MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, hoş geldiniz. Artık sona doğru yaklaşıyoruz. 30 Nisan bizim görüş toplamada son tarihimiz, belki komisyonumuzun da son toplantısı olabilir alt komisyon olarak.
Biz, burada sadece görüş dinliyoruz. Kendinizi de tanıtarak, mikrofonu da açarak, kayda geçiyor buradaki görüşler, başlarsanız iyi olur.
Kırk dakika kadar bir süremiz var. Bunun mümkünse son on dakikasını bize soru sormak için bırakırsanız iyi olur. Soru dediğimiz de sizin görüşlerinizi burada tartışmıyoruz, müzakere etmiyoruz, sadece açılması gereken bazı hususlar olursa arkadaşlarımız tarafından soruluyor.
Ben Mustafa Şentop, AK PARTİ İstanbul Milletvekili; Rıza Mahmut Türmen, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili; Tunca Toskay, Milliyetçi Hareket Partisi Antalya Milletvekili, arkadaşımız da gelirse onu da kayda geçeriz sonra.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ TURGAY ETÇİBAŞI - Benim Adım Turgay Etçibayı, Sakarya Mazlum-Der Şube Başkanıyım.
Buraya, Sakarya'da 10 adet derneğin, vakfın bir araya gelerek SADAKAT ismiyle faaliyet gösterdiği bir yapı adına katılıyoruz. SADAKAT, Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu'nun kısaltılmışı. Ben bileşenlerinden bahsedeyim. Bileşenleri, Diriliş Saati dergisi, İlim Hikmet Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti Sakarya Şubesi, Mavera Eğitim Derneğinden Bayram Bey buradalar, tanıştırmış olayım, Mazlum-Der'den ben katılıyorum, Ribat Eğitim Vakfından Gazanfer Üvez Bey, Sakarya Dayanışma Derneği, Sakarya Gönüllü Eğitimciler Derneği, Uluslararası İnsani Yardım Derneği, İHH Sakarya şubesi ve Yeryüzü Derneğinden Serdar Aslan Bey bu oluşuma katkıda bulunmak için Sakarya'dan kalktık, buraya geldik.
Tarihî bir süreci yaşıyoruz. Şu an sıkıntılı bir süreç değil, gerçi herkesin torbasındakini, çantasındaki döktüğü bir zamanı yaşıyoruz ama sivil bir anayasa eğer bu süreçten çıkabilirse yani son iki üç yüzyılın belki de en hayırlı işi olacağı kanısındayım şahsen.
Bu toplantıların bizce en büyük meyvesi, buradan bir anayasa çıkarabilirsek, çıkarsa Meclisten, uzlaşma komisyonu uzlaşmazlık komisyonuna dönmezse... Televizyonlarda da tartışılıyor, biz herkesin dillendirdiği şeylerden biraz bahsetmek istiyoruz.
Bizim Anayasa'dan beklentilerimiz özetle, bizim can güvenliğimizi, mal güvenliğimizi, inanç emniyetimizi, akıl emniyetini ve nesil emniyetini sağlamasını istiyoruz. Bunlar genel kaideler. Bu bağlamda, birkaç genel maddeler oluşturduk kendi aramızda. Bunlar, genelde dillendirilen maddeler.
Biz bir anayasa yapıp bunu istiyoruz demiyoruz tabii ki, biz şunu istiyoruz, bunu istemiyoruz, biz vatandaşız, bugün isteriz, bazı istemediğimiz şeyler de olur. Yarın bir anayasa olur, ondan da memnun olmadığımız şeyler çıkabilir. Sivil toplum örgütleri olarak o konuda da mücadelemizi, fikrimizi kamuoyuyla paylaşmak için enerji harcamayı düşünüyoruz.
Biz söyleyeceklerimizi 10 maddeyle özetledik.
"Devlet tarafsız olmalı." diyoruz. Bu ne demek? Devlet inanç, etnik, bütün gruplar arasında eşit mesafede duran hakem niteliğinde olmalı yani Kemalizm veya Atatürk ilke ve inkılâplarına daha bağlı bir kitlenin temsilcisi olmasın istiyoruz veya dindarların temsilci veya laiklerin yani devletin hepimizin olması lazım, bunu istiyoruz, tarafsız olması lazım. Aramızda problem çıktığı zaman da hukuksal yapının bunu çözmesi lazım.
"Değiştirilemez hüküm olmamalı." diyoruz. Bunu da bizim şu an kabul edeceğimiz bir anayasayı benim dedemin belirlemesi, belki aynı maddeler olabilir yine ama ilkesel olarak veya benim torunumun veya torunumun torununun yaşayacağı şeyi benim belirleme durumumun yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunun için, maddeler belki aynı olabilir ama hiç değiştirilemez maddelerin bulunmasını biz bu katılımcı dernekler olarak istemiyoruz.
Ben hızlı geçiyorum, sunumu kısa tutup, belki soru-cevap faslına geçebiliriz.
"Çoğulculuk ve özgürlük esas olmalı." diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Ben kırk yaşını devirdim. Bazı problemlerle tabii şu ana kadar karşılaştık. Devlet tek tip insan yetiştiren bir mekanizma olarak şu ana kadar geldi yani tek tipçiliği dayatmayan, verimliliği esas alan... Bırak, herkes ne yaparsa yapsın. Sonuçlarına kim ne kadar katlanabiliyorsa her şeyi yapmakta özgür bir yapı olması lazım. Bunu vurguluyoruz. Şimdi, Türkiye Cumhuriyetinin yüz yıla yakın tarihinde etnik problem, gerçi Sırrı Süreyya Bey gelseydi daha iyi olurdu ama...
TUNCA TOSKAY (Antalya) - Hangi bakımdan daha iyi olurdu?
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ TURGAY ETÇİBAŞI - Irk vurgusu onlara daha
çok...
Biz istiyoruz ki, vatandaşlık ve ülke isminde ırk vurgusu olmaması lazım.
Biz Sakarya'dan geliyoruz, bunu da söyleyeyim. Türkiye'nin en milliyetçi bilinen bir yeri, İslami dernekler sayılırız. Bunu şu ana kadar ırk vurgusu bir sürü problemlere neden oldu yani güneydoğu problemleri daha doğrusu etnik problem. Sakarya'da yetmiş iki millet var. Şu söz Sakarya'da standart: Mesela, Sakarya'da bir işiniz yani devlet görevi olarak oraya yaşamaya başladığınız zaman ilk soru "Hangi millettensiniz?" denir. Sakarya'da bu standart bir sorudur, kimse bundan alınmaz. Çok farklı milletlerin bir arada yaşadığı bir yer Sakarya, Kürtler de var. Bizim hiçbiriyle problemimiz yok. Yani ırka dayalı bir şey olmasın diyoruz yani bu ülkede Türkler fazlaysa yine fazla olacak. Ben Türk'üm, yedi sülalem de Türk, buhar olup gitmeyeceğiz yani iki de bir "Türk'üm, Türk'üm" demeye gerek yok diye düşünüyoruz ya da ben öyle düşünüyorum, burası bana ait olsun.
"Eğitim hakkı herkes için olmalı ve engellenmemen." diyoruz. Biz 28 Şubat mağduruyuz. Mesela, ben kendim mağduruyum. Üniversitede çalışıyordum, üniversiteden ayrılmak zorunda kaldım. Eşim öğretmendi, o da istifa etmek zorunda kaldı. Şimdi, bu başörtüsü olsun veya başörtüsüyle... Ekonomik durumlar, tabii onlar da geçerli bir sebep ama daha çok başörtüsü üzerinde kilitlenmiş bir problem, hâlbuki çözümü çok basit. Türkiye'nin millî gelirini 20 bin dolar yapmak isterseniz gece gündüz çalışmanız lazım ama bunu çözmek bir cümle "Böyle bir sorun yok." dediğiniz an bitecek bir problem.
"Din ve vicdan özgürlüğü herkes için sağlanmalıdır." Biz Mazlum-Der olarak bir sürü çalışma yapıyoruz. Bu din ve vicdan özgürlüğünün sadece bizim problemimiz olmadığını gördük, Süryanilerden, Bahailerden, Türkiye'de ne kadar dinî grup varsa bugüne kadar bundan muzdarip olmuş, bunu biliyoruz. Herkes için bu problemin ortadan kalkabileceği bir yapı oluşturulmalıdır diye düşünüyoruz.
"Vesayet olmamalı." diyoruz. Askerî vesayet, yargı bürokrasisi, şimdi yeni bir kavram buna eklendi, sivil vesayet. Biz, güçler ayrığı ilkesi sağlanabildiği kadar sağlansın istiyoruz. Vurguladığımız konu da askerî vesayet, yargı vesayeti; yargı vesayeti az çok kalktı gibi ama askerî vesayet devam ediyor. Siyasilerin vesayetinin de önü açık gibi. Onun da kısıtlanması lazım diye düşünüyoruz.
"Yargıda adalet esas olmalı. Bağımsızlık kadar tarafsızlık da ilkesel bir durum kazanmalıdır."
Bizim gündeme getireceğimiz diğer bir konu da siyasi partiler. Siyasi partiler şu an yeteri kadar özgür değil diye düşünüyoruz. Mesela, kürsü dokunulmazlığının sonuna kadar olması lazım. Dokunulmazlığa ilkesel olarak karşı çıkıyoruz yani Cumhurbaşkanının, hâkimlerin veya generallerin dokunulmazlığının sınırlandırılması lazım ama kürsü dokunulmazlığı sonuna kadar... Adamın şunu bile diyebilmesi lazım: "Ben Kürdistan istiyorum kardeşim." Kürsüde desin, peşinden giden adam varsa alsın oyunu, yapsın oraya Kürdistan, becerebiliyorsa veya "Hilafet istiyorum." desin. Mesela, eskiden olsa biz buna karşı çıkarız, zinhar, kavga ederdik. Ben de değiştim, siz de değişin istiyoruz yani. Milletvekili...
TUNCA TOSKAY (Antalya) - Bizim adımıza konuşma, kendi fikirlerini söyle.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ TURGAY ETÇİBAŞI - Ama biz istiyoruz.
TUNCA TOSKAY (Antalya) - Biz değişiriz, biz belli bir noktadayız, o ayrı.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ TURGAY ETÇİBAŞI - Milletvekillerinin değişmesini biz vatandaş olarak istiyoruz, sonuçta oy kullanıyoruz.
Çok hukukluluk... Bu biraz bonus maddemiz. Yapılabiliyorsa çok hukukluluğun da yapılabilmesi lazım. Yeteri kadar elektronik şeyimiz var. Yahudisi, Hıristiyanı, Müslümanı; bu Osmanlı'da yapılmış o zamanın şartlarında. Yapılabiliyorsa bu da yapılabilirse bizim için kaymaklı kadayıf olur yani.
Bizim özetle isteklerimiz bunlar.
Bu komisyonun da bu konuyu çalışacağını ümit ediyoruz, şu ana kadar çalıştı ama kritik olarak bir problem olur, herkes kendi yoluna gider istemiyoruz. Bir konuda uzlaşıp, bu konunun tatlıya bağlanmasını istiyoruz.
Benim söyleyeceklerim özetle bu kadar.
Teşekkür ederim.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Biz teşekkür ederiz.
Ekleyecek, konuşacak başka arkadaşlar varsa onları da dinleyelim, soru kısmı daha
sonra.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ GAZANFER ÜVEZ - Ben Ribat Eğitim Vakfındanım.
Efendim, ben önce SADAKAT'in açılımı üzerine bir bilgi vereyim: Biz, SADAKAT olarak Sakarya'da 2006'dan beri hizmet veren, biraz da İslami hassasiyeti olan faaliyet gösteren kurumlar olarak bir araya gelip, Adapazan'na sosyal, maddi, manevi her türlü katkı sağlamaya yönelik çalışmaları olan bir oluşumuz. Her ay müşterek olarak programımız devam eder.
Bu Anayasa gündeme geldiğinde bir heyecan oluştu. Nedir? Halka sunulan, halktan doğan taleplere yönelik bir istekle oluşan bir anayasa yani yönetim şeklinin uygulamaya geçirilmesi doğrultusunda bir teklif gelince, bu manada biz de bir emek sarf edip bunu da sizlerle paylaşmak istedik.
Daha önce ben bu konudaki bir komisyon, açılımın toplantısına katıldığımda şöyle bir istatistiki bilgiyle hareket edileceği söylenince bana biraz şey geldi yani burada acaba istatistiki bilgilere göre mi hareket etmek lazım yoksa doğruların tespiti yapıldıktan sonra pratiğe mi geçilmesi lazım noktasında bazı şeylerimiz de tabii oluştu. Bu manada, bizler de Sakarya'da siyasi partilerle herhangi bir şeyimiz olmadan ilişkileri sürdürdük, herhangi bir partinin şemsiyesi altında olmadan sadece gönüllülük üzerine oluşmuş dernekler ve vakıflar olduğu için bu konuda rahat konuşma şeyimiz de söz konusu. Bu manada da gelip sizlerle bu konuda ortaya çıkan görüşlerimizi paylaşmak istedik. Yani burada halkın değerlerinin benimsenip, önemsenip de güncellenen yapılanmalarla herhalde bu halk daha huzurlu, daha müreffeh bir şekilde devam edecektir diye bir kanaatimiz var yani daha önceden gelen Batı'dan veyahut da başka toplumlardan alınan şeyler bizim dokumuza uymadığında da sıkıntılar ortaya çıkabiliyor. Bunun halka sunulması, inşallah, faydalı olacaktır ama bu konuda, bilemiyorum, halkın tutumu nasıl? İnternet'ten baktığım kadarıyla pek fazla bir şey gözükmüyor. Belki 2 bin, 3 bin tane insan var, 300, 400 tane kurumun ismi geçiyor veya daha başka isimler yoksa. Bu komisyon da bayağı büyük bir vazife almış.
Burada bizlerin de paylaşacağımız şeyler, biz herhangi bir hüküm koyma noktasında değil sadece bir çerçeve çiziyoruz yani beklentilerimiz, şu olsun. Bütün halkın, her şeyin değerleri dikkate alınsın ve mümkün olduğu kadar bunlar pratiğe geçirilsin diye taleplerimiz söz konusu.
Ben, tekrar, inşallah, hayırlara vesile olsun diyorum.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ BAYRAM YILMAZ - Ben Mavera Eğitim Derneği adına geliyorum.
Öncelikli olarak teşekkür ediyorum yani biz böyle ağır bir şekilde ağırlanacağımızı beklemiyorduk, o açıdan kendimizi biraz daha değerli hissettik.
Yaşadığımız çağda devletin gücünün yettiği ya da yetmediği alanlar var. Bizim toplumsal yapımızda, tarihsel algımızda devlet her zaman önemli olmuştur. Bunun önemli olmasının gerekçeleri de vardır çünkü kavganın, dövüşün, çatışmanın sürdüğü ve çok ağır bedeller ödettiği bir tarihsel süreçte devletinizin olması, devletinizin güçlü olması çok önemli bir mefhumdur yani devletinizi güçlü yapmak durumundasınız ama zaman bazı şeylerin önemini artırırken bazı şeylerin önemini azaltır ve bu açıdan, günümüzde teknolojinin, çağın iletişim, etkileşim olanaklarına baktığımız zaman, bir devletin gücü de aslında kurumlarının büyüklüğüyle değil bireylerinin çağı doğru okuyabilmeleri ve çağı doğru bir şekilde yorumlayabilmeleri hem bireysel olarak hem ekipler hâlinde hem de topluluklar hâlinde yaşadığı coğrafyaya katma değer üretebilmeleriyle mümkün olan, imkân olan bir şeydir. Bu açıdan, örneğin sizin Steve Jobs'larınız varsa, bir araba garajından 100 milyar dolarlık bir katma değer üreten bir teknoloji devi üretebiliyorsanız ve böyle insanlara sahip olmak devleti de güçlü yapacaktır.
Bu anayasa çalışmalarını biz de çok önemsiyoruz, önemsenmesi gerektiğini de düşünüyoruz ama önemli olmasının en temel sebeplerinin başında da bence şeyden kaynaklanıyor yani bu toplumda hâlâ devlet imkân üretme, statü üretme, saygınlık üretme bakımından, güvence üretme bakımından en temel odaktır, en temel güç ve imkândır yani bugün üniversite sınavına 1 milyon 800 bin tane insan girmesine karşılık KPSS sınavına 2 milyona yakın ya da 2 milyon küsur civarında insan giriyor. Bu, çok üzüntü verici bir durum yani bu kadar insanın kendi mutluluğunu, mutsuzluğunu, geleceğini, güvencesini devlet üzerinden ya da devlete memur olmak üzerinden yorumlaması çok ciddi bir yıpranmışlıkla da ilgili bir şey, güven problemiyle de ilgili olan bir şey.
Burada arkadaşlarımız genel çalışmamızı ya da fikriyatımızı özetlemeye çalıştı da biz özelde devletimizin, bizim dediğimiz devletimizin; ki, aykırı ya da aşırı bulunabilir oradaki bazı maddeler ama, biz bu toplumda insan yaşamına kalite olarak bir katkıda bulunmayan hiçbir meselenin çatışma konusu olmasını istemiyoruz, çatışma konusu olmaktan çıkarılmasını istiyoruz yani bugün, birçok refleksel anlamda hassasiyetlerimiz var, kılcal damarlarımız var, ülkemizin bölünmesinden endişe edebiliyoruz, başka şeylerden endişe edebiliyoruz ama önemli olan devletin dili, dini, yapısı değildir yani tarihsel sürece ve bugüne baktığımız zaman insan davranışlarını belirleyen en temel saik ekonomiktir. Ben bugün otuz yedi yaşında hâlâ İngilizce öğrenemediğimden dolayı hayıflanıyorsam -Hocam akademisyendir, oradan mağdur olmuştur ama biz akademisyen de olamadık dil bilmediğimizden dolayı- ama çocuğumun İngilizce öğrenmesini istiyorum, hiç kimse bana bunu zorunlu tutmuyor. Tarih, doğal seleksiyon içerisinde mutlaka kendi çizgisini bulacaktır. Biz, devletin çatışma konularını azaltmasını istiyoruz ve devletin büyük değil işlevsel olmasını istiyoruz hani devletin mümkün olduğu kadar -büyük olması da biraz buna bağlı ama- iri olmamasını talep ediyoruz, saygınlık odağı olmaktan çıkarılmasını istiyoruz.
Genel özet olarak talebimiz bu. Bu minvalde, belki burada metin olarak yok ama mesela bu benim teklifimdi, mesela devletin Diyanet İşleri gibi bir kurumunun olmasına ben karşıyım yani bunun amaçları açısından da karşıyım. Vatandaşın kendi problemlerini çözme yeteneğini köreltmesi bakımından da karşıyım.
Mesela, Sayın Mustafa Şentop Hocamıza da buradan ifade etmiş olayım kendi fikrim olarak, devletin mesela süt dağıtmasını hiç doğru bulmuyorum yani bunda kendimi aşağılanmış hissediyorum yani benim çocuğumun ihtiyaçlarını ben gideririm. Çünkü devlet bunu kamu bütçesini kullanarak...
RIZA TÜRMEN (İzmir) - Mustafa Hocamızın süt dağıtımıyla ne ilgisi var?
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ BAYRAM YILMAZ - Partisel bağlamda yani nihayetinde biranı olarak...
Mesela, son dönemlerde... Kendim de eğitimciyim, bir kurumda öğretmen olarak görev yapıyorum. Mesela zorunlu eğitimin on iki yıla çıkarılması, hatta zorunlu eğitimin bizzat kendisinin yanlış bir tasarım ve yanlış bir sonuç olduğunu düşünüyorum yani hem devlet müdahaleciliği açısından buna karşı çıkıyorum hem de gönüllü olarak gelen insanlara siz yeterli düzeyde eğitim veremiyorsanız ya da eğitimin içeriğiyle alakalı olarak gerekli düzenlemeleri henüz istediğiniz sonuçlara ulaştıramamışsanız herkesi bu sürece sokmanın çok doğru ve mantıklı olmadığını düşünüyoruz.
Bizim için her zaman, ülkemiz için, insanlarımız için mümkün olduğu kadar az küçük devlet iyidir.
Son sözüm, Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye tavsiyesi olsun: "Oğlum Osman, insanı yaşat ki devlet yaşasın."
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Teşekkür ederiz. Serday Bey...
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ SERDAR ASLAN - Sakarya Yeryüzü Derneği adına buradayım. SADAKAT, Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu adına da bütün kardeşlerimizi burada temsil ediyoruz hepimiz.
Buraya yeni anayasadan beklentilerimiz çerçevesini çizdiğimiz 10 tane maddeyle geldik. Tabii, bu maddelerin sayıları muhtemelen komisyondan sonra da artırılacaktır. Bunlar bizim ulaşabildiğimiz, düşünebildiklerimiz.
Ben Sakarya Üniversitesi Metalürji Malzeme Mühendisliğinde Yardımcı Doçentim. Gönlüm isterdi ki, bu konular yerine metalürji ve malzemeyle ilgili, işte bir uzay bilimleri noktasında nasıl bir malzeme geliştirmeye çalıştığımız hakkında bir şeyler sunabilseydim keşke, şu an için, ana malzemeler hakkında sizlere bilgiler verebilseydim fakat bunlarla ilgili yeterliliklerimiz var, hamdolsun, ama bundan öncelediğimiz bir şeyler var yani malzemenin geliştirilmesinden önce insanların geliştirilmesi, insanların daha üstün bir noktaya taşınabilmesi için istediklerimiz var, onların da bu 10 madde içerisinde olduğuna inandığımız için buradayız.
Arkadaşlarımız, hemen hepsi, burada ismi yazılı olan arkadaşlarımız, gelemeyen arkadaşlarımız da şu anda gündemde olan 28 Şubatın mağdurlarıdırlar. Gönül isterdi, biraz önce söylediğim gibi, bu konularla ilgili çalışmalar yapmış olsaydık, bu konularla ilgili, metalürji malzemeyle ilgili bir şeyler söyleyebilseydim ama maalesef Anayasa'yla ilgili bir şeyler söylemek durumunda kalıyoruz. Bunun bizler tarafından, halk tarafından ifade edilmiş olmasının da aslında Meclisimizin bugüne kadar getirmiş olduğu eksiklik olarak görülmesi gerektiğini de ifade edelim. İnşallah, bu sürecin bunun giderilmesi yönünde sizler tarafından adım atılmasıyla sonuçlanacağına inanıyoruz. Bir uzlaşmanın çıkacağına inanmaya çalışıyoruz, bunu bekliyoruz. Sakarya'dan bu anlamda, sevgi ve saygıları da getirdik ama bu uzlaşının halkın istediği anlamda, arkadaşlarımızın da söylediği üzere, istenmeyen maddelerin olmaması anlamında kesinlik istiyoruz.
Mesela, bu 10'uncu maddeyle ilgili olarak da şunu söyleyebilirim: Sadece eskiden kalmış bir olay değil, günümüz şartlarında da çeşitli devletlerin yaşatmaya çalıştıkları bir iş. Endonezya bugün 200 milyon Müslüman'ın yaşadığı bir ülkedir ve orada bu bir şekilde uygulanmaya çalışılıyor. Endonezya'ya önderlik yapabileceğimizi söyleyen bir ülkeyiz biz, dolayısıyla, bunu çok daha iyi yapabileceğimize inanıyorum.
Kanada çok hukukluluk noktasında ciddi anlamda işlevi olan bir ülke. Çeşitli örnekleri işlenebilir ve biz belki bu konuda daha farklı şeyler de ortaya koyabiliriz. Kaldı ki, akademisyenlerimizin de buraya gelmeden önce kısaca bir inceleme yapmıştım, ciddi anlamda çalışmaları var, ilahiyatçılarımızın çalışmaları var. Onlardan alacağımız fikirlerle de bu 10'uncu madde olarak ifade ettiğimiz, belki de gerçekten aykırı gelebilecek, bugün itibarıyla aykırı gelebilecek olan görüşler yarın için uygulama planında olabilecek bir noktaya kadar da çıkacağını düşünüyoruz.
Bizlere bu imkânı verdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Biz de teşekkür ediyoruz arkadaşlar. Ayaklarınıza
sağlık.
Soru var mı? Rıza Bey...
RIZA TÜRMEN (İzmir) - Birkaç şeyi daha iyi anlamaya çalışmam gerekir diye düşünüyorum.
Bir kere, ülkenin ismi ne olsun istiyorsunuz Allah'ınızı seversiniz? Onu söylesenize. SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ TURGAY ETÇİBAŞI - Anadolu cumhuriyeti
olabilir.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Biz Trakyalıyız, ne yapacağız?
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ TURGAY EKÇİBAŞI - Biz isteme makamındayız, yapma makamı da sizsiniz.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ GAZANFER ÜVEZ - Sıkıntı olduğu için yani bu toplumsal uzlaşıda sıkıntı yaşandığı için yoksa böyle bir isim çalışmasına girmedik biz.
TUNCA TOSKAY (Antalya) - Sizin bir rahatsızlığınız yok.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ GAZANFER ÜVEZ - Yok, rahatsızlık değil de, böyle bir sıkıntı...
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ TURGAY ETÇİBAŞI - Şahsen rahatsız değiliz ama rahatsızlık oluşturuyor diye bunu istiyoruz. RIZA TÜRMEN (İzmir) - Ülke ismi...
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ GAZANFER ÜVEZ - Mesela, ben Sakarya'da "Ne mutlu Türk'üm." yazısını görmüyordum fakat Diyarbakır'da gösterilmek zorunda gibi bir şey olmuş. Oradaki kardeşlerimiz, oradaki insanlarda bu olumsuz bir ortam oluşturmuş. Adapazarı'da da işte ne mutlu bilmem ne diye yazılsaydı belki oradaki bir kitle de rahatsız olurdu yani bu rahatsızlığı çözmeye yönelik yoksa biz böyle bir şu, şu isim olsun özelinde bir çalışma değil bu.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ TURGAY ETÇİBAŞI - Şöyle bir psikoloji oluşmaya başladı üzerimizde: Ben Türk'üm, gurur da duymuyorum. Bölgedeki problemlerden dolayı kendimizi baskı altında hissetmeye başladık sanki biz yapmışız gibi. Benim mesela oradaki herhangi bir problemde herhangi bir dahlim yok, babamın da yok, dedemin de yok ama ben 2000'leri yaşayan bir birey olarak sanki oradaki zulümlerde bir payım varmış gibi artık hissetmeye başladım. İstemiyorum. Ne kadar hakkı varsa bir Kürt vatandaşımızın, alsın, bir iğne kalmasın, sonuna kadar alsın. Ülke ismi... Değişsin. Olsun, başka bir şey olsun.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Ama ülke isminin, benim bildiğim, BDP de istemiyor değişmesini.
RIZA TÜRMEN (İzmir) - Ben bu talebi ilk defa duyuyorum.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Ben de ilk defa duyuyorum.
Mesela, BDP Grup Başkan Vekili Hasip Kaplan, bugün açıklama yapmış o konuda bir sorun olmadığına dair.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ GAZANFER ÜVEZ - Haberimiz yok. Öyle bir şeyimizden, irtibatsız...
Şöyle: Dünya coğrafyasında da ırka bölünmüş ülkelerin yapmış olduğu bir huzursuzluk var dünyada yani onun çözümüne yönelik bir adım da olabilir. İşte Türkiye'de Türkler, Yunanistan'da Yunanlılar, Ermenistan'da Ermeniler olmak zorunda, onun vermiş olduğu ırkçı bir şey olabilir sıkıntısını çözmeye yönelik.
TUNCA TOSKAY (Antalya) - Avrupa literatürüne baktığımız zaman, geçtiğimiz yüzyıllarda, bu topraklardan onlar da "Türkiye" diye bahsediyorlar, başka bir şey diye bahsetmiyorlar.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ TURGAY ETÇİBAŞI - Onlar yine öyle bahsetmeye devam etsin.
TUNCA TOSKAY (Antalya) - Yani onlar rahatsız değiller, biz burada rahatsızız!
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ GAZANFER ÜVEZ - Bizimki rahatsızlıktan ziyade bir çözüm noktasında bir yol alınsın, yoksa...
TUNCA TOSKAY (Antalya) - O çözüme daha rafine yollar bulmamız lazım.
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ GAZANFER ÜVEZ - Rahatsızlık, Türk ismi, Türkiye için öyle bir şey söz konusu değil ama sadece çözümlere yönelik bir öneri bu.
RIZA TÜRMEN (İzmir) - Böyle bir niyet yok benim bildiğim. Onun için, ilk defa...
SADAKAT PLATFORMU TEMSİLCİSİ TURGAY ETÇİBAŞI - Sakarya bu konularda öncüdür biliyorsunuz.
RIZA TÜRMEN (İzmir) - İkinci sorum şu: Değiştirilemez hüküm olmamalı. Peki, değiştirilmesini istediğiniz hükümler var mı?