2 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 6,49 Mb.
səhifə58/84
tarix30.04.2018
ölçüsü6,49 Mb.
#49645
növüYazi
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   84

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ama mesela -farazi olarak diyorum- Kenan Evren’in şu an dönüp de milletvekili olmasını engelleyecek bir şey yok.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hukuken yok. Ha, olur olmaz ayrı bir şey yani ben hukuken…

FARUK BAL (Konya) – Ama mahkumiyet yok ki.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mahkumiyeti olacak ya.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, “Darbe yapanlar” diyor işte burada yani.

FARUK BAL (Konya) – Tamam “yapanlar” da yani Özgür Hanım’ın dediği darbe yapanlar değil, mahkeme kararıyla darbe yaptığı hükmen sabit olanlar.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Mahkeme kararı olmadan olmaz zaten.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaten var canım.

FARUK BAL (Konya) – Zaten 2 yıldan fazla olacak o. Şey değil.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok, onun ayrıca olmasının başka bir anlamı var bizce, onun için bir tartışmaya açalım yani.

FARUK BAL (Konya) – Geçtik.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Geçtik mi?

ATİLLA KART (Konya) – Bir de Sayın Başkanım, “askerî darbe yapmak” diye bir suç yok. Yani ya anayasayı değiştirmek var, ya Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmak…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anayasal düzene karşı suçlar.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tamam, onu o zaman daha farklı bir şekilde ifade edelim ama…

FARUK BAL (Konya) – Evet, şimdi kamu görevlileriyle ilgili…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Başkanım, ne oldu? Geçtik galiba, sizin müzakere şeyi böyle… Yani o zaman bizim önerimiz olarak ekleyelim. Hani kimse bunu konuşmak istemiyorsa tamam.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yok,yok. “Konuşmak istemiyor” diye bir şey yok.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, o zaman müzakere edelim.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Nasıl formüle edilecek yani…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ha, yani onu soruyorum.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Bunu da isterseniz…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Özgür Hanım, Sayın Başkan…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bizim önerimiz olarak girsin, formülasyonunu düşünelim. Bizim için önemli çünkü bu öneri.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şöyle tabii, burada o kadar anayasal düzeni ihlal, tağyir gibi laflara girdiğimiz zaman o işin ucu çok geniş yerlere gider.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, biliyorum.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ama “askerî darbe” diye teknik bir tabir de yok, ne yapabiliriz?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tamam, onu o zaman şöyle yapalım: Şimdilik bizim önerimiz olarak dursun, Selin Hanım’ın dediği gibi üzerinde düşünelim, nasıl şimdi 1 yıl üzerinde düşünmüşsünüz, geldi 2 yıl diye konuşuldu, önerildi, kabul edildi. Biz de bir düşünelim, acaba o teknik… Yani ceza hukuku bakımından nasıl ifade edebiliriz onu? Çünkü şöyle de haklısınız: “Anayasayı tağyir, tezyif” o çok geniş. O değil bizim dediğimiz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Eylemin bağdaşmazlığı olmaz ya.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Vekilim, içeriği konuşalım ama. Tamam, teknik olarak iyi bir ifade değil, onu anladım. İçerik olarak onu nasıl ifade edelim?

PROF. DR. YAVUZ ATAR - O zaman şöyle…

AHMET İYİMAYA (Ankara) - Mahkûmiyet var işte.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL - İçerik olarak onu nasıl ifade edelim? Hayır, bunu ayrıca ifade etmek isteriz biz, bu darbeyle ilgili meseleyi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) - Ya, anayasalar saf metinlerdir, konjonktürel ihtiyaçlara cevap vermez.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ya, şey denebilir: “Cebir ve şiddet yoluyla anayasal düzeni”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok efendim.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok, yok, o olmaz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Ya da seçilmiş…

FARUK BAL (Konya) – O zaman şimdi… Özgür Hanım, ben, sizin ne dediğinizi anladım.

FARUK BAL (Konya) – O tarihte, geçmişte sol örgütlerin tamamı…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL - Bundan yararlandı, biliyorum.

FARUK BAL (Konya) – Bundan aday olamazlar.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL - O yüzden öyle ifade etmeyelim diyoruz.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, Sırrı Süreyya’yı atacaksın, yazık değil mi çocuğa.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL - Yok, o yüzden biz öyle ifade etmeyelim diyoruz.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Beni de yakıyor, hepimizi yakıyor böyle giderse.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL - Hayır, bizim…

Başkanım, şöyle yapalım o zaman: “Askerî darbe” olarak, bizim önerimiz olarak eklensin, biz de düşünelim üzerine, siz de düşünün. Uygun, uzlaşabileceğimiz bir tabir bulursak ekleriz, bulmazsak biz ekletmek istiyoruz yani bizim önerimiz olarak…

FARUK BAL (Konya) – BDP “askerî darbe” dediğinde…

ALTAN TAN (Diyarbakır) - İstiyor.

PROF. DR. YAVUZ ATAR - Askerî darbe mi istiyor?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL - Pek inanan çıkmaz ama bir deneyelim.

FARUK BAL (Konya) – Tamam mı, yeter mi?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tamam.

FARUK BAL (Konya) – Peki.

Evet, şimdi, “kamu görevlileri görevlerinden çekilmedikçe” diyor Adalet ve Kalkınma Partisi, aynı öneri sanıyorum CHP’de de var, BDP’de de var. Biz, bunu kaldırıyoruz arkadaşlar. Memurlar, artık çok eski yıllarda siyasetle ilgilenilmemesi noktasındaki sınırlamaları çiğnemiş, geçmiştir. Bugün, her memur siyasetle bal gibi ilgileniyor ve her memurun kim olduğunu da herkes çok iyi biliyor. Şimdi, eğer Siyasi Partiler Kanunu’ndaki ve Devlet Memurları Kanunu’ndaki memurun siyasetle ilişkisini kesen, cezaya bağlayan hükümleri uygularsanız, Türkiye’de bir tane memur yoktur. Her memurun siyasetle bir şekilde ilişkisi vardır, bu her partide de vardır. Dolayısıyla biz, anlamsız kalan bu yasağın kaldırılması düşüncesindeyiz. Memurun siyasetle ilişiğine ceza veren hükümlerin mevzuattan çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, memurun aday olmak için memuriyet görevinden çekilmesi şartının da kaldırılmasını düşünüyoruz çünkü bu konu -Ahmet Bey yanlış anlamasın- tamamen siyasi iktidarın bürokrasiyi seçimlerde malzeme olarak kullanması için bir maddedir. Hangi siyasi iktidar gelirse gelsin kendi partisinden aday olan memura hiçbir engelleyici hüküm koymaz. Onun bürokratik yeteneklerinden, onun idaresi altında bulunan kamu kurumlarının kaynaklarından yararlanır ve netice itibarıyla da oradan bir sonuç çıkarır ama bürokrasi muhalefetten aday olmaya kalktığında biraz önce anlattığımız Devlet Memurları Kanunu’nun memura siyaseti yasaklayan fiillerinden dolayı disiplin cezası karşımıza çıkar. Böyle yüzlerce örnek size verebilirim, hem iktidar lehinde hem aleyhinde.

Dolayısıyla, bu şekilsiz, anlamsız ve ülkenin netice itibarıyla seçmenleri ve seçimlerde aday olacak kişileri itibarıyla, mürekkep yalamış kişileri dumura uğratmak yanlıştır diye düşünüyorum. Sizlerin de bunu destekleyebileceğinizi ümit ediyorum.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Bir şey sorabilir miyim? Bu 3’üncü fıkranızdaki istisnadan da mı vazgeçiyorsunuz?

FARUK BAL (Konya) – Hayır, hâkimler, savcılar ise bir daha geri dönemez, aday oldu, dönemez.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Peki o zaman…

FARUK BAL (Konya) – Hâkimler, savcılar, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet, kolluk görevlileri, istihbarat görevlileri, rektörler… Bunlar; ya Hanya ya Konya, ikisinden birini seçecek. Memuriyetine devam edecekse devam etsin. Aday olduğu zaman; bir daha hâkim olamaz, bir daha orduya dönemez, bir daha genel müdürlüğe dönemez -yani emniyet açısından, istihbarat açısından- bir daha rektörlüğe dönemez.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Çok ağır değil mi ama?

FARUK BAL (Konya) – Efendim?

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Çok ağır değil mi?

FARUK BAL (Konya) – Çok hafif.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Dönmesin.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Seçilemeyen adam işinden de oldu, seçimi de kaybetti...

FARUK BAL (Konya) – Efendim, hayır ama…

RIZA TÜRMEN (İzmir) - … yani felek birkaç yerden birden vuruyor adama.

FARUK BAL (Konya) – Rıza Bey, öyle değerlendirmeyin. Bugün, şimdi değerli hocalarımız var. Bir üniversitenin yönetimi, büyük üniversitelerin yönetimi bir bakanlık yönetiminden daha fazla kadro ve ekonomik kaynağa sahip. Şimdi, burada kimseyi rencide etmek için kullanmıyorum ama rektör seçimlerinde neler yaşadığını ben bilenlerden bir tanesiyim. Hocalarımız da bunun negatif örneklerine şahittir. Şimdi, elindeki kaynağını, kaynağı, üniversitenin imkânlarını bir kenara bırakıp da onu tarafsız olarak gidip: “Ben filanca partiden adayım.” diye düşünmeyin. O kaynağı orada sarf eden, o yetkiyi orada sarf edecek kişi olarak düşünün. Bu işte, siyasette, mevcut yetkilerinin suistimal edilmesi sonucunu doğuruyor. Seçmen eğilimlerini etkileme amacıyla kullanıldığı sonucunu doğuruyor. Rektör olabilmek için zaten 50-60 yaşına gelmiştir adam, ondan sonra da politika yapsın.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – 50-60 yaşına gelmek zorunda değil ama.

FARUK BAL (Konya) – Efendim, her şeye karşı çıkmak zorunda değilsiniz sizde.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Ama yani varsayımınız yanlış da o yüzden.

FARUK BAL (Konya) – Yani benim kastım, siyaseti, bir hakkın herkesle eşit yarışabilecek yere getirmek.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - O zaman biz önerimizi açıklayabilir miyiz Başkanım?

FARUK BAL (Konya) – Bizimkini kabul etmek kaydıyla evet, buyurun.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Sizinkini kabul etmek pek mümkün gözükmüyor.

Şimdi, aday olmak için memurluktan çekilme koşulunun kaldırılması konusunda hem fikiriz, biz de böyle olması gerektiğini düşünüyoruz çünkü…

FARUK BAL (Konya) – Orada durun, yeşillenelim, gidelim, ondan sonra. Siz…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Peki.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet. Bizce de çekilsin.

FARUK BAL (Konya) – BDP de “Evet” dedi.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – “Aday olmak, memurluktan çekilme koşuluna bağlanamaz.”

FARUK BAL (Konya) – Bağlanamaz, tamam.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – İstisnadan sonra.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - “…bağlanamaz.” bu cümleyi yeşil… Yani diğer partilerde evet diyorsa yeşile boyayalım.

FARUK BAL (Konya) – Buyurun Sayın İyimaya.

İyi mayalayın bu işi, bir yeşil yoğurt çıkaralım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet, değerli başkanım, bu gerçekten zor bir problem.

FARUK BAL (Konya) – Çok kolay.

AHMET İYİMAYA (Ankara) - Yok, yok, bilhassa seçildikten sonra değil, seçim süreci yönünden zor. Seçimde geçici ayrılma kurumunu düzenlemezseniz, hele hele kendi bölgesinden de aday olmuşsa, kamunun imkânlarını tamamen seçimde kullanır.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Sayın İyimaya, biz onu düzenliyoruz, “ilişikleri kesilir.” diyoruz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) - Gördüm, gördüm.

FARUK BAL (Konya) – “Aday olduğu andan itibaren ücretsiz izinli sayılır.”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok şöyle mi yapalım acaba?

Yok, yok, ben size atıf yaparak söyledim zaten, ben teklifleri okudum.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Ha, pardon.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Şimdi burada, şöyle mi yapalım sanki: “Kamu görevlilerinin nasıl aday olacakları seçim sürecindeki durumları ve göreve geri dönmeleri…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Kanunla düzenlenir”

AHMET İYİMAYA (Ankara) – …kanunla düzenlenir” mi diyelim?

FARUK BAL (Konya) – Zaten böyle.

AHMET İYİMAYA (Ankara) - Yok yok. O zaman da özel bir kanun çıkarma mecburiyeti var çünkü öylece de silahlı kuvvetler için, şey için ayrı bir hüküm koyabiliriz.

FARUK BAL (Konya) – Ahmet’çiğim, zihniniz berrak değil. Ben, size bu işin negatif ve pozitif boyutlarını anlatayım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) - Çok net ya.

FARUK BAL (Konya) – Değerli arkadaşlarım, ben, uzun yıllar personelcilik de yaptım, personel genel müdürlüğü de yaptım bunca işin arasında. Şimdi, iktidarın elinde -bu sadece AKP değil, bütün partilerin elinde- siyasete aday olmuş memuru kıyma makinesinin içine koyup, etiyle, kemiğiyle öğütmek gibi çok güçlü bir yetki var. Geri döndüğün zaman, zaten ayrılır ayrılmaz “Bu negatif adam.” diyor, kadrosunu dolduruyor, eşdeğer bir göreve atanabiliyor. Eşdeğer görevden anladığı, maaşını kıdem ve derecesinden aşağı olmamak üzere diyor ki:“Git, filanca yerdeki çöp işlerine bak veya şuralardaki çatal-kaşık işini say.” gibi böyle anlamsız ya da rencide edici görevler veriyor -eğer veriyorsa- bu bir.

İki: “Ben bir bakacağım.” diyor. Kanunu son haddine kadar uyguluyor, arkasından da vermiyor, göreve atamıyor. Ben, bunu bizzat Mehmet Ali Şahin Bey’e –burada isim de vereyim-

-burada isim de vereyim- bu işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısıyken en az 10 tane bizim partimizden aday olmuş olan kişinin durumunu naklettim. “Mahkemeye versin efendim, hukuk devletindeyiz.” diyor. Maaş alamıyor memur aday olduğu için, avukata gidecek parası yok ve mahkemeye veriyor, bir yıl, iki yıl sürünüyor, o sürünmelerin neticesinde de bir hayli boşananlar oluyor vesaire.

Şimdi, bu, zaten memurun kafasındaki siyasi düşünceyi nötr hâle getirebilecek bir hüküm değil. Bu mümkün değil çünkü o düşünce, siyasi düşünce vardır, var olacaktır, insan böyle yaratıldığı için öyle olacaktır. Dolayısıyla, biz bunu bütün kamu sendikalarının talebi veçhiyle… Kamu-Sen bize bu konuda talepte bulunuyor “Çok mağdur edilen üyeler arasında bulunduğunu” söylüyor, diğer kamu sendikalarından da buna karşı çıkan yok. Dolayısıyla, gelin, biz Anayasa’yı sivilleştireceksek asıl budur sivilleştirmek, eğer demokratikleştireceksek asıl budur.

Kötü örnek istiyorsanız bir de kötü örnek vereyim. Bir arkadaş çıktı -Konya’da bir yerin genel müdürü, daha seçimler başlamamış, biz de oradayız- kendi genel müdürüyle ilgili –belki Atilla Bey’de oradaydı, bilemiyoruz- orada bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi bakanını da aşarak, onun da üzerinde böyle hükümran siyasi söylemlerle ifade etti. Daha başlamadı yani adaylığa filan başlamadı. Sonra aday oldu. Aday oldu o genel müdürlüğün bütün imkânlarını Konya’da çok güzel bir şekilde…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Seçildi mi adam?

FARUK BAL (Konya) – Hayır, listeye bile alınmadı.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Merak ettim de.

FARUK BAL (Konya) – Ama listeye alınmamasına rağmen son zamanına kadar devam ettirdi bu işi. Onun da zaten listeye alınmak için falan değil, oradan bir başka yere atlamak için aday olduğunu hissettik biz. Yani zaten davranışlarından da öyle olduğu görülüyordu.

Şimdi, bu arkadaşın kusurunu biz Adalet ve Kalkınma Partisine yüklemiyoruz. O kendini bir yukarı mertebeye götürebilmek için bunu basamak olarak kullandı ama buradan tabii seçmen etkilendi, buradan diğer siyasi partiler elbette etkilendi. Dolayısıyla gelin bunu eğer demokratik ve sivil bir anayasa diyorsanız…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Öneriniz bunu önleyici bir şey değil ki Sayın Başkanım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Serbestleşti.” diyor.

FARUK BAL (Konya) – …oligarşik baskıdan arınmış bir seçim istiyorsak herkesi bir çizgi içerisinde tutalım ve buyurun yarış diyelim. Böyle yapalım.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tam da o noktada bir ekleme yapmak istiyoruz. “Hâkimler ve savcılar ile -vesaire sayıyoruz- rektörler bir siyasi partiden aday oldukları taktirde görevden el çekmiş sayılarlar…”

FARUK BAL (Konya) – “…bir daha görevlerine dönemezler.”

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, onu eklemek istiyoruz. Yani “…görevden el çekmiş sayılırlar.”

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sizinki biraz farklı olmuş, siz “…görevlerine dönemezler.”i düzenlemek istiyorsunuz.”

FARUK BAL (Konya) – “…görevlerine dönemezler.” diyoruz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – “…el çekmiş sayılırlar” Yani şimdi düşünün ki bir vali A ilinden milletvekili adayı…

PROF. DR. YAVUZ ATAR - MHP’de aday olma yasağı yok.

FARUK BAL (Konya) – Tabii, tabii, doğru.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Aday olma yasağı yok da ekleme yapıyoruz. Aday olduğu an görevden el çekmiş sayılır bunlar.

FARUK BAL (Konya) – Yani dilekçe vermesine gerek yok tekrar.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkanım, ben de konuşayım da.

FARUK BAL (Konya) – Buyurun Hocam.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi, tabii, bu konu hakikaten müzakere edebileceğimiz, makul olanı bulmamız gereken bir konu gerçekten. Şimdi, ben de prensip olarak memurların istifa etmesinin onlar için olumsuz, dezavantajlı durumlar oluşturduğunu düşünüyorum ancak tatbikata baktığımız zaman bu milletvekilliğine aday olanların pek de öyle genel memurlar olduğunu görmüyoruz. Yani bir şekilde işte bunlar ya bütçe kullanan, ya önemli mevkilerde bulunan insanlar oluyor. Bunların da zaten çekilmesi gerekiyor. Az önce verdiğiniz örnekten genel müdür… Bu adamın hemen çekilmesi lazım aday olduğu zaman.

FARUK BAL (Konya) – Hayır çekilmedi.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – İşte yani biz şimdi bunları şöyle yani… Önce ben şunu açıklığa kavuşturalım istiyorum. Aday olanlar zaten bizim bu sıradan memur dediklerimiz değil. Yani bir öğretmen zaten aday olamıyor, bilmem ne dairesinde, tapuda çalışan bir memur aday olamıyor.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Örnekleri var Hocam. Böyle bir şey yok yani böyle bir varsayım üzerine olmaz ki.

FARUK BAL (Konya) – İlkokul müdür mavini olabilmek için aday oluyor ya. “Ben AKP’den milletvekili adayıyım.” diyor.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – O zaman ama sizin getirdiğiniz düzenle bir de adam iyice…

Bir şey diyeceğim bir dakika arkadaşlar, o zaman başka maksatlarla kullanılıyorsa işte ayrılması daha da uygun değil midir sizin tezinize göre?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - İyi niyetlilerde onlarla aynı zor duruma düşüyor.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ben diyorum ki: Sıradan memur zaten zavallı, aday olamıyor.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Bence oluyor, örnekleri var.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ama oluyorsa da…

FARUK BAL (Konya) – Hocam anladım ben dediğinizi. Yavuz Hocam, anladım dediğinizi. Şimdi işte sorun tam da iktidar partisinden aday olanın seçimden sonraki hâliyle muhalefet partisinden aday olanın seçimden sonraki hâli pürmelali arasında Beşiktaş, biri siyah biri beyaz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi, Sayın Başkan , onu da anlıyorum. Yalnız, şimdi bizimki bütün hepsinin önünü kesiyor yani “İstifa etsin aday olsun.” Fakat geri dönüşle ilgili, biz bunları saymak, aralarındaki farkları belirtmek çok zor olduğu için ve -ben hani aslında bu istifanın da pek hakkaniyete uygun olmadığını düşünüyorum ama- kimlerin istifa etmesi gerektiğini sayarken çok adil olamayacağımız, bunları saymakta çok sıkıntı yaşayacağımız, bir şekilde gruplar arasında farkları meydana getireceğimiz endişesiyle madem öyle zaten sıradan memurun da pek aday olabildiği yok, “kamu görevlileri” diyip bu işi kestirip atmak. Ancak sizin dediğiniz bu geri dönüşlerdeki sorunu kaldırmak için gelin buraya hüküm yazalım, diyelim ki: İşte bizim önerimiz kabul görürse kamu görevlileri istifa ederler aday olduklarında yani “Adaylıkları kesinleşmese ya da seçilemezlerse hiçbir koşul aranmaksınız aynı görevleri boş tutulur ve görevlerine derhâl başlatılırlar.” diye anayasa hükmü yazalım isterseniz.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi şöyle yapalım mı Hocam?

Bizim ifade ettiğimiz husus bu konudaki memur derneklerinin ortak görüşmesidir.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Biliyorum, biliyorum.

FARUK BAL (Konya) – Memur-Sen, Kamu-Sen, KESK bunların hepsi diyor ki: “Kardeşim, benim ensemde bir kılıçla geziyor bu, ne zaman boynuma ineceğini bilmiyorum. Hepimizin bir partiyle ilişkisi var, hepimiz memuriyetten bu nedenden dolayı ihraç edilebiliriz.” Devlet Memurları Kanunu, “Bir siyasi partiyle…”

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Organik ilişki olmazsa sorun yok işte.

FARUK BAL (Konya) – Organik olmaz olur mu, 10 defa partiye girip çıktımı organik işte bitti. Ama tersine olduğu zaman olmuyor. Mesela, bak, yine ben bunu tenkit için söylemiyorum, Erzurum’da Adalet ve Kalkınma Partisinin açtığı siyaset okuluna birkaç tane kamu görevlisi gider.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ders verir.

FARUK BAL (Konya) – Ders verme değil, öğrenci olarak başarıyla bitirir. Elinde belge var, gazetelerde de fotoğrafı var. Biri de bunu şikâyet eder, der ki; “Kardeşim, bu 657 sayılı Kanun’un falanca maddesine göre böyledir. Bunun hakkında gereğini yapın.” Gereği yapılır, öğretmenlikten müdürlüğe tayin edilir. Şimdi, bu var ama bir başkası olsa… Mesela ben negatif örneklerini de veririm size ama vermeyeyim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Senin döneminde de örnekler var, devri iktidarında falan.

FARUK BAL (Konya) – Ne gibi örnek var benim bakanlığımda?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok senin bakanlığında değil.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Her iktidarda böyle şeyler olabilir Sayın Başkan.

FARUK BAL (Konya) – Her iktidarda böyle şeyler olur, olur kardeşim. İşte olmaması için gelin memurların sırtındaki bu hançeri…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ama diğerlerini nasıl sayacağız? Şimdi, objektif değerleri…

FARUK BAL (Konya) – Çok kolay Hocam, “diğerlerini” dediğimiz zaman bizim ikinci fıkramız geliyor, daha doğrusu üçüncü fıkra.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ama siz, mesela “Rektör aday oldu mu bir daha görev alamaz.” dediniz efendim.

FARUK BAL (Konya) – Efendim, hâkimler, savcılar, bu meslekten sayılanlar, silahlı kuvvetler, genel kolluk mensupları, istihbarat teşkilatında çalışanlar, mülki idare amirleri, büyükelçilikler, rektörler, başka ilave edecekseniz edelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkanım, izin verir misiniz?

FARUK BAL (Konya) – Veriyorum efendim, buyurun.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, Değerli Başkanım teşekkür ediyorum.

Bir defa burada prensipleri ortaya koymamız lazım. Bir, kamu görevlilerinin bilhassa siye en yüksek seviyedeki siyasette süzgeci niye koyuyoruz? Türkiye'deki en büyük patoloji bürokrasinin demokrasiyi, milletvekili işgalinin demokrasiyi bozması. Bürokratik egemenlikten demokrasiye akışkanlık var. Bu birinci süzgeç, amaç o. Yani bürokratik egemenliği ne kadar ikame ederseniz Parlamentoya, bunu o parti yapar, bu parti yapar, bu bir bozulmadır. Yani millî iradenin bürokratik egemenlikle devşirilmesidir.

İkincisi: Anayasa’nın istihdam tarzlarını belki düşüneceğiz. Dünyada artık memurluktan vazgeçiliyor yani istihdam tarzları değişiyor. Çok istisnai ihtisas memurlukları, diğerleri kolay istihdam usulleri. Onu orada konuşacağız.

Üçüncüsü: Bu arkadaşlar da risk alacak. Onun için; bir, çekilme olmalı; iki, -şöyle ilke koyabiliriz Rıza’nın ifade ettiği gibi- geri dönüşte ayrımcılık yasağını koyabiliriz Anayasa seviyesinde, bunun ayrıntıları konunla düzenlensin deriz. Bir de geri dönüş yasağı da konmalı, katılıyorum. Mesela, öbüründe… Yani geri dönüş yasağı şu: İşte silahlı kuvvetler için, hâkimler için, üst düzey mahkemeler için geri dönüş yasağı konmalı. Bu olabilir ama bence burada çekilme şartı önemli. Kişinin çekildiği hâlde seçim süreçlerindeki tavrı önemli, kanunla düzenlenmeli, geriye dönüşte ayrımcılık yasağını düzenlemeliyiz ve bazı görevler bakımından dönüş yasağını koymalıyız.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hocam, hem ayrımcılık yasağı koyuyorsun hem ayrımcılık yapıyorsun.

FARUK BAL (Konya) – Ahmetçiğim, senin anlattığın gerekçede benim fikrimin gerekçesini söylüyorsun zannettim, alttan şöyle alkışladım ama üste çıkınca olmadı.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, ben arz ettim.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bakın, geri dönüş yasağıyla ilgili ben şahsen kendim yaşadığım olayı anlatayım. Yıl 1998’in sonu, o tarihte ben personel genel müdürüyüm, HSYK'nın da genel sekreteriyim. 28 Şubatta birtakım dengeler vesaire oldu, bizim oradan gitmemize hükmedenler etmiş, biz görevden alındık. Samsun’a bir yere hâkim olarak veriyorlar bizi, sonra da demişler ki: “Ankara olsun.” Asıl orayı anlatacak değilim, anlatacağım yer şurası: O zamanın bakanı bize bir söz söylemişti. Ben de o bakana “Bu sözü size iade etmem lazım ama edemiyorum, burası Adalet Bakanlığı. Ben de Adalet Bakanlığında hâkim olarak bu kadar çalışmış kişiyim, size iade edebilmek için sizin kulvarınıza geçiyorum, politikaya atılıyorum.” lafını kullandım. Bu da şunu buldu, artık politikaya gireceğiz.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Oltan Bey mi?

FARUK BAL (Konya) – Yok değil, Oltan Bey’den sonraki.

Politikaya gireceğiz, birileri bana haber gönderdi o zaman HSYK’dan. “Hâline razı olsun, girer de kazanamazsa, partisi baraj aşamazsa hâkimliği de alamayacağız.” Şimdi, bunu söyleyen HSYK'nın bir yetkilisi kardeşim. HSYK o zaman hukukun üstünlüğünü korumakla sorumlu bir kurum ve bu kurum, o zaman hâkimlerin gene dönebilme hükmü bulunmamasına rağmen böyle bir ifadede bulunabilmiştir. Şimdi, güzel kardeşim, bunun birkaç kat fazlası bu dönemde oluyor, dolayısıyla gelin biz bu sorunu çözelim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkanım, size yetki veriyoruz bütün komisyon olarak, bu konuda tecrübem var, yaz. Bütün partileri mixle, ilkeyi yaz, yetki veriyoruz, kabul ettik. 1’inci taslak nasıl olsa.


Yüklə 6,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   84




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin