Allah’adır.İşte o zaman Allah ihtilâf ettiğiniz şeyleri size bir,bir haber verecektir.”
“Ve sen aralarında Allah’ın indirdiğine uygun olarak hükmet!Onların keyfi yar-
gılarına da uyma!Allah’ın sana gönderdiklerinin bir kısmında seni yanıltmalarından sakın!
Eğer yüz çevirmekte ısrar ederlerse,iyi bil ki Allah onları bir takım günahlarından dolayı
(bunu hak ettikleri için)cezalandırmak istiyor.Unutmayın ki insanların çoğu yoldan çıkmıştır.”
“Yoksa onlar(sırf dünyevi yararlılık ve çıkar ilişkilerini gözeten)cahiliyye yasasını
mı istiyorlar?Aklı başında bir toplum için,Allah’tan daha iyi yasa yapıcı olabilir mi?”
Maide(108);41,42,43,48,49,50 Hz.Peygamber(AS)’in ve mü’münlerin birlikte yaşadıkları Hıristiyan,Yahudi ve
diğer inanç guruplarıyla olan ilişkilerinde gözetecekleri hususlar,takınacakları tavır dile
getirilmekte,bu talimatlar ve uyarılar-İslâm toplumunun inşası aşamasında-aşağıdaki âyetlerle de sürdürülmektedir.
184
“Siz ey iman edenler!Yahudileri ve Hıristiyanları müttefik edinmeyin!Onlar
birbirlerinin müttefikidir.(Yani Yahudi Yahudiyle,Hıristiyan Hıristiyanla…)Sizden her kim onları müttefik edinirse,o(da)onlardan olur.Şüphesiz Allah,zulme gömülmüş bir topluma rehberliğini bahşetmez.”
“Kalplerinde hastalık bulunan(münafık)ların;”İşlerin ters gidip başımıza bir şey
gelmesinden korkarız!”diyerek,ötekilerin işine yarayacak bir tavır sergilemekte yarıştıklarını
görürsün.Belki Allah bir zafer verir,ya da O’nun Katından bir talimat gelir de,içlerinde sakla-
dıkları düşüncelerden dolayı vicdan azabı çekmeye başlarlar.”
“Allah’a,Elçisi’ne ve inananlara müttefik olanlar var ya,işte onlardır Allah
taraftarı(Hizbullah)olanlar.Galip gelecek olan da onlardır.”
“Siz ey iman edenler!Gerek önceki vahyin mensuplarından,gerekse(vahyi)inkâr
edenlerden dininizi hafife alan ve inancınızla oynayanları müttefik edinmeyin!Eğer gerçekten
inanıyorsanız(gerçek mü’minler olmak istiyorsanız)Allah’a karşı saygılı olun!”
“Onları “salat”a(namaza/dininize/Allah’a kulluğa)davet ettiğiniz zaman,onu hafife alırlar ve oyun ederler.Bu,(tür bir davranış)onların kafalarını(akıllarını)kullan(a)mayan
bir topluluk olduğunu göstermektedir.”
Maide(108);Âyet:51,52,53,54,55,56,57,58. Bugün değişen fazla bir şey var mıdır?Bu âyetler Kur’an’ın(vahyin)nasıl zaman-
lar/mekanlar üstü ölümsüz,eskimez,pörsümez bir mesaj(söz/kelâm)olduğunun da kanıtıdır.
*
Ve işte bu duruma cevap niteliği taşıyan şu âyetler; (Ey Nebi!)De ki:”Ey önceki vahyin mensupları!Şimdi biz yalnızca Allah’a,bize
ve bizden önce indirilen vahiylere(aynı evrensel ortak değerlere,ilâhi buyruklara)iman ettik
diye kusur mu işledik?Çoğunuzun yoldan çıktığı kesin bir gerçektir.”
“De ki:Allah Katında bunlardan daha beter bir cezayı hak edenleri size haber
vereyim mi?Onlar Allah’ın lânet ve gazabına uğrayanlardır.Şeytani(tağuti)güçlere kul oldukları
(boyun eğdikleri)için(huy veya fiziksel olarak)işte maymuna ve hınzıra(domuza)benzettikleridir.
En şerli konumda bulunanlar ve doğru yoldan en çok sapanlar işte bunlardır.”
“Onlar sana geldiklerinde;”İnandık!”derler.Oysa ki onlar,gerçekte inkârla gelir-
ler ve yine onunla(inkârla)ayrılırlar.Fakat Allah onların gizlediklerini çok iyi bilmektedir.”
“Onların çoğunun günahta,saldırganlıkta ve haramilikte(haram yemekte ve buna
bağlı olarak yalan söylemekte)yarıştıklarını görürsün.Yaptıkları şey ne fenadır!”(ne yazık ki bu
tür davranışlar onlardan Müslümanlara da bulaşmaktadır.Bu tehlikeden(tuzaktan)kurtulmak
için sağlam ve samimi inanç gerekmektedir.)
Maide(108);Âyet:59,60,61,62
185
“Onların din adamları ve hahamları,onları günahkârca düşüncelerden ve haram
yemekten alıkoysalardı ya!İşledikleri şey ne kötüdür.
“Yahudiler;”Allah’ın Eli sıkıdır!dediler;sıkılaştı elleri ve bu düşüncelerinden
(iftiralarından)dolayı rahmetten dışlandılar.Aksine O’nun iki Eli de sonsuzca açıktır.(Lütfunu)
dilediği gibi dağıtır.Fakat(Ey Nebi!)Rabbinden sana indirilen,(vahiy)onların küstahça azgınlı-
ğını ve inatçı inkârlarını daha da arttıracaktır.Ve Biz onların arasına Kıyamet Günü’ne kadar
sürecek olan kin ve nefret tohumları saçmışızdır.Ne zaman savaş ateşi yaksalar,Allah onu
söndürür.Zira onlar yeryüzünde çürüme ve yozlaşmayı yaymak için çırpınırlar!Allah ise,çürü-
me ve yozlaşmaya sebep olanları sevmez.”(…şefkatinden mahrum eder.)
“Eğer önceki vahyin mensupları iman etmiş ve sorumluluk bilinciyle hareket
etmiş olsalardı,kesinlikle onların kötülüklerini örter ve kendilerini sonsuz nimetler diyarı
cennetlere koyardık.”
“Eğer onlar Tevrat’ı,İncil’i ve kendilerine Rableri tarafından indirilenleri
(hayatlarına)uygulamış olsalardı,gökten ve yerden gelen tüm nimetlerden yararlanırlardı.
Onlardan doğru,adil bir yol tutturanlar (da)var.Çoğuna gelince;ne berbat şeyler yapıyorlar!”
“Ey Peygamber!Rabbinden sana indirilen hakikati(eksiksiz/korkusuzca)tebliğ
et!Eğer bunu(hakkıyla)yapmazsan,O’nun mesajını(hiç)tebliğ etmemiş olursun!(ki bu bir zulüm-
dur.)Allah seni insanlar(ın saldırısın)dan koruyacaktır.Kuşku yok ki Allah,nankörlükte (ittifak etmiş)bir topluma rehberliğini bahşetmez.”
“De ki:”Ey önceki vahyin mensupları!Tevrat’ı,İncil’i ve Rabbinizden size indiri-
lenleri tam uygulamadıkça siz hiçbir şey değilsiniz!”
Öte yandan,elbette Rabbinden sana indirilenler onların birçoğunun küstahça
taşkınlığını ve inkârını arttıracaktır.Artık kâfir bir toplum için üzülme!”
“Çünkü(bu mesaja)inanan kimseler,Yahudiler,Sabiiler ve Hıristiyanlardan
Allah’a ve Âhiret Günü’ne inanan,ıslah edici iyi işler işleyen(değerler üreten)hiç kimse,gele-
cekten endişe ve geçmişten dolayı üzüntü duymayacaktır.”(…mahzun olmayacaktır.)
“Eğer bu(Yahudiler)Allah’a,Peygamber’e ve ona indirilene inanmış olsalardı,o
(müşrikleri)müttefik edinmezlerdi.Ne ki,bunların çoğu yoldan sapmıştır.”
“Kesinlikle bütün insanlar içersinde,(bu mesaja)iman edenlere karşı en çok düş-
manlık edenlerin Yahudiler ve Allah’a şirk koşanlar olduğunu görürsün.Yine onlar içersinden
(bu mesaja)iman edenlere en yakın olanların da;”Biz Nâsârâ’yız!”diyenler olduğunu görürsün.
Bunun nedeni,onların arasında böbürlenmeyen keşişlerin ve rahiplerin bulunuyor olmasıdır.”
“Onlar Peygamber’e indirileni işittiklerinde,ondaki hakikatleri(hikmetleri)kavra- dıkları için gözyaşlarının çağladığını görürsün.Derler ki:”Rabbimiz!İnandık biz;o halde bizi de hakka şahit olanlarla birlikte yaz!”
“Neden Allah’a ve bize gönderilen hakikate inanmayalım ki?Zira biz,Rabbimizin bizi erdemliler arasına katmasını dileriz!”
“Ve Allah da onları,bu inançlarından dolayı zemininden ırmaklar çağıldayan
Cennetlerle ödüllendirdi,orada karar kılacaklar.İşte budur iyilerin ödülü.”
“Küfre saplananlara ve masajlarımızı yalanlayanlara gelince;onlar yakıcı ateşe
mahkûmdurlar.”
Maide(108);Âyet:63,64,65,66,67,68,69,81,82,83,84,85,86. Bütün bu gerçekler ışığında,samimi,gerçek Müslüman kimliğimize bürünerek,
Hz.Peygamber(AS)’in her zaman etkin ve dipdiri olan manevi önderliğinde her zamanda/me-
kanda tavizsiz ve onurlu duruşumuzu belirlemeli ve korumalı,dostu düşmanı iyi tanımalı ona
göre tavır almalıyız.
*
186
“Siz ey iman edenler!Allah’ın size helâl kıldığı temiz ve güzel şeylerden kendinizi
mahrum etmeyin,fakat sınırları da aşmayın.Unutmayın ki Allah,haddi aşanları sevmez!”
“O halde,Allah’ın size sunduğu rızıkların helâl ve temiz olanlarından yararlanın
(yiyin,için,kullanın)ve Kendisine iman ettiğiniz Allah’a(karşı)saygılı olun!”
“Siz ey iman edenler!Sarhoşluk veren(aklı örten)her şey,tüm şans oyunları,
Allah’tan başkasına(başkası adına)kurban sunmak ve gelecek hakkında kehanette bulunmak
Şeytan işi pisliklerden başka bir şey değildir.O halde bunlardan kaçının ki,ebedi mutluluğa ere-
bilesiniz.”
“Şeytan sarhoşluk veren şeyler ve şans oyunlarıyla sizin aranıza düşmanlık ve
kin tohumları saçmaktan,Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymaktan başka bir şey istemez.
Öyleyse siz halâ(bunlardan)vazgeçmeyecek misiniz?”
“Şu halde Allah’a itaat edin,Peygamber’e itaat edin ve(kötülüklerden)sakının!
Eğer (Allah’tan,Peygamber’den)yüz çevirirseniz,iyi bilin ki Elçimiz’in görevi mesajı apaçık
tebliğ etmekten ibarettir.”
“Elçinin görevi,(ilâhi)mesajı apaçık tebliğ etmekten başka bir şey değildir.Zira
Allah,açığa vurduklarınızı da,gizlediklerinizi de bilmektedir.”
“De ki:”Kötü ve çirkin olan şeylerle,iyi ve güzel olan şeyler eşdeğerde olamaz;
Kötünün çokluğu hoş(unuz)a gitse bile!O halde ey derin kavrayış(aklıselim)sahipleri!Allah’a
karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki kalıcı(sonsuz)mutluluğa erebilesiniz.”
Maide(108);Âyet:87,88,90,91,92,99,100
İdeal İslâm toplumu inşa edilirken güzellik ve temizliğin esas alınmasından,
temiz ve güzel olan rızıkların helâl,bireyi,aileyi,toplumu için,için kemiren,çürüten,kokuşturan,
insanları birbirine düşüren,düşman eden sarhoşluk veren içki,kumar,fal v.b.şeylerin haram kılınmasından daha doğal ne olabilir ki?
O halde yapılacak en doğru ve akıllıca davranış,Allah’ın buyruklarına,öğütlerine,
luluk bilinciyle kuşanmış olarak,onurlu bir hayat yaşamak,sağlam,adil,özgür,ideal bir toplumun oluşturulmasına katkıda bulunmaya olanca iyi niyetimiz ve gücümüzle çaba harcamaktır. * “Siz ey iman edenler!Açıklanması halinde sizi zora sokabilecek şeyler hakkında
soru sormayın!Nitekim Kur’an iniyorken onlar hakkında soru sorarsanız size açıklanır.(Açıklan-
madığına göre),Allah onlarla sizi mükellef tutmamıştır.Allah,tarifsiz bağışlayandır,acele cezalan-
dırmayandır.”
“Sizden önceki insanlar da bu türden(saçma,sapan)sorular sormuşlar,en sonunda
hakkı inkâra kadar varmışlardı.”(Ardından da işi üzerini kapatmaya kadar vardırmışlardı.)
Maide(108);Âyet:101,102 Bir şey yasak değilse(yasaklanmamışsa)serbest demektir.Mutlak yükümlülükler
koyma hakkı sadece Allah’a aittir.Hz.Peygamber(AS)’in görevi(misyonu) sadece ilâhi vahyi
eksiksiz tebliğ etmektir.Kullar(ın)a mutlak sorumlulukları ancak Allah yükleyebilir,başka hiç
kimsenin böyle bir yetkisi yoktur!O,bireylerin ve toplumların neye ihtiyacı olduğunu en iyi bilen-
dir,ona-haşa!-akıl vermeye kalkmak küstahlıktır,haddini bilmezliktir!
Çağımız toplumlarında da bu tür soruların halâ sorulduğuna,alimlerimizin(!)
de onlara cevap vermek için nasıl kıvrandığına esefle tanık olmuyor muyuz? *
187
“Ne bahira ve sâibe,ne de vasile ve hâm(adı altında hayvanların bâtıl inançlarla
yaratılış amacı dışına çıkarılmaları)Allah’ın emri değildir.Fakat hakikati inkârda ısrar edenler,
kendi uydurdukları yalanları Allah’a(utanmadan,korkmadan)yakıştırıyorlar.Zira onların çoğu
kafalarını kullanmıyorlar.”
“Ve onlara:”Allah’ın indirdiğine ve Peygamber’e gelin!”denildiğinde,”Atalarımızı
üzerinde bulduğumuz inanç bize yeter!”diyorlar.Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yolda
olmayan kimseler idiyse de(ler) mi?
“Ey iman edenler!Siz kendinizden sorumlusunuz!Eğer doğru yoldaysanız,sapıtan-
lar size zarar veremez.Hepinizin dönüşü Allah’a dır.İşte o zaman yaptıklarınız size bir,bir haber
verecektir.”
Maide(108);Âyet:103,104,105 Âyette geçen,bahira:Beş kez doğuran ve beşincisi erkek olan dişi deve,sâibe:Başına
bir iş gelenin kurtulunca saldığı adak deve,vasile:Erkekli,dişili ikiz doğuran koyunun sırf dişiye
hürmeten salınan erkeği,hâm:Dölüyle on batın doğurtan erkek devedir.Bunlar,sahte bir kutsallık
kılıfıyla tanınsın diye kulağı yarılıp salınırlar,etinden,sütünden ve sütünden hiç kimse yararlana-
mazdı.(Sâlih Peygamber’in devesi bu geleneğin köklerine işaret ediyor olabilir.)
Bu sahte(tam da cahiliyyeye yakışan bir uygulama olan)kutsallık,özünde ilâhi hiye-
yarşiye-akıllarınca-müdahale anlamı taşıyordu.
Daha sonraki zamanlarda ve günümüz toplumlarından bazılarında bunun kalın-
tılarını görmek mümkündür ne yazık ki!İnsanoğunun ne kadar zor değiştiğinin,bazen hiç değiş-
mediğinin,mutlak anlamda gelişmediğinin göstergeleri her zaman gözler önündedir.
Yeniliklere,gelişmelere açık olamayanlar hep atalarına sığınırlar.Oysa ki,atalar
yoluna karşı tavır,körü körüne taklide,bağnazlığa karşı bir tavırdır.Zira taklitle değer üretilemez.
Sorumluluk kişiseldir.Kişinin soyu,sopu atası övünülecek ya da yerinilecek bir
unsur değildir.
* “Siz ey iman edenler!Ölüm size yaklaştığında yapacağınız vasiyet sırasında şahitler
bulundurun.Kendi aranızdan dürüst iki kişi,ya da seyahatteyken ölüm emareleri gelip sizi bulur-
sa,(adil şahitliğe)davetten sonra,sizden olmayan öteki iki kişiyi alıkoyun;eğer içinize bir kuşku
düşerse,onlara Allah adına şöyle yemin ettirin:”Akraba hatırına da olsa,hiçbir bedel karşılığında
sözümüzü satmayacağız ve Allah’ın bildiğini(şahitliğini)gizlemeyeceğiz.Eğer böyle yaparsak(giz-
lersek)günahkâr biz olmuş oluruz.”
“Ama bu iki şahidin sonradan böyle bir günah işledikleri ortaya çıkarsa,bu iki
kişinin hakkını çiğnediği taraftan başka iki kişi onların yerini alır ve Allah adına şöyle yemin
eder:”Bizim şahitliğimiz ötekilerin(öncekilerin)şahitliğinden daha doğrudur,zira biz hakka
tecavüz etmedik.Eğer böyle yaparsak bu kez de zalim biz olmuş oluruz.”
“Böylece insanların hakikate uygun,usulünce şahitlik yapmaları mümkün olur.
yoksa onlar yeminlerinin ardından karşıt yeminlerle tekzip edilecekleri korkusuna kapılacak-
lardır.Öyleyse Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve O’na kulak verin.Zira Allah,
sapıklıkta(ittifak halindeki)bir topluma rehberliğini asla bahşetmez.”
Maide(108);Âyet:106,107,108
Adaletin tesisinde doğru şahitliğin ne kadar önemli,yalancı şahitliğin ne kadar
tehlikeli ve yıkıcı olduğu vurgulandıktan sonra,bunun için Müslüman ya da Müslüman olmayan
ayrımı yapılmaması,tek hedefin adaletin yerini bulması olması gerektiği hatırlatılmaktadır. ***
188
“Siz ey iman edenler!Benim ve sizin düşmanlarınızı can dostlar edinmeyiniz!
Siz onlara gönül(ler)dolusu sevgi sunuyorsunuz,ama onlar size gelen bütün hakikati kökten
inkâr edip Elçi’yi ve sizi,sırf Rabbiniz Allah’a iman ettiniz diye(yerinizden,yurdunuzdan)sürüp
çıkarıyorlar.Doğrusu sizler de,Benim dâvâm uğruna ve rızamı kazanmak için yapılmış bir cihad
sonucunda çıkmıştınız.”
(Ama şimdi)onlara,fıtri sevgiyi gerekçe yaparak sır veriyorsunuz.Ne ki,Ben sizin
gizlediklerinizi de,açığa vurduklarınızı da çok iyi bilirim.Artık sizden kim böyle yaparsa,işte o
doğru yolun ortasında sapıtmış demektir.”
“Eğer onlar sizi gözlerine kestirirlerse,size düşmanlıklarını kesintisiz sürdürürler.
Dahası ellerini ve dillerini size kötülük yapmak için uzatırlar.(Siz o elleri şefkat,dost eli diye tutmak için uzanırsınız,fakat sizi felâkete sürüklerler.)Zira onlar inkâr etmenizi ta yürekten
arzu ederler.”
“Size ne yakınlarınızın,ne de çoluk çocuğunuzun Kıyamet Günü hiçbir yararı