MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani bu “anayasada kadınlar korunmaya muhtaç insanlardır “ deyince asla… Bu yanlış düşünce.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Değil… Bu durumdaki kadını koruyalım ve çalışma hayatını. Zaten eşitlik maddesiyle hepsini koruyoruz diyorlar.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Hocam, bir şey soracağım size. Türkiye’de kadınlar genel anlamda -bu hamilelik vesaire dönemleri haricinde- korunmaya muhtaç mı, değil mi? Erkeklerden bir ayrımcılığa tabi tutuluyor mu, tutulmuyor mu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Değil, değil. Hayır, hayır.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Uygulamada, hep uygulamayı buraya getiriyoruz…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Biz korunmaya muhtaç değiliz.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Hayır, korunmaya muhtaç demiyorum. Uygulama bakımından farklı, ayrımcı muameleye tabi tutuluyor şu anda kadınlar.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şiddete karşı koruyoruz.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Şiddet var, çalışma şartları bakımından vesaire filan var. En azından bunu da ortadan kaldıracak bir hüküm getirmemiz gerekmez mi?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Fakat korumacı önlemlerle pozitif ayrımcılık önlemleri farklı. Burada pozitif ayrımcılık kastedilmiyor. O yüzden, koruma kavramı öne çıkarıldığı için hamile, yeni doğum yapmış, emzirme dönemindekiler vurgulanıyor.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sizin söylediğiniz ikinci cümlenin ve bizim yazdığımız birinci cümlenin bu ihtiyaca cevap verdiğine katılıyoruz.
Tekrar ediyorum. Eğer AKP, MHP, CHP, bilemiyorum BDP ne der, burada hemfikir olursak…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yok, bizim hemfikir değiliz.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – …biz bu şekilde yazılmasına rıza gösteriyoruz. Yok, burada bir ayrışma söz konusu olursa biz eski teklifimize dönüyoruz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Buyurun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, değerli arkadaşlar; gerçekten, kadın dernekleri felsefesi belli nedenlerle, diğer, yani “korunmaya muhtaç kişilerle” eşdeğerlik ifade eden normlar da yer almamasını istiyorlar. Buna saygıyla yaklaşılır ama burada kategorileri yapalım. Aynı cümle içerisindeki beraberliğe burada bir istisna tanıyalım, şöyle: “Hamileler…” diyelim, kategori tamam işte.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hamileler olabilir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Hamileler…” diyelim.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Hamileler, küçükler ve bedenî, fiziki, çalışma şartları özel olarak…” Kabul ediyor musunuz?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Hamile” olunca yeter o. Felsefi seleksiyon…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, burada böyle bir şey var: “Ettik, etmedik…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ama çok uğraştık. Değerli Başkanım…
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Uzlaşma platformu bu zaten…
AHMET İYİMAYA (Ankara) - “Küçükler, hamileler ile bedeni…”
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Meral Hanım, biraz düşün…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Uyguluyorum şu anda…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - İki buçukta başlayalım. “Hamileler…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mantıksal seleksiyon…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, “Hamileler”i başa al. “Hamileler, küçükler…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Tamam, yeni doğum yapmış ve çocuklarını emzirme dönemindeki…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, hamilelik…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Meral Hanım, Sayın Başkanım, bakın, elbette ki yani “korunmaya muhtaç” dediğimiz vakit, Hanımefendiyi, Sevgili Hocamızı kastetmiyoruz. Yani, bu tabiri onlar için bir eksiklik olarak ve hakaret olarak da telakki edebilirsiniz ama lütfen, lütfen, şu sırça köşklerinizden inin, Anadolu’ya gidin, 100 kadına sorun. Korunmayı isteyen kaç kadın çıkar?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Ve”den sonrasına kadar kaldır, “kadınlar” kalsın.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Elbette ki bizim kastettiğimiz sizler değilsiniz. Yani, erkeğini de koruma yeteneğine sahip olmuş kadınlardan bahsetmiyoruz ama bir de bir realite var yani.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İnanın bu konuyu isterseniz bir hafta tartışalım, sizin ileri sürdüğünüz tezin aksini burada görüşelim isterseniz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Değerli arkadaşlar, bakın, “Hamile…” Hayır, hayır… “Küçükler…” Şimdi, isterseniz “hamileler” deyip bırakalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hamileler…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İsterseniz “Yeni doğum yapmış kadınlar”ı ekleyelim, isterseniz “hamileler” diye kalsın sadece, “…bedeni ve ruhi, küçükler ile…” Şimdi, bunu kabul ettik mi, etmedik mi?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – “Yeni doğum yapmış…” Geçen biz maddeyi…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hamileler onu kapsıyor, yapmayın yani. Hocam, kapsıyor yani…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, anladık. İşte, kaldıralım mı? Peki…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Yeni doğum yapmış”ı kaldır hocam, yapma, lütfen.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kaldıralım mı? Peki…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii hocam, hamilelik öncesi, hamilelik sonrası…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika arkadaşlar, kaldırmadan bir şey söyleyeceğim. Maddeyi bu şekilde, “yeni doğum yapmış kadınlar”ı parantez içine alarak bir düşünsün herkes.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Anladım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – MHP, CHP bu yönde de olabilir diyor, “hamileler” de olabilir diyor.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Özcan Bey, “kadınlar”ı dışarıda bırakıyorsun, parantez içi yeni doğum yapmış, kapat parantezi.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sizler de bir düşünün.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Başkanım, biz de görüşeceğiz, bizim görüşümüz “yeni doğum yapan kadınlar”ı da alalım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aldık, işte bak.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Öğleden sonra biz de değerlendirelim.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bitti.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Hamileler” kesin olacak, o diğeri için…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ya da kaldıracağız, herkes burada konuşsun, tamam mı?
Arkadaşlar, madde bitmiştir.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Süheyl Hocam, kadınların genel anlamda korunması…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Kadınlar”ı da al parantez içine.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O “kadınlar” parantez içinde, evet.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Parantez içine al. “Hamile” zaten…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Kadın olur zaten…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başkanım, bir şey kaldı.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Buyurunuz.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Dün ben arkadaşlarla konuştum. Bunu madde olarak değil de, tabii, iş güvenliğini tam açamadık burada. İş güvenliği tam açılmadı. İş güvenliğinin temel problemi, dünyada temel problemi, iş güvenliğinin Türkiye’de temel problemi, meslek hastalığı ve iş kazası insan zararlarına karşı korumayı sağlayan ve modern ekonomi sistemlerinden de yararlanacak bir model geliştirmek.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Çok haklısınız. Onu söyledim zaten, konuşacağız öğleden sonra.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben gelmiyorum hocam, İstanbul’a aniden gitme durumumuz oldu.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika, kime verdiniz bunu?
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ben veriyorum, şimdi yazdıracağım, sadece yazdıracağım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yusuf’a veriyorsunuz bunu.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam yazdıracağım şimdi ben. Zaten buna kimsenin “hayır” demesi mümkün değil. Akşamdan beri ben, bütün, hem anayasa hukukçularıyla görüştüm hem sigorta hukukçularıyla görüştüm hem eski Yargıtay sosyal güvenlik ve iş daireleriyle konuştum. Görüştüklerimden mesela Kemal Şenocak, sigorta hukuku anlamında.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hocam zaten görüşmene gerek var mı? Sen söyle…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir dakika hocam ama inceleme… Ama ben de tatmin olayım.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O ayrı…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ağabey, durum şu, son şey: İşveren, bir yazalım…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Oraya bir yazar mısın bir zahmet. Aşağıya koy.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bir şey olarak değil, kabul edilmiş bir metin değil,
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Not olarak oraya koy.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu bir eskizdir. “İşveren, iş kazası ve meslek hastalıklarından doğan…”
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika, yazıyor hocam, yazmadı. “İşveren…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “İşveren, iş kazası ve meslek hastalıklarından doğan tazminatlar için…”
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Dur. “Meslek hastalıklarından doğan…”
AHMET İYİMAYA (Ankara) – “…tazminatlar için primi kendisi tarafından ödenen sorumluluk sigortasını yaptırmak zorundadır.” Bunun iki üç tane parametrelerini vereyim.
1) Tazminat davaları aşamasından sosyalizasyon aşamasına geçiştir. Ki, Tercier, Dechenaux gibi, sorumlu hukukun çağdaş yıldızlarını henüz dünya, bazı ülkeler, İngiltere falan geçti, müthiş bir olay… İş kazası bağlamında geçiyoruz burada.
İkincisi, sigorta tekniğiyle yani ekonomi teknikleriyle, özel sigorta olacağı için, müthiş bir alan. Avukat alacak, dava açacak, kazandım, kaybettim, öbürü dava açmayacak falan. Uygulama kanununda ayrıntılar düzenlenecek. Bu bir belki komisyon kabulü değil ama yüksek şey, gerçekten de bir dönüşüm olur yani bir devrim yani Anayasa’nın…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir şey soracağım. Bu, istihdamı zorlaştırır… Hayır, katılıyorum yani adam…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bunu düşünelim hocam.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - …bunu yapmamak için acaba işçiyi kaçak çalıştırma gibi…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, başka bir şey söyleyeyim.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama yani düşünelim.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Uygulama kanunu bunu çözer. Bir defa primler zaten, sorumluluk sigortasında primler sosyal sigortalarda olduğu gibi ağır değil.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Anayasalar şeyine baktığımız vakit hiçbir yerde olmayan çok enteresan bir şey…
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ben farklı ifade olarak bir şey söyleyebilir miyim?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Elbette ağabey.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Estağfurullah.
Tamamen düşünülmesi için. İşveren, çalışanların iş kazası ve meslek hastalıklarından doğan kayıplarını karşılamak üzere…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hayır, yok, yok… Bu, terim.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Peki…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bu, terim.
Ben İstanbul’a gideceğim Başkanım.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Havaalanında indiğiniz vakit dikkatli olun. Eğer işverenler bunu haber aldıysalar…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam, değil ya… Bu zaten öneri değil, bu torbada bulunsun, stokta bulunsun. Bu gerçekten önemli.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Biz öneri olarak alıyoruz.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Biz bunu AKP’nin önerisi olarak…
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yok, yok… Ben onu dedim, bireysel diyorum. Hayır, hayır, ben bunu bir şey olarak, bu konuda emek vermiş bir insan olarak Türkiye'nin önünü açıyoruz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam hocam, merak etmeyin, endişe duymayanız.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yani, bu müthiş bir olaydır, bir devrimdir. Başka bir devrim maddemiz daha var.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bu, Ahmet İyimaya’nın önerisi olarak girmiştir, kabul edilse de edilmese de Ahmet İyimaya’nın önerisi olarak tutanaklara da girmiştir.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Estağfurullah. Bireysel bu…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Başka bir şey. Hocam, hazır olun, ileride, bakın “İnsan haklarını koruyoruz.” diye bar bar bağırıyoruz. Bakın, Türkiye’de bir defa tazminatla yani insan zararları -benim kavramlaştırdığım- temel bir insan hakkıdır. Yaralanmada organın yerine geçer veyahut da kayba uğrayan organın yerine geçer, ölümde de ölenin yerine geçer. Bir ikame haktır, insan hakkıdır. Diyelim ki askerde şehit oluyorsunuz, askerî hizmet, askerî idare mahkemesine; bir tabancayla vuruluyorsunuz, ağır cezada, müdahale hukuk anlamında ağır ceza mahkemesinde, öbürü şu mahkemelerde… Sorumluluğu doğuran sebeplere göre görev modellemesi dünyada terk edilmiştir, ilkeldir. Burada zararın niteliği insan zararıdır. İnsan zararlarını doğuran sebeplere bakılmaksızın tek yargıda görevlendirmemiz lazım. Ben bunu oybirliğiyle Usul Kanunu’nda kabul ettirdim, CHP de kabul etti fakat gelişimi, arka planı biliyorum, Atilla’yla paylaştım. Anayasa Mahkemesine götürüldü, 157’ye açıkça aykırıydı. Anayasa Mahkemesi muhalefet şerhiyle şey yaptı. Rona Serozan vesair gibi sorumluluk hukukunda çalışan hocalar “Türkiye için yazık oldu.” dedi. Bunu anayasa normu hâline getirmek lazım. İnsan zararları, ne olursa olsun üstadım, birisi diyor ki “bir ay, zaman aşımı”, öbürü diyor ki “altı ay” buna. Burada bir seleksiyon yapmamız lazım. İnsan zararlarına ilişkin davalar adli yargının dışında görülmez, bitmiştir.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, hocam.
Değerli arkadaşlar, üç ve dörtü oturup, uzmanlar aralarında…
Arkadaşlar kaçta başlatıyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sırrı Bey iki buçukta…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İki buçuğa kadar, sizden istirhamın, ikide arkadaşlar oturursa, bir tanesi bizim kırmızı olacak paragrafımız vardı, hani o, ücretli afta falan… Pardon, değil “Devlet istihdam konusunda cinsiyet farkı gözetmeksizin fırsat eşitliği ve eşit muamele, işte, devlet kadınların çalışma yaşamına katılmasının önündeki engelleri kaldırmakla yükümlüdür.”, onu mezceden bir çalışma yapacaktı. Bir de çalışanların ücret dışındaki hakları herkeste aynıydı, onu formüle edeceklerdi.
İki buçukta buluşuyoruz. Altıncı, son yedinci paragrafta anlaşacağız ve bitireceğiz.
Kapanma Saati: 13.10
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.57
BAŞKAN: Oktay ÖZTÜRK (Erzurum)
-----0-----
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Oturumu açıyorum.
Öğleden önce iki madde üzerinde danışmanlarımızın ittifak edip edemeyeceklerine şey tanımıştık değil mi?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bir tane.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, birinde arkadaşlar oturacak -BDP ve CHP’liler- bir metin hazırlayacaktı ikisinin ortak metni olmak üzere; bir diğer…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Biz katılacaktık.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Hayır, siz katılmamıştınız.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Tamamen kendi aralarında. Bir diğer maddede de bir birleştirme söz konusu olacaktı.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Çalışanların…
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Onun dışında ikinci madde olarak da sonunda bir birleştirme Süheyl Bey…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Yazdırmıştı. En son sizin de katkınızla bir hüküm kaleme alınmıştı ama o konudaki siyasi kararı sizler verecektiniz. Yani danışman olarak bizim işlevimiz, bu dinlenme hakkına ilişkin hükümle yönetime katılmayı birleştirecek bir formülasyondu. Diğer konu siyasi bir karar olduğu için sizlerin takdirindeydi.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şimdi, “Çalışanlar dinlenme, ücretli… hafta ve bayram tatiliyle yıllık izin haklarına sahiptir.” AKP’nin, Adalet ve Kalkınma Partisinin önerisi. Cumhuriyet Halk Partisinin önerisi var, Milliyetçi Hareket Partisinin…
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Bunu birleştirdik Sayın Başkan. 5’inci sıradaydı, o kabul edildi zaten. Onun dışında, altıyı arkadaşlar yazacaktı, BDP, CHP; yediyi de şu şekilde yazmışlar, o konuda bizim bir şeyimiz var mı? Onun dışında bir 8’inci daha var, o da ayrı bir şey.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Yediye bir bakalım, sekize geçelim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – CHP, BDP önerisi varsa onu da geçirelim oraya.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yazdırın onu. Birlikte hazırladığınız öneri mi?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Biz birlikte hazırlayacak vakit bulamadık çünkü toplantıdan önce ortak bir karar alındı.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Bir ortaklaşın eğer bir imkân varsa.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Ya da sonunda biz yazdırabiliriz birkaç ifadeyi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Peki, sonunda yazdıralım.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Siz de uygun görürseniz, vakti iyi kullanmak açısından… Nasıl olsa ortak bir karar değil o.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Peki, altı…
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Altıya biz karşıyız, o bahsedilen maddeye biz katılmıyoruz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Hele yazılsın, belki siz de katılırsınız.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ha, tabii ki.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Daha ortada bir şey yok.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Baştaki konuşma itibarıyla dedim ben.
YUSUF UYGAR – Sizin son öneriniz… Öneri yapmıştınız ya “hamileler” diye…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – 7’nci sırada. O yedi, altı değil.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – CHP, BDP önerisi diye altıda… Hangisiydi o?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – O da şuydu: “Devlet istihdam konusunda cinsiyet farkı gözetmeksizin fırsat eşitliği ve eşit muamele görme hakkını güvence altına alır.” diyordu CHP. Buna “kadınların çalışma hayatına katılmasının önündeki engelleri kaldırma yükümlülüğü” şeklinde BDP’nin ifadesi eklenecek ve “toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri engelleme yükümlülüğü” yine -BDP’nin- eklenecek ve ortak bir öneri şeklinde verilecek.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – O zaman siz yazdırın onu ikinizin önerisi olarak.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – En son yazdırayım dedim, vakti kullanma açısından.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Peki, tamam efendim.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Hasan Hocam, biz böyle bir fıkrayı kabul etmiyoruz.
Yediye geldik.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – AKP, o da katılmıyor değil mi?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Bende şu metin yoktu, bir bakamadım Sayın Başkan. Bu metinler yok bende.
Yediyi mi okuyoruz? “Hamileler ile küçükler, bedenî ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.”
PROF. DR. HASAN TUNÇ – O başka bir fıkra, şu ikisi.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şu ikisi birleşti mi?
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şuraya şu ekleniyor. Onlar “hamileler” diyor, biz “kadınlar” diyoruz. “… ile bedenî ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar. Bu tür koruyucu kanunlar kadınlar ve engellilerin ekonomik ve toplumsal yaşama katılmasını zorlaştırıcı ya da geciktirici hükümler içeremezler.”
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Yani bu sağdaki hüküm yazılınca buna gerek var mı? Fazlalık gibi bazı yerler ama.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bu ikinci cümleyi kastediyorsunuz değil mi?
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Evet, sizin eklediğinizi diyor.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Daha sonra MHP de katıldı, bir uzlaşma doğdu orada.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Biz “uzlaşma olursa” dedik.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Siz “uzlaşma olursa” dediniz, tamam.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Uzlaşmak kaydıyla, biz ona katılırız.” dedik.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yani benim şeyim şu: Katılırız da cümleler düzgün olsun. Biraz şey, sanki tekraren…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Anlam bakımından katılıyor musunuz, yoksa esasına mı katılmıyorsunuz? Onu ayırt edemedim.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Benden önce Yusuf Bey katılmış. Şu yediyi tartışıyoruz değil mi?
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Yani bu şekliyle buna ne diyorsunuz? Ekleme, çıkarma ayrı bir konu.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yani “hamileler…”
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Biz “kadınlar” olsun diyoruz, diğerleri “hamileler” diyor.
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Niye CHP “hamileler” diyor, “kadınlar” demiyorsunuz?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Çünkü orada genel olarak kadınlara yönelik bir koruyucu, özel koruma hükmü düzenlenemez. Yani özellikle Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, orada zaten var. Dolayısıyla, burada özel olarak korunması gereken kadın grupları olabilir. Burada da başta biyolojik farklılıktan ötürü…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Hamileyi düşünüyorsunuz.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Evet, hamileler…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Hasan Bey, olabilir yani bu hâliyle olabilir. “Hamile” hani özel koruma olduğu için…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani hamile değilse korumayacak mıyız?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yok, kadınlarla ilgili zaten koruma…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – İşte orada eşitlik…
PROF. DR. HASAN TUNÇ – O zaman, o varsa buna ne gerek var?
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – İşte eşitlik maddesi…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – O varsa buna hiç gerek yok.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Ama o, pozitif ayrımcılık; bu, özel koruma hükmü. Yani özel doğum izni, emzirme izni…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Bu özel koruma. Yani kadınları özel koruma gerekmez, pozitif ayrımcılık zaten tanıyacağız. Burada, hamile olduğunda özel bir durum olduğu için ona hamilelik durumuna bir özel koruma getiriyoruz.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hamileliğe benzer başka durumlar yok mu?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Hani kadın olduğu için, salt kadın olmak itibarıyla bu maddede yer alması gerekmez ama hamile olduğunda özel koruma ihtimam gerektirdiği için yazılır.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ama sadece hamilelik yeterli midir?
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ha, eklenmek istenen bir şey varsa olabilir ama…
PROF. DR. HASAN TUNÇ – O zaman bu…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Korunmaya muhtaç…
PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Korunmaya muhtaç bayanlar” dersek…
PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ama o çok şey olur, sıkıntılı bir kavram olur.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bu şekilde bunu diyemeyiz. Yani değil çünkü pozitif ayrımcılık. Ben sizin kaygınızı da anlıyorum ama o, pozitif ayrımcılık da zaten işte 10’uncu madde üzerinden sağlanacak. Burada özel izin verilecek, emzirme izni verilecek…
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hocam, benim endişem şu: Şimdi, burada çalışma hayatıyla ilgili sosyal güvenlik açısından bir niteleme yapıyoruz ve bu nitelemede sadece bayanlarda hamileleri özel olarak belirlemiş oluyoruz. Sanki hamile olmayan diğer bayanların özel hâlleri, sıkıntıları vesaire durumlarında böyle bir düzenleme söz konusu olmayacak gibi bir algı ortaya çıkıyor, ondan endişe ediyorum.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Hayır, tam tersine, genel olsa büyük sıkıntı olur o zaman. Yani genel özel koruma yapamayız ki imtiyaz…
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Hamileler dışındaki…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Üç grup var. Şöyle anlatabilirim: Yani üç grup kabul ediliyor hem uluslararası standartlarda hem de bizim iç mevzuatımızda zaten. Hamileler, emzirme döneminde olan kadınlar, loğusa kadınlar. Sadece bunlara özgü olarak, işte, 7’nci ayda izin, süt izni filan gibi özel birtakım düzenlemeler olabiliyor. Bunun dışında koruma olamaz. Kadın temsili azsa pozitif ayrımcılık olabilir.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şimdi, o zaman, hamileler… İşte ben de aynı şeyi diyorum. “Hamileler” dediğimiz an diğerlerini dışarıda bırakıp…
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Onları biz koymuştuk yani CHP önerisinde üç grup demiştik ama “Onlar çok fazla.” dediğiniz için bire indirildi. Ahmet İyimaya “hamileler” diye önerdi, öyle kaldı. İsterseniz üçünü birden zikredelim ama “hamileler” deyince de lohusalık, tabii, süt izni filan gibi yani geniş de yorumlanabileceği için tasarruflu bir kavramsal dil kullanılacaksa “hamileler” diye ifade edilir, gerekçede yazılır ya da üç grubu yazabiliriz arzu ederseniz.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – İsterseniz o “kadınlar” orada kalsın.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – “Kadınlar” genel olarak olmaz Hasan Bey çünkü kadınlar…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sizin açınızdan olmaz, bizim açımızdan olur.
PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bizim açımızdan olmaz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bizim açımızdan olur çünkü yani bizim de görüştüğümüz, meşveret ettiğimiz toplum kesimleri böyle bir tabir kullanmamızı…
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Tavsiyede bulundu veya uygun gördü.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani burada aslında maddenin tamamına baktığımız vakit bir acziyet, korunma hâli, korunmaya müstahak bir hâl ortaya çıkıyor. Burada da “kadınlar” derken herhâlde kadınların pozitif ayrımcılıkta birtakım haklarını, şusu busunu hep ittifakla kabullendik. Burada da aslında biz bu hâlleri kadınların özel hâli olarak korunmaya… İşte tabiri seçerken biraz hassasiyet gösteriyorsunuz. Yani lohusaydı, şuydu, buydu korunması gereken bir hâldir. Bizim kastettiğimiz bu.
Dostları ilə paylaş: |