarısı bu soruşturmada aktif rol alan emniyetçe incelenmiş altına ne not düşülmüş lütfen açıp bakınız ne yazmışlar altına diyor ki anayasaya yapmak meclisin işidir. Bunlar oturmuşlar bir anayasa taslağı hazırlamışlar mecliste de yoklar, hem birde milli hükümet ilan etmişler kadrolarını ha demek ki bunlar darbe yapacak işte bugün bu anlayış bu yargılamanın ruhuna sinmiştir. Böylesine varsayımlar böylesine çıkarsamalarla bir siyasi parti genel başkanının sivil anayasaya yönelik eleştirisini dahi bugün burada tahrif ederek tartıştık nedir o? Sayın Perinçek o yazısını ben biliyorum çok iyi değerlendiriyorum orada olay şu sivil anayasa olmaz sivil anayasa literatürde sivil devlet dışı demektir. Sivil toplum örgütü dediğiniz zaman devlet dışı yapılanmayı kastedersiniz dernekleri kastedersiniz, sivil anayasa olur mu? Sivil ceza kanunu olur mu? Devletin temel yapılanmasını silahlı bir güce dayalı devletin temel yapılanmasını siz sivil anayasa diye ifade ettiğiniz zaman o devleti dağıtmış olursunuz anlattığı şey bu ama ne oluyor burada vay efendim silah zoruyla anayasa kabul ettirilecekmiş şeklinde bir takım köşe yazarlarının bile cesaret edemeyeceği bir takım yorumlarla iddia makamı Cumhuriyet adına üstelik köşe yazarları yapsa buna kamuoyun kabul etmez ve tepki gösterir Cumhuriyet adına bu tür yorumlar geliştiriliyor dolayısıyla bugün ortaya çıkan olgu bu davanın siyasi parti özgürlüğüne yönelik olduğunu da göstermiştir. Buda yetmez yine sayın müvekkille sorulan sorularda basın özgürlüğün de hiçe sayıldığını gördük bu haberi niye yaptınız bu belgeyi niye topladınız, bu değerlendirmeyi niye yaptınız, bunu niye yayınlamadınız veya bu istihbarat bilgi notunun üzerine şunu niye yazdınız, falancanın ifadesinin sizde işi ne çarşaf çarşaf taraf gazetesinde diğer gazetelerde daha iddianame açıklanmadan yayınlanacak sanıkların ifadeleri ama bir basın organında yayınlamadığı halde bir takım sanıkların ifadeleri bulunacak bu gazeteciliğin temel görevi bu burada suçlama konusu yapılacak sayın başkanım sayın yargıçlar ben burada son derece çarpıcı bir çağrıda bulunarak sözlerime son veriyorum buradan kakalım bakın 21 Mart 2008 işçi partisi genel merkezi basılmış, ulusal kanal basılmış bugün sorgulamaya konu olan arşiv belgeleri ve bir takım notlar bulunmuş şimdi buradan kalkalım gidelim söğüt özüne gidelim AKP genel merkezini arayalım, kalk alıp Eyüp’e gidelim Kanal 7 bürosunu arayalım ben iddia ediyorum size binlerce istihbarat belgesi göreceksiniz ben iddia ediyorum size deniz feneri yolsuzluğunu Almanya savcılığının istemesine rağmen gönderilmeyen belgelerin AKP genel merkezinde Söğütözü’nde ve Eyüp’te Kanal 7 bürosunda bulacaksınız ben iddia ediyorum size bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Deniz feneri soruşturması nedeniyle aramakta olduğu belgeleri, ele geçiremediği belgeleri Söğütözü’nde AKP genel merkezinde, Eyüp’te Kanal 7 binasında bulacaksınız bir basın organının, bir basın yayın organının bürosunda bu tür notlar olmayacak ta nerde olacak bir siyasi partinin genel merkezinde çeşitli notlar kendisine yönelik eleştiriler gelmiş öneriler gelmiş bunlar arşivlemiş yani gerçekten bugün ortaya çıkan manzara bu davanın mahiyetini açıkça ortaya sermiştir. Bunu değerlendirmenize sunuyorum teşekkür ediyorum saygılar sunuyorum”
Mahkeme Başkanı "Sanık Ferit İlsever’den soruldu savunmaya katılıyor musunuz? Beyana katılıyor musunuz?”
Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu " evet katılıyorum son bir iki cümle müsaade ederseniz sayın başkanım sayın yargıçlar, değerli savcılar hepinizi çok yordum biliyorum burda çok meşgul ettim, zamanınız aldım dinlediğiniz için teşekkür ediyorum başta size hepinize saygılar sunuyorum size de teşekkür ediyorum sayın savcılar bir tek maruzatım birkaç cümleyle Zekeriya Öztürk kardeşime yani belki birbirimiz göremeyiz bir daha bu fırsat bu vesile dolayısıyla bakın ben burada savcı beylerin sorduğu soru üzerine son derece makul, yumuşak bir şekilde ve anlayacağı şekilde anlaması içinde hiçbir bırakın hakaret falan hiç sapmadan bir şeye bunlara yanıtlar vermeye çalıştım kendisi bir söz aldı yani güya benimle ilgili soru soracak dört üçü Doğu Perinçek şunu yaptı, bunu yaptı uydurmalarıyla fasaryalarıyla dolu bu olmuyor olmuyor bu olmuyor bu ne kindir, bun ne hırstır efendim bu ne kindir, bu ne hırstır benim önerim şu bakın bu yaşa gelmişiz, bu yaşa gelmiş 20 ay yattım diyorsun yani böyle bir yerlere hizmet ettiğini düşünerek “
Mahkeme Başkanı " Oraya değil mahkemeye hitap edeceksiniz mahkemeye hitap edeceksiniz”
Sanık Ferit İlsever “ Evet sayın başkanım yani bu şekilde şeylerle uydurma beyanlarla bir takım yakıştırmalarla, şunlarla bunlarla yani bir yerlere mesaj göndermeye çalışıyorsa bazı böyle niyetleri varsa yapmasın vazgeçsin bırakın insan 20 ay daha onurla yatar, 30 ay daha yatar önemli değil onurla yatmak önemli teşekkür ederim efendim, sağ olun sözlerim bu kadar”
Mahkeme Başkanı " 25 ve 26 Ağustos 2009 tarihli oturumlarda sanıklar ve müdafilerin yazılı ve sözlü olarak vermiş ve yapmış oldukları beyan ve talepleri mahkemece incelendi bu arada sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün 6 nolu dilekçesiyle ilgili İddia makamı Nihat Taşkın’dan soruldu burada 05.12.2008 tarihli oturumda “
C.Savcısı Nihat Taşkın “ söz konusu doküman olarak kastettiğim orda Kuddusi Okkır’ın kendisinin kaleme aldığını belirttiği devletin yeniden yapılandırılması parantez içerisinde Mastır plan ön çalışması isimli dokümandır”
Mahkeme Başkanı " teşekkür ederim savcı bey”
Duruşmaya 20:30’a kadar ara verildi,
Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu,
Dosya incelendi
Dostları ilə paylaş: |