Şimdi gezegenimiz olan Dünya’nın yangın önleme şeridi olarak ayrıldığını söyleyerek işi bitireceğim, bir itfaiyeci benim ne demek istediğimi anlar. Orman yangınlarında, alevlerin sıçrayıp geçemeyeceği bir bölge yaratmak için yangının çevresindeki ağaçların bir kısmı buldozerle sökülüp, şerit halinde bir çorak bölge yaratılır. İngiltere'de 1666'da çıkan Londra yangınında ateşin yayılmasını durdurmanın tek yolu, evleri bir boşluk yaratmak için dinamit kullanarak yıkmaktı; böylece yangın bir evden diğerine atlayamadı. Ve bu gezegen, yapay zekanın boyutlara yayılmasını önlemek için bir tür yangın önleme şeridi olarak tahsis edilmiştir. Şimdi bu gerçekten önemli, çünkü Yapay-Zeka'nın hakimiyetini bu gezegende durduramazsak sonuç oldukça kötü olur, bu yüzden bunu mutlaka başarmamız gerekiyor, çünkü Yapay-Zeka dayatılmakta, ister insanlık- ötesi gündemi, ister YouTube’te ormanda yürüyen robotlar hakkındaki tamamen aptal videolar, bunu yaşadığımızı biliyorsunuz, kolunuzu kırarsanız yerine yenisini takmak mümkün artık, JayPee daha önce bunu konuşmuştuk, 1970'lerde yapılan Steve Austin’in oynadığı, 6 Milyon Dolarlık adam. Zaten 1970'lerin ortalarında insanlık-ötesi gündemi bastırılıyordu, biliyormusunuz robot kol, robotik bacak..., sizi daha iyi duruma getirmez mi? Hayır getirmez. Evet, bir araba kazasında bir uzvunu kaybettiysen evet, harika, ama eğer hadi insan vücudunu bir robotla değiştirelim, çünkü bu gezegen dışında hayal edilip tasarlanmış bir kavram derseniz cevabım, hayır. Ben sadece insanların Bilgisayar ya da cep telefonlarını, hayatımızı kolaylaştırdıkları için kullanmamız gerektiğini hatırlatmak istedim, onlar sizlerin yaşamı değildir. Hayatınız; yüzünüzdeki hissettiğiniz rüzgar, Güneş, konuşabileceğiniz, okşayıp sevebileceğiniz ve oynayabileceğiniz hayvanlar, çocukların çimlerde koşarak oynaması, toprağa tohum ekip bitkinin büyümesini izlemektir. İnsan olmak budur, öğrenip deneyimlemek ve uzanıp sevdiğiniz birine dokunmaktır. Robotlar bunu yapamazlar. Yapa-Zeka’nın yapmak istediği de budur. İnsan ırkını robotlaştırmak, bu yüzden kesinlikle tutkuluyum evet, bazı Sürüngen ırklar bize dost değil, fakat şu an bizim en büyük düşmanımız onlar değil. İşte bu kadar, biraz fazla ilerledim. Bu arada çay molamız ne zaman JayPee?
JP : Biliyorsun ki geç başladık, o yüzden bir göz atalım... Pekala... Zamanlaman çok iyi. Mola saatini biliyorsun... Öyleyse melodiyi koyalım ve gidip çaydanlığın düğmesine basalım, tamam mı? On dakika uzunluğundaki Pink Floyd'un Embriyo müziğini çalacağım... Bu çok uzun... Şunu mu çalsam.., hayır bu da çok üzücü, çok üzücü, birçok müziğin gerçekten çok üzücü olduğunu biliyormusun, ama herkes seviyor. Peki ya.., oh evet, bu nasıl.., Janis Joplin'in Kalbimin bir Parçası’nı seslendiren benim grubumdaki muhteşem vokal Stu Evans. Janis Joplin şarkısını söyleyen bir erkek.., hassas bir insansanız hoparlörlerinizin sesini kısın. Her neyse, birkaç yıl önce benim grubumdu, sanırım 2012'de Kalbimin Parçası’nı yapmıştık. Hey benim doğum günüm, dolayısı ile... Dün benim doğum günümdü.
SP : Doğum günün dündü sanırım.
JP : Evet, evet, elli altı yaşındayım. Sen altmışbir var mısın? 1961'de mi doğdun?
SP : Hayır 1959'da doğdum. Hala ellilerimdeyim.
JP : Ah İki yaş büyük. Aslında iki buçuk yaş, çünkü sen Eylül doğumlusun değil mi?
SP : Evet doğru.
JP : İşte.
SP : Hala gencim, anlıyacağın.
JP : Farkındayım....(gülüyor) Bağış duyurusunu yapmak ister misin?
SP : Yapacağım. Gerçekten Yayında mıyız şimdi?
JP : Yayındayız, evet.
SP : Evet, gayet iyi, hala çay yaptığını sanıyordum.
JP : Oh, hayır, hayır, hayır hoş geldiniz.
SP : Pekala, Evet, insanlara bağışlarından dolayı teşekkür etmek istedim ve her zamanki gibi, herkese şans tanımak için isimleri rastgele çektim. Düzenli olmalıyım ama korkarım bunu yapacak pek vaktim yok, bu yüzden elimden geleni yapıyorum ve insanlara daima minnettarım, biliyorsunuz, beni destekleyip ayakta tutuyorlar. Robby, Eda, Christina ve Sharlene ve, Charlotte, Flora ve Nadia, Theodore, Vincent, Catherine, Dolly ve Robert'a ve yeterince olmasa da bazı insanlar inanılmaz derecede cömert, dolayısı ile teşekkür ederim, röntgen için ödeme yapmak isteyen bir kişi de var, bütün bunlar bana yardımcı olmakta, yaptığımız işin devam etmesini sağlamakta, ayrıca bana teşekkür eden insanlara ve Simon, benim hayatımı değiştirdin diyen kişilere de teşekkür ediyorum. Yaptıklarınız için teşekkür ederim. Ve yapılanlar çok güzel, biliyormusun, çünkü yapmanız gerekeni yapıyorsunuz ve bundan dolayı hiç endişelenmiyorum. Sadece yapmak zorunda olduğum şeyi yapıyorum. Birisi beni sokakta durdurduğunda; Bir gün benim kasabam Whitby'deydim, sanırım bir hafta önce oldu, öylesine sağlıklı yiyecek satan dükkanın birindeydim, orada beni hemen tanıyan iki yıl önce konsültasyon yapmış olduğum biri vardı. Bana bakmak için döndükten sonra ancak onu hatırladım, belki de sesimi tanıdı. Daha sonra, dükkanda birlikte olduğum çok özel bir kişi " şükürler olsun, sağlıklı gıda satan bir dükkanda florür içermeyen diş macunu alırken rastladın ona, ya kasapta büyük bir parça sığır eti alırken rastlasaydı sana, falaket olurdu" dedi. Bu yüzden kahkaha atarak gülmüştük. Bildiğiniz gibi, ne söylersem, dışarı çıktığımda da aynısını yapıyorum, konsültasyon yaptığım insanlara rastlayıp onlarda yaratığım etki ve değişikliği görmek beni mutlu ediyor. Onlara yardım ettim ya da değişim getirdim ya da kendi yollarını bulmada teşvik edici oldum, bu yüzden bu işi yapıyorum. Gerçektende insanları güçlendirmekle ilgilidir yaptığım iş, bu yüzden insanlar bana bağışta bulunduğunda, aldıklarını geri verdiklerinin farkındalar. Benimle oturup çay içemezler ama bunun yerine başka bir şekilde yardım önerebilirler. Bu insanlara teşekkür ederim, çünkü onların desteği olmadan hepimiz, ister JayPee, ister ben olayım ya da başkası, yaptığımızı yapamayız. Eğer yaptığımızı yapamazsak, insanlara güncenlenmiş bilgiler ulaşamazdı. Değişimi getirmek için bir teşvik olamazdı, bu nedenle hepimiz birbirimizi destekliyoruz, dolayısı ile hepinize teşekkürler, çok teşekkür ederim.
JP : Teşekkürler, başka ne vardı? ...Evet, şahsıma ve ayrıca Kurt Ruhu Radyo’suna bağış yapanlara çok teşekkür ederim. Gönüllüler istiyorum, özellikle bilgisayar becerilerine sahip olanlar ya da en azından web sitesi becerileri olan insanlar, sosyal medyayı ve bunun gibi şeyleri biliyorsunuzdur. Ve tüm bu tek tek noktalardan uzaklaşmak için bir ağ oluşturmak güzel olur. Her neyse..., tekrar sorulara bir göz atalım. Oh.., işte iyi bir tane. İşte iyi bir tane. Bu IWP'den geliyor, ah... Neyse, bu soru peri masalları ile ilgili. Geçen gün eski bir Grimm Peri Masalları kitabımı okuyordum ve aniden bir hisse kapıldım. Üvey annesi tarafından öldürülen çocuk, yahninin içine konarak babasına yedirilen bir hikaye, şeytani olan illuminati çocukları korkutmak için söyledikleri hikayelere çok benziyor. Bunlar, gizli grupların çocukları ve ailelerin başına gelen şeyler olabilir mi? Tüm öykü ve masallardan vazgeçtim. Gerçek Grimm'in hikayeleri, Hollywood’ta gördüğümüz Disney versiyonlarına benzemez. Grimm kardeşler hakkında ne diyeceksin Si-Man (Simon)?
SP : Si-Man, bu çok ilginç.
JP : Duydun mu heceleri, Si-Man.
SP : Tüm tonlamaları duyarım.
JP : Evet, ağzımdan böyle çıktı.
SP : Biliyorum, biliyorum, ama kendimi korumaktayım, kim bilir? İlginç olan, geçen gün beraber olduğum biriyle Hans Christian Andersen ve Grimm’sin Peri Masalların'dan bahsediyorduk, burada bir eş zamanlılık var, bazı masallar iyi insanlar tarafından yazılmıştır, diğer iyi insanları haberdar etmek ve dikkat etmeleri konusunda uyarmak amaçlıdır. Diğer eserler, yönlendirmek, ruhsal bir yön vermek için iyi insanlar tarafından yazılmıştır, bu ahlaki olarak yanlış, bu doğru, bunu yapmalısın şunu... şeklinde. Ancak başka bir grup, sadece kendi kültürünü öykü biçimine sokan Şeytan kültünde pratik yapanlar tarafından yazılmıştır. Batı dünyası tarafından bilinen bir örnek vereyim, bu da Küçük Kırmızı Başlıklı Kız, bu sadece birkaç gün önce tartıştığımız konulardan biri. Yani Küçük Kırmızı Başlıklı Kız, şeytani bir versiyon ya da en azından unsurların yerleştirildiği ve birisinin küçük parçalar haline doğrandığı ya da yutulduğu ya da yenildiği yer, sorulan sorudan, ailenin başına bunun geldiğini dolayısı ile hikayeyi uydurduklarını ima etmiyorum.. Önerdiğim şey bunun bir kült ve bir kurban adama kültü olduğudur, çok fazla geriye gitmeğe gerek yok, bunu Aztek kültürlerinde, Sümer kültürlerinde bulabiliriz. Sürüngen hakimiyeti ve kontrolü budur, Yahudi kültürü de budur. Bu gibi peri masallarıyla bombardıman altındasınız veya çocuklar bombardıman ediliyor, şu anda daha pek fazla olmasa da, onların ufuklarını belirli bir yöne yönlendirip daraltarak, onları uyararak, çok güvenilmez ve travmatize olan çocuklar olduklarını çok yönlü bir ruh haline sokarak empoze etmekteler ve normalleştirmeğe çalışıyorlarmış gibi görünmek.
Elimde olan, Alice Harikalar Diyarı'ndan konuşalım. Bende orijinal el yazmalarının çok nadir bir kopyası var. Bana, Alice Harikalar Diyarının orijinal el yazması verildi, ancak ismi Alice Harikalar Diyarı değildi. İsmi Alice'in Yeraltı Serüveni gibi bir şeydi. Aslında yazıldığı andaki ismi buydu ve sanırım benim kopya versiyonum 1866, hepimizin bildiği hikaye olan versiyonu, John Tenniel adında bir adam, o yetenekli bir illüstratördü. Alice Harikalar Diyarını ve Cheshire Kedisi'ni çizme işi verildi ve onları çok iyi de çizdi, çizimleri simgesel, ancak bu kopya, sahip olduğum bu kopya Lewis Carroll’un, bu onun gerçek adı değildi ama bizim bildiğimiz isim buydu. Lewis Carroll'un kendi çizimleri, bu kopyayı gerçekten özel kılan şey bu. Kötü çizim yapan biriydi. Bu yüzden çizimleri ona yaptırdılar, onları çizdi, çizimleri var elimde ve bunların bazıları da uygun olmayan çizimlerdi. Ve aslında önsözünde bunu gizleyemiyor ve paragraflar arasında bir yerlerde, şaka yapıyorum diyor; her zaman olduğu gibi. Ha, ha, ha..., Freud'lu akademisyenler bu kitaptaki bir çok çizimi kendileri yapmak isteyebilirler v.s, v.s…, bu bizim fikrimizce iyi bir fırsat olabilirdi. Elimizde olan şey; iki güzel hikayeler anlatan nedim’in birbirini okşaması. Neredeyse her şeyin olduğu 2017 de artık bu belki fazla bir şey ifade etmeyebilir ama, 1866'da çocuklar için yazılmış bir kitaptan bahsediyoruz.
Ve de Lewis Carroll'un on iki yaşındaki bir kızı bir kayığa bindirip nehir gezisine çıktığı nadir görülen bir durum değil, bu belgelenen bir kanıt. Ben her hangi bir şey oldu demiyorum. Böyle bir şey kastedmiyorum. Tek söylediğim, orijinal kitabının bir kopyası var ve bu çizimlere bakıyorum, gördüğüm şeyin şans eseri çizilmiş olduğunu düşünmüyorum. Çocukların kaçırılması, kurban edilmesi, yenmesi ya da travmatize edilmesi tüm insanlık kültürüne çok derin bir şekilde kazınmıştır ve çok uzun süre devam etmektedir. Çok kötü ve durdurulması gerekiyor biliyormusun. Sanırım iyi bir soruydu, teşekkürler.
JP : Mükemmel. Şimdi bu soru... Anton LaVey tarafından kurulan Şeytan Kilise’si ile Şeytani Illuminati arasındaki fark nedir? Ve Aleister Crowley bu grupların neresinde bulunuyor, o hala güvenilir biri mi. Sizce sihirbazlık yeteneği ile ne yapmaya çalışıyordu, bazı insanların söylediği kadar kötü müydü?
SP : Soruyu pek anlamadım. Soruyu tekrar sorarmısın.
JP : Aleister Crowley, Anton LaVey tarafından kurulan Şeytan Kilisesi ile bağlantılı mıydı yoksa bir İlluminati Şeytanist miydi ve bu gruplardan herhangi birine dahildi, onlardan önce olan başka bir gruba mı dahildi ve ne yapmaya çalışıyordu? Temel olarak, herkesin söylediği kadar kötü biri miydi. Benim sorum bugünkü Kabal ile uyuşuyor mu? Sistemin neresinde?
SP : Aleister Crowley'nin en çok ilgilendiği ve kuruluşunda bulunup üyesi olduğu kuruluş, Altın Şafak Mezhepi'dir, dolayısı ile en çok iştirak ettiği grubtur Altın Şafak. Aleister Crowley elit tabakaya aitti; bunu açıklığa kavuşturalım. Aleister Crowley İkinci Dünya Savaşı sırasında MI5'e mektup yazıp kendisinin bir MI5 ajanı olması gerektiğini dile getirdi. Teklifini reddettiler. Aleister Crowley'nin Sir Winston Churchill'e Zafer İmzası için V yazmasını öğrettiğini iddia edilmekte. Churchill zaferi kastetmek amacı ile V işaretini yaparak sağda solda dolaşırdı. Aleister Crowley her zaman kendisinin icadı olduğunu iddia etti. Bunun hakkında oldukça ilginç tartışmalar var. Kara büyü uygulayan herhangi biri statükoyu etkilemek veya değiştirmek için kara büyü ile uğraşır. Haddi zatında büyü kötü değildir. Asayı yönlendiren el’dir kötü olan, ve ya enerjileri hareket ettiren el’dir ve bunun ardındaki niyettir. Biliyormusun, Cadılar kötü değillerdir buna rağmen avlanmışlardır çünkü bu kadınlar güç sahibiydiler. bunun ardındaki niyettir esas olan. Biliyormusun, gücünü iyiye kullanan iyi bir sihirbaz olabilmen münkün. Bu kötü değil. Kötüye kullanan sihirbaz, kötüdür. Çocuk kurban etmek ve şeytani ayinler işin içine girdiğinde, yapılan açıkça yanlıştır. Bu açıkça kötüdür vede beslenen dördüncü boyut enerji’sidir. Aleister Crowley kesinlikle bir büyücüdür, kara bir büyücüdür, İlluminati konseptini anlayan ve aynı zamanda onun bir parçası olan bir bireydir.
Fakat birçok insan gibi O’da bağımsız bir hale geldi, çünkü botunuza sığmayacak kadar çok büyük olursanız, organizasyon. . . organizasyon sizi yönetemediğini hissederse sizi yandan filizlenmeniz için itecektir. Bir sürü dalı olan büyük bir ağacı düşünün. Yani ana ağınız olan merkeziniz vardır o da ağacın gövdedir, ve sonra da ana dal haline gelen biri varsa, onu kendi halinde büyümesine bırakırsınız. Dolayısı ile Aleister Crowley dallanıp budaklanıp, Crowley Tarot'u yarattı. Crowley Tarot kartları kendi başlarına kötü değildir, ama kötü enerjilerle kullanırsanız, inanılmaz derecede öyledirler. Tarot okuyucularının çoğu, tabii ki hepsi değil, ellerinde bir deste Crowley Tarot paketi bulundurduklarını itiraf etmez çünkü bu kartların bu kadar kötü bir etiketi vardır. Ancak güç, kehanet ve enerji bakımından Crowley Tarot kartlarını kullanarak çoğu zaman oldukça doğru cevaplar elde edebilirsiniz. Rider-Waite tarotu, eğer dikat ederseniz Altın Şafak Mezhebini barındırdığını görürsünüz, Rider-Waite tarotu ve Crowley Tarot, ortak bir aile geçmişini paylaşıyor. Crowley söylendiği kadar kötü müydü? Doğrusu onu nasıl karaladıklarını tam bilmiyorum. Size kimi davet etmeyeceğimi söyliyeyim, eğer Crowley Bey hayatta olsaydı, onu bir bardak çay içmek için evime davet etmezdim. Bu yüzden verebileceğim en iyi cevap bu.
JP : Pekala, işte konu burada çivilendi. İyi. Doğru. Tamam.., Süleyman, bu iyi bir şey; ilginç. Tamam, tamam... Simon Solomon kimdir veya nedir? Okuduğum, Süleyman'ın Güneş Ruhuna bir atıf olduğu ve hatta gerçek bir kişi olmadığı yönünde. Kutsal Kitap'taki Süleyman’ın Şarkısı ne hakkında? Süleyman'ın Anahtarları? Bu Satanik, Lucifer ve Melek vari birşey mi Bu metinler, Goenthica'daki büyü için miydi? Şövalyeler düşünüldüğünde, Süleyman bu yapının neresinde, İsa’da olduğu gibi, Süleyman da mı bir merkezi karekter? Bir kavram mı, yoksa gerçek bir....?
SP : Sorun ya da gözlemin JayPee, soru kadar ilginç ve alakalı. Ve İsa enerjisini Kral Arthur enerjisinden nasıl ayırıyorsunuz? Kral Süleyman ve Musa arasındaki çizgiyi nerede çekiyoruz? Bu enerjiler iç içe geçmiş durumda. Gezegende kimse Lord Nelson ya da Napolyon olduğunu iddia edemez, ancak gezegende varlığını sürdüren ister İsa ya da Süleyman olsun, bu bireylerden gelen enerji parçaları var, bazı kişiler bu parçaları algılayarak bağlantı kurarlar. Bağlantı kuranın, Musa ya da Yakup olduğu anlamına gelmez, ancak güçlü bir çekim var; çünkü onlar bunu algılıyorlar... ve soru Süleyman hakkındaydı.
Davut aracılığıyla Süleyman, Annunaki'ye uzanmakta olan doğru çizginin izini sürebilirdi. Süleyman bir sihirbazdı. Süleyman, Harf Anahtarlar ve Yüksek Anahtarlar diye adlandırdıklarımızın üstünde eğitim aldı, bunlar elinizdeki Tarot kartlarında olduğu gibi, Yüksek Arcana ve Düşük Arcana var, gücü simgeleyen kartlar ve daha düşük değerlerde kartlar ve de Kabala yüksek rütpeli Yahudi kültürü ile ilintisi olan güçlü bir sihirdir, eğitim yolu ile, gizemli okullarla ve doğal olarak tanrısal hak yolu ile elde edilen gücün kazanılması. Bu sihir de Süleyman'a büyü yolu ile iblisleri uyandırıp istediği şekilde kullanma imkanı sağladı. Süleyman iyi bir insan değildi, fakat Süleyman oldukça iyi karar vererek yönetti halkı. Yani Süleyman, doğal olarak iyi olan bir insan değildi, fakat aldığı kararlar halkı için faydalıydı. Durumu tam kapsamlı ortaya koymak oldukça zor.
Süleyman'ın gerçek bilgeliği, bir bebeği talep eden iki kadının öyküsüne benzer, her iki kadın da çocuğun kendisinin olduğunu iddia etmekte, bebeğin her iki kadına da benzediğini gösteren hiçbir kanıt olmadığı için Süleyman şöyle der: “Bakın, yapılacak en iyi şey üst düzey güvenlik görevlisini bebeği ortadan ikiye kesmesi için yanımıza çağırmak, bebeğin bir yarısını birinize, diğer yarısını diğerinize vermektir”. Gerçek annenin deliye döndüğünü gören Süleyman, "Eh, sen gerçek annesin ve bebeğini alabilirsin" der.
Gezegende bilinmeyen kavramları kullandı ve o günkü Sherlock Holmes'a benziyordu. İnsanlarla ilişki kurmayı, gerçeği anlamayı ve insanlara ihtiyaç duyduklarını vermeyi başardı. O sıralarda henüz kendi kültürüne sarılmış bir birey olarak, tam evrimleşmemişti. Ritüellere katıldı, çocukların kurban edilmesine tanık oldu, çünkü henüz gelişmemişti. Ve kendi zamanı geldiğinde; halkı arkasından sürükleyerek onları yüceltti ve tapınağı inşa etti, Tapınağın ortasına Ahit Ark’ını yerleştirdi ve soru da yağma yapılmamış kutsal malzemeleri kendi ezoterik bilğileri doğrultusunda gelip toplayan Tapınak Şövalyeleri hakkında. Kutsal Öğeler hala oradaydı, hatta Tapınak Şövalyelerinin alıp geri getirdiği tapınaktan gelen bir öğe şu anda İskoçya'da saklanıyor. İskoçya'da saklanan Süleyman’ın Anahtarlarından olan bir parçadır. Aslında insanlar belki de Tapınakçılar'ın rolü ve bağlantıları hakkındaki gerçeği, öğrendikleri ile tam bir bağlantı kuramadıklarından hala kavrayamamakta. Tapınak Şövalyeleri ve Serbest Masonlar birbirleri ile anlaşamamakta. Birbirlerinden çok farklılar. Bu konu üzerinde durmaya devam edebiliriz, umarım bu soruya bir şekilde biraz cevap verebildim, teşekkür ederim.
JP : Oh, biliyormusun, burada birkaç saat içinde yayılabiliriz, çok sayıda soru var. Eğer çayınızı içtiyseniz, salatalıklı sandviçleri karın doyurmak için......
SP : Evet, zevk duyarakdı.
JP : Ve salatalıklı sandviçler. . .
SP : Oh, severek; harika, teşekkürler.
JP : Öyleyse, Julie B.'den gelen bir soru var. Sevgili Simon'a, hayvanlar öldükten sonra onlara neler olduğu konusundaki inancınız veya bilginiz nedir? Hind’lilerin inancında olduğu gibi, dönüşerek merdivende bir basamak çıkıp sonunda insan mı oluyorlar yoksa daha başka şeyler mi var işin içinde? Ayrıca Kaynak’a geri dönebilme yetenekleri ve ihtiyaçları var mı?
SP : Bu gerçekten ilginç bir soru. Evet. Ana odak noktam insanlar ve halktır, insanların kurtulması ve insanların ilerlemesi, bu yüzden hayvanlar için aynı derinlik ve bilgiye sahip değilim. Gezegenin dışındaki Varlıklar, insanın dışındaki her Varlığa, daha düşük düzedeki yaşam formu olarak atıfta bulunur ve biraz kaba gelebilir, ancak genel olarak söylemek gerekirse, bir tür hayvan olan insan, ihtiyaçları dışındaki konularda kararlar alabilen tek hayvandır. Bir hayvan sadece hayatta kalabilecek şeyleri yapar, ancak bir insan başkalarının hayatta kalması için kendi yaşamını sonlandırabilecek bir karar verebilir. Bunu yapan bazı hayvanlar da var, ancak bunun onların kendi bilinçli kararı mı yoksa ebeveyn olmanın içgüdüsel sonucu mu olduğunu bilemiyorum. Kedinin içindeki ruh bedenden ayrıldıktan sonra, insan ruhu içinde geri dönebileceğine dair tatminkar bir inancım yok. Bir yunustaki ruhun çıkıp insan vücuduna girebileceğine inanıyorum. Dolayısıyla, gezegende insan ruhu veya daha yüksek bir ruh içeren bazı hayvanlar var. Bir kedinin ruhunun daha sonra bir insan vücuduna girebileceğini kabul etmiyorum ya da anlayamıyorum, ama dediğim gibi, insan tipi bir ruh önce Balina ya da bir Yunusa girdikten sonra bir insana geri dönüşünü anlayabiliyorum. Tıpkı ruh arkadaşlarımız veya bu gezegendeki insanlar arasındaki ikiz alevlerimiz olduğu gibi, ruh birlikteliğim var, böylece bir hayvan ve bir insan bir bağ oluşturuyor, belki de on bin yıl önce o hayvandaki o ruh tekrar hayvan olarak gelecek ve O kişiyi arayacak, yirmi yıl önce bir köpekti. Elli yıl sonra bir kedi. Bundan kırk yıl sonra bir baykuş olabilir, ancak ruhunu barındıracak hayvan olarak iştirak edecek aynı kişiyi aramaya çalışacaktır. Tanıdık olarak adlandırabileceğimiz bir sihirbaz ya da bir cadı arasındaki bağlantı. Yani bir cadının siyah bir kedisi ya da bir yarasası olabilir. Harry Potter'ı, kurbağaları ve baykuşlarının olduğu gibi. Bir hayvanın gezegene enkarnasyon yapması ve bir önceki sahibini tekrar ve tekrar bulması nadir değildir. Kaç kişi hayvan barınaklarına gittiklerinde, onların değilde hayvanların onları seçtiğine tanık olmuştur; bunu çok tatlı, şunu şirin, onu sevimli bulmalarına rağmen, hiç hesapta olmayan hayvanın kucağına atlaması, atlayan hayvanın eski sahiplerini tanımış olmasından dolayıdır. Keşke daha fazla insan, bu hayvanlarla binlerce yıl boyunca beraber olduklarını anlamış olsaydı, başka bir insana nasıl çok bağlı kalabildiğimiz gibi, eski bir arkadaş olduğu için bir hayvana da bağlanabiliriz. Bu, çok uzun süre tek bir biçimde veya formda birlikte olduğumuz bir beraberliktir. Ruh eşinin veya bir hayvanın yüzlerce kilometre yolculuk etmesine ve sizi bulmasına izin veren yaratılış harikası, Kaynak'ın harikasıdır. Kaybolan kedilerin ve köpeklerin sahiplerini bulmak için tekne v.b. gibi taşıtlarla seyehat ederek evlerine geri döndüklerini kaç kere dinledik, biliyorsunuz bunlar olmakta. Umrumda değil. Her zaman pusula değil; Her zaman yerçekimi değil; yükselen Güneştir. Kaynak ile bir bağlantı var. Bu hayvanları bir bireyle birlikte olma güdüsünü veren bir şey var, hal bu ise, bir hayvan öldüğünde ne olacak? Dönüşümü yapan ruhu başka bir hayvana geri döner ve insanlardan farklı oldukları için hafızaları silinmez ve önceki sahiplerini hatırlarlar. Böylece farklı vücutlarda olan sahiplerini bulmaya çalışacaklardır. Bu harika bir konudur ve sanırım bu gezegendeki insanların büyük çoğunluğu bunu anlarlarsa, bu gezegendeki tüm canlılara karşı daha saygılı bir bakış açısı oluşur ve bu yöne doğru çalışma yapmaya ihtiyacımız var. İyi soru, teşekkürler.
JP : Çok güzel bir soru ve çok iyi cevap... Teşekkür ederim Simon. Tamam.., şimdi iki saat olan bu programı sonuna kadar sürdürme konusundaki fikrin nedir, çünkü olan... .
SP : Sekiz buçuğa kadar buradayım, bu da 2 saat olur.
JP : Evet bu iyi olacak.
SP : Sekiz buçuğa kadar burdayım.
JP : Evet, bu doğruysa ve on dört günlük kabus olarak adlandırdığım tüm programlardaki bir saat gecikmenin ortasında gibiyiz, İngiliz dinleyicilerime söylemeyi unutuyorum ve bir İngiliz bir konuğum olacak, muhtemelen Saat on bire kadar programa çıkamayacak, şimdi gösterinin yarısındayız.
SP : Sekiz buçuğa kadar devam edeceğim ve iki saat içinde bitirmiş olacağız.
JP : Harika, çok teşekkürler Simon. Tamam, bu yüzden biraz uzatacağım ve doğru, evet, işte buradayız. Ryan Elaine veya Elaine Ryan'ın Yeni Dünya Düzeni'nin karanlık dünyasında. Kim, ne, Yeni Dünya Düzenindeki çalışma, komplo, Dünya Dışı Varlık araştırması v.b. alanlarındaki çalışmaların çoğuna imrenip saygı duyarak inanıyormusun? Yerkürenin düz olduğunun yanı sıra ki bunun hakkındaki fikirlerini biliyoruz, hangi popüler fikir veya teorilerden şüphe ediyorsunuz? Çok teşekkür ederim. Elaine.
SP : (gülüyüorlar) Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim ve neyi sevmeyi sevmediğimi bildiğinizden dolayı teşekkür ederim. Bütün tartışmaların genellikle değerli olduğunu önsöz olarak belirtmek isterim. Aslında bu soruyu daha önce algılamamıştım. Sevmediğim şey, insanların yanlış bilgi vermesidir, buda insanların araştırmalarını ve gerçek üzerindeki dikkatini bu veya şu şekilde bölmekte. Birisiyle daha önce konuşuyordum ve diğer birçok konuşmacının odaklandığı noktanın ne olduğunu belirtmek gerekirse, Eee.. 5. Boyuta girmeniz gerekiyor biliyormusunuz, 4. Boyutan geçerek 5. Boyuta girmek. Yükseliş geliyor ve herkes bunu vurguluyor, ama hassas nokta şu ki, kendimiz bu konuda ne yapıyoruz? Kendimizi nasıl değiştiriyoruz? Biliyor musunuz, 5. boyuta geçmeyi gerçekten bekliyormuyuz, eğer gölgeli taraflarımızı temizleyemediysek, eğer ne olduğumuza bakmadıysak ve değişmediysek, sadece "İyi hazırım", 5. boyuta ulaşmak istiyorum mu diyeceğiz. Eh, aslında, hazır değilseniz oraya gidemeyeceksiniz. Hepimizin 5. Boyuta çıkacağımızı konuşmak oldulça heyecan verici, bunun yerine kendimize bakarak "5. Boyuta gitmeye şahsen hazır mıyız"? diye sormalı, içimizde nasılız? Şu anda neler yapıyoruz?
Dolayısıyla, “onu alternatif medya olarak adlandırmıyorum gerçekten”, diyen insanlardan hoşlanmıyorum. Buna gerçek medya diyorum ve komplo teorileri kelimesini de beğenmiyorum çünkü elit tabakanın, benim gibi insanları itibarsız yapmak için başvurduğu yol budur. Dolayısıyla gerçek insanlar, aslında insanları saptırmak için bilinçli olarak yanlış bilgi vermeyen kişilere sahip olmalıdır. Birçok kişi acenteler tarafından doğruyu saptırmak için ödeniyor ve bunu duymak bir şok. Birçok kişi de gerçek bilgiler vermek için ücret alırlar veya gerçek medyaya yerleştirilir, ancak içlerinde samimi olmayanlar insanları yanlış yola sürüklemekteler. Saygı duyduğum ya da saygı duymadığım insan listesi sunmayacağım, çünkü herkesin beni ve diğer insanları dinleyip "Simon'un söylediğini beğendim" Şunun dediğini destekliyordu. Oh Alex Collier şunu söylemişti: " demesini istiyorum, böylelikle kendi çıkardığınız sonuçları destekleme ve yedekleme imkanı bulursunuz. Gerçek benliğinize, yüksek benliğinize, ruhunuza, kalbinize sorun. . . Sana samimi gelene sorun. Sizin tarafınızda olana, insanlığın tarafında olana, çok bölücü gibi görünebilir, ama biliyorsunuz bu bir savaş.
Dostları ilə paylaş: |