16 “(Ey Peygamber!)De ki;”Siz ey kâfirler!”


“Ve eğer Biz onu(ilâhi mesajı/vahyi/Kur’an’ı)yabancı(Arap ya da Mekke’li



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə4/32
tarix30.07.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#63462
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   32
“Ve eğer Biz onu(ilâhi mesajı/vahyi/Kur’an’ı)yabancı(Arap ya da Mekke’li

omayan)birine indirseydik;o da onu(Hz.Peygamber ilâhi mesajı)kendilerine(onlara)

okusaydı,yine de ona inanmazlardı.”

“İşte Biz,vahyin,günaha batmışların kalplerinde(etki etmeden)geçip gitmesini

böyle sağlamışızdır.”

Şu’arâ(51);Âyet:198,199,200.

Çünkü onlar buna lâyıktır.Kendi iradelerinin özgür seçimidir,tercihidir.
“Hem bu(vahyi) asla şeytanlar indirmiş değildir.”

“Zira bu,hem onların ağızlarının işi değildir,hem de buna(zaten)güçleri yetmez.”
“Çünkü onlar (vahyi)işitmekten bile kesinlikle men edilmişlerdir.”


“Şu halde Allah’la beraber başka bir ilâha(ilâhlara)yalvarıp,yakarma!”

Bu takdirde(kendine zulmeder)azaba uğrayanlardan olursun.”

“Artık sana en yakın olan aşiretini uyar.”

“Ve seni izleyen mü’minlere kol,kanat ger.”

“Ne ki,eğer (aşiretin)sana isyan ederse;bu takdirde;’Bakın ben sizin

yaptıklarınızdan beriyim.’de”

“Ve merhameti bol olan O Yüceler Yücesi’ne(Rabbine)güven!”

“Ki O,kıyam ettiğin vakit,(ya da bulunduğun her yerde)seni görmektedir.”

“Allah’a teslim olanlar(Müslümanlar)arasındaki tasarruflarını da…”

“Çünkü O,evet yalnız O’dur her şeyi işiten,her şeyi bilen!”

“O şeytanların kimlere indiğini(vesvese verdiğini)sizlere bildireyim mi?”

“Onlar(nefislerinin sesine kulak vererek)kendini aldatmayı alışkanlık

haline getiren her günahkâra inerler.”

“(Onlar ki yalana)kulak kabartırlar ve onların çoğu(başkalarına da)yalan

söylerler.” Şu’arâ(51):Âyet:210,211,212,213,214,215,216,217,218,219,220,221,222,223.

35
Hz.Peygamber(AS)’ın kişisel inşası sürmekte,artık ilâhi mesajı topluma

(yakın çevresine)tebliğ etme zamanının geldiği,bunun için sabır ve dirençle görevini

sürdürmesi,en büyük desteğin,Allah’tan geleceğini bilmesi,O’na güvenmesi istenmektedir.
Ve şu çarpıcı âyetle zalimlerin hem dünyada,hem ahirette uğrayacakları

akıbet dile getirilmektedir;
“Nihayet zulme gömülenler,nasıl bir devrimle(inkılâbla)devrileceklerini günü

gelince öğrenecekler(dir.)”

Şu’arâ(51):Âyet:227(son kısım)

Çağımızda bunun örneklerini yakinen görmekteyiz.(Mısır,Tunus,Libya v.b.)
***
“Ve elbet sen de(Ey Nebi!)bu Kur’an’a,her şeyi bilen,her hükmünde tam

isabet edenin Katından nail kılınmaktasın.”

Neml(53);Âyet:6
Kur’an-ı Kerim’in(vahyin)her şeyi bilen,her hükmünde tam isabet eden Yüce

Allah Katından Hz.Peygamber(AS)’e indirildiğine kesin delil olan âyetlerden biri.
“(Ey Nebi!)De ki:Yeryüzünde dolaşın da,günahı tabiat haline getirenlerin

sonu ne olmuş görün!”

“Yine de sen onlar için hüzünlenme!Ve onların hile ve desiselerinden dolayı

sıkıntıya düşme!”

Neml(53);Âyet:69,70.
Hz.Peygamber(AS),temiz yüreğiyle günahkârların haline,onların insan

olarak çevirdikleri dolaplara,hile ve desiselerine üzülmekte,akıbetlerinin ne olacağını

gördüğü ve onları yola getiremediği için kahrolmaktadır.Ancak Yüce Allah,onların günahı

tabiat (yaşama tarzı)haline getirdiklerini bildirerek onu teselli etmektedir.
“De ki:Belki de,acele gelmesini istediğiniz o azabın bir kısmı peşinize çoktan

takılmıştır bile!”

“Yine unutma ki senin Rabbin insanlığa karşı pek lütufkârdır;ve fakat

-ne yazık ki-insanların çoğu şükretmemektedir.”

“Yine unutma ki,senin Rabbin onların kalplerinin gizlediklerini de,açığa

vurduklarını da elbette bilir.”

Neml(53);Âyet:72,73,74.
Gerçekten Allah’ın sonsuz nimetlerine(ikramlarına)karşılık insanın Allah’a

ve elçilerine karşı tutumları nankörcedir,küstahçadır.

Âyetlerdeki “senin Rabbin” ifadesiyle Allah,Elçi’sine olan yakınlığına atıf

yapmaktadır.Ne büyük bir lütuf ve mazhariyet.

Bizler de samimi mü’minler olarak,riyasız ibadetlerimizle,kendimize en güzel

örnek aldığımız Peygamber Efendimiz’in ahlâkıyla ahlâklanarak sergileyeceğimiz temiz hayatı-

mızla Hz.Peygamber’e,dolayısıyla Allah’a yakın olma onurunu yaşama mutluluğunu daha

bu dünyadayken tatma imkânına kavuşabiliriz.Ama asıl gerçek ve sonsuz mutluluk ahirettedir.


36

“Elbette senin Rabbin,onların arasında Kendi verdiği hükmü uygulayacaktır.

Zira O,en yüce olandır,her şeyi(en ince ayrıntılarına kadar) bilendir.”

“Şu halde yalnızca Allah’a dayan!Çünkü senin dayanağın,doğruluğu açık ve

kesin olan hakikattir.”

“Şu bir gerçek ki,sen (manen)ölülere işittiremezsin.Dahası bu daveti sırtını

dönüp uzaklaşan sağırlara da işittiremezsin!

“Yine,yoldan çıkan körleri(manen görme özürlüleri) doğru yola getirecek olan da

sen değilsin.Sen ancak,âyetlerimize inananlara duyurabilirsin,ki,zaten onlar gönülden teslim

olan kimseler(mü’minler)dir.”

“Ve(o vahyi işitmeyen ölüler,körler ve sağırlar)aleyhindeki söz gerçekleştiği

zaman,onlar için yerden(konuşan,şahitlik eden)bir canlı çıkarırız.O onlara mesajlarımıza

öteden beri insanların yürekten inanmamış olduklarını söyler.”

“İşte O Gün,her bir ümmetten âyetlerimizi yalanlayanlara özgü birer bölük

oluşturacağız ve onları(öylece) sevk edeceğiz.”

“Ta ki,(Huzura) geldikleri zaman,(Allah)onlara;’Aklınızın kapasitesi onları

kavramaya yetmediği için âyetlerimizi yalanlamaya mı kalktınız?Eğer öyle değilse,bu güne

dek(bugün için)ne hazırladınız?’diyecek.”

“İşte onların tüm çarpıtmalarına rağmen,kendileri aleyhindeki söz böylece

yerini bulmuş olacak.Dahası bu durum karşısında onlardan çıt çıkmayacak.”

“Hem onlar,geceyi bağrında dinlensinler diye (karanlık)gündüzü de (hayatın

çift kutuplu yasasını)görsünler diye(aydınlık)kıldığımızı hiç mi düşünmediler?”

Elbet bunda inanacak bir toplum için,alınacak bir ders mutlaka vardır.”

“Ve O Gün Sûr’a üflenecek,bunun üzerine Allah’ın dilediği kimseler hariç,

göklerde ve yerde bulunan herkes dehşetten paniğe kapılacak,nihayet herkes,başı önde,O’nun

Huzuruna varacaktır.”

Neml(53);Âyet:78,79,80,81,82,83,84,85,86,87.
“Kim güzel eylemlerle Huzur(um)a gelirse,karşılığını daha hayırlısıyla bula-

caktır;üstelik onlar O Gün’ün(Kıyamet’in) dehşetinden emin olacaklardır.”

“Kim de kötü maksatlı eylemlerle(Huzuruma)gelirse,artık onlar da yüz üstü

ateşe kapaklanacaklardır.Şimdi siz,yapıp ettiklerinizin dışında başka bir karşılık mı

bekliyordunuz?”(Böyle bir istek (ve karşılık)adil olur mu?)

“(Ey Peygamber!)De ki;”Ben yalnızca O’nun mübarek kıldığı şu şehrin

Rabbine kulluk etmekle emrolundum.Zira her bir şey O’na aittir.Yine ben O’na gönülden

teslim olanlardan(Müslümanlardan)biri olmakla emrolundum.”

“Bir de Kur’an’ı(insanlara)okuyup iletmekle…”(Risalet/tebliğ göreviyle…)

Bundan böyle kim doğru yola gelirse,o kendisi için doğruyu bulmuş olur,kim de yoldan saparsa

o zaman de ki;”Ben sadece bir uyarıcıyım!”

“Nihayet de ki;’Hamd olsun Allah’a ki,size alamet ve işaretlerini gösterecek,

siz de onları tanıyacaksınız.”

Ve Rabbin yaptıklarınız karşı asla duyarsız değildir.”

Neml(53);Âyet:89,90,91,92,93.
Bu âyetlerde de yine Hz.Peygamber(AS)’in içinde bulunduğu toplumdaki

konumu gözler önüne serilmekte,inançsızlara karşı alacağı tavır,(uygulayacağı strateji)

gösterilmekte,dünya hayatını güzel eylemlerle süsleyenlerin,değerlendirenlerin karşılığını

ahrette daha hayırlısıyla bulacakları hatırlatılmakta,inançsızların akıbetlerinin de nankörlük-

lerine karşılık büyük bir hüsran olacağı vurgulanmaktadır.

Allah(CC)’ın inananlar ve inanmayanlar hakkında verdiği son hüküm

O Gün (Mahşer/Kıyamet/Yüce Yargılama) gerçekleşecektir.Çünkü O,yaptıklarımıza karşı

asla duyarsız değildir,her fiilimizden haberdardır.
37
“Doğrusu onlara içersinde(gerçeği)gözlere zorla sokan haberler bulunan

bir mesaj gelmiştir.”

“Hedefe tam ulaştıracak çapta(nitelikte)bir hikmet;fakat uyarının hiçbir

yararı?ne yazık ki-olmadı!”

“Artık sen de(Ey Nebi!)onlardan yüz çevir!Bir davetçinin,asla(kimsenin)

tasavvur edemeyeceği o şeye(Yüce Yargılamaya/İlâhi Duruşmaya) çağıracağı Gün,

Onlar yılgın ve bitkin gözlerle,savrulmuş çekirge sürüleri gibi mevzilerinden

çıkacaklar,davetçiye doğru panik içinde seyirtecekler…Ve o inkâr edenler;”Bu zor bir gün!”

diye çığlık atacaklar!”(O kadar ki O Gün,yüreklerin sahibini boğarcasına gırtlağa dayanacağı

dehşet günü olacak.)

Kamer(54);Âyet:4,5,6,7,8.
“Nitekim geçmişte sizinle aynı kafaya sahip toplumları yok ettik.Halâ yok

mudur ders alan?”

“Ve yaptıkları her şey korunaklı sayfalarda(Levh-i Mahfuz’da)kayıt

altına alınmıştır.”

“Küçük olsun,büyük olsun,her ne yapmışlarsa satırlara geçmiştir.”

“Ne var ki,sorumluluğunun bilincinde olanlar cennetlerde ve ırmaklar

arasında(mest) olacaklar.”

“Sadakat tahtında…Sonsuz Hükümranlık ve İktidar Sahibi’nin yüce

Huzurunda…”(Sonsuz mutluluğu tadacaklar…)

Kamer(54);3Ayet:51,52,53,54,55.
İlâhi mesaja karşı kâfirlerin(olumsuz) tavrına karşılık Elçi’den ve ona tabi

olan mü’minlerden istenen onlardan yüz çevirmektir.Onların hesabı Mahşer Günü kurulacak

olan Yüce Mahkeme’de Bizzat Allah tarafından görülecektir.Çünkü yaptıkları her şey(her fiil)

hiç kaçırılmadan yazıcı melekler tarafından kayda geçirilmektedir.

Buna karşılık sorumluluğunun bilincince olanlar(muttakiler)cennetlerde

ve ırmaklar arasında sonsuz mutluluk ve huzur içinde olacaklar.Dahası sonsuz Hükümranlık

ve İktidar Sahibi Olan(Sultanlar Sultanı’nın)yüce Huzurunda(meclisinde)bulunacaklardır ki,

bundan daha büyük bir onur ve mutluluk tasavvur edilebilir mi?
***
“Sad!”Şeref ve itibar kaynağı olan Kur’an şahid olsun!”

“Ama nerde!İnkârda direnenler(akletmek ve hakikati bulmak/görmek)

yerine)yersiz bir gurura ve tarifsiz bir nefrete gömülmüşlerdir.”

“Kendilerinden önce nice kuşakları helâk etti,tam bu sırada imdat dilediler,

fakat kurtuluşun vakti çoktan geçmişti.”(Kendilerine verilen ömür fırsatını değerlendirip

doğru yola yönelmediler.)

“Ve onlar aralarından birinin kendilerine uyarıcı olarak gelmesine(gönderil-

mesine)şaştılar;İşte bu kâfirler şöyle dediler:”Bu göz boyamak isteyen yalancının biri!”

“Bütün bu ilâhları(ilâhlarımızı)bir ilâha indirgiyor ha!Bunun çok tuhaf

bir görüş olduğunda hiç şüphe yok!”

“Onların(sapkın)liderleri öne atılarak(der ki);”Devam edin,ilâhların(m)ıza

dirençle sahip çıkın;yapmanız gereken tek şey budur!”

“Biz çağdaş(ımız olan)inanç sistemlerinin hiç birisinde bunu duymadık!Bu

(olsa,olsa)desteksiz bir uydurmadan(yalandan)başkası değildir!”

“Ne yani,aramızdan ilâhi mesajın indirileceği bir o mu kaldı?Ama hayır,

onlar asıl Benim uyarı(ları)ma karşı şüpheyle yaklaşıyorlar;dahası belli onlar daha azabınmı

tatmamışlar.”

Sâd(55);Âyet:1,2,3,4,5,6,7.

38
Yine müşrik mantığını gözler önüne seren âyetler.Onlar,o zavallı nasipsizler

-aslında-Allah’ın uyarılarına(mesajına) karşı çıkıyorlar.Hz.Peygamber(AS)’in kişiliğiyle bir

sorunları yok nedense!İlâhi mesajdaki uyarılar yaşadıkları süfli hayata uygun olmadığı için

görmezlikten,duymazlıktan geliyor ya da önünü kesmeye çalışıyorlar!

Buna karşılık Yüce Allah,Elçi’sine sabır ve dirençle görevini sürdürmesini

tavsiye ediyor;

“İşte onlar;”Rabbimiz!Biziz hesabımızı Hesap Günü’nden önce,hemen şimdi

kes!”diye,(alay ederler.)”

“(Ey Nebi!)Sen onların bu tür lâflarına karşı dirençli ol ve güçlü bir kişiliğe

sahip olan Davud’u hatırla!Çünkü o,her daim Allah’a yönelirdi.”

Sâd(55);Âyet:16,17.



Hz.Davud(AS),büyük bir servet ve iktidar sahibi,güçlü kişiliği sayesinde onla-

ların kışkırtıcılığına karşı direnebilmişti.Varlığa sabretmek/direnmek yokluğa direnmekten

daha zordu(r.)

Güç ve serveti Allah’ın desteği,bunlardan mahrumiyeti Allah’ın desteğinden

mahrumiyet olarak algılayan Mekke aristokrasisine Hz.Davud(AS)hatırlatılarak/örnek göste-

rilerek,Hz.Peygamber(AS)’e de tıpkı,Hz.Davud(AS)’a verildiği gibi ileride güç ve iktidar

bahşedileceği ima edilmektedir.Sıradan bir nefer olan Hz.Davud(AS)’a,atadan kalan bir miras-

la değil,ilâhi bir yardımla(lütufla)hem iktidar,hem de peygamberlik bahşedilmiştir.(İktidar ve

nübüvvet hem dünya,hem ahiret saadetini temsil etmektedir.)
“(Ey Peygamber!)Sana mübarek bir kitap(hitab)olan bu(Kur’an’ı)Biz

indirdik ki,herkes onun mesajları üzerinde iyice düşünsün de,akıl,izan sahipleri ders alsın

diye.”

Sâd(55);Âyet;29
Vahyin ölçülerine göre ancak düşünenler(düşünmesini bilenler)akıl,izan

sahipleridir ve yalnız akıl izan sahipleri,(öğütlerden,olaylardan)ders alır.
“(Ey Peygamber!)De ki:Ben sadece bir uyarıcıyım!Mutlak otorite olan Tek

Allah’tan başka ilâh yoktur.”

“Göklerin,yerin ve o ikisi arasındakilerin Rabbi,mutlak yücelik ve sürekli

(kesintisiz)bağış sahibi…”

“(Yine)De ki:”Bu,(vahiy/Kur’an)muazzam bir haberdir.”

“Sizse(ey insanlar!)ondan yüz çeviriyorsunuz!”

“(De ki):”(İnsanın yaratılışını)tartıştıkları zaman,o yüce toplulukta(olup

bitenler)hakkında bir bilgiye sahip değilim”

“Ne var ki,bana sadece açık bir uyarıcı olduğum bildirilmektedir.”

Sâd(55),Âyet:65,66,67,68,69,70.
İlâhi mesajın insanlık için ne kadar önemli ve muazzam bir haber,Hz.Peygam-

ber(AS)’in görevinin ne kadar büyük olduğu gözler önüne serildikten sonra,onu teyid eden

şu âyetler;

“(Ey Peygamber!)De ki:”Ben bu mesajı(sizlere iletmemden)dolayı sizden

bir karşılık(ücret)istemiyorum;ben kendini zorla yükümlülük altına sokanlardan da değilim.”

“Ne ki,bu(vahiy)bütün âlemler için serâpâ(som)bir uyarıdır.”

“Ama onun verdiği haberin(gerçek olduğunu)bir zaman sonra(ölünce/ya da

Kıyamet koptuğunda)öğreneceksiniz.”

Sâd(55);Âyet:86,87,88.

(Hz.Peygamber(AS)’in ve onun kutlu yolundan gidenlerin İslâm’a hizmetlerine

karşılık kimseden bir ücret/övgü beklememesi,ecrini sadece Allah’tan beklemesi gerekir.)

39
“Bir sûre(bir ilâhi mesaj)indirildi sana;(Ey Nebi!)Artık bundan dolayı için

daralmasın ki,onunla(insanları)uyarabilesin ve mü’minlere de(şu) öğüdü verebilesin;”

“Uyun Rabbinizin Katı’ndan size indirilene!O’nun dışında birtakım otoritelere

de asla uymayın!”(tabi olmayın!)Ne kadar da kıt hafızalısınız!”(…az öğüt alıyorsunuz!)

A’râf(56);Âyet:2,3.

Hz.Peygamber(AS)’e indirilen vahyin bulunduğu ortamda daralan içini ferah-

lattığı,ruh sağlığının korunduğu,böylelikle tebliğ(risalet)görevini daha güzel yerine getirebile-

ceği,Allah’tan başka bir otoriteye boyun eğmeme konusunda mü’minleri(ve bütün insanları)

uyarması gerektiği hatırlatılmaktadır.
“Hem kendilerine ilâhi mesaj gönderilenleri,hem de(onlara)ilâhi mesajı

iletmekle(tebliğ etmekle)görevli olanları(Allah’ın elçilerini/peygamberleri)elbet hesaba

çekeceğiz.”

“Ardından onlara(haklarındaki)bilgi arşivimizi mutlaka açacağız.Hoş onlar-

dan(hayatlarının her anında)hiç uzak olmadık ki…”(Biz onlardan uzak değiliz!)

Â’râf(56);Âyet:6,7.
Yarın İlâhi Yargılama’da,Hz.Peygamber(AS)’a ve diğer bütün görevli elçilere

İlâhi Mesajı gereğince tebliğ edip etmedikleri(risalet görevlerini yerine getirip getirmedikleri)

insanlara da onların çağrılarına uyup uymadıkları sorulacaktır.

Bu bilgiye ve bilince sahip olanların yaşayacağı hayat ile olmayanların

yaşayacakları hayatı varın siz kıyas edin artık!
“(Ey Peygamber!)De ki:”Benim Rabbim sadece doğru olanın yapılmasını

emretmiştir.O halde siz,Allah’a sadakatiniz ispat için giriştiğiniz her eylemde bütün varlığı-

nızla O’na yönelin ve dini yalnızca O’na has kılarak ta yürekten yalvarın.Başlangıçta sizi

yarattığı gibi,sonunda yine O’na dön(dürül)eceksiniz.”

Â’râf(56);Âyet:29



İşte muhteşem bir âyet daha.Allah’ın bizlerden(kullarından)istediği “doğru

olanın yapılması”dır.Bu ölçüyü ancak Kur’an-ı Kerim (Furkan-yanlışı doğrudan ayırt eden)

okuyarak ve kuşkusuz Hz.Peygamber(AS)’in tebliğini(öğütlerini) dinleyerek elde edebiliriz.

O zaman Allah’a olan sadakatımızı(bağlılığımızı/teslimiyetimizi)olanca varlığımızla O’na

yönelerek kanıtlayabilir ve O’nun istediği hayatı yaşayarak birey(ler)ve toplum olarak diğer

bireylere ve toplumlara örnek olabiliriz.
“(Ey Peygamber!)Sor bakayım;”Allah’ın kulları için yarattığı güzellikleri,

tertemiz ve helal rızıkları/nimetleri yasaklayan kimmiş?”(Dindarlık yapacağım derken,

sahte haramlar/yasaklar koyarak haddini aşan,dini yaşanmaz hale getiren kimmiş?)

Cevap ver;”Bunlar dünya hayatında (herkesle birlikte)imana erenler için,Kıyamet Günü

ise yalnızca onlara has olacaktır.”

Kavrama yeteneği(akıl ve idraki)olan bir toplum için âyetlerimizi işte böyle

açık ve net bir biçimde dile getiriyoruz.”(…gören gözler önüne seriyoruz.)

Â’râf(56)Âyet:32
Allah’ın(CC)’ın bizler(insanlar/kulları ve cümle yaratılmışlar için)beğenip,

uygun görüp seçtiği,prensipler koyduğu Din’e bir şeyler eklemek,ya da ondan bir şeyler

çıkarmak kimsenin haddine değildir.Bu yetki peygamberlere bile verilmemiştir.Allah(CC),

mükemmeldir,kusursuzdur,koyduğu prensipler de öyle.Bize düşen ancak onlara uymaktır.

40

“(Ey Resûl’üm!)De ki:”Benim Rabbim,yalnızca açık ya da gizli (küçük ya da

büyük)yüz kızartıcı davranışları(fuhşiyatı/aşırılıkları)günahın her türünü,haksız yere başkası-

nın malına göz dikmeyi,herhangi bir delil indirmediği halde,Allah’tan başkasına ilâhlık

yakıştırmanızı,hakkında bilginizin olmadığı şeyi Allah’a atfetmenizi yasaklamıştır.”

Â’râf(56);Âyet:33



“Onlar ki,ellerindeki Tevrat ve İncil’de tanıtılmış bulacakları Rasul’ü,o Kitap

Ehli’nden olmayan Peygamber’in izinden gidecekler;(O Peygamber)onlara iyiliği emredip,

kötülükten sakındıracak,temiz ve yararlı şeyleri onlara helâl kılıp,pis ve zararlı şeyleri onlara

yasaklayacak;sırtlarına vurulmuş olan yüklerini indirip,öteden beri(özgürlüklerine)vurulan

zincirleri çözecek.(Onları fıtratlarına,öz benliklerine döndürecek.)Sonuçta ona inanan,onu

el üstünde tutup destekleyen ve ona yücelerden bahşedilen ışığın(nurun/vahyin)ardına onunla

birlikte düşenler kurtuluşa erişen kimseler olacak.”

A’râf(56);Âyet:157
Âyette Hz.Peygamber(AS)’in Tevrat ve İncil’de tanıtılmış(müjdelenmiş)olduğu

açık seçik bir biçimde ifade edilmektedir.

Peygamberliğin öncelikli görevi (ve vasfı)arasında bulunan,”iyiliği emredip,


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin