2019 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’na ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu muhalefet şerhimiz aşağıdaki gibidir


Asgari Ücret Reel Olarak Azalmaktadır



Yüklə 1,43 Mb.
səhifə13/33
tarix27.12.2018
ölçüsü1,43 Mb.
#87132
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   33

Asgari Ücret Reel Olarak Azalmaktadır


Mevcut durumda asgari ücret uygulaması azami yoksulluk ile sonuçlanmaktadır. Asgari ücretle çalışma, Türkiye’de istisnai bir durum değildir. Kayıtlı istihdam edilenler çok yüksek bir oranda “asgari” ücretle istihdam ediliyor ve asgari ücretliler yoksulluk içinde geçinemiyor. Asgari ücretliden sürekli “fedakârlık” bekleyen siyasal iktidarın bu tutumu göstermektedir ki, siyasal iktidar asgari ücretlinin yaşamını nasıl sürdürüldüğüyle ilgilenmiyor. AKP’den önce “ücretlilerin” milli gelirden aldığı pay % 50’ye yakınken 2017’de bu pay % 30’lara düşmüştür. Ücretliler içerisinde de “yevmiyeliler ile birlikte” en olumsuz koşullarda çalışanlar asgari ücretlidir. Asgari ücretlinin Türkiye’de çalışırken yaşadığı tek sorun ücretinin “asgari” olması değildir. Enflasyonun iki haneli olduğu bir yerde zammın enflasyon altında kalması reel yoksullaşmayı derinleştiriyor, geçimi zorlaştırıyor. Asgari ücretliye reel olarak “sıfır zam” verilmesi ancak enflasyon oranlarında cari artış ile mümkündür. Bu yönüyle asgari ücret için kamuoyuna sunulan teklifler dahi insan onuruna yakışır iş ve yaşam için gerekli asgari ücret bandını tam olarak göstermemektedir. TÜİK’in açlık sınırının altında olan asgari ücret belirlemeleri, milyonlarca yurttaşı aileleri ile birlikte yoksulluğa itmektedir.

2016 yılında asgari ücret artışı günlük 1 doların altında gerçekleşmiştir. 2017 yılında da artış 1 dolar civarında olmuştur. Bu artış asgari ücretlinin günlük ulaşım giderini bile karşılayamamaktadır. Yani işçi, işveren ve devlet temsilcilerinin “Asgari Ücret Tespit Komisyonunda” bir araya gelişi, asgari ücretlinin günlük yaşamında olumlu anlamda bir etkide bulunmamaktadır. Asgari ücretlinin AKP politikalarıyla nasıl yoksullaştırıldığı somut olarak aşağıdaki grafiklerde görülmektedir. Asgari ücret artışı yıllık enflasyon oranı altındadır. 2019 yılında cari zam oranı yüzde 30,6 bandının üzerinde gerçekleşmez ise asgari ücretlinin reel kayıpları karşılanmamış olacak ve yoksullaşması derinleşecektir.

Yüzde 30,6 oranı Yeni Ekonomik Programda öngörülen 15,9’luk Enflasyon tahmini esas alınarak hesaplanmıştır. 15,9’un üzerindeki her ilave enflasyon veya 30,6’nın altındaki her cari zam oranı asgari ücretli için daha çok yoksullaşma anlamına gelmektedir. Bu oranlar esas alındığında asgari ücret netinin bu yılki 1603,12 düzeyinde satın alma gücünde olması için en az 2.094 liraya çıkarılması gereklidir.

2018 yılındaki enflasyon ve kur krizi etkisiyle Asgari ücretin reel karşılığı sürekli azalmıştır. Dolar bazında yılbaşında 424 dolar olan asgari ücret dönem içerisinde 251 dolara kadar düşmüş, son aylardaki kur düşüşü sonucunda yeninde artarak 300 dolar bandına yaklaşmıştır. Kur krizi ile her şeye gelen zamlar olduğu gibi durmaktadır. Zamlar geri çekilmemiştir.

2019 yılında yeni bir kur şoku veya borç krizinin asgari ücreti 2005 yılı düzeyine kalıcı olarak geriletme riski yüksektir. An itibariyle asgari ücretlilerin dolar bazında ücreti 10 yıl gerilemiştir.

Asgari ücret geçinmek için yeterli değildir ve en az 2.850 TL olmalıdır.

HDP olarak 24 Haziran seçim bildirgemizde de ifade ettiğimiz üzere, asgari ücretin mevcut halinin yetersiz olduğu ortadadır. Asgari ücretin arttırıldığı hali dahi enflasyon artışları karşısında emekçileri korumaktan uzaktır. Bu kapsamda yoksulluk ve gelir dağılımda adaletsizlik AKP politikalarıyla günden güne artmaktadır.

HDP olarak önerimiz, yoksulluk sınırının en az yarısı kadar asgari ücret belirlenmesidir. Net olarak önerdiğimiz asgari ücret 2.850 TL’dir. Bu ücret gelir vergisinden muaf tutulmalıdır. Her hanede iki kişinin istihdam edilmesi durumunda yoksul hane halkı kalmaması bu şekilde sağlanmış olacaktır. En az 7-9 Milyon çalışanı doğrudan ve tüm çalışanları dolaylı olarak etkileyen bu karar Aralık ayı sonunda açıklanacaktır. HDP olarak yoksulluk sınırının yarısı olacak asgari ücretin reel azalışının önlenmesi için ayrıca yıllık olarak değil dönemlik olarak belirlenmesini öneriyoruz.


Emek ve Grevlerin Engellenmesi


Örgütlü emek gücüne, demokratik kitle örgütlerine, sendikalara karşı yapılan saldırı ve baskılar AKP’nin emek karşıtı politikası kapsamındadır. AKP iktidarı dönemi, örgütlü emeğin kurumlarının alanlarını daraltma dönemidir. Her alanda “paralel ve yandaş örgütlerinin kurma girişimleri” sendikal alanda yandaş sendikalar eliyle başarıya ulaşmıştır.

Türkiye’de anayasal ve uluslararası hukuk koruması altında olan grev hakkı fiilen AKP eliyle kısıtlanmıştır. Sendikalara üye olan işçiler işten atılmakta, grev kararları kamu eliyle yasaklanmakta veya engellenmekte ve en basit ve temel hak kullanımı olan basın açıklamaları bile ülkenin birçok yerinde polis saldırısı ve devamında soruşturma/kovuşturmalara maruz kalmaktadır.

12 Eylül Darbesi’nin kaldıramadığı “657 güvencesi”, AKP eliyle OHAL-KHK’leri marifetiyle hukuksuz olarak daraltılmıştır. AKP’nin 2003 yılından bu yana uygulamaya çalıştığı “kamu personel reformu” 2014 yılından sonra “iç güvenlik paketi” adı altında tartışılmış ve devlet memurunun aynı zamanda hükümetin memuru olması gerektiği fikriyle ortaya atılmıştır. OHAL KHK’leriyle; uluslararası hukuka, Anayasaya, Meclis içtüzüğüne, Danıştay kararlarına açıkça aykırı bir şekilde 130 binden fazla kamu emekçisi işinden atılmıştır. OHAL bitmiş olmasına rağmen, OHAL komisyonu, hukuk-dışı olan ihraçların mahkemelere gitmesini geciktirmek amacıyla açık tutulmaktadır.

Türkiye’de sendikalara üye olduğu için işten atılan işçiler her gün gündeme gelmeye başlamıştır. Cargill, Tariş, Havalimanı, Flormar gibi birçok örnekte haklarını arayan işçiler, sendikalı olmaya çalışan/sendikalarını seçmeye çalışan işçiler hukuksuz bir şekilde işten atılmaktadır.

Grev ertelemelerinin (yasaklamalarının) gerekçelerinin uydurma olduğu itiraf edilmiştir. AKP iktidarı döneminde 13, OHAL döneminde ise 5 grev “milli güvenliği “, “genel sağlığı” veya “finansal istikrarı bozucu” olduğu gibi gerekçelerle ertelenmiş ve aslında yasaklanmıştır. DİSK’in 2017 Ocak ayında metal iş kolundaki grevlerin ertelenmesinin ardından yaptığı “Grev yasaklarının gerekçesi milli güvenlik değildir. Gerçek amaç, işçinin evine götüreceği ekmeği işverenin insafına bırakmaktır” tespitinin haklılığı, Cumhurbaşkanı tarafından yapılan ilgili açıklama ile kabul edilmiştir.93 Cumhurbaşkanı Erdoğan 'OHAL'i patronlar rahat etsin, işçiler greve çıkamasın' diye kullandıklarını söylemişti94.

AKP iktidara geldiği 2002’den bu yana tam 18 grevi yasakladı. Yasaklanan en son grev, Soda Kromsan işçisinin grevi oldu. AKP’nin OHAL’den önce ve sonra yasakladığı bazı grevler aşağıda listelenmiştir.95 Bu grevler kapsamında hak kaybı yaşayan işçi sayısı 130 bin üzerindedir.



AKP, OHAL döneminde çıkardığı 678 sayılı KHK’yle grev yasağı kapsamını genişletmiştir. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 63. maddesinde “Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt genel sağlığı veya milli güvenliği bozucu nitelikte ise Bakanlar Kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile erteleyebilir” olarak yer alan grev erteleme koşullarına “büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini, bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikte olması” durumu eklenmiştir.

  1. AKP Hükümetinin yasakladığı ilk grev 1 Temmuz 2003’te Petrol-İş’in örgütlü olduğu Petlas Lastik Sanayi ve Ticaret AŞ’deki grev oldu.

  2.  Hükümet 8 Aralık 2003’te, Kristal-İş üyesi 5 bin Paşabahçe işçisinin grevini daha başlamadan yasakladı.

  3. Camda yasağın kalkmasının ardından, Paşabahçe işçileri 30 Ocak 2004 günü greve yeniden başladı. Ancak AKP, grevi ikinci kez yasakladı. Milli güvenliği bozucu gerekçesine genel sağlık gerekçesi de getirildi.

  4. 21 Mart 2004’te Lastik-İş’in toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlanınca 20 ayrı fabrikada 5 binin üzerinde işçinin aldığı grev kararı Bakanlar Kurulu tarafından yasaklandı.

  5. 1 Eylül 2005’te, Türkiye Maden-İş’in örgütlü olduğu Erdemir Madencilik’teki grev yasaklandı.

  6. 27 Haziran 2014’te 5 bin 800 işçinin Şişecam’a bağlı 10 cam fabrikasında 8 gündür sürdürdüğü grev, genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu gerekçesiyle yasaklandı.

  7. 21 Temmuz 2014’te ise Bakanlar Kurulu, Çöllolar Kömür Sahası işyeri ile Çayırhan Kömür İşletmesinde, Türkiye Maden İşçileri Sendikası tarafından alınan grev kararını, genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu gerekçesiyle yasakladı.

  8. 30 Ocak 2015’te Bakanlar Kurulu, Birleşik Metal-İş’in, aralarında Anadolu Isuzu, Demisaş Döküm, Federal Mogul, Sarkuysan ve Türk Prysmian Kablo’nun da olduğu 22 fabrikada uyguladığı grevi yasakladı.

  9. AKP’nin OHAL’i fırsat bilerek yasakladığı ilk grev Asil Çelik oldu. AKP, toplu iş görüşmelerinde anlaşmaya varılamaması üzerine Asil Çelik’te 18 Ocak 2017’de başlayacak grevi yasakladı.

  10. Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu EMİS’e bağlı işyerlerinde 20 Ocak 2017’de başlayan grev, Erdoğan’ın da imzasının bulunduğu bir kararla ‘milli güvenliği bozucu’ nitelikte olduğu gerekçe gösterilerek yasaklandı.

  11. 20 Mart 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, Akbank grevi ‘Ekonomik ve finansal istikrarı bozucu nitelikte’ olduğu gerekçesiyle başlamadan yasaklandı.

  12. 22 Mayıs 2017 tarihli Resmi Gazete’de yer alan kararla Şişecam işçilerinin 24 Mayıs 2017’de başlatacağı grev “Milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu” gerekçesiyle başlamadan yasaklandı.

  13. Mefar İlaç Fabrikası'nda toplu sözleşme görüşmelerinden sonuç alınamaması üzerine alınan grev kararı Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklandı. 5 Haziran 2017 tarihinde alınan kararda, “genel sağlığı bozucu nitelikte görüldüğünden” ifadeleri yer aldı.

  14. MESS sözleşmesi kapsamında 130 bin işçiyi kapsayan ve 2 Şubat'ta (2018) başlayacak olan grev, Bakanlar Kurulu’nun kararı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın onayıyla yasaklandı. Yasaklama kararının, patron sendikası MESS'in işçi sendikalarıyla yapacağı görüşme gününde alınması dikkat çekti.

  15. Petrol-İş üyesi Soda Kromsan işçilerinin Adana ve Mersin'de aldığı grev kararı grevin başlayacağı gün olan 23 Mayıs 2018'de Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklandı. 

Son günlerde yoğunlaşan işçi hak arayışlarına ve yaşamsal taleplerine karşı hak gaspının kriz fırsatçılığı ile birleştiği görülmektedir. Cargill, Flormar ve TÜPRAŞ işçilerinin demokratik hak arayışlarını takiben Yeşil plaza, TÜVTÜRK, Migros ve Havalimanı işçilerinin direnişleri gelmiştir. Yaşanan derin ekonomik krizin faturası daha ağır çalışma koşulları ve gasp edilen ücretler şeklinde işçilere yansıtılmaktadır. İşçilerin haklarını koruma görevi olan kamu gücü hakkını arayan emekçilerin karşısına AKP eliyle diktirilmektedir.

Yüklə 1,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   33




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin