2 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 6,49 Mb.
səhifə5/84
tarix30.04.2018
ölçüsü6,49 Mb.
#49645
növüYazi
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   84

13.09.2012 Tarihli Toplantı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 13.29
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şu anda bütün partilerin, dört partinin de temsilcileri burada olduğu için, bir tek BDP’den Özgür Hanım ve Yusuf arkadaşımız milletvekillerinin yerine, onları temsil ediyorlar. Biz, normal üst komisyonda böyle bir şeyi kabul etmemekle beraber, alt komisyonlarda bunun olabileceğini daha önceden kabul etmiştik. O bakımdan, kuralları esnetmeden ya da ihlal etmeden çalışmalarımıza başlıyoruz.

Bugün, ikinci komisyonun ikinci toplantısı ve önümüzde ilk olarak görüşeceğimiz husus, sosyal güvenlik hakkı. Sosyal güvenlik hakkını, zannediyorum Cumhuriyet Halk Partisi başka başka hak başlıkları altında da sosyal güvenlik hakkına dâhil olacak şekilde veya onun kapsamı çerçevesinde mütalaa edilecek bazı haklara yer vermişti ama biz şimdi doğrudan doğruya “sosyal güvenlik hakkı” dediğimiz, Anayasa’da yer aldığı şekliyle sosyal güvenlik hakkını görüşmeye başlıyoruz, 33’üncü madde.

Burada arkadaşlarımızın yazdığı gibi, dört partinin de bu konuda önerileri var. Şimdi, ilk olarak şunu söyleyeyim. AK PARTİ “Sosyal güvenlik hakkı, yoksulluğa karşı korunma hakkı, sosyal yardım ve hizmetler” diye bir başlık olmasını istemiş. Diğer üç parti de “Sosyal güvenlik hakkı” diye başlık atılmasını kabul etmiş.

Şimdi demin söylediğim hususu, CHP’nin de buna bağlı bir takım haklar önerileri var dedim, o çerçevede söylüyorum. Şu anda AK PARTİ de “Sosyal güvenlik hakkı” başlığını kabul ediyor mu?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam, aynen yazın.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kabul ediyor.

Oradan sadece “Sosyal güvenlik hakkı”nı alıyoruz ve 33’üncü maddeye başlıyoruz.

Şimdi, ilk fıkrasında “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.” demiş. Bir tek AK PARTİ “Sosyal güvenlik ve yoksulluğa karşı korunma haklarına sahiptir.” demiş. Bu konuda ki görüşlerini açıklasınlar, ısrar ediyorlar mı yoksa “Sosyal güvenlik hakkını, başka hakları da düzenleyeceğiz onun içinde yerleştiririz.” mi diyorlar? “O yüzden kaldırılmasını kabul etmiyoruz.” mu diyorlar? Eğer ediyorlarsa “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.” diyelim çünkü başka maddelerde, bu yoksulluğa karşı mücadele hakkını da görüşeceğiz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi, Değerli Hocam, değerli arkadaşlar; zaten maddenin matlabı, başlığı “Sosyal güvenlik hakkı” dedik. Dışlanmadan korunma hakkı, ondan sonra asgari gelir elde etme veya yoksulluğa karşı korunma hakkı, sosyal yardım ve hizmetler mevcut Anayasa’da var. Bunların birinci fıkrada yer almaması lazımdır. Başlığa uygun olarak “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bitti.

O zaman, “Sosyal güvenlik hakkına sahiptir.” diyoruz arkadaşlar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam bravo. Söz vermeden esasa girmek şahane.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, zaten şeyler geldiği için diyorum. “…hakkına sahiptir.”

Değerli arkadaşlar, şimdi ikinci fıkraya geliyoruz. İkinci fıkrada dört tane partinin de burada ki görüşleri herkesin önünde var değil mi? Herkesin önünde 4 partinin görüşü de var. Burada üç parti, CHP, MHP ve BDP özellikle şunu kurmuşlar: “Sosyal güvenlik hakkını sağlayacak önlemleri alır ve bu yöndeki yapıyı ya da teşkilatı kurar.” diye.

AK PARTİ ise “Devlet bu hakların gerçekleşmesi için gerekli tedbirleri alır.” Diye, biraz daha farklı, daha kısa bir şey getirmiş.

Bu konudaki görüş…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Yukarıdaki başlıkla mütenasip olarak onlar onu yazıyorlar.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yukarıdaki başlık “koruma hakkı” var ya…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ha, doğru.

Siz görüşünüzü…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, bu konuda bir defa bundan sonrası o kadar kolay değil, yukarı kadar kolay değil. Bir prensip tartışması yapalım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yapalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Orada ki ortak noktaları belirleyelim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ondan sonra redaksiyona geçelim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Anladım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir, burada hem mevcut Anayasa geleneğimizde hem de tüm aşağı yukarı Anayasa öneri paketlerinde özel surette korunmaya muhtaç olan sosyal güvenlik süjeleriyle ilgili ayrı ayrı hükümler sevk etmişler. Ben akşam çalıştım, hem mukayeseli hukuk bakımından hem millî müktesebatımız bakımından çalıştım. Burada şunu dememiz lazım: Şunlar şunlar özel surette sosyal güvenlik hakkından veya korunma vesaire hakkında yararlananlarla ilgili tek tek, sizde var, öbüründe var, orada onu yazalım.

MEHMET PARSAK – 2’nci fıkraya geçsek de, 2’inci fıkraya geçerek onu…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok yok, tabi ki atlayacak çünkü aşağıda gereken tedbirleri alır diyoruz ya, aşağının işi o. Yani özel surette korunmaya muhtaç kimseleri –ki en ayrıntılı siz de o- eğer yazacaksak, onları ayrı ayrı sayalım, oraya onu yazalım ve tek normla… Çünkü mevcut Anayasa’da da var, sizde de öyle.

MEHMET PARSAK – Evet.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Parça parça, gençler, çok yaşlılar, işte özürlüler, engelliler falan diye ayrı fıkralar yaptık. Tek fıkrada bunu şey yaparız, birincisi bu, benim dediğim.

İkincisi, Barış ve Demokrasi Partisi’nin burada mı yeri? Ona bakmak lazım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Sosyal güvenlikle bağlantısız çalıştırma yasağı”…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – … bu yeni bir açılım. Bu çalışma haklarında da olabilir, burada da olabilir, ona karar verelim.

Üç, hani kurar vesaire diyoruz ya Hocam, o konuda Portekiz Anayasası’nın, sanıyorum, çok güzel bir formülasyonu var. Sende Taylan, neredesin ya Taylan? Sabahleyin benim önümdeydi ama ya Hocam o kadar… Hah…Orada şu, hani önlemleri alır diyoruz ya…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam tamam.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – … onlardan hemen işte gereken önlemleri alır, bu kapsamda devlet, sosyal güvenlik sistemini kurar. Burada da sosyal güvenlik temel hakları var, Portekiz Anayasası’nda, bizim şeyimizde de uygulamaya da uygun.

Bir de farklı bir politikasyon yapalım. Sosyal güvenlik sistemi, vatandaşları hastalıklarında, yaşlılıklarında ve sakatlandıklarında, dul ve yetim kaldıklarında ve ayrıca işlerini kaybettiklerinde veya geçinme araçlarını, çalışma yeteneğini tamamen kaybettiklerinde veya sıkıntıya düştüklerinde korur, alırız almayız ama şu düzeni özel surette korunmaya muhtaç olmayı, özneleri de belirterek, tek formatta korunur, diyerek bir fıkra ihdas etmek… Sosyal yardımlarla ilgili, sosyal kurumlardan eşit yararlanma -gerçi mevcut Anayasa’da geçmiş ama şey değil o - yer alır almaz ama sosyal güvenlik sistemini kurar, en son tedbirler diye bakarız. Takdir sizin Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Böyle bir şey… Çünkü bakın tek tek… Mesela Hocam siz nasıl … ne var? Yusuf Hocam bakın. Harp ve vazife şehitlerimiz…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şehitlerimiz, dul ve yetimleri var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) –… dul ve yetimleri var, malul ve gaziler var, devam ediyoruz. Ondan sonra aşağıya diyoruz ki: “korunmaya muhtaç çocuklar var”

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Demeyeceğiz artık, “çocuklar” diyeceğiz onu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ondan sonra, devam ediyorum…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sizde engelliler, yaşlılar var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Engelliler var, yaşlılar var… Her ne ise onları arkadaşlar… Nerde bizim Taylan nerde? Taylan’a haber verin, aha burada çalışıyoruz biz yani onun için görevli, burada öyle şey yok, kaçmak yok. Bunu bir kadifiye etsinler, tek nakil, çok uygun.

Evet.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, gayet rahat. Başka bir konuda yani özellikle (2)’nci fıkrada, üç parti şunda anlaşmış. (3)’üncü fıkraya geçeriz., bana göre, sistematiği güzel gibi geliyor ama birincide herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir, demişiz.



İkincisi, bu hakkı nasıl getirilip kullanılacağını, denetimini sağlar ve bunun için gerekli ister sosyal güvenlik diyelim, ister teşkilatı kurar diyelim.

Üçüncüde, herkes bunun için kimler bu haktan yararlanacaksa, özellikle veya hangi tür kategoriler bunun içindeyse onu özellikle belirtmiş, bundan yararlanmaları için her türlü önlemi bütün partiler aşağı yukarı buna uymuş. Şimdi o yüzden siz istemiyorsunuz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani, biz, Hocam acaba sistematiği…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İşte değiştirebiliriz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sistematiği acaba… Çünkü bizim şeyde genellikle önlem alma, gereğini yapma, uygulamaya yansıtma son madde çünkü nerde yukarıda da bu konuyla ilgili önlem alma…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, o zaman siz diyorsunuz ki üçü ikinin yerine geçirin.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet kesinlikle…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – İkisini birleştirelim mi diyorsunuz?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Vekilim bir şey sorabilir miyim?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – İkisini birleştirelim, iki ve üçü birleştirelim mi diyorsunuz?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Üçü ikinin yerine, ikiyi üçe.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Takdim tehir yapalım diyorsunuz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Peki bir soru sorabilir miyim Vekilim?.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Evet.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Şimdi, biz ayrıca bir de engelli hakları, yaşlı hakları gibi husustaki maddeler…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Düzelttik.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok, soru olarak soruyorum sadece.

MEHMET PARSAK – Buraya mı koyacağız onu?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Buraya koyamayız çünkü bizim o düzenlemelerdeki tek muradımız onların sosyal güvenlik hakları değil, başka başka haklar da tesis etmeye çalıştığımız için, ben bu söylediğinizi şöyle anlıyorum, o zaman öyle yapabiliriz: Bütün bu özel kategorilerin -ki kadınlar buna girmiyor, bunu ayrıca konuşuruz- sadece sosyal güvenlikten yararlanma hakkı bakımından bu olabilir ama bizim müstakil maddelerimizde başka haklar var, başka pozitif tedbirler var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu orada tartışırız ama biz “hasta hakları, şu hakları, bu hakları” dedik.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tamam, anladım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu politik olarak tartışırız, kurucu iktidar olarak tartışırız ama burada yer alacaksa bunlar bence hakkın özneleridir, özel özneler.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Sosyal güvenlik bakımından…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Özneleridir, temel halkalarıdır…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Özel özneler…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam buyurun.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Şimdi, ben de aynen Sayın İyimaya’nın düşündüğü gibi düşünüyorum. Yani bu takdim tehir, yer değiştirme olabilir. Yani şu anda üçüncü fıkralarda yer alan bu düzenlemeler ikinci fıkralara kayabilir ancak Özgür Hanım’ın da söylediği gibi, gençlik olsun, yaşlılar olsun yani bunların sosyal güvenlik dışındaki korunmalarına ilişkin bizim de özel hükümlerimiz var, CHP’nin de özel hükümleri söz konusu; onları ayrıca düşünürüz, ama burada şunu bir eklemek istiyorum: Şimdi, BDP’de üçüncü fıkrada, önerilerinde “Hiç kimse sosyal güvencesiz olarak çalıştırılamaz.” Bu ifadeyi, “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.”den sonra getirmekte fayda var.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Daha güzel olur.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Çünkü bu, hakkın pozitifleşmiş öz güvencesi dediğimiz, yani mutlak dokunulmaz alanıdır. Önce ilkeyi söyleyip sonra kuralı söylemiş oluyoruz. Böyle daha güzel bir düzenleme olabilir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hayır, onu da eğer kabul ederse benim görüşüm Hocam… Zaten şey var, mecburi sistem, mecburi sigortalılık var yani sosyal güvenlik…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Anayasal bir ifade olması daha etkili bir sonuç doğurabilir diye belki bu…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, onun için orada şöyle yapmak lazım: “Hiç kimse sosyal güvenlik sistemiyle bağlantısız olarak çalıştırılamaz.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, onu konuşuruz, şimdi bir dakika, şu üçüncü fıkrayı, takdimi yerine getirelim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Takdim tehirde bir şeyimiz var. Biz özellikle diyoruz ki çatıyı kuralım, sonra bu çatı içerisine pozitif ayrımcılık, vesaire falan yapacaklarımızı daha sonra.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olur ya.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Yani bir kere bu çatıyı kuralım, teşkilatı kuralım. Sonra soru gelir, “Bu teşkilat neyi kapsayacak, neyi dışarıda bırakacak, kimler korunmaya muhtaç?” Onu da orada tadat edelim diye düşünüyoruz. Sanki daha bir şey olur yani yukarıdan aşağıya…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, o zaman ikinci fıkra yerinde kalsın mı diyorsunuz? En azından ikinci fıkra o zaman yerinde kalıyor.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Sonra değiştirebiliriz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sonra değiştirebiliriz. İkinci fıkra şu anda yerinde kalmak üzere şunu konuşuyoruz: Dört parti de aşağı yukarı aynı şeyi söylemişler yani biri demiş ki: “Tedbirleri alır.”, biz demişiz ki “Önlemleri alır.” İkisi demiş ki: “Teşkilatı kurar.” MHP ve BDP, biz demişiz ki: “Kurumsal yapıyı kurar.” İsterseniz “sosyal güvenlik sistemini” de diyebiliriz orada.

Bunda hemfikir miyiz o zaman? Bir tek yalnız, AK PARTİ, sadece “Devlet bu hakların gerçekleşmesi için gerekli tedbirleri alır.” demiş.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, genişletebiliriz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Genişletebilir miyiz?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Burada şeyimiz, Hoca’nın da ifade ettiği gibi -başta ben de işaret etmiştim- ikinci fıkra olarak “Hiç kimse sosyal…”

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Birin devamı.” dedi galiba, Hocam öyle dedi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Devamı olmaz o, yani hak o.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hocam öyle dedi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, tabii…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Koyacağız oraya, şimdi koyacağız oraya, dörde geldiğimizde oraya geleceğiz. Şimdi şu ikinci fıkrayı, şunu kabul ediyor muyuz?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “O iki olmalı.” diyorum ben.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, onu da söyleyeceğim, bir dakika.

Şimdi “devlet bu hakkın” veya “sosyal güvenlik hakkının kullanılmasını sağlayacak, gerekli önlemleri alır” veya “tedbirleri alır ve buna uygun teşkilatı” mı diyelim, “yapıyı” mı diyelim, “sosyal güvenlik sistemini” mi diyelim?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Sosyal güvenlik sistemini” diyelim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Sosyal güvenlik sistemi” daha iyi bir şey mi?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Teşkilat” demeye gerek yok yani biz onu gereksiz gördük. Tabii ki devlet teşkilat kurarak bu işi yaparken.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Sosyal güvenlik sistemini kurar.”

MEHMET PARSAK - “Sistemini kurar.” daha doğru esasında.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Sistemini”… O zaman, aynen bunu yazıyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Sosyal güvenlik sistemini kurar.”

MEHMET PARSAK - BDP’nin önerisi de birinci fıkranın devamına bir cümle olarak getirilebilir bence. “Hiç kimse sosyal güvencesiz olarak çalıştırılamaz” hükmünü ikinci fıkranın devamına değil, birinci fıkranın devamına getirmek daha uygun olur.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Birinci fıkranın devamına getireceğiz şimdi onu. Çok daha uygun olur, doğru söylediniz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Herkes kabul ederse.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Teşkilat” demiyorsun ona.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Arz edeyim onu.

Bakın, bizim geleneğimizde temel hak ve hürriyetleri tanımlıyoruz ama kapsam ve tefsir cümlelerini genellikle fıkra olarak yazıyoruz. Ayrı bir değer…

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – İzleyecek şekilde yani birinci olarak, ayrı fıkrada…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – …ve Anayasa’ya, bu maddeye renk kazandırır.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - BDP de bunu ayrı bir fıkra olarak önerdi zaten.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Biz ayrı bir fıkra olarak önerdik ama uzlaştıktan sonra…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Daha önce buna benzer bir düzenleme yaptıysak yalnız onunla çelişiyor.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok.

MEHMET PARSAK - Birinci fıkranın devamında ayrı fıkra olarak olabilir o zaman. Olmaz mı ikinci fıkra olarak?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sevgili arkadaşlar, o zaman bunu herkes kabul etti mi? Birinci fıkradan sonra “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.” Bence çok doğru bir şey, güzel oldu. Herkes kabul ettiyse.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Hiç kimse sosyal güvencesiz olarak çalıştırılamaz.” diyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, “Sosyal güvenlik sistemiyle bağlantısız olarak çalıştırılamaz.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yaz onu, sonra değiştirelim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Onu ikinci fıkra olarak yazalım.

MEHMET PARSAK – Evet, ben de onu diyorum.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İkinci fıkra onu yapıyoruz şimdi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Hiç kimse sosyal güvenlik sistemiyle bağlantısız olarak çalıştırılamaz.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kabul ediyor musunuz bunu?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bağlantısız?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Sigortalılık ya, sigortalılık. “Bağlantı” budur. Güvencesiz değil, güvence değil o, bağlantı o. Güvence, iş güvencesi…

MEHMET PARSAK – “Sosyal güvenlik sistemi” diyeceğiz o zaman.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Sosyal güvencesi olmadan” filan desek daha iyi değil mi?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Abi, Hocam, bakın güvence, hizmet akdi güvencesi, vesaire. Sosyal güvenlik ise…

MEHMET PARSAK – İçinde bir tutarlılık arıyorsunuz; doğru. “Sosyal güvenlik sistemiyle bağlantısız olarak” demek lazım “sosyal güvence” değil de…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Çok önemli…

MEHMET PARSAK - ”Güvenlik sistemiyle…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Güvenlik… Tabii, tabii… “Sosyal güvenlik” değil, “Sosyal güvenlik sistemiyle bağlantısı olmaksızın çalıştırılamaz. Devlet bu hakkın kullanılmasını sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve buna uygun sosyal güvencesini…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ve burada ceza normunu da üretir yarın bir gün.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Dörde geç…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ve biraz daha belki zorlayıcı bir şey olur bence.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Herkes anlaştı bunda. Üç tamam.

Hayır, söyleyecek sözü olan varsa söylesin.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, yok.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok. Ben sosyal güvenlik hakkını diyeceğim çünkü bu çıktı o. İçe girdi ya ikide, var zaten.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, “sosyal güvenlik hakkının” diyeceksin, doğru.

(4)…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Sayın Vekilim, bir şey söyleyebilir miyim dörde geçince.



Şimdi, diğer partilerin önerilerine baktığımda daha çok şu: Korunmaya muhtaç diyebileceğimiz kesimler yani işte yaşlılar, engelliler, vesaire. Bunların hepsi olabilir. Biz buna itiraz ettiğimiz için söylemiyorum bunu fakat kadınlar, “korunmaya muhtaç kesimler” grubunda değiller. Yani yaşlılar, muhtaçlar, dul ve yetimler, harp ve vazife şehitleri, bunların hepsi olabilir ama kadınlar başka bir kategori. Genelde zaten yani hem Anayasa hukukunda hem yasal mevzuatta bunlar birlikte değerlendirilmez. Değerlendirildiğinde kadın örgütleri itiraz eder: “Hayır, kadınlar korunmaya muhtaç değil.” Dezavantajlı diyelim ya da sistematik olarak ayrımcılığa uğrayan diyelim, bir grup.

Şimdi, biz burada diğer partilerde olmayan bir öneri getirdik. Bunun da aslında çok önemli bir boyutu olduğunu düşünüyoruz. Nasıl formüle edeceğimizi hep birlikte tartışalım lütfen ama bu aslında Medeni Kanun’daki son değişiklikle birlikte hayata geçmiş oldu yani ev içi emeği bir şekilde değer yaratan bir nosyon olarak kabul edilmiş oldu.

Biz burada şöyle bir şey öneriyoruz: “Devlet, ev kadınları da dâhil olmak üzere tüm kadınların ev içi emeğini de gözetecek şekilde sosyal güvenlik haklarına sahip olmaları için özel önlemler alır.”

Burada iki kategori bizim kafamızda özel olarak var; biri, gerçekten hiçbir güvencesi olmayan ev kadınları yani dışarıda çalışmadıkları durumda hiçbir güvencesi olmayan ev kadınları; ikincisi de “gündelikçi kadınlar” diye anılan, ev içi emeğini satarak yaşayan ama hiçbir güvencesi olmayan yani ne sigortaları var ne sendikaları var, camlardan düşüp ölüyorlar, tazminat alamıyorlar, emekli maaşı bağlanmıyor, vesaire. Yani bu iki kategori de aslında epey bir nüfus yapıyor. Yani kelimeleri konuşalım, içeriğini konuşalım ama bunun biz özel olarak mutlaka bu maddede geçmesi gerektiğini düşünüyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sevgili Ahmet İyimaya, vereceğim, hepiniz konuşun bu konuda; bir tek şeyi söyleyeceğim Başkan olmanın şeyiyle. Ne yaparsanız yapın -zaten bir fıkramız kaldı- yalnız bana da şöyle bir geliyor: Ev kadınları gerçekten Türkiye’de biraz böyle küçümseniyor.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Aynen öyle.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani “Senin işin yok, sen işsizsin.” gibi, böyle şey yapılıyor.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hâlbuki hiç öyle değil.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hâlbuki, çok işi var. Ev kadınlarını eğer… Ki bana normal geliyor bu, gazileri, işte dul, yetimleri, malulleri, herkesi kapsamak gibi geliyor. Burada bu ev kadınlarını da nasıl dâhil ederiz, eder misiniz bilmiyorum ama hoşuma gitti bu da benim. Sadece Başkanlığın şeyinden fırsatla söyledim. Başka kategorileri yazmamıza gerek yok burada, vereceğiz hepsi için ama…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Zaten diğerlerini ayrı ele alalım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şurada ev kadınları sadece Türkiye'nin kanayan yarasıydı diye düşündüm.

Buyurun şimdi, ne istiyorsanız…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hükûmetin son günlerde -gazetelerde gördüğümüz bir şeyi var Özgür Hanım’ın tam da kastettiği noktada- bu evlerde çalışan bayanları bir sosyal güvenliğe kavuşturma gibi sanki bir değerlendirmesi var. Eğer onun da içeriğini bilebilirsek...

Yani doğru, Türkiye’de yüzde 50 potansiyeli biz evlerde hapsetmişiz. Yani bu bir realite ama çok da ince bir hat üzerinde gidiyoruz. Yani ifrat da bize sıkıntı getirir, o tefriki yaparken ifrata kaçmadan bu anayasal sistem içerisinde rahatlıkla oturabileceği bir üslup ve yeri tayin etmek gerekiyor ama hepimiz hemfikiriz ki bakir bir saha. Bugüne kadar hiç kimse bu konuya… Herhâlde hiçbir Anayasa çalışmasında da böylesine heterojen bir yapı diyelim, olmamış, hep erkek egemenliğiyle anayasalar yapıldığı için de bu kimsenin aklına gelmemiş ama tabii şartlar da bizi zorluyor yani dünyanın gidişatı da hadiseler de bizi birtakım yeni tedbirlere, yeni düşüncelere zorluyor.

Yani sistematiğini de düşünerek… Hatta şöyle diyeyim; Hocam sizler de Anayasa uzmanlarısınız: İçerikte anlaşıyoruz, bir problem yok. O zaman, Anayasa profesörlüğünün, uzmanlığının vermiş olduğu yetene

kleri kullanıp formüle edin. Bakın, yani üçünüz de…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, çok haklısınız.

Bir de şunu yapan bir şey yapmayalım şimdi aklıma geldi: Yani kadınların çalışmamasını, evde oturmasını, ev kadını olmasını, hiç çalışmamasını, dışarıya çıkmamasını tavsiye edecek bir şeyi de koymayalım.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani her kadın çalışmalı. Yani “Zaten veriyor, o kadar sosyal hakkın var, çalışsan çalışsan ne olacak.” gibi bir şeyi de koymayalım.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tam şu noktada böyle biraz şeyin dışına çıkacağım: Biz bu sosyal politikaları biraz siyaset endişesi içerisinde yaptığımız için, malzeme olarak kullanmaya çalıştığımız için… Yani bugünkü Hükûmet, dünkü Hükûmet, yarın da aynı şey olacak. Özel olarak bir muhatabım yok. Tatilde gidip gezdiğimiz vakit köylerde, kahvelerde, şurada, burada, bol bol oturan, ense yapan insanlar görüyoruz. Şimdi ötede adam diyor ki: “Ya, tarlayı biçecek adam arıyorum, yevmiye de şu kadar vereceğim, kimseyi bulamıyorum.” Geliyorsun, kahveye bakıyorsun, o tırpanı çekecek güçte bir sürü insan oturuyor. Nedir bunun hikmeti diyorsun.

Şimdi, bir, yani devlet açısından baktığımız vakit bu bir eksiklik değil. Netice itibarıyla, devlet kendine düşeni yapmış ama işte ifrat dediğimiz noktaya geliyoruz. Yoksul diye yiyeceğini veriyor, “Ben gidip Özgür Hanım’ın yanında -vasıfsız işçi- işte bir ay çalışsam asgari ücretten şu kadar para alacağım. Bununla ne alacağım? Bir torba yiyecek alacağım. O zaten geliyor, kömür parası da geliyor.” diyor. Bunlar yanlıştır demiyorum efendim yani sosyal devletin gerekleridir ama bir sistematiğe bağlanmadığı vakit oluşan sıkıntılardan bahsediyorum.


Yüklə 6,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   84




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin