(yaptıklarıyla)yüzleşecekler.”
80
“Tekrar et(hatırlat):”Şüphe yok ki,isteyen kullarına rızkı açmayı da,onun lehine
sınırlandırmayı da dileyen benim Rabbimdir.Ama siz ne kadar infak ederseniz o,onun yerini
hemen doldurur.Zira O,rızık verenlerin en hayırlısıdır.”
Sebe’(76);Âyet:37,38,39.
Âyetler,Allah’ın verdiği rızkı(maddi/manevi nimetleri)paylaşarak sosyal dayanış-
mayı yaygınlaştırmayı tavsiye etmekte,paylaşmanın,cömertliğin karşılığının hem bu dünyada
hem ahirette karşılığının fazlasıyla verileceği en zengin,en cömert olan Allah tarafından Bizzat
bildirilmektedir.O’ndan daha doğru sözlü kim vardır?
Allah’a yakınlığın zenginlikle,soyla,sopla değil,iman etmekle ve imanın gerektir-
diği erdemli bir ömür sürmekle mümkün olabileceği vurgulanmaktadır.
(“Verilen şeyin azalacağı” düşüncesi,önyargısı her zaman ve her şey için geçerli
değildir.Bunu anlamak için akılcı bir bakış açısı yetmez,imanın devreye girmesi gerekir.Ancak
o zaman azalma ve çoğalmanın tek ölçütünün rakamlar olmadığı anlaşılır.Allah Kendi rızası
için verilenin yerini bereketle,huzurla,iç enerjiyi arttırarak doldurur.Âhirette ise bunun karşı-
ğı zaten rakamlarla ifade edilemez.Bu bilince erişen bir imanlı insan,toplum için ne büyük bir
kazançtır,nimettir.Allah hepimize bu bilinci lütfeylesin.Âmin!)
“Ve âyetlerimiz onlara açık ve seçik olarak(elçi-leri-miz tarafından)aktarıldığında
dediler ki;”Bu sizi öteden beri atalarınızın taptıklarından uzaklaştırmaya çalışan birinden baş-
kası değil!”Bir de şunu eklediler;”Bu(Kur’an)uydurulmuş düzme koşma bir(mesajdan)ibaret-
tir.”Nihayet inkârda direnenler ayaklarına kadar gelen hakikat için;”Bu açıkça büyüleyici
bir sözden başka bir şey değil!”dediler.”
“Oysa ki Biz,onlara(kendini bilmezlere)ne okuyup öğrenecekleri vahiyler,ne de
senden önce bir uyarıcı göndermiş değildik.”(Yani yalan söylemektedirler.)
“Dahası onlardan öncekiler de yalanlamışlardı,ama onlara verilen(mânevi nimet-
ler,bu ümmete)verilenin onda birine bile ulaşmamıştı.Buna rağmen elçilerini yalanladılar ve
sonunda inkâr nasıl olurmuş gördüler.”
“”(Ey Peygamber!)De ki:”Size bir tek öğüdüm var;İster başkalarıyla birlikte,ister
yalnız başınızayken Allah’ın Huzurunda bulunduğunuz gerçeğini asla(unutmayın)!Sonra arka-
daşınızda(Hz.Muhammed kastediliyor)delilikten eser olmadığını düşünün.Onun tek yaptığı,önü-
nüzde(geleceğinizde sizi)bekleyen şiddetli mahrumiyete karşı sizi uyarmaktır.”(ki bu da ancak
sizin hayrınızadır.)
“De ki:”Sizden(bu mesaime karşılık)hiçbir ücret talep etmiş(ediyor)değilim!O
sizin olsun!Benim ücretimi takdir etmek sadece Allah’a düşer;zira O,her şeye fazlasıyla
tanıktır.”(Ücretin de en uygun olanını O verir.)
“De ki:”Şüphesiz Rabbim(bâtılın başını/beynini)ebedi gerçekle parçalayacaktır.
O kimsenin bilmediği(geleceğin nelere gebe olduğunu)çok iyi bilir.”
Sebe’(76);Âyet:43,44,45,46,47,48.
Hz.Peygamber(AS)’ın da daha önce gönderilen elçiler gibi,ilâhi mesajı tebliğ
görevini sadece Allah’ın buyruğunu yerine getirmek için canla başla çalıştığı,ancak çok az
kimse dışında insanların inkâr yolunu tercih ettikleri,Oysa ki;Allah’ın er-geç bâtılın başını(bey-
nini)ebedi gerçekle(Kur’an’la/vahyin/Kelâmın/Sözün gücüyle)parçalayacağı,yeryüzüne barış,
huzur,kardeşlik ve adaletin İslâm’la hakim olacağı vurgulanmaktadır ki,bu mucizevi haberin
zaman içinde nasıl gerçekleşmiş olduğuna tarih ve insanlık tanık olmuştur…Yakın bir gelecek-
de tanık olacağı ümidini taşımaktayız…Nitekim;
81
“De ki:”Ebedi gerçek(gündeme)gelmiştir.Artık sahte ve yalan(bâtıl)ne yeni bir
şey ortaya koyabilir,ne de geçmişi geri getirebilir!”
Sebe’(76);Âyet:49
Çağımızda ortaya çıkan olaylar,İslâm’ın önlenemez yükselişi göz önüne alındı-
ğında bu âyetin ne kadar olağanüstü bir ifade taşıdığı,böyle bir ifadenin(haberin/gerçeğin)
ancak en yüce,en güçlü ve en bilge olan Allah tarafından dile getirilebileceği anlaşılır.
*
“De ki:”Eğer ben saparsam kendi aleyhime sapmış olurum,yok eğer doğru
yoldaysam,bu yalnızca Rabbimin bana ilettiği vahiy sayesindedir.(Yani doğru yolu gösteren/
doğru yola ileten/yönelten tek şaşmaz kılavuz vahiydir.)Şüphesiz O,her şeyi işitir,O,(kuluna
şah damarından)çok daha yakındır.”(Bkz.Kâf(36);Â:16)
“Asıl sen onları,(o kendini bilmez inkârcıları)şah damarlarından yakalanıp
kaçacak delik bulamamış bir halde dehşetten panikledikleri zaman bir görmeliydin!”(görsen!) Sebe’(76);Âyet:50,51.
“İşte onlar(o zaman);”Biz ona inandık!”diye haykırırlar.Ama bunca uzak
mesafeden (kurtuluşa)zahmetsizce ulaşmak nasıl ve nereden mümkün olacak?”
“Oysa ki onlar,daha önceden(ebedi hakikati) inkâr etmişler ve (dünya gibi)
uzak bir noktadan (âhiret gibi)idraki aşan bir gerçeğe dil uzatmışlardı.”
“Artık kendileriyle arzu ve özlemleri arasına (manevi)bir set çekilmiştir,tıpkı
kendilerinden önce geçip gitmiş kafadarlarına yapıldığı gibi;Çünkü ötekiler de korku ve endi-
şeyle karışık bir kuşku içinde(helâk)olup gitmişlerdi.”
Sebe’(76);Âyet:52,53,54.
Bu tüyler ürperten ilâhi ikazlara kulak vermeyenlerin sonlarının ne olacağı
vurgulanıyor.Böyle olmaktan Allah’a sığınırız.Hidayette olmayanlara da hidayetler lütfey-
lemesini Allah’tan niyaz eyleriz.
***
“Bu ilâhi mesaj,her işinde mükemmel olan,her hükmünde tam isabet kaydeden
Allah Katından indirilmedir.”
“Bu ilâhi mesajı gerçek bir amaçla(hakikati beyan için)elbette Biz indirdik.Şu
halde,sadece Zâtına hasredilmiş saf ve samimi bir borçluluk bilinciyle Allah’a kulluk et!”
“Değil mi ki böyle bir borçluluk bilincinin en saf ve samimi olanı,sadece Allah’a
has kılınanıdır!
O’ndan başkalarını sığınacak otorite edinenler;”Biz bunlara sadece bizi Allah’a
yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz!”(derler).
Şu kesin ki,tartıştıkları her hususta Allah onlar arasındaki hükmü verecektir.
Çünkü Allah,yalanı tabiat haline getiren hiçbir nankörü asla doğru yola yöneltmez.”
Zûmer(77);Âyet:1,2,3.
Hz.Peygamber(AS)’in şahsında bireysel ve toplumsal inşa sürmekte,kula kulluğun
yanlışlığı,onursuzluğu,Allah’a ibadet amacıyla “aracılar” kullanılması kınanmakta,insana
yakışanın sadece “Allah’a –samimi bir borçluluk bilinciyle-kulluk olduğu” vurgulanmaktadır.
Gerçek özgürlüğün ve mutluluğun da tek yolu budur.
*
82
“(Ey Peygamber!)De ki:”(Allah şöyle buyurur):”Ey iman eden kullarım!Rabbini-
ze karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun!Akıbet,bu dünyada iyilik yapanları(öte dünyada)
güzellikler beklemektedir.İyi bilin ki Allah’ın arzı geniştir.Şüphesiz sabredenlere,karşılıkları
hesapsız verilecektir.”
“De ki:”Elbette ben,dini(sadece)Allah’a has kılarak,yalnız O’na kulluk etmekle
emrolundum.”
“Bir de,Allah’a teslim olanların(Müslümanların)önderi olmakla emrolundum.”
“Duyur:”Eğer ben Rabbime isyan etmiş olsaydım,korkunç bir günün azabından
dehşete düşmem gerekirdi.”
“İlân et:”Ben,dinimi yalnız Allah’a has kılarak sadece O’na kulluk ederim.”
“Artık siz de,O’nu bıraktıktan(sonra)neyi dilerseniz ona kulluk edin!”
Uyar:”Gerçek şu ki,asıl hüsrana uğrayanlar,Kıyamet Günü hem kendilerini
hem de yakınlarını hüsrana uğratanlardır.Bakın bu,işte bu değil midir apaçık(en büyük) kayıp?”
Zûmer(77);Âyet:10,11,12,13,14,15.
İnançsızlara karşı Hz.Peygamber(AS)’in ve mü’minlerin psikolojik/sosyal
yapıları inşa ediliyor.
*
“(Ey Peygamber!):Şüphesiz(her ölümlü gibi)sen de öleceksin,onlar da ölecekler.”
“En sonunda sziler Kıyamet Günü Rabbinizin Huzurunda hesaplaşacaksınız.”
Zûmer(77);Âyet:30,31.
Ölüm,ölümden sonra Kıyamet,İlâhi Yargılama…Herkes orada birbiriyle hesapla-
cak,kimin kimde ne kadar hakkı varsa verilecek…Mutlak bir adaletle Hakimler Hakimi herkes
hakkındaki hükmünü verecek.
Bilginin en doğru ve kesin kaynağı olan vahyin Hz.Peygamber(AS)’in şahsında
bizlere müthiş bir uyarısı daha!
*
“Hiç Allah kuluna yetmez mi ki,onlar seni(Ey Nebi!)O’ndan(Allah’tan)başkala-
rıyla korkutuyorlar?
Ve Allah,kimi yoldan(aykırı davranışları yüzünden) saptırırsa,artık onu doğru yola getiren olmaz;”(…O’ndan başka kimse getiremez.)
“Ama Allah,kimi de doğru yola(olumlu,erdemli davranışlarından dolayı) yöneltirse,artık onu doğru yoldan kimse çıkaramaz.(…saptıramaz.)
Değil mi ki Allah,her işinde tek mükemmel olandır,kimsenin yaptığını yanına kâr
bırakmayandır.”(Herkesin yaptığı iyilik ya da kötülüğün karşılığını adilce verendir.)
“Ve eğer onlara:”Gökleri ve yeri yaratan kimdir?”diye sorsan,kesinlikle;”Allah’
tır!”derler.
Sor onlara;”Allah dışında yalvarıp yakardığınız varlıklara(şeylere)hiç baktınız mı?
Eğer Allah benim için bir zarar murad etse O’ndan gelecek zararı onlar def edebilirler mi?Veya
(Allah)bana bir rahmet dilese,O’nlar onun rahmetine engel olabilirler mi?”
İlân et:”Allah bana yeter!Artık O’nun(kuluna vereceğine)güvenen herkes,sadece
O’na dayansın!”(Başka hiçbir kimseden hiçbir şey talep etmesin.)
(Ey Nebi!)Uyar!:”Ey kavmim!Siz kendinize yakışanı yapınız!(Benim size öğretti-
ğim şekilde davranınız!)Şunu iyi biliniz ki ben de (Allah’ı bana öğrettiği gibi,kendime yakışanı)
yapmaktayım.Unutmayın ki,zamanı gelince onlar(inançsızlar,kimin haklı,kimin haksız)olduğu-
nu bilecekler.”(…görecekler.)
“Muhatabını alçaltan(dünyevi)azabın kimi gelip bulacağını ve(âhiretteki)kalıcı
cezanın kimin başına çökeceğini…”(Kıyamet koptuğunda bütün gizliler açığa çıktığında.)
83
“Hiç şüphe yok ki,(şüphen olmasın ki),bu ilâhi kelâmı insanlık için(gerçek)
bir amaca mebni olarak sana Biz indirdik.Artık kim doğru yolu seçerse bu kendi lehinedir.
Ama kim de saparsa,sadece kendi aleyhine sapmış olur.Zira sen onların tercihinden sorumlu
değilsin.”
Zûmer(77);Âyet:36,37,38,39,40,41.
Allah’ın insan için tek ve vazgeçilmez bir yardım,sığınma,güç,moral kaynağı
olduğu,O’ndan başka hiç kimseden,hiçbir şekilde,hiçbir şey istenmemesi,böyle bir davranışı Allah’ı gücendireceği,Hz.Peygamber(AS)’in Bizzat Allah tarafından inşa edilen kişiliğinin ve
ahlâkının öncelikle Müslümanlar-ve bütün insanlar için-en güzel bir model/örnek olduğu,
ancak onu izleyerek doğru yolun bulunabileceği,dünya ve âhiret saadetinin de ancak böyle
elde edilebileceği,aksi davranan kimselerin dünyada da,âhirette de durumlarının hiç de
parlak olmayacağı vurgulanmakta,Kutlu Elçi’nin evrensel konumu ve sorumluluk alanı/
sınırları belirlenmektedir.
*
“Yoksa onlar,Allah’ı bir tarafa bırakıp da(hayali)şefaatçiler mi buldular?
(Ey Nebi!)Onlara şunu sor:”Ne yani!Hiçbir şeye güçleri yetmese,akılları ermese
de mi?”
“De ki:”Şefaate(izin verme)yetkisi tamamıyla ve sadece Allah’a aittir.Göklerin ve
yerin mutlak otoritesi(de)O’na aittir..Sonunda sadece O’na döndürüleceksiniz.”
“Ve ne zaman Allah tek başına anılsa,âhirete inanmayanların kalpleri tiksinti
duyar,ne zaman da O’nun dışında başka(ölümlü)varlıklar anılsa,bu kez aynı kimseler sevinçten
uçar!”
“De ki:”Allah’ım!Ey göklerin ve yerin yaratıcısı!Ey idraki aşan hakikatleri de,
idrak edilenleri de bilen!Kullarının tartıştıkları konularda,son sözü söyleyecek olan yalnızca
Sensin,Sen!”
Zûmer(77);Âyet:43,44,45,46.
Yine olağanüstü,muhteşem ifadelerle,Allah’ın dışında,O’nun yerine ikame edi-
lecek ölümlülerde bir şeyler vehmetmenin,onlardan bir şeyler beklemenin ne kadar yanlış ve
tehlikeli olduğu hatırlatıldıktan sonra,kulların tartıştıkları konularda son sözü söyleyecek olanın
Kendisi olduğu vurgulanıyor.
Bu gerçekler dile getirildikten sonra;
“Ve eğer yeryüzünün tüm servet(ler)i,hatta onun bir kat fazlası zulümde ısrar
edenlerin olsaydı,Kıyamet Günü çarptırılacakları cezadan kurtulmak için onu fidye olarak
verirlerdi.Zira(O Gün)daha hiç hesaba katmadıkları şeyler,Allah tarafından ortaya çıkarılacak,”
“Ve önceden yaptıkları her kötülük önlerine konacaktır.Sonuçta alay edegeldikleri
gerçek,kendilerini çepeçevre kuşatmış olacaktır.”
Zûmer(77);Âyet:47,48.
Bu ilâhi uyarıların ardından,Kur’an-ı Kerim’in –belki de-en ümitvar âyeti olan
şu müjdeleyici ifadeler;
“(Allah’ın şu müjdesini)ilet:”Ey hadlerini aşıp kendilerini israf eden(boş emeller,
tutkular peşinde harcayan)kullarım!Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmeyiniz!Allah bütün
günahları affedebilir!Çünkü O,evet O’dur mutlak bağışlayıcı,sonsuz rahmet(merhamet)kaynağı
olan.”
84
Zûmer(77);Âyet:53
Bu âyetin ışığı altında,her an tövbe halinde olmanın bilincine varmalıyız.
*
“De ki:”Ey kendini bilmezler güruhu!(Kendiniz gibi)Allah’tan başkasına kulluk
etmemi mi teklif ediyorsunuz?”(Kula kul olmamı mı öneriyorsunuz?İmanlı bir insan için
böyle bir şey asla mümkün değildir!En büyük onursuzluktur,zillettir!))
Zûmer(77);Âyet:64
“Doğrusu (Ey Nebi!)sana ve senden önceki(elçi)lere,(insanoğluna iletilmek üzere)
şöyle vahyedilmişti:(“(Ey insan!)Eğer Allah’a ait nitelikleri başkalarına yakıştırırsan,kesinlikle yapıp ettiklerin boşa gidecek,üstelik büsbütün kaybedenlerden olacaksın!”
“Asla böyle yapma!Sen sadece Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol!”
Zûmer(77);Âyet:65,66.
İnsanoğlunun en büyük zaaflarından biri olan Allah’ın yüceliğini ve kudretini
idrak edemeyişinin bir sonucu olarak,bilerek,bilmeyerek başka güçleri,idolleri O’nun yerine
koyarak kendi gibi yaratılmış olan varlıklara aşırı bir sevgiyle,körü körüne bağlanmak,yani
“kula kul olmak”tır ki,Kur’an-ı Kerim böyle bir davranıştan uzak durmayı sık,sık tekrarlayarak
hatırlatmakla,insana ve insan onuruna verdiği değeri belirtmektedir.
Ancak;ne yazık ki,çok az insan bunun farkına varmakta,ömrünü boş tutkular,
çarpık davranışlar peşinde koşarak tüketmekte dünyasını da,ahiretini de ziyan etmektedir.
***
“(Vaadimiz gereği)vaktiyle Biz Musa’ya rehberliğimiz iletmiş ve İsrâiloğulları’nı
ilâhi kelâma varis kılmıştık.”
“Akletme yetilerini kâmil manada kullananlar için bir hidayet ve uyarı olarak…”
“Şu halde (Ey Nebi!Sen de onun gibi)dirençli ol!Zira Allah’ın vaadi mutlaka
gerçekleşecektir.Hatan için af dile ve sabah akşam hamd ile Rabbinin yüceliğini dile getir.”
“Allah’ın âyetleri hakkında kendilerine ulaşmış hiçbir belge ve yetki olmadan
tartışanlara gelince;Onların içinde hiçbir zaman erişip(tatmin)olamayacakları bir büyüklenme
tutkusu vardır,başkası değil!
Artık sen sadece(onların çirkin davranışlarına karşı)Allah’a sığın!Çünkü O,evet
O’dur her şeyi işiten,her şeyi görüp gözeten.”
“Şu halde dirençli ol!Zira Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir.İmdi,onlara
yönelttiğimiz tehditlerin bir kısmının gerçekleştiğini ister sana gösterelim,isterse senin için
ölümü takdir edelim,er geç onlar Bize döndürülecekler.”
Mü’min(78);Âyet:53,54,55,56 ve 77
Hz.Musa(AS)örnek gösterilerek,Hz.Peygamber(AS)’in bulunduğu toplum içinde
kendisine karşı takınılan tavra karşı,ona bağlı müminlerle birlikte “kirlenmeden korunma”sı
için Allah’a sığınması(sığınmaları)sadece O’na güvenmeleri,O’ndan güç almaları tavsiye edil-
mekte,inançsızlar hakkında Allah’ın Yüce Yargılama’da hükmünü vereceği hatırlatılmaktadır.
Bütün zamanlarda/mekânlarda geçerli olan bu tavsiyeye bizlerin de her zaman
uyması/uymamız gerekmektedir.
*
85
“(Ey Nebi!)De ki:”Elbette ben,hele de bana Rabbimden hakikatin apaçık delille-
ri ulaşmışken(ulaştıktan sonra),Allah’tan başka yalvarıp yakardıklarınıza kulluk etmekten nehy-
olundum ve ben kendimi Âlemlerin Rabbi’ne teslim olmakla emrolundum.!”
Mü’min(78);Âyet:66
İşte böyle!Hiç ödün vermeden,sadece Allah’a kulluk etmek,inancı saf kılarak
yiğitçe,onurla yaşamak…Kula,paraya,mevkiye,servete kul olanlara en güzel cevap bu olsa
gerek!
“Doğrusu Biz,,(Ey Nebi!)senden önce de,sayısı(sizce)belirsiz elçiler gönder-
miştik.Onların kimisinden sana(ve ey muhatap sana!)söz ettik,kimisinden sana hiç söz etmedik.
Ama şu kesin ki,hiçbir elçi Allah’ın izni olmadan mucizevi bir mesaj getiremez.Nitekim Allah’ın
emri(buyruğu)geldiği zaman,hak tecelli etmiş olacak.İşte o anda ve orada,(Kıyamet koptuğunda)
hayatı anlam ve amacından yoksun bırakanlar(ilâhi buyruklara/yasalara uygun bir ömür sürme-
yenler)hüsrana uğramış bulunacaklar.”
Mü’min(78);Âyet:78
Bu âyette de,daha önceki elçilerden(peygamberlerden)söz edilmekte,Hz.Peygam-
ber(AS),kendisinden sürekli mucize isteyen müşriklere karşı teselli edilmekte,hiçbir elçinin
Allah’ın izni olmadan mucizevi bir mesaj getiremeyeceği vurgulanmaktadır.
***
“İnsanlar için yaptıklarının hesabını verme vakti(Kıyamet)oldukça yaklaştı,fakat
onlar halâ gaflet içersinde(bu gerçeğe)sırt çeviriyorlar.”
“Rablerinden kendilerine ne zaman yeni bir uyarı(ilâhi mesaj)gelse,onu da sadece
alaya alarak dinliyorlar.”
“Onların aklı fikri oyunda,oynaştadır.Üstelik bilinçleri alt üst olmuş bu kimseler
el altından şöyle fiskos yapıyorlar:”Bu da(Hz.Peygamber(AS)’i kastediyorlar)sizin gibi ölümlü
bir insan değil mi?Şu halde siz,göz göre,göre büyüye(onun sözlerine)kapılıp gidecek misiniz?” “(Ve)dedi ki:”Rabbim gökte ve yerde söylenen her sözü,her düşünceyi bilmektedir. Zira O,her şeyi işitendir,her şeyi bilendir.”
“”Hayır!”dediler;”(Bunlar)karma karışık düşlerdir…!Yok,yok,onu kendisi
(Hz.Muhammed(AS))uydurmuştur!Bu da değilse,o (cinlerin ilhamıyla konuşan)bir şair olmalı!
İyi ama,önceden gönderilen(peygamberler)gibi bize bir mucize getirse ya!”
“Onlardan önce kendilerini(inkârda ısrarlarından dolayı)helâk ettiğimiz nice
kentler(toplumlar)iman etmemişlerdi,şimdi bunlar mı iman edecekler?”
“(Ey Nebi!)Biz senden önce de kendilerine mesajlarımızı ilettiğimiz(ölümlü)
insanlardan(adamlardan/erkeklerden)başka birilerini peygamber olarak göndermedik.Hem eğer
(bu konuda bir şey)bilmiyorsanız,(geçmiş)vahiylerin mensuplarına sorun!”
“Halbuki Biz,senden önce gönderdiğimiz peygamberlerin(elçilerin)tümüne bir
mesajı ısrarla ilettik,o da şudur;”Benden başka ilâh yok,o halde yalnız Bana kulluk edin!”
Enbiya(79);Âyet:1,2,3,4,5,6,7
İnsanlar için yeryüzünde yaşamış oldukları hayatın(bütün fiillerinin)hesabını
verme vakti(Kıyamet/Yüce Yargılama)yaklaştığı halde,Hz.Peygamber(AS)’in onlara tebliğ
ettiği ilâhi mesajı-diğer peygamberlere yaptıkları gibi-alaya alarak dinlemeleri,kısacık dünya
Dostları ilə paylaş: |