13. AĞIr ceza mahkemesi


Duruşmaya 20:30’a kadar ara verildi.”



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə6/9
tarix30.12.2018
ölçüsü0,74 Mb.
#88430
1   2   3   4   5   6   7   8   9
Duruşmaya 20:30’a kadar ara verildi.”

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Mahkeme Başkanı:" Beyanda bulunmak isteyen Buyurun Mehmet Bey.”



Sanıklar Doğu Perinçek, Nusret Senem ve Hikmet Çiçek Müdafii Av. Mehmet Cengiz söz istedi verildi:" Efendim birçok talepte bulanacaktım ama bu hafta yaşadığımız ve özellikle bugün yaşadığımız olgular karşısında konuyu değiştirerek bir başka nokta üzerinde durmak istiyorum. Maalesef mahkemeniz karar ve uygulamalarıyla Danıştay sanıklarını kurtarma operasyonuna hizmet etmektedir çok net söylüyorum. Yargılama böyle sürdürülürse Danıştay sanıkları 1,5 yıl sonra tahliye edilecektir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun tutuklulukta geçecek süreyi düzenleyen 102. maddesinin 2. fıkrası, 31.12.2010 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bunu hepimiz biliyoruz. Buna göre Ağır Ceza Mahkemesinin görevin giren işlerde tutukluluk süresi en çok 2 yıldır bu süre zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir uzatma süresi toplam 3 yılı geçemez. Yasanın 252. maddesinin 2. fıkrasına göre ise 250. maddenin 5. fıkrasının C bendinde öngörülen suçlar bakımından kanunda öngörülen tutuklama süresi 2 kat olarak uygulanacaktır bu da tamam yani Danıştay sanıkları için bu süre en çok 3 çarpı 2, 6 yıldır bu azami tutukluluk süresi temyiz incelenmesi dahil soruşturma ve kovuşturma aşamalarının hepsini kapsamaktadır. Dolayısıyla Danıştay sanıkları için azami tutukluluk süresi Mayıs 2012’de yani bugün itibariyle 1,5 yıl sonra dolacaktır. Herkes biliyor ve görüyor ki bu davanın o tarihte bitirilmesi mümkün değildir hale bu yöntemle biraz sonra arz etmeye çalışacağım. Bugün karar verseniz dahi bizim dosyayla ilgili bugün karar verseniz dahi temyiz incelemesi o tarihe kadar yani 2012 Mayıs ayı itibariyle bitirilmesi mümkün değildir. Ben 20 yıldan söz ediyordum daha önce Sayın Mahkeme Başkanı geçtiğimiz aylarda basına yaptığı açıklamada en az 30 yıl dedi gerçekten bugün meslektaşlarımın da ifade ettikleri gibi bu yöntemle bu usulle bu yürüyüşle gerçekten bu davanın kısa vadede bitirilmesi mümkün değil. Zaten benim kişisel kanım şudur; bu dava yargılanan sanıkların mahkûm edilmesi amacıyla açılmış bir dava değildir. Eskiden çizgi filmlerde görürdük, önce asalım sonra yargılarız gerçekten bir yargısız infaza dönüşmüş tutuklulukla, bu yöntemle bugün yaşadığımız olgularda bunu göstermiştir. Bu yöntemle bu davanın bitirilmesi mümkün değildir, oysa Danıştay saldırısıyla ilgili yargılamanın yaklaşık bir yıl daha Yargıtay incelemesinin süreceği düşünülürse en geç önümüzdeki 6 ay içinde karara bağlanması gerekmektedir. Aksi halde Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım Danıştay’ın önündeki parkta ellerini kollarını sallayarak gezeceklerdir. Saldırının gerçekleştirildiği Danıştay binasının önündeki parkta bu manzarayı bütün Türkiye ibretle izleyecektir aksi takdirde. Bunu kamu vicdanına kabul ettirmek mümkün değildir sayın yargıçlar. Kendisine yapılan saldırıyı, saldırıya yaptırım uygulamayan, uygulayamayan bundan aciz olan bir yargıya kimseye güven beklemesi söz konusu olamaz böyle bir güveni de zaten kimse bekleyemez, kendisine saldırılmış ama bunun yaptırımını uygulayamıyor bir yargı düşünün. Mahkemeniz başından beri bu kurtarma operasyonunun maalesef uygulayıcısı olmuştur. Bu davanın iddianamesiyle Danıştay’a saldırı iddianamesinin 1. sayfalarını lütfen yan yana koyalım yansıtabilir misiniz? Evet, bu Danıştay’a saldırı iddianamesi 1. 2006 Temmuz ayı itibariyle hazırlanmış bu da bu davanın 2.’si de bu davanın iddianamesi bundan 2 yıl sonra tanzim edilmiş. Dikkat ediniz, bu 1. sayfaları maktul Mustafa Yücel Özbilgin mağdurlar; Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir, Ahmet Çobanoğlu iddianamemize bakıyoruz. Maktul Mustafa Yücel Özbilgin, Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir, Ahmet Çobanoğlu katledilen yargıcımız ve olayda yaralanan ya da taciz gören diğer yargıçlarımız. Bakınız o kadar birbirine benzer ve aynısıdır ki, aynılığa dikkatinizi çekiyorum örneğin 3. sıradaki mağdur Ayfer Özdemir Mehmet Nuri kızı, Ayfer Özdemir Mehmet Nuri kızı, diğer mağdurların doğum tarihleri bilindiği ve belirtildiği halde Ankara’da verilen tanzim edilen iddianamede onun doğum tarihi yok iddianamemize bakıyoruz orada da yok yani oradan kesilmiş buraya kopyalanmış ve yapıştırılmış. Her ikisinde de durum bu, bu davanın iddianamesi hazırlanırken savcılar olayın Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olduğunu biliyorlardı, o iddianameden haberdardılar hatta o iddianamenin giriş kısmını kopyalayarak bu davanın iddianamesini hazırladılar. Bunun tarihleri bile eksik imla hatalarına kadar aynı dolayısıyla yargılaması sürdürülen o davanın iddianamesinin mahkemenizin önünü kopyası geldiği zaman sizin yapmanız gereken 1. iş efendim sokakta çocuk biliyor bu davanın bu olayın yargılaması Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Aynı olayla ilgili 2 dava açılamaz dolayısıyla sizin baştan daha ilk gün daha 1. sayfasına bakar bakmaz bu iddianameyi reddetmeniz gerekirdi ama bunu yapmadınız ve bugün geldiğimiz bugün geldiğimiz bu noktanın çığırını açtınız. Diyeceksiniz ki efendim siz Yargıtay birleştirme kararı verdi irtibat nedeniyle birleştirme kararı verdi. Şimdi Yargıtay haklı niye haklı 2 tane Türkiye Cumhuriyeti Yargısında şu 2 iddianame varken aynı olay 2 ayrı mahkemede yargılama konusu yapılabilir mi? Tek başına şu 2 iddianamenin 1. sayfalarına bakıldığı zaman Yargıtay demiştir ki böyle bir 2 iddianame var 2’si de kabul edilmiş öyleyse bu irtibatı araştırmak zorundasın. Ama bu da öyle kalmamış o aşamada iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet savcıları bir talep olmadığı halde ne yapmışlar hazırladıkları iddianameyi talep olmaksızın resen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını incelemekte olan Yargıtay Dairesine göndermişler. Hangi yetkiyle böyle bir talep var mı sizin demin Sayın Buzoğlu’nun açıkladığı gibi olmayan bir dosyayla Erzincan dosyasını yokken onunla birleştirme kararı aldığınız gibi. Sizden önce Yargıtay Ceza Dairesi birleştirme kararı vermiş artık o dosya yok. Olmayan dosyayla birleştirme kararı vererek nasıl orada Türkiye’nin karartma faaliyetinde hizmet eden bir karar ihdas ettiyseniz işte burada da aynı şekilde bugün geldiğiniz noktanın çığırını aştınız. Yargıtay bozma kararının gerekçesi irtibat iddiasının araştırılmasından ibarettir, sayın yargıçlar ne diyor, irtibat iddiasını araştır diyor ama biz bakıyoruz mahkemeniz 11. Ağır Ceza Mahkemesinin yıllar boyunca yaptığı araştırmayı hiç dikkate almamış orası Cumhuriyet yargısı değil Cumhuriyetin mahkemesi değil sizi Yargıtay diyor ki irtibata bak irtibat var mı yok mu irtibat varsa devam et yoksa ayır dosyayı diyor. Ama siz sanki orada hiç yargılama yapılmamış gibi sorgu dahil olur mu efendim bir dosyada sanıkların 2 kez sorgusu alınır mı. Bozmaya karşı ve birleştirmeye karşı beyanları alınır bir irtibat varsa o araştırılır 9 aydır kilitlediniz bu davayı bizim davamızı kilitlediniz 9 aydır mesafe alamıyoruz. Önümüze bir enkaz yığıldı bu enkazı 9 aydır aşamıyoruz bu enkazı önümüze getirip yığın maalesef sizlersiniz yargılamaya en baştan yürütmeye çalışıyorsunuz. Oysa Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi de bu Cumhuriyetin mahkemesidir ve olayı araştırmış kovuşturmuş ve belli bir sonuca ulaştırmıştır. Siz de aylarca araştırdınız Danıştay saldırısıyla bu davanın sanıkları arasında bağlantı olmadığı açıkça anlaşıldı bunu cümle âlem gördü sizde gördünüz bizde her gün yaşıyoruz. İşçi Partisi yöneticileri bu menfur Danıştay saldırısının mağdurudurlar. Eğer bir sandalyede bir kürsüde oturacaklarsa benim müvekkillerimin oturacağı yer müdahil kürsüsüdür Danıştay olayında. Dolayısıyla bunu birleştirmeniz mümkün değil milletimiz Sayın Başkanım özetle milletimiz Danıştay saldırısının hesabının bir an önce sorulmasını beklemektedir. Bu saldırı sanıkların kurtarılma operasyonuna alet olmayınız son kez söylüyorum bu saldırı, Danıştay menfur Danıştay saldırısının hesabının sorulmasını önlemeyiniz o sanıkların kurtarılmasına Osman Yıldırım’ların Alparslan Arslan’ların kurtarılması operasyonu alet olmayınız Ceza Muhakemesi Kanununun 10. maddesi uyarınca yeterince konu araştırılmıştır Danıştay saldırısı dosyasını davamızdan ayrılarak en kısa zamanda ayrı ve esasa kaydedilip sonuçlandırılmasını talep ediyorum aksi halde yani önümüzdeki birkaç ay içinde o, bu davanın bitirilememesi halinde konuşmamın başında sözümü ettiğim Ceza Muhakemeleri Kanununda 31.12’de yürürlüğü girecek olan hüküm 1,5 yol sonra uygulanmak durumunda kalacaktır ve mahkemenizde yargı tarihine yargıya saldırının örtbas edilmesi operasyonunun bir aracı olarak geçecektir teşekkür ediyorum.”

Mahkeme Başkanı:" Buyurun, buyurun Avukat Hanım.”



Sanık Veli Küçük Müdafii Av. Zeynep Küçük:”Mehmet Bey’in söylediklerinden hareketle bende şimdi Danıştay saldırısına ilişkin birleşmeden sonra 1 yıllık yargılama sırasında geldiğimiz noktaya kadar bir fotoğraf çekmek istiyorum. Yargıtay’ın bozma ilamından başlayalım; Yargıtay 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını hangi gerekçeyle bozdu. Yargıtay şunu demedi bunun failleri başkadır şöyledir böyledir bir gerekçe kurmadı. Yargıtay sadece şunu dedi Sayın Hâkim, yeni iddialarla bir takım yeni iddialar var bu iddialara göre Ergenekon davasında yargılanan bir sanıklarla Danıştay saldırganları arasında hukuki ve fiili bir irtibat bulunma ihtimali olabilir buna bir bakın dedi. Yargıtay bunu dedi, peki yeni iddia vardan Yargıtay’ın kastı neydi. Size soruyorum; Danıştay saldırganlarıyla Ergenekondan sorumlu tutulan ve haklarında dava açılan kişiler arasında bu irtibatı kuran şey ne kim, Osman Yıldırım var mı başka başka herhangi bir irtibat ileri süren başka kimse var mı? Osman Yıldırım’ın beyanları var. Ne yapacağız biz tamam Yargıtay bozdu dosya geldi oturttunuz bu irtibatı kuran Danıştay saldırganı bu irtibatı kuran kimdir Osman Yıldırım’dır gel bakayım Osman buraya gel, anlat bakalım bu irtibatı nasıl kuruyorsun sen nasıl kurdun, bu bağlantı nedir, bu sanıklarla bağlantısı nedir bu Danıştay olayının, anlat Osman bize anlat. Osman bunu anlatır size söyledikleri doğru mu değil mi dosya kapsamında eksik bulduğunuz delillerle eksik de bulduğunuz delilleri toplayarak bakarsınız Osman doğru mu söylüyor yalan mı söylüyor, eğer Osman yalan söylüyorsa tamam dersiniz ben Osman’ın bu davayla Danıştay saldırganları arasında kurduğu irtibat doğru bir irtibat değil Osman yalan söylüyor benim sanıklarımla Danıştay saldırganı sanıkları arasında hukuki ve fiili bir irtibat bulamadık alın dosyanızı yok. Ben burada kendi yargılamamı yaptım siz ne yaptınız bir senedir bir senedir biz gelmeyen sanıkları bekledik, verilemeyen yeni sorguları bekledik, Osman Yıldırım’ın aylarca efendim ben hazır değilim demesini bekledik, büyük bir müsamahayla Danıştay saldırganlarından hangisi bizimle irtibat kurdu Osman Yıldırım’ın haricinde onların sorgusu yapılmış Ankara’da yapılmış olay son derece açık bir şekilde ortaya çıkmış bir tek söyleyen Osman Yıldırım sadece Osman Yıldırım söylüyor size Danıştay saldırısıyla buradaki sanıklar arasındaki irtibatı. Sadece o iddia ediyor günlerce, günlerce birçok sanığın tekrar sanki dava Mehmet Bey’in dediği gibi yeni açılmış bir dava gibi sorguya aldık. Şimdi tamam aldık bir senemizi yediniz, nereye geldik başladığımız noktaya geldik Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu karara aynen geri döndük. Bakın, Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği karardan küçük bir yer okuyorum; sanık Alparslan Arslan’ın sanık Salih Kurter’in konuşmalarından etkilenerek sanık Salih’in Danıştay kararıyla karikatürün Müslüman Türk milletinin mukaddesatına yapılmış bir hakaret olduğu bu durum refleks gösterilmesi yönündeki yoğun konuşma ve telkinleri sonucu bu refleksi kendisinin göstermesi gerektiğine karar verdiği ve sanık Alparslan Arslan’ın Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay’a saldırıyı gerçekleştirdiği. Bu hafta sorguları yaptık siz ne gördünüz bu hafta yaptığımız sanık ve tanık sorgularından ne anladınız elimizde bir Süleyman Esen var Süleyman Esen Alparslan’ın en yakını lütfen bakın not alın biliyorum bunu yalnız başınızı yapmıyorsunuz bunu ben söylemediğim sürece asla dosyadan açık bakmıyorsunuz. Ancak burada sizin gözünüze sokmamız gerekiyor bazı şeyleri ve buna rağmen bana çok ilginç gelen bir şeyden bahsedeceğim ben size Küçük Salih’ten ve Hamza Öztürk’ten bahsetmeseydim ne yapacaktınız, ben size Küçük Salih ve Hamza Öztürk bağlantısını önünüze koymasaydım o güne kadar bir tek soru sormadığınızı biliyor musunuz o konuda. Süleyman Esen’le Küçük Salih arasında 1480 konuşma var sayın heyet 1480 konuşma var 1,5 yılda Küçük Salih kim, küçük şeyh Süleyman Esen hatırlamadı. Şimdi ben dağıtmadan kabaca size bir taslak çizmek istiyorum elimizde kim var. 1 elimizde Süleyman Esen var Süleyman Esen’i sorguladınız Süleyman Esen, Alparslan Arslan ile saldırıdan hemen önce başlayan çok yoğun telefon trafiğine size açıklayabildi mi nedenini ikna oldunuz mu o yoğun trafikten telefon trafiğinden mantıklı bir açıklamasını yapabildi mi? Bakın not alın lütfen Alparslan Arslan’la Süleyman Esen’in 2006 yılının Ocak ayı öncesine bir bakın bir de ocak ayından sonrasına bir bakın telefon trafiğini bir karşılaştırın bunu artık sizden sadece rica edebiliyorum. Başka şansım yok. Süleyman Esen Osman Yıldırım ile telefon yaptığı görüşmeleri açıklayabildi mi size? Süleyman Esen’in Osman Yıldırım’la yaptığı Cumhuriyet Gazetesi saldırıları ve Danıştay saldırısı öncesinde yaptığı telefon görüşmelerini size makul, mantıklı, inandırıcı bir şekilde açıkladı mı, ikna oldunuz mu? Süleyman Esen Salih Kurter ile ilişkisini açık bir şekilde ortaya koyabildi mi sorgusunda? Süleyman Esen Salih Kurter ile ne dedi ben size söyleyeyim. O bir hocadır birkaç kere giderim yanına seyrek giderim işte bir hocadır saygı duyarım. Süleyman Esen Salih Kurter’in evine son altı ayda her gün gidiyor her gün bunu Salih Kurter de söyledi. Süleyman Esen bu konuda yalan söylüyor neden yalan söylüyor niye ihtiyaç duyuyor yalan söylemeye korkuyor, korkuyor Süleyman Esen. Peki Süleyman Esen Küçük Salih’le olan irtibatını açıklayabildi mi size gerçi ben sormasaydım hiçbirinizin umurunda değildi o ayrı. Ben Küçük Salih’i ortaya çıkarmasaydım.”

Mahkeme Başkanı:" Efendim umurunda değildi diye bir şey kabul etmiyoruz lütfen, lütfen bu dosya, bu dosya mahkeme heyetinin en iyi incelediği devamlı çalıştığı bir dosya ve devamlı bakıyorum yani bu kadar haksız bir eleştiriyi kabul etmiyorum lütfen, o dökümleri biz istedik biz bakıyoruz inceliyoruz lütfen yani umurunuzda değil falan diye kabul etmek mümkün değil yani buyurun, buyurun.”

Sanık Veli Küçük Müdafii Av. Zeynep Küçük:”Efendim siz bir hâkim olarak, tamam o zaman şöyle diyeyim, tamam, tamam Süleyman Esen’in 1480 kere Küçük Salih denin, tamam, tamam, bakın ben hiçbir şey demiyorum, Süleyman Esen’in siz ister kabul edin ister etmeyin benim bu dosyadan aldığım kanaat budur.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.

Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük:” Baba müsaade et baba, müsaade et baba. Benim bu dosyadan aldığım kanaat şudur; sizin bakışınızdan aldığım kanaat budur siz dosyayı aldınız iddianameye baktınız savcıların size söylediklerini esas aldınız bütün sorularınızı buradaki sanıklara sorduğunuz bütün soruları savcıların çok özenerek yazmış olduğu iddianamedeki iddialarla sınırlı olarak sordunuz. Süleyman Esen 1480 kere telefonla konuştuğu kişiyi sizce neden hatırlamadı. Neden hatırlayamamış olabilir, ben bir kişiyle 1,5 yılda 1480 kere konuşacağım ve kim olduğunu bana sorduklarında hatırlamıyorum diyeceğim. Süleyman Esen korkuyor, Süleyman Esen korkuyor bunların ortaya çıkarılmasından korkuyor. Bu ilişki ağının ortaya dökülmesinden korkuyor sakladığı çok şey var ama siz Süleyman Esen’e daha bunları sormadan saldınız çok iyi incelediğiniz dosyada çok iyi bildiğiniz dosyada Süleyman Esen’e bunları sormadan tahliye ettiniz.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Niçin sormadılar acaba onun cevabını (bir iki kelime anlaşılamadı)”

Mahkeme Başkanı:" Efendim oturduğunuz yerden konuşmayın Doğu Bey lütfen konuşmayın, dinliyoruz efendim aklımıza gelen her soruyu sorduk her şeyi sorduk efendim buyurun.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Niçin sormuyorsunuz? Çünkü biliyorsunuz o irtibatı. Örgüt ( bir iki kelime anlaşılamadı) örgüt aynı örgüt.”

Sanık Veli Küçük Müdafii Av. Zeynep Küçük:”Süleyman Esen Salih Kurter’in evinde olanlar hakkında doğruyu söyledi mi sizce buradaki sorgusunda Salih Kurter'in evinde neler oluyordu dediğinizde bize cin çıkarma seanslarından, muskalardan, büyük tarikatvari şeylerden bahsetti mi, Salih Kurter' in kendisi için.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”Zamanın kutbundan.”

Mahkeme Başkanı:" Efendim çıkartmak zorunda kalacağım.”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz almadan konuştu:”E çıkartın o zaman böyle tehditle yargılama mı olur.”

Mahkeme Başkanı:" Buyurun çıkın, buyurun, buyurun.”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz almadan konuştu:”Çıkmıyorum, çıkmıyorum.”

Mahkeme Başkanı:"Komutan, komutanım çıkartalım.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Hepimiz çıkalım o zaman.”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz almadan konuştu:”Çıkmıyorum hayır.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı:" Çıkartalım.”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz almadan konuştu:” Hayır jandarmayla çıkartsınlar, jandarmayla çıkartsınlar.”

Mahkeme Başkanı:"Kaç defadır ikaz ediyorum oturduğunuz yerden konuşmayalım. çıkabilir, komutan çıkarın.”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz almadan konuştu:” Çıkmıyorum çıkartamazsınız beni buradan.”

Mahkeme Başkanı:"Vural Bey’i çıkartın.”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz almadan konuştu:” Çıkartamazsınız beni buradan.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu:”Avukatlar zorla çıkarılmaz efendim bu mümkün değil lütfen yasaya bakın.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı:"Peki son kez ikaz ediyorum konuşmayın o zaman, son kez ikaz ediyorum konuşmayın, buyurun.”

Sanık Veli Küçük Müdafii Av. Zeynep Küçük:”Tamam bırakın konuşayım, bırakın konuşayım baba bırakın, bırakın konuşayım. Süleyman Esen, Küçük Salih ve Salih Kurter bağlantısı konusunda sürekli yalan söyledi. Bu sorgu sırasında sürekli yalan söyledi. Çünkü bu işin odağının Salih Kurter kendisi Küçük Salih tarafından odak oluşturduklarını çok iyi biliyor. Oraya gidilmesinden daima korktu onun sorulmasından daima korktu. Süleyman Esen’i geçelim, ama dosyamızın tutuksuz sanığın bunu da hatırlatayım tutuksuz bombaları verdiği konusunda çok az bir şüphe var Süleyman Esen hakkında asıl şüpheli Muzaffer Tekin, Veli Küçük, Süleyman Esen suçsuz tutuksuz. Osman Yıldırım hadi Süleyman Esen’i geçtik Osman Yıldırım. Osman Yıldırım’ın bugüne kadar yaptığınız yargılamada bir tane bunu doğru söylemiş Osman Yıldırım bunu da doğru söylemiş dediğiniz bir tane tespit söyleyebilir misiniz bana. Bakın beni size söyleyeceğim şimdi; Osman Yıldırım’ın Danıştay saldırısını bizim dosyamıza bağlamakla ilgili verdiği beyanlar söylüyorum 12.03 tarih 2008 Ataşehir’de Alparslan Arslan var Muzaffer Tekin dubleks villa 20 kişi iddia toplantı, 01.04.2008 Veli Küçük bu eylemden önce yapmış olduğum görüşmede kendisinden 2 tane el bombası aldım. O sırada Alparslan da oradaydı bir anda Veli Küçük verdi bombaları 17.04.2008 bombaların teslim edildiği toplantıdan bir önceki toplantıda Veli Küçük bana teklif etti bir anda 2 toplantı oldu bu sefer Veli Küçük teklif etti. Bakın arka arkaya bir ay içerisinde 3 farklı beyan devam edelim 121. celse burada bitmiyor 121. celse toplantıda Muzaffer Tekin, Hüseyin Görümün yeğeni, bilmem ne şunlar şunlar vardı kişiler değişiyor. Çünkü hatırlamıyor, hatırlamıyor bundan önceki toplantı Osmanbey’de bir yazıhanede Veli Küçük’le bir anda Osmanbey’de bir yazıhane Veli Küçük’le 122. celse Osman Yıldırım Veli Küçük’ten bomba aldığını yalanlıyor bir anda yalanladı. Ha şimdi bu celse Ataşehir’de yeni bir ev bu celse.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı:" Komutan, Doğu Bey’i çıkarın, lütfen.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Çıkmıyorum be çıkmıyorum. Hadi çıkmıyorum, hayır çıkmıyorum.”

Sanık Sevgi Erenerol müdafii Av. Vural Ergül söz almadan konuştu:”Bu ne yav.”

Mahkeme Başkanı:"Çıkarın lütfen, lütfen çıkartın, çıkartın, kaçtır ikaz ediyorum, çıkartın komutan, çıkartın.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Çıkartamaz.”

Mahkeme Başkanı:"Doğu Bey’i çıkart, lütfen Doğu bey, ister kendiniz çıkın, buyurun.”

Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu:”Sayın Başkan insanlar bu tepkiyi (bir iki kelime anlaşılamadı)”

Mahkeme Başkanı:"Oturduğu yerden konuşuyor, kaçtır ikaz ediyorum.”

Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu:”İnsanlar bu tepkiyi göstermek zorunda. 40 aydır beni burada tutuyorsunuz, yalanlar ortada ( bir iki kelime anlaşılamadı)”

Mahkeme Başkanı:"Hayır, hayır, burada duruşmanın inzibatı var.”

Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu:”( bir iki kelime anlaşılamadı) Osman Yıldırım ile ne bağlantımı buldunuz?”

Mahkeme Başkanı:"Buyurun, buyurun, Oktay Bey’i de çıkartın, Oktay Bey’i de çıkarın.”

Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu:”Benim Osman Yıldırım ile ne bağlantımı buldunuz, lütfen çıkıyorum tamam.”

Mahkeme Başkanı:"Zeynep Hanım buyurun devam edin.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Öyle yargı mı olur ya.”

Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu:”Döngel namazını dinledik cin çıkaran adamı dinledik burada.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”Örgüt mensubusunuz, örgüt ( bir iki kelime anlaşılamadı)”

Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu:”Tepki göster ( bir kelime anlaşılamadı) kovuşturma bilmem (iki üç kelime anlaşılamadı)”

Mahkeme Başkanı:"Örgüt mensubu diyemezsiniz.”

Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu:”( 5-6 kelime anlaşılamadı) haksızlık yapıyoruz öyle mi.”

Mahkeme Başkanı:" Doğu Bey, Doğu Bey, örgüt mensubu diyemezsiniz mahkeme heyetine, buyurun Oktay Bey çıkın, çıkarın.”

Sanık Doğu Perinçek söz almadan konuştu:”(4-5 kelime anlaşılamadı) herkes söylüyor herkes.”

Sanık Oktay Yıldırım söz almadan konuştu:”Burada bir tiyatro var ( 3-4 kelime anlaşılamadı) tiyatro var.”

Sanık Veli Küçük Müdafii Av. Zeynep Küçük:”Efendim bu kadar gerçek bu kadar gözün içindeyken bakın Sayın Hüseyin Özese bu kadar somut gerçekler bu kadar göz önündeyken, bu kadar yalan, bu kadar gerçekmiş gibi bize satılmaya çalışılırken, bu kadar yalan bize hepsi doğruymuş gibi hayır, bunlar doğru, sizde bunları doğruymuş gibi kabul edin, burada kuzu kuzu sanık olarak oturun bir sene ben size bu yalanları dinleteceğim bir seni Osman Yıldırım’ın yalanlarını tekrar dinleteceğim, derseniz olacak budur. Osman Yıldırım’ı konuşturacağım dinleteceğim, konuşturacağım dinleteceğim, o yalan söyleyecek ben size dinleteceğim olacak budur.”

Mahkeme Başkanı:" Efendim, efendim herkesi dinliyoruz, herkesi dinliyoruz daha sonra bunları değerlendireceğiz, kaç defadır ikaz ediyoruz, buyurun devam edin.”

Sanık Veli Küçük Müdafii Av. Zeynep Küçük:”Olacak budur, buraya gel, daha da kötü olacak, ben şimdi sizin gizli tanık olarak Osman Yıldırım’ı şu odayı gir, sokmaya teşebbüs ettiğiniz zamanı bekliyorum. Gizli tanık olarak Osman Yıldırım’ı şu odaya sokmaya kalkışırsanız o zaman burayı görün, o zaman görün.”

Mahkeme Başkanı:" Efendim bütün delilleri toplayınca bütün tanıkları dinleyeceğiz, buyurun, buyurun.”



Sanık Veli Küçük Müdafii Av. Zeynep Küçük:”Tabi dinleyeceksiniz, peki Osman Yıldırım’ı dinlerken gizli tanık olarak dinlerken Osman Yıldırım gizli tanık olarak size şöyle derse ne diyeceksiniz; Ataşehir’de nasıl bir yer dubleks gibi evler merkezden bu yana gizli tanığa soruyorsunuz toplantı nerede yapıldı. Aynısı, bunu dediğinde siz şöyle mi soracaksınız affedersiniz ya bir dakika bu toplantıya Osman Yıldırım’a gitmişti sen de mi gittin heyet olarak bunu sormak zorundasınız. Heyet olarak Osman Yıldırım’a Ataşehir’deki toplantıdan bahsettiği zaman orada Osman Yıldırım vardı sende mi oradaydın diye mi soracaksınız. Onu geçelim bombaları Muzaffer Tekin’den aldım dediğinde o bombaları Muzaffer Tekin Osman Yıldırım’a vermişti sana da mı verdi diye mi soracaksınız. Bunu sormak zorundasınız o bombaları Muzaffer Tekin ya da Veli Küçük Osman Yıldırım’a vermişti sana da mı aynı bombaları verdi bunu mu soracaksınız heyet olarak böyle mi gerçeği araştıracaksınız ya da Erhan’a bombaları verdim Tekin’e bombaları verdim git at dediğinde aynı bombalı Osman Yıldırım da Erhan’a vermişti onun nasıl açıklıyorsunuz diye mi soracaksınız bunu kendinize yakıştırıyor musunuz. Ben hukukçuyum beni bu rezalete alet edemezsiniz ben hukukçuyum ben hukuka inanıyorum, Osman Yıldırım’ı o odaya sokup onu sorgu yapıyormuş gibi başka bir X şahısmış gibi bana soru sorduramazsınız ben hukukçuyum. Osman Yıldırım bu yalanları niye söylüyor çok açık Danıştay hükümlüsü müebbet Osman Yıldırım aynı zamanda dosyamızda sonradan girmiş Osman Yıldırım hasta, bunu hiç dikkate almıyorsunuz sağlıklı bir adammış gibi onu konuşturuyorsunuz. Bakın, Osman Yıldırım bu olaydan 3 ay önce alınmış heyet raporuna göre ileri derecede anti sosyal kişilik bozukluğuyla malul bir insan askerlik yapamıyor. Size psikiyatri uzmanı Profesör Doktor Mehmet Kerem Doksat’ın anti sosyal kişilik bozukluğunun özelliklerine ilişkin açıklamasını okuyacağım siz Osman Yıldırım’a sağlıklı bir insan muamelesi yapıyorsunuz bakın onlar nasıl insanlar; anti sosyal kişilik bozukluğu bulunan kişiler her türlü insan grubundan çıkar alt gruplardaki kişiler hırsızlık, cinayet ve mafyacılık gibi suçlara meyillidirler. Üst gruplarda ise iş adamları, politikacılar bile vardır dolandırmaktan, kandırmaktan, rahatsız olmazlar, günah ayıp suç tanımazlar vicdanları yoktur, kural tanımazlıklarını suçlarını kendileri ve karşılarındakileri rasyonalizm aklı uygun hale getirme ve yansıtma şeklinde açıklarlar anti sosyal kişilik annesini öldürür, kız kardeşini öldürdü hatırlatırım size kız kardeşini öldürmüş bir insan bakın anti sosyal kişilik annesini öldürür hüngür hüngür ağlar sonrada annesi suçlar ve haklı gerekçeler çıkartır. Bu kişilerin mahkemelerde tanıklık yapmasına hazin hazin gülerek bakarım. Bu kişiler 10 dakika içinde 10 tane yalan söylerler hepsinde de yemin ederler size birini hatırlattı mı. Siz bu adama sağlıklı adam muamelesi yapıyorsunuz birde oraya sokup yalanlarını dinleteceksiniz bize tekrar aynı yalanları bir daha dinleteceksiniz bize tekrar bizden de a bu Osman Yıldırım değilmiş gibi davranmamızı bekleyeceksiniz size ben artık anlatmaktan yoruldum bunları gönderiyorum. Sayın savcılarımı da gönderiyorum Ataköy toplantısı tarihi konusunda çok ciddi iddiaları var. sayın savcılarıma ve heyet üyelerine bunlardan birer tane dağıtır mısın. Orada Orhan Kadı, Recep Özkan, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım’ın 4 Mayıs 2008, 2006 tarihli baz istasyon kayıtları var. Size bir hikaye anlatacağım bu toplantı böyle bir toplantı olmamıştır sadece 4 Mayıs 2006 tarihinde Alparslan’ın Osman Yıldırım’a bombaları teslimi olmuştur. Osman Yıldırım’ın en büyük iddiası nedir bombalardır, lütfen lütfen ben anlatırken baz istasyon kayıtlarından söylediklerimin doğru olup olmadığını çek edelim. Alparslan Arslan Recep Özkan'ın Ataşehir’deki evine en geç 23:20’de varıyor baz istasyonuna bakın Orhan o eve en geç 22:59’da varıyor baz istasyonuna bakın birisi 23:20’de en geç ilk telefon görüşmesi o olduğu için söylüyorum. biride 22:59’da en geç Ataşehir’de Recep Özkan'ın evindeler. Recep Özkan bütün gün evde hiç çıkmamış evden üçü evdeler. Alparslan eve gelir gelmez 23:20’de Osman’la görüşüyor 23:29’da Osman o sırada Kayışdağı’ndan baz veriyor. Aynan Osman’ın söylediği gibi Osman’ın söylediği gibi bunlar Kayışdağı’ndan baz veriyor 23:29’da. 23:38’de Alparslan’ı tekrar arıyor bu sefer nerede Ataşehir’de Osman Ataşehir’e geldi. 23:38 itibariyle Osman Alparslan’ı tekrar arıyor ve ben Ataşehir’deyim diyor. Fakat 23:30’da yaptığı Alparslan’la yaptığı ilk görüşmeden sonra Alparslan derhal Orhan Kadı’yı evden çıkartıyor ve Ataşehir’e doğru yolluyor. 23:30’da Alparslan’ın Orhan’la yaptığı telefon görüşmesinde Orhan’ın evden çıktığını görüyoruz aynı evdelerse Orhan’la neden telefonla konuşsun. Orhan evden çıkmış. 23:34’te Orhan’la Alparslan tekrar görüşüyor gidiyorum abi diyor Alparslan o sıra Recep’in evinde devam ediyor Recep’in evinde kalmaya. Çünkü Orhan gidiyor. Ama Recep’in baz istasyonu farklı bir yerden sinyal veriyor Tatlısu Mahallesi bilmem ne Dudullu gidiyor. Daha sonra bakıyoruz Osman 23:38’de Ataşehir’de baz istasyonu verdikten sonra 23:50’de Orhan Kadı’nın telefonu da Ataşehir aynı baz istasyonundan veriyor. 23:50’de o da varıyor. 23:50’de Osman’ı alıyor ve yola çıkıyor dönüştü Alparslan’ı arıyor getiriyorum diye arıyor 23:50 itibariyle Ataşehir TT, baz istasyonu Türk Telekom. 23:55’te Orhan Osman’ı getirmek üzere arıyor Alparslan’ı geldik diyor 23:55’te tekrar dönmüş tekrar aynı evin altından aynı yerden sinyal veriyor Orhan gitti geldi 23:30’da çıktı 23:55’te döndü 25 dakika sordum buradaki tanıklara ne kadar sürer 15-20 dakika dediler işte 25 dakikada dönmüş 23:55’te tekrar arıyor geldik diyor 1 saniye görüşüyor ve bunun üzerine en son olarak tekrar 23:55’te bu sefer Alparslan Orhan’ı arıyor 8 saniye görüşüyorlar hepsini baz istasyonu Recep’in olduğu yer 8 saniye bekleyin aşağı iniyorum diyor 23:55’te Alparslan’la. Peki, bunu neye dayanarak söylüyorsun Osman Yıldırım’ın ve Alparslan’ın beyanları var bombalar ne zaman verildi Osman açık açık söylüyor ben bombaları attırmadan bir gece önce aldım diyor bomba 5 Mayısta atıldı 4 Mayısta aldığını Osman söylüyor zaten daldı söyledi. Alparslan’a soruyorsunuz ne zaman verdin bombaları bombalar atılmadan bir ya da iki gün önceydi diyor. Bombalar 4 Mayısta veriliyor gece saat 23:55’te veriliyor. Bu çok basit bir incelemeyle çok kolay ulaşılabilecek bir bilgi. Bunun için 40 tane tanığa 40 tane sanığa 40 tane soru sormanıza gerek yok açarsınız daha önce Osman’ın ve Alparslan’ın beyanlarına bakarsınız şöyle bir Orhan Kadı’nın baz istasyonlarında Recep’in baz istasyonlarında gezinirseniz çok kolay bulursunuz isterseniz ona göre de soru sorarsınız. Onu göre sorarsınız 40 tanığı, 40 sanığa, vay bombalar ne zaman verildi diye 40 tane soru sormazsınız. Ben fotoğrafı böyle çektim aslında bunun daha geniş bir fotoğrafı var bunu görmek istiyorsanız lütfen tekrar istiyorum tekrar talep ediyorum lütfen 2006 yılının Ocak ayından itibaren Alparslan Arslan, Süleyman Esen, Salih Kurter, Küçük Salih ve Hamza Öztürk irtibatına bir bakın lütfen bir bakın şurada anti parantez şunu belirteceğim. Alparslan Arslan Hamza Kurter’i 3. bomba atıldıktan sonra ilk Salih Kurter’i 2. Hamza Öztürk’ü neden arıyor ben söyleyeyim size bombam patladı diyor Hilmi’ye. Hilmi’nin babası polis ilk iki bomba patlamadı niye patlamadı diye hesap soruyorlar senin verdiğin bombalar patlamıyor bunun hesabı var Alparslan Arslan 3. bombayı atıyor patlıyor ve ilk Salih Hocasını arıyor bu Salih Hocası biliyorsunuz Müslüman gazeteler gavur gazeteler diye ayrım yapan, cin çıkaran hoca bombam patladı diye arıyor Hamza’yı, Hilmi’yi babası polis Alparslan Arslan bu bombaların ondan geldiğini gayet iyi biliyor. Süleyman siz bir bomba alsanız aldığınız adama eğer arkadaşınızsa bu bombaları nereden aldın demez misiniz dersiniz sizi 2006 yılının Alparslan bu noktaya nasıl geldi. Ben kaba bir fotoğraf uzattım ama biliyorum 2006 yılının başlarını hatırlıyor musun. AKP hükümetinin türban sorununu gündeme o tarihte nasıl getirdiği hatırlıyor musunuz. Süleyman Hocamızın o Müslüman dediği gazetelerin bu tür sorununun üzerine nasıl gittiğini 2006 yılının başında hatırlıyor musunuz bunu bilmeniz yeter. Bunu hatırlamanız yeter, Alparslan Arslan, Süleyman Esen’in Salih Kurter’in Küçük Salih Hocanın etkisinde kalmıştır. 2006 yılının ilk aylarını lütfen Ocak ayından itibaren bir hatırlayın Danıştay saldırısının pardon, Danıştay’ın verdiği türban kararının o dönemin Müslüman gazetelerinde nasıl yankı bulduğunu lütfen bir hatırlayın. Bu dosyaya öyle bakın bu dosyaya 2006 yılının ilk 6 ayını hatırlayarak bakın Müslüman gazetelerin Salih Hocamızın Müslüman gazetelerinin bu dosyaya bu olaya nasıl baktığını iyi hatırlayarak bakın. Talebim; bu baz istasyonları var adresleri de belli size yazılı olarak vereceğim hazır ama müsvedde bunların kurulum yerlerini ve etki alanlarının tespitini istiyorum nerede kurulmuştur adres olarak şematik olarak bunu talep ediyorum artı bugün vaktim dolduğu için başka taleplerde bulunmayacağım yazılı olarak daha sonra diğer taleplerimi ileteceğim teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı:" Buyurun oturun. Avukat Hanım buyurun.”


Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin