27. It seems likely that the recession in the wool textile industry will continue throughout the year and many mills may be permanently closed.
Görünüşe bakılırsa, yünlü dokuma sanayiindeki gerileme yıl içinde de sürecek ve bazı fabrikalar tamamen kapanacaktır.
Yünlü dokuma sanayiinde bütün yıl boyunca devam eden bunalım sonucu çoğu fabrikanın süresiz olarak kapanması kaçınılmaz görünüyor.
Yünlü dokuma sanayiinde yıl içinde bir durgunluk görüleceği ve pekçok fabrikanın tamamen kapanacağı kesindir.
Yünlü dokuma sanayiinde durgunluğun yıl boyunca süreceği ve pek çok fabrikanın süresiz kapanabileceği muhtemel görünüyor.
Çoğu fabrikanın süresiz kapanmasına neden olabilecek durgunluk, yünlü dokuma sanayiinde yıl boyunca devam edecek gibi görünüyor.
28. What we really expect to find in a work of art is a certain personal element and a distinctive sensibility.
Bir sanat eserinde bulunmasını istediğimiz şeyler arasında belirli bir kişisel nitelik ile kendine özgü bir duyarlılıktır.
Belirli bir kişisel anlatım ve farklı bir duyarlılık, bir sanat eserinde gerçekten bulunması istenen niteliklerdir.
Gerçekten bir sanat eserinde bulmayı umduğumuz şey, belirli bir kişisel öge ve belirgin bir duyarlılıktır.
Çarpıcı bir duyarlılık ve belirli bir kişisel boyut, bir sanat eserinde esas olarak bulunmasını istediğimiz ögelerdir.
Belirli bir kişisel özelliğin ve etkileyici bir duyarlılığın, bir sanat eserinde bulunmasını gerçekten arzuluyoruz.
29. It was pointed out that the company, which had been on verge of bankruptcy, got over the crisis through substantial borrowings from various banks.
İflasın eşiğine gelmiş olan şirketin çeşitli bankalardan yüklü krediler alarak bunalımı aştığı belirtildi.
Bazı bankalardan bol kredi alarak bunalımı atlatmaya çalışan şirketin, iflasa doğru sürüklendiği belirtildi.
İflasla karşı karşıya gelmiş olan şirketin, bunalımı aşmak için, pek çok bankadan büyük krediler aldığı belirtildi.
Çeşitli bankalardan yüklü krediler alarak bunalımı atlatmaya çalışan şirketin iflasdan kurtulamadığı açıklandı.
İflas tehlikesini atlatmış olan şirketin bazı bankalardan bol kredi alarak bunalımdan çıktığı belirtildi.
30. Since the signing of the Maastricht Treaty, Britain has constantly been in conflict with her partners in the European Union over the question of monetary union.
Maastricht Antlaşması imzalandıktan sonra, İngiltere, para birliği konusunu ileri sürerek, Avrupa Birliği’ndeki ortakları ile sert bir çatışma içine girmiştir.
Maastricht Antlaşması’nın imzalanmasından beri İngiltere, Avrupa Birliği’ndeki ortaklarıyla para birliği konusunda sürekli bir çatışma içinde olmuştur.
Maastricht Antlaşması’nın imzalanmasından bu yana, İngiltere para birliği konusu üzerinde durmuş ve Avrupa Birliği’ndeki ortakları ile zaman zaman tartışmıştır.
Maastricht Antlaşması’nın imzalanması üzerine, İngiltere para birliği konusunda Avrupa Birliği’ndeki ortaklarından farklı bir tavır içine girmiştir.
Maastricht Antlaşması’nın imzalanmasıyla İngiltere, para birliği konusunda Avrupa Birliği’ndeki ortaklarıyla tam bir uyum içine girmiştir.
31. The committee unanimously rejected a proposal to divide the city into two zones and stressed the need to consider the whole city as a unit.
Kurul, kenti iki bölgeye ayırmayı amaçlayan öneriyi tümüyle reddetti ve kentin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini savundu.
Kentin iki bölgeye ayrılmasına ilişkin öneriyi derhal reddeden kurul, tüm kentin bir bütün olarak ele alınması gerektiği görüşüne vardı.
Kurul, kenti iki bölgeye ayırma önerisini oybirliğiyle reddetti ve tüm kentin bir bütün olarak düşünülmesi gerektiğini vurguladı.
Tüm kentin bir bütün olarak değerlendirilmesi gereği üzerinde duran kurul, kenti iki ayrı bölgeye ayırmaya yönelik öneriyi tereddütsüz reddetti.
Kentin iki ayrı bölgeye ayrılmasını öngören öneriyi oy çokluğuyla reddeden kurul, tüm kentin bir bütün olarak görülmesi gereği üzerinde ısrarla durdu.
32. The report makes it clear that in 1995 most European countries met almost half of their energy needs by means of natural gas.
Raporda, doğal gazın 1995’de Avrupa ülkelerinin çoğunda enerji ihtiyacının yaklaşık yarısını karşıladığı belirtilmektedir.
Avrupa ülkelerinin çoğunun, enerji ihtiyaçlarının yarısını doğal gaz kullanarak karşıladığı 1995’de hazırlanan raporda da açıklanmıştır.
Raporda, 1995’de Avrupada enerji ihtiyaçlarının yarısından çoğunu doğal gaz yoluyla karşılayan pek çok ülke olduğu açıkça ifade edilmektedir.
Raporda açıkça ifade edildiğine göre, 1995’de çoğu Avrupa ülkesi, enerji ihtiyacının yarısını doğal gazla karşılamak zorunda kalmıştır.
Rapor, 1995’de çoğu Avrupa ülkesinin, enerji ihtiyaçlarının yaklaşık yarısını doğal gaz vasıtasıyla karşıladığını açıkça ortaya koymaktadır.
33. Most speakers at the meeting pointed out that, in recent years, some of the research projects undertaken by universities had been concerned more with current problems than with purely scientific matters.
Toplantıya katılan çoğu konuşmacı, son yıllarda üniversiteler tarafından uygulanan araştırma projelerinin sadece bilimsel konularda değil, aynı zamanda güncel sorunlarla da ilgili olması gerektiğini vurguladı.
Konuşmacıların toplantıda görüş birliğine vardığı gibi, son yıllarda üniversiteler tarafından yürütülen araştırma projeleri salt bilimsel konulardan çok, güncel sorunlarla ilgilidir.
Toplantıdaki pek çok konuşmacı, üniversitelerde sürdürülen araştırma projelerinden bazılarının salt bilimsel konular yerine, güncel sorunlarla ilgili olması gerektiğini belirtti.
Toplantıdaki konuşmacıların çoğu, son yıllarda üniversitelerce üstlenilen bazı araştırma projelerinin salt bilimsel konulardan çok güncel sorunlarla ilgili olduğunu belirtti.
Toplantıda söz alan pekçok konuşmacı, son yıllarda üniversitelerin yürüttüğü araştırma projelerinin bilimsel konularla olduğu kadar güncel sorunlarla da ilgili olduğunu belirtti.
34. Some years ago the German Constitutional Court decided by a 6 to 2 vote that no law could allow abortion in violation of the rights of the unborn.
Yıllar önce Alman Anayasa Mahkemesinin 2’ye karşı 6 oyla aldığı bir karara göre, hiçbir yasa, doğmamış çoçuğun haklarını hiçe sayarak kürtaja izin veremez.
Alman Anayasa Mahkemesinin birkaç yıl önce 2’ye karşı 6 oyla aldığı karar göre, doğmamış çocuğun haklarını ihlal etmek demek olan kürtaja hiçbir yasa izin veremez.
Birkaç yıl önce, Alman Anayasa Mahkemesi, hiçbir yasanın doğmamış çocuğun haklarına aykırı olarak kürtaja izin veremeyeceğine 2’ye karşı 6 oyla karar verdi.
Alman Anayasa Mahkemesi, doğmamış çocuğun haklarının ihlal edilmesi demek olan kürtaja hiçbir yasanın izin veremeyeceği görüşünü birkaç yıl önce 2’ye karşı 6 oyla değiştirdi.
Alman Anayasa Mahkemesi, birkaç yıl önce, hiçbir yasada kürtaja izin verilemeyeceğine 2’ye karşı 6 oyla karar vererek, doğmamış çocuğun hakkının ihlal edilmesini engelledi.
35-44 sorularda, verilen Türkçe cümlenin İngilizce dengini bulunuz.
35. Sahara’nın yılda on kilometreye varan bir hızla güneye doğru genişlemekte olduğu bilimsel olarak saptanmıştır.
Recent scientific investigations have revealed that the southerly movement of the Sahara remains at under 10 kilometres per year.
There is scientific evidence to suggest that the Sahara is expanding southwards at a rate of roughly 10 kilometres a year.
The rate at which the Sahara is expanding southwards has been scientifically established as not exceeding 10 kilometres a year.
According to recent scientific data, the Sahara is moving in a southerly direction at a rate just under 10 kilometres a year.
It has been scientifically established that the Sahara is expanding southwards at a rate of up to 10 kilometres a year.
36. Makalede, dünya tahıl üretiminin son yıllarda önemli ölçüde düşmeye başladığı vurgulanmaktadır.
In the article it is emphasised that world grain production has begun to fall substantially in recent years.
From the article it is apparent that there has been a substantial fall in the world grain production in recent decades.
It should be emphasised in the article that there has been a noticeable drop in world grain production during the last few years.
According to article, a serious drop in world grain production only began a few years ago.
It is pointed out in the article that the substantial fall in the world grain production has begun in recent times.
37. ‘Gerçekçilik’, eleştiride kullanılan en belirsiz kavramlardan biridir; ancak bu, onun çok sık kullanılmasını engellemez.
‘Realism’ is so vague a critical concept that it should only be used infrequently.
‘Realism’ is one of the vaguest concepts used in criticism but that does not stop it from being frequently used.
‘Realism’ is a term that is frequently used in criticism, but it is often wrongly used.
The vagueness of the term ‘realism’ means that it is only infrequently used in a critical context.
The term ‘realism’ is frequently used in criticism but with only a vague concept of what it actually means.
38. Aile ve akrabalık, genelde, ilkel veya ilerlemiş olsun tüm insan topluluklarının temel gerçeğidir ve binlerce yıldan beri de hep öyle olmuştur.
In both primitive and advanced societies, family and kinship, in general, have, for thousands of years, been of basic importance.
For thousands of years now, the family and relatives have generally been basic realities in all human societies, both primitive and advanced.
During the last thousand years or so, the family, and kinship generally, have been among basic realities of all human societies whether primitive or advanced.
Until the last thousand years or so, in both primitive and advanced societies, family and kinship were usually regarded as basic elements of human existence.
Family and kinship, generally, are basic realities in all human societies, whether primitive or advanced, and, have been so for thousands of years.
39. Gelişmiş ülkeler çok düşük nüfus artış hızına sahip olsalar bile, bunların azgelişmiş ülkelerdeki hızlı nüfus artışından etkilenmeyeceklerini söylemek çok yanlış olur.
Even if there were a drop in the population growth of developed countries one should not say that the developing, with their rapidly expanding populations, would be likely to be affected by it.
Even supposing that the developed countries had a very slight population growth, it wouldn’t be fair to suggest that the rapid population growth of underdeveloped countries couldn’t affect them.
A very slight drop in the population growth of developed countries means nothing in the face of rapid increase in the populations of developing countries.
Even though developed countries have a very low rate of population growth, it would be wrong to say that they will not be affected by the rapid increase of population in underdeveloped countries.
It has been wrongly suggested that the rapid increase in the population of underdeveloped countries will have no effect on the slight decline in population in developed countries.
40. Sıtma tedavisinde kullanılan ilaçlar son derece önemli olsa da hastalığa neden olan sivrisineğin kontrolü çok daha önemlidir.
However effective the drugs used in the treatment of malaria may be, it is still important to control the mosquito that causes the disease.
Though the drugs used in the treatment of malaria are extremely important, the control of the mosquito, which causes the disease, is even more so.
If the mosquito that causes malaria could be controlled, the drugs used in its treatment would cease to be important.
Since new drugs are extremely effective in the treatment of malaria, there is less need now to control the mosquito which carries the disease.
Control of the mosquito which carries malaria has proved far more effective than any of the drugs that have been used in its treatment.
41. Bugün yayınlanan raporda, dünyada cüzzamlı 15 milyon insanın büyük çoğunluğunun tropikal ülkelerde yaşadığı belirtilmektedir.
A report has been released today confirming that there are 15 million people in the world with leprosy, most of whom in tropical countries.
In the report to be released today, it is mentioned that there are 15 million people in the world with leprosy, and most of these live in tropical countries.
In the report released today, it is pointed out that of the 15 million people with leprosy in the world the great majority live in tropical countries.
In a report to be published today it is confirmed that of the 15 million lepers in the world, a slight majority live in tropical countries.
According to a report published today it seems that of the 15 million lepers in the world by far the majority are to be found in tropical countries.
42. İnsanlar, uygarlığın doğuşundan beri gökyüzünü incelemişlerdir; ancak orada var olanların büyük çoğunluğu hala bilinmemektedir.
People have studied the sky since the dawn of civilisation, yet the bulk of what is out there is still unknown.
If people had studied the sky throughout civilised times, the bulk of what is out there would now have been known.
People were studying the sky even before the dawn of civilisation, but little was known about what was out there.
A large portion of space remains unexplored though man has been interested in it since the dawn of civilisation.
The sky has been under observation ever since civilisation began, but not much is known about it.
43. Rapordan, gelecek yüzyılda dünyada kişi başına düşen su miktarında önemli ölçüde azalma olacağı açıkça anlaşılabilir.
One may conclude from the report that during the next century, the average amount of water consumed per head of the population in the world will have to be reduced.
It is most clearly stated in the report that, in the next century the drop in the amount of water needed per head in the world will be enormous.
The report makes it clear that, during the next century, the amount of water available per head in the world will hardly be adequate.
The report makes the point that, in the next century, there will have to be a sharp drop in the amount of water made available per head of the population in the world.
It can be clearly understood from the report that, during the next century, there will be a considerable drop in the amount of water available per head in the world.
44. Yönetim, yeni hisse senetlerinin, rayiç piyasa değerinden % 20 daha düşük olarak fiyatlandırılmasını uygun görmüştür.
The board has proposed the sale of new shares on the market at a price 20 % less than their current value.
The management has suggested that the new shares be issued at a price 20 % lower than the present market value.
The management has agreed that the new shares be priced 20 % below their current market value.
The board has announced that the price of the shares currently coming onto the market should be reduced by 20 % .
The managing board has accepted the pricing of the new shares, which will be 20 % down on their actual value on the market.
45-52 sorularda, verilen cümleyi uygun şekilde tamamlayan ifadeyi bulunuz.
45. _____ you get magnificent views of the oak-covered slopes of these coastal mountain ranges that rise up from the Pacific.
If only the new road had been opened
As they headed for San Francisco
However unfairly the state of the roads was being attacked
Even though a great deal of money went into constructing the road
As you drive along the coast road
46. Dramatic changes have been taking place in the United States _____ .
ever since non-European immigrants began to pour into the country