13. AĞIr ceza mahkemesi


Duruşmaya 13:30’a kadar ara verildi



Yüklə 0,89 Mb.
səhifə2/13
tarix10.08.2018
ölçüsü0,89 Mb.
#68634
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

Duruşmaya 13:30’a kadar ara verildi

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Bu arada tutuksuz sanık Emin Caner Yiğit ile bir kısım sanıklar müdafileri Av. Osman Aydın Şahin, Av. Hikmet Fırat Arslan, Av. İbrahim Erdoğan, Av. Engin Kadıgil, Av. Selin Deviren Tahtabiçen, Av. Gönül Kerinçsiz, Av. Alper Yarımbıyık, Av. Murat Bülent Hattatoğlu ve Av. Vural Ergül’ün geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık İhsan Göktaş sorgu ve savunmasına devam olundu.

İddia makamından soruldu.



Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sayın Başkan müsaade ederseniz sanık ihsan Göktaş’a birkaç soru sormak istiyorum, sanık İhsan Göktaş emniyet ifadenizde sizi bir kısım kişilerin tehdit ettiğinden bahsetmişsiniz, hangi konularda niçin tehdit edilmektesiniz açar mısınız.?

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, Kuvai Milliye derneğindeki polis marifeti ile işlemi ben başka konudan engellendiğim için tam yapılamadı, daha sonra Kuvai Milliye’ye döndüğümde bu içerisi çok pis, ağır koktuğu için eski eşyaları değerlendirdik ve orayı temiz hale getirmeye çalıştık. İnşaat konusundan boya badana konusundan özellikle de tüm demir kapıları kaldırdık, demir kapılı kapalı kapılı arkasında bir şey yapılamasın diye. Ve bütün işte esrar kokan pis eşyaları çıkardık dışarıya bu esnada bir işte 45 veya 55 yaşlarında birisi geldi oraya. Aracında TBMM plakası levhası vardı camında, kendisini bana tabi ben kimliğe bakmadım gerçekte o kişi o kişi mi bilmiyorum. Ama yüzünü gördüğümde tekrar teyit edebilirim kendisinin Nuri Vardarbaşı olduğunu söyledi. Ve bizi ordan çıkarmak için geldi. Polislerle beraber. Biz de polislere orda kimliğimizi masaya koyduk, yanımızda derneğin yönetiminde olan Ceylan hanım da vardı. Dedik hani bir suçumuz yok şeyimiz yok sahip çıkmaya çalışıyoruz bu isme. Neden kovuyorsunuz diye münakaşa oldu. O gece orda polis tutanağında vardır herhalde ve bizi ordan hukuken çıkaramayacağını anlayınca tatlı dile yönlendi. Ve daha sonra sürekli gelmeye başladı bu oraya bu Nuri Vardarbaşı denen kişi. Bizi orda Faruk Melik Sınmaz ve Ceylan hanımın önünde de bazı bilgiler verdi. Ve bunları da ama söylersek başımızın çok kötü belaya gireceğini söyledi. Bunu yaparken de kendisini sürekli şu anki Başbakan’ın bacanağı olduğunu dile getirirdi. Ben internet yolu ile anca araştırma imkânım vardı başka bir imkânım yok. İşte internetten doğru bu ismi araştırdım. Ve basında da sürekli o Başbakan’ın bacanağı olarak geçtiğini gördüm. Gerçek midir değil midir, araştırmasını yaptım. AKP ‘yi aradım ve gerekli yerleri aradım, teyit alamadım yani tam araştırma yapamadım, sonuç alamadım. Bu kişi daha sonra beni telefonla arayıp tape kayıtlarında vardır ve ben Zekeriya Öz beyden o yüzden hani kırgınım veya üzgünüm veya şikayetçiyim kendisinden bu tap kayıtlarının da aslının buraya devam etmesi gerekiyordu. çünkü kendisi bize Kuvai Milliye derneğini dernek olarak kurduran kişiler ve kişi olduğunu bir çok kez zikretti. Ve şunu da ekledi, Hüseyin Görüm’ü buraya oturtan biziz dedi. Nuri Fikri Vardarbaşı’nı buraya oturtan biziz dedi ve ekledi bizim aynı istediğimizi yaptılar aynı istediğimiz şekilde yürürler tavırları her şeyi doğruydu. Ve hatta şimdi onlar içerde biz de dışarıdayız. Ve ben dedi saçımı boşuna beyazlatmadım, diye bilgiler verdi bize ve daha sonra da tabi biz bu aracında bu TBMM levhasını gördük ve geldiğinde de selamı var derdi bacanağının. Tabi garip geldi çünkü ben Kuvai Milliye derneğinin Hüseyin Görüm etrafında bir sürü işte ne deyim Jitemciydi, MİT’çi idi, bir sürü takılan insanlar vardı orda dernekte. Onu da onlardan düşünmüştüm ilk önce. Ama bu TBMM etiketini gördüm, levhasını gördüm camında ve etkin birisi olduğunu anladım. Ama onun hani hatta bizi tavlamak için de annesinin ne diyorlar vefatına çağırmıştı bizi. Ve bu vefat esnasında vesaire bu Nuri Vardarbaşı’nın fikri Karadağ ile Hüseyin Görüm’ün ağabeyleri ile çok içli dışlı olduğunu gördüm. Ve daha sonra da ben onun suyuna yönlenmediğim için telefonla beni arayıp işte yurt dışına kaçsan da seni buldurup öldürürüm o gücüm var diyerek tehdit etti. Ben o gece de şeyde Kadıköy’de iskele karakol diye bir yer var oraya gittim hemen sıcağı sıcağına şikayette bulundum. Ordaki polis arkadaş da en sonda o kişinin ismini yazma esnasında bu kişinin ismini duyunca da beni dışarıya kovdular karakoldan. Ve o suç duyurusunda bulunamadım. Aynı gün de terörle mücadeleyi aradım dedim arkadaşlar böyle böyle bir durum var benim başımda karakol beni dışarıya kovdu, bu ismi zikrettiğim an ve bu adam beni öldürmek istiyor. Lütfen bana yardım edin dedim, bana telefonda ihsan başının çaresine bak denildi. Bende telefonla kendilerine konuşmamızın muhakkak kayda geçiyordur, ben üç sene önce geldim Türkiye’ye ve devletten emniyetten koruma istedim ve şu an ben Almanya’ya ayak bastığımda 24 saat korumam hala vardır. Can güvenliğim sebebi ile bu Santoloji örgütünden doğru. Vaktinde de Türkiye’de böyle bir dilekçe yazılı vermiştim şahitlerim de Lia Limitedin Deşifre programının asistanlarıdır ve Mehmet Ali Önel beydir. Hem kuruma verilmedi bir de adam ben şunun bunun bacanağıyım diyor tehdit ediyor bunu da ciddiye almadılar beni dışarıya kovdular ve bu Nuri Vardarbaşı’nın benim telefonumu arayıp bu tehditleri de vardır. Normalde Zekeriya Öz’de bu bilgileri size aktarması gerekiyordu, ve bu tehditleri ben Nuri Vardarbaşı denen kişiden alıyorum. Artı buradaki işte tayfasından yani Hüseyin Görüm’den. Fikirtepe’ deki size dosyaya söylemiştim, olayda zaten ordaki Yusuf Karaot ile Hüseyin Görüm’ün diyalogu ortaya çıkacaktır. Telefon kayıtlarından diyaloglarından doğru orda da o tür saldırıya uğradım Fikritepe’de”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Derneğe takıldığını söylediğiniz MİT’çi ve JİTEM’ci olan kişiler kimlerdir isimlerini biliyor musunuz.?

Sanık İhsan Göktaş:” İsimlerini bilmiyorum efendim, çünkü zaten hani benim orda insanlara kimlik kartınızı çıkartın, gösterin diyecek hani şeyim yok, pozisyonum yok, “

Mahkeme Başkanı:” Mahkemeye hitaben konuşun.”

Sanık İhsan Göktaş:” Özür dilerim ve yani zaten bu Hüseyin Görüm benden başından beri şüpheleniyordu. Ama etrafına da işte bu benim adamım diye pazarlamaya çalışıyordu. Bunda zaten ben Deşifre programında dile getirmiştim. Böyle bir sapkın yolda olan bir insanın hani çaycısı da olmam, adamı da olmam imkansız. Odalara yukarıdaki toplantılara zaten bu demir kapıların arkasındaki toplantılarına beni almazlardı. Ara sıra da işte garip insanlar gelirdi gövde gösterisi yaparak biraz sindirme amacı ile bazı tavırlarda bulunurlardı. İsimlerini şahsen bilmiyorum yani Fikri Karadağ Hüseyin Görümden fazlasını tanımam. Ve oraya gelen insanların isimlerini teker teker bilmem imkansız, onu bilemem.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Size dernekte uluslar arası istihbarat toplama görevi verildiğini Hüseyin Görüm söylüyor siz de doğruluyor musunuz bunu?

Sanık İhsan Göktaş:” Şimdi Hüseyin Görüm’ün ben bu adamı böyle dedim hani bu konuma getirdim demesi beni pek bağlamaz. Ben ordaki o hareketleri görünce ordan dedim ya çıkacağım ama çıksam isim orda hani Kuvai Milliye ismi orda ve bu isme orda sahip çıkılmadığını gördüm yani o anki o fiziksel olarak o ortamda gördüm. Muhakkak birileri vardır takip eden isme sahip çıkan daha uzun vadede temizleyecek kişiler muhakkak vardır diye düşünüyorum. Ama orda kimseyi görmedim yani o Hüseyin Görüm’ün tayfasını ordan uzaklaştırıp veya o ismi ordan alıp götürecek kimse göremedim ve bunu da haddimi aşmayarak işte kanunlara karşı gelmeyerek sahip çıkmaya çalıştım. Elimden geldiği kadar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” siz herhangi bir istihbarat topladınız mı, örgüt Kuvai Milliye Derneği için.?

Sanık İhsan Göktaş:” Kuvai Milliye Derneği için değil Kuvai Milliye içindeki insanların ordaki o yapılanmayı o adap dışı ahlak dışı hatta İslam dışı faaliyetleri kendi bazında bu küçük bilgisayarıma not almıştım. Daha sonra polis marifeti ile daha iyi değerlendirilebilmesi için. Ama Hüseyin Görüm için hiçbir zaman bilgi toplamadım veya da Hüseyin Görüm’ün tayfası için hiçbir zaman bilgi toplamadım, toplamamda.“

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sizden ele geçirilen Prikstor marka 120 GB lik harici hard disk içersinde deparmanismi.doc adlı dosyada Kuvai Milliye savunma amaçlı bilgi havuzu ile başlayan orgeneral Eyüp Kaptan, Alim tanıyor parantez içinde Başbakan ile bağlantısı var, Alim’in diye biten bir yazı ele geçirilmiş bu yazıyı siz mi yazdınız.?

Sanık İhsan Göktaş:” Ben İnternetten birçok bilgi topladım ve arşivime aldım. Bu bahse hani bu dosyanın ismi ile yazılmış dokümanı şu an hatırlayamıyorum, ama bana gösterildiğinde internetten nerden aldım hangi yerden aldım bunu size söyleyebilirim çünkü benim o dosyamın içinde hard diskimin içinde 600’ü geçkin dosyam var. Ortalama bu da hep bilgisayarımdan bilgisayara aktardığım için on seneye ortalama toparlayan bilgiler var içinde. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” İfadenizde Kuvai Milliye Derneği’ni kendilerine devlet görevlisi süsü vermek suçundan şikayet edecektim, diyorsunuz. Kimler kendisine devlet görevlisi süsü veriyordu. Ne tür tavırları vardı açıklar mısınız.?

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, Hüseyin Görüm bu konuşmalarında bu vaaz türü konuşmalarında kendisinin işte bazen MİT olduğunu söylerdi, bazen JİTEM olduğunu söylerdi, bende bunları ondan duydukça not alırdım. Ve zaten dediğim gibi ordaki şahsen fiziksel olarak tanıdığım Hüseyin Görüm’ ün dışında ve Fikri Karadağ’ın dışında da insanlar yok. Hüseyin Görüm bu tavırları hep üstleniyordu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yakalandığınız sırada Samsonite Marka çantanızda Tayyar Coşkun başlıklı el yazı bu yazının içersinde Ahmet Ergün Millet Gıdanın sahibi, Kola Zerka’nın dağıtım ortaklığını yapmış, Alparslan Arslan da iki üç yıldır berabere. Şeklinde bir not var, bu notu siz mi yazdınız, nerden aldınız bu bilgileri.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Polis marifeti ile işe yarayacak diye düşündüğüm evrakları zaten orda hep açıktaydı evrakların çoğu onları yanıma almıştım. Ve evraka bakarsam hani ben kendim mi o notu almışım, yoksa ordan topladığım evraklar mı, onu daha net söyleyebilirim size.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Alparslan Arslan’ı tanıyor musunuz.?

Sanık İhsan Göktaş:” Orda tanıdığım kişi Abdülkadir Arslan diye birisi vardı Kuvai Milliye’nin genel sekreteri idi. Ama şimdi burda bir şahıs daha var yanılmıyorsam isim benzerliği var. ben Kuvai Milliye Derneğinde genel sekreter olan Abdulkadir Alparslan’ı biliyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Oğuz Alparslan Abdulkadir’i tanıyorsunuz.”

Sanık İhsan Göktaş:”evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”siz bir silahlı saldırı olayı ile ilgili olarak Eyüp Jandarma Karakoluna dilekçe verdiğinizi söylüyorsunuz, nedir bu silahlı saldırı olayı açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, bu biraz öncede Fethullah grubu ile de Amerika da işbirliği yapan dediğim Santoloji örgütü Türkiye deki deşifre bu örgütün deşifresini gerçekleştirme zamanında olduğunda olay basına yansımasın diye Eyüp bu şey vardır levent Maslak yolu vardır, kemer kantry e giden o yolda silahlı saldırı oldu. Amaçları da hani bu ihsan Göktaş’ın basına veya işte Emniyete veya bazı birimlere aktaracağı bilgiler basına yansımadan önce amaçları benim toprak altı olmamdı. Ama zamanı gelmemiş yapamadılar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Eyüp Jandarma da tanıştığınızı söylediğiniz Yavuz Kara isimli şahıs kimdir, görevi nedir, size Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz’in telefon numaralarını niçin verdi açıklar mısınız.?

Sanık İhsan Göktaş:” Bu levent Maslak yolundaki silahlı saldırıdan sonra o bölüme bakan orası jandarma bölgesi imiş, ordan telefon geldi benim cep telefonuma dediler jandarmaya kadar gel. Bende jandarma olduğu için gittim jandarmaya orda bana ordaki jandarma komutanlığında Yavuz arkadaş tanıştırıldı ve kendisi bana JİTEM olduğunu söyledi, kimliğini görmek istedim, kimliğini uzattı gösterdi ben daha fazla kimliğini incelemek isterken elimden kaptı aldı o yüzden isminin Yavuz soy isminin Kara devam ediyor yani Karadağ mıdır, Kara x diye devam ediyor ismi, ve bu kişinin de Jandarma’dan olduğunu biliyorum çünkü etrafımdaki insanların hitabından doğru ona selam vermelerinden doğru orda bir görevi olduğunu biliyorum. Levent deki maslak ta oto sanayinin üzerinde bir askeri nokta vardır istihbarat birimi diye biliyorum. Ordaki masa telefonundan doğru da kendisine şahsen ulaşırdım. O yüzden de hakiki ordaki vaktinde görevli birisi idi. Bu kişi kendisini bana öyle tanıttı ve diyaloga geçtik. Ama ne garipse benden hiç jandarma biriminden istihbarat biriminden olduğunu söylediği halde benden zerre kadar bir zınnık evrak bile istemedi. Daha sonra da ben kendi çabalarımla bu bilgileri devletin hükümetin önemli yerlerine ulaştırmaya çalışma esnasında da telefon açıp tehdit etmiştir. Kulağımıza geliyor o konu ile alakalı evrakları bir yerlere ulaştırmaya çalışıyormuşsun diye. Oda büyük ihtimal tape kayıtlarında vardır. Hiçbir yere dosya götürmememi o konuyu bırakmamı hatta bana onun dili gibi söyleyeceğim, huzurunuzda af dilerim, Türkiye’den siktir ol git dedi bana. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sorumuzun devamında Kemal Kerinçsiz ve sevgi Erenerol’un telefonlarını size verdiğini söylüyorsunuz. Niçin verdi o telefon numaralarını.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet ben kendisine amacım Türkiye de bilirkişilerle ciddi ve kamuoyunda saygın olan bir bilirkişilerle çünkü benim Türkiye’ye getirdiğim konu biraz haddinden fazla geniş yelpazesi olan bir konu, uluslar arası diğer devletlerin istihbaratının da başının dertte olduğu konu. Türkiye’de hani benim doktoram yok, profesörlüğüm yok sadece İhsan Göktaş’ım, sivil bir vatandaşım, basında eğitimlerinden mesleklerinden doğru bilirkişi olan kişilerle bir araya gelip bunu kamuoyuna aktarmak istemiştim. Ve bilirkişilerle bir formasyon yapıp bunu işte millet meclisimize, emniyete ulaştırmaktı amacım. Kendisinden dolayısıyla bu örgüt söz konusu olan örgütün de hangi kisve ile hangi taktik ile kendisini kamuoyunda kabul ettirmeye çalışacağını bildiğim için bana bu örgütün Hıristiyan olmadığını, Hıristiyanlık ile alakasının olmadığını, bilirkişi olarak dile getirecek bir arkadaş, kişi gerekiyordu. Yavuz, Sevgi hanım’ın ismini zikretti ve bana cep telefonunu verdi. Bende bunun üzerine Sevgi Hanım ile o zaman yani ta üç sene önce aradım kendisini, konuyu çok öz ve kısa telefonla aktardım, bunu yaparken de paralelde de bir avukat gerekiyordu bana bu konularda yine Yavuz denen şahıs Kemal beyin telefonunu verdi. Ağırlıkta da hem boşanmam söz konusu idi bu örgütün Türkiye deki gizli başkanı ile. Ve sevgi hanım ile kemal Bey ile zaten tanışıyorlarmış, dediler ki o zaman sevgi hanım’ın hani buluşacaksak orda buluşalım o zaman hani bir randevu ile hem aile boşanma işini konuşmuş olursun hem de tanışmış olursun dedi. Ve bu vatan Caddesindeki Kemal Bey’in ofisinde buluştuk. Kemal bey ile diyaloga geçiş sebebim odur. Sevgi Erenerol hanımı da aramamdaki sebepte bu kamuoyuna yansıdığından bir bilirkişi olarak bildiğime göre kendisi Hıristiyan’mış ve Türkiye de basın sözcüsü imiş. Yani böyle bir konumda da ben diyanet işlerindeki büyükleri gelin bu grup Hıristiyan değil deyin diyemem çünkü Diyanetin görevi İslam alanında ve o yüzden de sevgi Hanım ile veya Sevgi Hanım gibi birisini profili olan birisini aramıştım, o yüzden diyalogum oldu sevgi hanım ile. Kemal Kerinçsiz Bey ile benim boşanma işime bakacaktı, o yüzden de diyaloglarım var kendisi ile. Veya vardı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Tam olarak ne zaman buluştunuz, tarih söyleyebilir misiniz?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yok tarih söyleyemeyeceğim, laptopuma bakmam lazım veya işte kendi evraklarıma bakmam lazım. Üç senedir de şu an Türkiye de işte bir yandan bu Hüseyin Görüm gibi vesaire kişilerin şeyi altındayım biraz baskısı altındayım. Evimi değiştirmek zorunda kalıyorum. Üç sene önce de koruma talebinde bulunmuştum. Dolayısıyla bu sene içinde de Türkiye’ de ikametgahımı bildirmedim. Kasıtla bildirmedim çünkü korumam yok. Bu örgütte ikametgahımdan doğru yerimi hemen bulur. Telefonlarımı bile üzerime yaptıramıyordum çünkü hemen beni bulamamaları için yaptıramıyordum. Ve o yüzden nasıl deyim hani hep sürekli yer değiştirmek zorunda kalıyordum. Hukuktan kaçtığım için değil veya pisliğim olduğu için değil çünkü başımda şu an Türkiye de tam algılanmamış tam bilinmeyen çok büyük bir örgüt ile karşı karşıyayım, ve bunu da kısa ve öz şöyle tarif etmeye çalışayım. Türk televizyonu da ve alman televizyonundan Hamburg Almanya içişleri bakanlığının istihbarat biriminin basın sözcüsünden bayan Kaberta, Osla Kaberta hem alman televizyonunda hem Türk televizyonunda işte benim üzerime bu adam örgütün.”

Mahkeme başkanı:” Suale cevap verir misiniz siz. suali anladınız, suale cevap verin.”

Sanık İhsan Göktaş:” O yüzden fazla hatırlayamıyorum. Şu an üç senedir çok ağır durumlardan geçiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 3 sene dediğiniz 2006 yılı mı. 3 sene önce dediğiniz,”

Sanık İhsan Göktaş:” 2005.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 2005 yılı. Şimdi bu Sevgi Erenerol’u siz tanıyıp tanımadığınız size sorulduğunda siz burada bahsettiğiniz gibi Santoloji örgütünün Hıristiyanlık ile ilgisi olmadığını dile getirmesi için telefonla aradığınızı sizi Kemal Kerinçsiz’in yanına çağırdığını ve burada buluştuğunuzu, Kemal Kerinçsiz’ in de orada olduğunu, Sevgi Erenerol ile Santoloji hakkında konuştuğunuzu beyan etmişsiniz.”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bu konu Sevgi Erenerol’a sorulduğunda İhsan Göktaş’ ı tanıyorum, bir kez Kemal Kerinçsiz’in yanına geldiğinde bende oradaydım bir kez gördüm, tanıştık. Diyor.”

