16 “(Ey Peygamber!)De ki;”Siz ey kâfirler!”


hayatının aldatıcı albenisine kapılarak ömürlerini oyunda,oynaşta amaçsız,yararsız işler



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə13/32
tarix30.07.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#63462
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   32
hayatının aldatıcı albenisine kapılarak ömürlerini oyunda,oynaşta amaçsız,yararsız işler

peşinde geçirmeleri,inançsızlıklarına bahane olarak Peygamber’den-diğer elçilerden-onların

Allah’ın izni olmadan-yapamayacakları şeyler(mucizeler)istemeleri,Allah’ın dışında ilâhlar

edinmeleri ve inkârda ısrar etmelerine karşılık helâkı hak ettikleri vurgulanarak,bütün zamanlarda/mekânlarda yaşayan toplumların bundan ders,ibret almaları istenmektedir.



86

*
“(Ey Peygamber!)Biz,senden önce yaşamış hiçbir insana ölümsüzlük bahşetmedik.

Hem sanki sen öleceksin de,onlar ebediyyen yaşayacaklar mı?”

Enbiya(79);Âyet:34
Ölümlü olan insanlara ancak-onlar gibi-ölümlü olan bir insan Allah’ın Elçisi

olarak gönderilecektir.
*
“Ve o küfre saplanmış olanlar ne zaman seni görseler,sadece alaya almak ama- cıyla;Bu muymuş sizin ilâhlarınızı diline dolayan?”diye (dudak bükerler),ama iş Rahmân

(adının)anılıp yüceltilmesine gelince,O’nu ısrarla tanımazdan gelen(ler) de yine onlar olur.”

“Doğrusı(Ey Muhammed!)Senden önceki elçilerle de alay edilmişti.Fakat alay

eden kimseleri,bizzat alay ede geldikleri şey perişan etti!”

“De ki:”O sınırsız rahmet kaynağına karşı,(O’ndan başka)sizi gece ya da gündüz

kim koruyacak?”

Ama hayır!Onlar Rablerinin uyarılarından yüz çeviriyorlar.”

“(Ey Muhammed!):”Ben sizi sadece vahiyle uyarıyorum!”de.

Ama ne kadar uyarılsalar da(kalpleri)sağır olanlar bu çağrıyı işitmeyeceklerdir.”

Enbiya(79);Âyet:36,41,42,45
Küfre saplanmış olan,gerçeğin üzerini örtmek için boşuna çabalayan talihsizlerin

bizzat alay ede geldikleri şeyle perişan olacaklardır.Oysa ki,sınırsız rahmet kaynağı olan Allah’a

sığınsalardı O’nun gazabından kurtulmuş olacaklardı.(Merhametin kaynağından gazaba talip

olmak gibi çarpık bir mantık yürütmek küfrün özelliklerinden olsa gerek!)
*
“(Ey Muhammed!)İşte bu yüzden Biz seni bütün insanlığa sadece bir rahmet ola-

rak gönderdik.”

Enbiya(79);Âyet;107
Çok ünlü olan bu âyette Allah,Hz.Peygamber(AS)’i bütün insanlık(insanlar)için

bir rahmet olarak gönderdiğini bildiriyor.Ancak;gönderilişinden bunca zaman sonra bile Hz.

Muhammed(AS)’in gerçekten anlaşıldığı,onun olağanüstü kişiliği(nitelik ve nicelikleri)örnek

alınarak insanlığın bireysel ve toplumsal bir yapı oluşturduğunu söylemek mümkün değildir.

Onu ve getirdiği,mesajı ne kadar iyi anlar,bireysel ve toplumsal bazda pratiğe

geçirirsek,o kadar mutlu,huzurlu,adil,birlikten,kardeşlikten,paylaşımdan,dayanışmadan yana

olan,insanın insana değil,sadece Allah’a kul(dolayısıyla özgür)olduğu bir toplum oluşturabiliriz.

İnsanoğlu’nun çağlardan beri aradığı bu değil midir?

Bunun için de;

“De ki:”Bana vahyolunan her şeyin(özü)yalnız ve yalnızca “ilâhınızın bir tek

İlâh olduğu”som gerçeğidir.Şu halde artık siz O’na teslim olacak mısınız?”

“Fakat eğer(bu davetten insanlar)yüz çevirirlerse,o zaman de ki:”Ben bu daveti

hiçbir ayrım gözetmeden(insan kardeşliği için)hepinize duyurdum.Ne var ki ben tehdit

edildiğiniz(Hesap Günü’nün)yakın mı,uzak mı olduğunu bilemem.”

87

“Fakat(Allah) açıktan söyleneni nasıl bilirse,gizlediklerinizi de öylece bilir.”

“Ama ben,(bu ertelemenin)sizin için bir sınama ve kısa süreliğine verilmiş bir

mühlet olup olmadığını (da) herhalde bilemem.”

“(Ey Peygamber!Allah’a yönel ve )de ki:”Rabbim!Aramızda hakkaniyetle

hüküm ver!(Sonra onlara dön)ve(de ki):”Kendisine yakıştırdığınız tüm(gerçek dışı)nitele(ndir)

melere karşı Kendisinden yardım istenecek tek merci(yine)O sınırsız merhamet sahibi olan

Rabbimizdir.”

Enbiya(79);Âyet:108,109,110,111,112.
Hz.Peygamber(AS)’in Hesap Günü’nü bilemeyeceği,onun bilgisinin sadece Allah’a ait olduğu,ancak O Gün’e herkesin Allah’ın buyruklarına uygun erdemli,temiz bir

hayat yaşayarak hazırlanması gerektiği,Allah’ın erişilmez/yenilmez gücünün,kudretinin

yanında merhametinin de limitsiz olduğu hatırlatılarak,kurtuluş ümidine her zaman açık

kapı bırakılıyor.

***

“İyi de onlar(bu)sözü(vahyi)hiç mi düşünmediler?Ya da kendilerinden önce gelip

geçmiş atalarına hiç ulaşmamış bir şey mi gelmiş onlara?”

“Veya elçilerini tanımadılar da,bu yüzden mi inkâr ediyorlar?Ya,yoksa onu cinnet

geçirmekle mi suçluyorlar?

Yoo,aksine o(elçimiz Hz.Muhammed(AS))onlara gerçeği getirdi,ama onların

çoğu katıksız(yalan,yanlış karışmamış)gerçeği sevmiyorlar.”(Gerçeği kirletmeyi kendi kafalarına

göre şekillendirmeyi seviyorlar,istiyorlar.)

“Ama eğer hakikat onların(kâfirlerin)keyiflerine tabi olsaydı,gökler,yer ve

içindekiler mahvolur giderdi.”(Yani ilâhi dengelerin yerini beşeri düzenlemeler alsaydı.)

Aksine Biz,onlara,kendi(insanlık)şeref ve onurlarını hatırlattık,fakat onlar kendi

şereflerini hatırlamaktan yüz çevirdiler.”(Şerefsizliği ve onursuzluğu yeğlediler.)

“Yoksa(Ey Nebi!)sen onlardan(hakka davet karşılığında)bir bedel mi istiyorsun?

(Hayır!),çünkü senin Rabbinin(sana)ödeyeceği bedel(çok)daha yüksektir.Zira rızık verenlerin

en hayırlısı O’dur.”

“Sen onları gerçekten de dosdoğru(en güvenli)bir yola çağırıyorsun.”

“Âhirete inanmamakta direnen kimselerse ısrarla bu yoldan sapıyorlar.”

“De ki:”Rabbim!Eğer onları tehdit ettiğin azabı bana ille de göstereceksen,”

“O takdirde Rabbim,beni zalimler güruhunun arasında bırakma!”

“Ve de ki:”Rabbim!Şeytanların ayartmalarından Sana sığınırım.”

“Onların yaklaşımlarından da Rabbim,Sana sığınırım!”

“İmdi,(ey bu vahyin muhatabı!):”Rabbim!”de,”Bağışla!”Merhamet et!Zira mer-

hamet edenlerin en hayırlısı Sensin!”

Mü’minûn(80);Âyet:68,69,70,71,72,73,74,93,94,97,98,118.
Bu olağanüstü,muhteşem ifadeler üzerine bizim ne diyeceğimiz olabilir ki!

Yüce Rabbimiz bizlere şeref ve onur kazandıran,yitirdiğimiz beşeri değerleri

yeniden inşa ederek insanlığımızı kurtaran ölümsüz buyruklarına titizlikle uyan,onların en

güzel uygulayıcısı olan örnek/model bir şahsiyet olarak Peygamber Efendimiz’in sünnetini yaşa-

yan,görünür,görünmez şeytanların ayartmalarından uzak duran gerçek Müslümanlardan eylesin!

Yoksa dünyadaki şerefsizlik ve onursuzluğumuz âhirette de devam edecek,

hüsrana uğramışlardan olacağız.Allah(CC)bizleri bu akıbetten korusun,hidayette olmayanlara

da hidâyetler lütfeylesin!

*







88
“Muhteşem bir indiriliş,O Rahman,O Rahim’den…

“Öyle bir kitap ki,onun âyetleri,kavrayabilen(idrak sahibi) bir topluluk için

Arapça bir hitap olarak ayrıntılı biçimde açıklanmıştır.”

“Bir müjdeci ve uyarıcı olarak.Ama(uyarılanlar var ya),onların çoğu yüz

çevirmiş(ler)dir,artık onlar işitmezler.”

“Bir de dönüp derler ki:”Kalplerimiz bizi çağırdığın şeye(ilâhi mesaja)kapalı-

dır,kulaklarımızda kurşun(gibi bir ağırlık)vardır.Dahası aramızda aşılmaz bir engel vardır.

Şu halde sen(elinden geleni)yap,unutma ki biz de(elimizden ne geliyorsa)onu yapacağız!”

Fussilet(81);Âyet:2,3,4,5
İnançsızların bu küstahlığına,değerbilmezliğine karşılık;
“(Ey Peygamber!)De ki:”Ben yalnızca sizin gibi ölümlü bir insanım.Bana ilâ-

hınızın tek bir ilâh olduğu vahyediliyor.Öyleyse(yalnız)O’na yönelin ve O’ndan af dileyin!”

Yazıklar olsun Allah’tan başkalarına ilâhlık yakıştıranlara!”

“De ki:”Şimdi siz,arz’ı iki evrede yaratan Allah’ı inkâr edip,O’na-ki işte O’dur

Âlemlerin Rabbi-eşdeğer rakip güçler mi peydahlıyorsunuz?”

Fussilet(81);Âyet:6,9
Hz.Peygamber(AS)’in-ve diğer elçilerin-en çok mücadele ettiği insan(!) tipleri

bu nankörlerle,gurur,kibir kumkuması aristokratlardır!
*
“Allah’a(sâlih amele ve saf iyiye,iyiliğe,adalete,sevgiye,kardeşliğe…)davet

eden,dürüst ve erdemli davranan ve “Elbette ben,kayıtsız şartsız Allah’a(tam bir teslimiyetle)

teslim olanlardanım!”diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?”

“Madem ki,iyilik de bir olmaz,kötülük de;(o halde)sen tezini en güzel biçimde

savun!Bak gör(eceksin) o zaman,seninle arasında düşmanlık olan biri bile sanki sımsıcak

bir dost kesiliverir.”(…kesilivermiş.)

“Ne ki(bu meziyete/erdeme)sadece sabırda direnenler ulaşabilir.Yine buna,

ancak kendisine(ilâhi ikramdan) büyük bir pay ayrılanlar ulaşabilir.”

“Ve eğer Şeytan tarafından ısrarlı bir ayartmaya maruz kalırsan,hemen Allah’a sığın!Çünkü O,her şeyi işitendir,her şeyi bilendir.”

Fussilet(81);Âyet:33,34,35,36.
Allah davasının haklılığına gönülden inanarak,sabırla karşı görüşlere ve

davranışlara direnerek(her şartta ve durumda) tebliğe devam etmek,tezimizi en güzel biçimde

savunmamız gerektiği(Hz.Peygamber(AS)’in şahsında)vurgulanıyor.Kuşkusuz önce erdemli,

örnek bir hayat yaşayarak temsil özelliğini kazanmamız gerekmektedir.Ancak,böyle etkili ve

inandırıcı(ikna edici) olabilir,düşmanlıkları bile dostluklara çevirebiliriz.

Düşmanlıklar ve önyargılar hoşgörü,sabır ve inançta samimiyet ve kararlılıkla

aşılabilir,yok edilebilir.O zaman toplumda,barış,kardeşlik,dayanışma,adalet tesis edilebilir.
*

89
“(Ey Nebi!)Sana söylenenler,(indirilen vahiy)senden önceki elçilere söylenen-

lerden başka bir şey değildir.

Şüphe yok ki senin Rabbinin bağışlayıcılığı kesindir.Ama(aynı zamanda töv-

be etmeyen günahkârlara karşı)can yakıcı bir cezanın da sahibidir.”

“Eğer Biz bu(vahyi)yabancı dille okunan bir hitap kılsaydık,kesinlikle:”Neden

onun âyetleri açık ve anlaşılır değil,ne yani,bir Arab’a dili yabancı bir (hitap) mı?”derlerdi.”

“De ki:Bu(vahiy),iman edenler için bir yol gösterici ve bir şifa kaynağıdır.İman

etmeyenlere gelince;Onların kulaklarında bir çeşit kurşun(gibi ağırlık)vardır.Dahası o (vah-

yin ışığından dolayı)onlara bir tür körlük arız olmuştur.Şimdi onlar çok uzak bir yerden sesle- nilen(gerçeğin sesini bir türlü duy(a)mayan)kişi(gibi)dirler.”

Fussilet(81);Âyet:43,44.
Kulaklarını gerçeğin sesine kapatanın,gözleri hakikati görmez olur.Bunun için bin bir bahane üretmek de onların huyu,çarpık mantıklarının bir sonucudur.
*
“De ki:”Ya bu vahiy Allah Katından gelmiş de,buna rağmen siz onu inkâr

etmişseniz(neler olacağını)hiç düşündünüz mü?Kim (kendine,özüne,fıtratına)derin bir yabancılaşma içine düşen birinden daha sapık olabilir?”

“Vakti geldikçe insana,kâinatın uçsuz bucaksız ufuklarında(koordinatlarında/

yüzeylerinde)ve bizzat kendi iç dünyasında(enfûsünde ve afâkında)mesajlarımızı göstereceğiz.

Ta ki,bu vahyin tartışmasız bir gerçek olduğu herkes(bütün insanlar) için ortaya çıksın.Her

şeye şahit olan senin Rabbin(insana)yetmedi mi?”

“Bakın,(demek ki) onlar (halâ)Rablerinin Huzuruna çıkacaklarına ilişkin

tereddüt içindeler.Bakın,şüphe yok ki O,her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.”

Fussilet(81);Âyet:52,53,54.
Âyetler yine olağanüstü bir belâgatla,makro kozmoz olan evrende ve mikro

kozmos olan insanda(âfakta ve enfûste)gösterilecek bu şeyler,”askeri fetihler”olmaktan çok

insan ve kâinatın barındırdığı muhteşem sırlardır.Keşiflere ve ilmi(bilimsel)gelişmelere bu

âyet(ler) ışığında yaklaşacak olursak,bütün bunların aslında “keşfeden”in mahareti değil,

onları keşfe açan ve insan bilgisine “arz” ve “nazil” eden(ilham veren)Allah’ın bir ikramı

olduğu anlaşılır.Bu hakikati inkâr eden(maddeci)akıl,bilgiyi Allah’tan koparacak kendine

mal edecektir.Böyle bir bilgi ise,ahlâksız kalmaya,insanın yararından çok zararına kullanıl-

maya mahkûmdur.

Muhteşem bir akıl yürütme yöntemiyle inkârcılar uyarılmakta,yaptıklarının

hesabını vermek üzere Rablerinin Huzuruna çıkacakları hatırlatılmaktadır.
***
Her işinde Tek Mükemmel olan,her hükmünde tam isabet bulunan Allah,sana

(Ey Nebi!)ve senden önceki(elçi)lere hakikati işte böyle(muhatapların konuştuğu,anladığı dil

aracılığıyla/ya da birbirine benzer biçim ve içerikte,dönüşümlü olarak/Cebrail vasıtasıyla)

vahyediyor.”

Şûrâ(82);Âyet:3

90

Her elçiye vahiy içinde yaşadığı/aralarından seçildiği toplumların diliyle

gönderilmiştir.Bundan daha doğal ne olabilir.Ama inançsızlar bunu da dillerine dolamak-

tadırlar.

*
“Zâtından başkalarını sığınılacak dost edinenleri Allah sürekli gözetim altında

tutmaktadır.Sen(Ey Nebi!)onların tercihinden asla sorumlu değilsin!”

“İşte Biz sana,hem Şehirlerin Anası’nı ve onun çevresindekileri uyarman,hem

de kendisinde asla kuşku bulunmayan Toplanma Günü’ne karşı(insanlığı)ikaz etmen için

Arapça bir Kur’an vahyettik.(Sonuçta)bir kısmı(dünyadaki fiillerine/yaşantılarına göre) cennete girecek,bir kısmı ateşe.”

Şûrâ(82);Âyet:6,7.
Şehirlerin Anası,özelde Mekke ve onun manevi merkezi olan yerküre,zımnen

uygarlıkların merkezidir.

İslâm’ın evrenselliği düşünüldüğünde,(davet)böyle anlaşılmalıdır.
*
“Bu alanda(Allah ve din alanında)ayrılığa düştüğünüz her hususta hüküm

(Mahşer’de son söz)Allah’a aittir.

(De ki):”Bakın,işte benim Rabbim olan Allah budur.Yalnız O’na güvendim ve

her daim O’na yönelirim.”

“O,dinin(esasa ilişkin)kısmından Nuh’a bildirdiğini-ki sana vahyettiğimiz,

dahası İbrahim,Musa ve İsâ’ya da bildirdiğimizdir-size de yol kıldı ki,dini çığırından çıkar-

mayın.(Sınırlı aklınız ve mantığınıza göre şekillendirmeye kalkmayın!)ve bu konuda tefrikaya

(ayrılığa)düşmeyin!

Şirk koşanlara ağır gelen,işte onları kendisine çağırdığın bu ilkedir.Allah

dilediğini seçip kendine yaklaştırır,Kendisine yöneleni de doğru yola iletir.”

“Onlar(önceki vahiylerin muhatapları)hakikatin bilgisi kendilerine ulaştıktan

sonra,sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden birbirlerine düştüler.Ve eğer,Rabbin tarafından

daha önceden belirli bir vâdeye kadar ertelendiğine dair bir yasa konmasaydı,haklarındaki

hüküm hemen infaz edilirdi.İşte onların ardından gelen(eski)vahyin(son)vârisleri de,bu

(vahiy)den dolayı tereddütle karışık bir şüphe içindedirler.”

“İşte sen(Ey Nebi!)durup dinlenmeden insanları hakikate)çağır(davet et) ve

emrolunduğun gibi dosdoğru ol!Onların keyfi taleplerine uyma.(itibar etme!)Ve de ki:”Ben

Allah tarafından indirilen her tür vahye inandım,ben aranızda dengeyi sağlamakla emrolun-

dum.Allah bizim de Rabbimiz,sizin de Rabbinizdir.Bizim yaptıklarımızın sonucu bizi bulacak,

sizin yaptıklarınızın sonucu da sizi bulacaktır.Bizimle sizin aranızda tartışmanın bir yararı

yok!(Müşterek deliller ve ortak bir dil kullanmadığımız için bir sonuca varmamız mümkün

görünmüyor!)Allah hepimizi(Mahşer’de)bir araya getirecektir,zira varış sadece O’nadır.”,

“Bir de O’nun çağrısı(nı)kabul ettikten(edildikten)sonra halâ Allah hakkında

tartışanlar var.Onların itirazları Rableri Katında tümden geçersizdir.(Bu yüzden)başlarına

(O’ndan)bir gazap çökecektir. Ve onları şiddetli bir azap beklemektedir.”

O Allah ki,(değişik zaman/mekanlarda elçilerine)indirdiği vahiylerle hem haki-

kati ortaya sermiş,hem de (adil ve mutedil)ölçüp tartacak(bir tasavvur)inşa etmiştir.Hem sen

(ey muhatap!),nerden bileceksin belki de Son Saat çok yakındır.”(Ona göre bir ömür sür!)

“Ona inanmayan kimseler,onun çabuk gelmesini isteyenlerdir.İman edenlerin-

se ondan dolayı yürekleri titrer ve bilirler ki o hakikatin ta kendisidir.

91

Bakın!Son Saat hakkında kuşku yayan kimseler,derin bir sapıklığa gömülmiş-

lerdir.”

Şûrâ(82);10,13,14,15,16,17,18.



Vahyin kesiksiz olan sürekliliği ve aynı amaçla Allah’ın elçilerine indirildiği

kesin.mutlak,saf bilginin tek kaynağının o olduğu vurgulandıktan sonra,onun bildirdikleri

hakkında kuşkuya düşenlerin,ya da inkâr edenlerin bu davranışlarının Allah Katında tüm-

den geçersiz olduğu,bunun sonuçlarına-çok çabuk gelmesini istedikleri ,belki de çok yakın olan-Son Saatte(Kıyamette) katlanmaya hazır olmaları ihtar edilmektedir.

Âyetlerde aynı zamanda Hz.Peygamber(AS)’in şahsında İslâm’ı-ondan sonra-

tebliğ etme görevi verilen,bu onuru taşıyan örnek Müslümanlara(elçilerin elçilerine)uygula- yacakları tebliğ metodu talim ettirilmektedir.
*

“De ki(Ey Peygamber!):”Bu davet(im)e karşılık sizden hiçbir ücret talep etmi-

yorum,sadece (Allah’a)yakınlık hususunda (kalplerinizde)tam bir ilgi ve sevgi(uyandırmak)

istiyorum.”

Her kim bir güzelliği bedel olarak gerçekleştirirse,Biz ona daha fazla güzellik-

ler bahşederiz.Şüphesiz Allah emsalsiz bir bağışlayıcıdır,şükre hadsiz hesapsız bir karşılık

veren tek otoritedir.”

Şûrâ(82);Âyet:23
Bir toplumun temel taşları olan bireyleri(ni) kaynaştıracak,toplumu ayakta

tutacak,güzel hedeflere ulaştıracak bundan daha etkili ve evrensel bir prensip olabilir mi? Sevgi,fedakârlıktır,paylaşımdır,dayanışmadır,şefkattir,merhamettir,güvendir…Hz.Peygamber (AS)’in-dolayısıyla Allah(CC)’ın bizlerden istediği budur.

Bizler de Müslümanlar olarak diğer toplumlara örnek teşkil edecek erdemli

bir ömür sürer,birbirimize Allah(CC)’ın hoşnutluğu için riyasız,katışıksız bir sevgi bağıyla

bağlanırsak,-ki,zaten müminler birbirleriyle ancak kardeştirler-o toplumda kimse birbirine

zarar verir mi,hır-gür,kavga-dövüş,savaş,fitne v.b.olur mu?



*
“Yoksa(Ey Nebi,senin için):”Uydurduğu yalanı Allah’a isnat etmek suretiyle

iftira etti!”mi diyorlar?Fakat dilerse Allah senin kalbini de mühürleyebilir.

Evet,Allah bâtılı siler,hakkı kendi sözleriyle ortaya koyar.Şüphesiz O,göğüslerin

(sinelerin)en mahrem sırlarını bilendir.”

Şûrâ(82);Âyet:24
Yine bir hatırlatma.Kur’an’ın metodu budur.Ve inançsızlara ikaz…
*

“Ne ki,eğer onlar yüz çevirirlerse,unutma ki(Ey Resûl!)seni onların muhafızı

olarak göndermedik.(…tayin etmedik.)Sana düşen sadece mesajı(insanlara)ulaştırmaktır.

Ve Biz ne zaman insana Katımızdan bir ikramda bulunsak,onunla gurur duyar,

ne zaman ki yaptıkları(yanlışlar)yüzünden başına bir musibet gelse,bu kez de insan kıymet

bilmez bir nankör olur çıkar.”

Şûrâ(82);Âyet:48

92

Tek dünyacı bir bakış açısı taşıyan ve servetin bir emanet olduğunu unutan

çarpık,yamuk bilinçlerin mantığını olağanüstü bir üslûpla yansıtan bu ifadeler karşısında

hayranlık duymamak mümkün müdür?



*
“Hiçbir ölümlüyle Allah’ın (yüz yüze/bire bir)konuşması olacak şey değildir.

Ancak O,anî ve içe tesir eden ilâhi bir ilham yoluyla veya bir perde arkasından,ya da O’nun

dilediği şeyi,yine O’nun izniyle bildirsin diye bir elçi göndermek suretiyle konuşur.(…iletişim

kurar.)Şüphesiz O,aşkın ve yücedir,her hükmünde tam isabet sahibidir.”

“Ve (EyNebi!),işte sana Kendi emrimizden hayat bahşeden (ölü kalpleri diril- ten)bir mesaj vahyettik.


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin