SÜSOY Gülfem
Danışman : Doç. Dr. Yeşim ÖKTEM
Anabilim Dalı : Fizik
Programı : Nükleer Fizik
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Yeşim ÖKTEM
Prof Dr. Baki AKKUŞ
Prof. Dr. Melih BOSTAN
Prof. Dr. Metin ARIK
Yrd. Doç. Dr. Ela GANİOĞLU
Yüksek Rezolüsyonlu (3He,T) Reaksiyonu İle Elde Edilen +3/2 İzospinli 45Sc Çekirdeğinin Gamow-Teller
Geçişlerinin İncelenmesi
Çekirdeğin içindeki zayıf süreçler arasında, στ-tipi etkileşmelerden kaynaklanan Gamow-Teller (GT) geçişleri oldukça popülerdir. Sadece nükleer fizikte değil aynı zamanda astrofizikte de ilgi çekmektedir; örneğin bu geçişler süpernova kor çökmesinin ilk evresinde önemli bir rol oynar. Bu aşamada, çoğunlukla GT geçişleriyle sürdürülen pf-kabuk çekirdeklerinin elektron yakalama ve β bozunumu önemli rol oynamaktadır. 1980’li yıllarda orta enerjilerde yapılan (p,n) ve (n,p) tipli yük değişim reaksiyonları (Charge-Exchange Reactions (CE)) kullanılarak pf-kabuk çekirdeklerinde B(GT) güçlerinin araştırılmasına başlanmıştır. Bu tür reaksiyonlar GT güç dağılımları hakkında zengin bilgiler sağlamıştır ancak tek geçişler hakkındaki çalışmalar sınırlı enerji rezolüsyonu (~300 keV) nedeniyle fakir kalmıştır. Hüzme eşleştirme tekniklerindeki gelişme, 0° saçılma açısında ve orta enerjilerde yapılan (3He,t) reaksiyonunda ~30 keV luk enerji rezolüsyonuna ulaşılmasına olanak sağlamıştır. Bu bir basamak daha iyi rezolüsyonla, daha önce yapılan (p,n) reaksiyonlarında çözümlenememiş GT ve Fermi seviyeleri çalışılabilmektedir. Ayrıca 0° saçılma açısında CE reaksiyonlarında, GT geçişleri için tesir kesitlerinin B(GT) ile orantılı olduğu bilinmektedir. L=0 GT geçişleri için iyi orantılılık ispat edilmiştir.
GT geçiş güçlerinin detaylı çalışmaları için, Osaka Üniversitesi Research Center for Nuclear Physics (RCNP) Araştırma Merkezinde, Tz= (1/2)(N-Z) olduğu izospini Tz=+3/2 olan 45Sc pf-kabuk çekirdeğinden başlayarak, nükleon başına 140 MeV enerjide 0° deneyi gerçekleştirildi. Deneyde yüksek rezolüsyona ulaşmak için Grand-Raiden (GR) manyetik spektrometresi kullanıldı ve hüzme taşınımı için dispersiyon eşleştirme teknikleri uygulandı. Software analiz programları kullanılarak 45Ti çekirdeğinin açı tanımlamaları ve enerji kalibrasyonları yapıldı. 45Ti spektrumları Θ=0°-0.5°, 0.5°-0.8°, 0.8°-1.2°, 1.2°-1.6°, 1.6°-2° açı sınırlaması ile elde edildi. 45Ti spektrumlarında ~ 35 keV luk enerji rezolüsyonu elde edildi ve 8.5 MeV e kadar ayrık seviyeler gözlendi. Ayrık piklerin şiddetleri iyi ayrılmış bir pikin şeklinin kullanıldığı bir pik fit programı yardımı kullanılarak elde edildi. L=0 GT seviyelerinin tespit edilebilmesi amacıyla açısal dağılımların analizi yapıldı ve 0°-piklerinin seviyeleri seçildi. Uyarılmış seviyenin B(GT) değerleri, tesir kesiti ile 45Ti çekirdeğinin temel seviyesinden 45Sc çekirdeğinin temel seviyesine olan β bozunumlarından elde edilebilen standart B(GT) değeri arasındaki orantılılığın kullanılmasından elde edilebildi.
GT geçiş güçleri 45Sc pf-kabuk çekirdeğinden 45Ti çekirdeğine yüksek rezolüsyonlu (3He,t) reaksiyonunun kullanılması ile belirlendi ve böylece pf-kabuk çekirdeklerinin nükleer yapı çalışmalarına yeni bilgiler ekleyebildik. Ayrıca elde edilen GT geçiş güçleri astrofiziksel açıdan da önemlidir.
Study Of Gamow-Teller Transitions Of 45Sc Nucleus With +3/2 Isospin Obtained From High-Resolution (3He,T) Reaction.
Among the weak processes in nuclei, Gamow-Teller (GT) transitions, caused by the στ-type interaction, are very popular. It is of interest not only in nuclear physics, but also in astrophysics; it plays important roles, for example, in the early stage of the core collapse of supernovae. There, electron capture and β decay of pf-shell nuclei that mainly proceed by GT transitions play important roles. Studies of GT strenghts B(GT) in pf-shell nuclei using (p,n) and (n,p) Charge-Exchange (CE) reactions at intermadiate energies started in the 1980s. They provided rich information on the overall GT strenght disributions but individual transitions were only poorly studied due to their limited energy resolutions of ~300 keV. A development in precise beam matching techniques realized an energy resolution of ~30 keV in intermediate energy (3He,t) reactions at 0°. With this one order of magnitude better resolution, GT and Fermi states that were unresolved in the pioneering (p,n) reactions ca be studied. It is known that in CE reactions at 0° the cross sections for GT transitions are approximately propotional to B(GT) values. Good proportionality was demonstrated for L=0 GT transitions.
In order to study the detail of the GT transition strengths starting from one of the Tz=3/2 pf-shell nucleus 45Sc, where Tz= (1/2)(N-Z), performed a 0° experiment at an intermediate energies of 140 MeV/nucleon at the Research Center for Nuclear Physics (RCNP) in Osaka University. The magnetic spectrometer Grand Raiden (GR) used and the dispersion-matching techniques applied for the beam transportation in order to achieve high resolution at the experiment. By using the software analysis programs angle reconstruction and energy calibrations of 45Ti nucleus were done. 45Ti spectra were obtained with the angle cuts Θ= 0°-0.5°, 0.5°-0.8°, 0.8°-1.2°, 1.2°-1.6°, 1.6°-2°. In 45Ti spectra energy resolution of ~35 keV was achieved and the discrete states were observed up to 8.5 MeV. The intensities of individual peaks were obtained by applying a peak fitting program using the shape of a well seperated peak. In order to identify the L=0 GT states, the angular distributions were analyzed and 0°-peaked states were selected. The B(GT) values of excited state could be reliably obtained by using the proportionality between cross section and the standart B(GT) value that could be obtained in the β decay of 45Ti ground state to the 45Sc ground state.
The GT transtion strenghts from the pf-shell nucleus 45Sc to 45Ti by using a high resolution (3He,t) reaction determined and thus new information to the nulear structure study of pf-shell nuclei added. The obtained GT transitions strenghts are also of astrophysics interest.
ALBAYRAK Hakan Mehmet
Danışman : Prof. Dr. Ali TUTAY
Anabilim Dalı : Fizik
Programı : Nükleer Fizik
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Ali TUTAY
Prof. Dr. Nizamettin ERDURAN
Prof. Dr. Melih BOSTAN
Prof.Dr. Kubilay KUTLU
Prof. Dr. Mehmet ŞİRİN
Ultra Kısa Eko Süresiyle Nükleer Manyetik Rezonans Görüntüleme
NMRG tıbbi görüntülemede kullanılan en önemli görüntüleme yöntemlerinden biridir. Tüm dünyada otuz yıldan fazladır kullanılmaktadır ve insan vücudunu görüntüleme konusunda diğer görüntüleme yöntemlerinden farklı özelliklere sahiptir.
NMRG insan anatomisini ve fizyolojisini görüntülemede birçok üstünlüğe sahip olmasına rağmen, klinik tanı amacıyla konvansiyonel NMRG sekanslarıyla elde edilen görüntülerde bazı doku ve doku bileşenleri kısa T2 sürelerine sahip olmaları nedeniyle gözlemlenememiştir. Bu tezde kısa T2’li doku ve doku bileşenlerini görüntülemek için yeni bir yöntem olan ultra kısa eko süresi (UTE) ile NMRG incelenmiştir.
İlk olarak kısa T2’li doku ve doku bileşenleri tanımlanmıştır. Ardından temel UTE sekansı ve fiziği açıklanmıştır. UTE sekansının kullanılabilmesi için cihaz gereksinimleri üzerinde durulmuştur. UTE sekansı ile kullanıldıklarında kısa T2’li dokuların ve doku bileşenlerinin görüntü kalitesini arttıran bazı yöntemler iki gruba ayrılmış ve açıklanmıştır. Elde edilen görüntülerde bu iki grubun ilkinden bir metod (farklı iki eko süreli görüntülerin çıkarılması) tek başına ve ikincisinden bir metod (frekans temelli yağ baskılama) ilk gruptan seçilen metodla birleştirilerek kullanılmıştır. Görüntülerden elde edilen sonuçlar verilmiştir.
Son bölümde UTE puls sekansının klinik başarısı ve gelecek planları değerlendirilmiş, önerilerde bulunulmuştur.
Nuclear Magnetic Resonance Imaging With Ultrashort Echo Time
NMR imaging (NMRI) is one of the most important imaging modalities in medical imaging. It has a lot of different imaging specialities from other modalities about imaging human body and it has been used all over the world for over thirty years.
Although NMRI has large capabilities of imaging the human anatomy and physiology, for clinical diagnosis, in images obtained with conventional NMRI sequences, some tissues and tissue components can not be seen good enough because of having too short T2 times. In this thesis, NMR imaging with ultrashort echo time (UTE) which is a new method for imaging tissue and tissue components with short T2 times is investigated.
Firstly, tissue and tissue components with short T2 are described. After that, basic UTE pulse sequence and its physics are explained. NMR imaging machine requirements for using UTE sequence are emphasized. Some of the methods which increase the image quality of the short T2 tissues and tissue components when used with UTE pulse sequence are divided into two groups and explained. In the obtained images, one method (subtraction of images which are obtained at two different echo time) from the first group which is used alone and one method (frequency-based fat saturation) from the second group which is combined with the chosen method in the first group, are used. The results from these images are given.
In the last section, the clinical success of the UTE pulse sequence and future plans are evaluated and some suggestions are made.
ÖZTÜRK Ezgi
Danışman : Yrd. Doç. Dr. Ali KARAMAN
Anabilim Dalı : Fizik
Programı : Atom ve Molekül Fiziği
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Yrd Doç. Dr. Ali KAHRAMAN
Doç. Dr. Ekrem AYDINER
Doç. Dr. Elif AKALIN
Doç. Dr. Yasemin AKKAYA
Prof. Dr.Hasan TATLIPINAR
Sıvı Nadir –Toprak Floridlerin Yapısal Analizi
Bu tez çalışmasında, sıvı nadir-toprak RF3 bileşikleri için bir iyonik potansiyel modeli belirlenecektir (Burada R, La’dan Lu’a kadar olan seriden bir nadir-toprak elementidir). Bu potansiyel modeli kullanılarak tüm RF3 monomerlerinin bağlanma enerjisi ve geometrik yapısı bir bilgisayar programı yardımıyla belirlenerek bu yapıların titreşim modları hesaplanacaktır. Ayrıca sıvı RF3 sistemlerinde mevcut dimerik yapıların geometrileri ve titreşim frekansları hesaplanarak bu tezde önerilen potansiyel modeli ayrıntılı test edilecektir. Tez sonuçları mevcut deneysel veriler ve önceki iyonik model hesaplamaları ile karşılaştırılacaktır.
The Structural Analysis on Liquid Rare –Earth Fluorides Yabancı Dildeki Özet :
In this thesis an ionic potential model will be defined for the liquid RF3 compounds of Rare –Earth elements (where R is a rare-earth element in the series from La to Lu). By using the determined potential model the binding energies and geometrical structures of the whole RF3 monomers are obtained and the vibrational modes of these structures are calculated by a computer programme. The proposed potential model in this thesis will be tested in deatail through calculations of structure and vibrational frequencies of the available dimeric structures in liquid RF3 systems. The results of the thesis will be compared to the existing experimental data and previous ionic model calculations.
PARLATAN Uğur
Danışman : Prof. Dr. Gönül BAŞAR
2. Danışman : Doç. Dr. Günay BAŞAR
Anabilim Dalı : Fizik
Programı : Atom ve Molekül Fiziği
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Gönül BAŞAR
Prof. Dr. Ayşen ÖZEL
Doç. Dr. Elif AKALIN
Doç. Dr. Yasemin AKKAYA
Doç. Dr. Gülay ACAR
Raman Cımbızlama Spektrometresi Kullanarak Tekil Biyolojik Hücrelerdeki Farklılıkların Çok Değişkenli Analiz Yöntemi İle Saptanması
Preeklampsi hastalığı gebelikte karşılaşılan, görülme sıklığı ırklara, sosyoekonomik sınıflara göre değişmekle birlikte, tüm gebeliklerin yaklaşık olarak %8-10’unda rastlanan sistemik bir hastalıktır. Hipertansiyon ve proteinüri ile tanımlanır. Hastalığın erken teşhisi hem anne hem bebek için hayati önem taşıdığından erken dönem biyoişaretiçilerinin belirlenmesi ilgi konusudur.
Preeklampsi hastalığı bugüne kadar Raman spektroskopik olarak incelenmemiştir. Çalışmamızda, çalışılan preeklampsi biyoişaretçileri serum ve plazma örnekleri için Raman spektroskopi ve tam kan örnekleri için Raman cımbızlama yöntemi ile incelenerek kontrol gruplarına göre bir farklılık sergileyip sergilemediği araştırılmıştır. Bu biyoişaretçilerden en belirgin olanları aromatik amino asitler, beta karoten ve yağ asitleridir.
Tez çalışması çerçevesinde, yukarıda sayılan biyoişaretçiler için iki sınıf arasında bir ayrım bulunmak istenmiştir. Alınan spektrumlar yüksek benzerliğe sahip olduğunda geleneksel yöntemlerle iki sınıf arasındaki ayrımı yapmak oldukça zordur. Bunun için kemometrik yöntemlere başvurulmuştur. Kemometrik yöntemlerden biri olan Temel Bileşenler Analizi (PCA) açıklayıcı grafikler elde etmek ve bir başka kemometrik yöntem olan LDA’ya (Doğrusal Ayırma Analizi) veri hazırlamak üzere kullanıldı. Kemometrik analizleri yapmak için Matlab platformunda bir arayüz hazırlandı.
Determination Of Differences İn Single Biological Cells By Multivariate Analysis Using Raman Tweezers Spectrometer
Preeclampsia is a preganancy specific disorder whose frequency depends on races, socioeconomical classes but generally it is encountered about 8-10% of all pregnancies around the world. It is defined as hypertension and proteinurea. Early diagnosis of the disase is a focus point beacuse of its mortality for both mother and infant
To date, preeclampsia disease has not been investigated by Raman spectroscopy. In our study, we studied preeclampsia biomarkers for serum and plasma samples using Raman spectroscopy and for red blood cells using Raman tweezers, all taken from preeclamptic and healthy pregnants. We investigated if there is a difference between preeclamptic and healthy samples. The most clear differences in biomarkers are aromatic amino acids, beta caroten and fatty acids.
In the view of thesis study, we wanted to make a classification between two classes by means of the biomarker mentioned above. When there is a big similarity between spectra, it is very difficult to make a classification between two classes. That is why we oriented chemometric methods. One of these chmeometric methods is PCA (Principal Component Analysis) which was used to obtain descriptive results by means of scores plots and to make input for another chemometric method, LDA (Linear Discriminant Analysis). A software interface was programmed on Matlab platform in order to make chemometric analysis mentioned above.
BULANIK Dilek
Danışman : oç. Dr. Elif AKALIN
Anabilim Dalı : Fizik
Programı : Atom ve Molekül Fiziği
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Elif AKALIN
Prof. Dr. Gönül BAŞAR
Prof. Dr. Sevim AKYÜZ
Prof. Dr. Ayşen E. ÖZEL
Doç. Dr. Yasemin AKKAYA
Fenilendiamin Moleküllerinin(Para-, Meta- Ve Orto-) Ve Komplekslerinin AB İnitio Ve Yoğunluk Fonksiyon Teorisi İle Titreşimsel Analizi
Bu çalışmada, p-, m-, o-, Fenilendiamin moleküllerinin titreşim spektrumu, kuantum kimyasal hesaplama yöntemleri ile incelenmiştir. Gaussian 03 programı kullanılarak p-, m-, o-, Fenilendiamin moleküllerinin geometri optimizasyonu ve titreşim dalga sayıları hesaplanmıştır. Ab-inito yöntemler kapsamında Hartree-Fock (HF) yöntemi ve Yoğunluk Fonksiyon Teorisi, 6-31+G(d,p) baz seti ile kullanılarak serbest ve su ile kompleks yapı oluşturmuş cis ve trans p-PD, m-PD ve o-PD moleküllerinin titreşim dalgasayısı ve kipleri hesaplanmıştır. p-, m-, o-, Fenilendiamin moleküllerinin 400-4000 bölgesinde kaydedilmiş FT-IR spektrumları, bu çalışmada hesaplanan teorik dalgasayısı değerleri ile karşılaştırılmış ve moleküllerin su molekülü ile yaptıkları H-bağı etkileşmeleri incelenmiş, H-bağına hassas olan kipler saptanmıştır.
The Vibrational Analysis Of Phenylendiamine Molecules(Para-, Meta- And Ortho-) And Their Complexes By AB- İnitio And Density Functional Methods
In this study, the vibrational spectrum of p-, m-, o- Phenylendiamine molecules were investigated by quantum chemical calculations. Vibrational, frequencies and geometry optimization calculations were done by Gaussian’03 program. The vibrational wavenumbers of p-, m-, o- phenylendiamine molecules and their water complexes have been calculated by using both DFT method with 6-31+G(d,p) basis set and Hartree-Fock (HF) method with the same basis set. IR experimental spectra of p-, m-, o- Phenylendiamine molecules in the 400-4000 region have been compared to the theoretical calculations done in this study and the effects of H-bonding interactions have been investigated by comparing the wavenumbers calculated for free and water complexes of the title molecules.
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
AYAN Alp
Danışman : Yard. Doç. Dr. Sema ALİKAMANOĞLU
Anabilim Dalı : Biyoloji
Programı : Radyobiyoloji
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Yard. Doç. Dr. Sema Alikamanoğlu,
Prof. Dr. Yavuz ÇOTUK
Prof. Dr. Çimen ATAK
Prof. Dr. Tulay ENGİZEK
Prof. Dr.Seyhan ALTUN
Soya (Glycine Max L.Merrill) Doku Kültüründe Antioksidan Savunma Sistemlerine Oksidatif Stresin Etkileri
Kuraklık, ağır metal birikimi, yüksek sıcaklık, don, gibi çevresel stres etmenlerinden biri olan toprak tuzluluğu ülkemizde ve dünyada; çeşitli sebeplerle gün geçtikçe artmaktadır.
Tuz stresi, besinsel ve endüstriyel açıdan önemli bir tarımsal ürün olan soyanın
(Glycine max L. Merrill) ürün kalitesini ve verimliliğini azaltan en önemli stres faktörlerinden biridir.
Gama radyasyonu, mutasyon ıslahı çalışmalarında genetik varyasyonu arttırmak için sıklıkla kullanılmaktadır. Gama radyasyonu etkileşime girdiği tüm canlı sistemlerde olduğu gibi bitkilerde de strese yol açmaktadır. Farklı stres faktörlerinin meydana getirdiği fizyolojik ve biyokimyasal etkileri tespit etmek, ileride yürütülecek birçok çalışma için kaynak teşkil edecektir.
Çalışmamızda soya bitkisi doku kültürlerine farklı konsantrasyonlarda NaCl ve çeşitli dozlarda gama radyasyonu uygulanmıştır. Uyguladığımız tüm tuz konsantrasyonları ve radyasyon dozları bitki büyüme parametrelerinde gerilemeye sebep olmuştur. Elde edilen sonuçlara göre suda çözünebilir protein miktarlarında her iki stres faktöründeki tüm deney gruplarında kontrole göre artış saptanmıştır. Tuz ve radyasyon uygulamasında askorbat peroksidaz ve peroksidaz enzim aktivitelerinin arttığı katalaz enzim aktivitesinin ise tuz uygulamasında 30 mM, radyasyon uygulamasında ise
20 Gy’den itibaren azaldığı saptanmıştır. Malondialdehit miktarlarında ise uygulanan tüm tuz konsantrasyonlarında kontrole göre azalış, radyasyon uygulamasında ise
20 Gy’e kadar artış sonraki dozlarda azalış tespit edilmiştir.
The Effect Of Oxıdatıve Stress On Antıoxıdant Defense Systems Of Soybean (Glycine max L. Merrill) Tıssue Culture
Soil salinity which is one of the environmental stress factors such as drought, heavy metal accumulation, high temperature, cold has been increasing day by day because of the various reasons in our country and all around the world.
Salt stress is one of the most important stress factors that decrease soybean
(Glycine max L. Merrill) product quality and productivity which is important from the view of nutritional and industrial terms.
Gamma radiation is also used to increase genetic variations on mutation breeding studies. Gamma radiation causes oxidative stress on plants as it’s interacted with other living systems. Determining physiological and biochemical effects of different stress factors, will be very useful source for further investigations on this subject.
In our study, different concentration of NaCl and various doses of gamma radiation are applied to soybean tissue cultures. All salt concentrations and radiation doses that we applied caused decrease on growth parametres of plantlets. Obtained results presented increase on soluble protein amounts of all experimental groups of both stress factors comparing to the control. It’s determined that ascorbate peroxidase and peroxidase enzyme activities increase on salt and radiation treatments, catalase enzyme activity increases until 30 mM on salt treatment, although it decreases after 20 Gy on radiation treatment. Decrease is determined for all salt concentrations on malondialdehid amounts comparing to the coltrol, however on radiation treatment decrease is determined after increase until 20 Gy.
KARA Simge
Danışman : Prof. Dr. Melike ERKAN
Anabilim Dalı : Biyoloji
Programı : Zooloji
Mezuniyet Yılı : 2010
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Melike ERKAN
Prof. Dr. Cihan DEMİRCİ
Prof. Dr. Tuncay ORTA
Prof. Dr. Tülay İREZ
Yrd. Doç. Dr. Meliha İNCELİ
Genistein Ve Vitamin E’nin Leydig TM3 Hücreleri Üzerine Olan Etkileri
Bu çalışmada genisteinin TM3 Leydig hücreleri üzerindeki sitotoksititesinin ve bir antioksidan olan Vitamin E’nin bu hasardan hücreyi koruyucu etkisinin toplam hücre sayısı, hücre canlılığı, hücrelerdeki apoptotik indeks, lipid peroksidasyonu ve proteinlerdeki oksidatif hasar belirlenerek araştırılması amaçlanmıştır. Özellikle fast-food yiyecekler ve diğer işlenmiş gıdalarda düşük maliyet nedeniyle et ürünleri yerine fitoöstrojenleri içeren soya ürünlerinin kullanılması yaygındır. Fitoöstrojenler endojen östrojene benzer aktiviteler gösterebilen bitkisel kaynaklı kimyasallardır ve son yıllarda yapılan bazı epidemiyolojik çalışmalarla önem kazanmıştır. Endojen östrojen varlığında dışarıdan ilaç olarak ya da diyetle alınan fitoöstrojenler doza bağlı olarak infertiliteye neden olabilmektedir. Genistein soya ve soya ürünlerinde bulunan steroid olmayan bir fitoöstrojendir ve özellikle östrojen reseptör β (ER-β)’ya bağlanarak hem östrojenik hem de anti-östrojenik etki gösterebilir. Yapılan çalışmalarda, genisteinin timosit, lösemi ve testis hücrelerinde apoptozu teşvik ettiği ve oksidatif hasara yol açtığından toksik etkisi olduğu gösterilmiştir. Ayrıca, vitamin E’nin önemli bir antioksidan olması ve hücreyi oksidatif hasardan koruması nedeniyle, insan ve hayvanların beslenmesinde ek besin olarak önemi bilinmektedir. Yaptığımız çalışmada vitamin E’nin genisteinle beraber bir antioksidan olarak etkisi gösterilmiştir.
Çalışmamızda, genistein tek başına ve vitamin E ile birlikte TM3 Leydig hücreleri üzerine olan etkisi araştırılarak, genisteinin yüksek dozlarda apoptoza ve lipid peroksidasyonuna neden olduğu vitamin E ile birlikte uygulamalar sonucunda ise vitamin E’nin bu toksisiteyi azalttığı sonucuna varılmıştır. Bu çalışmanın genisteinin Leydig hücrelerindeki çok fonksiyonlu etkisinin moleküler düzeyde yapılacak çalışmalara temel olabileceği düşünülmektedir.
Effects Of Genistein And Vitamine E On TM3 Leydig Cells
In this study, Genistein-induced cytotoxicity and the protective effect of Vitamine E which is an antioxidant supplementation from this damage on TM3 Leydig cells were purposed to research by determination of total cell number, cell viability, proportion of apoptosis, oxidative damage of protein and TBA reactive species. Soya and soybean product is used instead of meat products because of low cost price, especially in fast-food and other processed foods. In the past few years, phytoestrgens are being important with several epidemiological studies. In presence of endogen estrogen, phytoestrogens that take as a medicine or diet may cause infertility depend on dosage. Genistein especially binds to estrogen receptor β (ER-β), acting as estrogen agonist or antagonist Phytoestrogens which act as an endogen estrogen are phytochemical. Genistein has also been demonstrated to induce apoptosis in cells as thymocytes, leukemia cells and testis cells and it is toxic and causes oxidative damage.
Antioxidant are spent up enough portion for being obviate oxidative stress which create free radicals and being decrease their effects to minimum. Vitamine E a dietary factor is essential for reproduction in humans and animals. It is an antioxidant in all mammalian cells. Vitamine E is a chain breaking antioxidant that prevents the propagation of free radical reaction and thus protects cells from oxidative damage.
In our study, by the research of the effect of the Genistein and Genistein with Vitamine E on TM3 Leydig cells, it were come to the conclusion that genistein in higher doses cause apoptosis and lipid peroxidation; by reason of with Vitamine E application Vitamine E decrease this toxicity. This study is thought to be a base for molecular studies which are corcern with the multifunctional effect of genistein on Leydig cells.
Dostları ilə paylaş: |