2011 yili cezaevi raporu iÇİndekiler


*01.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Nedret Demir, şu beyanlarda bulundu: “



Yüklə 1,06 Mb.
səhifə12/16
tarix17.11.2018
ölçüsü1,06 Mb.
#83141
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   16

*01.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Nedret Demir, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum olan Hamit Demir, Diyarbakır D Tipi Cezaevinden Rize Kalkandere cezaevine sevk edildi. 31.10.2011 tarihinde cezaevinde yaptığım açık görüşte çok yoğun şikâyetlerde bulundu. Görüşme 40 dakika sürdü. Diğer koğuşlarda bulunan arkadaşlarıyla görüşmelerine izin vermediklerini ve ortak etkinliklerini tamamen engellediklerini bildirdi.6 kişilik yemekleri 10 kişiye verdiklerini söyledi biz üzülmeyelim diye birçok şikâyeti de söylemedi. Ancak oğlumun durumu beni endişelendiriyor. Söylenenlere göre gardiyan ve askerlerden çok yoğun baskıların yaşandığı ve uygulandığını öğrendim. Yeni gidenlere 3 ay hobi faaliyetlerini çıkarmamışlar. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum. (İHD Diyarbakır Şubesi)
*01.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Fuat Demirtaş, şu beyanlarda bulundu: “Kardeşim olan Nihat Demirtaş, Midyat cezaevinden 2 ay önce Rize cezaevine sevk edildi. Dün cezaevinden yaptığım görüşmede büyük baskı altında olduklarını gördüm. Gardiyan ve askerler tarafında psikolojik baskı uygulandığını kendilerini provoke etmeye çalıştıklarını belirtti. Görüşme 1 saat olması gerekirken 40-50 dakika dolmadan bitirildi. Biz görüşe giderken çok zorlanıyor ve rencide ediliyoruz. Bu konuda sizden destek bekliyoruz. (İHD Diyarbakır Şubesi)
*"KCK" davasından tutuklu bulunan Cizre Belediye Başkanı Aydın Budak'ın annesi Haci Büşra Budak vefat etti. Budak'ın cenaze törenine katılmak için yaptığı başvuru reddedildi. Bayramın ikinci günü fenalaşması üzerine Mardin Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Cizre Belediye Başkanı Aydın Budak'ın annesi Haci Büşra Budak, bugün yaşamını yitirdi. "KCK" davasından Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklu bulunan Cizre Belediye Başkanı Budak'ın avukatları aracılığı ile cenazeye katılmak için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvuru reddedildi. Budak'ın üç ay önce de babası vefat etmiş ve cenaze törenine katılmasına yine izin verilmemişti. (11.11.2011/DİHA)
*16.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Osman Üzül, şu beyanlarda bulundu: “Ağabeyim olan Haşim Üzül, 4 aydır Rize cezaevinde hükümlü olarak kalmaktadır. Geçen hafta telefonla görüşürken aniden kesildi. Tekrar aradığında gardiyanların müdahale ettiğini dile getirdi. Söylediğini göre telefonla görüşürken eli cebindedir diye telefonu kesmişler. Ağabeyim yaklaşık olarak 2 aydır sorun yaşadıklarını ve gardiyanların kendilerine kötü davrandıklarını, hakaret ettiklerini, yürürken tek sıra halinde yürümeleri gerektiğini belirtti. Annem sağlığı iyi olmadığından ve birçok hastalığı olduğundan dolayı görüşüne gidemiyor. Bu nedenlerden dolayı sizden hukuki yardım talep ediyorum. (İHD Diyarbakır Şubesi)
*Siirt E tipi kapalı cezaevinde bulunan tutuklu-hükümlü ailelerinin şubemize yaptıkları başvuru ile şu beyanlarda bulunmuşlardır. “ Bilindiği gibi cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin 1. Ve 2. Derece kişilerle görüş hakkının yanında 3. Kişinin de savcılıkta alabileceği izin üzerine görüş hakkı bulunmaktadır. Bizler sayısızca kez yaşanan bazı olumsuzluklardan kaynaklı izin istememize rağmen izin verilmemektedir. Ancak bizlerin ve yakınlarımızın tanımadığı kişiler rahatlıkla savcılıkta izin alıp görüş yaptıkları bilgilerini almaktayız. Bunlar arasında özellikle polislerin yer alması iddiası bizleri düşündürmektedir. Savcılık izni görüşün var denilerek koğuşlardan görüş yerine getirilen tutuklular karşılarında tanımadıkları kişileri gördüklerinde şaşırmış bir halde geri dönmektedirler. Bu durumdan kaynaklı çocuklarımızda bizlerde ne olacak, amaç ne vs. sorularla kafamız karışmakta ve kaygılanmaktayız.” NOT: Adalet bakanlığına, Ceza ve Tevkif evleri genel müdürlüğüne, Cumhuriyet savcılığına, TBMM İnsan Hakları inceleme ve araştırma komisyonu başkanlığına başvurular yapıldı. (07.11.2011/ İHD Siirt Şubesi)
*11.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Beritan Kalkan, şu beyanlarda bulundu: “Babam olan Nesimi Kalkan, 36 yıl mahkûmiyet cezası aldı. 19 yıldır cezaevinde bulunmaktadır. Yaklaşık 5 yıldır çölyak hastalığına yakalanmıştır. Genelde Perşembe günü bizim telefon görüşme günümüzdür. Aramayınca merak ettik. Cezaevi idaresini aradık ama onlarda bir bilgi vermediler. Israrlarımız sonucu cezaevi idaresi babamın mide ve bağırsak kanaması geçirdiğini ve Erzurum araştırma hastanesine kaldırıldığını söyledi. Biz ailesi olarak sağlığından dolayı kaygılanıyoruz. Bu nedenlerden dolayı sizden hukuki yardım talep ediyoruz.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*26.11.2011 tarihinde şubemize başvuran Suphiye Güneş, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum olan Mehmet Güneş, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinden Samsun/Bafra cezaevine sevk edildi. Oğlum şuan da Bafra cezaevinde hükümlü olarak bulunmaktadır. Ben 56 yaşındayım ve sağlık sorunları yaşamaktayım. Bu nedenden dolayı uzun yolculuklar yapamıyorum. Ayrıca maddi olanaklarım da yoktur. Ben sağlık sorunlarından ve maddi imkânsızlıktan dolayı oğlumun görüşüne gidemiyorum. Oğlumun Diyarbakır, Mardin veya Batman ilinde bulunan cezaevinden birine sevkini talep ediyorum.(İHD Diyarbakır Şubesi)
*28.11.2011 tarihinde derneğimize başvuruda bulunan Fatma Koç, şu beyanlarda bulundu: Oğlum halen Trabzon E Tipi kapalı Cezaevinde hükümlü olarak kalmaktadır. Yaşlıyım, şeker ve tansiyon hastalığım nedeniyle oğlumun ziyaretine gidemiyorum, bu nedenle oğlumun yakın bir yere (Elazığ, Malatya veya Bingöl) sevkinin yapılması için insan hakları derneğinden yardım talebinde bulunuyorum.” (İHD Elazığ Şubesi)
*29.11.2011 Tarihinde Barış ve Demokrasi Partisi Tatvan İlçe Başkanı Mazlum AKGÜN Bitlis E Tipi Kapalı Ceza Evindeki tutuklularla yaptığı görüşmede tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu koğuşlara Ceza Evinde görevli olan Askerler tarafından taş atıldığı aileleri tarafından gönderilen malzemelerin farklı bahanelerle tutuklu ve hükümlülere teslim edilmediği bu konuyu Ceza Evi yetkilileri ile görüşen hükümlü ve tutuklulara farkı tutum sergilendiği için derneğimize yardım talebinde bulunulmuştur. (İHD Bitlis Temsilciliği)
*Urfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan kadınlar, cezaevinde yaşadıkları sıkıntıları aileleri aracılığıyla gönderdikleri mektupla kamuoyuna duyurdu. Cezaevinde yaşanan hak ihlallerinin arttığını kaydeden kadın tutuklular, bulundukları koğuşun havalandırmasında taş ve mermi çekirdekleri bulduklarını ve bu durumun kendilerini endişelendirdiğini ifade etti. Bu durumdan kaynaklı Cezaevi Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını vurgulayan kadın tutuklular, "Bize verilen yanıtta, kendilerini ilgilendiren bir sorun olmadığını belirttiler" dedi.
Mektupta, kadınların bulunduğu koğuşlarda daha önce sadece gardiyanlar tarafından arama yapıldığı ifade edilerek, "Son bir aydır koğuşlarımız asker, çevik kuvvet, gardiyanlar ile cezaevi müdürünün katılımıyla aranıyor. Bu aramalarda tüm eşyalar birbirine karıştırılıyor" denildi. Cezaevine gönderilen kitapların kendilerine ulaştırılmadığını anlatan kadınlar, "Kitaplarda Kürt kelimesinin geçmesinden kaynaklı bize verilmiyor. Kitaplar yasaklı yayınlar değildir. Tamamı son dönemlerde Kürtlere karşı yapılan tahammülsüzlükten başka bir şey değildir" dedi. Azadiye Welat Gazetesi ile Hevîya Jine dergisinin içeriye alınmadığını kaydeden kadın tutuklular, mektuplarında şunları dile getirdi: "12 Eylül zihniyeti burada hala kendisini sürdürmektedir. Bizlerden ayakta sayım isteniliyor. Bizler bu uygulamayı kabul etmediğimiz için sayısız soruşturma açılıyor. Açılan soruşturmalar kapsamında yaklaşık 1 yıldır açık görüş yapamıyoruz. Görüş yasağıyla birlikte iletişim cezaları da veriliyor. Ailelerimizin bizlere gönderdiği kırtasiye malzemeleri verilmiyor. Burada cezaevi kantininde almamız söyleniyor. Ama dışarı da bir kalem 1 TL ise burada 3 TL'ye satılıyor." (16.12.2011/DİHA)


DİSİPLİN CEZASI VERİLENLER

*Van F Tipi Cezaevi'nde kapalı görüşte aileleriyle Kürtçe konuşan 3 PKK'li tutukluya "A Takımı" denilen ekip tarafından müdahale edilirken, Kürtçe konuşan tutuklulara spor ve hücre cezaları verildi. Van F Tipi Cezaevinde PKK davasında tutuklu bulunan Hamdi Kılınç, İskan Aksaç ve Aydın Akış, geçen hafta yaşanan olay hakkında aileleri aracılığıyla açıklama yaptı. Kapalı görüşte Kürtçe konuştukları için cezaevinde gardiyanlar tarafından müdahale edildiğini belirten tutuklular, "Biz ailelerimizle Kürtçe olarak konuştuğumuzda ilk olarak bir gardiyan gelip bizi uyardı. Biz de konuşmaya devam edince cezaevinde özel olarak yapılandırılan müdahale takımı geldi. Gelip direk görüşmemizi kesmek istedi. Biz engel olunca saldırı yapıldı ve darp edildik" dedi. Tutuklular, yapılan saldırıdan sonra kendilerine hücre ve spora çıkmama cezaları verildiğini dile getirdi. (03.02.2011/DİHA)


*Yaklaşık iki yıldır Urfa Cezaevi'nde süren hak gasplarına her gün bir yenisi ekleniyor. Daha önce sayım vermedikleri iddiası ile kadın koğuşundaki tüm tutsaklara açılan 2 soruşturmada "sosyal haklardan men" cezası veren cezaevi yönetimi, son olarak aralarında BDP İl Eşbaşkanı İbrahim Ayhan'ın da bulunduğu 15 kişiye PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getiriliş yıldönümünde bir günlük açlık grevine girdikleri gerekçesiyle bir aylık "sosyal haklardan ve iletişimden men" ile "görüşe çıkmama" cezası verdi. (14.03.2011/DİHA)
*YSK'nın bağımsız adayları veto etmesinin ardından bölgede başlayan olaylar ve polisin orantısız şiddetini protesto etmek için geçtiğimiz günlerde açlık grevi yaptıklarını duyuran Batman M Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan 150’yi aşkın siyasi tutuklu ve hükümlüye 3 ay açık görüşe çıkmama cezası verildiği öğrenildi. Ayrıca, cezaevindeki birçok tutuklunun ise istemi dışında başka cezaevlerine gönderileceği öğrenildi. Yakınları aracılığı ile bir açıklama yapan tutuklular kamuoyunu duyarlı olmaya çağırarak şunları belirtti: "Özellikle YSK vetosu ardından cezaevinde de baskılar iyice arttı. Protesto amacıyla başlattığımız açlık grevi nedeniyle 3 ay açık görüşe çıkmama cezası verildi. Akabinde bölgede yaşanan olaylar nedeniyle tutuklanan birçok arkadaşımız var. Bu Batman M Tipi Kapalı Cezaevi'nde başlayacak yeni sürgünlere bu tutuklamalar adeta yeni bir bahane oldu. Gün geçtikçe baskılar artırıyor. İnsan hakları kuruluşlarını, demokratik kamuoyunu, vicdan sahibi herkesi yaşanan bu insanlık dışı uygulamalara karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz." (27.04.2011/DİHA) 
*Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi'nde aralarında Yüksekova Eski Belediye Başkanı Ruken Yetişkin'in de bulunduğu 35 tutuklu kadına 2 ay açık görüş yasağı verildiği öğrenildi. Son dönemlerde geliştirilen askeri ve siyasi operasyonları protesto etmek amacıyla açlık grevine girdikleri için kadın tutuklulara ceza verildiği bildirildi. (08.05.2011/DİHA)
*Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nden kalan kadın tutuklular, yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin aileleri aracılığı ile bir açıklama yaptı. Askeri operasyonlara karşı iki günlük açlık grevi başlattıklarını belirten kadın tutuklular, cezaevi idaresi tarafından açlık grevi sona ermeden 5 ay disiplin cezası verildiğini belirtti. Kapasitesi dar olan cezaevine son dönemlerde yoğun gelişlerle birlikte 15 kişilik odalarda 58 kişinin kaldığını belirten tutuklular, nefes almakta dahi zorluk çektiklerini kaydetti. Koridor ve tuvalet kapılarına kadar yatak serildiğini ve her yatağa 3 kişinin düştüğünü belirten tutuklular ayrıca gardiyanlar tarafından psikolojik baskıya maruz bırakıldıklarını belirtti. Açıklamada başta insan hakları örgütleri olmak üzere kamuoyu cezaevlerindeki hak ihalelerine karşı duyarlı olmaya çağırıldı. (18.05.2011/DİHA)
*Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu'nun "KCK davası" kapsamında tutuklu bulunan Urfa adayı İbrahim Ayhan'a, Urfa E Tipi Cezaevi yönetimi düşündürücü bir ceza verdi. "Sayım düzenine geçmediği" iddiasıyla cezaevi idaresi tarafından hakkında soruşturma başlatılan Ayhan'a Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 3 ay iletişim haklarından men cezası verildi. Alınan karar doğrultusunda, Ayhan'ın seçmenlerine selam göndermesi, ailesi ile görüşmesi, telefon açması, mektup yazması yasaklandı. (27.05.2011/DİHA)
*PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlarından "KCK davası" tutuklusu Ebru Günay'a, duruşmaya katılmayacağını bildiren dilekçesi gerekçe gösterilerek iki ay kapalı görüş yasağı verildi. Avukat Erhan Ürküt, Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi yönetiminin verdiği disiplin cezasının hukuk dışı olduğunu söyledi. (08.06.2011/DİHA)
*16.06.2011 tarihinde şubemize Nezahat Kuzu aracılığıyla Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevinden mektupla başvuran Hanefi Kuzu, şu beyanlarda bulundu:Kaç kez oluyor size mektup yazıyorum ama faşizan iktidar AKP politikalarından dolayı her seferinde gerekçeler göstererek idari kurulu tarafından el konuluyor. Bulunduğum Kandıra 2 Nolu F Tipi cezaevinde keyfi uygulamaların haddi hesabı olmayan uygulamalarla karşı karşıya ve yaşamaktayım. Yaklaşık 4 ay önce dış kantine bakan ilgili gardiyan benden habersiz ve bilgim olmadan adli bir hükümlünün kolisini hesabımdan yolluyorlar. Ne tesadüf ki o sırada da iç hukuk yolları tükenmiş ve evraklarımı AHİM’e göndermesi için avukatıma yolladım. Bu AHİM’e gitmemeye dönük bir engellemeydi. Bunun üzerine bende ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundum. İlgili Cumhuriyet Savcısı sözlü olarak dilekçemi işleme koymayarak yolsuzluk denilen girişime göz yumması üzerine bende dilekçeyi infaz hâkimliğine yolladım. 04.02.2011 tarihinde saat 9.30 civarında cezaevi müdürüyle görüşme talebi olmaksızın odamdan zorla alınarak cezaevi idaresi tarafından tutuklu ve hükümlülerin görüştüğü odaya götürüldüm. Sorgusuz ve sualsiz hakaret, tehdit ve şantaj yapmaya başladılar. Dilekçemi geri çekmeyeceğimi söylediğimde işkence timi olarak bilinen kişiler beni kameraların olduğu yerde işkence uyguladılar. Bu konu için Adalet bakanını göreve çağırıyorum, bu görüntüleri bir heyet denetlesin istiyorum. Yukarıda belirttiğim bu husus cezaevi 2. müdürü olan Servet isimli kişi tarafından yapıldı. Benim 4 Nisan da doktorla randevum olmasına rağmen bana doktorun izne ayrıldığını söylediler. Yapılan işkenceler yetmezmiş gibi bana 1 kapalı görüşten men için disiplin soruşturması açıldı. Bulunduğum bu cezaevinde keyfi uygulamalar ve işkencelere tabii tutuluyorum. Yaklaşık 1 ay önce İHD’ye faks ve mektup gönderdim. Uyduruk uygulamalar gerekçe göstererek mektup ve fakslarıma el koydular. Faşist AKP’nin politikalarını kamufle etmeye çalışıyorlar. En son 15 gün önce Günlük Gazetesinde bulunan Hüseyin Akyol’a yazdığım bir mektup aynı sebeplerden dolayı el konuldu. Bu idarenin mektuplara el koyması temel nedeni “kirli çamaşırlarını gizlemeye” dönüktür. Bu faşizan uygulamaların altında imzası olan kurum 1. müdürü Mehmet Kara Kaya, Sosyolog Özlem Altın, Psikolog Deniz Enül, bu kişilerin talimatları doğrultusunda işkenceler uygulanmıştır. Hükümetin sözde Türkiye’de işkenceye sıfır tolerans dediği gerçek dışı olduğunu Başbakan Erdoğan buradaki kameralara baksın ve görsün. İşkencenin nasıl sistemli olduğunu göreceklerdir. Bu durumu sizlerle paylaşmak ve kamuoyuna duyurmak istedim.”(İHD Diyarbakır Şubesi)
*Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu'nun tutuklu Şırnak Bağımsız Milletvekili Faysal Sarıyıldız'a tutuklu bulunduğu Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi idaresi tarafından, geçen ay "askeri ve siyasi operasyonların" durdurulması için cezaevinde yapılan açlık grevine katıldığı gerekçesiyle 4 ay açık görüş cezası verildi. Ailesi tarafından verilen bilgiye göre, cezaevi yönetiminin açlık grevine giren tüm siyasi tutuklulara 4 ay boyunca açık görüş cezası verdiği ve Sarıyıldız'ın milletvekili olmasına rağmen cezaevi idaresi tarafından Sarıyıldız’ın da 4 ay boyunca açık görüş hakkının elinden alındığı bildirildi. (25.06.2011/DİHA)
*Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde aralarında BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın da bulunduğu onlarca PKK'li tutuklu ve hükümlü 4 ay açık görüş cezasına çarptırıldığı öğrenildi. Tutuklu ve hükümlülerin yaptığı açlık grevleriyle ilgili başlatılan soruşturmada jet ceza çıktı. Aileleri aracılığıyla ajansımıza mektup gönderen tutuklu ve hükümlüler, 3 ay etkinliklerden men cezası aldıklarını söylediler. "Bu da otomatik olarak açık görüş cezasını beraberinde getiriyor. İnfaz Hakimliği'ne ifade vermeye gidiyoruz. Taleplerimiz anadilde savunma yapmak olunca, mahkeme ilk elde hemen talebimizi ret ediyor" denilen mektupta, hasta tutukluların durumuna da dikkat çekildi. Yine başta Erzurum H Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve sağlık sorunları ağırlaşan Mehmet Aras başta olmak üzere tüm hasta tutukluların tahliyelerinin talep edildiği dilekçelerin Cumhurbaşkanlığı'na gönderildiği bildirilen mektupta, cezaevlerinde yaşanan sorunlar şöyle sıralandı: "Bir süredir keyfi bir şekilde bizlere gelen kimi kart postallar, fotoğraflar, tarafımıza verilmiyor. Diş sorunu olan arkadaşlarımızın hiçbiri iki aydır hastaneye götürülmüyor. Tüm başvurularımıza rağmen bu sorun çözülmüş değil. Hastane ve cezaevi idaresi arasındaki kimi sorunlar gerekçe gösterilerek tedaviler engelleniyor."
Öte yandan soruşturmanın bir benzeri de Antep H Tipi Kapalı Cezaevi'nde yapıldı. Konuya ilişkin görüştüğümüz Antep H Tipi Cezaevi 2. Müdürü Hikmet Yücel, tutukluların tedavilerinin yapıldığını iddia ederek, "Söylenen iddialar yalandır, uydurmadır. Yasak yayınları içeri almıyoruz. Bazı kartpostallar ve fotoğrafları da yasak olduğu için içeri almıyoruz" dedi. (03.07.2011/DİHA)
*Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde aralarında BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın da bulunduğu yüzlerce PKK'li tutuklu ve hükümlü, 4 ay açık görüş cezasına çarptırılmasının ardından askeri ve siyasi operasyonları protesto ettikleri gerekçesiyle 2 ay daha açık görüş cezası verilerek, açık görüş cezaları toplam 6 aya çıkarıldı. Aynı zamanda tutuklu ve hükümlülere sportif haklardan 1 ay men edilme cezası verildi. Ceza alan tutuklu ve hükümlülerin Mardin Asliye Ceza Mahkemesi'nde ifadeleri alındı. Ancak Sarıyıldız, ifade vermeyeceğini çünkü Anayasa'nın 83. maddesine göre milletvekili seçilen birinin sorgulanamayacağını bunun için ifade vermeyeceğini bildirdiği öğrenildi. Sarıyıldız'ın ring aracına bindirilmek istendiği, ancak kaldığı odadan çıkmadığı belirtilirken, diğer tutukluların ise uzun süre ring aracında bekletildiği kaydedildi. Sarıyıldız'ın ifade vermemesi üzerine cezaevi yönetimi durumu Mardin Asliye Ceza Mahkemesi'ne bildirdi. Sarıyıldız'ın ifadesinin alınmasının şu an durdurulduğu ancak bu konudaki görüşmelerin ise hâlâ sürdüğü belirtildi. Avukatı aracılığıyla açıklama yapan Sarıyıldız, Türkiye'de hükümetin tutuklu milletvekillerine yaklaşımının bütün kurumlara yansıdığını kaydederken, yargının da hükümetin bu tavrından etkilendiğini belirtti. Sarıyıldız, yargının hükümetin politikaları paralelinde davrandığına dikkat çekerek, demokratik tepkilerden dolayı bu tür uygulamalara maruz kalmasını da kınadı. Sarıyıldız, ifadesinin zorla alınması durumunda bu konu hakkında daha sonra açıklama yapacağını bildirdi. (15.07.2011/DİHA)
*Van'da 12 Eylül 2010'da yapılan Anayasa referandumu öncesi yapılan baskında 14 kişiyle birlikte gözaltına alınarak tutuklanan Seyit Fehim Arvasi Mahallesi Özgür Halk Derneği Başkanı Ayhan Çevik'e, disiplin cezası verildiği kaydedildi. Muş E Tipi Cezaevi'nde kaldığı dönemde yaptığı açlık grevinden dolayı hakkında başlatılan soruşturma kapsamında Çevik'e 2 ay açık görüş cezası verildi. Açık görüş nedeniyle Van F Tipi Cezaevi'ne giden Çevik'in ailesi, alınan karar gerekçe gösterilerek içeriye alınmadı. (21.07.2011/DİHA)
*Artan askeri ve siyasi operasyonları protesto etmek amacıyla, cezaevlerinde bulunan siyasi tutuklu ve hükümlülerin başlattıkları açlık grevleri hakkında açılan soruşturmalar sonucunda cezalar verilmeye devam ediyor. Siyasi davalardan kadın tutukluların kaldığı Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan tutuklular hakkında açılan soruşturma sonucunda 6 tutukluya disiplin cezası verildi. Önceki gün ifadeleri alınmak istenen ve aralarında milletvekili seçildiği halde tahliye edilmeyen Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu'nun Şırnak Milletvekili Selma Irmak'ın da bulunduğu 6 kadın tutukluya görüş yasağı getirildi. Sorgu hakimliği tarafından ifadeleri alınmak istenen Irmak ve 5 tutuklunun, Kürtçe ifade talepleri kabul edilmedi ve ifadeleri alınmadan soruşturma sonlandırıldı. Soruşturma sonucunda 6 tutukluya bir ay görüş yasağı cezası verildi. İfadeler alınmadan Sorgu Hakimliği tarafından verilen disiplin cezasına Avukat Erhan Ürküt aracılığı ile 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulunan milletvekili Selma Irmak ile Fadile Bayram, Gülcihan Şimşek, Roza Erdede, Zahide Besi ve Pelgüzar Kaygısız'ın itirazları ise, "Diyarbakır İnfaz Hakimliğinin ret kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından itirazların CMK 271 ve 4675 sayılı yasanın 6. Maddesi gereğince" iddiasıyla reddedildi. (22.07.2011/DİHA)
*Urfa E Tipi Cezaevi'nde bulunan PAJK'lı tutuklular gönderdikleri mektupta, cezaevinde yaşanan hak ihlalleri ve cezaevi idaresinin keyfi uygulamalarına dikkat çekti. Cezaevinde her türlü baskı, gözdağı ve sindirmeye dönük uygulamalarla karşı karşıya bulunduklarını belirten PAJK'lılar, "Tutuklu ve hükümlü haklarımız, cezaevi idaresinin keyfi tutumuna bırakılmış ve bu fazlasıyla keyfiyet sahibi olan cezaevi idaresinin 'ne kadar ceza verirsem o kadar çok terbiye ederim' mantığıyla hak ihlalleri yaşanmaktadır" diye kaydetti. Sayım düzenine geçmedikleri gerekçesiyle ceza alan PAJK'lılar, "Öncelikle sayım düzenine geçmeyi kabul etmediğimiz için hakkımızda iki ayrı tutanak tutuldu ve iki ayrı ceza, infaz hakimliğinde onaylatıldı. Kürt halkının demokratik ve meşru hak taleplerini desteklemek amaçlı girdiğimiz dönüşümlü açlık grevi ile ilgili de birden fazla tutulan soruşturma tutanağıyla 3 ayrı iletişim cezası verildi ve bunlar onaylandı" denildi. Verilen cezalardan dolayı aileleriyle görüştürülmediklerini ifade eden PJAK'lılar, "Verilen bu cezalardan kaynaklı 3 aydır ailelerimizle açık görüş yapamıyoruz. Ayrıca Eylül'e kadar ailelerimizle yaptığımız telefaks hakkımız, mektup yollama-alma hakkımız elimizden alınmıştır. Yıl boyunca da açık görüş cezası devam edecektir" diye bildirdi. Annesi ve babası cezaevinde olan Agır'ın anne ve baba özlemini gidermesi amacıyla cezaevi idaresine başvuran PAJK'lılar, açıklamalarına şöyle devam etti: "Bu cezalarla sadece bizler değil ailelerimiz ve sevdiklerimiz de cezalandırılmaktadır. 9 aydır annesinden koparılan 4 yaşındaki Agır verilen bu cezaların en büyük mağdurudur. Hem annesi hem de babasının cezaevinde oluşu üstünde onu tüm iletişim haklarından mahrum bırakan bu zihniyetin amacı açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Tabi Agır'ın cezaevinde olan annesi Aynur Özak Şahin'in yanında kalma gibi bir hakkı da var. Cezaevi bu konuda bir sıkıntı çıkarmayacağının irade beyanında bizlere yaptı. Bir çocuğa özlemlerini gidermesinin adresi olarak kendisinin cezaevine girmesini önerdi! Onun da bir çocuk olarak, oyun alanlarından, arkadaşlarından, evinden kısaca özgürlük mekanından kopararak, yarı olarak büyüyeceği bir yer olan cezaevine girmesini önerdi! Ama en büyük cevabı veren cezaevine girmeyi reddederek, özlemlerini özgürlük mekanında büyütmeyi seçen Agır oldu." (29.07.2011/DİHA)
*Bitlis E Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan 10 çocuk, devam eden askeri ve siyasi operasyonları kınamak amacıyla önceki gün açlık grevi başlattıklarını duyurdu. Aileleri aracılığıyla açıklama yapan çocuklar, son zamanlarda Kürt halkı üzerindeki baskıların arttığına dikkat çekerek, baskılara karşı kamuoyu oluşturmak amacıyla açlık grevi başlattıklarını duyurdu. Açlık grevinin başlamasından sonra 2 arkadaşlarının tek kişilik hücrelere atıldığını da dile getiren çocuklar, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu. (12.08.2011/DİHA)
*Aileleri aracılığıyla açıklamada bulunan Van F Tipi Cezaevi'nde bulunan tutuklu ve hükümlüler, Çukurca saldırısından sonra üzerlerindeki baskıların arttığına dikkat çekerek, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu. Aileler, tutukluların verdiği bilgileri şöyle kaydetti: "Çukurca'da yaşanan saldırıdan sonra üzerimizdeki baskılar artmaya başladı. Özelikle baskılar Hakkari ve ilçelerinden gelenlerin üzerinde uygulanıyor. En son Metin Gezer, Yusuf Akın ve Osman Balar'ın bulunduğu koğuşa gardiyanlar hiçbir gerekçe göstermeden baskın yapmış. Baskında hakarete maruz kalan tutuklular sonra tek kişilik hücrelere atılmış. Gene özelikle gardiyanlar Hakkari'den gelenlere küfür ve hakaretlerde bulunuyor." açıklamada, baskıların her geçen gün giderek arttığına da dikkat çekilerek, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunuldu. (22.08.2011/DİHA)
*Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan siyasi tutuklular, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki cezaevi koşullarını protesto etmek amacıyla süresiz dönüşümlü açlık grevi başlattı. Aileleri aracılığıyla açıklama yapan tutuklular, İmralı'daki tecrit koşullarına dikkat çekmek için 3'er günlük süresiz dönüşümlü açlık grevi başlattıklarını duyurdu. Öte yandan 7 Nisan'da girdikleri açlık grevi nedeniyle haklarında disiplin soruşturması başlatılan 38 tutuklunun, infaz hakimliğinde Kürtçe ifade verme taleplerinin reddedildiği öğrenildi. (01.12.2011/DİHA)

CEZAEVLERİNDE ANADİL YASAĞI

*Van F Tipi Cezaevi'nde kapalı görüşte aileleriyle Kürtçe konuşan 3 PKK'li tutukluya "A Takımı" denilen ekip tarafından müdahale edilirken, Kürtçe konuşan tutuklulara spor ve hücre cezaları verildi. Van F Tipi Cezaevinde PKK davasında tutuklu bulunan Hamdi Kılınç, İskan Aksaç ve Aydın Akış, geçen hafta yaşanan olay hakkında aileleri aracılığıyla açıklama yaptı. Kapalı görüşte Kürtçe konuştukları için cezaevinde gardiyanlar tarafından müdahale edildiğini belirten tutuklular, "Biz ailelerimizle Kürtçe olarak konuştuğumuzda ilk olarak bir gardiyan gelip bizi uyardı. Biz de konuşmaya devam edince cezaevinde özel olarak yapılandırılan müdahale takımı geldi. Gelip direk görüşmemizi kesmek istedi. Biz engel olunca saldırı yapıldı ve darp edildik" dedi. Tutuklular, yapılan saldırıdan sonra kendilerine hücre ve spora çıkmama cezaları verildiğini dile getirdi. (03.02.2011/DİHA)


*Komeleya Jinên Dengbêj Derneği'nin, Kürtçe, Türkçe, Arapça ve İngilizce Van M Tipi Kapalı Cezaevi'nde konser vermek için Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvuru, "Devlet dairelerinde Kürtçe konuşmak yasaktır" gerekçesiyle reddedildi. Konuya ilişkin dernek binasında açıklama yapan Dengbêj Elif Çiftçi, Kürtçe'nin cezaevlerinde serbest edildiği düşüncesiyle Van M Tipi Kapalı Cezaevi'ne dört dilde konser vermek için başvurduklarını ancak başvurularının Cumhuriyet Başsavcılığı'nca reddedildiğini belirtti. Konser talebi ile gittikleri cezaevi yetkililerinden olumu yanıt aldıklarını söyleyen Çiftçi, tüm hazırlıklarını yaptıklarını ancak konsere iki gün kala konserin iptal edildiğinin kendilerine aktarıldığını ifade etti. Konserin iptal edilmesinden dolay Van Cumhuriyet Başsavcılığı'yla görüşme yaptıklarını belirten Çiftçi, yaptıkları görüşmede savcının kendilerine konserin iptal etme gerekçesini "Devlet dairelerinde Kürtçe konuşmak yasak" şeklinde açıkladığını söyledi. "Kürtçe yasak" gerekçesi ile konserin iptal edilmesini anlamadığına dikkat çeken Çiftçi, "Başbakan neden durmadan cezaevlerinde Kürtçe'nın serbest edildiğini söylüyor? Devlet Tiyatroları nasıl oluyor da Kürtçe oyun oynanabiliyor? Devletin resmi kanalı TRT'ye bağlı TRT Şeş niye var? Neden sıklıkla Şivan Perwer'in Türkiye'de konser verileceği söyleniyor? Bunlar varken konserimize izin verilmesinin engellenmesi açılım politikalarıyla kim nasıl izah edebilir?" diye sordu. (26.02.2011/DİHA)
*PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik uygulanan tecridi attıkları sloganlar ile protesto eden Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan PKK'li tutuklular hakkında soruşturma açıldığı öğrenildi. Tutukluların yakınları tarafından verilen bilgilere göre, geçen hafta meydana gelen protesto gösterisinin ardından cezaevi idaresi soruşturma açtı. Soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulmak istenen PKK'li tutuklu ve hükümlüler, ifadelerini Kürtçe’nin Kurmancî ve Zazakî lehçeleri ile yapmak istedi. Tutsakların bu kararına karşı cezaevi idaresinin ikinci bir soruşturma açtığı bildirildi. (28.02.2011/DİHA)
*02.05.2011 tarihinde Siirt E Tipi Kapalı cezaevinde bulunan Erdoğan Uçar, Mehmet Cengiz ile Cahit Ayaz mektupla şubeye başvuruda bulunarak şu beyanlarda bulundular. “Dilimiz cezaevinde halen yasaklı olduğunu ifade etmek istiyoruz. Kürtçe yazdığımız mektuplar ile gelen mektuplarımız tercüman yok gerekçesiyle el konuluyor. İnfaz hâkimliğinde yaptığımız itirazlara karşılık hakimlik tarafından alınan ifadelerimiz tıkır tıkır çeviren idare personeli mektuplarımız söz konusu olduğunda ortalıkta görünmemektedir. Özcesi Kürtçe’nin cezaevinde halen yasaklı olduğunu söylüyoruz.” (İHD Siirt)

*Geçmişte Kürtçe çıkan dergi ve gazetelerin "Bilinmeyen dil", "Tercüman yok", "Sakıncalı" gibi sudan gerekçelerle birçok cezaevinde keyfi olarak engellenmesine yeni bir örnek de Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi'nde eklendi. Cezaevinde mahkumlara gönderilen Kürtçe mektupların "tercüman yok" gerekçesiyle verilmediği ortaya çıktı. Tutuklu ve hükümlülerin de yazdığı mektuplar yine aynı gerekçeyle gönderilmeyerek, kendilerine iade ediliyor. Siirt cezaevindeki bu uygulamanın boyutları ise PKK'li tutsaklar adına Cahit Ayaz, Mehmet Cengiz, Erdoğan Uçar'ın yazdığı mektup ile ortaya çıktı. PKK tutsakların İHD MYK Üyesi Necla Şengül'e gönderdikleri mektupta, Kürt sorununun demokratik çözümü çerçevesinde Kürtçenin üzerindeki baskıların kaldırılması, kamusal alanda kullanılıp kullanılmaması yönünde tartışmaların yaşandığı, TRT 6'nın 24 saat Kürtçe yayın yaptığı ve aynı isimde bir radyonun da yayında olduğu bir dönemde cezaevinde anadilleriyle iletişim kuramadıklarını belirtti. Başbakan'ın miting meydanlarında uluslararası arenada göğsünü gere gere cezaevlerinde artık Kürtçenin yasak olmadığını dillendirdiğinin hatırlatıldığı mektupta, "Bizleri, tutsakları kirli politikalarına alet etmekte bile hiç bir tereddüt yaşamamakta kamuoyunu alenen yanıltmakta, deyim yerindeyse kandırmaktadır. Başbakan dedi diye hiçbir sorun sıkıntı ortadan kalkmamaktadır" denildi.Bölgede AKP hükümetinin seçim yatırımı olarak cezaevlerinde dil serbestliğini kullanmakta olduğuna dikkat çekilen mektupta, bu vesileyle AKP'nin oy toplama arayışında olduğu, bunun için hiçbir ahlaki ilkeyi esas almadığı belirtildi. Mektupta, olmayan bir serbestliğin propagandasını yapmanın siyasi ahlakın olmadığının kanıtı olduğu dile getirildi. Kürtçenin halen cezaevinde yasaklı olduğunun altı çizilen mektupta, yasağın 12 Eylül literatüründe "ret" bugün ise "tercüman yok" şeklinde tezahür edildiği belirtildi. Kürtçe yazılan mektuplara tercüman olmadığı gerekçesiyle el konulduğu belirtilen mektupta, "Gelen mektuplarımıza el konuluyor. Siirt gibi bir ilde binlerce Kürt devlet memuru varken, binlerce asker varken, yüzlerce Kürt polis, bir ordu devleti ve işbirlikçi korucu, yüzlerce gardiyan (ki kurumda çalışan gardiyanların yüzde doksanı Kürt ve Kürtçe biliyor) varken hatta kurum müdürlerinden bazıları Kürt iken tercüman bulunmadığından dolayı mektupların gönderilmemesi gelenlere el konulması inandırıcı olmamakta, ortada keyfi bir yaklaşımın bulunduğuna kanaat getirmekteyiz. Tüm bunlarla beraber Siirt'te üniversitede maddi sıkıntılar yaşayan ve bu işi yapabilecek yüzlerce genç varken, bu uygulamanın adına 'tercüman sorunu' demek ve buna inanılmasını beklemek saflık olur" ifadeleri yer aldı.

Tutsakların yazdığı mektupta infaz hakimliğinde yaptıkları itirazlara karşılık hakim tarafından alınan ifadelerini serbest çeviren personelinin bulunduğunu ancak, mektupların tercümesine geldiğinde kimsenin ortalıkta gözükmediği kaydediliyor. Mektupta şunlar belirtildi: "Eğer ailelerimize yazdığımız mektuplardan bile mahrum bırakılıyorsak, annemizle arkadaşlarımızla kendi dilimizle özlemlerimizle hayallerimiz bile engelleniyorsa demek ki, koca bir safsatadır. Kürtçe Cumhuriyet tarihi boyunca özgürleşmedi, özgürleştiği ya da yasakların kaldırıldığının doğru olmadığını karşılaştığımız engellemelerden biliyoruz. Yasaklar bugün 12 Eylül literatürüyle değil de AKP'nin kurnaz ve sinsi literatürüyle sürüyor. Biz tüm bunlara rağmen hiç bir zaman anadilimiz üzerindeki baskı ve yasakları kabul etmeyeceğiz."

İHD MYK Üyesi Necla Şengül ise, anadil konusunda kısıtlamaların yoğun şekilde yaşandığını belirterek, cezaevlerinde idarenin keyfi yasaklamaları ile farklı uygulamalarla tutsaklar üzerine baskı aracı olarak kullanıldığını söyledi. Avrupa Cezaevi Kuralları'nın "Etnik ya da dilsel azınlıklar" başlık kuralında devletlere, konuyla ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması yükümlülüğü getirdiğine işaret Şengül, "Özellikle Kürtçe konuşmanın önündeki engellerle birlikte yazılan Kürtçe mektuplar ve Türkçe bilmeyen ailelerin ziyaretlerinin de engellendiği görülmektedir. Oysaki mahpusların, aile ve yakınlarıyla anadilde bağlantı kurabilmenin yanı sıra onlarla görüşmeleri de güvence altına alınmış durumdadır. bu uygulamaların acilen sonlandırılması mahpusların kendi anadiliyle kendini ifade etme hakkı tanınmalıdır" diye konuştu. (12.05.2011/DİHA)


CEZAEVLERİNDEN DİĞER BAŞVURULAR ve İHLALLER

Yüklə 1,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin