18 Mart 2003 BASINA VE KAMUOYUNA
Ülkemiz Ulusal Ve Uluslararası Meşruiyetini Bütünüyle Yitiren Saldırının Tarafı Ve ABD’nin Payandası Olmamalıdır.
İnsanlığın Büyüyen Umutlarının Karartılmasına İzin Vermeyeceğiz.
Akıl ve vicdan sahibi herkes bilmektedir ki, ABD’nin Irak’a saldırısının hiçbir meşruiyeti yoktur. Dahası, ABD yönetimi insanlık tarihinin bütün güzel değerlerini yok etme girişiminde bulunmaktadır. Bu denli gayrı meşru duruma düşen ABD yönetimi, dünyada her istediğini yapma hakkı ve kuvvetinin olmadığını mutlaka görecektir.
Öyle gözüküyor ki, ülkemizdeki siyasi iktidar ABD’nin baskısına boyun eğerek, “toplumumuzla dalga geçer” gibi, daha kısa bir süre önce ret edilen ve savaşa doğrudan katılmamız anlamına gelen tezkereyi bir kez daha TBMM’nin gündemine getirme kararı vermiştir. Herhalde milletin temsilcileri bilmektedir ki, bu durum TBMM açısından yakın tarihin en büyük sınavı olacaktır. Bu oylama ülkenin bağımsızlığı ve TBMM’nin meşruiyetinin ilanı anlamına gelecektir.
Ülkemizin her kesimden insanın (%94) savaşa karşı tek yürek olduğu böyle bir durumunda, inanmak istiyoruz ki, başta ilk tezkereye hayır oyu verenler olmak üzere parlamenterlerin çoğunluğu bu tezkereyi ret edeceklerdir. Aksi, halkın vekili olma durumunu yitirmeleri ve halkın doğrudan kendisinin ülkenin bağımsızlığı, adil, özgür, demokratik ve barış içinde bir ülkeyi yaratma doğrultusunda demokratik-meşru direnme hakkını sonuç alıncaya kadar kullanacakları anlamına gelecektir.
Bu çerçevede, demokratik meşru direnme hakkımızı sonuç alıncaya kadar kullanmak üzere:
-
Bugünden itibaren Bakanlar Kurulu üyeleri ve Milletvekillerine telefonlarla, fakslarla ulaşarak, ülkemizin ABD’nin bu insanlık suçuna ortak olmaması için çağrıda bulunacağız,
-
Ayrıca, demokratik kitle örgütü ve sendika temsilcileri olarak bugün, 18 Mart Salı günü saat 18:00’de toplanacağı açıklanan Bakanlar Kuruluna katılacak Bakanlarla görüşeceğiz,
-
Hükümet tezkeresinin TBMM’ne gelmesi beklenen yarın, 19 Mart Çarşamba günü, saat 12:30’da, ülkenin her yerinde, bulunduğumuz işyerlerinde ya da bulunduğumuz yerlere en yakın alanlarda toplanarak tencereler, düdükler, kokartlar vs. gibi eylemi çeşitlendiren tepkilerle bütün halkımızla birlikte savaşa karşı barışı savunacağız,
-
Aynı gün (19 Mart Çarşamba) demokratik kitle örgütü ve sendika temsilcileri olarak TBMM’ni ziyaret edeceğiz.
-
Ayrıca 22 Mart İzmit mitingine geniş katılımın sağlayacağız.
-
6 Nisan 2003 günü savaş karşıtı büyük İstanbul mitingine destek vereceğiz.
Bunun yanıra, ABD önlemeye çalıştığımız saldırıyı başlatırsa:
-
Saldırının başladığı gün bütün dünyada olduğu gibi, saat 12:30’da yine ülkenin her yerinde, bulunduğumuz işyerlerinde ya da bulunduğumuz yerlere en yakın alanlarda toplanarak bütün halkımızla birlikte bu insanlık suçunu sonlandırmaya çalışacağız,
-
Aynı gün ABD temsilciliklerine siyah çelenkler bırakacağız.
-
Saldırının başladığı hafta sonunda da, bütün dünyada olduğu gibi, bütün illerde alanlarda olacağız.
BU ONURSUZLUĞA İZİN VERMEYECEĞİZ
BU SAVAŞI DURDURACAĞIZ
Sami EVREN
Emek Platformu Dönem Sözcüsü
KESK Genel Başkanı
17.06.2003
BASINA VE KAMUOYUNA
Demokratikleşme doğrultusunda Avrupa Birliğine uyum yasaları çıkartmaya çalışan Hükümet, demokrasi mücadelesi veren sendika, siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri ile yöneticilerine yöneldi.
Sinop’ta aralarında çok sayıda sendika yöneticisinin bulunduğu 146 yurttaş, terörist ilan edilip soruşturmaya alınmıştır.
Yine liseli öğrencileri Ankara’da 1 Mayıs eylemine katıldıkları için özel güvenlik birimlerince okulda ders anında yasa dışı şekilde sorgulamaya tabi tutulmuştur.
Ülkesinin geleceği hakkındaki kaygılarını Başbakan R. Tayin Erdoğan’a ileten 2 üniversite öğrencisinin sesleri kesilerek tuvalette sorgulanmış ve hedef gösterilerek terörist ilan edilmişlerdir.
Daha dün bir siyasi partinin kadın yöneticisi polis olduklarını söyleyen kişilerce yoldan alınarak işkenceye ve tecavüze maruz bırakılmıştır.
Bugün ülkemizde barış ve kardeşliğin gelişmesi için İstanbul’ dan yola çıkan, aralarında sendika yöneticilerinin, kitle örgütü temsilcisi kadınların bulunduğu barış ve demokrasi mücadelesi gönüllülerinin, toplumsal barışa yönelik girişimi Bingöl iline sokulmayarak gözaltı ile sonuçlanmıştır.
Demokratik açılımların yapıldığı iddiasına ve OHAL uygulamaların resmi olarak kaldırılmasına rağmen, fiili OHAL koşullarının devam ettirilmesini, ülkemizde yeniden kargaşa ve savaş ortamını yaratacak uygulamaları, baskı ve işkencelerle sindirme politikalarını ve meşru olmayan hukuk dışı uygulamaları kınıyoruz.
Büro Emekçileri Sendikası olarak bu tür uygulamalara son verilmesini, gözaltıların serbest bırakılmasını, sorumluların cezalandırılmasın talep ediyor, Kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU
Eylül 2003
BASINA VE KAMUOYUNA
İŞ KUR EMEKÇİLERİNE
Meclis gündeminde olan Türkiye İş Kurumunun Kuruluşu ve Görevleri Hakkındaki Kanun Tasarısı 24.06.2003 Salı günü Genel Kurulda görüşülerek kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesince 617 sayılı KHK’nin iptal edilmesiyle birlikte yaklaşık iki yıldır yasasız olarak çalışan Kurum nihayet yasasına kavuşmuştur.
Sendikamız Ağustos 2001’de yasanın iptal edilmesiyle birlikte, Kurumun kuruluş yasasının bir an önce çıkartılması ve İŞKUR emekçilerinin ekonomik ve sosyal haklarının yasayla güvence altına alınması için sizlerden aldığı güç ve destekle mücadelesini sürdürmüştür.
İŞKUR emekçileri sendikamız örgütlülüğünde yaklaşık iki yıldır bu taleplerinin öznesi olmuş, yapılan basın açıklamaları, milletvekillerine faks çekme eylemleri, komisyon üyesi milletvekilleriyle görüşme, iktidar ve muhalefet partilerinin gurup başkanlıkları, genel merkez yöneticileri, taşralarda il başkanlıklarıyla görüşülerek taleplerimiz iletilmiş ve bu taleplerin takipçisi olunmuştur.
Mücadelemiz sonucunda;
-
Çalışanlara fazla mesailerinin karşılığı olan ücretlerin ödenmesi,
-
Kurum faaliyet gelirlerinden ödeme usul ve esasları Yönetim Kurulunca belirlenecek EK ÖDEME” talebimiz kabul edilmiş, ancak, özel istihdam bürolarının kurulmaması yönündeki talebimiz yürüttüğümüz eleştirilere rağmen kabul edilmemiştir. İş Kurumunun özelleştirilmesine yol açacak olan özel istihdam bürolarına karşı mücadelemiz devam edecektir.
Bu süreç içerisinde mücadelemizi küçümseyen, devlet güdümlü sahte sendikalar, bugün bu kazanımları sahiplenmeye kalkışmaları bizleri şaşırtmamalıdır. Bizler “ Hak Verilmez Alınır” şiarıyla yola çıktık, her ortamda taleplerimizi ilettik ve kazandık. Bu kazanımlar bir başlangıçtır. Yaşadığımız iki yıllık mücadele süreci bu deneyimi bize yaşatarak öğretmiştir.
Bundan sonrada sendikamız Kurum İdari Kurulunda da kararlaştırılan;
-
Ek ödemenin ödenmesine ilşikin çıkarılacak yönetmeliğe taraf olacak ve tüm çalışanlara eşit olarak ödenmesi için mücadelesini sürdürcektir.
-
Fazla mesai ücretlerinin günün şartlarına uygun olarak belirlenmesine taraf olacaktır.
-
Görevde yükselme sınavını kazanan çalışanların en kısa sürede atamasının yapılmasının takipçisi olacaktır.
-
İş Kurumunda EK ÖDEME ve FAZLA MESAİLERİ kazandık, sıra BAĞ-KUR ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı EK ÖDEMELERİNDE.
Unutmayalım, “Mücadele edenler hep kazanamazlar, ancak kazananlar hep mücadele edenlerdir”
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Yaşasın BES!
Yaşasın KESK!
Haziran-2003
BASINA VE KAMUOYUNA ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİKN BAKANLIĞI MAHKEME KARARINI TANIMIYOR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca, 31 Mayıs 2003 tarihi itibariyle Sendikaların ve bağlı bulundukları Konfederasyonların üye sayıları ve yetkili sendikalar 7 Temmuz 2003 tarihli, 25159 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Ne yazık ki, anılan Bakanlığın sendikalarımıza karşı geçen yıl izlediği hasmane tutumu devam etmektedir. Sendikamızın geçen yıl açıklanan yetki ve üye sayılarına itirazı 6. İş Mahkemesinin 9 Haziran 2003 tarihli (Esas 2002/611-Karar 2003/657) kararıyla sendikamız lehine sonuçlanmasına ve üye sayımız 32825 olarak mahkemece kanıtlanmasına rağmen Bakanlık Mahkeme kararını bile dikkate almayarak keyfi olarak, sendikamızın üye sayısını 24.008 olarak açıklamış, Türk Büro Sen: 29.697 üye ile yetkilendirilmiştir. Açıklamaya göre, KESK: 295.830, Türk Kamu Sen:385.425, Memur Sen:98.146 ... olup, KESK; Eğitim, Yerel Hizmetler ve Kültür Sanat işkolunda yetkilidir.
Kurumlar Büro, Bankacılık ve Sigortacılık Hizmet kolunda çalışan sayısını 111.486 olarak bildirmiş olmasına rağmen, Bakanlık 102.199 olarak açıklamış olup, 7276 üyemizin emekli sicil numarası olmadığı gerekçesi ile üyeliğinin sayılmamış olması düşündürücüdür.
Ayrıca, 2002 yılında üye sayımızı 26.840 olarak ilan eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 6. İş Mahkemesi’nin bilirkişi raporları doğrultusunda 09.06.2003 tarihinde vermiş olduğu kararda üye sayımızı 32.825 olarak ilan etmişken, 2003 yılı üye sayımızı 24.008 olarak bildirmesi ise kararın ne kadar politik ve şaibeli olduğunu göstermektedir.
Üye sayılarının bildiriminde sürekli gaf yapan Bakanlık, hizmet kolunda çalışan sayısını geçen yıl 130.458 olarak bildirmişken bu yıl 102.199 olarak açıklamıştır.
Hem üye belirlemesinde hem de çalışan sayısının belirlenmesinde çelişkili tespitler yapan Bakanlık, ya teknik donanımdan yoksun çalışmakta ya da bilerek ve isteyerek politik tutumdan dolayı yetkimizi gasp etmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bilmelidir ki, sendikamız fiili meşru mücadele geleneğine sahiptir ve yetkiyi çalışanlardan almıştır. Siyasi kararları ise bundan sonraki mücadelesini de engelleyemeyecektir.
Dostları ilə paylaş: |