Sanık İhsan Göktaş:” Doğrudur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yani siz Kemal Kerinçsiz’in orda iken tesadüfen buluşmuş şeklinde bir beyanı var, daha önce konuşup anlaşıp belli bir tarih belirleyip de mi buluştunuz yoksa Kemal Kerinçsiz’in bürosuna gittiğinizde sevgi hanım mı geldi üzerine.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Ben şu an çok net hatırlıyorum, telefonla görüştük, madem oda senin avukatlığını yapıyor, orda buluşalım ne diyorlar bir toplantı hem tanışmış oluruz, konuyu anlatmış olursunuz hem de Kemal Kerinçsiz ile konuyu hani tanıdığı için kendileri birbirlerini orda buluştuk. Ama benim kemal beyin orda gittiğimde kendisini tesadüf görmedim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kemal Kerinçsiz’ in sizin boşanma davanıza baktığı ile ilgili şeyi bahsettiniz, kendisi mi baktı, başka birine mi yönlendirdi tam olarak açıklar mısınız.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Kendisi çok yoğun olduğunu söylemişti bana. Bir hani işte tanıdığı avukata olayı devam verdi. Ve avukatın ismi de Cevat Çalık’tı hatırlıyorum. Ve o konuya Cevat Çalık bakmaya başladı. Bir mahkemeye girdik daha sonra zaten diyalogumuz koptu ve şu an zaten telefonlarıma bakmıyor kendisi. Cevat Çalık bey.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sizin bilgisayarınızın incelemesinde Fukrtepe isimli dosya içersinde Fikirtepe Göztepe buhara iş hanı 47 son kat RA Şehremini, Avukat Cevat Orayı kullandı. Geri takibi zorlaştırmak için bana kendi adresini belirtmekten kaçındı. Her durumda, şeklinde bir yazı tespit edilmiş, bu notu niçin tuttunuz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Bu notu ben Avukat Cevat bey ile son buluştuğumda Fatih e yakın bir yerde buluştuk. O tarif ettiğim not aldığım yerde buluştuk. Ve ben kendisine hani büronuz yok mu, neden burda buluşuyoruz vesaire dediğimde de fazla cevap vermedi bana bende o tahminimi tahminlerimi o el bilgisayarıma not ettim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kendisinden niçin şüphelendiniz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Bu biraz önce o yüzden biraz geniş aldım konuyu da anlaşılmak için üç senedir yani örgüte o yüzden girdim ben Santoloji konusuna. Santoloji benim gibi insanın etrafına çok ağır ve büyük kumpaslar kurar. Normal bildiğimiz emniyette bunun altından kalkamaz çünkü olay biraz daha derin. Ve üç sene önce ben bunu basında hatta benim yanıma yaklaşıp hakiki yardım eden insanları öldüreceklerini de söylemiştim basında. Benim etrafımda susturamayacakları için hukuki komplo kurarak hapse attırarak susturmaya çalışacaklarını söylemiştim. Ve bu üç senedir de sürekli zaten başımda olup biten şeyler o yüzden Cevat beyden de şüphelenmiştim. O şüphemi de not olarak yazmıştım. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yine Cep bilgisayarınızın incelemesinde Furkan Fakir Ahmet isimli dosya içersinde 8 furkan fakir Ahmet in ismi, Veli Küçük şapkalının ismi, istiklal Caddesi, inka, öğretmen eve tersi okulu, Vural küçük uzun bak bu dünya çok basit ya yaşarsın ya ölürsün sözün bittiği yere geldin sen, çünkü bu kararı yalnızca sen verdin. Olacaklardan sen sorumlusun ben değilim şeklinde notlar var bu notları açıklar mısınız, Veli Küçük’ü tanıyor musunuz?”

Sanık İhsan Göktaş:” Veli Küçük beyi basından ismini okudum, şahsen tanımam. Basında ne yazıyorsa onları okuyabiliyorum. Tabi ki bu olayın içine burda huzurunuzdayım bunlar kimdir diye de bu kişiler kimdir diye de internetten oldukça okumaya çalışıyorum, olayları anlamaya çalışıyorum. Şahsen kendisini tanımam ve cep bilgisayarımda da el bilgisayarımda da zaten o cümleler teknik o cihazı alan arkadaşlar görmüşlerdir, hani seri halde bir cümle yoktur, hani çeşitli notları alt alta yazdığım için o belki yani bir cümle olarak gözükür ama normalde cümle olmadığı da zaten çok aşikar ortadadır yani çeşit çeşit notlarımı alıyordum. Kısa kısa.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Vural Küçük kimdir.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Vural Küçük Üsküdar da tanıdığım baya bir yaşlı bir arkadaş bey, bana ben kimliğine bakmadım gerçekten ismi Vural Küçük mü onu da bilmiyorum, ama etrafımdaki insanlarda bu kişiyi öyle tanırdı. Ve benim yanımda hani sana yardım edeceğiz. Yardım ediyoruz diye gezen birçok insanlardan ama faaliyetlerinin sonucuna bakıldığında zerre kadar yardımda bulunmayan tabiri caiz ise çantacılık bir kelime var onu öğrendim ben Türkiye’ de. Çantacılık yapan kişilerden bir tanesi, faaliyetlerinin sonuna baktığımda ben bu ifadeyi çıkarıyorum. Yani ihsan Göktaş’ın yakasından bir şekilde para çıkarmak isteyen insanlardan bir tanesi. Ama kimliğini görmedim hakiki soyadı Küçük müdür, Vural Küçük müdür onu da bilmiyorum. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” isakhimelştein@hotmail.com internet adresi e-posta adresi size mi ait.?

Sanık İhsan Göktaş:” Bana ait efendim evet. Bana aittir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bu e-postadan İrfanyildiz1964@hotmail.com isimli İrfan Yıldız isimli kişi ile yaptığınız 27/12/2007 tarihli görüşmenin içersinde irfan diyor kendine dikkat et, o ihtiyar Vural dan ses var mı yoksa hala kayıp mı, siz de diyorsunuz o halen kayıp. Ama ters adama ters iş koydu gitti bu onun son oyunuydu. İrfan, valla orada zemin ıslak her an dikkatli olmak lazım. Siz de, Allah Taksiratını affetsin Vural ın yaptıklarını rapor ettim diyorsunuz, kime rapor ettiniz, açıklar mısınız ?”

Sanık İhsan Göktaş:” Evet, ben bu küçük el bilgisayarıma ve yanımdaki dokümanlara her şeyi not ediyorum ve dediğim gibi hani rapor edebileceğim Türkiye de Türkiye Cumhuriyetinde bellidir. Emniyettir, ya vatan caddesidir yada Ankara’dır.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Kime ettiniz bunları hangi resmi kuruma verdiniz.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Bu sonuçta Cumhuriyet savcısına dilekçemizi sizde de bir nüshası olan dilekçeyi hazırladığımda bütün bu notları da vermek için tutmuştum. Ama tabi başka bir olaydan suçtan dolayı iftiradan dolayı apar topar götürülünce bu yazdığım savcıya Kuvai Milliye deki olayları yazdığım esnada bunlara birer birer ek olarak daha iyi şekilde hazırlayıp size teslim edemedim. Ama bütün tuttuğum notlarda bu sebebiyetledir. araştırmacı bir ruhum var sonuçta orda Kuvai Milliye ismi çok kötüye çekildi. Sabredemedim notlarımı tuttum, daha sonra gereken yerlere teslim edebilmem için. Ama herhangi bir gizli örgüte veya bir gizli teşkilata çalıştığım için değil.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” size ait olan adınıza kayıtlı telefon numarası var mı.?”

Sanık İhsan Göktaş:” Yeni aldım çünkü artık baktım ki olmayacak bu Santoloji’nin beni takibinden dolayı ikametgahımı almıyordum üç sene telefonları kendi üzerime yaptırmıyordum. Baktım ki ama bu Ergenekon iddianamesinden dolayı adresim bulunmadığı için hem savcılar hakimler karşısında kötü bir imaj ile karşılaştığımı anladım. Ve oturduğum yerde de ikametgahımı aldım. Ve şu an ki kullandığım cep telefonu da hakiki kendi üzerime kayıtlıdır.”


Yüklə 0,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin