16 “(Ey Peygamber!)De ki;”Siz ey kâfirler!”


kansız,meşru savaş ganimetlerinin mantığını da belirlemektedir.Allah’ın-bazı-kullarına ikram



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə24/32
tarix30.07.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#63462
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   32
kansız,meşru savaş ganimetlerinin mantığını da belirlemektedir.Allah’ın-bazı-kullarına ikram

ettiği serveti(varlığı)ona nankörlük edenlerin(paylaşmaktan kaçınanların)elinden alıp,itaat eden-

lere iade etmek.Fey,“gölge” anlamına da nispet edilir.Yani;”dünya malı gölgedir,asıl değildir!”

iması taşır

Ganimet ile fey arasındaki fark,birinin “alınan”,diğerinin “bırakılan/iade edilen”

olmasıdır.İlki zahmet karşılığı bir bedel,ikincisi ilâhi yardımla(lütufla)gelen ödüldür.Her

ikisinde de elde edilen her şey,kamu malı sayılarak meşru otoriteye teslim edilir.Meşru otorite de

onu ihtiyaç sahipleri yurttaşları arasında adilane bir şekilde paylaştırır.
*



“Allah,malum beldelerin sakinlerinden alıp iade ettiği tüm savaş gelirlerinin

sorumluluğunu Rasul’üne vermiştir.Artık(bu gelirler)Allah’a,Rasul’üne,(onun)yakınlarına,

yetimlere,yoksullara ve yolculara(yolda kalmışlara)aittir.Bunu(bu paylaşımı)böyle(adilce)

yaptık ki,servet(sırf)zengin sınıfların arasında dolaşan bir güç ve iktidar aracına dönüşmesin.

İmdi,Rasul(size)ondan ne(kadar pay)verirse onu alın,ama size vermediği şeyde de ısrarcı

olmayın(Onu adil davrandığına güvenin.)Allah’a karşı sorumlu davranın.Unutmayın ki Allah,

cezası çetin olandır.”(Devlet başkanlarına da adil olmaları uyarısı!)

“(Bu gelirler),yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan muhacirler arasındaki

(fakirlere)verilir.Allah’tan kendilerine ulaşacak bir lütuf ve rızanın peşine düşen(bu yolda içten

çaba harcayan,Allah’a ve Rasulü’ne yardım eden kimseler bunlardır.İşte onlar,evet işte onlar

(iman)sözüne sadık olanlardır.”(…kalanlardır.)

“Bir de,onlar(muhacirler gelmeden)önce kendilerine yurdu hazırlayan ve imanı

(yerleştiren)kimselere(verilir).Onlar kendilerime sığınan(mağdur/mazlum)muhacirleri severler,

diğerlerine verilenlerden dolayı içlerinde bir hasislik duymazlar;dahası kendileri çok muhtaç

halde bulunsalar da,başkalarını kendilerine tercih ederler.Evet,başkasının elindekine göz dik-

mekten korunanlar var ya,işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”(Bkz:Felâk(23);Â:5.)

“Onlardan sonra gelenler şöyle yakarırlar;”Rabbimiz!Bizi ve bizden önce imanla

göçüp gitmiş olanları bağışla!İman edenlere ilişkin gönlümüzde en küçük bir kin(izi)bırakma!

Rabbimiz!Şüphe yok ki sen,çok şefkatli,çok merhametlisin.”

Haşr(102);Âyet:7,8,9,10
İdeal İslâm toplumunun en belirgin,temel,evrensel prensiplerinden/ilkelerinden

biri de servetin adilce paylaşılması,belli bir zümrenin(varlıklıların)elinde dolaşan bir güç ve

iktidar(övünme,gururlanma) aracına dönüşmemesidir.Bu suretle sosyal adaletin sağlandığı,uy-

gulandığı bir refah toplumunun inşası hedeflenmektedir.

Hatta böyle bir toplumda kendi ihtiyacı olduğu halde,başkalarını kendilerine ter-

cih edecek kadar(bende olmasın onda olsun mantığıyla ki,bu fedakârlığın en üst düzeyidir)diğer-

gamlık gösteren bireyler her zaman bulunmaktadır.(Ebu Talhâ v.b.)

Bizler de o örnek/model insanları-başta Peygamberimiz Efendimiz Hz.Muhammed

(AS)olmak üzere-kendimize kılavuz olarak seçersek gerçek ideal İslâm toplumunu oluşturur,hem kendimizin hem de cümle insanlığın dünya,âhiret saadetini sağlamış oluruz.

*

156

“Nifakta direnenlerin,önceki vahyin mensuplarından küfre gömülen yoldaşlarına

(kardeşlerine)şöyle söyleyecekleri aklına gelir mi(Ey Nebi!)?”Eğer siz çıkarılırsanız kesinlikle

bizde sizinle birlikte çıkacağız,sizin hakkınızda hiçbir kimsenin sözüne itibar etmeyeceğiz; yok

eğer size karşı savaş açılırsa kesinlikle siz yardım edeceğiz.”Allah şahit(tir)ki,onlar yalancıların daniskasıdırlar.”

“Eğer onlar çıkarılsalar,berikiler onlarla birlikte çıkmazlar;onlara karşı savaş açı-

lacak olsa yardım etmezler,tut ki yardım ettiler,sonunda arkalarını dönüp kaçarlar da,kimseden

de yardım alamazlar.”

“Elbet onların içlerine Allah’tan daha çok sizin(Müslümanların)korkunuz

sinmiş!Bunun gerekçesi,onların sığ anlayışlı bir topluluk olmalarıdır.”

“Onlar ittifak kursalar dahi,müstahkem mevzilerde olmadıkça,ya da sur diplerine

saklanmadıkça sizinle savaşmayı göze alamazlar.Kendi aralarında şiddetli(yoğun)bir rekabet

(kıskançlık)vardır.Sen onları birlik içinde sanırsın,ama kalpleri darmadağınıktır.Bunun gerek-

çesi de,onların aklını kullan(a)mayan(akledemeyen)bir topluluk olmalarıdır.”

“(Onların akıbeti de),kendilerinden hemen önce yaptıklarının acısını(Bedir’de)

tadanların akıbetine benzeyecektir.Dahası onları(âhirette)can yakıcı bir azap beklemektedir.”

“Tıpkı malum Şeytan örneğinde olduğu gibi:Hani o insana:”İnkâr et!”diye telkin

eder,(insan)ona uyup inkâr edince de;”Ben senin yaptığından sorumlu değilim,çünkü ben Âlem-

lerin Rabbi Allah’tan korkarım!”der.”

“Sonuçta o iki(zümre)nin(inkârcı Yahudiler’in ve münafıkların)akıbeti de,

içinde yerleşip kalacakları ateş olacaktır.Zira zalimlerin(hak ettikleri)ceza(sı) budur.”

Haşr(102);Âyet:11,12,13,14,15,16,17.
Âyetler çok çarpıcı bir biçimde münafıkların psikolojisini gözler önüne sermekte,

fakat nasıl bir kalp ve kafa dağınıklığı/karışıklığı içinde oldukları hatırlatılarak,-hatta Şeytan’la

kıyaslanarak-şeytani bir ahlâk ve davranış olan nifağa karşı Müslümanların Hz.Peygamber(AS)

in şahsında/kılavuzluğunda nasıl bir tutum ve davranış sergilemeleri gerektiğine dikkat çekil- mektedir.
***
“(Ey Peygamber!)İkiyüzlüler(içinden inanmadığı halde,dışından inanmış gibi

görünen münafıklar)sana geldiklerinde:”Biz şahadet ederiz ki,sen kesinlikle Allah’ın Rasulü’

sün!”derler.Allah da biliyor ki,gerçekten de sen,O’nun Rasulü’sün.Ve Allah şahadet eder ki,

ikiyüzlüler kesinlikle yalancıdırlar.”(Sözlerinde ve davranışlarında samimi değildirler.)

“Onlar (yalan yere ettikleri)yeminlerinin arkasına saklandılar.(Yeminlerini kalkan

edindiler.)Bu yolla(insanları)Allah yolundan saptırdılar.Elbet yaptıkları şey çok fenadır.”

“Bunun nedeni,onların önce iman edip,sonra inkâr etmeleridir.Sonunda(bu çar-

pık düşünce ve davranışları yüzünden)kalplerine mühür vurulmuştur;artık onlar(imanın haki-

katini)kavrayamazlar.”

“Sen onları gördüğünde kalıpları hoşuna gider;ve konuşacak olsalar sözlerine

kulak verirsin.(…kendilerini dinletirler!)Giydirilmiş kalaslar gibidir onlar!Her çığlığı kendi

aleyhlerine sanırlar;onlar (inananlara)kökten düşmandırlar.Artık(Ey Nebi!)onlara karşı dik-

katli ol!Allah onları kahretsin!Nasıl da (inançsızlığın burgaçlarına)savruluyorlar!

“Ve onlara:”Gelin,Rasulallah sizlere mağfiret dilesin!”denildiğinde,başlarını

çevirirler.Ve sen onların küstahça bir kibir içinde çekip gittiklerini görürsün.”

“Onlar için mağfiret dilesen de,mağfiret dilemesen de,hiçbir şey değişmez.Allah

onları asla bağışlamayacaktır.Çünkü Allah,yoldan çıkmış bir topluluğa rehberliğini bahşetmez.”

Münâfıkûn(103);Âyet:1,2,3,4,5,6.




157

“Onlar:”Rasulallah’ın yanındakilere yardımda bulunmayın ki,(etrafından)

dağılıp gitsinler!”diyen kimselerdir.Bakın,göklerin ve yerin hazineleri Allah’a aittir,fakat

münafıklar(bu gerçeği bile)kavrayamıyorlar.”

“Onlar:”Şehre döndüğümüzde şerefli olan(biz)ler,şerefsiz olan(Müslüman)ları

oradan elbet sürüp çıkaracaktır!”diyorlar.

Ama şeref Allah’a,O’nun Elçisi’ne ve mü’minlere aittir.Gel gör ki,ikiyüzlüler (bunu bile)bilmiyorlar.”

Münâfıkûn(103);7,8
Sûrenin adından da anlaşılacağı üzere;âyetler münafıkların en belirgin nitelikle- riyle portrelerini çizmektedir.Kapsamlı bir okuma bize,Kur’anda sözü edilen münafıkların tek tip

olmadıklarını,vahiyden yola çıkarak üç sınıf olduklarını görmemizi sağlar.Şöyle ki;

1)-İçinden inanmadığı halde,dışından inanmış gibi görünenler.(Bakara(94)/8-16)

2)-(İnanmakla,inanmamak arasında)bocalayanlar.(Nisâ(104)/60-62,137,143)

(Tevbe(114)/44-45,)

3)-Kalbi hastalıklı olanlar.(Enfal(95/49),Ahzab(106)/12)

Münafık huylu(tabiatlı)birinde kimi zaman nifakın bu üç hali farklı veya eş za-

manlı olarak tezahür edebildiği gibi,imanla nifak arasındaki geçişlerde(kırılmalarda)de yaşa-

nabilmektedir.

Münafık,fıtrat ve ruh köküyle bağını koparmış,kendi kendinden ve Rabbinden

uzaklaşmış,akıl tutulmasına uğramış,köstebek gibi gözleri görmez olmuş bir talihsizdir.

Bunların tipik özelliklerinden biri de,dış görünüşe önem vermek,içlerindeki

kokuşmuşluğu,çirkefliği giyim-kuşamla,alayişli bir yaşamla,tumturaklı,havalı konuşmalarla imajı ön plana çıkarmakla ört bas etmektir.

Kur’an böylelerini muhteşem bir ifadeyle “giydirilmiş kalaslar”a benzetmektedir.

Bu,egoları şiştikçe şişmiş,insanlıklarını yitirmiş nasipsizleri yakın ve uzak çevremizde

görmemiz her zaman mümkündür.Onları bu özellikleriyle çok iyi tanımalı,onlardan kendimizi

korumamız için gerekli maddi,manevi önlemleri Müslümanlar olarak almalıyız.Onların bu

aldatıcı görüntülerine aldanmamalıyız.

Münafıkların ileri gelenlerinden(!)İbn Ubey’in münafıklığı (yalancılığı)âyetle

(vahiyle)ortaya çıkınca;”Rasulallah’a git,kendin için istiğfar talebinde bulun!”dediler.O,çaresiz

bir baş hareketiyle;”İman etmemi istediniz,ettim,zekât vermemi söylediniz verdim,geriye

Muhammed’ e secde etmekten başka ne kaldı?”diye cevap vermişti.İşte münafığın gerçek yüzü-

nü ortaya çıkaran-Allah’ın söylettiği-sözler.Bu tarihten sonra çok yaşamayıp maskelerin sıyrıla-

cağı yere gitti!

Onlar-ve her kim-tevbe etmedikçe,günahlarının affı için kulu ile arasına başkala-

rının sokulmasını Allah kabul etmiyor.

Şerefi ve onuru kendi vehmettikleri varlıklarında,soyluluklarında ve maddi güçle-

rinde sanan kıt akıllılara Allah gereken cevabı vermektedir;Şerefin,onurun yegane kaynağı

Allah’tır.İnsan da şerefini sadece Allah’tan,O’na bağlılığından alır,eğreti,gelip geçici dünyevi

değerlerden değil!Allah’tan kopan,şeref ve onurundan da kopar.

Onurluluk sorumluluktur,sorumluluk takvâdır.

Sorumluluk bilincini kuşanmış bireylerden oluşan aileler ve toplumlar,dünyada “ da,ahirette de şeref ve onurla taçlanırlar.

Bunun dışındaki bütün seçenekler/tercihler dünyada da,âhirette hüsrandan başka

bir şey getirmez.
***



158

“Asıl her toplumdan bir şahit getirdiğimiz ve seni de(Ey Nebi!)onlar(inançsızlar)

aleyhine şahit gösterdiğimiz zaman ne olacak(onların hâlleri)?”

“O Gün hakikati inkâr edenler ve Peygamber’e karşı çıkanlar,yerin dibine geç-

meyi temenni ederler,fakat onlar hiçbir şeyi Allah’tan gizleyemezler.”

Nisâ(104);Âyet:41,42
Evet,âyetler,Hz.Peygamber(AS)’in Mahşer’de dürüst ve güvenilir bir şahit olarak

getirileceğini ve dinleneceğini söylemektedir.

Gerçekten,Peygamberlik,bir “toplumsal şahitlik” kurumudur.Bu dünya için de, âhiret için daha da gereklidir.

Peygamberler,toplumları ve insanlık hakkında en üst düzey gözleme ve bilgiye

sahip olan üstün şahsiyetlerdir.Onların şahitliği gereklidir ve önemlidir.
*
“Kendilerine vahiyden bir pay verilmiş olanların onu sapıklıkla değiştirdikle-

rini ve sizin de yoldan çıkmanızı istediklerini görmüyor musun?”

“Fakat Allah,düşmanlarınızı daha iyi bilir.Ama(eğer size dost lazımsa)dost

olarak Allah yeter;(yardım lazımsa)yardımcı olarak da Allah yeter.”

“Yahudileşenlerden kimileri sözleri bağlamlarından kopararak(eğip,bükerek)

çarpıtırlar;”İşittik ve sarıldık/reddettik!”,”Dinle,dinlenilmeyesi!” ve “ra’inâ” derler.Dillerini

eğip bükerek ve dine hakaret kastıyla.Eğer onlar;”İşittik ve itaat ettik!,”Dinle!” ve “Unzurna!”

deselerdi,bu kendileri için daha yararlı ve daha dürüstçe bir davranış olurdu.Ne ki,hakikati

inkâr ettikleri için Allah onları rahmetinden dışladı.Gerçekten de onlar,çok azı müstesna inan-

mıyorlar.”

“Kendilerine vahiyden bir pay verilenleri görmüyor musun?Eşya ve olaylarda

uğur ve uğursuzluk olduğuna ve tağuta inanıyorlar ve kâfirlerin mü’minlerden daha doğru

yolda olduğunu iddia ediyorlar.”

“Allah’ın lânetledikleri işte bunlardır.Allah’ın lânetine(rahmetinden dışlanma-

ya)uğrayan birine de asla yardımcı bulamazsın.”(…biri de kendisine asla yardımcı bulamaz.)

Yoksa onlar Allah’ın mülkünde ortak olduklarını mı sanıyorlar?Eğer öyle olsay-

dı insanlara zırnık bile vermezlerdi.”(…koklatmazlardı.)

Nisâ(104);Âyet:44,45,46,51,52,53
Hz.Peygamber(AS)ve bağlılarına,birlikte yaşadıkları Yahudi,Hıristiyan ve müş-

riklerin davranışlarını bir başka açıdan gözler önüne seren âyetler,onlara karşı Müslümanlarca alınacak tavrı da belirlemektedir.
*
“Siz ey iman edenler!Allah’a,Peygamber’e ve aranızdan alanlarında yetkin(ehil)

ve otorite sahibi olanlara itaat edin;(herhangi)bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz,onu Allah’a

ve Peygamber’e götürün;tabi eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız.Bu,en iyi(doğru ve

isabetli)seçimdir ve sonuç açısından da en verimli(hayırlı/kârlı)olandır.”

Nisâ(104);Âyet:59
Devlet(yönetenler)vatandaş(yönetilen)arasındaki güvenin ve uyumun,barışın

sağlanması,sağlam ,sağlıklı bir toplumsal düzenin kurulması ve sürdürülmesi için bundan daha güzel bir ilke olabilir mi?

159

“(Ey Nebi!)Sana ve senden önce indirilen(vahiy)lere iman ettiğini sananlara bir baksana!Birbirlerini (ilâhlık rolüne soyunan)şeytani(tağuti)güç odaklarının hakimiyetine çağırmakta bir sakınca görmüyorlar!Oysa onu(kula kul olmayı)inkâr etmekle emrolunmuşlar- dı.Nitekim şeytanın tek arzusu,onları derin bir sapıklığa itmektir.”

“Onlara;”Allah’ın indirdiğine ve Peygamber’e gelin!”denildiğinde,bu münafık-

ların nefretle senden uzaklaştıklarını, yüz çevirdiklerini görürsün.”

“Fakat önceden yapıp ettikleri yüzünden başlarına öngörmedikleri(beklemedikle-

ri/ummadıkları)bir musibet gelirse ne olacak halleri?Sonra sana gelecekler,Allah adına yeminle;

“Bizim amacımız sadece iyilik yapmak ve uyumu sağlamaktı!”(diyecekler).

“Ama Allah,onların kalplerindeki her şeyi bilir.Şu halde onları kendi hallerine

bırak!Onlara öğüt ver ve içine düştükleri(acıklı/vahim)durumu net bir biçimde açıkla!”

“Zira Biz,her peygamberi Allah’ın izni dahilinde sadece kendilerine(Allah adına)

itaat edilsinler diye gönderdik.Eğer onlar,kendilerine kötülük ettikten sonra sana gelip de,Allah’

tan af dileselerdi, ve-Peygamber de onların bağışlanması için dua etseydi-kesinlikle Allah’ı

tevbeleri kabul etmeye hazır ve merhametli bulacaklardı.”

“Ama hayır!Rabbine and olsun ki,aralarında tartıştıkları her konuda seni hakem

yapmadıkça,sonra da senin hükmüne(Allah adına verdiğin hükme) içlerinde hiçbir tereddüt taşımaksızın tam bir teslimiyetle uymadıkça(gerçekten)iman etmiş sayılmazlar.”

“Fakat Biz,onlara:”Canlarınızı(bu yolda)feda edin!”ya da:”Yurtlarınız ter edin!”

diye emretmiş olsaydık,çok azı dışında bu emre uymazlardı.Ama öğütleneni yapsalardı,kendileri

için (dünyada da,âhirette de sonuç bakımından)daha iyi olurdu ve (bu davranış/ruh hali))onları

(kâfirlere karşı)daha dirençli(sabırlı)kılardı.”

“O zaman Biz de onlara,Katımızdan muhteşem bir ödül verirdik.”

“Ve onları dosdoğru bir yola yöneltirdik.”

“Allah’a ve Peygamber’e itaat eden kimseler,Allah’ın kendilerine nimet verdiği

peygamberler,Hakk’a sadık kalanlar,(sıddıklar),hayatını imanına şahit kılanlar ve iyiliği yayan-

larların safında olurlar.(Onlarla birlikte haşrolunurlar.)Bunlar ne güAzel dostturlar.”

“Bu Allah’ın bir lütfudur;ve(bunu birinin bilmesi gerekiyorsa)her şeyi bilen Allah

yeter!”

Nisâ(104);Âyet:60,61,62,63,64,65,66,67,68,69,70.
Hz.Peygamber(AS)’a ve onun şahsında müslümanlara toplum içinde düşen görev-

ler hatırlatılmakta,toplumsal inşa devam etmektedir.

Müslümanlar ve cümle insanlar sorunlarını çözmede Allah’ın ve O’nun Bizzat

eğittiği,insanlığa önder,rehber ve öğretmen olarak gönderdiği Hz.Muhammed(AS)’in tavsiyeleri-

ne uysalardı,bugün yeryüzünde açlık,işsizlik,yoksulluk,terör,savaş v.b.belli başlı dertlerinden

kurtulmuş olacaklardı.Bunu başarmamız her zaman mümkündür.Çünkü şaşmaz bir kılavuz olarak Kur’an(vahiy)bize yol göstermeye devam etmektedir,edecektir.

Allah’a ve Elçisi’ne itaat etmeyen nasipsizlerin de acı sonları dile getirilmekte,

bundan ibret alınması istenmektedir,beklenmektedir.
*
“Kendilerine “(Artık savaştan)çekin ellerinizi!Namazı istikametle kılın,zekâtı

içten gelerek verin!”denilenlerin haline baksana bir!Ama onlara savaşmaları emredildiği

zaman,içlerinden bir grup Allah’tan korkarcasına,hatta daha da büyük bir korkuyla insanlardan

korkmaya başladılar ve şöyle dediler;”Rabbimiz!Niçin bize savaşı emrettin?Bize biraz daha süre

tanıyamaz mıydın?”



160

De ki:”Dünyevi tatmin geçici bir hazdır,âhiret ise sorumluluk sahibi biri için

en hayırlı olandır;sonunda zerre kadar haksızlığa uğra(tıl)mayacaksınız.”

“Nerede olursanız olun,ölüm gelip sizi bulur;yıldızlara yükselmiş bile olsanız.”

(Savaştan kaçmakla ölümden kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz?)

Güzel şeylerle karşılaştıklarında:”Bu Allah Katındandır!”derler;fakat bir kötü-

lüğe uğradıklarında ise:”Bu senin yüzündendir!”diye sitem ederler.De ki:”Hepsi Allah’tandır!”

Fakat,bu adamlara ne oluyor ki sözü anlamamakta ısrar ediyorlar?”

“Uğradığınız her iyilik Allah’tandır;başınıza gelen her kötülük de (yaptığınız hatalar yüzünden)kendinizdendir.

(Ey Nebi!)Biz seni bütün insanlığa Elçi olarak gönderdik;ve buna(birinin şahit olması gerekiyorsa),en büyük şahit olan Allah yeter!”

“Kim Elçi’ye itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.Kim de(onlardan)yüz çevirirse,

iyi bilsin ki Biz seni onlara korumalık yapasın diye göndermedik.”

“Onlar(münafıklar/müşrikler)”Baş üstüne!”derler,ama(senin)yanından uzaklaş-

tıklarında,içlerinden bir güruh gece boyunca senin dile getirdiğinden farklı işler çevirirler.Ama

Allah,onların gece karanlığında çevirdikleri işleri(dolapları)kaydetmektedir.Şu halde(Ey Nebi!)

sen işine bak,(sana verilen risalet görevini sabırla,iyi niyetle,kararlılıkla sürdür!)ve Allah’a da-

yan.Zira dayanak (manevi destek verici)olarak Allah(sana) yeter!”

“Onlar(müşrikler),Kur’an’ın mânası üzerinde kafa patlatırcasına derinliğine durmuyorlar mı?Eğer o,Allah dışındaki bir kaynaktan gelmiş olsaydı,elbette onda bir yığın

çelişki ve tutarsızlık bulurlardı.”

“Onlar,kendilerine barış ya da savaşla ilgili herhangi bir bilgi ulaştığında,onu

dışarı yayarlar.Oysa k, onu Peygamber’e ya da mü’minler arasından kendilerine yetki verilmiş

olanlara iletselerdi,onlar arasından işin(uzmanı olup)ölçme-değerlendirme yapabilenler onu da

(değerlendire)bilirlerdi.Size Allah’ın lütuf ve rahmeti olmasaydı,çok azınız hariç,kesinlikle şeyta-

nın ardınca giderdiniz.”

“Artık Allah yolunda savaş!Sen kendinden sorumlusun.Yine de mü’minleri uyu- şukluktan kurtulmaları için(cihada/mücahadeye)teşvik et!Belki (böylece)Allah inkârcıların direncini kırar.Zira Allah’ın gücü daha çetin ve cezalandırması daha şiddetlidir.”

“Kim haklı bir davâya katkıda bulunursa(hizmet ederse),onun tüm getirisinden


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin