2011 yili cezaevi raporu iÇİndekiler



Yüklə 1,06 Mb.
səhifə2/16
tarix17.11.2018
ölçüsü1,06 Mb.
#83141
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16

*Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde Irak nüfusuna kayıtlı Azat Cevher isimli tutuklunun intihar ettiği ileri sürüldü. Cevher'in neden intihar ettiğine yönelik herhangi bir bilgi alınmazken, Cevher'in cenazesinin Mardin Devlet Hastanesi morgunda tutulduğu belirtildi. (18.10.2011/DİHA)
*Cezaevlerinde elverişsiz yaşam koşulları nedeniyle her geçen birçok tutuklu ve hükümlü ölümcül hastalıklara yakalanırken, sorunların çözümü konusunda yapılan başvuru ve çağrılar karşısında kör, sağır ve dilsiz olan yetkililer ile vicdanı sızlamayan toplum bir hükümlüyü daha ölüme gönderdi. DİHA'nın daha önce durumuna dikkat çeken ve doktor raporları ile ailesinin girişimlerine yer verdiği haberlerle gündeme getirdiği PKK davasından hükümlü Latif Badur yaşamını yitirdi. (08.11.2011/DİHA)
*Edinilen bilgiye göre, Erzurum H tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Zahir Ersoy, henüz belirlenemeyen nedenle çarşafla kendini asarak intihar etti. Mardin nüfusuna kayıtlı olan Ersoy'un cesedi, Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. (25.12.2011/İHA)

CEZAEVLERİNDE İŞKENCE

*29.01.2011 tarihinde şubemize başvuran Adem Bayrak, şu beyanlarda bulundu:Oğlum Atalay Bayrak, Rize Kalkandere Cezaevine nakil edildiğinden beri sürekli baskı tehdit ve şiddet görüyor. Adalet Bakanlığına ve bazı kurumlara bu sorunların giderilmesi için resmi girişimlerde bulundum. Bunları yaptıktan sonra cezaevindeki baskılar ve şiddet daha da arttı. Yapılan baskıların sebebi onlardan neden şikâyetçi olduğu öne sürülüyor. Ayrıca gardiyanların dışında tanınmayan şahıslar devreye sokuluyor. Biz ailesi olarak yaşamına yönelik risklerin olabileceği endişesini taşıyoruz. Oğlumun Rize cezaevinde kalması cezasını orda tamamlaması çok büyük bir problem olacaktır. Biz sorunların giderilmesi için resmi girişimlerde bulundukça, devamında farklı baskılar devreye giriyor. Bu nedenle oğlumun Güneydoğuda bir cezaevine nakil etmesini talep ediyoruz. Bu konuda kurumunuzdan destek bekliyoruz.” (İHD Diyarbakır)
*Van F Tipi Cezaevi'nde kapalı görüşte aileleriyle Kürtçe konuşan 3 PKK'li tutukluya "A Takımı" denilen ekip tarafından müdahale edilirken, Kürtçe konuşan tutuklulara spor ve hücre cezaları verildi. Van F Tipi Cezaevinde PKK davasında tutuklu bulunan Hamdi Kılınç, İskan Aksaç ve Aydın Akış, geçen hafta yaşanan olay hakkında aileleri aracılığıyla açıklama yaptı. Kapalı görüşte Kürtçe konuştukları için cezaevinde gardiyanlar tarafından müdahale edildiğini belirten tutuklular, "Biz ailelerimizle Kürtçe olarak konuştuğumuzda ilk olarak bir gardiyan gelip bizi uyardı. Biz de konuşmaya devam edince cezaevinde özel olarak yapılandırılan müdahale takımı geldi. Gelip direk görüşmemizi kesmek istedi. Biz engel olunca saldırı yapıldı ve darp edildik" dedi. Tutuklular, yapılan saldırıdan sonra kendilerine hücre ve spora çıkmama cezaları verildiğini dile getirdi. (03.02.2011/DİHA)
*Van F Tipi Cezaevi'nde hükümlü bulunan Tuncer Buldu ve 2 koğuş arkadaşının 15 gardiyanın saldırısına maruz kaldığını iddia eden Tuncer Buldu'nun annesi Aynur Buldu, İHD Van Şubesi'ne başvurdu. Geçen Cumartesi günü oğlu Tuncer Buldu ile yaptığı telefon görüşmesinde oğlunun iki arkadaşı ile birlikte 15 gardiyanın saldırısına uğradığını kendisine aktardığını ifade eden anne Buldu, "Cumartesi evi aradı, benimle konuştu. Geçtiğimiz hafta içinde bir akşam vakti 15 gardiyanın arama bahanesiyle koğuşlarına girdiğini ve koğuşu dağıtıp yataklara ayakkabılarla bastığını söyledi" dedi. Oğlu Tuncer Buldu'nun kendisine "Bizi kameraların görüş mesafesinden çıkararak ite kaka götürdüler. Ben ile bir arkadaşımı havalandırmada, diğer arkadaşı ise tuvalete sokup dövdüler" dediğini söyleyen anne Buldu, İHD'den hukuki yardım talebinde buldu. İHD yetkilileri ise iddialara ilişkin cezaevine avukat göndererek olayı araştıracaklarını belirtti. (22.03.2011/DİHA)
*29.03.2011 tarihinde şubemize başvuran Güvercin Taruk, şu beyanlarda bulundu:Oğlum Turhan Taruk, 7 yıldır Çorum cezaevinde hükümlü olarak bulunmaktadır. Har hafta Pazartesi günleri eve telefon açardı. Bu hafta yani, 28.03.2011 tarihinde telefon açmadı. Akşama kadar bekledik açmayınca merak edip endişelendik. Daha sonra ismini vermeyen bir şahıs evimizi arayarak oğlum Turhan’ın durumunun çok kötü olduğunu söyledi. İşkence edip hücreye atmışlar ve kimseyle görüştürmüyorlar dedi. Oğlumun sağlığından endişe duymaktayız. Bu konuda bize yardımcı olmanızı istiyoruz. (İHD Diyarbakır)
*20.04.2011 tarihinde şubemize başvuran Mehmet Bayram, şu beyanlarda bulundu: Oğlum Hamdullah Bayram, yaklaşık 7–8 yıldır hükümlü olarak çeşitli cezaevlerinde kalmıştır. Şuan net olarak tarihini hatırlamamakla beraber tahminen 1 yıldır Sinop Kapalı Cezaevinde hükümlü olarak bulunmaktadır. Oğlum dün yani 19.04.2011 tarihinde beni arayarak “koğuşumuzda sorun vardı, beni başgardiyan Mustafa Özer döverek başka koğuşa aldı. Beni o kadar çok dövdü ki halen sol kulağımda işitme kaybı var. Ayrıca bu esnada beni tehdit etmeye başladı. Ben burada suç duyurusunda bulunamıyorum. Ancak burada hayati tehlike içerisindeyim.” Dedi. Ben bu telefon görüşmesinden sonra çok huzursuz oldum. Oğlumun hayati tehlike içerisinde olması beni fazlası ile endişelendiriyor. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum. ”( İHD Diyarbakır)
*16.06.2011 tarihinde şubemize Nezahat Kuzu aracılığıyla Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevinden mektupla başvuran Hanefi Kuzu, şu beyanlarda bulundu:Kaç kez oluyor size mektup yazıyorum ama faşizan iktidar AKP politikalarından dolayı her seferinde gerekçeler göstererek idari kurulu tarafından el konuluyor. Bulunduğum Kandıra 2 Nolu F Tipi cezaevinde keyfi uygulamaların haddi hesabı olmayan uygulamalarla karşı karşıya ve yaşamaktayım. Yaklaşık 4 ay önce dış kantine bakan ilgili gardiyan benden habersiz ve bilgim olmadan adli bir hükümlünün kolisini hesabımdan yolluyorlar. Ne tesadüf ki o sırada da iç hukuk yolları tükenmiş ve evraklarımı AHİM’e göndermesi için avukatıma yolladım. Bu AHİM’e gitmemeye dönük bir engellemeydi. Bunun üzerine bende ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundum. İlgili Cumhuriyet Savcısı sözlü olarak dilekçemi işleme koymayarak yolsuzluk denilen girişime göz yumması üzerine bende dilekçeyi infaz hâkimliğine yolladım. 04.02.2011 tarihinde saat 9.30 civarında cezaevi müdürüyle görüşme talebi olmaksızın odamdan zorla alınarak cezaevi idaresi tarafından tutuklu ve hükümlülerin görüştüğü odaya götürüldüm. Sorgusuz ve sualsiz hakaret, tehdit ve şantaj yapmaya başladılar. Dilekçemi geri çekmeyeceğimi söylediğimde işkence timi olarak bilinen kişiler beni kameraların olduğu yerde işkence uyguladılar. Bu konu için Adalet bakanını göreve çağırıyorum, bu görüntüleri bir heyet denetlesin istiyorum. Yukarıda belirttiğim bu husus cezaevi 2. müdürü olan Servet isimli kişi tarafından yapıldı. Benim 4 Nisan da doktorla randevum olmasına rağmen bana doktorun izne ayrıldığını söylediler. Yapılan işkenceler yetmezmiş gibi bana 1 kapalı görüşten men için disiplin soruşturması açıldı. Bulunduğum bu cezaevinde keyfi uygulamalar ve işkencelere tabii tutuluyorum. Yaklaşık 1 ay önce İHD’ye faks ve mektup gönderdim. Uyduruk uygulamalar gerekçe göstererek mektup ve fakslarıma el koydular. Faşist AKP’nin politikalarını kamufle etmeye çalışıyorlar. En son 15 gün önce Günlük Gazetesinde bulunan Hüseyin Akyol’a yazdığım bir mektup aynı sebeplerden dolayı el konuldu. Bu idarenin mektuplara el koyması temel nedeni “kirli çamaşırlarını gizlemeye” dönüktür. Bu faşizan uygulamaların altında imzası olan kurum 1. müdürü Mehmet Kara Kaya, Sosyolog Özlem Altın, Psikolog Deniz Enül, bu kişilerin talimatları doğrultusunda işkenceler uygulanmıştır. Hükümetin sözde Türkiye’de işkenceye sıfır tolerans dediği gerçek dışı olduğunu Başbakan Erdoğan buradaki kameralara baksın ve görsün. İşkencenin nasıl sistemli olduğunu göreceklerdir. Bu durumu sizlerle paylaşmak ve kamuoyuna duyurmak istedim.”(İHD Diyarbakır Şubesi)
*Aileleri aracılığıyla açıklamada bulunan Van F Tipi Cezaevi'nde bulunan tutuklu ve hükümlüler, Çukurca saldırısından sonra üzerlerindeki baskıların arttığına dikkat çekerek, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu. Aileler, tutukluların verdiği bilgileri şöyle kaydetti: "Çukurca'da yaşanan saldırıdan sonra üzerimizdeki baskılar artmaya başladı. Özelikle baskılar Hakkari ve ilçelerinden gelenlerin üzerinde uygulanıyor. En son Metin Gezer, Yusuf Akın ve Osman Balar'ın bulunduğu koğuşa gardiyanlar hiçbir gerekçe göstermeden baskın yapmış. Baskında hakarete maruz kalan tutuklular sonra tek kişilik hücrelere atılmış. Gene özelikle gardiyanlar Hakkari'den gelenlere küfür ve hakaretlerde bulunuyor." açıklamada, baskıların her geçen gün giderek arttığına da dikkat çekilerek, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunuldu. (22.08.2011/DİHA)
*26.09.2011 tarihinde Kandıra 2 Nolu F tipi cezaevinden şubemize başvuran Hanefi Kuzu, şu beyanlarda bulundu: “Yaklaşık bir hafta önce ailemin aracılığı ile size ulaştım. Mektubun içeriğiyle ilgili yaşadığım sorunların her geçen gün katmerli bir şekilde arttırılarak, her gün tehtid ve şantajlarla karşı karşıyayım. Size yazdığım mektubun içeriğinin aynısını 22.06.2011 tarihinde adalet bakanlığına yazarak bu sorunlarda yer alan tüm yetkililerin cezalandırılana kadar ve durumlar düzelene kadar ölüm orucuna başladım. Yaşanacak tüm olumsuz durumlarda başta cezaevi savcısı, cezaevi 1. Müdürü Mehmet KARAKAY, Servet adındaki cezaevi 2. Müdürü ve adalet bakanlığı sorumludur.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*27.09.2011, tarihinde şubemize başvuran Hasan Aslan, şu beyanlarda bulundu,Benim ağabeyim Hüseyin Aslan, Malatya E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunmaktadır. İdare tarafında ikinci müdür olan Seçkin bir takım itirafçı kullanarak kardeşime saldırıyor. İkinci müdür tarafından ölümle tehdit ediliyor. Biz ailece abimin hayatından endişe duymaktayız. İnsan Hakları Derneğinden hukuki yardım talep ediyoruz.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*Erzurum H Tipi Cezaevinde bulunan siyasi tutuklu kadınlar aileleri aracılığıyla yaptıkları açıklamada “son zamanlarda üzerlerindeki baskıların ciddi bir şekilde arttığını, görüşe gelen ailelerinin üstlerinin iki kez aranıp, çırılçıplak soyulduklarını, içeride sözlü ve fiziki tacize uğradıklarını, havalandırma saatleri gibi çeşitli hakların uygulanmasında keyfi olarak davranıldığını, bazen günde iki kez koğuşlara baskın yapılarak aramadan geçirildiklerini,

