Dahası onu kendi elinle yazıyor da değildin.Eğer böyle olsaydı insanları kuşkuya düşürürlerdi,
gerçeği geçersiz kılmaya yeltenenler/niyetlenenler.”(Onu Peygamber’in yazdığına dair kuşku.)
“Aksine(o)(Kitab),sahibine seçip ayırma yeteneği(ilim/hikmet)kazandıran bir
bilgi tasavvuru bahşedilenlerin gönüllerinde yer bulan hakikatin apaçık belgelerinden oluşmuş-
tur.Zaten bilinci alt üst olmuş kimselerden başkası âyetlerimizi bile,bile inkâra yeltenmez.”
“Bir de kalkıp:”Rabbinden ona mucizevi bir belge indirilmesi gerekmez miydi?”
dediler.
De ki:”Tüm mucizevi belgeler Allah Katındadır,ben ise açık ve net bir uyarıcıyım.”
Ankebût(89);Âyet:45,46,47,48,49,50 Kâfirlerin bu küstahça isteklerine,vahye karşı takındıkları saygısızca tavra
işte şahane bir cevap; “Ne yani!Şimdi bu ilâhi kelâmı(vahyi),kendilerine iletmen için sana indirmiş ol- mamız onlara(mucize olarak)yetmedi mi?Elbet bunda,inanacak bir toplum için tarifsiz bir rah-
met ve ilâhi bir uyarı zaten vardır.”
“(Onlara)De ki:”Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter!O,göklerde ve
yerde olan her şeyi bilir.Yine(bilir)ki;bâtıl inançlara saplanan ve Allah’a nankörlük eden
kimseler hüsrana uğrayacak olanların ta kendileridirler.”
“Ve onlar sana(meydan okuyarak)azabı çabuklaştırmanı istiyorlar.Eğer belir-
lenmiş(yasaya uygun)bir süreci olmamış olsaydı,azap onların başına derhal gelirdi.
Hac(91);Âyet;42,43,44. Dünyada da,ahirette de en büyük utanç,onursuzluk,felâket Allah’ı tanımazdan
gelmek,önemsememek,O’nu gündemimizden çıkarmak,fıtrata uygun olmayan bir hayat tarzını
yeğlemektir.Ama felâketlerin en büyüğü,Allah’ın bizi tanımazdan gelmesidir. * “Bir de kalkmış azabın çabuk gelmesi için seni sıkıştırıyorlar.Ama Allah sözünden
asla caymaz;ve unutmayın ki,senin Rabbin Katında bir gün sizin hesabınıza göre tut ki bin yıldır.
davranışlarda bulunan kimseleri sınırsız bir bağış ve tarifsiz güzellikte bir rızık beklemektedir.”
“Ama âyetlerimizi etkisiz kılmak için çaba harcayanlara gelince;işte onlar,
gözlerini fal taşı gibi açacak dehşet bir ateşe duçar olacaklar.”
Hac(91);Âyet:47,48,49,50,51.
Bu ilâhi uyarıya-ve müjdeye- kulak vermeyenlerin vay haline!
100
“Hem senden önce kimi resûl ve nebi olarak göndermişsek,(sonuç almayı)
umdukları her seferinde,Şeytan onun idealindeki amaca ilişkin beklentisine gölge düşürmeye
çabalamıştır.Fakat Allah,Şeytan’ın çabasını boşa çıkarır.Dahası Allah,âyetlerini kendi içinde
açık ve birbirlerini açıklayıcı kılar.Zira(yalnızca)Allah’tır her şeyi bilen,her hükmünde tam
isabet kaydeden.”
“(Allah’ın)Şeytan’ın engel koyma çabasına (izin vermesi),yalnızca kalplerinde
bir tür hastalık bulunan ve iç dünyaları kararmış olan kimseleri sınamak içindir.İşte bu tür
zalimler,(kendilerine kıyanlar)kesinlikle derin bir yabancılaşma(fıtrattan uzaklaşma,kopma)
içindedirler.”
“Yine(bunun bir sebebi)de,bilgi ve bilginin amacını kavrayanlar(alimler/bilgeler)
bu(mesajın)Rabbinden gelen hakikatin ta kendisi olduğunu anlasınlar diyedir.Bu sayede ona
(vahye)inanacaklar,nihayet kalpleri ona tam bir teslimiyetle yatışacaktır.Şu bir gerçek(tir)ki,
Allah(Kendisine ve mesajına)inanan ve güvenen kimseleri dosdoğru bir yola(hidayete)yöneltir.”
“İnkârda direnen kimseler ise,Son Saat kendilerini ansızın gelip buluncaya,ya da
(yaşama sevincinin)kökünü kurutan bir Gün’ün tarifsiz azabı kendilerine kavuşuncaya kadar
bu mesajın kaynağı hakkında kuşku duymaya devam edecekler.”
Hac(91;Âyet:52,53,54,55. Şeytan’ın insanların sınanmasında en önemli figürlerden biri olduğu,resullere ve
nebilere bile ilâhi tebliğ görevlerini yerine getirmeye çalıştıkları sırada musallat olarak onlara
engel olmaya çalıştıkları,Allah(CC)’ın buna,ilâhi mesajın Allah(CC)’tan gelen hakikatin ta ken-
disinin olduğunun alim ve bilge kullar tarafından anlaşılması ve kalplerinin yatışması(inançları-
nın pekişmesi)için izin verdiği,Kendisine inanan ve güvenenleri hidayete yönelteceği,inkârda di-
renenlerin ise Son Saat(Kıyamet ya da ölüm)ansızın gelip onları buluncaya,yaşama sevincinin kökünü kurutan O Gün’ün tarifsiz azabı kendilerine kavuşuncaya kadar bu mesajın kaynağı hakkında kuşku duymaya devam edecekleri,hakikati gördükten sonra da yapacak bir şeyleri
kalmayacağı vurgulanmakta,ihtar edilmekte,Hz.Peygamber(AS)’e ve onun şahsında Müslüman-
lara bu gerçek hatırlatılmaktadır.
* “Biz,her ümmet için Allah’a kalben yaklaşsınlar diye bir ibadet yol ve yöntemi belirledik.Şu halde(ey bu hitabın muhatabı!),kimse seni bu konuda tartışmaya çekmesin;ve sen sadece Rabbine çağır!Şu bir gerçek ki,en kesinlikle dosdoğru bir yol üzeresin.”
“Ve eğer seninle ille de tartışmak isterlerse,onlara de ki:”Allah,yaptıklarınızın
(altında yatan gerçek nedenleri)çok iyi biliyor”
“Allah,tartışıp durduğunuz konu(lar)da Kıyamet Günü aranızdaki hükmü vere- cektir.”
“(Ey bu hitabın muhatabı!)Bilmez misin ki Allah,gökte ve yerde olup biten her şeyi bilir?Çünkü bunların tamamı(yasalarla)bir kayıt(ve kontrol) altına alınmıştır.Nitekim
bu Allah için(Allah’ın gücüne göre)çok kolaydır.”
Hac(91);Âyet:67,68,69,70. Yüce Yaratıcı,koyduğu ilâhi yasalarla yerleri,gökleri(cümle mükevvenatı)sonsuz gücü ve külli iradesiyle/aklıyla yönetmekte,hiçbir şeyi başıboş bırakmamaktadır.İnsan da bu dü-
zen içinde yer aldığına göre onun da başıboş bırakılmadığı,ilâhi yasalara ve onları tebliğ eden Allah elçilerine uymamanın insanın iç ve dış dünyasındaki bütün dengeleri bozmak demek olduğu,bunun sonucunun da mutsuzluk,huzursuzluk,hüsran getireceği hatırlatılmakta,onlarla tartışmanın-ne yazık ki-pek yararı olmadığı,son hükmü Kendisinin vereceği vurgulanmaktadır. *
101 “Siz ey iman edenler!Sadece(Allah’ın Huzurunda)eğilin!O’nun sizin için koydu-
ğu yasaya(fıtrat yasasına)tabi olun ve yalnızca Rabbinize kulluk edin!Bir de hayırlı işler yapın
ki,kurtuluşa nail olasınız!”
“Ve Allah yolunda üstün çaba sarf ederek gereği gibi mücadele edin!O(mesajını
hayata taşımak için)sizi seçti;ve O,din konusunda sizi zora koşmadı.(Sizden tek istediği)atanız
İbrahim’in inanç sistemine(tabi olmanız/sahip çıkmanız.)O sizleri bundan önce de,bu(vahyin)
(gelişinden) sonra da Müslüman olarak isimlendirdi ki,elçi sizin için iyi(mükemmel)bir model
ve tanık olsun,siz de insanlık için iyi bir model ve tanık olasınız.
Şu halde artık namazı hakkını vererek kılın ve zekâtı içten gelerek verin,bir de
Allah’a sımsıkı bağlanın.O’dur sizin tek efendiniz.O ne güzel koruyup kurtarıcı(kollayıcı),
ve O ne güzel yardımcıdır!”
Hac(91);Âyet:77,78 “Müslüman” olmanın insana yüklediği olağanüstü görevi ve onuru anlamak için
bu âyetleri anlamakla mümkündür.
Ya sadece Allah’ın Huzurunda eğilip O’na kul olacak,sonsuz mutluluğa,huzura,
onura,mutlak özgürlüğe kavuşacaksınız,Hz.Peygamber(AS)’ı örnek alarak insanlık için iyi bir
örnek ve model olacaksınız,ya da insan önünde eğilip,insana kul olup zillete,meskenete,onur-
suzluğa,mutsuzluğa duçar olacaksınız.
Özgür iradenizle tercihinizi yapmanız için önünüzde hiçbir engel yoktur!
çok daha güçlü ve kuvvetli olan nice yurtları helâk etmişizdir de,onlara asla yardım eden
(kimse)olmamıştır.”
Muhammed(92);Âyet:13 102
Bu âyet Hz.Peygamber(AS)’in hicretine âtıf yapmakta,yurdundan(Mekke’den)
çıkmasına(hicret etmesine)sebep olanların güçlerine,kuvvetlerine güvenmemeleri,onlardan çok
daha güçlü toplulukların,inkârları/zulümleri yüzünden helâk edildikleri hatırlatmakta,Kutlu Elçi teselli edilmekte,desteklenmektedir. * “Onların arasından sana kulak verir(gibi)yapanlar var;nihayet senin yanından
çıktıklarında,mesajı kavramış olanlara:(ilim sahibi olanlara:)”Sahi,o(Hz.Peygamber)demin
İşte Allah’ın kalplerini mühürlediği ve keyiflerine göre davranan kimseler
onlardır.”(Kötü davranışları kendilerine güzel görünen nefs-i emmarenin tutsakları!)
Muhammed(92);Âyet:16 İşte iki yüzlülüğün en çarpıcı örneklerinin ilâhi üslûpla dile getirildiği pasajlar. Ve ardından gelen şu muhteşem ifadeler;
“İman edenler:”(Artık savaşa değinen)bir sûre indirilmesi gerekmez mi?”derler.
Fakat içinde savaştan söz edilen hüküm koyucu bir sûre indirilince de,kalplerinde hastalık olan-
ların sana ölüm korkusundan baygınlık gelmiş kimsenin bakışı gibi baktıklarını görürsün.Ne ki, onlar için en hayırlısı,(vahyi)izlemek ve(emir verilince de)olumlu bir söz söylemektir.Ve iş ciddi-
ye bindiği zaman da,Allah’a verdikleri söze sadık kalırlarsa,kendileri için kuşkusuz çok iyi olur.”
(Böylece samimi olduklarını ortaya koymuş olurlar.)
“Yoksa kalplerinde bir tür hastalık bulunanlar,(içlerindeki)derin nefreti Allah’ın
açığa çıkar(a)mayacağını mı sandılar?”
“Eğer isteseydik,onları sana kesin gösterirdik ve elbet sen de onları kendi(gerçek)
yüzleriyle tanımış olurdun;yine de sen onları sözün(sözlerinin)edâ ve üslûbundan mutlaka çıka-
rırsın;ama Allah bütün yaptıklarınızı bilir.”
Muhammed(92);Âyet:20,21-29,30 Münafık tipler-böylece- deşifre edildikten sonra; “Ve sen(Ey Nebi!)Unutma ki,Allah’tan başka ilâh yoktur!İmdi sen,hem kendi
hatan için,hem de mü’min erkekler ve mü’min kadınların(hataları)için af dile!Zira Allah,gezip
dolaştığınız yeri de,gelip durduğunuz yeri de(geçmişinizi de,halinizi de,geleceğinizi de) bilir.”
Muhammed(92);Âyet:19 Hz.Peygamber(AS)’ın önderliğinde,sanki o dua ediyormuş da ona katılıyormuşça-
sına topluca yürekten(hatalarımız için)Allah’a dua etmeliyiz.Yalnız kendimiz için değil,hidayette
olmayanların hidayete ermeleri için de…
* Ve dualarımızın kabul olması ihtimalinin artması için;
“Siz ey iman edenler!Allah’a itaat edin,Elçi’ye itaat edin ve asla emekleriniz boşa
çıkarmayın!”
Muhammed(92);Âyet:33
103 Onlara itaatsizlik edip dünyada,ahirette rezil rüsva olmayın!)Çünkü tek ümit,tek
çıkış,tek kurtuluş yolu budur.Size verilen tek fırsatı(dünya hayatını)en iyi şekilde değerlendirin.
*** “Böyledir;çünkü elçileri kendilerine hakikatin apaçık belgeleriyle gelmiş,fakat
onlar;”Bize(bizim gibi)ölümlü biri mi yol gösterecek?”demişlerdi.İşte böylece küfre saptılar ve
(haktan)yüz çevirdiler.Ama(Allah)kimseye muhtaç değildi;Zira Allah Kendi Kendine yetendir,
Hz.Peygamber(AS)’ın da içinde yaşadığı toplum aynı durumdaydı.Onu da aynı
şekilde önemsemediler,hor gördüler,görmezlikten geldiler,nihayet öz yurdundan hicret etmeye
mecbur kalacak kadar ona zulmettiler.Ancak sonunda zafer Hz.Peygamber(AS)’in ve ona
inananların oldu.Bu prensip,bütün zamanlar/mekânlar için geçerlidir.
* “Allah’a itaat edin ve Elçi’ye de itaat edin!Ama eğer(onlardan) yüz çevirirseniz
o takdirde Elçimiz’e düşen (kendisine indirilen vahyi)açık ve net olarak(insanlara)tebliğ
etmektir.”
“Allah,O’ndan başka ilâh olmayandır.O halde mü’minler yalnızca Allah’a güve-
nip dayansınlar.”
Teğabun(93);Ayet:12 Elçi’ye düşen sadece kendisine indirilen vahyi(ilâhi mesajı)en güzel bir şekilde
insanlara tebliğ etmektir.İsteyen inanır,isteyen inanmaz.O bundan sorumlu değildir.
Bütün insanlar inansa Allah’ın yüceliğine bir şey eklenmiş olmaz,hiç kimse
inanmasa O’nun Yüceliğinden bir şey eksilmez.
O’nun bize değil,bizim O’na ihtiyacımız vardır.
O halde yalnızca O’na güvenip dayanmak yapılacak en akıllıca,en kârlı davranış
olacaktır hiç kuşkusuz ki!
Selim aklın mantığı ve davranışı bunu gerektirir. ***
104 “Eğer siz kulumuza(Hz.Muhammed’e)indirdiklerimize dair bir kuşku
taşıyorsanız,haydi,hemen onun benzeri bir sûre(pasaj)getiriniz;ve eğer sözünüze
sadıksanız,Allah dışındaki tanıdıklarınızı da yardıma çağırınız!”
Bakara(94);Âyet:23 Vahyi kuşkuyla karşılayan,bir türlü inanmak istemeyen inançsızlara
bir meydan okuyuş olan bu-ve benzeri- âyet(ler)karşısında,onların yaptığı öfke ve kıskançlık içinde kıvranmaları olmuştur.Her zaman da böyle olacaktır.
Allah hidayetler nasip eylesin!
*
Ve yine;
“Allah’ın indirdiği vahyi kulları arasından istediğine(uygun görüp
seçtiğine)bahşetmesini kıskanmaları ve indirdiği vahyi inkâr ederek kişiliklerini satmaları
ne fena şey!İşte bunun üzerine(bu yüzden dünyada)katmerli bir gazaba uğradılar.İnkâr
edenler için(ahrette de)alçaltıcı bir azap vardır.”
“Kendilerine:Allah’ın indirdiğine inanın!”denildiğinde,”Biz sadece kendimize
indirilene inanırız!”derler.(Aslında bu sözlerinde de samimi değildirler.)Kendilerinde mevcut
bir hakikati(kutsal metinleri) doğruladığı halde,daha sonra gelen her hakikati(vahyi)inkâr ederler.
Onlara:”Peki,eğer gerçekten inanmış idiyseniz,daha önce Allah(sizden olan,
“Doğrusu Musa da,size hakikatin apaçık belgeleriyle gelmişti.Ardından yine
buzağıyı(altın heykeli tanrı diye)peydahlamıştınız ve siz yine kendine kötülük(haksızlık)
edenlerden olmuştunuz.”
Bakara(94);Âyet:90,91,92. Hz.Peygamber(AS)’in bulunduğu ortamdaki “Yahudileşmiş” karakterlerle
nasıl bir mücadele içinde olduğu,”Biz kendimize indirilene inanırız!”cevabı,aslında onların
kendilerine indirilen ilâhi mesaja Allah’tan geldiği için değil,İsrailoğulları’na geldiği için
inandıklarını ve samimi olmadıklarını gösterir.Çünkü bu inançta değer ölçüsü,mesajın kim-
den geldiği değil,kime gelmiş olduğudur. * “(Yine)onlara de ki:”Allah Katında ahiret yurdunun insanlar arasında sadece size ait olduğu inancında eğer samimiyseniz,hadi(hemen)ölümü isteyin!”
“Fakat işledikleri kötülükler(günahlar)yüzünden,onlar ölümü hiçbir zaman
istemeyecekler.Allah,kendi kendisine kötülük(haksızlık)yapanları çok iyi bilir.”
“(Oysa)insanlar arasında,hayatın sadece bir türüne(sadece dünya hayatına)
karşı en çok ihtiras taşıyanlar olarak onları bulursun!Hatta Allah’a ilâhlık yakıştıranlardan
da(müşriklerden de)daha fazla!Onlardan her biri ister ki,bin yıl yaşasın.Tut ki.bunca ömre
sahip olsun,bu dahi onun azaptan uzak tutamaz:Zira Allah tüm yapıp ettiklerini(iç ve dış bü-
tün ayrıntılarıyla)görmektedir.”(Ve ölüm ve Kıyamet er,geç gelip çatacaktır.)
Bakara(94);Âyet:95,96 Bu âyetler de,tek dünyalı,”Yahudileşmiş”gurur,kibir kumkuması,kendini