13. AĞIr ceza mahkemesi


Duruşmaya 13:45’e kadar ara verildi



Yüklə 0,58 Mb.
səhifə3/7
tarix03.08.2018
ölçüsü0,58 Mb.
#67258
1   2   3   4   5   6   7
Duruşmaya 13:45’e kadar ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Bu sırada bir kısım sanıklar müdafilerinden Avukatlar Atilla Cengiz Ayceylan, Zerrin Öztürk, Hikmet Fırat Arslan, Murat Ergül, Gönül Kerinçsiz ve tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin’in geldikleri görüldü.



Huzurdaki yerlerine alındı.

Sanık Hikmet Çiçek söz istedi verildi:" Sayın başkan, iki talebim olacak önce birincisinden söz etmek istiyorum. 6 Mayıs 2001 bundan 9 yıl önce benim imzamla aydınlık dergisinde çıkan bir yazıdan size söz etmek istiyorum kısaca. Yazının başlığı CIA’nın Ergenekon palavrasının başını Fehmi Koru çekiyor. Bu yazı mahkeme dosyasında var efendim. Yazıda anlaşılıyor ki ABD Türkiye’de kurduğu Gladyo’ya bu adı koymuş veya bu adın konmasına izin vermiş. Türkiye ve Türk ordusu büyük bir tertiple karşı karşıya CIA süper NATO ve MİT şeflerinin iş birliğiyle orduyu yıpratma kampanyası her alanda sürdürülüyor. Psikolojik savaşta sözde dosyalar ve raporlar imal ediliyor. Ergenekon hikayeleri de bu tertibin parçası diyorum, bu yazı anlaşılan Ergenekon hikayelerini bundan sonra daha çok duyacağız diye bitiyor, 9 yıl önce. Şimdi bugün düşündüğüm de acaba diyorum Sayın heyetiniz beni bu yazıdan dolayı mı tutukladı 9 yıl önce ben bunu öngördüğüm için. Ben bu yazıyı 30 Nisan 2001 ve 1 Mayıs 2001 tarihlerinde Taha Kıvanç adıyla yeni şafakta yazan Fehmi Koru’nun iki makalesine cevap olarak yazmışım. Fehmi koru bu yazılarında ilk kez Ergenekondan söz ediyor sonradan daha sıkça duyacağımız lobi, yeniden yapılanma vesaireden söz ediyor. Biz şimdi biliyoruz bütün belgelerin kaynağı Tuncay Güney adlı sahte Haham’a ait. Tuncay Güney’de bulunan bu belgelerden dolayı ve onun ünlü mülakatından dolayı hala 28 aydır 30 aydır 33 aydır burada insanlarımızı tutuklu. Sayın başkan, bizim davadan başlayarak şu anda elinizde okumakta olduğunuz dördüncü iddianame olmak üzere dört Ergenekon davasında üç tane firari sanık var. Turhan Çömez, Bedrettin Dalan ve Tuncay Güney. Turhan Çömez, eski millet vekili Tayyip Erdoğan’ın özel kalem müdürü ve ikinci iddianamenin sanığı durumunda. Bedrettin Dalan, eski Büyükşehir belediye başkanı bir özel üniversitenin mütevelli heyet başkanı ve o da dördüncü iddianamenin sanığı ve hakkında yakalama emri çıkarılmış durumda. Ancak bu sanıklardan şüphelilerden sadece Tuncay Güney hakkında aradan iki yıl geçmesine rağmen hiçbir işlem yapılmadı. Sadece heyetiniz bu şahsın cevap vermesi için Kanada’ya bazı sorular yöneltti bunlara cevap gelmedi. Bunun dışında Tuncay Güney hakkında hiçbir işlem yapılmadı Tuncay Güney’in o ünlü mülakatı ve bir kısmını açmış olduğunuz şema hakkında dönemin MİT müsteşarının saçma sapan dediğini biliyoruz buda dosyamızda mevcut. Ancak buna rağmen bu güne kadar Güney hakkında hiçbir işlem ne heyetiniz tarafından ne de savcılardan böyle bir talep gelmediğine göre bu şahsın bu makamlar tarafından korunduğu ve kollandığı gibi bir izlenim içindeyim birinci talebim bu Sayın başkan ben Tuncay Güney hakkında heyetinizin bir yakalama emri çıkarılmasını talep ediyorum. Sayın başkan, hangi hukukçuya sorsak bir yargıca savcıya avukata üniversitelerdeki öğretim üyelerine benim ve Nusret Senem’in hukuki durumundan hangi hukukçuya bahsetsek, herkes aynı tepkiyi veriyor olmaz böyle şey diyor. Bütün hukukçuların olmaz dediği durumu avukatlarımızı ve Nusret Senem burada defalarca dile getirdi. Çok kısa olarak değiniyorum buna biz Senem ile birlikte devletin gizli belgelerini hile yoluyla temin etmek madde 326’dan tutuklandık. İddianame çıktığı zaman şunu gördük savcılar bu maddeden dolayı bize bir ceza talep etmiyorlar. Tutuklandığımız maddeden dolayı ceza talep edilmeyen iki sanığız. İddianameye gene baktık savcıların ceza talep ettiği işte bir örgüt üyeliği konusunda ise ne Senem ne de benim hakkımda tutuklama talebi yok. bu durumu mahkemenize defalarca hatırlattık. Geçtiğimiz yılın Ekim ayından beri neredeyse 6 ay oldu heyetinizin Sayın başkanı bizim tahliye taleplerimizde hep o ikiye bir kalan tahliye taleplerimizde buna dikkat çekerek bizlerin tutuklandığımız maddeden ceza talep edilmeyen ve ceza talep edilen maddelerden de tutuklanması olmayan durumumuza dikkat çekerek tahliyemizi istedi. Ben bugün sizden gene tahliye talebinde bulunuyorum gerekçem budur. Eğer tahliye etmeyecekseniz tutuklayın ve bu aylardır süren hukuksuzluk sona ersin, bizde diyelim ki tutuklandık işte nihayet kanunsuzluk bitti deyip rahat rahat koğuşumuzda yatabilelim. Arz ediyorum.”

Sanık Erhan Timuroğlu söz istedi verildi:" Sayın başkanım dört yıldır tutukluyum tutuklanmamın tek sebebi de Cumhuriyet gazetesinin son eylemine katılmamdır. Bu benim sol tarafımda oturan sahte kabadayı yaratık yalan ve yanlış beyanlardan dilekçeler verip beni mahkum etti. Şimdi bunların hepsi ortaya çıktı bu adamda zaten söyledi verdiğim dilekçelerin hepsi yalan olduğunu bu insanların burada olmasının tek sebebi benim hatam idi, bunları burada itiraf etti yani buda gösteriyor ki artık benim tutuklanmama yönelik herhangi bir neden yoktur. Tahliyemi arz ediyorum. “



Sanık Nusret Senem söz istedi verildi:" Sayın başkan, dünkü star ve zaman gazetelerinde partimizle ilgili bir yalan haber var önce o habere değinmek istiyorum. Sanayi bakanı Taner Yıldız’a Kayseri’de yapılan saldırı cenazede yapılan saldırı dolayısıyla zaman gazetesi sanığın Türk eğitimsen üyesi zanlının kayseri işçi partisi yönetimi ile irtibatlı olduğu saptandı diye haber yapmış. Aynı haber star gazetesinde de var. şimdi aylardır hatta iki yılı aşkın süredir benzer yalanlar benzer psikolojik harp malzemeleri bu ceridelerde yayınlanıp durur. Bir kere önce şunu söyleyeyim, işçi partisine herhangi bir terör eylemi atfedenin alnını karışlarız. Biz 40 yıldır Türkiye’de siyasi mücadele içinde olan bir örgütüz, terör örgütü dolayısıyla yargılanmış tek bir arkadaşımız yoktur. Ben Sayın Yaşar Okuyan o yıllar diye bir kitap göndermiş geçen gün cezaevinde okudum 1980’deki Mamak cezaevini ve dil okulunu anlatıyor. Orada Sayın genel başkan Doğu Perinçek ile diğer arkadaşlarla birlikte ve diğer bir kısım sol örgütlerin mensuplarıyla birlikte bulunmuşlar. D bloktaki manzarayı anlatırken hem o dönemin ülkücü kesiminin hem de sol kesiminin işçi partililerle hiç arasının iyi olmadığını anlatıyor. Doğru çünkü terör yapan her iki guruba karşıda biz göğsümüzü siper ettik ve Türkiye’yi savunduk. Anarşiye karşı göğsümüzü siper ettik. O nedenle öldürülmüş arkadaşlarımız var ama teröre bulaşmış bir tane işçi partili gösteremez kimse, gösterememiştir ancak iftira atılabilir işçi partisine başka bir şey yapılamaz, ancak iftira atılabilir. Ancak böyle varakparelerden böyle yalanlar uydurulabilir. Bu şahıs ne diyor? Televizyonlardan hepimiz izledik sizlerde izlediniz bende ülkücüyüm diyor Türkeş’in mezarının başında fotoğrafları yayınlandı gazetelerde. Her neyse irtibatlıdır değildir bilmem ama polis kaynaklı bu haber ne demek irtibatlı olmak, nedir irtibat? Hiçbir şey yok burada. Bir yalan üreteceksin atacaksınız ortaya iftirayı ondan sonra o iftiraya göre kamuoyu oluşturmaya çalışacaksınız. Bu ahlaksızlıktır, bu ahlaksızlığa önce vurgu yapmak istedim. Birincisi bu ikincisi yine dünkü vatan gazetesinde 20 Nisan tarihli vatan gazetesinde, şüphelisinin gizli tanık olamazsın şeklinde çok köşede kenarda bir haber yayınlandı bu kafes eylem planı ek klasörlerinde bulunan bir belgeyi haber yapmış vatan gazetesi o davanın şüphelilerinden Aydın isimli bir şahıs 15 Şubat’ta savcılığa baş vurarak gizli tanık olmak istemiş. Savcılık kendisinin şüpheli olması dolayısıyla aynı zamanda aynı davada gizli tanık olamayacağına karar vermiş, onun belgesi yayınlanıyor. Bunu niye söyledim? Henüz gerçi 6, 7. ayını buldu Danıştay davasıyla ilgili olarak mahkemeniz bir sorgulama safhası yürütüyor. Bu davanın gizli tanıklarından gizli tanık 9 artık adını herkes biliyor onun için söylemekte bir sakınca yok burada defalarca dile getirildi sanık Osman Yıldırım. Aynı zamanda gizli tanık olduğu şeklinde bir kendince bir rol oynuyor o rolün hiçbir öneminin olmadığını görmemiz açısından bu örneği veriyorum. Bu konuda da bir talepte bulunduk Sayın mahkemenize aynı davada ceza usul yasamız uyarınca bir kişinin hem sanık hem tanık olması mümkün değil aynı kişide iki sıfatın birleşmesi ceza hukukunun ceza usul hukukunun ruhuna aykırıdır, hukuka aykırıdır. Dolayısıyla bu konuda mahkemeniz karar verecektir önümüzdeki günlerde bu hususun dikkate alınmasını ve eğer mümkünse kafes eylem planıyla ilgili dava dosyasında bu belgenin de istenmesini istirham ediyorum, talep ediyorum. Gelelim tahliyeyle ilgili konuya. Sayın başkan 20 Ekim 2008 tarihinden beri duruşmalar sürüyor yanılmıyorsam 145. celse. Bu davada bir örgüt olduğunu tek bir emaresi dahi çıkmadı, savcıların iddiasının dışında ve savcılar tarafından da iddia makamı tarafından da o iddialarını doğrulayabilecek veya o iddialarına katkı yapabilecek tek bir belge bu dava dosyasına veya yayınlanıyor izliyoruz diğer dava dosyalarına konulmuş bir tane ek belge yoktur. Tam tersi savcıların örgüt iddiasıyla ilgili gösterdikleri deliller birer birer çürüdü. Neydi o delillerden birisi, sahte haham Tuncay’ın mülakatıydı ve onun beyanlarıydı. Ne oldu Tuncay Güney’in beyanları ve mülakatı, berhava oldu. Yazdınız tanık olarak da dinlenemiyor, o belgenin de bir usul hukuku belgesi olarak delik olma olanağı yok dolayısıyla o mesele Tuncay Güney açısından olay bitti iddia onun sözlerine dayanıyordu. MİT o dönemin MİT müsteşarı ne dedi, o şahsın beyanlarına göre yapılan örgüt şeması saçma sapandı o zamanda saçmaydı şimdi de saçma dedi. Örgüt iddiasında bu kadar sıralı olan başbakan bu davanın savcısı olduğunu söyleyen başbakan o müsteşarın tanıklık yapmasını cesaret edemedi. Madem böyle büyük bir iddianın sahibisiniz o olayı en iyi bilen mevkiinde olan adam o şemayı yapmış olan adam gelecek burada söyleyecek gerçekleri. Neden onun ifade vermesine izin vermezsiniz? Çünkü yaptığınız işin tertip olduğunu yalan olduğunu sahte olduğunu bilirsiniz ondan başka bir sebep olamaz bu. Sebebi budur o nedenle izin vermediler. Böyle büyük bir iddia Türk ordusuna Türk yargısına Türkiye’nin yüz akı siyası partileri işçi partisine yapılan bir tertibin iddiasında bulunan adam gelip burada konuşmaz mı? buna nasıl izin vermezsiniz ancak korkarsanız izin vermezsiniz. Korktuklarını da söylemektedirler Maraş millet vekili açık açık söyledi. Eğer yaptığımız tertibin sonucunda bir parça ayağımız kayarsa bizden öç alırlar dedi. Öç falan almak falan belki söz konusu olmaz ama mutlaka onlar yaptığı tertiplerin cezasını görecekler bundan da Türkiye’nin hiçbir şüphesi olmasın milletimiz emin olsun, müsterih olsun tabi ki hukuk önünde başka nasıl olacak, hukuk önünde hesabını verecekler. Kurtulmaları da mümkün değil bundan kurtulmaları da mümkün değil. bugün yargıya karşı kendilerini kurtarma heyecanıyla kendilerini kurtarma isteğiyle yaptıkları hamlelerde boşuna çıkacak onların hiçbirinden sonuç alamazlar. Yargıya büyük tertip yapmışlardır Yargıtay’ı dinlemişlerdir, yargıçları dinlemişlerdir, başsavcıları hapse attırmışlardır, Türkiye’nin generallerine karşı tertipler yapmışlardır bunun hesabı sorulmaz mı bu Cumhuriyet muz Cumhuriyeti değil. bin yıllık gelenekte olan bir devlettir burası burada öyle yaptığının kimsenin yanına kar kalmaz, kimsenin yanına kar kalmaz. Kimse ebedi müddet olacağını falan şey sanmasın öyle olmayacak göreceğiz. Bizim biz şimdi o bulunduğumuz koğuşlara çok güzel düzenliyoruz onlara hediye bırakacağız gelecekler onlar yatacaklar bizim yerimizde, gelecekler yatacaklar bundan hiç şüphem yok. Bakın Sayın başkan, bu örgüt iddiasıyla her şey sanaldır, her şey sanaldır. Aklı olan vicdanı olan herkes şöyle bir düşünsün ne var bu davada? CD’ler var elektronik kime ait olduğunun imzaların belgelerin kime ait olduğunun tespiti bile mümkün değil adli tıptan geldi yazı tespit edemezsiniz diyor. Sanal hepsi palanlar, yapacaktı edecekti caktı cuktu hepsi. Yapılmış bir tane eylem var mı şu Danıştay eyleminin dışında buraya yamalanmaya çalışılan tertiple yamalanmaya çalışılan olay dışında yapılmış bir tane eylem var mı? bu kadar büyük bir örgüt bir tane eylemini tespit edemez misiniz? Türk yargısı Türk polisi, Türk jandarması bu kadar mı başarısız bu kadar mı beceriksiz, istihbaratı bu kadar mı beceriksiz? Bir tane eylem tespit edemez mi, şunu öldürdün diye, şunu şurada yaraladın diye bir tane eylem tespit edemez mi? Yok. Şuna suikast yapacaktı şurada bir plan çıktı, şurada bilmem imza bilmem ne oldu hepsi bunlardan ibaret hepsi sanal. Yargı fiili yargılar fiili eylemi yoksa caktıyı cuktuyu yargılamaz. Yapacaktı, edecekti eylemi eylem yok ortada. Hazırlık hareketi yok ortada. Ne oldu? Yargıtay’ı suikast yapacaktı Yargıtay’a öyle deniyordu CD’lerde ikinci iddianamede ne yazdılar, biz hazırlık hareketleri filan olmadığı için bir suç isnadında bulunmuyoruz diyorlar. E bulunmuyordunuz niye yazdınız bunları niye aylarca kamuoyuna gazetelere manşetler yaptınız bunlarla ilgili bu yalanları servis ettiniz? İşte hepsi böyle, hepsi böyle. Bu nedenle burada bir örgüt yok Sayın başkanım o belgeler Tuncay Güney’den çıkan belgeler yıllardır internet sitelerinde dolaşıyor. 2001 yılında Fehmi Koru yazmış onların arşivlerinde duruyor herkesin arşivinde duruyor bu belge çıktı diye bir insandan örgüt üyesi olunur mu? bununla ilgili bir belge çıktı diye bu bir örgüt üyeliğinin delili olur mu, olmayacağı açık. O zaman en başta Fehmi Koru’yu örgüt üyesidir getirelim buraya değil mi, yazmış çıktı. Onun haricinde ne var örgüt üyeliğiyle ilgili iddiasıyla ilgili hiçbir belge yok o belgelerini hepsi MİT’in gönderdiği raporda var açık kaynaklardan derlenmiş şuradan buradan derlenmiş yazılar çiziler e işçi partisiyle ilgili Cumhuriyet gazetesiyle ilgili saldırılarla dolu küfürlerle ilgili o belgeler. Ama biz o örgütün üyeleri oluyoruz birde hem işçi partisiyiz bize küfredilecek saldırılacak genel başkanımıza olmadık iftiralar yapılacak o belgelerde hem de biz o belgeler dolayısıyla örgüt üyesi olacağız. Yani aklımı koru diyeceğim artık başka bir şey diyemiyorum, aklımı koru diyeceğim. İşte demin Oktay Yıldırım’da bir bütün kalbiyle şey yaparken haksızlığı anlatırken bu haksızlıkları görerek anlatıyor bizlerde aynı yani burada bir yargılama yok Türkiye’ye karşı büyük bir tezgah var büyük bir tertip var, bunu görmemiz lazım. Burada örgüt falan yok, bazı arkadaşlar sürçülisan ediyor işte Ergenekon terör örgütü üyesi değilim falan. Kim çıkarmış o örgütü ki biz o örgütün üyesi olalım? Bir görelim bakalım kim çıkarmış o örgütü var mı o örgüt hani belgesi hani başkanı hani toplantısı? Bir tanesini göstereceksiniz. Şöyle lafı atmakla olmaz bu, bu haksızlıkların hukuk nazarında mutlaka hesabı sorular mutlaka sorulur. Yani bunu kimseyi tehdit etmek için falan söylemiyorum çıkan manzara bu. 1 gün bu değil 5 gün değil 3 yıl 2 yıl aylarca hapishaneleri şey yapıyor ve kamuoyunda linç ediliyor insanlar bu yalanlarla buna kim tahammül edebilir, hangi insanlığın vicdanı buna isyan etmez? Hepimizin vicdanı buna isyan ediyor. Bizler yine de ne olduğunun bilincindeyiz ve sabırla ve sabırla sonucu bekliyoruz, sabırla bir noktaya gelmesini bekliyoruz bu haksızlıkların bir yerde Türk yargısının çelik duvarına çarpmasını bekliyoruz. Çok daha büyük şeyler yaparız bekliyoruz onu oradan bir adalet bekliyoruz. Bu millette bunu kabul etmez sineye çekmez kimse çekmez bunu sineye lütfen mahkemenizin bu süreçteki sorumluluğunu da dikkate alarak bakın baş savcıları generalleri Türklüğe karşı her türlü şeyin yapıldığı bir ortamla yüz yüzeyiz. Şimdi aklıma geldi söyleyeyim, Sayın başkanım Franz Kafka’nın dava diye bir kitabı vardır orada Joseph Ka tutuklanır bir sabah kitap öyle başlar bir sabah tutuklanır. Ama bu öyle bir tutuklama değildir normal günlük işlerini de devam ettirir. Fakat gittiği yaptığı işlerle ilgili rast geldiği her yerde onu beklemektedirler ve yargılama olmaktadır o gittiği yerlerde. Herkes onun davasını durumunu bilmektedir ama neyle yargılandığını bilmemektedir. Bir örgüt yapmaktadır bunu fakat öyle bir ülke ki o ülke her tarafı bir hapishane gibidir. Bakın bu davanın başladığından bu tarafa Türkiye’de nerdeyse böyle oldu. 1925’te yazılmış bu kitap 2010 yılında 85 yıl sonra 75 yılı sonra 85 yıl sonra, Türkiye büyük bir hapishane gibi biz tahliye olduğumuz zaman öz gür olmayacağız. Onun için özgürlüğümü talep etmiyorum sizden. Özgürlük mücadelesi yapanların yanına gitmek istiyorum, o hapishaneyi özgür bir ülke yapmak için mücadele etmek istiyorum bunun için tahliyemi istiyorum saygılar sunuyorum.”

Sanık Doğu Perinçek söz istedi verildi:"Gladyo NATO’nun yer altı örgütüdür. Gladyo konusunda söylenecek en esaslı saptamasıdır NATO’nun yer altı örgütü yani NATO ülkeleri amerikan emperyalizmi tarafından bu yasadışı örgüt aracılığıyla denetlenir ve yönlendirilir. NATO’ya girerken bütün ülkeler bunlar açık antlaşmalarda var bir anlaşma yapıyor ve aynı zamanda bu Gladyo denen örgüt ağı içerisine de bir takım yan anlaşmalarla gizli anlaşmalarla giriyor. Her ülkenin içine Amerika merkezli NATO merkezli Gladyo örgütü o ülkenin özellikle devlet başkanları hükümet başkanları efendim ordusunun polisinin iş adamlarını içindeki seçkin şahsiyetlerden ve işleve göre bir heyet oluşturuluyor. İşleve göre yani Gladyonun şu merkez komitesidir bu merkez heyetidir bu bilmem nesidir filan değil işleve göre. Diyelim, Türkiye’nin 1977-80 arasında istikrarlaştırması gerekiyor NATO merkezlerinde ve Amerika’da bu karar alınıyor. 80 darbesi planlanıyor bunun planı yapılıyor ve o 77’den itibaren 1 Mayıs o alandaki tertip yapılacak efendim Abdi İpekçi’ler öldürülecek Profesörler, rektörler öldürülecek, partiler, ülkücüler, solcular birbirine kırdırılacak vesair bu plan içerisinde o işleve göre görevler fonksiyonlar dağıtılıyor ve işletiliyor. Burada en önemli olan nedir Gladyo bir yönetim hükümet gizli örgütüdür ve küreseldir. Şimdi siz burada veya diğer Ergenekon davalarında neyi görüyoruz? Muhalefet yani Türkiye’yi yönetenler değil Türkiye’de NATO yönetimine Amerikan emperyalizmine karşı mücadele edenler yani bu bir kere Gladyo teorisi kavramı esası işlevi amacı bütün bunlara ters bir olay. Hükümet edenler Gladyo nerede bu davayla ilişkili olarak Gladyoyu arıyorsak eğer. Gladyo bu soruşturmaları tertipleyenler, Amerika’dan gelen 35 kişilik heyet gelmiş yerleşmiş o heyetin görev ve işlev verdiği yasadışı bir takım polis içindeki örgütlenmeler. Bu Gladyonun Türk yargısı içerisinde Türk yargısıyla ilişkisi olmayan bir takım karanlık örgütler ve ağ kurması. Onlara bazı yasadışı Türk hukukunu çiğneyen görevler vermesi ve o görevlerin ifa edilmesi, işte Gladyo burada. Burada oturan sanıklar bu Gladyonun mağdurları Gladyoyla savaşanlar, Gladyoyla dövüşenler Gladyo uğruna hayatını ortaya koymuş, Gladyonun hapishanelerinden işkencelerinden geçmiş insanlar. Gladyo ile 40 yıldır hesaplaşanlar, Türkiye Gladyoyu kontra gerilla’yı bizden öğrendi işçi partisinden öğrendi. Alın 1971’den başlayın 1973 işkence hanelerinde kontra gerillanın işkence hanelerinden geçtik bize orada şu söylendi burası kontra gerilla burada anayasa baba yasa yok, aynı bu mahkeme gibi hukuk falan yok. anayasa baba yasa burada aramayın burada öyle 30 günlük süreymiş şuymuş buymuş yok. Orada ben hukuk fakültesinden dört öğrencimle karşılaştım kontra gerillacı olarak, dört öğrencimle ve korkamadılar yüzümüze de açıyorlar adamları teşhis ediyoruz. Sanıyorlardı ki o kurdukları 12 Mart rejimi sonuna kadar devam edecek hiç kimse onlardan hesap soramayacak vesaire. Çıktık peşlerine düştük araştırdık işte Türkiye’ye ilk kontra gerilla yayınlarını yaptık. Yani biz kontra gerillayı işkence hanelerde tanıdık falakalarında, elektriklerinde oralardan başladık tanımaya onlarla diye diş mücadeleye Mehmet Eymür’ler şunlar bunlar. Sonra 77 Türkiye’yi istikrarlaştırma süreci Türkiye’nin kontrol edilemeyeceği görülüyor yükselen bir Ecevit sol vesaire hareketi var. Ecevit’in solunda bir hareket var ha Türkiye’de bir Türkiye’yi bir küresel ekonomi sistemiyle bütünleştirecek bir sopa lazım. O sopayı getirmek için malum hepimizin yaşadığı 77-80 olayları öldürülenler vurulanlar kırılanlar. Orada yine şu kontra gerilla yayınlarıyla işçi partisi aydınlık o zaman işçi köyle partisiydi. 1980’de tutuklamalar oldu MHP ile birlikte bizde tutuklandık herkes şaşırdı ya bu adamlar terörle alakası yok terörle mücadele etti sol terörle mücadele etti sağ terörle mücadele etti, bu adamları niye içeri attılar? Bize şu söylendi siz kontra gerilla ile Gladyo ile mücadele ettiniz onun için içeri atıyoruz. 80’de 4 sene 4 artı efendim 4 seneden fazla o Gladyo hesaplaşmasından hapiste yattık. 141. madde diye tutturdular ama esası açık açık söylediler bize siz madem kontra gerilla ile Gladyo ile mücadele ettiniz bizde sizi içeri tıkıyoruz bu kadar basit. O mücadele bitmedi bu Amerika emperyalizmi ile Türkiye halkı egemenlik mücadelesi yani Türkiye’yi Gladyo mu yönetecek yer altındaki NATO mu yönetecek yoksa Türk milleti mi kendi kendini yönetecek. buradaki davada da budur. Öyle ayrıntılar şunlar bunlar işte gelen uçuşan kağıtlar gelen ekspertiz raporları parmak izleri falan bunlar hikaye hepsi hepsinin yalan dolan olduğu çıktı meydana. Burada Türk milletinin egemenlik mücadelesi savaşı var, Türk milleti bağımsızlaşacak özgürleşecek mi, NATO’nun kelepçelerinden zincirlerinden kurutulacak mı, kendi geleceğine kara verecek mi? sonra 90 önemli bir dönüm noktası bu davanın benim sorgum sırasında bir yanlış vardı onun için özel bir açıklama ileride yani uzun uzun anlatacağım. Fakat şimdi değineyim, efendim 99’da değişti hayır 90’da değişti işçi partisinin politikaları programları 90’da değişti neden değişti dünya değiştiği için yoksa genel çizgisi milli demokratik devrim halk hükümeti bunlar hiçbir zaman olmadı ve şimdi de olmaz. Ama 90’da ne oldu, Sovyetler birliği dağıldı Amerika tek efendisi olacağım dünyanın diye bir saldırıya geçti ve Türkiye’deki sanal Sovyet tehdidi de ortadan kalktı. Türk Silahlı Kuvvetleri 91 yılında Amerika’nın gelip güneyinde bir kukla Kürdistan fiilen kurması üzerine o an ne oluyoruz cephesini güneye doğru dönmeye başladı. Yani tehdit bize oradan geliyor Türkiye’yi bölecekler bu çok temel bir değişiklik ve NATO’nun kontrolünden çıkmaya başladı. Özel kuvvetler komutanlığı 92’de kuruldu bu şey özel harp dairesi yerine özel kuvvet bu önemli bir değişiklikti bunu bakın Doğan Güneş çok güzel anlatır yani eski özel harp dairesinin eski izlerini silmek vesaire falan diye çok dikkatli bir üslupla ifade etmişler di o özel kuvvetle komutanlığı da NATO’nun kontrolünde bir örgüt olmak değil güneydoğuda ve onun altında kuzey Irak’ta Türkiye’nin çıkarlarını korumak orada bir Irak’ın bölünmesine yönelik faaliyetler Amerikan’ın bölücü faaliyetlerine karşı bir takım önlemler tedbirler uygulamalar vesaire bunu da zaten daha sonra Wolfavits açık açık çuval geçirme olayından sonra pardon Ramsfeld Amerika savunma bakan yardımcısı söyledi, mektup yazdı resmi mektup ve o resmi mektupta 17 Temmuz tarihli ne diyor şeye Tayyip Erdoğan’a senin diyor ordun senden habersiz senin kontrolün dışında Irak’ın kuzeyinde müttefik kuvvetlerine yani Amerika’ya karşı bir takım eylemler vesaire vesaire şiddete dayanan hatta eylemler vesaire örgüt diyor bende onun kafasına çuvalı geçirdim, mektup bu. Bu aynı zamanda o mektup neyi özetlemektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü savunmak için Amerikan tehdidini algılaması ve cephesini ona dönmesi olayını bu 1990’da başlamıştı. Bunun tespit eden işçi partisi burada yok sayın Köksal Şengün son duruşmasında çok yanlış bir söz söyledi onu onun bulunduğu bir duruşmada anlatacağım. İşçi partisi onunla ilgilidir bu 1990 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinin adım adım NATO yönetiminden kontrolünden çıkması zaten ondan bir milli ordu geleneği ve özelliği var. Ona göre politikalarını değiştirdi 90 yıl ama bu arada bizim Gladyo ile kontra gerilla ile mücadelemiz son derece daha elverişli duruma geçti çünkü Amerika bir zaafa uğramaya başladı Türkiye’de. Türkiye üzerindeki kontrolü zayıflıyor Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu yeni konumlanması Amerika açısından muazzam bir zaaf getiriyor ve herkesin kabul ettiği gibi Amerika Türk polisi içerisine ağırlığını faaliyetlerinin kaydırdı özellikle 1995 yılı Gazi olayları burada bir dönüm noktasıdır. Şimdi bakın bu anlattıklarımı somut Türkiye büyük millet meclisinde cumhurbaşkanlığında, başbakanlıkta, emniyette vesaire bulunan belgelerle bir susurluk araştırma komisyonu kuruldu büyük millet meclisinde. Hatırlayacaksınız kim kurdurdu işçi partisi kurdurdu işte belgeleri Süleyman Demirel cumhurbaşkanı kişiye özel Ankara 8 Kasım 96, Sayın Profesör Necmettin Erbakan başbakan Ankara cumhurbaşkanı başbakana yazıyor. İşçi partisi genel başkanı Sayın Doğu Perinçek tarafından sunulan dosya ilişikte gösterilmiştir bilgilerinizi rica ederim Süleyman Demirel. Susurluk araştırma komisyonunu başında bulunan belge budur. Cumhurbaşkanının başbakana yazdığı yazı bana Doğu Perinçek işçi partisi genel başkanı bir dosya gönderdi gönderiyorum. Benden 5 gün sonra ana muhalefet partisi başkanı olan anavatan partisi başkanı Mesut Yılmaz’da cumhurbaşkanı ziyaret etmiştir ve o da bir dosya sunmuştur. İkinci olarak onunla ilgili bir mektup var. devam ediyorum 18 Kasım 96 başbakanlık makamına başbakanlık teftiş kurulu başkanlığından imza Osman Nuri Oduncu teftiş kurulu başkan vekili. Sayın cumhurbaşkanımızın kişiye özel kayıtlı yazıları ekinde gönderilen ve işçi partisi genel başkanı Sayın Perinçek tarafından kendilerine verilen dosyada yer alan hususlar. Susurluk nasıl başlamış Doğu Perinçek’in verdiği dosyayla devam ediyor teftiş kuruluna gidiyor oradan tekrar başbakanlık makamına yollanıyor. Başbakanlık müsteşarlığı MİT müsteşarlığına sayın cumhurbaşkanımızın 13 Kasım 96’da ve 8 Kasım tarihli kişiye özel kayıtlı yazılarıyla ekindeki dosyalar yani Doğu Perinçek ile Mesut Yılmaz’ın verdiği dosyalar. Devam ediyor başbakanlık müsteşarlığı emniyet genel müdürlüğüne aynı yazı Doğu Perinçek, Mesut Yılmaz. Başbakanlık müsteşarlığı işçi partisi genel başkanı sayın Doğu Perinçek tarafından sayın cumhurbaşkanımıza takdim edilen dosya ekte gönderilmiştir. Susurluk dosyasını Türkiye büyük millet meclisi susurluk komisyonunda bulunan dosyayı açtığınız zaman orada baştan sona Doğu Perinçek işçi partisinin topladığı bilgiler dosyalar vesaireleri görürsünüz. Susurlukta ortaya çıkan nedir, Susurluk’ta ortaya çıkan işte Gladyo dediğimiz merkezinde o zaman Çiller’in bulunduğu örgüt hani nerede onlar? Hiç onlara benzeyen adamlar var mı burada Tansu Çiller’ler vesaire onların şeyleri onların adamları emniyetteki uzantıları şunlar bunlar veya yıllarca Abdullah Çatlı’lar onların kontrolündeki adamlar var mı burada hiç böyle benzer adamlar? Bütün Gladyo dosyalarının altında MHP çıkar hala büyük birlik partisi çıkıyor hani bir tane MHP’li bir tane büyük birlik partili var mı? yıllarca Gladyonun elemanlığını yaptılar kadrolarını oluşturdular bir tane MHP’li bir tane büyük birlik partili buraya getiriliyor mu? Çünkü bu davayı Gladyo yürütüyor. Büyük millet meclisinin ilk dinlediği insanım, Türkiye büyük millet meclisi Susurluk komisyonu çalışmalarına başlarken sabahleyin birinci olarak beni dinledi öğleden sonra ikinci olarak Mesut Yılmaz’ı dinledi. Orda da bir ilk çağırılan ilk dinlenilen insanım tutanaklarını size vereceğim takdim ediyorum. Orada ne söylemişim ne anlatmışım. Bakın bazı anahtar cümleler diyorum ki 1981 yılında Abdullah Çatlı ile MİT müsteşar yardımcısı Hiram Abas buluşuyor. MİT müsteşar yardımcısı Abdullah Çatlı ile buluşuyor, sonradan Mehmet Eymür çıkıyor diyor ki biz daha önce de onu kullandık ilişkilerimiz vardı. Peki Abdullah Çatlı’nın yaptığı işler ne? Bütün Gladyo işleri. Cinayetler vurmalar kırmalar şunlar bunlar ve MİT müsteşarlarıyla kullanıyorlar beraberlik içerisinde. Hani bunun araştırması soruşturması bunlar bizi içeri koyan insanlar, bunlarla savaşıyoruz hala Mehmet Eymür bu ekipten değil mi Hiram Abas, Mehmet Eymür ekibi. Bu davanın arkasındaki gerçek savcılar kim, bir görünüşte ( bir kelime anlaşılamadı) işte gerçek savcılar bunlar bu heyet. Hiram Abas Mehmet Eymür ve artıkları. Bütün dosyadan devamlı bunlar çıkmıyor mu? onlara yasadışı bir şekilde bilgi tutanağı falan diye perdeleyerek dava dosyasına saçma sapan bu davayla ilgisi olmayan notlar konuyor koskocaman MİT müsteşarının bakın sizden talep ediyoruz yazılı görüşünü bile isteyemiyorsunuz, istemiyorsunuz. Suçluların ortaya çıkmasını istemiyorsunuz anladığıma göre. Abdi İpekçi cinayeti ( bir iki kelime anlaşılamadı) kara Fakioğlu cinayeti bunların hepsinin o Mehmet Eymur, Hiram Abas ekibiyle ilişkili olan o Çatlı’lar Mehmet Ağca’lar vesaire onlar hepsi çıkmadı mı geçen dönemde hani nerede onlar? Onlarla savaşanlar burada. Milliyetçilerden onlara bulaşmamış olanlar burada. Komisyonda sorular soruyorlar ben üçer adet size sunacağım yani Sayın yargıçlarımızın evelerine de götürüp vakit tabi zamanlarınız var mı o kadar çok meşguliyetiniz var ki ama ben belki bir umut. Burada yalnız bir tane kritik koskoca bir kitaptır hem benim hem Sayın Mesut Yılmaz’ın mecliste verdiği açıklamanın yaptığı açıklamaların verdiği bilgilerin tutanaklarıdır yani resmi tutanaktır. Burada yalnız bir tane bu davayı bilgilendirme açısından önemli Mahmut Yılbaş Van milletvekilinin bir sorusunun üzerine diyorum ki bugün Genelkurmay’ın 1980 yılındaki Genelkurmay olmadığı gözüküyor. Demin söylediğim 90 yılındaki değişme sebebiyle yani 80’de kim vardı Kenan Evren, 90’larda ne oldu bir müddet sonra işte Doğan Güreş efendim İsmail Hakkı Karadayı, Kıvrıkoğlu kim bunlar bu davanın gizli sanıkları şemadaki insanlar ve bu davayı yürütenlerin kin duyduğu komutanlar vatansever NATO’nun oyuncağı olmamış başını dik tutmuş Mahmut Yılbaş soruyor diyor ki yani Boisler yok yani Amerika’nın oğlanları yok. Doğu Perinçek, yok benim gördüğüm yok. Zirvesinde olmadığı kanısındayım yani Genelkurmay’da en yukarıda. Belki içeride bir iki general sağda solda mutlaka vardır, tabi her zaman belki demeyeyim ama bugün Genelkurmay’a yurtsever ve Türkiye’nin kurtuluş savaşı geleneğine bağlı generallerin hakim olduğunu düşünebiliriz ama şöyle bir tehlike vardır bu sorunlar çözülmez ve askeriye bir müdahaleye itilirse tarih 96 sonbahar Kasım, yani 28 Şubat’tan üç ay önce müdahale edilirse o müdahale içerisinde bir takım ekonomik zorluklarla falan tekrar Amerika’ya kaymaları sağlanabilir yani askeriye yurtsever bir komuta kademesi tarafından müdahale etse bile ekonomik bağlantılar vesaireler neticesinde tekrar Amerikan denetimine doğru kaydırılabilir, böyle bir tehlike vardır. Çok önemli bir nokta. Bir askeri müdahale o bakımdan güvensizdir, bir askeri müdahale o bakımdan güvensizdir. Bunu bugünkü Genelkurmay yapsa bile o tür süreçler içine girme tehlikesi vardır. Bu bakımdan bizim bu kadar cansiperane her şeyi göze alarak çabalarımızdan biride tamamen bu kaygılar nedeniyledir. Yani Türkiye bir askeri müdahale tehlikesiyle karşı karşıya gelmesin bence bugün böyle bir tehlike var. cumhurbaşkanıyla görüşmüşüm Süleyman Demirel bana açıkça söylemiş. Bakın cumhurbaşkanı da bunu böyle saptamaktadır. Bu tehlikeyi önleyecek kuvvette büyük millet meclisidir ve sizin burada çok büyük sorumluluğunuz vardır ve burada partileri filan bırakalım hangimiz hangi partiye mensup olursak olalım rejimi Türkiye büyük millet meclisinin varlığını koruyalım. Bir Türkiye’nin bağımsızlığını güvenliğini koruyalım iki. Şimdi şu benim şu konuşmam 96 Aralık 24, 14 yıl olmuş bugünde politikamız budur. Bakın bizim bütün şu gördüğünüz Gladyo, Amerika darbe yapar nasıl yapar? Türk komutanlarıyla Amerika buluşursa Türkiye’de darbe olur 27 Mayıs hariç. O çok eski başka bir olay. Darbenin denklemi formülü budur ha bugünde bir sürü insan böyle Amerika’ya şöyle bakıyor bir şöyle ya acaba AKP’den vazgeçiyor mu falan çok var böyle. Darbe olmaz falan filan bir bakarsınız pat diye olur. Çünkü o ya ben bu AKP’den de çok sıkıldım artık dedi mi oraya gider ha bunun karşısına gene kim durur gene işçi partisi durur sizlerin duracağını zannetmiyorum. Şimdi bu çizgiyi hep korumuştur onu da biraz sonra kanıtlarını size arz edeceğim. Şimdi o koşullarda bakınız bir gene o tarihlerde 1996 yılında bir Susurluk konferansı topluyoruz yani Gladyo ile çarpışıyoruz bütün ekonomisi, kültürü, yasadışı faaliyetleri, yer altı faaliyetleri, ajan faaliyetleri Türkiye’nin en önemli uzmanlarını ve dünya çapında uzmanları toplamışız bunu ve Tansu Çiller hükümeti bizim faaliyetimizi bu konferansı yasaklıyor petrol iş’te yapılacakken getiriyoruz partinin konferans salonunda yapıyoruz. Kimler katılıyor? Adnan Akfırat, Ergenekon tutuklusu tahliye oldu. Enis Berberoğlu, şemada adı var. Erol Bilbilik, şemayı hazırladı diye ifadelerinde geçiyor Tuncay Güney’in. Hikmet Çiçek, şu anda tutuklu. Uğur Dündar, adı hep böyle tutuklandı, tutuklanacak diye geçiyor. Ferit İlsever tutukluydu, Erol Mütercimler sanık, Emcet Olcaytu tutuklu, Tuncay Özkan tutuklu, Doğu Perinçek tutuklu. Gladyo ile kim uğraşmışsa tutuklanmış. Bu size bir şey anlatmıyor mu? Burada bulunan sanıklar Gladyo ile savaşanlar, hükümetle yönetimle ilgisi olmayan adamlar. Ve bu da çok ilginçtir ilk defa Türkiye’de Ergenekon adı aydınlıkta Erol Mütercimler ile olan şu röportajda söyleniyor biz yayınlamışız tarih 5 Ocak 97’de verip size takdim edeceğim. Orada diyor ki Alparslan Türkeş ve Turgut Sunalp’dır bunun kökü diyor. İşte size Gladyo Alparslan Türkeş, Turgut Sunalp o kökten gelen ve işçi partisinin düşmanları baş düşmanları. Şimdi burada Mütercimler yine bu röportajda orgeneral Karadayı Genelkurmay başkanlığına geldiğinde Amerikancı, pentagoncu, Brükselci diye tanımlanan generallerim emekli edildiğini görüyoruz. Demin söylediğim olay buraya sanık yapmak için şemalara konan ama bir türlü beceremedikleri Karadayı. Ne yapmış pentagoncu falan filan onlara tavır almış ve Türk ordusu içerisindeki uzantılarını da tasfiye etmeye çalışmış. Batıda bunun adı Ergenekondur diyor bu örgütün Erol Mütercimler. Şimdi ben bunu bilmiyorum onu ben bir tek burada duydum. Hakikaten Türk Gladyosuna birileri bu temiz adı verdi ve Türkiye’yi kirletmek için bunu verdi onu ben kesin olarak bilmiyorum ama bir şeyi biliyorum Türkiye’nin bir Gladyosu var, bugün o Gladyonun başında da Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan vardır. Büyük Ortadoğu projesi eş başkanlığıdır o ve Amerikalı 35 heyeti getirmişlerdir ve bütün bu soruşturma ve tutuklamaları oradan yönlendirmektedirler diğer operasyonları da. Şunu söylüyor bakın diyor MİT müsteşarı Bahattin Özülker koramiral bunu diyor Gladyo öldürdü diyor, MİT öldürdü diyor kendi müsteşarını öldürdü diyor. Niye öldürdü diyor çünkü vatanseverdi diyor. Niye bizi içeri tıktı sorusuna verilen cevap. Devam ediyor MİT’in başındaki insanı öldürttü bu Gladyo diyor veriler şunu gösteriyor Mehmet Ali Ağca, Abdullah Çatlı, Oral Çelik hepsi bunun içinden çıktı Abdi İpekçi cinayetini bunlar yaptı. Bunlar ABD çıkarları için hizmet eden kişilerdir. Uluslar arası bağlantıları vardır, aydınlık uzun süredir bu olayların üstüne gitti belgelerle ortaya koydu. İşçi partisi aydınlığın konumuyla bunlarla savaşıyor. İsrail’in Orta Asya’da çok güçlü bir şekilde gittiğini görüyoruz kim soktu bunu işte Türkiye’deki Gladyo soktu Gladyo kanalıyla girdiler siz bir yayın yapıyorsunuz Kamil Yüceoral adını çıkarttınız. Turgut Özal’ın adamıdır bu diyor ve işte bunlar Gladyodur. Amaçları ulusal devleti yıkmaktır bugün bütün bunlar çok daha berrak bir şekilde gözüküyor işte ilk Ergenekon adının ortaya çıkması, bu Ergenekon adını yine bütün yönleriyle susurluk konferansında da Erol Mütercimler ben Memduh Ünlütürk’ten duydum. Alparslan Türkeş ve Turgut Sunalp kurmuştur ve Memduh Ünlütürk’te bana bunun adı Ergenekondur dedi ama Ergenekon bir işlevsel operasyon adı mı yoksa örgüt adı mı bunu tam bilmiyorum şeklinde söylemeli ve bundan sonra bu ad çıkmıştır. Şimdi burada da bu konferans açılış konuşmasını yapmışım. Türkiye bugün bir mafya Gladyo tarikat diktatörlüğü altındadır. Ekonomi eroine bağımlıdır, Türkiye emperyalist kapitalist sisteme birde uyuşturucu üzerinden bağlanmıştır 50 milyarlık bir yasadışı girdi var kara para kirli para işte devamlı giriyor. Ve Gladyonun bu ekonomik yapıyla ilişkilerini vesaire anlatıyorum ve biraz evvel size söylediklerim ve bugüne kadar bu duruşmalarda söylediklerimi ve bugün yaşananların hepsi burada. Erol Mütercimler’in de enteresandır burada şeyi fakat burada ilginç bakın bir bakan şu sırada Ergenekon soruşturmasıyla falan çok ilgili Fikri Sağlar ne diyor, Çiller özel örgütü 3 Kasım’dan önce Türkiye’nin gündemine geldi işçi partisinin çok değerli başkanı Sayın Perinçek vasıtasıyla geldi. Ya ben ortaya çıkartmışım ben meclisin önüne götürmüşüm bende partinin genel başkanı olarak cumhurbaşkanına götürmüşüm. Cumhurbaşkanları, başbakanlar, teftiş kurulları, MİT’ler Doğu Perinçek bize dosya götürdü diye o soruşturmayı ve meclis soruşturmasını başlatmış, hepsini ben ortaya çık. Bir MİT şeyi vardır tamamı benim verdiğim o açık cumhurbaşkanına verdiğim dosyadan çıkartılmıştır Çiller özel örgütü diye MİT raporu vardır. Onunda belgesini gelecek hafta getireceğim ve yahut da gelecek ay.”

Mahkeme Başkanı:" Doğu bey toparlar mısınız?”


Yüklə 0,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin