Bilginin,hikmetin,hakikatin gerçek ve tek kaynağı olan vahyin insan için
ne büyük bir nimet(rızık/ikram) olduğu,onun kadrini kıymetini bilenlerin(hikmet ve bilgelik
verilenlerin)nasıl bu emsalsiz ikramı karşısında Rablerine teşekkür için yerlere kapandıkları,
böylece dünyada da,ahirette de bu onuru ve mutluluğu yaşadıkları,Hz.Peygamber(AS)’ın
kişiliğinde dillendiriliyor.
Allah’ım!Bizlere de bu bilinci lütfeyle!
En büyük sevgiye ve saygıya lâyık olan Allah(CC)’ın,O’na yakın olmanın onu-
runu,coşkusunu ve mutluluğunu dünyada da,ahirette de bizlere yaşatması umut ve niyazıyla.
*** “Ne yani,kendi aralarından bir kişiye;”İnsanları uyar ve Rableri Katındaki
şeref,itibar ve dürüstlük(yarışında)iman edenlerin diğer herkesten öne geçtiklerini müjdele!”
diye vahyetmemiz insanların garibine mi gitti?
Küfre gömülüp gidenler(bir de utanmadan);”Dikkat edin!Bu var ya bu,
(Hz.Peygamber(AS)kastediliyor.)düpedüz bir sihirbazdır.”dediler.
Yûnus(69);Âyet:2 İşte bu âyet de Hz.Peygamber(AS)’in-ve diğer peygamberlerin-bulundukları
toplumlar tarafından nasıl değerlendirildiklerini ve işlerinin ne kadar zor olduğunu gözler
önüne sermektedir. “Bir de ne zaman hakikatin apaçık kanıtları olan âyetlerimiz onlara okunsa,
Huzurumuza çıkacak yüzü olmayan o(imansız)kimseler (Elçimize)derler ki:”Git,bize bundan
başka bir hitab getir,ya da onda (bizim hayat tarzımıza uyacak)değişiklik yap!”
(Ey Peygamber!)De ki:”Onu kendime göre değiştirmem olacak şey değil!Ben
sadece bana vahyedilene uyarım,çünkü ben Rabbime karşı gelecek olursam,korkunç bir Gün’
ün azabından korkarım!”
“(Yine)De ki:”Eğer Allah öyle dileseydi,ben size onu okumazdım.Zaten O da
onu size göndermezdi.Hem doğrusu şu ki,ondan önce yıllarımı(ömrümü)sizin aranızda
geçirmişim.Bu kadarını olsun düşünemiyor musunuz?”
“Hem kendi uydurduğu yalanları Allah’a yakıştırandan,ya da O’nun mesajları-
nı yalanlayandan daha zalim(O’na karşı haksızlık/nankörlük eden) biri olabilir mi?”
“Bir de Allah’ın peşi sıra kendilerine zararı da,yararı da dokunmayan(ölümlü)
varlıklara kulluk edip de,üstelik;”İşte şunlar Allah Katında bizim kayırıcılarımızdır!”diyenler
(iflâh olmaz.)
De ki:”Yoksa siz Allah’a,göklerde ve yerde bilmediği bir şey var da,onu mu
haber veriyorsunuz?!”O,sınırsız(erişilmez)yüceliği ve aşkın varlığıyla,onların putlaştırdığı
her şeyden beridir.”
“Bir de diyorlar ki;”Ona(Elçiye)Rabbinden mucizevi bir belge gönderilmeli
değil miydi?”
Buna karşılık(sen de Ey Nebi!) De ki:”Aşkın hakikatler yalnızca Allah’a ait
bir alandır.Şimdi artık bekleyin(akıbetinizi)!İyi bilin ki,ben de sizinle birlikte(sonumuzun ne
olacağını)bekleyeceğim!”
“Ve ne zaman kendilerine dokunan bir sıkıntının ardından,bu tiplere rahmet
(imizden) bir parça tattırsak,derhal âyetlerimiz hakkında tuzak tezler kurgulamaya başlarlar.
De ki:”Allah,her tür tuzağı seri bir biçimde(boşa çıkarır.)”
Dikkat edin,elçilerimiz(yazıcı katipler/melekler) inceden inceye tasarladığınız her şeyi(bir Gün sizden sorulmak üzere) kayda alıyorlar.”
Yûnus(69):Âyet:15,16,17,18,20,21.
59
Âyetlerden anlaşılacağı üzere,inançsızlar Hz.Peygamber(AS) tarafından kendi-
lerine tebliğ edilen ilâhi mesajı(vahyi),kendi sınırlı ve çarpık,yamuk düşüncelerine ve buna
uygun yaşama tarzlarına uymadığı için-akıl almaz bir küstahlık ve ahmaklıkla-değiştirmesini,
ya da(onların beğeneceği!) başka bir hitap(mesaj) getirmesini istemektedirler.Ancak;Allah’ın
mesajını değiştirme,ya da ortadan kaldırma yetkisi ve gücü Hz.Peygamber(AS) –ve peygam-
berler dahil-kimseye verilmemiştir.
Bu gün de aynı çizgi devam etmektedir,yarın da devam edecektir.Bizler
müslümanlar olarak,hep bu bilinçte ve durumda olmak ona göre tavır almak,kesin bir duruş
sergilemek durumundayız.
Sonraki âyetlerde Allah,Elçisi’nin ağzından bu kafasızlara ve nasipsizlere
gereken cevabı vermektedir.Ancak onlarda bunu anlayacak akıl ve iz’an nerede?
Tam tersine,inanmamayı kafasına koyan ve bunu bir yaşama tarzı haline getirenler-olumlu yönde bile olsa-bu hayatlarını değiştirecek her türlü girişime ahmakça,
daha doğrusu kâfirce bir inat,önlenmez bir önyargı,gurur,kibir içinde karşı çıkarlar,Allah’ın
âyetleri hakkında tuzak tezler kurgulamaya girişirler.Ancak;bütün çabaları boşunadır.Allah,
onların tuzaklarını bozar,akılsız başlarına geçirir.Sonuç dünyada da,ahirette de hüsrandır.
Allah(CC)’ın ve Elçisinin-elçilerinin-peşinden gitmekten başka çıkar yol yoktur.
Çünkü insanın her fiili katip melekler tarafından kayda geçirilmektedir. “(EyPeygamber!)De ki:”Göğün ve yerin ürünleriyle sizi rızıklandıran kimdir?
Peki işitme ve görme duyularınız üzerinde kim mutlak söz sahibidir?Dahası kimdir ölüden,
Ne?Ancak şimdi ha!Oysa ki siz,(asla gelmez diye meydan okuyor)onun çabuk
(bir an önce) gelmesinde ısrar ediyordunuz!”
“Sonunda(O Gün)bilinci ters dönmüş kimselere denilecek ki;”Tadın(bakalım)
bitimsiz azabı!Kazanıp durduğunuz şeyler dışında mı bir karşılık bekliyordunuz?” 61
“Tutup bir de seni;”Şimdi bu gerçek mi yani?”diye sorguluyorlar.De ki:Kesinlik-
le!Rabbim hakkı için bu gerçeğin ta kendisidir!Üstelik sizler Büyük Sorgulama’yı asla
atlatamayacaksınız!”
“Bilinci ters dönmüş(inançsız)her birey,eğer yeryüzündeki her şey kendisinin
olsa onu(onları)(Hesap Günü)kurtuluş akçesi olarak vermek isterdi!Onlar asıl pişmanlığı
kendilerini bekleyen azabı görünce yüreklerinin en derinlerinde yaşayacaklar!Ne ki onların
aralarında herkese lâyık ilâhi bir hakkaniyetle(adaletle)hükmolunacak ve onlara hiç haksızlık
yapılmayacak.”
Yûnus(69);Âyet:37,38,39,40,41,42,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52,53,54. Kur’an-ı Kerim’in müşriklerin iddia ettikleri gibi Hz.Peygamber(AS)
tarafından uydurulmuş(!)bir kitap değil,Allah tarafından Elçisine vahyedilen bilginin mutlak
kaynağı olan vahiy olduğu,inançsızlar manen kör ve sağır olduklarından bu evrensel ve
ebedi hakikat karşısında kayıtsız kaldıklarından,ona karşı saygısızca,küstahça davrandıkların-
dan hidayete ermelerinin mümkün olmadığı,ters dönmüş mantıkları sebebiyle yaptıkları bu yanlış tercihleri yüzünden,hak ettikleri(karşılaşacakları) sonuç(akıbet)çarpıcı ifadelerle hatırlatılıyor.Son pişmanlığın bir işe yaramayacağı vurgulanıyor.
“Ey insanlık!Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde oluşabilecek her tür(manevi hastalık)için bir şifa,inananlar için de bir yol haritası ve bir rahmet (Kur’an)gelmiştir.”
“Söyle(onlara):”Allah’ın ihsanı ve rahmetiyle,evet işte bunlarla sevinsinler
artık,(ki)onların tüm birikimlerinden(dünyalıklarından) daha hayırlıdır.”
“Sor(onlara):”Ya Allah’ın sizin yararlanmanız için ikram ettiği,sizin de (keyfi
olarak)bir kısmını haram,bir kısmını helâl saydığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?”
De ki:”Size (böyle bir hükme varmak için)Allah mı izin verdi,yoksa siz Allah’a
iftira mı ediyorsunuz?”
“İmdi,uydurdukları bu yalanı Allah’a isnat edenler,acaba Kıyamet Günü ne
(cevap vereceklerini)düşünüyorlar?
Şu kesin ki,Allah insanları(kullarını)sınırsız lûtfuna muhatap kılmıştır.Ancak;
onların çoğu (Allah’ın verdiği maddi,manevi nimetlere)şükretmezler”
“Ve sen(Ey Peygamber!)hangi konumda bulunursan bulun,Kur’an’dan hangi
mesajı gündeme getirirsen getir,sizler de(ey insanlar)hangi işe el atarsanız atın,ona giriştiğiniz
her an(ve)mekânda Biz sizin üzerinizde tarife sığmaz(şaşmaz,aldanmaz)bir şahidiz.
Nitekim ne yerde,ne de gökte zerre miktarı bir şey bile Rabbinin bilgisinden
saklı kalamaz.Ne bunu daha küçüğü,ne de büyüğü(atom altı/atom üstü parçacıklar)yoktur ki,
hepsi(nitelik ve nicelikleriyle)apaçık bir fermanda kayıtlı olmasın”
“Unutmayın ki,Allah’a yakın olanlar gelecekten dolayı kaygı,geçmişten dolayı
keder duymayacaklar.”
“Onlar imanda sebat gösteren ve sorumluluk bilincine sahip olan kimselerdir.”
“Onlar için hem bu dünya hayatında,hem de öteki hayatta müjdeler vardır.
Allah’ın vaadlerinde(verdiği söz-ler-de)bir değişiklik olmayacaktır.Bu işte budur(bir insan-kul
için)muhteşem zafer!
Yûnus(69):Âyet:57,58,59,60,61,62,63,64.
“De ki:”Kesinlikle kendi yalanlarını Allah’a isnat edenler başarıya ulaşamaya-
caklar(dır).
Yûnus(69);Âyet:69(Bu pasajla ilgili olduğu için alınmıştır.) İşte katıksız,samimi inancın ölümsüz kriteri.Allah’ın her zamanda/mekanda
üzerimizde“tarife sığmaz,yanılmaz bir şahid”olduğunun ve verdiği sözü mutlaka yerine
getireceğine kayıtsız,şartsız inanmanın insanı gerçek zafere ulaştıracağının bilincine varmak. 62
Kur’an-ı Kerim’in göklerden inen en büyük nimet,müminler bir yol haritası ve
ve bir rahmet bütün insanlık için,bütün dünyevi birikimlerinden hayırlı en büyük bir nimet
(rızık)olduğu ancak çoğu insanların bunun değerini kavrayamadıkları.nankörlük edip şükret-
medikleri vurgulanmaktadır. Ve bütün bu gerçekler sıralandıktan sonra Hz.Peygamber(AS)’in içinde
bulunduğu zaman/mekan kuşağı göz önünde bulundurularak,onu teselli etmek için indirilen
şu muhteşem âyet:
“Şu halde(Ey Muhammed!)onları lâfları(senin şeref ve itibarına yönelik tutum
ve davranışları)seni üzmesin.Çünkü şeref ve itibarın kaynağı bütünüyle Allah’a aittir.O,her
şeyi işitendir,her şeyi bilendir.”
Yûnus(69);Âyet:65 Yani Allah’ın ölümsüz sözleri(Kelâmı)karşısında insan sözünün ne değeri,ne
etkisi olabilir ki!
Gerçekten(dünyada da,ahirette de)şeref ve itibar arayan-ki gerçekten çok
önemlidir her insanın hayatında-Allah’a bağlansın,Allah’a sığınsın başka hiçbir güce,klike
makama,mansıba v.b.değil!
“Bütün bunların(verilen örnek kıssalardan çıkarılan ibretlerin)ardından
(ey bu hitabın muhatabı),sana indirdiğimiz mesajın gerçekliğini daha önce indirilen kitapları
okuyanlar da biliyor.Şüphen varsa sor onlara!Doğrusu,Rabbinden sana hakikatin ta kendisi