23 Aralık 2002 KESK DANIŞMA MECLİSİNE
23-24 Aralık 2002 tarihli Danışma Meclisi gündemine ilişkin şubelerimizden gelen görüşler doğrultusunda oluşturulan yaklaşım aşağıda sunulmuştur.
1- Siyasal Sürecin Değerlendirilmesi
Emperyalizmin IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi ekonomik ve siyasi örgütler aracılığıyla yürüttüğü politikalar ülkemizde de yansımasını acımasızca hissettirmiştir. Bu politikalardan en çok işçi, emekçi, küçük esnaf, yoksul köylülük olmak üzere tüm toplum kesimleri olumsuz etkilenmiş, yoksulluk ve sefalet derinleşmiştir. İşsizliğin, yoksulluğun, özelleştirmelerin yoğunlaştığı, yolsuzluğun, yağmanın arttığı bir dönemde; yapılan erken genel seçimler sonucunda, parlamentodaki hükümet ve muhalefet partileri tarihe karıştı. 57. Hükümetin halk aleyhine uygulanan IMF güdümlü programların sonuçlarının açığa çıkmasıyla, seçim sürecinde halkın beklentilerine yakın söylemlerde bulunan AK Parti tepki oylarıyla tek başına iktidar oldu.
AK Parti hükümeti açıkladığı Acil Eylem Planı ve hükümet programıyla IMF programını aksatmadan sürdüreceğini, özelleştirmelere hız vereceğini beyan etmiş, çalışma yaşamında kazanılmış hakları ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılacağı kamuoyuna yansıtılmış bulunmaktadır. Kısaca, 58. Hükümetin en az 57. Hükümet kadar emek düşmanı politikaları yaşama geçirme noktasında onu aratmayacak bir tutum izleyeceği bugüne kadarki söylemleriyle açığa çıkmıştır.
Diğer yandan, 3 Kasım seçimleri sonucunda, geniş yığınların içinde yer alacağı ve saldırıları püskürtecek, birlikte mücadeleyi örgütleyecek geniş bir güç birliği de ortaya çıkmıştır. Bu güç birliğinin mücadele birliği ve cephesi olarak geliştirmesi önümüzdeki dönemin görevleri arasındadır.
ABD’nin petrol ve enerji yataklarını kontrolü altına almak için Irak’a yönelik saldırı planı, ABD’nin Ortadoğu ve Kafkasya üzerinde hakimiyet kurma girişiminin bir9 adımıdır. Irak halkının kanı üzerinden Türkiye’yi pazarlama çabaları olduğu kadar, emekçi yığınların, demokratik k itle örgütlerinin, sendikaların üzerinde yaratacağı baskı ve yeni hak kayıplarının yaşanmasına neden olacaktır.
Diğer yandan Irak’a yönelik savaşın bölgedeki Kürt halkının imhasına yöneleceğinin ve şovenist bir dalganın yükseltileceğinin ipuçları da mevcuttur. 15 yıl süren savaşın sonuçları tüm emekçileri ve sendikal hareketi olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Bu nedenle savaş karşıtı tutum almak ve bu konuda özne olmak Konfederasyonumuz açısından önemlidir.
2- Önümüzdeki Süreç
- 2003 Bütçesi – Ücretler – Zorunlu Tasarruf
IMF’ye verilen niyet mektubu doğrultusunda, kamu emekçilerinin 2003-2004 ücret hakları, 2002 bütçesi yapılırken “belirlenmiştir.” Öngörülen ücret artışları 2003 için %10, 2004 için %15’tir. Bugünlerde de hükümet tek taraflı olarak ücret artışları konusunda açıklamalarda bulunmaktadır. 2003 bütçesinin tüm kalemler itibariyle emekçiler lehine düzenlenmesi önem arz etmektedir. Bu noktada IMF’yi hedefine koyan ve tüm ezilen kesimleri ekonomik-demokratik talepler etrafında birleştiren bir mücadele hattı örülebilmeli.
Zorunlu tasarruflar; 28 Aralık 2002 itibariyle yeni bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir. Tasarrufların hak edenlerine nakit olarak (1-2 defada) ödenmesinde ısrar edilmeli, bunun için 2 saatlik uyarı grevine gidilmelidir.
- Kamu Çalışanları ve Çalışma Yaşamı:
4688 sayılı Yasanın, özgürlükleri, grev ve toplu sözleşme içeren bir hale dönüştürülmesi gerekmektedir. ILO’nun verdiği süre
1475 Sayılı Yasa’da yapılmak istenen değişiklik ve personel rejimi reformu, aynı amaçla uygulamaya konulmaktadır ve aynı zamanda sermayenin ideolojik bir saldırısıdır. 1475’de esneklik, kuralsızlık, ödünç işçi çalıştırılması, tazminatların kaldırılması getiriliyor. Hem de AB’ye uyum normları çerçevesinde... Personel rejiminde ise, sözleşmeli personel uygulaması, iş güvencesinin yok edilmesi, performansa dayalı ücret sistemi getirilerek sendikalar işlevsizleştirilmek istenmektedir.
Önümüzdeki dönem 2003 bütçesi, zorunlu tasarrufların ödenmesi, 1475 sayalı Yasa ve personel rejiminde yapılması düşünülen değişikliklere karşı ortak bir tutum belirlenmeli, protestocu değil, sonuç alıcı bir mücadele hattını oluşturmalıyız. Emekçilerin kazanılmış haklarının tartışılmasını meşrulaştıracak platformlar içinde olunmamalıdır. Bu saldırılara karşı direnmeli ve püskürtebilmek için işyerlerinde yaygın bir aydınlatma faaliyeti yürütülmeli, 1475 sayılı Kanun, personel rejimi reformu, 2003 bütçesi, zorunlu tasarrufların iadesi ve savaş; başta işçi ve emekçiler olmak üzere tüm toplum kesimini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, Emek Platformunda ortak mücadele yükseltilmelidir. Ayrıca, MGK’nın irticai faaliyetleri nedeniyle 13 bin kamu çalışanının işten atılması istemine karşı da tutum almak gerekir. Çünkü bu yöneliş ilerici-demokrat memurlara da yönelebilir.
Tüm bu saldırılara karşı geliştirilecek bir mücadele hattı, aynı zamanda örgütlenmenin önünün açılmasını sağlayarak, işyerlerinin örgütlenmesi ve mücadele merkezleri oluşmasını hedeflemelidir.
Cezalar
Son günlerde, 7 Haziran 2002 tarihinde sahte sendika yasasına karşı geliştirilen demokratik eylem nedeniyle 35 kişiye 15’er aylık verilen cezalara karşı alınacak tavır, işyerlerine bu konuyu maletme ve onların gücünü örgütleyici olmalıdır. Bu noktada referansımız AB kriterleri değil, emekçilerin sahip olacağı demokratik kazanımların onların gücü ve örgütlenme düzeyin sonucunda kazanılması olmalıdır.Cezalara karşı, toplu dilekçe verme tutumu alınabilir.
OHAL nedeni ile sürgün edilen kamu emekçilerinin görev yerlerine tekrar dönebilmeleri için KESK ve bağlı sendikaların hukuk büroları ortak bir çalışma yapmalıdır.
Örgütlenme -Kik
Önümüzdeki dönem Şubat ayında işyeri-Mayıs ayında işkolu yetkisi yeniden belirlenecektir. Bu nedenle yeni üye kazanma, işyeri ve işkolu yetkilerini almak önemlidir. Ancak, yeni üyelerimizin niteliksel dönüşümünü sağlayacak eğitim süreçlerini de hızlandırmak gerekir. Sendikamızca bir örgütlenme programıyla eğitim programını paralel bir çalışma sendikamızca sürdürülmektedir.
Önümüzdeki dönemin mevcut sorunların aşılması, organların işlev kazandırılması, işyeri örgütlerinin sağlamlaştırılması önceliklerimiz olacaktır. Üyenin, çalışanların mücadeleye ve örgütsel sürece katılımını geliştirecek niteliksel dönüşüm etkinliklerine yönelmesi ertelenmemelidir.
Her yıl Kasım ve Nisan aylarında toplanacak olan Kurum İdari Kurullarının ilk toplantıları Kasım 2002 tarihinde yapıldı.Sendikamız işkolumuzun ana gövdesini oluşturan 10 kurumda yetki aldı. Kısmi toplu pazarlık süreçleri olarak değerlendirildiğinde, görüşmeler sürerken talepler etrafında işyeri ve alan eylemleri yükseltilebildiği oranda kazanımlarımız işyerlerinde bilince çıkarıldığı ve taleplerin takipçisi olunabildiği oranda KİK’ler anlam kazanacaktır. KİK’ler mücadele boyutu geliştirilemediği sürece işlevsiz kalacaktır. Çünkü alınan kararlar yerine getirilmediğinde, işveren temsilcilerinin keyfe keder belirlendiğinde ne yapılacağı konusunda hukuksal boşluklar da bulunmaktadır. 4688 sayılı Yasa’daki değişiklik istemlerimiz arasında KİK’ler de değerlendirilmelidir.
Önümüzdeki Sürecin Planlanması
2003 bütçesi,zorunlu tasarruflar, 1475 sayılı kanun, personel rejimi reformu, Savaş
Tüm bu konularda özellikle 1475 ve personel rejimi reformuna yönelik derhal harekete geçilmelidir. 1475’e yönelik değişiklikle personel rejiminde yapılması düşünülen değişiklik, özünde yeniden yapılanma programının kamu alanının tasfiyesinin ve çalışma yaşamının kuralsızlaştırılmasının temelleridir. Bu nedenle, sermayenin bu saldırısını püskürtmek bu dönem sınıfın ve bileşenlerinin ortak sorumluluğundadır. Yaygın aydınlatma faaliyeti yürütülmeli, sermayenin hükümetin kazanılmış haklarımızı, iş güvencesini, tartışmaya açtığı platformlarda yer alınmamalıdır.
Bu dönem Emek Platformu ve emekten yana siyasi oluşumlarla ortak bir mücadele cephesi geliştirilmelidir. Emek Platformu ile birlikte genel grev hedeflenmeli, KESK olarak işyeri esaslı eylemler, basın açıklamaları, güçlü karşı koyuşlar, iş bırakmalar, işyeri terk etme eylemleri örgütleyebilmeliyiz. Emek Platformunun yerel ayaklarının oluşturulması, işyerlerinde ortak mücadele örgütlenme ve mücadelenin ihtiyaçları doğrultusunda işlerlik kazanması, sınıf dayanışması duygusunun geliştirilmesi bakımından yeniden harekete geçilmelidir.
Emek Platformun da dönem sözcülüğü KESK’te olduğundan, yerellerde illerde de şubeler platformunun Emek Platformunun sözcülüğünü yürütecek olması, mücadelenin ortaklaştırılması ve yükseltilmesi, yerel platformların oluşturulması açısından önemli bir fırsattır.
MERKEZ YÖNETİM KURULU
10.08.2003
Dostları ilə paylaş: |