TAMBURI Patrisa
Danışman : Prof. Dr. Ahmet SERTBAŞ
Anabilim Dalı : Bilgisayar Mühendisliği
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Ahmet SERTBAŞ
Prof. Dr. Sabri ARIK
Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan ÖZTAŞ
Yrd. Doç. Dr. Mustafa DAĞTEKİN
Yrd. Doç. Dr. Fırat KAÇAR
Farklı Hızlı Toplayıcı Mimarilerinin Fpga Kullanarak Gerçeklenmesi
Aritmetik algoritmalar bilgisayar devrelerinde kullanılan temel işlemlerdir. Toplama aritmetik işlemi, aritmetik işlemlerin içinde en sık kullanılan ve diğer işlemleri doğrudan etkileyen bir işlemdir. Aritmetik devre tasarımları işlemcideki tüm işlem performansını doğrudan etkilediğinden dolayı aritmetik devrelerin tasarımında, hızlı toplayıcı devrelerinin donanımsal gerçeklenmeleri oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Aritmetik devre tasarımcısı, en iyi performansa ve verimliliğe sahip toplayıcıların tasarımını hedefler. Bunun için, şuana kadar araştırmacılar ya toplayıcı mimarilerini geliştirmek ya da elde iletimini hızlandırmakla uğraşmışlar.
Bu tez çalışmasında, son yıllarda aritmetik devre gerçeklemelerinde yaygın olarak kullanılan Alanda Programlanabilir Kapı Dizileri( FPGA: Field Programmable Gate Array) teknolojisinin aritmetik toplama devrelerinin performansına etkileri incelenecektir.
Söz konusu tezin kapsamında, Elde Dalgalı Toplayıcı(Ripple-Carry Adder/ RCA), Elde Öngörülü Toplayıcı(Carry Look-Ahead Adder/ CLA), Elde Seçmeli Toplayıcı(Carry Select Adder/ CSLA) gibi klasik hızlı toplayıcıların yanı sıra yeni geliştirilen karma toplayıcıların VHSIC Donanım Tanımlama Dili( VHDL: VHSIC Hardware Description Language) kullanarak tasarımları yapılmıştır ve FPGA ile sentezlemeleri gerçeklenmiştir. VHDL simülasyon programın yardımıyla devreler fonksiyonel olarak doğrulanmıştır ve giriş ve çıkış işaretleri dalga şeklinde çalışmamızda sunulmuştur.
Karma yapıları iki farklı topolojili karma toplayıcılar ve üç farklı topolojili karma yapıları olarak iki gruba ayrılmıştır. Karma yapıların aralarında, Elde Öngörülü- Elde Seçmeli Toplayıcı(CSLA/ CLA) gibi literatürde bulunan yapılarının yanı sıra, en iyi performansı olan bir toplayıcı devresi elde edebilmek amacıyla bizim önermiş olduğumuz bazı yapılar da bulunmaktadır.
Çalışmanın sonunda, ele alınan bütün aritmetik toplayıcıların karşılaştırmalı performans analizleri elde edilmiştir. Karşılaştırma kriterleri olarak, toplayıcı bit uzunlukları ile devrelerinin gerçeklemelerinde girişten çıkışa en uzun gecikme süresi(T), FPGA yongasındaki kullanılan dilim sayısı(A – Alan) ve bu değerlere bağlı olan verimliliği esas alınmıştır ve değişik performans faktörlerinin değişimleri irdelenmiştir.
Aritmetik devrelerinin simülasyonundan ve incelemelerin sonucunda elde edilen bütün değerler, hesaplamalar ve karşılaştırmalar tablo ve grafik şeklinde verilmiştir.
Ayrıca çalışmamızda, donanım devrelerin tasarım ve analizinde yaygın kullanılan VHDL Donanım Tanımlama Dili ve FPGA teknolojisi tanıtılmıştır.
Implementatıion Of Different Fast Adder Architectures Using Fpgas.
Arithmetic algorithms are the basic operations used in computer circuits. Addition is the most commonly used among arithmetic operation, as it directly affects all the other operations. The design of arithmetic circuits directly affects the overall performance of a processing unit, so, when designing arithmetic circuits, the hardware implementation of fast adder circuits is rather important. The designer of arithmetic circuits aims designing adders having the best performance and efficiency. For that, until now, researchers have tried either to improve adder architectures or to speed up the carry propagation process.
In this master thesis, we have investigated the effects of FPGA(Field Programmable Gate Array) technology, which in the recent years has been widely used in the implementation of arithmetic circuits, over the performance of addition arithmetic circuits have been investigated.
In the context of this work, fast adders such as Ripple-Carry Adder(RCA), Carry Look-Ahead Adder(CLA), Carry Select Adder(CSLA), as well as newly developed hybrid fast adders are designed using VHDL(VHSIC Hardware Description Language) and synthesized using FPGA technology. Using a VHDL simulation program the correct functionality of the circuits has been confirmed and input and output signals have been presented in this study in the form of waveforms.
Hybrid adders were divided into two groups: hybrid adders consisting of two different topologies and hybrid adders consisting of three different topologies. Some of the hybrid addition methods such as CSLA/CLA have already been presented in the literature; besides, some other hybrid addition methods have been proposed aiming to obtain some best-performance addition method.
At the end of the study, a comparative performance analysis of all the considered arithmetic adders was obtained. The bit length of the adder, the longest delay period from input to output during the circuit implementations(time - T), the number of used FPGA chip slices(area - A) and the efficiency of the circuit(A*T), which is based on these values(time and area) were used as comparison criteria. In addition, different performance factors and changes were discussed.
All the, values, calculations, and comparisons obtained from the simulation and analysis of the arithmetic circuits were given in the form of tables and graphs.
Moreover, VHDL Hardware Description Language and FPGA technology, which are commonly used in the design and analysis of hardware circuits, have also been introduced in this work.
ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
HAKSEVENLER TANSU
Danışman : Yrd. Doç .Dr. Burcu ONAT
Anabilim Dalı : Çevre Mühendisliği
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Semiha ARAYICI
Prof.Dr. Nilgün BALKAYA
Doç.Dr. İbrahim DEMİR
Yrd.Doç.Dr. Burcu ONAT
Yrd.Doç.Dr. Ülkü ALVER ŞAHİN
İSTANBUL’DA FARKLI İÇ ORTAMLARDA HAVA KALİTESİNİN BELİRLENMESİ
Hızla gelişen dünyada artan nüfus ve bunun yanında sayısı artan binalar, trafik araçları ve gelişen teknoloji beraberinde birçok çevre sorununa sebep olmaktadır. Sanayi tesisleri, trafik ve evsel kaynaklardan atmosfere yayılan kirleticiler insan sağlığı üzerinde potansiyel bir risk oluşturmaktadır. Hava kirleticilerin etkisi sadece dış atmosferde değil insanların zamanlarını geçirdiği tüm iç ortamlarda görünen ve ayrıntılı çalışmalar yapılması gereken bir sorun haline gelmiştir. İnsanlar iç ortamlarda, solunum, deri teması ve gıdalar yoluyla kirleticilere maruz kalmaktadırlar. İç ortam kirliliği hem iç ortamdaki kirleticilerden hem de dış ortamın iç ortama etkisiyle oluşan bir kirliliktir. Bu nedenle iç ortamda oluşan kirliliğin kaynağını saptamak için hem o ortamda hem de o ortamı etkileyen dış ortamda çalışmalar yapılarak genel durum değerlendirilmelidir.
Bu çalışmada 3 farklı ev, 2 farklı ofis ortamı ve 1 alış-veriş merkezi ve bu alış veriş merkezinin farklı katları olmak üzere iç ve dış ortamlarda ölçümler yapılmıştır. Bu ortamlarda, iç ortam hava kalitesi parametrelerinden PM2.5 ve CO konsantrasyonları belirlenmiştir. Ayrıca 0,3 – 10 µm arasındaki partiküllerin sayımı yapılmıştır. İç ortamlarda sıcaklık ve nem değerleri kaydedilmiştir. Elde edilen konsantrasyon değişimleri söz konusu iç ortamlarındaki yaşam aktiviteleri ile ilişkilendirilmiştir. Ölçümler Aralık 2009 – Mart 2010 tarihleri arasında yapılmıştır.
Çalışmanın sonucunda ev ortamlarında yaşamsal faaliyetlerin yoğun olduğu zamanlarda (kişilerin evde bulunduğu, yemek yapıldığı, temizlik yapıldığı vb.) PM2.5 ve CO konsantrasyonlarında yüksek salınımlar gözlenmiştir.
Alış-veriş merkezinde özellikle haftasonları PM2.5, CO ve partikül sayısı değerleri haftaiçine göre yüksek çıkmıştır. Giriş katlardan üst katlara doğru çıkıldıkça havalandırma sisteminin veriminin artmasına paralel olarak PM2.5 değerlerinde iyileşmeler gözlenmiştir.
Ofis ortamında yapılan ölçümlerde CO değerlerinin EPA ve WHO’nun halk sağlığının korunması amacıyla tanımladığı ortam kalitesi standartları sınır değerinin üstünde olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca ölçümlerin yapılmış olduğu ortamlardan muhasebe ofisinde PM2.5 değerleri, satış pazarlama ofisinden yüksek çıkmıştır. Bu durum muhasebe ofisindeki ofis cihazlarının (fotokopi ve faks makinaları) varlığı ile ilişkilendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İç ortam hava kalitesi, ev, ofis, alış-veriş merkezi, PM2.5, CO, partikül sayımı
DETERMINATION OF AIR QUALITY IN DIFFERENT INDOOR ENVIRONMENTS IN ISTANBUL
Many environmental problems are occurred with rapidly increasing population, as well as the growing buildings, traffic jam and growing technology, in the developing world. Industrial facilities, traffic and domestic sources of pollutants emitted into the atmosphere constitutes a potential risk to human health. The effect of air pollutants in the atmosphere has become a problem, not just on the external environment but also appears in the internal environment. People interior environments are exposed to pollutants by respiratory, skin contact and through food. Indoor pollution occurs by both internal and external environment. Therefore, to determine the source of the pollution of the internal environment, studies should be done on both internal and external environment.
In this study, indoor environment samples were taken from 3 homes, 2 offices and 1 shopping Center with its each floor. In these regions indoor air quality parameters of CO, PM2.5 and particle counting were done depending on temperature and humidity. Sampling was done in the time interval of December 2010-March 2010 for 2 times. The results were correlated with vital activities.
As a result of the study PM2.5 and CO concentrations were high in home environment. This could be explained with vital activities such as the people at home, made dinner, cleaning, etc.
Shopping center, especially on weekends PM2.5, CO and particle number was higher than the values during weekday. The values showed decreasing through the upper floors. This could be related with efficiency of the ventilation system.
CO values measured in an office environment have been found to be in excess of the limit, defined by the EPA and WHO standards for environment quality to protect public health. In addition PM2.5 values of accounting office observed higher than sales and marketing office. This could be a result of office equipment such as photocopy and fax machines, used in accounting office.
Keywords: Indoor air quality, home, office, shopping center, PM2.5, CO, particule counting
MAĞDEN ALEKSANYAN Karin
Danışman : Y.Doç.Dr. Gülsüm YILMAZ
Anabilim Dalı : Çevre Mühendisliği
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Y.Doç.Dr. Gülsüm YILMAZ
Prof.Dr. Semiha ARAYICI
Prof.Dr. Nilgün BALKAYA
Prof.Dr. Nazlı ARDA
Y.Doç.Dr. Nüket SİVRİ
Aerobik Granül Çamurun Oluşumu Ve Yapısının İncelenmesi
Mevcut evsel atıksu arıtma tesisleri geniş alanlara gereksinim gösterir. Bunun temel nedeni, havalandırma tanklarındaki düşük biyokütle konsantrasyonlarıyla beraber sistemde istenen miktarda biyokütleyi tutabilmek için geniş çöktürme tanklarına ihtiyaç duyulmasıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, atıksu arıtımında flokül çamur yerine granül çamur kullanımının bu sorunu çözdüğünü göstermiştir. Aerobik granül çamur, aerobik koşullarda herhangi bir taşıyıcı malzemeye ihtiyaç duymadan çoğalabilen, kompakt ve yoğun biyolojik agregattır. Aerobik granül çamur oluşumu, askıda çoğalan flokül çamurdan kompakt agregata ve sonunda olgun aerobik granül çamur oluşumuna doğru kademeli bir biyolojik süreçtir.
Anaerobik atıksu arıtımı ve anaerobik granül çamur yapısı son 20 yılda geniş ölçüde incelenmiş ve çözülmüş olmasına rağmen, aerobik granül çamur teknolojisi yeni bir konudur. Son zamanlarda aerobik granül çamur üzerine yapılan çalışmalarda, sentetik atıksulardan organik madde, azot giderimi ve biyolojik fosfor giderimi rapor edilmiştir. Aerobik granül çamur üzerine hemen hemen bütün çalışmalar sentetik atıksuyla laboratuvar ölçekli AKR’lerde; birkaçı gerçek endüstriyel atıksu ile ve çok azı evsel atıksu ile gerçekleştirilmesine rağmen, aerobik granülasyon teknolojisinin evsel ve endüstriyel atıksuların biyolojik olarak arıtımına doğru önemi gittikçe artmaktadır. Literatürde çoğunlukla aerobik granül çamur oluşumuna etki eden faktörler ve aerobik granül çamurla organik madde ve nütrient giderimi incelenmiştir. Aerobik granül çamur prosesinin en büyük dezavantajı uzun süreli işletmelerde stabilitesinin sağlanamamasıdır. Bu nedenle aerobik granül çamur prosesinin tam ölçekli arıtma tesislerine uygulanabilmesi için, granülasyon mekanizması, granül yapısı ve granülasyonda sorumlu mikrobiyal türler tanımlanmalı buna göre stabilite problemlerine çözüm önerileri getirilmelidir.
Bu çalışmanın amacı, nütrient giderimi sağlayan aerobik granül çamur elde etmek, elde edilen granül çamurun yapısını makro ve mikro ölçekte incelemektir. Çalışma kapsamında ayrıca granül oluşumuna ve stabilitesine etkisi olduğu düşünülen faktörlerin (pH, Ca++, hidrodinamik kesme kuvveti, OLR) incelenmesi hedeflenmiştir.
Çalışmada, AKR’ler gerçek evsel atıksu karakterindeki değişiklikleri elimine etmek için, evsel atıksu karakterine en yakın sentetik atıksu ile işletilmiştir. AKR’lerde nütrient giderimi sağlayan aerobik granül çamur elde edilebilmesi için kısa çöktürme süresi (5 dk) seçilmiştir. Ayrıca çalışma süresince çöktürme süresi, OLR ve kesme kuvvetinin granül oluşumuna ve yapısına etkileri incelenmiştir. Çalışma boyunca dört set deney serisi kurulmuştur. İlk iki sette elde edilen veriler doğrultusunda uygun aşı çamuru ve uygun sentetik atıksu kompozisyonu seçilmiştir. Üçüncü sette nütrient giderme kapasitesine sahip aerobik granül çamur elde edilmiş; granül yapısı makro ve mikro ölçekte incelenmiş, kimyasal yapısı analiz edilmiştir. Bu sette, çalışmanın 138. gününde reaktör muhtevası ikiye bölünmüş; kontrol reaktörü (R1)’ne paralel olarak işletilen aynı konfigürasyonda bir reaktör (R2) ile Ca++ iyonunun granülasyona ve granül yapısına etkisi izlenmiştir. Üçüncü sette ayrıca kesikli deneylerle pH’nın granül stabilitesi üzerine etkisi incelenmiştir. Dördüncü sette, nütrient giderimi sağlayan granüllerden farkını ortaya koyabilmek amacıyla, sadece karbon giderimi sağlayan bir reaktörde granül çamur elde edilmiş ve iki çamur karşılaştırılmıştır.
Sonuç olarak, granül çamurun elde edilmesinde, en etkili seleksiyon baskısının çöktürme süresi olduğu, ancak nütrient giderimi sağlayan granül çamur oluşturulmak isteniyorsa, çöktürme süresinin ÇHİ’deki iyileşmeye paralel kademeli olarak azaltılması gerektiği bulunmuştur. Reaktör konfigürasyonuna uygun çöktürme süresi, (Vs)min ile hesaplamalıdır. Seçilen (Vs)min değeri floküler çamurun sistemden etkili bir şekilde yıkanmasını sağlamalıdır. İncelenen aralıkta hidrodinamik kesme kuvvetinin (0,78-1,96 cm/sn) granül boyutuna önemli bir etkisi olmamıştır, ancak artan kesme kuvvetiyle granüller daha dairesel ve daha düzgün bir dış yüzeye sahip olmuştur. OLR’nin incelenen aralıkta (1,2-2,4 kgCOD/m3.gün) hem granül boyutuna hem de mrfolojisine etkisi görülmemiştir. Üçüncü sette oluşan granül çamur ile NH4-N ve PO4-P giderimi sağlanmış, ancak NO3-N giderilememiştir. Bunun nedeni, granül ortalama boyutunun nispeten küçük (400 µm) olması ve uygulanan yüksek hava debisi nedeniyle, granül içinde yeterli anoksik bölge oluşturulamamasıdır. Yapılan kesikli deneylerde pH’ın çalışılan aralıkta granül boyutuna etki etmediği gösterilmiştir. Ca+2’un ise granül oluşum süresini kısalttığı ve granül boyutunda artışa neden olduğu tespit edilmiştir. Uygulanan PCA analiziyle üçüncü sette nütrient giderimi gerçekleştiren granül çamurda, kimyasal bağlı fosforun toplam fosforun yaklaşık %8,3’ü olduğu bulunmuştur. Bu da fosfor gideriminin esas olarak biyolojik olarak gerçekleştiğini göstermektedir. Işık mikroskobu ve ESEM görüntülerinde, granül yapısında kok ve çubuk şeklinde bakterilerin yanı sıra serbest veya koloni halinde protozoona, serbest hareket eden rotiferlere ve nematodlara rastlanmıştır. Buna göre oluşan aerobik granüllerde mikrobiyal çeşitlilik fazladır.
Anahtar Kelimeler: Aerobik granül çamur, nütrient giderimi, ESEM, EDX, fosfor akümüle eden organizmalar, kimyasal çökelme.
Investigation Of Aerobic Granular Sludge Formation And Structure
Present sewage treatment plants require large surface areas. This is mainly due to the need for large settling tanks to maintain the biomass in the system, in combination with the low biomass concentration in the reaction tanks. The recent studies pointed out that this problem can be solved in wastewater treatment using granular sludge. The aerobic granular sludge is a compact and dense biological aggregate grown under aerobic conditions without a carrier material. The formation of aerobic granules is a gradual process from suspended sludge flocs to compact aggregates, then to granular sludge and finally to mature aerobic granules.
Aerobic granular sludge is a novel technology although the anaerobic wastewater treatment and the structure of anaerobic granular sludge were intensively investigated and solved in the last two decades. Recently, aerobic granules cultivated in SBRs with synthetic wastewater have been reported to achieve COD and nitrogen (N) removal and, in some cases, biological phosphorus (P) removal. Although nearly all studies on aerobic granulation have been carried out in lab-scale SBRs using synthetic wastewater with the some of them using real wastewater and with a few of them using real sewage, the aerobic granulation technology is moving towards sewage and industrial use for biological wastewater treatment. The literature was mostly investigated the factors effecting the granular sludge production, and the removal of organic matter and nutrient with granular sludge. The stability problem is the most important drawback of the aerobic granular sludge process because the structure of aerobic granule has not been analyzed so far. That is the granule sludge breaks up two parts and the characteristics of the granule sludge is destroyed. The structure of granular sludge and its stability problems should be solved for the full-scale application of the aerobic granular sludge processes.
The aim of this study is to obtain aerobic granular sludge, achieving nutrient removal, and to investigate the granule structure from macro to micro scale. and stability of the granular sludge obtained. In addition assessing the factors involved in granule formation and have effect on granule stability such as pH, Ca+2 concentration, hydrodynamic shear force, OLR was targeted.
In this study to minimize the effects of changes in real domestic wastewater characterization SBRs fed with domestic synthetic wastewater. In SBRs to obtain aerobic granular sludge that has the ability to remove nutrients short settling time (5 min) was employed. Also the effects of settling time, OLR and hydrodynamic shear force on granule formation and structure were investigated. During the study four experimental set-ups were used. According to the results obtained from set up-1 and set up-2 proper synthetic wastewater composition and seed sludge were chosen. In the third set-up after obtaining granular sludge with nutrient removal capability, the granular structure from macro to micro scale was investigated and the chemical structure was analyzed. Furthermore on the 138th day mixed liquor in the reactor was divided to two reactors (R1 & R2), which were operated parallel and had same configuration, and the effects of Ca+2 on the granulation process and granule structure were investigated. R1 was the control reactor and R2 was operated parallele to R1. In set up-3 the effects of pH on the granule stability were investigated by batch tests. In set up-4 R3 was operated and granules were obtained to reveal the differences between granules which have the ability to remove nutrients and granules which have the ability to remove organic matter.
Settling time was found the main selection pressure to obtain granular sludge. However to obtain granular sludge achieving nutrient removal settling time has to be reduced in parallel with SVI improvement. The proper settling time for the selected reactor configuration has to be calculated via (Vs)min. The selected (Vs)min value has to wash out floccular sludge effectively. In the studied range hydrodynamic shear force (0,78-1,96 cm/s) did not significantly affect the granule size however, the granules became rounder and had regular surface in response to increasing shear force. The applied OLR (1,2-2,4 COD/m3.d) did not have any significant effect both on granule size and morphology. Granules formed in set-up 3 provided the complete NH4-N and PO4-P removals but, the anoxic zone required for denitrification could not be formed since mean diameter of granules were relatively smaller (400 m) and air flow was not controlled. Therefore NO3-N could not be removed during the cycle. Employed batch tests revealed that in the studied range pH did not have effect on the granule size. On the other hand Ca+2 shortened the granulation duration and lead to increasing granule size. Conducted PCA analysis indicated that 8,3% of total phosphorus in the granular sludge removing nutrients was chemically bound phosphorus. This revealed that main phosphorus removal process during the study was biologically phosphorus removal. Besides rod and coc shaped bacteria protozoa, rotifers and nematodes were detected by light microscope and ESEM. This indicates that microbial diversity was high in aerobic granules.
Key Words : Aerobic granular sludge, nutrient removal, ESEM, EDX, phosphorus accumulating organisms, chemical precipitation
GÜNEY Anıl Ayşe
Danışman : Yrd.Doç.Dr.Burcu ONAT
Anabilim Dalı : Çevre Mühendisliği
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Yrd.Doç.Dr.Burcu ONAT
Prof.Dr.Süleyman TANYOLAÇ
Prof.Dr.Semiha ARAYICI
Prof.Dr.Salih CENGİZ
Yrd.Doç.Dr.Ülkü ALVER ŞAHİN
Bina İçi Ve Dışı Organik Bileşiklerin Belirlenmesi Ve Değerlendirilmesi
İç ortam hava kirliliği günümüzde insan sağlığını tehdit eden en önemli risklerden biri olarak kabul edilmektedir. Bina içerisinde kullanılan malzemelerden yüksek oranda emisyona sahip olan uçucu organik bileşikler (UOB) bina-içi hava kalitesi açısından önem taşımaktadır. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda UOB’lerin çeşitli solunum yolu hastalıkları ve kanser gibi rahatsızlıklara sebep olduğu belirlenmiştir. UOB’lerin bina içinde pek çok kaynağı bulunmaktadır. UOB’ler boya, cila, halı kaplama, yapay ahşap levhalar, bazı yalıtım malzemeleri, çeşitli dekorasyon malzemeleri gibi çok sayıda yapı malzemesi ve ev ürünleri endüstrisinde, mobilyalarda, ayrıca bazı temizleyici kozmetik ürünlerinde yaygın olarak kullanılmaktadırlar.
Bu çalışmada; ev, okul, ofis ve alışveriş merkezi (AVM) gibi farklı türdeki iç ortamlardan alınan hava örneklerinde benzen, kloroform, ksilenler (o,m,p) ve toluen derişimleri belirlenmiştir. Örneklemeler bina içinde ve dışında yapılarak dış ortam konsantrasyonuyla karşılaştırmalar yapılmıştır. Örnekler, 2010 yılı, haziran, temmuz, ağustos, eylül, ekim, kasım ve aralık aylarında, SKC sampling cihazı ile aktif örnekleme yöntemi kullanarak tenax tüplerine toplanmıştır. Sonra da Termal Desorber-Gaz Kromotografisi / Kütle Spektrometresi (TD-GC/MS) cihazı ile kantitatif sonuçlarına ulaşılmıştır.
Çalışmanın sonucunda, kloroform ve mp-ksilen derişimleri seçilen ortamlarda yüksek konsantrasyonda ölçülmüştür. Ayrıca, bu UOB’lerin iç-dış hava (İ/D) derişim oranları hesaplanmıştır. İ/D oranları evlerde 0.78 ile 1.88 arasında, okullarda 1.26 ile 1.78, ofislerde 1.09 ile 3.52, AVM’lerde 0.49 ile 1.51 arasında değişmektedir. Kirlilik iç ortam ve dış ortamlarda farklı derişimlerde bulunmaktadır. İç ortamda elde edilen benzen değerleri 1.1μg/m3 – 15.8μg/m3, kloroform değerleri 6.5μg/m3 – 371.6μg/m3, mp-ksilen değerleri 4.3μg/m3 – 311.8μg/m3, o-ksilen değerleri 1.4μg/m3 – 32.9μg/m3, toluen değerleri 6.7μg/m3 – 163.9μg/m3 arasında değişmektedir. Genel olarak, bu derişimler literatürde olan çalışmaların sonuçlarıyla karşılaştırıldığında daha yüksektir ya da paralellik göstermiştir.
Dostları ilə paylaş: |