Ümidi Kırılan Yedek İşsizler Sorunu
TÜİK’in işsiz sayılabilmenin ilk koşulu referans dönemi içerinde iş arama faaliyetinde bulunulmasıdır. Uzun süreli iş aradıktan sonra iş bulamayacağını düşünerek iş aramaktan bıkanlar veya çalışmaya hazır olduğu halde iş arama faaliyetlerini devam ettiremeyenler, mevsimlik çalışanlar, part-time ilave iş arayanlar işsiz sayılmamaktadır. Bu yurttaşlar işsiz sayısına dâhil edildiğinde işsiz sayısı 6 milyon üzerine çıkmaktadır.
Yedek İşgücü: İşsizler ve Çalışmaya Hazır Olanlar (Bin Kişi)
Yıl
|
Dönem
|
TÜİK'e Göre İşsiz Sayısı
|
İş Olsa Çalışırım Diyenler
|
Mevsimlik Çalıştığı İçin İşsiz Sayılmayanlar
|
Part-Time İlave İş Arayanlar
|
Gerçek İşsiz Sayısı
|
Gerçek İşsizlik Oranı
|
2018
|
Ocak
|
3.409
|
2.352
|
179
|
462
|
6.402
|
18,8%
|
Şubat
|
3.354
|
2.322
|
186
|
465
|
6.327
|
18,6%
|
Mart
|
3.210
|
2.215
|
165
|
428
|
6.018
|
17,7%
|
Nisan
|
3.086
|
2.038
|
144
|
404
|
5.672
|
16,5%
|
Mayıs
|
3.136
|
2.059
|
143
|
369
|
5.707
|
16,6%
|
Haziran
|
3.315
|
2.143
|
142
|
352
|
5.952
|
17,0%
|
Temmuz
|
3.531
|
2.265
|
163
|
351
|
6.310
|
17,9%
|
Ağustos
|
3.670
|
2.154
|
168
|
360
|
6.352
|
18,0%
|
Kaynak: TÜİK HİA
Türkiye’de işgücüne katılma oranları çok düşük olduğu için “gerçek işsizlik oranları” bile işsizlik ve yoksulluğu tüm boyutları ile gösterememektedir. İşgücüne dâhil olmayan nüfus oranı AB veya OECD üye ülkelerinde örneği görülmeyecek boyuttadır.
İşgücüne dâhil olmayan 11 milyon ev kadını bulunmaktadır ve bu kadınların emeği görünmemektedir.
AKP’den önce başlayan “Sosyal güvenliğin özelleştirilmesi” süreci bugün sorun haline gelen birçok sosyal sorunun da nedenidir. Başta sağlık hizmetleri olmak üzere katılım paylarının, prim oranlarının ve miktarlarının artması, emeklilik yaşının yükseltilmesi, emeklilik maaşlarının düşürülmesi AKP’nin “Sosyal Güvenlik Reformunun” topluma maliyetidir. 2015 yılından sonra emekçilerin somut sorunu haline gelen kıdem tazminatına yönelen saldırı, kiralık işçiliğin legal hale getirilmesi, zorunlu bireysel emeklilik gaspının yasalaştırılması, işsizlik sigortası fonunun yağmalanması bu denetimsiz dönemin uygulamalarıdır. AKP tüm toplumdan toplanan vergi, prim, harç ve diğer kamu gelirlerini eğitime, sağlığa ve sosyal güvenliğe değil yandaş hiyerarşisi içerisinde yeniden dağıtıma harcamaktadır.
Kayıt dışı Ekonomi ve İstihdamın Önü Açık Tutuluyor
Kayıt dışı/sigortasız istihdamın yoğunluğu hem emeğin insan onuruna yakışır istihdama erişimini engellemektedir hem de sosyal güvenlik sisteminde açıklara neden olmaktadır. Türkiye, AB ve OECD verilerine göre üye ve aday ülkeler içerisinde istihdamın kayıt dışılık oranının en yüksek olduğu ülkelerin başını çekmektedir. Türkiye’de yaşanan kayıt dışılık sadece sağlık güvencesizliği veya sigortasızlık şeklinde değildir. Aynı zamanda bir sigortası olan emekçilerin de ücretlerinin düşük gösterildiği, sigorta primlerinin eksik yatırıldığı, yıllık/haftalık izinlerinin verilmediği, çalışma saatlerinin kanuni sürelerin çok üzerinde tutulduğu, kıdem tazminatlarının zamanında ve tam olarak ödenmediği bir ülkedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın önce 2011’de bölge müdürlüklerinin tasfiye edilmesi, sonrasında İŞKUR il müdürlüklerinin bir şubesine “çalışma ilişkileri servisi adı altında” tüm bu işlerin denetimi ile birlikte diğer İŞKUR görevlerinin de verilmesi söz konusu sorunları sahipsiz bırakmıştır. En basit iş davalarının ortalama 1 yıldan çok sürelerle karara bağlandığı bir haksızlık silsilesi yaşanmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile birleşiminden sonra ortaya çıkan “Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı” adından “Sosyal Güvenlik” kelimesinin çıkarılması bir politik tercihtir. AKP, Sosyal Politika ve Sosyal Güvenlik kelimelerini “Sosyal Hizmetlere” indirgemiştir. Türkiye’de kayıt dışı maden ocağı,87 fabrika, otel, vb. her sektörde işletmeler bulunmaktadır. Kayıt dışılığı önleme amacıyla AÇSH Bakanı Selçuk’un Bütçe komisyonundaki açıklamalarına göre kayıt dışı ile mücadele yaklaşımı yetersiz denetim ve parasal yaptırım yaparak önleme yaklaşımı vardır.88
“Bakanlığımızda yürütülen kayıt dışı istihdamla mücadele, denetim ve rehberlik faaliyetleri kapsamında 2018 Eylül sonu itibarıyla çalışma hayatının teftişi kapsamında 2018 yılında 11 farklı alanda programlı teftişler yürütülmüştür. Bu kapsamda 13.446 iş yeri denetlendi, 1 milyon 349 bin 387 çalışana ulaşıldı, 2.819 iş yerinde 36 milyon 173 bin 259 TL idari para cezası önerildi, çalışanlara 56 milyon 444 bin 61 lira ödeme yaptırıldı, 21 milyon 156 bin 882 lira kamuya ödeme yaptırıldı.
İdari teftiş faaliyetleri kapsamında 55 araştırma, inceleme, tevdi, tazmin, 21 ön inceleme, 126 soruşturma olmak üzere toplam 202 rapor hazırlandı. Sosyal Güvenlik Kurumu denetim elemanlarınca 81 bin 869 iş yeri, 605 bin 626 çalışan denetlenmiş, denetimler sonucunda 21.352 kayıt dışı iş yerinin olduğu ve 32.497 çalışanın kayıt dışı istihdam edildiği tespit edilmiştir. Bu denetimler kapsamında 338 milyon 305 bin lira idari para cezası uygulanmış, sağlık hizmet sunucuları için ise 1 milyar 410 milyon lira cezai şart önerilmiştir.”
Kayıt dışı ekonomi ve istihdamın özdeş ele alınmasının birçok sakıncası bulunmaktadır. Kayıt dışı istihdamda çalışanlar sosyal güvenliksizlik, devlet ise sosyal güvenlik açıkları ile baş başa kalmaktadır. Ancak Türkiye’de ekonominin kayıt dışılığı çok daha kapsamlı bir sorun olup bu soruna sürekli göz yumulmaktadır. AKP’nin “Varlık Barışı”, aslında kayıt dışı ekonominin teşvik edilmesidir. Kaynağı açıklanmayan varlıkların yurtdışına nasıl çıkarıldığı veya nasıl yurtiçine getirildiğine bakılmaksızın “ne olursan ol yine gel” yaklaşımı egemendir. Varlık Barışı Rehberi’ne göre;89
“Yurt dışından varlıkların getirilmesi veya yurt içi varlıkların defterlere kaydedilmesi nedeniyle; vergi incelemesi ve tarhiyatı, herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma ve kovuşturma yapılmayacak, vergi cezası ve idari para cezaları kesilmeyecektir.”
“Yurt dışından getirilen varlıklar, defter tutan mükelleflerce işletmelerine dâhil edilebilecektir. Bu kapsamda yapılan işlemler dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacak ve bu varlıkların daha sonra işletmeden çekilmesi kar dağıtımı sayılmayacaktır.”
2016 yılında darbe girişiminden sonra başlayan ve 2016 yılı sonunda bu uygulamaya son verileceği yasa ile belirlenen ‘Varlık Barışı’ kapsamı genişleyerek devam etmektedir.
Sonuç olarak Türkiye’de kayıt dışılık oranı ve sigortasız çalışan sayısı çok yüksektir. Bu konuda etkili bir kurumsallaşma yaklaşımı olmamıştır. Aşağıda TÜİK verileri ile hazırlanan tabloda görüleceği üzere Türkiye’de sigortasız çalışan sayısı 10 milyon bandına yaklaşmıştır. Bazı dönemlerde 10 milyonu geçen bu sayı toplam istihdamın yüzde 34’üne denk gelmektedir. Kayıt dışı istihdamın tarım dışı alanda da son 4 yıldır arttığı görülmektedir. Kadınlarda ve tarımsal alanda sigortalı çalışma oranı yüzde 20’nin altındadır. Tarımsal istihdam azalmasına rağmen kayıt dışılık hedeflenen oranda azalmamaktadır.
|
Kayıtdışı Sayısı
|
Kayıtdışı Oranı
|
|
Toplam
|
Tarım
|
Tarım dışı
|
Kadın
|
Erkek
|
Toplam
|
Tarım
|
Tarım dışı
|
Kadın
|
Erkek
|
2014
|
9.069
|
4.500
|
4.569
|
3.724
|
5.345
|
35,0
|
82,3
|
22,3
|
48,4
|
29,3
|
2015
|
8.937
|
4.451
|
4.486
|
3.711
|
5.226
|
33,6
|
81,2
|
21,2
|
46,1
|
28,2
|
2016
|
9.111
|
4.355
|
4.756
|
3.679
|
5.432
|
33,5
|
82,1
|
21,7
|
44,3
|
28,8
|
2017
|
9.575
|
4.554
|
5.021
|
3.889
|
5.686
|
34,0
|
83,3
|
22,1
|
44,6
|
29,2
|
2018
|
9.969
|
4.739
|
5.230
|
3.949
|
6.020
|
34,0
|
83,2
|
22,1
|
43,4
|
29,8
|
10. Kalkınma planında hedeflenen kayıt dışılığı yüzde 30’un altına çekmek iken özellikle OHAL döneminde kayıt dışılığın çok yüksek gerçekleştiği görülmektedir. Bu plan döneminde kayıt dışılık azalmak yerine artmıştır. OHAL uygulaması sürecinde ilave istihdamın bazı dönemlerde yüzde yüzünü aşan oranda kayıt dışı istihdam artışı olmuştur.
Dostları ilə paylaş: |