Duruşmaya kısa bir ara verildi.
Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.
Bu sırada bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Mehmet Tolga Akalın’ın geldiği görüldü, huzurdaki yerine alındı.
Tutuklu sanıklardan Alparslan Arslan ile Osman Yıldırım’ın rahatsızlıkları nedeni ile salondan ayrıldıkları anlaşıldı.
Mahkeme Başkanı:”Avukat hanım demin el kaldırmamıştı, sözü ona veriyoruz şimdi.”
Sanık Güler Kömürcü söz istedi verildi:”Geçtiğimiz haftalarda bir ara karar ile Silivri’de yatan.”
Mahkeme Başkanı:”Biraz yaklaştırır mısınız?”
Sanık Güler Kömürcü:”Geçtiğimiz hafta, 2 hafta önce sanıyorum bir ara karar ile Silivri’de yatan sanıkların tamamının telefon konuşmalarının, telefon görüşmelerinin istenmesine karar verdiniz doğru biliyorum değil mi okuduğum kadarı ile ara kararda. Bu benim için şu anlam taşıyor, eğer o telefon kayıtlarını aldığınızda eşim de Silivri Ceza evinde yattığı için benim ile yaptığı konuşmaların da buraya alınıp dosyaya girmesi demektir. Takdir edersiniz ki bu benim hem özel hayatımın gizliliği gereği, bu konuda da iddianame bana pek bonkör davrandığı için dolayısıyla bu telefon konuşmaları alındığında Silivri’de yatan sanıklar arasında Mehmet Zekeriya Öztürk eşimde olduğu için, bizim konuşmalarımızın eşi olduğum için lütfen imha edilmesini talep ediyorum.”
Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük söz istedi verildi:”Şimdi efendim tekrar tekrar olacak gene tekrar olacak, gene bir tekrar ile başlayacağım konuşmama, bir şey hatırlatacağım. Bizim burada neyi araştırdığımızı, biz bu yargılama sırasında şuanda neyi araştırıyoruz. Bu örgüte atfedilen iddia makamı tarafından atfedilen cürüm nedir? Danıştay saldırısıdır. Biz şuanda burada o sanıklar ile buradaki sanıklar arasında hukuki veya fiili ve fiili bir irtibat olup olmadığını araştırıyoruz. Bunda hemfikiriz, bu sanıklar ile o sanıklar arasında bir irtibat var mı? Ona göre karar vereceğiz. Peki bunu yaparken bu araştırmayı yaparken neye dayanabiliriz biz, yani böyle bir araştırma ne ile yapılır. Sanıkları getirdik önce bu sanıkları sorguladık, sorgudan başladık bu arada da bir takım belge ve bilgilerin bu konu ile alakalı olduğunu düşündüğümüz bir takım belge ve bilgilerin dosyaya celbini sağladık. Sanıklar konuştu, Osman Yıldırım haricindeki diğer sanıklar bu, bu sanıklar ile hiçbir irtibatları olmadığını açıkça beyan ettiler. Dosyaya gelmiş bilgi ve belgelerden bunun aksini gösterecek herhangi bir delil var mı? Yok. Osman Yıldırım ne dedi? Osman Yıldırım hayır bu dosyanın sanıkları ile benim aramda bir irtibat vardır, ben bombaları burada oturan sanıklardan Veli Küçük ile Muzaffer Tekin’den aldım. Bir toplantı yapıldı toplantının tarihi şudur çeşitli tarihler vermekle beraber, bir takım beyanlarda bulundu bunu gizli tanık olarak da tehdit etti. Yani bir takım beyanlarda bulundu bunu gizli tanık olarak da teyit etti. Yani tanığın beyanları bir de duble gizli tanık olarak beyan edilerek çek edildi, çok güzel bir metot. Osman Yıldırım bunları söylerken neye dayandı, yani Osman Yıldırım’ın bunları söylerken iddia ederken ortaya koyduğu ne vardı? Şimdi beyan vardı, Osman Yıldırım bunları beyan etti. Mahkeme ne yaptı Osman Yıldırım’ın bu beyanları doğru mudur, değil midir diye nereden kontrol edebilir? Osman Yıldırım kim? Bu Osman Yıldırım bu davanın müebbet hükümlüsü, Osman Yıldırım aynı zamanda bu Danıştay saldırısını gerçekleştirmeden önce bir üniversite hastanesinden ileri derecede anti sosyal kişilik bozukluğu tanısı almış bir şahsiyet. İleri derecede anti sosyal kişilik bozukluğunun ne olduğunu biz biliyor muyuz, biz mahkeme olarak dosyamızda bu var. Dosyanıza girdi, Osman Yıldırım’ın kişilik bozukluğu var diyor hastane bize, kişilik bozukluğu ileri derecede anti sosyal kişilik bozukluğunu nelere sebep olduğunu biliyor muyuz? Sayın mahkeme bunu araştırdı mı? Böyle kişilik bozukluğu olan insanlar neler yapar, neler söyler? Biliyor musunuz ben şöyle kabaca bir araştırma yaptım. Bu şahsiyette olan kişiler aşırı derecede yalan söyler, söylediği yalanlara kendisi inanır. Kendisi inandıkça kendisinin egoları şişer, egoları şiştikçe daha büyük yalanlar söylemeye başlar. Daha büyük yalanlar söyledikçe bu olay zincirleme bir şekilde devam eder. Aşırı a, ileri derecede anti sosyal kişilik bozukluğuna sahip bir kişinin yapısı budur. Toplumda da palavracı doktor ile konuştum ben bir psikiyatr ile psikiyatrist ile konuştum. Ya bu adamın sözüne güvenilmez, bu adam palavracının tekidir, habire yalan söyler, bir dediği bir dediğini tutmaz, sürekli kendini büyük göstermeye çalışır denen ama toplum içinde bulunan pek çok insanın ileri derecede anti sosyal kişilik bozukluğu ile sakat olduğunu psikiyatrlar çok açık söylüyor. Sayın mahkemeniz bu konuda bir araştırma yaptı mı? Biz Osman Yıldırım’ın bütün beyanlarını biz çok muteber beyanlar olarak kabul ettik. Osman Yıldırım bu beyanları ile ilgili ortaya ne koydu? Osman Yıldırım bu beyanlarda bulundu ve bunun kanıtı, bunun delili şudur diyebildi mi? Ben size daha önce ki savunmalarımda söyledim. Benim sorduğum soruların 176 tanesinde bilmiyorum, hatırlamıyorum cevabını verdi Osman Yıldırım. Çok büyük bölümüne de cevap vermiyorum dedi. Osman Yıldırım’ın ileri sürdüğü iddialar ile ilgili olarak bugüne kadar bu dosyada a bu söylediği de doğruymuş diyebileceğimiz bir belgeye, bir bulguya, bir kanıta, bir delile rastladık mı? Rastladınız mı? Ben rastlamadım getirtiyoruz sürekli daha teyit edecek en ufak bir delil, bilgi, belge yok. Ama bizler burada bu sanıklar Osman Yıldırım’ın beyanları ile o çok muteber Osman Yıldırım’ın anti, ileri derecede anti sosyal kişilik bozukluğu olduğu yolunda bir heyet tarafından verilmiş rapor bulunan ve bu rapor dikkatinizi çekerim tüm bu olaylardan önce verilmiş. Yani onu da çünkü şaibeli gösterilebilirdi, bütün bu olaylar başlamadan önce verilmiş bir rapor o. Bu şekilde tanık olmuş bir adam sayesinde biz burada yargılanıyoruz. Peki bizim elimizde ne var? Osman Yıldırım’ın bu söylediklerinin doğru olmadığını, Osman Yıldırım’ın verdiği tarihlerin yanlış olduğunu, Osman Yıldırım’ın tanıdım dediği insanları tanımadığını, aslında olayların Osman Yıldırım’ın söylediği gibi değil de burada ki diğer buraya birleştirilen sanıkların söylediği gibi olduğunu gösterecek ne var? Ben size söyleyeyim, o kişilerin birbirleri ile kurdukları irtibatları ve o sırada bulundukları yeri gösteren baz istasyon kayıtları var. Biz mahkeme olarak bende bu yargılamada kendimi bir çünkü yargılamaya katkısı olacak bir hukuk sujesi olarak görüyorum. Gerçekten bu konuyu araştırıyorum ve gerçekten merak ediyorum. Ben Danıştay dosyasında bu cinayeti işleyen kişinin arkasında birilerinin olup olmadığını merak ediyorum. Eğer birileri varsa bu kişilerin cezasız kalmamasını istiyorum, ben buna gönülden inanıyorum, ben buna gönlümü koydum ve onun için de araştırıyorum. Danıştay cinayetini kimlerin işleyebileceğini araştırıyorum. Bunun arkasında birilerinin olup olmadığını araştırıyorum ve elimdeki bu baz istasyonu kayıtları bana çok şey söylüyor. Burada yazanlar bana çok şey söylüyor, dün ben Alparslan Arslan’a birkaç soru sormak istedim. Alparslan Arslan’ın bana verdiği cevaplara dikkatinizi çekmek istiyorum. Alparslan Arslan’a ilk sorduğum bombaları Süleyman Esen’den mi aldın? Süleyman Esen’den aldım. Sonra dedim ki baz istasyon kayıtlarına göre yaptığım araştırmada dediğim an Alparslan Arslan değişti. Alparslan Arslan birbiri ile alakası olmayan cevaplar vermeye başladı, Alparslan Arslan orada çok akıllı bir adam ama çok güzel yani işine geldiği zaman hemen deli işte ben dengesizim istediğim her şeyi söylerim bak benim üstüme gelmeyin, beni zorlamayın. Sonrasını düşünürsünüz taktiğini güden bir adam, çok akıllı. Benim telefon baz istasyon kayıtları ile ilgili soru soracağımı anladığı an Alparslan Arslan’ın rengi değişti ve saçmalamaya başladı. Birbirinden bağlantısız, alakasız ama içinde bir miktar tehdit içeren bir takım şeyler söyledi neden biliyor musunuz? Alparslan Arslan benim baz istasyon kayıtlarından bulduğum bir takım ilişkilerini ona sormamı istemiyor. Alparslan Arslan bunların sorgulanmasını istemiyor, o kişilerin benim ona soracağım kişilerin ile olan irtibatının gözler önüne serilmesini istemiyor Alparslan Arslan. Çünkü Alparslan Arslan’ın değişik bir vicdan duygusu var benim yüzümden başka kimsenin başı yanmasın diye düşünüyor. Bu eylemi tek başına sırtlamak istiyor, bu eylemi ben yalnız yaptım bu yüzden de başka kimsenin canı yanmasın mantığı ile hareket ediyor. Ben Alparslan Arslan’da bunu gördüm, Alparslan Arslan’da ona bakarsanız şunu bile dedi sorguları sırasında zabıtlardan okudum, ben tetiği çektim ama Danıştay başkanını öldüren, daire başkanını öldüren ben değilim parmak benim taktir ilahinin. Siz bombaları şundan mı aldınız? Allah bilir almış olabilirim de almamış olabilirim de. Şöyle mi yaptınız? Neden, bombaya sormak lazım. Şimdi sorgulardan gidiyorum ben Alparslan Arslan bu bombaların kendi, Osman Yıldırım’a kendisi tarafından verildiğini bombaları da kendisinin Süleyman Esen’den aldığını söylüyor. Böyle bir ilişki var bizim elimizde bir Süleyman Esen var, Alparslan Arslan var ve Osman Yıldırım var. Buradan yola çıkmamız gerek, ne zaman verildi diye, Osman’a ne zaman verdin bu bombaları diye sorduğumuzda bize şu cevabı vermiş 116. celsede atıldığı günden bir iki gün önce verdim, bir iki gün önce. Osman’a 122. celsede savcı sormuş ne zaman aldın bombaları diye, bombaları aldığı günün ertesi günü attırdığını söylemiş. Yani Alparslan ile ifade uyuşuyor, Alparslan diyor ki bir gün önce verdim ertesi gün atıldı, Osman’da diyor ki ben aldığımın ertesi günü attırdım. Bomba 05 Mayıs’ta mı atıldı? Bu durumda bombaların teslim tarihi ne zaman olur? 04 Mayıs. 04 Mayıs’a ilişkin baz istasyon kayıtlarını ve görüşme kayıtlarını incelediğimiz, incele, ben inceledim siz incelediniz mi bilmiyorum. Benim ulaştığım tespitlere ulaştınız mı onu da bilmiyorum, ben sizinle paylaşmak istiyorum. Alparslan Osman’a bu bombaları 04 Mayıs 2006 tarihinde gerçekten 23:20, 23:38 saatleri civarında vermiş. Alparslan’ın nereden anlıyoruz, Alparslan o sırada şeyde Ataşehir’den baz istasyonu veriyor telefonu, uzunca bir süre Ataşehir’den baz istasyonu veriyor. O sırada sürekli Osman ile konuşuyor, Osman’ın cep telefonu kayıtlarından Ataşehir’e geldiğini görüyoruz yolda, sonra son görüşmelerini 23:38’de Osman’da Ataşehir’den veriyor baz istasyon kaydını, 23:38’de Alparslan ve Osman Ataşehir’deler ve konuşuyorlar. Alparslan o sırada Osman’ı aldırıyor ve o irtibatı sağlıyorlar, nasıl buluşacağız, nereye geleceğim, kim alacak, kim. İkisinin de ortak olarak baz istasyon verdiği saat o 23:38, Alparslan bu bombaları Osman’a teslim ediyor ve bir daha görüşmeleri olmuyor. O gün başka görüşme yok, Alparslan’ın hiç görüşmesi yok, ertesi gün Alparslan sabah saat 09:30 gibi kalkıyor ilk ne yapıyor biliyor musunuz? O savcıların sorduğu meşhur mesajları atmaya başlıyor Osman Yıldırım’a, saat 09:51 itibari ile mesaj 09:49 itibari ile arıyor önce bir sonra da 09:51, 09:52, 09:58, 09:59, 10:50, 14:46 mesajlar atıyor. O mesajlar içeriği dosyada var ne diyor? Gece burada tekrar okumaya gerek yok o mesajları tekrar dosyadan çıkarabilirsiniz 05 Mayıs sabahı atılan mesajlar. Gece, her şey tamam mı?, iş halloldu mu? Şöyle oldu mu? Gece verdiği bombalar ile ilgili olarak çünkü Alparslan beyanında bunu söylüyor o gece atılmasını istiyordum ben bombaların diyor. Alparslan’ın verdiği sorgu zaptında bu var, ben verdiğim gece atılmasını istedim Osman’dan diyor ve sabah kalkar kalkmaz Osman’ı arayıp mesajlaşmaya başlıyor iş halloldu mu diye. Osman ne yapıyor? Hemen Erhan’ı arıyor, Osman’ın cep telefonu kayıtlarından baktığınız zaman 05 Mayıs’ta çok yoğun bir şeklide Erhan ile görüştüğünü görüyoruz. 12:17 iki görüşme 12:23, 15:38, 15:39, 15:42, 16:24, 10:39, 10:42, 14:05 devam ediyor bu sırada da Alparslan ile görüşmeye devam ediyor. Bombanın atılmasını organize ediyor, bütün diğer sanıkların beyanları ile aynen uyuşuyor bu ilk Erhan’ı arıyor, birini daha arıyor o numarayı maalesef bize verdiğiniz dosyada çıkaramadım. Bir numara daha var, Erhan’ı ararken bir numarayı daha arıyor. Teklif ediyor mu, etmiyor mu yalnız bana verdiğiniz numaraların içinde yani bize yaptığınız çalışmanın içinde o numara yok. Hemen diğer aradığı numara 537 792 91 37 bununla da çok uzun görüşme 107 saniyelik bir görüşme yapıyor. Buna da birkaç kere daha arıyor bu, yani Erhan ile görüşürken bir yandan da onu arıyor bu numarayı arıyor. Ben bize verdiğiniz dosyadan bu numaranın sahibini bulamadım, ulaşamadım. Sonra baz istasyon kayıtlarından devam ediyoruz, her şey Danıştay dosyasında anlatılan ve karar altına alınan senaryoya aynen uygun gidiyor. Orada sanıklar tarafından verilen beyanların aynısını telefon baz istasyonlarından izleyebiliyorsunuz. Ne zaman görüşmüşler, nerede buluşmuşlar, ne zaman yola çıkmışlar, nerede şey yapmışlar hepsini görüyorsunuz. Neye göre, ilk ifadelerine göre Osman’ın da ilk verdiği ifadeye uygun Danıştay dosyasında verdiği ifadeye uygun. Olaylar öyle gelişmiş, peki bu işin arkasında bir azmettirici var mı? Soruyorum var mı? Bende merak ediyorum, şuradan hareketle şunu söylüyorum, bir azmettirici varsa bu işin arkasında bir azmettirici varsa bunu nasıl bulurum. Ben hukukçuyum, siz de hukukçusunuz, sizin de önünüze böyle dosyalar çok gelmiştir. Ben hakim kürsüsüne otursam ne yaparım, bu Alparslan Arslan’ı azmettiren adam kim olabilir diye açarım ondan bir iki ay öncesinden itibaren hatta benim öyle bir imkanım yok ben yalnız çalışıyorum, benim asistanım yok, naip hakimim yok 10 tane kalem memurum yok, yok ben yalnız başıma bakıyorum. İmkanım olsa bir sene öncesinden bakardım, benim öyle bir imkanım yok, öyle bir vaktim yok. Ben 1 ay öncesinden baktım kimler ile görüşmüş, kimler ile bir araya gelmiş, kimler ile konuşmuş, nerelerde bulunmuş öyle ya varsa bir azmettirici buradan çıkacak. Siz eğer sayın Muzaffer Tekin ile bundan 3 yıl önce yapılmış toplamı 90 saniye olmayan 2 görüşmeyi bir cinayetin azmettirmesi olarak algılayabiliyorsanız bunu bu şekilde yorumlanabiliyorsa, 2004 yılı mıydı Muzaffer bey?”
Sanık Muzaffer Tekin söz almadan konuştu :”2004 yılında üç görüşme bir de bayram (2-3 kelime anlaşılamadı).”
Sanık Veli Küçük: müdafii Av. Zeynep Küçük:”He Muzaffer Tekin azmettirmiş oluyor o 2004 yılında yapılan telefon peki Alparslan Arslan’ın yok. Alparslan Arslan bakalım bu bombaları atmadan, bu Danıştay’a saldırmadan önce kimler ile görüşmüş. Ne yapmış, nerelerde bulunmuş elimizde bir tek baz istasyonları var ben size şunu söyleyeceğim. Alparslan Arslan bu bombaları atmadan önce çok yoğun şekilde Süleyman Esen ile görüşmüş, Alparslan Arslan bu bombaları atmadan önce çok yoğun şekilde Küçük Salih dediğim Salih Kurter’in evinde bulunan ve yerine yetiştirdiği hoca ile görüşmüş. Alparslan Arslan aynı zamanda bu bombayı atmadan önce Hamza Öztürk adına kayıtlı, bu Hamza Öztürk’ü şimdi anlatacağım size bir telefon ile çok yoğun görüşmüş. Hamza Öztürk kimin kullandığını bilmiyorum, zabıtlara baktım bu soru sorulmamış Alparslan’a Hamza Öztürk kimdir, bu telefon kime aittir? Telefon numarasını vereyim mi Hüsnü bey Hamza Öztürk’ün? Hamza Öztürk adına kayıtlı ama kime ait bilmiyorum.”
Mahkeme Başkanı:”Alalım, alalım avukat hanım buyurun.”
Sanık Veli Küçük: müdafii Av. Zeynep Küçük:”Savunmamın sonunda vereyim ben size şimdi ulaşamayacağım ona, bu Hamza Öztürk kim? Ben bu sefer bunu araştırmaya başladım, Hamza Öztürk Alparslan Arslan’ın kendisi tarafından atılan ve patlayan ve üçüncü bombadan sonra aradığı ikinci kişi, önce Salih Kurter’i arıyor. Haber veriyor, Salih Kurter’i ilk kaçarken arıyor. Sonra Hamza Öztürk’ü arıyor, ondan sonra Süleyman’ı arıyor, 3 telefon görüşmesi ve sonra nereye gidiyor Gültepe’ye gidiyor, Salih Kurter’in evine gidiyor. Üçüncü bombayı attıktan sonra, peki bu Hamza Öztürk kimdir, kiminle görüşür? Ben kim olduğunu bilmediğim için kiminle görüştüğüne baktım. Hamza Öztürk’ün son bir buçuk ayda bu eylem itibari ile son bir buçuk ayda en çok görüştüğü insan kim biliyor musunuz? Kemalettin Gülen. Kemalettin Gülen kimdir? Alparslan’ın beyanına göre bürosunda Alparslan’ı çağırıp Vakit gazetesinin işte o üyeler isimli kupürünü Alparslan Arslan’a veren kişidir. Peki Kemalettin Gülen bu sırada ne yapıyordur, nerelerdedir, kimler ile görüşüyordur bilebiliyor muyuz? Maalesef bilemiyoruz, çünkü bu dosyada Kemalettin Gülen’e ait bir tek baz istasyon kaydı bile yok. Kemalettin Gülen’e ait bir tek baz istasyon kaydı yok, hiç mi alakası yok Alparslan Arslan ile Kemalettin Gülen’in ben size söyleyeyim. Hamza Öztürk ile Kemalettin Gülen 01.04.2006, 28.05.2006 yani 2 ay boyunca 28 kez görüşüyorlar. Hamza Öztürk ile Alparslan Arslan 20 kere görüşüyorlar, Kemalettin Gülen ile Alparslan Arslan 5 kez görüşüyorlar ve öyle kritik zamanlarda görüşüyorlar ki Alparslan Arslan’ın ikinci, üçüncü bombayı atmasından sonra ayın on ikisinde yaptığı görüşmelere bir bakmanızı rica ediyorum. Ayın on ikisinde Kemalettin Hamza, Alparslan Hamza, Alparslan Hamza, Hamza Alparslan, Alparslan Hamza, Hamza Alparslan, Hamza Alparslan, Süleyman Alparslan bir şey daha söyleyeceğim. Danıştay’a gitti, Danıştay üyesini katletti Alparslan Arslan bunu bu katletmeden sonra Süleyman Esen’i ilk arayan kim? Hemen akabinde onu biraz geçe bu olaydan haber veren kim? Hamza Öztürk, peki Hamza Öztürk Alparslan Arslan’ı aramadan önce kimi arıyor? Kemalettin Gülen, önce Kemalettin Gülen’i arıyor, iş bitti, iş bitti. Sonra Hamza Öztürk’ü arıyor, sonra defalarca Süleyman Esen ile konuşuyor, defalarca ben diyorum, ben diyorum. Çünkü Süleyman Esen bir de size şunu söyleyeceğim bakın 01.04.2006, 28.05.2006 tarihleri arasında verdiğim isimlerin telefon görüşmeleri Kemalettin Gülen, Hamza Öztürk, Alparslan Arslan, Süleyman Esen, Küçük Salih dediğim hocamızın yetiştirmesi ve Salih Kurter kendi aralarında tam 145 görüşme yapıyorlar. Tam 145 görüşme, bir şey daha söyleyeceğim siz Alparslan’ın Danıştay saldırısı için yola çıkmadan önceki son gün nerede olduğunu, kimler ile olduğunu dosyadan görebildiniz mi? Alparslan Danıştay için o cihada giderken kiminle görüştü, kiminle konuştu, nereden aldı o cesareti görebildiniz mi? Ben size söyleyeyim ayın 14’ü Alparslan Arslan, Süleyman Esen ve bizim Küçük Salih’imiz Üsküdar Toygun Hamza’da buluştu. Süleyman dedi ben bir gün önce gördüm dedi, ama ikisi de Küçük Salih’i söylemedi. Ne Alparslan, ne Süleyman söylemezler çünkü oraya dokunamazlar. Salih Kurter’e dokunulmasını istemiyorlar, Küçük Salih’e dokunulmasını istemiyorlar, Hamza Öztürk’e dokunulmasını istemiyorlar, Kemalettin Gülen’e dokunulmasını istemiyorlar. Alparslan dün onun için öyleydi, Alparslan dün onun için öyleydi. Size soruyorum Alparslan Arslan eğer Cumhuriyet gazetesine attığı üçüncü bombadan sonra ikinci olarak ilk Salih Kurter’i arıyor, ikinci olarak Veli Küçük’ü arasaydı tavrınız ne olurdu? Süleyman’ı aradı, Süleyman serbest Veli Küçük serbest olabilir miydi? Süleyman’ı serbest bıraktınız, Süleyman’ın geçen savunmamda söyledim. Süleyman’ın, Alparslan’ın ve Küçük Salih’in belli bir tarihte ayın on yedisinden sonra bulundukları yerin belli bir saatten sonra ki baz istasyon kayıtları yok. Gültepe’deler Salih Kurter’in evindeler ve bu kayıtlar silinmiş, gönderilmemiş. Tekrar mı vereyim? Tekrar vereyim size, ne yaptınız bilmiyorum bu konuda bir çalışma yapıldı mı? Veriyorum tekrar yok Alparslan, Süleyman ve Salih Alparslan’ın mesela 18:32, 21:13, sıfır, 15, 18, 15, 13:15, 20:48, 18:20, 22:41 bunlar gün bazında görüşmeleri olup da bu saatten sonra baz istasyonlarının girilmediği telefon görüşmeleri, yok. Bir önceki görüşmesi nereden Levent, Show TV gidiyor nereye gittiğini görüyorsun baz istasyonlarından görüşüyor önce telefonla, Süleyman’ın her gün orada, her gün orada her akşam belli bir saatten sonra oraya gittikten sonra yaptığı görüşmelerin baz istasyonu yok. Küçük Salih her gün orada belli bir saatten sonra yaptığı telefonların baz istasyonu yok, orada olduğu günler nereden anlıyorum biliyor musunuz? Orada telefon ile görüşüyorlar birisi yoksa, birisi oradaysa yolda iken telefonla görüşüyorlar ve mesela bunu incelemeniz lazım bunu anlatabilmem için anlıyorsun bunu yoldayken arıyor ve bir daha görüşmüyorlar çünkü bir aradalar, o sırada. Bir arada iken birbirleri ile hiç telefon görüşmeleri yok, çünkü bir aradalar. Bir tane bulun oradayken birbirleri ile yaptıkları telefon görüşmesi bir tane bulun ben bulamadım, bir aradalar. Peki bu Kemalettin Gülen bu işin neresinde bakabilir miyiz biz bu dosyadan? Vakit gazetesinin kupürünü bürosunda Alparslan Arslan’a veren Alparslan Arslan’ın ilk aradığı adamın en çok görüştüğü kişi olan ve Alparslan Arslan’ın da sık sık görüştüğü, bunu bildiğimiz dosyadan anladığımız Kemalettin Gülen bu işin neresinde bu işin neresinde bunu nereden anlarız, siz nereden anlarsınız baz istasyonlarından var mı? Var mı dosyada biliyor musunuz? Yok. bende öğrenemedim Kemalettin Gülen nerede, saklı karıştırılmıyor, oraya çomak sokamıyoruz, araştıramıyoruz. Biz burada neyi araştırıyoruz, biz burada neyi araştırıyoruz. Tekin’e soruyoruz 3 gün sorarız Tekin’e ya ne var ki Tekin birinci bombada Erhan yanında mıydı? He öyle mi ikinci bombada sen öyle miydin? Koko’ya mı gittin, Coco’ya mı gittin hangi çay bahçesinde buluştun bunları sorarız biz. Tekin’i almışız karşımıza adını da şöyle koyarız Danıştay dosyasını yargılıyoruz, araştırıyoruz mahkememiz doğrulara ulaşmak için yapıyor bunu, doğrular burada dosyada. Doğrular dosyada araştırmak istiyorsanız buna bakacaksınız, görmek isteyen, görmek isteyen buraya bakar. Buna göre sorgular Alparslan Arslan’a Hamza Öztürk kimdir diye sorar, sen üçüncü bombayı attıktan sonra ikinci aradığın kişi Hamza Öztürk’tür o kimdir diye sorar. Hamza Öztürk’ün kimler ile irtibatı olduğunu araştırır, irtibatı olan kişilerin telefon baz istasyonlarını da bu dosyaya getirir. Araştırmak isteyen insan bunu yapar, gerçeğe ulaşmanın yolu da budur teşekkür ederim.”
Mahkeme Başkanı:”Bir dakika bir müsaade edin, hakim beyin bir açıklaması olacak.”
Üye Hakim Hüsnü Çalmuk:”Avukat hanım o numara 0537 792 91 37.”
Sanık Veli Küçük: müdafii Av. Zeynep Küçük:”Olabilir, Osman’ın aradığı numaradan bahsediyorsunuz.”
Üye Hakim Hüsnü Çalmuk:”Burada ki kayıt Nalan Özdamar diyor, öğretmen evi 13200 Bitlis diye bir numara çıkıyor.”
Sanık Veli Küçük: müdafii Av. Zeynep Küçük:”Olabilir efendim o zaten dediğim gibi Osman’ın bombayı aldıktan sonra aradığı ilk numara ama yoğunluklu olarak derhal Erhan’ı aramaya başlıyor ve defalarca demin söylediğim gibi defalarca Erhan ile görüşüyor. Ha öbürü zaten.”
Üye Hakim Hüsnü Çalmuk:”Bu kayıtlı olan kişi yani, kimin kullandığını bilmiyoruz.”
Sanık Veli Küçük: müdafii Av. Zeynep Küçük:”Tamam, tamam.”
Mahkeme Başkanı:”Avukat hanım her delil üzerine çekinmeden gideriz, her delili toplarız. Zaten Kemalettin Gülen hakkında da Alparslan Arslan’a ve diğer sanıklara sorular sorduk.”
Sanık Veli Küçük: müdafii Av. Zeynep Küçük:”Hamza Öztürk’ü sordunuz mu? Kemalettin Gülen (2-3 kelime anlaşılamadı)”
Mahkeme Başkanı:”Nalan Özdemir adına çıkıyormuş, bakın bir kaydettik onu.”
Sanık Veli Küçük: müdafii Av. Zeynep Küçük:”Kemalettin Gülen’in baz istasyonları nerede, Vakit gazetesini ben ondan aldım dedi.”
Mahkeme Başkanı:”Biz sormasak bile sizin de sorma hakkınız var. bizden önce siz sorabilirsiniz.”
Sanık Veli Küçük: müdafii Av. Zeynep Küçük:”Biz sizden bekliyoruz adaleti, biz sizden bekliyoruz bunları.”
Mahkeme Başkanı:”Her türlü delili toplarız araştırırız, hiç çekinmeden araştırırız bundan emin olun.”
Sanık Veli Küçük: müdafii Av. Zeynep Küçük:”Efendim biz gerçeği araştırıyoruz, failleri bulmak için hukuk kullanıyoruz. Bu iş için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz demenizi karşılığını bu dosyada görmek istiyoruz. Benim aylar sonra baz istasyon kayıtlarını Danıştay dosyası buraya geldikten 8 ay sonra araştırıp da Kemalettin Gülen’in baz istasyon kayıtlarının dosyada olmadığını keşfetmem üzere aranan bir adalete güvenim kalmıyor.”
Mahkeme Başkanı:”O biz baz istasyonu kayıtlarını defalarca inceledik ve incelemeye devam ediyoruz.”
Sanık Veli Küçük müdafi Av. Zeynep Küçük:” Peki Kemalettin Gülen’inkini inceleyebildiniz mi?”
Mahkeme Başkanı:”Buyurunu, buyurun. Kısaca alalım, kısaca alalım Oktay Bey çok kısa olsun.”
Sanık Oktay Yıldırım söz istedi verildi:”Sayın başkanım Zeynep Küçük az evvel örgütü anlattı size, örgüttü anlattı az önce bakın ben az önce size demiştim ki orada sizin üstünüzde bir baskı mı var, bir tehdit mi var bunları sormuştum. Bakın şimdi size sadece bir şey okuyorum buradan 15 Mart 2010 tarihli bütün gazetelerde şu yazdı Beşir Atalay şöyle diyor, özel olarak kurgulanmış Danıştay saldırısı Silivri’de Ergenekon dosyası içinde yargılanıyor kimin yaptırdığı da ortaya çıktı. 15 Mart 2010 tarihli Samanyolu ana haber şöyle diyor, Alparslan Arslan ülkeyi bölmek için kanlı planlar yapan Ergenekon’un maşasıydı bu alçakça yalanların bir tek sebebi var işte bu örgütün bu şekilde araştırılıp ortaya çıkartılamaması, teşekkür ederim.”
Dostları ilə paylaş: |