16 “(Ey Peygamber!)De ki;”Siz ey kâfirler!”


Dahası onu kendi elinle yazıyor da değildin.Eğer böyle olsaydı insanları kuşkuya düşürürlerdi



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə15/32
tarix30.07.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#63462
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   32
Dahası onu kendi elinle yazıyor da değildin.Eğer böyle olsaydı insanları kuşkuya düşürürlerdi,

gerçeği geçersiz kılmaya yeltenenler/niyetlenenler.”(Onu Peygamber’in yazdığına dair kuşku.)

“Aksine(o)(Kitab),sahibine seçip ayırma yeteneği(ilim/hikmet)kazandıran bir

bilgi tasavvuru bahşedilenlerin gönüllerinde yer bulan hakikatin apaçık belgelerinden oluşmuş-

tur.Zaten bilinci alt üst olmuş kimselerden başkası âyetlerimizi bile,bile inkâra yeltenmez.”

“Bir de kalkıp:”Rabbinden ona mucizevi bir belge indirilmesi gerekmez miydi?”

dediler.

De ki:”Tüm mucizevi belgeler Allah Katındadır,ben ise açık ve net bir uyarıcıyım.”

Ankebût(89);Âyet:45,46,47,48,49,50
Kâfirlerin bu küstahça isteklerine,vahye karşı takındıkları saygısızca tavra

işte şahane bir cevap;
“Ne yani!Şimdi bu ilâhi kelâmı(vahyi),kendilerine iletmen için sana indirmiş ol- mamız onlara(mucize olarak)yetmedi mi?Elbet bunda,inanacak bir toplum için tarifsiz bir rah-

met ve ilâhi bir uyarı zaten vardır.”

“(Onlara)De ki:”Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter!O,göklerde ve

yerde olan her şeyi bilir.Yine(bilir)ki;bâtıl inançlara saplanan ve Allah’a nankörlük eden

kimseler hüsrana uğrayacak olanların ta kendileridirler.”

“Ve onlar sana(meydan okuyarak)azabı çabuklaştırmanı istiyorlar.Eğer belir-

lenmiş(yasaya uygun)bir süreci olmamış olsaydı,azap onların başına derhal gelirdi.

“Onlar sana(meydan okuyarak)azabı çabuklaştırmanı istiyorlar;ama (şunu)iyi

bilsinler ki cehennem,inkâra saplananları elbette çepeçevre kuşatacak,”
99

O gün azab onları(başlarının)üzerinden ve ayaklarının altından sarıp sarma-

layacak ve (Allah)onlara:”Öteden beri yapa geldiklerinizin(sonuçlarını)tadın!”diyecek.”

Ankebût(89);Âyet:51,52,53,54,55.



“Ve eğer dönüp de onlara sorsan:”Gökleri ve yeri yaratan kimdir?Ve güneşle

ay’ı emr(iniz)e âmade kılan kimdir?”diye,hiç kuşkun olmasın ki:”Elbette Allah’tır!”diyecekler.

O halde,nasıl böyle savruluyorlar?(Çarpık düşünüp,yanlış davranıyorlar…)

“Ve eğer dönüp onlara sorsan:”Gökten suyu indiren ve onunla ölü toprağa can

veren kimdir?”diye,hiç şüphen olmasın ki:”Elbette Allah!”diyecekler(dir.)”

De ki:”Hele şükür!(Bari şunu olsun bileydiniz!)

Ama ne gezer…Onların çoğu akıllarını kullanmayı dahi beceremezler…”

Ankebût(89);Âyet:61,63
Küfür mantığı,her zamanda/mekânda olduğu gibi çağımızda da bütün keskin-

liği ve açıklığıyla sürüyor,Kıyamet’e kadar da sürecek,ilâhi yasa ve takdir gereği…

Ve sonunda kaybedenler,hüsrana uğrayanlar onlar olacaktır…

Hz.Peygamber(AS)’e-ve diğer elçilere-gönderilen vahye meydan okumanın fatura-

sı(bedeli)ağır olacaktır.Akılsızlıklarının(ve inançsızlıklarının) cezasını çekeceklerdir.



***
“İmdi(Ey Nebi!)seni yalanlıyorlarsa,unutma ki,onlardan çok daha önce Nûh,’Âd

ve Semud kavim(leri) de(kendi peygamberlerini)yalanlamışlardı.”

“Yine İbrahim kavmi de,Lût kavmi de.”

“Medyen ahalisi de(öyle yapmış) ve Musa da yalanlanmıştı.

Hepsinde de (bu)kâfirlere süre tanıdım,ama sonunda onları enseledim.

Haydi Beni inkâr(ın ,görmezden gelmenin,yok saymanın sonu)nasıl olurmuş görsünler bakalım!”

Hac(91);Âyet;42,43,44.
Dünyada da,ahirette de en büyük utanç,onursuzluk,felâket Allah’ı tanımazdan

gelmek,önemsememek,O’nu gündemimizden çıkarmak,fıtrata uygun olmayan bir hayat tarzını

yeğlemektir.Ama felâketlerin en büyüğü,Allah’ın bizi tanımazdan gelmesidir.
*
“Bir de kalkmış azabın çabuk gelmesi için seni sıkıştırıyorlar.Ama Allah sözünden

asla caymaz;ve unutmayın ki,senin Rabbin Katında bir gün sizin hesabınıza göre tut ki bin yıldır.

“Ve Ben,zulme gömülüp gitmiş nice toplumlara önce(süre)tanımış,sonra(onları)

enselemişimdir.Nihayet dönüş Banadır.”

“”(Ey Peygamber!)De ki:”Ey insanlar!Şu bir gerçek ki,ben size gönderilmiş

açık(seçik sözlü)bir uyarıcıyım.”

“Ve işte(Allah’tan aldığım uyarı):İmanda sebat eden ,o imanla uyumlu ıslah edici

davranışlarda bulunan kimseleri sınırsız bir bağış ve tarifsiz güzellikte bir rızık beklemektedir.”

“Ama âyetlerimizi etkisiz kılmak için çaba harcayanlara gelince;işte onlar,

gözlerini fal taşı gibi açacak dehşet bir ateşe duçar olacaklar.”

Hac(91);Âyet:47,48,49,50,51.

Bu ilâhi uyarıya-ve müjdeye- kulak vermeyenlerin vay haline!



100

“Hem senden önce kimi resûl ve nebi olarak göndermişsek,(sonuç almayı)

umdukları her seferinde,Şeytan onun idealindeki amaca ilişkin beklentisine gölge düşürmeye

çabalamıştır.Fakat Allah,Şeytan’ın çabasını boşa çıkarır.Dahası Allah,âyetlerini kendi içinde

açık ve birbirlerini açıklayıcı kılar.Zira(yalnızca)Allah’tır her şeyi bilen,her hükmünde tam

isabet kaydeden.”

“(Allah’ın)Şeytan’ın engel koyma çabasına (izin vermesi),yalnızca kalplerinde

bir tür hastalık bulunan ve iç dünyaları kararmış olan kimseleri sınamak içindir.İşte bu tür

zalimler,(kendilerine kıyanlar)kesinlikle derin bir yabancılaşma(fıtrattan uzaklaşma,kopma)

içindedirler.”

“Yine(bunun bir sebebi)de,bilgi ve bilginin amacını kavrayanlar(alimler/bilgeler)

bu(mesajın)Rabbinden gelen hakikatin ta kendisi olduğunu anlasınlar diyedir.Bu sayede ona

(vahye)inanacaklar,nihayet kalpleri ona tam bir teslimiyetle yatışacaktır.Şu bir gerçek(tir)ki,

Allah(Kendisine ve mesajına)inanan ve güvenen kimseleri dosdoğru bir yola(hidayete)yöneltir.”

“İnkârda direnen kimseler ise,Son Saat kendilerini ansızın gelip buluncaya,ya da

(yaşama sevincinin)kökünü kurutan bir Gün’ün tarifsiz azabı kendilerine kavuşuncaya kadar

bu mesajın kaynağı hakkında kuşku duymaya devam edecekler.”

Hac(91;Âyet:52,53,54,55.
Şeytan’ın insanların sınanmasında en önemli figürlerden biri olduğu,resullere ve

nebilere bile ilâhi tebliğ görevlerini yerine getirmeye çalıştıkları sırada musallat olarak onlara

engel olmaya çalıştıkları,Allah(CC)’ın buna,ilâhi mesajın Allah(CC)’tan gelen hakikatin ta ken-

disinin olduğunun alim ve bilge kullar tarafından anlaşılması ve kalplerinin yatışması(inançları-

nın pekişmesi)için izin verdiği,Kendisine inanan ve güvenenleri hidayete yönelteceği,inkârda di-

renenlerin ise Son Saat(Kıyamet ya da ölüm)ansızın gelip onları buluncaya,yaşama sevincinin kökünü kurutan O Gün’ün tarifsiz azabı kendilerine kavuşuncaya kadar bu mesajın kaynağı hakkında kuşku duymaya devam edecekleri,hakikati gördükten sonra da yapacak bir şeyleri

kalmayacağı vurgulanmakta,ihtar edilmekte,Hz.Peygamber(AS)’e ve onun şahsında Müslüman-

lara bu gerçek hatırlatılmaktadır.

*
“Biz,her ümmet için Allah’a kalben yaklaşsınlar diye bir ibadet yol ve yöntemi belirledik.Şu halde(ey bu hitabın muhatabı!),kimse seni bu konuda tartışmaya çekmesin;ve sen sadece Rabbine çağır!Şu bir gerçek ki,en kesinlikle dosdoğru bir yol üzeresin.”

“Ve eğer seninle ille de tartışmak isterlerse,onlara de ki:”Allah,yaptıklarınızın

(altında yatan gerçek nedenleri)çok iyi biliyor”

“Allah,tartışıp durduğunuz konu(lar)da Kıyamet Günü aranızdaki hükmü vere- cektir.”

“(Ey bu hitabın muhatabı!)Bilmez misin ki Allah,gökte ve yerde olup biten her şeyi bilir?Çünkü bunların tamamı(yasalarla)bir kayıt(ve kontrol) altına alınmıştır.Nitekim

bu Allah için(Allah’ın gücüne göre)çok kolaydır.”

Hac(91);Âyet:67,68,69,70.
Yüce Yaratıcı,koyduğu ilâhi yasalarla yerleri,gökleri(cümle mükevvenatı)sonsuz gücü ve külli iradesiyle/aklıyla yönetmekte,hiçbir şeyi başıboş bırakmamaktadır.İnsan da bu dü-

zen içinde yer aldığına göre onun da başıboş bırakılmadığı,ilâhi yasalara ve onları tebliğ eden Allah elçilerine uymamanın insanın iç ve dış dünyasındaki bütün dengeleri bozmak demek olduğu,bunun sonucunun da mutsuzluk,huzursuzluk,hüsran getireceği hatırlatılmakta,onlarla tartışmanın-ne yazık ki-pek yararı olmadığı,son hükmü Kendisinin vereceği vurgulanmaktadır. *

101
“Siz ey iman edenler!Sadece(Allah’ın Huzurunda)eğilin!O’nun sizin için koydu-

ğu yasaya(fıtrat yasasına)tabi olun ve yalnızca Rabbinize kulluk edin!Bir de hayırlı işler yapın

ki,kurtuluşa nail olasınız!”

“Ve Allah yolunda üstün çaba sarf ederek gereği gibi mücadele edin!O(mesajını

hayata taşımak için)sizi seçti;ve O,din konusunda sizi zora koşmadı.(Sizden tek istediği)atanız

İbrahim’in inanç sistemine(tabi olmanız/sahip çıkmanız.)O sizleri bundan önce de,bu(vahyin)

(gelişinden) sonra da Müslüman olarak isimlendirdi ki,elçi sizin için iyi(mükemmel)bir model

ve tanık olsun,siz de insanlık için iyi bir model ve tanık olasınız.

Şu halde artık namazı hakkını vererek kılın ve zekâtı içten gelerek verin,bir de

Allah’a sımsıkı bağlanın.O’dur sizin tek efendiniz.O ne güzel koruyup kurtarıcı(kollayıcı),

ve O ne güzel yardımcıdır!”

Hac(91);Âyet:77,78
“Müslüman” olmanın insana yüklediği olağanüstü görevi ve onuru anlamak için

bu âyetleri anlamakla mümkündür.

Ya sadece Allah’ın Huzurunda eğilip O’na kul olacak,sonsuz mutluluğa,huzura,

onura,mutlak özgürlüğe kavuşacaksınız,Hz.Peygamber(AS)’ı örnek alarak insanlık için iyi bir

örnek ve model olacaksınız,ya da insan önünde eğilip,insana kul olup zillete,meskenete,onur-

suzluğa,mutsuzluğa duçar olacaksınız.

Özgür iradenizle tercihinizi yapmanız için önünüzde hiçbir engel yoktur!



***
“İnkârda direnen ve(insanları)Allah yolundan alıkoyanların yaptıklarını O,boşa

çıkaracaktır.”

“Bir de imanda sebat eden,iyilik yapan ve Rableri tarafından Muhammed’e indi-

rilen hakikate inananlar var;Allah onların günahlarını silecek,tasavvur ve akıllarını(vahiyle)

ıslah ve inşa edecektir.(…doğru-aklıselim-düşünce yetisi vererek hal ve gidişlerini düzeltmeleri-

ni sağlayacaktır.)

“Bu böyle olacaktır;çünkü inkârda ısrar edenler anlamsızlığın ve amaçsızlığın

peşine takılmıştır.İmanda sebat edenlerse,Rablerinden gelen(ve Elçisi tarafından tebliğ edilen)

hakikate(Kur’an’a/vahye inanmışlar ve)tabi olmuşlardır.

“İşte Allah insanlara kendi durumlarını böyle açıklamaktadır.”

“Hiç Rabbinden(gelen)açık bir delile dayanan kimseyle,kötü eylemleri kendisine

güzel görünen ve keyfine göre davranan(ilâhi yasaları hiçe sayan)kimse bir olur mu?

Muhammed(92);Âyet:1,2,3 ve 14.
Yüce Rabbimiz,bu âyetler ışığında;O’nun ilâhi mesajına(ve onu tebliğ eden

Hz.Muhammed(AS)’e inanan),tabi olan,böylelikle dünya ve ahiret mutluğunu kazanan halis

kullarından eylesin.Hidayette olmayanlara da hidayetler lütfeylesin.
*
“(Ey Nebi!)Seni yurdundan çıkaran(yerinden,yurdundan eden)toplumundan

çok daha güçlü ve kuvvetli olan nice yurtları helâk etmişizdir de,onlara asla yardım eden

(kimse)olmamıştır.”

Muhammed(92);Âyet:13
102

Bu âyet Hz.Peygamber(AS)’in hicretine âtıf yapmakta,yurdundan(Mekke’den)

çıkmasına(hicret etmesine)sebep olanların güçlerine,kuvvetlerine güvenmemeleri,onlardan çok

daha güçlü toplulukların,inkârları/zulümleri yüzünden helâk edildikleri hatırlatmakta,Kutlu Elçi teselli edilmekte,desteklenmektedir.
*
“Onların arasından sana kulak verir(gibi)yapanlar var;nihayet senin yanından

çıktıklarında,mesajı kavramış olanlara:(ilim sahibi olanlara:)”Sahi,o(Hz.Peygamber)demin

(biraz önce)ne dedi?(…demişti?)diye(alayvari)sorarlar.”

İşte Allah’ın kalplerini mühürlediği ve keyiflerine göre davranan kimseler

onlardır.”(Kötü davranışları kendilerine güzel görünen nefs-i emmarenin tutsakları!)

Muhammed(92);Âyet:16
İşte iki yüzlülüğün en çarpıcı örneklerinin ilâhi üslûpla dile getirildiği pasajlar.
Ve ardından gelen şu muhteşem ifadeler;



“İman edenler:”(Artık savaşa değinen)bir sûre indirilmesi gerekmez mi?”derler.

Fakat içinde savaştan söz edilen hüküm koyucu bir sûre indirilince de,kalplerinde hastalık olan-

ların sana ölüm korkusundan baygınlık gelmiş kimsenin bakışı gibi baktıklarını görürsün.Ne ki, onlar için en hayırlısı,(vahyi)izlemek ve(emir verilince de)olumlu bir söz söylemektir.Ve iş ciddi-

ye bindiği zaman da,Allah’a verdikleri söze sadık kalırlarsa,kendileri için kuşkusuz çok iyi olur.”

(Böylece samimi olduklarını ortaya koymuş olurlar.)

“Yoksa kalplerinde bir tür hastalık bulunanlar,(içlerindeki)derin nefreti Allah’ın

açığa çıkar(a)mayacağını mı sandılar?”

“Eğer isteseydik,onları sana kesin gösterirdik ve elbet sen de onları kendi(gerçek)

yüzleriyle tanımış olurdun;yine de sen onları sözün(sözlerinin)edâ ve üslûbundan mutlaka çıka-

rırsın;ama Allah bütün yaptıklarınızı bilir.”

Muhammed(92);Âyet:20,21-29,30
Münafık tipler-böylece- deşifre edildikten sonra;
“Ve sen(Ey Nebi!)Unutma ki,Allah’tan başka ilâh yoktur!İmdi sen,hem kendi

hatan için,hem de mü’min erkekler ve mü’min kadınların(hataları)için af dile!Zira Allah,gezip

dolaştığınız yeri de,gelip durduğunuz yeri de(geçmişinizi de,halinizi de,geleceğinizi de) bilir.”

Muhammed(92);Âyet:19
Hz.Peygamber(AS)’ın önderliğinde,sanki o dua ediyormuş da ona katılıyormuşça-

sına topluca yürekten(hatalarımız için)Allah’a dua etmeliyiz.Yalnız kendimiz için değil,hidayette

olmayanların hidayete ermeleri için de…

*
Ve dualarımızın kabul olması ihtimalinin artması için;

“Siz ey iman edenler!Allah’a itaat edin,Elçi’ye itaat edin ve asla emekleriniz boşa

çıkarmayın!”

Muhammed(92);Âyet:33

103
Onlara itaatsizlik edip dünyada,ahirette rezil rüsva olmayın!)Çünkü tek ümit,tek

çıkış,tek kurtuluş yolu budur.Size verilen tek fırsatı(dünya hayatını)en iyi şekilde değerlendirin.

***
“Böyledir;çünkü elçileri kendilerine hakikatin apaçık belgeleriyle gelmiş,fakat

onlar;”Bize(bizim gibi)ölümlü biri mi yol gösterecek?”demişlerdi.İşte böylece küfre saptılar ve

(haktan)yüz çevirdiler.Ama(Allah)kimseye muhtaç değildi;Zira Allah Kendi Kendine yetendir,

tüm övgülere lâyık olandır.”

“Hakikati inkâra şartlanmış olanlar,yeniden diriltilmeyeceklerini sandılar.

De ki:”Hayır!Rabbime and olsun ki,kesinlikle diriltileceksiniz;sonra yaptıklarınız(bütün

fiilleriniz size)bir,bir gösterilecek;zira bu Allah’a(göre) çok kolaydır.”

“Şu halde(ey insanlar!)Allah’a,Elçisi’ne ve indirdiğimiz nura(Kur’an’a/vahye)

inanın.Allah yaptıklarınızdan(en ince ayrıntısına kadar)haberdardır.”

Teğabun(93);Âyet:6,7,8.
O kadar kirlenmişler,o kadar kokuşmuşlar fıtratlarından(öz benliklerinden)

dolayısıyla Allah’tan o kadar uzaklaşmışlar,kendilerine o derece yabancılaşmışlardı ki,araların-

peygamber olacak,onlara yol gösterecek kadar iyi ve aklı selim bir insanın çıkabileceğine ihtimal

vermiyorlar,bunu içlerine sindiremiyorlardı.Ama kaybedenler,aldananlar kendileri oluyordu.

Hz.Peygamber(AS)’ın da içinde yaşadığı toplum aynı durumdaydı.Onu da aynı

şekilde önemsemediler,hor gördüler,görmezlikten geldiler,nihayet öz yurdundan hicret etmeye

mecbur kalacak kadar ona zulmettiler.Ancak sonunda zafer Hz.Peygamber(AS)’in ve ona

inananların oldu.Bu prensip,bütün zamanlar/mekânlar için geçerlidir.


*
“Allah’a itaat edin ve Elçi’ye de itaat edin!Ama eğer(onlardan) yüz çevirirseniz

o takdirde Elçimiz’e düşen (kendisine indirilen vahyi)açık ve net olarak(insanlara)tebliğ

etmektir.”

“Allah,O’ndan başka ilâh olmayandır.O halde mü’minler yalnızca Allah’a güve-

nip dayansınlar.”

Teğabun(93);Ayet:12
Elçi’ye düşen sadece kendisine indirilen vahyi(ilâhi mesajı)en güzel bir şekilde

insanlara tebliğ etmektir.İsteyen inanır,isteyen inanmaz.O bundan sorumlu değildir.

Bütün insanlar inansa Allah’ın yüceliğine bir şey eklenmiş olmaz,hiç kimse

inanmasa O’nun Yüceliğinden bir şey eksilmez.

O’nun bize değil,bizim O’na ihtiyacımız vardır.

O halde yalnızca O’na güvenip dayanmak yapılacak en akıllıca,en kârlı davranış

olacaktır hiç kuşkusuz ki!

Selim aklın mantığı ve davranışı bunu gerektirir.
***




104
“Eğer siz kulumuza(Hz.Muhammed’e)indirdiklerimize dair bir kuşku

taşıyorsanız,haydi,hemen onun benzeri bir sûre(pasaj)getiriniz;ve eğer sözünüze

sadıksanız,Allah dışındaki tanıdıklarınızı da yardıma çağırınız!”

Bakara(94);Âyet:23
Vahyi kuşkuyla karşılayan,bir türlü inanmak istemeyen inançsızlara

bir meydan okuyuş olan bu-ve benzeri- âyet(ler)karşısında,onların yaptığı öfke ve kıskançlık içinde kıvranmaları olmuştur.Her zaman da böyle olacaktır.

Allah hidayetler nasip eylesin!

*

Ve yine;

“Allah’ın indirdiği vahyi kulları arasından istediğine(uygun görüp

seçtiğine)bahşetmesini kıskanmaları ve indirdiği vahyi inkâr ederek kişiliklerini satmaları

ne fena şey!İşte bunun üzerine(bu yüzden dünyada)katmerli bir gazaba uğradılar.İnkâr

edenler için(ahrette de)alçaltıcı bir azap vardır.”

“Kendilerine:Allah’ın indirdiğine inanın!”denildiğinde,”Biz sadece kendimize

indirilene inanırız!”derler.(Aslında bu sözlerinde de samimi değildirler.)Kendilerinde mevcut

bir hakikati(kutsal metinleri) doğruladığı halde,daha sonra gelen her hakikati(vahyi)inkâr ederler.

Onlara:”Peki,eğer gerçekten inanmış idiyseniz,daha önce Allah(sizden olan,

aranızdan seçtiği)elçilerini niçin öldürdünüz?”diye sor.”

“Doğrusu Musa da,size hakikatin apaçık belgeleriyle gelmişti.Ardından yine

buzağıyı(altın heykeli tanrı diye)peydahlamıştınız ve siz yine kendine kötülük(haksızlık)

edenlerden olmuştunuz.”

Bakara(94);Âyet:90,91,92.
Hz.Peygamber(AS)’in bulunduğu ortamdaki “Yahudileşmiş” karakterlerle

nasıl bir mücadele içinde olduğu,”Biz kendimize indirilene inanırız!”cevabı,aslında onların

kendilerine indirilen ilâhi mesaja Allah’tan geldiği için değil,İsrailoğulları’na geldiği için

inandıklarını ve samimi olmadıklarını gösterir.Çünkü bu inançta değer ölçüsü,mesajın kim-

den geldiği değil,kime gelmiş olduğudur.
*
“(Yine)onlara de ki:”Allah Katında ahiret yurdunun insanlar arasında sadece size ait olduğu inancında eğer samimiyseniz,hadi(hemen)ölümü isteyin!”

“Fakat işledikleri kötülükler(günahlar)yüzünden,onlar ölümü hiçbir zaman

istemeyecekler.Allah,kendi kendisine kötülük(haksızlık)yapanları çok iyi bilir.”

“(Oysa)insanlar arasında,hayatın sadece bir türüne(sadece dünya hayatına)

karşı en çok ihtiras taşıyanlar olarak onları bulursun!Hatta Allah’a ilâhlık yakıştıranlardan

da(müşriklerden de)daha fazla!Onlardan her biri ister ki,bin yıl yaşasın.Tut ki.bunca ömre

sahip olsun,bu dahi onun azaptan uzak tutamaz:Zira Allah tüm yapıp ettiklerini(iç ve dış bü-

tün ayrıntılarıyla)görmektedir.”(Ve ölüm ve Kıyamet er,geç gelip çatacaktır.)

Bakara(94);Âyet:95,96
Bu âyetler de,tek dünyalı,”Yahudileşmiş”gurur,kibir kumkuması,kendini


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin