16 “(Ey Peygamber!)De ki;”Siz ey kâfirler!”


Sen daha önce kitap nedir,iman nedir bilmezdin.Fakat onu şimdi bir nur kıldık



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə14/32
tarix30.07.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#63462
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   32
Sen daha önce kitap nedir,iman nedir bilmezdin.Fakat onu şimdi bir nur kıldık

ki,kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola yöneltelim.(…diye.)

Ve şüphe yok ki sen de insanları dosdoğru bir yola yöneltmektesin.”

“Göklerde ve yerdeki her şeyin aslî sahibi olan Allah’ın yoluna…

Bakın!Her iş döner,dolaşır sonunda mutlaka Allah’a varır.”

Şûrâ(82);Âyet:51,52,53
Allah(CC)’ın hiçbir ölümlüyle yüz yüze görüşmesinin mümkün olmaması sebe-

biyle,O,yine insanlar arasından seçtiği üstün karakterli,yüksek ahlâklı elçilerine ilâhi kelâmını

çeşitli şekillerde vahyederek,insanları dünya şartlarında yıpranan,örselenen ölen kalplerini,

canlandırmak,yitirdikleri beşeri değerlerini yeniden kazandırmak,insanı fıtratına uygun ola-

rak yeniden inşa etmeyi amaçlamaktadır.Hayatını bu evrensel,ölümsüz prensipler doğrultu-

sunda yaşayanlar “insan”laşmakta,yaşamayanlar “insansılar” olarak yaşadıklarını sanmak-

tadırlar!
***
“Hani İbrahim babasına ve kavmine demişti ki;”Bakın sizin taptıklarınıza

tapmak benden fersah,fersah uzak olsun!”

“Yalnız beni Yaratan hariç.Zaten bana(hayat yolunda)kılavuzluk edecek olan

da (sadece)O’dur.”

“Bunu,ardından gelenler arasında(ki,Hz.Muhammed(AS) de bunlar arasında-

dır)baki kalacak bir söz olarak söyledi.Belki(insanlar bu hak söze)dönerler diye.”

“Ama nerde!Ben,işte şunların ve atalarının,hakikat ve(o hakikati)apaçık ortaya

koyan bir elçi(Hz.Muhammed(AS)) gelinceye kadar safa sürmelerine izin verdim.”

“Ama hakikat ayaklarına kadar geldiği zaman da;”Bu bir sihirdir,biz bunu

kesinlikle reddediyoruz!”dediler.”

“Yine dönüp dediler ki;”Bu ilâhi mesaj(vahiy),şu iki şehrin(Mekke ve Taif’in)

en büyük(adam)larından birine inmeli değil miydi?”(…inmesi gerekmez miydi?)

“Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar?(Allah’a akıl mı veriyorlar?)

Asıl onlar arasında,bu dünya hayatındaki geçimlerini paylaştıran ve bir kısmı diğer bir kısmı-

nı istihdam etsin diye birbirlerine farklı oran ve alanlarda üstün kılan Biziz.Rabbinin rahmeti

var ya,onların biriktirdiği her şeyden daha değerlidir.

Zuhruf(83);Âyet:26,27,28,29,30,31,32.


93

İbrahim Peygamber’den gelen hanif(Kur’an merkezli ve Allah odaklı katışıksız/

saf iman)Hz.Muhammed(AS)’la devam etmekte,ancak çarpık/yamuk mantıklı müşrik akıl,

pasif tanrı tasavvurunun bir yansıması olarak Allah’ın statüsünü reddederek kendi, dünyevi

beşeri)statülerini Hz.Peygamber(AS)’e dolayısıyla Allah(CC)’a dayatmaktadır!Varlıklı,ünlü

aristokratlar(büyük adamlar!)varken peygamberliği (Hz.Muhammed(AS)’e değil de onlara lâyık görmeleri de aynı mantığın sonucudur.

Bugün de aynı mantıkta olanlar vardır!Dış görünüşün(imajın)albenisine kapı-

lanlar/aldananlar yarın da olacaktır.
*
“Şimdi sen(Ey Nebi!),sağıra işittirebilir,ya da köre(lmiş bir kalbe)doğru yolu

gösterebilir misin?Yani,açıkça derin bir sapıklığa gömülüp orada karar kılan birine?”

“Biz ister seni çekip(Katımıza)alır daha sonra(yaptıklarına karşılık) öcümüzü alırız.”(Sen onların arasındayken gazabımız inmez.)

“İstersek,onları tehdit ettiğimiz(azabı)sana da(zarar vermeden) gösteririz.Her durumda Biz,elbette onları alt edecek bir güce sahibiz.”(Onlar farkında değiller!)

“Şu halde(Ey Nebi!)sana vahyedilene sımsıkı sarıl!Çünkü sen(bu vahiy saye-

sinde)dosdoğru bir yol üzeresin”

“Kuşkusuz bu(vahiy)senin ve kavmin için(ebedi) bir şeref ve itibar kaynağıdır.

fakat zamanı gelince hepiniz( ona,vahye/Allah’ın kelâmına karşı aldığınız tutuma,takındığı-

nız tavra göre)hesaba çekileceksiniz.”

“Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin(hayatlarını)sor/soruştur.Bak baka-

lım hiç Rahmân’dan başka ilâhlar tayin etmiş miyiz?”

Zuhruf(83);Âyet:40,41,42,43,44,45.
Allah(CC)’ın,Hz.Peygamber(AS)-ve diğer elçiler-aracılığıyla gönderdiği vahyin

insanı dosdoğru bir yola yönelteceği ve ona gerçek bir değer,şeref ve itibar kazandırdığı,

vahye sır çevirerek,Allah(CC)’dan başkalarını ilâh edinilerek sürdürülen bir hayatın sonunun onursuzluk ve hüsran olacağı vurgulanmaktadır.
*
“Ne zaman Meryem’in oğlu(Hz.İsa)örneği gündeme getirilse,senin kavmin

bu yüzden başlar şamata yapmaya.”(…olup bittiye getirmeye!)

“Ve ;”Bizim ilâhlarımız mı daha değerli yoksa O mu?”derler.

Onlar,bu karşılaştırmayı,seninle sadece polemiğe girmek için yaparlar.Kesin-

likle evet;gerçekte onlar,müzmin muhalif bir kavimdirler.”

Zuhruf(83);Âyet:57,58.
Çağımızda ve her çağda karşılaşılan aykırı,inkârcı tipler…Hz.Musa(AS)’ya,

Hz.İsa(AS)’ya itiraz eden fakat Firavun(lar)a ses çıkarmayanlar!

Onların niyetleri sadece polemiktir.Tartışmaya girmeye bile değmez!

*


94

“De ki(Ey Peygamber!):”Eğer Rahmân bir erkek çocuk sahibi olsaydı,

(edinseydi)ona ilk ben ibadet ederdim.”(…ilk ibadet eden ben olurdum.)

“Göklerin ve yerin Rabbi-yüce hükümranlık makamının Rabbi-onların yakış-

tırdığı her şeyden münezzeh ve beridir.”

“Artık onları bırak,geleceği vaad olunan günlerine kavuşuncaya kadar lafa-

zanlıkla oyalansınlar ve (kelimelerle)oynamayı sürdürsünler.”(..lâf ebeliği yapsınlar!)

“Zira gökte de ilâh olan,yerde de ilâh olan yalnızca O’dur.Ve O,her hükmünde

tam isabet sahibidir,her şeyi(en ince detaylarına kadar) bilendir.”

“Ve eğer onlara,kendilerini kimin yarattığını sorsan,hiç tereddütsüz:”Allah!”

derler.Şu halde,nasıl da(küfür kasırgalarının önünde oradan oraya)savruluyorlar?”

“Ve(O,Elçi’sinin)şöyle diyeceğini de(bilir.):”Ya Rabbi!İşte bunlar ,inanmamak-

ta direnen bir kavimdi.”

“Fakat sen(her şeye rağmen,bir insan olarak verdikleri selâmı)güzel bir karşı-

lıkla al,yani;”(Size de) selâm olsun!”de.Nasıl olsa zamanı geldiğinde gerçeği öğrenecekler.”
Zuhruf(83);Âyet:81,82,83,84,87,88,89
Peygamberlerine (Hz.İsa’ya ve Hz.Üzeyr’e)Allah’ın oğlu ,meleklere,Allah’ın kızları sıfatını yakıştıran Kitap Ehlinin (teslis akidesiyle birlikte)görüşlerine reddiye olan bu âyetler,Hz.Peygamber(AS)’a ve onun şahsında biz Müslümanlara,onları dışlamadan,kazan-

maya çalışmamız,doğru yolu bulmalarına(hidayete ermelerine)yardımcı olmamız,selâmlarına

toplumsal dengeyi ve barışı korumak adına karşılık vermemiz önerilmektedir.

İslâm’ın(vahyin) istediği sevgi toplumu ancak böyle inşa edilmiş olacaktır.

***

“İşte böylece(Ey Nebi!) Biz,bu(vahyi)senin dilinde kolaylaştırdık ki,(insanlar)

düşünüp de ders alabilsinler.”(Hayatlarını ilâhi prensiplere göre düzenlesinler de kurtuluşa

ersinler diye.)

“Artık sen de(yukarıda/önceki âyetlerde tanıtılan cennetini)bekle,çünkü

ötekiler(yukarıda/önceki âyetlerde tanıtılan cehennemlerini)bekliyorlar!

Duhân(84);Âyet:58,59
İnsanlık için en büyük nimet/rızık (gök sofrası)olan vahyin değerini bilerek ondan ders alanlara(nasiplenenlere),onun tebliğcisi Hz.Peygamber(AS)’in yolundan gidenle-

re müjdeler olsun!

Bu fırsatı değerlendiremeyen nasiplere yazıklar olsun!Allah(CC)’tan onlara da

hidayetler diliyoruz.

***

“İşte bunlar,Allah’ın hakikati sana kendisiyle aktardığı âyetlerdir.Peki,Allah

ve O’nun âyetleri de değilse,kimden (gelen,nasıl)bir habere inanacaklar?”

“Son olarak seni de bu görevi(hakkıyla ifâ edeceğin)bir yol ve yönteme kavuş-

turduk.O(suyun öz kaynağına ulaştıran) yolu izle!Sakın ha(kendini)bilmezlerin keyfi yargıla-

rına uyma!

“Çünkü onlar,Allah’tan gelecek hiçbir şeyi senden savamazlar!Unutma ki,

zalimler(değerini bilmeyen,kendine haksızlık edenler,kıyanlar)hep birbirlerinin dostudurlar.

Allah ise muttakilerin(sorumluluk bilinci taşıyanların)dostudur.”

“Bu(vahiy)insanlık bir bilinç kaynağıdır.Gönülden inananlar için de bir rehber

ve bir rahmet menbaıdır.”

Câsiye(85);Âyet:6,18,19,20.

95

Vahiy,insanı bir suyun kaynağına(en saf,en temiz haline)ulaştıran şaşmaz bir

kılavuz bir yol haritasıdır.O yoldan gidenler ancak öz benliğine ulaşabilir,fıtratına uygun

değerlere(insanlığına)kavuşabilir.Bulanık su(lar)dan içenler,yollarını şaşıranlar,kaynaktan

uzak kalanlardır ki,onun tadına varamazlar.Onlar için dünyada da,ahirette de mutluluk,

huzur diye bir şey söz konusu olamaz.

Böyle olmaktan Allah(CC)’a sığınırız.Kaynağa ulaşamayanları ulaştırmasını

Yüce Mevlâ’dan niyaz eyleriz.
***
“(Ey Peygamber!)De ki:”Allah’ın astlarından kabul edip de dua ettiğiniz kim-

lere hiç(bir)göz attınız mı?(…alıcı gözlerle baktınız mı?)Gösterin bana onlar yeryüzünün

neresinde,neyi yaratmışlar?Yoksa onların gökler(in yönetimin)de bir payı mı var?Hadi,bun-

dan önce (in-diril-miş)ilâhi bir kelâm veya bir bilgi notu(kırıntısı)getirin bana,eğer iddianız-

da samimiyseniz!”(…sözünüzün eriyseniz!)

“Allah’ı bırakıp da,Kıyamet Günü’ne kadar(duaya)karşılık vermeyecek kimse-

lere,dahası kendisine dua edildiğinde farkında olmayan kimselere yalvarıp yakarandan daha

şaşkın ve sapkın biri olabilir mi?

“Bütün insanlar(sorgulanmak üzere)toplandıkları zaman,(tapınılan kimseler)

berikilere can düşmanı olacaklar ve onların tapınmalarını ısrarla reddedecekler.”

“Evet,ne zaman âyetlerimiz onlara bütün açıklığıyla tebliğ edildiyse,(edildi-

ğinde)inkâr eden kimseler,ayaklarına kadar gelen hakikat için:”Bu etkili bir sihirdir!dediler.



Ahkâf(86);Âyet;4,5,6,7.
Hiçbir şey yaratamayan,yaratılmış olan varlıklara (idollere,sahte ilâhlara)değil,

yalnız Allah(CC)’a kulluk edilmesi gerekir.İnsanın insana kulluğu bir insan için en büyük

onursuzluktur,zillettir,meskenettir,tutsaklıktır,dünyada ahirette rezillik,rüsvalıktır.

Allah(CC)’a kulluk,mutluluktur,özgürlüktür,iyiliktir,güzelliktir,insanın fıtra-

tına dönmesi,”insanlaşması”dır.

*
“Yoksa;”Onu kendisi uydurdu mu?”diyorlar.

De ki:””Eğer onu ben uydurmuş olsaydım,Allah’tan bana gelecek hiçbir

(cezayı ya da iyiliği)başımdan savamazdınız.(Allah)öksesine düştüğünüz bu iftiranın nedeni-

ni bilmektedir.Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter.İyi ki O,mutlak bağış sahibidir,

sonsuz merhamet kaynağıdır.”

“De ki:”Ben peygamberlerin ilki değilim;kendime de size de ne yapılacağını

asla bilmiyorum.(…bilemem.)Ben sadece bana vahyedileni izlerim ve ben sadece(vahyi)oldu-

ğu gibi beyan eden(ortaya çıkaran/koyan)bir uyarıcıyım.”

“De ki:”Düşünsenize bir,ya bu(mesaj)Allah Katından gelmiş de,buna rağmen

siz onu inkâr ediyorsanız,üstelik İsrâiloğulları’ndan bir şahit kendi gibi birisinin(gönderile-

ceğine)şahitlik yapmış ve ona inanmışken,siz kalkıp küstahça başkaldırmışsanız?Unutmayın

ki Allah,haddini aşan bir topluma rehberliğini bahşetmez.” (…hidayete erdirmez.)

“Bir de,inkârda direnenler imanda sebat edenler için şöyle derler:”Eğer o

(mesajda)bir hayır olsaydı,şunlar(soylu olmayan sıradan insanlar)ona bizden önce koşmaz-

lardı.”Bu söylemle amaçlarına ulaşamayınca da,(ya da onunla hidayete ulaşamayınca da)ister istemez şöyle diyecekler:Bu kadim(çok eski)bir sahtekârlık türüdür!”

Ahkâf(86);Âyet;8,9,10,11.




96

Hz.Peygamber(AS)’in şahsiyetinin inşa edilmesinde önemli bir anekdot içeren

âyetlerin rolünü şu rivayet çok güzel açıklamaktadır:Seçkin bir sahabi Medine’ye hicretinin

ardından hastalanarak konuk olduğu evde vefat eder.Evin sahibesi Ümmü’l-‘Alâ;”Allah

sana rahmet etsin ey Ebu Sâib!Ben şahidim ki,Allah sana kesinlikle ikram edecektir!”der.

o sırada orada bulunan Rasulullah şu tepkiyi verir:”Ben Allah’ın Elçisi olduğum halde,

vallahi yarın bana ne muamele edileceğini( ben bile) bilmiyorum!”

O halde,bu vahyi,yarın bile ne olacağını bilmeyen bir insanın-peygamber bile

olsa-uydurmuş olması mümkün olur mu?

Ama inkârcılar için,inkârlarına bahane üretmek,vahye küstahça baş kaldırmak

onu küçümsemek,bir yaşama tarzıdır ki,onlar için dünya ve ahirette hüsrandan başka bir şey getirmeyecektir.

*
“Bir zamanlar,cinlerden bir grubu(topluluğu)Kur’an dinlesinler diye sana

yönlendirmiştik.Nihayet o(vahye)kavuşur kavuşmaz:”Sükunetle dinleyin!”demişler,(okuma)

biter bitmez de kendi toplumlarının yanına uyarıcılar olarak dönmüşlerdi.”(Kur’an’dan

öğrendiklerini onlarla paylaşmak için.)

“Onlar;”Ey kavmimiz!”dediler,”Biz Musa’dan sonra indirilen ve kendisinden

önceki vahyi tasdik eden bir ilâhi mesaj(hitap)dinledik.O vahiy(kendisine uyanı)hakikate ve

dosdoğru bir yola yöneltiyor.”

“Ey kavmimiz!Allah’ız davetine(siz de)icabet edin(ki),günahlarınızın üzerini

çizip sizi bağışlasın ve sizi elim bir azaptan korusun!”

“Ama kim(ler)Allah’ın davetine icabet etmezse,asla O’nu yeryüzünde atlatmış

olmaz ve ona (Allah)tan başka hiçbir dostun yararı dokunmaz.Böyleleri fark edilir(belirgin)

bir sapıklığın göbeğine(anaforuna)düşerler.”

“Bundan böyle(ey muhatap!),elçilerden direnç ve kararlılık sahibi olanların

yaptığı gibi,sen de dirençle(inkârcıların tavırlarına) göğüs ger!Acele ile onların işinin

bitirilmesini isteme!(Nasıl olsa)onlar vaad edilen O Gün’ü görünce,kendilerini gündüzün tek

bir saati dışında sanki dünyada hiç yaşamamış (sayacaklar/sanacaklar.)

Duyurumuz işte budur:Şu halde,hiç sorumsuzca davranan bir toplumdan

başkası helâk edilir mi?”

Ahkâf(86);Âyet:29,30,31,32,35.
Bu olay,değişik kaynaklarda,çok farklı,bazen çelişkili ifadelerle yer almıştır.

Bazı kaynaklara göre,Allah Elçisi’nin Taif dönüşü Nahle Vadisinde,gecenin bir vaktinde

namazda Kur’an okurken gerçekleşmiştir.Kimi rivayetlerde Rasulullahı’ın bu “görünmez”

veya “uzak”(değişik frekans ve boyutlardaki)varlıkların vahiy gelinceye kadar varlıklarından

haberdar olmadığı,onları görmediği kaydedilir.Aynı kaynaklarda bunların Yahudi dinine

mensup Yemen taraflarında bir şehir olan Nasibeyn cinleri olduğu ifade edilmiştir.

Bu âyetler,insan ve cinlere kendilerinden elçi gönderildiğini söyleyen En’âm:

130 ve ilk inkârcı muhatapların cin tasavvurunu aktaran Sebe’:41 âyetleri ışığında anlaşıl-

malı,değerlendirilmelidir.

Cin Sûresi’nde daha ayrıntılı bir şekilde yer alan bu sıra dışı olay,bir teselli

armağanı olarak kabul edilebilir.Mesajı açıktır.Şöyle ki:(Ey Muhammed!)eğer sana inen

vahyi yakınların(yakınındakiler)dinlemezse,önemsemezse,Rabbin onu dinleyecek ve değer verecek birilerini ta uzaklardan da olsa bulup sana yönlendirir.
***
97
“Şu halde(de ki):”Allah’a kaçınız!(…sığınınız!)Şüphe yok ki ben O’nun

Katından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.”

“Allah’la beraber,başka hiçbir şeye ilâhlık yakıştırmayınız!Elbette ben O’nun

Katından size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.”

“İşte böyle!Onlardan öncekiler,kendilerine gelen her peygambere mutlaka

“sihirbaz” ya da ”mecnun” dediler.”

“Yoksa onlar bunu(bu mantığı/anlayışı) birbirlerine mi bulaştırdılar?(…vasiyet

mi ettiler?)Ama hayır!Belli ki,onlar (da,bunlar da bizzat kendileri)Allah’a başkaldırmış azgın bir(er)topluluktular.”

“Artık onları kendi hallerine bırak!(Sen kendi işine,tebliğ görevine bak!)

Böyle yaptığın takdirde kınanacak değilsin!”

“Ama uyarmayı(uyarmanı/ilâhi mesajı kelimesi,kelimesine tebliğ etmeyi) sürdür!En azından bu uyarının mü’minlere yararı olur!”

“Ben görünür,görünmez,bilinir-bilinmez tüm iradeli varlıkları sadece Bana

ibadet etsinler(Beni bilsinler,tanısınlar,ona göre yaşasınlar)diye yarattım.”

Zâriyât(87);Âyet:50,51,52,53,54,55,56.
Bütün zamanlarda/mekanlarda ortaya çıkan tipler…Ancak;Hz.Peygamber(AS)’a

ve onun şahsında biz Müslümanlara önerilen,gündemimizi onların çarpık mantıkları,yamru

yumru fikirleriyle değil,kendi duygu ve düşüncelerimizle,değerlerimizle belirlememizdir.

İnsanların ve cinlerin yaratılış amacı “Allah’a kulluk” olarak tanımlanıyor.

Bu kulluktan kârlı çıkan her zaman insandır.Çünkü “Allah’a kulluk”güvendir,

mutluluktur,huzurdur,özgürlüktür.
***
“İmdi sen(ey Peygamber ve ey muhatap!)varlığını her tür sapmadan uzaklaşarak

tümüyle doğru ve asıl dine,Allah’ın insanlığın özüne yaratılıştan nakşettiği fıtrata çevir,(ta ki)

Allah’ın yarattığında olumsuz bir değişme olmasın.İşte ,değer(odaklı)gerçek(doğru) Din’in amacı budur ve fakat insanların çoğu(bunu)bilmiyorlar.”

Rûm(88):Âyet:30



Din’in amacı insanın fıtratına(yaratılış amacına) uygun bir hayat yaşamasıdır.

İnsan ancak o zaman kemale erer,mutlu olur,tevhid ve adalet ekseninde inşa edilmiş hayatıyla başkalarına da kılavuzluk eder ve bu misyonundan dolayı “halife” olmayı hak eder.



*
“Şu bir gerçek ki(Ey Nebi)sen(manen)ölülere (ilâhi mesajı)duyuramazsın,arkası-

nı dönüp uzaklaşırken her tür davete sağır kesilenlere de duyuramazsın!”

“Yine sen(kalbi)kör olanları sapıklıktan çevirip de,doğru yola yöneltemezsin.Sen

ancak âyetlerimize iman eden kimselere duyurabilirsin ve onlar da hemen teslim oluverirler.” Rûm(88);Âyet:52,53.
Hakkı(hakikati)görmek istemeyene,önyargıyla,kıskançlıkla gözleri ve kalpleri

kararanlara,hiç kimse (peygamber bile olsa)hakkı zorla gösteremez,sesini işittiremez.
*

98

Çünkü;

“Allah(hakikatin)bilgisine sırt çevirenlerin kalplerini işte böyle mühürler.”

“Artık(inkârcıların tavırlarına karşı)sabret!Unutma ki Allah’ın vaadi(mutlaka) gerçekleşecektir.(Kendi söylediklerine dahi)yürekten inanmayanlar,tahrikleriyle sakın seni fevri ve tepkisel bir davranışa sürüklemesinler.”

Rûm(88);Âyet:59,60.
Sabır,sabır,sabır…Ve imanda samimiyet ve sebat…İnançsızların tahriklerine

karşı direnç,ağırbaşlılık…Hz.Peygamber(AS)’den ve bağlılarından istenen budur…
***
“(Ey bu hitabın muhatabı!)Sana vahyedilmiş(ve tebliğ edilmiş)olan bu mesajı izle

ve (başkalarına da)ilet!Ve namazı(nı)hakkını vererek kıl!Çünkü(hakkı verilerek kılınmış)namaz

(insanı)belli başlı her tür çirkinlik ve kötülükten(düşünce ve davranıştan)alıkoyar;ve hele Allah’ı

anmak ve Allah’ın sizi anması elbette en büyük(boyutudur.)Zira Allah işlediğiniz her şeyi bilir.”

”Önceki vahiylerin mensuplarıyla tartışırken,haksızlık etmedikleri sürece,en gü- zel yol ve yöntemden başkasına itibar(tevessül) etmeyin ve deyin ki:”Biz bize indirilene de,size indirilene de inanmışız,bizim de,sizin de ilâhınız(aynı)Bir ve Tek’tir.Ne ki biz kayıtsız şartsız

O’na teslim olmuşuz(dur.)”

“(Ey Peygamber!)İşte bu Kitabı(hitabı/vahyi)sana böyle (bir mesajla)indirdik.Bu

yüzdendir ki,bu Kitabı kendilerine verdiklerimiz ona iman ederler;İşte şu (önceki vahyin

mensupları(Yahudiler ve Hıristiyanlar)arasında da inanan kimseler olacaktır.Zaten nankörler

dışında hiç kimse âyetlerimizi bile,bile inkâr etmez(ler.)”

“Hem sen bu(Kur’an)dan önce herhangi (kutsal)kitabı(metni)okumuş değildin.


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin