16 “(Ey Peygamber!)De ki;”Siz ey kâfirler!”


kötülükten sakındırma”işi,aslında Kur’an’ın inşa etmeyi hedeflediği insan tipinin en belirgin



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə5/32
tarix30.07.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#63462
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   32
kötülükten sakındırma”işi,aslında Kur’an’ın inşa etmeyi hedeflediği insan tipinin en belirgin

özelliğidir.(Zaten Peygamber de model ve örnek bir kişilik olarak inşa edilmektedir.)

Bu tip,sorumluluk bilincine sahip olduğu için,sorumlu davranan,nesne değil

özne,birey değil şahsiyet olan sorumlu ve sosyal bir kişiliktir.

İşte Hz.Peygamber(AS)’in-ve diğer bütün peygamberlerin-görevi,içinden çıkarıldıkları toplumları eğitmeleri,aksaklıklarını,yamukluklarını gidermeleri,fıtratlarını

zedeleyen,bozan yanlış düşünce ve davranışlarını,doğrultarak onlara insanlıklarını yeniden

kazandırmalarıdır.

Ancak böyle bireylerden oluşan toplumlar,bütün zamanlarda mekanlarda örnek,

ideal toplumlar olurlar,maddi ve manevi alanlarda diğer toplumlara(onları bir ana şefkatiyle kucaklan bir ümmet olarak)medeniyet,insanlık yolunda önderlik,kılavuzluk edebilirler.

Bu da,hem kendileri hem de cümle insanlık için kurtuluşa ermek olacaktır.

(Bu âyet;Mâide;3,En’âm;145,Bakara;173,Nahl;115 ışığında anlaşılmalı ve

değerlendirilmelidir.)
*
İşte bireyi ve toplumu inşa edici muhteşem âyetlerden biri daha.

Cahillerin dindarlığı arttıkça,sapıklığı da artar.Gurura,kibire kapılır.Davranış

bozuklukları başlar.Dindarlık gösterişe yönelirse(yönlendirilirse)sahte kutsallar üretmeye ve

onları-çoğu kez bilmeyerek-Allah(CC)’ın,Peygamber(SA)’in önüne/yerine geçirmeye başlar.

Dünyada da, ahirette de rüsvaylık budur.
“(Ey Peygamber!)De ki:”Ey insanlar!İyi bilin ki,ben,Allah’ın hepinize gönder-

diği elçisiyim.Öyle bir(Allah)ki,göklerin ve yerin egemenliği (mülkü)O’na aittir.O’ndan başka

ilâh yoktur,hayatı ve ölümü yaratan (öldüren de,dirilten de)O’dur.O halde(gelin)Allah’a ve

O’nunElçisi’ne inanın.Allah’a ve O’nun bütün mesajlarına inanan,Kitap Ehli’nden olmayan

Haberci’ye…(tertemiz/ümmi Peygamber’e…)Ve ona uyun ki,doğru yolu bulabilesiniz.”

Â’râf(56);Âyet:158

41

Bu âyette açık,seçik ve net bir biçimde Hz.Peygamber(AS)’in bütün insanlara

(insanlığa) gönderildiği belirtilmektedir.

Ancak böylesine yüce,güçlü,dosdoğru,üstün ahlâklı bir varlığa(Elçi’ye)

inanılır,güvenilir,ardından gidilir.

İnsanlar arasından seçtiği ve risalet(ilâhi mesajı tebliğ)göreviyle görevlendirdi-

ği elçilerine –ve Son Elçi Hz.Muhammed(AS)’e-inanmak,Allah’a inanmak demektir.

Doğru yolu bulmak ve kurtuluşa ermek,dünya ahiret mutluluğunu yaşamak

ancak böyle mümkündür.

“İmdi onlar(yıllar yılı tanıdıkları)hemşehrilerinde delilikten eser olmadığını

düşünmezler mi?(görmezler mi?)O sadece açıktan açığa uyaran biridir.”(Allah’ın Elçisi’dir.)

Â’râf(56);Âyet:184
Bu âyette Kur’an-ı Kerim(vahiy),ilk muhatapları olan Mekkeliler’i mantıklı,

insaflı olmaya davet etmekte,akıllarını inkârlarına bir gerekçe olarak göstermekle,içine

düştükleri çelişkiye ve yanılgıya dikkat(leri) çekilmektedir.
“(Ey Nebi!)Sana soruyorlar;”Son Saat ne zaman gelip çatacak?”diye.Cevap

ver:”Onun bilgisi yalnızca Rabbimin Katındadır.Onun vaktini O’ndan başka ortaya koyacak

kimse yoktur.O,bütün ağırlığıyla(ve dehşetiyle)göklerde ve yerde kopacak,sizi haberiniz olma-

dan ansızın yakalayacaktır.Sanki senin ısrarla o bilginin peşine düşüp elde etmen mümkün-

müş gibi,onu sana soruyorlar.De ki:”Onun gerçek bilgisi yalnızca Allah Katındadır,ne ki

insanların çoğu bunu bilmezden geliyor.”

“De ki:”Allah dilemedikçe,ben(bile)kendime ne yarar sağlayabilirim,ne de

zararı önleyebilirim.Zira eğer gaybı bilseydim,kendime tüm güzelliklerden daha çok pay

ayrılmasını sağlardım,üstelik kötülük(ler) de semtime uğramazdı.Ne ki,ben inanan insanlar

için yalnızca bir uyarıcı ve müjdeciyim.”

Â’râf(56);Âyet:187,188.
Hz.Peygamber(AS)’ı zor durumda bırakmak için küfür cephesinin baş vurdu-

ğu taktiklerden biri de Kıyamet Saati’ni bildirilmesini istemeleridir..Oysa onun bilgisi sadece

Allah Katındadır ve bizi ansızın yakalayacaktır.Bu yüzden Allah’ın buyruklarına uygun bir ha

hayat yaşayarak Kıyamet’e her zaman hazırlıklı olmalıyız.Onu dehşetinden ancak böyle emin

olabiliriz.Küçük kıyametin ölüm olduğunu her zaman hatırlamalıyız.



188.âyet vahyin Allah’a aidiyetinin delillerinden biridir.Her şey O’nun

denetiminde,kontrolündedir.Bu gerçek Hz.Peygamber(AS)’ın ağzından bir itiraf şeklinde

dile getirilmekte ve bütün insanlara da(özellikle mü’minlere)bu konuda gönderme yapılmak-

tadır.Hakikate olan sadakatin,her tür taktik ve stratejik hesabı aşacak/bozacak kadar samimi

ve sağlam olduğunu gösterir.
“(Ey Nebi!)De ki:”Haydi çağırın Allah’a ortak koştuklarınızı,sonra önüme

(ardıma)her türlü tuzağı kurun ve bana göz açtırmayın!”

“(Ama)unutmayın ki,benim savunucum Kitab’ı indiren Allah’tır;zira dürüst

ve erdemli olanları O savunacaktır.”

“Oysa ki,O’nun dışında yalvarıp yakardıklarınız ne size yardımcı olabilir ne de

kendilerine bir yardımları dokunur.”

“Ve eğer yol gösterseler diye yakarsanız,sizi duymazlar bile.Ve sanırsın ki,

sana bakıyorlar,fakat onlar(gerçeği)görmezler.”

“Sen insan fıtratına uyan yolu tut,(benimse,)iyi olanı emret(öner)ve haddini

bilmezlere aldırma!”

42

“Yine de Şeytan tarafından kurgulanan uyarıcı bir kışkırtmaya hedef olursan

hemen Allah’a sığın.Unutma ki,O her şeyi işitir,akıl,sır ermez (erişilmez,limitsiz) bir bilgi

(ilim)sahibidir.”

“Şüphesiz sorumluluk bilincini kuşanmış(kuşanan)kimselerin içine Şeytan

tarafından kurgulanan mevhum bir görüntü yansıyacak olursa,(hemen fıtrat sözleşmesini)

hatırlayıverirler ve işte o an gerçeği kavrarlar.”,

“Kendi (fıtratlarına yabancılaşmış)kardeşleri onları azgın sulara sürüklemek

isteseler dahi sonuna(dek)mücadeleden el çekmezler.”(vazgeçmezler.)

“Ve sen(Ey Muhammed!)onlara istedikleri âyeti getirmediğin zaman,hemen

derler ki:”Onu Rabbinden almak için çabalasaydın ya!”

De ki:”Ben yalnızca Rabbimden bana vahyedilene uyarım.Bu(vahiy)Rabbiniz

Katından gelen bir bilinç kaynağıdır.İnanacak bir toplum için de kapsamlı bir doğru yol haritası

ve bir rahmet pınarıdır.”(…hidayettir,rahmettir.)

“Ve artık Kur’an okunurken onu can kulağıyla dinleyin ve sesinizi kesin ki,

rahmete nail olabilesiniz.”

“Ve Rabbini,özbenliğinde,alçakgönüllülükle ve O’ndan sakınarak,sesini

yükseltmeksizin gündüz,gece(her zaman) an ve sakın kendine yabancılaşanlardan(fıtratına /

yaradılışına aykırı davrananlardan)olma!”

“Unutma ki,Rabbinin tarafında olanlar O’na kullukta kibre kapılmazlar ve

O’nun adına/aşkına hareket ederler.Ve yalnız O’nun önünde(Huzurunda)secdeye kapanırlar.”

Â’râf(56);Âyet:195,196,197,198,199,200,201,202,203,204,204,206.(Secde)
Bu muhteşem âyetlerde de inanmayan bir toplumda görev yapan Allah Elçisi’

nin(ve Müslümanların)nasıl bir tavır takınmaları gerektiği vurgulanmaktadır.

Şöyle ki;İnsan fıtratına(yaratılışına)en uygun yol doğal ve kolay olan

davranış biçimidir.

Bu davranışların dışına çıkarak,gurura,kibre kapılmak(insan fıtratına en

uygun yaşama şeklini öneren)vahyi beğenmemek,Allah’tan başka ilâhlar edinmek,ancak

şeytani güçlerin kışkırtmalarıyla(vesveseleriyle)gerçekleşmektedir ki,insanın dünyasını da,

ahiretini de kaybetmesine sebep olur.

Böyle bir akıbete uğramamak için de hayatımızın her safhasında Allah’a

sığınmamız,O’nu gündemimizden çıkarmamamız ,O’nun tarafında(cephesinde)yer almamız

tek güvenli yol haritası olarak Kur’an’ı benimsememiz gerekmektedir.

Müslümanlar kendilerini derin sulara(ya da bataklıklara)çekmek isteyen

fıtrata uygun olmayan bir hayat yaşayan kardeşlerini kurtarmak için çaba harcamalıdırlar.

Çok önemli bir öneri de Kur’an’ı Kerim okunurken onu edeple dinlemektir.



“Bu ilâhi kelâmın indirilişi,hiç kuşku yok ki Âlemlerin Rabbindendir.”

“Yine de onlar;”Onu o(Hz.Peygamber)uydurdu!”diyorlar.Hayır!O senin

Rabbinden gelen bir hakikattir.Senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu belki

yola gelirler diye uyarman için(gönderilmiş)dir.”

Secde(57);Âyet:2,3.
“Şüphesiz Kıyamet Günü anlaşmazlığa düştükleri konularda aralarında

(şaşmaz adaletiyle) hüküm verecek olan elbet senin Rabbindir.”

Secde(57);Âyet:25


43

“Bir de diyorlar ki;”Eğer doğru söylüyorsanız,bu(bahsi geçen)kesin hüküm

ne zaman verilecek?”

“De ki:Kesin hükmün verileceği gün inkârda ısrar edenlere,ne imanları

fayda verecek,ne de (mazeret beyan etmeleri için)göz açtırılacak!”

“Şu halde boş ver onları da(kendi işine-görevine- bak.)madem onlar beklemeye

razılar,sen(dünden)bekle!”

Secde(57);Âyet:28,29,30.
İnkârda ısrar eden ve Hz.Peygamber(AS)’in tebliğ ettiği vahyi ciddiye almayan

yan inançsızlar arasında kesin hükmü Kıyamet Günü Yüce Yargılama’da Bizzat verecek olan

senin Rabbindir buyurarak Allah,Resûl’üne yakın olduğunu(Onu sevdiğini) ima ederken,

sadece risalet(tebliğ)görevini yapması önerilmekte,imansızlara da gereken uyarıyı sert bir

şekilde yapılmaktadır.



***
“Elif-Lâm-Mim-Ra!Bunlar Kitab’ın âyetleridir.Ve Rabbin(in) Katından sana

indirilenler hakikatin ta kendisidir,fakat insanların çoğu buna iman etmezler.”

Ra’d(58);Âyet:1
“İlle de(halâ nasıl inkâr edebildiklerine)şaşacaksan,asıl onların şu sözüne

şaş;”Ne yani,şimdi biz toprak olup gittikten sonra yeni bir yaratılışın muhatabı mı olacağız?”

Onların inkâr ettikleri aslında Rableridir.İşte(hesap verme sorumluluğunu

reddeden)bu tipler,boyunlarında tutsaklık tasmasını taşıyanlardır.İşte onlardır ateş yaranı.

Onlar orada yerleşip kalacak olanlardır.”

Ra’d(58);Âyet:5
Âyetlerden de anlaşılacağı üzere müşrikler Hz.Peygamber(AS)’in kişiliğinden

çok Allah’tan gelen-ve çarpık hayat tarzlarını değiştirmelerini,düzeltmelerini isteyen-vahye

karşı çıkmaktadırlar.

Bugün de aynı tiplerle karşılaşmak mümkündür,yarın da olacaktır.

(Kur’an-ı Kerimin zamanlar üstü ve evrensel oluşuna delil âyetlerden biri.)
Ve şu ibret verici âyetler;

“Ve (o inançsızlar)iyiliği bırakmışlar(tehdit edildikleri/uyarıldıkları)kötü

akıbetin bir an evvel gelip çatması için(ey Nebi!)seni zorluyorlar.Oysa ki,kendilerinden önce

bir dolu ibretlik hadise yaşanmıştı.Neyse ki senin Rabbin kendilerine kötülük eden(zalim)

insanlar için dahi bağışlayıcıdır;ama unutma ki,cezanın en şiddetlisi de yine Rabbine aittir.”

(Bu O’nun adaleti gereğidir.)

“Bir de inkârda ısrar edenler;”Ona Rabbinden bir mucize indirilmesi gerek-

mez miydi?”diyorlar.Unutma ki,sen,sadece bir uyarıcısın ve her topluluğun bir hidayetçisi

zaten bulunmaktadır. Ra’d(58);Âyet:6-7.
“Yine inkârda direnenler:”Ona Rabbinden bir mucize indirilmesi gerekmez

miydi?”derler.

De ki:”Allah dileyen kimsenin sapmasını diler,Kendisine yönelen kimseyi ise

doğru yola yönlendirir.”

Ra’d(58);Âyet:27
43

En büyük mucize olan Kur’an-ı Kerim’i görmeyen,Hz.Peygamber(AS)’den

halâ mucize bekleyen nasipsizlere ne demeli!

Kötü niyetli ve önyargılı olan inançsızlar tercihlerini bu yönde yaptıkları için

Allah da onları doğru yoldan,aklı selimden uzak tutmuştur.
“(Ey Nebi!)Onlara;”Göklerin ve yerin Rabbi kimdir ?”diye sor ve”Allah’tır!”

cevabını ver.

(Şimdi de)De ki:”Ne yani,şimdi siz Allah’ı bırakıp da,kendilerine bir yarar

sağlayamayan ve muhtemel bir zararı önleyemeyen(yaratılmış)varlıkları yâr ve yardımcı mı

atadınız?”İlâve et:”Hiç görenle görmeyen bir olur mu?Ya da karanlıklarla(bir ışık kaynağına

sahip olan)aydınlık nasıl bir olabilir.?”Yoksa onlar Allah’a,O’nun yarattığı gibi ortaklar tesbit

ettiler de,bu yaratış kendilerine(Allah’ın yaratışından)ayırt edilemeyecek kadar benzer mi

göründü?”

De ki:”Her şeyin yaratıcısı yalnızca Allah’tır.Zira tüm varlığa boyun eğdire-

cek mutlak otorite sahibi biricik güç sadece O’dur.”

Ra’d(58);Âyet:16
Bireysel ve toplumsal inşa devam etmekte,inansızlarla inançlılar ışıkla/karan-

lık,görenle/görmeyen benzetmeleriyle tanımlanmakta,her şeyin yaratıcısının Tek Allah olduğu,

O’nun dışında edinilen ilâhların insanı sadece hüsrana sürükleyecekleri vurgulanmaktadır.
“(Ey Nebi!)Hiç Rabbin Katından sana indirilen(vahy)in hakikat olduğunu

bilen kimse,(bu hakikate karşı)kör davranan(görmezden gelen/görmeyen)kimseyle bir

tutulabilir mi?Elbet ancak basiret(keskin/doğru görüş)sahibi olanlar öğüt alırlar.”

“Onlar ki,Allah’a verdikleri söze sadakat gösterirler ve fıtrat sözleşmesini ihlâl

etmezler.”

“Yine onlar Allah’ın kurulmasını emrettiği bağları kurarlar.Zira onlar,

Rablerinin (sevgisini yitirme)kaygısıyla titrerler ve hesabı kötü vermekten korkarlar.”

Ra’d(58);Âyet:19,20,21.
“Ama fıtrat sözleşmesinin ardından Allah’a verdikleri sözü ihlâl edenler,daha-

sı Allah’ın kurulmasını emrettiği bağları kesip kopararak,yeryüzünde sosyal çürümeye neden

olanlar var ya;işte onlar Allah’ın rahmetinden kesinlikle dışlanmışlardır ve dâr(-ı dünyanın)

ardından gelen kötü akıbet onları beklemektedir.”

Ra’d(58);Âyet:25
Önceki âyetlerin devamı olarak kabul edilecek bu âyetlerde,vahyin inşa etmek

istediği İslâm aklının koordinatlarından birisi olan “hakikate ve kendi fıtratıyla barışık bir

mü’min” portresini “Allah’ın kurulmasını emrettiği bağları kurarlar” ilkesiyle getirmektedir.

Bunun aksi olan kâfir portresi mutlak hakikate ve kendi fıtratına yabancılaşmış aklın tavrı

olarak gözler önüne serilmekte,onları bekleyen akıbet hatırlatılmaktadır.Bu bağın sadece

akrabalık bağlarıyla sınırlı olduğunu var sayarsak,Kur’an’ın evrenselliğini de sınırlamış

oluruz.


45
“Yine inkârda direnenler;”Ona Rabbinden bir mucize indirilmesi gerekmez

miydi?”derler.

De ki:”Allah dileyen kimsenin sapmasını diler,Kendisine yönelen kimseyi ise

doğru yola yönlendirir.”(Herkes seçiminde/tercihinde özgür iradesini kullanır)

“İşte onlar,iman eden ve kalpleri Allah’ın vahyi ile tatmin olan kimselerdir.

Bakınız;(akleden)kalpler yalnızca Allah’ın vahyi ile tatmin olur.”

“İman eden ve Allah’ın razı olduğu eylem ortaya koyan bu kimseler var ya;

göz aydınlığı onlarındır,güzel yurt da onların…”

“Böylece(Ey Nebi!),kendisinden önce nice(inkârcı)toplumların gelip geçtiği

bir toplumun arasından(içinden)elçi olarak seni seçtik ki,sana vahyettiklerimizi kendilerine

ulaştırasın.Zira onlar Rahman’ı inkâr ediyorlar.(Allah’a inandıkları halde O’nun hayata

müdahale etmesine karşı çıkıyorlar.Kendi hayat tarzlarından başkasına razı olmuyorlar.)

De ki:”O benim Rabbimdir,Kendisinden başka ilâh olmayandır.Yalnızca O’n

güvendim,yüzümü(olanca varlığımı)O’na çevirdim.”

“Eğer bu(vahiy)kendisi(varlığı) sebebiyle dağların yürütüldüğü,yerlerin

paramparça edildiği,ölülerin konuşturulduğu bir hitap(Kur’an/kitab) olsaydı,(sırf bu vahye

inansınlar diye bir takım mucizeler vesile kılınsaydı onlar(kâfirler)yine de inanmazlardı.)

Bilâkis,iş ve oluş(lar)tümüyle Allah’ın yasalarına bağlıdır.Peki mü’minler,

‘Allah isteseydi bütün insanları hidayete erdirirdi’ gerçeğini anlayıp da(herkesi mü’min

yapma)sevdasından halâ vaz geçmediler mi?

Ama inkârda ısrar edenlere gelince:Yapıp ettikleri onların baş(lar)ından

felâketi eksik etmeyecektir ya da yurtlarının yanı başına ansızın konuverecektir,ta ki Allah’ın verdiği söz yerini bulsun.Çünkü Allah sözünden asla caymaz.”

“Doğrusu senden önceki elçiler de alaya alınmışlardı.Bu yüzden inkârda

ısrar eden o kimselere(önce pişman olup tövbe etmeleri için) süre tanıdım,sonunda onları

yakaladım.Cezalandırma nasıl olurmuş,(görsünler bakayım!)”

“O değilse kimmiş bakayım kazandıkları nedeniyle her canlı varlığın tepesine

dikilip duran?Buna rağmen halâ Allah’a ortak koşuyorlar!De ki:”Onları(Allah’a yaklaştırıcı

şefaatçi olarak benimsediğiniz putları keyfinize göre)isimlendirin!Yani siz yeryüzünde bilme-

diği bir şeyi O’na haber veriyorsunuz öyle mi?Belki de sözü(hakiki anlamda değil),sırf zahiri

anlamda kullanıyorsunuzdur.

Hayır,inkârda ısrar edenlere hileli(çarpık,yanıltıcı)mantıkları cazip gösterildi ve doğru yoldan(bu nankörlükleri,sapkınlıkları yüzünden)saptırıldılar.Zira Allah,kimi saptı-

rırsa,ona doğru yolu gösterecek kimse bulunmaz!”

“Dünya hayatında onlar için(uygun/adil)bir ceza vardır,fakat ahretin cezası

çok daha elem verici(kalıcı/etkileyici)olacaktır.Allah’a karşı onları savunacak birileri de

olmayacaktır.”

Ra’d(58);Âyet:27,28,29,30,31,32,33,34.
Hiçbir yorum gerektirmeyecek kadar açık-seçik ifadelerle çizilen mü’min ve

münkir portrelerinin karşılaştırılması yapılmaktadır.Ne yapılırsa yapılsın,inanmayan,inan-

mamayı seçtiği için inanmayacaktır.

Bu tipler için Allah’tan hidayet dilemekten başka yapacak bir şey yoktur.
“Yine kendilerine (bu) Kitab’ı emanet ettiğimiz(mü’min)kimseler,sana indiri-

lenden dolayı seviniyorlar.Fakat muhalif müttefikler arasında onun bir kısmını inkâr edenler

de bulunmakta.

(Onlara)De ki:”Ben sadece Allah’a kul olmakla ve O’na(hiçbir şeyi/hiç kimse-

yi)ortak koşmamakla emrolundum.Yalnız O’na davet ediyorum,zira dönüş yalnızca O’nadır.

“Ve işte böylece Biz,onu Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik.Artık sana

ilimden bir pay verildikten sonra,eğer onların(inançsızların)keyfi arzularının peşine düşersen

senin için Allah’tan başka ne bir yâr,ne de bir sığınak var!”

46



“Doğrusu senden önce de elçiler göndermiş,onlara da eşler ve çocuklar

vermiştik.(Onlar da sizin gibi birer insandı.)Allah’ın izni olmaksızın bir peygamberin (kendiliğinden)bir mucize getirmesi(göstermesi)olacak şey değildir.(Kaldı ki)her dönemin (kendine has)bir mesajı vardır.”

“Allah,dilediğini yok eder,dilediğini bırakıp sağlamlaştırır.Zaten mesajın

(vahyin)kaynağı(da)O’nun Katındadır.”

“İmdi onları tehdit ettiğimiz(cezanın)bir kısmını ister sana(daha hayattayken)

gösterelim,ister(ondan önce)senin ölümünü takdir edelim,unutma ki sana düşen yalnızca

(ilâhi mesajı)tebliğ etmektir.(Onların)hesabını görmekse sadece Bize düşer.”

“Peki,onlar görmediler mi ki(görmezler mi ki)Biz yeryüzüne müdahil olup,

ona(ait değerleri)her bir tarafından eksiltiyoruz.

(Şu kesin)ki,Allah yasa(larını) koyar,O’nun yasasını kimse bozamaz.Üstelik O,

hesabını pek çabuk görür.”

“Doğrusu onlardan öncekiler de,zaafı ustaca gizlenmiş düzenler kurmuşlardı.

Fakat bütünüyle kusursuz düzen kurarak(diğer düzenleri boşa çıkarmak)sadece Allah’a

has idi.(hastır.)(Zira)O,her canın ne kazandığını bilir.Ama istikbalin kime ait olduğunu


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin