Hitap bütün insanlara/insanlara,bütün zamanlara/mekanlara…Seçim,tercih
insanın cüzi(ama özgür)iradesine bırakılmış.Hz.Peygamber(AS),Allah’ın mesajını tebliğ eder,
ötesine karışmaz,sorumluluk tebliğ edilene geçer.Her benlik kendisinden sorumludur.Allah’a
kulluk gerçek kurtuluş ve özgürlük,O’nun dışında-yaratılmış olanlara-kulluk,tutsaklık ve
zillet getirir dünyada,ahirette.
İşte her şey bu kadar açık,seçik ve nettir.Dileyen Allah’ın mesajını tebliğ eden
Hz.Peygamber(AS)’e inanır,onu izler,dileyen tercihini kendi sınırlı,kıt,yetersiz aklına,iradesine
göre yapar.Ve sonuçlarına katlanır…
“(Ey Peygamber!De ki):”Hiç şüphesiz ben de(benden önce gönderilen elçiler
gibi)O’nun(Allah’ın)Katından size gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim!”
“Haydi Rabbinizden kusurlarınız için af dileyin ve bilincinizi yenileyerek O’na
(olanca varlığınızla)yönelin,O da size,sonu (ilâhi)yasayla belirlenmiş bir süre doluncaya (ecel
gelinceye)kadar,(akıbeti)güzel bir hayat bahşetsin ve erdem sahibi herkese erdeminin karşılığını
versin.Ama eğer yüz çevirecek olursanız,iyi bilin ki ben,korkunç bir günün azabının üzerinize
kopmasından korkuyorum!”
“(Er ya da geç)dönüşünüz Allah’adır.Ve O,her şeyi yapmaya gücü yetendir.”
Hûd(70);Âyet:2,3,4. Hz.Peygamber(AS)’in gönderiliş/risaletle görevlendiriliş sebebi belirtilmekte,
(uyarıcı ve müjdeleyici)erdemli bir hayat yaşayanların güzel bir ahiret hayatı ile ödüllendirile-
cekleri,ilâhi yasalara uymayanların,dudak bükenlerin ona göre karşılık görecekleri,ne kadar
uzun bir ömür sürersek sürelim er-geç dönüşün(ecelle)Allah’a olacağı vurgulanmaktadır. “Yine O,(bile)gökleri ve yeri altı aşamada yaratmıştır.Ve O’nun Kudret Makamı’
nın(en büyük tecellisi olan hayat)su üzerinde kaimdir.(Bütün bunları)hanginizin eylem ahlâkı
konusunda daha iyi olduğunu anlamak için yaptı.
Şimdi sen(Ey Nebi!) kalkıp da:”Muhakkak siz ölüm(ünüz)den sonra tekrar
diriltileceksiniz!” desen,küfre saplananlar:”Hah,al sana bir numara daha!”diyecekler.”
“Şöyle ki,belki de,onların:”Onun üzerine bir hazine indirilmeli değil miydi?”
ya da;”Onunla birlikte bir melek gelse(ya!)”demekle senden beklentileri,göğsün bu yüzden
daralsın da,sana bildirilen kimi vahiyleri kulak ardı edesin diyedir!
Kesinlikle(onların bu şeytanca oyunlarına gelme!) sen sadece bir uyarıcısın!
Allah ise,her şeyi en ideal mânada koruyandır.”
“Yoksa;”Onu(Kur’an’ı)uydurdu!”mu diyorlar?
De ki:”Madem öyle(diyorsunuz),eğer dürüstseniz,haydi Allah dışında gücünüzün
yetip,elinizin erdiği herkesi yardıma çağırın,siz de onun seviyesinde “uydurulmuş(!)” on sûre
getirin de(görelim!)” 64
“Fakat eğer onlar sizin çağrınıza cevap veremezlerse,o zaman bilin ki(Kur’an
vahyi)yalnızca Allah’ın ilmiyle indirilmiştir.Yine(bilin ki)O’ndan başka ilâh yoktur.Şimdi siz
artık O’na kayıtsız şartsız teslim olacak mısınız?”(gerçek mü’minler olacak mısınız?)
“Sen(ey bu vahyin muhatabı!),sakın ola onun kaynağı hakkında tereddüde düşe-
yim deme!İyi bil(emin ol ki)o,Rabbin Katından gelen hakikatin ta kendisidir.Fakat insanların
başlayınca,yardımımız kendilerine ulaştı.Sonuçta(Biz) dilediğimizi kurtuluşa ulaştırmışızdır.
Fakat azabımız günaha gömülüp gitmiş bir toplumdan asla geri çevrilmez.”
“Doğrusu onların(inançsızların başına gelenleri anlatan)kıssalarında,derin
kavrayış sahiplerinin alacağı bir hayli ibret(ders,öğüt)vardır.(Vahye gelince:)O asla uydurul-
muş bir söz değildir.Aksine önceki(vahiylerden)kendisine ulaşan hakikatleri doğrulayan ve
her şeyi(n dayanacağı temelleri) açık seçik ortaya koyan ve yürekten inanan bir toplum için bir
kılavuz ve bir rahmet olan(hitaptır).
Yusuf(71);Âyet:103,104 ve 108,109,110,111.
Hidayetin(doğru yolu bulmanın)çok özel bir durum.Allah’ın Bizzat lütfettiği
bir nimet olduğu Hz.Peygamber(AS),gönülden herkesin hidayete ermesini arzu ediyor
olsa dahi,insanların çoğunun-ne yazık ki-tercihlerini hidayetten yana yapmadıkları,Elçi’ye
düşen görevin sadece Allah’ın mesajını tebliğ etmek olduğu,daha önceki peygamberlerin de
çok acı çektikleri,yalanlandıkları belirtilerek Hz.Muhammed(AS)teselli edilmekte,sabırla,
kararlılıkla görevini sürdürmesi gerektiği,elçilerin çağrılarına uymayan,mesajlarını kulak
ardı eden toplumların(kavimlerin)sonlarının ne olduğunun –kıssalar halinde-anlatılarak
sonradan gelen kuşakların-bunlardan- ibret almalarına dikkat çekilmektedir. *** “Bir de (kalkıp);”Sen,ey kendisine uyarıcı mesaj indiğini iddia eden kişi,evet
sen kesinlikle mecnunsun!”dediler.”
“Eğer doğru söylüyor idiysen,bize meleklerle gelseydin ya!”(diye de eklediler.)
“Biz melekleri ancak ve ancak hakikatin gerçekleşmesi için indiririz.Eğer
(kâfirlerin dedikleri olsaydı),o zaman da onlar için asla erteleme olmazdı!”
“Bu uyarıcı mesajı,kaynağından indiren elbette Biziz.Onu koruyacak olan da
kesinlikle yine Biz olacağız Biz.”
“Doğrusu(Ey Peygamber!)senden önce de geçip gitmiş topluluklara(elçilerle
mesajlar)göndermiştik.”
“Kendilerine gelen hiçbir elçi yoktu ki,onları alaya almamış olsunlar!”
“Biz(vahyin,etki etmeden)günahkârların yüreklerinden geçip gitmesini(onların
bu olumsuz tutumlarına karşılık)işte böyle sağlarız.”
“Onlar da öncekilerin nasıl bir model ortaya koydukları sergilendiği halde,
“(Öyleyse)onlardan kimilerine verdiğimiz geçici lezzetlere iltifat etme!(Sen
ve mü’minler en büyük nimetle nimetlendirilmektesiniz/rızıkla rızıklandırılmaktasınız.)
Üstelik onlar için üzülme de!Ancak,mü’minlere kol,kanat ger!”
“Ve de ki:”Bakın ben,evet ben(ilâhi vahyi)açıklayan bir uyarıcıyım!”
“(Vahyi sana Biz indirdik)tıpkı(onu önceden)paramparça edenlere indirdiğimiz
gibi.”
“Onlar ki,(şimdi de)Kur’an’ı birbirinden kopuk sözler demeti olarak tasavvur
ediyorlar.”
“Evet,Rabbine and olsun ki,onların tümünü sorgulayacağız,”
“Yapıp ettikleri her şeyden!”(Sana yaptıklarından da!)
“O halde,artık sana emredileni açıkça ortaya koy!Ve şirk koşmayı tabiat haline
getirenlere aldırma!”
“Unutma ki,(seni)küçümseyip alaya alanlara karşı Biz sana yeteriz.”
“Onlar ki,Allah’la beraber başka bir ilâh(atama yetkisini)kendilerinde bulu-
yorlar.Nasıl olsa günü gelince(yaptıklarının ne demeye geldiğini)öğrenecekler.”(görecekler.)
“Doğrusu onların söylediği şeylerden dolayı içinin daraldığını Biz de biliyoruz.”
“Öyleyse Rabbinin yüceliğini hamd ile dile getir ve (hep)O’nun Huzurunda secde
edenlerden biri ol!”
“Nihayet,ölüm gelip seni buluncaya dek Rabbine kulluğu(sürdür)! Hicr(72);Âyet:87,88,89,90,91,92,93,94,95,96,97,98,99. Yine muhteşem,olağanüstü ifadelerle,Hz.Peygamber(AS)’in içinde bulunduğu
toplumda karşılaştığı güçlükler dile getirilerek,inançsızlara karşı yalnızca Allah(CC)’tan
yardım istemesi öğütlenmektedir.Onun şahsında her zamanda/mekanda bu öğütler biz
mü’minler için de geçerlidir kuşkusuz. 67
*** “(Ey Peygamber!)Eğer sana yazılı bir metin indirseydik ve ona elleriyle
dokunmuş olsalardı dahi,inkârda direnenler ısrarla derlerdi ki;Bu apaçık bir sihirden başka
bir şey değildir!”
“Bir de;”Ona bir melek indirilseydi ya!”derler.Ama eğer,melek indirmiş olsay-
dık,iş bitirilmiş olurdu ve bir daha da(onlara)fırsat tanınmazdı.”
“Ama Biz,(elçi olarak)bir melek göndermiş olsaydık,yine de onu insan kılığında
(şeklinde)gönderirdik.Böylece şimdi içine düştükleri şaşkınlığa onları yine düşürürdük.”
“Doğrusu senden önceki elçilerle de alay edildi.Ama onlarla alay edenler,alay
ettikleri gerçek tarafından kuşatılıp yok edildiler.”
“Kime aittir göklerde ve yerdeki her şey” diye sor!
“Kendisine rahmeti prensip edinen Allah’a”diye cevap ver!
Geleceğine dair hiçbir kuşku bulunmayan Kıyamet Günü’nde,elbet (O)hepinizi
bir araya toplayacaktır.Kendisini kaybeden kimselere gelince;onlar artık iman etmezler!”
“Oysa ki,gecenin ve gündüzün koynunda yatan her şey O’na aittir.Ve yalnızca
O’dur duyulmayanı duyan,varlığın sırrını bilen.
“(Ey muhatab!)De ki:”Ben gökleri ve yeri bir çekirdeği yarar gibi yarıp çıkaran Allah’tan başkasını mı veli edineceğim?Ki O,herkesi doyurur,fakat(Kendisi)doyurulmaya
muhtaç değildir.”
“Ben Allah’a teslim olanların(Müslümanların) öncüsü olmakla emrolundum” de ve sakın şirk koşanlardan olma!”
En’âm(73);Âyet:7,8,9,10,11,12,13,14.
“De ki:”Eğer Rabbime karşı gelirsem,elbet korkunç Bir Gün’ün azabından
korkarım!”
“O Gün kim azaptan esirgenirse,kesinlikle Allah ona rahmet etmiştir.Bu ise
apaçık bir kurtuluş demektir.”
“Ve eğer Allah senin zarara uğramanı isterse,Zâtından başka kimse ona engel
olamaz.Yok eğer senin için bir hayır dilerse,unutma ki O,her şeyi yapmaya kadirdir.”
“Bunun ardından;”Rabbimiz Allah’a yemin olsun ki,bizim amacımız O’na
ortak koşmak değildi!”demekten başka bir fitnelik(riyakârlık)düşünmeyecekler!” 68
“Bak,kendi kendilerine (vicdanlarına)nasıl da yalan söylemişler ve yamuk
(çarpık)tasavvurları kendilerini nasıl aldatmış!”(yanıltmış!)
“Onlar arasında öyleleri vardır ki,sana kulak verir(miş gibi yapar).Fakat
kalplerinin üzerine,onları hakikati kavramaktan aciz bırakan örtüler yerleştirdik,kulaklarına da
kurşun.(gibi bir ağırlık.)Ve hakikatin bütün belgelerini görseler dahi,artık iman etmezler.Öyle
ki,tartışmak için sana geldiklerinde inkâra saplanmış olanlar derler ki:”Bu eskilerin masalla-
rından başka bir şey değildir!
“Onlar hem diğerlerini ondan mahrum eder,hem de kendileri ondan yan çizerler.
Başka değil,yalnızca kendi benliklerini helâke sürüklerler de,bunun farkına bile varmazlar”
“Ateşin başında dikilecekleri zaman onları bir görmelisin!Derler ki:”Ah,keşke
hayata bir daha döndürülsek!(O zaman)Rabbimizin mesajlarını yalanlamaz mü’minlerden
olurduk!”
“Ama hayır!Daha önce gizlemiş oldukları şey (gerçek kişilikleri)onlara apaçık göründü de,ondan;ve eğer geri döndürülselerdi,kendilerine yasaklanan şeylere yine dönerlerdi.
Şu kesin ki onlar,yalanı tabiat haline getiren kimselerdir.”
“”Zira,(onlar);”Bu dünyadakinden başka hayatımız yoktur,öldükten sonra da
dirilecek değiliz!”demişlerdir.”
“Yine sen onları,Rablerinin Katına çıkarılıp,O’nun:”Bu gerçek değil miymiş?”
diye sorduğu zaman görmeliydin.Onlar;”Kesinlikle…Rabbimiz hakkı için öyle!” diye cevap
verecekler.O da diyecek ki:”Tadın azabı,ısrarlı inkârınıza karşılık!”