4.Bu sorunun cevabı size kalmış.
5.Karekterin tipin en belirgin özelliği nedir ?
müştik bey: heyecanlı aceleci birisidir
Ziba dudu: Saf mizaçlı birisidir.
Habbe Kadın: açık sözlü birisidir
Ebullaklaka: fırsatçı bir kişidir
Karekterin tipin olaylar karşısındaki tavrı nedir ?
Müştak bey: Şaşırmaktadır.
Ziba dudu: Şaşırmaktadır.
Habbe Kadın: Şaşırmaktadır.
Ebullaklaka: Fayda gözetmektedir.
Karekter tip eserden çıkarıldığında eserin içeriğinde ve yapısında değişiklik olur ?
Müştak bey : yapı bozulur
Ziba dudu : yapı bozulur
Habbe Kadın : yapı bozulur
Ebullaklaka : yapı bozulur
Sosyal ortam ve çevrenin bu karekterler üzerinde etkisi var mı ?
Müştak bey: vardır
Ziba dudu: yoktur
Habbe Kadın: yoktur
Ebullaklaka: yoktur
Bu karekterin tipin diğer karekterler üzerinde etkisi varmıdır ?
Müştak bey: yoktur
Ziba dudu: yoktur
Habbe Kadın: yoktur
Ebullaklaka: yoktur
Bu karakter/tipin yerinde olsaydınız olaylar karşısında nasıl davranırdınız?
Kişiden kişiye fark eder. (bu sorunun cevabı size kalmış bişey.)
Metnin yazıldığı dönemde ve gerçek hayatta bu eserdeki karekter tip gibi davranan biri olabilir mi?
Müştak bey: olabilir
Ziba dudu: olabilir
Habbe Kadın: olabilir
Ebullaklaka: olabilir
6.Mekanla ilgili ifadeelr yoktur. Fakat yaşanan olaylardan hareketle mekanın Müştak Beyin evi olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan mekanın gerçeklikle ilişkisi vardır.
7.Verilen şemaya göre olayalr belli bir zamanda belli bir mekanda ve belli bir kişiler arasında yaşanır.
8.Noktalı yere : "modern tiyatro" yazın.
9.Eserde konuşma dili özellikleri görülmektedir bu özellikler yazarın halka hitap ettiğininde bir göstergesidir.
10.Şair Evlenmesinin teması olan görücü usulü bugün de varlığını devam ettirmektedir. Fakat eski dönemlere oranla bugün görücü usulünün daha da azaldığı görülmektedir.
11.Şinasi, Fransız şairlerinden manzum olarak yaptığı ilk ve basit tercümeleri, 1858'de Tercüme-i Manzume adıyla yayınladı. Bunlar, Batı şiiri hakkında Türk okuyucusuna ilk bilgiyi veren çok küçük denemelerdi. Şinasi, bu denemelerden önce şekil bakımından değilse de anlayış bakımından Divan şiirinden tamamıyla farklı denemelerini yapmış bulunuyordu. 1849-1858 arasında Mehmet Reşat Paşa'ya yaptığı dört kaside, eski kalıpları kırarak, Batılı sistemin edebiyatımızdaki öncülüğünü yapıyordu.
Şinasi, geleceğin aydınlığını Batı'da; Batı'nın temsilini ise Fransa'da görmüş bir aydındı. Düşünsel etkinliklerinin ilerici bir fikire dönüşmesini sağlayan Avrupa gidişlerinin ona etkisi ne kadar olursa olsun; Şinasi gibi yeniliğe öncü bir insan bile "duyguları" yönünden hala Doğuludur. Tanzimat döneminin genel özelliği olarak aydınlarımız; her ne kadar fikren Batı'yı destekleseler de duyguları onları hep Doğulu figürlere sevk etmiştir. Bunu bu dönemin önemli kişilerden Ziya Paşa'da daha da iyi görebiliriz.
Batı üslubuyla yazılmış olan "Şair Evlenmesi", buna rağmen yine de içinde geleneksel türk tiyatrosu etkisi taşımaktadır. Eski ile yeni, doğu ile batı arasında bir köprü olma niteliğine sahiptir.
Görücü usulü evliliği, halk diliyle ve yine toplumdan seçilmiş karakterler ile eleştirel boyutta incelemiş olan "Şair Evlenmesi" bu açıdan bakınca batı tiyatrosunu sadece teknik açıdan örnek aldığını göstermektedir...şinasi, bu yeni tekniği Türk tiyatrosuna sokabilmek için, Türk toplumuna ve seyircisine yabancı olmayan bir konuyu alışkın olunan oyun kişileri aracılığıyla ele almıştır.
"Şair Evlenmesi", geleneksel türk tiyatrosunun aksine serim-düğüm-çözüm kısımları bulunan bir olay dizisi üzerine kurulmuştur.Bu anlamda "Şair Evlenmesi", Türk toplumuna ait töresel bir olayı batı teknikleriyle birleştirerek bir ilke imza atmıştır. Daha önce de yazılmış olan oyunların varlığından söz edilse de, "Şair Evlenmesi" ilk Türk tiyatro oyunu olarak kabul edilir.
sayfa 73
4.etkinlik
1-a)şefika ile atanın birbirini sevmesi,tahire hanımın şefikayı pasaya vermek istemesi,halil beyle tahire hanımın dialogu,şefika ile tahire hanımın dialogu,sefikanın pasayla evlenmeyi kabul etmesi,şefikanın verem olması,atanın bunu öğrenmesi ve zehir içmesi,şefika ile atanın ölümü...
b)şefika ile atayı evlendirirdim.çünkü birbirlerini sevdikleri için aralarında sorun olmazdı.olayları bunun üzerinden yönlendirirdim.
2)tanzimat döneminde de yasanılabilecek olay vardır.
3)mekan kesin belli değil ama mekan evin odası olarak alınabilir.
4)kişiler değiştiğinde eğer karekter özellikleri değişirse anlamda değişir.
5)bence kurulabilir.cünkü tanzimat döneminde pasanın olması örnek olabilir.dönemin zihniyetini yansıtır.o döneme uygun bir eserdir.
6)birinci kutucuk---(halil bey-anlayıslı modern.)
(tahire hanım-anlayıssız.)(sefika-fedakar)
ikinci kutucuk---(halil bey-kızının atayla evlenmesini istemiştir)(tahire hanım-kızını sevmediği bir adamla evlendirmeyi istemiştir)(sefika-babasının borcları için pasayla evlenmek istemiştir)
üçüncü kutucuk---(halil bey-etkilememiştir)(tahire hanım-etkilememştir)(sefika-etkilememiştir)
dördüncü kutucuk---(halil bey-yok)(tahire hanım-sefika üzernde etkisi var)(sefika-yok)
besincikutucuk---(halil bey-kızı atayla elendirirdim)(tahire hanım-bu sekilde davranmazdım)(sefika-sevdiğim kişiyle ewlenmek isterdim)
altıncı kutucuk---(halil bey-ewet)(tahire hanım-kötü biri olabilir)(sefika-olabilir)
5.etkinlik-görücü usulüyle evlenmeyi işlemiştir.ama yanlıs bir yöntemdir.halkı bilgilendirmek amacıyla yazılımıstır.
7)Zavallı cocukta betimleme cok yapılmısıtr.karekter yer alır.sair evlenmesinde tipvardır.sair evlenmesinde komedi tarz işlenmiştir.zavallı cocukta dram işlenmiştir.zavallı cocukta dil sade.sair evlenmesinde dil ağırdır.
8)Doğu-batı çatısması vardır.
9)Eserlerinde romantizm akımını kullanır.vatan sairidir.edebiyatta hürriyet kavramını kullanan ilk sair.en cok nesirleriyle tanınır.tanzimat edebiyatının en hareketli ve en heyacanlı ismidir.
sayfa75
1-Müştak yerine şk olabilir.
2-Geleneksel türk tiyatrosunda kullanılan unsurlar modern türk tiyatrosunda da kullanılmıstır.ilerki zamanlarda ise bu unsurlar kullanılmamıstır.
3-Bir metne dayanması,değişmeyen konuların kullanılması.
4-Sahneler arası gecişte sair evlenmesi zordur.zavallı cocuk daha kolay sahnelenir.
sayfa 76
1-D,D,D
2-Halkı eğitmek,geleneksel türk ,modern.
3-E
SAYFA 75 - 76
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1195.
SAYFA 76 - 83
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 84 - 85
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 87 - 91
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 91 - 92 - 93
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 93-94-95
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1178.
SAYFA 96 - 97
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 97 - 98
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 98
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 100-101-102
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 102-103
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 104-105
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 106-107
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
SAYFA 108
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1163.
Sayfa 108 - 109
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 110 - 111
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1236.
Sayfa 112
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1164.
Sayfa 113 - 114 - 115 - 116
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1164.
Sayfa 117 - 118 - 119
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1196.
Ölçme ve Değerlendirme 5. soru (sayfa 119)
Hikâye ve romanda teknik yönden gelişme gözlenir. Kısa hikâye, bu dönemde edebiyatımıza girer. Hikâye ve roman edebî bir çizgiye ulaşır. Batılı anlamda Türk romanı bu dönemde yazılır.
Roman tekniği modern ve sağlamdır. Olayların örgüsü, işlenişi ve konuşmalar başarılı bir biçimde verilir. Eserde, yazar kişiliğini gizler.
Psikolojik romanın ilk örneği, bu devrede görülür (M.Rauf, Eylül).
Kişilerin ruh durumları anlatılır ve çözümlenir; sosyal hayat tasvir edilir.
Gerçek hayat sahnelerine yer verilir (H. Cahit, Hayâl içinde). Hayatta görülen ve görülmesi mümkün olan olay ve kişiler anlatılır.
Tip yaratmada, tasvir ve portrelerde başarı sağlanır. Realist ve natüralist çizgiye yaklaşılır. Realizm ve natüralizm vb... edebî akımlar örnekleriyle birlikte edebiyatımıza girer.
Romanda romantizmin etkisi belirgin biçimdedir. Zamanla realizme yönelme başlar. Roman içinde yaşanılan toplum yaşantısı dile getirilir. Batıya ayak uydurma yolundaki çabalar, romana konu olur. Sanatçının yol gösterici olduğuna inanan romancılar, batılılaşma sürecinde kendilerine göre uygun buldukları örnekleri romana sokarlar (H. Ziya, Aşk ı Memnu),
Romanda, sosyal davalara yer verildiğine rastlanmaz. Çevre özelliklerinden ve milli konulardan yoksundurlar.
Konularını İstanbul'daki seçkinler tabakasından -özellikle- batılı çevrelerden alırlar. Bu nedenle "Salon edebiyatı" oluşturdukları öne sürülür. Aydınlar için yazmış olmaları, halktan uzaklaşmalarına neden olur.
Klâsik vak'a hikâyesi, Halit Ziya ile doruk noktaya ulaşır. Hikâyeler, orta halli ve yoksul insanları konu edinir; İstanbul'un dışına çıkılır (H.Ziya, Bir Yazın Tarihi...)
Hayâl kırıklığı, üzüntü ve başarısız aşklar, hikâye ve romana giren belirgin temalardır. Hikâye ve romanda realizme geçiş, gözlemi getirir, hayâli ikinci sıraya iter. Yazarlar, realizmin ve natüralizmin etkisinde kalırlar.
Kadına özel ilgi, bu dönemde görülür. Kadın; ev içi romanlarındaki kadın tipleri ve kadınlara ait eşyaların tasviri gibi değişik şekillerde ortaya çıkar. Şahıs ve mekân tasvirlerinde üslûp sanatlı ve süslüdür.
Roman ve hikâyelerin dili, üslûbu kusurludur. Süslü ve sanatlı anlatım tutkusu ileri ölçüdedir. Estetik uğruna Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar, hikâye ve romanda geniş ölçüde vardır. Üslûp anlayışı ve arayışı, Türkçenin kimi zaman anlaşılmaz hâle gelmesine sebep olur. ikizli, üçüzlü ve dördüzlü tamlamalarla oluşturulan kullanımlar, karışıklığa neden olur.
Fransız dilinin etkisiyle Türkçenin söz dizimi genişlik kazanır. Cümlenin öğeleri yer değiştirir; bazen cümleler yarıda bırakılır, kesik cümlelere yer verilir. Cümleler isteğe bağlı olarak kısalır ve uzatılır.
Aşk-ı Memnu Konusunun Cevapları
Sayfa 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1163.
Sayfa 127 - 128
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 128 - 129 - 130
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 136 - 137 - 138 - 139
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1163.
Sayfa 139 - 140 - 141
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1164.
Sayfa 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1199.
Sayfa 150 - 151 - 152 - 153 - 154
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1199.
Sayfa 154
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1211.
Sayfa 155 - 156
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1196.
Sayfa 157 - 158 - 159
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1255.
Sayfa 160 - 161 - 162
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1215.
Sayfa 163-164-165-166-167'nin Cevapları
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1201.
Sayfa 168-169
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1199.
Sayfa 169-170-171-172
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1600x1209.
Sayfa 173-174
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 175-176-177'nin Cevapları
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 177-178-179'un Cevapları
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 180-181-182-183-184-185
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 1599x1162.
Sayfa 184
1)-
2)Hikayede anlatılanlar tarihi bir olay üzerine kurulduğu için karşılaşılabilecek olaylar değildir.Hikayenin tarihi bir olayı anlatması evrensel yönünü,Türk tarihine ait bir olayın anlatılması ise yerli yönünü gösterir.
3)Kızıl Elma Neresi adlı hikayedeki Kişiler:
-Kanuni sultan süleyman
-mahmut
-ahmet paşa
-hadım ali paşa
-sokullu mehmet paşa
-haydar paşa
-ayas paşa
-İskender paşa
-Fakih
-Garip
-yeniçeri askeri
-Bostancı
Sayfa 185
1. Etkinlik= 1. grup : Kızıl Elma Neresi adlı hikayedeki Kişiler olay örgüsüne bağlı olarak yapıyı oluşturan unsurlardır.Bu bakımdan olay örgüsünün birbirine bağlanmasınıda kullanmışlardır.
2. grup :Kişiler olay örgüsü çevresinde bütünlük sağlama bakımından birbiriyle ilişkilidir.
4.a)Yazarın anlattığı kişilerle karşılaşması mümkün değildir.
b)Ömer Seyfettin'in bu kişileri seçmesi milli bir konuyu dönemin zihniyetine uyarak anlatmak istemesidir.
5)Hikayedeki temel çatışma halk-devlet üzerine kurulmuştur.
6)Hikayenin teması , Kızıl Elma'nın neresi olduğudur.Tema ile hikaye adı aynıdır.
7)Hikaye ilahi bakış açısına sahip,herşeyi bilen , olaylardan haberdar olan anlatıcı tarafından anlatılmaktadır.
8)Anlatıcı anlatımda, tasvir ve tahlilde doğal dili,edebi dil haline getirerek kullanmıştır.
9)-
10)Kızıl Elma, türk milleti için fethedilcek son yer ise fetih tarihinin bitmesiyle modern dünya için bilimsel ve teknik alanda varılacak son nokta olarak sayılabilir.
11)Kızıl elma neresi adlı hikayede milli bir konunun işlenmesi,Milli edebiyat döneminin zihniyetiyle ilişkilidir.
12)Kızıl elma neresi adlı hikaye Maupassant tarzı hikayeye göre yazılmıştır. Çünkü yazarın amacı olayı anlatmak , olay üzerine kurmaca bir metin oluşturmaktır.
13)
Ömer Seyfettin (1884-1920) Türk edebiyatının en çok okunan hikaye yazarıdır. Asker ve öğretmendir. Türk kısa hikayeciliğinin kurucu ismidir. Ayrıca edebiyatta Türkçülük akımının kurucularındandır. Türkçede sadeleşmenin savunucusudur. Kısa ömrüne çok sayıda eser sığdırmıştır. En tanınan eseri "Kaşağı" isimli öyküsüdür.
1884 yılında Gönen'de (Balıkesir) doğdu. Hatko Çerkezlerindendir. İyi derecede Adige dili konuşurdu. Yüzbaşı Ömer Şevki Bey'le, Fatma Hanım'ın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan birisidir. Öğrenimine Gönen'de bir mahalle mektebinde başladı. Ömer Şevki Bey'in görevinin nakli dolayısıyla Gönen'den ayrılan aile İnebolu ve Ayancık'tan sonra İstanbul'a geldi.
Ömer Seyfettin, önce Mekteb-i Osmanî'ye, 1893 ders yılı başında da Askerî Baytar Rüştiyesi'ne kaydedildi. Bu okulu 1896'da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsi'ne devam etti. 1900'de İdadî'yi bitirerek İstanbul'a döndü. Burada Mekteb-i Harbiye-i Şahâne'ye başladı. 1903 yılında Makedonya'da çıkan karışıklık üzerine "Sınıf-ı müstacele" denilen bir hakla imtihansız mezun oldu.
Ömer Seyfettin, mezuniyetten sonra piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik'te bulunan Üçüncü Ordu'nun İzmir Redif Tümeni'ne bağlı Kuşadası Redif Taburu'na tayin edildi. 1906'da İzmir Jandarma Okulu'na öğretmen olarak atandı. Bu, Ömer Seyfettin için önemlidir; zira bu vesileyle İzmir'deki fikrî ve edebî faaliyetleri takip edecek ve bunlar içerisinde yer alan gençlerle tanışacaktır. Nitekim batı kültürünü tanıyan Baha Tevfik'ten Fransızca bilgisini artırmak için teşvik gördü; Necip Türkçü'den ise sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat konusunda önemli fikirler aldı.
Ömer Seyfettin Ocak 1909'da Selanik Üçüncü Ordu'da görevlendiridi. Selanik'te çıkmakta olan Hüsün ve Şiir dergisinin ismi Akil Koyuncu'nun istek ve ısrarı üzerine Genç Kalemler'e çevrildikten sonra 11 Nisan 1911'de Ömer Seyfettin'in Yeni Lisan isimli ilk başyazısı imzasız olarak yayımlandı.
Genç Kalemler yazı heyetini oluşturanlar Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine dağılmak zorunda kaldı. Ömer Seyfettin yeniden orduya çağrıldı, Yanya Kuşatması'nda esir düştü. Nafliyon'da geçen 1 yıllık esareti sırasında sürekli okumuştu. "Mehdi", "Hürriyet Bayrakları" gibi hikâyelerini bu dönemde yazdı. Hikâyeleri Türk Yurdu'nda yayımlandı. Esareti süresince gerek okuyarak, gerekse yaşayarak yazarlık hayatı için önemli olacak tecrübeler kazandı.
Ömer Seyfettin 1913'te esareti bitince İstanbul'a döndü. 23 Ocak 1913'te Enver Paşa'nın organize ettiği Babıali Baskını'na katıldı. Daha sonra askerlikten ayrıldı, yazarlık ve öğretmenlikle hayatını kazanmaya başladı. Türk Sözü dergisinin başyazarlığına getirildi ve burada Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazdı. 1914 yılında Kabataş Sultanisi'nde öğretmenlik görevine başladı ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü.
1915'te İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinden Doktor Besim Ethem Bey'in kızı Calibe Hanım'la evlenmiştir. Bu evlilik Güner isimli bir kız çocuğuna rağmen bozulunca tekrar yalnızlığına döndü.
1917'den ölüm tarihi olan 6 Mart 1920'ye kadar geçen zaman birçok acı ve sıkıntıya rağmen verimli bir hikâyecilik dönemini içine alır. Bu dönemde 10 kitap dolduran 125 hikaye yazdı. Hikâye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayımlandı. Bir yandan öğretmenlik yapmayı sürdürdü.
Hastalığı 25 Şubat 1920'de artınca yazar, 4 Mart'ta hastahaneye kaldırıldı. 6 Mart 1920'de hayata gözlerini yumdu. Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı'na defnedilir. Daha sonra mezarı buradan yol geçeceği veya araba garajı yapılacağı gerekçesiyle 23 Ağustos 1939'da Zincirlikuyu Asri Mezarlığı'na nakledildi.
En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikayelerinİ içeren Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 1935 yılında yayımlandı. Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır ve bu hikayeler günümüzde de okunmaktadır.
2. Metin
Sayfa 191
1)-
2)Hikayede anlatılanlar günlük hayatta karşılaşılabilecek türden ,sosyal gerçekliği olan olaylardır.işçilerin kötü şartlarda çalıştırılması konusu hikayenin evrensel,hikayedeki olayların Bursada yaşanması ve bursanın yaşantısından sahneler sunması ise yerli yönünü gösterir.
3)Karakter/Tip Tablosu :
Karakterin tipin en belirgin özelliği nedir?
Hasip Efendi:vicdanına hükmedemeyen birisi
Fotika:çaresiz
Papaz:şefkatli
Saatçizade Hidayet Bey:acımasız
Karakter tip olaylar karşısında nasıl bir tavır sergilemektedir?
Hasip Efendi:vicdanını sorgulamakta
Fotika:çaresizdir.
Papaz:vicadanen rahatsızdır.
Saatçizade Hidayet Bey:umursamazdır.
Sosyal ortam ve çevre bu karakteri tipi nasıl etkilemiştir?
Hasip Efendi:vicdanına söz geçirememesine neden olmuştur.
Fotika:ölümüne sebep olmuştur.
Papaz:vicdanlı olması yönüyle etkilemiştir.
Saatçizade Hidayet Bey:umursamaz, rüşvetçi olmasıyla etkilemiştir.
Bu karakterin tipin diğer karakterler üzerinde etkisi var mıdır?
Hasip Efendi:var
Dostları ilə paylaş: |