hastane sevkleri sırasında sözlü ve fiziki tacize uğradıklarını, en demokratik tepkilerinde bile hücre cezaları verildiğini” söylediler. (04.10.2011/ http://www.evrensel.net)


*Samsun Bafra T Tipi Cezaevi'nde siyasi tutukluların işkence gördüğü iddia edildi. Bafra T Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Mahsum Oruç'un eşi Muhteber Oruç, eşinin bugün telefonla aradığını ve sesinin çok kötü geldiğini belirterek, eşinin, sayım sırasında tutuklulara kaba şiddet uygulandığını söylediğini belirtti. Şiddete maruz kalan tutukluların hastaneden rapor aldığını ifade eden Oruç, "Göğsünden, kolundan ve kasık bölgesinden yaralandığını söyledi. Bir arkadaşlarının da göz kapağının yırtıldığını belirtti. Koğuşta 15 kişilermiş hepsi de dayak yemiş. Gardiyanlar ve hapishane müdürleri hepsi birlikte bunları dövmüşler. Gardiyanların sayısı da çokmuş bunlarda bir şey yapamamışlar. Bir yıldır görüşlerine gidemiyoruz görüş yasakları da var" şeklinde konuştu. (15.10.2011/DİHA)
*Midyat M Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan 4 mahpus, Gümüşhane E Tipi Kapalı Cezaevi'ne sürgün edildi. Gümüşhane’ye gönderilen Ahmet İmecik ve 3 arkadaşının siyasilerin koğuşuna geçme talebinin cezaevi yönetimi tarafından reddedildiği, bu nedenle 4 tutuklunun açlık grevi başlattığı belirtildi. Aynı cezaevinde açlık grevine başlayan Kasım Sözen isimli siyasi hükümlünün ağabeyi Müslüm Sözen de, "Kardeşim baskı ve işkence gördüğünü bildirdi. İnsan hakları savunucularının duyarlı olmasını istiyoruz" çağrısında bulundu. (09.10.2011/DİHA)
*10.10.2011 tarihinde şubemize başvuran Galip Güneş, şu beyanlarda bulundu: “Kardeşim olan Mehmet Güneş, 28.09.2009 tarihinde gözaltına alındı. Daha sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. İki yıldır Diyarbakır D Tipi Kapalı cezaevinde kalmaktaydı. 12.10.2011 tarihinde Samsun/Bafra cezaevine sürgün edildi. Kardeşim telefonda yaşadığı işkenceleri anlattı. Gece geç saatlerde kaldırıp hakaret ve küfürlere maruz bırakıldıklarını, ellerini arkadan bağlayarak kendilerine işkence ettiklerini anlattı. Yemeklerimizi köpeklerin önüne bırakıp bize yedirmeye çalışıyorlar. Kardeşimin can güvenliğinden endişeliyim. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*17.10.2011 tarihinde şubemize başvuran Mehmet Boncuk, şu beyanlarda bulundu:Oğlum olan Ahmet Boncuk, Dicle Üniversitesi Kimya bölümünde okuyordu. Patlayıcı madde bulundurmaktan yargılandı ve 10 yıl 5 ay ceza aldı. Yaklaşık 2 yıldır Diyarbakır D Tipi cezaevinde bulunuyordu. 09.10.2011 tarihinde Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinden Bafra Cezaevine nakledildi. Bafra cezaevine gittikleri günden beri fiziki ve psikolojik olarak yoğun işkencelere maruz kaldıklarını öğrendik. İlk nakil sırasında onları çıplak ve elleri kelepçeli bekletmişler. Ayrıca gardiyanların saldırısında 5 arkadaşının çok ciddi bir şekilde yara aldıklarını söyledi. Yemek verilmemiş, küfür ve hakaretlerde bulunmuşlar. Sabaha kadar yüksek sesle istiklal marşı dinletip uyumalarına izin vermiyorlarmış. Baskı ve işkenceler halen devam etmektedir. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*17.10.2011 tarihinde şubemize başvuran Fatma Cinaklı, şu beyanlarda bulundu: “Eşim olan Edip Cinaklı, Diyarbakır D Tipi Kapalı cezaevinde hükümlü olarak kalmaktaydı. 6 yıl 3ay ceza aldı. 4 ay önce Samsun/Bafra cezaevine sevk edildi. Cumartesi günü yaptığı telefon görüşmesinde kendisi ve diğer koğuş arkadaşlarının gardiyanlar tarafından saldırıya maruz kaldıklarını belirtmiş. Saldırı sonucunda eşim ve arkadaşı Mahsum Oruç, kaşında patlama olmuş ve vücutlarında darp izleri oluşmuş. Raporu olduğunu da öğrendik. Eşimin hayatında endişeliyim. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*17.10.2011 tarihinde şubemize başvuran Selahattin Çetin, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum olan Murat Çetin, siyasi suçtan dolayı 8 yıl 9 ay hüküm giydi ve Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinde bulunuyordu. 05.10.2011 tarihinde görüşe gideceğimiz zaman Samsun/Bafra cezaevine sevk edileceklerini söyledi. Ancak 15.10.2011 tarihinde Cumartesi günü saat 16.00-16.30 sıralarında telefon ederek bize haber verdi. Onlara sevk sırasında çok ağır hakaretler yapıldığını, çırıl çıplak soyulup saatlerce ayakta beklediklerini, elbiselerinin tümü verilmediğini söyledi. Sevk edilen diğer arkadaşlarının da aynı şekilde işkencelere tabii tutulduğunu anlattı. Hükümlü ve tutuklu da olsa insan guru ile alay edilmesi suç olarak, işkenceyi de bir insanlık suçu olarak bildirmek ve suçluların hakkında gerekli soruşturmanın yapılması için sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*17.10.2011 tarihinde şubemize başvuran Sadiye Aydın, şu beyanlarda bulundu: “Eşim olan Tahsin Aydın, siyasi suçtan dolayı 10 yıldır yargılanıyordu. 10 yıllık zaman aşımına çok az bir süre kala 6 yıl 3 ay hüküm verildi. Eşim Diyarbakır cezaevinde hükümlüyken 3 ay önce Samsun/Bafra cezaevine gönderildi. 15.10. 2011 tarihinde sürgün edildikleri Samsun/Bafra cezaevinde bulunan 50’ye yakın gardiyanların saldırılarına maruz kaldıklarını ve birçok arkadaşlarının da ciddi bir şekilde yara aldıklarına anlattı. Arkadaşlarının doktordan darp raporu aldıklarını ve ilgili kişilerden şikâyetçi olduklarını söyledi. İnsan tutuklu ve hükümlü de olsa insan onuruyla alay edilemeyeceğini ve işkenceye tabii tutulamayacağını düşünüyorum. Bu darp ve saldırı olaylarını gerçekleştiren kişilerin bulunup cezalandırılması için sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*17.10.2011 tarihinde şubemize başvuruda bulunan Gıyasettin Akkan, şu beyanlarda bulundu:Oğlum olan Şahin Akkan, işlediği iddia edilen bir suçtan dolayı 13 yıl 6 ay ceza aldı. Yaklaşık 7 aydır cezaevindedir. Diyarbakır D Tipi Cezaevinden Samsun İli Bafra cezaevine nakledildi. 15.10.2011tarihinde oğlum eve telefon açtı. Telefon görüşmemizde Bafra’daki gardiyanların kendisini darp ettiklerini, elbiselerinin kendisine verilmediğini, orada maddi ve manevi baskıya maruz bırakıldığını acilen yardım edilmesini istediğini belirtti. Ben oğlumun durumundan endişe ediyorum. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*18.10.2011 tarihinde şubemize başvuran Evrim Akkurt, şu beyanlarda bulundu: “Arkadaşım olan Hasan Basri Bozdemir, yaklaşık olarak 2 yıldır cezaevinde bulunmaktadır. 10 gün önce Samsun/Bafra cezaevinde sevk edildi. Cumartesi ailesini arayarak burada kötü muamelelere maruz kaldıklarını anlatmış. Götürülen tutuklu ve hükümlülere işkence yapıldığını söyledi. Ailesi burada olmadığından arkadaşımın durumundan endişe ediyorum. Onun hakkında bildi edinmek istiyorum. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum. ”(İHD Diyarbakır Şubesi)
*26.10.2011 tarihinde şubemize başvuran Fikriye Tanrıkulu, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum olan Mehmet Tanrıkulu, yaklaşık 1 ay önce Bafra cezaevine nakledildi. Cezaevinde ciddi sıkıntılar yaşadığını öğrendik. Oğlum evli olup 2 çocuğu bulunmaktadır. 24.10.2011 tarihinde oğlumu görmek için Samsun/Bafra cezaevine gittik. Ben aile tablosunu götürmediğim için beni içeri almadılar. Yalnız gelinimin içeri girmesine izin verdiler. Ama onun görüşmeleri de kısa sürdü. Eşi kendisiyle görüştüğünde, kendisine orada büyük mağduriyet yaşadıklarını, hakaret ve işkenceye maruz kaldıklarını, hiçbir hakkını kullanamadıklarını belirtmiş. Sabaha kadar yüksek sesle istiklal marşı dinletip uyumalarına izin vermiyorlarmış. İlk nakil sırasında onları çıplak ve elleri kelepçeli bekletmişler. Fiziki işkence uygulatmışlar. Gönderdiğimiz kıyafetlerin çoğunu vermemişler. Ayrıca benim eşim çok yaşlı, ben ise çok ağır hastayım. Çok ciddi sağlık sorunları yaşamaktayım. Bu nedenlerden dolayı Bafra’ya gidemiyorum. Nakil için sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*26.10.2011 tarihinde şubemize başvuran Süleyman Çetin, şu beyanlarda bulundu: “Kardeşim Cengiz Çetin, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinden Bafra Cezaevine nakledildi. Bafra cezaevine gittikleri günden beri fiziki ve psikolojik olarak yoğun işkencelere maruz kaldıklarını öğrendik. İlk nakil sırasında onları çıplak ve elleri kelepçeli bekletmişler. Yemek verilmemiş, küfür ve hakaretlerde bulunmuşlar. Sabaha kadar yüksek sesle istiklal marşı dinletip uyumalarına izin vermiyorlarmış. Hobi saatlerinde diğer koğuşlarla birlikte çıkmalarına izin vermiyorlar. Sadece 1 ayakkabı ve sınırlı sayıda giysi bulundurabiliyorlar. Haftada sadece 2 defa sıcak su veriliyor ve sular sık sık kesiliyor. Taleplerine ve dilekçelerine çok geç cevap veriyorlar. Eski hükümlüleri, cezaevindeki örgütlülük ve ilişkileri engellemek için sürgüne gönderiyorlar. İstedikleri birçok kitaplar verilmiyor. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*27.10.2011 tarihinde şubemize başvuruda bulunan Faruk Pekdoğan, şu beyanlarda bulundu: “24.10.2011 tarihinde Rize ili Kalkandere L Tipi Cezaevinde bulunan kardeşim Fuat’ın açık görüşüne gittim ve kendisiyle görüştüm. Kardeşim Fuat cezaevinde kötü muamele gördüklerini, kendilerine hakaret edildiğini, aşağılayıcı sözler sarf edildiğini, görüş için çıkarılıp geri getirildiklerinde ayakkabılarını çıkararak sirkelenmelerini istediklerini, sayım sırasında hazır ol konumunda bekletildiklerini, soğuk havalarda ısınmak amacıyla giydikleri şapka, külah gibi aksesuarların zorla çıkartıldığını anlattı. Koğuşa gardiyan girdiği zaman ellerindeki sigaraları atıp esas duruşa girmeleri gerektiğini bize söyledi. Ve bu talepleri yerine getirmedikleri takdirde yeri ve zamanı gelince zorla yaptıracaklarından bahisle tehdit ettiklerini anlattı. Tutuklu ve hükümlü de olsalar insan onuruyla oynanmayacağını düşünüyorum. Cezaevi sorumluları ve gardiyanları hakkında soruşturma açılmasını istiyorum. Bu konuda İnsan Hakları Derneği’nden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*28.10.2011 tarihinde şubemize başvuruda bulunan Halis Yakut, şu beyanlarda bulundu:Diyarbakır Cezaevinden sevkli çıkan kardeşim Ercan Yakut, Bafra T Tipi Cezaevine nakledilmiştir. Bafra Cezaevi girişi sırasında tutukluların üstleri soyularak çıplak arama, elbise vs ihtiyaçlarını karşılamama, gazete kitap vermeme, havalandırmaya çıkarmama, telefon görüşmelerini engelleme, sürekli marş dinletme aile ile görüşmeleri kısıtlama gibi haklardan mahkûm ediliyorlar. Bu konuda hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*01.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Ahmet Özsubaşı, şu beyanlarda bulundu: Oğlum olan Muhyettin Özsubaşı, Diyarbakır D Tipi cezaevinden 4 ay önce Rize Kalkandere cezaevine sürgün edildi. Ben oğlumun açık görüşüne 31.11.2011 tarihinde gittim. Orada kendilerine asker gibi davranmalarını istiyorlar. İnfaz kurumu memurları kendilerine sürekli emir veriyor, cezalandırmaya çalışıyorlar. Gardiyanlara karşı sürekli saygılı ve kendilerini gördüklerinde ayağa kalkmalarını istiyorlar. Yemekleri az olduğu için kantinden almak zorunda olduklarını ayrıca gönderilen kitaplarında verilmediğini söyledi. Bu konuda sizden yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*01.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Yunus Humartaş, şu beyanlarda bulundu: “Kardeşim olan Ahmet Humartaş, 2008 yılında örgüt üyeliğinden dolayı 6 yıl ceza aldı. 3 yıl Diyarbakır cezaevinde kaldı. En son sürgünlerde kardeşimi de Rize Kalkandere cezaevine gönderdiler. Görüşüne giden annem ve kız kardeşim orada yoğun baskıların yaşandığı ve kötü muamelede bulunduklarını söyledi. Tutukluların gardiyan ve askerlerin karşısında elleri ceplerinde kabul edilmiyor, tespih çekmelerinde dahi izin verilmiyor bütün bunlar yetmiyormuş gibi psikolojik baskıda uygulanıyor. Sizden hukuki yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*01.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Hayriye Özel, şu beyanlarda bulundu: “Eşim olan Mehmet Özel, Rize Cezaevine sürgün edildi. Görüşüne gittiğimde bana cezaevinde yaşanan baskıları anlattı. Orada kendilerine asker gibi davranmalarını istiyorlar. İnfaz kurumu memurları kendilerine sürekli emir veriyor, cezalandırmaya çalışıyorlar. Elleri ceplerinde kabul edilmiyor, tespih çekmelerine de dahi izin verilmiyor bütün bunlar yetmiyormuş gibi psikolojik baskıda uygulanıyor. Gardiyanlara karşı sürekli saygılı ve kendilerini gördüklerinde ayağa kalkmalarını istiyorlar. Cezaevi yönetimi ve ceza infaz kurumu memurları son derece kötü davranıyorlar ve sürekli provokatif davranışlarda bulunuyorlar. Ayrıca yemekleri 15 kişilik getirilmesi gerekirken 6 kişilik getiriyorlar. Bu baskıların son bulması için sizden hukuki yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*01.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Remezan Naşa, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum olan Bilal Naşa, Diyarbakır D Tipi cezaevinden 4 ay önce Rize Kalkandere cezaevine sürgün edildi. 01.11.2011 tarihinde oğlumun görüşüne gittim. Büyük bir baskı uygulandığını söyledi. Tutukluların gardiyan ve askerlerin karşısında elleri ceplerinde kabul edilmiyor, tespih çekmelerinde dahi izin verilmiyor bütün bunlar yetmiyormuş gibi psikolojik baskıda uygulanıyor. Sizden hukuki yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*01.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Bekir Nadiroğlu, şu beyanlarda bulundu: “Kardeşim olan Ömer Nadiroğlu, Diyarbakır D Tipi Cezaevinden Rize Kalkandere cezaevine sevk edildi. Dün yaptığımız görüşmede birçok sorun yaşadıklarını ve baskıların arttığını belirtti. İlk gittiklerinde tamamen soyunmalarını istemişler bunlarda kabul etmeyip tepki göstermişler. Diğer koğuştaki arkadaşlarıyla görüşemiyor, ortak faaliyetler yürütemiyorlar. Askeri disiplin uygulanır gibi sürekli aramalarda tek sıraya soktuklarını, gardiyanları görünce hazır oldu durmalarını istiyorlar. Uygulamalara karşı çıkınca da baskıların arttığını her an disiplin cezaları alabileceklerini belirttiler. Siyasi tutuklu ve hükümlülerin üzerinde büyük bir psikolojik baskı uygulandığını belirtti. Bütün bu yapılan uygulamaların haksız olduğunu belirtmek isterim. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum. (İHD Diyarbakır Şubesi)
*06.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Ahmet Nadiroğlu, şu beyanlarda bulundu: “Amcam olan Ömer Nadiroğlu, 6 yıl ceza aldı. Diyarbakır D Tipi kapalı cezaevinden Rize/Kalkandere cezaevine sevk edildi. Amcamla telefonla görüştüğümde orada yoğun bir işkenceye tabii tutulduğunu söyledi. 27 Kasım’da cezaevinde türkü söyleyip halay çektikleri için gardiyanların ve adli tutukluların saldırılarına maruz kaldıklarını anlattı. Onlara askeri sistem dayatılıyor. Yemek ve telefon görüşmelerinde tek sıra halinde bekletiliyorlar. Bu nedenlerden dolayı sizden hukuki yardım talep ediyoruz. (İHD Diyarbakır Şubesi)
*10.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Fince Denli, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum olan Abdullah Altun 1992 yılında yakalandı ve 36 yıl cezaya mahkûm edildi. Oğlum çeşitli cezaevlerinde hükümlü olarak kaldı. Ancak 1yıl önce birçok hastalığı nedeniyle tedavi olmak üzere Diyarbakır’a getirilerek E Tipi cezaevine konuldu. Oğlumun birçok hastalığı bulunmaktadır. Ona özel yatak alıp gönderdim. 02.11.2011 tarihinde oğlum nedenini bilmediğimiz bir şekilde Amasya cezaevine nakledildi. İlk sevk edildiğinde girişte kendisine hakaret edildiği ve soyunması istenildiği kabul etmeyince de işkenceye maruz kaldığını, kaburgalarının kırıldığını beyan etti. Ben oğluma yapılan işkence ve kötü muameleden sorumlu olan kişilerin tespit edilip cezalandırılmaları için gerekli işlemlerin yapılmasını talep ediyorum. Ayrıca çok hasta olduğum için oğlumu ziyaret etmeye gidemiyorum. Bu nedenle oğlumun tekrar Diyarbakır’daki cezaevine naklinin yapılmasını talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*10.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Mikail Özkan, şu beyanlarda bulundu: “Benim oğullarım olan Neytullah ve Azad Özkan, Kahramanmaraş/Elbistan E Tipi Kapalı cezaevinde hükümlü olarak kalmaktadırlar. Oğullarım ayrı cezaevlerinde bulunuyorlardı. Aynı cezaevine nakillerini istediler. Elbistan cezaevine nakil oldular. Aldığım duyumlara göre oğullarım cezaevi idaresi tarafında yoğun baskı ve işkencelere tabii tutuluyorlar. Haftalık telefon görüşmeleri dahi gardiyanlar tarafından kısıtlanıyor. Çocuklarımın hayatından endişe ediyorum. Ben çocuklarım için kaygılanıyorum ve maruz kaldıkları kötü muamele ve işkenceye son verilmesini, bu durumdan sorumlu olanlar hakkında gerekli yasal ve idari işlemlerin yapılmasını talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*10.11.2011 tarihinde şubemize Bafra T Tipi Kapalı Cezaevinden başvuran Salih Erbekler, şu beyanlarda bulundu: “Bizler, Bafra cezaevinde bulunan 100’e yakın PKK’li olarak uzun süreden beri cezaevi yönetiminden kaynaklı, keyfi ve baskıcı tutum ve davranışlarına maruz kalmaktayız. En son sayım esnasında müdürlerin yönetiminde arkadaşlarımıza saldırılmış ve bu saldırı sonucunda 2 arkadaşımız çeşitli yerlerinden darbe almak suretiyle yaralanmışlardır. Birçok arkadaşımızın haberi bile olmadan yaka paça çıkartılıp sürgün edilmişlerdir. Ayrıca cezaevi müzik dinleme sisteminden yüksek sesle koğuşlarımıza ırkçı ve milliyetçi duyguları kabartan, provakatif marşlar ve müzikler dinletilmektedir. Bir diğer konu da spor dâhil birçok hobi faaliyetlerimizi kısıtlamaktadırlar. Bu konuyla ilgili sizden hukuki yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nden Rize Kalkandere L Tipi Kapalı Cezaevi'ne sürgün gönderilen Ğemgin Durak isimli tutuklunun cezaevi girişinde şiddete maruz kaldığı ileri sürüldü. 6 yıldır cezaevinde bulunan Durak'ın 20 saatlik yolculuğun ardından Rize'ye ulaştığı ve burada çırılçıplak soyularak üst aramasından geçirilmeye zorlanınca şiddete uğradığı kaydedildi. Durak'ın ağabeyi Samet Durak, olaydan kardeşi ile telefonla konuşurken haberdar olduklarını belirterek, tepki gösterdi. Kardeşinin özel eşyalarına da el konulduğunu savunan Durak, "Eğer kardeşimin başına bir şey gelirse bundan cezaevi yönetimi ve Başbakan Erdoğan sorumludur" diyerek baskılara son verilmesini istedi. (15.11.2011/DİHA)
*16.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Osman Üzül, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum olan Haşim Üzül, 1997 yılında cezaevine girdi. Çıktıktan sonra 1999 yılında PKK örgütüne katıldı. Eve geri dönüş esnasında yakalandı ve çıkarıldığı mahkemece müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Daha önce Muş E Tipi cezaevinde kalıyordu. Daha sonra Rize cezaevine sürgün edildi. Geçen hafta telefonla görüşürken aniden kesildi. Tekrar aradığında gardiyanların müdahale ettiğini dile getirdi. Söylediğini göre telefonla görüşürken eli cebindedir diye telefonu kesmişler. Ağabeyim yaklaşık olarak 2 aydır sorun yaşadıklarını ve gardiyanların kendilerine kötü davrandıklarını, hakaret ettiklerini, yürürken tek sıra halinde yürümeleri gerektiğini belirtti. Annem sağlığı iyi olmadığından ve birçok hastalığı olduğundan dolayı görüşüne gidemiyor. Bu nedenlerden dolayı sizden hukuki yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*17.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Abdulbaki Yavaş, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum olan Hâkim Yavaş, 1999 yılında İstanbul’da yardım ve yataklıktan dolayı 36 yıl hüküm giydi. Dilekçe vererek Mardin’e getirdik. Hasta olduğundan dolayı doktor raporu eşliğinde Diyarbakır Cezaevine gönderildi. Diyarbakır cezaevinde tedavi amaçlı 2 yıl bulundu. 02.112011 tarihinde haberimiz olmadan Amasya Cezaevine sevk edildi. Amasya cezaevine nakli sırasında haksızlık yapıldığını, işkence yapıldığı, aç-susuz bırakıldığını anlattı. Oğluma yol boyunca yapılan bu aşağılanma, aç-susuz bırakılma ve işkence eden kişilerden şikâyetçiyim. Bu nedenlerden dolayı sizden hukuki yardım talep ediyoruz.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*21.11.2011 tarihinde şubemize Diyarbakır E Tipi Cezaevinden başvuran H.Ö., şu beyanlarda bulundu: “Bana yaklaşık olarak 3-4 hafta önce sabah saat 08.30’da mahkemem olduğu için haber verdiler. Ama hasta olduğum için dilekçe yazıp idareye verdim. Sonra revirden rapor almam gerektiğini söylediler. Revir doktoru olan Özkan Yumuşak, koğuş kapısına geldi ve bana hastalığımın ne olduğunu sordu. Ben de adet olduğumu ve kanamam olduğu için çok sancım olduğunu belirttim. Kapıda bulunan sağlık personellerinden bir erkek bir bayan olmak üzere iki kişi duruyorlardı. Kameraların karşısında benden petimi çıkarıp bakmak istediklerini söylediler. Ben de bunu kabul etmedim. Aramızda tartışma yaşandı. Doktor hiçbir şekilde müdahalede bulunmadı ve çekip gitti. Bana yapılan bu tavır kişilik haklarıma bir saldırı olduğundan ilgililerden şikâyetçiyim.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*24.12.2011 tarihinde şubemize başvuran Ayhan Nazlıer, şu beyanlarda bulundu: “Ağabeyim olan Ramazan Nazlıer, 12 Aralık 2011 tarihinden Osmaniye T Tipi cezaevine sevk edildi. İlk sevk sırasında tamamen soyulmak istenmiş bunu kabul etmeyince görevliler tarafından darp edildi. Ağabeyim kendisine yapılan bu uygulamalar için bir heyetin gönderilmesini ve kamuoyuna duyurulmasını talep ediyorum. Ayrıca bir avukatın kendisiyle görüşmesini istiyorum. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum. (İHD Diyarbakır Şubesi)


SEVK UYGULAMALARI

*Diyarbakır’da geçen hafta görülen KCK duruşmasında tutuklu bulunan insan hakları savunucuları, seçilmiş belediye başkanları ve siyasetçilerin serbest bırakılması için Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan PKK’li tutuklular protesto gösterisi düzenledi. Zılgıt çeken ve slogan atarak protestolarını yapan 23 tutsak hakkında cezaevi savcısı soruşturma başlattı. Dün aileleriyle telefonla görüşen tutuklular, savcılığın başlattığı soruşturma kapsamında ilk sürgünlerin başladığını belirttiler. Tutuklular, Ayatullah Ay adlı PKK’li tutsağın da Adana Cezaevi’ne sürgüne gönderildiği bilgisini verdiler. (18.01.2011/ANF)


*10.12.2011 tarihinde şubemize başvuran Kevser Günbey şu beyanlarda bulundu:Eşim Seyfettin Günbey, 17 yıl önce aldığı bir ceza nedeni ile cezaevine girdi. Eşim daha önce Trabzon, Giresun’da kaldı. Şimdi ise Ankara F Tipi Kapalı Cezaevinde kalmaktadır. Eşim cezaevine girdiğinden beri onun yüzünü tek bir kez görmüş değilim. Cezaevi kayıtlarından da anlaşılacağı üzere eşimin ziyaretine maddi imkânsızlıklardan dolayı hiç gidemedim. Ayrıca kadın başıma buradan onca yolu gidip eşimi ziyarete gidemiyorum. Siz devlet yetkililerinden duyarlı davranmasını ve eşimin yaşadığım yer olan Diyarbakır cezaevine veya yakın yer olan Mardin, Batman veya Bingöl cezaevlerinden birine naklinin yapılmasını talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır)
*03.01.2011 tarihinde şubemize başvuran E.Ö şu beyanlarda bulundu:25.03.2009 tarihinde oğlum Nevzat Ö. Diyarbakır’da gözaltına alındı ve tutuklandı. 2 yıldır davası devam ediyordu. 6,5 yıl ceza aldı. Oğlumu kimlik tespiti için Adana’ya götürdüler. Arkadaşını tekrar Diyarbakır’a getirmişler. Ama oğlum hala Adana’da bulunmaktadır. Oğlumun Diyarbakır’a getirilmesini istiyorum. Bu konuda bana yardımcı olmanızı istiyorum.” (İHD Diyarbakır)
*09.02.2011 tarihinde şubemize başvuran Aydın Sülün, şu beyanlarda bulundu: “Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Aydın Sülün şubemize mektupla başvurmuştur. Mektubunda şunları belirtmektedir. “Merhaba Nihat Bey, Ben adli suçtan hükümlü bir mahkumum. Son üç yılda hiçbir gerekçe gösterilmeden üç kez sürgün edildim. Bugüne kadar disiplin cezası almamış, iyi halli bir mahkumum. Düşüncelerimi, inançlarımı yasal özgürlük çerçevesinde yazıya döker, gazete, mektup arkadaşlarıma ve parti yöneticilerine gönderirim. Hakkımı hukuki yollardan ararım. Bunlar suç değil, bu yüzden hiçbir işleme de tabi tutulmadım. Lakin hak arayışım hukuka, düşünceye saygısı olamayan birilerinin çok zoruna gitmiş olmalı ki, hiçbir gerekçe olmadan habire sürgün ediliyorum. Konu hakkında derneğinizden biriyle görüşmek istiyorum. Özellikle bir avukat gönderirseniz minnettar kalırım. Cevabınızı bekliyorum.” (İHD BİNGÖL)
*10.02.2011 tarihinde şubemize başvuran Ali Yurtsever, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum Cafer Yurtsever beş yıldır hükümlü olarak Tekirdağ Kapalı Cezaevinde kalmaktadır. Sağlık yüzünden sorun yaşamakta olup, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde tedavi olup, Metris Kapalı Cezaevine gönderilmiş. Bizim de aile olarak ekonomik durumumuzun elverişli olmamasından dolayı Tekirdağ veya İstanbul’a gidip ilgilenemiyoruz. Oğlumuzla ilgilenmek için başta Bingöl, Muş, Diyarbakır olmak üzere daha yakın bir infaz kurumuna naklinin yapılmasını istiyoruz. Bu konuda şubenizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD BİNGÖL)
*09.03.2011 tarihinde şubemize başvuran Zeynep Nazlıer, şu beyanlarda bulundu:Oğlum Ramazan Nazlıer, şu anda Erzurum Cezaevinde hükümlü olarak kalmaktadır. Erzurum ilinin ikamet ettiğim Diyarbakır iline mesafe olarak uzak olması nedeni ile oğlumu görmeye gitmem mümkün olamamaktadır. Ben 67 yaşındayım. Ve yaşımdan kaynaklı birçok sağlık sorunlarım var. Maddi olanaklarım da çok kısıtlıdır. Tüm bu sorunlar ve Erzurum ilinin mesafe olarak uzak olması nedeni ile oğlumu ziyarete gidememekteyim. Oğlum yaklaşık olarak 18 yıldır cezaevindedir. 15 yıldır da Erzurum cezaevinde kalmaktadır. Uzun süreler oğlumu göremedim. Belirtmiş olduğum hususlar çerçevesinde oğlumun, ikamet ettiğimiz Diyarbakır ili veya Diyarbakır’a yakın olan Batman, Midyat, Mardin, Bingöl veya Muş illerinden birine naklinin sağlanmasını talep etmekteyim. Bu konuda bana yardımcı olmanızı istiyorum. (İHD Diyarbakır)
*Mardin'de Midyat M Tipi Cezaevi'nde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıl dönümünü protesto etmek amacı ile yaklaşık 25 gün önce bedenini ateşe veren 17 yaşındaki PKK'li tutuklu Murat Aktaş'ın aynı koğuşta bulunan 2 kişi ile birlikte Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi'ne sürgün edildiği öğrenildi. Yaşanan olayın ardından cezaevi idaresi tarafından açılan soruşturma kapsamında Aktaş'ın sürgün edildiği öne sürülürken, aynı koğuşta bulunan diğer 6 PKK'linin de cezaevinde bulunan diğer tutuklu ve hükümlülerle görüştürülmediği ve sürgün edileceği gelen bilgiler arasında. (15.03.2011/DİHA)
*Mardin'de Midyat M Tipi Cezaevi'nde, PKK'li Murat Aktaş'ın 15 Şubat nedeniyle bedeni ateşe vermesi ardından birçok tutuklunun başka cezaevlerine sürgün edildiği ileri sürüldü. Aktaş ile aynı koğuşta kalan 2 kişinin Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderilmesi ardından 19 kişi daha değişik cezaevlerine sürgün edildiği belirtildi. Sincan F Tipi Cezaevi'ne sürgün edilen PKK'li tutuklulardan Aziz Yalçın'ın babası Selim Yalçın, İHD Diyarbakır Şubesi'ne başvurarak hukuki yardım talebinde bulundu. Yalçın, sürgün nedenini öğrenemediklerini belirterek, cezaevinde keyfi uygulamaların başladığını söyledi. Yalçın, sürgün edilen yaklaşık 19 kişinin, bedenini ateşe veren Murat Aktaş'a kendisini yakmaması yönünde müdahalede bulunanların olmasının dikkat çekici olduğunu ifade etti. İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici ise, Mardin'e giderek Midyat Cezaevi yöneticileri ile görüşeceklerini aktardı. (17.03.2011/DİHA)

*17.03.2011 tarihinde şubemize başvuran Selim Yalçın, şu beyanlarda bulundu:Benim oğlumu, yaklaşık 1 haftadır Midyat cezaevinden Ankara Sincan cezaevine sürgün gönderildi. Ben oğlumu dün 16.03.2011 tarihinde gördüm. Durumu iyi değildi. Sincan cezaevine sürgün gönderilenler 4 kişidir. Elbiselerini almışlar, eşyalarına el koymuşlar. Onları siyasi arkadaşlarının yanlarına vermemişler. Farklı düşüncedeki kişilerin yanına vermişler. Benim oğlumun Sincan F-1kısmına vermişler. Onların durumu iyi değildir. Bu konuda bana yardımcı olmanızı diliyorum. Daha önce oğlumu Elbistan cezaevinden Midyat cezaevine getirmek için yol ücretini yatırmıştım. Ve kıt imkânlarıma rağmen parayı yatırıp, getirdim. Ama yine sürgüne gönderdiler. Eşim ve benim sağlık durumlarımız iyi değildir. Tekrar getirilmesi için de bana yardımcı olmanızı istiyorum.(İHD Diyarbakır)
*17.03.2011 tarihinde şubemize başvuran Hasan İpek, şu beyanlarda bulundu:Oğlum Muharrem İpek, 7 yıl önce işlemiş olduğu bir suçtan dolayı 27 yıl ceza aldı. 7 yıldır cezaevinde kalmaktadır. 2 yıl Antalya cezaevinde kaldıktan sonra nakil istediği için Bingöl cezaevine getirildi. 1 yıl Bingöl cezaevinde kaldıktan sonra Siirt cezaevine nakledildi. 2 yıl Siirt cezaevinde kaldıktan sonra duruşma gerekçesiyle Antalya’ya tekrar götürüldü. Daha sonra geri getirilmedi. Benim eşim Zekiye İpek kalp hastasıdır. Ben de ameliyat geçirdim. Birkaç defa bu nedenle rahatsızım. Maddi durumumuzda uygun olmadığı için oğlumu ziyarete gidemiyorum. 2 yıldır oğlumu göremiyorum. Bu nedenle ben de eşim de büyük üzüntü yaşıyoruz. Oğlumun Batman, Mardin, Siverek cezaevlerinden birine ya ada yakın bir yere nakledilmesini istiyorum. Bu konuda Adalet Bakanlığına gerekli yazışmaların yapılmasını istiyorum.(İHD Diyarbakır)
*Ağrı M Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Suat Oğul, Sait Tayfur, Nedim Koçkar, Metin Birdal, Adem Akkuş, Remzi Gegez, Hasan Bozman, Sinan Tanrıverdi, Doğan Şenses, Ergin Aktaş, İlyas Tanrıverdi ve ismi öğrenilemeyen bir kişi soruşturma dosyalarının Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde olduğu gerekçesiyle dün Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi'ne sevk edildi. (31.03.2011/DİHA)
14.03.2011 tarihinde şubemize başvuran Gülbahar Sayak, şu beyanlarda bulundu: “Torunum Özgür Sayak, Ağustos 2010’da Erzurum Ak Parti il binasına yapılan saldırıyı yapmış gerekçesiyle Erzurum’da ikamet edip, öğrencidir. Kendisinin bu olayla ilgisi yoktur. Erzurum, sonra Oltu ilçesi, Byaburt ve Rize’deki cezaevlerine gönderildi. Şu an Rize Kapalı Cezaevindedir. Bir ay önce gittiğimde Oltu cezaevindeydi. Cezaevindeki durumu oldukça kötüydü. 15 gün önce annesi Oltu’ya görüşme için gittiğinde oğlunun Rize’ye nakledildiğini duymuş. Daha sonra İstanbul’da çalışan şahsa babası İstanbul’dan gelerek Rize’ye gitti. Rize’de oğluyla görüşmüş. Oğlunun açlık grevinden dolayı yorgun ve bitkin olduğunu gözlemlemiş. Kısacası torunum Özgür Sayak’ın cezaevi nakli sık sık olmakta ve bu durum başta torunum olmak üzere hepimizi olumsuz etkilemektedir. Bu durum başlı başına ayrı bir cezadır. Tek kişilik koğuşta kalmakta, kendisine görevliler tarafından sözlü hakaret edilmektedir. Torunumun kaldığı cezaevi sık sık değiştirilmesinden dolayı endişe duyuyoruz; onu ajanlaştırmaya yönelik idarenin bir tutum içerisinde olabileceğinden kuşku duyuyor ve bu bizleri kaygılandırıyor.” (İHD BİNGÖL)
*16.05.2011 tarihinde şubeye başvuruda bulunan Ali Tekin şu beyanlarda bulundu: “Kardeşim Abdulkerim Tekin 1992 yılında gözaltına alınıp tutuklandı. 36 yıl hapis cezası aldı. İzmir, Malatya, Bartın, Kocaeli ve şimdide Kırıklar/Hacılar F tipi kapalı cezaevinde kalmaktadır. Yerin uzak oluşu ve maddi sıkıntılardan kaynaklı yanına gidemiyoruz. Sevkinin yakın bir cezaevine yapılabilmesi için şubenin hukuki destek sunmasını talep ediyoruz.” (İHD Siirt)
*Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ndeki siyasi tutukluların yaptığı açıklamada, AKP hükümetinin Kürt halkına karşı başlattığı fiziki ve siyasi soykırımın her alanda olanca yoğunluğu ile devam ettiği kaydedildi. Açıklamada, "Önderliğimiz ve hareketimizin uzattığı barış eline AKP hükümetinin cevabı, bir yandan ateşkes konumunda olan gerillaya karşı nokta operasyonları yaparken, şehirler de ise halkımızın en ufak demokratik hareketini polis ordusuyla vahşice karşılık vermektedir" denildi. Sokakların işkence haneye çevrildiği ifade edilen açıklamada, Kürt halkının seçimlerde ortaya koyacağı iradenin gücünü anladıkça hükümetin daha da saldırganlaştığı aktarıldı. Yapılanları seçim sonrası Kürt halkının zaferini gölgeleme amacını taşıdığı vurgulanan açıklamada, "Meşrutiyeti sorgulatmak için 'kaos planını' adım adıma uygulamaya koymuş durumda. İktidarını kalıcılaştırmak için gözü kan bürümüş bu hükümeti Kürdistan'da artık hiçbir meşrutiyetinin kalmadığı herkesçe bilinmektedir" diye belirtildi.
AKP hükümetinin Türkiye devleti tarihinin en intikamcı iktidarı olarak değerlendirilen açıklamada, "Türkiye'deki tüm dinamikleri 'hizaya çekmişken' ona karşı direnen tek dinamik Kürt özgürlük hareketi ve Kürtler olmaktadır. Halkımızın her alandaki direnişi AKP'yi sınır tanımaz düzeyde azgınlaştırmıştır. KCK tutuklamalarıyla kamuoyunca bilinen siyasi operasyonun nasıl bir hukuksuzluk olduğu artık aşikardır. İki yılı aşkın süredir haksız yere tutuklu bulunan arkadaşlarımızın mahkemelerde anadilleri ile savunma yapmaları engellenmiştir. Arkadaşlarımızın onurluca direnişi karşısında her türlü hukuksuzluğa başvurulmuştur. Nitekim son duruşmaya sadece altı arkadaşımız çıkarılmış; onların direnişini kıramadıklarından dolayı dosya kapsamında yargılanan 150'ye yakın arkadaşımızı mahkemeye bile çıkarmadan duruşmayı Ağustos ayına ertelemişlerdir" denildi.Kürt siyasetçilerinin başından beri "rehine" olarak tutulduğu ve yargılandığı vurgulanan açıklamada, mahkemenin Kürt siyasetçilerinin yargılandığı davaya ilişkin aldığı tutum ve uygulamalar ise akla gelmeyecek bir uygulama olarak değerlendirildi. Açıklama'da şunlar ifade ediliyor: "AKP iktidarının kıramadığı özgür iradeye karşı pervazsızlığı devam ediyor. AKP iktidarının kinci intikamcı uygulamalarının son adımı KCK davasından tutuklu bulunan 23 siyasetçiyi bulundukları Amed Cezaevi'nden sürgün etmek oldu. Aslında cezaevlerindeki direnişi kırmak için son süreçte, bulunduğumuz Amed zindanından 100'e yakın arkadaşımız çeşitli cezaevlerine sürgün etmiştir. Ailelerinden uzak yerlere sürgün ederek bir yandan direnişi cezalandırmak isterken diğer yandan Kürt siyasetçilerinin ortak iradesini kendince parçalamak istemektedir. Ancak bugün meydanlarda milyonlar olarak 'An Azadî, An Azadî' diyen halkımızın özgürlük yürüyüşünün yanında olmaya devam edeceğiz. Sürgünler ile bize geri adım attıracağını düşünen zihniyet, direnişimizin gücünü halen anlayamamıştır. Direnişimizin zaferi yakındır."Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nden Bingöl Cezaevi'ne sürgün edilen 23 kişinin isimleri ise şöyle: Ercan Sezgin, Hasan Üner, Hasan İraz, Nasan İnatçı, Seyithan Şen, İhsan Seviktek, Adnan Bayram, Veysi Akay, Zeynel Mat, Ramazan Debe, Ercan Akyol, Mehmet Tari, Abdurrahim Tanrıverdi, Tamer Tanrıkulu, Kerem Duruk, Mehmet Akın, Ahmet Ertaş, Cebrail Kurt, Mikail Karakuş, Mahmut Okkan, Tuncay Korkmaz, Allattin Aktaş ve Celal Yoldaş. (24.05.2011/DİHA)
*21.05.2011 tarihinde şubemize başvuran Ramazan Yıldırım, şu beyanlarda bulundu:Oğlum Mehmet Yıldırım, 19 aydır siyasi tutuklu olarak cezaevindedir. 16 yıl ceza aldı. 15 Mayıs 2011 tarihinde cezaevinde kendini yaktı. Dicle Üniversitesi Hastanesine kaldırıldı. Orada tedavi ediliyordu. Hastanede kendisini gördüm. Ancak askerler konuşmamıza izin vermediler. Dünkü açık görüşümüzde oğlumun arkadaşları onu Malatya’ya götürdüğünü söylemişler. Oğlum Malatya’ya tedavi edilmek için mi, yoksa cezaevine mi nakledilmiş onu bilmiyorum. Bana herhangi bilgi verilmedi. Oğlumun durumu çok ciddi biz ailesi olarak bu konuda kaygılıyız. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyoruz.” (İHD Diyarbakır)
*27.05.2011 tarihinde şubemize başvuran Fatma Görmüş, şu beyanlarda bulundu:Oğlum Aziz Görmüş, yaklaşık 4 yıldır cezaevinde olup 2 yıldır da Kırklareli’ndedir. Cezaevine maddi olanaksızlar ve sağlık nedenleri ile gidemiyorum. Oğlumun Diyarbakır ve çevre illere naklinin yapılması için yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır)
*Urfa'da jandarma tacizine uğrayan 3 kız kardeşten ikisi gözaltına alındı. İddialara göre olay şöyle gelişti. Urfa'nın Yenişehir Mahallesi'nde ikamet eden Gülten E. bir süre önce "Örgüt adına suç işlediği" iddiasıyla tutuklandı. Urfa E Tipi Cezaevi'ne götürülen annelerini 6 ay önce ziyarete giden Rozerin (14), Ruken(18) ve Dilan (20) E. görevli jandarma tarafından arama noktasında ince aramadan geçirildi ve tacize uğradı. Tacize itiraz eden kız kardeşlerle jandarmalar arasında arbede yaşandı. Ardından anne Gülten E. Adana Karataş Cezaevi'ne sürgün edildi üç kız kardeşe ise 3 ay görüş yasağı getirildi.
Taciz ve darp eden jandarma ise "Görevliye mukavemet ettikleri" iddiasıyla üç kız kardeş hakkında suç duyurusunda bulundu. Sabah saatlerinde "İfadeniz var" denilerek çağırıldıkları Yenişehir Polis Merkezi'nde giden kız kardeşlerden Ruken e Dilan E. haklarında şikayet olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. İki kız kardeşin bu gün akşam saatlerinde adliyeye sevk edilmesi bekleniyor.
Konuya ilişkin bilgi veren ağabey Reşat E. annelerinin haksız yere cezaevine atıldığı ve kız kardeşlerinin taciz edildiğini belirterek, "Görüşe giden kız kardeşlerimi taciz ettiler. Tacize tepki gösteren 14 yaşındaki kız kardeşim Rozerin ve diğer kardeşlerim 20 yaşındaki Ruken ile 18 yaşındaki Dilan hakkında dava açtılar. O günkü olaydan sonra annemi Adana Karataş Cezaevi'ne sürgün ettiler. Kardeşlerime de 3 ay görüş cezası verildi. Yetinmediler dava açtılar. Şimdide kardeşlerimi gözaltına aldılar. Potansiyel suçlu olarak görülüyoruz. Ailemiz dağıtıldı. Yeter artık bizden ne istiyorlar" diye tepki gösterdi. (01.06.2011/DİHA)
*Tatvan'da 19 Ocak'ta gözaltına alınan ve tutuklanan DİHA Bitlis muhabiri Sinan Aygül, kaldığı Van E Tipi Cezaevi'nden başka cezaevine nakledildi. Aygül, yer darlığı gerekçe gösterilerek Muş E Tipi Cezaevi'ne gönderildi. (25.06.2011/DİHA)
*24.06.2011 tarihinde şubemize başvuran Bozan Bozkurt, şu beyanlarda bulundu:Oğlum Necdet Bozkurt, şuan Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevinde 4 yıldır hükümlü olarak bulunmaktadır. Benim bu oğlumun dışında Yüksel-Faysal Bozkurt’ta Diyarbakır D Tipi Cezaevinde hükümlüdür. Ben Dicle’de ikamet etmekteyim. Ben kısa bir zaman önce anjiyo ve ameliyat oldum ayrıca belimdeki rahatsızlıktan dolayı Fizik tedavi görüyorum. Maddi durumum olmadığından dolayı oğlumun görüşüne gidemiyorum. Oğlumun Diyarbakır ya da yakın çevrelerine sevkini istiyorum. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum. ” (İHD Diyarbakır)
*02.07.2011 tarihinde şubemize başvuran Ömer Öztekin, şu beyanlarda bulundu:Kardeşim Hamdullah Öztekin, yaklaşık olarak 6 yıldır Tunceli Kapalı Cezaevinde kalmaktadır. Yaklaşık 1 aydan beri kalın bağırsakların ağır iltihaplanması ve midesinde kanamanın olması nedeniyle rahatsızlığı başlamıştır. Rahatsızlığı hayatını tehlikeye atacak boyuta geldiğinden dolayı Elazığ Araştırma Hastanesinde tedavi görmektedir. Aynı zamanda maddi durumumuzun elvermemesi anne ve babamın şeker hastası olması, babamın tansiyon rahatsızlığı ve yaşlı olmaları nedeniyle cezaevinde bulunan kardeşimin görüşüne gidememektedirler. Kardeşimin rahatsızlığının başlaması ve daha fazla destek, moral verebilmemiz için kaldığı Tunceli Kapalı Cezaevinden Diyarbakır, Batman veya Mardin cezaevlerinden birine nakil giderleri karşılanmak üzere naklinin yapılmasını istiyorum. Bu konuda sizden yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*13.07.2011 tarihinde şubemize başvuran Sabiye Çaçan, şu beyanlarda bulundu:Oğlum Mustafa Çaçan, işlediği bir suçtan dolayı 20 yıl mahkûmiyet cezası aldı. Aldığı cezadan dolayı yaklaşık 5 yıldır cezaevindedir. Şuan da Buca cezaevindedir. Eşim 98, bende 70 yaşındayım. Yaşlılık ve sağlık sorunlarından dolayı oğlumu 5 yıldır bir kez olsun ziyaretine gidemedim. Maddi olarak çok zor durumdayız. Eşim tekerlekli sandalyeye bağlı ve son kez oğlunu görmek istiyor. Bu nedenden dolayı oğlumu Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa illerinden birine naklini yapmanızı istiyorum bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*14.07.2011 tarihinde şubemize başvuran Emine Özkan, şu beyanlarda bulundu:Eşim olan M. Emin Özkan, 15 yıldır hükümlü olarak cezaevinde bulunmaktadır. Eşimin birçok rahatsızlığı vardır. Burada sürekli olarak tedavi görmektedir. Eşimin Samsun’daki cezaevine nakil olması için karar çıkmıştır. Ben eşimin nakil olmaması için Adalet Bakanlığına dilekçe göndermek istiyorum. Eşim hem rahatsız olduğu için hem de ben yaşlıyım ve Samsun’a gidebilecek imkânlarına sahip değilim. Sizden hukuki yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*18.07.2011 tarihinde şubemize başvuran Hacı Yardımcı, şu beyanlarda bulundu:Kızım Remziye Yardımcı, yaklaşık 5 yıldır tutukludur. Yaklaşık olarak 9 aydan beri Uşak E Tipi Cezaevinde hükümlü olarak kalmaktadır. Uşak ilinin, ikamet ettiğim Diyarbakır iline mesafe olarak uzak olması nedeni ile kızımı görmeye gitmem mümkün olamamaktadır. Maddi olarak çok kısıtlı koşullarda yaşamaktayız ve ailemin geçimini sağlamak konusunda büyük zorluklar yaşamaktayım. Yine sağlık koşullarım da uzun yolculuk yapmama elverişli değildir. Ayrıca kızım 7 aydır tek kişilik hücrededir. Kızımın uzun süre yalnız kalması psikolojisini bozmuştur. Bu durum bizi de fazlası ile üzmektedir. Belirtmiş olduğum hususlar çerçevesinde kızımın, ikamet ettiğimiz Diyarbakır ili veya Diyarbakır’a yakın illerden Mardin, Batman, Muş birine naklinin sağlanmasını talep etmekteyim.(İHD Diyarbakır Şubesi)

*Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde kalan mahkûmların sevklerinin batı illerine çıkarıldığını söyleyen aileler, bunun kendilerini cezalandırmak olduğunu ifade ederek, sevklerin durdurulmasını istediler. Bir grup mahkûm ailesi Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde kalan eşlerinin sevklerinin Sivas ve Giresun gibi uzak illere çıkarıldığını belirterek yetkililerden sevklerin durdurulmasını istediler. Şu an itibariyle 17 kişinin sevkinin çıkarıldığını ancak toplamda 100 kişiye yakın mahkûmun sevkinin çıkarıldığını kaydeden aileler, "Diyarbakır'a zor gidiyorduk. Maddi durumumuz zaten yok. Yaşlı ve hasta olan anne ve babalarımız var. Hangi imkânla ve nasıl görüşlerine gideceğiz. Bakanlık acilen bu haksızlığı durdursun. Bununla aileleri cezalandırıyorlar." şeklinde konuştular. Batman'a yol ve uzaklık itibariyle çok ters olan illere sevklerin çıkarıldığını ifade eden aileler "Yılda bir defa bile gitme imkânımız yok. Daha önce sevkleri buralara çıkan aileler bin bir zahmetle gidiyorlar. Bu illere Batman'dan gidip gelmek 3 günümüzü alacak. Belki görüşme yapma imkanımızda olmadan geri döneceğiz." şeklinde konuştular. (19.07.2011/Batman Gazetesi)


*19.07.2011 tarihinde şubemize başvuran Ferhat Değiş, şu beyanlarda bulundu:Babam, Nimet Değiş, şuan da Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevinde 9 yıla yakın bir süredir hükümlü olarak kalmaktadır. Kemik erimesi başlangıcı ve nefes darlığı çeken babamı ikamet ettiğimiz Diyarbakır ilinin Adıyaman iline uzak olması nedeni ile ziyaret edemiyoruz. Ayrıca annem de babam gibi yaşlı olup onunda sağlık sorunları vardır. Babam müebbet hapis cezası almış ve şuan infazını yapmaktadır. Müebbet hapis cezası gibi bir ceza karşısında en azından bizlere yakın bir yerde infazını gerçekleştirmesi hem bizler için hem de babam için daha sağlıklı olacaktır. Babamın nakil konusu için daha önce başvuruda bulunmuştuk. Ancak olumsuz yanıt aldık. Bizlerin hem ekonomik durumumuzun olmayışı hem de mesafenin fazla olması nedeni ile babamın, Diyarbakır iline ya da Midyat, Batman, Bingöl, Cezaevlerinden birine naklinin yapılmasını istiyoruz. Bu konuda İHD den hukuki yardım talep ediyoruz.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*20.07.2011 tarihinde Şubemize başvuran Hüseyin İskanoğlu şu beyanlarda bulundu; “Kardeşim Hasan İskanoğlu Mardin Kapalı Cezaevinde hükümlü bulunduğu sırada bilmediğimiz bir nedenden dolayı Trabzon Cezaevine nakil edileceğini öğrenmiş bulunmaktayız. Kardeşim hasta olup sürekli tedaviye muhtaçtır. Kardeşimin Mardin E Tipi Kapalı cezaevinde kalması konusunda derneğinizden hukuki yardım talep ediyorum. (İHD Mardin Şubesi)
*21.07.2011 tarihinde şubemize Muş E Tipi Cezaevinden başvuran Sinan Aygül, şu beyanlarda bulundu: “Ben Muş E Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunuyorum. İstanbul Üniversitesi öğrencisiyim. Aynı zamanda DİHA Bitlis temsilcisiyim. Tutuklu bulunduğum kurum yönetiminin keyfi uygulamaları yüzünden 17 Temmuz’da girmem gereken DGS Sınavına giremedim. Sınav yerim Van F Tipi Kapalı Cezaeviydi. Fakat isteğim dışında Muş’a sevk edildim. Sınav tarihinden 5 gün önce kurum idaresi; sınava Diyarbakır D Tipi Cezaevinde gireceğimi ve 750 liralık ring masrafının da tarafımdan ödenmesi gerektiğini söyledi. Zamanın az olduğunu istenen ücreti denkleştiremeyeceğimi söyleyince olumsuz yanıt aldım ve ring ücretini karşılayamayacağım için sınava giremedim. Van F Tipi Cezaevindeydim. Bundan dolayı sınava gireceğim yer “Van Merkez” seçilmişti. İsteğim dışında Muş’a sevk edildim ve isteğim dışında sınav yerim değişti. Duyarsız yaklaşım ve keyfi uygulama sonucu eğitim hakkım engellendi. Benim için hayati değere sahip olan bir sınava giremedim. Bu anlamda büyük bir mağduriyet yaşadım. Durumum bir insan hakkı ihlali olduğu kanaatindeyim. Bu konuda sizden yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*22.07.2011 tarihinde şubemize başvuran Erdem Kızıldemir, şu beyanlarda bulundu:Oğlum Tahir Kızıldemir, işlediği iddia edilen bir suçtan dolayı 1992 yılında 36 yıl ceza aldı ve cezaevine girdi. Yaklaşık 22 yıldır değişik cezaevlerinde kaldı. Şuan da Kırıkkale cezaevinde kalmaktadır. Ben 80 yaşında yaşlı ve hasta bir kadınım. Yaşadığım Diyarbakır silinden Kırıkkale iline oğlumu ziyarete gitmem mümkün değildir. Oğlumun en son 2 yıl önce ramazan bayramında görüşüne gidebildim. Yaşlılığımın yanına sağlık ve maddi imkânsızlıklarda eklenince sanırım oğlumu ölünceye kadar bir daha göremeyeceğim. Sizden oğlumun naklinin Diyarbakır, Bingöl, Siirt veya Midyat cezaevlerinden birine yapılmasını istiyorum. Gerekli olan yol giderlerini de karşılamaya hazırız. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nden de 18 tutuklunun Rize ve Trabzon'a sevk edildiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, dün sabaha karşı gardiyanlar, siyasi tutukluların kaldığı koğuşlara baskın düzenledi. Baskının ardından 18 tutuklu sürgün edildi. Uzun süredir yer darlığı yaşanan cezaevlerinde şimdiye kadar herhangi toplu bir sevkin yapılmaması ve bir anda bölgedeki cezaevlerinden tutukluların topluca Karadeniz bölgesine sürgün edilmesi dikkat çekti. Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nden Eyüp Yaşar, Cahit Tamur, Mustafa Ürek, Ahmet Koç, Orhan Yüzal, Yahya Güneş, Abdulkadir Yurcu, Ferhat Ruhiye (İranlı), Mehmet Koç, Murat Eser, Tuncer Ali Atan, Hasan İskanoğlu, Tayfun Tamur Trabzon E Tipi Cezaevi'ne, Faysal Tunç, Edip Erdem, Abdülkerim Avşar, Öncü Peker ve Rıza Kazıcı ise daha önce işkence, süngerli oda ve "A Takımı" denen işkenceci gardiyan grubu ile birçok kez gündeme gelen Rize Kalkandere L Tipi Kapalı Cezaevi'ne sürgün edildi. Tutsakların Karadeniz'e sürgün edilmesi ise aileleri mağdur ediyor.

"Sürgün terörü" yaşayan tutuklular, kendilerine yapılan bu uygulamaya tepki gösterdi. Aileleri aracılığıyla açıklama siyasi tutukluları sindirme yapan PKK'li tutuklular, devletin politikasının pir parçası olarak uyguladığı sürgünleri Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde hayata geçirdiğini kaydederek, şunları kaydetti: "Cezaevi müdürleri ve başgardiyanların da parçası oldukları sürgünler 22 Temmuz 2011 tarihinde devreye konuldu. 18 devrimci PKK'li tutuklu ailelerine haber verilmeden apar topar Karadeniz bölgesindeki Trabzon ve Rize Kalkandere cezaevlerine sürgün edildi. Biz devrimci tutsakları yıldırmayı amaçlayan bu sürgünleri kınıyor, mevcut politikaların asla ve asla sonuç vermeyeceğini belirtiyor, aksine mücadele azmimizi ve kararlılığımızı daha da artıracağını belirtiyoruz."



Öte yandan Midyat M Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan kimi siyasi tutukluların da sürgün edildikleri, ancak kaç kişi ve nereye sevk edildikleri konusunda bir bilgiye ulaşılamadı. Midyat M Tipi Cezaevi'nde kalan kardeşi İlhan Dayan'ın da sürgün edildiğini, ancak nereye götürüldüğü konusunda kendilerine bilgi verilmediğini ifade eden Halim Dayan, ağabeyinin yaşamından endişe duyduklarını söyledi. Kardeşinin yanı sıra birçok arkadaşının da 2 gün önce sürgün edildiği haberini aldıklarını kaydeden Dayan, cezaevi idaresi ya da herhangi resmi bir merciden kardeşinin nereye götürüldüğüne dair kendisine herhangi bir bilginin verilmediği ifade etti. Dayan, ciddi kaygıları olduğunu söyleyerek duyarlılık çağrısı yaptı. (23.07.2011/DİHA)
*25.07.2011 tarihinde şubemize başvuran Semire Işık, şu beyanlarda bulundu:Oğlum Alican Işık, uzun yıllardır Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinde hükümlü olarak kalmaktadır. Oğlum ile yaptığım telefon görüşmesinde kendisinin başka bir cezaevine sevkinin çıkarıldığını ve kısa süre sonra sevk edileceğini belirtti. Oğlumun kronik prostatif rahatsızlığı olup, uzun süredir tedavi görmektedir. Geçen hafta tekrar hastaneye gitti ve bir ay sonrasına kontrol için randevu verildi. Ayrıca hastalığı nedeni ile oğlumun soğuk yerlerde de kalmaması gerekmektedir. Oğlumun tedavisinin yapılabilmesi, hastalığının ilerlememesi için Diyarbakır ilinde kalması gerekmektedir. Yine benim de gözlerim tam olarak görmemekte ve başkasının yardımı olmadan hiçbir yere gidememekteyim. Diyarbakır ilinde ikamet etmem nedeni ile oğlumun ziyaretlerine rahatça gidebilmekteyim. Ancak başka bir ile sevki durumunda oğlumu görmem mümkün olamayacaktır. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*Son günlerde adı sürgünlerle anılan Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde hak ihlali haberlerini yenileri ekleniyor. Cezaevinde gardiyanlardan oluşan özel bir ekibin oluştuğuna dikkat çeken tutuklu ve hükümlüler, kimi gardiyanların ise kendilerini doktor yerine koyduklarını ve hasta tutsaklara iğne dahi yaptıklarını iddia etti. Tutuklular, hastalanan tutuklu ve hükümlülerin revire götürüldüğünde revirde görevli olan infaz koruma memurunun çoğu zaman kendini doktor yerine koyup, ilaç verdiğini iddia ederek, kimi hastalara ise iğne dahi vurulduğu belirtti. Tutuklular, bu uygulamayı yapan gardiyanın S. A. adında biri olduğunu belirterek, hastaların kimi kez S.A adındaki gardiyan tarafından azarlandığını da ifade etti. Tutuklular, cezaevinin 1. ve 2. müdürlerini de "AKP'nin yeni özel savaş adamları" diye tanımlayarak, N.A. ve A.E. adındaki gardiyanların da bir "kontra ekibi gibi" hareket ettikleri iddia edildi. Tutuklular her iki gardiyanın kendilerini sürekli sürgün etmekle tehdit ettiklerini aktararak, bundan dolayı 18 arkadaşlarının sürgün edildiğini bildirdi. (01.08.2011/DİHA)


Yüklə 1,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin